12 English expressions with ALL | all talk, all nighter, all out, all along ...

(relaxing music)

(rahatlatıcı müzik)

- Hello everyone and welcome back

- Herkese merhaba ve Lucy ile İngilizce'ye

to English with Lucy.

tekrar hoş geldiniz.

Today I'm going to be giving you 12 phrases

Bugün sizlere "all" kelimesini kullanarak

using the word all.

12 deyim vereceğim.

But before we get into all of that,

Ama hepsine girmeden önce,

see what I did there,

bak orada ne yaptım

I'd like to thank the sponsor of today's video.

Bugünün video sponsoruna teşekkür etmek istiyorum..

It is italki and if you've never heard

İtalki ve italki'ı daha önce

of italki before,

hiç duymadıysanız,

it's a huge online database of both native

Çok büyük bir veritabanı olan, hem yerli

and non native teachers

hem de yerli olmayan öğretmenlerle

who give one-to-one video lessons 24/7.

7/24 birebir video dersleri veriyor.

You can learn English and over 100 other languages

İngilizceyi ve 100'ün üzerinde diğer dili

from anywhere in the world as long as you

dünyanın herhangi bir yerinden sabit bir

have a stable Internet connection.

İnternet bağlantısı olduğu sürece öğrenebilirsiniz.

It's an incredibly affordable way

Bu, dili bire bir çevirim dışı bir öğretmenden

of learning a language,

yada özel bir dil akademisine

much more affordable than doing a one-to-one

katılarak öğrenmekten

with an offline teacher

inanılmaz derecede

or attending a private language academy.

daha uygun bir yol.

I have so many students message me each day

Benim, anadil konuşucusu kişilerle nasıl tanışıp

asking how they can meet and talk

konuşabileceğini sormak için mesaj atan

to native speakers.

birsürü öğrencim var.

Italki is a really good option

Italki gerçekten iyi bir seçenek

because there aren't just native teachers,

çünkü sadece yerli öğretmenler yok.

there are also native community teachers

aynı zamanda size genel akıcılık, iletişim ve sohbet

which will help you with your general fluency,

konularında yardım edecek,

communication and conversation.

yerli toplum öğretmenleri de var.

They've given me an amazing offer

Size aktarabilmem için bana

to pass on to you.

inanılmaz bir teklif verdiler.

You can get $10 worth of italki credits

İlk ders aldığınızda, 10 dolar değerindeki

for free when you make your first lesson purchase.

italki kredisini ücretsiz alabilirsiniz.

All you've got to do to get started

Başlamak için tek yapmanız gereken

is click on the link in the description box

açıklama kutusundaki linke tıklamak

and sign up.

ve kaydolmak.

Number 1, the be-all and end-all.

1 numara, "en önemli öge".

The be-all and end-all is the ultimate aim,

The be-all and end-all, nihai amaç,

the perfect specimen of something or someone.

bir şeyin veya bir kişinin en mükemmel örneğidir.

For example, if I say Cameron Diaz is the be-all

Mesela eğer Cameron Diaz için the be-all and end-all

and the end-all,

dersek

I'm basically saying that I think she is perfect

Aslında, bence o her açıdan mükemmel

in every way.

demiş oluruz.

Number 2, to be all for something

2 numara, candan desteklemek

or to be all for doing something.

ya da bir şeyin yapılmasının kesinlikle gerekli olduğunu düşünmek.

So to be all for something is to say

Yani, "candan desteklemek"

that you are a 100% supportive of something

bir şeyin %100 destekçisi olduğunuz halde

but you are insinuating

diğerlerinin destklemeyebileceğini

that others might not agree.

ima etmek anlamına gelir.

There might be practical difficulties

Söylemeye çalıştığınız her neyse

or other people might be very anti

pratik zorluklar olabilir veya

whatever you're trying to say.

diğer insanlar çok karşıt olabilir.

For example, I am all for banning petrol

Örneğin, ben benzinin yasaklanıp, herkesin araçlarında

and making everybody use wind power on their cars.

rüzgar enerjisi kullanmasını sağlıyorum.

(Lucy laughs)

(Lucy güler)öğğ

So if you're all for something,

Yani eğer bir şeye candan destek veriyorsanız,

you strongly believe it should be done

bunun yapılması gerektiğine inanıyorsunuz

and you really agree with it.

ve buna gerçekten katılıyorsunuz.

I am all for you subscribing to my channel.

Ben sizin kanalıma abone olmanızı canı gönülden istiyorum.

I said it,

Söyledim işte,

what can I do?

Number 3, from all walks of life.

Ne yapabilirim ki?

3 numara, hayatın her kesiminden.

Normally you hear people from all walks of life.

Normalde "hayatın her kesiminden insanlar"ı duyarsınız.

If I say there are people from all walks of life

"Hayatın her kesiminden insanlar" olduğunu söylersem

I'm saying there are people

toplumun her seviyesinden

from all levels of society.

insanlar var demiş olurum.

They all have different jobs.

Hepsinin farklı işleri var.

They all have different salaries.

Hepsinin farklı maaşları var.

They all have different morals.

Hepsinin farklı ahlakları var.

For example, the gym I go to has people

Mesela gittiğim spor salonunda hayatın her kesiminden

from all walks of life.

insanlar var.

There are members who are plumbers, doctors.

Tesisatçı ve doctor üyeleri var.

I can't think of any other walks of life.

Hayatın başka bir kesimini düşünemiyorum.

(Lucy laughs)

(Lucy güler) tatlı :)

Teachers, maybe some royalty,

Öğretmenler, belki de kraliyet üyelerinden birileri,

who knows.

kim bilir.

(Lucy sneezes)

(Lucy hapşırır)

The light is making me sneeze.

Işık beni hapşırtıyor.

Number 4, all along.

4 numara, başından beri.

All along.

Başından beri.

We say it altogether.

Hep beraber deriz.

All along.

Başından beri.

It means from the beginning.

En baştan anlamına gelir.

If I've known something all along,

Başından beri bir şey biliyorsam,

I've know it from the beginning.

Bunu baştan beri biliyorum.

For example, she'd been planning

Örneğin, o başından beri

to leave him all along.

onu terk etmeyi planlıyordu.

She'd been planning to leave him

Onu terk etmeyi en baştan beri

from the very beginning.

planlıyordu.

Number 5, all the rage.

5 numara, son moda.

If something is all the rage it's very,

Bir şey son moda ise,

very popular, very fashionable.

bu çok popüler, çok modaya uygundur.

So I could say,

yani diyebilirim ki,

do you remember when thin eyebrows

İnce kaşların ne zaman çok moda olduğunu

were all the rage?

hatırlıyor musun?

So maybe when we're 80 years old we might say,

Belki 80 yaşımızdayken diyebiliriz ki,

do you remember when really thick eyebrows

Gerçekten kalın kaşların ne zaman son moda olduğunu

were all the rage?

hatırlıyor musun?

As we sit there with shaved eyebrows,

Orada tıraşlı kaşlarla otururken,

I don't know,

Bilmiyorum,

that's a random example but all the rage.

Bu rastgele bir örnek ama son moda.

The next one,

Sıradaki,

a free-for-all.

herkesin müdahil olabildiği durum.

A free-for-all is when loads of different groups

Herkese açık durum, farklı insan gruplarının

of people are all trying to get something

birçoğunun kendileri için bir şeyler almaya çalıştığı

for themselves and there are no real ways

ve onu kontrol etmenin

of controlling it.

gerçek bir yolu olmadığı durumdur.

It's a chaotic situation.

Bu karmakarışık bir durumdur.

For example, black Friday

Örneğin, kara cuma

in America is a free-for-all.

Amerika'da herkesin müdahil olabildiği bir durumdur.

There are people going in,

İçeri girip, TVleri kapanlar,

grabbing TVs, fighting,

dövüşenler, tartışanlar

brawling, it's a free-for-all.

herkese açık bir durumdur.

If you're a shop owner a free-for-all

Bir dükkan sahibiyseniz, herkese açık durum

isn't what you want.

istediğiniz bir şey değildir.

Number 7, to go all out.

7 numara, canını dişine takmak.

If you go all out you put all

Eğer canınızı dişinize takarsanız,

of your energy and enthusiasm into something.

Bütün enerji ve gayretinizi bir şeye koyarsınız.

So for example,

Yani, örneğin,

when I host Halloween parties I go all out.

Cadılar Bayramı'na ev sahipliği yaptığımda canımı dişime takarım.

The blood has walls on it.

Kanın üzerinde duvarlar var.

(Lucy laughs)

(Lucy güler)

The walls have blood on it.

Duvarlarda kan var.

There are skeletons everywhere.

Her yerde iskeletler var.

I go all out.

Canımı dişime takarım.

Number 8, to be all talk.

8 numara, kuru laf (boş yapmak).

This is actually a short version

Bu aslında tam bir cümlenin

of the full phrase,

kısa bir versiyonudur,

to be all talk and no action.

kuru laf yapmak ve harekete geçmemek.

But we often just say to be all talk.

Ama biz sadece kuru laf yapmak deriz.

If somebody's all talk it means they always talk

Eğer birileri kuru laf yapıyorsa, onlar bir şeyi yapmak hakkında sürekli konuşuyor

about doing something but they never actually do it.

fakat asla bir şey yapmıyor demektir.

Maybe a particularly flaky friend,

Belki de özellikle dönek bir arkadaş,

a flake is somebody who always quits

dönek bir kişi her zaman son dakikada yarı yolda bırakır,

at the last minute and let's you down,

dönek biri bana

a very flaky friend tells me they're going

partiden önce yardım edeceğini söylerse,

to come and help me out before a party.

ben onun

And I might think to myself she's all talk,

kuru laf yaptığını

she's never going to actually do it.

ve asla yardım etmeyeceğini düşünürüm.

Number 9, to pull out all of the stops,

9 numara, tüm olanakları kullanmak,

or all the stops.

tüm olanakları kullanmak.

This means you use all of the resources

Bu, emrinizde olan tüm kaynakları

or force at your disposal.

veya gücü kullandığınız anlamına gelir.

For example, the police pulled out all the stops

Örneğin, polis suçluyu bulmak için

to find the criminal.

tüm olanakları kulandı.

They used every resource,

Her kaynağı kullandılar.

all of their money,

bütün paralarını

they would stop at nothing to find that criminal.

suçluyu bulmak için hiçbir engel tanımadılar.

I wish that were the case for the person

Keşke geçen gün babamın minibüsünü

who stole my dad's van the other day.

çalan kişi için durum böyle olsaydı.

However, no stops were pulled out by the police,

Ancak, polis tarafından hiçbir imkan kullanılmadı,

not a single one.

bir tane bile.

Anyway, number 10,

Neyse, 10 numara.

all in all.

Genel olarak.

This is one my fiance likes to say a lot,

Bu, nişanlımın söylemeyi çok sevdiği biri.

I've just realised that.

Daha yeni farkettim.

I think it's a habit, but anyway.

Bence bu bir alışkanlık, ama her neyse.

All in all means on the whole, in general.

"Genel olarak", genelde "bütün olarak" anlamına gelir.

For example, all in all it's been a good year.

Örneğin, genel olarak iyi bir yıl oldu.

In general, it's been a good year.

Genel olarak, iyi bir yıl oldu.

There have been some bad moments

Bazı kötü anlar oldu

but there have been way more good moments

ama çok daha iyi anlar oldu

so in general it's good.

Bu yüzden genel olarak iyi.

Number 11, something I did a lot at university,

11 numara, üniversitede çokça yaptığım bir şey.

to pull an all nighter.

Bütün gece çalışmak.

To pull an all nighter is to stay up all night,

"Bütün gece çalışmak" çalışmak için

normally working or studying.

bütün gece ayakta kalmak.

For example, I pulled an all nighter

Örneğin, bu denemeyi yazmak için bütün gece çalıştım,

writing this essay and I still got a rubbish grade.

ama yine de işe yaramaz bir not aldım.

And the last one, number 12,

Ve sonuncusu, 12 numara,

a know-it-all.

Ukala.

And a know-it-all is somebody who believes,

Ve her şeyi bildiğine inanan,

believes is an important word here,

inanmak burada önemli bir kelime,

believes they know everything.

her şeyi bildiğine inanan biri.

You know those people that just,

Bu insanları biliyorsunuz ki,

they have an answer for everything

her şeye bir cevapları var

and if they're wrong they don't accept it.

ve yanlışlarsa kabul etmiyorlar.

I know quite a few know-it-alls.

Epey ukala tanıyorum.

Or should I say I did know quite a few

Yoksa eskiden epey tanıdığımı mı söylemeliydim,

because I've got them out my life, whoo,

çünkü onları hayatımdan çıkardım.

Okay. All right,

Tamam. Tamam,

that's it for today's lesson.

Bugünün dersi bu kadar.

I hope you liked it.

Umarım beğenmişsindir.

I hope you learned something.

Umarım bir şey öğrenmişsinizdir.

Don't forget to check out italki.

Italki'yi kontrol etmeyi unutma.

The link is in the description box

Bağlantı açıklama kutusunda.

and you can check out all of my social media.

Ve tüm sosyal medya hesaplarımı kontrol edebilirsiniz.

I've got my Facebook,

Facebook'um var.

I've got my Instagram and I've got my Twitter.

Instagram'm ve Twitter'ım var.

And I will see you soon for another lesson.

Ve başka bir ders için yakında görüşürüz.

(beeps)

(Bip sesleri)

And if you've never heard of italki before,

Ve eğer asla italki'yi daha önce duydum,

it's an online...

bu bir çevrim içi ...

(beeps)

(Bip sesleri)

(beeps)

(Bip sesleri)

Huge online database of both...

Her ikisinin de büyük çevrim içi veritabanı ...

(beeps)

(Bip sesleri)

Online database of both native...

Hem yerli...

(beeps)

(upbeat music)

(Bip sesleri)

(iyimser müzik)

Come in. (Lucy laughs)

İçeri gir. (Lucy güler)

Come in.

İçeri gel.

Thank you so much.

Çok teşekkür ederim.

Go on, show your little face.

Hadi, küçük yüzünü göster.

Show your face.

Yüzünü göster.

Will, you look lovely.

Will, çok hoş görünüyorsun.

Come on.

Haydi.

(Lucy laughs)

(Lucy güler)

What are you doing?

Ne yapıyorsun?

(Lucy laughs)

(Lucy güler)

(Lucy laughs)

(Lucy güler)

(beeps)

(Bip sesleri)

This cup smells like garlic.

Bu fincan sarımsak gibi kokuyor.

It must've been washed with something

Üzerinde sarımsak olan

that had garlic on it.

bir şeyle yıkanmış olmalı.

I love it.

Onu seviyorum.

For example, the gym...

Örneğin, spor salonu ...

(beeps)

(Bip sesleri)

When I host Halloween parties I go all out,

Cadılar Bayramı'na ev sahipliği yaptığımda canımı dişime takarım.

the blood has walls on it.

kanın üzerinde duvarlar var.

(relaxing music)

(rahatlatıcı müzik)