ENGLISH ADDICT - LIVE LESSON / Sunday 9th February 2020 - Fruit idioms, dislikes / Learning Curve

doo doo doo doo doo doo de doo to do to do to do it's a windy day here in the UK

doo doo doo doo doo doo de doo yapmak için yapmak için yapmak için burada Birleşik Krallık'ta rüzgarlı bir gün

but I hope where you are it is a wonderful wonderful day for you here we go

ama umarım bulunduğunuz yerde bu sizin için harika bir gündür işte buradayız

welcome to a very stormy very blowy

çok fırtınalı çok rüzgarlı

quite unsettled UK it's been a very dramatic morning to say the least

oldukça huzursuz Birleşik Krallık'a hoşgeldiniz en azından

everything has been going on right here welcome to another english addict live

burada her şeyin devam ettiğini söylemek için çok dramatik bir sabah oldu, İngilizcenin doğum yeri olan İngiltere'den canlı başka bir İngiliz bağımlısına hoş geldiniz.

from the birthplace of the english language which just happens to be England

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you ok I

Herkese merhaba, ben Bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

hope so are you happy I really really hope so I

umarım çok mutlusundur gerçekten gerçekten umarım bu yüzden

hope you are feeling happy because of course we are in the weekend the weekend

umarım mutlu hissediyorsundur çünkü tabii ki hafta sonundayız hafta sonu

is here so I hope you have had a good weekend I've had a very busy weekend I

burada yani umarım iyi bir hafta sonu geçirmişsindir ben' Çok yoğun bir hafta sonu

was out and about yesterday doing something with mr. Steve we went to a

geçirdim ve dün Bay ile bir şeyler yapmak üzereydim. Steve dün

very unusual place yesterday somewhere we haven't been for a very long time I'm

çok alışılmadık bir yere gittik çok uzun zamandır gitmediğimiz bir yere

going to show you right now where we went yesterday would you like to have a

sana şimdi dün gittiğimiz yeri göstereceğim

look there it is so there is where we were yesterday so this is a short video

oraya bir bakmak ister misin orası yani dün neredeydik orası yani bu, Warwickshire ilçesinde bulunan Royal lemming Tain's baa

clip that I filmed in a place called Royal lemming Tain's baa which is in the

adlı bir yerde çektiğim kısa bir video klip

county of Warwickshire a beautiful place lots of lovely buildings a lot of old

buildings there and that is where we were yesterday mr. Steve was visiting

. Steve, şarkıcılık kariyerinde

one of his friends who is helping him with his singing career and then after

ona yardım eden arkadaşlarından birini ziyaret ediyordu ve ardından

that we went to see my mother who is now staying somewhere else so my mother is

şu anda başka bir yerde kalan annemi görmeye gittik, bu yüzden annem şu anda

now out of hospital however she is still being cared for before hopefully she

hastaneden çıktı ancak daha önce hala bakılıyor umarım

will return back home so that is what we were doing yesterday so there it is

olur. eve geri dön, dün yaptığımız buydu, bu yüzden orası

Royal Leming Tain's par and the reason why it is called Royal

Royal Leming Tain'in par ve Royal Leamington Spar olarak adlandırılmasının nedeni,

Leamington Spar is because it was given the title of royal by Queen

Kraliçe Victoria tarafından kraliyet unvanı verilmiş olması,

Victoria so over the years many monarchs would actually give the royal approval

bu nedenle yıllar içinde birçok hükümdarın fiilen vereceği şeydi. kraliyet onayı

that is what they called it they would actually give the royal

yani kraliyet onayı

approval to a town so Royal Leamington Spa has that name has the Royal at

bir kasabaya kraliyet onayı vereceklerdi, bu yüzden Royal Leamington Spa'da bu ismin başında Kraliyet var

the beginning because Queen Victoria loved the place so much she thought hmm

çünkü Kraliçe Victoria orayı o kadar çok seviyordu ki hmm

I am very amused by that place so I am going to call it Royal Leamington Spa

orası beni çok eğlendiriyor diye düşündü. bu yüzden buraya Royal Leamington Spa adını vereceğim,

one of the many beautiful places that you can visit here not only in

burada sadece

England but also the UK so I hope you're having a good one well guess what we are

İngiltere'de değil, Birleşik Krallık'ta da ziyaret edebileceğiniz birçok güzel yerden biri, bu yüzden umarım iyi bir tatil geçiriyorsunuzdur, tahmin edin hafta

half way through the weekend I hope you have had a good one

sonunun yarısında ne haldeyiz? Umarım dünyanın neresinde olursanız olun iyi bir film izlemişsinizdir

wherever you are watching in the world because it's Sunday

çünkü bugün Pazar,

it is Sunday it is a fun day it is time to improve your English and I hope you

Pazar eğlenceli bir gün, İngilizcenizi geliştirme zamanı ve umarım

are in the mood to do just that mmm we are all here together again we are

tam da bunu yapma havasındasınızdır, mmm, hepimiz buradayız yine

talking about quite a few things today Oh one thing I'm going to talk about

bugün epeyce şeyden bahsediyoruz Oh,

today just for fun because I know that over the past few days there have been

bugün sadece eğlence için konuşacağım bir şey var çünkü son birkaç gündür

lots of awful news stories some terrible things happening in the world even

birçok korkunç haber olduğunu biliyorum, dün bile dünyada bazı korkunç şeyler oluyor. Tayland'da

yesterday something rather awful happened in Thailand lots of bad news

oldukça korkunç bir şey oldu bir sürü kötü haber

but of course there are nice things as well we can have a little bit of fun

ama elbette güzel şeyler de var

with the English language today because we are talking about fruit idioms

bugün İngilizce ile biraz eğlenebiliriz çünkü meyve deyimlerinden bahsediyoruz

so idioms connected to fruit now I know what you're thinking you are thinking

bu yüzden meyve ile bağlantılı deyimler şimdi ne olduğunu biliyorum' düşündüğünüzü düşünüyorsunuz bayım

mr. Duncan why are you doing that you weird man well the reason is because we

. Duncan neden bunu yapıyorsun seni garip adam bunun nedeni,

are talking about food and certain types of food that maybe you dislike so maybe

yiyeceklerden ve belki de sevmediğin belirli yiyecek türlerinden bahsediyoruz, belki de yemeyi sevmediğin ve yememeyi tercih ettiğin

there is a type of food that you don't like eating something that you would

bir yemek türü vardır.

rather not eat so today I am going to do something that I've never done in my

bu yüzden bugün hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi yapacağım

life honestly I'm not joking so today you are going to see me do something

dürüst olmak gerekirse şaka yapmıyorum bu yüzden bugün beni hayatım boyunca hiç yapmadığım bir şeyi yaptığımı göreceksin

that I've never done ever in my whole life something I'm going to eat

yapacağım bir şeyi

something that I've always hated I've tried little pieces of this particular

her zaman nefret ettiğim bir şey yemek bu özel şeyden küçük parçalar denedim

thing however today I am going to try and eat a hole which one is it though

ama bugün bir delik açmaya çalışacağım ama

which fruit am I talking about so today I'm going to eat something that I hate

hangi meyveden bahsediyorum bu yüzden bugün bir şey yiyeceğim

eating I'm going to try and eat it I have sampled it in my life but I've

Yemek yemekten nefret ederim Deneyeceğim ve yiyeceğim Hayatımda tadına baktım ama

never actually eaten a whole piece of this particular fruit

aslında bu özel meyveden hiç tam bir parça yemedim

and that's why we are talking about fruit idioms today

ve bu yüzden bugün meyve deyimlerinden bahsediyoruz,

you see it's like everything fits together it's like poetry

bakın her şey birbirine uyuyor gibi şiir gibi

everything joins together perfectly I hope you are feeling good today I'm not

her şey mükemmel bir şekilde birleşiyor umarım bugün iyi hissediyorsundur

too bad even though well what can I say about the weather here in the UK we have

iyi olmama rağmen çok da kötü değilim burada Birleşik Krallık'ta hava hakkında ne söyleyebilirim

been battered battered by a terrible storm and in fact if we look out the

korkunç bir fırtına tarafından hırpalanmış durumdayız ve aslında dışarı bakarsak

window at the moment you can see that the storm has now died down however an

şu anda pencerede fırtınanın dindiğini görebilirsiniz, ancak bir

hour ago the storm was dreadful would you like to have a look so here are some

saat önce fırtına korkunçtu, bir göz atmak ister misiniz, işte

pictures that I recorded earlier have a look at this so this is actually in my

daha önce kaydettiğim bazı resimler, buna bir bakın, bu aslında benim

garden about an hour ago so one hour ago my garden was being battered and beaten

bahçem yaklaşık bir saat önce yani bir saat önce bahçem Kirra fırtınası tarafından hırpalanıp dövülüyordu, bu

by storm Kirra so today we have storm

yüzden bugün

Kirra sweeping across the UK and about one hour ago

Kirra fırtınası Birleşik Krallık'ı kasıp kavuruyor ve yaklaşık bir saat önce

storm Kiera went over my house and there you can see some some video footage that

Kiera fırtınası evimin üzerinden geçti ve orada bazı video görüntüleri görebilirsiniz.

I filmed about an hour ago this happened so this is actually the peak of the

Yaklaşık bir saat önce filme aldım, bu oldu yani bu aslında

storm as it goes over my house would you like to see another video shot okay so

evimin üzerinden geçen fırtınanın zirvesi, başka bir video çekimi görmek ister misiniz tamam,

here is some more video footage so this is storm Kiera which over the past few

işte biraz daha video çekimi, yani bu son birkaç gündür Kiera fırtınası

days we have been warned about we've been told that this particular storm was

bu özel fırtınanın

on the way and there it is happening right outside my window just one hour

yolda olduğu ve tam bir saat önce penceremin dışında meydana geldiği konusunda uyarıldık

ago and if you want to have a look at something slightly more dramatic look at

ve biraz daha dramatik bir şeye bakmak istiyorsanız buna bir bakın,

this so this is a view from one of my cameras

yani bu stüdyomdaki kameralarımdan birinden bir görüntü

in my studio so normally the view from my window my studio window looks lovely

yani normalde penceremden görünen manzara stüdyo penceremden güzel görünüyor

but this was the view from my window around about 60 minutes ago when the the

ama bu yaklaşık 60 dakika önce

center of storm Kira hit my house so look at that fortunately today I don't

Kira fırtınasının merkezi evime çarptığında benim penceremden gelen manzaraydı, bu yüzden şuna bakın neyse ki bugün

have my windows open all of my windows are closed everything is locked and

pencerelerimi açmıyorum tüm pencerelerim kapalı her şey kilitli ve

sealed because the weather is so bad it is pretty awful in fact I think it's

mühürlü çünkü hava o kadar kötü ki aslında oldukça berbat.

safe to say that the weather is quite bad let's have a look at the view now

şimdi görüntüle şu anda

what is the weather doing outside at the moment well this is what it looks like

dışarıda hava durumu nasıl peki

now outside so this is now a live view outside the window you can see that

dışarısı şu anda böyle görünüyor yani bu şimdi pencerenin dışından canlı bir görüntü.

things are much better now so this is now right now looking outside and if we

have another look another direction oh yes that looks much better

başka bir yöne bak oh evet,

even though the wind is still blowing very strongly and it's quite blustery

rüzgar hala çok güçlü esmesine ve dışarısı oldukça sert olmasına rağmen bu çok daha iyi görünüyor, bu yüzden

outside so we had storm Kira hit the UK in fact it was blowing all night but the

Kira İngiltere'yi vurdu, aslında bütün gece esiyordu ama

center of the storm actually went over my house about 1 hour ago but now

fırtınanın merkezi aslında benim üzerimden geçti. ev yaklaşık 1 saat önce ama şimdi

everything is much better and I'm feeling much better much more relaxed I

her şey çok daha iyi ve kendimi çok daha iyi hissediyorum

was feeling slightly worried because

I thought maybe we would have a power cut so I was a little worried that the

çok daha rahat kırsal kesimde

electricity might go off so quite often around the area in which I live because

yaşadığım için sık sık yaşadığım bölgenin çevresinde

I live in the countryside quite often we will have power cuts or the electricity

oldukça sık elektrik kesintileri oluyor veya elektrik

will suddenly go off especially when it's windy fortunately that hasn't

aniden kesiliyor özellikle rüzgarlı olduğunda neyse ki bu

happened yet Oh live chat is very busy today already

henüz olmadı Oh canlı sohbet bugün çok meşgul şimdiden

nice to see so many people already on the live chat hello to everyone hello to

görmek güzel zaten canlı sohbette olan pek çok kişi herkese merhaba

the live chat hello also to Elinor hey guess what

canlı sohbete merhaba Elinor'a da merhaba hey tahmin edin

Elinor you are first on today's live stream so congratulations to

Elinor bugünün canlı yayınında birincisiniz bu yüzden

congratulations and jubilations you are first on today's live chat

tebrikler ve sevinçler için tebrikler bugünün canlı sohbetinde birincisiniz

congratulations Eleanor also Berlin for you Martha

tebrikler Eleanor da sizin için Berlin Martha

also Martha in Poland can I once again can I just do this because this is

ayrıca Polonya'da Martha, bir kez daha yapabilir miyim, çünkü bu geçen gün

something I felt very guilty about the other day

çok suçlu hissettiğim bir şeydi,

can I once again say hello to Martha in Poland and also your mother as well I

Polonya'daki Martha'ya ve ayrıca annenize bir kez daha merhaba diyebilir miyim?

really did feel very guilty because last week I didn't see your message so

Hafta mesajınızı görmedim, bu yüzden

perhaps today you are sitting with your mother watching my livestream and just

belki de bugün annenizle oturmuş canlı yayınımı izliyorsunuz ve her ihtimale karşı

in case you are hello to Martha and your mother who I wonder if that guilty

Martha'ya ve annenize merhaba diyorsunuz ki o suçluluk

feeling will ever go away do you ever find yourself with the feeling of guilt

duygusu hiç geçip gitmeyecek merak ediyorum. suçluluk duygusu

maybe you forgot something maybe you forgot your husband's birthday or your

belki bir şey unuttunuz belki kocanızın veya

wife's birthday and now you feel a little bit guilty about it so quite

karınızın doğum gününü unuttunuz ve şimdi bu konuda kendinizi biraz suçlu hissediyorsunuz bu yüzden

often we will have the feeling of guilt sometimes we can feel guilty we can feel

sık sık suçluluk duygusu yaşarız bazen suçlu hissedebiliriz

a little upset maybe something we've forgotten to do or say so once again

biraz üzülebiliriz belki bir şey yapmayı ya da söylemeyi unuttuk bir kez daha kusura bakma

sorry Martha I didn't see your message last week so I hope that I've made up

Martha geçen hafta mesajını görmedim bu yüzden umarım

for it now I hope I am forgiving good hello also to RHS Cecilia hello Cecilia

şimdi telafi edebilmişimdir umarım affediyorum sağ sağlığa da merhaba Cecilia merhaba Cecilia

nice to see you as well on the live chat Hiroko

görmek güzel sen de canlı sohbette Hiroko

nice to see you as well Olga hello Olga I haven't seen you for a long time nice

seni gördüğüme sevindim Olga merhaba Olga seni uzun zamandır görmemiştim

to see you back holder Oh Olga I love that name by the way

geri döndüğüme sevindim sahibi Oh Olga Bu arada bu isme bayılıyorum,

I always think that Olga is is an abbreviation of a longer name but I

her zaman Olga'nın bir olduğunu düşünürüm daha uzun bir ismin kısaltması ama

don't think it is so Olga hello to you as well

bence öyle değil Olga sana da merhaba

hello to Maria Oh Maria I'm saying hello to Maria thank

Maria'ya da merhaba Ah Maria Maria'ya da merhaba diyorum

you for joining me as well yes I went to see my mother yesterday she is being

bana katıldığın için teşekkür ederim evet dün annemi görmeye gittim. şu

looked after at the moment and she is in a certain place for observation so

anda bakılıyor ve gözlem için belli bir yerde,

hopefully within a few days my mum might my mum might be going back

umarım birkaç gün içinde annem

home but we don't know yet thank you very much once again for all of your

eve dönebilir ama henüz bilmiyoruz, tüm güzel dilekleriniz için bir kez daha çok teşekkür ederim.

lovely wishes for my mother if you want to catch me here on youtube you can

annem beni burada youtube'da yakalamak istersen pazar çarşamba cuma

Sunday Wednesday Friday 2 p.m. UK time right here on YouTube you can have me

14:00'da yapabilirsin. İngiltere zamanı tam burada YouTube'da beni

live three times a week I might be the busiest English teacher on YouTube I

haftada üç kez canlı yayınlayabilirsin YouTube'daki en meşgul İngilizce öğretmeni olabilirim

might be hello art all hello art or I hope I pronounced your name right

Merhaba sanat hepinize merhaba sanat olabilirim veya umarım adını doğru telaffuz etmişimdir şu

where are you watching at the moment Maria once again also Massimo hello

anda nerede izliyorsun Maria bir kez daha ayrıca Massimo merhaba

Massimo I haven't seen you for a long time either nice to see you back with us

Massimo ben de seni uzun zamandır görmüyorum ben de seni tekrar aramızda görmek güzel

Beatriz hello from Argentina hi Argentina how am I I'm okay but I was a

Arjantin'den merhaba Beatriz merhaba Arjantin nasılım ben iyiyim ama

bit worried because the weather is quite bad today we've had some really awful

biraz endişelendim çünkü bugün hava oldukça kötü biz' Gerçekten çok kötü bir hava geçirdim

weather I can't begin to tell you how bad the weather was about an hour ago

Yaklaşık bir saat önce havanın ne kadar kötü olduğunu size anlatamam,

it was terrible look so there was the view from my window about 65 minutes ago

korkunç bir görünüm vardı, bu yüzden yaklaşık 65 dakika önce penceremden manzarayı gördüm

really bad really bad weather a terrible day as storm

gerçekten kötü gerçekten kötü hava fırtına gibi korkunç bir gün

Kirra battered and bashed the UK really bad day today

Kirra Birleşik Krallık'ta hırpalanmış ve ezilmiş bugün gerçekten kötü bir gün ah canım

oh dear me have you seen my new website oh yes I have a new website with all of

benim yeni web sitemi gördün mü oh evet tüm İngilizce derslerimi içeren yeni bir web sitem var

my English lessons they are all there and you can watch them as many times as

hepsi orada ve onları

you want in addict dot u K so that is my new website

addict dot u'da istediğin kadar izleyebilirsin K, bu benim

with all of my lessons lots of other things are on my website and I will be

tüm derslerimi içeren yeni web sitem, web sitemde başka birçok şey var ve

adding some new things next week as well so there will be some new features added

önümüzdeki hafta bazı yeni şeyler ekleyeceğim, bu yüzden önümüzdeki hafta web siteme bazı yeni özellikler eklenecek, bu yüzden

to my website next week so so I I actually launched the website last

gerçekten başlattım web sitesi geçen

Sunday so here we are week 1 we are into week one of my new website the life of

Pazar yani işte 1. haftaya girdik yeni web sitemin bir haftasına girdik yeni web sitemin ömrü

my new website if you have checked it out what do you think of it are there

yeni web siteme göz attıysanız, bunun hakkında ne düşünüyorsunuz web sitemde görmek

some things that you think you want to see on my website you can let me know no

isteyeceğinizi düşündüğünüz bazı şeyler var mı web sitesi bana haber verebilirsin

problem hello also to Pedro oh yes Pedro is he Pedro Belmont he is arrived

sorun değil Pedro'ya da merhaba oh evet Pedro o Pedro Belmont mu o geldi o

he's here everybody give a cheer that's enough that's enough no more of that I

burada

don't want to encourage Pedro too much because he always has somewhere to go on

Sunday I don't know where Pedro goes but sometimes Pedro will suddenly disappear

Pazar günü gidecek bir yer Pedro'nun nereye gittiğini bilmiyorum ama bazen

during my livestream and I don't know where he goes I think he has a secret

canlı yayınım sırasında Pedro aniden kayboluyor ve nereye gittiğini bilmiyorum Sanırım bir sırrı var

Maria once again that's three times I've said hello to Maria Luis Mendez hello

Maria bir kez daha bu üç kez Maria'ya merhaba dedim Luis Mendez merhaba

Luis nice to see you here on Sunday as well great to see you all here and also

Luis, Pazar günü sizi burada görmek güzel, ayrıca hepinizi burada görmek harika ve ayrıca

Irene JC Jordi is there a particular type of food that you hate there is one

Irene JC Jordi sizin nefret ettiğiniz belirli bir yemek türü var mı, benim

thing that I hate eating and it's something I've never eaten in my life

yemekten nefret ettiğim bir şey var ve bu daha önce hiç yemediğim bir şey hayatımda

I've tried it I've tried a little piece of this particular thing but I've never

denedim, bu özel şeyden küçük bir parça denedim ama hiç

eaten it completely today I am going to try to eat this particular

tam olarak yemedim bugün bu özel şeyi yemeye çalışacağım, bu

thing so it is a type of food that I hate I can't stand the taste or the

yüzden nefret ettiğim bir yiyecek türü.

smell of this particular thing so today live on the livestream I am going to try

Bu özel şeyin tadına veya kokusuna dayanamıyorum, bu yüzden bugün canlı yayında canlı yayında deneyeceğim ve

and eat this particular thing also coming soon yes he will be with hers yes

bu özel şeyi de yakında yiyeceğim evet, onunkiyle birlikte olacak evet

definitely mr. Steve will be here in around about 5 minutes if I can get him

kesinlikle bay. Onu stüdyoya sokabilirsem Steve yaklaşık 5 dakika içinde burada olacak

into the studio hmm I wonder what I will be using this week

hmm Bu hafta Bay'ı cezbetmek için ne kullanacağımı merak ediyorum

to lure mr. Steve into the studio well we are talking about fruit today so

. Steve stüdyoya giriyor, bugün meyve hakkında konuşuyoruz, bu yüzden

today I will be luring I will be tempting mr. Steve into the studio with

bugün ben cezbedeceğim Bay'ı cezbedeceğim. Steve,

some nice segments of orange yes so a little bit later on in around about 5

bazı güzel portakal parçalarıyla stüdyoya girdi evet, bu yüzden biraz sonra yaklaşık 5

minutes I will try to lure mr. Steve into the studio this is the bait that I

dakika içinde Bay'ı cezbetmeye çalışacağım. Steve stüdyoya giriyor, kullanacağım yem bu

will be using but the big question is will mr. Steve take the bait

ama asıl soru şu ki, Bay Will. Steve yemi yut

will Steve be tempted by my little treat find out in a few minutes so is there a

Steve benim küçük ikramımın cazibesine kapılacak mı birkaç dakika içinde öğren yani

type of food that you hate is there a type of food that you cannot stand

nefret ettiğin bir yemek türü var mı dayanamayacağın bir yiyecek türü var mı

something you don't like to eat Palmyra I love the windy weather I don't I don't

yemekten hoşlanmadığın bir şey var mı Palmyra'yı seviyorum rüzgarlı hava sevmiyorum

like windy weather I don't like rain I don't like those

Rüzgarlı havayı sevmiyorum Yağmuru sevmiyorum

types of weather to be honest no definitely not hello

Dürüst olmak gerekirse bu tür havaları sevmiyorum hayır kesinlikle merhaba değil dostum

man how is the weather how does it look like in your country well at the moment

hava nasıl senin ülkende nasıl görünüyor

it looks like this so this is the weather right now live from my studio

böyle göründüğü an, yani hava şu anda stüdyomun penceresinden canlı yayınlıyorum,

window it's quite windy and we've had a lot of rain and it really was bad

oldukça rüzgarlı ve çok yağmur yağdı ve

about an hour ago it was unbelievable I thought the roof was going to blow off

yaklaşık bir saat önce gerçekten kötüydü, inanılmazdı, çatının patlayacağını düşündüm

the house that's how bad the weather was earlier incredible mr. Steve will be

evin dışında hava bu kadar kötüydü daha önce inanılmaz bay. Steve

with us soon hello also two big big new big new or

yakında bizimle olacak merhaba ayrıca iki büyük büyük yeni büyük yeni veya

Zbigniew I hope I pronounced your name right

Zbigniew umarım adını doğru telaffuz etmişimdir

where are you watching I'm always interested to find out where people are

nerede izliyorsun İnsanların dünyanın neresinde olduğunu öğrenmek her zaman ilgimi çeker

in the world because I'm in England for those who are wondering I am actually

çünkü merak edenler için İngiltere'deyim merak ediyorum aslında

situated in England did you have any damage to your house no however in

İngiltere'de bulunuyorum evinizde herhangi bir hasar oldu mu hayır ancak bu sabah

certain parts of England there have been some terrible storms this morning and

İngiltere'nin bazı bölgelerinde korkunç fırtınalar oldu ve

already certain parts of England are underwater there has been terrible

şimdiden İngiltere'nin bazı bölgeleri sular altında kaldı

flooding in certain parts of the country in fact here is a photograph would you

ülkenin bazı bölgelerinde korkunç bir sel meydana geldi aslında burada bir

like to see a photograph so this is a photograph that was taken this morning

fotoğraf bir fotoğraf görmek ister misiniz yani bu bu sabah çekilmiş

and posted on Twitter and this is in a place called hidden bridge hidden bridge

ve Twitter'da yayınlanmış bir fotoğraf ve bu Yorkshire'da gizli köprü gizli köprü denen bir yerde

which is in Yorkshire and this morning they've had so much rain already the

ve bu sabah çok şey yaşadılar çok yağmur zaten

place is flooded already it is under water and the reason why this particular

yer sular altında zaten sular altında ve bu belirli

place is now flooded is because it's in it's in a valley so it's actually

yerin şu anda sular altında kalmasının nedeni, bir vadide olması ve aslında

situated at the bottom of a valley so all the water from the hills and the

bir vadinin dibinde yer alması, bu nedenle tepelerden ve dağlardan gelen tüm su

mountains it all runs down and it ends up in this place

hepsi akıp gidiyor ve bu yerde bitiyor, bu

so already today this particular community is under water a place called

yüzden bugün bu belirli topluluk sular altında Hedden köprüsü denen bir yer

Hedden bridge a place that has experienced a lot of flooding over the

yıllar boyunca çok fazla sel yaşamış bir yer

years unfortunately which is a shame it is a shame we have Chris murrells

ne yazık ki bu utanç verici Chris murrell'lere sahip olmamız çok yazık

also on the live chat yes the weather is like bad today so is there a type of

ayrıca canlı sohbette evet hava bugün çok kötü yani sevmediğin bir yemek türü var mı

food that you don't like it can be any food there are some things that I don't

herhangi bir yemek olabilir benim yemeyi sevmediğim bazı şeyler var

like eating such as kidneys I'm not a big fan of kidneys so I don't like to

böbrek gibi ben iri değilim böbrek hayranıyım yani

eat kidneys I don't like certain types of mushroom I

böbrek yemeyi sevmiyorum Bazı mantar türlerini sevmiyorum Mantar

don't like eating mushrooms mushrooms they are disgusting I don't like eating

yemeyi sevmiyorum mantar iğrençler Mantar yemeyi hiç sevmiyorum

mushrooms at all and kubera okuu kübra says I do not like eating zucchini okay

ve kubera okuu kübra sevmiyorum diyor kabak yemek tamam o

then yes I quite like zucchini I like zucchini very much that is eggplant

zaman evet kabağı çok severim Kabağı çok severim yani patlıcan

isn't it zucchini Erik says I didn't know liver is good for anemia can I just

değil mi kabak Erik karaciğerin kansızlığa iyi geldiğini bilmiyordum der sadece

say that I do like eating liver liver is quite nice in fact mr. Steve and myself

ciğer yemeyi seviyorum diyebilir miyim ciğer çok güzel aslında Bay. Steve ve ben ikimiz de

we both had liver a couple of weeks ago so yes I like a little bit of liver in

birkaç hafta önce ciğer yedik, bu yüzden evet biraz sebzeli sosta biraz ciğer severim, bu

gravy with some vegetables on the side so I don't mind I quite like the taste

yüzden umursamıyorum, ciğer tadını oldukça seviyorum

of liver however I don't like the taste of kidneys is there a type of food that

ama tadını sevmiyorum böbreklerden sevmediğiniz bir yemek türü var mı

you dislike is there a type of food that you hate please let me know

nefret ettiğiniz bir yemek türü var mı lütfen bana bildirin

Jamelia says it is it mince pie mr. Duncan that you are going to taste

Jamelia kıymalı börek mi diyor bay. Duncan'ı tadacaksınız

because I know that you hate mince pie Thank You Jamelia it is a type of fruit

çünkü kıymalı turtadan nefret ettiğinizi biliyorum Teşekkürler Jamelia bugün yiyeceğim bir meyve türü

that I will be eating today however it is also a type of fruit that I hate

ama aynı zamanda yemekten nefret ettiğim bir meyve türü bu

eating so it is actually a type of fruit that I dislike however today I am going

yüzden aslında bir meyve türü. sevmediğim ama bugün deneyeceğim ve

to try and eat it live here on English addict if you are interested in getting

burada İngilizce bağımlısı üzerinde canlı yiyeceğim, eğer

in touch you can of course follow me on Facebook you can also contact me

iletişime geçmekle ilgileniyorsanız, elbette beni Facebook'ta takip edebilirsiniz, ayrıca benimle

through email and if you want to make a donation you can also help me to

e-posta yoluyla da iletişime geçebilirsiniz ve bağış yapmak istiyorsanız siz ayrıca

continue my work right here on YouTube for free

burada, YouTube'da ücretsiz olarak işime devam etmeme yardımcı olabilir,

so now there is no excuse for not knowing the details how to contact me so

bu yüzden artık benimle nasıl iletişime geçileceğini ayrıntıları bilmemek için hiçbir mazeret yok, bu yüzden

now we all know hello also to Dan and Alfie hello to you

artık hepimiz Dan ve Alfie'ye de merhaba, size merhaba,

nice to see you here today I hope you are feeling good also we have Nestor who

bugün sizi burada görmek güzel ben umarım iyi hissediyorsunuzdur,

says I don't like cauliflower I love cauliflower now cauliflower is a

karnabaharı sevmiyorum şimdi karnabaharı seviyorum diyen Nestor'umuz var karnabahar

very strange vegetable because first of all it has a strange appearance it is

çok garip bir sebze çünkü her şeyden önce garip bir görünümü var,

white and also quite hard so a lot of people don't like cauliflower

beyaz ve aynı zamanda oldukça sert, bu yüzden birçok insan sevmiyor' karnabaharı severim ben

I love cauliflower however you don't see it very often you don't often see it

karnabaharı severim ama çok sık görmezsiniz

served in cafes or restaurants so I always think that cauliflower is a

kafelerde veya restoranlarda servis edildiğini pek görmezsiniz o yüzden karnabaharın ihmal edilen bir sebze olduğunu düşünürüm hep gerçekten severim

neglected vegetable I really do so I quite like cauliflower isn't it strange

karnabaharı çok severim garip değil mi

how some people like one particular thing and then other people dislike the

bazı insanların belirli bir şeyi sevip diğer insanların

same thing isn't it strange hello to Palmyra I hate wasting food because it

aynı şeyi sevmemesi garip değil mi Palmyra'ya merhaba Yiyecekleri israf etmekten nefret ediyorum çünkü

takes a lot of effort to grow the plants and also so many people do not have

bitkileri büyütmek çok çaba gerektiriyor ve ayrıca pek çok insanın

enough food so I never I never buy products I dislike I agree with you

yeterince yiyeceği yok bu yüzden ben asla beğenmediğim ürünleri almam sana katılıyorum

there I don't like to waste food I hate going

yemek israfını sevmem restorana gitmekten nefret ederim

to a restaurant I'm sure this has happened to you have you ever been in a

eminim bu senin de başına gelmiştir hiç restorana gittin mi

restaurant and you are sitting at the table and you eat your meal and you

ve masada oturuyorsun ve yemeğini yersin ve

finish everything and then you look at someone else and they they've left most

her şeyi bitirirsin ve sonra başka birine bakarsın ve o

of their food on the plate and you know that that food is going to be taken away

yemeğinin çoğunu tabakta bırakmıştır ve o yemeğin

it's going to be taken away and thrown into the rubbish it will be disposed of

götürüleceğini bilirsin, götürülecek ve atılacak çöp atılacak

so I always feel a little sad when I see food being wasted

bu yüzden yiyeceklerin israf edildiğini gördüğümde hep biraz üzülüyorum

Helena says I can eat all sorts of food but some food tastes better it is true I

Helena her türlü yemeği yiyebileceğimi söylüyor ama bazı yiyeceklerin tadı daha iyi

might be a little bit fussy do you think so maybe I am a fussy eater maybe I am

mızmız bir yiyici belki ben

too fussy about the food that I eat highly Cuong says I hate durian ah well

yemek konusunda çok mızmızım bu yüzden aşırı derecede Cuong durian'dan nefret ettiğimi söylüyor ah peki

durians have a very terrible smell however inside if you open a durian the

durianların çok kötü bir kokusu var ancak içinde bir durian açarsanız

the flesh the inside is actually quite tasty so actually I like durians I I

eti aslında oldukça lezzetlidir bu yüzden aslında ben durianları severim ben ben

used to eat a lot of durians when I was in Malaysia hello to tsukete I hate it

Malezya'dayken çok durian yerdim tsukete'ye merhaba

when people leave food I also feel sad yes it's a terrible sight I do not like

İnsanların yemeği bırakmasından nefret ediyorum Ben de üzülüyorum evet bu korkunç bir manzara

to see food being wasted it makes me feel very sad I don't like to leave food

Yiyeceklerin ziyan edildiğini görmek beni çok üzüyor Ben sevmiyorum Tabağıma yemek bırakmayı seviyorum

on my plate says Olga I agree with you there is there is nothing sadder there

diyor Olga sana katılıyorum atılacağını

is nothing more pitiful than seeing food on a plate that you know is going to be

bildiğin bir tabakta yemek görmekten daha üzücü bir şey yok bu

thrown away it's terrible I don't like it at all no mr. Duncan do you like

korkunç bir şey hiç hoşuma gitmiyor hayır Bay. Duncan

oysters I don't I'm not a big fan of shellfish I don't like else

istiridyeleri sever misin Sevmiyorum Kabuklu deniz hayvanlarının büyük bir hayranı değilim Başkalarını sevmiyorum İstiridyeleri sevmiyorum Salyangozları sevmiyorum

I don't like oysters I don't like whelks I don't like mussels not these mussels

Midyeleri sevmiyorum Bu midyeleri değil

not these mussels but the muscles that come in the shells and also I don't like

Bu midyeleri değil kabuklara giren kaslar ve ayrıca

prawns I don't like anything like that to be honest prawns

karidesleri sevmiyorum Dürüst olmak gerekirse karidesler gibi hiçbir şeyi sevmiyorum

they are disgusting that like prawns at all dan and Alfie says YouTube is the

iğrençler ki karides gibiler dan ve Alfie YouTube'un

best I love YouTube I've been doing this for nearly 14 years on YouTube so you

YouTube'u sevdiğim en iyi şey olduğunu söylüyor. YouTube'da yaklaşık 14 yıldır bu yüzden YouTube'u çok

don't need me to tell you that I love YouTube very much I am a very big fan

sevdiğimi söylememe gerek yok YouTube'un çok büyük bir hayranıyım

of YouTube hello Jamelia in the summer we like to eat little snails no I'm not

merhaba Jamelia yazın küçük salyangozları yemeyi severiz hayır

a fan of eating snails either also Belle Pedro Belmont is a message oh this is a

hayranı değilim salyangoz da yiyorum Belle Pedro Belmont bir mesaj oh bu

message from sook act for Pedro I don't eat red meats and I don't eat any animal

sook act'tan Pedro için bir mesaj Kırmızı et yemiyorum ve hiçbir hayvan

flesh I like to eat meat sometimes I'm not a big meat-eater however sometimes I

eti yemem Et yemeyi severim bazen ben büyük bir et değilim- yiyici ama bazen

do like to eat some meat I know it's become very fashionable very popular to

biraz et yemeyi seviyorum, biliyorum çok moda oldu ve

become a vegetarian now so a lot of my friends

artık vejetaryen olmak çok popüler, bu yüzden birçok arkadaşım,

some of mr. Steve's family as well are vegetarians so some people do not like

bazıları bay. Steve'in ailesi de vejeteryandır, bu nedenle bazı insanlar

to eat any any meat whatsoever mr. Duncan what did you say

herhangi bir et yemeyi sevmezler Bay. Duncan ne dedin

prawns prawns prawns are like little mollusks they probably aren't mollusks

karidesler karidesler karidesler küçük yumuşakçalar gibidir muhtemelen yumuşakçalar değildirler

but they look like mollusks they have a tough shell on the outside so you have

ama yumuşakçalara benzerler dışları sert bir kabuğa sahiptir bu yüzden karidesleriniz var

prawns have you ever eaten prawns they're disgusting I do not like prawns

hiç karides yediniz mi iğrençler Karidesleri sevmiyorum

at all Tomic says I don't like seafood I don't

hepsi Tomic deniz ürünlerini sevmediğimi söylüyor,

like mushrooms and also I don't like pineapple oh yes

mantarları sevmiyorum ve ayrıca ananas sevmiyorum oh evet

I don't like pineapple either why why do they put pineapple on pizza why why do

ananas da sevmiyorum neden pizzaya ananas koyuyorlar neden

they put pineapple on pizza I think it is the worst thing in the world you have

pizzaya neden ananas koyuyorlar diye düşünüyorum dünyadaki en kötü şey,

all of that lovely cheese all of that beautiful bread that has been cooked and

tüm o güzel peynirin, tüm o güzel ekmeğin, mükemmel bir şekilde pişirilmiş ve

baked to perfection and then you put lots of pineapple on top so no I don't

pişirilmiş olması ve sonra üstüne bir sürü ananas koymanız, bu yüzden hayır,

like pineapple on pizza I think it ruins the whole thing to be honest so I am NOT

pizzada ananas sevmiyorum sanırım dürüst olmak gerekirse her şeyi mahvediyor, bu yüzden

a big fan of pineapple there is one particular fruit that I

ananasın büyük bir hayranı DEĞİLİM, nefret ettiğim belirli bir meyve var

hate and later on I will be eating it live I am going to see if I can actually

ve daha sonra onu canlı yiyeceğim,

eat this particular piece of fruit mr. Steve is about to come into the studio I

bu belirli meyve parçasını gerçekten yiyip yiyemeyeceğime bakacağım bay. Steve stüdyoya gelecek

can hear him I can hear his little feet have you ever heard a mouse in your

attic have you ever been in your house and you can hear a little mouse in your

attic well today I can hear mr. Steve's feet in the distance scurrying around he

. Steve'in ayakları uzakta koşuşturuyor,

is sniffing for food and guess what I happen to have some food right here so

yemek için burnunu çekiyor ve tahmin edin ne oldu burada biraz yiyecek var,

here we go we are now going to try and get mr. Steve to come into the studio

işte başlıyoruz, şimdi deneyeceğiz ve Mr. Steve bugün stüdyoya gelecek,

today I have two lovely segments of orange can you see them so we have some

iki güzel portakal dilimim var onları görebiliyor musunuz, bu yüzden

orange segments today we are going to try and tempt mr. Steve into the studio

bugün bazı turuncu dilimlerimiz var, deneyeceğiz ve Mr. Steve stüdyoya girdi,

so if you want be quiet because he is very shy mr. Steve is very

bu yüzden sessiz olun çünkü o çok utangaç Bay. Steve çok

timid so I will leave the food here and we will see if we can tempt mr. Steve

çekingen, bu yüzden yemeği burada bırakacağım ve Bay'ı baştan çıkarabilecek miyiz göreceğiz. Steve tekrar

into the studio

stüdyoya giriyor

again this is too easy orange segments hello everybody

bu çok kolay turuncu bölümler herkese merhaba

okay Steve you don't have to share it every week I say I haven't got time to

tamam Steve bunu her hafta paylaşmak zorunda değilsiniz Diyorum ki

come on today and mr. Duncan tempts me with some usually sugary snack yes but

bugün gelmeye vaktim yok ve bayım. Duncan beni genellikle şekerli bir atıştırmalıkla cezbediyor evet ama

this time a healthy snack a segment of orange yes we're talking about fruit

bu sefer sağlıklı bir atıştırmalık bir portakal parçası evet bugün meyveden bahsediyoruz

today and we're not we're not describing us not fruit cases no and not not a

ve bizi tarif etmiyoruz meyve vakaları değil hayır ve

couple of fruits but hello hello we're talking about fruit idioms today Steve

birkaç meyve değil ama merhaba merhaba bugün meyve deyimlerinden bahsediyoruz Steve

now today we're doing something unusual because I'm going to eat something

şimdi bugün alışılmadık bir şey yapıyoruz çünkü nefret ettiğim bir şeyi yiyeceğim

that I hate I'm going to see if it is possible for me to eat one particular

Belirli bir

type of fruit that for all of my life I've hated so much and that's what we're

tür meyveyi yememin mümkün olup olmadığına bakacağım hayatım boyunca çok fazla nefret ettim ve

talking about today we're talking about is there a certain type of food that you

bugün bundan bahsediyoruz nefret ettiğin belirli bir yiyecek türü var mı

hate what about you Steve is there a certain type of food that you dislike

Steve peki ya sen Steve senden hoşlanmadığın belirli bir yiyecek türü var mı

you've put me on the spot you've put me on the spot mmm created a little bit of

'beni o noktaya koydun beni o noktaya koydun mmm biraz

pressure because you want me to come up with an answer yes food that I hate I

baskı yarattı çünkü bir cevap bulmamı istiyorsun evet nefret ettiğim yemek

don't like raw fish no sushi no I can't take to that so so yesterday we were in

çiğ balık sevmem sushi yok hayır yapamam' O yüzden dün

lemming Tain's spa and we were looking for a place to eat and we went pressed

Tain'in kaplıcasında lemming yapıyorduk ve yemek için bir yer arıyorduk ve

this sushi restaurant and we both agreed that we wouldn't have raw fish so I'm

bu suşi restoranına gittik ve ikimiz de çiğ balık yemeyeceğimiz konusunda anlaştık, bu yüzden

not a big fan of raw fish and you don't like raw fish so yesterday we decided

büyük bir hayranı değilim. çiğ balık ve sen çiğ balık sevmiyorsun bu yüzden dün

not to have sushi so yes I might agree with that one I think I agree with Steve

suşi yememeye karar verdik bu yüzden evet buna katılabilirim sanırım Steve'e katılıyorum

I'm not a big fan of sushi I like fish but I'm not sure if I want to eat it raw

suşinin büyük bir hayranı değilim Balığı severim ama emin değilim eğer onu çiğ yemek istersem

alright there's another cut there's a Caribbean dish mmm which involves it's

tamam başka bir kesim var bir Karayip yemeği var mmm buna

called salt fish I think it's a key no ackee and saltfish yeah and I don't like

tuzlu balık denir Bence bu bir anahtar no ackee ve tuzlu balık evet ve ben de onu sevmiyorum ya

that either I either I don't like the sound of that

sesini sevmiyorum

if I said either my brother would pull me up and say it's either okay then I

ya kardeşimin beni yukarı çekeceğini ve sorun olmadığını söyleseydim, o zaman

brought you up to say either anyway we're not talking about that we're

seni ya her neyse yemekten bahsetmiyoruz demek için getirdim ya

talking about food can say either or either food yes so yes we've eat a lot

yemekten biri ya da biri evet diyebilir yani evet biz çok

of fish but the of all the foods that we don't like that's two types of fish that

balık yiyin ama sevmediğimiz tüm yiyecekler arasında listelediğimiz iki balık türü

we've listed yes it's a very it's an acquired taste for Westerners sushi but

evet bu Batılılar için çok edinilmiş bir tat suşi ama

it's very popular it's very well if you go to London there are sushi restaurants

çok popüler Londra'ya giderseniz çok iyi her yerde suşi restoranları var bu

everywhere so yes and wherever I travel about during the day I want to pick up a

yüzden evet ve gün içinde nereye gidersem gideyim

sandwich from somewhere lunchtime in the sandwich cabinet in all the

öğle yemeği vaktinde tüm süpermarketlerdeki sandviç dolabında bir yerden bir sandviç almak istiyorum orada

supermarket's there's always some sushi in there there's a tax yes I avoid it

her zaman biraz suşi vardır orada bir vergi vardır evet bundan

I've never never really been a fan I've tried sushi in the past but I'm not

kaçınırım asla Asla gerçekten bir suşi hayranı olmadım geçmişte denedim ama

I'm not a big fan of it supposed to be very healthy yes

büyük bir hayranı değilim çok sağlıklı olması gerekiyor evet bu

so the food that I don't like well there's lots of food I dislike I don't

yüzden sevmediğim bir sürü yemek var sevmediğim

like shellfish as I mentioned earlier prawns snails clams oysters I don't like

daha önce bahsettiğim gibi kabuklu deniz ürünlerini sevmiyorum karides salyangoz midye istiridye

any of those things yes we categorize those as as seafood in if you say

Bunların hiçbirini sevmiyorum evet bunları deniz ürünleri olarak sınıflandırıyoruz

seafood you don't normally mean fish like salmon or or card you know you

normally main prawns as you say mussels and I don't like the reason I don't like

ana karides dediğin gibi midye ve sevmememin sebebi

there was one I don't like the texture and two if anybody's ever eel in a

bir tane dokusunu sevmemem ve iki tane var eğer biri bir restoranda hiç yılanbalığı gördüyse

restaurant if you go out for a meal with friends and somebody is ill the next day

arkadaşlarıyla yemeğe çıkarsa ve birileri ertesi gün hasta olursa, her zaman kabuklu deniz ürünlerine sahip olacaklarını

you can virtually guarantee they'll always had the shellfish it it's always

neredeyse garanti edebilirsiniz, o her zaman

it's always the fish or well the shellfish or the prawns yes there's

balıktır ya da kabuklu deniz hayvanları ya da karideslerdir evet,

another one that people tend to get sick because they can go off very quickly so

insanların hastalanma eğiliminde olduğu başka bir tane daha var çünkü çok çabuk kaçabilirler, bu yüzden

there are lots of types of food that aren't very nice as Pamir it's a trendy

çok şey var Pamir gibi pek hoş olmayan yemek türlerinden biri de modaya uygun bir

food is sushi but of course in Japan it's everyday food I would imagine yes

yemek suşi ama tabii ki Japonya'da günlük yemek sanırım evet

sushi is popular in certain parts of the world including Japan of course hello to

suşi Japonya dahil dünyanın bazı bölgelerinde popüler tabii ki

everyone watching in Japan I hope you don't dislike me because I I'm not a fan

Japonya'da izleyen herkese merhaba I umarım benden hoşlanmazsın çünkü suşi hayranı değilim

of sushi however I do like lots of other things that are Japanese thank you

ama japonca olan diğer birçok şeyi severim teşekkürler

Christina who's admiring my blue eyes are you sure they're blue oh it's nice

mavi gözlerime hayran olan Christina onların mavi olduğundan emin misin oh

to get a compliment it is we did that storm Steve storm what's it called storm

iltifat almak güzel o fırtınayı biz yaptık Steve fırtınası fırtınaya ne denir

Kira Kira Kira and and would you want to see it this is this is what was

Kira Kira Kira ve onu görmek ister miydiniz bu

happening earlier outside my window look look at this so this was over an hour

daha önce penceremin dışında olan buydu bak buna bakın yani bu bir saatten fazla

ago this was at around about I think it must have been around about one o'clock

önceydi bu yaklaşık bir saat önceydi Sanırım bugün saat bir civarında olmalı

today and this was the view from my studio window look at that 100 mile an

ve bu benim stüdyomun penceresinden manzaraydı, saatte 100 millik

hour winds apparently we've had which I know it isn't a lot compared to someone

rüzgarlara bak, Karayipler gibi birine kıyasla çok fazla olmadığını biliyorum.

like the Caribbean or Indonesia yeah but for us it's a lot I said well it's

ya da Endonezya evet ama bizim için çok fazla dedim pekala

strong enough to blow your hat off definitely my mother said she went out

şapkanı uçuracak kadar güçlü kesinlikle annem

today went to church and was nearly blown over by the wind

bugün kiliseye gittiğini ve çok şiddetli rüzgar tarafından neredeyse uçacağını söyledi

that's so strong I think I think maybe your mum has upset God hmm maybe it's

Üzgün ​​Tanrı hmm belki bu

your mum's fault so there it is in the garden that to

annenin hatasıdır, o yüzden bahçede

relate look at that Steve in the garden that oh yeah that was earlier not now

anlatılacak şey bahçede o Steve'e bak o oh evet o daha önceydi şimdi değil çok

thank goodness look at that that that tree on the right hand side it

şükür bak şu sağ taraftaki ağaç sana

makes you feel like we're in it we're in a foreign country yes but that is the

hissettiriyor sanki içindeymişiz gibi yabancı bir ülkedeyiz evet ama bu

wind the rain was going horizontally earlier Pedro says I have a beautiful

rüzgar yağmur daha önce yatay gidiyordu Pedro güzel bir profilim olduğunu söylüyor

profile that you don't have to shout Steve I'm getting admirers today you are

bağırmana gerek yok Steve bugün hayranlar topluyorum sen

easily pleased yes there we go when my daughter says

kolayca memnun evet işte gidiyoruz kızım

Noemi Noemi that was pregnant the doctor forbade I think is the word you want to

Noemi hamileydi Noemi doktor yasakladı dediğinde sanırım affetmek yerine orada söylemek istediğin kelime bu

say there rather than forgave forbade forbade her yes not to eat sushi hmm

because it's raw any raw food you've got the risk of contamination from bacterial

bakteriyel

food poisoning so it's the same when they say to us if we go abroad don't eat

gıda zehirlenmesinden bulaşma riski var, bu yüzden bize yurtdışına çıkarsak yemek yemeyin dediklerinde aynı,

when they tell us even even to Spain which do you think would be unusual but

İspanya'ya bile olsa sizce bu alışılmadık olur dediklerinde

they say to us don't eat raw vegetables or fruit it's strange that they've

bize çiğ sebze yemeyin diyorlar. ya da meyve

always told us that because different countries have different bacteria and we

bize her zaman şunu söylemeleri garip çünkü farklı ülkelerde farklı bakteriler var ve biz

you can get sick but yes anything raw and some people eat raw meat there's

hasta olabiliriz ama evet çiğ olan her şey ve bazı insanlar çiğ et yer, uygun şekilde hazırlanmadığı

always a risk of contamination unless it's being properly prepared there we go

sürece her zaman bulaşma riski vardır oraya gidiyoruz

it reminds me also I remember in the 1970s people used to say if you go

hatırlatıyor ben de hatırlıyorum 1970'lerde insanlar

abroad don't drink the water and also don't use the toilets and I never

yurtdışına çıkarsan su içme ve tuvaletleri de kullanma derlerdi ve o gittiğinde

understood that I never understood why they wouldn't let you use foreign

neden yabancı tuvaletleri kullanmanıza izin vermediklerini asla anlamamıştım.

toilets when he went abroad I always thought that was very strange so what do

yurt dışında bunun çok garip olduğunu düşündüm, peki

you do mr. dummy do you hold it in for the whole entire time you're on holiday

siz ne yaparsınız bayım? aptal, tatilde olduğun süre boyunca içinde tutuyor musun

I think you I think you have your poops in your suitcase and take them home with

sanırım sen kakalarını bavulunda alıp eve götürüyorsun

you is it cold it says Jamila no it's not it's actually not cold it's 15

soğuk mu Jamila diyor hayır değil aslında soğuk değil 15

degrees yes it's it's it's a it's it's a unseasonally warm wind we're having the

derece evet bu bu bir bu mevsimsel olmayan ılık bir rüzgar

whole weather it's crazy it's supposed to be winter we should be under snow now

tüm havayı esiyoruz çılgınca kış olması gerekiyor şimdi kar altında olmalıyız

but we're not sooo cat said she was in the Falkland Islands oh ok and 95 yes

ama pek değiliz kedi Falkland Adaları'nda olduğunu söyledi oh tamam ve 95 evet

very strong winds of course they're islands aren't they exposed in the sea

çok kuvvetli rüzgarlar tabi ki adalar denizde açıkta değiller mi

don't think they're going to get don't mention the Falkland Islands oh right

alacaklarını sanmıyorum Falkland Adaları'ndan bahsetme oh doğru evet

yes all sorts of interest in comments okay then we'll make them

her türlü ilgi yorumu tamam o zaman yaparız

interesting for us there we go Jimmy says organ meats from pigs and cows they

bizim için ilginç işte başlıyoruz Jimmy domuzlardan ve ineklerden elde edilen sakatatların

are all awful yes oh that's very funny mr. Duncan so you're talking about liver

hepsinin berbat olduğunu söylüyor evet oh bu çok komik bay. Duncan, karaciğer

kidneys so all of the internal organs return me cause I'm awful awful hmm and

böbreklerinden bahsediyorsun yani tüm iç organlar bana geri dönüyor çünkü ben çok kötüyüm hmm ve

mr. Duncan was joking saying that they're awful hmm

bay. Duncan onların berbat olduğunu söyleyerek şaka yapıyordu hmm

so they are awful awful yes so the awful is awful and somebody said that not all

yani berbat berbat evet yani berbat berbat ve biri dedi ki tüm

Japanese people like sushi which is something that you wouldn't think about

Japonlar suşi sevmez ki bu senin düşünmeyeceğin bir şey

No well I would I know that all Japanese people won't eat sushi I'm pretty sure

insanlar suşi yemezler Bundan oldukça eminim ki

of that Chris says it doesn't like shrimp paste

Chris karides ezmesini sevmediğini söylüyor

yes all that's different that's a bit strong the smell is a bit strong shrimps

evet hepsi farklı bu biraz keskin koku biraz güçlü karidesler

strong Oh Chris doesn't like eggplant oh yeah I'm surprised because I see this is

güçlü Oh Chris patlıcanı sevmiyor oh evet ben şaşırdım çünkü bunun

very strange it's very interesting to find out what people like and dislike

çok garip olduğunu görüyorum insanların yemek söz konusu olduğunda neyi sevip neyi sevmediğini öğrenmek çok ilginç

when it comes to food because some people dislike things that I like so

çünkü bazı insanlar benim sevdiğim şeyleri sevmiyor bu yüzden

actually I like eggplant I think it's it's lovely it's gorgeous you do like it

aslında ben patlıcanı seviyorum bence bu çok güzel harika

yes so it's interesting I'm always fascinated to find out what people like

ilginç, insanların neyi sevip neyi sevmediğini öğrenmek beni her zaman büyülemiştir

and dislike because some of my likes might be someone else's dislike I'm also

çünkü benim beğenilerimden bazıları başkasının beğenmediği olabilir

elegant according to Eric no it's my day today I think I think they might be

Eric'e göre ben de zarifim hayır bugün benim günüm sanırım

trolling you Steve Oh mr. Duncan I just I needed this boost

seni trolliyor olabilirler Steve Oh bay . Duncan, sadece bugün bu desteğe ihtiyacım vardı,

today keep them coming keep them coming good compliment I think

gelmelerini sağla, iyi bir iltifatla devam et,

Steve needs some encouragement today so please keep the compliments coming to

Steve'in bugün biraz cesaretlendirmeye ihtiyacı var, bu yüzden lütfen iltifatları Bay Duncan'a getirmeye devam et

mr. Steve well we had a difficult day yesterday it was a big day yesterday it

. Steve, dün zor bir gün geçirdik, dün büyük bir gündü, dün

was a big day it was we did a lot of things we went to lemming Tain's baa and

büyük bir gündü, birçok şey yaptık, Tain'in baa'sını lemming'e gittik ve

then we had something to eat and then we went to see my mum who is currently

sonra bir şeyler yedik ve sonra kim olan annemi görmeye gittik. Şu anda eve

undergoing observation before she can go back home so we we had a very long we

dönmeden önce gözlem altında tutuluyor, bu yüzden

didn't get home until very late last night and mr. Duncan was

dün gece çok geç saatlere kadar eve varamadığımız için çok uzun zaman geçirdik ve Mr. Duncan,

oh okay then that's it we're not going in - nope that's it

oh tamam o zaman içeri girmiyoruz - hayır bu kadar

please shall we just draw the line how Mira says do we like herring yes I

lütfen sadece çizgiyi çekelim Mira'nın dediği gibi ringa balığı sever miyiz evet severim

do hmm my mother always used to cook

hmm annem her zaman ringa balığı

herring for it's an oily fish isn't it so it's very healthy because of the oil

yağlı bir balık olduğu için pişirirdi değil bu yüzden içindeki yağ nedeniyle çok sağlıklı,

in it a bit like salmon is that the omega-3 probably but they're also full

biraz somon balığı gibi, bu muhtemelen omega-3 ama aynı zamanda ringa balığı kemikleriyle de dolular. pek

of bones herring don't you find that pow/mia are used to be very difficult to

get all the bones out a lot of people a lot of people a lot of people choke to

çok insanın kemiklerini çıkarır pek çok insan pek çok insan

death on herring because of all the little bones also there's a great

tüm küçük kemikler yüzünden ringa balığı üzerinde boğularak ölür ayrıca İngilizcede harika bir

expression in English red herring so a red herring is something that might

ifade vardır kırmızı ringa balığı bu yüzden kırmızı ringa balığı

mislead you to think something else or maybe - to throw a person off suspicion

sizi yanıltarak başka bir şey düşünmenize yol açabilecek bir şeydir veya belki - bir kişiyi şüpheden uzaklaştırmak

so if I suspect mr. Steve of doing something bad he might say something to

için, eğer şüphelenirsem bay. Steve kötü bir şey yapma konusunda dikkatimi dağıtacak bir şey söyleyebilir

distract me it might be a red herring it might be something that's not true or

kırmızı ringa balığı olabilir doğru ya da gerçek olmayan bir şey olabilir

real maybe as a way of distracting a person something that will lead a person

belki bir kişinin dikkatini dağıtmanın bir yolu olarak bir kişiyi yanlış yola yönlendirecek bir şey

down the wrong road yes a clue if you were doing if you were doing all these

evet bir ipucu eğer sen bütün bu

murder mystery weekend yes that nobody does I've never seen I've never met

hafta sonu cinayet gizemlerini yapıyor olsaydınız evet bunu kimsenin yapmadığını hiç görmedim

anyone that does murder mystery weekends anyway this I think anyway that's a big

Hafta sonları cinayet gizemi yapan biriyle hiç tanışmadım zaten bu bence zaten bu büyük bir

subject we are talking about fruit idioms and in a moment I am going to eat

konu meyve deyimlerinden bahsediyoruz ve bir an Ben yiyeceğim

shall we reveal the fruit that I'm going to eat you see it's unusual because mr.

meyveyi açıklayalım mı yiyeceğim görüyorsunuz ya sıra dışı çünkü Mr.

Duncan doesn't really like fruit any fruits well I like fruit well that's

Duncan meyveleri pek sevmez ben de meyveleri severim bu

wrong because I eat oranges I know but you've only recently started eating only

yanlış çünkü ben portakal yerim biliyorum ama sen daha yeni yemeye başladın

the last ten years Duncan is fruit averse ok stop picking

Duncan meyveden nefret ediyor tamam benimle

on me not picking on you I'm just stating a fact here we go

uğraşmayı bırak sana değil ben' sadece bir gerçeği söylüyorum işte

this is the fruit you won't believe this this is the fruit that I hate and I've

bu meyve buna inanmayacaksın buna nefret ettiğim meyve bu ve

never eaten this fruit in my life I've had little

hayatımda bu meyveyi hiç yemedim küçük

pieces of the fruit because I know what people are going to say you are going to

meyve parçaları yedim çünkü insanların ne olduğunu biliyorum

say Oh mr. Duncan if you've never tried it how do you know that you don't like

Oh bay diyeceksiniz diyeceksiniz. Duncan, eğer hiç denemediysen, bundan pek hoşlanmadığını nereden biliyorsun,

it well I know I don't like it because I've had some of it I've had a little

biliyorum bundan hoşlanmadığımı çünkü birazını bende yaşadım, geçmişte küçük bir

piece in the past so he won't believe this the fruit that mr. Duncan has never

parça yedim, bu yüzden o olmayacak' Bu meyveye inanmayın Bay. Duncan hiç

eaten well I've eaten it but never a whole one never a whole one so I guess

iyi yemek yemedi Ben yedim ama asla tam bir tane asla tam bir tane bu yüzden sanırım bunu deneyeceğim ve bunu

so I'm going to try and eat this I have a feeling this one might might be rotten

yiyeceğim İçimde bunun çürümüş olabileceğine dair bir his var

I think this might be a rotten one so this might not be a good choice he's so

Bunun çürük olabileceğini düşünüyorum yani bu iyi bir seçim olmayabilir o çok

right so it is something that is bent Oh what could it be something that's bent

haklı bu yüzden bükülmüş bir şey Ah bu bükülen bir şey ne olabilir bükülebilecek bir

do you know of something that might be bent it's got a curve in it yeah so it's

şey biliyor musunuz içinde bir eğri var evet bu yüzden

it's not straight it's bent a bent fruit a bent fruit with a skin didn't somebody

düz değil bükülmüş bir kıvrık meyve kabuklu kıvrık bir meyve

shout that at you the other day here it is it's a boom oh I hate bananas even as

geçen gün sana bağırmadı mı bu bir patlama oh

I stand here now I can smell oh oh I actually want to throw up just smelling

şu an burada dururken bile muzdan nefret ediyorum kokusunu alabiliyorum oh oh aslında

this so so if you are afraid of people throwing up on camera

bunu koklayarak kusmak istiyorum yani insanların kameraya kusmasından korkuyorsan

you might want to watch something else however if you like seeing mr. Duncan

başka bir şey izlemek isteyebilirsin ama mr. Duncan

throw up stick around so here it is this is the fruit that I hate I've never

sopayı etrafa kusuyor, işte nefret ettiğim meyve bu,

eaten one of these in my life ever I've tried bananas and I don't like them

hayatımda bunlardan hiç yemedim, muz denedim ve onları sevmedim,

so here we go shall we first of all prepare yourselves No

işte başlıyoruz, önce hazırlanalım mı kendiniz Hayır

ah nah that's an interesting question mr. Duncan oh okay how do you peel a

ah nah bu ilginç bir soru bay. Duncan oh tamam

banana skin I didn't ask a question how do you peel a banana skin this is a

muz kabuğunu nasıl soyarsın bir soru sormadım muz kabuğunu nasıl soyarsın bu bir

debate sorry what are you doing I'm not going to do it do you peel it from here

tartışma özür dilerim ne yapıyorsun ben yapmayacağım sen buradan soyacaksın

okay or do you peel it from here can you peel it from in the middle okay you just

tamam mı yap buradan soyabilirsin ortasından da soyabilirsin tamam

maybe you can just break it in half and suck the contents but we humans tend to

belki ikiye bölüp içindekileri emebilirsin ama biz insanlar

peel our bananas from the stalk we humans yes us human beings okay but

muzlarımızı sapından soymaya eğilimliyiz biz insanlar evet biz insanlar tamam ama

apparently in the wild monkeys peel it from there Oh from that part and

görünüşe göre vahşi maymunlar oradan soyuyor Ah o kısımdan ve

apparently it's easier because often when you peel it from here it doesn't

görünüşe göre daha kolay çünkü buradan soyduğunuzda çoğu zaman

break properly does it it's annoying I don't know this one is because it's very

düzgün kırılmaz mı can sıkıcı mı bilmiyorum bu çok

ripe oh this is very ripe as you can see it is almost rotting yes but some people

olgun olduğu için oh bu çok olgun neredeyse çürüyor evet ama bazı insanlar

like very ripe bananas yes and other people like them green this is very ripe

çok olgun muzları sever evet ve diğerleri yeşil sever bu çok olgun bu çok

that's very ripe oh I don't think I would eat that I'd soon oh really well I

olgun

actually had one this morning okay well mate you mind it you said you

bu sabah tamam pekala dostum boşver

wouldn't eat this but you've eaten one already so I'm having a little bit of a

bunu yemeyeceğimi söylemiştin ama zaten bir tane yedin bu yüzden

learning curve today Steve learning curve oh yes so a learning curve is when

bugün biraz öğrenme eğrisi yaşıyorum Steve öğrenme eğrisi oh evet öyleyse öğrenme eğrisi sen

you are learning something and we often think of a learning curve as being

öğrendiğin zamandır bir şey ve genellikle bir öğrenme eğrisini,

something that does that almost like the shape of a banana so you start off at

bunu neredeyse bir muzun şekli gibi yapan bir şey olarak düşünürüz, bu nedenle en

the beginning and then maybe you gain experience or you find out what

baştan başlarsınız ve sonra belki deneyim kazanırsınız veya bir şeyin nasıl bir şey

something is like you find out how to do something so we often talk about a

olduğunu anlarsınız bir şeyi nasıl yapacağınızı öğrenirsiniz bu yüzden sık sık bir öğrenme eğrisi hakkında konuşuruz,

learning curve the way in which you learn anything for example yes so when

herhangi bir şeyi öğrenme şekliniz, örneğin evet, yani

you start off the curve starts off shallow and then goes like that so you

başladığınızda eğri sığ başlar ve sonra böyle gider, bu nedenle

put a lot of effort in at the beginning hmm and you don't seem to learn very

başlangıçta çok çaba harcarsınız hmm ve yapmazsınız çok hareket öğreniyor gibi görünüyor,

motion then as you put more and more effort in you suddenly learn more and

o zaman siz daha fazla çaba sarf ettikçe aniden daha

more because your brain cells start adapting yes and then it but then

fazla öğreniyorsunuz çünkü beyin hücreleriniz uyum sağlamaya başlıyor evet ve sonra o ama sonra

eventually it levels out again and the more effort you put in you get less

sonunda tekrar düze çıkıyor ve ne kadar çok çaba harcarsanız o kadar az

returns but in the beginning you have to put a lot of return in to get a bit of

geri dönüş alıyorsunuz ama başlangıçta biraz bilgi almak için çok fazla geri dönüş yapmalısınız

knowledge a little bit of effort you get a lot of returns but then you want to be

biraz çaba çok fazla geri dönüş elde edersiniz ama sonra eğrilerin

on that bit where it's going up the curves going up so my learning curve

yukarı çıktığı o kısımda olmak istersiniz, bu yüzden bugün öğrenme eğrim kelimenin

today is literally something that is curved

tam anlamıyla kıvrımlı bir şey olduğu

I always like the fact that but look like smiles it's a very big yellow

gerçeğini her zaman sevmişimdir ama gülümsemeler gibi görünün, bu çok büyük sarı bir

smile not all they look like in mr. doe maybe if you have bad teeth your smile

gülümseme, Mr. doe belki dişlerin kötüyse gülüşün muza

might look like a banana I remember seeing something on YouTube some people

benzeyebilir YouTube'da bir şey gördüğümü hatırlıyorum bazı insanlar

were saying that bananas are actually proof of God have you seen that video

muzların aslında Tanrı'nın kanıtı olduğunu söylüyorlardı bu videoyu gördünüz mü

there is a video on YouTube where people that whether a couple of people talk

YouTube'da bir video var ki burada insanlar birkaç kişi

about bananas and they say that bananas are a proof that there is a God so I

muzlardan bahsediyorlar ve muzların bir Tanrı'nın var olduğunun kanıtı olduğunu söylüyorlar, bu yüzden muzdan

thought we were proof rather than the banana so I'm going to prove now that I

ziyade bizim kanıt olduğumuzu düşündüm, bu yüzden şimdi

don't like bananas so sue Duncan has is stating he has never eaten a banana in

muzları sevmediğimi kanıtlayacağım, bu yüzden dava Duncan'ın hiç sevmediğini söylüyor hayatında bir muz yemiş

his life though a whole pan a whole banana I've drawn I've tried banana but

ama bütün bir tava bütün bir muz çizdim muz denedim ama

I've never eaten an actual banana and for some reason this one I think this

hiç gerçek bir muz yemedim ve nedense bu bence

one is a little bit moldy and rotten well it looks like that on the outside

bu biraz küflü ve çürümüş iyi o dışarıdan öyle görünüyor

but it's perfectly ripe in the inside you sure positive

ama içi mükemmel şekilde olgunlaşmış kesinlikle pozitif tamam

okay pound me oh sorry sook at points out bananas a high in potassium it's

bana vur oh üzgünüm muzlarda yüksek potasyum var

true it is in fact they've got so much in them we recommended here in the UK

doğru

not to eat more than one banana a day because if you have too much potassium

günde birden fazla muz yemeyin çünkü çok fazla potasyumunuz varsa bu

it can make your heart beat irregularly and I've got some friends at he'd like

kalbinizin düzensiz atmasına neden olabilir ve bazı arkadaşlarım var o

three or four a day okay you can get heart palpitation so one a day is all

günde üç veya dört tane istiyor tamam kalp çarpıntısı alabilirsiniz yani günde bir

they recommend well I believe if you eat more than one you might you might

tavsiye ettikleri tek şey bu bence birden fazla yersen

actually suffer serious physical damage well I'm that's you're going a bit

ciddi fiziksel zarar görebilirsin yani biraz daha

farther but you may increase the potassium in your blood stream too much

ileri gidiyorsun ama kan dolaşımındaki potasyumu çok fazla yükseltebilirsin

and it takes a while for the potassium to be for the body to get rid of the

ve bu çok zaman alıyor potasyum ise vücudun fazlalıktan kurtulması içindir,

excess so if you keep having one two three and over a period of days you

bu nedenle bir iki üç gün boyunca almaya devam ederseniz,

might get an elevated potassium level causing you to have heart palpitation

potasyum seviyeniz yükselebilir ve bu da kalp çarpıntısına neden olabilir,

anyway I'm sure a lot of people are waiting for me to eat this banana I

eminim çok fazla insanlar bu muzu yememi bekliyor

don't think so I think this might be so make sure make sure at the end of the

Sanmıyorum bu yüzden bu olabilir, bu yüzden yıl sonunda emin olun

year I think YouTube will be featuring this moment on

YouTube'un YouTube geri sarmalarında bu anı öne çıkaracağını düşünüyorum

their YouTube rewind that's what I think so here it is this is a banana

işte bu yüzden düşünüyorum bu bir muz mu

so which end do I peel well either I'm a am I a human being or a monkey well you

yani hangi ucundan iyi soymalıyım ya ben bir insanım ben bir insanım ya da bir maymun peki

see monkeys are clever they know that that's the best place to peel them from

maymunlar zekidir bilirler onları soymak için en iyi yerin orası olduğunu

but I am going to go with the monkey go with the monkey I will

ama ben muzla gideceğim maymun maymunla gider

if in doubt and this is this is my new way of thinking now if in doubt go with

şüphem varsa giderim ve bu benim yeni düşünce tarzım şimdi şüphem varsa

the monkey so do I just break it yes okay oh it's alright so I don't like the

maymunla git o yüzden kırayım mı evet tamam oh sorun yok bu yüzden hissini sevmiyorum

feeling of it it's all it's all squishy and squatchy do it from the other end

hepsi squishy ve squatchy diğer uçtan yap

there mister don't do it in the other end I think this is rotten I'm pretty

orada bayım diğer uçtan yapma bence bu çürük

sure this banana is rotten this end yes I'm going to do it from the human end oh

Bu muzun bu uçta çürük olduğundan oldukça eminim evet bunu insandan yapacağım son oh

that was easy it's easy when they're right to do peeling oh it's nice that is

bu kolaydı soymayı doğru yaptıklarında kolay oh güzel bu

so easy I've never peeled a banana in my life

çok kolay Hayatımda hiç muz soymadım

I'm doing very well prized so this is my learning curve today as I work out how I

Çok iyi yapıyorum bu yüzden bugün egzersiz yaparken öğrenme eğrim bu nasıl

should peel up but not I'm doing very well I'm doing very well here I think so

soyunmalıyım ama değil çok iyi yapıyorum burada çok iyi yapıyorum bence bu yüzden

so the kid I knew a good boy mr. Duncan I can peel a banana careful that might

iyi bir çocuk tanıdığım çocuk bayım. Duncan bir muzu soyabilirim dikkatli ol

fall off this reminds me of something by the way

düşebilir bu arada bu bana bir şeyi hatırlatıyor bu arada

yes Helen where is Pedro going he was disappears they mentioned this earlier

evet Helen Pedro nereye gidiyor ortadan kayboluyor bundan daha önce bahsetmişlerdi

Petra keeps disappearing halfway through our livestream and I don't know why I

Petra canlı yayınımızın yarısında sürekli kayboluyor ve neden

think he's going to meet someone I think I think he has a secret well maybe just

gittiğini bilmiyorum birisiyle tanışmak için sanırım bir sırrı olduğunu düşünüyorum belki de sadece

going to bed I don't know what time it is

yatmaya gidiyorum saatin kaç olduğunu bilmiyorum o

so I'm peeling the banana dudududu hurry up mr. Duncan we haven't got all day

yüzden muz soyuyorum dudududu acele edin bayım Duncan bütün gün

look at that are you actually going to eat that I'm going to put it in my mouth

bakmadık buna gerçekten yiyecek misin onu ağzıma koyacağım

I'm going to slide it into my mouth and I'm going to take a big bite out of the

onu ​​ağzıma sokacağım ve ondan büyük bir ısırık alacağım

end oh yes Jimmy says I was cut off the

son oh evet Jimmy,

brown spots before eating them do you eat the skin as well oh yes the brown

yemeden önce kahverengi lekeleri kestiğimi söylüyor, derisini de yer misin oh evet kahverengi

bits that one's quite good it's very ripe

parçalar, bu oldukça iyi, çok olgun,

it's disgusting I don't think mr. Duncan will be able to eat that without being

iğrenç, sanmıyorum bay. Duncan onu hasta olmadan yiyebilecek tamam ah canım

sick okay oh dear here we go so I'm going to eat this banana whilst I'm

işte başlıyoruz bu yüzden ben bu muzu

eating it we might leave mr. Steve to help us you see we might have some music

yerken yiyeceğim bay bay bırakabiliriz. Steve bize yardımcı olacak, bizim de biraz müziğimiz olabileceğini görmenize yardımcı olacak, ben muzumu yerken

as well shall we play some music whilst I'm eating my banana so here is some

biraz müzik çalalım mı, işte biraz

banana eating music so I'm going to eat it are you ready

muz yeme müziği, yani onu yiyeceğim, hazır mısınız,

I'm going to push this banana into my mouth and take my first ever bite out of

bunu zorlayacağım muzu ağzıma atıyorum ve hayatımda bir muzdan ilk ısırığımı alıyorum

a banana ever in my life it's incredible I don't think I can do it

inanılmaz

I don't think I can do apparently when you first put it in your mouth it feels

a bit strange but after a while you get used to it take a big bite go on just

garip ama bir süre sonra alışıyorsun büyük bir ısırık al devam et sadece

take a big bite okay

büyük bir ısırık al tamam

this would make a great thumbnail by the way have you any ever known anyone not

bu harika bir küçük resim olur bu arada hiç muzu sevmeyen birini tanıyor musun

to like a banana oh it's not that's fine that's normal that's just the seeds

oh sorun değil normal bu sadece tohumlar

you've got a long way to go you've got at least another five inches to go mr.

için daha çok yolunuz var en az beş santim daha yolunuz var bayım.

Duncan Oh have you swallowed it

Duncan Ah, yuttun mu,

I'm trying not to swallow it okay I've I've spotted it I've swallowed

yutmamaya çalışıyorum, tamam, fark ettim, bir

some of it it's the first time I swallowed banana and would keep Gary

kısmını yuttum, ilk kez muz yuttum ve Gary

bubbles are you gonna have another bite you haven't swallows it's still in your

baloncuklarını tutardım, bir ısırık daha alacak mısın? 'Yutuyor hala

mouth you're lying mr. Duncan yes banana is still in your mouth I can't respond

ağzınızda yalan söylüyorsunuz bayım. Duncan evet muz hala ağzında cevap veremem video klip izleyesin diye

he's going to put like a clip on in a minute for you to watch a video clip

bir dakika sonra klip gibi takacak

then he's gonna spit it out yes exactly suit cat suit cat is saying I've never

sonra tükürecek evet tam olarak kediye yakışıyor kedi diyor ben hiç

known anyone not to like a banana nor have i but then this is mr. Duncan it is

bilmedim Muz sevmeyen kimse yok, ben de yok ama o zaman bu bay. Duncan o

an unusual human being I'm not even sure if I'm a human being but should okay I'm

alışılmadık bir insan İnsan olup olmadığımdan bile emin değilim ama tamam

going to this is I've got to do this I know I have to do this because I

buna gidiyorum, bunu yapmalıyım, bunu yapmam gerektiğini biliyorum çünkü

promised this I'm going to eat a little bit more

buna söz verdim ben' Biraz daha yiyeceğim

Tomic says wash it down with vodka okay can I just have the vodka instead that

Tomic votka ile yıka tamam der, tamam bunun yerine sadece votka alabilir miyim, bu

would be a remarkable show no one has ever eaten a banana that doesn't like

olağanüstü bir şov olurdu, şimdiye kadar hiç kimse

bananas and then wash it down with vodka well I've got some vodka in there so we

muz sevmeyen bir muz yiyip sonra votka ile iyice yıkadı. Orada biraz votkam var, bu yüzden

could it's probably gone off because we've been in there for year you're okay

muhtemelen patlamıştır çünkü yıllardır oradayız, iyisiniz bayım

mr. Duncan that looks disgusting netra n says you should eat it lovingly in order

. İğrenç görünen netra n Duncan faydasını görmek için severek yemelisiniz diyor

to derive the benefits from it yes if you eat food in a harmonious frame of

evet besini uyumlu bir

mind you chew it well you will derive the maximum benefit from that food in

zihin çerçevesinde yerseniz iyi çiğnersiniz o besinden besin değeri açısından maksimum faydayı alırsınız.

terms of its nutritional value people often say that if you eat your

insanlar genellikle,

food too quickly you see you're sending signals to your brain saying I don't

yemeğinizi çok hızlı yerseniz, beyninize

like this food so your body probably will not digest it properly you could

bu yemeği sevmediğimi söyleyen sinyaller gönderdiğinizi görürsünüz, bu nedenle vücudunuz muhtemelen onu düzgün bir şekilde sindiremez,

have an allergic reaction because mr. Duncan has allergic reactions to think

alerjik bir reaksiyon gösterebilirsiniz çünkü mr. Duncan'ın alerjik reaksiyonları var,

do you remember that time we went out and had an avocado salad acardo's give

dışarı çıkıp avokado salatası yediğimiz zamanı hatırlıyor musun, acardo

me this horrible reaction in your throat yes and we're gonna have to take you to

boğazında bana bu korkunç tepkiyi verdi evet ve seni hastaneye götürmek zorunda kalacağız

the hospital and you're the same thing you get with tomatoes as well raw

ve sen aldığınla aynısın domatesli de çiğ

tomatoes mr. Duncan get send allergic reaction so it's not surprising he's

domatesli mr. Duncan alerjik reaksiyona giriyor, bu yüzden

avoided most fruit and vegetables his entire life so I hope that this this

hayatı boyunca çoğu meyve ve sebzeden uzak durması şaşırtıcı değil, bu yüzden umarım bu

particular banana does not give me some sort of allergic reaction or I don't

özel muz bende bir çeşit alerjik reaksiyona neden olmaz yoksa

react to it don't eat it says soon she's had enough of watching you trying to eat

tepki göstermem yemem yakında diyor bu muzu yemeye çalışırken seni izlemekten bıktı potasyum

this banana you got your dose of potassium says Alina whatever not a very

dozunu aldın diyor Alina her ne olursa olsun

pleasant way for you to get your potassium I wonder why people talk about

potasyumunu alman için pek hoş bir yol değil İnsanların neden yiyeceklerden hoşlanmadıkları hakkında konuştuklarını merak ediyorum

their dislike of foods mr. Bruno mr. Bruno says I prefer I'm gonna throw up

bayım. Bruno bey Bruno, kusacağımı tercih ederim diyor,

I prefer I prefer to eat tea cake says mr. Bruno me too Pal Mira says my

çaylı kek yemeyi tercih ederim diyor bay. Bruno ben de Pal Mira,

husband never eats yogurt and if you try to eat it you would get that same

kocamın asla yoğurt yemediğini ve yemeye çalışırsanız aynı

gagging reaction mr. Duncan is gagging on that banana you can tell he doesn't

öğürme tepkisini alacağınızı söylüyor bay. Duncan o muzda öğürüyor, bundan hoşlanmadığını anlayabilirsiniz,

like it if you gag it means you can't swallow it properly you don't like it

eğer öğürürseniz bu, onu düzgün bir şekilde yutamayacağınız anlamına gelir,

going past your throat I'm not used to putting something so large in my mouth

boğazınızdan geçmesinden hoşlanmazsınız, ağzıma bu kadar büyük bir şey koymaya alışkın değilim.

okay let's keep it clean and mr. Duncan let's keep it clean uh sure you can have

tamam temiz tutalım ve bay. Duncan temiz tutalım ah emin olun

the rest of this would you like the rest of this banana no thanks I've already

bunun geri kalanını alabilirsin bu muzun geri kalanını ister misin hayır teşekkürler

had one today I don't wish to overdose on Potosi

bugün zaten bir tane yedim

sooo cats as my father used to force me to eat fish and every bite made her feel

babamın beni zorla yaptığı gibi Potosi sooo kedilerine aşırı doz vermek istemiyorum balık ye ve her lokma mide

nauseous nauseous nauseous disgusting mr. Duncan is feeling nauseous so

bulandırıcı mide bulandırıcı mide bulandırıcı iğrenç hissettirdi bay. Duncan'ın midesi bulanıyor, bu yüzden

there's a good it's now I don't know how it's doing it but I have this strange

iyi bir şey var, şimdi nasıl olduğunu bilmiyorum ama

sensation in my head I feel as if the banana is going into my brain I don't

kafamda garip bir his var Beynime muz giriyormuş gibi hissediyorum Mide bulantısının

know why nauseous mean Jing you feel sort of like you're

neden bu kadar kötü olduğunu bilmiyorum Jing sen hissediyorsun sanki

going to be sick something uncomfortable sorry I can't eat anymore you'll get

hasta olacaksın rahatsız edici bir şey üzgünüm artık yemek yiyemem

used to it mr. Duncan I'll tell you what I will I will keep this skin and then

alışırsın bayım. Duncan sana ne yapacağımı söyleyeceğim, bu deri bende kalacak ve daha

later I will put it on the stairs so when mr. Steve is coming down the stairs

sonra onu merdivenlere koyacağım, bu yüzden Bay. Steve merdivenlerden iniyor

he will slip on this banana skin yes Anna says it's disgusting watching you

bu muz kabuğunun üzerinde kayacak evet Anna senin

trying to eat the banana and I agree where is the vodka well it's in the in

muzu yemeye çalışmanı izlemenin iğrenç olduğunu söylüyor ve ben de votkanın nerede olduğuna katılıyorum

the cupboard I could go and fetch it

dolabın içinde gidip onu getirebilirim

drink something go on drink some water undrinkable I have to drink some water

bir şeyler içelim hadi içelim biraz su içilmez Biraz su

Steve that's what mog mog has said drink some water plunge it in chocolate well

içmem gerek Steve Mog Mog'un dediği bu

there's a good suggestion I like banana fritters so that's bananas that are

fried in oil with batter and they taste absolutely delicious and they tend to

serve those a lot in Chinese restaurants here as a sweet banana fritters hmm so

Buradaki Çin restoranlarında o kadar çok tatlı muzlu börek olarak hizmet etmek hmm yani

it's fried banana with a batter on the outside good they're absolutely

bu, dışı meyilli olan kızarmış muz, kesinlikle

delicious and the other thing is banoffee pie banoffee pie is that banana

lezzetliler ve diğer bir şey de şekerleme turtası şekerleme turtası, bu muz

and toffee that's banana and toffee banoffee banana two words what would you

ve şekerleme, yani muz ve şekerleme şekerleme muz iki kelime

call that mr. Duncan it is took elements are to word and combine them to form

buna ne dersin bay. Duncan, öğeleri kelime haline getirmek ve bunları

another one you normally you can call it a compound word banoffee pie so that's

başka bir tane oluşturmak için birleştirmek için alınır, normalde buna bileşik bir kelime banoffee turtası diyebilirsiniz, bu yüzden bu

one of my favorite so that's a biscuit base sort of crushed up biscuits like

benim favorilerimden biri, yani bu bir bisküvi tabanı, sindirim bisküvileri gibi ezilmiş

digestive biscuits happened to my skin I'm turning I'm turning yellow I hope

bisküviler derimin başına geldi ben Dönüyorum sarıya dönüyorum umarım

you're not getting an allergic reaction I feel ok banoffee pie and normally you

alerjik reaksiyon göstermiyorsundur iyi hissediyorum banoffee turtası ve normalde

have it so it's a biscuit base with the banana covered in toffee the bananas

alırsın bu yüzden muz şekerleme ile kaplı bir bisküvi tabanı muzlar

normally chopped up and you put the banana with the toffee on top of the

normalde doğranır ve muzu içine koyarsın Bisküvi tabanının üstüne şekerleme,

biscuit base you might put some bit of Marjorie you know butter into the

biscuit base to make it firm and then you would put some chocolate on top but

bisküvi tabanının sertleşmesi için biraz Marjorie bildiğiniz tereyağı koyabilirsiniz ve sonra üstüne biraz çikolata koyabilirsiniz ama

in habit with some ice cream that sounds alright delish what could the banana

alışkanlık olarak kulağa hoş gelen biraz dondurma ile muz ne olabilir iç

like no sigh I would I would have to pick the banana out so I wouldn't eat

çekme yokmuş gibi Muzu koparmak zorunda kalırdım ki yemem diye

the banana I would just take the banana out and ignore it Wilson says have we

muzu çıkarır ve görmezden gelirdim Wilson der ki

ever been to Barcelona no no we haven't no but I've got friends that go every

hiç Barselona'ya gittik mi hayır hayır gitmedik ama ben her yıl giden arkadaşlarım var gitmeyi çok

year I would love to go it's supposed to be a very fun happy lively place to go

isterim gitmek için çok eğlenceli mutlu canlı bir yer olması gerekiyor kulağa çok

sounds like so like a good idea by a beach isn't it it's very Beach so

iyi bir fikir gibi geliyor bir kumsalın yanında değil mi çok sahil bu yüzden

even what we might have to buy a holiday this year because because mr. Steve is

bir tatil satın almak zorunda kalsak bile bu yıl çünkü çünkü mr. Steve

not getting any free holidays this year because apparently he was really rubbish

bu yıl bedava tatil almıyor çünkü görünüşe göre

last year well that's a good in fact Steve's company wants those holidays

geçen sene gerçekten çöptü, aslında bu iyi bir şey Steve'in şirketi o tatilleri

back we've got to now give them the holidays back I've been that fried

geri istiyor şimdi onlara tatillerini geri vermeliyiz Ben o kadar kızarmış

bananas yes we could we call them banana fritters and fritters you could also

muz oldum evet yapabilirdik biz onlara muzlu börek ve börek diyoruz ayrıca

have banana split which is where you have you cut the banana and put lots of

muzlu split de yiyebilirsiniz ki bu muzu kestiğiniz ve içine bolca

cream and fruit and ice cream and ice cream inside Christina says that banana

krema, meyve ve dondurma ve dondurma koyduğunuz yer Christina dondurmalı

with ice cream we guess you call it banana a banana Rama split I call it

muz diyor sanırım siz buna muz a diyorsunuz muz Rama split ben buna

banana split a banana split you just split the banana and then put ice cream

muz split muz split diyorum sadece muzu ikiye bölüyorsunuz ve sonra üzerine dondurma krema falan koyuyorsunuz

and cream and all sorts of things on it anyway we are looking at fruit idioms

zaten meyve deyimlerine

and oh look it's ten plus three already banana bread that's nice banana bread is

bakıyoruz ve ah bak on artı üç zaten muzlu ekmek bu güzel muz ekmek

nice it says Jamila don't like the sound of

güzel diyor Jamila bunun sesini beğenmedi bence

that I think you'd probably like that banana split is very popular in Colombia

muhtemelen şu muzlu split Kolombiya'da çok popülerdir

okay another good reason for meeting South America

tamam Güney Amerika ile tanışmak için bir başka iyi sebep

I can't get the taste of that banana out of my mouth or I can smell it from here

O muzun tadını ağzımdan alamıyorum ağız ya da buradan kokusunu alabiliyorum

Oh have you ever eaten a delicious Mexican food says saturon are called and

Ah, hiç lezzetli bir Meksika yemeği yediniz mi, saturon denir ve

empanadas de plaid black tato bananas no isn't it a plantain well a plantain is

empanadas de ekose siyah tato muzlar der, hayır bu bir muz değil mi, bir muz

just a tiny little sort of banana is yes so a plantain it must be a plantain Lata

sadece küçük bir tür muzdur, evet yani bir muz muz olmalı Lata

nope Latino empanadas empanadas de plátano oh well done very good that's

nope Latino empanadas empanadas de plátano oh aferin çok iyi bu

verified for an answer I'm trying to sound you know what trying

bir cevap için doğrulandı Meksikalı gibi görünmeye çalışan şeyin ne olduğunu biliyormuşsun gibi ses çıkarmaya çalışıyorum

to sound Mexican oh okay then if it makes you happy so we're looking at well

oh tamam o zaman bu seni mutlu edecekse biz de bakıyoruz peki

Steve just looks at the live chat so much live chat going on today it is a

Steve sadece canlı sohbete bakıyor o kadar çok canlı sohbet var ki bugün

very busy one so we are looking at fruit idiom Steve come back to me Steve yes

çok meşgul bu yüzden meyve deyimine bakıyoruz Steve bana geri dön Steve evet

come back to me in the zone I'm here please please stay focused

bölgede bana geri dön Ben buradayım lütfen lütfen odaklanın

so fruit idioms there are lots of fruit idioms around you wouldn't think there

yani meyve deyimleri çevrenizde pek çok meyve deyimi var

would be but there are for example well we were talking about bananas

olacağını düşünmezsiniz ama var mesela muzdan bahsediyorduk

there is one I'm not going to eat this one there's no way oh I don't think I'm

bir tane var bunu yemeyeceğim hiçbir yolu yok ah sanmıyorum

going to eat a banana ever again after that experience anyway go bananas

Bu deneyimden sonra bir daha asla muz yiyeceğim zaten muzlara git

Steve what does that mean go bananas if you go bananas it means you go a bit mad

Steve bu ne demek muzlara gidersen bu biraz delirdiğin anlamına gelir

doesn't it yeah a bit you do things very quickly or yes if I often go bananas

değil mi evet biraz her şeyi çok hızlı yapıyorsun ya da evet eğer ben sık sık muza giderim

don't I on the live stream yes quite often go bananas you go you do unusual

değil mi canlı yayında evet oldukça sık muza gidersin olağandışı

things mad mad things maybe my certain people

şeyler yaparsın çılgınca çılgınca şeyler yaparsın belki benim bazı insanlar

might describe you as being a bit mad yes you might see mushrik well normally

seni biraz deli olarak tanımlayabilir evet müşrik iyi görebilirsin normalde

to lose your temper as well you might go bananas over something oh yes

sinirlenmek için de bir şey için çıldırabilirsin oh evet ya da

or maybe you might become suddenly overjoyed by something something you

belki birdenbire bir şeyden çok keyif alabilirsin, bir şey olduğuna

can't believe that it's happening you go bananas over it yes maybe you

inanamazsın, çıldırırsın evet, belki

discover my livestreams and then suddenly you can't control your emotions

canlı yayınlarımı keşfedersin ve sonra birden duygularını kontrol edemezsin, çıldırırsın

you go bananas you become well you become an English addict basically you

iyileşiyorsun bir İngiliz bağımlısı oluyorsun temelde

go bananas over my live streams you can't believe how amazing they are go

canlı yayınlarımda çıldırıyorsun ne kadar harika olduklarına inanamıyorsun go

bananas yes Wilson says that they've got

muzlar evet Wilson

accomodation in Barcelona near the beach oh they have a spare room and bring mr.

barcelona'da sahile yakın bir konaklama yerleri olduğunu söylüyor oh boş bir odaları var ve baylarını getir .

Lomax I'm not sure if mr. Lomax thank you for the invitation if we ever get

Lomax Bay olup olmadığından emin değilim. Lomax davetin için teşekkür ederim eğer bir gün

the chance to go to Barcelona Wilson Alonso Geraldo that's a very long

Barselona'ya gitme şansımız olursa Wilson Alonso Geraldo bu çok uzun bir

name Wilson ah then we will look you up we will send you an email

isim Wilson ah o zaman seni ararız sana bir e-posta göndeririz seni ararız seni

we will phone you we will look you up okay and yes

ararız tamam ve evet

welcome bring mr. Lomax okay fruit idiom Steve okay it's what we're doing there's

hoş geldiniz getirin bay Lomax tamam meyve deyim Steve tamam işte öyle yapıyoruz

so many messages on the live stream today the apple of my eye

canlı yayında çok fazla mesaj var bugün gözbebeğim

now Valentine's Day is on the way just a few days away from Valentine's Day we

şimdi Sevgililer Günü yolda Sevgililer Günü'ne sadece birkaç gün kaldı

will be doing a special Valentine's Day livestream next week by the way isn't it

Sevgililer Günü'ne özel bir canlı yayın yapacağız bu arada haftaya

Thursday no well it is I think it's Friday isn't it Friday Friday so on

perşembe değil mi pek iyi değil sanırım bugün cuma değil mi cuma cuma yani cuma günü

Friday it will actually be my live stream so we always do a live stream on

benim canlı yayınım olacak bu yüzden her zaman cuma günü canlı yayın yapıyoruz

Friday so Sunday Wednesday and Friday 2 p.m. UK time so I will be talking about

yani pazar çarşamba ve cuma 14:00 İngiltere zamanı, bu yüzden

romance love and of course on Sunday next Sunday it's Steve's birthday next

romantik aşktan bahsedeceğim ve tabii ki önümüzdeki Pazar Steve'in doğum günü önümüzdeki

Sunday guess my age does it have three numbers bananas with milk says Nestor

Pazar tahmin edin yaşım üç rakamlı mı sütlü muz Nestor diyor ki Kirk'ten

are you older than then Kirk Douglas bananas with milk that's what your

daha yaşlısın Douglas Sütlü muz bu

mother but there isn't a name for that is there a name for something when you

annen ama bunun bir adı yok mu bir şeyin adı var mı

liquify bananas and mix them with milk you purify them yes you could say banana

muzları sıvılaştırıp süte karıştırdığınızda arındırırsınız evet muz

peels you puree them well to puree is to to mesh and make something almost into

kabukları diyebilirsiniz güzelce püre haline getirin püre yapmak bir şeyi elekten geçirip neredeyse sıvı hale getirmektir

liquid but normally you mix two or three things

ama normalde iki veya üç şeyi

together so maybe you put things into what they call a liquidiser liquidiser

birlikte karıştırıyorsunuz, belki de sıvılaştırıcı sıvılaştırıcı dedikleri şeyin içine bir şeyler koyuyorsunuz, bu arada

that's what the motion with my hand is liquidiser by the way so and then you

elimdeki hareket sıvılaştırıcı, yani ve sonra

put everything in the liquidiser and then you press the button and it goes

her şeyi sıvılaştırıcıya koyuyorsunuz ve ardından düğmeye basıyorsunuz ve gidiyor

and then it mixes everything up so you end up with a puree puree something

ve sonra her şeyi karıştırır, böylece bir püre elde edersiniz,

that's mashed with the the flesh and also the juice of the fruit or vegetable

etle ve ayrıca meyve veya sebzenin suyuyla püre haline getirilmiş bir şey

yes if you if you get raspberries or strawberries and liquefy them you get

evet, eğer ahududu veya çilek alıp sıvılaştırırsanız,

you get a puree and and that of course that strange thing about bananas is if

bir püre elde edersiniz ve ve bu Tabii ki muzlarla ilgili garip olan şey,

you keep mashing them with a fork they'd almost turn to like a liquid strange I

onları bir çatalla ezmeye devam ederseniz, neredeyse bir sıvı gibi olacaklar garip,

know they seem very dry but when you mash them they turn into it like a paste

çok kuru göründüklerini biliyorum ama onları ezdiğinizde bir macun gibi

a very liquidy paste and your mother you would always mix milk with banana as a

çok sıvı bir macuna dönüşüyorlar ve sizin anne sen çocukken tatlı olarak hep sütle muzu karıştırırdın

sweet when you were a child and a lot of sang of it it's a very it's a very

ve çok şarkı söylenirdi bu a çok çok

properly at least it was used to be in this country hmm

doğru en azından bu ülkede kullanılırdı hmm

mix milk with mashed up bananas as something to give easy to eat for a

sütü muz püresiyle karıştırıp bir şey gibi

young baby or a child can we please stop talking about bananas because I don't

küçük bir bebek veya bir çocuk için kolay yemek verin lütfen muz hakkında konuşmayı bırakabilir miyiz çünkü

like bananas and I've just eaten a banana and now I feel like I want to be

muz sevmiyorum ve az önce bir muz yedim ve şimdi aptalca dağ cipsi olmak istiyormuşum gibi hissediyorum

silly montane chips yes they'd be very nice maintains they are like little baby

evet onlar olur çok güzel, küçük bebek muzlar gibi olduklarını iddia ediyor

bananas yes so the apple of my eye we are still talking about we might get

evet, bu yüzden gözbebeğimiz hala bahsediyoruz,

through these somebody who is adored so the apple of my eye is that is the

bu tapılan birinden geçebiliriz, yani gözbebeğim bu

attention so that the love attention the person who is always in your mind the

ilgidir, böylece sevgi dikkat olan kişidir. her zaman aklında her

person who is always in your thoughts the apple of your eye is that one

zaman düşüncelerinde olan kişi gözbebeğin

special person with whom you have a a very close and romantic relationship ooh

çok yakın ve romantik bir ilişkinin olduğu o özel kişidir ooh

but it doesn't have to be romantic it doesn't have to be no no because you can

ama romantik olmak zorunda değil hayır olmak zorunda değil hayır çünkü

say that somebody's got a daughter often you say that the father dotes on

birinin bir kızı olduğunu söyleyebilirsin sık sık babanın kızına değer verdiğini söylersin

the daughter okay loves the daughter and she's the apple of her father's eye but

tamam kızı sever ve o babasının gözbebeği ama

it's still love though isn't it's love yes it means you love somebody but it

yine de aşk ama bu aşk değil mi evet bu birini sevdiğin anlamına geliyor ama bu

can be romantic level it can be platonic love familial like the love between a

romantik düzeyde olabilir platonik aşk olabilir ailevi baba kız arasındaki aşk gibi

father and her daughter so we call that Fidesz daughter

yani biz Fidesz kızına

that's called familial have you ever heard that word of course mr. Tim

ailevi diyoruz bu kelimeyi hiç duydunuz mu tabi bay. Tim

familial love yes yes that that's a very common way to use that in fact they used

ailevi sevgi evet evet bu çok yaygın bir kullanım şekli aslında

to say that about my sister well okay they used to say that my sister was the

ablam hakkında öyle derlerdi tamam tamam ablam

apple of my father's ah somebody you know loves the daughter supports them

babamın elması derlerdi ah tanıdığınız biri kızını sever onları destekler

and always having fun and playing games and things like that we are talking

ve her zaman eğlenmek, oyunlar oynamak ve bunun gibi şeyler

about fruit idioms amongst the rather you are the apple of Belarus ears I oh

arasında meyve deyimlerinden bahsediyoruz, daha doğrusu sen Belarus'un elmasısın kulaklar Ah,

that's very kind of you to say so thank you Belarusian who is your apple of I

çok naziksiniz, bu yüzden teşekkür ederim Belaruslu kim sizin elmanız I

sir me the apple of my eye I well it's hard to say really because sometimes in

efendim ben benim elmam göz ben gerçekten söylemek zor çünkü bazen

the morning when I look in the mirror III I fall in love all over again

sabahları aynaya baktığımda III tekrar tekrar aşık oluyorum

but an egoist of an egoist yes okay what about what about narcissist and that is

ama bir egoistin egoisti evet tamam peki ya narsist ve bu

well I'm not a narcissist you are narcissistic it means that you love

iyi ben bir narsist değilim narsistsin

yourself too much yes it's almost like a well it's almost like a disorder really

kendini çok sevdiğin anlamına geliyor evet bu neredeyse bir kuyu gibi neredeyse bir bozukluk gibi gerçekten kendini

you become too self absurd do you need to be happy with yourself you do need to

çok saçmalıyorsun kendinle mutlu olman gerekiyor mu kendini

love yourself yes but not to the extent where you've got pictures of yourself

sevmen gerekiyor evet

all around your room or maybe you are always on the internet with a camera in

Odanızın her yerinde kendi resimleriniz var veya belki de her zaman internettesiniz, önünüzde bir kamera

front of you doing live streams I used to know somebody they had pictures of

canlı yayın yapıyor

themselves all around their apartment on the wall really on that yes they weren't

naked were they I said out there going but there that that's slightly troubling

çıplak değillerdi oraya gidiyorlar dedim ama orası biraz rahatsız edici olur tamam

okay I think if you go to somebody's house

bence birinin evine gidersen

but then and they've got pictures of themselves everywhere that means that

ama o zaman ve her yerde kendi resimleri var bu da

they think a lot of themselves maybe that would actually be a very good topic

kendilerini çokça düşündükleri anlamına gelir belki bu gerçekten

to talk about one weekend maybe photographs do you have any photographs

bir hafta sonu konuşmak için çok iyi bir konu olabilir belki fotoğraflar evinizin çevresinde hiç fotoğrafınız var mı

around your house not today we won't do that today because we are talking about

bugün değil bugün bunu yapmayacağız çünkü

fruit fruits and idioms the fruits of your labor

meyvelerden bahsediyoruz meyveler ve deyimler emeğinizin meyveleri

Steve ah so when we talk about the fruits of your labor

Steve ah yani hakkında konuşurken emeğinizin meyveleri,

it means the rewards or results the results the things that you can enjoy

ödüller veya sonuçlar anlamına gelir, sonuçlar, çok çalıştığınız için zevk alabileceğiniz şeyler,

because you have been working hard you have put a lot of effort into something

bir şey için çok çaba harcadınız

and now you can enjoy the fruits of your labor

ve şimdi emeğinizin meyvelerinin tadını çıkarabilirsiniz.

it is like the reward of your hard work it's like the tree like a tree that's

sıkı çalışmanız ağaç gibi bir ağaç gibi

worked hard all year in the Sun forming the fruit over several months so the

tüm yıl boyunca güneşte çok çalışmış ve meyvesini birkaç ay boyunca oluşturmuştur, yani

fruits of your labor yes you put a lot of effort in so somebody who who puts a

emeğinizin meyveleri evet çok çaba sarf etmişsiniz yani

lot of effort into learning English and then suddenly or over a period of time

İngilizce öğrenmek için çok çaba harcayan biri ve sonra aniden veya bir süre sonra İngilizce

becomes much more competent at speaking English yes and somebody people start to

konuşmada çok daha yetkin hale gelir evet ve birileri

say or don't you speak English well you can say you know that's the fruits of

İngilizceyi iyi konuşamıyor musun demeye başlar bunun emeklerinin meyvesi olduğunu bildiğini söyleyebilirsin

their labor yes is their ability to speak English so what you put in is what

evet onların İngilizce konuşma becerileridir yani Ne koyarsan onu verirsin, bu

you get out so the more effort you put into something the more work you put

yüzden bir şey için ne kadar çok çaba harcarsan, bir

into doing something quite often you will find that you will be able to enjoy

şeyi yapmak için o kadar çok çaba harcarsın, sık sık

the fruits of your labor about this Irene's birthday is on Valentine's Day

emeğinin meyvelerinin tadını çıkarabileceğini göreceksin, bu Irene'in doğum günü Sevgililer Günü'dür.

oh you are I mean a practicing so happy birthday for Friday yes I won't be there

ah sen Cuma için çok iyi ki doğdun demek istiyorum evet orada olmayacağım

but you can say happy birth I wonder I wonder if you will be getting not only

ama doğum günün kutlu olsun diyebilirsin Merak ediyorum acaba sadece

birthday cards but also Valentine's cards as well here's another one oh

doğum günü kartları değil Sevgililer Günü kartları da alacak mısın işte bir tane daha oh

here's a good one Steve yes yes ok mr. Duncan the meaning of first of all omits

işte bir iyi Steve evet evet tamam mr. Duncan'ın anlamı her şeyden önce muzun anlamını atlıyor, çıldırmak,

the meaning of go bananas means to go crazy to lose control of your emotions

duygularının kontrolünü kaybetmek,

maybe in anger or maybe something you are

belki öfkeyle ya da belki

really excited about you go bananas hmm Satur inna says the I think they're

gerçekten heyecanlandığın bir şeyle muzlara gidiyorsun hmm Satur inna diyor ki sanırım şunu

saying that the derivation of apple of your eye is to do with Adam and Eve

söylüyorlar gözbebeğinizin türetilmesi Adem ve Havva ile ilgili

could well be I'm not sure about that I think it's just just to do with actually

olabilir Pekala bundan emin değilim bence sadece gerçekten

growing fruits and then picking the fruit and then enjoying them could be I

meyve yetiştirmek ve sonra meyveyi toplamak ve sonra onlardan zevk almak olabilir

like to bite the Apple sometimes Kyle says hello uncle Duncan and Steve it's

ısırmayı severim Apple bazen Kyle merhaba der Duncan amca ve Steve ben

my nephew hello to my nephew

yeğenim yeğenime merhaba yeğenime

I'm giving a round of applause to my nephew I don't know why who we saw

bir alkış tufanı yapıyorum dün kimi gördük neden bilmiyorum hayır görmedik

yesterday no we didn't didn't we well you did not okay I'm thanking

değil mi iyi sen görmedin tamam

somebody else so hello Kyle oh hello mr. Steve who has no idea who any of my

başka birine teşekkür ediyorum bu yüzden merhaba Kyle oh merhaba bayım. Aile üyelerimden herhangi birinin kim olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan Steve,

family members are I know the names but I can't place the names of the faces I

isimleri biliyorum ama yüzlerin isimlerini yerleştiremiyorum,

do now though I think you'll be you might be sitting in the same room as my

ama sanırım sen olacaksın, haftaya annemle aynı odada oturuyor olabilirsin.

mother next week Kyle is studying is that correct

Kyle çalışıyor, bu doğru

Kyle is studying yes yes studying very well can picture you now I can picture

Kyle çalışıyor evet evet çok iyi çalışıyor seni şimdi hayal edebiliyorum şimdi seni hayal edebiliyorum o

you now he's in fact I might say that Kyle is a bit of a brain box clever

aslında Kyle'ın biraz zeki olduğunu söyleyebilirim az önce

I've just seen box him who's clever just like his uncle I wouldn't argue with

zeki olanla boks yaptığını gördüm tıpkı onun gibi amcası ben bununla tartışmazdım

that no you better not sue cat says that she has to go now she won't be

hayır dava etmesen iyi olur kedi şimdi gitmesi gerektiğini söylüyor

participating but she will be listening from the kitchen okay yeah what are you

katılmayacak ama mutfaktan dinliyor olacak tamam evet ne

going to be cooking do I need to shout hey do I have to raise my voice a little

pişireceksin bağırmam gerekiyor mu hey sesimi biraz yükseltmem gerekiyor mu

bit hello hello is it's sue cat sue cat are

merhaba merhaba sue kedi sue kedi

you in the kitchen hello sue cat what are you cooking sook

mutfakta mısın merhaba sue kedi ne pişiriyorsun

at kangan banana fritters sue cat can you hear me can you hear me I'm shouting

kangan muzlu börek sue kedi beni duyabiliyor musun beni duyabiliyor musun bağırıyorum

a little louder now because sue cat might not be able to hear me cuz because

şimdi biraz daha yüksek çünkü sue cat mutfağa gittiği için beni duyamayabilir çünkü ne

she's gone into the kitchen what are you cooking before you go tell us what your

pişiriyorsun gitmeden önce bize ne

cooking is it's gonna make our mouths water Pat you says what is the meaning

pişirdiğini söyle ağzımızı sulandıracak Pat elmanın anlamı ne diyorsun

of the Apple never falls far from the tree good one that's quite a good one

asla ağaçtan uzağa düşmez iyi olan bu oldukça iyi

actually let's just take this one because I'm getting confused well you

aslında hadi bunu alalım çünkü kafam karışıyor peki sen

keep you keep changing the subject what's going on it's his fault the apple

konuyu değiştirmeye devam ediyorsun ne oluyor bu onun suçu elma

doesn't fall far from the tree means that there is a similarity between the

ağaçtan uzağa düşmüyor demektir ebeveynler ve yavrular arasında bir benzerlik olduğu

parents and the offspring so we often mean that there are very they are very

için sık sık çok benzer olduklarını kastediyoruz

similar the apple doesn't fall very far from the tree it's often used as an

elma ağaçtan çok uzağa düşmez dürüst olmak gerekirse genellikle bir hakaret olarak kullanılır

insult to be honest so you might sometimes hear this used as an insult

bu yüzden bazen bunun kullanıldığını duyabilirsiniz bir hakaret olarak

Steve is it similar to like father like son yes or a chip off the old block

Steve baba gibi oğul gibi evet ya da eski bloktan bir çip evet ya

yes or maybe very sick very similar so to have similar attributes or similar

da belki çok hasta çok benzer yani benzer niteliklere ya da benzer

behavior or similar ways of doing things we can say the app we can see there that

davranışlara ya da benzer şeyleri yapmanın benzer yollarına orada görebiliriz aplikasyonu söyleyebiliriz

the Apple hasn't fallen very far from the tree and quite often it's used as an

Elmanın ağaçtan çok uzağa düşmediğini ve çoğu zaman bu bir hakaret olarak kullanılır

insult yes to say that yes you might be criticizing somebody but you say with

evet evet demek için birilerini eleştiriyor olabilirsiniz ama

their children exactly the same as them sometimes children can be very different

onların çocukları ile tamamen aynı şeyleri söylüyorsunuz bazen çocuklar çok farklı

parents but sometimes it could be very similar and if they're very similar the

ebeveynler olabiliyor ama bazen çok benzer olabilir ve eğer çok benzerlerse

child is not very clever and we can see there that the apple doesn't fall very

çocuk çok zeki değildir ve orada elmanın

far from the tree and that that also means that the parents are also a little

ağaçtan çok uzağa düşmediğini görebiliriz ve bu aynı zamanda ebeveynlerin de biraz olduğu anlamına gelir,

bit so it's in that case in that sense it's a bit of an insult yes is an insult

yani öyle o halde bu anlamda biraz hakaret evet bir hakarettir peki ya limonlar

what about lemons well lemons if something is a lemon it means it's

peki limonlar bir şey limonsa işe

useless something that has no purpose it serves no purpose it is a lemon or

yaramaz demektir hiçbir amacı olmayan hiçbir amaca hizmet etmeyen bir limondur veya bir

you've designed something and built something it turns out it's useless it's

şey tasarlamışsınızdır ve bir şey yaptı işe yaramaz olduğu ortaya çıktı o

just a giant lemon a car for example that's doesn't sell very well yes you

sadece dev bir limon örneğin çok iyi satmayan bir araba evet

can say it's a bit of a lemon yes nobody wants it Steve Steve has some very

biraz limon diyebilirsiniz evet kimse onu istemiyor Steve Steve'in

strong opinions about cars especially the way they look nowadays we saw a car

arabalarla ilgili bazı çok güçlü fikirleri var bak bugünlerde dün yolda bir araba gördük

yesterday on the road and it might be the ugliest ugliest car that I've ever

ve şimdiye kadar gördüğüm en çirkin araba olabilir

seen now I'm not a big expert when it comes to cars Steve is the expert

şimdi araba konusunda büyük bir uzman değilim Steve uzman

however this particular car was maybe the ugliest car I've ever seen I can't

ama bu araba belki de en çirkin arabaydı Daha önce gördüğüm

remember what the brand of the car was well it was an SUV wasn't it yes but

arabanın markasının ne olduğunu hatırlayamıyorum, bir SUV'du, değil mi ama

while specifically I think it's this it was a small SUV but it was uglier and a

özellikle bu olduğunu düşünürken, küçük bir SUV'du ama daha çirkindi ve

lot of them are quite ugly it had all these strange angles and things sticking

çoğu oldukça çirkin tüm bu garip açıları vardı ve

out at the side it was horrible anyway we're not talking about cars because

yandan çıkıntı yapan şeyler korkunçtu zaten arabalardan bahsetmiyoruz çünkü

like I always make the mistake of talking about cars and then Steve Steve

her zaman arabalardan bahsetme hatasına düşüyorum ve sonra Steve Steve

jumps in the car he starts it up he puts it into first gear and then he speeds

arabaya atlıyor onu çalıştırıyor birinci vitese takıyor ve sonra

off down the road and we can't stop him we can't stop him

yolda hızlanıyor ve onu durduramayız

unless we send a police car I still haven't got that Ford Mustang mr. Duncan

polis arabası göndermedikçe onu durduramayız Bay Ford Mustang hâlâ elimde değil. Duncan,

that I'm waiting for maybe you know my birthday you might have to wait a bit

belki doğum günümü biliyorsun, biraz daha beklemen gerekebilir tamam mı

longer all right Carmen Miranda Oh Carmen Miranda used to wear fruit on her

Carmen Miranda Ah Carmen Miranda eskiden kafasına meyve takardı

head yeah yeah yeah yeah yeah yeah I love

evet evet evet evet evet evet

your very much yeah yeah yeah yeah yeah yeah I love you very much

seni çok seviyorum evet evet evet evet evet evet seni çok seviyorum o

she doesn't like bananas is that true I'm not sure but she has lots of fruit

muzları sevmiyor bu doğru mu emin değilim ama kafasında bir sürü meyve var

on her head I remember Carmen Miranda have we used

carmen miranda diye hatırlıyorum

the idiom fruit case fruity lace or somebody a fruit case I thought it was

fruitcake or fruitcake case a crazy person I'm per se a fruitcake or a fruit

meyveli kek mi yoksa meyveli kek mi deli bir insandı ben başlı başına bir meyveli kek veya meyveli bir

case person who has lost their mind they're a bit mad a bit you know you you

insanım aklını yitirmişler biraz kızdılar biraz biliyorsun sen bunu

can it use as an insult if you say such and such that they're a bit of a

hakaret olarak kullanabilirsin eğer şunu şunu söylersen onlar biraz

fruitcake mmm means they're a bit a bit mad yes a crazy person is a fruitcake

meyveli kek mmm biraz deli oldukları anlamına gelir evet deli bir insan bir meyveli kektir o

he's a fruitcake here we go Steve can we do this one yes a bite of the cherry yes

bir meyveli kek işte başlıyoruz Steve bunu yapabilir miyiz evet kirazdan bir ısırık evet

if you have a bite of the cherry if you get a bite of the cherry it means you

eğer bir ısırık yersen kiraz vişneden bir ısırık alırsanız, bir

have the opportunity to do something you get a bite of the cherry cherries being

şeyler yapma fırsatınız olduğu anlamına gelir kirazdan bir ısırık alırsınız

nice yes and also you can have a nibble yeah at the cherry you have a bite of

güzel olmak evet ve ayrıca vişneyi kemirebilirsiniz evet vişneden bir ısırık aldınız

the cherry it means you get the opportunity or the chance to do

demektir bir

something to be power to something maybe hmm a bite of the cherry so you might be

şeye güç olmak için bir şeyler yapma fırsatına veya şansına sahipsin belki hmm kirazdan bir ısırık yani öyle olabilirsin bu yüzden

so you're only getting a little taster aren't you you're not setting all of it

sadece biraz tadımlık alıyorsun, değil mi sen her şeyi

that well no no no you do but that's that you do you do actually get the

o kadar iyi ayarlamıyorsun hayır hayır hayır yaparsın ama işte bu kadar yaparsın aslında bir

chance to do something yeah does it mean you get a little chance it means you get

şeyi yapma şansın olur evet bu küçük bir şansın olduğu anlamına mı geliyor onu

the chance to do it you get the bite of the cherry you are you are able to do it

yapma şansın olduğu anlamına mı geliyor kirazdan bir ısırık alıyorsun yapabilir misin

the opportunity is now yours it's there you get your chance to get a bite of the

fırsat artık sizindir işte sandalyeden bir ısırık alma şansınız var işte bu kadar hareketin

chair that's it you get a part of the action you are now involved yes but not

bir parçasısınız artık dahilsiniz evet ama

Nestico not you're not getting all of it you're getting the chance that is it to

Nestico değil hayır hepsini alamıyorsunuz alıyorsunuz

boil it heart of some veteran organization it's an opportunity an

eski bir organizasyonun kalbini kaynatma şansı bu bir şey yapmak için bir fırsat bir şey

opportunity to do something chance to do something let's think of an example

yapmak için bir şans bir şey yapmak için bir şans hadi

where we could use that well well I I must admit well way back in 2008 when

bunu çok iyi kullanabileceğimiz bir örnek düşünelim İtiraf etmeliyim ki 2008'de

YouTube got in touch with me and said hello Duncan this is YouTube here we

YouTube ile temasa geçti. Bana merhaba Duncan, burası YouTube burası YouTube

really like your video lessons would you like to be a YouTube partner and this is

video derslerinizi gerçekten seviyoruz YouTube iş ortağı olmak ister misiniz dedim ve bu,

when there weren't any YouTube partners and it was the early days of YouTube

YouTube iş ortaklarının olmadığı zamanlar ve YouTube

partnerships not like nowadays because everyone is now a YouTube partner

iş ortaklıklarının ilk günleriydi, bugünkü gibi değil çünkü artık herkes öyle YouTube'daki herkes bir YouTube ortağı

everyone on YouTube but in 2008 so I I decided to take a bite of the cherry

ama 2008'de ben de kirazdan bir ısırık almaya karar verdim

because it was offered to me so I became a YouTube partner so they said would you

çünkü bana teklif edildi ve ben de bir YouTube ortağı oldum ve

like to take a bite of the cherry and I said yes I would I would really like to

kirazdan bir ısırık almak ister misin dediler ve ben de evet alırdım dedim

have a bite of the cherry please give me a chance to prove myself

Kirazdan bir ısırık almayı gerçekten çok isterim, lütfen

as a worthy YouTube Partner when life gives you lemons make lemonade I like

hayat size limon verdiğinde değerli bir YouTube İş Ortağı olduğumu kanıtlamam için bana bir şans verin

that because lemons are often seen as sour or bitter something unpleasant

so when lemons come along do something and you hasn't things yes so yes I'm

bir şeyler yapın ve hiçbir şeyiniz olmaz evet yani evet yapmaya çalışıyorum

trying to so when lemons come along you might not

yani limonlar geldiğinde

want to eat them however you can take those lemons and you can squeeze the

onları yemek istemeyebilirsiniz ancak o limonları alabilir ve

juice out you can add a little bit of sugar and then you can make lemonade so

suyunu sıkabilirsiniz, biraz şeker ekleyebilir ve o zaman limonata yapabilirsin,

that thing that seemed unpleasant at first becomes good and nice so if

böylece ilk başta nahoş görünen şey iyi ve güzel olur, eğer

something unpleasant comes along try and turn it round in some way to make it as

nahoş bir şey ortaya çıkarsa, onu olabildiğince keyifli hale getirmek için bir şekilde çevir ve kelimenin tam anlamıyla

pleasant as it can be so not literally not literally lemon so something

limon olmasın, böylece nahoş bir şey

unpleasant happens at work maybe you can turn that around into something and

olur. işte belki bunu bir şeye çevirebilirsin ve kendi

vintagy stew yourself that's we are using it figuratively figuratively so

kendine eski bir güveç yapabilirsin, biz onu mecazi olarak mecazi olarak kullanıyoruz, bu yüzden

you don't actually have lemons in your hand and you were you don't have to make

elinizde limon yok ve limonata yapmak zorunda değilsiniz

lemonade no figurative that's a good one

mecazi yok bu iyi bir şey tamam

okay here's another one Steve to cherry pick

mı işte bir tane daha Steve

you cherry-pick you take the best parts of something don't you

seni özenle seçecek. bir şeyin en iyi kısımlarını alıyorsun değil mi?

or the thing that you feel relates to you the best all the things that you

prefer right yes yes definitely yes so if you cherry pick something so for

yani

example the right let's try and think of an example that mr. doe could have you

mesela doğru bir örnek deneyelim ve düşünelim ki mr. doe

got an example some people might cherry pick the Bible yes ha ha so they might

bir örneğiniz olabilir mi, bazı insanlar İncil'i titizlikle seçebilirler evet ha ha böylece

open their Bible and they will pick all the parts that they want to talk about

İncil'lerini açabilirler ve

or to preach about however then they will ignore all the other things so you

hakkında konuşmak veya vaaz etmek istedikleri tüm bölümleri seçerler, ancak o zaman diğer tüm şeyleri görmezden gelirler. Dini metinlerin bazı kısımlarını

might be a religious person who chooses parts of the religious texts because you

seçen dindar biri olabilirsiniz, çünkü

think that's the thing that relates to you have up however you ignore

bunun sizinle ilgili olduğunu düşünürsünüz, ancak

everything else and quites and quite often sometimes these things might make

diğer her şeyi görmezden gelir ve vazgeçersiniz ve çoğu zaman bu şeyler hiçbir

no sense so you pick the things that you feel represent your own thoughts or

anlam ifade etmeyebilir, bu yüzden hissettiğiniz şeyleri seçersiniz. kendi düşüncelerinizi veya fikirlerinizi temsil edin,

ideas so you will cherry-pick you will pick the things that you feel that you

böylece özenle seçeceksiniz,

want to choose or use then you will ignore everything else yes it could be

seçmek veya kullanmak istediğinizi düşündüğünüz şeyleri seçeceksiniz, sonra diğer her şeyi görmezden geleceksiniz, evet olabilir

and it could be an article that's written somewhere or a book as mr.

ve bir yerde yazılmış bir makale veya bir kitap olabilir. Bay.

Duncan's described and somebody might and you might be describing that hmm

Duncan tarif edildi ve birisi olabilir ve siz bunu başka kelimelerle ifade ederek

paraphrasing it but you're only picking out the bits that you like the sandals

tarif ediyor olabilirsiniz, ancak yalnızca sandaletleri sevdiğiniz kısımları seçiyorsunuz

and conveniently forgetting or ignoring the parts that don't fit your argument

ve argümanınıza uymayan

or that you don't like somebody might accuse you of cherry-picking

veya birinden hoşlanmadığınız kısımları uygun bir şekilde unutuyor veya görmezden geliyorsunuz.

hmm so Big B could because you're not highlighting everything you're not being

hmm bu yüzden Big B yapabilir çünkü sen olmamana rağmen olmadığın her şeyi vurgulamıyorsun

even you're not you're not highlighting all of the other things you just choose

diğer tüm şeyleri vurgulamıyorsun sadece kendini

the things that you feel represent what you want to express and then you ignore

temsil ettiğini düşündüğün şeyleri seçiyorsun ifade etmek istiyor ve sonra

everything else so a person might be accused of cherry-picking they only pick

diğer her şeyi görmezden geliyorsunuz, bu yüzden bir kişi seçici davranmakla suçlanabilir, yalnızca

the things that they want to express and they ignore all the other stuff it's a

ifade etmek istedikleri şeyleri seçerler ve diğer tüm şeyleri görmezden gelirler, bu

good run from pachu hmm cool as a cucumber me I call cucumbers aren't

pachu'dan iyi bir kaçamak hmm salatalık kadar havalı ben derim salatalıklar

techne three fruits well maybe they are

techne üç meyve değil belki onlar

cucumber fruits or vegetables cucumbers or vegetables yes you've got to be

salatalık meyve veya sebze salatalık veya sebze evet buna

careful with that because some things which we think you think of vegetables

dikkat etmelisiniz çünkü sebze sandığımız bazı şeyler

are in fact fruits and vice versa but let's go cute cool as a cucumber

aslında meyvedir ve tam tersi ama hadi sevimli havalı bir salatalık gibi

because cucumbers if you cut them up there quite cooling aren't they if you

çünkü salatalıkları orada keserseniz oldukça serinletiyorlar,

put them on your eyes or on your face the water evaporates and they're cooling

gözünüze veya yüzünüze koyarsanız su buharlaşıyor ve soğuyorlar, bu

so if you say someone's cool as a cucumber it means they're unruffled they

yüzden birine salatalık kadar havalı derseniz, bu onlar demektir. sakinler

don't get upset easily I used to think that milk was a vegetable yeah so if you

kolay kolay üzülmezler sütün bir sebze olduğunu düşünürdüm evet bu yüzden

say if something stressful is happening and a particular person is staying very

eğer stresli bir şey oluyorsa ve belirli bir kişi çok

calm and unruffled okay then you might describe them as being cool as a

sakin ve sakin kalıyorsa tamam o zaman onu bir salatalık kadar havalı olarak tanımlayabilirsiniz

cucumber cool cool under pressure your mum they

baskı altında annen

stay emotionally level your mother thinks that I am as cool as a cucumber

duygusal olarak dengeli kalıyorlar annen benim bir salatalık kadar havalı olduğumu düşünüyor evet bu

yes it doesn't mean cool as in hip and trendy no it means cool as in terminate

havalı ve modaya uygun olduğu anlamına gelmiyor hayır geçici olarak havalı olduğu anlamına geliyor

temporal yes so I am often cool as a cucumber so when things go wrong I'm

evet bu yüzden genellikle bir salatalık kadar havalıyım yani işler ters gittiğinde

very good at keeping my my cool that's Steve Steve is the opposite Steve is not

soğukkanlılığımı korumakta çok iyiyim işte bu Steve tam tersi Steve

as cool as a cucumber he is he's as hot as a chili pepper that's good I just

bir salatalık kadar havalı değil o bir acı biber kadar acı bu iyi bunu

made that up just now I think that's an actual phrase so I can so cherry-pick

şimdi uydurdum sanırım bu bir gerçek ifade bu yüzden çok iyi seçebiliyorum

yes cherry-pick is usually a negative phrase isn't it yes we often criticize a

evet rastgele seçiyorum genellikle olumsuz bir ifade değil mi, evet biz sık sık bir

person for cherry-picking even in politics so a person might criticize

kişiyi siyasette bile özenti için eleştiririz, bu nedenle bir kişi

another political point of view so they will only choose certain things that

başka bir siyasi bakış açısını eleştirebilir, bu yüzden sadece seçeceklerdir argümanlarını güçlendirecek bazı şeyler,

will make their argument stronger however they will then ignore everything

ancak daha sonra diğer her şeyi görmezden gelecekler,

else so they cherry pick so quite often if you accuse a person of cherry-picking

bu yüzden sık sık bir kişiyi seçici davranmakla suçlarsanız,

it means that you are criticizing them for only choosing certain parts of the

bu, onları argümanlarını yapmak için şeyin yalnızca belirli kısımlarını seçtikleri için eleştirdiğiniz anlamına gelir.

thing to make their argument or to prove their point

ya da amacını kanıtlamak için

so yes cucumbers so cucumbers are I think they are vegetables I'm going with

evet salatalık yani salatalık sebze olduklarını düşünüyorum ben sebze ile gidiyorum eskiden

vegetable I used to think that milk was a

sütün sebze olduğunu düşünürdüm

vegetable because when I was a kid that was a bit stupid

çünkü çocukken biraz aptalcaydı

yes sweetness says they are cold-blooded yes well I never

evet tatlılık soğukkanlı olduklarını söylüyor evet pekala ben asla

cold-blooded you wouldn't that not afraid you would use to describe

soğukkanlı davranmazdım o kadar korkmazdın ne yapabileceğini birini tarif etmek için kullanırdın

somebody what you could do but in this context it means that they emotionally

ama bu bağlamda bu onların duygusal olarak

don't get upset it's a it's actually a positive phrase that's it cool is acute

üzülmedikleri anlamına gelir bu bir aslında olumlu bir ifade bu havalı akut Olumsuz

you wouldn't say cool as a cucumber as a negative phrase there's always going to

bir ifade olarak bir salatalık kadar havalı demezsiniz, duygularınızı

be a positive thing that you can control your emotions and not get upset in

kontrol edebileceğiniz ve zor durumlarda üzülmeyeceğiniz her zaman olumlu bir şey olacaktır.

difficult situations I like the way Steve always disappears have you noticed

he slowly disappears during the live stream you say somebody's cold-blooded

akış birinin soğukkanlı olduğunu söylüyorsun,

it means you're describing them as being emotionally cold yes and not very nice

bu onları duygusal olarak soğuk olarak tanımladığın anlamına geliyor evet ve pek hoş değil

that would be negative so this is different thing all together no

bu olumsuz olur yani bu farklı bir şey hep birlikte

committees the cucumber is a positive thing cold-blooded person might be a

komite yok salatalık olumlu bir şey soğukkanlı kişi

sociopath or a psychopath somebody who's yes it doesn't mean onion mow cool as a

sosyopat olabilir ya da bir psikopat evet diyen biri soğan biçmek anlamına gelmez

cucumber it doesn't mean unemotional it just means that you can that you stay

salatalık kadar havalı olduğu anlamına gelmez duygusuz olduğu anlamına gelmez sadece sakin kalabileceğiniz anlamına gelir

calm and depression that's it so if something goes wrong you know how to

ve depresyon bu kadar yani bir şeyler ters giderse nasıl başa çıkacağınızı bilirsiniz

handle it so it's positive whereas somebody if you describe them as without

yani öyle olumlu oysa birini

a bit cold-blooded it means that they don't have any empathy or sympathy

biraz soğukkanlı olarak tanımlarsanız, bu onların herhangi bir empati veya sempati duymadıkları anlamına gelir, bu

that's it for situations or people Oh Steve now this is one for Steve this is

durum veya insanlar için geçerlidir Oh Steve, şimdi bu Steve için,

this one is just for you I don't know what you're talking about mr. Duncan to

bu sadece sizin için değil ne hakkında konuştuğunuzu bilmiyorum bayım. Duncan'a

speak with a plumber in your mouth we will speak with a plug in your mouth it

ağzınızda bir tesisatçıyla konuşacak, ağzınızda bir tıkaçla konuşacağız, kelimenin tam anlamıyla

literally sounds like we've got something stuck in the back of your

boğazınızın arkasına bir şey takmışız gibi geliyor

throat but and you're speaking this very posh yeah sort of aristocratic manner

ama ve siz bu çok havalı, evet, bir tür aristokrat tavırla konuşuyorsunuz. Birleşik Krallık'ta

that is associated with a royal family and aristocratic people in the UK in the

bir kraliyet ailesi ve aristokrat insanlarla ilişkili Birleşik

United Kingdom I've an itch now right you've got

Krallık'ta şimdi bir kaşıntım var

something stuck in the back of your throat it sounds like you've got some it

boğazınızın arkasına bir şey takılmış gibi görünüyor

sounds like you've got something stuck somewhere else

sizde bir şey varmış gibi geliyor başka yerde takılıp kalmış

say someone read very plumb it means when they talk like this I hope I've

biri demek çok çekik okuyor demek ki böyle konuştuklarında o mânâyı umarım

explained that mr. Duncan I'm very sorry about that if YouTube is watching

açıklayabilmişimdir sayın bey. Duncan, bunun için çok üzgünüm, eğer YouTube izliyorsa özür dilerim,

I apologize please don't take my partnership away

lütfen ortaklığımı elimden alma,

it just means posh if you say someone's plummy it means that your posh well it's

bu sadece gösterişli demektir, eğer birisinin tüylü olduğunu söylersen, senin havalı olduğun anlamına gelir,

the sound of their voice it's the sound of their voice don't do that again

bu onların sesidir, onların sesidir don bunu bir daha yapma

what are we talking about today mr. Duncan EDM with fruit I can't wait to

bugün ne hakkında konuşuyoruz bayım? Meyveli Duncan EDM

see the subtitles for that oh dear Oh what so if you speak with a plum in your

Bunun altyazılarını görmek için sabırsızlanıyorum ah canım Ah ne yani ağzında bir erik varken konuşursan

mouth it means you sound very posh you sound very upper class the way you

bu çok havalı olduğun anlamına gelir kelimelerini telaffuz etme şeklinle çok üst sınıf bir ses çıkarıyorsun

pronounce your words so when Steve was at school everyone used to make fun of

yani Steve olduğunda okulda herkes

Steve's voice they did because they said he spoke as if he had a plum in his

Steve'in sesiyle dalga geçerdi çünkü ağzında bir erik varmış gibi konuştuğunu söylerlerdi

mouth well because what happens is when you

çünkü olan şey şu ki,

grow up in a particular area hmm then you develop the local accent of wherever

belirli bir bölgede büyüdüğünüzde hmm o zaman yaşadığınız yerin yerel aksanını geliştirirsiniz

you live nurse and but my father's job meant that we had to move house in two

hemşire ve ama babamın işi,

different areas quite often so we'd I grew was sort of brought up in where we

sık sık iki farklı bölgeye taşınmamız gerektiği anlamına geliyordu, bu yüzden ben büyüdüm,

had where there is a neutral accent I would say in the UK in London but a

nötr bir aksanın olduğu yerde büyüdüm, İngiltere'de Londra'da söyleyebilirim ama bir

fairly neutral accent but then we moved into an area of the UK where the accent

oldukça nötr aksan ama sonra Birleşik Krallık'ta aksanın

was a very strong sort of countrified accent countrified there is no such word

çok güçlü bir tür taşralı aksanı olduğu bir bölgeye taşındık bu

by the way as country files yes I like a country sort of accent that sort of

arada ülke dosyaları diye bir kelime yok evet bu tür

farmers might have my god but you know that's it so I was I would speak well I

çiftçilerin sahip olabileceği bir taşra aksanı seviyorum aman allahım ama bilirsin işte öyleydim güzel konuşurdum

used to sleep when I was young if you heard recordings of me I spoke very high

gençken uyurdum ses kayıtlarımı duysaydın çok liseli

school respect like that really hello mr. Duncan and it also right also

saygılar öyle konuşurdum gerçekten merhaba bey Duncan ve aynı zamanda haklı,

because your family was a bunch of snoots well they did have very clear-cut

çünkü ailen bir grup kendini beğenmiş olduğundan, çok net

accent because your father your father used to speak very posh hear how people

aksanları vardı çünkü baban çok havalı konuşurdu, 30'larda büyüdüklerinde insanların nasıl

used to speak properly in in when they were brought up in the 30s and 40s he

düzgün konuştuğunu duy. ve 40'larda

used to speak and and of course we move then into the country where they sort of

konuşurdu ve ve tabii ki o zaman

spoke like that and I know where they sort of spoke like

böyle konuştukları bir ülkeye taşınıyoruz ve nerede böyle konuştuklarını biliyorum

and they said they thought I was very posh hey Steve Steve and I used to get

ve benim çok havalı olduğumu düşündüklerini söylediler hey Steve Steve ve ben eskiden alay konusu olurduk bu yüzden

ridiculed it's so I'm watching my view account and it's just going down I'll go

hesabımı izliyorum ve öylece düşüyor gidiyorum

then so either they are used to be called a

o zaman ya onlara

posh a snob because they thought that because of my accent I was not like them

havalı züppe deniyor çünkü aksanım yüzünden onlar gibi olmadığımı düşünüyorlar, bunun nasıl bir şey olduğunu

you know what it's like if you moved to a different area people take the mickey

biliyorsun farklı bir bölgeye taşındınız insanlar aksanınızdaki mickey kelimesini çıkarıyor

out of your accent okay Steve I think that was almost that was almost longer

tamam Steve sanırım bu neredeyse o muzu yemem için geçen süreden daha uzundu

than it took me to eat that banana I'm going to go mr. Duncan are you going now

Gideceğim bay. Duncan şimdi gidiyor musun

yes good you said you were only staying for half an hour and I've stayed for an

evet güzel sadece yarım saat kalacağını söyledin ve ben bir saat kaldım

hour yes but I'm going to go because when I'm

evet ama gideceğim çünkü

hungry and - my voice is going that horse well it's you

acıktığımda ve - sesim o ata iyi gidiyor o sensin

you did say only what a half an hour you said half an hour and he stayed here for

sadece yarım saat dedin yarım saat dedin ve o burada

an hour just I love you all so much is that the reason yes I do enjoy my

bir saat kaldı sadece hepinizi çok seviyorum sebebi evet

time on the livestream I think it's just because Steve likes to be me and me yes

canlı yayında vakit geçirmekten zevk alıyorum sanırım bunun nedeni Steve ben ve ben evet

dialect accent you know what it's like even you moved to new I was like the

lehçe aksan yeniye taşınsan bile nasıl bir şey olduğunu biliyorsun

only person in the school with a different accent to everybody else and

okuldaki herkesten farklı aksanı olan tek kişi gibiydim ve

immediately people will always ridicule you take the mickey out of you for what

insanlar içinden mickey'i çıkarmanla her zaman alay edecekler,

if I'd been brought up in the country and then moved to London yes I'd have

ya ben' taşrada büyümüş ve sonra Londra'ya taşınmıştım evet

been called different names again but I don't know what though I wasn't the only

yine farklı isimlerle anılırdım ama ne oldu bilmiyorum ama bana seslenilen tek isim ben değildim

name I was called there are many names you were called at school right I'm

okulda sana çok isim takılmıştı değil mi? ben

going mr. Duncan because you know what's coming in when you finish this live

gidiyorum bay Duncan çünkü bu canlı yayını bitirdiğinizde neyin geleceğini biliyorsunuz

stream yes we're going to have a tea cake a cup of tea and also watch Columbo

evet bir çay kek bir bardak çay içeceğiz ve ayrıca Columbo

yes if settle down and watch an old American cop show cop show detective

izleyeceğiz evet yerleşip eski bir Amerikan polis şovu polis şovu dedektif şovu

show yes great well a lot of people do know who Colombo is Columbo is very

izlersek evet harika pekala birçok insan Colombo'nun kim olduğunu biliyor Columbo

popular around the world I love Columbo so it has become a part

dünya çapında çok popüler Columbo'yu seviyorum bu yüzden Pazar öğleden sonra ritüelimizin bir parçası haline geldi

of our Sunday afternoon ritual after finishing the livestream we will have a

canlı yayını bitirdikten sonra bir

cup of tea a tea cake and we will watch some Columbo isn't a good one look a

fincan çay içeceğiz, çay keki içeceğiz ve biraz Columbo izleyeceğiz 'iyi bir bakış,

second bite at the cherry yes well that means you get another

kirazdan ikinci bir ısırık, evet, bu, bir şeyi

you see another opportunity to do something you might have failed us the

yapmak için başka bir fırsat gördüğünüz anlamına gelir, bizi ilk seferinde başarısızlığa uğratmış olabilirsiniz

first time and someone gives you the opportunity to have another go at

ve birisi size bir şeyi tekrar deneme fırsatı verir,

something that's it it could be a job so you get a second bite of the cherry yes

o kadar olabilir bir iş olmak için kirazdan ikinci bir ısırık almak için evet

right to tower everyone and see you next week hmm as far as we know because

herkesi kuleye koyma hakkı ve gelecek hafta görüşürüz hmm bildiğimiz kadarıyla çünkü

Steve's mum is coming next weekend to visitors on Saturday so Steve's mother

Steve'in annesi gelecek hafta sonu Cumartesi günü ziyaretçilere gelecek, bu yüzden Steve'in annesi

is actually here next Saturday not Sunday but next Saturday Steve's mother

aslında Pazar değil önümüzdeki Cumartesi burada olacak ama önümüzdeki cumartesi Steve'in annesi

is going to visit with his sister if they're coming to see us isn't that

kız kardeşini ziyaret edecek, eğer onlar bizi görmeye geliyorlarsa o kadar da

lovely so we're looking forward to that thank you Steve

sevimli değiller, bu yüzden bunun için sabırsızlanıyoruz, teşekkür ederim Steve,

we're will they're going soon we are going in a little while

yakında gidecekler, birazdan gidiyoruz

however we have some idioms still to mention for example here's another one I

ancak yine de bahsetmemiz gereken bazı deyimler var, örneğin işte bir tane daha kulaktan kulağa

heard it through the grapevine oh dude doo doo doo doo doo doo doo doo doo TT

duydum oh dostum doo doo doo doo doo doo doo doo TT

that was a song of the same name I heard it through the grapevine if you hear

bu aynı isimli bir şarkıydı Kulaktan kulağa duydum

something through the grapevine it means you hear something from another

bir şey duyarsanız dedikodu yoluyla başka bir kişiden bir şey duyduğun anlamına gelir

person you hear it as something that might be described as gossip so people

bunu dedikodu olarak tanımlanabilecek bir şey olarak duyduğun için insanlar

are talking to each other and you hear a rumor you hear something from another

birbirleriyle konuşuyor ve bir söylenti duyduğunda başka bir kişiden bir şey duyduğunu ben dedikodu

person you might say I heard it through the grapevine I heard it through chatter

yoluyla duydum diyebilirsin ben gevezelik yoluyla duydum

I heard it through people talking with each other

insanların kendi aralarında konuşmalarından duydum bunu

something that I picked up in a conversation that I heard from another

bir konuşmadan kaptığım bir şey başka birinden duydum

person I heard it through the grapevine and also a classic song as well I think

dedikodudan duydum ve ayrıca klasik bir şarkı sanırım

it was Marvin Gaye was it Marvin Gaye I heard it through the grapevine

o Marvin Gaye idi Marvin Gaye miydi Söylentilerden duydum

everything is peaches and cream here's another one to do with fruit everything

her şey şeftali ve krema işte meyve ile ilgili bir tane daha her şey

is peaches and cream if everything is peaches and cream it means everything is

şeftali ve krema ise her şey şeftali ve krema ise her şey süper demektir her şey

super everything is perfect wonderful everything is going

mükemmel harika her şey yolunda gidiyor

well my life is peaches and cream everything is going okay so yes I like

hayatım şeftali ve krema her şey iyi gidiyor yani evet

that expression very much that's a good one I like that one another one another

bu ifadeyi çok beğendim bu iyi bir diğerinden hoşlanıyorum başka bir

fruit idiom it's all gone pear-shaped if something goes pear-shaped it means it

meyve deyimi hepsi armut şeklini aldıysa bir şey armut şeklini alırsa

goes wrong something goes wrong something doesn't go the way you planned

ters gidiyor demektir bir şeyler ters gidiyor bir şeyler yolunda gitmiyor planladın

it goes pear-shaped the thing has gone pear-shaped something you are planning

armut şeklini aldı şey armut şeklini aldı

to do has gone wrong you can say that everything has gone pear-shaped also oh

yapmayı planladığın bir şey ters gitti diyebilirsin her şey armut şeklini aldı ayrıca oh

here's another one this is the final one by the way the last fruit idiom for

işte bir tane daha bu son bu arada son meyve deyimi

today to tip over the applecart if you tip over the applecart

bugün için el arabasını devirmek için el arabasını devirirseniz

it means you caused a disruption you caused something that causes chaos you

bu, bir aksamaya neden olduğunuz anlamına gelir, kaosa neden olan bir şeye neden oldunuz,

do something that creates a bad situation or maybe you disappoint

kötü bir durum yaratan bir şey yaparsınız veya belki

someone by saying something you caused upset you caused anger you upset the

bir şey söyleyerek birini hayal kırıklığına uğratırsınız, üzdünüz, kızdırdınız, kızdırdınız, üzdünüz.

applecart you make something become serious you caused chaos you create a

applecart bir şeyi ciddi hale getirirsin kaosa neden olursun

difficult situation you tip over the applecart you say something or you do

zor bir durum yaratırsın applecart'ı devirirsin

something that causes a big problem or maybe many problems you tip over the

büyük bir soruna veya belki birçok soruna yol açan bir şey söylersin veya bir şey yaparsın

applecart you say something that makes the people around you angry and upset

applecart'ı devirirsin çevrendeki insanları kızdıracak bir şey söylersin ve üzgün bugün

thank you very much for your company today by the way Cecilia Alina sweetness

şirketin için çok teşekkür ederim bu arada Cecilia Alina tatlım bugün

it's nice to see so many people here today to go pear-shaped means to go

burada bu kadar çok insan görmek güzel armut şeklini almak ters gitmek demektir

wrong something goes badly wrong it goes badly I will be back with you are

bir şeyler çok ters gider kötü gider iyi olduğunda seninle döneceğim

when well it will I be back I will be back with you on Sunday Wednesday Friday

geri döneceğim Pazar Çarşamba Cuma günü sizinle döneceğim

so the next time you will see me is Wednesday Wednesday at 2 p.m. UK time

bu yüzden beni bir dahaki sefere Çarşamba Çarşamba saat 14.00'te göreceksiniz. Birleşik Krallık zamanı

and of course don't forget to check out my new website yes it is now up and

ve tabii ki yeni web siteme göz atmayı unutmayın evet şu anda çalışıyor ve

running my new website all of my lessons all of my playlists you can check

çalışıyor yeni web sitem tüm derslerim tüm çalma listelerim

everything out on my website and don't forget this is also available on your

web sitemde her şeye göz atabilirsiniz ve bunun da mevcut olduğunu unutmayın

mobile phones as well so you can look at my website on your mobile phone or on

cep telefonlarınızdan da web siteme cep telefonunuzdan veya bilgisayarınızdan bakabilirsiniz

your computer lots of lessons lots of information and

bol bol ders bol bilgi ve

next week I will be adding some more things to my website so please look out

haftaya web siteme birkaç şey daha ekleyeceğim o yüzden lütfen bekleyin

for that that's almost time it's almost time for

zamanı geldi

me to go we don't have time to talk about friendship

benim gitmeme az kaldı bugün arkadaşlıktan bahsedecek vaktimiz yok

today however we will talk about it on Wednesday friendship words phrases to do

ama çarşamba günü bunu konuşacağız arkadaşlıkla ilgili sözler arkadaş olmakla ilgili deyimler çarşamba günü

with being friends do you have many friends that is subject the topic we

konuşacağımız konuyla ilgili çok arkadaşın var mı teşekkürler

will talk about on Wednesday thank you for the interesting and useful live

ilginç ve yararlı canlı

stream you are very welcome Pat you too pop ones cherry oh you are very naughty

yayın için sizi çok rica ederim Pat siz de kiraz patlatın oh çok yaramazsınız eğer kirazınızı

if you pop your cherry it means you do something for the first time you pop

patlatırsanız ilk kez bir şey yapmışsınız demektir

your cherry however it also has a slightly more suggestive meaning as well

ama biraz daha imalı bir anlamı vardır ayrıca

if you pop your cherry it means you do something for the first time you pop

vişneni patlatırsan bir şeyi ilk kez patlatıyorsun demektir

your cherry however it also has another slightly rude meaning it really does

ama bunun biraz daha kaba bir anlamı daha var gerçekten öyle

Amit says what is the meaning of give Fig

Amit der ki

if you don't give a fig it means you don't care I couldn't give a fig about

incir vermenin anlamı ne umursamıyorsun bay hakkında incir veremedim

mr. donk English lessons I don't like them I

. donk ingilizce dersleri onları sevmiyorum

don't want to watch them I couldn't give a fig about them so it is a polite way

izlemek istemiyorum onlar hakkında hiçbir şey söyleyemem bu yüzden

of saying something else so the word fig is actually replacing another word which

başka bir şey söylemenin kibar bir yolu bu yüzden incir kelimesi aslında başka bir kelimenin yerini alıyor ki

is much ruder quite often in English we will do that we will replace one word

bu çok daha kaba İngilizcede sık sık bunu yapacağız,

with another to make it more polite and not so rude so yes to to not give a fig

daha kibar ve çok kaba olmamak için bir kelimeyi diğeriyle değiştireceğiz, bu yüzden evet, incir vermemek, umursamadığın

means you don't care you don't care you you are not worried about it you you

anlamına gelir, umursamazsın, umursamazsın, bunun için endişelenmezsin sen

don't want to talk about it you don't want to think about it you couldn't give

bunun hakkında konuşmak istemiyorsun düşünmek istemiyorsun

a fig thank you very much for your lovely company today it's been a very

umurumda bile değilsin güzel arkadaşlığın için çok teşekkür ederim bugün çok

long one one hour and fifty minutes a big one today I hope you've enjoyed it

uzun bir saat elli dakika oldu bugün büyük bir gün ben umarım beğenmişsinizdir

thank you Eleanor thank you very much to everyone who has

teşekkürler Eleanor bugün katılan herkese çok teşekkür ederim bu arada

got involved today I always worry that I I missed something out when I do my live

canlı yayınlarımı yaparken bir şeyleri kaçırdığım için hep endişeleniyorum bu arada bağış

streams by the way if you want to send a donation you can as well because

göndermek isterseniz siz de gönderebilirsiniz çünkü

everything I do here I do for free so you don't pay anything for this it is

her şey Ben burada yapıyorum ücretsiz yapıyorum bunun için bir şey ödemezsiniz

free but if you want to make a donation there is the address right now on the

ücretsiz ama bağış yapmak istiyorsanız şu an ekranda adres var

screen you can send a donation to that address to help my work continue forever

o adrese bağış gönderebilirsiniz çalışmalarım sonsuza kadar devam etsin

and ever and ever that is almost it Thank You Helena Thank

ve her zaman neredeyse bu kadar Teşekkürler Helena Teşekkürler

You Luis Thank You mog mog nice to see you here again today

Luis Teşekkürler mog mog bugün sizi tekrar burada görmek güzel

Eleanor nation also Cecilia Berlin am it quite a loop and also highly quang thank

you very much for your company today even though the weather was bad I will

hava kötüydü

see you on Wednesday 2:00 p.m. UK time don't forget the time

Çarşamba 14:00'te görüşürüz. Birleşik Krallık saati zamanı unutmayın

and don't forget to check the time difference in your country

ve ülkenizdeki saat farkını kontrol etmeyi unutmayın

and of course you know what's coming next yes you do wherever you are

ve tabii ki bundan sonra ne olacağını bilirsiniz evet, nerede izliyorsanız onu yaparsınız harika

watching have a great week stay safe stay happy and you know what's coming next

bir hafta geçirin güvende kalın mutlu kalın ve sırada ne olacağını bilirsiniz

I'm going to watch Columbo now and have a tea cake and a cup of tea

Şimdi Columbo izleyeceğim ve şimdilik çay kek ve bir bardak çay içeceğim ta ta

ta ta for now 8-)

8-)