ENGLISH Addict - 105 / LIVE from England / Sunday 2nd August 2020 / The origin of some English words

hmm if you haven't already guessed we are outside we are in the garden today

hmm dışarıda olduğumuzu hala tahmin etmediyseniz bugün bahçedeyiz dışarı

i've decided to come out and get some fresh air

çıkıp küçük ciğerlerime biraz temiz hava almaya karar verdim

into my little lungs here we go again yes it is another live english addict

işte yine başlıyoruz evet yine bir canlı ingilizce bağımlısı

and we are all here together today coming to you live from the birthplace

ve hep birlikte buradayız bugün size ingilizcenin doğum yerinden canlı yayında geliyorum

of english i don't know where you are at the moment

şu anda nerede olduğunuzu bilmiyorum

because i'm not there anyway you are more than welcome to join in

çünkü ben orada değilim zaten katılabilirsiniz hoşgeldiniz işte

here we go again

yine başlıyoruz yine

here we are again yes hi everybody this is mr duncan in england

buradayız evet herkese merhaba bu ben bayım duncan ingiltere'de

how are you today are you okay i hope so are you happy i hope you are feeling

bugün nasılsın iyi misin umarım mutlusundur umarım bugün

super duper and happy today because we are here

süper kandırılmış ve mutlu hissediyorsundur çünkü

together once more and yes hello

bir kez daha buradayız ve evet

hello to the garden hello to the sunshine

merhaba bahçeye merhaba güneş ışığına merhaba

hello blue sky it is a lovely day today can you believe it i

merhaba mavi gökyüzü o bir bugün inanabiliyor musunuz havanın

can't believe how lovely the weather has turned out we had

ne kadar güzel olduğuna inanamıyorum

a very hot day last week did you watch me

geçen hafta çok sıcak bir gün geçirdik beni geçen çarşamba

last wednesday i was in the studio no not last wednesday

stüdyodaydım hayır geçen çarşamba değil kusura

i beg your pardon it was friday on friday i was in the studio

bakmayın cuma günüydü cuma günü stüdyodaydım

and it was the hottest day of the year not only that it was also the third

ve yılın en sıcak günüydü, aynı zamanda kayıtlar başladığından

hottest day ever in the history of this country since

beri bu ülke tarihindeki en sıcak üçüncü gündü, bu yüzden

records began so on friday it was a hot day

cuma günü maalesef sıcak bir gündü çünkü

unfortunately due to the fact that there were flies everywhere buzzing around

orada her yerde sinekler vızıldıyordu

in fact there might be one or two buzzing around

aslında bugün bir iki sinek vızıldıyor olabilir o yüzden

today so excuse me if i sometimes seem a little bit

bazen biraz dikkatim

distracted anyway we are all together again oh

dağılmış gibiyse kusura bakmayın yine hep birlikteyiz oh

yes we are i'm not joking yes this is live honestly and for those who

evet şaka yapmıyorum evet bu canlı yayın dürüstçe ve onlar için

don't know my name is mr duncan i talk about english i teach english i

adımı bilmeyen bay duncan ingilizce hakkında konuşurum ingilizce öğretirim ingilizceyle

like to discuss all sorts of things concerning

ilgili her türlü şeyi tartışmayı severim

the english language and that is the reason why i am here

ve bu yüzden bugün burada olmamın nedeni tam da bunu

today to do just that yes we have made it all the way

yapmak için evet hepsini yaptık

to the end of the weekend we are all together

hafta sonunun sonuna kadar hep birlikteyiz

because today it's Sunday

çünkü bugün pazar

anything can happen today anything you know what it's like

bugün her şey olabilir bilirsiniz nasıl bir şey olduğunu bilirsiniz

you know exactly what happens on sunday anything can happen because of course we

pazar günü tam olarak ne olduğunu bilirsiniz her şey olabilir çünkü elbette

have mr steve with us today mr steve will be joining us on the live

bugün Bay Steve bizimle birlikte Bay Steve katılacak

chat as well in around about 25 minutes

yaklaşık 25 dakika sonra canlı sohbette de bizimle birlikte

from now we have lots of things coming up today we are looking

bugün pek çok şey geliyor ingilizceye bakıyoruz ingilizcede

at the english language have you ever wondered

where do all those words that exist in english come from where do they come

var olan tüm bu kelimelerin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi nereden geliyorlar

from where did they originate well today we

bugün iyi bir şekilde ortaya çıktılar mı,

are looking at a couple of areas

birkaç alana bakıyoruz

a couple of things a couple of times from the past

geçmişten birkaç kez birkaç şeye bakıyoruz

where the english language actually influenced

ingilizce dilinin

or was influenced by those particular languages

bu belirli dilleri fiilen etkilediği veya onlardan etkilendiği yer

we are of course talking about greek and latin

elbette yunanca ve latince hakkında konuşuyoruz buna

can you believe even as late as the 1970s many schools

inanabiliyor musunuz? 1970'lerin sonlarına kadar birçok okul

were still teaching latin as a second language can you believe it

hala ikinci dil olarak Latince öğretiyordu, buna inanabiliyor musunuz, artık

i don't think anyone speaks latin anymore i know i might get into trouble

kimsenin Latince konuştuğunu sanmıyorum,

for saying that oh mr duncan many people still like latin yes i'm not

bunu söylediğim için başım belaya girebilir, oh Bay Duncan birçok insan hala Latince'yi seviyor evet ben

saying that but i always thought it was odd that

öyle demiyorum ama her zaman Latince'nin Birleşik Krallık'taki okullarda öğretilmesinin tuhaf olduğunu düşünmüşümdür,

latin was taught in schools

here in the uk let's face it not many people speak latin anymore

kabul edelim ki artık pek çok insan Latince konuşmuyor

and of course greek as well we often talk about

ve tabii ki Yunanca da sık sık

ancient greek but some people don't like to

eski Yunanca hakkında konuşuyoruz ama bazı insanlar

use that term they say that it is inaccurate i'm going to use it

kullanmayı sevmiyor bu terimin yanlış olduğunu söylüyorlar, onu

if only to annoy people so that's what we're talking about today

sadece insanları kızdırmak için kullanacağım, bu yüzden bugün bundan bahsediyoruz ingilizcenin

we are looking at the roots of the english language and when we talk

köklerine bakıyoruz ve

about root we are talking about words that

kökten bahsettiğimizde kelimelerden bahsediyoruz

started in one place and became something else you might

bir yerde başlayan ve başka bir şey haline gelen

think of a tree so imagine a tree growing

bir ağaç düşünebilirsiniz, bu yüzden bir ağacın iyi büyüdüğünü hayal edin

well of course a tree grows from the ground from its roots

elbette bir ağaç yerden köklerinden büyür

and then as it grows it gets larger it normally spreads out and then you have

ve sonra büyüdükçe büyür ve normalde yayılır ve sonra çok fazla şeye sahip olursunuz.

lots of branches and also lots of leaves so think of the

dallar ve ayrıca birçok yaprak bu yüzden

english language as something that grows and i suppose you might also say

ingilizceyi büyüyen bir şey olarak düşünün ve sanırım evrim de diyebilirsiniz

evolves

i know i'm going to get complaints today but then again i

biliyorum bugün şikayetler alacağım ama yine de her

always get complaints i always get complaints before we go any

zaman şikayet alıyorum daha ileri gitmeden hep şikayet alıyorum

further thank you very much for all of your

lovely emails concerning my my poor tongue it is still hurting

zavallı dilimle ilgili tüm güzel e-postalarınız için çok teşekkür ederim, hala acıyor

but not as bad so i did receive some very

ama o kadar da kötü değil, bu yüzden

good advice concerning my poor tongue i have an ulcer

zavallı dilimle ilgili çok iyi tavsiyeler aldım

from last week when i i put some hot food in my mouth

geçen hafta içime biraz sıcak yemek koyduğumda ülserim var ağzıma

and as i put it into my mouth the tip of my tongue touched the hot food

ve ağzıma koyduğumda dilimin ucu sıcak yiyeceğe değdi

and it caused my little tongue to burn which left a horrible ulcer

ve küçük dilimin yanmasına neden oldu, bu da korkunç bir ülser bıraktı

and as you can probably imagine i am a person who uses my tongue

ve muhtemelen tahmin edebileceğiniz gibi, dilimi

quite a lot as mr steve often reminds me when he's talking to me he does say he

bay olarak oldukça fazla kullanan bir insanım. Steve benimle konuşurken sık sık bana hatırlatıyor

does say mr duncan please rest your tongue

Bay Duncan lütfen dilinizi dinlendirin diyor

in fact i have a feeling that steve was hoping that i would be quiet

aslında içimde Steve'in hafta sonu sessiz kalacağımı umduğuna dair bir his var ama öyle

over the weekend i wasn't but thank you for your lovely emails i

değildim ama güzel e-postalarınız için teşekkür ederim

received some lovely letters and emails and messages

saying oh mr duncan if you want to make your ulcer

Bay Duncan, ülserinizin

less painful maybe you can use salt water in your mouth so you can

daha az ağrılı olmasını istiyorsanız belki ağzınızda tuzlu su kullanabilirsiniz, böylece

swill salt water around in your mouth so i think that's a good idea and i

ağzınızda tuzlu su gezdirebilirsiniz, diyen bazı güzel mektuplar, e-postalar ve mesajlar aldım, bu yüzden bence bu iyi bir fikir ve ben ülserin dişlerinizle temas etmesini önlemek için

tried that also putting things into your mouth as

ağzınıza bir şeyler koymayı da denedim

well to prevent the ulcer from coming into

contact with your teeth and that's the problem you see because

ve gördüğünüz sorun bu çünkü

my little ulcer was actually at the front of my tongue

benim küçük ülserim aslında dilimin önündeydi,

it was pressing against my teeth and as far as eating is concerned

dişlerime baskı yapıyordu ve yemek yerken endişesi

very difficult very difficult last night i'm sure mr steve was trying to punish

çok zor çok zor dün gece eminim bay steve

me somehow last night we had chili con

beni bir şekilde cezalandırmaya çalışıyordu dün gece

carne with extra spice can you imagine how much pain i was in

fazladan baharatlı biberli con carne yedik son chili con carne'imi yemeye çalışırken ne kadar acı çektiğimi hayal edebiliyor musun

as i was trying to eat my chili con carne last night i had to eat

gece,

with my head leaning over like that so all of the food would stay

başım bu şekilde eğilerek yemek zorunda kaldım, böylece tüm yiyecekler

on one side of my mouth i had to avoid getting any of the food onto my little

ağzımın bir tarafında kalsın, yiyeceklerin hiçbirini küçük ülserime sokmamak zorunda kaldım,

ulcer so that that's a little insight into my

böylece bu, şu andaki dünyama dair küçük bir fikir

world at the moment what about you how is your life going

peki ya sen hayatın nasıl gidiyor iyi gidiyor mu

is it going well oh we also have the sentence game coming later on i know a

oh biz de daha sonra gelecek olan cümle oyunumuz var biliyorum

lot of people love the sentence game and i was asked can you play the

birçok insan cümle oyununu seviyor ve bana

sentence game on sunday because you do it during the

cümle oyununu pazar günü oynayabilir misin diye soruldu çünkü bunu pazar günü yapıyorsun

week but you don't do it on sunday so that's what i will be

hafta ama pazar günü yapmıyorsun, o yüzden ben de öyle yapacağım bugün

doing i will have some rounds of the sentence game

bazı cümle oyunu turları yapacağım

coming up today and we will be looking at the letter

ve b harfine bakacağız b harfim

b b i have my letter b somewhere unfortunately i seem to have

bir yerlerde maalesef b harfim var maalesef onu kaybetmiş gibiyim

lost it it's disappeared has anyone seen my b

kayboldu b harfimi gören oldu mu

i've lost my b if anyone has seen my bee can you please return it to me so i can

b'yi kaybettim arımı gören varsa lütfen bana geri verir mi

have my letter b next to me on the screen

ekranda b harfim yanımda olsun

anyway we are playing the sentence game that is coming up and as i mentioned we

nasılsa gelecek olan cümle oyununu oynuyoruz ve bahsettiğim gibi bizde

have mr steve as well don't forget if you want to have

de Bay Steve var unutma alt yazı istiyorsanız

captions subtitles some people say

altyazı bazı insanlar

captions some people say subtitles there are many ways of describing those

alt yazı diyor bazı insanlar alt yazı diyor ekran metninde söyleyebileceğiniz şeyleri açıklamanın birçok yolu var bu

things you might say on screen text so as i speak

yüzden ben konuşurken

you will have captions or subtitles underneath all you have to do is press

sahip olacaksınız altyazılar veya alt yazılar tek yapmanız gereken

c on your keyboard don't enter it onto the live chat just press

klavyenizdeki c tuşuna basmak canlı sohbete girme sadece tuşa basın

the key just take your finger like that and

sadece parmağınızı bu şekilde tutun ve

press c on your keyboard and then as if by magic

klavyenizdeki c tuşuna basın ve sonra sanki sihirle

you will have beautiful sentences words and letters appearing

güzel olacaksın cümleler ekranınızın altında görünen kelimeler ve harfler

at the bottom of your screen thanks for joining me today so many

bugün bana katıldığınız için teşekkürler birçok

people are here already saying hi can i say hello to the live

insan burada zaten merhaba diyor canlı sohbete merhaba diyebilir miyim

chat oh yes hello to you nice to see you here

oh evet merhaba size de sizi burada görmek güzel

as well hello oh waffey

merhaba oh waffey aman

my goodness you are first congratulations to you

tanrım ilk tebrikler

you are first on today's live chat

bugünün canlı sohbetinde birincisin

now i'm getting very excited i have to be careful not to wear myself out

şimdi çok heyecanlanıyorum kendimi

too quickly you see we still have a long way to go

çok çabuk yıpratmamaya dikkat etmeliyim görüyorsun

on today's live stream how long will i be here today

bugünün canlı yayınında daha gidecek çok yolumuz var ne kadar kalacağım burada bugün

will it be one hour two hours three hours

bir saat iki saat üç saat

six hours

altı saat olacak mı

can you imagine that can you imagine me being here for six

hayal edebiliyor musunuz beni burada altı

hours standing in the garden well let's let's put it this way by the end of six

saat bahçede durarak hayal edebiliyor musunuz peki hadi bu şekilde koyalım altı saatin sonuna kadar her şeyden

hours first of all it would be getting dark

önce oluyor karanlık

and also i think i would be very tired standing up for six hours

ve ayrıca altı saat boyunca ayakta çok yorulacağımı düşünüyorum

sentence game the letter b words that originated from latin and also

cümle oyunu latin ve ayrıca yunanca kökenli b harfi sözcükleri bu

greek so something a little different today

yüzden bugün biraz farklı bir şey de tam ingilizce derslerimden

also we'll be taking a look at one of my full english lessons

birine bir göz atacağız

many people don't realize that i do have lots

birçok insanlar

of videos on my youtube channel so that is one thing i always like to

youtube kanalımda bir sürü videom olduğunun farkında değiller bu yüzden canlı yayında olup olmadığımdan ve ingilizce derslerimi nerede bulabileceklerinden emin olmayanlar için her zaman bahsetmek istediğim bir şey var

mention for those who aren't sure if or when

i am on live and also where they can find my english lessons

right here on my youtube channel in fact if you look

aslında benim youtube kanalımda

underneath this video in the description area where the video

bu videonun altına videonun açıklamasının olduğu açıklama alanına bakarsanız

has its description you will find the whole list of my video lessons many

video derslerimin tam listesini bulacaksınız

many many over the past 14 years oh another thing

son 14 yıldaki pek çok pek çok ah bahsetmediğim başka bir şey daha

i haven't mentioned yes of course can you see

evet

on the screen

august has arrived

ağustos geldi

i am all too aware that august is here because this month i will be celebrating

ağustos geldi ağustos geldi çünkü bu ay doğum günümü kutlayacağım

my birthday in fact ten days

aslında on gün

from now it will be my birthday

sonra benim doğum günüm olacak

it's not fair i can't believe it i will be another year older on the 12th

bu adil değil inanamıyorum 12 ağustos bir yaş daha yaşlanacak

of august and the 12th also falls

ve 12 ağustos da

on wednesday and i just happen to be here

çarşamba gününe denk geliyor ve ben sadece

on wednesday in fact you can catch me every sunday

çarşamba günü buradayım aslında beni her pazar

wednesday and friday as well i'm being attacked by a fly so you can

çarşamba ve cuma da yakalayabilirsiniz sinek saldırısına uğruyorum böylece

catch my english lessons my live streams every sunday wednesday and

ingilizce derslerimi yakala canlı yayınlarım her pazar çarşamba ve

friday 2 p.m uk time so that is when i am on

cuma İngiltere saatiyle 14:00 yani ben açıkken ve doğum günümde olacağız

and we will be on on my birthday we will be on on my birthday

doğum günümde de olacağız bu oluyor

that happens sometimes have you noticed sometimes in english sentences

bazen fark ettin mi bazen ingilizce cümleler

you have to repeat the same word so i will be

kurmuşsun aynı kelimeyi tekrarlamak için

on on the 12th of august which is my birthday so we will be

12 ağustos'ta doğum günümde olacağım, bu yüzden

on on my birthday

doğum günümde olacağız bu arada

that is correct by the way that is not bad grammar

doğru bu kötü bir dilbilgisi değil

sometimes in english you have to repeat the same word

bazen ingilizcede aynı kelimeyi

in a sentence it does happen sometimes and there is a very good example

bir kelimede tekrarlamanız gerekir cümle bazen oluyor ve o zamanın çok güzel bir örneği var

of that time so we will be on on my birthday

bu yüzden doğum günümde olacağız

the live chat is very busy hello maria hello mary i wish i had my echo

canlı sohbet çok meşgul merhaba maria merhaba mary keşke yankım olsaydı

but unfortunately i can't have my echo outside i'm afraid

ama ne yazık ki yankımı dışarıda alamıyorum ben Korkarım

hello abdul hello abdul also lena is here hello lena grace chin

merhaba abdul merhaba abdul ayrıca lena burada merhaba lena Grace chin de

is here as well hello grace nice to see you here as well

burada merhaba Grace sizi burada görmek güzel ayrıca

you might be able to hear some very excited people in the background

arka planda çok heyecanlı bazı insanları duyabilirsiniz

because there are people walking down the hill

çünkü arkadan tepeden aşağı yürüyen insanlar var

behind my house so you might hear a lot of people

evim, böylece bir sürü insan duyabilirsin,

a lot of very noisy people walking down be quiet can you be quiet

bir sürü insan çok gürültülü yürüyor, sessiz ol lütfen sessiz olur musun,

please i'm trying to do a live stream here in

burada bahçemde canlı yayın yapmaya çalışıyorum,

my garden a lot of people do like to come by my

birçok insan evime gelmek istiyor

house they like to see if they can spot me in the garden

onlar beni bahçede mi yoksa

or in the kitchen or maybe sitting on the toilet

mutfakta mı yoksa tuvalette otururken mi görebileceklerini görmek istiyorum

hello to grace chin marilda hello mirilda nice to see you here today

as well super duper to see you here hello uh andy valzar hello andy

lena mubarak hello and also irina or irina

merhaba ve ayrıca irina veya irina size de

hello to you as well i'm going to say hello to

merhaba

many many people today i hope you don't mind

bugün pek çok kişiye merhaba diyeceğim umarım sakıncası yoktur son birkaç haftadır

i've had some very strange emails over the past couple of weeks

çok garip e-postalar aldım

and also messages on my youtube channel about me saying

ve ayrıca youtube'umda mesajlar kanal benim hakkımda

hello should i say hello to you or should i say hello to no one

merhaba diyor sana merhaba mı demeliyim yoksa kimseye merhaba mı demeliyim

hmm very interesting now there are people on youtube

hmm çok ilginç şimdi youtube'da insanlar var youtube'da

many people who are big stars on youtube not me by the way i'm not a

büyük yıldız olan birçok insan ben değil bu arada ben bir yıldız değilim

star but they they will only answer your

ama onlar

message on the live chat if you give them money

canlı sohbette mesajınıza sadece onlara para verirseniz cevap veririm

you see so i like to say hello to everyone so i don't care you see i'm not

bu yüzden herkese merhaba demek

i'm not worried so if you don't want to give me a super chat you don't have to

istiyorum bu yüzden umurumda değil bana bir süper sohbet yapmak zorunda değilsin

but there are some people on youtube who will only

ama youtube'da bazı insanlar var, eğer onlara süper sohbette bir şey verirsen sadece

say hello to you or acknowledge your question

sana merhaba diyecek veya sorunuzu onaylayacak, ben

if you give them something on the super chat

me of course not i will say hello to anyone anywhere

tabii ki hayır, vermediğim her yerde kimseye merhaba diyeceğim

i don't care you are more than welcome hello also mohsen hello mohsin oh by the

umrumda değil hoş geldin merhaba ayrıca muhsen merhaba muhsin oh bu arada

way what was it on friday i think it was it

cuma günü neydi sanırım cuma günü bayramdı bundan

was eid on friday i didn't mention it

bahsetmedim

i didn't mention it but yes it was eid on friday i hope you had a good time if

bahsetmedim ama evet cuma günü bayramdı umarım iyi vakit geçirmişsinizdir, eğer

you are celebrating your eid festival thank you very much for reminding me

bayram bayramınızı kutluyorsanız, bana hatırlattığınız için çok teşekkür ederim,

quite a few of you reminded me about it thank you very much

birçoğunuz bana bunu hatırlattınız, çok teşekkür ederim,

hello mr duncan hope you have a good sunday sandra

merhaba bay duncan, umarım iyi bir pazar günü geçirirsiniz sandra,

i'm having a super super super duper sunday because you are here with me now

süper bir gün geçiriyorum süper süper aldatıcı pazar çünkü şu anda burada benimlesin bu

so my sunday is going very well pedro belmont

yüzden pazar günüm çok iyi gidiyor pedro belmont

is here today pedro belmont is saying hello also we have luis mendes

bugün burada pedro belmont merhaba diyor ayrıca bizde luis mendes var

luis mendes is here today and of course luis and pedro are two of

luis mendes bugün burada ve tabii ki luis ve pedro

my moderators right here on the live stream

benim moderatörlerimden ikisi değil mi burada canlı yayında

hello nigeria this is england calling nigeria are you there

merhaba nijerya burası ingiltere nijeryayı çağırıyor oradamısın solomona

hello to solomon solomon what's new mates lots of love

merhaba solomon yeni neler arkadaşlar nijeryadan kucak dolusu sevgiler

from nigeria nice to see you here i hope you are comfortable

seni burada görmek güzel umarım rahatsındır

and i hope you are enjoying today's live stream yes we are here all together

ve umarım bugünkü canlı yayından keyif alıyorsundur evet biz buradayız hep birlikte

again enjoying well hopefully we are enjoying

tekrar iyi eğleniyoruz umarım

the english language don't forget also you can like and subscribe as well

ingilizceden zevk alıyoruz unutma ayrıca beğenip abone olabilirsiniz

if you want to like or subscribe like subscribe like subscribe you are

eğer beğenirseniz veya abone olmak isterseniz abone olun like abone olun abone olun abone olmaktan

more than welcome to do so don't forget to give me a big thumbs up

çok memnunsunuz bu yüzden bana vermeyi unutmayın böyle büyük bir başparmak

like that give me a thumbs up and show that you care thank you very

bana bir başparmak yukarıya ver ve umursadığını göster

much for that as well hello welcome to this lovely

bunun için de çok teşekkür ederim merhaba bu güzel

live class says learn english with siraj

canlı derse hoşgeldiniz siraj ile ingilizce öğrenin diyor size

hello to you so are you an english teacher

merhaba siz de ingilizce öğretmeni misiniz

as well now i do get you might not believe this some people think i'm

şimdi ben de yapıyorum Anlayın, buna inanmayabilirsiniz, bazı insanlar

joking when i say this but i do get a lot of english teachers

bunu söylediğimde şaka yaptığımı düşünüyor ama canlı yayınlarımı izleyen birçok İngilizce öğretmeni var,

watching my live streams they do they watch me

beni izliyorlar

and sometimes maybe i give you some ideas or some

ve bazen size bazı fikirler veya

some tips or some methods of teaching so some people do like to

bazı ipuçları veya bazı yöntemler veriyorum. Bu yüzden bazı insanlar sınıfta benim

copy my way of teaching in the classroom so when they are doing

öğretme yöntemimi kopyalamayı seviyorlar, bu yüzden

their own classes when they are giving their classes they

kendi derslerini verirken, kendi derslerini verirken

like to take some of the ideas from what i do which

benim yaptığım bazı fikirleri almaktan hoşlanıyorlar ki bu harika,

is great it's no problem it's a windy day here

sorun değil, bu bir burada rüzgarlı bir gün

however the weather is quite nice it is not too bad

ama hava çok güzel çok kötü değil

what ah what i meant to do was this i don't know what happened then i didn't

ne ah demek istediğim buydu ne olduğunu bilmiyorum sonra

press the wrong button don't say that no i did not press the

yanlış tuşa basmadım öyle deme hayır tuşa basmadım

wrong button i pressed the correct button so there it

yanlış butona bastım doğru butona bastım bu yüzden

is the view today outside the window oh

bugün pencerenin dışında bir manzara var oh

and of course in the garden over the past few days there have been lots of

ve tabii ki son birkaç gündür bahçede bir sürü

lovely animals coming my favorite birds do you know what my

sevimli hayvan geliyor en sevdiğim kuşlar en sevdiğim kuşların ne olduğunu biliyor musun

favorite birds are i'm going to show you my favorite birds

ben' size en sevdiğim kuşları bahçedeki en sevdiğim kuşları göstereceğim

my most favorite birds in the garden

here they are right now you will see them

işte tam şimdi

arrive come on don't be shy there they are

geldiklerini göreceksiniz hadi utanmayın oradalar

aren't they gorgeous long tailed tits oh

muhteşem değiller mi uzun kuyruklu memeler oh

and also they are very shy birds as well so they are not birds that will come

ve ayrıca çok utangaçlar kuşlar da öyle, bahçenize kolayca girecek kuşlar değiller,

into your garden easily they are very timid

çok ürkekler,

you might say that these are timid birds but there they are again some lovely

bunların ürkek kuşlar olduğunu söyleyebilirsiniz ama işte yine çok hoş

long tail tits aren't they absolutely

uzun kuyruklu memeler var, kesinlikle

gorgeous they're so nice the only thing is they don't stay in

muhteşem değiller mi, çok hoşlar sadece Mesele şu ki,

your garden for very long they normally arrive in groups and then

bahçenizde çok uzun süre kalmıyorlar, normalde gruplar halinde geliyorlar ve sonra

they will stay for a short time and then after a few moments

kısa bir süre kalacaklar ve birkaç dakika sonra

they will all fly off together and disappear

hep birlikte uçup

somewhere else

başka bir yerde kaybolacaklar

long tail tits i love them so much

uzun kuyruk memeleri onları çok seviyorum çok

they're so nice aren't they nice yes i think so

güzeller hoş değiller mi evet bence

pedro has an opinion about latin latin

pedro latin hakkında bir görüşe sahip

is a useless language well it might seem you seem useless now but

you can't actually underestimate the the influence that greek and also latin

has on the english language which is one of the things we are going to look at

today diana says i am back from my holiday in italy

bugün bakacağımız konulardan biri olan ingilizcede diana, italya'daki tatilimden döndüm

and i have never studied latin well i i would imagine that even if you

ve latin'i hiç iyi çalışmadım diyor, her şeyin başladığı yere gitsen bile bunu hayal ederdim

go to the place where it all started you won't you won't hear

people talking in latin however if you want to show off

insanların latince konuştuğunu duymazsınız ama arkadaşlarınıza gösteriş yapmak istiyorsanız

to your friends if you want to show how clever

ne kadar zeki olduğunuzu göstermek istiyorsanız

you are some people do like to use latin words when they are talking

bazı insanlar konuşurken latince kelimeler kullanmayı severler

however of course quite often you will hear latin used

ama tabii ki oldukça sık hukukta da latince kullanıldığını duymak

in law as well so many words that are used in law

hukukta kullanılan pek çok kelimenin

also originate from latin in fact quite a few of them are used in

de latince kökenli olduğu aslında pek azı

their original form so they don't even change

orijinal haliyle kullanıldığı için kelimeleri bile değiştirmiyorlar birebir

the words they use the exact words

aynı kelimeleri kullanıyorlar

and that often happens in in law

ve bu sıklıkla oluyor hukukta

dharna says i know that any international language

dharna, herhangi bir uluslararası dilin

should borrow words from other languages yes it's true

diğer dillerden kelimeler alması gerektiğini biliyorum, evet bu doğru,

english was formed by taking all of the lovely juicy parts

ingilizce diğer dillerin tüm güzel sulu kısımlarını alarak oluşturuldu

of other languages and of course when you look at any language

ve elbette herhangi bir dile baktığınızda

you will find there is some influence from other languages

bir miktar etki bulacaksınız.

in the language itself i suppose french is a good example

dilin kendisindeki diğer dillerden sanırım fransızca iyi bir örnek

french you might hear lots of french words used in many other languages

fransızca diğer birçok dilde kullanılan birçok fransızca kelime duyabilirsiniz

especially english we like the french words we really do

özellikle ingilizce fransızca kelimeleri gerçekten seviyoruz

hello also sandra valentina is here i like this topic

merhaba ayrıca sandra valentina burada bu konuyu

very interesting and useful we are going to go through some

çok beğendim çok ilginç ve faydalı bazı kelimelerin üzerinden geçeceğiz

words some common english words and also we are going to look at the

bazı yaygın ingilizce kelimeler ve ayrıca

root the root of certain words as well

as i said earlier when we talk about the root of a word

daha önce söylediğim gibi belirli kelimelerin köküne bakacağız bir kelimenin kökü

or the root of a language we are talking about

veya bir dilin kökü hakkında konuşurken

where it started from the roots you grow upwards and then out so think

köklerinden başlayıp yukarı doğru büyüdüğün yerden bahsediyorsun ve sonra dışarı çıkıyorsun, bu yüzden

of english as something that is growing all the time

ingilizceyi sürekli büyüyen bir şey olarak düşün,

there are flies everywhere in this in in the in my little gazebo there are

bunun içinde her yerde sinek var benim küçük çardağımda

flies all over the place there really are

her yerde sinek var gerçekten

hello ma2 hello to you watching in iraq hello iraq nice to see

merhaba ma2 merhaba iraq'ta izleyenlere merhaba merhaba iraq sizi burada görmek de güzel

you here as well we have mr steve coming soon i hope

yakında bay steve geliyor umarım

a few moments ago i was i was listening to mr steve he was upstairs talking on

birkaç dakika önce bay steve'i dinliyordum o yukarıda telefonda konuşuyordu

the telephone so i hope we don't have a repeat of the

bu yüzden umarım gelmeyiz Geçen günün tekrarı yok,

other day do you remember a couple of weeks ago i

hatırlıyor musun, birkaç hafta önce

was waiting for steve to come and say hello and he didn't come

Steve'in gelip merhaba demesini bekliyordum ve o gelmedi,

i had to wait for ages but we will see what happens

yıllarca beklemek zorunda kaldım ama ne olacağını göreceğiz

hopefully he will be here soon would you like to have a look at one of my

umarım yakında burada olur

full english lessons we are going to take a look at an excerpt

tam ingilizce derslerimden birine bakmak ister misin tam ingilizce derslerimden birinden bir alıntıya bakacağız

from one of my full english lessons this is full english

bu tam ingilizce

number 12. take a look at this and then afterwards

sayısı 12. buna bir bak ve sonra

yes he will be here i promise

evet o olacak burada söz veriyorum

i will have to go and i will drag him i will drag him by his legs all the way

gitmem gerekecek ve onu sürükleyeceğim onu bacaklarından

to my little gazebo as i said this is full english

küçük çardağıma kadar sürükleyeceğim dediğim gibi bu tam ingilizce

number 12

sayı 12

we often use the phrase easier said than done

when discussing a possible venture or goal

olası bir girişimi tartışırken genellikle söylemesi yapmaktan daha kolay ifadesini kullanırız ya da amaç,

it would appear that it is easier to say something

bir şeyi söylemek,

than actually do it but why is that i'm sure you have done it in the past i

onu yapmaktan daha kolay gibi görünebilir ama neden bunu geçmişte yaptığınızdan eminim,

know i have we come up with a big plan or idea that

biliyorum, yapmayı planladığımız büyük bir plan ya da fikir bulduk.

we intend to do at some point but sadly it never comes to fruition

bir nokta ama ne yazık ki hiçbir zaman meyvesini vermiyor semere vermek

the word fruition means be made real or completed it would appear

kelimesi gerçek hale getirilmek veya tamamlanmış olmak anlamına gelir, bir şeyi

that it is much easier to say you'll do something than to actually do it

yapacağınızı söylemek onu gerçekten yapmaktan çok daha kolaymış gibi görünür bir şeyi

the effort needed to start doing something is

yapmaya başlamak için gereken çaba

immense the two things you really need are determination and motivation

muazzamdır iki şey gerçekten ihtiyacın olan kararlılık ve motivasyon

you must be determined and motivated to be determined is the feeling of being

kararlı ve motive olmalısın kararlı olmak için

resolute and strong-willed motivation is the force that pushes you

kararlı ve güçlü iradeli olma hissidir motivasyon seni

into doing something to feel motivated is to be encouraged and spurred on

bir şeyler yapmaya iten güçtür motive hissetmek için cesaretlendirilmek ve

the driving force that gets you to your goal

itici güç üzerinde teşvik edilmek sizi hedefinize ulaştıran şey

is motivation without determination and motivation it would appear to be

motivasyondur, kararlılık ve motivasyon olmaksızın motivasyondur

true that some things are easier said than done

bazı şeylerin söylenmesi yapmaktan daha kolay olduğu doğru görünüyor

can you see what i'm doing here i'm in the process of

burada ne yaptığımı görebiliyor musunuz bir şeyin kutusunu

unboxing something to unbox is to take something

açma sürecindeyim bir şeyin kutusundan çıkarmak bir şeyi

out of a box or package normally something new

çıkarmak bir kutunun veya paketin normalde yeni bir şey

is boxed or packaged it comes in a box or package a large bulky item

kutulanır veya paketlenir bir kutu veya paket içinde gelir büyük hacimli bir öğe

will often be boxed so as to make it easier to carry and

genellikle taşımayı ve içindekileri korumayı kolaylaştırmak için kutulanır

protect the contents i will now unbox this item

şimdi bu öğeyi kutusundan çıkaracağım

i will remove the contents from the box we can also say that i'm unpacking or

içindekileri kaldıracağım kutudan şunu da söyleyebiliriz: Paketi açıyorum veya

taking the item or items out of the box can you work out what this box has in it

ürünü veya öğeleri kutudan çıkarıyorum bu kutunun içinde ne olduğunu bulabilir misiniz

this is my new patio table it is made of metal and painted

bu benim yeni veranda masam metalden yapılmış ve boyalı,

so it won't get damaged or go rusty from the rain

böylece olmayacak hasar görür veya yağmurdan paslanır

i need to assemble the table it has to be put together

masayı monte etmem gerekiyor bir araya getirilmesi gerekiyor masayı çıkarmadan önce

i need to construct it before it can be used

kullanmadan önce inşa etmem gerekiyor

before i can take the table out i must undo the seal at the top of the box

kutunun üstündeki mührü açmam gerekiyor ihtiyacım var

i need to cut through these pieces of sticky tape

bu yapışkan bant parçalarını kesmek

and then i can remove the disassembled table

ve sonra demonte masayı

from the box

kutudan çıkarmak için

these are the instructions for building the table

bunlar masayı yapmak için talimatlar

but to be honest with you i rarely ever look

ama size karşı dürüst olmak gerekirse talimatlara nadiren bakarım bir

at the instructions i like to put things together or learn how to work something

şeyleri bir araya getirmeyi veya nasıl yapılacağını öğrenmeyi severim talimatlara hiç bakmadan bir şey üzerinde çalışın,

without looking at the instructions at all

it's more fun that way

bu şekilde daha eğlenceli olur,

the table itself is very heavy and is not

masanın kendisi çok ağırdır ve

easy to remove from the box after a little pulling and tugging

biraz çekip çekiştirdikten sonra kutudan çıkarmak kolay değildir,

i managed to get it out

onu çıkarmayı başardım,

the next thing i need to do is unpack the parts from the packaging

yapmam gereken bir sonraki şey paketini açmak ambalajdan çıkan parçalar,

so these are all the bits and pieces i need to make my lovely table

yani bunlar güzel masamı yapmak için ihtiyacım olan tüm küçük parçalar ve parçalar,

how well will i do constructing it find out later

onu inşa ederken ne kadar iyi yapacağım daha sonra öğreneceksiniz,

as you know i love receiving your comments and questions

bildiğiniz gibi, yorumlarınızı ve sorularınızı almayı seviyorum

and today i would like to answer another one of

ve bugün bir tane daha cevaplamak istiyorum.

your questions this question comes from javier who lives in spain

Sorularınız bu soru İspanya'da yaşayan Javier'den geliyor

and asks what are the differences between the words

ve bu kelimelerin her ikisi arasındaki farkların ne olduğunu soruyor.

across and through both of these words relate to movement

to move across means to move from one side

to another as a preposition a cross shows the position of movement

she ran across the street as an adverb a cross can be used as an

caddenin karşısına koştuğu hareket bir zarf olarak bir çarpı

expression of measurement in length the bridge is

uzunluğu ölçü ifadesi olarak kullanılabilir köprü

100 feet across the word across can also show

100 fittir karşıdan karşıya ayrıca

position he lived across the road from me

yolun karşısında yaşadığı konumu da gösterebilir benden yatay olarak okunan

a crossword answer that reads horizontally

bir bulmaca cevabı olarak

is defined as being a cross

tanımlanır kelimeyi çaprazlamak, bir

the word through means to move in and out of something for example if you

şeyin içine girip çıkmak anlamına gelir, örneğin

go into a forest and come out the other

bir ormana gidip diğer

side then you have gone through the forest

taraftan çıkarsanız, o zaman ormanın içinden geçmişsinizdir,

so through describes the action of moving among

bu nedenle

something to move forwards among trees means you are moving

ağaçlar arasında ilerlemek için bir şey arasında hareket etme eylemini açıklar. hareket ettikçe

through the trees as you move you pass things to move

ağaçların arasından geçiyorsunuz

through a forest or through bushes or through a crowd of people

bir ormanın veya çalıların arasından veya bir insan kalabalığının içinden geçmek için nesnelerin yanından geçiyorsunuz

you can move through something such as a doorway to step from one side

bir kapı gibi bir şeyin içinden geçebilirsiniz bir taraftan

to another is to move through to go through or fall through

diğerine adım atmaktır

to look from one side of something out to another is look through

bir şeyin bir yanından diğerine bakmak için bakmak, evde kimse olup olmadığını

he looked through the window to see if anyone was at home

görmek için pencereden bakmaktır.

to make a hole in something means that you

go through or you have gone through to inspect or study something in part

or whole is to go through i need to go through these essays and

ya da bütünü geçmek bu denemeleri gözden geçirmem ve

check them for mistakes to be through means to finish

hata olup olmadığını kontrol etmem gerekiyor bir şeyi bitirmek

or end something the thing in question is finished and over i'm going to tell

ya da bitirmek anlamına gelir söz konusu şey bitti ve bitti

my girlfriend that we are through in a contest

kız arkadaşıma bir yarışmada işimizin bittiğini söyleyeceğim

the word through means to be chosen for the next round or heat

through kelimesi bir sonraki tur için seçilmek anlamına gelir veya

mr duncan you have made it through to the final

bay duncan finale kalmayı başardınız

so across relates to direction while through tends to relate to

yani çapraz yön ile ilgilidir, through ise

movement and objects thank you for your question

hareket ve nesnelerle ilgili olma eğilimindedir, sorunuz için teşekkür ederim

javier and if you have a question for me to

javier ve eğer bir sorunuz varsa

answer then please feel free to drop me a line

cevap vereyim o zaman lütfen e-posta adresime bir satır yazmaktan çekinmeyin

at my email address

ooh fancy pants very nice so there it was an excerpt

ooh fantezi pantolon çok güzel bu yüzden

from one of my full english lessons guess who is coming up now

tam ingilizce derslerimden birinden bir alıntıydı tahmin edin şimdi kim geliyor tahmin edin

can you guess who is about to appear on your computer monitor

kim sizin sayfanızda belirmek üzere bilgisayar monitörü

or mobile device well you are about to find out

veya mobil cihaz yeterince öğrenmek üzeresiniz

enough enough i haven't done anything yet

henüz

i don't deserve any applause mr duncan you certainly don't hello

hiçbir şey yapmadım ben alkışı hak etmiyorum bay duncan kesinlikle

to everybody hello and welcome my own special welcome to you all

herkese merhaba değilsiniz merhaba ve hoşgeldiniz hepinize özel hoşgeldiniz değil

isn't that lovely oh mr duncan hello it's uh it's very bright out here

' t o kadar güzel oh bay duncan merhaba bugün burası çok parlak burası hava aydınlık mı burası

today is it it is bright out here it's well

iyi

it's summer a few people have been asking have you

yaz geldi birkaç kişi soruyor

still got a sore tongue yes have you mentioned it already i did

diliniz hala ağrıyor mu evet bundan bahsetmiş miydiniz

mention it briefly uh yes i still have my little ulcer

kısaca bahsetmiştim uh evet, hala

on my tongue but i did receive some very interesting

dilimin üzerinde küçük ülserim var ama bazı çok ilginç

emails giving me advice on how i can i can repair or to ease

e-postalar aldım, bana nasıl onarabileceğime veya

the pain that i've been in i'll tell you something

çektiğim acıyı nasıl hafifletebileceğime dair tavsiyeler veriyor, sana

between between you and me yeah uh no not you

seninle aranda bir şey söyleyeceğim ben evet uh hayır sen değil

me and the viewers although you're here so you'll hear it mr duncan

ben ve izleyiciler burada olmana rağmen bunu duyacaksın, Bay Duncan,

watching mr duncan eat i know he's been in pain but it's been

Bay Duncan'ın yemek yemesini izlerken, onun acı çektiğini biliyorum ama Bay

very painful to watch mr duncan eating he's taking forever he was

Duncan'ın yemek yemesini izlemek çok acı vericiydi, sonsuza kadar

he was eating on one side like this

alıyordu. Bu şekilde tek taraflı yemek yiyor ve dilinin ucunun yemekle temas etmesini

all sorts of ways to try and avoid getting the tip of his tongue in contact

önlemek için her türlü yolu deniyor

with the food and i thought i would help you mr duncan

ve dün gece Bay Duncan'a

last night by making a very spicy chili con carn

çok baharatlı bir biber konservesi yaparak

and as soon as that hit your tongue you were in agony were you not

ve o vurur vurmaz size yardımcı olabileceğimi düşündüm. dilin ıstırap içindeydin değil miydin

oh you're not listening you'll have to watch it later but yes

oh dinlemiyorsun daha sonra izlemen gerekecek ama evet

mr duncan has took 20 minutes 25 minutes to eat his

bay duncan dün gece yemeğini yemek için 20 dakika 25 dakika ayırdı

food last night and uh it was painful to watch mr duncan you

ve uh bay duncan'ı izlemek acı vericiydi

can stop it now oh i'm talking more yes you're not the only one in pain

yapabilirsin şimdi kes şunu oh ben daha çok konuşuyorum evet acı çeken tek kişi sen değilsin

suffering i have to watch you eat it takes forever

yemek yemeni izlemek zorundayım bu sonsuza kadar sürüyor bende zaten

i've got i've got earache already from mr steve

bay steve'in

shouting into my ear i've got very little patience yes

kulağıma bağırmasından kulağım ağrıyor çok az sabır evet peki evet tam ortasından bu

well yeah you're going on and on about it all through the middle my tongue

konuda konuşup duruyorsun ah

oh poor me oh i can't eat oh it's too hot why did you make

zavallı ben oh yemek yiyemiyorum oh hava çok sıcak neden

well i'm sure you did this on purpose he made the spiciest

iyi yaptın eminim bunu bilerek yaptın en baharatlı

meal yes i said that already he could find well i didn't hear you see i had my

yemek evet onu zaten bulabilir dedim duymadım gördün mü vardı

i had my fingers in my ears you see so i couldn't hear your lovely

parmaklarım kulaklarımdaydı görüyorsun bu yüzden duyamadım senin sevimli

your lovely words well it's nice that your viewers

güzel sözlerin pekala izleyicilerinin

are thinking of yes i had some lovely remedies

düşünmesi güzel evet bazı güzel ilaçlarım vardı

salt water salt water that is the oldest remedy

tuzlu su tuzlu su

remedy for all these sorts of things a sore throat my mother always says if you

tüm bu tür şeylerin en eski çaresi boğaz ağrısı annem her zaman der ki

get anything in your mouth sore throat tonsils anything salt water

ağzına bir şey gelirse boğaz ağrısı bademcikler herhangi bir şey tuzlu su

gargle on salt water that's what they that's all they had

tuzlu suda gargara yap onlarda öyle

back in the 1930s when my mother was growing up really have antibiotics

1930'larda annem büyürken sahip oldukları tek şey buydu gerçekten antibiyotik var

no antibiotics are a pretty recent thing aren't they but

antibiyotik yok oldukça yeni bir şey değil mi ama

i also had a suggestion i think it was belarusia

benim de bir önerim vardı sanırım Beyaz Rusya'ydı

said put some cotton wool under your under your lip

dedi dudağının altına biraz pamuk koy

and over your teeth the only thing i was worried about was

ve dişlerinin üzerinde endişelendiğim tek şey

was swallowing it so so i probably i i didn't go to bed with anything in my

onu yutmaktı, bu yüzden muhtemelen yatağa ağzımda bir şeyle gitmedim buna bir

mouth there's no answer to that really is

cevap yok gerçekten

there my hat's being admired already by

orada mı şapkam şimdiden beatrice tarafından beğeniliyor

beatrice oh i see every week somebody admires my hat yes

oh ben her hafta görüyorum biri şapkama hayran kaldı evet

it is a very nice hat it's a very tough hat

bu çok güzel bir şapka çok sert bir şapka o

where did you get that hat where did you get that hat

şapkayı nereden aldın o şapkayı nereden aldın

i got it from a shop in church stretton yes you know what i i wish

onu kilise stretton'daki bir dükkandan aldım evet ne isterdim biliyor musun

i really hope one day someone will sponsor

gerçekten umarım bir gün biri çıkar Bu gösteriye sponsor olun,

this show there are so many opportunities

for businesses and brands to actually be mentioned here i mean there's your hat

işletmeler ve markalar için burada gerçekten bahsedilmesi için pek çok fırsat var, yani, şapkanız var,

tilly there's my hat adidas a well-known sports brand

işte benim şapkam, adidas tanınmış bir spor markası

there's my watch as well which by the way notice

ve benim saatim de var, bu arada

today please notice yes i have coordinated

bugün dikkat edin lütfen dikkat evet koordine ettim

coordinated everything so my watch and my t-shirt actually go together

her şeyi koordine ettim, bu yüzden saatim ve tişörtüm aslında bir araya geliyor,

that's a big world that's a big word in the world of fashion

bu büyük bir dünya, moda dünyasında büyük bir kelime,

is it coordinating sorry mr duncan we've got somebody at

koordine etmek mi, üzgünüm Bay Duncan, işte birileri var

work and we always it's always a bit of a

ve biz her zaman

something that we always have a bit of a joke about in front of this particular

bu her zaman biraz bir şeydir Bu belirli

person it's a lady at work um and when we meet up obviously we're

kişinin önünde her zaman bu kişinin iş yerindeki bir hanımefendi olduğu hakkında biraz şaka yaparız ve tanıştığımızda belli ki şu

not at the moment she always matches everything so her

anda değiliz o her zaman her şeyi eşleştirir, bu yüzden

shoes match her dress match she might have a ribbon in her

ayakkabıları kıyafetiyle eşleşir, bir kurdelesi olabilir.

hair or something a hair tied up with something everything

saçında ya da başka bir şeyde bir saç bir şeyle bağlanmış her şey uyuyor

matches a ribbon in her hair a ribbon in her hair where where was she

saçında bir kurdele saçında bir kurdele nereye

going to the local fair but but you know that's attention to

gidiyordu yerel fuara ama ama bilirsin ki

detail when you match so you've matched your orange stripy top

eşleştirirken bu ayrıntılara gösterilen özendir, bu yüzden turuncu rengini eşleştirdin

with the orange stripe in the street so my t-shirt my t-shirt and my watch

sokakta turuncu çizgili çizgili üst, bu yüzden tişörtüm tişörtüm ve saatim

are coordinated this is the only item of clothing that

matches this watch the only so really whenever i wear this

whenever i wear this watch i should actually wear this t-shirt

uyumlu bu tişörtü giy

but but i have nothing else that matches this well is anyone from lithuania

ama bende bununla iyi eşleşen başka bir şey yok litvanya'dan

watching hello lithuania lithuania because if you

merhaba lithuania lithuania izliyor çünkü eğer

are you may well recognize that watch because that's where it comes from it

öyleysen o saati iyi tanıyabilirsin çünkü oradan geldiği yer orası

does so this is this is a lovely gift a gift

yani bu çok güzel bir hediye

that steve bought almost two years ago can you believe it

Steve'in neredeyse iki yıl önce aldığı hediye buna inanabiliyor musun

because my birthday is in 10 days from now

çünkü doğum günüme bundan 10 gün sonra

well let's count russia in there because essentially

orada rusya'yı da sayalım çünkü aslında

uh well i wouldn't it the watch is made in lithuania but i think the company

saatin litvanya'da yapıldığını düşünmezdim ama şirketin

itself is russian okay so anyone from russia watching or

kendisinin rus olduğunu düşünüyorum tamam, rusya'dan veya litvanya'dan izleyen herkes aceleyle

lithuania do they do they build the watches in a hurry

yapıyorlar

because they're always russian

çünkü her zaman ruslar çünkü

thanks a lot thank you steve for that vote of confidence on my joke

çok teşekkürler steve şakama olan güven oyu için aksan elma

accent likes uh the apple tree the apple tree is lovely

ağacını seviyor elma ağacı çok güzel

would you like are you going to eat what are the apples they are disgusting i

olur yiyecek misin elmalar ne iğrençler

don't think they're ready just yet i think need to give i'll tell you

henüz hazır olduklarını düşünmüyorum sanırım vermem gerekiyor size

something mr duncan it is making my job of

bir şey söyleyeceğim bay duncan

mowing the lawn very difficult because there are so many dropping off do you

çim biçme işimi çok zorlaştırıyor çünkü o kadar çok dökülme var

notice that with apple trees i noticed many things

ki, elma ağaçlarında

especially on my body many things on my body are dropping off not only the

özellikle vücudumda birçok şey fark ettim, vücudumdaki birçok şey sadece elmalar dökülmüyor

apples or shrinking

veya küçülmüyor

no what happens is the apple produces uh obviously producer of the apples but i

hayır ne oluyor elma üretiyor uh açık bir şekilde elmanın üreticisi ama ben

think at some point if it's we went through a very dry period when

Bir noktada, eğer çok fazla suyun olmadığı çok kurak bir dönemden geçtiysek

there wasn't very much water and i think the apple tree must

ve sanırım elma ağacı

say to itself i've got too many apples here not enough water

kendi kendine burada çok fazla elmam var, yeterli su yok demeli,

i'm going to chuck some of them off and we

bazılarını atacağım. onları çıkar ve biz burada

you can break your ankle walking along here yes at the back of us

yürürken bileğini kırabilirsin evet arkamızda

and i have to clear them all up before i mow the lawn there must be about

ve çimleri biçmeden önce hepsini temizlemeliyim

10 every day should i get one mr duncan can't you just can't you just go

her gün yaklaşık 10 tane olmalı bir tane almalı mıyım Bay Duncan yapamaz mısın? '

over them with the lawnmower won't it just chop them up no it doesn't what

çim biçme makinesiyle üzerlerinden geçerseniz onları doğramaz mı hayır olmaz

happens is no because i my lawn i cut it quite high

çünkü ben çimim oldukça yüksek keserim bu yüzden

quite high so it uh all that happens is that

uh olan tek şey

the wheels bounce over them then they go rotten the apples and then they

tekerleklerin zıplamasıdır onlar sonra elmaları çürütürler ve sonra onlar onlar

they they you get patches in your grass where the rotten apple

çimlerinizde yamalar oluşur, çürük elma çimenlerin

uh decomposes on the grass and performs a brown patch

üzerinde ayrışır ve kahverengi bir yama oluşturur,

so you don't really have to clear them off so i'm going to get one mr duncan

böylece onları gerçekten temizlemenize gerek kalmaz, ben de alacağım bir bay duncan

okay let's have a look hmm eeny meeny miny moe

tamam bir bakalım hmm eeny meeny miny moe

don't do the rest of that please

geri kalanını yapma lütfen bu

so that's not quite ready yet no it looks like it's been eaten by worms

yüzden bu tam olarak hazır değil henüz hayır solucanlar tarafından yemiş gibi görünüyor bak şuna bak

look at that that is that is a very disgusting looking apple so

bu çok iğrenç görünen bir elma yani

even though people are admiring our apples

insanlar elmalarımıza hayran olsalar da

they are actually quite mealy we've been here seven years mealy yes

aslında oldukça unlular biz yedi yıldır buradayız unlu evet

that means they're sort of they've got nasty spots on them and

bu onların bir nevi üzerlerinde iğrenç benekleri olduğu ve

maybe insects growing inside them so i think inside this apple there

belki içlerinde böceklerin büyüdüğü anlamına geliyor bu yüzden bence bu elmanın içinde

might be a family of worms let's have a look

olabilir solucan ailesi olun bakalım

a family of worms living in there you see we've been here seven years we were

orada yaşayan solucan ailesi bakın yedi yıldır buradayız

quite excited when we came here that there was an apple tree oh we can

çok heyecanlandık buraya geldiğimizde elma ağacı varmış oh

have fresh apples but we've never in seven years we've

taze elma yiyebiliriz ama hiç olmadık yedi yıldır

never had i've never eaten one never had one that tastes nice

hiç yemedim tadı güzel olanını hiç yemedim

hmm i'm tempted to bite into it i'm gonna rub it on my leg

hmm onu ​​ısırmak için can atıyorum bacağıma süreceğim

don't get too excited that's what the uh it's like i'm about to bowl in cricket

fazla heyecanlanma işte böyle bir şey Ben kriket oynamak üzereyim, topu

isn't it they always rub it on on their legs on

bacaklarına, baldırlarına sürmüyorlar mı?

their thighs do they rub the ball they rub the

cricket ball on their thighs what about the other balls so that they

can get a bit of spin on it okay i have no idea what you're talking

üzerinde tamam, neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok,

about well it looks nice

güzel görünüyor

actually that is that looks i mean it does look

aslında bu öyle görünüyor yani öyle

it looks like actually it's not too bad that's okay it looks like a real apple

görünüyor ki aslında çok da kötü değil bunda sorun yok gerçek bir elma gibi görünüyor

but what does it taste like actually it's sweeter than i thought oh okay

ama aslında tadı nasıl düşündüğümden daha tatlı oh tamam

actually if if mr steve collapses tonight

aslında eğer bay steve bu gece

quite nice with some sort of food poisoning

bir çeşit gıda zehirlenmesiyle oldukça güzel bir şekilde çökerse

we know why okay steve we've got the chef's cut

neden olduğunu biliyoruz tamam steve şefin payını aldık

but you're eating all the worms what about all the wriggly wood

ama tüm solucanları yiyorsun peki ya oradaki tüm kıvrımlı tahtalar solucan

there aren't any worms really are you sure about that

yok gerçekten emin misin bu kadar yeter eşek

that's enough i'll leave it for the wasps

arılarına bırakıyorum tamam mı

okay or the squirrels oh my apple actually you know that was quite nice

oh okay sometimes you see the squirrel steve picking up the axles

in their teeth and they they run off with this giant apple

sincaplara mı dişlerinde bu dev elmayla kaçıyorlar

in their teeth i mean the size of an apple to to um

yani bir sincap için bir elma büyüklüğünde bu kadar büyük bir şeye

a squirrel it must be like having something this big

sahip olmak gibi olmalı

mustn't it i mean it's bigger than their head yes so you want about the scale

değil mi yani kafalarından daha büyük evet yani ölçeğini istiyorsunuz

the scale so so an apple to a squirrel must be huge

elmadan sincaba çok büyük olmalı

actually like a football it would be like us eating a melon

aslında bir futbol topu gibi bizim bir kavunu kesmeden yememiz gibi olur

without cutting it it's like you've got a melon in front of you and you you just

sanki önünüzde bir kavun var ve siz

sink your teeth into the melon we have a lot of things

dişlerinizi elimizdeki kavunun içine geçiriyorsunuz

to talk about steve we don't want to waste too much time because i will get

steve hakkında konuşacak çok şey var çok fazla zaman kaybetmek istemiyoruz çünkü

complaints people saying mr duncan your your live

insanlardan Bay Duncan canlı

streams are too long can you please make them shorter and

yayınlarınızın çok uzun olduğunu söyleyen şikayetler alacağım lütfen onları kısaltabilir misiniz ve

some people are saying mr duncan your live streams are too short yes i've

bazı insanlar canlı yayınlarınızın Bay Duncan olduğunu söylüyor çok kısa evet

noticed that can you make them longer i'm getting

fark ettim daha uzun yapabilir misin kafam

very confused i'm dizzy at the moment i'm dizzy because i don't

çok karışık şu anda başım dönüyor

really know what to do so we can either do two hours today or six

gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum bu yüzden ya bugün iki saat ya da

hours today so then two hours will be the short one

bugün altı saat yani o zaman iki saat kısa olacak

and six hours will be the long one jamila says

ve altı saat uzun olacak bir Cemile diyor ki

an apple a day keeps the doctor away except those apples that unfortunately

günde bir elma doktoru uzak tutar o elmalar dışında ne yazık ki

those apples i think those apples are liable to bring

o elmalar bence o elmalar doktoru eve getirmekle yükümlüdür

the doctor to the house to to pump mr steve's stomach out oh and

bay steve'in midesini pompalamak için oh ve

and hack leo here said newton is sitting

leo burada newton'un

under the apple tree he is of course isaac newton discovered apples

elma ağacının altında oturduğunu söyledi, o tabii ki isaac newton elmaları

before isaac newton before that apple fell on isaac newton's head

isaac newton'dan önce keşfetti o elma isaac newton'ın kafasına düşmeden önce hiçbir

there were no apples anywhere so isaac newton was the first

yerde elma yoktu bu yüzden isaac newton oydu

the first person to discover apples he was and if you don't believe that

elmayı ilk keşfeden kişi oydu ve eğer

look it up in wikipedia it's on there

wikipedia'da baktığına inanmıyorsan orada yazıyor

yes but that's very that's that's a very that's a very well observed uh

evet ama bu çok bu çok iyi gözlemlenmiş uh

well observed uh observation i couldn't think of another word there a

iyi gözlemlenmiş uh gözlem aklıma başka bir şey gelmedi kelime orada

well-observed observation nobody from russia anybody from russia

iyi gözlemlenmiş bir gözlem rusya'dan kimse rusya'dan kimse

watching or even better lithuania okay and then we

izliyor veya daha iyisi litvanya tamam ve sonra

can say do you recognize this watch do you

bu saati tanıyor musunuz,

recognize this watch if you are watching in lithuania

litvanya'da

or russia or anywhere on the planet earth

veya rusya'da veya dünya gezegeninin herhangi bir yerinde izliyorsanız bu saati tanıyor musunuz diyebiliriz

maybe yes so we are talking about latin words

belki evet latince kelimeler

and greek words steve you've got to stay with me now

ve yunanca kelimeler hakkında konuşuyoruz steve şimdi benimle kalmalısın

thank you mary we do have some content here to put out

teşekkürler mary burada ortaya koyacak bazı içeriğimiz var biz

we are the apple of mary's eyes that's super duper

mary'nin gözbebeğiyiz bu süper kandırıcı

so we have the sentence game coming later steve

bu yüzden cümle oyunumuz daha sonra gelecek steve

i've i've already promised a lot of things today you see so i've got to be

ben zaten bugün pek çok şey için söz verdim, görüyorsun yani ben olmalıyım, bunları doğru

you know we've got to make sure we do these things right get on with it

yaptığımızdan emin olmalıyız.

if we're promising things so we are looking at

now the english language seems as if it's just

Şimdi bakınca, İngilizce dili

created from from well maybe original words

belki de orijinal kelimelerden yaratılmış gibi görünüyor,

but you might actually be surprised to find out how many words in the english

ancak İngilizce dilinde kaç tane kelimenin

language are not original they weren't created to be

orijinal olmadığını öğrenince şaşırabilirsiniz, aslında İngilizce kelimeler olmak için yaratılmadılar.

english words they've actually been taken away or or

alınmış veya veya

they've derived from other languages and

diğer dillerden türetilmişler ve

two of the most common that you will find are

bulacağınız en yaygın iki tanesi, her şeyden önce,

well first of all we have greek root words now when we talk about root words

şimdi kök kelimeler hakkında konuştuğumuzda, bunların

it means where they come from the actual origin

gerçek kökeninden geldikleri anlamına gelen yunanca kök kelimelere sahibiz.

of a certain word as i said earlier it's a little bit like a tree growing so you

Daha önce söylediğim gibi, belirli bir kelime biraz büyüyen bir ağaç gibidir, bu nedenle dilin

have the roots of the language and then as it grows it

köklerine sahipsiniz ve sonra büyüdükçe

moves out and lots of new words are created

dışarı doğru hareket eder ve bu kök kelimelerden birçok yeni kelime yaratılır,

from those root words so let's have a quick look shall we

bu yüzden hızlı bir göz atalım mı

steve so we have the root word we have the meaning and also some

steve yani kök kelimeye sahibiz anlamına sahibiz ve ayrıca

examples of how those things are actually used

bu şeylerin gerçekte nasıl kullanıldığına dair bazı örneklere sahibiz bu

so we're going to have a look right now this is something we will go through

yüzden şimdi bir göz atacağız bu çok hızlı bir şekilde üzerinden geçeceğimiz bir şey,

very quickly i know some people don't want to hear

biliyorum bazı insanlar bunu yapmak istemiyor bunu duydum

this

i don't know why i think it's quite an interesting subject to be honest

neden bilmiyorum çok ilginç bir konu dürüst olmak

so take a look at the screen steve you can't please everyone all the time now

gerekirse ekrana bir bak steve herkesi her zaman memnun edemezsin artık

if you try to please everyone you end up pleasing no one i like that

herkesi memnun etmeye çalışırsan sevdiğim kimseyi memnun edemezsin o

one right i'm uh i'm my eyes are glued to the

doğru ben uh ben gözlerim ekrana yapıştırılmış bayım

screen mister okay then so here's a good

tamam o zaman işte iyi bir

example so we have the root which comes from greek

örnek yani yunancadan gelen kökümüz var

and t you will see anti used at the start or the beginning of

ve anti'nin birçok kelimenin başında veya başında kullanıldığını göreceksiniz

many words anti and its meaning

anti ve anlamı kelimenin

literally is against to be against something so you might also say opposing

tam anlamıyla bir şeye karşı olmak demek, yani karşı çıkmak da

would you say yeah as the opposite you mean well there's no

diyebilirsiniz, evet, tam tersi demek istiyorsunuz yani

the same meaning so to be against something is

aynı anlamı yok yani bir şeye karşı olmak

maybe the opposite you are pushing in the opposite direction

belki tam tersidir, ters yöne doğru itiyorsunuz

so anti literally means against and you will see

yani anti kelimenin tam anlamıyla karşı anlamına gelir ve

anti in many words and you can see some examples there

birçok kelimede anti'yi göreceksiniz ve

on the screen right now for example anti-bacterial

şu anda ekranda bazı örnekler görebilirsiniz, örneğin anti-bakteriyel

so something that will prevent bacteria from growing or spreading

yani bakterilerin büyümesini veya

things that you put on your hands we all know at the moment

elinize koyduğunuz şeyleri yaymasını önleyecek bir şey, hepimiz biliyoruz. Şu anda

you don't need me to tell you that at the moment we are all using

hepimiz

antibacterial cream or gel on our hands during these crazy

bu çılgın zamanlarda ellerimize antibakteriyel krem ​​veya jel kullandığımızı söylememe gerek yok,

times you might also have antidote you can see

panzehiriniz de olabilir orada görebilirsiniz

it there antidote so an antidote is

panzehir yani panzehir

the thing that makes whatever is troubling you

her şeyi yapan şeydir. sizi rahatsız eden

a disease an illness it is the cure for something

bir hastalık bir hastalık bir şeyin tedavisidir

the anti the opposite to that condition that you've got

bu durumun karşıtı

yes and of course we have the last one antithesis which is often used to mean

evet ve tabii ki son bir antitezimiz var ki bu genellikle tam tersini ifade etmek için kullanılır

the opposite so it is the the meaning of something it

yani bir şeyin anlamıdır

is the opposite of that thing so anti is often used

o şeyin tam tersi yani anti genellikle

at the start of english words but its origin uh it's actually a greek

ingilizce kelimelerin başında kullanılır ama aslında yunanca

origin would you call it a prefix you can call it a prefix yes and it says

kökenlidir buna önek diyebilir misiniz önek evet diyebilirsiniz ve

anything that goes at the start of a word quite often we have

başında geçen her şeyi söyler bir kelime oldukça sık olarak

words or parts of words maybe sometimes another word which of

kelimelerimiz veya kelime parçalarımız olur belki bazen başka bir kelime tabii ki

course we describe those as compound words here's another one

bunları bileşik kelimeler olarak tanımlarız işte bir tane daha,

so now you can see what i'm actually doing here

yani şimdi burada gerçekte ne yaptığımı görebilirsiniz

and here's another one oh yes ast which of course is star

ve işte bir tane daha oh evet ast tabii ki hangisi yıldız

star oh i didn't know that yeah so this of course comes once again for

yıldız oh bunu bilmiyordum evet bu yüzden bu tabii ki bir kez daha geliyor çünkü

from greek it is a root word that is to say that from that you

Yunancadan geliyor, yani bundan

you create other words so est

başka kelimeler yaratıyorsunuz yani est

or aster and of course you could actually see the word star

veya aster ve tabii ki kelimeyi gerçekten görebiliyordunuz yıldız bunun

how that would come from that word so esther

o kelimeden nasıl geldiğini yani esther

star so you can see how over the years that would be be changed or altered

yıldızı böylece yıllar içinde nasıl değişeceğini veya değiştirileceğini görebilirsiniz yıldız

star so all those words there asteroid astronomy astronaut

yani tüm bu kelimeler var asteroit astronomi astronot bunun

you if you knew that that was if you didn't know what those words meant

olduğunu bilseydiniz bunların ne olduğunu bilmeseydiniz kelimeler,

ast you would think it was something to do with the stars or

bunun yıldızlarla veya uzayda yukarıyla ilgili bir şey olduğunu düşünmeniz anlamına geliyordu, peki ya

up in the in space what about asterisk um well i think that's a completely

yıldız işareti um peki bence bu tamamen

different okay that's a completely different word

farklı tamam bu tamamen farklı bir kelime

just because a word starts with that doesn't mean that's where it originates

sadece bir kelimenin bununla başlaması, bunun orası anlamına gelmez nereden geliyor

from and that's the interesting thing so it

ve ilginç olan da bu, bu yüzden

can catch you out sometimes some words do start with

sizi yakalayabiliyor bazen bazı kelimeler

those letters but it doesn't necessarily mean it originates from the same place

bu harflerle başlıyor ama bu ille de aynı yerden geldiği anlamına gelmiyor

it's an asterisk i can't think now is it is it a sort of a starry shape

bu bir yıldız işareti şimdi düşünemiyorum bir çeşit mi yıldızlı bir şekil

an asterisk yes sort of that sort of shape yes it is like a

bir yıldız işareti evet bu tür bir şekil evet

little well it does look like a star so maybe it is related

biraz kuyu gibi bir yıldıza benziyor bu yüzden belki akrabadır

but i'm not going to say it is just it could be just in case it isn't

ama öyle demeyeceğim sadece ne olur ne olmaz diye olabilir 't

but yes that is an interesting point steve

ama evet bu ilginç bir nokta steve

it had to happen eventually

sonunda olması gerekiyordu

here's another one oh i think this one's easy

işte bir tane daha oh bence bu kolay kuyu

well in this sense means water so you are relating anything to

bu anlamda su anlamına geliyor yani herhangi bir şeyi suyla ilişkilendiriyorsunuz

water something that is related to

water something that is derived from water something where water

suyla ilgili bir şey sudan türetilen bir şey suyun

is stored or kept so yes accu and of course we have

depolandığı veya tutulduğu yer yani evet acc ve tabii ki akvaryumumuz var evet akvaryum

aquarium yes aquarium a place where water is stored

for animals such as fish to swim around it

balık gibi hayvanların etrafında yüzmesi için suyun depolandığı bir yer

and also aquatic as well something anything to do with the water

ve ayrıca su ile ilgili herhangi bir şey su ile ilgili bir şey

so in that sense aquatic is referring to anything

yani bu anlamda su sudaki herhangi bir şeye atıfta bulunmak

in the water something related to water something that takes place maybe sport

su ile ilgili bir şey gerçekleşen bir şey belki spor yani

so there are some types of sport

bazı spor türleri vardır, oynayabileceğiniz

there are lots of water sports that you can play so aquatic sports

birçok su sporu vardır bu nedenle su sporları yani

so if you see aqu or aqua then you know that it's connected with

aqu veya aqua görürseniz bunun bağlantılı olduğunu bilirsiniz

water water so aquatic i've got some water

su su çok sulu burada elimde biraz su var

here in my hand and the final one there is

ve sonuncusu

aqualung an aqualung is something you can use to

aqualung ve aqualung su altında nefes almak için kullanabileceğiniz bir şeydir,

breathe under water so it is a lung that you can

bu nedenle ağzınıza bağlayabileceğiniz bir akciğerdir

connect to your mouth and it will allow you

ve size izin verecektir.

to breathe under water so i i always find this

suyun altında nefes almak bu yüzden bunu her zaman

fascinating i remember many years ago i used to have an old dictionary

büyüleyici bulurum bunu hatırlıyorum yıllar önce evde eski bir sözlüğüm vardı

at home we are going back many years and i used to love

yıllar öncesine gidiyoruz ve

browsing through the dictionary i would just look through the dictionary

sözlükte gezinmeyi severdim sadece sözlüğe bakar

and browse lots of different words and i was always fascinated how

ve birçok farklı şeye göz atardım kelimeler ve ben her zaman

certain words would appear in so many other words

belirli kelimelerin

even if they were completely unrelated we've got some other suggestions from

tamamen ilgisiz olsalar bile diğer birçok kelimede nasıl göründüğüne hayran kaldım, buradaki insanlardan başka önerilerimiz var

people here aquaman aquaman yes which is a cartoon

aquaman aquaman evet bu bir çizgi film

character obviously a man that goes underwater he's a superhero

karakteridir belli ki su altına giren bir adam o bir süper kahraman

yes we've also got hydro uh aqua equals hydro says uh

evet bizde de hidro uh aqua eşittir hidro var diyor uh

ts that's it that's a yes that's another one that that will be used at the start

ts bu bu bir evet bu

of a word maybe hydro is hydro greek or is that uh well i

bir kelimenin başında kullanılacak başka bir kelime belki hidro hidro yunancadır ya da bu uh peki ben

might be coming onto that i might be coming on

geliyor olabilirim bu i olabilir buna daha sonra geleceğiz

to that later on yes if you see hydro in front of a wood

evet, bir ahşabın önünde hidro görürseniz

you know that that's to do with water as well

bunun suyla da ilgili olduğunu bilirsiniz

here's another one auto so again auto this is this is once again

işte başka bir auto yani yine auto bu yine Yunanca

a greek root word so auto refers to

bir kök kelimedir bu yüzden auto kendi

self self so when you see words like automatic so automatic means something

kendine atıfta bulunur bu nedenle otomatik gibi kelimeleri gördüğünüzde, otomatik olarak kendi başına yapılan bir şey anlamına gelir,

that is being done by itself so on its own

yani kendi kendine

by its self automatic it is being done by itself it needs

otomatik olarak yapılır,

nothing else to to operate it or to work it and you have

onu çalıştırmak veya çalıştırmak için başka hiçbir şeye ihtiyaç duymaz ve otomatikleştirmeniz

automate automate is to make something become self-functioning

otomatikleştirmektir. bir şeyi kendi kendine işleyen hale getirin

you automate something i suppose you might say steve over the years

bir şeyi otomatikleştirin sanırım yıllar boyunca steve diyebilirsiniz

automation has caused a lot of problems around the world

otomasyon dünya çapında pek çok soruna neden oldu

as machines take over doing certain jobs there is a lot of automation automate

çünkü makineler belirli işleri devraldı çok fazla otomasyon var otomatikleştirin

you are giving maybe a task to a machine to carry out instead of a person doing

belki bir görev veriyorsunuz makineyi bir kişinin yapması yerine gerçekleştirmesi

it and of course we have autobiography as well an autobiography

ve tabii ki otobiyografimiz de var,

that is a story about a person's life written

bir kişinin hayatını konu alan bir otobiyografi yani

by the subject itself so maybe a famous man or woman will write a story of their

konunun kendisi tarafından yazılmış yani belki ünlü bir erkek ya da kadın kendi hayatının bir hikayesini yazacaktır.

own life it is their autobiography

otobiyografileri

or autobiograph that is the actual story itself mary has said automotive

veya otobiyografileri, asıl hikayenin kendisi mary dedi otomotiv

yes automotive again i believe that refers to things move

evet otomotiv yine bunun hareket eden şeylere atıfta bulunduğuna inanıyorum,

that move so maybe things that push something along or pull something along

bu yüzden belki bir şeyi ilerleten veya bir şeyi çeken şeyler,

such as i would say steam trains well an automobile yes and of course

örneğin buharlı trenler iyi bir otomobil evet ve tabii ki muhtemelen

probably the most obvious one the automobile the car

en bariz olanı otomobil araba otomobil motor tarafından

automobile it's something pulled along by an engine

çekilen bir şey

i think so so yeah again another good one

bence öyle yani evet yine iyi bir

let's bring another one up so you can see what we're doing now how

tane daha açalım da şimdi ne yaptığımızı görebilesiniz yunanca

greek root words ah no i think this is quite an

kök kelimeler ah hayır bence bu oldukça

interesting one steve because this is actually a word that is

ilginç bir steve çünkü bu aslında çeşitli şekillerde sıklıkla kullanılan bir kelime aslında

often used in various ways in fact there's probably

one very famous way in which this particular word is used but the

bu kelimenin kullanıldığı çok ünlü bir yol var ama

word biblio biblio simply means book

biblio biblio kelimesi basitçe kitap anlamına geliyor

and that's why i suppose you have what people consider

ve sanırım bu yüzden insanların bizim fikrimizi vermediğini düşünüyoruz

not not necessarily us we are not giving our opinion

but they say the great book the great book the bible you see

ama harika kitap harika kitap İncil'i gördüğünüzü söylüyorlar,

so the bible is seen as as the original story or the original book hence bible

bu nedenle İncil orijinal hikaye veya orijinal kitap olarak görülüyor, bu nedenle İncil yani

so biblio means book you might say a bibliophile

biblio kitap anlamına geliyor diyebilirsiniz. bibliophile

a bibliophile is a person who is crazy about reading books if you see file in

bibliophile, kitap okumaktan deli olan bir kişidir, herhangi bir şeyde dosya görürseniz, bu, sevdiğiniz

anything that means that something that you like yes or attraction

bir şey anlamına gelir, evet veya cazibe

yes so again that that also is used from an an ancient word so biblio

evet, yani bu aynı zamanda eski bir kelimeden de kullanılır, yani biblio

biblio a book a crazy person who well not a crazy

biblio bir kitap deli bir kişi Pekala deli değil,

person a person who is crazy about books okay

kitaplara deli olan biri tamam

here's another one and pedro by the way is giving us lots of

işte bir tane daha ve bu arada Pedro bize bir sürü çiçek veriyor

flowers today oh that's nice we've got lots of flowers

oh bu ne güzel bizde bir sürü çiçek var

so thank you very much i'm not sure if my hay fever will agree

o yüzden çok teşekkür ederim benim olup olmadığından emin değilim saman nezlesi buna katılacaktır

with that

here's another one steve we've got autoimmune disease

işte bir tane daha steve otoimmün hastalığımız var

going back to another one yes yes self a self

diğerine geri dönüyor evet evet kendi kendine kendi

a self self-actuating defense so the defense in your

kendini harekete geçiren bir savunma yani

in your own body so the defense that fights off

kendi vücudundaki savunma yani

viruses or bugs is is attacking you hmm so the disease itself is attacking your

virüslerle veya böceklerle savaşan savunma size saldırıyor hmm yani hastalığın kendisi otoimmün sisteminize saldırıyor

autoimmune system and there are many illnesses that can do

ve bunu yapabilen pek çok hastalık var

that here's another one steve bio bio once again

işte bir tane daha

some people might not realize where this actually comes from so when we say

bio we mean life we are talking about life itself so maybe the creation of

hayatın kendisinden bahsediyorsunuz yani belki hayatın yaratılması hayatın

life the formation of life to live your biography

oluşumu yaşamak için biyografiniz

is the story of a person's life biology yes biology though

bir insanın hayat hikayesidir biyoloji evet biyoloji

you can study of living things yeah because you you did

canlıları inceleyebilseniz de evet çünkü yaptınız

you studied biology at university so study of living things biodegradable

üniversitede biyoloji okudunuz yani yaşamak üzerine çalışınız biyolojik olarak parçalanabilen şeyler

uh which is uh which is living things that uh

uh hangi canlılar uh

or anything that degrades on its own due to

veya bakteriler ve mantarlar nedeniyle kendi kendine bozulan herhangi bir şey

bacteria and and fungus uh breaking it down so so something that

onu parçalıyor yani var olan bir şey

exists that can be broken down or absorbed

parçalanabilen veya

naturally yes so in other words what that's saying is something that breaks

doğal olarak emilebilen evet yani başka bir deyişle ne diyor bozulan bir şey

down breaks down due to life so in other

yaşam nedeniyle bozulur yani başka bir

words that life is bacteria is maybe little insects

deyişle yaşam bakteridir belki küçük böcekler

fungus uh breaking things down so yes that's very good mr duncan

mantar uh bir şeyleri parçalamak yani evet bu çok iyi bay duncan

here's another one we will be looking we are going to look at some latin ones

işte bir tane daha bakacağız bazı latince olanlara bakacağız bu

by the way not just greek we will be looking at latin as well for those

arada sadece yunanca değil

who really love latin biodiversity says diana

latin biyoçeşitliliği gerçekten sevenler için latince'ye de bakacağız diana

the diversity of life all the different types of life

hayatın çeşitliliği var olan tüm farklı yaşam türleri

that are out there here's another one chrome again you might not realize that

burada bir krom daha var yine

this actually originates from from greek chrome so when we say chrome

bunun aslında kaynaklandığını fark etmeyebilirsiniz yunan kromundan yani krom dediğimizde

we are talking about color color so color of any sort

renkten bahsediyoruz renk yani herhangi bir

color we are talking about chrome so you might say

renkten bahsediyoruz kromdan bahsediyoruz yani

monochrome so when you say monochrome or monochromatic what are we actually

monokrom diyebilirsiniz yani monokrom veya monokromatik derken aslında ne

saying yeah well mono means one so that there we go see it's very good

diyoruz evet peki mono bir demektir yani işte

to know these derivations which is why latin is very

bu türevleri bilmek çok iyi, bu yüzden latince

good as well because you can work out the meaning of

de çok iyi çünkü bunlardan kelimelerin anlamlarını çözebilirsin, yani

words from these so mono means one chromatic means color so

mono, tek kromatik, renk anlamına gelir, yani bu, kelimenin

that just means literally one color yes so it could be red or green

tam anlamıyla tek renk anlamına gelir, evet, bu yüzden olabilir kırmızı veya yeşil

and if you had polychromatic poly means many so it'd be many colors

ve eğer polikromatik olsaydınız, çok anlamına gelir, bu yüzden birçok renk olurdu,

maybe a rainbow you could describe a rainbow

belki bir gökkuşağı, bir gökkuşağı

polychromatic you could do yes and we have

polikromatikini tanımlayabilirdiniz, evet yapabilirdiniz ve bizde o

what's that second one steve see is that is that

ikinci nedir steve bakın, bu

phytochrome phytochrome see now now for me

fitokrom fitokrom şimdi bakın için şimdi ben anlamını bilmediğim

i don't mind admitting it if i see a word that i don't know the meaning of

bir kelime görürsem kabul etmekte bir sakınca görmüyorum

i will admit it i i'm not a person who has to hide and go

kabul edeceğim ben saklanıp gitmek zorunda olan biri değilim oh oh

oh oh i don't want to lose face by not knowing that word

itibarını kaybetmek istemiyorum o kelimeyi bilmiyorum

but i don't what what is what is phytochrome

ama fitokromun ne olduğunu bilmiyorum bakmadınız mı bay

didn't you look it up mr duncan i do you came on i did not

duncan ben geldim mi bende

i have about a hundred of these words you see fighter i think that's

bu kelimelerden yaklaşık yüz tane yoktu görüyorsun savaşçı sanırım

that's connected with uh living things i think might be wrong there but

bunun uh ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum canlılar orada yanlış olabilir diye düşünüyorum ama

uh yes will someone tell us the the meaning of phytochrome

evet birileri bize fitokromun anlamını anlatacak mı evet bence

yes i think it i think chlorophyll in plants is a phytochrome i don't know

bitkilerdeki klorofil bir fitokromdur

what might be wrong with it so it might it might actually be related to it might

bunun nesi yanlış olabilir bilmiyorum bu yüzden gerçekten olabilir bununla ilgili olabilir

be related to the color of plants so phyto what that must mean something

bitkilerin rengiyle ilgili olabilir yani fito ne anlama geliyor olmalı

that must be derived from a greek latin something like that

yunanca latinceden türetilmiş olmalı buna benzer bir şey

somebody will tell us please that's an interesting one

biri bize söylesin lütfen bu ilginç

so that's a word it's a specialist word don't forget sometimes in english

bir kelime bu yüzden bu bir uzman kelimesi unutma bazen ingilizcede

if you are teaching english or learning english quite often there will be words

eğer ingilizce öğretiyorsan veya ingilizce öğreniyorsan çok sık

that you rarely come across or even use

nadiren karşılaştığın hatta kullandığın kelimeler olacaktır

and the reason is because they're specialist words they are used

ve bunun sebebi uzman kelimeler olmalarıdır

in special fields or areas chroma therapy therapy due to

özel alanlarda veya alanlarda kullanılmaktadır kroma terapi

colors yes using using colors yeah uh you can do that because there are

renklerden dolayı terapi evet renkleri kullanarak evet uh bunu yapabilirsiniz çünkü

benefits of color therapy you know i don't know how well

renk terapisinin faydaları var biliyorsunuz bunun ne kadar sağlam olduğunu bilmiyorum

established that is but bella has given us hearts in many

ama bella bize birçok farklı renkte kalpler verdi

different colors so thank you very much that could be uh

bu yüzden çok teşekkür ederim bu olabilir uh

yes i won't i won't try and make up a word there some polychromatic

evet kazandım Bir kelime uydurmaya çalışmayacağım orada bazı polikromatik

hearts yes lots of lovely colours there very nice here's another one i think a

kalpler evet çok güzel renkler var çok güzel işte bir tane daha bence

lot of people phyto is from plants oh oh my goodness

birçok insan fito bitkilerden oh oh aman tanrım

really yes okay then so would that be similar

gerçekten evet tamam o zaman bu benzer olur mu

to photosynthesis well phyto yes i don't

fotosentez için iyi fito evet

know what phytochrome means no you think that would be uh if it's

fitokromun ne anlama geldiğini bilmiyorum hayır sizce bu

related to plants then it must refer to the chlorophyll

bitkilerle ilgiliyse o zaman

which is green that's it so it's it's it's talking about the pigment or the

yeşil olan klorofil anlamına gelir o yüzden bitkilerin pigmentinden veya renginden bahsediyor

colour of plants yes it's related to the colour of plants

evet bitkilerin rengiyle ilgili

okay wow that's amazing i feel good can i just

tamam vay canına bu harika iyi hissediyorum kendimi

take a little moment here to congratulate

tebrik etmek için biraz zaman ayırabilir miyim

myself oh for piecing that together so you can

oh bunu bir araya getirdiğim için bazen yapabilirsin bazen

sometimes if you know the root words

kök kelimeleri bilirsen

sometimes it's very easy to come to the conclusion of what the meaning of the

bazen sonuca varmak çok kolay kelimenin anlamının ne olduğuna dair

word is so that was a very good example of how

çok iyi bir örnekti, kelimenin ne anlama geldiğini bilmeden

you can piece together the meaning of a word without actually knowing what the

bir kelimenin anlamını nasıl bir araya getirebileceğinize dair çok iyi bir örnekti

word means because you recognize parts of the word yes so phyto means

çünkü kelimenin bazı kısımlarını tanıyorsunuz evet yani phyto

plants chrome so it relates to the color of plants i

bitkiler krom anlamına geliyor yani ilgili bitkilerin rengi

didn't plan that chlorophyll is green of course you have

Klorofilin yeşil olduğunu planlamamıştım tabii ki

lots of different pigments in plants so you've got red pigments yes all sorts of

bitkilerde pek çok farklı pigment var yani kırmızı pigmentleriniz var evet her türden

different pigments so yes it just refers literally to the

farklı pigmentler yani evet bu kelimenin tam anlamıyla bitkilerdeki farklı renkleri ifade ediyor.

different colors in plants

in the plant tissues here's another one steven and the chlorophyll being the

bitki dokuları işte bir tane daha steven ve yaygın olan klorofil

common one of course here's another one steve chrono or chrono

tabii ki işte bir tane daha steve chrono veya chrono

chrono oh i thought we'd have that one no okay

chrono oh ben onu alırdık diye düşünmüştüm hayır tamam hayır

no no time time as i understand i think it was the

zaman yok anladığım kadarıyla

the greek god the greek god of time chronos or kronos so i think that's

yunan tanrısı olduğunu düşünüyorum yunan zaman tanrısı kronos veya kronos yani bence

where that comes from i think what one came before the other

bunun geldiği yer bence birinin diğerinden önce geldiğini düşünüyorum önce

i'm going to assume that the god came first

tanrının geldiğini

and then the word pedro wants to read your autobiography mine not mine

ve sonra pedro kelimesinin senin otobiyografini okumak istediğini farz edeceğim benim değil benim değil

obviously just yours well i think yours is probably more

açıkçası sadece senin peki seninki muhtemelen

interesting than mine although i don't know i don't know about

benimkinden daha ilginç ama bilmiyorum bunu bilmiyorum

that maybe maybe one day i will write my my i will

belki bir gün benim

say my life on youtube by mr duncan

hayatımı söyleyeceğim youtube'da mr duncan internet

the ups and downs of being an internet sensation

olmanın iniş çıkışları bu arada

something i've never been by the way i've never been an international is

hiç olmadığım bir his bu arada asla uluslararası olmadım

greek it means plant okay yes i think we've ascertained that

yunanca bitki anlamına geliyor tamam evet sanırım

chronic you see so that's an interesting one

gördüğünüz kronik olanı belirledik yani bu ilginç bir şey

now you know a little bit of biology chronic so something chronic

artık biraz biyoloji kronik biliyorsunuz yani bir şey kronik

we often say something that is sudden or serious

genellikle ani veya ciddi bir şey söyleriz

an illness of some sort yes a chronic illness

bir tür hastalık evet kronik bir hastalık

yes so i'm just wondering how that relates to time so maybe it's it's

evet bu yüzden bunun zamanla nasıl bir ilişkisi olduğunu merak ediyorum bu yüzden belki de

saying that it's sudden so it occurs suddenly i know that and

bunun ani olduğunu söylüyor, bu yüzden aniden ortaya çıkıyor bunu biliyorum ve

quickly related to the word chrono yes well

hızlı bir şekilde ilgili krono kelimesi evet işte ben de bunu

that's what i'm trying to so maybe it's because of something

yapmaya çalışıyorum yani belki

happening suddenly and seriously so maybe it is saying that it it

birdenbire ve ciddi bir şey olmasından dolayıdır yani belki de

develops maybe an illness that develops in a very short time

gelişiyor demekti belki çok kısa sürede gelişip

and becomes serious chronic disease was one that uh

ciddi bir kronik hastalık haline gelen bir hastalıktı uh

you have for a long period of time an acute illness

uzun bir süredir akut bir hastalığınız varsa

acute illness is one that happens quickly that's it whereas a chronic

akut hastalık hızlı bir şekilde ortaya çıkan bir hastalıktır, oysa kronik bir

illness happens over a long period of time oh okay then so in other

hastalık uzun bir süre içinde ortaya çıkar oh tamam o zaman başka bir

words you've always got it so you might have a chronic chest

deyişle, her zaman bu hastalığa sahipsiniz, bu nedenle kronik bir hastalığınız olabilir. göğüs

infection yes so that means you are suffering from the chest infection for a

enfeksiyonu evet, yani çok uzun süredir göğüs enfeksiyonu çekiyorsun demektir,

very long time is it my imagination or are we being

benim hayal gücüm mü yoksa bizi mi

eaten by there are insects there are little thrips

yiyorlar böcekler var küçük tripler var

tiny little black thrips or thunderbugs yes we talked about this on friday

minik siyah tripler veya yıldırımlar evet bunu cuma günü konuştuk

uh they're a chronic pest yes they're always there they crawl

uh onlar kronik bir haşeresiniz evet her zaman oradalar

everywhere i think i think there might be some in my

her yere sürünüyorlar sanırım

underpants although i don't mind that one

iç çamaşırlarımda biraz olabilir ama

what chrono chrono is time chronic synchronize ah you see that's

krono krono olanın kronik zaman senkronizasyonu olduğunu umursamıyorum ah görüyorsunuz bu

interesting so synchronize you have the word crone

ilginç, bu yüzden senkronize edin sizde var kelime crone

in there or chrono so putting something with something else relating

or chrono yani zamanla ilgili başka bir şeyle bir şey koymak

to time so maybe you you have a watch and i have

yani belki senin bir saatin var ve benim de

a watch so we make sure that our watches

bir saatim var bu yüzden saatlerimizin

have the same time so yes we will synchronize

aynı zamana sahip olduğundan emin oluyoruz bu yüzden evet

our watches so they both show exactly the same time so i presume

saatlerimizi senkronize edeceğiz böylece ikisi de tam olarak göstersin aynı zamanda, bu yüzden

sync means the same sync must mean the same

senkronizasyonun, aynı senkronizasyonun aynı anlama gelmesi gerektiği

and then same time so yeah you're making two things

ve sonra aynı zaman anlamına geldiğini varsayıyorum, bu yüzden evet, iki

or three things all have all do exactly the same time at the same

veya üç şeyin hepsinin tam olarak aynı anda, aynı

and time and then at the end there you have

anda ve zamanda ve sonra sonunda orada olmasını sağlıyorsunuz.

chronicle again i would never think of that

tekrar tarihçeye sahip olmak bunu asla düşünmezdim

i would never think of that you say the word chronicle

tarih kelimesini söylediğinizi asla düşünmezdim

but in fact you're not really thinking of the meaning of the word

ama aslında kelimenin anlamını gerçekten düşünmüyorsunuz

but in fact you have a record of events yes so you are literally writing

ama aslında olayların bir kaydı var evet bu yüzden tam anlamıyla yazıyorsunuz

down or recording time it is the recording of events

kayıt veya kayıt süresi

like a diary yes it's interesting isn't it so events

günlük gibi olayların kaydedilmesidir evet ilginç değil mi yani olaylar yani

so even that word chronicle you are studying you are well not studying but

o kelime kroniği bile çalışıyorsun iyi çalışmıyorsun ama

you are looking at what happens around you over

zamanla çevrende olup bitenlere bakıyorsun

time and you are making some sort of record

ve yapıyorsun bir tür kayıt

and of course the earliest form of recording anything was

ve tabii ki herhangi bir şeyi kaydetmenin en eski biçimi,

tablets of stone well drawing in writing oh right yes so drawing on the old cave

taştan kuyu yazısıyla çizim tabletleriydi oh doğru evet yani eski

paintings cave paintings parts of australia you can go to

mağara resimlerinde çizim yapmak

australia and you can see some of the earliest drawings

thousands of years old or at least tens of thousands of years old that's it well

binlerce yaşında veya en az onbinlerce yaşındaysa iyi,

if they're exactly certainly if they were if they were made

eğer tam olarak öyleyseler, eğer

by human beings so yes so there chrono chrono or chrono

insanlar tarafından yapılmışlarsa, yani evet, yani krono krono veya krono var

so yeah i think that's that's an interesting point an interesting

yani evet bence bu ilginç bir nokta.

thing to actually look at we've got loads more greek words but i

aslında bakılması ilginç bir şey, bir sürü yunanca kelimemiz var ama bence

think really we should move on to latin yes

gerçekten latinceye geçmeliyiz evet

because we've got something else coming up as well

çünkü gelecek başka bir şeyimiz de var

we have the sentence game yes we want to play the sentence game i will be getting

cümle oyunumuz var evet cümle oyunu i oynamak istiyoruz

complaints you see

şikayetler alacaksın

latin root words here we go then latin that's it so latin mr duncan if

latince kök kelimeleri görüyorsun işte başlıyoruz o zaman latince işte bu kadar latince bay duncan eğer

you were clever i know when i went to school yes back in

zeki olsaydın biliyorum ben okula gittiğimde evet 70'lerde

the 70s the 1970s um

1970'lerde um

you could only learn latin you were only allowed to learn

sadece latince öğrenebilirdin sadece öğrenmene izin veriliyordu

latin if you were good at french interesting

latin fransızcada iyiysen ilginç

if you were if you were good at languages generally

eğer genel olarak dillerde iyiysen

then they would let you learn latin so normally you you you the the order that

o zaman latin öğrenmene izin verirlerdi yani normalde sen sen sen

you did at school was you learned french first

okulda yaptığın sıra önce fransızca öğrendin

yes because they're the nearest country to us

evet çünkü onlar en yakını ülke bize ve

and then if you were good at french they'd let you do german

sonra fransızcada iyi olsaydın almanca yapmana izin verirlerdi

and then if you were good at german and french they would let you do latin

ve sonra almanca ve fransızcada iyiysen latin yapmana izin verirlerdi

hmm i never got further than french no i've got to say if you want to really

gerçekten gösteriş yapmak istiyorsanız,

show off if you want to really show off in front

of other people use latin words there is one person in

diğer insanların önünde gerçekten gösteriş yapmak istiyorsanız latin kelimeler kullanın, özellikle latin kelimeleri kullanmayı seven bir kişi var,

particular who likes to use latin words we are talking about the

prime minister of this country so he likes to drop

bu ülkenin başbakanından bahsediyoruz, bu yüzden o da

latin words into his conversations or his speeches

latin kelimeler kullanmayı seviyor. onun konuşmaları veya konuşmaları

and and i think what you're doing when you do that you're trying to

ve ve bence ne yapıyorsun bunu yaptığında bunu yapmaya çalışıyorsun

you're trying to assume dominance you are saying

hakimiyet kurmaya çalışıyorsun diyorsun bak bak

look look how clever i am i'm i'm using latin oh look at me yes and for a

ne kadar zekiyim ben latince kullanıyorum oh bak ben evet ve

populist leader it's a very strange thing to do

popülist bir lider için yapılması çok garip bir şey

okay we're not that wasn't where i was going

tamam, gittiğim yerde değildik

leaders don't normally use it steve steve

liderler normalde bunu kullanmaz steve steve

that's just a passing comment mr duncan slightly controversial i haven't been

bu sadece geçici bir yorum bay duncan biraz tartışmalı ben olmadım

controversial for several weeks no it's very good well let's let's try and

birkaç haftadır tartışmalı hayır çok iyi hadi deneyelim ve

keep it like that shall we anyone who's been to one of these sort

öyle tutmaya çalışalım bu ülkede zengin ebeveynlerin çocuklarını gönderdikleri eaton harrow gibi bu tür klasik kolejlerden birine gitmiş olan bizler,

of classical colleges like eaton harrow

that rich parents send their children to in this country and you'll have them all

hepsine sahip olacaksınız.

in your country they will learn all the classical

ülkenizde latin tarihi gibi tüm klasik konuları öğrenecekler,

subjects like latin history all that sort of thing so yes

tüm bu tür şeyler, yani evet

and it is it is useful not essential but it is

ve bu yararlı, gerekli değil ama

useful

yararlı,

oh excuse me mr duncan that's that's my my

afedersiniz bay duncan, bu benim

my left arm now has whatever mr steve has i could have sneezed all over your

sol kolum şimdi bay steve'in sahip olduğu her şeye sahip

all over your equipment but i decided not to

ekipmanınızın her yerine hapşırabilirdim ama yapmamaya karar verdim buna bir cevap yok bence zaten

there's no answer to that i think i think something crawled up my nose

burnumdan yukarı bir şey süründü kabul edelim ki

anyway anyway yes it's it's useful because it helps you to understand the

meaning but it's not essential is it let's face it so latin is taught

latince öğretiliyor

but only in very posh elitist schools but most people now

ama sadece çok havalı elitist okullarda ama çoğu insan artık

don't even bother most people don't even bother to learn

zahmet etmiyor bile çoğu insan bugünlerde ingilizce öğrenme zahmetine bile girmiyor bunu

english nowadays when you think about it here we go then

düşündüğünüzde işte başlıyoruz o zaman

steve we've got to move on yes i have to be firm so once again we

steve taşınmalıyız evet, kararlı olmalıyım, bu yüzden bir kez daha

have latin this time so i i didn't want a favor

bu sefer Latince'ye sahibiz, bu yüzden bir iyilik istemedim, görüyorsunuz ya,

you see i didn't want to favor greek so i thought we would have to

Yunanca'yı tercih etmek istemedim, bu yüzden

have some latin i don't want to upset the italians you see

biraz Latince yapmamız gerektiğini düşündüm, üzülmek istemiyorum Gördüğünüz İtalyanlar

so here we go

işte başlıyoruz keşke

i wish i could do this quicker ah this is it

bunu daha hızlı yapabilseydim ah bu

ab ab ab so this is actually a very simple word

ab ab ab yani bu aslında çok basit bir kelime

two letters ab but quite often used as a prefix to many words

iki harfli ab ama çoğu zaman belki tersini veya tersini söyleyen birçok kelimenin ön eki olarak kullanılır

that are saying maybe the opposite or something that is pushing in an

opposite direction you might say so the meaning the meaning of ab

zıt yöne doğru iten bir şey diyebilirsiniz, bu yüzden

in its latin use is move away you are moving away so abstract the word

latince kullanımında ab'nin anlamı uzaklaşmaktır, o kadar soyut uzaklaşıyorsunuz ki, soyut kelimesi gerçeklikten

abstract means you are moving away from reality

uzaklaşıyorsunuz demektir,

something that might seem nonsensical or strange or weird or something bizarre

saçma , garip veya tuhaf görünebilecek bir şey ya da

is abstract like your live lessons

canlı dersleriniz gibi tuhaf bir şey soyut,

some people say that i am very i am very abstract you might think of certain

bazı insanlar ben çok soyutum diyor,

artists who who used abstract

soyut

forms of painting there are many yes sort of distorted reality almost

resim biçimleri kullanan bazı sanatçıları düşünebilirsiniz, pek çok evet, çarpık gerçeklik var, neredeyse bu yüzden neredeyse

so you are moving away from that which is real so you are creating

uzaklaşıyorsunuz. gerçektir, yani

something that has reality but you are somehow turning the reality

gerçekliği olan bir şey yaratıyorsunuz ama bir şekilde gerçeği çeviriyorsunuz, gerçeği büküyorsunuz,

around you're twisting the reality hence abstract

so an abstract painting is a painting of something

dolayısıyla soyut yani soyut bir resim bir şeyin resmidir

but it's not it's not the classical type of painting where you draw exactly what

ama bu, tam olarak ne çizdiğiniz klasik resim türü değildir.

you see no it's it's a distorted form

görüyorsun hayır bu çarpık bir biçim

maybe even your own perhaps even your own interpretation

belki seninki bile belki senin kendi

of reality can be abstract would you say van gogh

gerçeklik yorumun bile soyut olabilir van gogh mu

or van gogh i'm not an abstract painter would you say

yoksa van gogh mu dersin ben soyut bir ressam

i wouldn't i wouldn't say i would say he's more

değilim söyler misin söylemezdim ben demezdim onun daha çok

an impressionist because you are you are taking

izlenimci olduğunu söylerdi çünkü sen

reality but you are i i think it depends on on the form of the painting

gerçeği alıyorsun ama bence bu resmin biçimine

or the type of material or your style of actually doing it so there is a slight

veya malzemenin türüne veya onu gerçekten yapma tarzına bağlı, bu yüzden orada küçük bir fark var

difference there maybe somebody could give us an example

belki birileri verebilir bize

of an abstract painter well i think there are quite a

bir soyut ressam örneği eh sanırım

few on there i'm thinking of somebody but i can't remember their name

orada epeyce var birini düşünüyorum ama adını

abnormal well i always thought salvador dali you see

anormal iyi hatırlayamıyorum hep

that's the one i was thinking salvador dali was an abstract

soyut

painter he would take common items or objects and

ressam sıradan nesneleri veya nesneleri alır ve

create his own version and once again you are using reality but you

kendi versiyonunu yaratırdı ve bir kez daha gerçekliği kullanıyorsunuz ama

are somehow turning it or twisting it so darli was was a very

bir şekilde onu döndürüyor veya büküyorsunuz, bu yüzden darli çok

famous absent

ünlü bir yokluktu

you're not there anymore that's it to vanish to disappear

artık orada değilsiniz, yok olmak için bu kadar

if you're absent from school or absent from this live stream

Okulda yoksan veya bu canlı yayında yoksan,

it means you're not here you've moved away you've gone away

burada değilsin demektir, taşındın, gittin,

i think that refers also to the the sense of scent which is which is to be

sanırım bu aynı zamanda

arriving or to be there so absent is to be away or or not

gelmekte olan veya gelecek olan koku alma duyusuna da gönderme yapıyor. orada olmak çok yok olmak, orada olmak ya da olmamaktır

there and of course abstain yes so abstain means you

ve tabii ki çekimser olun evet yani çekimser olmak, sizsiniz anlamına gelir,

you you you can do something if you want but you prefer

isterseniz bir şeyler yapabilirsiniz ama yapmamayı tercih edersiniz

not to do it yeah so if you go on no i was gonna say if you were a person if

evet, yani devam ederseniz hayır, eğer istersen diyecektim bir insan olsaydınız,

you drink alcohol you might decide to

alkol kullanıyorsanız,

abstain to move away from drinking alcohol for a period of time or

bir süreliğine alkolden uzaklaşmak için çekimser kalmaya karar verebilirsiniz veya

forever abstain maybe there is a vote taking

sonsuza kadar çekimsersiniz, belki bir oylama yapılıyor

place but you you would prefer not to to

ama siz her iki şekilde de oyunuzu kullanmamayı tercih edersiniz

cast your vote either way yes don't i think the thing that we've

evet hayır Bence dikkat etmemiz gereken şey,

got to be careful of is that not all words beginning with a b

a ile başlayan tüm kelimelerin

are necessarily going to mean to move away from that's it

mutlaka ondan uzaklaşmak anlamına gelmeyeceği,

yes so some people aren't giving it words

evet, bu yüzden bazı insanlar ona

beginning with a b but it doesn't necessarily mean

b ile başlayan kelimeler vermiyor ama öyle değil

moving away from it's also worth mentioning that there are many other

things that can influence the english language so we are talking about

ingilizceyi etkileyebilecek başka birçok şey olduğunu da belirtmekte fayda var, bu yüzden

a very wide selection i was going to show an excerpt from one of my

çok geniş bir seçimden bahsediyoruz,

lessons where i talk all about this but because time

tüm bunlardan bahsettiğim derslerimin birinden bir alıntı gösterecektim ama çünkü zaman

look at time my my kronos has completely run away with me you're

bak zaman benim kronlarım tamamen benimle kaçtı

you're you're you're greek god of time yes

your chronometer yes he doesn't want to spend too much time

here you see a b to move away ab ab so there are many words we can use

ab ab yani kullanabileceğimiz birçok kelime var

we'll we'll have a look at a couple of more

birkaç tanesine daha bakacağız

there are so many you see and then we're going to play the sentence game

çok fazla var ve sonra cümle oyunu oynayacağız

are we not mr duncan we will be playing the sentence game in a few moments my

bay duncan değil miyiz oynayacağız cümle oyunu birkaç dakika sonra benim bu arada

by the way my my tongue is starting to hurt

dilim acımaya başlıyor

so van gogh or van gogh depending on van gogh

yani van gogh'a bağlı olarak van gogh veya van gogh İngiltere'de

there's various ways that people pronounce that word in the uk

insanların bu kelimeyi telaffuz etmesinin çeşitli yolları var

uh were impressionists you were right mr duncan

uh izlenimcilerdi siz haklıydınız bay duncan bu yüzden

so giving an impression of what reality looks like yeah

gerçekliğin neye benzediği izlenimi evet

but not exactly reality that normally refers more to the medium

ama tam olarak gerçeklik değil, normalde daha çok sanatçının ortamına atıfta bulunur,

of the artist so van gogh van gogh or van gogh

bu nedenle van gogh van gogh veya van gogh

would often put the paint on almost as thick

genellikle boyayı

as the thing that he was actually painting you could actually almost touch

neredeyse gerçekte çizdiği şey kadar kalın sürerdi.

his painting and feel the shape of the actual thing he was painting

resmine dokunun ve resmini yaptığı gerçek şeyin şeklini hissedin bunun

sorry about that

için üzgünüm

i do go on sometimes yes that's the the use of prefixes is interesting because

bazen devam ediyorum evet bu öneklerin kullanımı ilginç çünkü

depending on when that word first came into use will determine

o kelimenin ilk ne zaman kullanıldığına bağlı olarak

whether that prefix will apply to it or not because if

o önekin ona uygulanıp uygulanmayacağını belirleyecek ya da değil, çünkü

people were using that particular prefix at the time to form words say

insanlar o sırada kelimeleri oluşturmak için o belirli öneki kullanıyorlarsa,

a thousand years ago they might they might use that same prefix but not

bin yıl önce aynı öneki kullanabilirler, ancak

sort of ten years ago to make a word but not refer to that meaning

on yıl önce bir kelime yapmak için değil, ancak önekin bu anlamına atıfta bulunmayabilirler.

of the prefix so yeah you can't always assume that because

evet, bunu her zaman varsayamazsınız çünkü bence

i think some you can if you if you saw chrono in front of something

bazılarınız,

that would always relate to time yeah it's like chronology

her zaman zamanla ilgili olacak bir şeyin önünde krono görürseniz evet, kronoloji gibi

yes you are talking about the order of events that they happened in so when we

evet, olayların meydana geldiği sıralardan bahsediyorsunuz.

talk about chronology or chronograph chronographical order you

kronoloji veya kronograf kronografik sıra hakkında konuşuyorsunuz

are talking about the order in which things

olayların meydana gelme sırasından bahsediyorsunuz

happened so yes it can happen and don't forget

yani evet olabilir ve unutmayın

the english language is around a thousand years old

ingilizce dili yaklaşık bin yaşındadır

so you you can see now how in the early days

bu yüzden şimdi ingilizcenin ilk günlerinde nasıl olduğunu görebilirsiniz.

of english as english was being formed when we talk about early english middle

erken ingilizce hakkında konuştuğumuzda ingilizce oluşuyordu orta

english you can see how those influences stayed

ingilizce bu etkilerin nasıl kaldığını görebilirsiniz

they didn't actually go away they they still exist now

aslında yok olmadılar

a thousand years later so it is quite interesting

bin yıl sonra hala varlar yani

somebody mentioned earlier we've discussed this before

daha önce birisinin bahsettiği oldukça ilginç bunu daha önce tartışmıştık İçinde fransızca olan

the reason we've got a lot of words with with french in them

birçok kelimemizin olmasının

is because of william the conqueror yes history because of history yes whoever

nedeni fatih william yüzünden evet tarih tarih yüzünden evet

whoever invades you and has taken you over in the past will have introduced a

sizi kim işgal ettiyse ve geçmişte sizi kim ele geçirdiyse onun dilinin çoğunu tanıtmış olacak uh

lot of their language uh and that's what we're left

ve bu ne geriye

with that's the residual effect yes anyway of that i want to squeeze

kalan etki bu evet yine de bundan

some more and steve acer so something aso or acry

biraz daha sıkmak istiyorum ve steve acer yani aso veya acry

relates to bitter and this is coming from we are coming from latin now

acı ile ilgili bir şey ve bu şundan geliyor biz latin'den geliyoruz şimdi

latin root so maybe acrid something that is bitter or something

latin kökü yani belki buruk acı olan bir şey ya da

that has an unpleasant taste acrid taste

nahoş bir tadı olan bir şey buruk bir tat

or smell yes acrid and then of course acrimony yes

ya da koku evet buruk ve sonra tabii ki burukluk evet belki bir

maybe a divorce between a man and a woman they

erkekle bir kadın arasında boşanma olabilir artık

they decide that they can't stand each other anymore

birbirlerine dayanamayacaklarına karar verirler

they must part but they still hate each other

ayrılmaları gerekir ama yine de birbirlerinden nefret ederler yani

so acronymy is is hatred between normally a couple of people who are

kısaltma, normalde bir çift insan arasındaki nefrettir,

undergoing something bitterness bitterness or hate maybe between

acılık, acılık veya belki

a married couple and then eventually they

evli bir çift arasında nefret veya nefret ve sonunda

divorce exacerbate to make something worse to make

boşanırlar, bir şeyi daha kötü hale getirmek için daha da kötüleştirir, bir

something worse would you say yes definitely or

şeyi daha da kötüleştirmek için kesinlikle evet mi dersiniz,

yes to exacerbate something make something worse increase something

bir şeyi daha da kötüleştirmek için evet mi dersiniz? bir şeyi artır

yes yes so you're making something much worse than

evet evet yani olduğundan çok daha kötü bir şey yapıyorsun

it is well look at that we are coming up to half

iyi bak

past three now today's live stream has gone by so quickly

üç buçukta geliyoruz bugün canlı yayın o kadar çabuk geçti ki

i can't believe it so i i'm now waiting for all of the complaints

buna inanamıyorum bu yüzden şimdi bekliyorum Bay

saying mr duncan your your live streams are

Duncan'a dair tüm şikayetler, canlı yayınlarınızın

too long

çok uzun olduğunu

i don't know why because we we try to push have you noticed steve we always

bilmiyorum, çünkü zorlamaya çalışıyoruz, fark ettiniz mi steve, canlı yayınlarımıza her zaman birçok şey

try to push a lot of things into our live streams

eklemeye çalışıyoruz

but got to keep it lively current and uh absorbing for people watching

ama canlı tutmamız gerekiyor. ve uh izleyen insanlar için ilgi çekici ilgi çekici ilgi çekici şu

engaging engaging engaging that's the word of the moment

anın sözü bu,

what we are trying to do just like everyone on the television

tıpkı televizyondaki veya internetteki herkes gibi yapmaya çalıştığımız şey, sizinle etkileşim kurmak için elimizden gelenin

or on the internet we are trying our best to engage you

en iyisini yapıyoruz,

we want you to stay with us you see so we try to say things sometimes we do

bizimle kalmanızı istiyoruz, görüyorsunuz, bu yüzden biz bazen bir şeyler söylemeye çalış, umarım ilgini çekecek şeyler yaparız,

things that hopefully will engage you you will

feel as if you want to stick around for a while and see what these two

bir süre etrafta dolanmak ve bu iki

crazy men are up to engaging you in the remote environment anyway

çılgın adamın seni uzak bir ortamda nasıl meşgul ettiğini görmek isteyeceksin ki bu

which is uh is a very current phrase engaging your customers

çok güncel bir şey. Müşterilerinizin ilgisini çeken ifade,

if anyone's working from home at the moment during this

eğer şu anda bu salgın sırasında evden çalışan biri varsa ve

pandemic then and they're used to being in sales or

satışta olmaya veya

dealing with people their company will be involving you and

insanlarla uğraşmaya alışkınlarsa, şirketleri sizi dahil edecek ve

using a phrase probably remote engagement oh okay how to connect

muhtemelen uzaktan etkileşim oh tamam sizinle nasıl bağlantı kuracağız

with your uh customers that you previously would have gone to visit

? Daha önce yüz yüze ziyarete gideceğiniz müşteriler,

face to face how you can engage them through the internet and i think

onlarla internet aracılığıyla nasıl etkileşim kurabilirsiniz ve bence

nowadays well i suppose because so many people

bugünlerde iyi sanırım, çünkü artık pek çok insan

now are using the internet as a forms of communication

interneti bir iletişim biçimi olarak kullanıyor,

many people who never thought they would ever do it

pek çok insan asla kullanacağını düşünmedi

are now doing it look at your mother i know your mother mr steve's mother i

şimdi yapıyor annene bak anneni tanıyorum bay steve'in annesini

won't give her age away but she is just a little bit younger

yaşını ele vermeyeceğim ama o ingiltere kraliçesinden biraz daha genç

than the queen of england you see is that okay fine

görüyorsun o tamam tamam

okay i think i've actually mentioned it before now

tamam sanırım gerçekten yaptım daha önce bahsetmişti o bu bahçedeki

she's she's older than some of the trees in this garden

bazı ağaçlardan daha yaşlı evet evet

well i yes i think most of the trees are younger than my mother

bence ağaçların çoğu annemden daha genç

okay well in the garden so i lost my train of thought then by

tamam bahçede o yüzden düşünce trenimi kaybettim o zaman bu

the way technology a lot of people are using

arada teknoloji birçok insan

technology and they never thought they would ever use it including your mother

teknolojiyi kullanıyorlar ve anneniz de dahil olmak üzere onu kullanacaklarını asla düşünmediler

because she likes to chat with you god insects mr duncan i know they're a

çünkü o sizinle sohbet etmeyi seviyor tanrı böcekler bay duncan tam anlamıyla bir acı olduklarını biliyorum

pain literally here we go then would you like

işte başlıyoruz o zaman

to play the sentence game mr steve yes that's what everyone is waiting for it

cümle oyunu oynamak ister misiniz bay steve evet bu herkesin beklediği şey

is now harper's three look at that how precise is that harpist three

şimdi harper's three

pink has just seen the live stream so have we seen you before pink garden

three what a lovely name oh i see maybe you're new i think pink

garden maybe saw a recommendation for this live stream welcome pink

bahçe belki bu canlı yayın için bir tavsiye görmüş olabilir hoşgeldin pembe hoşgeldin

you are very welcome to be here all colors

burada olabilirsin tüm renkler

are accepted all colors are welcome including pink

kabul edilir tüm renkler hoşgeldin pembe

as well here we go steve let's play the sentence game

de dahil işte başlıyoruz steve

without any more delay

daha fazla gecikmeden cümle oyunu

we are playing the sentence game do you know what steve

oynayalım cümle oyunu oynuyoruz ne biliyorsun steve b'mi

i've lost my b have you i've lost my b can i go and get my b

kaybettim sen var mısın b'mi kaybettim gidip b'mi alabilir miyim

i can't find it so but i think i've left it around the corner

bulamıyorum ama sanırım köşede unuttum

i'll let you go and get your b mr dumb there is a reason why

gitmene ve almana izin vereceğim senin b bay aptal benim b'ye ihtiyacımın bir nedeni var

i need my b because because today can i explain that while you go and get

çünkü bugün bunu açıklayabilir miyim sen gidip b'ni alırken bu

your b

does it make you happy uh yes okay if it makes you happy steve let's do it

seni mutlu ediyor mu uh evet tamam tamam eğer seni mutlu edecekse steve hadi yapalım

okay so today's sentence game we are using the

tamam öyleyse bugünün cümle oyunu biz

letter b actually we don't need we don't need it

b harfini kullanıyoruz aslında ihtiyacımız yok ihtiyacımız yok

because there it is on the screen you can see it there you see

çünkü ekranda var onu görebiliyorsunuz orada görüyorsunuz

we are using the letter b today in the sentence game i hope you are

bugün b harfini cümle oyununda kullanıyoruz umarım biraz

ready to play some of these words might be easy you

oynamaya hazırsınızdır bu kelimelerden biri kolay olabilir, ben

see i can draw

çizebilirim,

we are using the letter b of course that might also be a drawing

b harfini kullanıyoruz tabii ki bu

of a very obese person or maybe maybe

çok obez bir kişinin çizimi de olabilir ya da belki

it's a picture of my buttocks you see oh okay well maybe two bald people

kalçamın bir resmidir, oh tamam pekala belki iki kel insanın

sitting in a chair or on the sofa so so that could be many things yes or

oturduğunu bir sandalye ya da kanepede yani bu pek çok şey olabilir evet ya da eğer

if you if you if you have it that way round

sizde bu şekilde varsa

i'm sure that's a greek letter is it i think so oh

eminim bu bir yunan harfidir bence öyle oh

so that's almost dolby is that the dolby sign as well

yani bu neredeyse dolby bu dolby işareti şu pekala

i don't know you know for the dolby sound for music

bilmiyorum dolby sesini müzik için müzik için biliyorsun sesi biliyorsun

for music you know sound i'm sure that looks a bit like that

eminim bu biraz öyle görünüyor

okay then a bit random shall we actually play the sentence

tamam o zaman biraz rastgele cümle

game i'm a bit distracted because i'm i've got insects crawling

oyunu oynayalım mı gerçekten dikkatim biraz dağıldı çünkü ben' üzerimde sürünen böcekler var

over me mr duncan okay i need some so you need some fly spray in here

bay duncan tamam biraz ihtiyacım var bu yüzden burada biraz sinek spreyine ihtiyacın var

well at least be thankful it's not me doing the same thing using the letter b

peki en azından şükret çünkü aynı şeyi b harfini kullanarak ben yapmıyorum

okay steve please we know the rules well you do

tamam steve lütfen kuralları iyi biliyoruz sen de yapıyorsun

but there might be some people who just joined us maybe you've been flicking

ama Aramıza yeni katılanlar olabilir, belki de

around or clicking on something you shouldn't

yapmamanız gereken bir şeye tıklıyorsunuz

have and now you are looking for some light

ve şimdi hafif bir

relief that pink garden for example won't know the rules for the sentence

rahatlama arıyorsunuz o pembe bahçe mesela cümle oyununun kurallarını bilmeyecek.

game it is sentence missing words they all begin

cümle eksik kelimeler hepsi

with b i will tell you how many letters each words

b ile başlıyor size her

word has and yeah let's do it shall we i think it's just easier just to play

kelimede kaç harf olduğunu söyleyeceğim ve evet yapalım yapalım mı bence sadece oyunu oynamak daha kolay bence o yüzden yapalım yapalım

the game i think so let's just do it let's just pick it up if you don't know

hadi alıp alalım eğer sen bilmiyorum

if you don't know you will soon pick it up you will soon

eğer bilmiyorsan yakında alırsın yakında alışırsın

get the hang of it there we go fill in the blanks

oraya gidiyoruz boşlukları doldururuz

we have three missing words oh so a tough one to kick off with

üç eksik kelimemiz var oh yani başlaması zor bir kelime

and all of them begin with their letter

ve hepsi başlıyor b harfi ile

b and the first word has four letters the second

ve ilk kelimede dört harf var ikinci

blank has six letters and the third one has

boşlukta altı harf var ve üçüncüsünde

five all beginning with b so all of them begin with b

hepsi b ile başlayan beş harf var yani hepsi b ile başlıyor

he has something something from something something

anywhere near his ex-wife oh you see so i have a feeling that this

eski karısının herhangi bir yerinde bir şeyden bir şey var ah görüyorsun bu yüzden bunun ayrılıkla bir ilgisi olabilir gibi bir his var ayrılık

might have something to do with separation separation can i do that

ayrılık yapabilir miyim bunu yapabilir miyim hayır

no can i slap you no you can't i will get rid of the flies for you

seni tokatlayabilirim hayır sen yapamazsın senin için sineklerden kurtulacağım

you've got one on your face no i have you have you you've got one crawling

yüzünde sinek var hayır sana sahibim Etrafta sürünen bir tane var mı, o

around that that one can stay it's quite it's

kalabilir,

quite all right you have to be careful because some of these insects

oldukça sorun değil, dikkatli olmalısınız çünkü bu böceklerden bazıları

they can crawl inside your ear and then they they lay their eggs inside your

kulağınızın içinde sürünebilir ve sonra yumurtalarını beyninizin içine bırakırlar

brain and then about a year later suddenly all

ve sonra yaklaşık bir yıl sonra aniden tüm

these things start coming out of your room

bu şeyler odanızdan

out of your ears and nose i've seen documentaries on television

kulaklarınızdan ve burnunuzdan çıkmaya başlar, televizyonda

on star trek no something so crawled into somebody's ear into into

star trek'te belgeseller gördüm hiçbir şey öyle sürünerek birinin

uh somebody's ear and then sort of at its way into his into their brain

kulağına birinin kulağına girer ve sonra bir şekilde onun içine girer. onların beyni

wasn't it wasn't it the one with the khan it was that one wasn't it it was

değil miydi hanlı olan o değildi o o değildi o değildi o

that uh star trek film what are you a long time ago it was

uh star trek filmiydi neydin sen uzun zaman önce

chekhov chekhov was captured by uh who was

çehov'du çehov uh tarafından yakalanmış

ricardo ricardo montel barno

ricardo ricardo montel barno

star trek wasn't he sorry what does this have to do with anything things crawling

star trek özür dilemedi mi bunun beyninize sürünen şeylerle ne ilgisi var

into your brain okay then i think things are crawling

tamam o zaman sanırım her şey

into about covered in insects i think i think something has crawled into your

böceklerle kaplı olarak sürünüyor sanırım beynine bir şey girmiş

brain and they've taken it with them his name was khan wasn't he

ve onu da almışlar onların adı khan değil miydi o evet tamam o

yes okay it's ricardo the the the famous uh character actor yes and uh chekhov

ricardo ünlü karakter oyuncusu evet ve ah çehov

poor old chekhov uh was captured by him on this lonely

zavallı ihtiyar çehov onun tarafından yakalanmış bu

deserted planet that kirk had left him left him there sort of decades before

ıssız gezegende kirk onu on yıllar önce orada bırakmıştı

and this this it turns him over and introduces

ve bu onu ters çevirir ve

this slug-like creature into his ear and it burrows its way into his brain

bu sümüklüböceğe benzer yaratığı kulağına sokar ve beynine doğru yol alır bu onu

it's horrible anyway they get it out and it's happy

çıkarsalar bile korkunç ve

ever after i'm very sorry about that whatever that was you can always skip

sonsuza kadar mutlu oluyor bunun için çok üzgünüm her ne ise her zaman atlayabilirsin

that if you're watching again on the replay

tekrar izliyorsanız

you can just skip that the wrath of khan you should know that

khan'ın gazabı'nı atlayabilirsiniz, bilmelisiniz ki

mr duncan i do know this film i do know it but i don't see the point

bay duncan bu filmi biliyorum ama

of talking about it right now as we're playing the sentence game

şu anda bunun hakkında konuşmanın bir anlamı yok

he has allowing people to uh think of the the words and have they

İnsanların kelimeleri düşünmelerine ve doğru yapmalarına izin veren cümle oyununu oynuyoruz,

right we've got some we've got some results

elimizde bazı sonuçlar var

coming through mr denton okay don't don't say what the words i don't i won't

Bay Denton, tamam, benim söylemediğim kelimeleri söyleme.

i don't know about explaining the rules i i always feel as if i have to explain

kuralları açıklamayı bilmiyorum her zaman

the rules to steve to be honest oh okay then oh very good we've got

dürüst olmak gerekirse Steve'e kuralları açıklamam

answers coming through now not necessarily correct but some of them

gerekiyormuş gibi hissediyorum onlar

yes valentino yes diana

evet valentino evet diana

beatriz some of them are coming through he has

beatriz bazıları geliyor eski karısının yakınında herhangi

something something from something anywhere near

bir yerden bir şeye sahip

his ex-wife so i get the feeling that the couple

bu yüzden çiftin

have separated acrimoniously oh so that's the word we looked at

sert bir şekilde ayrıldığı hissine kapılıyorum oh yani daha önce baktığımız kelime bu

earlier acrimonious you do something but you do

it in a bitter and horrible way

bunu acı ve korkunç bir şekilde yap

oh well valentin was very quick off the mark

oh pekala valentin çok hızlı hedeften sıyrıldı

okay and got all three i think uh-huh okay very good

tamam ve üçünü de aldı bence uh-huh tamam çok iyi

very good so my cock pardon is about to say hello would you

çok iyi yani [ __ ] pardon merhaba demek üzere

like to say hello to my cop there you go yes talking of talking of chickens yeah

polisime merhaba demek ister misin evet evet tavuklardan bahsetmekten bahsediyoruz evet neyse

anyway moving on here comes the answer then to the

devam etmek işte cevap geliyor o zaman size

to to you know what this ulcer is a real pain in the neck

bu ülserin ne olduğunu biliyorsunuz gerçek bir boyun ağrısı

but also it's a pain in the mouth because it's very hard

ama aynı zamanda ağızda da bir ağrı çünkü

to talk when you've got the end of your tongue is actually

siz konuşurken konuşmak çok zor 'Dilinizin ucu gerçekten

rotting away from an ulcer horrible and don't we know about it he has

korkunç bir ülserden çürüyor ve biz bunu bilmiyor muyuz

something something from something anywhere near his ex-wife

eski karısının yakınında herhangi bir yerden bir şey var,

the answer is

cevap

he has been banned told yes from being anywhere near his

yasaklandı ona yakın herhangi bir yerde bulunması evet söylendi.

ex-wife he has been banned he has been told that he has to

eski karısı yasaklandı

stay away from his ex-wife he has been

eski karısından uzak durması gerektiği söylendi

banned from being anywhere near

his ex-wife if you got that right well done donna s was the first with

eski karısının yanında olması yasaklandı eğer doğru anladıysanız aferin donna s

the first word bean and then valentin was first to get all three correct

ilk sözü söyleyen oldu fasulye ve ardından valentin üçünü de doğru yapan ilk kişi oldu

okay uh so well done but lots of other people have also got it

tamam aferin ama diğer birçok insan da anladı

uh

uh

we're broken okay we have to we have to move on

biz kırıldık tamam devam etmek zorundayız devam etmek

we're moving on right we're moving on i know i'm looking to see if anyone comes

zorundayız ilerliyoruz doğru ilerliyoruz biliyorum

up with any alternative words because sometimes people come up with words

alternatif kelimeler bulan var mı diye bakıyorum çünkü bazen insanlar

which are different to yours but also fit the sentence yes

seninkinden farklı ama aynı zamanda cümleye uyan kelimeler buluyor evet

okay we didn't get any at that time okay then

tamam o sırada hiç alamadık tamam o zaman

here's here's the next one steve we are looking for the letter b

işte sıradaki bir steve b harfini arıyoruz

and here is the second sentence game for today

ve işte bugünün ikinci cümle oyunu

oh oh this one's easy oh i think this one's really easy

oh oh bu kolay oh bence bu gerçekten

i think i've made this too easy the poor will have to take the

kolay bence bunu çok kolaylaştırdım fakirler sosyal yardımdan bir şeyler almak zorunda kalacak

something of the welfare cutbacks oh okay the poor will have to take the

kesintiler oh tamam fakirler

something beginning with b five letters five letters

b ile başlayan bir şeyi almak zorunda kalacak beş harfli beş evet

yes this might be a word that you've never seen before or it might be a word

evet bu daha önce hiç görmediğiniz bir kelime olabilir veya

that you are very familiar with so it depends

çok aşina olduğunuz bir kelime olabilir, bu yüzden

we'll wait 30 seconds to see if anybody comes up with any

beklememize bağlı Herhangi birinin herhangi bir öneride bulunup bulunmadığını görmek için 30 saniye

suggestions and maybe it will match up with what you have suggested

ve belki de önerdiğiniz şeyle eşleşir

is the word that best fits that sentence what is the word that

o cümleye en iyi uyan kelime o

best fits that sentence the poor will have to take the something

cümleye en iyi uyan kelime nedir fakirler sosyal yardımdan bir şeyler almak zorunda kalacak

of the welfare cutbacks so this is a word that was used

kesintiler yani bu, kemer sıkma kemer sıkma denilen bir şeyin olduğu Birleşik Krallık'ta bizim dönemimizde oldukça sık kullanılan bir kelime.

quite a lot during our period here in the uk

where we had something called austerity austerity lots of cutbacks the

çok sayıda kesinti,

government had to save lots of money so many many

hükümetin çok para biriktirmesi gerekti, pek çok

welfare payments were changed the way in which certain welfare

sosyal yardım ödemesi, belirli refahın ödenme şekli değiştirildi.

benefits were changed over the years although now

yardımlar yıllar içinde değişti, ancak şimdi

it seems it seems fairly pointless doesn't it we

oldukça anlamsız görünüyor, bu ülkedeki

spent we spent 10 years

getting all of the spending down here in this

tüm harcamaları almak için 10 yıl harcadık değil mi

country and many people suffered some people even died

ve birçok insan bu yüzden acı çekti, hatta bazıları öldü,

because of it yes so people are coming up with suggestions just just

evet bu yüzden insanlar geliyor önerilerle yetin, sadece

make sure we know what that sentence is saying so what we're saying is that

bu cümlenin ne söylediğini bildiğimizden emin olun, yani

people in society the poorest in society here

toplumdaki insanların, buradaki toplumdaki en fakir insanların,

were having welfare given to them support money from the government and

kendilerine verilen sosyal yardımdan yararlandıklarını ve hükümetten destek parası aldıklarını ve

that but this money is being cut back in other words

ancak bu paranın kesildiğini söylüyoruz. başka bir deyişle,

reduced so they're having the poor are having

their welfare their benefits

yoksullara sahip oluyorlar, sosyal yardımları

cut back yes reduced yes so that they will they will have to take

azaltılıyor evet azaltılıyor evet böylece etkinin

the largest part of the effect and quite often the

en büyük kısmını onlar almak zorunda kalacaklar ve çoğu zaman

effect will be negative so we had 10 years of cutbacks

etki negatif olacak yani 10 yılımız oldu. kesintiler

and now now here we are nearly five months into a very serious

ve şimdi burada yaklaşık beş aydır çok ciddi bir

situation and now we are throwing money around

durumdayız ve şimdi

like confetti at a wedding so i don't know

bir düğünde konfeti gibi etrafa para atıyoruz, bu yüzden harcadığımız

who is going to pay for all of that money we've been

onca parayı kimin ödeyeceğini bilmiyorum

spending on to to well support people during the lockdown

Karantina sırasında insanları iyi desteklemek,

so all of those years of cutbacks and saving and now we are just

yani tüm o yıllar süren kesintiler ve tasarruf ve şimdi sanki

throwing money around as if it's just so easy

çok kolaymış gibi parayı etrafa saçıyoruz ve

and uh but who's going to pay for it i will tell you

uh ama bunun bedelini kim ödeyecek size söyleyeceğim, yapmak zorunda kalacağız

we will we will have to pay for it well nobody's got it right yet mr duncan oh

parasını iyi ödeyin kimse henüz doğru anlamadı bay duncan oh

okay because i don't think people are

tamam çünkü insanların

understanding that what the sentence means

cümlenin ne anlama geldiğini anladıklarını sanmıyorum bu yüzden

so i'll explain it again so that sentence means that there were

tekrar açıklayacağım böylece bu cümle

poor people in society maybe people who'd lost their jobs

toplumda fakir insanlar olduğu anlamına geliyor belki bunu yapan insanlar işlerini kaybettiler,

uh were having uh from the government welfare to pay for

uh,

food and bills and things like that but they're having that cut back in

yiyecek ve faturalar ve bunun gibi şeyler için devletten yardım alıyorlardı ama bu kesintiyi yapıyorlar,

other words they're having it reduced so the poor will have to a word that

başka bir deyişle, azaltıyorlar, böylece fakirler, yapacakları anlamına gelen bir kelime söylemek zorunda kalacaklar.

means they will have to take the consequences

sonuçları

and also the welfare cutbacks yes and also the largest part of the

ve ayrıca refah kesintilerini de kabul etmek zorunda evet ve ayrıca bir şeyin olumsuz etkisinin en büyük kısmı

negative effect of something as well is that word

o kelimedir,

we will give you a couple of more seconds it's not bonus because

size birkaç saniye daha vereceğiz, bonus değil çünkü

that is the opposite of what that sentence is saying

bu, o cümlenin söylediğinin tam tersi

so the word cut back if you cut back it means you reduce

bu nedenle, azaltın, eğer kısaltırsanız,

you reduce something maybe if mr steve is cutting back his bushes he is

bir şeyi azaltmış olursunuz anlamına gelir, belki Bay Steve çalılarını kesiyorsa,

making them smaller or easier to manage so when we say cut back we mean a

onları küçültüyor veya yönetimini kolaylaştırıyor, bu nedenle azaltın derken bir

reduction you are making something smaller or less

azaltmayı kastediyoruz, siz bir şeyi daha küçük yapıyorsunuz veya daha az,

so when you have welfare cutbacks the money that is given by the

refah kesintilerine sahip olduğunuzda,

government to help people who are in difficult situations

hükümetin zor durumda olan insanlara yardım etmek için verdiği para

will be reduced it will be less welfare cutbacks nope nobody's got it mr

azaltılacak, refah kesintileri daha az olacak, hayır, kimse anlamıyor Bay

duncan well i suppose this is a new word

Duncan, sanırım bu yeni bir kelime

obviously to a lot of people yes i think this is good i think this is

açıkçası çok şey için insanların oranı evet bence bu iyi bence bunu

this is why we're doing this you see this is why we are here

bu yüzden yapıyoruz anlıyor musunuz bu yüzden

doing this on sunday afternoon yes so if there are cutbacks

pazar öğleden sonra buradayız Sık

reductions in money that the government give you the welfare

what will happen to poor people who who in society

it's the poorest that often suffer it is when there's when there's

sık acı çekenler toplumda en fakir olan fakir insanların başına gelecek,

austerity or cut backs in government spending so in this particular take the

kemer sıkma veya hükümet harcamalarında kesintiler olduğunda, bu nedenle bu özellikle

yes of the welfare cutbacks cock-a-doodle-doo steve i think we're

refah kesintilerinin evetini kabul edin steve bence biz zorunda kalacağız sakinleşecek miyiz

going to have to are we going to cockle down oh

oh

somebody's got it but yes let's do a cock-a-doodle-doo

birileri anladı ama evet hadi sik-a-doodle

cock-a-doodle-doo yes cock-a-doodle-doo

-doo kak-a-doodle-doo yapalım

i think you ought to get ready with your uh with your applause mr duncan

sizin ah, sizin alkışlarınızla Bay Duncan

okay because only one person that i can see here got it

tamam, çünkü burada görebildiğim tek bir kişi bunu

okay and it's jimmy in hong kong jimmy in hong kong well if anyone knows

iyi anladı ve o da Hong Kong'daki Jimmy, Hong Kong'daki Jimmy, almayı bilen varsa,

receiving knows about receiving the bad part of a situation i would say

bir durumun kötü tarafını almayı bilirse,

it's most people in hong kong at the moment

bunun en iyisi olduğunu söyleyebilirim. şu anda Hong Kong'daki insanlar

for various reasons so yes i think if i had said that you

çeşitli nedenlerle bu yüzden evet sanırım

just told me to wish no no well i i know how far to go you see

bana sadece hayır dilememi söylediğini söyleseydim hayır hayır ne kadar ileri gideceğimi biliyorum

but well done well done jimmy yeah jimmy in hong kong

ama aferin aferin jimmy evet jimmy hong kong'da

the answer is coming right now we were only looking for five letters

cevap şu tam şimdi geliyoruz sadece beş harf arıyorduk

the word is bing yes brunt huh

kelime bing evet brunt ha

you are taking the worst part or the worst

en kötü kısmı alıyorsunuz ya da en kötü

part or the largest part you're the most affected

kısmı ya da en büyük kısmı alıyorsunuz

to be the most effective you're the most affected by something yeah you're taking

en etkili olmak için en çok etkilenensiniz bir şeyden en çok etkilenen sizsiniz evet yükü alıyorsunuz

the brunt you are you are taking the heavy load or

ağır yükü alıyorsunuz ya da

the thing that is going to cause problems

sorun yaratacak şeyi alıyorsunuz

yes so you could say that um soldiers in battle the soldiers on the

evet yani diyebilirsiniz ki savaştaki askerler

front line the ones that are right at the front

ön cephedeki askerler ön cephedekilerle

meeting the enemy will take the brunt of the attack from

buluşuyor düşman saldırının yükünü diğer taraftan alacaktır,

the other side so getting the most of it getting the

bu yüzden çoğunu almak

worst effects from something it's a very

bir şeyden en kötü etkileri almak çok

interesting word there's only really one word that fits in there

ilginç bir kelime gerçekten oraya uyan tek bir kelime var

and it is brunt that's it so taking the most consequences that's something

ve bu çok ağır o yüzden sonuçların çoğunu alıyor. bir şey

that's it the largest degree the largest part

bu en büyük derece en büyük kısım

the most that will will occur or the worst part of

meydana gelecek en büyük kısım veya bir şeyin en kötü kısmı

something you are taking the largest part of a bad situation you are taking

kötü bir durumun en büyük kısmını alıyorsunuz

the brunt of the welfare cutbacks

sosyal yardım kesintilerinin yükünü alıyorsunuz

few people have put the word blow but that's that's not five

birkaç kişi darbe kelimesini kullandı ama bu kadar beş

letters no uh but i mean it would fit they're taking the

harf değil hayır ama demek istediğim, evet,

yeah the word brunt means that they are taking the

kaba kelimesini alıyorlar,

the most consequences that's it uh so if you cut back

en fazla sonucu aldıkları anlamına geliyor, bu yüzden, eğer

welfare then it's inevitably the poorest in society that will suffer the most

refahı azaltırsanız, o zaman kaçınılmaz olarak toplumdaki en fakir olan en çok acı çekecek.

suffer the most if you if you take the brunt of

en çok sen acı çekersen bir şeyin yükünü alıyorsan

something you're suffering the most that's it shall we move on yes

en çok sen çekiyorsun devam edelim mi evet bence

i think we should because we only have 12 minutes before we go

yapmalıyız çünkü gitmeden önce sadece 12 dakikamız var

don't forget i am back with you on wednesday wednesday don't forget

unutma çarşamba çarşamba günü seninleyim unutma

three times a week

haftada üç kez

sunday wednesday and friday 2 p.m uk time for those who don't know when

pazar, çarşamba ve cuma 14:00 İngiltere saati,

i'm with you that is when i am with you another use of the word

senin yanında olduğumu bilmeyenler için, brunch kelimesinin başka bir kullanımı,

brunch you could say if if a company was making redundancies you could say that

eğer bir şirket olsaydı diyebilirsin. İşten çıkarmalar yaparken,

they and quite often the case the people that

onların ve çoğu durumda en son

were employed last will take the brunt of the redundancies yes because quite

istihdam edilen kişilerin işten çıkarmaların yükünü çekeceğini söyleyebilirsiniz, evet çünkü

often if you're first in you're last in your first out

çoğu zaman şirkette birinciyseniz, şirketten ilk ayrılışınızda sonuncu olursunuz.

of the company so if you join a company later than

bir şirket

other people quite often you will be the first person to be asked

diğer insanlardan daha sonra, genellikle

to take redundancy or to so to be well got rid of basically yes

işten atılması veya böylece iyi bir şekilde kurtulması istenen ilk kişi olacaksınız.

you get the worst somebody says you get the worst part of something

so it's a very good word mr duncan valentina says the sentence game makes

Bay Duncan Valentina, cümle oyununun

me depressed because i hardly catch a word do you mean you hardly get

beni depresyona soktuğunu söylüyor çünkü neredeyse bir kelimeyi yakalayamıyorum, kelimelerden birini neredeyse hiç doğru anlamadığınızı mı kastediyorsunuz,

one of the words right well as i always say the sentence game is not here to

her zaman söylediğim gibi, cümle oyunu

test you necessarily but also it is here to

sizi mutlaka test etmek için değil, aynı zamanda

show you the way we can you construct sentences but also to give you some new

size göstermek için Cümleler oluşturabilmemizin ve aynı zamanda size biraz önce verdiğimiz gibi bazı yeni kelimeler verebilmemizin yolu, bu

words like the one we just had brunt so a lot of people did not know

yüzden birçok insan

that word but now you do thanks

bu kelimeyi bilmiyordu ama şimdi

to the sentence game here's another one i think we've got time for maybe two

cümle oyunu sayesinde biliyorsunuz, işte elimizde bir tane daha var. kaybolmadan önce belki iki süre

more before we disappear here is another one steve oh

daha burada bir tane daha steve oh

the kids something beginning with b four letters damaged both the

çocuklar b ile başlayan bir şey

b with six letters and b four letters of my car the kids something

arabamın hem bir

damaged both the something and something of my car we are looking for

şeyine hem de arabamın bir şeyine zarar verdi.

four six and also four four letters six letters and four

dört altı ve ayrıca dört dört harf altı harf ve dört

letters i think maybe some people will get this

harf arıyorum,

especially if you are a child or you were a child and you would play

özellikle çocuksanız veya çocuksanız ve

in the street quite often doing a certain thing you

sık sık sokakta oynarsanız,

see now we could have we could have lots of

şimdi gördüğünüz gibi, bazı insanlar bunu anlayacaktır.

uh different answers to this couldn't we mr

Buna pek çok farklı cevabımız olabilir miydi, olamaz mıydı Bay

duncan i think we may find that people will

Duncan, insanların sizin önerdiğiniz kelimelerin dışında

come up with a lot of different words that will fit other than other than the

pek çok farklı kelime bulduğunu görebiliriz,

ones that you're suggesting thank you very much jimmy for your your

teşekkürler. bağışınız için çok çok jimmy,

donation we've just had a donation come through

az önce

from jimmy in hong kong thank you very much very much

hong kong'daki jimmy'den bir bağış aldık, çok teşekkür ederim,

thank you for your concern mr duncan and mr steve yes

ilginiz için çok çok teşekkür ederim, bay duncan ve bay steve

well i i always have a lot of concern with with everyone over in that part of

evet, ben her zaman herkesle çok fazla endişem var. dünyanın o bölgesinde

the world because i spent a lot of time living nearby and of course you visited

çünkü yakınlarda çok zaman geçirdim ve tabii ki sen

hong kong as well i did and it was it was lovely it was

de hong kong'u ziyaret ettin ve çok güzeldi

i've never been to i've never been to a city

hiç gitmedim gittiğim bir şehre hiç gitmedim

where i was just i was just mesmerizing uh i felt like i was on on a film set

sadece büyüleyici miydim ah kendimi bir film setindeymişim gibi hissettim

um i've often seen this if you if you've ever watched the

um bunu sık sık gördüm eğer

the film um what's the i'm thinking of missing i don't know

filmi izlediyseniz um neyi kaçırmayı düşünüyorum bilmiyorum ben

i'm not telepathic i'm not telepathic you know i always tell this story and i

telepatik değilim ben telepatik değilim biliyorsun ben bu hikayeyi her zaman anlatırım ve

forgot the name of the film oh do you mean blade runner blade runner

filmin adını unuttum oh blade runner'ı mı kastediyorsun blade runner ben

don't say it just after i say it blade runner

söyledikten hemen sonra söyleme blade runner

plays it so yes harrison ford yes the scenery in blade runner

oynuyor yani evet harrison ford evet blade runner'daki manzara

in fact if i'm not mistaken i think it was inspired

aslında yanılmıyorsam bence

by all of the neon lights in hong kong and the sounds it was

hong kong'daki tüm neon ışıklarından esinlenilmişti ve sesler

incredible everything felt different it was it was very captivating

inanılmazdı her şey farklı hissettiriyordu çok büyüleyiciydi

and the public transport system was amazing one ticket

ve toplu taşıma sistemi muhteşemdi bir bilet

and you could travel on any mode of transport

ve herhangi bir ulaşım aracıyla seyahat edebilirsin,

it was amazing and uh lovely babe we went

inanılmazdı ve sevimli bebeğim

there at night to the i can't remember the name there's a high hill and you

oraya gece gittik, adını hatırlayamıyorum yüksek bir tepe var ve sen

look down on all the all the the all the lovely uh

aşağıdan bakıyorsun hepsi hepsi çok güzel uh

buildings lit up at night yes it was amazing i would love to go to hong kong

binalar geceleri aydınlandı evet harikaydı, hong kong'a gitmeyi çok isterdim

but now it's looking less and less likely that i will ever be

ama şimdi oraya gidebilme ihtimalim giderek daha az

able to go there it looks as if my chances of going to hong kong are

görünüyor, sanki hong kong'a gitme şansım gittikçe

becoming smaller and smaller unfortunately

küçülüyor ne yazık ki

but we won't get too political no we're not no i'm not i'm just

ama fazla politik olmayacağız hayır değiliz hayır değilim sadece hong kong'da izleyen

sending my best wishes to all those watching in hong kong

herkese en iyi dileklerimi gönderiyorum

yes i hope you're doing well heartfelt wishes

evet umarım iyisinizdir içten dileklerimle bu

so we have three missing words four six four excuse me i think a

yüzden eksik üç kelimemiz var dört altı dört afedersiniz sanırım az önce

fly has just gone into my mouth all right

ağzıma bir sinek girdi tamam siz steve'in

you're moving over steve i'm always moving

üzerinden geçiyorsunuz ben hep hareket ediyorum

i don't know what it is about steve whenever he does something he slowly

steve ne zaman bir şey yapsa yavaş yavaş

moves across i don't know what's happening i think mr

karşıya geçiyor i bilmiyorum ne olduğunu biliyorum sanırım bay

steve is actually on wheels i think on the bottom of mr steve's feet

steve aslında tekerlekler üzerinde bence bay steve'in ayaklarının altında

i think there are tiny little wheels and he slowly moves across like that as

küçük küçük tekerlekler var ve sanki tekerlekler üzerinde ilerliyormuş gibi yavaşça bu şekilde ilerliyor evet evet pekala

if he's moving along on wheels yes

yes well yes what we're getting a lot of answers by the

evet ne elde ediyoruz bu arada birçok cevap var

way but but not all of them correct

ama hepsi doğru değil

well done tomek and uh i can't read your ipad mr duncan

aferin tomek ve uh ipad'inizi okuyamıyorum bay duncan

because you've

çünkü siz

is that an our randa is it i can't see yeah it's just oh that's randa yes

bu bizim randamız mı göremiyorum evet bu sadece oh bu randa evet

randall tomek

randall tomek

steve now is just hitting the screen and and

steve şimdi sadece ekrana vuruyor ve ve

if if you suddenly find yourself blocked it's steve's fault not my fault i didn't

eğer aniden kendinizi engellenmiş bulursanız bu steve'in hatasıdır benim hatam değil ben

block you steve did there we go

seni engellemedim steve orada mı

a couple of more seconds and then we have to go we have to well we have time

birkaç saniye daha gidiyoruz ve sonra gitmemiz gerekiyor peki zamanımız var

i think we have time for one more and then we are definitely

sanırım bir tane daha vaktimiz var ve sonra kesinlikle

going into the house to have a cup of tea

bir bardak çay içmek için eve gireceğiz

and also i have to remove all of the flies

ve ayrıca iç çamaşırımın içindeki tüm sinekleri çıkarmam gerekiyor

from inside my underwear

a few more seconds a few more seconds and then

birkaç saniye daha birkaç saniye daha ve o zaman

it's time for your cock to appear or should i say thee yes well it's my

sikinin ortaya çıkma vakti geldi yoksa sana mı demeliyim evet o benim

cock i keep him around the back i feed him

[ __ ] onu arkamda tutuyorum onu

every day people like chickens around here don't

her gün besliyorum buralarda insanlar tavuk gibi değil mi yoksa

they do it's become very popular very popular people are keeping chickens

bu çok popüler oldu çok popüler insanlar tavuk besliyor

a lot of people a lot of people have hens but very few

pek çok insanın pek çok insanın tavuğu var ama çok az

people have cocks well we don't want them to because they

insanın siki var, onların olmasını istemiyoruz çünkü

make a lot of noise they do what sort of noise do they make

çok gürültü yapıyorlar ne tür sesler çıkarıyorlar

oh hello no you mean that's it that noise

oh merhaba hayır demek istediğin bu o ses

the kids something damaged both for something and something of my

çocuklar bir şey hem bir şey için hem de arabamın bir kısmı için hasar gördü

car the answer is coming now on the screen

cevap şimdi ekranda sanki

as if by magic

sihir gibi geliyor

oh guess who was first tomek was first to get

oh tahmin edin ilk kim tomek üçünü de ilk yapan oldu aferin

all three well done thomas you get a super duper mr duncan salute

thomas süper bir kandırılıyorsunuz bay duncan selamı

this is my new feature by the way instead of having a round of applause

bu benim yeni özelliğim bu arada bir alkış almak yerine

i i'm also giving salutes so you get a mr duncan

ben de selam veriyorum böylece sen bir bay duncan

salute and randa can get one as well because randa was the first person to

selamı alabilirsin ve randa da bir tane alabilir çünkü randa

come up with a suggestion which was ball which uh often when one person says one

bir öneride bulunan ilk kişiydi, hangisi toptu ki uh genellikle ne zamandı bir kişi

thing that will help others to get the full

diğerlerinin tam cevabı almasına yardımcı olacak bir şey söylüyor

answer yes so ball i suppose we should explain the

evet yani top sanırım

words well ball i don't i don't think i need

kelimeleri açıklamalıyız pekala top açıklamama gerek yok top top

to explain ball ball is a thing you play with often kids

sık sık oynadığınız bir şeydir çocuklar

will kick a ball around in the street

yapar sokakta topa vurmak

the kid's ball damaged both the bonnet

çocuğun topu arabamın hem kaportasına hem de bagajına zarar verdi

and the boot of my car so both parts of the car were damaged

yani arabanın her iki parçası da hasar gördü

the bonnet is at the front of the car where

kaput arabanın önünde

the engine is so it is something that goes over

motorun olduğu yerde yani motorun üzerinden geçen bir şey

the engine in american english they say hud

amerikan ingilizcesinde hud derler

in british english we say bonnet like hat

ingiliz ingilizcesinde biz kaput gibi şapka deriz

you say bonnet a covering and the back of the car where you often

kaporta bir örtü deriz ve arabanın arkasında sık sık

open a small lid or small

küçük bir kapak veya küçük bir

door at the back you put things in that is

kapı açarsınız arkada bir şeyler koyarsınız bu

the boot or in american english you say trunk uh yes so

bagaj veya amerikan ingilizcesi bagaj diyorsun uh evet o kadar iyi ki

well what i'm surprised about is that you could have used the word bike

şaşırdığım şey, bisiklet kelimesini kullanabilirdin

the kids bike oh i see nobody's nobody's come up with that but you could

çocuk bisikleti oh kimsenin bunu bulmadığını görüyorum ama

use the kids bike what are you what are the kids doing with the bike are they

çocuk bisikletini kullanabilirsin sen nesin çocuklar ne yapıyor bisiklet,

throwing the bike around yeah but kids kids ride bikes and then

bisikleti etrafa fırlatıyorlar evet ama çocuklar çocuklar bisiklete binerler ve sonra

they they bash into your car don't they how do you

arabanıza çarparlar değil mi?

how do you damage the bonnet with a body might do it might do is it a

flying bike it depends if it's if you've got a

eğer bir

ferrari your bonnet's very close to the uh

ferrari'niz varsa kaputunuz uh'a çok yakındır

but the back as well and the back of the car you could have

ama arabanın arkası ve arkası da

had some people to put back yes so there are some words you could

geri koyacağınız birkaç kişi olabilirdi evet bu yüzden oraya koyabileceğiniz bazı kelimeler var

have put in there yeah exactly back of the car some people

evet tam olarak arabanın arkasında bazı insanlar

have got that uh yeah

var evet

but not baby uh somebody suggested the word baby

ama değil bebeğim uh biri bebek kelimesini önerdi bildiğini

i don't think you know are you throwing the baby against

sanmıyorum bebeği

a kid's baby yes the kids baby never mind yes maybe

bir çocuğun bebeğine karşı mı fırlatıyorsun evet çocuklar bebeğim boşver evet belki

you're playing football with the baby like in south park

futbol oynuyorsun bebek South Park'taki gibi

so yes that's it that's it is this is this how it ends today just it just

yani evet işte bu bu böyle bugün böyle bitiyor sadece bir

sort of fades away to nothing throwing the bike yes well you might

nevi yok oluyor bisikleti fırlatıyor evet pekala

have done yes you could have used bike but

yapabilirdin evet bisikleti kullanabilirdin ama

i think ball fits it better because it would be difficult to damage

bence top buna uyuyor daha iyi çünkü

uh a bonnet or a boot really with a bike unless you were

bir motor kaputu ya da çizmeye zarar vermek gerçekten bisikletle zor olurdu ama sen

throwing it uh somebody else put um bumper

onu fırlatmıyorsan başkası tampon koydu

okay uh damaged the bumper um so you could damage the bumper yes

tamam uh tampona zarar verdi um bu yüzden tampona zarar verebilirsin evet

the bumper can be the the area at the front and back

tampon şu alan olabilir: ön ve arka

that normally is there to protect the car but if you're

normalde arabayı korumak için oradadır, ancak

using ball a ball probably won't damage a bumper unless it's a heavy ball

top kullanıyorsanız, ağır bir top olmadıkça top muhtemelen tampona zarar vermez,

you know maybe they're playing with a bowling ball yeah

bilirsiniz belki bowling topuyla oynuyorlardır evet

yeah maybe they're in the street throwing a bowling ball around

evet belki onlar sokakta bowling topu atıyor

they might be by the way don't do that don't say that mr duncan told you to do

olabilirler bu arada bunu yapma bunu yapmanı bay duncan'ın söylediğini söyleme

it because i'm saying now that i didn't

çünkü şimdi iyi olmadığımı söylüyorum o

okay so don't go out in the street tonight

yüzden dışarı çıkma Bu gece sokağa çıkın

and don't throw a bowling ball around at your neighbor's car and say that mr

ve komşunuzun arabasına bowling topu atmayın ve Bay

duncan told me to do it because i didn't and now i'm telling you

Duncan'ın bunu yapmamı söylediğini söylemeyin çünkü ben yapmadım ve şimdi size yapmadığımı söylüyorum,

i didn't so this is the proof that i didn't tell

bu yüzden yapmadığımın kanıtı

you to do it someone's asked about jade has asked

Sana bunu yapmanı söylemem birisi yeşim taşı hakkında sordu önyükleme hakkında sordu

about boot the boot is the back of the car where you put the luggage in

bagaj bagajı koyduğun arabanın arkası evet

yes the boot is the back obviously boot does also mean

bagaj arka tarafta belli ki bot aynı zamanda

a type of shoe a large heavy shoe and i don't know why the back of a car

bir ayakkabı türü anlamına geliyor büyük bir ağır ayakkabı ve ben Neden bir arabanın

where you put your luggage is called the boot

bagajını koyduğun arkasına bagaj deniyor bilmiyorum

uh in england maybe that's referring to where you would have put your boots

belki de bu, botlarını koyacağın yere atıfta bulunuyordur

um i don't know because maybe maybe this is

um bilmiyorum çünkü belki de

what people used to carry around in certain ancient characters so when

insanlar eskiden böyle taşırdı bazı antik karakterlerde yani

when henry ford was designing the motor car he said

henry ford motorlu arabayı tasarlarken şöyle dedi ah yani

oh so i've got the engine at the front but at the back

motorum önde ama arkada

where am i going to put my boots well maybe maybe yes

çizmelerimi nereye koyacağım belki evet belki evet motoru

where am i going to put the boots out oh i will make a little door at the back of

nereye koyacağım çizmeler oh arabanın arkasına küçük bir kapı yapacağım

the car so so i can put my boots in there

böylece botlarımı oraya koyabilirim

i don't think that's true somehow bonnet is the front that's where your engine is

bunun doğru olduğunu düşünmüyorum bir şekilde kaput ön motorunuzun olduğu yer

so it's the cover over the engine unless of course unless of course

bu yüzden motorun üzerindeki kapak değil tabii ki arkadan motorlu

you have one of those cars that has an engine in the back it's like

arabalardan birine sahip değilseniz,

a bonnet that a lady would wear it covers your head a

bir bayanın giyeceği bir kaput gibidir, başınızı örter,

covering unless you're driving around in a dragster

eğer bir dragster ile dolaşmıyorsanız,

steve do you like that i knew what a dragster was

sever misiniz ne olduğunu biliyordum dragster

a dragster is one of those cars that has the engine at the back

bir dragsterdı, motoru arkada olan arabalardan biriydi

and the front of the car is very light yes

ve arabanın önü çok hafif evet

and and the only way you can stop the car is to open a parachute at the back

ve arabayı durdurmanın tek yolu arkada paraşüt açmak işte bu kadar görüyorsun

that's it you see you know that a car is going fast

biliyorsun bir arabanın hızlı gittiğini,

when it has to have a parachute at the back and to stop it

arkasında bir paraşüt olması gerektiğinde ve onu durdurmak için

maybe your car can have one of those then you're driving too fast

belki arabanızda bunlardan biri olabilir, o zaman çok hızlı sürüyorsunuz,

uh anyway we're going now we have to go now bye

neyse, gidiyoruz şimdi gitmemiz gerekiyor,

i'll go first it's been enjoyable as ever mr duncan

hoşçakalın' ilk önce gideceğim her zamanki gibi eğlenceliydi Bay Duncan

apart from the insects i know now the tiny

böcekler dışında artık biliyorum,

insects that uh are biting into my neck i know you can be scratched i can feel

uh boynumu ısıran minik böcekler, çizilebileceğini biliyorum,

them under my hat i've got lots of little insects they're

onları şapkamın altında hissedebiliyorum, bir sürü küçük böcek var onlar'

having a little party i think what's happening is because i've

küçük bir parti veriyorum sanırım olan şey

been killing a lot of ants okay uh as i explained last week because

çok fazla karınca öldürdüğüm için tamam uh geçen hafta açıkladığım gibi çünkü küçük modeldeki

i'm been uh redoing the slabs on on the

levhaları yeniden yapıyorum

little pattern okay we all know about this i know but

tamam bunu hepimiz biliyoruz biliyorum ama işte

there's well this you know this is now but i killed

bu şimdi biliyorsun ama

even more ants this week i blocked all their whole you know where they come out

bu hafta daha fazla karınca öldürdüm hepsini bloke ettim nereden

of them we've been having flying stuff so i think it's the other insects that

çıktıklarını biliyorsun biz uçan şeyler yaşıyoruz bu yüzden intikam alan diğer böcekler olduğunu düşünüyorum

are getting revenge we don't have to do anything else now what i would say

biz yapmıyoruz' şimdi başka bir şey yapmak zorunda değilim ne diyeceğim

you just just why everyone you're just prolonging the show now we don't have to

size sadece neden herkes şovu uzatıyorsunuz şimdi

do anything else we've we've served our purpose today

başka bir şey yapmamıza gerek yok bugün amacımıza hizmet ettik bugün

we are like you know you know when you blow your nose on a piece of tissue

bildiğiniz gibiyiz biliyorsunuz burnunuzu bir kağıt mendil parçasına sümkürdüğünüzde biz

paper that's us we are we are the piece of

biziz, biz kağıt

tissue paper and now you can just screw is up into a

mendil parçasıyız ve şimdi vidalayıp

little ball and throws into the waste bin because

küçük bir top haline getirip çöp kutusuna atabilirsiniz çünkü işimiz

we're done that's it we're done we're finished today

bitti, biz buyuz bitti, bugün işimiz bitti,

so we have to do lovely to see you yes lovely to see you as well and i shall

bu yüzden yapmamız gereken seni görmek güzel evet seni görmek de güzel ve

see you again in about five minutes time in the

yaklaşık beş dakika sonra tekrar

kitchen yes we were sitting outside i don't know a cup of tea i have a

mutfakta görüşeceğiz evet dışarıda oturuyorduk bir fincan çay bilmiyorum İçimde bir

feeling if we eat any food outside the insects will just eat it

his var ki eğer dışarıdan herhangi bir yemek yersek böcekler onu yer sadece

we won't get a chance to eat the food because all of the flies will

yemeği yeme şansımız olmaz çünkü tüm sinekler

will just eat it right in front of us lovely

onu hemen gözümüzün önünde yiyecekler tatlı

tatar for now thank you mr steve yeah see you all next week all being well

tatar şimdilik teşekkür ederim bay steve evet haftaya görüşürüz hepiniz iyisiniz

okay bye see you steve i'm going my glass is

tamam görüşürüz steve gidiyorum bardağım

empty it always is thank you mr steve thank

boş her zaman teşekkür ederim bay steve

you for your company today i hope you've enjoyed this i hope you've

bugün eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim umarım bunu beğenmişsinizdir umarım

enjoyed watching me being eaten alive by

beni izlemekten keyif almışsınızdır

thousands of insects it's been very interesting

binlerce böcek tarafından diri diri yenmek çok ilginçti

thanks for your company today i hope you've enjoyed this i will be back with

bugün arkadaşlığınız için teşekkürler umarım beğenmişsinizdir çarşamba günü tekrar sizlerle olacağım çarşamba

you on wednesday i will be with you on

wednesday from 2 p.m uk time and of course friday as well

İngiltere saatiyle 14:00'ten itibaren ve tabii ki cuma ve

sunday wednesday and friday is when i'm on the internet with you

pazar da yanınızda olacağım çarşamba ve cuma seninle internette olduğum zaman

see you on wednesday thanks for your company

çarşamba günü görüşürüz şirketiniz için teşekkürler

i'm now waiting for all of the complaints from people saying

şimdi insanlardan gelen tüm şikayetleri bekliyorum

oh you did two hours again i can't sit through two hours

ah yine iki saat yaptın iki saat boyunca oturamam

i'm never so sorry about that you can have the captions later

ben'

when youtube processes this live stream so all of this lovely

YouTube bu canlı akışı işlerken daha sonra altyazılara sahip olabileceğiniz için asla çok üzülmüyorum, böylece tüm bu güzel

color will be available forever on youtube

renk youtube'da sonsuza kadar mevcut olacak

and also later on there will be captions as well this is mr duncan

ve ayrıca daha sonra altyazılar da olacak, bu

in the birthplace of english saying thanks for watching me today i hope

ingilizcenin doğum yeri olan Bay Duncan'dır. bugün beni izlediğiniz için teşekkürler umarım

you've enjoyed it i hope you've enjoyed the day

beğenmişsinizdir umarım günü beğenmişsinizdir

oh that's interesting my my live camera has gone off

oh bu ilginç canlı kameram bozuldu o

isn't that strange i don't know what's happened there

kadar da garip değil orada ne olduğunu bilmiyorum

how bizarre i i think mr steve has caught

ne kadar tuhaf bence bay steve

the the lead from the camera how strange is that i'm going to try and

Başlığı kameradan yakaladım ne garip ki

put that right

i can't end my show like this want to end in a dynamic way

bunu düzeltmeye çalışacağım şovumu böyle bitiremem güzel manzarayla dinamik bir şekilde bitirmek istiyorum

with lovely scenery no it's not working oh one of my cameras has broken

hayır çalışmıyor oh kameralarımdan biri kırık

well that's not very good is it so instead i will end by showing you

iyi bu pek iyi değil yani onun yerine size ellerimi yıkadığımı göstererek bitireceğim

me washing my hands don't forget to stay safe

güvende

stay happy nice oh thank you very much for your duration

kalmayı unutmayın mutlu kalın güzel oh zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim teşekkür ederim

thank you nadia thank you jade thank you to vitesse

nadia teşekkür ederim yeşim teşekkür ederim vitesse teşekkür ederim

thank you to palmyra and everyone else thank you very much

palmyra'ya ve diğer herkese

for watching me today and of course until the next time we

bugün beni izlediğiniz için çok teşekkür ederim ve tabii ki bir dahaki sefere

meet here on YouTube you know what's coming next yes you do...

burada YouTube'da buluşana kadar sırada ne olduğunu biliyorsunuz evet siz yapın...

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)