Sunday English Addict - 76 LIVE Lesson / From England with Mr Duncan / The _____ Game / In Colour!

did you enjoy those noises i hope so

bu seslerden hoşlandınız mı umarım işte

here we are then we are we are all here together again nice to see you all

buradayız o zaman hep birlikte tekrar buradayız hepinizi görmek güzel

i hope you are feeling good on this sunday yes we are back together again

umarım bu pazar günü kendinizi iyi hissediyorsunuzdur evet tekrar beraberiz ingilizcenin

it is english addict live from the birthplace of

doğum yerinden ingilizce bağımlısı canlı

english which just happens to be

orası sadece ingiltere

england

oh hello there hi everybody this is mr duncan

oh merhaba herkese merhaba millet ben ingiltere'den bay duncan

in england i don't know why i feel so surprised to see you here because

sizi burada gördüğüme neden bu kadar şaşırdım bilmiyorum çünkü

i knew you were on your way how are you today are you okay

yolda olduğunuzu biliyordum bugün nasılsınız iyi misiniz

i hope so i hope you are feeling good and happy

umarım öyledir umarım iyi ve mutlu hissediyorsundur gerçekten gerçekten umarım işte

i really really hope so here we are again oh my goodness we have made it

yine buradayız aman tanrım

all the way to the weekend in fact the weekend you might say we are coming

hafta sonuna kadar geldik aslında hafta sonu hafta

towards the end of the weekend because it's

sonunun sonuna doğru geliyoruz diyebilirsin çünkü bugün

sunday

pazar

oh yes we've made it all the way to sunday isn't it nice

oh evet Pazar gününe kadar geldik, ne güzel değil mi ne kadar

how lovely so for those who don't know what this is

güzel yani bunun ne olduğunu bilmeyenler için

maybe you are flicking and clicking around youtube

belki youtube'da gezinip tıklıyorsunuz

maybe you have your sunday afternoon to yourself

belki pazar öğleden sonranızı kendinize ayırıyorsunuz

and perhaps you are looking for something to watch on the internet

ve belki de aradığınızı arıyorsunuz. internette izlenecek bir şey

well my name is mr duncan i teach english on youtube

benim adım bay duncan youtube'da ingilizce öğretiyorum

i've been doing this for a long time some people say too long

uzun zamandır bunu yapıyorum bazı insanlar çok uzun söylüyor

and that's what i do i've been doing this for many years

ve ben de bunu yapıyorum uzun yıllardır yapıyorum

and of course i am here every sunday wednesday and friday for those who are

ve tabii ki Her pazar çarşamba ve cuma buradayım merak edenler için ne zaman aktifim diyenler

wondering when i'm on a lot of people still ask

hala bay

mr duncan when are you on well there is the answer sunday wednesday

duncan'a ne zaman iyisiniz diye soruyor cevap var pazar çarşamba cuma saat

friday from 2 p.m uk time

2'den itibaren

you can catch me every week here we are inside today

bugün içerideler

you may have noticed inside the house today exactly

evin içini fark etmiş olabilirsiniz bugün tam olarak şimdi dün

now yesterday we had some terrible weather

biraz korkunç bir hava vardı

very strong winds the trees were blowing all over the place and as

çok kuvvetli rüzgarlar vardı ağaçlar her yerde esiyordu ve gördüğünüz gibi

you can see it is still a little bit windy outside

dışarısı hala biraz rüzgarlı, bu

now so i thought it would be a good idea not

yüzden olacağını düşündüm

to go outside to do my live stream so i'm in the studio today

canlı yayınımı yapmak için dışarı çıkmamak iyi bir fikir bu yüzden bugün stüdyodayım

and we are all safe indoors so i'm not doing my live stream outside

ve hepimiz içeride güvendeyiz bu yüzden canlı yayınımı dışarıda yapmıyorum

after everything that happened on friday i did try to do it on friday

cuma günü olan her şeyden sonra bunu cuma günü yapmaya çalıştım

did you see friday's live stream oh my goodness i really

cuma günkü canlı yayını gördün mü aman tanrım gerçekten

thought as if i was taking my life into my own hands and to be honest with

hayatımı kendi ellerime alıyormuşum gibi düşündüm ve sana karşı dürüst olmak gerekirse

you i know i love doing youtube i really do

biliyorum youtube yapmayı seviyorum gerçekten seviyorum

i like being here with you however

burada seninle olmayı seviyorum ama yine de

however i don't think it is worth risking my life

sevmiyorum Bunu yaparak hayatımı riske atmaya değer olduğunu düşünüyorum,

doing it do you see what i mean so i i thought today inside indoors

ne demek istediğimi anlıyor musunuz, bu yüzden bugün içeride,

in the house that is what i'm doing today so that's what we are doing right

evin içinde, bugün yaptığım şeyin bu olduğunu düşündüm, bu yüzden şu anda yaptığımız şey

now it is lots of english lots of

bu, bir sürü İngilizce bol bol

conversation of course it is sunday

sohbet tabii ki bugün pazar

and mr steve will be here let's have a look if i can find

ve bay steve burada olacak bir bakayım

mr steve's camera for some reason i don't know why i can't find steve's

bay steve'in kamerasını bulabilirsem nedense bugün steve'in kamerasını neden bulamıyorum bilmiyorum

camera today it's very strange i'll wait there a minute there it is

çok tuhaf bir dakika orada bekleyeceğim orada

oh yes look at that what an exciting view

oh evet bak bu ne heyecan verici bir manzara

i'm getting really excited by that view look at the view it is one of the

bu manzara beni gerçekten heyecanlandırıyor manzaraya bakın radyatörlerden biri

radiators and also a blank wall one of the things

ve aynı zamanda boş bir duvar bugün bahsettiğimiz şeylerden biri de

we are talking about today is

how do you place yourself when you are talking

kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?

on a web camera now i'm sure you don't need me to tell you that over

şu anda bir web kamerasıyla konuşuyorlar eminim ki

the past few weeks many people have been appearing on their

son birkaç haftadır birçok kişinin web kameralarında göründüğünü söylememe gerek yok

web cameras scientists entertainers

bilim insanları şovmenler

famous actors they've all been doing it including me however i was here first

ünlü aktörler ben dahil hepsi bunu yapıyor ancak ben

so before tom cruise and tom hanks and tom hardy and all the other toms

Tom Cruise, Tom Hanks, Tom Hardy ve diğer tüm Tom'lar kendi

got involved with doing their webcam live streams i was doing it before them

web kamerası canlı akışlarını yapmaya dahil olmadan önce buradaydım, bunu onlardan önce yapıyordum,

so i hope you remember that

umarım bunu hatırlarsınız

but what is the correct way to do it what is the correct way

ama bunu yapmanın doğru yolu nedir?

to show yourself on a web camera now i like to think that this

Kendinizi bir web kamerasında göstermenin doğru yolu şimdi bunu

way of doing it is quite nice however you will be amazed how many people get

yapmanın oldukça güzel olduğunu düşünmeyi seviyorum, ancak film endüstrisinde veya televizyon endüstrisinde

it wrong people who might actually have a lot of

gerçekten çok fazla deneyime sahip olabilecek kaç kişinin yanlış anladığına şaşıracaksınız.

experience in the film industry or television

industry however they still get it wrong how is

ancak yine de yanlış anlıyorlar, bu nasıl

that possible i really don't know so we are

mümkün olabilir, gerçekten bilmiyorum, bu yüzden

talking about appearing on web cameras have you ever have you ever appeared

web kameralarında görünmekten bahsediyoruz hiç

on a web camera now this is something i've never done before

web kamerasında göründünüz mü şimdi bu benim daha önce hiç yapmadığım bir şey hiç

i've never done it and i'm not going to do it today however

yapmadım yaptım ve bugün yapmayacağım ancak

in the future i would love to be able to have

gelecekte

a conference call on my live stream so maybe two or three people joining in

canlı yayınımda bir konferans görüşmesi yapabilmeyi çok isterim, bu yüzden canlı yayına belki iki veya üç kişinin katılması

on the live stream that sounds like a very good idea however there is

çok iyi bir fikir gibi geliyor ancak bunu

quite a big negative side to doing that first of all you have to make sure that

yapmanın oldukça büyük bir olumsuz tarafı var, her şeyden önce

other people have a good connection at the other end

diğer insanların diğer uçta iyi bir bağlantıya sahip olduğundan emin olmalısınız,

so if you are going to have other people appear

bu nedenle diğer insanların

on your live stream with their video cameras you have to make sure

video kameralarıyla canlı yayınınızda görünmesini sağlayacaksanız

that your your speed the speed of your internet

hızınızın, internetinizin hızının

is fast and also the technology that you are using is good quality so

yüksek olduğundan ve kullandığınız teknolojinin kaliteli olduğundan emin olmak, bu yüzden daha önce hiç yapmamamın

that is one of the reasons why i've never really done it before

nedenlerinden biri de bu,

however i would love one day to be able to have

ancak bir gün yapabilmeyi çok isterim

maybe skype calls so what about you do you use a web camera are you

belki skype aramaları yapmak için peki ya sen bir web kamerası kullanıyor musun

using it more at the moment because of

şu anda daha çok kullanıyorsun çünkü neden

well you know what i'm talking about i think we all know now have you been

bahsettiğimi biliyorsun sanırım artık hepimiz biliyoruz

using a web camera or maybe your mobile device to talk to

bir web kamerası kullanıyorsun ya da belki senin arkadaşlarınızla konuşmak için mobil cihaz

your friends one of the the best forms of

communication now i'm not being sponsored by this

iletişimin en iyi biçimlerinden biri şu anda bu şirketin sponsoru değilim

company but i think facetime on the iphone

ama iphone

and ipad is a brilliant little device it is a wonderful application can i say

ve ipad'de facetime harika bir küçük cihaz olduğunu düşünüyorum harika bir uygulama

mr steve often uses facetime to talk to his mother so during this

sık sık Bay Steve diyebilir miyim annesiyle konuşmak için facetime'ı kullanıyor, bu yüzden bu

strange period of time many people are now

garip dönemde birçok insan artık

getting in touch with their friends their close relatives using technology

arkadaşlarıyla, yakın akrabalarıyla

such as the iphone or ipad some people are using

iphone veya ipad gibi teknolojileri kullanarak iletişim kuruyor, bazı insanlar

skype some are using zoom of course there are many ways of doing

skype kullanıyor, bazıları zoom kullanıyor elbette birçok yol var

it hello to the live chat i should say

canlı sohbete merhaba demeliyim

hello to everyone right now i wonder who was first on today's live

şu anda herkese merhaba demeliyim bugünün canlı sohbetinde ilk kimin olduğunu merak ediyorum bir bakalım mı aman

chat shall we have a look oh my goodness

allahım

it's so busy already on the live stream i can't believe it

canlı yayın çok yoğun şimdiden inanamıyorum

hello to jimmy from hong kong guess what congratulations jimmy you are first on

jimmy'ye merhaba hong kong'dan tahmin et ne tebrikler jimmy

today's live chat

bugünün canlı sohbetinde birincisin

congratulations to you oh yes of course i can now

tebrikler seni oh evet tabii ki şimdi

go congratulations to you

gidebilirim seni tebrikler yankım

my echo is back because i'm in the studio

geri döndü çünkü stüdyodayım

hello autumn also partridge mohsen vitas also annie

merhaba sonbahar ayrıca keklik mohsen vitas ayrıca annie

richard hello richard nice to see you here today

richard merhaba richard seni bugün burada görmek güzel

beatrice also emain sujin grace lolly lolly

beatrice ayrıca emain sujin grace lolly lolly

mogmog also beatriz valentina francesca if mohammed

mogmog ayrıca beatriz valentina francesca eğer mohammed

also rob luis mendes louis mendes is here today

de rob luis mendes louis mendes bugün burada

hello also adnan hello also to lolly lolly

merhaba ayrıca adnan merhaba ayrıca lolly lolly'ye

hello also to oh we have mr bruno hello mr bruno

merhaba ayrıca oh'ya da merhaba bay bruno merhaba bay bruno

hello mr bruno i haven't seen you for a long time here

merhaba bay bruno seni uzun zamandır burada

on the live chat nice to see you back as well i know sometimes i say this

canlı sohbette görmüyorum seni tekrar görmek güzel biliyorum bazen bunu

quite often i know in your lives you have lots of other

oldukça sık söylüyorum hayatında

things to do especially at the weekend perhaps

bilhassa hafta sonları yapacak çok başka işin var belki de

so i do understand if you can't always make it

öyle Canlı yayınlarıma her zaman gelemezsen anlarım,

to my live streams however you can always watch these

ancak bunları daha sonra her zaman tekrar izleyebilirsiniz, daha sonra

again later on you can always watch them again

her zaman tekrar izleyebilirsiniz,

later isn't that amazing and for those who want to have captions don't forget

o kadar da harika değil ve altyazı isteyenler için unutmayın,

you can also have live captions as well right now

yapabilirsiniz ayrıca canlı altyazı da var şu anda tek

all you have to do is press c on your keyboard press c on your

yapmanız gereken klavyenizdeki c tuşuna basmak klavyenizdeki c tuşuna basın

keyboard and you will have live captions it's

ve canlı altyazılarınız olacak bu

amazing and for those who are watching on

harika ve mobil cihazlardan izleyenler için

mobile devices you can get your captions by going up there of course

altyazılarınızı oraya giderek alabilirsiniz. tabii ki

on your phone or your mobile device you can go up there into the functions

telefonunuzda veya mobil cihazınızda, oraya

the function settings and you can select captions

fonksiyon ayarlarına gidebilir ve altyazıları seçebilirsiniz,

on so activate your captions and you will have them as if by

böylece altyazılarınızı etkinleştirin ve sanki sihir gibi olacak,

magic so you can watch my live stream with live captions for those who

böylece canlı yayınımı canlı altyazılarla izleyebilirsiniz.

often ask mr duncan how can we see you with your captions now you know

sık sık mr duncan'a sizi alt yazılarınızla nasıl görebiliriz diye soran kişiler artık

press c on your keyboard or you can find all of the functions up

klavyenizde c tuşuna bastığınızı veya tüm işlevleri

there on your phone or mobile device

telefonunuzda veya mobil cihazınızda bulabileceğinizi biliyorsunuz,

so what about you are you using some form of communication to get in touch

peki ya siz bir tür iletişim kullanıyor musunuz?

with your friends and family during this very long

Bu çok uzun

lockdown i was going to say a rude word then

tecrit sırasında arkadaşlarınız ve ailenizle iletişime geçin o zaman kaba bir söz söyleyecektim

but i decided not to but a lot of people at the moment are getting very restless

ama söylememeye karar verdim ama şu anda pek çok insan çok huzursuz oluyor

very antsy i love that word antsy maybe a person who is becoming

çok sabırsız Bu sabırsız kelimesini seviyorum belki de bir kişi huzursuz olmaya başlıyorlar yerlerinde

restless they can't keep still they want to keep

duramıyorlar

doing things they want to go out and enjoy themselves they want to

şeyleri yapmaya devam etmek istiyorlar dışarı çıkıp eğlenmek istiyorlar

see their family and friends however they can't so people

ailelerini ve arkadaşlarını görmek istiyorlar ama bunu yapamıyorlar bu nedenle insanlar

are getting very restless during this time here in the uk

burada, İngiltere'de bu süre zarfında çok huzursuz oluyorlar

we are into our ninth week

dokuzuncu haftamızdayız

and we are still being told not to move around

ve bize hala çok fazla hareket etmememiz söyleniyor

too much however however however some people have been ignoring

ancak yine de bazı insanlar kendi tavsiyelerini görmezden geliyorlar,

their own advice have you seen that in the news from the uk a very

İngiltere'den gelen haberlerde

high up figure in the british government was caught i love this story so much

İngiliz hükümetinde çok yüksek bir rakamın yakalandığını gördünüz mü? bu hikayeyi o kadar çok seviyorum ki

he was caught i think it was around 270 miles away

yakalandı bence olması gereken yerden yaklaşık 270 mil uzaktaydı

from where he should have been and he was dancing

ve bahçede abba'ya dans ediyordu.

in the garden to abba

i'm not sure what's more embarrassing to be honest

being caught going against the lockdown rules or dancing in your garden

to abba so i'm not sure which one is more embarrassing to be honest

Abba'ya bahçenizde dans ediyorum bu yüzden hangisinin daha utanç verici olduğundan emin değilim dürüst olmak gerekirse

hello to connell nice to see you here also we have

Connell'e merhaba sizi burada görmek güzel ayrıca bizde de

cap devi hello cap devi can i say thank you once again for your lovely

cap devi var merhaba cap devi geçen haftaki güzel bağışınız için bir kez daha teşekkür edebilir miyim

donation last week on the live chat very kind of you

canlı sohbet çok naziksiniz

hello anna also we have oh yes pedro belmont is here

merhaba anna ayrıca bizde oh evet pedro belmont bugün burada

today

yes also we have zuzika it is a sunday it is a fun day it is

evet ayrıca zuzikamız var bugün bir pazar eğlenceli bir gün

time to improve your english you can listen you can get involved on

ingilizcenizi geliştirme zamanı dinleyebilirsiniz

the live chat also coming at me later on oh i'm so

canlı yayına katılabilirsiniz sohbet de daha sonra bana gelecek oh

excited by this i really must get a theme tune

bu beni çok heyecanlandırdı cümle oyunu için gerçekten bir tema melodisi almalıyım

for the sentence game i really must because i haven't got one

gerçekten almalıyım çünkü bende yok bu yüzden

so i really feel as if i have to get myself

gerçekten kendime bir parça almam gerekiyormuş gibi hissediyorum

a piece of music that i can use when i introduce the sentence game yes

Cümle oyununu tanıtırken kullanabileceğim müzik Evet

we will be playing the sentence game the sentence game

Cümle Oyunu oynayacağız Cümle Oyunu Cümle Oyunu

the sentence game enjoy yourself and fill in the blanks

Cümle Oyunu oynayacağız Eğlenin ve boşlukları doldurun

on we are playing the sentence game we are definitely so that's what we are

Cümle oyunu oynuyoruz kesinlikle bu yüzden

doing today for those who are wondering what is

bugün bunun için yapıyoruz. yukarıdan bahsetmenin ne olduğunu merak edenler için

coming up talking of up we will also be looking at uses and the

ayrıca

ways of expressing the words up

kelimeleri yukarı

and down the ways we can use them in sentences

ve aşağı ifade etmenin kullanımlarına ve yollarına bakacağız, onları cümlelerde kullanabiliriz,

so that is another thing we are doing today as well

bu da bugün yaptığımız başka bir şey

besides having a chit chat

gevezelik

we are going to have a chit chat with mr steve

bay steve ile de sohbet edeceğiz

as well are you ready to see mr steve he will be here

bay steve'i görmeye hazır mısın o biraz sonra burada olacak

a little bit later on

oh dear you have to love mr steve really don't you he

oh canım bay steve'i gerçekten sevmelisin değil mi o

he's what a guy

nasıl bir adam

that is that is disgusting by the way disgusting

bu iğrenç bu arada iğrenç

hello to robin in germany also we have mohi also noemi

almanya'daki robin'e merhaba bizde de mohi de noemi de var

also francesca anarita hello anna rita is it my imagination

francesca anarita merhaba anna rita benim hayal gücüm mü yoksa seni burada

or is it a very long time since i saw you here

görmeyeli çok mu uzun zaman oldu

or is it just me is it my brain starting to dissolve

yoksa sadece ben mi beynim mi

in my head i don't know maybe maybe not mika

kafamda çözülmeye başladı bilmiyorum belki mika da

is here as well hello mika nice to see you back here

burada değil merhaba mika seni de burada görmek güzel dünyada bir

as well lots of things going on in the world

çok şey oluyor en

have you heard the latest from the uk one of the most senior people in the

son İngiltere'den duydun mu en kıdemlilerinden biri

british government was caught disobeying

ingiliz hükümetindeki insanlar tecrit kurallarına uymazken yakalandı şu

the lockdown rules a lot of controversy at the moment at

anda çok fazla tartışma var şu

the moment yes hello also

anda evet merhaba ayrıca

to oh we have eleanor hello eleanor nice to see you here as

oh bizde eleanor var merhaba eleanor da seni burada görmek güzel bu kadar

well nice to see so many people hello

çok insanı görmek güzel merhaba

nor prod hello mr duncan from nordibek nordibek i hope i pronounced that

ne de dürt merhaba bay duncan nordibek'ten nordibek umarım bunu doğru telaffuz etmişimdir

correctly in uzbekistan nice to see you here as well so lots of

Özbekistan'da sizi de burada görmek güzel bu yüzden

things to talk about we are talking about

konuşacak çok şey var

uses of up and down we are we have mr steve who will be talking about

yukarı ve aşağının kullanımlarından bahsediyoruz biz iyi konuşacak

well many things to be honest we'll be talking about

pek çok şeyden bahsedecek olan bay steve sahibiz dürüst olmak gerekirse,

the way in which you use your web camera i always try my best

web kameranızı kullanma şeklinizden bahsedeceğiz, kameramın mümkün olduğunca iyi görünmesi için her zaman elimden gelenin en iyisini yapıyorum,

to make my camera look as good as possible however sometimes

ancak bazen

there are things that people do and they do them very badly

insanların yaptığı şeyler var ve onları çok kötü yapıyorlar

and one of those things is appearing on a web camera

ve bunlardan biri de şu: bir web kamerasında görünüyor web kameranızda canlı yayına geçmeden önce göz önünde bulundurmanız

there are many things you have to consider before you go

gereken birçok şey var

live on your web camera hello to andy mr duncan have you got the

andy bay duncan'a merhaba kütüphanenizde

historical books in your library there are many books in

tarihi kitaplar var mı kütüphanemde pek çok kitap var

my library i have all sorts of books i have books

bende her türlü kitap var

for fun books for relaxation and also books to feed my brain

eğlenceli kitaplar rahatlamak için kitaplar ve aynı zamanda beynimi beslemek için kitaplar

as well definitely hello valor mr duncan do you love

da kesinlikle merhaba valor bay duncan dedikodu yapmayı sever misiniz teşekkür

gossiping gossiping thank you valor that is a very interesting question do i like

ederim valor bu çok ilginç bir soru dedikodu yapmayı iyi sever miyim

gossiping well sometimes i do i think we all do it in the area where i

bazen severim sanırım hepimiz

live i know that the neighbors around here they love

yaşadığım yer, buradaki komşuların

gossiping they often talk about each other

dedikodu yapmayı sevdiklerini biliyorum, sık sık birbirleri hakkında konuşurlar

and one of the great things about living in a small neighborhood

ve küçük bir mahallede yaşamanın harika yanlarından biri de

is everyone knows each other so it's very hard to keep anything

herkesin birbirini tanımasıdır, bu nedenle buralarda bir şeyi sır olarak saklamak çok zordur, bu yüzden

secret around here so around here everyone knows that i do this you see

burada herkes biliyor bunu yaptığımı görüyorsun

because they all tell each other who knows

çünkü hepsi birbirine anlatıyor kim bilir

perhaps at the moment one of my neighbors is watching

belki şu anda komşularımdan biri izliyor ki

right now in which case hello neighbours hi yes it's that weird guy from the

bu durumda merhaba komşular merhaba evet tepedeki evden o tuhaf adam

house on the hill yes this is what i do

evet bu benim

on sunday afternoon what are you doing at the moment

pazar öğleden sonra ne yapıyorsun şu anda

are you doing something nice i hope so hello also miss angelica watching in

güzel bir şey yapıyorsun umarım bu yüzden merhaba ayrıca miss angelica ispanya'da izliyor merhaba ispanya ben de

spain hello spain nice to see you as well

seni görmek güzel

also ogie ogie ogi rustiana asks mr duncan have you

ogie ogie ogi rustiana bay duncan'a

ever been to indonesia i've never been there to be honest

hiç endonezya'da bulundun mu diye soruyor ben' dürüst olmak gerekirse hiç orada bulunmadım

never been to indonesia i've been very nearby

endonezya'ya hiç gitmedim çok yakınlarda bulundum

i've been to malaysia and singapore but i've never been to indonesia

malezya ve singapur'a gittim ama endonezya'ya hiç gitmedim

hello also to jamilia hello jamilia again it feels to me

jamilia'ya da merhaba merhaba jamilia tekrar bana sanki gitmemiş

it feels as if i haven't seen you for a long time

gibi hissediyorum seni uzun zamandır görmüyorum

maria oh maria i'm saying hello to maria

maria oh maria maria'ya merhaba diyorum

i am now hello maria nice to see you back again

şimdi merhaba maria seni tekrar görmek güzel

hello artsby it is like the united nations together with mr duncan oh thank

merhaba artsby bay duncan ile birleşmiş milletler gibi oh

you very much it's very kind of you to say oh

çok teşekkür ederim çok naziksiniz ah

am i really that important i i i don't think so to be honest i

ben gerçekten o kadar önemli miyim diyeceksiniz i ben düşünmüyorum dürüst olmak gerekirse

really don't think so hello oh belarus here is here hello

gerçekten öyle düşünmüyorum merhaba oh belarus işte burada merhaba

belarusian nice to see you back as well also karula

belarus sizi de görmek güzel ayrıca karula

watching in morocco hello karula karula dull

fas'ta izliyor merhaba karula karula donuk

thank you also to irene lena is here oh my goodness what a busy one

teşekkür ederim sen de irene lena'ya buradasın aman tanrım bu ne kadar meşgul bir hal

this is turning out to be i tell you something it's going to get

alıyor sana bir şey söylüyorum

very busy soon because mr steve is going to be here we have the sentence

yakında çok meşgul olacak çünkü bay steve burada olacak cümle

game as well here's an interesting word and

oyunumuz da var burada ilginç bir kelime var ve

this is something that popped in my head this morning

bu sabah

whilst i was lying in bed the word rattle have you ever seen this

yatakta yatarken aklıma gelen bir şey çıngırak kelimesi bu

word before it is an interesting word because it has more than one

kelimeyi daha önce gördünüz mü ilginç bir kelime çünkü birden fazla tanımı var

use more than one definition the word rattle rattle

çıngırak çıngırak

well quite often when you hear a sound a certain type of sound maybe there is

pek sık bir ses duyduğunuzda, belirli bir ses türü olabilir,

an empty container with something inside and it will make

içinde bir şey olan boş bir kap vardır ve bu

a rattle so rattle can be the sound that something makes maybe an empty

bir çıngırak çıkarır, bu yüzden bir ses olabilir ki, bir şey boş

container a container that has nothing in it

bir kabı içinde bir şey dışında hiçbir şey olmayan bir kap haline getirir

except one thing and it rattles also the word rattle

ve o çıngıraklar aynı zamanda çıngırak kelimesi bir

can mean to do something very quickly you

şeyi çok hızlı yapmak anlamına gelebilir bir şeyi

rattle through something you do something very fast

çok hızlı yapmak anlamına gelebilir bir

you rattle through your homework you rattle through your

gardening you do it very quickly to do something in a very fast pace

şeyi çok hızlı

is rattle rattle to do something very quickly

yapmak için çok çabuk

you rattle through it i love this word another use of this word and

gevezelik ediyorsun bu kelimeyi seviyorum bu kelimenin başka bir kullanımı ve

this goes back to the question i had a few moments ago

bu, birkaç dakika önce

about gossip rattle can also mean to talk

dedikodu hakkında sorduğum soruya geri dönüyor çıngırak aynı zamanda konuşmak anlamına da gelebilir sonsuza kadar konuşmak

to endlessly talk maybe you talk for a very long time

belki çok uzun süre konuşursun

maybe two people get together and they talk

belki iki kişi bir araya gelirler ve

to each other they have a rattle rattle so this word can be used in more

birbirleriyle konuşurlar bir çıngıraklar vardır bu yüzden bu kelime birden fazla şekilde kullanılabilir

than one way it can be a sound it can also be

bir ses olabilir bir

to do the action of doing something quickly

şeyi hızlı bir şekilde yapma eylemini yapmak da olabilir

and also it can be the action of talking maybe for a very long time you are

ve ayrıca konuşma eylemi de olabilir belki çok uzun zamandır

rattling you are talking maybe my neighbors

gevezelik ediyorsun konuşuyorsun belki

at the moment are standing in their gardens

şu an komşularım bahçelerinde durmuşlar

and they are rattling to each other about what that strange man is doing

ve o garip adamın

at the top of the hill on the internet rattle i love that word it is

tepenin başında internette ne işi var diye kendi aralarında takırdıyorlar çıngırak bayılıyorum buna kelime

interesting sometimes how some words have more than one use

bazen ilginç oluyor bazı kelimelerin birden fazla kullanımı var

and quite often their uses can be very different from each other as

ve çoğu zaman kullanımları da birbirinden çok farklı olabiliyor

well i think so

bence bu yüzden

partridge can you give me some tips to learn

keklik bana hızlı ve mükemmel bir şekilde öğrenmem için bazı ipuçları verebilir misin

fast and perfectly well this is a question i'm asked all

bu bir soru her

the time learning anything takes time you can never rush

zaman sorulan bir şeyi öğrenmek zaman alır, asla acele edemezsin,

learning it is probably one of my biggest rules when it comes to learning

muhtemelen konu ingilizce öğrenmeye geldiğinde en büyük kurallarımdan biridir,

english in fact learning anything takes time

aslında herhangi bir şeyi öğrenmek zaman

and patience so you can't rush learning trust me a lot of people

ve sabır gerektirir, bu yüzden öğrenmek için acele edemezsin, bana güven birçok insan

believe you can there are people on youtube who say they can teach you

sana inanıyor youtube'da size

english in three months they can't they really can't learning

ingilizceyi üç ayda öğretebileceklerini söyleyenler var mı, yapamazlar mı gerçekten

english learning a language takes time you need time you need effort

ingilizce öğrenemezler bir dili öğrenmek zaman alır zaman gerekir zaman gerekir çaba gerekir

and also you need to make sure that you don't

ve ayrıca öğrenmediğinizden emin olmanız gerekir

lose interest so you can learn english in many different ways keep

İngilizceyi birçok farklı yoldan öğrenebilmek için ilgini kaybet, yapmaya devam et, onu

doing it make it part of your life do it

hayatının bir parçası yap,

every day so i always say you can't rush learning learning is something you have

her gün yap, bu yüzden her zaman söylüyorum, öğrenmek için acele etmemelisin, öğrenmek

to do over time i know there are people who say they

zamanla yapman gereken bir şeydir, diyen insanlar olduğunu biliyorum.

they have the magic solution ah they have the magic solution to

Sihirli bir çözüme sahipler ah,

learning in just a few days wow but it's rubbish

sadece birkaç gün içinde öğrenmek için sihirli bir çözüme sahipler vay canına ama bu saçmalık

you can't you really really can't trust me hello fly away

gerçekten bana güvenemezsin merhaba uçup git Bay

mr duncan i know the sh

Duncan çıngıraklı yılanı biliyorum

rattlesnake so yes the rattlesnake the sound of a rattlesnake is

yani evet çıngıraklı yılan çıngıraklı yılanın sesi

rattle so that's the reason why they call it

çıngıraklıdır, bu yüzden ona çıngıraklı

a rattlesnake because

yılan demelerinin nedeni budur çünkü çıkardığı

the noise it makes it makes a rattle rattle hello stanislav

ses çıngırak yapar çıngıraklar merhaba stanislav

hello yes you can rattle through something

merhaba evet bir şeyi

to do it quickly you can rattle through it

hızlıca yapmak için tıngırdatabilirsiniz çıngırdatabilirsiniz

it means you are doing it at a very fast pace

bu onu yaptığınız anlamına gelir çok hızlı bir tempoda

however you cannot rattle through learning english you can't you

ancak ingilizce öğrenirken kafanız karışamaz bunu yapamazsınız

have to take your time you have to do it at a certain

zaman ayırmanız gerekiyor bunu belirli bir hızda yapmanız gerekiyor

speed a certain pace

we are going to have a look at one of my full english lessons we are talking

tam ingilizce derslerimden birine bir göz atacağız biz

about uses of the word up and down oh also in

yukarı ve aşağı kelimesinin kullanımlarından bahsetmek oh ayrıca

a few moments we are going to have a look at mr steve's

birkaç dakika sonra bay steve'in

grass so how has mr steve's grass been growing over the past seven days

çimlerine bir göz atacağız yani son yedi gün içinde bay steve'in çimleri nasıl büyümüş

we are going to have a look at that in a few moments but first

buna bir göz atacağız birkaç dakika ama önce

here is an excerpt from one of my full english lessons this is taken from

tam ingilizce derslerimden birinden bir alıntı bu

full english number 33 and then after that he's back

tam ingilizce numarası 33'ten alınmış ve ardından annesinin

by popular demand from his mother

yoğun talebi üzerine geri döndü,

it's mr steve coming up in a few moments time

birkaç dakika sonra bay steve geliyor zaman

don't go away

gitme

so

so what's it all about as i lie here in

Öyleyse, böylesine güzel bir günde, uzayda

solitude on this giant rock hurtling through space

savrulan bu dev kayanın üzerinde yapayalnız yatarken,

on such a beautiful day as i look up at that glowing ball of gas that keeps

us all alive and well on this little blue pebble i can't help

bu küçük mavi çakıl taşının üzerinde hepimizi hayatta ve iyi tutan o parlayan gaz topuna bakarken, bütün bunlar neyle ilgili? yardım

but wonder what's it all about why are we here

ama merak ediyorum, neden buradayız,

these existential thoughts rattle in my head

bu varoluşsal düşünceler kafamın içinde tekrar tekrar çıngırdıyor

again and again keeping me from my nocturnal slumber

ve beni gece uykusundan alıkoyuyor,

as one by one my brain cells glow white hot with the wonders that i behold

beyin hücrelerim birer birer gözlemlediğim harikalarla bembeyaz parlıyor.

anyway enough of that hi everybody and welcome to another full english video

başka bir tam ingilizce video dersine hoşgeldiniz

lesson here we are at lesson number 33

burada 33 numaralı dersteyiz ki

which also happens to be my imaginary age

bu da benim hayali yaşım oluyor

yes for today only i am 33

evet bugün sadece 33 yaşındayım zaten

anyway i can't lie here all day whispering about nothing

bütün gün burada boş boş konuşarak yatamam

as we have a very busy full english lesson to get on with

çünkü çok yoğun bir tam ingilizce dersimiz var

which will start around about

now

i love talking about british traditions and customs

İngiliz gelenek ve göreneklerinden bahsetmeyi seviyorum

so today i would like to tell you about one that has been

bu yüzden bugün size

very popular for many years over time we often buy things that seem useful

uzun yıllardır çok popüler olan bir şeyden bahsetmek istiyorum.

at the time but eventually they become unused and

kullanılmaz ve

unwanted however there is a way of selling your old

istenmeyen hale gelirler ancak eski

items in person and sometimes you might make a little bit of money as well

eşyalarınızı bizzat satmanın bir yolu vardır ve bazen biraz para da kazanabilirsiniz,

you can sell your second-hand items to someone who needs them

ikinci el eşyalarınızı ihtiyacı olan birine satabilirsiniz,

if something is second-hand it means that it has been

ikinci el ise bu demektir

used it is pre-owned it is not new you can sell your unwanted

kullanılmış olması ikinci el olması yeni değil istenmeyen eşyalarınızı

items at a car boot sale this is a place where

bir araba bagajı satışında satabilirsiniz burası

people turn up and sell items from the boots of their

insanların gelip arabalarının bagajından çıkan ürünleri sattığı bir yer Birleşik Krallık'ta

cars there are many car boot sales that take

place here in the uk they often happen at the weekend then

burada genellikle hafta sonlarında oluyorlar, sonra

there is a jumble sale things that are unwanted

karma satış oluyor, istenmeyen

or second hand are sold at a jumble sale a jumble sale is often held to raise

veya ikinci el şeyler karma satışta satılıyor, karma satış genellikle hayır kurumlarına para toplamak için yapılıyor,

money for charity the word jumble means old and

karmakarışık kelimesi aynı zamanda eski ve

unwanted as well as mixed up and messy old unwanted items can be

istenmeyen anlamına da geliyor karışık ve dağınık eski istenmeyen eşyalar

described as knickknacks odds and ends bric-a-brac

biblolar ıvır zıvır

jumble and even junk there are shops that specialize in

karmakarışık ve hatta hurda olarak tanımlanabilir ikinci el ürünlerde uzmanlaşmış dükkanlar var

second-hand items you might buy a second-hand car a car

ikinci el bir araba satın alabilirsiniz önceden kullanılmış bir araba

that has been pre-owned and not new is second-hand

sahip olunan ve yeni olmayan ikinci el

it's now time for another buzz word a buzz word is a word or phrase that is

artık başka bir vızıltı sözcük zamanı

used during a certain period of time or is generally popular today's buzz

word is shaming

this particular word is not new but it is often used in phrases that have

sıklıkla

become prominent the word shame means to feel

öne çıkan ifadelerde kullanılan utanç kelimesi,

upset or distraught over some negative aspect of your life

hayatınızın bazı olumsuz yönleri nedeniyle üzülmek veya perişan olmak anlamına gelir

or because of the way you feel about yourself

veya kendiniz hakkında hissettikleriniz nedeniyle,

you feel self-conscious about something we often use

genellikle kullandığımız bir şey hakkında

shaming with the state of being a certain way one group of people

utangaç hissedersiniz. Belli bir şekilde, bir grup insan bir

might accuse another of shaming them by the things they say or do overweight

başkasını söyledikleri veya yaptıkları şeylerle onları utandırmakla suçlayabilir, aşırı kilolu

people might feel fat shamed because of their size

insanlar vücut ölçülerinden dolayı şişman hissedebilirler, şişman oldukları için kendilerini

they are made to feel uncomfortable about being

rahatsız hissetmelerine neden olurlar,

fat so fat shaming is the action of ridiculing or placing guilt

bu nedenle şişman utandırma, alay etme veya suçluluk duygusu yükleme eylemidir.

on the overweight another one is poverty shaming which is the action of

aşırı kilolu olan diğeri, yoksulluk utandırmadır; bu,

ridiculing or using a person's poverty for

bir kişinin yoksulluğunu

entertainment or exploitation a poor person might be

eğlence veya sömürü için kullanma eylemidir; fakir bir kişi,

berated or shamed for being poor

yoksul olduğu için azarlanabilir veya utandırılabilir;

this form of shaming is seen by some as embarrassing and

bu tür bir utandırma, bazıları tarafından utanç verici ve

exploitative the suffix shaming can be added to any state that

sömürücü olarak görülür.

is held up as a way not to live poverty shaming

yaşamamanın bir yolu olarak gösterilen herhangi bir duruma ek olarak, yoksulluğu utandırmak, şişmanları utandırmak,

fat shaming body shaming parental shaming or internet

vücudu utandırmak, ebeveyni utandırmak veya internetten

shaming are all seen as types of social humiliation by those affected

utandırmak, buraya getirdikleri olumsuz ilgiden etkilenenler tarafından sosyal aşağılama türleri olarak görülüyor, her

by the negative attention they bring

here are two english words that both have positive meanings

ikisinin de sahip olduğu iki İngilizce kelime. pozitif anlamlar taşır

and can shape a person's life forever the words are inspire and

ve bir kişinin hayatını sonsuza kadar şekillendirebilir kelimeler ilham verir ve

aspire firstly the word inspire means to fill someone with the urge or ability to

özenir öncelikle ilham vermek kelimesi birini bir şeyi yapma dürtüsü veya yeteneği ile doldurmak anlamına gelir

do something quite often the thinking

sıklıkla düşünme

question is creative something you see or hear

sorusu yaratıcıdır gördüğünüz veya duyduğunuz bir şey size

inspires you to do something yourself you feel inspired by the thing you saw

kendi başınıza bir şeyler yapmanız için ilham verir gördüğünüz şeyden ilham alın benzer

you feel the urge to do something similar or to go off on your own course

bir şey yapma dürtüsünü hissedin veya kendi rotanıza gidip

and create something unique and individual

benzersiz ve bireysel bir şey yaratın

the action of another person might inspire you to do the same thing

başka bir kişinin eylemi aynı şeyi yapmanız için size ilham verebilir

you feel emboldened i like that word to embolden is to give

cesaretlenmiş hissedersiniz bu kelimeyi seviyorum embolden, eylem yoluyla

confidence and encouragement through action you might describe

güven ve cesaret vermektir

inspiration as a type of enlightenment you feel inspired which encourages you

ilhamı bir tür aydınlanma olarak tanımlayabilirsiniz ilham aldığınızı hissederek sizi

to take action i attended a business seminar last

harekete geçmeye teşvik eder geçen hafta sonu bir iş seminerine katıldım

weekend and now i feel inspired to start my own

ve şimdi kendi şirketimi kurmak için ilham alıyorum

company that beautiful sunset has inspired me

o güzel gün batımı bana ilham verdi

to start painting again then there is the word aspire

yeniden resim yapmaya başlamak, sonra kendini daha iyi hale

which describes the feeling of bettering yourself

getirme hissini tanımlayan istek kelimesi var. size

you see a place where you would like to be in the future with a better job

a better house or perhaps a more comfortable lifestyle

these are the things a person might aspire to

özlem duymaktan

you might say that the urge which comes from feeling aspiration

gelen dürtünün kendimizi

is what pushes us forward to better ourselves

daha iyi hale getirmek için bizi ileriye iten şey olduğunu söyleyebilirsiniz

you aspire towards a goal or an objective

bir hedefe veya nesnel bir

ambition and hope can be the driving forces that

hırsa yönelik istek duyarsınız ve umut

help you realize your dreams for the future you can be

gelecek için hayallerinizi gerçekleştirmenize yardımcı olan itici güçler olabilir ilham alabilirsiniz

inspired to aspire i saw a lovely village on tv last night

talip olmak dün gece televizyonda güzel bir köy gördüm,

which is the place i'd like to live one day

bir gün yaşamak istediğim yer orası

to dream and aspire is what we all do sometimes those hopes and dreams are big

hayal etmek ve arzulamak bazen hepimizin yaptığı şeydir bu umutlar ve hayaller büyüktür

and appear out of reach but if you can imagine

ve ulaşılmaz görünürler ama bir şey hayal edebilirseniz

something then there is no reason why it can't be

o zaman başarılmaması için hiçbir sebep yok

achieved it all depends on you

to inspire is to give someone a spark of creativity

ilham vermek tamamen size bağlı birisine yaratıcılık kıvılcımı vermek

to aspire is to think positive dream big and most importantly of all

talip olmak pozitif hayali büyük düşünmektir ve hepsinden önemlisi

never give up

asla pes etmeyin

i hope you enjoyed that one of my many english lessons

umarım bundan keyif almışsınızdır youtube kanalımda bulabileceğiniz birçok ingilizce dersim

that you can find on my youtube channel

i hope you are feeling happy today thank you for joining me

umarım bugün kendinizi mutlu hissediyorsunuzdur bana katıldığınız için teşekkür ederim evet

yes this is english addict live from the birthplace of the english

bu ingilizce bağımlısı ingilizcenin doğum yeri olan ingiltere'den canlı yayın

language which of course is england as if you did not know

i'm sure you do i'm pretty sure you are aware

eminim biliyorsundur, eminim ki şu anda

of that we are now coming up to oh 2 45. very precise

oh 2 45'e geldiğimizin farkındasındır.

look at that almost exactly on time precisely really really

accurate today i can't believe it here he is here he comes everyone's

herkesin

favorite man oh dear me everyone's favorite guy

favori adamı ah canım ben herkesin favori adamı

everyone's superstar it is of course mr steve

herkesin süperstarı tabi ki bay steve evet

yes you always forget the clap

siz hep alkışı unutuyorsunuz

the sound isn't turned up very much anyway how are you mr duncan

ses pek açılmıyor zaten nasılsınız bay duncan

how are you mr steve more importantly how are you

nasılsınız bay steve daha da önemlisi nasılsınız

all you out there in the world wide web of

hepiniz dünya çapındaki ingilizce ağında

english

my own special welcome and uh how are you then mr duncan you haven't answered

benim özel hoşgeldin ve uh nasılsın o zaman bay duncan bana henüz cevap

me yet i'm okay i can't complain do anything

vermedin ben iyiyim şikayet edemem

the only thing i forgot to do steve was put your microphone up at the start but

yapmayı unuttuğum tek şey steve senin koymak oldu başlangıçta mikrofon açılıyor ama

i start again then hello hello everybody hello mr duncan hello

tekrar başlıyorum sonra merhaba merhaba herkese merhaba bay duncan ingilizce

to everybody in the world wide web of english okay

dünya çapındaki herkese merhaba tamam mı daha önce

when you when we did the mic level earlier you weren't doing that

mikrofon seviyesini yaptığımızda bunu

always with the mic levels every week it's the same thing mr duncan

her hafta mikrofon seviyelerinde yapmıyordunuz aynı şey bay duncan

yes a whisper i whisper like a little mouse

evet bir fısıltı küçük bir fare gibi fısıldıyorum

strangely enough your whisper is as loud as you shouting it's very strange though

yeterince garip fısıltınız bağırdığınız kadar yüksek bu çok garip ama bunun

i don't know how that's possible oh doesn't matter does it mr duncan

nasıl mümkün olduğunu bilmiyorum oh önemli değil mi bay duncan

it does actually anyway we are here together again there

aslında öyle zaten biz yine beraberiz işte buradayım

i am and there is mr steve so are you feeling comfortable yes very

ve bay steve var bu yüzden rahat hissediyor musunuz evet

comfortable thank you very much yes i don't know why you're shouting i'm

çok rahat çok teşekkür ederim evet neden bağırdığınızı bilmiyorum

just talking normally i'm just talking normally that's better yes

sadece normal konuşuyorum sadece normal konuşuyorum böylesi daha iyi evet

now now you're talking normally so what a week it's been we've had a lot of

şimdi normal konuşuyorsun yani bir haftadır burada İngiltere'de pek çok şey oluyor

things going on here in the uk of course around the world steve things

tabii ki dünyanın her yerinde steve her şey

are slowly getting back to normal

yavaş yavaş normale dönüyor

now when we say normal we don't really mean

şimdi biz normal dediğimizde gerçekten normale dönmüyoruz

normal we mean normal with quotations so we are saying normal

normal derken normali kastediyoruz alıntılarla normal yani normal diyoruz

because it isn't really the exact definition

çünkü normalliğin tam tanımı bu değil

of normality however people are now trying

ama insanlar artık

to get back to some sort of normality would you say the new

bir tür normalliğe dönmeye çalışıyor sizce yeni

normal people keep calling it the new normal i

normal insanlar buna yeni normal demeye devam ediyor diyebilir misiniz?

like that uh so in other words just social

bunun gibi uh yani başka bir deyişle sadece sosyal

distancing forever yes uh or until we've got a

mesafe sonsuza kadar evet uh ya da bir aşı bulana kadar

vaccine that's it uh but yes yes exactly mr

bu uh ama evet evet tam olarak Bay

duncan but i mean to us it hasn't been that much

Duncan ama bizim için o kadar da

different really because i mean for you for example social distance for

farklı olmadı gerçekten çünkü sizin için demek istiyorum örneğin

the last 10 years at least yes that's nice um why do you why do you

son 10 yıldır sosyal mesafe en azından evet bu güzel um neden

say that every week because you you you give me the

bunu her hafta söylüyorsunuz çünkü siz bana

opportunity every week mr duncan yes but you should

her hafta fırsat veriyorsunuz duncan bey evet ama

of commenting on your isolation from humanity

insanlıktan izolasyonunuz hakkında yorum yapmalısınız

but of course it's all in the devotion all in the devotion of

ama tabii ki hepsi özveride hepsi özveride

english teaching it's all in the the devotion is it

hepsi özveride

yes you're you're like like a monk

evet sen dünyanın ücra bir yerinde bir keşiş gibisin

in a remote part of the world and dedicating themselves to a cause

ve kendini bir amaca adamışsın

and your cause is teaching english and of course

ve senin amacın ingilizce öğretmek ve tabii ki

in order to be brilliant at it which you are you have to be

bu işte mükemmel olmak için

remote and isolated from the outside world

dış dünyadan uzak ve izole olmalısın,

just like a monk would be you know you've got yogurt all over your face

tıpkı bir keşiş gibi, biliyor musun, yüzünün her yerinde yoğurt var,

yogurt no not really i have been eating yogurt

yoğurt hayır, gerçekten yoğurt yiyordum

well mr duncan you surprised me because i was eating strawberries and yogurt

peki bay duncan beni şaşırttınız çünkü ben çilek ve yoğurt yiyordum

okay and you suddenly said two minutes and then i was scoffing into

tamam ve birdenbire iki dakika dediniz ve sonra ben

strawberries and yogurt you were eating your yogurt

çilek ve yoğurtla alay ediyordum siz yoğurdunuzu yiyordunuz

yes anyway you finished your yogurt bit hot in here

evet neyse yoğurdunuzu biraz sıcak bitirdiniz burada

it's a very interesting color combination by the way today

çok ilginç bir renk kombinasyonu bu arada bugün

oh well this oh i just threw this scarf on no particular reason

oh pekala bu oh bu eşarbı özel bir sebep olmadan attım hayır

no i'm not you know i'm not covering anything up no

bilmiyorum biliyorsun hiçbir şeyi örtbas etmiyorum

okay i'm sure that's true talking of which though

hayır tamam eminim bunun hakkında konuşmak doğru ama gerçi

because you've been doing the same thing as many people

sen yapıyordun

over the past few weeks you've been using the

son birkaç haftadır birçok insanla aynı şey interneti kullanıyorsun

internet you've been using your web camera

for getting in touch with your work colleagues and also your mum

iş arkadaşlarınla ​​ve annenle iletişim kurmak için web kameranı kullanıyorsun bundan

as well i mentioned this earlier well yes uh because i'm working from

daha önce bahsetmiştim evet evet çünkü ben

home as are a lot of people and we've been

Pek çok insan gibi evden çalışıyoruz ve Birleşik Krallık'taki

told uh although we sort of relaxed some of

bazı kilitlenme durumlarını bir nevi gevşetmiş olsak da

the lockdown situations in the uk our work has still

told us we must stay at home and work from home

bize, işimizin bize hala evde kalmamız ve evden çalışmamız gerektiğini söylediği söylendi,

yes which is good i'm fine with that and of course the only way to stay in

evet, bu iyi bir şey' Bununla bir sorunum yok ve tabii ki iş arkadaşlarınızla iletişimde kalmanın tek yolu,

contact with colleagues i mean you can use the phone but they've

yani telefonu kullanabilirsiniz ama onlar

utilized this new technology called zoom uh

zoom adı verilen bu yeni teknolojiyi kullandılar uh

there are lots of other versions but that one seems to have become very

başka birçok versiyon var ama bu çevrede çok popüler olmuşa benziyor

popular around the world and we've certainly

dünya ve biz kesinlikle

been using it so every day it's zoom meetings

onu kullanıyoruz, bu yüzden her gün yakınlaştırma toplantıları

and what i find fascinating is that people go on to these meetings

ve insanların bu toplantılara devam etmesi benim için büyüleyici.

and well let's just say the webcam is not very flattering

yes well what i've noticed certainly over the last few weeks as more and more

Son birkaç haftadır, giderek daha fazla

people have started using their web cameras there

insan web kameralarını kullanmaya başladıkça,

are certain things that you should and should not do

yapmanız ve yapmamanız gereken bazı şeyler var,

there is a certain type of i suppose we use the word etiquette

sanırım

etiquette etiquette when you are using a web camera

bir web kamerası kullanırken görgü kuralları görgü kuralları kelimesini kullanıyoruz,

for example you have to make sure the camera is in the right position

örneğin siz kameranın doğru konumda olduğundan emin olmalıyım,

so a lot of people make the mistake don't they steve of having the camera

bu yüzden birçok insan kamerayı

too low down and then it looks up at them can i just say that is the worst

çok aşağıda tutma hatasına düşüyor ve sonra kamera onlara bakıyor, bunun yapabileceğiniz en kötü şey olduğunu söyleyebilir miyim?

thing you can do the absolute worst thing you can do is have your camera

Yapabileceğiniz en kötü şey, kameranızı

low down looking up and there are two reasons for that first of all

aşağıdan yukarıya bakmaktır ve bunun iki nedeni vardır, her şeyden önce

the shadows look terrible on your face also because many web cameras steve have

gölgeler yüzünüzde berbat görünür, ayrıca birçok web kamerası steve'in

a very wide lens which means it can fit lots of things

çok geniş bir merceği vardır, bu da birçok kameranın sığabileceği anlamına gelir.

onto the image now because of that if you get close to it

çünkü eğer ona yaklaşırsanız

your face will start to distort so of course if you have the camera low

yüzünüz bozulmaya başlayacak, bu yüzden tabii ki kamerayı aşağıya indirirseniz

down your your lower face

yüzünüzün alt kısmı ağzınız

your your mouth your your chin and your neck will look

çeneniz ve boynunuz

large because it's being distorted by the lens you mean out of proportion

büyük görünecek çünkü bozuluyor lens derken orantısızlığı kastediyorsunuz

yes well it's distortion it's it's a natural distortion caused by the

evet pekala bu distorsiyon bu

wide lens that many web cameras have and of course

birçok web kamerasının sahip olduğu geniş lensin neden olduğu doğal bir distorsiyon ve tabii ki

it makes your nose bigger as well it makes

burnunuzu da büyütüyor

everything bigger everything well almost everything

her şeyi daha da büyütüyor her şeyi iyi neredeyse her şeyi

yes and i've noticed at work that a lot of people have their cameras set

evet ve ben iş yerinde birçok insanın kameralarını boyunlarını

uh so that you can and you can't see their neck yes i mean that's why i've

görebileceğiniz ve göremeyeceğiniz şekilde ayarladığını fark ettim evet demek istediğim bu yüzden

got this on today i was hoping you'd point it out mr duncan make fun of me

bugün bunu çektim Bay Duncan dalga geçsin diye bana işaret edersin benim hakkımda

but you haven't no but what i was going to say steve is

ama sen hayır ama söyleyeceğim şey steve'in

having the camera low down is is not a good thing but however you can

kamerayı alçaltması iyi bir şey değil ama yine de

rectify that you can put it right you can correct that problem by having the

düzeltebilirsin ki düzeltebilirsin kamerayı yukarı kaldırarak bu sorunu düzeltebilirsin

camera high up so what you do is you have the

yani yaptığınız şey,

camera at a high angle looking down and so your face will be

kamerayı yüksek bir açıyla aşağıya bakmak ve böylece yüzünüz

more in proportion in fact it can be quite

daha orantılı olacak, aslında oldukça

flattering flattering very flattering so if you

pohpohlayıcı pohpohlayıcı çok pohpohlayıcı olabilir, bu nedenle

have your web camera higher than you

web kameranızı yukarıdan daha yukarıda tutarsanız,

looking downwards slightly a slight angle

aşağı doğru biraz hafif bir açı

you will actually look much better than if you have the camera low down

aslında kamerayı aşağıdan yukarıya baktığınızda olduğundan çok daha iyi görünürsünüz

looking up in fact this happens in movies you will often see

aslında bu filmlerde olur filmlerde sıklıkla görürsünüz

in movies quite often the camera is is often at a higher angle when it is

kamera bir kişiyi çekerken genellikle daha yüksek bir açıdadır

filming a person especially close up because it's more

özellikle yakın plan çünkü daha

flattering the worst angle is low down the best

pohpohlayıcı, en kötü açı aşağıda, en iyisi

is high up so that's just one of my little tips

yukarıda, yani bu,

you see for the right way to appear on your web camera

web kameranızda doğru şekilde görünmek için gördüğünüz küçük ipuçlarımdan sadece biri, diğer

well the other the other thing about etiquette

bir şey de,

uh on if you're using webcams zoom or there are other things

eğer web kamerası yakınlaştırma kullanıyorsanız, görgü kurallarıyla ilgili diğer şey. ya da orada başka şeyler var

out there the skype yes and you you use facetime with your

skype evet ve sen annenle facetime kullanıyorsun

mother face time all sorts of things that

facetime annene hatırlatan her türlü şey

remind steve your mother

your mother always has the webcam or or very low down

annenin her zaman web kamerası var ya da çok aşağıdan

looking right up at her face and i know it's not very flattering

yüzüne bakıyor ve biliyorum ki bu pek pohpohlayıcı değil

she doesn't like to look at herself because of course you can see yourself

kendine bakmaktan hoşlanmaz çünkü tabii ki kendini görebilirsin

can't you in the top corner uh of the of the screen that you're on

değil mi ekranın üst köşesinde kendini

you can always see a version of yourself yes and she hates looking at it but of

her zaman görebilirsin evet ve o nefret ediyor bakıyor ama

course she won't hold it up she holds it down like that maybe we

tabii ki kaldırmıyor öyle tutuyor belki

we could send something to her some sort of

ona bir çeşit aparat gönderebiliriz ve

apparatus that she can fix her eye pad too and then

göz pedini de tamir edebilir

and then she can look have to have the angle coming down instead of

ve sonra bakabilir Kolunun ağrıyacağını düşünmek yerine açı aşağı iniyor

i think her arm would ache and the reason i put this scarf on today is

ve bugün bu eşarbı takmamın

because something that a friend of mine

nedeni, yakın zamanda bir arkadaşımın

mentioned in an email to me uh recently was that they were on

bana bir e-postada bahsettiği bir şey,

on zoom uh with their work colleagues and of course you can see yourself

iş arkadaşlarıyla yakınlaştırma yaptıklarıydı. Tabii ki kendinizi görebilirsiniz,

so they and the first thing they noticed was that their neck

onlar ve ilk fark ettikleri şey, boyunlarının

looked like looked a bit scraggy it looked

biraz sıska göründüğü,

old because they're probably in their mid-50s

eski göründüğü, çünkü muhtemelen 50'li yaşlarının ortalarında oldukları

and they were very very self-conscious that their neck looked old so they've

ve boyunlarının eski göründüğünün çok çok farkında olduklarıydı.

gone into the habit now of going on to any work

artık herhangi bir iş

zoom meeting wearing a scarf or a very high collar

yakınlaştırma toplantısına bir eşarp veya çok yüksek bir yaka ile gitme alışkanlığı edindiler

and that's why i put this on not because i've got a scraggy neck as i shall

ve bu yüzden bunu giyiyorum çünkü size açıklayacağım gibi sıska bir boynum yok,

reveal to you my neck is perfect and i'm taking it off because

boynum mükemmel ve onu çıkarıyorum çünkü çok

i'm boiling hot mr duncan so so let's just have a look then now

ateşliyim bay duncan o yüzden bir bakalım o zaman şimdi

you've drawn attention to your neck yes it looks quite nice though beautiful

boynunuza dikkat çekmişsiniz evet oldukça güzel görünüyor ama güzel

youthful of course can i also say congratulations

genç tabii ki ben de ayarlayana tebrikler diyebilir miyim

to whoever set that camera up

o kamera yukarıda

do i look flattering this don't well that that's exactly what i've done if

pohpohlayıcı görünüyor muyum bu pek iyi değil bu tam olarak yaptığım şey

you notice steve the camera is high up so the angle of the camera is high up

steve'i fark ettiyseniz kamera yukarıda yani kamera açısı yukarıda

it's actually above you slightly thank you mr duncan and because the

aslında biraz üstünüzde biraz teşekkür ederim bay duncan ve çünkü iyi

camera that you're using well actually that's one of my

kullandığın kamera aslında bu benim

professional cameras you've got there so that that's actually being very it's

profesyonel kameralarımdan biri sende var yani bu gerçekten

very flattering let's just say very flattering to mr

çok gurur verici diyelim sadece bay steve'in yüzüne çok gurur verici diyelim

steve's face well in our local sort of team there's

yerel türdeki

eight of us in our little team yeah and we have sort of twice weekly

ekibimizde sekiz kişiyiz küçük ekip evet ve

zoom meetings for about an hour and there's one there's one uh girl

yaklaşık bir saat boyunca haftada iki kez yakınlaştırma toplantıları yapıyoruz ve orada bir tane var, uh bir kız

lady on there and she has her camera set so that you can only see her from the

hanımefendi var ve kamerasını sadece çeneden yukarısını görebileceğiniz şekilde ayarlamış,

chin upwards i see so she's sort of she's like that

görüyorum ki o bir nevi o

she's like that on her camera all the time

kamerasında her zaman böyle olduğu

so she just talks to you like that and she won't she won't go

için seninle böyle konuşuyor ve gitmeyecek

she won't move up and i know it's because she's self-conscious about her

yukarı çıkmayacak ve bunun görünüşü hakkında utangaç olduğu için olduğunu biliyorum

appearance uh but we're not we're young we're youthful

uh ama biz Biz genç değiliz, genciz

in the prime of our lives we don't have to worry about it but i mean

hayatımızın baharındayız, bunun için endişelenmemize gerek yok ama demek istediğim

this is the thing the other thing mr duncan is that you want to have a light

bu, diğer bir şey Bay Duncan, bir ışığa sahip olmak istiyorsunuz,

don't you coming straight at you ah yes this was the other thing i was

değil mi? doğruca size geliyor ah evet bu da bahsedeceğim diğer bir şeydi

going to mention as well one of the things that people get wrong

when they are appearing on a camera a web camera is quite often they will

have either too much light

in the wrong place and when i say that i mean they have a lot of light behind

ve arkalarında çok fazla ışık olduğunu söylediğimde,

them it is the worst thing you can do so you

yapabileceğiniz en kötü şey bu, bu nedenle

always have to make sure the light behind you

her zaman arkanızdaki

and in front of you is even you have to have even

ve önünüzdeki ışığın eşit olduğundan emin olmalısınız.

light yes because your your web camera will either make you look like a ghost

web kameranız ya sizi bir hayalet gibi gösterecek

or it will make you look like you are just

ya da dev bir gölge gibi görünmenizi sağlayacak

a giant shadow and you don't want light coming in from

ve yandan ışık gelmesini istemiyorsunuz

the side because that shows up all your all your wrinkles on your neck if

çünkü bu, boynunuzdaki tüm kırışıklıkları ortaya çıkarıyor.

you do have light coming from the side it must come from both sides

yandan ışık geliyor mu her iki taraftan da gelmeli

yes so if you do it from both sides it's very flattering

evet bu yüzden her iki taraftan yaparsanız çok gurur verici

so as you can see in my studio the lighting is

yani benim stüdyomda görebileceğiniz gibi ışık

diffused it is on either side of my face and the same with steve so steve is

dağınık yüzümün her iki yanında ve steve ile aynı yani steve bir tarafta

using natural light on one side and on the other side i'm

doğal ışık kullanıyor ve diğer tarafta ışığın steve'in yüzüne bile geldiğinden emin olmak için

using an artificial lamp to to make sure that the light is even

yapay bir lamba kullanıyorum,

on steve's face so this is another thing that a lot of

bu da birçok

people do when they try to connect their web camera they

insanın bağlanmaya çalıştıklarında yaptığı başka bir şey. web kamerasını

don't really set it up in the right way

gerçekten doğru şekilde kurmuyorlar

and quite often they can make themselves look much worse

ve çoğu zaman kendilerini gerçekte olduklarından çok daha kötü gösterebilirler, bu

than they really are it's a bit like looking in the mirror

biraz aynaya bakmak gibidir

do you ever look in the mirror steve first time

hiç aynaya baktınız mı steve ilk kez

mr duncan all the time if i can just get to the end of the sentence

bay duncan hepsi zaman cümlenin sonuna gelebilsem

do you ever look in the mirror in the morning and you you look at yourself and

hiç sabah aynaya bakıp kendine bakıp

you think that that can't be right that's not me why is

bunun doğru olamayacağını düşündüğün bu ben değilim neden

the mirror lying to me now i look in the mirror mr duncan i say

ayna şimdi bana yalan söylüyor aynaya bakın bay duncan diyorum

look at that handsome face look at that beautiful person look

şu yakışıklı yüze bakın o güzel insana bakın onun

at his his lovely hair his beautiful skin

güzel saçlarına bakın onun güzel teni

i i'm only joking of course i don't what a dish no i'm joking i don't

sadece şaka yapıyorum tabi ki ne yemeği bilmiyorum hayır şaka yapmıyorum t

because we all hate looking at ourselves in the mirror don't we well some of us

çünkü hepimiz aynada kendimize bakmaktan nefret etmiyoruz, değil mi bazılarımız

do obviously you don't i'm joking i'm just joking uh but yes

yapıyor tabii ki yapmıyorsunuz şaka yapmıyorum sadece şaka yapıyorum uh ama evet

it's it uh people some people do feel very

bu uh insanlar bazı insanlar çok utangaç hissediyor

self-conscious on the and of course the other thing

ve tabii ki

you've got to be careful about mr duncan talking about etiquette zoom etiquette

bay duncan'ın görgü kuralları hakkında konuşurken dikkat etmeniz gereken diğer şey zoom görgü kuralları

or what what's the generic name for for uh is it webcam

ya da bunun genel adı nedir uh buna web kamerası

etiquette could we call it yes i i think so yes if you are if you are on a webcam

görgü kuralları diyebilir miyiz evet bence öyleyse evet eğer öyleyseniz bir web kamerasında

you don't want to keep using one brand name oh well you can say webcam

tek bir marka adı kullanmaya devam etmek istemezsiniz oh pekala bazı insanlara web kamerası diyebilirsiniz,

some people well it's a bit like the way in which

bu biraz

certain brand names can become used in everyday

belirli marka adlarının günlük

life like for example hoover so when you are doing your vacuum

hayatta kullanılmaya başlanması gibi bir şey, örneğin hoover, yani siz işinizi yaparken elektrikli süpürgeyle

cleaning you use your hoover however hoover is a brand name

süpürürsünüz, ancak hoover bir marka adıdır, bu

so over the years you find this happens quite a lot where a brand name

nedenle yıllar içinde bir marka adının

becomes something that you use in everyday life even as a verb

günlük yaşamda fiil olarak bile kullandığınız bir şeye dönüştüğünü görürsünüz, bu

so you might hoover your carpet so the the word hoover is actually a

nedenle halınızı süpürebilirsiniz, yani hoover kelimesi aslında bir

brand name however it has become used as a verb an

marka adı ama fiil olarak kullanılmaya başlandı günlük bir

everyday verb so zoom i suppose

fiil bu yüzden yakınlaştır sanırım

zoom is a good example will we are we going to zoom

yakınlaştırma iyi bir örnek yakınlaştıracağız mı

later so the word zoom is a brand of of software that allows people to

yani yakınlaştırma kelimesi insanların görsel olarak birbirleriyle bağlantı kurmasını sağlayan bir yazılım markası

connect visually and with sound however you can

ve sesle ancak

also use it now as a verb it's almost become a verb facetime

şimdi onu bir fiil olarak da kullanabilirsiniz neredeyse bir fiil haline geldi facetime

here's another one do you want to face time later

işte bir tane daha daha sonra yüzleşmek ister misiniz

no okay that was rhetorical exactly uh yes the other thing is you've

hayır tamam bu tam olarak retorikti uh evet diğer bir şey de

got to be careful to deliver its work colleagues that

onu iletmek için dikkatli olmalısınız iş arkadaşları

you're dressed appropriately that sort of thing

bu tür şeylere uygun giyindiğinizi

um there have been instances i think on the uh

um, sanırım

you've seen it on social media where people are

sosyal medyada insanların

dressed for a work meeting but they because they think they can't be seen

bir iş toplantısı için giyindiği durumlar oldu ama onlar aşağıda görülemeyeceklerini düşündükleri için

below their neck and they haven't got very

boyunları ve altında pek bir şey yok

much on underneath yes you're not supposed to

evet yememeniz gerekiyor iş yakınlaştırma toplantısındayken

eat it looks rude to eat when you're on a work

yemek yemek kaba görünüyor

zoom meeting when you say underneath you mean below waste level

altından derken atık seviyesinin

below waste level yes there was uh it was going doing the rounds on the on the

altında atık seviyesinin altında evet vardı uh internette

internet on social media somebody that was in a

sosyal medyada dolanıyordu birisi

work meeting they left their camera on and they stood up after the meeting

iş toplantısındaydı kamerasını açık bıraktı toplantıdan sonra ayağa kalktılar

they were quite smart they got a nice shirt on but then they got

çok akıllıydılar üstlerine güzel bir gömlek giydiler ama sonra

nothing on or just underwear yes i think they were just in their

hiçbir şey giymediler sadece iç çamaşırı evet sanırım sadece

underpants weren't they so that was quite embarrassing

iç çamaşırları içindeydiler değil mi bu çok utanç vericiydi

but yes who knows who knows what i'm doing maybe below the camera

ama evet kim bilir ne yapıyorum belki kameranın altında

maybe down there i'm not wearing my my smart clothes i might be i might be

belki aşağıda akıllı kıyafetlerimi giymiyorum belki

wearing ladies underwear for all you know i'm not no not mr

Bayan iç çamaşırı giyiyor olabilirim, bildiğiniz gibi değilim, hayır Bay

duncan i'd get very worried if you were i'm definitely not I've just checked i

Duncan, siz olsaydınız çok endişelenirdim, kesinlikle değilim, şimdi kontrol ettim,

do have clothes on below the waist even though it they are

belimin altında olmasına rağmen kıyafetlerim var.

my pajama bottoms i'm wearing my pajama trousers so i can

pijama altlarım pijama pantolonumu giyiyorum bu yüzden

confess i don't mind confessing i am wearing my

itiraf edebilirim itiraf etmekten çekinmem

pajama trousers the trousers that i actually

pijama pantolonumu giyiyorum aslında uyuduğum pantolonu belimin

sleep in i'm wearing beneath or below my waist

altında veya altında giyiyorum bu

so this is the part that you can see it looks

yüzden girebileceğin kısım burası bakın

all presentable and lovely but down there

her şey prezentabl ve güzel görünüyor ama aşağıda sanki ben

it looks as if i'm ready for bed he's wearing pajamas it's true

yatmaya hazırım gibi görünüyor o pijama giyiyor bu doğru

viewers it is true so what have we what have you been talking about today mr

izleyiciler bu doğru yani biz ne yapıyoruz bugün ne hakkında konuşuyorsunuz bay

duncan so far we've talked about the uh use

duncan şimdiye kadar konuştuk ah

of what was the word i looked at yes rattle to do something quickly

baktım kelime neydi evet çıngırak bir şeyi hızlı bir şekilde yapmak için

a sound that is made by one object in an empty container and of

boş bir kaptaki bir nesne tarafından yapılan bir ses ve

course to talk a lot to talk rattle so i thought that was an

tabii ki çok konuşmak için çıngırak bu yüzden bunun

interesting use of one simple word

basit bir kelimenin ilginç bir kullanımı olduğunu düşündüm

had you been talking about the word etiquette before i came on

ben gelmeden önce görgü kurallarından mı bahsediyordunuz

no no that was the first time so the etiquette

hayır hayır bu ilk kezdi bu yüzden

when we talk about etiquette we are actually talking about the way you do

görgü kurallarından bahsettiğimizde aslında bir şeyi yapma şeklinizden bahsediyoruz

something or maybe the recognized way of doing

veya belki bir şeyi yapmanın bilinen bir

something so a way that you do something maybe

yolundan bahsediyoruz bir şeyler yap belki

when you are in a social gathering there are certain

sosyal bir toplantıdayken yaptığın bazı şeyler vardır

things that you do and certain things that you don't do

ve yapmadığın bazı şeyler vardır

there are certain rules social rules

belirli kurallar vardır sosyal kurallar

and the same thing applies when you are on your web camera

ve aynı şey web kameranızdayken de geçerlidir

and that is true the other thing that i've noticed

ve bu diğeri için de geçerlidir steve fark ettiğim şey

steve is is of of course the background of people's web cameras yes a lot of

tabii ki insanların web kameralarının arka planı evet birçok

people and this is why i have my bookcase

insan ve bu yüzden kitaplığımı arkamda tutuyorum

behind me a lot of people think it's better if you

birçok insan oturmanın daha iyi olduğunu düşünüyor

sit i will show you this oh

sana bunu göstereceğim oh

that's outside where am i i can't i can't actually find my where am i

bu dışarıda neredeyim bulamıyorum gerçekten neredeyim bu garip

that's strange i've lost myself get your act together mr duncan

kendimi kaybettim harekete geçin bay duncan kameramı

i can't find my camera where's my camera going someone's

bulamıyorum kameram nereye gidiyor birinin

steve someone's stolen my camera it's me because i

steve birisi kameramı çaldı o benim çünkü

want to be on show all the time i found myself

her zaman şovda olmak istiyorum kendimi

now yes i can't i can't even remember what i was saying

şimdi buldum evet yapamıyorum ne dediğimi hatırlayamıyorum bile hadi

go on steve we were talking about etiquette weren't we yes

steve görgü kurallarından bahsediyorduk değil miydi evet

etiquette and people when they appear on web cameras

görgü kuralları ve insanlar web kameralarında göründüklerinde

they they often have the bookcase behind them

to make them look very intelligent and clever

çok zeki ve zeki görünmelerini sağlamak için genellikle arkalarında bir kitaplık var bunu

learn it so this behind me is why why i do this you see so i've got

öğren bu yüzden arkamdaki bu bunu neden yapıyorum görüyorsun bu yüzden

this behind me because that's the thing you see when you see

bunu arkamda görüyorum çünkü insanları gördüğünde gördüğün şey bu

people maybe scientists or politicians they're giving advice on their webcam or

belki bilim adamları veya politikacılar web kameralarında tavsiye veriyorlar veya

maybe they're having an interview steve on the tv

belki televizyonda bir röportaj veriyorlar steve kendilerini daha iyi göstermek için

they will often be standing in front or sitting in front of a bookcase to

genellikle bir kitaplığın önünde duruyor veya oturuyor olacaklar,

make themselves look better so what do you think about that either

bu konuda ne düşünüyorsun

that or if they if they've written a book

ya da eğer bir kitap yazmışlarsa,

they'll have their own book in prominent view

kendi kitaplarını göze çarpan bir görünümde olacaklar,

yes so that you can see the which i suppose is fair enough

evet, ki bu bence yeterince adil,

uh if they've written an interesting book that they might want us to read

eğer okumamızı isteyebilecekleri ilginç bir kitap yazmışlarsa,

yes you've got to be in fact when we when we go on work

evet aslında biz işe gittiğimizde

zoom meetings before it starts there is a list of things

yakınlaştırma toplantıları başlamadan önce bir şeyler listesi var

the etiquette so the it's like acceptable behavior isn't it

görgü kuralları yani bu kabul edilebilir davranış gibi,

what you're supposed to do which is acceptable

yapmanız gereken şey değil mi, kabul edilebilir olan gibi

it's like it's like table etiquette yes uh how do you eat a meal in company

sofra adabı gibi evet uh şirkette nasıl yemek yersin kabul edilebilir bir yemek

that is acceptable won't upset anybody you know you're not sort of eating with

kimseyi üzmez bilirsin ellerinle yemek yemezsin

your hands or talking with your mouth full things like

ya da ağzınla konuşmazsın dolu böyle şeyler çatal

that using your cutlery in the right order

bıçaklarını doğru sırayla kullanırsın

and just when you're on a webcam at work doesn't matter with you with friends or

ve işte bir web kamerasında olduğunuzda, arkadaşlarınızla veya ailenizle sizin için fark etmez,

family but if it's a work meeting then there are certain behaviors

ancak bu bir iş toplantısıysa,

that you've got to display in order to not draw attention to

dikkati üzerinize çekmemek

yourself and show respect for whoever is talking at that

ve saygı göstermek için sergilemeniz gereken belirli davranışlar vardır. o noktada konuşan kim olursa olsun

particular point yes i think the general rule is

evet bence genel kural

be decent and if you are doing something during work time you

terbiyeli olmaktır ve eğer çalışma saatlerinde bir şeyler yapıyorsanız

must always look presentable maybe you have a shirt

her zaman prezentabl görünmelisiniz belki de böyle bir gömleğiniz

and tie like this you see i i look so nice

ve kravatınız var görüyorsunuz ben bugün çok güzel

today and professional so that's what you normally do you have

ve profesyonel görünüyorum yani normalde böyle yaparsın

to decide on what the situation is and then you dress

durumun ne olduğuna karar vermen gerekir ve sonra buna

according or you dress appropriately for that situation

göre giyinirsin veya bu duruma uygun giyinirsin

uh meek is off to bed good night good night mika sleep tight hope the bed

uh meek yatıyor iyi geceler iyi geceler mika iyi uykular umarım

bed bugs don't bite that's nice sergio doesn't like to look in the mirror in

tahtakuruları ısırmaz bu güzel sergio sabahları aynaya bakmayı sevmez

the morning i don't need such stress when the day

gün başladığında bu kadar strese ihtiyacım yok

begins yes true

evet doğru

something i've noticed actually is that with work colleagues particularly the

aslında fark ettiğim bir şey var ki iş arkadaşları özellikle

men uh their standards of presentation have

erkeklerin sunum standartları son zamanlarda düştü

dropped over the last few weeks i mean they're

birkaç haftadır tıraş olmaya zahmet etmiyorlar

not bothering to shave wash their hair they're looking very

saçlarını yıkıyorlar çok görünüyorlar

they're almost looking like vagrants oh i see and

neredeyse serseri gibi görünüyorlar oh görüyorum ve

comments have been made and some people will come on

yorumlar yapılmış ve bazı insanlar gelecek

and they won't put their camera on and they'll

ve kameralarını açmayacaklar ve

pretend that there's something wrong with the camera

kamerada bir sorun varmış gibi davranırlar

i can't work out i switch it on that sort of thing

çözemem o tür şeyleri açarım

yes so yes so they're finding a reason not

evet yani evet bu yüzden kamerayı açmamak için bir sebep buluyorlar

to turn the camera on maybe maybe they they are not looking good or maybe they

belki iyi görünmüyorlar veya belki giyinme zahmetine girmediler

just haven't bothered bothered getting dressed maybe they're

belki

sitting there in front of the webcam or naked maybe

orada web kamerasının önünde oturuyorlar ya da çıplaklar belki

maria says hello from north of spain which is very windy

maria ispanya'nın kuzeyinden merhaba diyor ki bu çok rüzgarlı bu yüzden

so i think yes the wind that we had which has died down a bit it's less than

bence evet elimizdeki rüzgar biraz azaldı düne göre daha az evet dışarısı

it was yesterday yes it's much nicer outside now

çok daha güzel şimdi artık avrupa'nın geri

it's now streaming across the rest of europe

kalanında akıyor

uh so yes very unusual to have wind at this time of the year yes it's

uh yani evet yılın bu zamanında rüzgar olması çok olağandışı evet

looking yes let's have a look oh there yes there

görünüyor evet bir bakalım oh orada

it is there is the view now it is still a bit breezy so that is the

evet orada şu anki manzara hala biraz esintili yani bu

view outside something else i want to look at quickly

dışarıdaki manzara başka bir şeye hızlıca bakmak istiyorum

steve of course steve at the moment

steve tabii ki steve şu anda bakıyor

is nurturing he is looking after his new lawn his new grass

yeni çimine bakıyor yeni çimine

so it's time now to take a look take a look at the monitor

şimdi bakma zamanı monitöre bir bak

steve you will see it we are now going to have a look at mr steve's grass and

steve göreceksin şimdi bay steve'in çimenlerine bir bakacağız ve

maybe you can take us through what what you've been doing this week is

belki bu hafta ne yaptığınızı bize anlatabilirsiniz

it mr duncan no i want to see it i'm excited i don't

bay duncan hayır onu görmek istiyorum ben heyecanlıyım

want people to be bored no i'm sure everyone wants to see your

insanların sıkılmasını istemiyorum hayır eminim herkes

your new grass how about that i would imagine many

yeni çimlerinizi görmek ister buna ne dersiniz pek çok

people have actually tuned in not to see us they want to have a look at your your

insanın aslında bizi görmek yerine sizinkine bir göz atmak istediklerini tahmin ediyorum

lovely new grass so here it is here is mr steve's

güzel yeni çimen işte burada Bay Steve'in

new grass let's have a look shall we let's check in

yeni çimi bir bakalım

with steve's new grass how is it growing oh yes it's looking nice from there

Steve'in yeni çimine bakalım mı nasıl büyüyor oh evet oradan güzel görünüyor

oh yes look at that wow steve it's looking all right

oh evet şuna bak vay steve çok

well i'm going to have to give it a cut soon

iyi görünüyor ben Yakında

when it's around eight centimeters tall i will give it its first cut that's what

yaklaşık sekiz santimetre boyuna geldiğinde onu kesmek zorunda kalacağım ilk kesimini yapacağım

it says in the books there it is mr mr steve look top marks for me

kitaplarda öyle yazıyor orada Bay Steve bak benim için en iyi puanlar onda dokuzu var

nine out of ten i would say there's a few little

derdim birkaç küçük

a few little patches yes but that's normal but i have to say

birkaç küçük yama evet ama bu normal ama söylemeliyim ki harika görünen

i am quite impressed with your new grass that looks amazing

yeni çimlerinizden oldukça etkilendim o

so let's get a bit closer shall we let's move in

yüzden biraz daha yakınlaşalım mı içeri girelim

let's get down there's a few weeds in there already

orada birkaç yabani ot var zaten hadi

let's get down and dirty there it is oh yes we're getting close now

gidelim aşağı ve kirli orası oh evet, şimdi yaklaşıyoruz,

so you can see there are some patches however

böylece bazı yamalar olduğunu görebilirsiniz, ancak

as the grass grows steve will be able to identify the areas and then you can fill

çimler büyüdükçe steve alanları tanımlayabilecek ve sonra

in those areas can't you i can well it

bu alanları doldurabilirsiniz, değil mi ben iyi yapabilirim kendi

might fill in on its own i'm hoping it will

kendine dolabilir, yine de olacağını umuyorum,

anyway because of course grass does seed itself

çünkü tabii ki çim kendi kendini tohumlar,

so as the grass seeds there will be new blades of grass coming up so i think

böylece çim tohumları olarak yeni çim bıçakları ortaya çıkacaktır, bu yüzden bence

that looks that's honestly steve that's amazing that is mr

bu görünüyor, dürüst olmak gerekirse steve, bu harika, bu Bay

steve's grass mr steve made that grass happen

Steve'in çimi bay steve o çimleri bıçak bıçak meydana getirdi

blade by blade there is a great expression

harika bir ifade var

that goes something that is boring is like watching grass grow well here we

sıkıcı bir şeye giden çimlerin iyi büyümesini izlemek gibi

are literally we are literally watching

grass grow at the moment so there it is mr

steve's wonderful new grass and it is well it's looking

harika görünüyor

amazing steve so can i just say congratulations steve

steve bu yüzden çimleriniz için tebrikler steve diyebilir miyim

for your grass uh a few people are commenting on your

uh birkaç kişi kitaplığınıza yorum yapıyor

bookshelf okay and artsby30 says can you take a

tamam ve artsby30 kitaplığınızdan bir kitap alıp

book out of your bookshelf mr duncan

and show us yes okay then i will do that let me just i need to just turn around i

bize evet gösterir misiniz bay duncan der ki tamam o zaman bunu yapacağım izin ver sadece arkamı dönmem gerekiyor

can't do this easily so i need to just turn around okay i'm

bunu kolayca yapamam bu yüzden sadece arkamı dönmem gerekiyor tamam

turning round now yes oh yes you disappeared there mr

şimdi dönüyorum evet oh evet orada kayboldunuz bay

duncan are you picking out a particular book that you

duncan sevdiğiniz belirli bir kitabı mı seçiyorsunuz

like yes i'm trying to find a book that i can

evet ben ah onlar sana gösterebileceğim bir kitap bulmaya çalışıyorum

uh they i can show you oh sorry yes i'm in my library here i'm going

oh pardon evet kitaplığımdayım gidiyorum

yes i'm going to take a book from my book case excuse me well you know hurry

evet kitaplığımdan bir kitap alacağım afedersiniz bilirsiniz acele edin bu

up about it mr duncan you don't have to take such a long time

konuda bay duncan bu kadar uzun zaman almanıza gerek yok

will you need uh ladders no i see that's good there we go so here is here

uh merdivenlere ihtiyacınız olacak mı hayır görüyorum bu iyi gidiyor işte işte

is one of the books oh well very predictable that you would

kitaplardan biri oh pekala kitaplığınızda olması çok tahmin edilebilir

have that on your bookshelf mr duncan yes a lot of my books are connected to

bay duncan evet kitaplarımın çoğu ingilizceye bağlı

the english language so there is one of them

bu yüzden bir tane var

so now you can see one of the books one of the many books behind me

yani şimdi arkamdaki kitaplardan birini görebilirsiniz

and this is my thesaurus and no it isn't a type of dinosaur steve

ve bu benim eş anlamlılar sözlüğüm ve hayır bu bir dinozor türü değil steve

a thesaurus it is a great source of information about the english

a eş anlamlılar ingilizce dili hakkında harika bir bilgi kaynağıdır

language and you can find out not just what

ve sadece kelimelerin ne anlama geldiğini değil,

words mean but you can also find out alternative words as well

aynı zamanda alternatif kelimeler de bulabilirsiniz;

so a thesaurus is very good for looking for synonyms or other ways

of expressing a certain word so here's a sorry big book mr duncan you

belli bir kelime yani işte üzgünüm büyük bir kitap bay duncan

could call it a a tyrannothordus rex

buna bir tyrannothordus rex

a tyranno thesaurus rex that's okay to be more a tyranno thesaurus

bir tyranno thesaurus rex diyebilirsiniz daha çok bir tyranno thesaurus rex olmakta sorun yok

rex a very big book that's it it is a big one actually there's a there

çok büyük bir kitap bu kadar büyük bir kitap aslında

are a lot of pages in this this is one of my favorite books

bir sürü sayfası var bu benim en sevdiğim kitaplardan biri

and i will put it back now in my bookcase i have to put it back steve so

ve onu şimdi kitaplığıma geri koyacağım onu ​​geri koymam gerekiyor steve bu yüzden

if you can just be entertaining for a moment go on mr

bir an için eğlenceli olabilirsen devam et bay

duncan be careful don't uh don't fall off the

duncan dikkatli ol düşme uh düşme

step ladders will you we don't want you to have an injury what

basamaklı merdivenlerden inmenizi ister misiniz, yaralanmanızı istemeyiz, peki ya

about one of the books immediately behind you there's an

hemen arkanızdaki kitaplardan biri,

orange one there that looks quite interesting oh well i don't think we've

orada oldukça ilginç görünen turuncu bir kitap var oh peki,

got time though have we today no unfortunately i was going to pick

zamanımız olduğunu sanmıyorum ama bugün var mı? hayır ne yazık ki

another book but we haven't got time i'm afraid we've

başka bir kitap seçecektim ama zamanımız yok korkarım

got to move on we've got to move on we've got to move on

devam etmeliyiz devam etmeliyiz devam etmeliyiz

so there now you know that it is a real bookshelf

yani işte şimdi bunun bir kitap olduğunu biliyorsunuz. arkamda gerçek bir kitaplık var, biliyorum

behind me it's real i know fancy people doubting

süslü insanların şüphe duyduğunu biliyorum, bunun

i can't believe that doubting that that was a real bookcase

gerçek bir kitaplık olduğundan şüphe duyanların

people think that i'm standing in front of a green screen i can't believe it

yeşil bir ekranın önünde durduğumu düşündüklerine inanamıyorum, buna inanamıyorum

the cheek of it mr duncan doesn't know you're a professional

Bay Duncan inanmıyor profesyonel olduğunu biliyorum

it's so cheeky so naughty we are going to play

çok küstah çok yaramaz son zamanlarda

our little game that's become very popular

çok popüler hale gelen küçük oyunumuzu oynayacağız

over recent times i don't would you like to play along steve i'm wondering if you

steve birlikte oynamak istemez misin

want to play along maybe you don't want to

belki birlikte oynamak isteyip istemediğini merak ediyorum sen istemiyorsun

well i'm here so i may as well okay though

ben buradayım o yüzden ben de olabilirim tamam yine de bu yüzden

so we are going to play the sentence game

cümle oyunu oynayacağız

and this is something that has become quite popular

ve bu

over recent weeks for various reasons what one particular reason is because

son haftalarda çeşitli nedenlerle oldukça popüler hale gelen bir şey, özel bir nedeni ise

many people have nothing else to do during this strange lockdown period

birçok insan bu garip tecrit döneminde yapacak başka bir şey yok, bu

so there it is the sentence game keep an eye on your monitor

yüzden işte cümle oyunu monitörünüze göz kulak olun

mr steve that is a message for you keep an eye on your monitor

bay steve bu size bir mesaj monitörünüze göz kulak olun,

so what we are going to do we're going to look at some sentences however

ne yapacağımıza bakacağız Ancak bazı cümlelerde, cümlede

you will notice that there are some spaces

bazı boşluklar olduğunu fark edeceksiniz

in the sentence and those spaces are where i want you to put a certain

ve bu boşluklar, belirli bir kelimeyi koymanızı istediğim yerlerdir,

word so each space has

böylece her boşlukta,

one word that you have to add to the sentence

cümleye eklemeniz gereken bir kelime vardır,

so how you feeling steve are you feeling lucky

bu yüzden nasıl hissediyorsunuz steve, hissediyor musunuz? şanslıyım

i should be all right shouldn't i mr duncan i don't know

iyi olmalıyım değil mi bay duncan bilmiyorum

i'm not sure i'm hoping that your viewers will will fill in the blanks

emin değilim izleyicilerinizin boşlukları

better than i will okay we will see everyone saying come on

benden daha iyi dolduracağını umuyorum tamam hadi

mr duncan get on with it yes get on with it well here's the one

bay duncan diyen herkesi göreceğiz devam et evet devam et işte

first of all here's an unusual one steve do you know the rules this is the one

ilk önce burada alışılmadık biri steve kuralları biliyor musun bu

that appeared on my facebook page

benim facebook sayfamda görünen

so it's a very long one so can anyone huh are you okay i was just

çok uzun yani herkes yapabilir mi ha sadece

uh they're getting more and more elaborate every week well this is the

uh her hafta daha ayrıntılı hale geliyorlar pekala bu

one that was on my facebook page advertising today's live stream so

benim facebook sayfamda bugünkü canlı akışın reklamını yapıyordu, böylece

you can see there are many blanks many spaces

birçok boşluk olduğunu görebilirsiniz orada bir şey var

there it's something join something today for

bugün bir şey için bir şeye katılın

something english addict something stream

ingilizce bağımlısı bir şey

from 2pm uk time mr steve will be something us as well

akışından 14:00 İngiltere saati Bay Steve de bizim için bir şey olacak biz de bir

we will also be something the something game

şey oyunu olacağız

yes i know it's a long one not many people say that to me normally

evet biliyorum uzun bir süre bunu bana normalde pek çok insan söylemez

but it is a long one so that's the one that appeared on my facebook page i

ama uzun bir soru bu yüzden facebook sayfamda görünen buydu merak ediyorum

wonder if anyone is feeling brave enough to

put some of those words in place sujin says sunday oh okay then

bu kelimelerden bazılarını yerine koyacak kadar cesur hisseden var mı sujin pazar diyor oh tamam o zaman evet

yes i suppose so it's sunday yes you can say that it is sunday

sanırım yani bugün pazar evet bugünün pazar olduğunu söyleyebilirsin evet

yeah okay then i think that's okay i will get my little pointer to show you

tamam o zaman bence sorun değil küçük işaretçimi alacağım sana göstereceğim

yes i will put myself on the screen fully

evet kendimi tam olarak ekrana koyacağım

please don't take it personally mr steve

lütfen kişisel algılamayın bay steve

so yes it's sunday sunday it's sunday

yani evet bugün pazar pazar bugün pazar

join what what do you think steve join what us

katıl ne düşünüyorsun steve bize katıl bize

hmm you could have us of course me yes i think in this particular sense

hmm bize sahip olabilirsin tabii ki ben evet bence bunda özel anlamda

i'm i want to use the word me so it's sunday

ben kelimesini kullanmak istiyorum bu yüzden

join me today for what what do you think i'm asking

bugün pazar bana katılın ne için sizden ne yapmanızı istiyorum bugün pazar bugün

you to do it's sunday join me today for

bana katılın

what so last week we were here weren't we steve this

ne için yani geçen hafta buradaydık değil miydi steve bu

week's this week we are here again so this is

hafta bu hafta yine buradayız yani bu

what today no

bugün ne hayır

uh oh it's sunday join me today for uh

uh oh bugün pazar bugün bana katılın çünkü uh

live something that's happened before is happening again so it is uh what

yaşamak daha önce olan bir şey tekrar oluyor yani bu uh ne

another ah yes ah another it's sunday join me today for another

başka ah evet ah başka bugün pazar bugün bir başkası için bana katılın

so once more so when we say another we are saying once more we are doing it

yani bir kez daha bu yüzden başka bir tane söylediğimizde bir kez daha söylüyoruz tekrar yapıyoruz

again join me to get today for another

bugün başka bir gün almak için bana katılın

so there it is mr steve is back now your face is now

işte işte bay steve geri döndü şimdi yüzünüz dünyanın dört bir yanındaki

shining out from everyone's computer screens around the world

herkesin bilgisayar ekranlarından parlıyor balerin

ballerina join me today for an english addict live stream from 2pm uk time mr

bugün bana katılın ingilizce bağımlısı İngiltere saatiyle 14.00'ten itibaren canlı yayın Bay

steve will be with us as well yes

Steve de bizimle olacak evet

i think so so english addict and the word is live the next word

bence öyle İngiliz bağımlısı ve kelime canlı sonraki kelime

is live and then ready got that there so

canlı ve sonra hazır onu orada, yani

it's sunday join us today for another live

bugün pazar bugün başka bir canlı

or another english addict live stream from 2 p.m uk time mr steve

veya başka bir canlı için bize katılın İngilizce Bağımlısı İngiltere saatiyle 14.00'ten itibaren canlı yayın Bay Steve,

will be what oh somebody's already got that yes you

birisinin zaten sahip olduğu şey olacak, evet Bay

can say with mr steve will be

Steve ile diyebilirsiniz

with us also there is another one as well

bizimle olacak ayrıca bir tane daha var ve

another word you can use joining yes mr steve will be

katılabileceğiniz başka bir kelime evet Bay Steve

joining us as well so he will be coming on to the live stream at some point

bize katılacak ayrıca bir noktada canlı yayına gelecek o

he will be joining us as well he will be joining us or of course

da bize katılacak o da

simply put you can say with mr steve will be

with us

bize katılacak

sorry freddie's on the ball with this one he's already got the last one

o zaten sonuncuyu aldı

oh okay then is freddie ahead freddie is ahead of me and uh

oh tamam o zaman freddie önde freddie benden önümde ve uh

there we will also be what we will also be what hmm

işte biz de ne olacağız ne hmm

what will we be doing what will we be doing also

ne yapıyor olacağız ne yapıyoruz biz de

well what are we doing now what are we doing now well freddie says

iyi olacağız şimdi ne yapıyoruz ne yapıyoruz şimdi iyi gidiyoruz freddie oynuyor oynuyor

playing playing we will

oynuyor diyor biz

also be playing playing what playing the

de oynayacağız ne

sentence oh okay then steve don't get too carried away steve

cümlesini oynuyoruz oh tamam o zaman steve fazla kapılma steve

answering these well the people have already

bunlara iyi cevap veriyor insanlar zaten

answered it they're way ahead of us okay i think we need to go a bit faster

cevapladılar bizden çok öndeler tamam bence biz biraz daha hızlı gitmemiz gerekiyor

that's good okay then well i have to make sure that everyone has a chance

bu iyi tamam o zaman herkesin bir şansı olduğundan emin olmalıyım

you see because there is there is a 60-second

çünkü 60 saniyelik bir

delay so we have 60 seconds of delay between us talking

gecikme var bu yüzden konuşmamız ile cevapların gelmesi arasında 60 saniyelik bir gecikme var

and then the answers coming on the screen a lot of people getting this

Bunu doğru yapan birçok insanı ekrana yansıtın bu

right so i i want to make sure that everyone has a chance you

yüzden herkesin bir şansı olduğundan emin olmak istiyorum

see i like to be fair with people you see that's what i'm

gördüğünüz insanlara karşı adil olmayı seviyorum

doing at the moment so that's it that was the

one that appeared on my facebook page today and that is how i

bugün facebook sayfası ve ben böyle

wrote it so maybe it looked a little bit

yazdım bu yüzden belki

confusing for some people maybe i don't know here's another one lewis

bazı insanlar için biraz kafa karıştırıcı göründü belki bilmiyorum işte başka biri lewis

got that right as well well then lewis artsbee beatrice got it

bunu da doğru anladı sonra lewis artsbee beatrice

right yes a lot of people getting that right well done

doğru anladı evet birçok insan alıyor bu doğru aferin çok

thank you very much a lot of people getting this right here's another one

teşekkür ederim birçok insan bunu doğru anladı işte başka bir cümle şimdi

we will move ahead to a shorter sentence now

daha kısa bir cümleye geçeceğiz bu

so i don't want steve to answer this don't answer this steve

yüzden steve'in buna cevap vermesini istemiyorum bu soruyu cevaplama steve

no emmy got it right out we got it right well done v

hayır emmy anladı anladık doğru anladım aferin v

tess

tess

here is another one

işte başka bir

i something ah something time

i bir şey ah bir şey zaman bir

at the something last something now i

şey son bir şey şimdi i

i won't give the answer straight away because we have to be careful because of

hemen cevap vermeyeceğim çünkü gecikmeden dolayı dikkatli olmalıyız

the delay you see there is a little bit of a delay

biraz var

on the internet so we will have a little bit of time

internette gecikme, böylece

whilst you are looking at that so maybe we can just have a little bit

siz buna bakarken biraz zamanımız olacak, böylece belki

of music playing underneath and if you think you know what that is

altında biraz müzik çalabiliriz ve bunun ne olduğunu bildiğinizi düşünüyorsanız

let us know i will put it back on the screen again

bize bildirin, onu tekrar açacağım ekran tekrar

are you ready i something ah something time at first something

hazır mısın ben bir şey ah bir şey zaman ilk başta bir şey

last something oh it's been in the blanks it's been a

son bir şey oh boşluklar içindeydi

while steve since either of us has said this

steve ikimizden biri bunu söylediğinden beri bu

that is a clue try and make it funny as well if you can

bir ipucu deneyin ve yapabiliyorsanız komik de yapın

yes if you can make it funny you get extra points yes if you make it funny or

evet eğer komik hale getirebilirsin ekstra puan alırsın evet komik yaparsan ya da belki

maybe rude

if you can make a funny sentence or maybe a rude

kaba bir cümle kurabilirsen ya da belki kaba bir

sentence

cümle

is here hello to you and thank you for saying hello

burada sana merhaba ve bize merhaba dediğin için teşekkür ederim

to us yes it's mr steve and mr duncan here live on youtube

evet ben bay steve ve bay duncan youtube'da canlı yayında

hello rosa i join a good time

merhaba rosa geçen hafta şehirde iyi vakit geçirmeye katıldım

at the city last week i joined a good time

iyi vakit geçirmeye katıldım

i think what you are saying there is actually

sanırım dediğin şey var aslında

i enjoyed i enjoyed a good time

eğlendim

at the city last week so yes there you go that is a sentence

geçen hafta şehirde güzel vakit geçirdim yani evet işte bu bir cümle

i enjoyed

good one from valeria i had a good time at the party

valeria'dan iyi bir cümle keyif aldım dün gece partide iyi vakit geçirdim

last night ah i had a good time at the party

ah dün gece partide iyi vakit geçirdim

last night so yes that does fit in sergio says i something a something time

yani evet bu sergio'ya uyuyor bir şey diyor ben bir şey zaman bir şey

at the something lasts something

sürüyor bir şey

i don't think that's quite the uh yeah play the game there

yok bence bu oldukça iyi evet oyunu orada oyna

it's not the answer i was looking for although it did raise a smile yes it

aradığım cevap bu değil gülümsemeye neden olsa da evet

made it made steve's face crease up

steve'in yüzünün gülmekten buruşmasına neden oldu

with with laughter

corey says i had a good time at the famous

corey ünlü son cümle oyununda iyi vakit geçirdiğimi söylüyor

last sentence game oh i see that's quite good i had a good time at

oh görüyorum ki bu oldukça iyi orada iyi vakit geçirdim

the

but but there's there should be a word before last you see

ama ama geçen pazardan önce bir kelime olmalı

beatrice says i spent a lovely time at the park last sunday

oh and then you could add on now that lockdown has been

relaxed that has a lot of words maybe you had a bad time ah so maybe the

çok kelime var belki kötü bir zaman geçirdin ah bu yüzden belki

thing you are talking about wasn't good so

bahsettiğin şey iyi değildi bu yüzden sen

what would you say steve if you were if you were talking about something

olsaydın ne derdin steve eğer olumsuz bir şeyden bahsediyor olsaydın

negatively you can also use these words as well to

bu kelimeleri inşa etmek için de kullanabilirsin

construct a negative sentence

olumsuz bir cümle

yes i had a horrible time at the meeting last week ah okay then

evet geçen hafta toplantıda korkunç bir zaman geçirdim ah tamam o zaman

and that is something you have said quite

ve bu oldukça sık söylediğiniz bir şey

often yes i had a bad time yes at

evet kötü bir zaman geçirdim evet

the meeting last week i had a horrible time at the party last week but

geçen hafta toplantıda geçen hafta partide korkunç bir zaman geçirdim ama

let's be positive yeah let's be positive well i'm just

hadi olumlu olun evet olumlu olalım sadece

showing the alternatives yes yes anything else

alternatifleri gösteriyorum evet evet başka bir şey

uh helene says i had a good time at the sea last year i had a good time

uh helene diyor ki geçen yıl denizde iyi vakit geçirdim deniz kenarında iyi vakit geçirdim

at the seaside we would say last year hmm yep very good

geçen yıl derdik hmm evet çok iyi

i had a good time at the party last night and a kobe yes that's a popular

yaşadım dün gece partide iyi vakit geçirdim ve bir kobe evet bu popüler bir

one i suppose another positive word you

kelime sanırım kullanabileceğiniz başka bir olumlu kelime

could use is wonderful i had a wonderful time

harika geçen hafta sonu deniz kenarında harika zaman geçirdim

at the seaside last weekend because the weather was really

çünkü hava gerçekten çok

hot in fact during this week many people

sıcaktı aslında bu hafta birçok insan yapmamaları gerekirken

have been traveling around the country when they shouldn't they've been

ülkeyi dolaşıyorlar,

visiting their friends and family and going to the beach

arkadaşlarını ve ailelerini ziyaret ediyorlar ve

enjoying the hot weather because we had some lovely weather last week

sıcak havanın tadını çıkarmak için sahile gidiyorlar çünkü geçen hafta güzel bir hava vardı

and of course one particular person is really in trouble at the moment i won't

ve tabii ki şu anda belirli bir kişinin başı gerçekten belada ben

get steve started on this because we'll be here all day yeah one

Steve'i bu işe sokmayacağım çünkü bütün gün burada olacağız evet bir

person has definitely got in trouble

kişinin

for doing something wrong anyway i don't want to get too deep into that

yanlış bir şey yaptığı için başı kesinlikle belaya girdi zaten bunun detayına inmek istemiyorum

because we are playing the sentence game is a good one from maria

çünkü cümle oyunu oynuyoruz bu iyi bir şey maria'dan biri geçen hafta sonu

i had a great time at the fair last weekend yes that's it excellent

fuarda harika zaman geçirdim evet bu mükemmel bu

so we can see the construction of this sentence we are talking about

yüzden bu cümlenin yapısını görebiliriz

something we did we and we know that the reason why we know that is because

yaptığımız bir şeyden bahsediyoruz ve bunu bilmemizin nedeninin

we have less so that word

daha azına sahip olmamız olduğunu biliyoruz. bu kelime geçmişten bir şey

shows that we are talking about something from

hakkında konuştuğumuzu gösterir,

the past so you can see the word last is being used to show something that

böylece son kelimesinin zaten olmuş bir şeyi göstermek için kullanıldığını görebilirsiniz,

is already happened which will help you to create the sentence so you know you

bu da cümleyi oluşturmanıza yardımcı olur, böylece zaten

are talking about something that has already happened so

olmuş bir şeyden bahsettiğinizi bilirsiniz.

it makes it much easier to start the sentence

Cümleye başlamayı çok daha kolay hale getiriyor,

so you can see how we can get the actual sentence so last is

böylece gerçek cümleyi nasıl elde edebileceğimizi görebiliyorsunuz, yani sonuncusu geçmiştir, bu yüzden

the past so we would start with something

that also shows that we are talking about the past

aynı zamanda geçmişten bahsettiğimizi gösteren bir şeyle başlardık,

i had it's the past ah well this

geçmişe sahibim, peki bu

space can be positive or negative it can be either of those things

boşluk olumlu ya da olumsuz olabilir bunlardan biri olabilir

it can be good or bad wonderful or terrible time at the

iyi ya da kötü olabilir harika ya da korkunç kuyuda geçirilen zaman

well we are talking about a certain activity

belirli bir faaliyetten bahsediyoruz

a certain event something we did something we went to

belirli bir olaydan bir şey yaptığımız bir şeyden gittik bir şeye

something we attended and then last well it can be anything

katıldık ve sonra son iyi o geçen salı geçen hafta sonu dün gece herhangi bir şey olabilir

last tuesday last weekend last night

so yes you can see how that sentence is actually put together we are talking

bu yüzden evet bu cümlenin aslında nasıl bir araya getirildiğini görebilirsiniz

about something we did in the past something we did before

geçmişte yaptığımız bir şeyden bahsediyoruz

so i think this particular game is very good for

bu yüzden bu oyunun

practicing your grammar and also having a look at how

dilbilgisi pratiği yapmak için çok iyi olduğunu düşünüyorum ve ayrıca cümlelerin nasıl kurulduğuna bir göz atıyorum

sentences are constructed anna's gotta run i spent a lovely time at the theater

anna koşmalı geçen yıl tiyatroda çok güzel zaman geçirdim

last year oh i see well done to everybody there

oh görüyorum oradaki herkesin ellerine sağlık

yes we only want to fit in one word don't we into each space

evet sadece bir kelimeye sığdırmak istiyoruz her boşluğa girmiyor muyuz

yes uh some people have tried to put which is funny i mean

evet uh bazı insanlar var hangisinin komik olduğunu söylemeye çalıştım yani

uh andy starr put a lot of words in there made something funny about a

uh andy starr oraya bir sürü kelime koydu bir

crocodile and being eaten by a river but yes yes

timsah ve bir nehir tarafından yenilmesi hakkında komik bir şeyler yaptı ama evet evet

good so we'll move on to the next one if we can

güzel bu yüzden yapabilirsek bir sonrakine geçeceğiz

yes here we go here's the next one steve i will try again can you

evet buradayız git bir sonraki steve tekrar deneyeceğim bana

something me something something my mother later

bir şey yapabilir misin bana bir şey daha sonra annem

oh mr duncan yes so we have three words that you have to

oh bay duncan evet yani eklemen gereken üç kelimemiz var bana bir

add can you something me

şey yapabilir misin

something something my mother later um so i will give you a little bit of

annem bir şey daha sonra um bu yüzden sana biraz vereceğim biraz

time i'm not going to rush you so don't worry we will not rush this i

zaman acele etmeyeceğim bu yüzden endişelenmeyin acele etmeyeceğiz

will give you some time so you can put it on the screen that

size biraz zaman vereceğim böylece bunu ekrana yansıtabilirsiniz bu

one's a bit more tricky mr duncan yes it is it is a

biraz daha zor Bay Duncan evet bu

little bit more tricky so what do you think ah there is steve

birazcık biraz daha zor yani ne düşünüyorsun ah işte steve

steve is back now i think a lot of people were missing your lovely smiling

geri döndü steve şimdi geri döndü bence bir çok insan senin o güzel gülen yüzünü özlemişti bence öyle

face i don't think so

değil

hello stannislav hello also sergio give us a hope for the future start stop

merhaba stannislav merhaba ayrıca sergio bize gelecek için bir umut ver

talking about the past well i think that's a good point

hakkında konuşmayı bırak geçmiş bence bu iyi bir nokta

yes i suppose i should sometimes maybe sometimes we all do it

evet sanırım yapmalıyım bazen belki bazen hepimiz yaparız bunu

we all dwell we all talk about the past too much however don't forget the past

hepimiz yaşarız hepimiz geçmiş hakkında çok konuşuruz ama unutmayın geçmiş

is a very important part of your life it is what makes you the person you are

hayatınızın çok önemli bir parçasıdır seni olduğun kişi yapıyor bu

so it is something we do quite often we do

yüzden bu oldukça sık yaptığımız bir şey

often look back over things we've done already i think so any answers

zaten yaptığımız şeylere sık sık geri dönüp bakıyoruz sanırım bu yüzden herhangi bir cevap evet

yes uh we've got one from ali here can you

uh burada ali'den bir tane var

help me to help my mother later ah yeah can you help me

daha sonra anneme yardım etmem için bana yardım edebilir misin ah evet şimdi anneme yardım etmeme yardım edebilir misin

to help my mother now as i mentioned last week we don't

geçen hafta bahsettiğim gibi

normally use the same word twice within a sentence it is seen

normalde aynı kelimeyi bir cümle içinde iki kez kullanmayız bu ingilizcenin

as breaking one of the basic rules of english if you are writing something

temel kurallarından birini çiğnemiş olarak görülür eğer bir şeyler

down so that we can actually use our

yazıyorsan eş anlamlılarımızı kullanabilir

thesaurus and come up with an alternative so the

ve bir alternatif bulabilir, bu nedenle

answer is correct however what i would suggest is using a

cevap doğrudur, ancak önereceğim şey farklı bir kelime kullanmaktır, bu yüzden

different word so can you i'm just trying to find can

sadece bulmaya çalışıyorum, şimdi

you help me to now there is another word for help

bana yardımcı olabilir misiniz, yardım için başka bir kelime var.

that you can use can you help me to assist

kullanabilir misin

my mother later so instead of help instead of using help twice you can

daha sonra anneme yardım etmem için bana yardım edebilir misin bu yüzden yardım yerine yardımı iki kez kullanmak yerine

actually use another word so this is something

aslında başka bir kelime kullanabilirsin yani bu

i've talked about in the past if we are writing a sentence especially

geçmişte bahsettiğim bir şeydi eğer bir cümle yazıyorsak özellikle

something formal you must always make sure that

resmi bir şey yazıyorsak her zaman yapman gereken

you change one of the words if you repeat them

kelimelerden birini

within a sentence so try to think of an alternative so

bir cümle içinde tekrar ediyorsan değiştirdiğinden emin ol o yüzden alternatif düşünmeye çalış ki bu

that's a good one can you help me to assist my mother

iyi bir kelime

later or maybe you could put a cyst first can you assist me

daha sonra anneme yardım etmem için bana yardım edebilir misin yoksa önce bir kist koyabilir misin bana yardım edebilir misin

to help my mother later even though it's not as grammatically correct

anneme daha sonra yardım et ama dilbilgisi olarak doğru olmasa da

so the first one is much better can you help me to assist

ilki çok daha iyi

my mother later land's got a good one landfirm can you remind me

anneme daha sonra yardım etmem için bana yardım edebilir misin arazinin iyi bir arazi firması var daha

to call my mother later ah i like that one well done that's that's

sonra annemi aramamı hatırlatabilir misin ah bunu beğendim aferin bu bu

perfectly grammatically correct and uh

dilbilgisi açısından mükemmel bir şekilde doğru ve

fits in perfectly with the words so let's have a look again

kelimelere mükemmel bir şekilde uyuyor, bu yüzden tekrar bir göz atalım,

can you remind i like that word remind so to help a person

bu kelimeyi sevdiğimi hatırlatır mısın hatırlatmak için bir kişinin bir şeyi hatırlamasına yardımcı olmak için onlara

remember something you might suggest the thing

önerebileceğin şeyi önerebilirsin

to them you remind someone these days quite often on our mobile

bu günlerde birisine cep telefonumuzda oldukça sık hatırlatıyorsun

phones our tablet devices or even our computers

telefonlarımız tablet cihazlarımız hatta bilgisayarlarımız

we will often have something that will remind us

sık sık bize hatırlatacak bir şeyimiz olacak

they will it will give us some sort of warning

yapacaklarını bize bir tür uyarı

or a message to remind us to do something can you remind me

veya bir şey yapmamızı hatırlatan bir mesaj verecek

to call my mother later well then lan uh aerys got to or ahri's got the same

daha sonra annemi aramamı hatırlatabilir misin o zaman lan uh aerys var ya da ahri'de

same sort of thing as well uh yes uh huh

aynı tür şeyler var uh evet uh huh

can you join me to visit my mother later can you join me to visit my mother later

daha sonra annemi ziyaret etmek için bana katılır mısın daha sonra annemi ziyaret etmek için bana katılır mısın evet bu pekala

yep is that all right mr duncan um

bay duncan um şimdi sen

can you join me too

de bana katılır mısın

now i would make a suggestion there can you join me whilst

ben orada bir öneride bulunabilir misin

visiting my mother later so that actually is more correct

daha sonra annemi ziyaret ederken bana katılabilir misin yani bu dilbilgisi açısından daha doğru olur

with the grammar can you join me whilst visiting my mother later

daha sonra annemi ziyaret ederken bana katılabilir misin bu

so i want you to come with me i want you to join me

yüzden benimle gelmeni istiyorum ben oradayken bana katılmanı istiyorum

whilst i am there whilst visiting my mother later i want you to

annemi daha sonra ziyaret ederken

come along with me i want you to join me

benimle gelmeni istiyorum bana katılmanı istiyorum bana daha sonra

can you give me something from my mother later

annemden bir şey verebilir misin sonra bana

can you give me something from my mother later

annemden bir şey verebilir misin sonra bana annemden

can you give me something from my mother later

bir şey verebilir

i would say can you bring me something from

misin derdim bana annemden bir şey getir,

my mother so maybe your mother is going to give you something

belki annen sana bir şey verecek,

that maybe she owes you some money

belki sana borcu var,

hey maybe she wants to give you some cakes

hey belki sana biraz kek vermek istiyor, bana

can you bring me something from

annemden bir şeyler getirebilir misin,

my mother later we are asking you to collect something from my mother

sonra senden bir şeyler toplamanı istiyoruz. annem yani evet var

so yes there is it's interesting steve when you see

steve

all of the spaces in the sentence it is amazing how many

words you can actually change around or how many words you can use in those

spaces it is interesting and it's a great way

ilginç

of improving your grammar this by the way is one of the games i

dil bilginiz bu arada bu

used to play in my adult class one of my adult classes when i used to

yetişkin sınıfımda oynadığım oyunlardan biri sınıfta ders

teach in the classroom i used to do this on the blackboard or

anlatırken yetişkin sınıfımda oynadığım oyunlardan biri bunu yetişkinlerde öğrencilerimle tahtada veya beyaz tahtada yapardım

on the whiteboard with my students in the adult classes

derslerde

and it was always very popular somebody here called

ve bu her zaman çok popülerdi burada biri

luke english addict oh okay which uh it's an excellent name

luke ingilizce bağımlısı derdi oh tamam ki bu mükemmel bir isim ingilizce bağımlısı denen

considering you're on a channel that uh is called english addict

bir kanalda olduğun düşünülürse

i don't know whether that's coincidence or whether you've engineered that

bunun tesadüf mü yoksa bunu kasten mi tasarladığını bilmiyorum

deliberately can you tell me something about my

bana annem hakkında daha sonra bir şey söyleyebilir misin

mother later can you tell me something about

my mother later i'm not sure what the context of that

daha sonra annem hakkında bir şey söyleyebilir misin bu sorunun içeriğinin ne olduğundan emin değilim

question would be yes i'm not sure the words fit and it's grammatically correct

evet kelimelerin uyduğundan emin değilim ve dilbilgisi açısından doğru

but it's meaning but it doesn't really have any meaning would you is that a

ama anlamı var ama değil Gerçekten bir anlamı var mıydı,

question you would ask can you tell me something

soracağın bir sorunun bana

about my mother later maybe if you needed some information about your

annem hakkında daha sonra bir şeyler anlatabilir misin belki annen hakkında biraz bilgiye ihtiyacın olursa belki

mother maybe something maybe you you haven't

bir şey belki sen

spoken to your mother for a long time so maybe in that situation can you tell

annenle uzun zamandır konuşmadın yani belki bu durumda

me something about my mother later

bana annem hakkında daha sonra bir şeyler anlatır mısın

yes maybe but the context is is sort of something you probably

evet belki ama bağlam muhtemelen normalde söylemeyeceğin türden bir şey ancak

wouldn't say normally however the grammar is quite

gramer oldukça

good but the the meaning is is very vague

iyi ama anlamı çok belirsiz

and we wouldn't normally say that but luke english addict the grammar is good

ve normalde söylemezdik öyle söyle ama luke ingilizce bağımlısı dilbilgisi iyi

can you tell me something about my mother

bana annem hakkında daha sonra bir şeyler söyleyebilir misin

later hello to valeria can you give me something from

valeria'ya merhaba sonra bana annemden bir şey verebilir misin

my mother later can you give me something from my mother

later so yes very similar i'm asking you to bring

sonra bana annemden bir şey verebilir misin yani evet çok benzer senden rica ediyorum

something can you bring me something from my mother later

bir şey getir bana daha sonra annemden bir şey getirebilir misin

so in that sentence it works much better grammatically

yani bu cümlede dilbilgisi açısından çok daha iyi çalışıyor

elena says can you help me uh to

elena bana yardım edebilir misin der

uh that's all right i've done the classic things i've

started to read something out and then the screen's gone blank

ekran karardı

uh can you help me to convince my mother

uh daha sonra annemi ikna etmeme yardım edebilir misin

later uh-huh that's a good one can you help me

uh-huh bu iyi bir soru elena'yı ikna etmeme yardım edebilir misin

to convince elena yes my mother or persuade you could you

evet annem ya da seni ikna edebilir misin

could use the word can you help me to persuade

kelimesini kullanabilirsin

my mother later yes you've been having a discussion

daha sonra annemi ikna etmeme yardım edebilir misin evet sen Bir tartışma yapıyordunuz

or convinced equally good words you've been having a

veya eşit derecede iyi sözler ikna ettiniz bir

discussion your mother doesn't agree with something that you're saying

tartışma yürütüyorsunuz, anneniz söylediğiniz bir şeye katılmıyor

and uh you want somebody maybe your sister or your brother to help you out

ve annenizi ikna etmek için birisinin, belki kız kardeşinizin veya erkek kardeşinizin size yardım etmesini istiyorsunuz.

to convince your mother yes yeah good one maybe you have to take

evet evet güzel belki annene bakmak zorundasın

care of your mother maybe there is something you have to do

belki annen için yapman gereken bir şey var annen için

for your mother can you help me to

something you might do for your mother maybe she has difficulty getting around

yapabileceğin bir şey için bana

can you help me to what my mother

yardım eder misin

i would say wash wash can you help me to wash my mother

yıka yıka derdim daha sonra annemi yıkamama yardım eder misin

later maybe you are talking to one of your siblings

belki kardeşlerinizden biriyle konuşuyorsunuzdur

maybe a brother or sister so you have to both go

belki bir erkek veya kız kardeş bu yüzden

together to help your mother can you help me

annenize yardım etmek için birlikte gitmelisiniz

to wash or maybe we can also use the word feed feed your

yıkamama yardım edebilir misiniz veya belki biz de yapabiliriz anneni besle kelimesini kullan

mother yes so maybe she has to have something

evet o yüzden belki bir şeyler

to eat maybe she can't do it herself this mother isn't in

yemesi gerekiyor belki kendi başına yapamıyor bu annenin

very good health no the mother you're talking about there

sağlığı pek iyi değil hayır bahsettiğin annenin

she needs washing and she needs feeding yes

yıkanmaya ihtiyacı var ve beslenmeye ihtiyacı var evet

does it sound like someone we know yes can you help me to

tanıdığımız birine benziyor evet neşelenmeme yardım edebilir misin

um cheer up but that's two words can you help me to

ama bu iki kelime

amuse my mother later yes can you help me to

daha sonra annemi eğlendirmeme yardım edebilir misin evet annesizliğimi öldürmeme yardım edebilir misin

kill my motherless maybe not have you said that before

belki de söylemedin bunun bir şaka olduğunu daha önce söyledin mi

that was a joke is that one you've said before

daha önce söylediğin şey mi

i don't know what to say to that i'm i'm slightly

buna ne diyeceğimi bilmiyorum biraz

i went to a dark place there you went to a very dark place that all of

karanlık bir yere gittim orda çok karanlık bir yere gittin

all of the lights were definitely switched off

tüm ışıklar kesinlikle söndü

i think we've run that one to the end of it's called

sanırım bunu sonuna kadar götürdük buna

everybody well done yes super duper can you help me to wake my mother later

herkes denir aferin evet süper kandırdım annemi daha sonra uyandırmama yardım edebilir misin oh

oh yes someone's put too awake can you

evet biri çok uyandırdı bana

can you remind me to wake my mother later that's a good

annemi daha sonra uyandırmamı hatırlatabilir misin bu iyi

one that's a good one yes can you remind me to wake my mother

bu iyi bir evet, annemi

later maybe she is on the bed having a sleep

daha sonra uyandırmamı hatırlatabilir misin, belki yatakta uyuyor,

snoring that was sasuke 1022 can you remind me to you put awake but

horluyor, bu sasuke 1022, bana seni uyandırmamı hatırlatabilir misin, ama

you would you would actually use the word

gerçekten uyandırma kelimesini kullanır mısın

wake can you help me to wake my mother later yes that's a good one she's fast

bana yardım edebilir misin? annemi daha sonra uyandırmak için evet bu iyi bir şey o derin

asleep can you help me can you

uykuda bana yardım edebilir misin hayır o

no that one doesn't work sorry yes well done to everybody some very good

işe yaramadı özür dilerim evet herkese aferin bazı çok iyi

suggestions there so this type of sentence is a request

öneriler var yani bu tür bir cümle bir rica o

so we are asking for something and the reason why we know that is

yüzden istiyoruz bir şey ve bunu bilmemizin nedeni, bunu ele veren

because well there are two things that give that away

iki şey var,

first of all the first two words are can you

ilk iki kelime can you

can you so we know already that this is a request and of course at the end of

can you yani bunun bir rica olduğunu zaten biliyoruz ve tabii ki cümlenin sonunda

the sentence you can see a question mark so we know

sen bir soru işareti görebilir, bu yüzden

that this is an interrogative question we are

bunun sorgulayıcı bir soru olduğunu biliyoruz

asking but we are also requesting something at

ama aynı zamanda bir şey talep ediyoruz,

the same time we are asking a person if they can do

bir kişiye daha

something later so again we are talking about

sonra bir şey yapıp yapamayacağını soruyoruz, yani yine

not now not in the past but later so we are actually looking

şimdi değil, geçmişten bahsediyoruz. ama daha sonra yani aslında

forward this time we are asking if you can help

bu sefer ileriye bakıyoruz

someone later not in the past not in the present

birine daha sonra geçmişte değil şimdide değil

but in the future dazuli adele says another suggestion can you call me or my

gelecekte yardım edip edemeyeceğinizi soruyoruz dazuli adele başka bir öneri diyor beni veya annemi

mother later can you call me

sonra arayabilir misin beni

or my mother later but there's two spaces there

veya annemi arayabilir misin annem sonra ama orada iki boşluk var

oh my yes can you call me or my mother oh yeah sorry yes yes

oh evet evet beni veya annemi arayabilir misin oh evet özür dilerim evet evet

can you call me yes close that's it anyway i think we've run the

beni arayabilir misin evet kapat bu kadar zaten sanırım onu ​​geçtik o

course of that one so we will have another one i hope

yüzden bir tane daha olur umarım

you're enjoying this out there in youtube land we will do one

youtube diyarında bundan keyif alıyorsun belki bir tane daha yaparız

more maybe and then we'll have a little break i've

ve sonra küçük bir ara veririz

got some uses of the word up and down

kelimeyi yukarı ve aşağı kullanımları

coming soon so that might be a little bit intriguing

yakında geliyor bu yüzden bu biraz ilgi çekici olabilir

who knows i hope it is can you drive me to meet my mother later

kim bilir ben umarım öyledir daha sonra beni annemle buluşmaya götürür müsün daha sonra

wait there steve now anyway we're moving on we're moving on

orada bekle steve şimdi her neyse yolumuza devam ediyoruz yolumuza devam ediyoruz

can you drive me to see my mother yes so you are asking someone to take you

beni annemi görmeye götürür müsün evet yani birinden seni oraya götürmesini mi istiyorsun

there can you drive me to see my mother

beni oraya götürebilir misin annemi

later zoe well done good here's another one now we'll move on

sonra gör zoe aferin aferin işte bir tane daha şimdi

as time is ticking away oh now this is a good one i think

zaman geçtikçe devam edeceğiz oh şimdi bu iyi bence

i think steve will definitely know the answer to this

steve bunun cevabını kesinlikle bilecek

i think steve will definitely know this

bence steve bunların hepsini kesinlikle bilecek

all something noise something is something

gürültü bir şey

on my something another tricky one mr duncan so

benim bir şeyimle ilgili bir şey başka bir zor bir Bay Duncan yani

this sounds like maybe a complaint so i will i will give you a

bu kulağa bir şikayet gibi gelebilir bu yüzden size

clue here this is actually a complaint because i don't think this one is easy

burada bir ipucu vereceğim bu aslında bir şikayet çünkü bunun kolay olduğunu düşünmüyorum

so this is a complaint you are making a complaint something is

yani bu bir şikayet sizsiniz şikayette bulunuyorsunuz bir şey canınızı

bothering you something is annoying you sometimes steve will say this when he's

sıkıyor canınızı sıkan bir şey sizi bazen steve

trying to have his afternoon sleep and maybe all of the

öğleden sonra uyumaya çalışırken bunu söyler ve belki de tüm

neighbors are outside cutting their grass steve

komşular dışarıda çimlerini biçiyorlardır steve

might say this sentence or you might say it of course i might

bu cümleyi söyleyebilir veya siz söyleyebilirsiniz tabii ki ben

say i often say it especially when i'm trying to do my live

Bunu özellikle canlı yayınımı öneriler dışında yapmaya çalışırken sık sık söylüyorum

stream outside

suggestions please in the live chat yeah it does take a little bit of time

lütfen canlı sohbette evet canlı yayında

for everything to come across on the live stream but don't worry it's

her şeyin ortaya çıkması biraz zaman alıyor ama merak etmeyin

okay we've got plenty of time time is not that short we can always

sorun değil biz' çok fazla zamanımız var zaman o kadar kısa değil her zaman

extend we can always go a little bit

uzatabiliriz her zaman biraz

longer so here's the next one

daha uzun sürebiliriz bu yüzden bir sonraki

all something noise is sorry something is

şey gürültü özür dilerim bir şey

something on my something i'm pretty sure steve knows the answer to this

benim bir şeyimle ilgili bir şey Steve'in bunun cevabını zaten bildiğinden oldukça eminim

already don't you i'm pretty sure you do because steve has

değil mi, eminim öylesin çünkü steve

actually said this sentence he said it definitely

bu cümleyi gerçekten söyledi kesinlikle

vitas oh here we go steve vittas all that noise

vitas dedi

bad is making on my health okay

there is there are there are some grammatical problems there the grammar

dilbilgisi maalesef

is slightly off unfortunately but i know what you're

biraz yanlış ama ne dediğinizi biliyorum

saying all that noise so in your sentence you are saying all

tüm bu gürültü bu yüzden cümlenizde tüm

that noise is affecting my health

bu gürültülerin sağlığımı etkilediğini söylüyorsunuz

unfortunately it doesn't really fit into what we have there on the screen

ne yazık ki ekranda sahip olduğumuz şeye pek uymuyor

but i know what you are trying to say i know what you are trying to say that

ama ne istediğinizi biliyorum ne demeye çalıştığını biliyorum,

tatiana's has got a good one all

tatiana'nın iyi bir sesi var,

the noise outside is unbearable on my nerves

dışarıdaki tüm gürültü sinirlerimi bozuyor

hmm you are close very yes that's that's that's quite good however

hmm çok yakınsın evet bu oldukça iyi ancak

once again there is a slight problem with

bir kez daha gramerle ilgili küçük bir sorun var

the grammar all something noise so

hepsi bir şeyler gürültü yani

all we are talking about a certain thing so when we talk about a certain thing we

hepsi belli bir şeyden bahsediyoruz yani belli bir şey hakkında konuştuğumuzda

might say all that

hepsine

all that or all this

hepsine veya hepsine tüm bunlara

all that noise all this noise

gürültüye kadar diyebiliriz

so you are talking about something that is actually happening now

ki aslında şu anda

and quite often you will say all this noise if it is nearby if it is far away

ve oldukça sık olan bir şeyden bahsediyorsunuz tüm bu gürültüyü söyleyeceksin, eğer yakındaysa, eğer uzaktaysa, o kadar

you might say that far away that nearby this all this noise

uzakta, bu yakınlarda, tüm bu gürültü

yes that's very close tatiana or you you could if you just put all this noise

evet bu çok yakın tatiana ya da sen, dışarıdaki tüm bu gürültüyü koyarsan

outside is getting on my nerves that would fit

sinirlerimi bozuyor diyebilirsin. uh

uh but you couldn't use unbearable on mine you could

ama benimkine dayanılmaz kullanamazsınız,

you would have to change the on to two yes

ikiye değiştirmek zorunda kalırsınız evet evet öyle evet

yes it is is yes unbearable to my nerves but you couldn't fit on on

sinirlerim için dayanılmaz ama üzerine sığamazsınız

my wouldn't wouldn't work there yes in fact what you would do is you

benim orada çalışmazdım evet aslında yapacağın şey

would remove the end of that sentence completely

o cümlenin sonunu tamamen kaldırmak olurdu

yes all that noise outside is unbearable and that's it

evet dışarıdaki tüm o gürültü dayanılmaz ve bu kadar

so you could stop the sentence there it is a very short sentence

cümleyi orada kesebilirsin çok kısa bir cümle

so in fact you don't need the end of the sentence you don't need all of that

yani aslında sonuna ihtiyacın yok Cümlenin hepsine ihtiyacınız yok

because unbearable shows that something is causing you stress so you don't need

çünkü dayanılmaz, bir şeyin sizi strese soktuğunu gösterir, bu yüzden

to say that something is on your nerves because unbearable has the same meaning

sinirlerinizi bozan bir şey olduğunu söylemenize gerek yoktur çünkü dayanılmaz da aynı anlama gelir,

so in fact you can make this sentence much shorter by using

bu yüzden aslında bu cümleyi çok daha kısa yapabilirsiniz.

unbearable all the noise or that noise

dayanılmaz tüm gürültüyü kullanarak ya da o gürültü

or this noise outside is unbearable it's unbearable

ya da dışarıdaki bu gürültü dayanılmaz dayanılmaz

it means i i can't stand it it is driving me crazy

dayanamıyorum demek beni deli ediyor

valentina's very close one one change of word in your sentence there would make

it perfect you'll put you're saying all the noise

Diyorsun ki, dışarıdaki tüm gürültü

outside is going on my nerves so if you just

sinirlerimi bozuyor, bu yüzden unutmak

change the word going forgetting

kelimesini değiştirirsen,

that would be perfect yes but very very very good very close yes and in that

bu mükemmel olur evet ama çok çok çok iyi çok yakın evet ve bu

sense when we are say saying something is getting it means it

anlamda bir şey oluyor derken bunu kastediyoruz.

is creating a feeling something is getting

bir duygu yaratıyor bir şey

on your nerves it is starting to affect you

sinirlerini bozuyor seni etkilemeye başlıyor

it is getting on your nerves well francesca's got it perfectly right

sinirlerini bozuyor pekala francesca gayet iyi anladı tamam

okay all that noise outside is getting on my nerves

dışarıdaki tüm o gürültü sinirlerimi bozuyor

gets a thumbs up from me yeah all that noise outside is getting

benden tam not alıyor evet dışarıdaki tüm o gürültü

on my nerves and corey's got that as well

sinirlerimi bozuyor ve corey'de de var

and if something gets on your nerves it means it is annoying

ve sinirinizi bozan bir şey varsa bu sinir

it is irritating so maybe i am trying to do my live stream in the house

bozucu olduğu anlamına gelir, bu yüzden belki canlı yayınımı evde yapmaya çalışıyorum

and perhaps outside my window there is a terrible noise

ve belki de penceremin dışında korkunç bir ses geliyor

i might say all that noise outside is getting

olabilir. dışardaki tüm bu gürültü

on my nerves is there another way of expressing that

sinirlerimi bozuyor demek steve'i ifade etmenin başka bir yolu var mı hadi

steve get on my what is there anything else

benim neyim

you could say instead of nerves getting on my wick

sinirimi bozmak yerine söyleyebileceğin başka bir şey var mı

yes it's a great one isn't it i love that one i don't know what it means by

evet harika bir tanesi değil mi onu seviyorum ben bu arada ne anlama geldiğini

the way or why we say it but something can get on your wick

veya neden söylediğimizi bilmiyorum ama şimdi bir şey fitilinize dokunabilir sanırım eğer

on your wick now i think if i remember rightly i think this has

doğru hatırlıyorsam bunun

something to do with a thing that maybe lights a candle

mum yakan bir şeyle ilgisi olduğunu düşünüyorum

so if something is making your candle wet the candle will not light which is

yani eğer bir şey mumunuzu ıslatıyor mum yanmıyor bu can

annoying something that is holding you back or creating

sıkıcı bir şey sizi geri tutan veya

discomfort so something is getting on my wick that noise

rahatsızlık yaratan bir şey yani bir şey fitilime giriyor o gürültü

all that noise outside is really is sorry is getting on my wick

dışarıdaki tüm bu gürültü gerçekten üzgünüm fitilimi

or nerves yes there is another one by the way that's rude

veya sinirlerimi bozuyor evet başka bir şey var bu arada bu çok kaba

steve uh something might get on your t i oh right t

steve uh bir şey canını sıkabilir t i oh doğru t

yeah s so i won't say it but i have spelt it so that is often

evet o yüzden söylemeyeceğim ama öyle heceledim ki bu genellikle

used in british english so quite often if something gets on your

ingiliz ingilizcesinde kullanılır çok sık bir şey sinirini bozarsa

nerves if something is annoying we can say that

sinir bozucu,

it gets on your t-i-t-s

hello to sasuke all this noise around is beating all this

sasuke'ye merhaba dediğini söyleyebiliriz, etraftaki tüm bu gürültü etraftaki tüm bu

noise around is beating on my head

gürültüyü dövüyor, kafamı dövüyor,

maybe instead of beating you might say

belki dövmek yerine

oh no i suppose you can't really because you would say then

oh hayır diyebilirsiniz, sanırım gerçekten yapamazsınız çünkü o zaman diyeceksiniz

in my head so because we are saying on that normally means physically

kafamda yani çünkü bunun normalde fiziksel olarak fiziksel anlamına geldiğini söylüyoruz

physically so a noise normally does not affect you physically

yani bir gürültü normalde sizi fiziksel olarak etkilemez

but it might affect you mentally so if something gets on your nerves

ama zihinsel olarak etkileyebilir yani bir şey sinirinizi bozarsa

if something is pounding in your head it is pounding in your head

bir şey kafanıza çarpıyorsa kafanıza çarpıyor evet

yes so the sound is so loud it feels as if it's

yani ses o kadar yüksek ki sanki

inside your head

kafanın içindeymiş gibi geliyor kafamın içinde

it is pounding in my head not on my head because that

değil de kafamın içinde çarpıyor çünkü bu

normally refers to a physical action maybe if a person is hitting you on

normalde fiziksel bir eylem anlamına gelir belki bir kişi

the head yes people are using beating on my head or striking on my

kafana vuruyorsa evet insanlar kafama dayak kullanıyor veya kafama vurmak

head or do uh disturbing on my head

veya kafamı rahatsız etmek

none of those words are actually correct no because normally that that is

bu kelimelerin hiçbiri aslında doğru değil çünkü normalde

that is a physical thing yes so if if something is really

bu fiziksel bir şeydir evet yani eğer bir şey gerçekten

causing physical damage maybe a person will

fiziksel hasara neden oluyorsa belki bir kişi kafanıza yumruk atabilir

punch you on the head boom they will hit you boom on the head

kafanıza vuracaklar

but maybe a sound if we are talking about sound

ama belki bir ses, eğer sesten bahsediyorsak,

the sound feels as if it's in your head it's in your head

ses sanki kafanızın içindeymiş gibi hissettirir, kafanızın içindedir

or it might pound in your ears so it is causing

veya kulaklarınızda çınlayabilir, bu nedenle strese neden olur,

stress hence the the the term on my nerves something that is

bu nedenle benim terimim

causing difficulty or stress is getting on my nerves i know steve

zorluğa veya strese neden olan bir şey sinirlerimi bozuyor biliyorum steve

sometimes you find certain things irritating don't you steve

bazen bazı şeyleri rahatsız edici buluyorsun değil mi steve

definitely yes one of the things we were talking about webcams earlier

kesinlikle evet daha önce bahsettiğimiz şeylerden biri web kamerası

weren't we and do you know what i'm thinking of now

değil miydik ve biliyor musun ben' şimdi düşünüyorum da

uh what is the one there is there is one thing that you said

ne var iş arkadaşlarınızla konuşurken

that always annoys you when you're talking to your

sizi hep kızdıran söylediğiniz bir şey var onlar

work colleagues when they bring children on

çocukları eve getirdiklerinde

yes i don't know why steve gets a bit annoyed when

evet anlamıyorum steve neden

everyone starts to show off with their children

herkes sinirlendiğinde çocuklarıyla gösteriş yapmaya başlar bu da

that's another thing that people like to draw attention

insanların

to themselves on live streams uh on work zoom meetings by bringing

canlı yayınlarda uh iş zoom toplantılarında

their children or their pets so they have their child there oh look

çocuklarını veya evcil hayvanlarını getirerek dikkatleri kendilerine çekmekten hoşlandıkları bir başka şey ki çocukları orada olsun oh

at my child everyone's going ah or they bring their dog or their cat on

çocuğuma bak herkes gidiyor ah ya da getiriyorlar köpeklerini veya kedilerini giyiyorlar,

so they can draw a little attention to themselves

böylece biraz dikkatleri kendilerine çekebilsinler

and i find that very annoying because it's it's distracting especially when

ve bunu çok sinir bozucu buluyorum çünkü bu özellikle dikkat dağıtıyor, belki

you are maybe you are doing some business maybe

bir iş yapıyorsun belki profesyonel

you are supposed to be professional so it maybe it breaks up

olman gerekiyor, bu yüzden belki de

the atmosphere as well but i know i know it

atmosferi bozuyor ben de biliyorum ama biliyorum

i know this is one thing that annoys steve sometimes

bunun steve'i bazen rahatsız eden bir şey olduğunu biliyorum bu

so next week if there are any of steve's work colleagues watching

yüzden gelecek hafta steve'in iş arkadaşlarından herhangi biri

next week bring all of your children that you have in the house

gelecek haftayı izliyorsa evde sahip olduğunuz tüm çocuklarınızı getirin

and get them all onto the web camera all of them every

ve hepsini internete yükleyin hepsini kameraya alın

every child that you have in your house maybe you have an extended family

evinizdeki her çocuğu belki de tecrit altında sizinle birlikte kalan geniş bir aileniz vardır

staying with you in lockdown just bring them all into the

sadece hepsini

room with you and put them on the camera in front of

yanınızdaki odaya getirin ve steve'in önüne kameraya koyun

steve there you go you can have some pleasure from

işte biraz yiyebilirsiniz

tormenting mr steve i think that proved quite

Bay Steve'e eziyet etmekten zevk bence bu

difficult for quite a lot of people that one that was quite a difficult one to

pek çok insan için oldukça zor oldu, ki bu

get the grammar correct to fit in with the words

dilbilgisini kelimelere uydurmak için doğru yapmak oldukça zordu dilbilgisi açısından

there aren't many that are actually correct in terms of

gerçekten doğru olan pek çok şey yok

the grammar but we had we had at least a couple that were

ama mükemmel şekilde doğru olan en azından bir çiftimiz vardı

perfectly correct

i'm just reading i'm just looking at sergio

sadece okuyorum sadece sergio'ya bakıyorum

sergio's put some very funny messages on here using the

sergio daha önce hecelediğimiz kelimeyi kullanarak buraya çok komik mesajlar koymuş

the word that we spelt earlier very interesting haven't seen that one

çok ilginç bunu görmemiştim

so so don't forget next week steve's colleagues

yani bu yüzden gelecek hafta steve'in meslektaşlarının her

get everywhere the other thing that's annoying is when someone

yere varacağını unutma, sinir bozucu olan diğer şey, birinin

gets their cat or one of their pets and the pet will come in and they will

kedisini veya evcil hayvanlarından birini alması ve evcil hayvanın içeri girmesi ve

be oh look at my cat look but you're supposed to be working

oh kedime bak bak ama senin olman gerekiyor çalışırken, iş

you're supposed to be having a conference call with your with

arkadaşlarınızla bir konferans araması yapmanız gerekiyor,

your fellow colleagues so next week

bu nedenle önümüzdeki hafta

if you have any animals also bring the animals as well

herhangi bir hayvanınız varsa, hayvanları da web

onto the webcam i think people do it because uh

kamerasına getirin, bence insanlar bunu yapıyor çünkü

if they don't say anything constructive or they say anything

yapıcı bir şey söylemezlerse veya yanlış bir şey söylüyorlar,

uh incorrect then they're already immune from criticism

o zaman zaten eleştiriden muaflar

because you can't shout at somebody or criticize them or accuse them of

çünkü yanlarında bir çocukları varsa kesinlikle birine bağıramaz, eleştiremez veya onu

anything if they've got a child with them

herhangi bir şeyle suçlayamazsınız, bu

definitely so i think people have been very clever by bringing their children

yüzden bence insanlar fikirlerini getirerek çok zekice davrandılar. çocuklar

on because they know full well that you they can't

üzerinde çünkü patronları tarafından azarlanamayacaklarını çok iyi biliyorlar,

be told off by their boss yes because they've got a child with

evet çünkü yanlarında bir çocukları var,

them so i think people are being a bit clever

bu yüzden insanlar bunu yaparken biraz zekice davranıyorlar

when they're doing that but i mean we had people

ama yani bizde insanlar vardı

in order to draw attention to themselves if somebody's got a child

Birinin çocuğu

or a dog or a cat if nobody if somebody hasn't got any of those

, köpeği ya da kedisi varsa, dikkatleri kendilerine çekmek için, eğer kimsede bunlardan hiçbiri yoksa,

things they'll resort to soft toys as well so i often see it sort of

yumuşak oyuncaklara da başvururlar, bu yüzden sık sık bunun bir şekilde

escalating somebody will come on with a soft toy

tırmandığını görüyorum, birileri gelecek yumuşak bir oyuncakla devam edin

and then someone will think well i can do better than that so they come on with

ve sonra biri bundan daha iyisini yapabileceğimi düşünecek ve

a cat or a dog and then somebody then comes on with

bir kedi veya köpekle geliyorlar ve sonra biri

that with a child like a three-year-old child or a baby it's almost like a

bununla üç yaşında bir çocuk veya bebek gibi bir çocukla geliyor. neredeyse bir yarışma gibi, kamera

competition it's that they're trying to upstage each other all the time to see

who can who can have the cutest thing on camera with them

önünde en şirin şeyi kimin yapabileceğini görmek için sürekli birbirlerini gölgede bırakmaya çalışıyorlar,

i have i have one baby but the other person has two small kittens

benim bir bebeğim var ama diğer kişinin iki küçük kedi yavrusu var,

well of course the kittens are much cuter than the baby

tabii ki yavru kediler bebekten çok daha tatlı

but maybe someone then has three kittens and one of them is really tiny it's so

ama belki birinin üç kedi yavrusu olur ve bunlardan biri gerçekten miniciktir, o kadar

small you can actually put it in your hand

küçüktür ki, onu gerçekten elinize

and then everyone's going oh no oh that that

alabilirsiniz ve sonra herkes oh hayır oh,

that kitten is very small it's a very small kitten

o kedi yavrusu çok küçük, çok küçük bir kedi yavrusu der.

ah so everyone is trying to to outdo each other everyone is trying to outdo

ah yani herkes birbirini geçmeye çalışıyor herkes diğer kişiyi geçmeye çalışıyor

the other person i think so mr duncan it's four o'clock

bence bu yüzden bay duncan saat dört evet

yes i'm going to go and put the the tea

ben gidip çay

cakes and the tea on it's almost time to have some

keklerini ve çayı koyacağım neredeyse içme zamanı

tea now when i say tea i mean a cup of tea

şimdi biraz çay çay derken bir fincan çay

and of course a tea cake as well i hope you've enjoyed

ve tabii ki çaylı kek demek istiyorum umarım

mr steve's little visit and congratulations once again steve on

bay steve'in küçük ziyaretinden keyif almışsınızdır ve bir kez daha tebrikler steve

your wonderful grass it's looking great i can't wait to run

harika çimenleriniz harika görünüyor koşmak için sabırsızlanıyorum

around on your grass a lot of people

çimlerinizin üzerinde bir sürü insan

celebrating eid uh today i've noticed so uh

bayramı kutluyor uh bugün fark ettim ki

have a lovely time and uh celebrating eid if you are celebrating

çok güzel vakit geçirin ve uh bayramı kutluyorsanız

that and i will look forward to seeing you

bunu kutluyorsunuz ve hepinizi

all again next week yeah and i'm now going to make

gelecek hafta tekrar görmeyi dört gözle bekliyorum evet ve şimdi gidiyorum

a cup of tea and a tea cake and you've really made us

bir fincan çay ve bir çay keki yapmak ve bugün bizi gerçekten düşündürdünüz

think today mr duncan really made us think with your word games

Bay Duncan gerçekten bize kelime oyunlarınız ile

they're getting harder and harder that's the idea yes well goodbye to

bunların gittikçe zorlaştığını düşündürdü fikir bu evet pekala herkese hoşçakalın

everybody and see you all again next week catch mr steve later there he

ve tekrar görüşmek üzere hafta bay steve'i daha sonra yakala işte o

goes that is mr steve he is with us every sunday and of course

gidiyor o bay steve o her pazar bizimle ve tabii ki

you can catch me every sunday as well from 2pm

beni her pazar İngiltere saatiyle 2'den itibaren yakalayabilirsin

uk time

yes i hope you enjoyed that with mr steve

evet umarım bay steve ile bundan hoşlanmışsındır

very nice i'm not going just yet everyone seems to think i'm going

çok güzel ben sadece gitmiyorum yine de herkes gideceğimi düşünüyor,

i'm not going you have a little bit more time with me

gitmiyorum, benimle biraz daha zaman geçirin

oh mr duncan thank you very much i can hear you saying oh

oh bay duncan, çok teşekkür ederim oh,

i want to go and do something else

gidip başka bir şey yapmak istiyorum

fair enough here we go then before we finish today i want to show you

yeterince adil, işte başlıyoruz o zaman bugün bitirmeden önce size

another word in fact we're going to have a look at two words

başka bir kelime göstermek istiyorum aslında iki kelimeye bakacağız

in fact right now if i can find them on my screen

aslında şu anda onları ekranımda bulabilirsem

i will put them on right now there we go we are looking at words connected to

onları hemen şimdi koyacağım işte başlıyoruz bakıyoruz

being up and being down so first of all we are

yukarı ve aşağı olmak ile bağlantılı kelimeler, bu yüzden her şeyden önce

going to look at upwards up

yukarıya doğru

words so there are many words we can use many phrases in fact

kelimelere bakacağız, bu yüzden pek çok kelime var, birçok kelime öbeği kullanabiliriz, aslında yukarı

that are connected to the word up many so let's have a look at the

kelimesiyle bağlantılı pek çok, bu yüzden ilkine bir göz atalım

first one shall we okay then mr duncan we'll have a look at the first one shall

tamam mı o zaman bay duncan ilkine bir göz atalım mı tamam

we okay no problem here we go you might have to be patient

tamam sorun değil başlıyoruz sabırlı olmanız gerekebilir ama

though come on can we have the first word

hadi ilk kelimeyi biz alabilir miyiz

please oh there it is up in the clouds if you are up in the

lütfen oh işte bulutların arasında, eğer siz bulutların üzerindeyiz

clouds well of course we are we are talking

tabii ki

about something that is figurative so you are you are not really up in the

mecazi bir şeyden bahsediyoruz yani siz gerçekten bulutların üzerinde değilsiniz

clouds but you are feeling delighted you are feeling content and happy about

ama mutlu hissediyorsunuz bir şeyden memnun ve mutlu hissediyorsunuz

something you are up in the clouds

bulutların üzerindesiniz

you are feeling very high because you are so

siz çok yüksek hissetmek çünkü çok

happy and overjoyed with something you feel as if you are up in the clouds

mutlusun ve bir şeyle çok mutlusun sanki bulutların üzerindeymişsin gibi hissediyorsun

because well something is bringing you a lot of

çünkü pekala bir şey sana çok neşe getiriyor

joy you are up in the clouds

bulutların üzerindesin bir sonrakini

shall we have another one reveal the next one

açıklayacak başka bir tane olsun mu oh evet

oh yes that's good up on your luck up

bu şansına iyi bak

on your look if a person is up on their look or you might be up on

görünüşüne bak bir kişinin görünüşü iyiyse ya da senin

your luck it means that you are suddenly having a

şansın iyiyse bu birdenbire çok fazla şansa sahip olduğun anlamına gelir

lot of good fortune maybe suddenly you are having a lot of

belki birdenbire bir sürü

lucky occurrences you are having a lot of good things

şanslı olay yaşıyorsun başına bir sürü güzel şey

happen to you you are up on your luck

geliyor şansın yaver gidiyor

maybe you go to the casino and you gamble some of your money and then

belki kumarhaneye gidiyorsun ve paranın bir kısmıyla kumar oynuyorsun ve sonra vay canına

wow suddenly you win a lot of money we can say that you are up on your look

bir anda çok para kazanıyorsun diyebilirz ki iyisin bak

things are going in your favor things are going in your

işler gidiyor lehinize gidiyor işler sizin lehinize ilerliyor bir başkasına bak

direction you are up on your look another one

to look up someone if you look up someone it means you search for them

birini arıyorsan onu arıyorsun demektir

you try to find their name or their phone number

adını veya telefon numarasını bulmaya çalışıyorsun

you look up someone or in this sense you can look up

birini arıyorsun ya da bu anlamda

to someone which means admire so you can look up someone or

birine bakabilirsin, bu hayran olmak anlamına gelir, bu yüzden birine bakabilirsin ya da

look up to someone which means admire i really look up to you

birine bakabilirsin, bu da hayran olmak anlamına gelir, sana gerçekten saygı duyuyorum

maybe your teacher is a really good teacher

belki öğretmenin gerçekten iyi bir öğretmendir,

perhaps you look up to your teacher you admire that person

belki sen öğretmenine hayranlık duyuyorsun, o kişiye hayransın,

look up to someone

yukarı bak bir

the next one please oh yes maybe your earnings

sonrakine lütfen oh evet belki kazancınız

are up perhaps your earnings are up if your earnings

arttı belki kazancınız arttı eğer kazancınız

are up it means you are making money you are not losing money your earnings

arttıysa para kazanıyorsunuz demektir para kaybetmiyorsunuz kazancınız artıyor onlar

are up they are going up

artıyor kazancınızı

you have increased your earnings your earnings are up

artırdınız kazancınız up

they are up

onlar up

uh corey says cheer up cheer up yes cheer up cheer up

uh corey neşelen diyor neşelen evet neşelen neşelen

maybe a person is not feeling very happy maybe they are feeling

belki bir insan kendini pek mutlu hissetmiyordur belki

a little glum gloomy you might say cheer up cheer up

biraz asık suratlıdır sen neşelen diyebilirsin neşelen

here's another one

işte bir tane daha seni seviyorum

to be on your uppers oh i like this one to be on your uppers if you are on your

oh seviyorum bu sizin sayanız üzerindeyse, eğer üstünüz üzerindeyseniz,

uppers it means you are not doing very well

pek iyi yapmıyorsunuz demektir,

you are not doing very well you are on your uppers

çok iyi yapmıyorsunuz demektir, üstünüz üzerindesiniz,

it means your legs are sticking in the air you are on your uppers or

bacaklarınız havada kalıyor demektir, üstünüz üzerindesiniz veya

maybe you are suffering badly through something you are on your uppers

belki de öylesinizdir. Üstünüzde olduğunuz bir şey yüzünden kötü bir şekilde acı çekmek, kulağa

it sounds like it might be positive but unfortunately

olumlu gelebilir ama ne yazık ki

it is not

here's another one

burada başka bir şey yok

upkeep upkeep when we say upkeep it is the word that describes doing

bakım bakım bakım derken, başka bir şeyin devam etmesini sağlamak için bir şeyler yapmayı anlatan kelime

something to keep another thing going

quite often you will have to clean your house

oldukça sık temizlemeniz gerekecek evinizin

to make sure that the house doesn't become dirty

kirlenmediğinden

or full of germs the upkeep or maybe the money that you have to

veya mikroplarla dolu olmadığından emin olmak için bakım veya belki bir

spend keeping something good or something looking good the upkeep

şeyi iyi veya iyi görünen bir şey için harcamanız gereken para bakım

so upkeep generally means to look after something

yani bakım genellikle bir şeyin

to make sure it stays looking good or maybe you have to spend money on

kaldığından emin olmak için bakmak anlamına gelir iyi görünmek veya belki

something to keep it looking good so it will run smoothly

bir şeyin iyi görünmesini sağlamak için para harcamanız gerekir, böylece sorunsuz çalışır

maybe a house maybe a business the upkeep upkeep so another use of the word

belki bir ev belki bir iş bakım bakım yani burada kelimenin başka bir kullanımı

up

here comes another word oh oh one upmanship

başka bir kelime geliyor oh oh bir ustalık

one upmanship this is something that happens a lot

bir ustalık bu bir şeydir bu

in real life maybe a person tries to compete with another person they try

gerçek hayatta çok olur belki bir kişi başka bir kişiyle rekabet etmeye çalışır diğerinden

to do something better than the other person they practice

daha iyi bir

one upmanship you try to do something better than the other person you try to

şey yapmaya çalışır

beat them you are very competitive so what

one upmanship means you are trying to do better

bir ustalık ne anlama geliyor başka birinden daha iyisini yapmaya,

or to get better or to do more than someone else

daha iyi olmaya ya da daha fazlasını yapmaya çalışıyorsun belki başka birinden

maybe you are trying to get more success than someone else

daha fazla başarı elde etmeye çalışıyorsun buna

we call it one upmanship

bir ustalık diyoruz

i think we have a couple more oh here's a good one i like this one

sanırım birkaç tane daha var oh işte iyi bir tane ben Bunun gibi, kibirli

upper t a person who is uppity if a person is

bir insanı yükseltir, eğer bir insan kibirliyse,

uppity it means they are a little arrogant

bu onların biraz kibirli

snooty maybe they look down on other people they think they are much

kibirli olduğu anlamına gelir, belki diğer insanları hor görürler, çok daha iyi olduklarını düşünürler,

better a person who is uppity an uppity person

kibirli bir insan

makes themselves seem better they have a very high opinion of

kendini daha iyi gösterir. kendileri hakkında çok yüksek fikirler

themselves they are very uppity i like that one

çok kibirliler bunu seviyorum bir

you might put up with something if you put up with something it means

şeye katlanabilirsiniz eğer bir şeye katlanırsanız bu, o şeye katlanmak zorunda olduğunuz anlamına gelir buna katlanmak

you have to bear that thing you have to take it

zorundasınız

something that is happening that is annoying you

can sıkıcı bir şey olan bir şey koymak zorundasınız

you have to put up with it i have to put up with all this noise

bu kadar gürültüye katlanmak zorundayım

there is so much noise around here unfortunately i can't complain

buralarda çok fazla gürültü var ne yazık ki şikayet edemem

i have to put up with the noise i can't do anything about it

gürültüye katlanmak zorundayım bu konuda hiçbir şey yapamam ne

unfortunately i have to put up with all this noise

yazık ki tüm bunlara katlanmak zorundayım gürültü can

it can be annoying

sıkıcı olabilir

i think that might be it oh no there's one more there is one more on

bence bu olabilir oh hayır bir kişi daha var listemizde yükselecek bir

our list to be on the up and up

a person who is on the up and up is a person who can be trusted

kişi daha var yükselecek ve yükselecek bir kişi güvenilebilecek bir kişi

they are a person who is honest a person who is not going to deceive you

onlar bir kişi kim dürüsttür sizi aldatmayacak bir kişi aldatmıyorlar hile

they are not cheating they are on the up and up the up and up

yapmıyorlar yükselişteler yükselişteler

to be on the up and up it means a person can be trusted

yükselişte olmak bir kişiye güvenilebileceği anlamına geliyor

they are law abiding they don't break the rules

yasalara uyuyorlar ihlal etmiyorlar kurallar

they are an honest person they are on the up and up

onlar dürüst insanlar onlar yukarı ve yukarı onlar

i like that one as well i think that's all of them now

bunu da beğendim sanırım şimdi hepsi bu evet hepsi bu o yüzden bir

yes that is all of those so let's go to the next one we have up

sonrakine geçelim yukarısı var

now we have down of course next we have down

şimdi aşağısı var tabii sonraki düştük bugün

thank you very much for your company today before we look at the downwards

firmanız için çok teşekkür ederim aşağıya bakmadan önce

my fever is going up and down yes when you get a fever

ateşim yükseliyor ve düşüyor evet ateşiniz

if you catch fever your temperature will definitely go up definitely

olduğunda ateşiniz yükselirse kesinlikle ateşiniz yükselir

i do like your comments today you are having a good time out there in youtube

bugün yorumlarınızı beğeniyorum youtube diyarında iyi vakit geçirdim

land thank you very much to maria

maria'ya çok teşekkür ederim

oh i look up to mr duncan thank you very much that's very kind of you

oh Bay Duncan'a hayranlık duyuyorum çok teşekkür ederim bu çok naziksiniz

how lovely so we've had up and now we are going to have a look at

ne kadar güzel bu yüzden kalktık ve şimdi

some down words you can express the word

biraz aşağıya bakacağız kelimeleri pek çok şekilde ifade edebilirsiniz,

down in many ways for example

örneğin,

you might be down on your look you might be down on your look

görünüşünüzden memnun olabilirsiniz, görünüşünüzden

if you are down on your look it means things are not going your way

memnun olabilirsiniz, eğer görünüşünüzden memnun değilseniz, bu, işlerin istediğiniz gibi gitmediği anlamına gelir,

unfortunately things are going badly for you you are

ne yazık ki, işler sizin için kötü gidiyor.

down on your luck maybe you have no money

şansın yaver gitti belki

maybe you have nowhere to live maybe you have a lot of

hiç paran yok belki yaşayacak bir yerin yok belki bir sürü

bad fortune things are not going your way

kötü şansın var işler istediğin gibi gitmiyor sen kötü görünüyorsun bu yüzden

you are down on your look so maybe the opposite of to be up

belki de iyi

on your look so if you are up on your look

görünmenin tam tersi yani eğer iyiysen görünüşün

you are having luck you are having good fortune if you are

iyiyse şansın yaver gidiyor

down on your look it means things are going

görünüşün kötüyse işler kötü gidiyor demektir ne yazık ki

badly they are not going well unfortunately

you are down on your luck here's another one down in the dumps

şansın kötü

if a person is down in the dumps it means they feel unhappy

çöplüklerde kendilerini mutsuz hissediyorlar demektir

i'm down in the dumps oh cheer up there's no need to be down in

ben çöplükteyim oh neşelen çöplükte üzülmeye gerek yok

the dumps a person who is down in the dumps feels

sad and happy

here's another one we will be going after this

for those who want to go to bed i know there are a lot of people who want to go

kim yatmak ister, biliyorum yatmak isteyen pek çok insan var, bu

to bed so if you want to go to bed

yüzden yatağa gitmek istersen

you will be able to go to bed in a few moments down

birkaç dakika içinde yatabileceksin,

and out a person who has nowhere to live a person who has to sleep in the street

yaşayacak hiçbir yeri olmayan bir insan. sokakta yatmak zorunda kalan bir insan mahvolmuş

can be described as a down and out a person who

olarak tanımlanabilir ne

is unfortunately due to no fault of their own

yazık ki kendi kabahati olmayan bir insan

a person who is homeless they are down and out

evsiz bir insan perişan ve

here's another one

işte bir tane daha

maybe your earnings are down perhaps your earnings

belki kazancınız azaldı belki kazancınız

are down so you could have your earnings go up but also if your business

düştü, bu nedenle kazancınızı artırabilirsiniz, ancak aynı zamanda işiniz

is doing badly and i have a feeling at the moment many

kötü gidiyorsa ve şu anda birçok

businesses are not doing well you might find that your earnings are

işletmenin iyi gitmediğini hissediyorum, kazancınızın düştüğünü görebilirsiniz, girecek

down you don't have so much money going into your business your earnings

çok paranız yok işiniz kazancınız düşecek düşüşte

are going down

to be on a downer to be on a downer means

olmak düşüşte olmak

you are feeling unhappy you are on a downer

mutsuz olduğunuz anlamına gelir moraliniz bozuk hissediyorsunuz

you are feeling glum gloomy unhappy sad about a certain situation

asık suratlı kasvetli hissediyorsunuz belirli bir durum için mutsuz üzgün üzgünsünüz moraliniz

you are on a downer there's no need to be on a downer oh

bozuk olmanıza gerek yok moralin bozuk oh

it's okay he's not feeling very happy today he's

tamam o bugün pek mutlu hissetmiyor o

on a downer

your mood is not good here's another one to do something on

the low down now this is often used in american

moralsiz aşağıdan aşağıya

english if you do something on the down low not the low down

the down low to do something on the down low

bir şey yapmak, bir şeyi yaptığınız

means you do something you do something in secret you do

anlamına gelir, bir şeyi gizlice yaparsınız, bir

something secretively you do it so no one else knows what it is you are

şeyi gizlice yaparsınız, böylece başka kimse ne olduğunu bilmez,

getting up to you do something secretly

ayağa kalkıyorsunuz,

without other people finding out you do it

başkaları sizin yaptığınızı öğrenmeden gizlice bir şeyler yaparsınız

on the down low interesting often used in american english

aşağı yukarı ilginç amerikan ingilizcesinde sıklıkla kullanılan

here's another one you might put someone down

başka bir kelime daha

if you put someone down

it means you criticize them you criticize a person you say bad things

about them when they are not nearby so maybe they

are not near so you talk to someone else

about that person oh what about mr steve did you see him today oh dear oh

o kişi hakkında başka biriyle konuşuyorsun oh peki ya bay steve bugün onu gördün mü ah canım oh

isn't it a shame oh so you might say oh mr duncan don't put mr steve down

ayıp değil mi oh diyebilirsin ki oh bay duncan bay steve'i aşağılama bu

don't be so critical don't talk about him

kadar kritik olma onun hakkında arkasından konuşma

behind his back don't say negative words or things about him

onun hakkında olumsuz sözler veya şeyler söyleme

i think we have maybe two more and then we are definitely

bence belki iki tane daha var ve sonra kesinlikle gidiyoruz

going you might be down in the mouth this also means to be

ağzının içinde olabilirsin bu aynı zamanda mutsuz olmak demek

unhappy to be sad or miserable you are down

üzgün ya da perişan olmak demektir sen

in the mouth

why do you look so down in the mouth

to put something down too now this is normally used when we are

şimdi de bir şeyi yere indirmek için neden bu kadar aşağı bakıyorsun bu normalde bir şeyi alt etmek için bir sebep ararken kullanılır

looking for a reason to sub for something

the reason why something happens the reason why

it is occurring you put one thing down to something else so

başka bir şeye yani

maybe i feel unhappy today i feel really

belki bugün mutsuz hissediyorum bugün gerçekten mutsuz hissediyorum bunu

unhappy today i put it down to the miserable weather

havanın berbat olmasına bağlıyorum bu yüzden

so i am saying that the cause of my sadness

mutsuzluğumun sebebinin

is the bad weather so the weather is bad i feel down i feel unhappy i feel

kötü hava olduğunu söylüyorum bu yüzden hava kötü kendimi kötü hissediyorum mutsuz hissediyorum

sad i put my mood down to the weather

üzgün hissediyorum ruh halimi hava durumuna bağlıyorum

because there is no sunshine and that's why i feel

çünkü güneş ışığı yok ve bu yüzden kendimi

unhappy you put it down to the bad weather

mutsuz hissediyorum siz bunu kötü havaya bağlıyorsunuz

the reason why something is happening and that is it that is it

bir şeylerin olmasının nedeni ve bu kadar

i think we have all of those yes i think we do

bence bunların hepsine sahibiz evet bence

so words connected to up and down there are many more

öyle yapıyoruz yukarı ve aşağı bağlantılı kelimeler daha pek çok şey var

by the way i'm sure you have some of your own

bu arada eminim sizinkinden bazıları vardır sizin için

out there

thank you to your oh thank you very much for

teşekkür ederim oh sizin için çok teşekkür ederim

mr steve thank you very much for your lesson

bay steve için çok teşekkür ederim dersiniz için çok teşekkür ederim

that's very kind of you thank you also artsb

çok naziksiniz ayrıca teşekkür ederim artsb

thank you to valeria i have to go now thank you mr duncan

valeria'ya teşekkür ederim şimdi gitmem gerekiyor teşekkür ederim bay duncan teşekkür ederim

thank you valeria i am also going in a moment

valeria ben de gidiyorum

it is almost time for me to go as well valeria today was a wonderful class

birazdan benim de gitme vaktim geldi valeria bugün harika bir dersti

thank you very much i hope you enjoyed it

çok teşekkür ederim ben umarım beğenmişsindir

don't forget i am with you sunday wednesday

unutma ben pazar

friday the next time you will see me here will be

çarşamba cuma seninleyim bir dahaki sefere beni burada göreceksin çarşamba olacak

on wednesday i am back with you on wednesday

from 2 p.m uk time i hope you've enjoyed today's

live stream i hope it has been helpful and i hope you have enjoyed it can i

yardımcı oldu ve umarım beğenmişsinizdir

wish you a good weekend enjoy the rest of your

size iyi bir hafta sonu diliyorum hafta sonunuzun geri kalanının tadını çıkarın

weekend i know there is only a little bit left

biliyorum bazı insanlar için çok az bir süre kaldı

for some people maybe it is morning maybe you are still

belki sabah oldu belki hala

in the morning where you are so you have the rest of sunday

sabahın erken saatlerindesiniz pazarın geri kalanı

still to come thanks for your company thank you robin

daha var şirketiniz için teşekkürler robin teşekkürler

thank you also richard thank you vittess thank you also andy thank you seared

richard teşekkürler ayrıca teşekkürler vittess ayrıca teşekkürler andy teşekkürler

oh that's a good one down tools it is an action so if someone down tools

if they down tools it means they stop working they stop working normally

kurutulmuş araçlar, çalışmayı bıraktıkları anlamına gelir,

as a protest so sometimes people will stop

bir protesto olarak normal çalışmayı bırakırlar, bu yüzden bazen insanlar

working because they are protesting they will

protesto ettikleri için çalışmayı bırakırlar,

down tools a good expression thank you very much thank you

araçları düşürürler, çok teşekkür ederim, çok teşekkür ederim, teşekkür ederim

thank you sujin thank you lek thank you also to mohsen

sujin teşekkür ederim lek, mohsen'e de teşekkür ederim güzel güzel canlı yayında

lovely nice to see so many people here on the live stream

burada çok fazla insan gör

i will be back with you on wednesday 2 p.m uk time have a good weekend

çarşamba günü saat 14:00'te sizinle döneceğim iyi hafta sonları

have a good week and i will see you on wednesday you know what time

iyi haftalar ve çarşamba günü görüşürüz saatin kaç olduğunu biliyorsunuz

it is yes 2 p.m uk time is when i'm on next

evet saat 14:00 İngiltere'de saat ben Sırada ben varım sanırım

i suppose also you can give me a little like

ayrıca bana biraz beğeni

and a little subscribe if you like and subscribe

ve biraz da abone olabilirsiniz beğenip abone olursanız

it will put a big smile on my face thank you very much

yüzümde kocaman bir gülümseme olur çok teşekkür ederim

that is definitely it i think all of the business

kesinlikle öyledir bence bugün bütün iş

has been done today i've got through everything

bitti herşeyin üstesinden geldim o

isn't that amazing see you later take care

kadar da harika değil sonra

thank you palmyra thank you also fly away

thank you very much to beatriz thank you very much to maria

and i will see you all here on wednesday this is mr duncan saying thanks for

görüşürüz kendine iyi bak teşekkürler palmyra teşekkürler sen de uçup git izlediğiniz için teşekkürler

watching see you later and of course until the

daha sonra görüşmek üzere ve tabii ki bir

next time we meet here on youtube stay safe stay happy and of course

dahaki sefere burada youtube'da buluşana kadar sağlıcakla kalın mutlu kalın ve tabii ki

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)