Learn ENGLISH (almost) EVERY DAY #8 - L I V E - from England / Tuesday 19th APRIL 2022

I want to say I feel better, but I don't.

Daha iyi hissettiğimi söylemek istiyorum ama hissetmiyorum.

Hello. Welcome.

Merhaba. Hoş geldin.

Here we are.

Buradayız.

Yes, it's a lovely day.

Evet, güzel bir gün.

It's very nice outside.

Dışarısı çok güzel.

The sun is shining. The birds are singing.

Güneş parlıyor. Kuşlar şarkı söylüyor.

And I'm here in my studio feeling pretty awful.

Ve burada, stüdyomda oldukça kötü hissediyorum.

I don't normally exaggerate.

Normalde abartmam.

I don't like hyperbole, but today

Abartmayı sevmem ama bugün kendimi

I feel like crap.

[ __ ] gibi hissediyorum.

I think that's it.

Bence bu kadar.

That's the best way of summing up how I feel today.

Bugün hissettiklerimi özetlemenin en iyi yolu bu.

I hope you are feeling good, though. Here we go.

Yine de umarım iyi hissediyorsundur. İşte başlıyoruz.

It is a short.

Bu kısa.

Definitely short Live stream.

Kesinlikle kısa Canlı yayın.

Whilst I can still stand on my own two feet.

Hala kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyorken.

Here we go. Yes, it's English addict. It is.

İşte başlıyoruz. Evet, İngiliz bağımlısı. Bu.

In fact, it's whatever you want to call it. Really?

Aslında, ona ne demek istersen odur. Gerçekten mi?

Coming to you live from the birthplace of English, which is England.

İngilizcenin doğum yeri olan İngiltere'den canlı yayında sizlerle.

Mm hmm.

Hmm.

Hi, everybody.

Selam millet.

This is Mr. Duncan in England.

Ben İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today?

Bugün nasılsın? İyi misin

Are you OK?

?

I hope so.

Umarım. Mutlu

Are you happy? I hope you are feeling good today.

musun? Umarım bugün iyi hissediyorsundur.

I'm here right now live on YouTube.

YouTube'da canlı yayında buradayım.

And I hope you are as well.

Ve umarım sen de öylesindir.

Wherever you are watching in the world, I hope you are feeling good today.

Dünyanın neresinde izliyor olursanız olun, umarım bugün kendinizi iyi hissediyorsunuzdur.

I am still recovering from my brush with COVID.

Hâlâ COVID fırçamdan kurtuluyorum.

Myself and Mr. Steve.

Ben ve Bay Steve.

We are still recovering.

Hala iyileşiyoruz.

We did something yesterday. We went out for a walk.

Dün bir şeyler yaptık. Yürüyüşe çıktık.

Maybe that was not a good idea, but we went out for a walk.

Belki bu iyi bir fikir değildi ama yürüyüşe çıktık.

We couldn't resist going outside because the weather yesterday was gorgeous.

Dün hava çok güzel olduğu için dışarı çıkmadan duramadık.

And of course, it was a public holiday because we are all celebrating Easter.

Ve tabii ki resmi tatildi çünkü hepimiz Paskalya'yı kutluyoruz.

In many parts of the world, including here.

Burası da dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde.

So we went out for a lovely walk.

Böylece güzel bir yürüyüşe çıktık.

Very nice day, actually.

Aslında çok güzel bir gün.

We got back home, both of us completely tired out.

Eve döndük, ikimiz de tamamen yorgunduk.

And today, we both feel

Ve bugün ikimiz de kendimizi

pretty unwell.

oldukça kötü hissediyoruz.

I think that is the way the way I'm going to describe it.

Sanırım tarif edeceğim yol bu.

I have been coughing, sneezing, blowing my nose.

Öksürüyorum, hapşırıyorum, burnumu sümkürüyorum.

I'm still recovering from the dreaded loogie.

Hala korkunç çılgınlıktan kurtuluyorum.

And if you've had it, you will know exactly how I'm feeling at the moment.

Ve eğer sahipsen, şu anda tam olarak nasıl hissettiğimi bileceksin.

One of the worst parts, of course, is I need my voice.

Tabii ki en kötü kısımlardan biri de sesime ihtiyacım olması. Sesim ve yeteneğim olmadan bu kadar iyi

This has to work, you see, for me to be able to work

çalışabilmem için bunun çalışması gerekiyor

so well without my voice

and my ability to.

.

To think.

Düşünmek.

Because when you feel unwell, it also affects the way you think.

Çünkü kendinizi iyi hissetmediğinizde, düşünme şeklinizi de etkiler.

Your brain does not work as it should.

Beyniniz olması gerektiği gibi çalışmıyor.

But I will try my best.

Ama elimden gelenin en iyisini yapacağım.

I'm only going to be here for a short time, so please make the most of it.

Kısa bir süreliğine burada olacağım, bu yüzden lütfen en iyi şekilde yararlanın.

You will not have my

bright, radiant face on your screen for very long.

Pırıl pırıl, ışıltılı yüzüm ekranda çok uzun süre kalmayacak.

Today.

Bugün.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

It's. It's.

I tell you something.

Onun. Onun.

Sana bir şey söyleyeyim.

I can't remember the last time I felt this ill.

En son ne zaman bu kadar hasta hissettiğimi hatırlayamıyorum.

In fact, I can I can remember

Aslında,

the last time I felt this ill.

en son ne zaman bu kadar hasta hissettiğimi hatırlıyorum.

It was when I was still in China, working in China.

Hala Çin'deyken, Çin'de çalışıyordum.

And I got salmonella from an egg,

Ve bir yumurtadan salmonella kaptım

and it left me ill for a very long time.

ve beni çok uzun süre hasta bıraktı.

I spent about four days constantly

Sürekli olarak yaklaşık dört gün geçirdim,

I know this is going to be a bit gruesome.

bunun biraz ürkütücü olacağını biliyorum.

I had diarrhoea non-stop for four days.

Dört gün boyunca aralıksız ishal oldum.

It nearly killed me.

Neredeyse beni öldürüyordu.

I've never felt so ill in all my life.

Hayatım boyunca hiç bu kadar hasta hissetmemiştim.

But this

Ama bu

comes close in second place.

ikinci sırada geliyor.

For feeling really crappy.

Gerçekten berbat hissettiğin için.

So I am not well.

Yani iyi değilim.

I will not bore you too much.

Seni fazla sıkmayacağım.

I know you have your own problems.

Kendi problemlerin olduğunu biliyorum.

The world is not a perfect place.

Dünya mükemmel bir yer değil.

All sorts of horrible things are happening.

Her türlü korkunç şey oluyor.

So it would appear that my.

Öyle görünüyor ki benim.

My brush with coronavirus is probably

Koronavirüs ile fırçalamam muhtemelen

a very small thing and quite insignificant

çok küçük bir şey ve dünyada meydana gelen

when you think about all the horrible stuff happening in the world.

tüm korkunç şeyleri düşündüğünüzde oldukça önemsiz .

Anyway, we have made it all the way to the second day of the week.

Her neyse, haftanın ikinci gününe kadar geldik.

It is the second working day.

İkinci iş günüdür.

Although here in the U.K., a lot of people have gone back to work

Burada, Birleşik Krallık'ta olmasına rağmen, birçok insan

after their long bank holiday weekend.

uzun resmi tatil hafta sonundan sonra işe geri döndü.

Yes, it's Tuesday.

Evet, bugün Salı.

And you may.

Ve yapabilirsin.

Remember, Ed, today, today.

Unutma Ed, bugün, bugün.

BP, BP, people.

BP, BP, insanlar.

I don't know what that was. Oh,

Bunun ne olduğunu bilmiyorum. Ah,

I'm out of breath just doing that.

bunu yaparken nefesim kesildi.

How sad.

Ne kadar üzücü.

I can't believe it. I'm out of breath.

inanamıyorum Nefessiz kaldım.

I just did that.

Ben sadece bunu yaptım.

I made that silly noise and it's actually tired me out.

O aptalca sesi çıkardım ve aslında beni çok yordu.

That's how bad things are.

İşler bu kadar kötü.

Hello.

Live chats hello to the 39 people watching.

Merhaba.

Canlı sohbetler izleyen 39 kişiye merhaba. Gelip bunu yapmak için

I'm so glad that I crawled out of my deathbed

ölüm döşeğimden sürünerek çıktığım için çok mutluyum

to to come and do this.

. Bu

I'm really pleased

that so many people have decided to tune in.

kadar çok insanın izlemeye karar vermesine gerçekten çok sevindim.

Thank you.

YouTube, your wonderful algorithms are working

Teşekkürler.

YouTube, harika algoritmaların şu

so well at the moment. Wow.

anda çok iyi çalışıyor. Vay.

Thank you very much. YouTube.

Çok teşekkür ederim. Youtube.

What I love about YouTube is they always manage to make sure

YouTube'un sevdiğim yanı, her zaman

that all of my viewers know when I'm on live.

tüm izleyicilerimin canlı yayında olduğumu bilmelerini sağlamayı başarmaları.

By the way, that's sarcasm.

Bu arada, bu alaycılık.

There's one thing I have noticed that when you have coronavirus, you also have

Fark ettiğim bir şey var ki, koronavirüse yakalandığınızda aynı zamanda

an inability to control your sarcasm.

iğnelemenizi kontrol edemediğiniz de oluyor.

I don't know why

Neden

I seem I seem more sarcastic.

daha alaycı göründüğümü bilmiyorum.

I seem more willing to be sarcastic.

Alaycı olmaya daha istekli görünüyorum.

Now I've got COVID.

Şimdi COVID'im var.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

I think it's one of the side effects, to be honest.

Dürüst olmak gerekirse, yan etkilerden biri olduğunu düşünüyorum.

Hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba.

As I said, yes.

Dediğim gibi, evet.

Thank you for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için teşekkür ederim. Tanıdığım

Two dozen people

iki düzine insan

I know I shouldn't complain.

şikayet etmemeli.

You are going to say, Mr.

Bay

Duncan, we are here and we love you.

Duncan, biz buradayız ve sizi seviyoruz diyeceksiniz.

Anyway, let's not talk about that anymore.

Her neyse, artık bunun hakkında konuşmayalım.

Hello, Z. Task Force Vitesse.

Merhaba, Z. Görev Gücü Vitesse.

You are here first.

İlk önce buradasın.

Along with Paolo. Hello, Paolo.

Paolo'yla birlikte. Merhaba Paolo.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Also so and so checklist.

Ayrıca filanca kontrol listesi.

Hello to you. As well.

Merhaba sana. İlave olarak.

Thank you very much for joining me.

Bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

I am not feeling very well.

Pek iyi hissetmiyorum. Kendinizi

It is very hard to do this when you are feeling fit.

zinde hissettiğinizde bunu yapmak çok zordur.

100% healthy.

%100 sağlıklı.

This is difficult.

Bu zor.

So imagine trying to do this

when you feel like you want to go back to bed.

Yatağa geri dönmek istediğinizi hissettiğinizde bunu yapmaya çalıştığınızı hayal edin.

Hello.

Also, Richard, we also have Palmira.

Merhaba.

Ayrıca Richard, bizde de Palmira var.

Hello, Palmira.

Merhaba, Palmira.

Also Sid Sica.

Ayrıca Sid Sica.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

I have nothing planned.

Planladığım bir şey yok.

I have nothing prepared.

Hazırladığım hiçbir şey yok.

So you might just have to listen to me talking.

Yani sadece beni konuşurken dinlemen gerekebilir.

Sometimes it will make sense and sometimes it will be completely incoherent.

Bazen mantıklı olacak ve bazen tamamen tutarsız olacak.

Oh, I like that word.

Ah, bu kelime hoşuma gitti.

So at least we have some interesting words to look at.

Yani en azından bakacak ilginç kelimelerimiz var.

Incoherent.

tutarsız

If something is incoherent, it is hard to understand.

Bir şey tutarsızsa, anlaşılması zordur.

Or maybe it makes no sense.

Ya da belki hiçbir anlamı yoktur.

You are listening to something, but you can't understand it.

Bir şey dinliyorsun ama anlayamıyorsun. Hiç bir

It makes no sense.

anlamı yok.

So perhaps today from time to time, I will be a little incoherent.

Bu yüzden belki bugün zaman zaman biraz tutarsız olacağım.

You won't be able to understand what I'm talking about,

although some of you might say that's nothing new, Mr.

Bazılarınız bunun yeni bir şey olmadığını söylese de, neden bahsettiğimi anlayamayacaksınız Bay

Duncan.

Duncan.

We normally we can't understand what you're talking about.

Normalde neden bahsettiğinizi anlayamayız.

That's nice.

Bu güzel.

Oh, we also have Luis Mendez.

Oh, bir de Luis Mendez'imiz var.

He's here today.

Bugün burada.

Hello, Luis. Thank you for joining me again.

Merhaba Luis. Bana tekrar katıldığınız için teşekkür ederim.

And I am still feeling a little under the weather.

Ve hala havanın biraz altında hissediyorum. O örtüyü vücuttan atmak sanıldığı

I don't know why it would appear that it is not as easy

kadar kolay değilmiş gibi nasıl görünür bilmiyorum

as it seems to to push that covered out of your body.

.

It would appear it's. It's a little difficult.

Görünüşe göre öyle. Bu biraz zor.

Hello.

Merhaba.

Also, Claudia nice to see you here.

Ayrıca, Claudia seni burada görmek güzel.

By the way, I have to call my dentist

Bu arada bugün diş hekimimi arayıp

today and cancel my appointment.

randevumu iptal etmem gerekiyor.

I have an appointment for the dentist.

Dişçi randevum var.

On Friday, but guess what?

Cuma günü, ama tahmin et ne oldu?

I will not be going to the dentist on Friday

Cuma günü dişçiye gitmeyeceğim

because I'm feeling unwell.

çünkü kendimi iyi hissetmiyorum.

So I won't be doing that.

Yani bunu yapmayacağım. Cuma

On Friday.

gününde.

I I like your T-shirt.

T-shirt'ünü beğendim.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

It is the t shirt that was hanging up

next to me in the studio,

Stüdyoda yanımda asılı duran tişört,

so I haven't gone to any special trouble.

yani özel bir zahmete girmedim.

I haven't gone to any special

Herhangi bir özel bölüme gitmedim, bir

I don't even know what the next word is going to be.

sonraki kelimenin ne olacağını bile bilmiyorum.

I don't know.

Bilmiyorum.

I love your echo.

Senin yankını seviyorum.

Thank you. Very much.

Teşekkür ederim. Çok fazla.

It would appear that you love everything.

Her şeyi sevdiğin anlaşılıyor.

You love everything. Thank you very much.

Her şeyi seviyorsun. Çok teşekkür ederim.

Hello, Jagdish, who says under the weather is unwell?

Merhaba Jagdish, havanın iyi olmadığını kim söylüyor?

Yes, I am feeling under the weather.

Evet, havanın altında hissediyorum.

There is no such thing is on the weather or over the weather.

Havada veya havada böyle bir şey yoktur.

You you would think that there would be an opposite of that.

Bunun tam tersi olacağını düşünürsünüz.

So if you can feel under the weather,

Öyleyse, havanın altında hissedebiliyorsanız,

why can't you feel over the weather?

neden havanın üzerinde hissedemiyorsunuz?

We never say that

Bunu asla söylemiyoruz

but yes, I am under

ama evet,

the weather, still recovering slowly for my

havanın altındayım, koronavirüs maceram için hala yavaş yavaş iyileşiyorum

my adventure with coronavirus

And Mr.

ve Bay

Steve also has been suffering as well.

Steve de acı çekiyor.

He at the moment, Steve is actually asleep

O şu anda, Steve aslında uyuyor.

He's lying down fast asleep, feeling rather unwell.

Derin bir uykuda yatıyor, kendini oldukça iyi hissetmiyor.

Hello to Florida.

Florida'ya merhaba.

Thank you, Florence. For joining me today.

Teşekkürler, Floransa. Bugün bana katıldığın için.

Oh, we have Benidorm here, I think.

Oh, sanırım burada Benidorm var.

I wonder what the weather is like in Benidorm.

Acaba Benidorm'da hava nasıl?

It's probably quite nice

Hello, Benidorm.

Merhaba, Benidorm.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Hello.

Merhaba.

Also to Mm.

Ayrıca Mm'ye.

Hmm. Mm hmm.

Hmm. Hmm.

I tiff. Hello. A tiff.

titriyorum. Merhaba. Bir çekişme.

A TIFF card who has been watching since 2008

2008'den beri izleyen bir TIFF kartı

I can.

yapabilirim.

I can feel my head filling up with something.

Kafamın bir şeylerle dolduğunu hissedebiliyorum. Sanki

It feels as if someone has left the tap

biri musluğu açık bırakmış gibi

running.

.

There is water running into my head,

Kafamın içine su akıyor

and it feels like it's slowly filling up with water.

ve yavaş yavaş suyla doluyormuş gibi hissediyorum.

Very strange feeling.

Çok garip bir duygu.

The good news is, some of my taste has returned.

İyi haber şu ki, tadımın bir kısmı geri geldi.

I was eating a meal last night with Mr.

Dün gece Bay Steve'le yemek yiyordum

Steve and I noticed that some of the food I can actually taste again.

ve bazı yiyeceklerin tadına gerçekten yeniden varabildiğimi fark ettim.

So it would appear that my sense of taste is slowly coming back.

Yani tat alma duyum yavaş yavaş geri geliyor gibi görünüyor.

However, at the moment, my eye,

Ancak şu an gözüm,

my other things, like my sense of smell have not.

koku duyum gibi diğer şeylerim yok.

So I can.

Bu yüzden yapabilirim.

I can cannot smell anything Can I say hello to dunya?

Hiçbir şeyin kokusunu alamıyorum dünyaya merhaba diyebilir miyim?

Daniele.

Danielle.

Hello to you.

Merhaba sana.

Where are you watching?

Nereden izliyorsun?

Are you in Ukraine?

Ukrayna'da mısın?

Can I say hello to Ukraine?

Ukrayna'ya merhaba diyebilir miyim?

And everyone watching there?

Ve orada izleyen herkes?

I know I have a lot of viewers in Ukraine.

Ukrayna'da çok sayıda izleyicim olduğunu biliyorum.

So welcome.

Öyleyse hoşgeldin.

You are more than welcome to tune in.

Dinlenmekten memnuniyet duyarız.

I hope you still have your Internet connexion.

Umarım internet bağlantınız hâlâ yerindedir.

I did notice last week that it's much harder now.

Geçen hafta fark ettim ki artık çok daha zor.

And we were talking about this yesterday Mr.

Ve dün Bay

Steve and myself when we were having our lovely walk

Steve ve ben dışarıda güzel yürüyüşümüzü yaparken bundan bahsediyorduk

outside.

.

We were talking about the fact that in the future

Gelecekte

it might be harder for governments

hükümetler için daha zor olabileceğinden

or maybe if there is a natural disaster,

veya belki bir doğal afet olursa

it will be harder for the Internet connexion to be cut off,

İnternet bağlantısının kesilmesinin daha zor olacağından bahsediyorduk ,

because nowadays we have lots of other ways of receiving an Internet connexion.

çünkü günümüzde İnternet almanın birçok başka yolu var. bağlantı.

I suppose The one that I always think of at the moment is the starling,

Sanırım şu anda hep düşündüğüm sığırcık,

which is up above the earth, floating around

yerin yukarısında,

lots of little transmitters

bir sürü küçük verici

and receivers, and they are sending

ve alıcının etrafında yüzüyor ve onlar

and receiving internet signals

internet sinyalleri gönderip alıyorlar

and they are dotted all over the place, floating around.

ve her yerde noktalı, havada süzülüyorlar. etrafında.

Mr. Elon Musk has been very busy

Bay Elon Musk,

launching his starling satellites into space.

starling uydularını uzaya fırlatmakla çok meşgul.

So I think it's much harder now

Bu yüzden internet bağlantısını kesmek artık çok daha zor diye düşünüyorum

to cut off the Internet connexion.

.

I would imagine in China they must be very worried about it

because they like to control their Internet in China.

Çin'de internetlerini kontrol etmeyi sevdikleri için Çin'de bu konuda çok endişeli olduklarını hayal ediyorum.

I know very much about that

Bu konuda çok şey biliyorum

because I used to live there and they will often censor they will often cut off.

çünkü orada yaşadım ve sık sık sansürleyecekler, sık sık kesecekler.

They will often block or ban.

Genellikle engeller veya yasaklarlar.

Well, lots of different types of Internet service in China.

Peki, Çin'de birçok farklı türde İnternet hizmeti var.

And I would imagine in many other countries

Ve diğer birçok ülkede

the same thing also happens as well.

de aynı şeyin olduğunu hayal ediyorum.

But I think in the future, because of StarLink,

Ama bence gelecekte, StarLink sayesinde,

which is something that is based not on this planet,

bu gezegene,

not with cables, but it's up there with satellites.

kablolara değil, uydulara dayanan bir şey.

And I think it's a lot harder to block satellite signals.

Ve bence uydu sinyallerini engellemek çok daha zor .

I'm not an expert on that, but I think you will find it is a lot harder to block

Bu konuda uzman değilim, ancak uydu sinyallerini engellemenin, özellikle kontroller sizde olduğunda, birinin kablosunu kesmekten çok daha zor olduğunu göreceğinizi düşünüyorum

satellite signals than it is to to cut someone's wire,

especially when you have the controls.

.

If someone else has the controls, then it's much harder to

Kontroller bir başkasındaysa, onu kesmek çok daha zordur

to cut it off

Hello, Danielle.

Merhaba, Danielle.

Actually, yes, we do have the star link in Ukraine.

Aslında evet, Ukrayna'da yıldız bağlantımız var.

Mr. Musk gave it to the Ukraine.

Bay Musk Ukrayna'ya verdi.

Uh, to receive the stations.

İstasyonları almak için.

I think that's a great idea.

Bence bu harika bir fikir.

And the other thing, of course, is you can move the star link satellites around.

Ve tabii ki diğer bir şey de, yıldız bağlantı uydularını hareket ettirebilmenizdir.

So if you want them to move over there, you can.

Yani oraya taşınmalarını istiyorsanız, yapabilirsiniz.

If you want them to move over there, you can do that as well.

Eğer oraya taşınmalarını istiyorsanız, bunu da yapabilirsiniz.

So I suppose we should say that in this particular situation, technology

Dolayısıyla, bu özel durumda, teknolojinin zor zamanlarda

has proved to be quite useful

oldukça yararlı olduğunu kanıtladığını söylememiz gerektiğini düşünüyorum

during difficult times.

.

So I think, yes, I think it will be much harder in the future

Bence, evet, teknolojideki değişiklikler nedeniyle gelecekte

to control the way people transmit

insanların

and also receive information because of the changes in technology.

bilgi iletme ve bilgi alma şeklini kontrol etmenin çok daha zor olacağını düşünüyorum .

Hello, Colonel.

Merhaba, Albay.

Colonel, this here Hello to you.

Albay, burası size merhaba.

Very nice to see you here.

seni burada görmek çok güzel

I'm sorry if I seem unwell,

Kendimi iyi hissetmiyorsam özür dilerim,

and that is because I am

çünkü ben

Hello also to.

de Merhabayım.

Oh, hello. EDA.

Oh merhaba. EDA.

EDA Morillo, who is watching in Ecuador.

Ekvador'da izleyen EDA Morillo.

We appear to have people all over the world

Görünüşe göre bugün dünyanın her yerinden insanlar

watching today, not the whole world watching.

izliyor, tüm dünya izlemiyor.

That would be very nice.

Bu çok güzel olurdu.

Maybe one day I will come on to do my live stream,

Belki bir gün canlı yayına geleceğim

and perhaps the whole world will be watching,

ve belki de tüm dünya izliyor olacak

because they've become so bored with everything else.

çünkü artık her şeyden çok sıkıldılar.

They have all decided that the only person they want to watch is me.

Hepsi izlemek istedikleri tek kişinin ben olduğuma karar verdiler.

Wouldn't that be lovely?

Bu harika olmaz mıydı?

Imagine that.

Bunu hayal et.

Hello.

Also to Beatrice.

Merhaba.

Ayrıca Beatrice'e.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Very good to see you.

seni görmek çok güzel

Strong view.

Güçlü görüş.

Or should I say Jan

Yoksa Jan'ın

says hi.

merhaba dediğini mi söylemeliyim?

I think maybe you are in Vietnam.

Sanırım belki de Vietnam'dasın.

Are you in Vietnam?

Vietnam'da mısın?

I hope so, because that's what I've just said.

Umarım öyledir, çünkü az önce söylediğim buydu.

So maybe you are.

Yani belki öylesin.

Would you like to have a look?

Bir göz atmak ister misin? Dün yürüyüş yaparken

I did take

two very short

çok kısa iki

video clips yesterday whilst out walking, and this is what I did last night.

video klip çektim ve dün gece bunu yaptım.

I was rendering my video clips.

Video kliplerimi render ediyordum. Nasıl yapacağımı hatırlayamadığım için

It took me a very long time

çok uzun sürdü

because I couldn't remember

how to do it.

.

My brain had stopped functioning.

Beynim çalışmayı durdurmuştu.

And fortunately, I hate that feeling I hate that feeling when you're trying to do something

Ve neyse ki, bir şey yapmaya çalıştığınızda

and your brain just won't work.

beyninizin çalışmadığı hissinden nefret ediyorum.

Anyway, here it is.

Her neyse, işte burada.

This is some video footage that I filmed yesterday inside

Bu, dün küçük cep telefonumun içinde çektiğim bazı video görüntüleri

my little mobile phone Hmm.

Hmm.

So there you can see I was going to have some music.

Orada biraz müzik çalacağımı görebilirsiniz.

You see,

Bakın bende

I haven't got any music, and I didn't put any music on

müzik yok ve

I didn't put any music on the video.

videoya da müzik koymadım.

That's very good.

Çok iyi.

Mr. Duncan.

Bay Duncan.

We like your video.

Videonuzu beğendik.

Views when they have music, but this one doesn't.

Müzikleri varken izleniyor ama bu yok.

It doesn't have any music.

Müziği yok. Bu

So we just have to imagine

yüzden

what the music would sound like.

müziğin nasıl bir ses çıkaracağını hayal etmeliyiz.

If you

Eğer

Mm hmm.

Mm hmm.

Mm hmm.

Hmm.

They did it

Bunu

to mm hmm.

mm hmm için yaptılar.

Mm hmm.

Hmm.

Nice.

Güzel.

Nice music.

Güzel müzik.

DVD and

DVD ve

be DVD.

DVD olun.

So it was yesterday we went for a walk

Dün

up to the top of Winlock edge,

Winlock Edge'in tepesine yürüyüşe çıktık

and the weather was gorgeous,

ve

as you can see from the video you're watching now.

şu anda izlediğiniz videodan da görebileceğiniz gibi hava muhteşemdi.

It was very nice.

Çok güzeldi. Bir

Lots of bluebells,

sürü çan çiçeği, bir

lots of beautiful, colourful flowers,

sürü güzel, rengarenk çiçek

and all the birds were singing, even though you can't hear them

ve tüm kuşlar şarkı söylüyordu, duyamasanız da

and there isn't any music,

müzik yok

because I didn't put any music on the video.

çünkü videoya müzik koymadım.

Uh, there I think I explained that far too much.

Uh, orada çok fazla açıkladığımı düşünüyorum.

Hello, Paolo.

Merhaba Paolo.

Who says for me, you are not only my English teacher,

Kim benim için sadece İngilizce öğretmenim değil,

but my life teacher as well.

aynı zamanda hayat öğretmenim demiş.

Well, maybe today I will need some of your advice

Pekala, belki bugün hayatım boyunca tavsiyelerine ihtiyacım olacak

for my life.

.

I think so, yes.

Öyle düşünüyorum, evet.

The little birds are starting to grow everything is coming out.

Minik kuşlar büyümeye başlıyor her şey ortaya çıkıyor.

Everything is looking rather nice at the moment.

Şu anda her şey oldukça güzel görünüyor.

And one thing that I'm

Ve şu anda beni çok etkileyen bir şey de

very struck by at the moment is how

everything suddenly looks so colourful.

her şeyin bir anda nasıl bu kadar renkli görünmesi.

It really is very nice.

Gerçekten çok güzel.

I have to be honest with you, as you know, I love nature.

Sana karşı dürüst olmalıyım, bildiğin gibi doğayı seviyorum.

I love nature very much.

Doğayı çok seviyorum.

I love the plants, the flowers, the trees,

Bitkileri, çiçekleri, ağaçları

and especially the little birds.

ve özellikle küçük kuşları seviyorum.

It feels.

Hissettiriyor.

Oh, lovely animals,

Ah, sevimli hayvanlar,

lovely robin, lovely trees,

sevimli robin, sevimli ağaçlar,

lovely everything.

sevimli her şey.

For those who just tuned in.

Yeni girenler için.

Hello, welcome.

Merhaba, hoş geldiniz.

This is my special season of English

Bu,

live streams that I had intended

to be here

almost every day during April, but unfortunately as you know,

Nisan ayı boyunca neredeyse her gün burada olmayı planladığım özel İngilizce canlı yayın sezonum, ancak ne yazık ki bildiğiniz gibi,

quite often the best laid plans of mice and men often go awry,

farelerin ve insanların en iyi planları çoğu zaman ters gidiyor

and they have this month.

ve bu ay da öyle.

What I did not intend to do this month was catch coronavirus,

Bu ay yapmayı düşünmediğim şey,

which of course, I have.

elbette sahip olduğum koronavirüse yakalanmaktı.

We like it when you show us your nature.

Bize doğanızı göstermeniz hoşumuza gidiyor.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Danielle asks

Danielle,

Do you like video editing or do you do it

video düzenlemeyi seviyor musun yoksa

just as a common thing?

sıradan bir şey olarak mı yapıyorsun diye soruyor.

I love filming.

Film çekmeyi seviyorum.

I love making videos.

Video çekmeyi seviyorum.

Years ago, when I used to make my really long video lessons,

Yıllar önce, gerçekten uzun video derslerimi yaptığımda,

sometimes it would take me two weeks

bazen sadece bir video çekmek iki haftamı alırdı

just to make one video

because I would film hundreds of things

çünkü yüzlerce şey çekerdim

and then I would have to edit all of those things and I would do it all by myself.

ve sonra tüm bunları düzenlemek zorunda kalırdım ve hepsini yapardım. kendi başıma. bende hep

I always have.

var

I don't have anyone else to help me do this.

Bunu yapmama yardım edecek başka kimsem yok.

I do it all myself.

Hepsini kendim yapıyorum.

There are no producers no directors,

Yapımcı yok, yönetmen yok,

no editors, not just me.

editör yok, sadece ben yokum.

I have to do it all by myself.

Hepsini tek başıma yapmalıyım.

Yes, I do like nature I love nature very much.

Evet, doğayı seviyorum, doğayı çok seviyorum.

I like going outside and enjoying the sounds,

Dışarı çıkmayı ve seslerin,

the sights, and quite often the feeling as well.

görüntülerin ve çoğu zaman hissin tadını çıkarmayı seviyorum.

Of being outside.

Dışarıda olmaktan.

Oh, by the way, we have cows at the moment.

Oh, bu arada, şu anda ineklerimiz var.

At the back of the house there are four towels.

Evin arka tarafında dört havlu var.

I'm not sure they might be bulls.

Boğa olabileceklerinden emin değilim.

I still haven't worked out.

Hala çalışmadım.

So they could be bulls.

Yani boğa olabilirler.

I think they might.

Bence olabilirler.

They might actually be bulls, actually.

Aslında boğa olabilirler.

The bulls.

Boğalar.

But I haven't been very close to them at the moment because they are rather shy.

Ama şu anda onlara çok yakın olamadım çünkü oldukça utangaçlar.

They've only just arrived. You see,

Daha yeni geldiler.

hello, Hamed.

Merhaba, Hamed.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Thank you very much for joining me.

Bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Very nice to see you here.

seni burada görmek çok güzel

I'm not going to stay very long because I

Çok uzun kalmayacağım çünkü

as you may have noticed,

fark etmiş olabileceğiniz gibi,

I'm not feeling very well

due to the dreaded Luigi.

korkunç Luigi yüzünden kendimi pek iyi hissetmiyorum.

Unfortunately,

Ne yazık ki

let me guess, was the

tahmin edeyim,

the video that you filmed yesterday, was it on an iPhone?

dün çektiğiniz video iPhone'da mıydı?

Yes, it was.

Evet öyleydi.

Well, I often use my iPhone instead of carrying all my camera equipment,

Pekala, çoğu zaman tüm kamera ekipmanımı taşımak yerine iPhone'umu kullanıyorum

because I do find that nowadays an iPhone

çünkü günümüzde bir iPhone'un

can produce some rather good images.

oldukça iyi görüntüler üretebileceğini görüyorum.

So that's the reason why quite often I will film with my iPhone

Sık sık iPhone'umla çekim yapmamın

and then I will put it into my little video

ve ardından onu küçük video

editing software and make some small changes.

düzenleme yazılımıma yükleyip bazı küçük değişiklikler yapmamın nedeni bu.

And it's amazing nowadays what you can actually do with video phone footage.

Ve bugünlerde görüntülü telefon çekimleriyle gerçekten yapabilecekleriniz inanılmaz.

You can actually make it look rather nice and dare I say, cinematic

Aslında oldukça hoş görünmesini sağlayabilirsiniz ve Vietnam'a sinematik bir merhaba demeye cüret ediyorum

hello to Vietnam.

.

I didn't love English before until I found you when I was 14.

14 yaşımdayken seni bulana kadar İngilizceyi sevmiyordum.

Oh, thank you very much. That's very kind of you.

Ah, çok teşekkür ederim. Çok naziksiniz.

I'm glad that I'm making your

your learning of English and your enjoyment of learning the English language.

İngilizce öğrenmenizi ve İngilizce öğrenmekten zevk almanızı sağladığım için mutluyum.

I'm glad I'm making it a little bit more fun.

Bunu biraz daha eğlenceli hale getirdiğim için mutluyum.

Although I'm not sure about today.

Bugünden emin olmasam da.

I'm not sure if I'm making it fun today.

Bugünü eğlenceli hale getirip getirmediğimden emin değilim.

Because you are staring at a person

Çünkü kendini

who is not feeling very well.

pek iyi hissetmeyen birine bakıyorsun.

I'm not sure if I will be back with you tomorrow.

Yarın tekrar seninle olup olmayacağımdan emin değilim.

Because as soon as this is finished, I'm going back to bed.

Çünkü bu iş biter bitmez, yatağa geri dönüyorum.

I didn't get up until 12:00 today, so I got up at midday

Bugün saat 12:00'ye kadar kalkmadım, bu yüzden öğlen kalktım

and then I decided to do this and here I am now doing it.

ve sonra bunu yapmaya karar verdim ve işte şimdi yapıyorum.

And then in a few moments after I finished doing this,

Ve bunu yapmayı bitirdikten birkaç dakika sonra,

I think I might go and lie down on the bed again.

sanırım gidip tekrar yatağa uzanabilirim.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

It's been short.

Kısa oldu.

Mr Duncan have you lost weight?

Bay Duncan kilo verdiniz mi?

Have I really?

Gerçekten var mı?

I'm not sure if I've lost weight.

Kilo verip vermediğimden emin değilim.

I certainly put weight on during lockdown.

Karantina sırasında kesinlikle kilo alıyorum.

When we were all locked in our houses,

Hepimiz evlerimize kapandığımızda,

I was, I was eating a lot of food, but maybe I have maybe I've lost a little bit of weight.

çok yemek yiyordum ama belki biraz kilo verdim.

I don't know. I don't know.

Bilmiyorum. Bilmiyorum.

Please, Mr. Duncan, try to rest.

Lütfen Bay Duncan, dinlenmeye çalışın.

I will do that right now because I'm going

Bunu şimdi yapacağım çünkü

thanks the company for these few moments.

şirkete bu birkaç dakika için teşekkür edeceğim.

I hope you've enjoyed it.

Umarım eğlenmişsindir.

I'm going to bed

Yatacağım

because I feel unwell.

çünkü kendimi iyi hissetmiyorum.

Mr Steve also sends his best regards as well,

Bay Steve ayrıca kendisini biraz rahatsız hissetse de en iyi selamlarını da gönderiyor

even though he is also feeling a little under the weather as well.

. Korkunç alerjiden

As we slowly

yavaş yavaş

recover

kurtulurken

from the dreaded allergy

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

I hope you've enjoyed this. It's been short.

Umarım bundan zevk almışsındır. Kısa oldu. Bugün benden

I'm going to guess that you've learnt nothing

hiçbir şey öğrenmediğini tahmin edeceğim

today from me.

.

Normally I have a lot more information

Normalde dürüst olman için çok daha fazla bilgim var

for you to be honest, but today it's a very strange one.

ama bugün çok garip.

I probably won't be here tomorrow.

Muhtemelen yarın burada olmayacağım.

I think I'm going to take another rest tomorrow and try to get myself 100%.

Sanırım yarın bir kez daha dinleneceğim ve kendimi %100 almaya çalışacağım.

Well,

Pekala, elimden

I will try my best.

gelenin en iyisini yapacağım.

That's all I can do when you think about it.

Bunu düşündüğünde yapabileceğim tek şey bu.

Thanks for your company. I'm going now.

Şirketiniz için teşekkürler. Şimdi gidiyorum.

This is Mr.

Bu Bay

Duncan.

Very short and very sweet saying thanks for watching.

Duncan.

İzlediğiniz için teşekkürler çok kısa ve çok tatlı.

See you soon.

Yakında görüşürüz.

And of course, until the next time we meet.

Ve tabii ki, bir dahaki görüşmemize kadar.

You know what's coming next.

Sırada ne olduğunu biliyorsun.

Yes, you do.

Evet yaparsın.

Ta Ta for now.

Şimdilik ta ta.