'THROW' words and phrases / English Addict LIVE CHAT & Learning / Sun 16th JANUARY 2022 - Mr Duncan

you

sen huh huh uh

huh

huh

uh

hmm i'm leaving on a jet plane  don't know when i'll be back again  

hmm jet uçağıyla ayrılıyorum tekrar ne zaman döneceğimi bilmiyorum

oh please i want to play some  more tennis maybe next year  

oh lütfen belki gelecek yıl biraz daha tenis oynamak istiyorum   merhaba

hi here we are then yes we are back and  oh it's a gloomy day today here in england  

işte o zaman evet geri döndük ve oh çok kasvetli bugün burada, ingiltere'de

i hope where you are things are lovely and bright  we are back together again hello how lovely to see  

umarım olduğunuz yerde her şey güzel ve parlaktır tekrar birlikteyiz merhaba   sizi görmek ne kadar güzel

you it is english addict coming to you live from  the birthplace of english which just happens to be  

ingilizce bağımlısı size ingilizcenin doğduğu yerden canlı olarak geliyor ki bu tesadüfen   aman tanrım

oh my goodness it's england

orası ingiltere

oh hi everybody this is mr duncan in england  how are you today are you okay i hope so are you  

oh herkese merhaba ben ingiltere'den bay duncan bugün nasılsınız iyi misiniz umarım

happy i hope you are feeling happy yes we are back  together again i don't know what's happening to my  

mutlusunuzdur umarım mutlu hissediyorsunuzdur evet tekrar birlikteyiz sesime ne olduğunu bilmiyorum

voice it's my voice is a little bit croaky today  i don't know why i was out and about yesterday  

bu benim sesim biraz bugün gıcırtılı neden dışarıdaydım bilmiyorum   dün

walking around and it was a little bit chilly  and also on friday something happened to me  

etrafta dolaşıyordum ve hava biraz soğuktu ve ayrıca cuma günü bana bir şey oldu   olacağını

something that i knew was going to happen  something i was not looking forward to happened  

bildiğim bir şey  olmasını beklemediğim bir şey   başıma geldi

to me on friday oh another thing to mention you  will be pleased to hear that we have finally  

cuma oh bahsetmek için başka bir şey en sonunda   noel ağacının  dün gece toplandığı noel süslerini indirdiğimizi duymaktan memnuniyet duyacaksınız.

taken down the christmas decorations the  christmas tree was packed away last night

to be honest with you we didn't want to take  it down we wanted to keep the christmas tree up  

yukarı

and the lights twinkling for the whole year  we actually thought about doing it but then  

ve ışıklar tüm yıl boyunca yanıp sönüyor aslında bunu yapmayı düşündük ama sonra   bunu yaparsak

we realized that maybe it was a little bit weird  if we did it so we decided to pack it away last  

biraz garip olabileceğini fark ettik ve dün

night reluctantly we were feeling reluctant i  like that word it's a great word it has a lovely  

gece isteksizce toplamaya karar verdik isteksiz hissediyorduk bu kelimeyi seviyorum o harika bir kelime

sound when you pronounce the t reluctant  oh yes so if you are feeling reluctant  

t'yi telaffuz ettiğinizde çok hoş bir sesi var isteksiz ah evet yani eğer isteksiz hissediyorsanız   bir

it means you don't want to do something you are  hesitating you feel as if you don't want to do  

şeyi yapmak istemiyorsunuz demektir tereddüt ediyorsunuz  gerçekten yapmak istemiyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz

the actual thing you are reluctant you are shying  away from doing it you are feeling reluctant  

isteksizsiniz bunu yapmaktan çekiniyorsunuz isteksiz hissediyorsunuz

so we were feeling reluctant last night we  didn't want to pack the christmas tree away  

bu yüzden dün gece isteksiz hissediyorduk noel ağacını paketlemek istemedik

we like our christmas tree we love  it so much but sadly it had to go  

yılbaşı ağacımızı seviyoruz onu çok seviyoruz ama ne yazık ki

into the box for another few months but don't  worry because you know how fast time flies  

kutuya girmesi gerekti birkaç ay daha ama merak etmeyin, çünkü zamanın ne kadar hızlı geçtiğini bilirsiniz,

it won't be long before we're putting  our christmas decorations up again my  

çok geçmeden yılbaşı süslerimizi tekrar asarız, benim

name is mr duncan by the way you can see  on the screen it says right under my face

adım Mr Duncan, bu arada ekranda gördüğünüz gibi hemen altında yazıyor yüzüm

i talk about the english language i love  english you might even say that i am  

ingilizceden bahsediyorum sevdiğim İngilizceden bahsediyorum hatta benim

one of these an english addict which  i am and i have a feeling that you are  

bunlardan biri olduğumu bile söyleyebilirsin ben bir ingilizce bağımlısıyım ve senin de öyle olduğuna dair bir his var

as well i talk about english i  love english the language the

ingilizce hakkında konuşuyorum ingilizceyi seviyorum ingilizce

language that started right here in england  this is the birthplace of english it is  

başlayan dil tam burada, İngiltere'de burası ingilizcenin doğum yeridir

last week there were people on  the internet fighting and arguing  

geçen hafta internette

over one particular thing and this is something  that does happen from time to time especially  

belirli bir şey üzerinde kavga eden ve tartışan insanlar vardı ve bu zaman zaman  olan bir şey özellikle

when we are talking about the english  language some people say that british english  

bazı insanların söylediğine göre   İngilizce hakkında konuşurken İngiliz İngilizcesi

is the best english the best type of english  whilst other people say that american english  

en iyi ingilizcedir, İngilizcenin en iyi türüdür diğer insanlar Amerikan İngilizcesinin

is the best type of english some people say that  they are traditional in their way of thinking  

en iyi İngilizce türü olduğunu söylerken bazı insanlar kendi düşünce tarzlarında geleneksel olduklarını söyler

and so they believe that british english is the  right way to speak english of course if you watch  

ve bu nedenle İngiliz İngilizcesinin doğru konuşma yolu olduğuna inanırlar. İngilizce tabii ki

my lessons and my live streams if you watch them  often you will know that i believe and i know  

derslerimi ve canlı yayınlarımı izlerseniz, çoğu zaman inandığımı ve bildiğimi bileceksiniz, çünkü İngilizce'nin

for a fact that there is only one english  language with all of the roots and all of the  

tüm kökleri ve tüm

words the base of the whole language there is only  one english language however there are some slight  

kelimelerinin temeli olan tek bir İngilizce dili vardır. tüm dilde yalnızca bir ingilizce dili vardır ancak bazı küçük

variations when we talk about the english  language we talk about the different spellings  

konuştuğumuz zaman farklı yazımlardan   söz ediyoruz

of words there are some differences between  british english and american english not many  

İngiliz İngilizcesi ile Amerikan İngilizcesi arasında çok fazla değil

but as i just said the core  the middle the center the base  

ama az önce söylediğim gibi çekirdek orta  merkez

of the english language is the same there  is only one english and that is english

ingilizce dilinin temeli aynıdır yalnızca bir ingilizce vardır ve o da ingilizcedir

but i'm sure the argument will carry on  forever and ever and ever i am almost certain  

ancak tartışmanın sonsuza dek ve sonsuza dek devam edeceğinden eminim   öyle olacağından neredeyse eminim   işte

that it will so here we are then yes we have made  it all the way to the end of another week and  

buradayız o zaman evet bizde başka bir haftanın sonuna kadar ulaştık ve

almost the end of another weekend as we are now  into the second half of january yes it's sunday

başka bir hafta sonunun neredeyse sonuna geldik, çünkü şu anda ocak ayının ikinci yarısındayız evet bugün pazar

do we are back together i hope you've  had a good week i've had a busy week  

tekrar birlikteyiz umarım iyi bir hafta geçirmişsinizdir ben iyi bir hafta geçirdim yoğun bir hafta

lots of things going on i had a  rather stressful time on friday

pek çok şey oluyor cuma günü  oldukça stresli bir zaman geçirdim

i'm sure you don't want to hear about my problems  

sorunlarımı

and all of the pain that i had to go through on  friday i'm sure you don't want to hear about it

ve cuma günü katlanmak zorunda kaldığım tüm acıları  duymak istemezsiniz, eminim istemezsiniz bunu duymak istiyorum

however i might still talk about it during  today's live stream we are on for two hours  

ama yine de bugün iki saattir yayında olduğumuz canlı yayında bunun hakkında konuşabilirim   bunu

how do i do it a lot of people ask mr duncan  how are you able to come onto the internet  

nasıl yapacağım birçok kişi Bay Duncan'a

every sunday and do that for two hours without  feeling tired because i'm standing up i don't sit  

her pazar internete   girip bunu iki kişi için nasıl yapabildiğinizi soruyor ayakta durduğum için yorgun hissetmeden saatlerce oturuyorum

down in a chair i always prefer to stand up when  i'm presenting so i stand here in front of the  

sandalyeye oturmuyorum sunum yaparken her zaman ayağa kalkmayı tercih ederim bu yüzden

camera for two hours every sunday and yes that  is when you can catch me right here on youtube  

her pazar burada iki saat kamera önünde duruyorum ve evet o zaman siz beni burada youtube'da yakalayabilir

english addict live sunday at 2 p.m uk time  every sunday i did mention another person  

ingilizce bağımlısı canlı pazar günü İngiltere saatiyle 14:00'te başka bir kişiden bahsettim

not directly but there is another person mr steve  will be joining us in around about 15 minutes on  

doğrudan değil ama başka bir kişi var Bay Steve yaklaşık 15 dakika içinde

the live chat lots of things to talk about today  how is mr steve feeling during these first two i  

canlı sohbette   bize katılacak konuşacak çok şey var bugün hakkında bu ilk iki dönemde,

suppose two weeks and a couple of days into 2022.  how is your year going i know it's only 16 days  

sanırım 2022'ye iki hafta ve birkaç gün kala Bay Steve nasıl hissediyor? yılınız nasıl gidiyor, sadece 16 gün olduğunu biliyorum

but how how is your year going is it a good year  is it going okay so far i would say that january  

ama yılınız nasıl gidiyor iyi bir yıl mı iyi gidiyor mu şimdiye kadar o ocak ayı derdim

i don't know about you but i always find january  to be the worst month of the year the worst  

seni bilmem ama ben her zaman ocak ayını yılın en kötü ayı olarak bulurum

i don't know why it always seems to go very  slowly a lot of people take a while to start  

neden her zaman çok  yavaş ilerliyor bilmiyorum, birçok insan biraz zaman alıyor

getting back to normal with their routines so  i always think that january is a month that  

rutinleriyle normale dönmeye başlayın, bu yüzden her zaman ocak ayının

most people forget about quite quickly because  they're still coming around from all of their  

çoğu insanın çok çabuk unuttuğu bir ay olduğunu düşünüyorum çünkü hala tüm

festivities and their celebrations some people  are still doing it can you believe it there are  

şenliklerinden ve kutlamalarından geliyorlar, bazı insanlar hala bunu yapıyor, buna inanabiliyor musunuz?

people who are still celebrating the christmas  period and they are having their second new year  

hala noel dönemini kutlayan insanlar ve ikinci yeni yıllarını yaşıyorlar

as well of course we have the chinese new year the  lunar new year coming in around about three weeks  

tabii ki Çin yeni yılı var ay yeni yılı yaklaşık üç hafta sonra geliyor

also the olympic games are starting in china  lots of things going on at the moment in china  

ayrıca çin'de olimpiyat oyunları başlıyor birçok şey oluyor şu anda Çin'de

because they have discovered that you know  you know what i'm going to say the thing  

çünkü sizin ne söyleyeceğimi bildiğinizi keşfettiler    hepimizin bahsettiği şey

that we're all talking about and that  many people are i would say afraid of

ve birçok insanın korktuğunu söyleyebilirim ki

is now occurring once again in china so they are  getting rather worried because of the situation  

şimdi Çin'de bir kez daha oluyor, bu yüzden onlar durum yüzünden oldukça endişeleniyorum   uzakta

there as the olympic games loom in the distance  we have the live chat up and running oh hello  

olimpiyat oyunları belirirken canlı sohbetimiz çalışıyor ve çalışıyor oh merhaba

to the live chat nice to see you here today  nice also it's nice also to see that youtube  

canlı sohbete bugün sizi burada görmek güzel  ayrıca youtube'un

is promoting my live stream they're not by the  way they are not once again hello to euphonium  

canlı akışımı tanıttığını görmek de güzel bu arada değiller bu arada bir kez daha merhaba euphonium'a merhaba

oh hello to you guess what euphonium  you are first on today's live chat

oh merhaba size tahmin edin hangi euphonium'sunuz bugünkü canlı sohbette ilk sizsiniz  uzun zamandır

you know what we haven't had  for a long time euphonium  

ne yaşamadığımızı biliyorsunuz euphonium

congratulations and i suppose  that also deserves a fancy pants

tebrikler ve sanırım bu da bir saygıyı hak ediyor süslü pantolonlar bu kadar

that's it that's all we're having so  congratulations euphonium you are first on today's  

sahip olduğumuz tek şey bu yüzden tebrikler euphonium bugünün

live chat oh by the way today we are talking about  words and phrases connected to an action something  

canlı sohbetinde birincisiniz oh bu arada bugün bir eylemle bağlantılı kelimeler ve deyimler hakkında konuşuyoruz bir şey

you can do something that might happen to you or  something that can be used as a phrasal verb we  

yapabileceğiniz bir şey size olabilecek bir şey veya olabilecek bir şey deyimsel bir fiil olarak kullanılsın   bugün at kelimesine

are looking at the word throw today mr steve will  also be with us chatting about all sorts of things  

bakıyoruz  bugün bay steve her türlü şey hakkında sohbet etmek için bizimle olacak   evet

yes we have taken the christmas tree  down you'll be pleased to hear oh also  

noel ağacını indirdik  duymaktan memnuniyet duyacaksınız oh ayrıca

mr steve has discovered a new type of jaffa  cake as you know i am a big fan of sweet things  

bay steve yeni bir şey keşfetti bildiğiniz gibi yafa keki türü, tatlı şeylerin büyük bir hayranıyım

but i love jaffa cakes little sponge biscuits  with some orange jelly and some chocolate on  

ama ben yafa keklerini seviyorum küçük pandispanya biraz portakal jöleli ve üzerinde biraz çikolata

the top i absolutely love jaffa cakes steve has  found a new type of jaffa cake and guess what  

yafa keklerini kesinlikle seviyorum steve yeni bir tür yafa keki buldu ve tahmin edin ne oldu

he's bought some for me i won't show them just  yet but i think today because we have one left  

benim için biraz aldı onlara henüz göstermeyeceğim ama sanırım bugün bir tane kaldı çünkü

we have one of the jaffa cakes left but they are  a special kind of chaffa cake very special very  

yafa keklerinden biri kaldı ama onlar özel bir tür chaffa keki çok özel çok

unusual so for those who don't like me eating food  because i do get a lot of complaints whenever i  

alışılmadık yani bilmeyenler için yemek yemem gibi çünkü canlı yayında ne zaman yemek yesem çok şikayet alıyorum

eat food on the live stream people always write to  me and say mr duncan we thought it was disgusting  

insanlar bana her zaman yazıyor ve Bay Duncan bunun iğrenç olduğunu düşündük   canlı sohbette yemek yemeye

it was so disgusting when you decided  to eat some food on the live chat  

karar verdiğinizde çok iğrençti diyor

so today we will be eating some food live but  no ordinary food it is a special jaffa cake a  

yani bugün canlı yemek yiyeceğiz ama sıradan bir yemek değil, özel bir jaffa pastası

special type of java cake so you know that  i love sweet things and i will be proving it  

özel bir tür java pastası yani tatlı şeyleri sevdiğimi ve bunu daha

later on hello to sandra hello also to  palmyra we have beatriz we also have oh hello

sonra kanıtlayacağım   sandra'ya merhaba palmyra'ya da merhaba beatriz'imiz var bizde de var oh merhaba merhaba size merhaba ben

hello to you hello to you i'm amarawa also we have  it's sire hello idziah who is watching in madrid  

amarawa ayrıca bizde  efendim merhaba idziah madrid'de izliyor

please give me a call if you are going to visit  madrid some time thank you itzia well who knows  

lütfen beni bir ara  madrid'i ziyaret edecekseniz teşekkür ederim itzia kim bilir   kim

who knows what will happen in the future because  if you were watching last week and the week before  

bilir ne gelecekte olacak çünkü geçen hafta ve önceki hafta izliyorsanız

you know that we were talking about doing  something a little different doing something  

biraz farklı  bir şey yapmaktan   özel bir şey yapmaktan   bahsettiğimizi biliyorsunuzdur

special probably next year we are thinking about  doing some traveling and maybe we we will arrange  

muhtemelen  gelecek yıl biraz seyahat etmeyi düşünüyoruz ve belki

a meet-up for those who can do that so we we we  might actually have a meet-up a get-together in  

bir  buluşma ayarlayabiliriz- bunu yapabilenlere o yüzden biz gerçekten bir buluşma yapabiliriz

a certain place we will see what happens hello  olga hello to you sandra gonzalez is here today  

belirli bir yerde bir araya gelebiliriz   ne olacağını göreceğiz merhaba olga merhaba sana sandra gonzalez bugün burada

duong is also here we have vitas hello vitas i'm  so sorry that you weren't first on today's live  

duong da burada vitas'ımız var merhaba vitas bugünün canlı sohbetinde ilk olmadığın için çok üzgünüm

chat but maybe next week you will be first who  knows we will have to wait and see we also have  

ama belki gelecek hafta kim bilir ilk sen olursun, bekleyip görmemiz gerekecek

oh hello louis mendes is here today oh by the  way we are talking about something that is  

oh merhaba louis mendes bugün burada oh bu arada hakkında konuşuyoruz fransız olan

or was french there is a big celebration  taking place in france to celebrate  

veya fransız olan bir şey

the 400th anniversary of a very special person you  might even say that he was the french shakespeare  

çok özel bir kişinin 400. yıl dönümünü kutlamak için fransa'da büyük bir kutlama yapılıyor.

all that coming up a little bit later on  so just in case you are watching in france  

fransa'da izleyeceğiz

we will be talking about you a little bit later on  we also have jut hello jut g who says come on man  

biraz sonra senin hakkında konuşacağız ayrıca hadi dostum   hadi

come on i don't know what that means  can i just say jut you seem a little bit  

bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum sadece biraz   sabırsız görünüyorsun diyebilir miyim diyen merhaba jut g'miz var

impatient maybe you should calm  down take a chill pill and relax  

sakin ol bir soğuk algınlığı hapı al ve rahatla

i am here now alessandra says sempre hello to you  privit by the way is hello in russian we also have  

şimdi buradayım alessandra sana sempre merhaba diyor privit bu arada rusçada merhaba demek tomek de var

tomek hello tomic nice to see you here it  seems like a very long time since we were  

merhaba tomic seni burada görmek güzel burada birlikte olmayalı çok uzun zaman olmuş gibi görünüyor

here together why i don't know why but this week  has been a very long week one of the reasons why  

neden neden bilmiyorum ama bu hafta çok uzun bir hafta oldu

last week leading into this weekend seemed  long is because on friday i went to the dentist  

bu haftasonuna giden geçen haftanın uzun görünmesinin nedenlerinden biri, cuma günü dişçiye gitmem

oh dear so it was my regular checkup the lovely  lovely dental assistant or dental hygienist  

ah canım, bu benim düzenli kontrolümdü sevimli sevimli diş asistanı veya diş hijyenisti

her name is lydia i love that name you don't meet  many lydia's lydia it's a great name actually  

onun adı lydia, bu ismi seviyorum pek çok lydia'nın lydia'sıyla tanışmıyorsun  bu harika bir isim aslında   bu

so lydia my dental hygienist was very impressed  with my teeth i have been taking very good care  

yüzden lydia diş hijyenistim dişlerimden çok etkilendi  dişlerime çok iyi bakıyorum

of my teeth and she said duncan you have been  taking very good care of your teeth except

ve sana duncan dedi arka dişleriniz hariç dişlerinize çok iyi bakıyorsunuz

for the back now if there are any dentists  watching and i know there are some you will  

şu anda izleyen diş hekimleri varsa ve bazılarının olduğunu biliyorum

know that the back of your teeth at the very  back of your mouth are very hard to keep clean  

bileceksiniz ki, ağzınızın en arka kısmındaki dişlerinizin arka tarafını temiz tutmanın çok zordur

and it would appear that that is the only problem  i'm having at the moment so all of my lovely front  

ve Görünüşe göre şu anda sahip olduğum tek sorun bu, bu yüzden tüm güzel ön

teeth are lovely she said your teeth are lovely at  the front you have done such a good job of making  

dişlerimin güzel olduğunu söyledi ön dişlerin çok güzel onları parıldatmak için çok iyi bir iş çıkarmışsın

them sparkle but unfortunately at the back of my  mouth she said oh oh duncan there are still some  

ama ne yazık ki arka tarafta ağzıma dedi ki oh oh duncan burada hala bazı

problems here the back of your mouth you've  got to brush a little bit more at the back

problemler var ağzının arkasını biraz daha fırçalamalısın bu

so on friday she had to she had to put lots and  lots of anesthetic into my gums so she could clear  

yüzden cuma günü diş etlerime çok ama çok anestezik koymak zorunda kaldı bu yüzden diş etlerimin arkasındaki

all of the the mess and the the dirt and  the rotten food out of the back of my gums  

tüm pisliği, kiri ve çürümüş yiyecekleri temizleyebildi

and she spent a long time doing it so i don't  know what was at the back i think there must have  

ve bunu yapmak için uzun zaman harcadı, bu yüzden arkada ne olduğunu bilmiyorum,

been at least two or three meals tucked away in my  gums at the back but it was great though because i  

en azından olması gerektiğini düşünüyorum arkadaki diş etlerimde iki veya üç öğün yemek vardı ama yine de harikaydı çünkü hiçbir

couldn't feel anything so my gums were completely  numb because of the anesthetic so she gave me  

şey hissedemiyordum bu yüzden anestezi yüzünden diş etlerim tamamen uyuşmuştu bu yüzden bana

this lovely anesthetic local anesthetic it made my  gums numb but it also had the strange side effect  

bu sevimli anestezik lokal anesteziyi verdi diş etlerimi uyuşturdu ama ayrıca yüzümü uyuşturmak gibi garip bir yan etkisi de vardı,

of making my face numb so when i got back home  steve said what's happened to you so one side of  

bu yüzden eve döndüğümde Steve sana ne olduğunu söyledi bu yüzden dişçinin bana verdiği anestezi

my face was all hanging down because of the  anesthetic that the dentist had given to me

yüzünden yüzümün bir tarafı aşağı sarkıyordu

but it but i think it was a good idea because she  did a lot of work at the back of my mouth in fact  

ama bence bu iyi bir fikirdi çünkü ağzımın arka kısmında çok fazla iş yaptı aslında

today i can still feel the pain there is a strange  ache at the back of my mouth where the dentist was  

bugün hala ağrıyı hissedebiliyorum ağzımın arkasında diş hekiminin

gouging and scraping so my front teeth are  lovely but she said no you need to take more care  

oyuk ve kazıma yaptığı yerde garip bir ağrı var bu yüzden ön dişlerim çok güzel ama o hayır arka dişlerine daha fazla bakman gerektiğini söyledi

of your back teeth i'm sure claudia knows all  about that claudia is our regular dentist palmyra  

eminim claudia bu konuda her şeyi biliyordur claudia bizim normal dişçimizdir

says lydia is not a common name for britons yes  lydia is is a traditional i suppose you would say  

it's an old-fashioned name so there used to  be lots of lydias around many years ago lydia  

eski moda bir isim yani uzun yıllar önce pek çok lydia vardı lydia

used to be a popular name a woman's name very  popular but you don't meet many lydia's anymore

popüler bir isimdi çok  popüler bir kadın ismi ama artık pek fazla lydia ile tanışmıyorsunuz

hello mr duncan can we all create a whatsapp group  so we can talk to each other and connect hello  

merhaba bay duncan hepimiz bir whatsapp grubu oluşturabilir miyiz birbirleriyle konuşabilir ve bağlanabilir merhaba

mega mega that is a good idea the only problem  is sometimes when you have these new groups  

mega mega, bu iyi bir fikirdir, tek sorun bazen bu yeni gruplara sahip olduğunuzda

they will happen for a short time  but then slowly they will fade away  

kısa bir süre için olacaklardır ancak sonra yavaş yavaş kaybolacaklar

so over the years there have been many whatsapp  groups connected to my lessons but quite often  

bu nedenle yıllar içinde birçok whatsapp grubu olmuştur derslerime bağlı ama çoğu kez

over time people will go away they will leave they  will forget to join and then they slowly fade away  

zamanla insanlar uzaklaşacak, ayrılacaklar katılmayı unutacaklar ve sonra yavaş yavaş kayboluyorlar

unfortunately but it is a good idea i'm  not saying no i do think it's a good idea

maalesef ama bu iyi bir fikir hayır demiyorum, bence bu iyi bir fikir

apparently lydia is a common name  in argentina very interesting

görünüşe göre lydia arjantin'de yaygın bir isim çok ilginç

claudia hello claudia nice to see you here mr  duncan i am glad to know that you are taking  

claudia merhaba claudia sizi burada görmek güzel bay duncan

care of your teeth well yes most of them i  would say that maybe 90 percent of my teeth are  

dişlerinize iyi baktığınızı bilmekten memnunum evet çoğu dişlerimin belki yüzde 90'ının

very healthy but i think the problem is at  the back you see i think most people have  

çok sağlıklı olduğunu söyleyebilirim ama ben bence problem arkadadır bence çoğu insan

this difficulty with their back teeth it's very  hard to keep them clean because you can't get  

arka dişleriyle bu sorunu yaşıyor onları temiz tutmak çok zor çünkü

to the back of your mouth it's very hard to  get the toothbrush right at the back so so  

ağzının arka kısmına gidemezsin diş fırçasını tam arkadan almak çok zor yani

maybe that's the problem i'm having at the moment  anyway she's going to see me in three months time  

belki de şu anda yaşadığım sorun bu neyse üç ay sonra beni görecek

and i promised i made a promise i said i promise  that my teeth will have no problems there will  

ve söz verdim söz verdim dişlerimde sorun olmayacağına söz verdim

be nothing wrong with my teeth the next time i  come to see you so i'm going to take extra care  

dişlerimde hiçbir sorun olmayacak bir dahaki sefere seni görmeye geldiğimde, arka dişlerime daha fazla özen göstereceğim ve

with my back teeth to make sure that they don't  go all smelly and stinky i will try my best  

onların tamamen kokmuş ve kokmuş gitmediğinden emin olacağım, elimden gelenin en iyisini yapacağım   pis

talking of smelly and stinky mr steve will be  with us soon mr steve will be with us on the  

kokulu ve kokmuş hakkında konuşmak Bay Steve yakında bizimle olacak Bay Steve canlı sohbette bizimle olacak

live chat i wonder what mr steve will be talking  about today i have no idea because i'm not psychic

acaba Bay Steve bugün ne hakkında konuşacak hiçbir fikrim yok çünkü psişik değilim çünkü 2022 için

talking of which do you have any predictions  for 2022 this is something i wanted to talk  

herhangi bir tahmininiz var mı bu

about last week actually is there anything  that you predict might happen this year  

geçen hafta hakkında konuşmak istediğim bir konu aslında bu yıl olacağını tahmin ettiğiniz herhangi bir şey var mı

and this always happens at the beginning of the  year a lot of people try to make predictions  

ve bu her zaman  yılın başında gerçekleşir

maybe predictions about the economy or maybe  predictions about world events politics

belki ekonomi hakkında tahminler veya belki dünya olayları, politika hakkında tahminler şu

a very hot topic at the moment here in the uk a  lot of people are talking about politics in the uk  

anda burada çok sıcak bir konu Birleşik Krallık'ta pek çok insan çeşitli nedenlerle Birleşik Krallık'ta siyaset hakkında konuşuyor

for various reasons so do you have any  predictions for this year is there anything  

bu nedenle bu yıl için herhangi bir öngörünüz var mı

you think might happen this year we will all  take a look into our crystal balls later on  

bu yıl gerçekleşebileceğini düşündüğünüz herhangi bir şey var mı kristal kürelerimize daha sonra bakacağız   şu anda

right now we have an excerpt from  one of my full english lessons  

elimizde tam ingilizce derslerimin birinden bir alıntı

and this is taken from full english number 32  and then after this he is here in the studio  

ve bu tam ingilizce 32 numaradan alınmıştır ve bundan sonra o burada stüdyoda   buraya gelip sizi eğlendirmek için

he's waiting outside that door to come in here and  entertain you yes it's mr steve he's on his way

o kapının dışında bekliyor evet ben bay steve yolda

hi everybody and welcome to what can only  be described as a video language lesson  

merhaba millet ve

posted on the internet coming to you from the  birthplace of the author a.a milne who wrote the  

stories of winnie the pooh and his various animal  friends plus his human companion christopher robin  

winnie the pooh ve çeşitli hayvan arkadaşlarının yanı sıra insan arkadaşı Christopher robin'in   hikayelerini yazan yazar a.a milne'nin doğum yerinden size gelen ve yalnızca  video dil dersi  olarak tanımlanabilecek  şeye hoş geldiniz   biliyor muydunuz?

did you know that christopher robin was a real  person in fact he was a.a milne's son england is  

o christopher robin gerçek bir insandı aslında o bir milne'nin oğluydu ingiltere

also the birthplace of the english language which  is why we are all here today so without any more  

aynı zamanda ingilizcenin doğum yeridir bu yüzden bugün hepimiz buradayız bu yüzden daha fazla havadan sudan

small talk or jibber-jabbering let's get on with  today's full english lesson which will start right

konuşmadan veya saçma sapan konuşmadan bugünün tam ingilizce dersine geçelim şu anda başlayacak

now

your memory can play tricks on you you might be at  work doing something mundane when all of a sudden  

hafızan sana oyun oynayabilir sıradan bir şey yapıyor olabilirsin aniden kafana bir anı gelir geçmişinden

a memory pops into your head it might be a random  moment from your past something that has left an  

rastgele bir an olabilir sende iz bırakmış bir şey

impression on you might simply pop up in your head  you might have a flashback a moment in the present  

patlayabilir kafanızda bir geri dönüş yaşayabilirsiniz şimdiki zamanda bir an

can send you back in time a certain sound or smell  from your childhood that occurs in the present  

sizi zamanda geriye gönderebilir  şimdiki zamanda meydana gelen çocukluğunuzdan  belirli bir ses veya koku

can transport you back to your younger years  sometimes the memories consist of unhappy events  

sizi gençlik yıllarınıza geri götürebilir bazen anılar mutsuz olaylar

and moments we would rather forget looking back  on your life experiences is normal you reminisce  

ve anlardan oluşur yaşam deneyimlerinize dönüp bakmayı unutmayı tercih ederiz normaldir anımsatırsınız   yansıtırsınız daha

you reflect you consider what occurred by  remembering the events that went before  

önce yaşanmış olayları hatırlayarak olanları düşünürsünüz

as we get older our distant memories become more  precious your memories make you the person you are  

yaşlandıkça uzak anılarımız daha değerli hale gelir anılarınız sizi siz yapar   onlar

they are your individual experiences  that are an irreplaceable part of you  

sizin bireysel deneyimlerinizdir sizin yeri doldurulamaz bir parçanız olan

here are two words that look similar but have  different meanings the words are frill and  

işte benzer görünen ancak farklı anlamlara sahip iki kelime: fırfır ve

thrill firstly the word frill with an f means  an attractive addition or decoration you make  

heyecan, ilk olarak f ile fırl kelimesi çekici bir ekleme veya dekorasyon anlamına gelir

something look more appealing by adding frills  you might see a frill on a woman's dress or skirt  

fırfırlar ekleyerek bir şeyin daha çekici görünmesini sağlarsınız bir bir kadının elbisesinde veya eteğinde

you might add frills to a pair of curtains so  as to make them stand out more so something  

fırfır   bir çift perdeye daha fazla öne çıkmaları için fırfırlar ekleyebilirsiniz, bu nedenle

that makes an item seem more appealing is a frill  in business you might see frills being added to a  

bir öğeyi daha çekici gösteren bir şey iş hayatında fırfırdır  belirli bir hizmet türüne fırfırların eklendiğini görebilirsiniz

particular type of service this hotel is worth  staying at just for the frills the extravagant  

bu otel sadece gösteriş için kalmaya değer bir

services added to something can be described as  frills of course the opposite can also be true  

şeye eklenen abartılı hizmetler gösteriş olarak tanımlanabilir elbette bunun tersi de geçerli olabilir

if a business wants to cut costs or make something  more affordable then they might take away the  

eğer bir işletme maliyetleri düşürmek veya bir şeyi daha uygun hale getirmek istiyorsa, o zaman

frills a basic service without the unnecessary  comforts or luxury can be described as no frills  

gösterişleri temel bir şekilde ortadan kaldırabilir. gereksiz konfor veya lüks olmadan hizmet gösterişsiz olarak tanımlanabilir

the air ticket to france is very cheap but  it comes with no frills you are getting the  

Fransa'ya uçak bileti çok ucuz ama gösterişsiz geliyor

basic flight with nothing added as a bonus a basic  service is a no-frills service then there is the  

bonus olarak hiçbir şey eklenmeden temel uçuşu alıyorsunuz temel hizmet gösterişsiz bir hizmettir o zaman orada

word thrill which can be either a noun adjective  or verb something that makes you feel a sudden  

heyecan kelimesi bir isim sıfat veya fiil olabilir ani bir heyecan dalgası hissetmenize neden olan bir şey

rush of excitement can be described as a thrill  it was a thrill to see bts in concert last night  

heyecan olarak tanımlanabilir dün gece bts'yi konserde görmek heyecan vericiydi

i was thrilled to be asked to speak at the  seminar the sudden rush of excitement is a thrill  

konferansta konuşmam istendiği için çok heyecanlandım seminer ani heyecan akışı bir heyecandır

you feel the thrill your breathing becomes deeper  your heart might suddenly start racing you are  

heyecanı hissedersiniz nefesiniz derinleşir kalbiniz birdenbire atmaya başlayabilir   heyecanı

feeling the thrill the thing that gives you the  thrill is thrilling such as a thrilling fairground  

hissediyorsunuz  size heyecan veren şey heyecan vericidir  heyecan verici bir panayır alanı

ride a thrilling movie or a thrilling expedition  the thrilling thing is the thrill the thrill is  

heyecan verici bir filme veya heyecan verici bir keşif gezisine çıkın heyecan verici şey heyecandır heyecandır   sizi

what you get from the thing that is thrilling you  an excited looking person can appear thrilled the  

heyecanlandıran şeyden elde ettiğiniz şey heyecanlı görünen bir kişi heyecanlı görünebilir

smile on his face told me that he was thrilled  to be there so as a noun thrill names the feeling  

yüzündeki gülümseme bana orada olmaktan heyecan duyduğunu  söyledi, bu nedenle bir isim olarak heyecan duyguyu

as a verb you can cause a person to feel thrilled  and as an adjective a person can appear thrilled  

bir şey olarak adlandırır fiil bir kişinin heyecanlanmış hissetmesine neden olabilirsiniz ve bir sıfat olarak bir kişi heyecanlı görünebilir

so there you have it frill and thrill two similar  looking words with very different meanings

bu nedenle çok farklı anlamlara sahip benzer görünümlü iki kelime var.

it's true that the english language can be  quite confusing especially when it comes to  

pronunciation good examples of this occurrence  are the words lose and loose chose and choose  

bu oluşumun iyi örnekleri, lost ve lost lost ve select kelimeleridir

firstly the word lose means to mislay something  it describes the sudden loss of an item or person  

öncelikle lost kelimesi bir şeyi kaybetmek anlamına gelir bir öğenin veya kişinin ani kaybını tanımlar

the spelling of lose often causes confusion for  many when it comes to written english the word  

lost'un yazılışı çoğu kişi için İngilizce yazılı olduğunda çoğu kişi için kafa karışıklığına neden olur

chose is used in the past tense as  something that has been chosen you chose it  

select kelimesi geçmiş zamanda seçilmiş bir şey olarak kullanılır, siz onu seçtiniz

i chose this dress yesterday whilst out  shopping so despite the similar spelling  

bu elbiseyi dün alışverişe giderken seçtim, bu nedenle benzer yazılışlarına rağmen

the word lose and chose are pronounced very  differently then we have loose and choose  

kaybetmek ve seçtim kelimeleri çok  farklı telaffuz ediliyor, sonra we lost ve seç

firstly the word loose means the state of  slackness or free movement i have a loose tooth  

öncelikle Loose kelimesi durum anlamına geliyor diş gevşekliği veya serbest hareket nedeniyle dişim sallanıyor

i should go to the dentist i guess then there  is choose which describes the action of making  

dişçiye gitmeliyim sanırım o zaman seçim yapma eylemini açıklayan bir seçim var   bir

a selection you select something you choose an  item i will choose my wedding dress tomorrow  

şey seçiyorsun bir öğe seçiyorsun yarın gelinliğimi seçeceğim

it's worth remembering that while chose  and chews are related lose and loose  

seçim yaparken bunu hatırlamaya değer ve çiğnemek birbiriyle ilişkilidir

are not thus proving that the english language  can sometimes be a very confusing thing indeed

bu nedenle İngilizcenin bazen çok kafa karıştırıcı bir şey olabileceğini kanıtlamıyor, gerçekten de

there it was one of my many full english  lessons that you can find on my youtube channel  

bu, youtube kanalımda bulabileceğiniz birçok tam İngilizce dersimden biriydi

and if you want to find out more  about them just check my channel out  

ve eğer hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız kanalıma bir göz atın

and hopefully you will find lots of  useful english lessons right there

ve umarım burada pek çok yararlı İngilizce dersi bulacaksınız o

here he is

hello hello mr duncan hello lovely viewers across  the world our family of english learners would you  

merhaba merhaba bay duncan merhaba dünyanın dört bir yanındaki sevimli izleyiciler İngilizce öğrenen ailemiz

like some applause uh okay because i haven't  given you applause for a long time here we go

biraz alkış ister misiniz uh tamam çünkü size vermedim uzun süredir alkışlıyoruz burada

a lot of people ask what does mr steve do not  a lot is the answer during all of the time when  

birçok insan bay steve'in ne yapmadığını soruyor çoğu zaman cevap bu

when we're not together here on youtube well can i  just say steve is someone who never likes to stay  

youtube'da birlikte olmadığımız zamanlarda pekala steve'in hiç hoşlanmayan biri olduğunu söyleyebilir miyim

still for very long always active always active  mr duncan i think you are a person who likes to be  

çok uzun süre hareketsiz kalmak her zaman aktif her zaman aktif Bay Duncan bence siz bir şeyler yapmaktan hoşlanan bir insansınız

doing things yes i don't like to be sitting around  with my thoughts creating stress in my mind mind  

evet düşüncelerim zihnimde stres yaratarak oturmaktan hoşlanmıyorum

you i've developed this wonderful technique so i  can be actually doing tasks and torturing myself  

sizi bu kadar harika geliştirdim teknik, böylece gerçekten görevleri yapıyor olabilirim ve düşüncelerle kendime içsel olarak işkence edebilirim,

internally with thoughts at the same time i've  developed this skill it's like a gift doesn't  

aynı zamanda bu beceriyi geliştirdim, bu bir hediye gibi,

matter how complicated the task i can still have  this inner dialogue constantly torturing me wow  

görev ne kadar karmaşık olursa olsun, bana sürekli işkence eden bu içsel diyaloğa hala sahip olabilirim, vay canına,

you will have to teach everyone how to how  to become that that is correct tormented  

sahip olacaksın herkese nasıl olunacağını öğretmek bu doğru olan eziyetli   bu

it's the opposite of uh meditation and mindfulness  the opposite of that so if you are too calm  

meditasyonun ve farkındalığın tam tersi bunun tam tersi yani çok sakin

and relaxed i can teach you how to be the  opposite well you can actually divide stress  

ve gevşemişseniz size nasıl tam tersi olunacağını öğretebilirim  aslında hala stresi bölebilirsiniz

whilst still carrying on with your life so you  can still have the torment of everyday life whilst  

hayatınıza devam etmek, böylece   tüm görevleri yerine getirirken hala günlük hayatın eziyetini çekebilmek için   evet   yapabilirsiniz  işin sırrı şaka yapıyor olsam

still carrying out all of the tasks yes you can  the secret is though i'm sort of joking are you  

da siz

the secret is you've got to for example people say  you know go for a walk at lunchtime in your break  

sırrı şu ki yapmak zorundasınız örneğin insanlar diyor molanda öğle yemeğinde yürüyüşe çıkarsın

yes to get because i'm sat in front of computers  all the time does it help uh well you see the  

evet almak için çünkü bilgisayar başında oturuyorum her zaman yardımcı oluyor mu?

people people say don't they go for a walk go for  some exercise the trouble is i find when you go  

sorun şu ki sen yürüyüşe çıktığın zaman buluyorum

for a walk because it's such a i mean i love going  out for a walk but it's a mundane task it doesn't  

çünkü bu yürüyüşe çıkmayı çok seviyorum ama bu sıradan bir iş değil bunu yapmak

it doesn't require any effort on your behalf  to do it and therefore i find my mind actually  

senin adına herhangi bir çaba gerektirmiyor ve bu yüzden aklımı buluyorum aslında

can become more active when i'm walking  and can create more stress than if i was at  

yürüdüğümde daha aktif hale gelebilir ve işimi yaparken   otururken olduğum duruma göre daha fazla stres yaratabilir

sitting doing my work because suddenly the  things that are worrying you you're not  

çünkü birdenbire sizi endişelendiren şeyler

um you're not doing work anymore say that that's  not distracting you and so something that's  

artık iş yapmıyorsunuz, bunun dikkatinizi dağıtmadığını söylüyorsunuz ve bu nedenle

worrying you can actually become more intense so  you need i used to find swimming was very good  

endişe verici bir şey gerçekten daha yoğun hale gelebilirsiniz, bu nedenle ihtiyacınız var yüzmeyi çok iyi bulurdum

yes because when you're swimming you have to  concentrate on not drowning that's true yeah i've  

evet çünkü yüzerken boğulmamaya  konsantre olmanız gerekir bu doğru evet

noticed that it requires more effort mentally to  swim than it does to walk uh and it's the same the  

zihinsel olarak daha fazla çaba gerektirdiğini fark ettim yüzmek yürümekten daha iyidir ve

other thing i've discovered oh no i won't say that  because that might give away something yes don't  

keşfettiğim diğer şeyle aynıdır oh hayır bunu söylemeyeceğim çünkü bu bir şeyleri ele verebilir evet

don't say anything else steve but you've got to  have a task okay steve that distracts you enough  

başka bir şey söyleme steve ama buna sahip olmalısın bir görev tamam steve dikkatinizi yeterince dağıtıyor

okay you know specifically you also need to learn  when to stop talking about a certain subject so  

tamam özellikle biliyorsunuz belirli bir konu hakkında konuşmayı ne zaman bırakacağınızı da öğrenmeniz gerekiyor böylece

we can move on what i was going to say is i  i have some of my best ideas and some of my  

devam edebileceğimiz şey şu: en iyi fikirlerimden bazılarına sahibim ve bazı

lovely moments of imagination whilst walking i  don't know why if i'm walking i often find that  

güzel fikirlerim var yürürken hayal kurduğum anlar neden yürüdüğümde neden bilmiyorum

my my mind becomes more free and quite often i  have little ideas little things that i want to do  

zihnimin daha özgür olduğunu görüyorum ve çoğu zaman küçük fikirlerim oluyor  canlı yayınımda yapmak istediğim küçük şeyler

on my live stream anyway you do that is correct  mr duncan suddenly has an idea a light bulb  

nasılsa siz yapın bu doğru Bay Duncan'ın birdenbire aklına bir ampul   başının

above his head yes uh or in my case just just a  small candle here rush into his studio and write  

üzerinde   evet ya da benim durumumda sadece küçük bir  mum stüdyosuna koşup

it down and say i'm going to do that on sunday  now as you know if you are a regular viewer you  

bunu    yazın ve bunu pazar günü yapacağım şimdi  bildiğiniz gibi söyleyin düzenli bir izleyici

will know that we love food very much mr steve  has found something that he actually bought in  

yemeği çok sevdiğimizi bilecektir, bay steve aslında dün dükkanlardan   satın aldığı bir şey  bulmuştur

the shops yesterday and it's something that you  found at christmas time but but you decided not  

ve bu sizin noel zamanı bulduğunuz ancak

to buy for me but yesterday we found it in  our local shop we have found he's so excited  

benim için satın almamaya karar verdiniz ancak dün onu bizim bizde bulduk. yerel dükkan onun çok heyecanlı olduğunu bulduk   konu tatlı yemek

can i just say i am like a child when it  comes to sweet food especially when the food  

olduğunda bir çocuk gibi olduğumu söyleyebilir miyim, özellikle yemek

is jaffa cakes there is a new type of  jaffa cake and they've called it the jaffa  

yafa kekleri olduğunda  yeni bir tür yafa keki var ve ben yapmamama rağmen ona jaffa   jonat adını verdiler işe yaradığını

jonat although i don't think that works  okay if anyone from is it mcvitties  

düşünmüyorum tamam mcvitties'den birileri varsa   mcvities'den biri

if anyone from mcvities is watching i don't  i don't think jonah's really works well  

izliyorsa sanmıyorum  jonah'ın gerçekten işe yaradığını düşünmüyorum

jonah we bought them we bought them anyway but  the thing is i thought they were quite small  

jonah onları aldık yine de aldık ama mesele şu ki oldukça küçük olduklarını düşünmüştüm

but they're not they're huge and in this large box  there are only four of them individually wrapped  

ama çok büyük değiller ve bu büyük kutuda tek tek sarılmış sadece dört tane var

so would you like to see it it's huge and not  only that i think we might eat a little bit of it  

yani görmek ister misiniz çok büyük ve sadece birazını yiyebileceğimizi düşünmüyorum

they are delicious they are lovely we're not  advertising this we're not getting paid no and  

lezzetliler çok güzeller bunun reklamını yapmıyoruz, bize ödeme almıyoruz hayır ve

if you do want to pay us can you just send lots  of these in a very large lorry so a lorry load  

bize ödeme yapmak istiyorsanız, bunlardan çok çok   çok büyük bir kamyonla gönderebilirsiniz, böylece bir kamyon yük

filled with these as as payment just in  case anyone from mcvities is watching well  

ödeme olarak bunlarla dolu mcvities'den herhangi biri olursa diye  iyi izliyorum

the thing is somebody at work told me very  excitedly before christmas that these were  

olay şu ki, iş yerindeki biri bana noelden önce çok heyecanlı bir şekilde bunların

the most amazing thing that he'd ever tasted and  i wanted to buy some for mr duncan for christmas  

şimdiye kadar tattığı en harika şey olduğunu söyledi ve noel için Bay Duncan için biraz almak istedim

and i couldn't find them in the shops so i went  on to amazon yes uh to order a pack for mr duncan  

ve onları dükkanlarda bulamadım bu yüzden ben amazon'a gitti  evet uh, bay duncan için bir paket sipariş etmek üzere

but they were charging rip-off prices yes they  wanted to charge for one box of those how much  

ancak soygun fiyatları alıyorlardı evet bunlardan bir kutu için ücret almak istediler

did we pay for them yesterday these were i think  they were one pound 75 one pound 75 so maybe  

dün onlar için ne kadar  ödedik bunlar sanırım bir pound 75 bir pound idi 75 yani belki

one say maybe one one and a half euros yes uh and  on amazon they wanted to charge me seven pounds  

biri belki bir buçuk avro der evet uh ve amazon'da benden yedi sterlin

for four one for one box like that so one box  say six euros i don't know okay steve one box has  

dördü bir kutuya böyle bir kutu altı avro deyin bilmiyorum tamam steve bir kutuda

four of these and and steve found them on amazon  for seven six or seven pounds can you believe it  

dört tane var bunları ve steve onları amazon'da yedi altı ya da yedi pound'a buldu inanabiliyor musun

but in the shops they are only one pound  seventy five we got some yesterday didn't we  

ama dükkanlarda sadece bir pound yetmiş beş dün biraz aldık değil mi yaptık yaptık

we did we did indeed shall we shall we eat  a little bit of one now i have a feeling  

gerçekten yaptık mı biraz yiyelim mi Şimdi birinden hissediyorum

that you want us you want to see one of these  for real so we are we're going to open it now  

bizi istediğinize  bunlardan birini gerçekten görmek istiyorsunuz bu yüzden onu şimdi açacağız

the thing is uh they're they're an interesting  construction they would fall apart if it wasn't  

mesele şu ki onlar ilginç bir yapı onlar parçalanırsa parçalanırlar

for the chocolate it's quite interesting uh  beatrice says they don't uh they don't do them  

çikolata için değildi çok ilginç uh beatrice yapmadıklarını söylüyor onları yapmıyorlar

where she is are they are brand new but they're  not even ordinary jaffa cakes i don't think i  

onun olduğu yerde onlar yepyeni ama sıradan yafa kekleri bile değiller

would see all you've got to do is actually  you could make an equivalent of jaffa cake  

hepinizi göreceğimi sanmıyorum Yapmanız gereken aslında yafa kekine eşdeğer bir şey yapabilirsiniz

just make an orange flavored sponge okay and  coat it in dark chocolate and you will have  

sadece portakal aromalı bir pandispanya yapın ve  onu bitter çikolatayla kaplayın ve

something very similar yeah just make a cake an  orange cake and then put dark chocolate on top  

çok benzer bir şey elde edeceksiniz evet sadece bir portakallı kek yapın ve ardından üstüne bitter çikolata koyun

and that's a jaffa cake because it's just orange  and dark chocolate less talking more munching  

ve bu bir jaffa pastası çünkü bu sadece portakal ve bitter çikolata daha az konuşma daha çok yemek yeme   buna bak

look at this i thought we were going to wait  wait for the end look at that that now that  

bekleyeceğimizi düşünmüştüm sonunu bekle bak şuna şimdi

is like a work of art i'm going to say each one  of these special jaffa cakes is like a work of  

bir sanat eseri gibi her birini söyleyeceğim Bu özel jaffa keklerinden bir

art it looks like a donut so i think that's  the reason why they've called them jonuts  

sanat eseri gibi çörek gibi görünüyor, bu yüzden bence onlara jöle demelerinin nedeni   çünkü

because they are jelly donuts so inside you  have sponge you have some some lovely orange jam  

onlar jöleli çörekler yani içinizde süngeriniz var, biraz güzel portakal reçeli var

and on the outside or on the top there is  some lovely thick dark chocolate so these  

ve dışta veya üstte biraz güzel koyu bitter çikolata var, yani bunlar

are very special and they are delicious  as you know i do like jaffa cakes  

çok özel ve lezzetli bildiğiniz gibi yafalı kekleri severim   öyleyse bir bakalım  bu arada

so let's have a look shall we let's break  this by the way tomek i did see your comment  

bunu keselim mi tomek yorumunuzu gördüm

okay before you retracted it okay there we go  look at that and if you look closely you can  

tamam sizden önce geri çektim tamam işte başlıyoruz şuna bakın ve yakından bakarsanız süngerin ortasında

see there is some some orange jelly some orange  jam in the middle of the sponge i'm salivating  

biraz portakal reçeli olduğunu görebilirsiniz salyalarım akıyor

salivating mr duncan mr steve's mouth is watering  i'd prefer a [ __ ] though okay steve no open wide  

Bay Duncan Bay Steve'in ağzı sulanıyor  [ __ ] yine de tamam steve açmayın

i'm going to feed it to you just the way you like  it open wide open wide for the choo choo choo choo

onu size tam istediğiniz gibi besleyeceğim  çuf çuf çuf çuf için sonuna kadar açık geniş

okay it's going into the tunnel it's going into  the tunnel all right i'm just building up to it

tamam tünele giriyor tünele giriyor tamam tamam ben sadece

i hope you've washed your hands mr  duncan my hands have been disinfected  

umarım ellerinizi yıkamışsınızdır bay duncan ellerim dezenfekte edilmiştir

i i boiled my hands in hot water for ten minutes

ellerimi sıcak suda on dakika kaynattım

and and now my piece

ve şimdi benim parçam

we should have saved this until afterwards  and we could have had it with our cup of tea  

bunu sonraya kadar saklamalıydık ve bardağımızla içebilirdik çay   hala

well there's still some left no i'm not going to  eat any more because the chocolate will make me  

biraz kaldı hayır daha fazla  yemeyeceğim çünkü çikolata beni

cough okay fascinating by the way people are very  impressed that you're looking after your teeth  

öksürtür

which is interesting considering you've just had a  high sugar snack yes sir belarusia i've got to eat  

yüksek şekerli bir atıştırmalık evet efendim belarusya yemek yemeliyim

it's very pleased that you've been  looking after your teeth thank you claudia  

dişlerinize iyi baktığınız için çok memnunum teşekkür ederim claudia

um and megan said that they look very beautiful  

um ve megan çok güzel göründüklerini söyledi

mega rather sorry um yes not from here they don't  he's put some sort of white filter on his teeth i  

mega oldukça üzgünüm um evet buradan değil onlar  o dişlerine bir çeşit beyaz filtre uygula bende

haven't no these teeth are literally you could eat  your dinner off these teeth and quite often i do

yok bu dişler kelimenin tam anlamıyla akşam yemeğinizi bu dişlerden yiyebilirsiniz ve çoğu zaman

very nice really lovely yeah so if  you've got those in your own country  

çok hoş gerçekten çok güzel evet yani kendi ülkenizde varsa

uh i would suggest don't go and buy them if  you are doing a post new year diet because  

uh yapardım Yeni yıl sonrası diyeti yapıyorsanız gidip satın almayın çünkü

you could eat you could literally eat four of  those straight off all four in the packet you  

yiyebilirsiniz paketteki dördünden dördünü yiyebilirsiniz

keep advertising them mr d i'm not advertising  them it's just maybe maybe some people want to  

reklamını yapmaya devam edin bay d ben onların reklamını yapmıyorum bu sadece belki belki bazı insanlar

see what they're called so yeah they can go out  and buy them and then maybe the manufacturer will  

adlarının ne olduğunu görmek isterler, böylece evet, dışarı çıkıp onları satın alabilirler ve sonra belki üretici

find out that we're promoting them and then  they will send us a huge box hopefully full  

onları tanıttığımızı öğrenir ve sonra bize o yafa kekleriyle dolu olduğunu umduğumuz büyük bir kutu gönderirler.

of those jaffa cakes that's all i want that's  all anyone wants really when you think about it

tek istediğim bu herkesin istediği gerçekten bunu düşündüğünüzde

we had a lovely walk yesterday didn't we yeah  and we saw our little friend once again and  

dün harika bir yürüyüş yaptık değil mi evet ve küçük arkadaşımızı bir kez daha gördük ve

guess what we made another video because we had a  lovely response last week to our little friend and  

tahmin edin başka bir video yaptık çünkü geçen hafta  küçük arkadaşımıza çok güzel bir yanıt aldık. arkadaş ve

yes our little robin joined us once again  yesterday so we're going to have a little look  

evet küçük robinimiz dün bir kez daha aramıza katıldı, bu yüzden

at what happened yesterday when we went for  a walk we were looking for our new friend  

dün yürüyüşe çıktığımızda   neler olduğuna biraz bakacağız yeni arkadaşımız

the little friendly robin  and guess what we found him

küçük dost robin'i arıyorduk ve tahmin edin onu ne bulduk,

it's nice

bu güzel

hmm foods

hmm food

so this is our new friend mr robin yes okay and  as you can see mr robin is very friendly indeed  

yani bu yeni arkadaşımız Bay robin evet tamam ve gördüğünüz gibi bay robin gerçekten çok cana yakın

if you were watching last week you will know  that we were here with our little friend hello

geçen hafta izliyorsanız burada küçük arkadaşımızla birlikte olduğumuzu  bileceksiniz merhaba

there he is

işte o

that's mr robin our new friend  he's just had a little poop  

yeni arkadaşımız bay robin az önce kakasını yaptı

and now he's gone back up the top hello

ve şimdi tekrar tepeye çıktı merhaba bence

you know what i think there  must be something wrong with  

this particular robin because it tries to sing  

bu robin'de bir sorun olmalı  çünkü şarkı söylemeye çalışıyor

but you can't actually hear it you can't hear it  singing it's all muffled but it is trying to sing

ama aslında onu duyamıyorsunuz duyamıyorsunuz  şarkı söylerken hepsi boğuk ama şarkı söylemeye çalışıyor

you are so lovely aren't you yes you are

çok güzelsin değil mi evet sen iyisin o

okay

isn't that lovely oh so that  was yesterday after last week

kadar güzel değil mi oh yani geçen haftadan sonra dündü bu yüzden

so last week we we went to  feed the robin and yesterday  

geçen hafta ardıç kuşu beslemeye gittik ve dün

we did the same thing so that's what we were up to

aynı şeyi yaptık yani

for those wondering and i don't know why this  robin seems to be waiting for us now every week  

merak edenler için yaptığımız buydu ve bu robin'in neden şimdi her hafta bizi beklediğini bilmiyorum   daha

we hadn't we hadn't even prepared mr  duncan said as we walked up get the  

hazırlanmamıştık bile bay duncan yukarı çıkarken dedi

camera ready we just arrived and  it fluttered down from the trees  

kamerayı hazırlayın biz yeni geldi ve ağaçlardan aşağı kanat çırptı

obviously it must have been looking at its watch  yes waiting for us to arrive because it was about  

belli ki saatine bakıyor olmalı evet bizim gelmemizi bekliyordu çünkü

the same time well you have a theory that maybe  other people as they go by maybe they are also  

aynı zamandaydı belki bir teoriniz var, belki diğer insanlar geçerken belki onlar da

giving it some food because it does seem to  be prepared for someone walking by so maybe  

veriyordur biraz yiyecek çünkü yoldan geçen biri için hazırlanmış gibi görünüyor, bu yüzden belki   diğer

it's something that happens quite often with  other people maybe they they often will give  

insanlarda oldukça sık olan bir şeydir belki onlar                                                                                                                                      .

that particular robin some food we've been eating  jaffa cakes while uh while that video was playing  

and uh tomic is so taken by these uh  jaffa cakes well he's showing interest  

uh tomic bu uh jaffa keklerine o kadar kapıldı ki ilgi gösteriyor

and he's going to apparently there is a  new store for english expats in rotterdam  

ve görünüşe göre rotterdam'da ingiliz gurbetçiler için yeni bir mağaza açacak

oh okay and he's going to swing by and uh and  see if they're selling jaffa cakes of which they  

oh tamam ve uğrayıp yafa kekleri satıyorlar mı diye bakacak onlar

may well i would imagine that it's full of jaffa  cakes yes um if it's not then of course with your  

pekala yafa kekileriyle dolu olduğunu hayal edebilirdim evet um eğer o zaman değilse tabii

fabulous english skills that you will have  picked up by watching us for all these years  

bunca yıl boyunca bizi izleyerek öğrenmiş olacağınız mükemmel İngilizce becerilerinizle   ingilizmiş

you can pretend that you're british and speak in  a very posh voice and insist that they order some  

gibi davranabilir ve başka bir dille konuşabilirsiniz. çok gösterişli bir ses ve biraz yafa keki sipariş etmeleri konusunda ısrar ediyor

jaffa cakes yeah so yeah if they haven't  got any jaffa cakes tell them to get some  

evet yani evet eğer hiç yafa kekleri yoksa onlara biraz almalarını söyleyin bu arada göçmen derken

by the way when we say expat we mean an expatriate  so a person who has left their own country to live  

bir göçmeni kastediyoruz yani yaşamak için kendi ülkesini terk eden bir kişi

somewhere else so when we say expat it means a  former patriot of a certain country an ex-pat  

başka bir yerde göçmen dediğimizde bu belirli bir ülkenin eski bir vatansever anlamına gelir   bence bu kulağa

i would think that sounds horrible because it's  suggesting that you have deserted your own country  

korkunç geliyor çünkü bu kendi ülkenizi terk ettiğinizi gösteriyor

expat i'm no longer want anything to do with that  country but of course it doesn't mean that it just  

göçmen artık o ülkeyle hiçbir şey yapmak istemiyorum ama tabii ki bu sadece

means that you could be working there for a  period of time it sounds like you were a patriot  

orada bir süre  çalışabileceğiniz anlamına gelmez, kulağa bir vatansevermişsiniz gibi geliyor

and now you're not so i always think it's a  very strange phrase to use i wouldn't like to  

ve şimdi öyle değilsiniz, her zaman bunun çok garip bir ifade olduğunu düşünüyorum, kullanmazdım

be described as an expat sounds like you're a  traitor or something uh are you just thinking  

bir göçmen olarak tanımlanmak kulağa bir hainmişsiniz gibi geliyor veya öyle bir şey düşünüyorsunuz

but never mind oh by the way euphonium uh  treble eight um used to live in holland  

ama boşver bu arada euphonium uh  tiz sekiz um eskiden Hollanda'da yaşardı

and has now gone back to russia so you know  who knows atomic and euphonium treble 8 could  

ve şimdi Rusya'ya geri döndü, yani kim bilir bilirsiniz atom ve euphonium tiz 8

have interacted at some point yes who knows  over the years apparently there have been  

bir noktada etkileşebilirdi evet kim bilir yıllar içinde görünüşe göre

big protests again in amsterdam and to the point  where protesters are now giving out free tulips  

amsterdam'da yeniden büyük protestolar oldu ve protestocuların artık bedava lale dağıttığı noktaya kadar

really um from amsterdam yes they're giving out  flowers to to everyone in the street oh how lovely  

gerçekten amsterdam'dan evet çiçek veriyorlar sokaktaki herkese oh ne kadar güzel

i expect the the tulips are coming into bloom  are they at the moment i don't know everything  

lalelerin açmasını bekliyorum şu anda her şeyi bilmiyorum   çiçek

is coming into bloom now it's a bit early for  tulips okay mind you probably not in amsterdam  

açmaya başlıyor şimdi laleler için biraz erken tamam, muhtemelen amsterdam'da değilsiniz   keşke

i wish you'd make your mind it yes so yes a  beautiful bird and we will we will keep going  

kararınızı verin evet yani evet güzel bir kuş ve biz

there and feeding it until um it either dies or  emigrates yes maybe next week we can take it take  

oraya gidip onu beslemeye devam edeceğiz ta ki ya ölünceye ya da göç edene kadar evet belki gelecek hafta onu

it some jaffa cake to eat and then slowly the  rubbing will get so fat it won't be able to fly  

yemesi için biraz yafa keki alabiliriz ve sonra yavaşça sürtünme o kadar şişmanlayın ki uçamayacak

it will just have to sit on the ground all  the time beak will start to rot from from  

sadece her zaman yerde oturmak zorunda kalacak  tüm şekerden gaga çürümeye başlayacak

all the sugar i wonder if birds if they eat sugar  whether they get beak rot well i i i don't they  

acaba kuşlar şeker yerse gagaları iyi çürür mü i i ben yok' onlar

do you're not you're not supposed to give them  anything sweet anyway because it is bad for them  

onlara tatlı bir şey vermemelisiniz çünkü bu onlar için kötüdür   bu nedenle

so that answers your question we've got rusian  saying hi from ukraine hello to us today  

sorunuzu yanıtlıyoruz rusya ukrayna'dan  merhaba diyoruz bugün bize merhaba

hello ukraine hello very much you're in the news  a lot at the moment yes um not for good reasons  

merhaba ukrayna merhaba çok sizsiniz haberlerde şu anda çok fazla evet um iyi sebeplerden dolayı değil   hayır um

no um do you think do you think uh  putin's going to invade you do you or not  

sizce putin sizi işgal edecek mi yoksa etmeyecek mi

because over here it's that's all they're talking  about on the news here can we just keep it light  

çünkü burada haberlerde tek konuştukları şey bu  yapabilir miyiz hafif tutun   peki

well i'm just saying you know we  want to know we've got people living  

ben sadece bildiğiniz bilmek istediğimiz

in the ukraine watching us do you have any feeling  a bit well maybe you i don't know how do you feel  

ukrayna'da yaşayan   bizi izleyen insanlar var biraz iyi hissediyor musunuz biraz iyi hissediyorsunuz bilmiyorum

about it we want well you see we only get one side  of the news all right in the uk you know russia's  

bu konuda nasıl hissediyorsunuz    iyi istiyoruz görüyorsunuz, biz haberlerin sadece bir tarafını alıyoruz tamam İngiltere'de Rusya'nın

bad what that's it that's all we get in the uk  isn't it you know that yeah whatever country  

kötü olduğunu biliyorsunuz bu ne bu kadar İngiltere'de elde ettiğimiz tek şey bu evet hangi ülkede

you live in the media is always is always biased  so we i want to know people are thinking yes but  

yaşarsanız yaşayın medya her zaman önyargılıdır bu yüzden insanların evet düşündüğünü bilmek istiyorum ama   küçük bir robin'i üçüncü dünya savaşına doğru izlemek  için

is it true it's a very strange change of mood  for watching a little robin to what about  

çok garip bir ruh hali değişikliği  doğru mu?

third world war well it was the red breast you see  it sort of reminded me of sort of russian soldiers  

why i don't know but it did so i just wanted to  to to ask you know what is the perception brucian  

bilmiyorum ama öyle oldu bu yüzden sadece brucian'ın

in ukraine about what russia is up to because in  the uk the media are very strongly suggesting that  

rusya'nın neyin peşinde olduğu konusunda ukrayna'daki algısının ne olduğunu size sormak istedim çünkü uk'de medya çok güçlü bir şekilde

there is going to be an invasion okay if so how  would you feel about it we just want to know yeah  

bir işgal olacağını öne sürüyor tamam mı eğer öyleyse bu konuda nasıl hissedersiniz sadece bilmek istiyoruz evet

i hope just opening up the discussion yeah it's  great i hope you're enjoying your sunday afternoon  

umarım sadece tartışmayı başlatırım

i know these things are going on people  are watching isn't in countries where thing  

developments big news things are developing you  know talking of news we have a new contest today  

gelişmeler büyük haberler şeyler gelişiyor haberler hakkında konuşurken bilirsiniz bugün yeni bir yarışmamız var

a new contest so yes and  it's called guess the news  

yeni bir yarışma yani evet ve adı

guess the news i'm going to show you a selection  of pictures and you have to guess not you i'm  

tahmin edin haberler ben

talking to you not you okay i've got to make  this very clear so it's not you it's you

seninle konuşuyorum tamam bunu  çok  netleştirmem gerek ki sen değilsin,

i'm going to show you a selection of pictures  and you have to guess what the news story is so  

sana bir dizi fotoğraf göstereceğim ve sen de haberin ne olduğunu tahmin etmelisin bu yüzden

don't say anything please guess the news  story so here it is is it lots of tanks  

hiçbir şey söyleme lütfen haber hikâyesini tahmin edin, işte burada bir sürü tank var

no no steve can i just can i just do it yeah yeah  yeah fine go ahead the flow of this has once again  

hayır steve yapabilir miyim sadece yapabilirim evet evet  evet iyi devam edin bunun akışı bir kez daha

been brought to a halt so here it is today's  new feature on english addict you have to guess  

durdu   bu yüzden işte bugünün yeni özelliği ingilizce bağımlısında

what the news story is and it's a big one oh yes  oh no no i'm not going to say what it is well no  

haberin ne olduğunu   tahmin etmeniz gerekir ve bu büyük bir haberdir oh evet  oh hayır hayır bunun ne olduğunu söylemeyeceğim hayır

just don't say anything you know no sounds  should leave you at the moment so here it is  

sadece bildiğiniz hiçbir şeyi söylemeyin hiçbir ses şu anda sizi terk etmesin işte burada

this is a well-known topical news story at the  moment in fact it's a hot one i would say that  

bu, şu anda iyi bilinen güncel bir haber aslında  çok sıcak bir hikaye diyebilirim ki

this story is hot really really hot there we go uh  no wait there steve yes i'm still talking about it  

bu hikaye gerçekten çok sıcak hadi gidiyoruz uh orada bekle steve evet hala bunun hakkında konuşuyorum   var

there's plenty of time don't worry it's not  a contest or a race so there it is today's  

çoğu zaman merak etmeyin bu bir yarışma veya yarış değil bu yüzden işte bugünün   haberini

guess the news story as you can see i i  haven't got a name for the feature yet  

tahmin edin gördüğünüz gibi i özellik için henüz bir isim bulamadım

so what's in the news oh that's a good one i like  that or what's new oh that i like that one as well  

öyleyse haberlerde ne var oh bu güzel bir şey beğendim o ya da yeni olan şey onu da beğendim

let's use them all so there is a  well-known news story and all you  

hepsini kullanalım böylece

have to tell me is what that is referring  to yeah we've got lots of answers already  

bana   bunun ne anlama geldiğini söyleyin evet, şimdiden birçok cevabımız var

um you're all wrong i'm afraid you're all wrong  it's um a kangaroo has tested positive and has  

um siz' tamamen yanılıyorsunuz korkarım tamamen yanılıyorsunuz  bu um bir kangurunun testi pozitif çıktı ve   sınır

been deported that's it that's what it  is actually a tennis playing kangaroo  

dışı edildi işte bu aslında avustralya'da tenis oynayan kanguru

in australia has been deported actually no  it isn't even that apparently a kangaroo  

sınır dışı edildi aslında hayır  o kadar da görünüşte bir kanguru değil

has retired from playing tennis okay and  they've they've now taken up a new occupation of  

tenis oynamaktan emekli oldu tamam ve şimdi yeni bir     bir

being an air steward or an air stewardess on an  airplane which apparently is very hard to do when  

uçakta     bir      hava                      . .  .                       .

you're hopping up and down the aisle trying  to carry people's trays and serve them drinks  

insanların tepsilerini taşıyın ve onlara içecek servisi yapın

apparently it's not very good because  the kangaroo keeps hopping around  

görünüşe göre bu pek iyi değil çünkü kanguru etrafta zıplamaya devam ediyor   yani

so that's what that's what that story actually  is so you can see that we have the tennis  

bu hikaye aslında  bu yüzden tenis

ball and the tennis racket we have the kangaroo  we have the airplane but what about the denied  

topumuz ve tenis raketimiz var, kangurumuz var uçağımız var ama peki ya reddedilen

ah denied when you deny something what do you  do if you deny something you refuse to accept  

ah reddedilen bir şeyi inkar ettiğinizde  bir şeyi reddederseniz ne yaparsınız    kabul etmeyi reddettiğiniz

a certain maybe a truth if you're if  you're denied something you then you are  

belirli bir belki bir gerçek, eğer  bir şey reddedilirseniz, o zaman

then you are stopped from having something  something is withheld from you yes in some way uh  

sizsiniz   o zaman bir şeye sahip olmanız engellenir  bir şey senden alıkonuldu evet bir şekilde uh

it isn't a competition but tomic was first  oh okay it's like it's like the sentence  

bu bir yarışma değil ama tomic birinciydi oh tamam sanki cümle

game all over again oh dear this is what it'll  turn into isn't it okay well that's it that's  

oyunu baştan yeniden ah canım işte buna dönüşecek değil mi tamam pekala işte bu kadar

it's over but lots of people got it right that  was quick um lots of people got it right and  

bitti ama birçok insan doğru anladı bu hızlı oldu um birçok kişi doğru anladı ve

the nitram got it right as well yes but this is a  hot hot story because it's it's it's all it's all  

nitram da doğru anladı evet ama bu ateşli bir hikaye çünkü hepsi bu

happening right now isn't it because uh old old  what's his name come on djokovic novak djokovic  

şu anda oluyor   değil mi çünkü uh eski ihtiyar adı neydi hadi djokovic novak djokovic

novak see that all see i i think that name also  sounds like a type of pandemic the novak virus

novak bakın herkes görüyor bence bu ad aynı zamanda bir tür salgın gibi geliyor novak virüsü

novak djokovic is on his way back  

novak djokovic geri dönüyor

he's been kicked out of australia the  australians have said g'day and goodbye

avustralya'dan atıldı avustralyalılar iyi günler dediler ve

well it has been a big story uh over here  we don't want to make any comment either way  

elveda, bu büyük bir hikaye oldu uh burada her iki şekilde de herhangi bir yorum yapmak istemiyoruz

um although people are making obviously  comments oh by the way we've got uh widget  

um, insanlar bariz  yorumlar yapıyor olsa da oh bu arada uh widget'ımız var

rajder sorry if i pronounced your name  correctly saying hi from saudi arabia it's  

rajder, merhaba diyerek adını doğru telaffuz ettiysem kusura bakma suudi arabistan size

my first time write to you i love you so much  guys thank you very much thank you very much  

ilk kez yazıyorum sizi çok seviyorum çocuklar çok teşekkür ederim çok teşekkür ederim bu

that's great i think that deserves a  round of applause yes who who is it again

harika bence bu bir alkışı hak ediyor evet yine kim o

magster watching in saudi arabia  watching in saudi arabia welcome

suudi arabistan'da izleyen magster suudi arabistan'da izliyor hoşgeldiniz

we love it when we love it when people uh reveal  themselves that they've been watching us and then  

biz insanların bizi izlediklerini ifşa etmeleri ve ardından

they come on the live stream and tell us mr  duncan loves that well i know for a fact that  

canlı yayına gelip bize Bay Duncan'ın bunu çok sevdiğini söylemesi, bizim sevdiğimiz zaman onu seviyoruz.

there are lots of people who watch every week but  they never say anything they never write anything  

Her hafta izleyen birçok insan olduğu gerçeğini biliyorum ama canlı sohbette hiçbir şey söylemezler   hiçbir şey   yazmazlar

on the live chat and you know why because maybe  they are a little shy so if you've never written  

ve nedenini bilirsiniz çünkü belki biraz utangaçtırlar, bu nedenle

on the live chat ever before do it now go on just  say hello duncan or hello steve or hello weirdos  

canlı sohbette daha önce hiç yazmadıysanız   yazın, şimdi devam edin sadece merhaba duncan veya merhaba steve veya merhaba deyin tuhaflar

anything yes exactly yeah people are putting  up of course other topical news stories  

herhangi bir şey evet tam olarak evet insanlar elbette başka güncel haberler yayınlıyor

but you know it could be one that you're going to  highlight next no maybe there isn't maybe closer  

ancak bunun bir sonraki  vurgulayacağınız şey olabileceğini biliyorsunuz hayır belki eve daha yakın   olmayabilir

to home yes well maybe there is maybe there is  a story that is closer to home but we might be  

evet belki var belki bir hikaye vardır orası eve daha yakın ama olabilir

we might be talking about that later on steve  lewis we might be talking about that later i  

bundan daha sonra bahsediyor olabiliriz steve lewis daha sonra bundan bahsediyor olabiliriz

tell you something that's happening at the moment  talking of lewis luis mendez watching in france  

size şu anda olan bir şeyi anlatayım lewis luis mendez'in fransa'da izlemesinden    şu

big thing happening at the moment in france have  you heard it what's happening in france go on  

anda olan büyük bir şeyden bahsediyorum fransa duydunuz mu fransa'da neler oluyor devam edin

what is happening in france let me guess is um  lewis going to get the the the legion of honor  

fransa'da neler oluyor tahmin edeyim, um lejyon of honor

award is that what's happening not not yet not yet  he will do of course a big year for france as well  

ödülünü alacak olan şu ki henüz olmayan şey henüz değil elbette büyük bir yıl alacak fransa'da da

because they have their election taking place  this year they do old macron may or may not be  

çünkü bu yıl seçimleri yapılıyor  eski macron atılabilir veya

kicked out so we'll we will see what happens there  but yes a special anniversary is being celebrated  

atılmayabilir, bu yüzden orada ne olacağını göreceğiz ama

over the next four weeks in france it is the  birthday or it was yesterday the birthday of a man  

evet, önümüzdeki dört hafta boyunca fransa'da özel bir yıldönümü kutlanıyor doğum günü veya dündü

who is often referred to as the french shakespeare  did you know that steve i didn't have you ever  

genellikle fransız shakespeare olarak anılan bir adamın    doğum günüydü  steve'in bende olmadığını biliyor muydunuz?

heard of this guy we will have a look shall we  well there he is jean baptiste pauline or paul ken  

veya paul ken

otherwise known as molly air right okay a very  famous playwright also poet he used to put on a  

başka bir şekilde molly air olarak bilinir, tamam tamam çok ünlü bir oyun yazarı aynı zamanda şair

lot of shows a long time ago we are talking 400  years although people don't exactly know when  

uzun zaman önce pek çok şov yapardı 400 yıldan bahsediyoruz ancak insanlar tam olarak ne zaman

he was born his birthday is not actually known  so all they have is his baptism day so the 15th  

doğduğunu bilmese de   doğum günü aslında değil biliniyor yani sahip oldukları tek şey onun vaftiz günü yani 15

of january 1622 molliere was born and in france  he he is a huge figure he's a very handsome man  

Ocak 1622'de Molliere Fransa'da doğdu ve o kocaman bir figür o çok yakışıklı bir adam

yes i've got to say i like his moustache i'm  not sure i like the moustache okay uh i like  

evet söylemeliyim ki bıyığını seviyorum hoşlandığımdan emin değilim bıyık tamam uh hoşuma gitti

the little bow in the hair that's very that's  very of its time slightly slightly rubenesque  

saçtaki küçük fiyonk bu çok  çok zamanına göre biraz biraz rubenesque   bu

is that a painting do we know if that's a  painting that's an mp3 uh jpeg no no not  

bir resim mi bunun bir  resim olup olmadığını biliyor muyuz bu bir  mp3 uh jpeg hayır hayır değil   gerçekten belli ki

really it's obviously not a photograph it must  be a it must be a painting it is a painting as  

bir fotoğraf değil bu olmalı a bu bir tablo olmalı, 1622'de doğduğu gibi bir tablo.

as he was born in 1622. a very striking look  a few years before photography became a thing

fotoğrafın bir şey haline gelmesinden birkaç yıl önce çok çarpıcı bir görünüm

no i just wonder where that you know just wonder  whether that was from a painting or whether that  

hayır sadece nereden bildiğini merak ediyorum, bunun bir tablodan mı yoksa onun bunlardan mı kaynaklandığını merak ediyorum.

was been you know touched up in some way or no  it's not it's not it's very realistic it looks  

bir şekilde rötuş yapıldı mı hayır  değil  değil çok gerçekçi görünüyor   fotoğraf

like a photograph yes it's not a photograph  i know it's not a photograph mr duncan  

gibi evet bu bir fotoğraf değil biliyorum bu bir fotoğraf değil Bay Duncan

it's a painting i know it isn't but i  would go to watch him definitely yes  

bu bir tablo biliyorum öyle değil ama izlemeye giderdim o kesinlikle evet

you'll have a job now so so in france i'm  trying to do a bit by the way steve okay  

şimdi bir işin olacak, bu yüzden fransa'da bu arada biraz yapmaya çalışıyorum steve tamam

in france at the moment they are starting  four weeks of celebrations 400 years  

şu anda fransa'da dört haftalık kutlamalara başlıyorlar

since this guy was actually born moliere  is his name and if you are french you will  

bu adam aslında doğduğundan beri 400. yıl   moliere onun  isim ve eğer fransızsanız

know all about this chap so he is sort  of seen as the the french shakespeare  

bu adam hakkında her şeyi bileceksiniz, bu yüzden o bir nevi fransız shakespeare olarak görülüyor

so his extant works extant that's a great word  by the way what does that mean mr duncan existing  

yani günümüze ulaşan eserleri mevcut bu harika bir kelime  bu arada bu ne anlama geliyor bay duncan var

so something that exists something that can be  seen something that is tangible and can be proven  

yani var olan bir şey olabilecek bir şey somut ve var olduğu kanıtlanabilen bir şey görün,

to exist so his extant works include comedies  farces tragic comedies comedy ballets now that is  

bu yüzden günümüze kadar gelen çalışmaları arasında komediler, farslar, trajik komediler, komedi baleler var, bu daha

something i've never heard of before i'm going to  be honest with you i'm going to show my ignorance  

önce hiç duymadığım bir şey, size karşı dürüst olacağım, göstereceğim cehalet

and i i've never heard of comedy ballets  it's not the nutcracker sweet then  

ve komedi balelerini hiç duymadım  bu fındıkkıran tatlısı değil o zaman

no it definitely is always sounds like a comedy  to me so his plays have been translated into  

hayır kesinlikle bana her zaman bir komedi gibi geliyor  bu yüzden oyunları

every major living language and i performed at  the commie day francaise more often than those  

yaşayan her büyük dile çevrildi ve ben commie day francaise'de daha sık oynadım

of any other playwright today so the comedy  francaise is is actually a very well known  

bugün başka herhangi bir oyun yazarınınkiler yani francaise komedisi aslında

place where all the biggest performances and  the most well-known are performed his influence  

en büyük performansların ve en iyi bilinenlerin sergilendiği çok iyi bilinen bir yerdir onun etkisi

is such that the french language steve the french  language is often referred to as the language of  

öyledir ki fransız dili steve fransız dili genellikle dil olarak anılır

molliere isn't that incredible when we meet  up in france with all our lovely youtube  

molliere'in hikayesi o kadar da inanılmaz değil mi youtube'daki tüm güzel arkadaşlarımızla fransa'da buluştuğumuz zaman

friends then we can go and see a play uh and uh  i think i'll get a poster of that uh that fellow  

gidip bir oyun izleriz uh ve uh sanırım onun bir posterini alacağım uh o herif

and uh in my office i think steve  is hoping to actually meet him  

ve sanırım ofisimde steve onunla gerçekten tanışmayı umuyor

he's incredibly handsome i do like the bow  yes i don't know what he's got in his hand  

inanılmaz yakışıklı, yayı seviyorum  evet elinde ne olduğunu bilmiyorum

though i wonder if it's a wig or it's his real  hair i wonder what that long black thing is  

yine de bu bir peruk mu yoksa gerçek saçı mı merak ediyorum elindeki o uzun siyah şeyin ne olduğunu merak ediyorum   bu

in his hand we're not going into that by the way  talking about that was very interesting mr duncan  

arada bundan bahsetmek çok ilginçti Bay Duncan

i expect um yeah i've got more okay i thought we'd  finished so yes some of his well-known plays some  

umarım um evet daha çok şeyim var tamam bitirdiğimizi düşünmüştüm bu yüzden evet onun tanınmış oyunlarından bazıları

of his well-known performance tartuffe also the  misanthrope or misanthrope so we're misanthrope  

ünlü performanslarından bazıları tartuffe aynı zamanda misantrop veya misantrope yani biz misantrope'yiz

uh have you ever heard of that word misanthropic  hmm go on there mr duncan is a person who  

uh bu misantropik kelimesini hiç duydunuz mu hmm devam edin bay duncan

who is grumpy and quite often doesn't like other  people that sounds like me also the learned women  

huysuz ve çoğu zaman diğer insanlardan hoşlanmayan bir kişidir, bu da bana aynı zamanda bilgili kadınlar gibi geliyor

so when we say a person is learned it means they  are educated highly educated in a certain field  

yani bir kişinin bilgili olduğunu söylediğimizde, bu onların belirli bir alanda yüksek eğitimli eğitimli oldukları anlamına gelir

the school for wives is another one of his  famous plays and finally lavar or la la vara  

eşler için okul onun ünlü oyunlarından bir diğeridir ve son olarak lavar veya la la vara   kocaların göndereceği bir yere

the school for wives that sounds like  something somewhere where husbands would send  

benzeyen kadınlar için okul onların

their their their potential uh wives so  that they're good at being a wife okay  

potansiyel eşleri yani eş olmakta iyiler tamam

this is a comedy must be a comment yes a lot  of his plays are farces as i said at the start  

bu bir komedi bir yorum olmalı evet oyunlarının çoğu başta söylediğim gibi fars   bu

that is funny though yes you can imagine that  being played today and a lot of women complaining  

komik ama evet bunun oynandığını hayal edebilirsiniz bugün ve pek çok kadın şikayet ediyor

uh but if it's a comedy a farce then that would  be quite funny and then maybe you could write  

uh ama eğer bu bir komedi bir saçmalıksa o zaman bu oldukça komik olurdu ve o zaman belki

one a school for husbands that wives send their  husbands to to make them better husbands so i  

bir kocalar okulu yazabilirsiniz ki eşler onları daha iyi kocalar yapmak için kocalarını gönderir bu yüzden

think i think this would be something like maybe  taming of the shrew would be probably a close but  

sanırım bu olur belki  kır faresinin evcilleştirilmesi gibi bir şey olabilir, muhtemelen yakın olabilir, ancak

something close and something connected  in in that sort of way if we were talking  

about something similar in a similar vein  and as i said lavar which is the miser  

benzer bir damarda benzer bir şeyden bahsediyorsak  yakın ve bu şekilde bağlantılı bir şey  ve dediğim gibi cimri olan lavar

i think that might be about you mr steve sounds  like a scrooge yes just shows you all these uh  

bence bu olabilir sizin hakkınızda bay steve kulağa bir scrooge gibi geliyor evet sadece size tüm bunları uh   uh

uh these different characters human behavior  throughout history has been uh noted and written  

bu farklı karakterleri gösteriyor insan davranışı tarih boyunca

about by famous playwrights well of course molly  air molly air pre-dates dickens around the same  

ünlü oyun yazarları tarafından not edilmiş ve hakkında yazılmıştır eh tabii ki molly air molly air dickens'tan önceki tarihler yaklaşık aynı

time of course as shakespeare so you've got that  similar connection and i think they knew each  

zamanlarda tabii ki shakespeare olarak benzer bir bağlantınız var ve bence birbirlerini tanıyorlar

other maybe there was influence going on there  well they used to they used to maybe influence  

belki orada bir etki vardı belki eskiden

the other they used to zoom each other probably on  facetime yes so that's what's happening in france  

birbirlerini etkilerlerdi muhtemelen yüz yüze görüşmede birbirlerini yakınlaştırırlardı evet bu yüzden olan bu fransa   şu

at the moment i wanted to mention that because  i'm quite interested in it myself to be honest  

anda bundan bahsetmek istedim çünkü dürüst olmak gerekirse ben de onunla oldukça ilgileniyorum

and it did it did prick my interest it  did i thought um i'm going to mention that  

ve bu benim ilgimi çekti düşündüm mü um bundan

can i mention the fact that a lot of people are  coming out of the woodwork mr duncan are they if p  

bahsedeceğim   şu gerçeğinden bahsedebilir miyim insanlar ahşaptan çıkıyorlar Bay Duncan, eğer p

if you say someone's coming out of the woodwork it  means they were hidden and you couldn't see them  

birisinin ahşaptan çıktığını söylerseniz, bu onların gizlendiği ve onları göremediğiniz anlamına gelir

and then they reveal themselves coming out of the  woodwork uh it's so uh we've already mentioned um  

ve sonra kendilerini  ahşaptan çıkarken ortaya çıkarırlar uh, bu yüzden biz' uzun süredir

somebody that said that they were watching us  for a long time and now they're back yes but we  

bizi izlediklerini söyleyen birinden daha önce bahsetmiştim ve şimdi geri döndüler evet ama biz de

have pedro watching as well oh i suppose i just  revealed himself i should say pedro belmont is  

Pedro izliyoruz oh sanırım az önce kendimi ifşa ettim, pedro belmont

here today thank you pedro for joining us who's  more handsome pedro or mouliere i think mouliere  

bugün burada   demeliyim katıldığınız için teşekkürler pedro biz kim daha yakışıklıyız pedro veya mouliere bence mouliere

might be more handsome but pedro belmont he did  have his long hair pedro belmont is more alive

daha yakışıklı olabilir ama pedro belmont'un uzun saçları vardı

i think he's got the hair if  you are going to date someone  

make sure it's someone who is alive so  tomic will be getting very very jealous  

çok çok kıskanacaksınız

this is the problem you see if you date someone  who's been dead for nearly 400 years it's not so  

yaklaşık 400 yıldır ölü olan  biriyle çıkarsanız gördüğünüz sorun budur, bu

much fun so so i always suggest if you're going  to date someone if you're going to go on a date  

çok    eğlenceli değildir, bu yüzden her zaman tavsiyem birisiyle çıkacaksanız , eğer bir yolculuğa çıkacaksanız randevu

go with a living person do you know who  didn't like moulier um let he was around  

yaşayan biriyle git moulier'i kim sevmedi biliyor musun, etrafta olmasına izin ver   o zamanlar

at that time my history is not very good no  not that time it doesn't have to be that time  

geçmişim pek

well you bet the show well so this person wasn't  alive at the same time no okay um shirley bassey

iyi değil kişi aynı anda hayatta değildi hayır tamam um Shirley Bassey Laurence

laurence olivier apparently was not a fan of  mollier he said watching him or one of his  

Olivier görünüşe göre Mollier hayranı değildi onu veya oyunlarından birini izlemenin

plays is like staring at a baby's open  grave is what he's he actually said that  

bir bebeğin açık mezarına bakmak gibi olduğunu söyledi o aslında

maybe that he went to see the wrong  maybe it was a very bad production  

öyle dedi ki   belki de yanlış gördüm belki çok kötü bir prodüksiyondu

it was a bad prediction but anyway uh you said  all that and now you've you've anyway right now  

kötü bir tahmindi ama neyse uh tüm bunları söylediniz ve şimdi zaten yaptınız

i'm just going to say something else now did  you know that back then at the time of mollier

şimdi başka bir şey söyleyeceğim bunu biliyor muydunuz? o zaman Mollier zamanında

actors could not be buried in consecrated  grounds you've done a lot of reading around  

aktörler kutsanmış alanlara gömülemezdi etrafta çok şey okudunuz

this haven't you mr duncan no why is that  then i don't i i don't know why but it was  

bu siz değil mi Bay Duncan hayır neden bu o zaman bilmiyorum neden bilmiyorum ama çok çok

a very strange thing so so actors at that  time could not be buried on consecrated  

garip bir şey yani o zamanlar aktörler kutsanmış topraklara gömülemezdi başka bir yere atılmaları gerekiyordu

land they had to be disposed of somewhere  else maybe they were they were recycled and  

belki de geri dönüştürüldüler ve ne hale geldiler

had turned into i don't know and nissan has  also revealed himself as watching in india  

bilmiyorum ve nissan da hindistan'da izlediğini ifşa etti

and it's lovely to see so hello pedro hello nissa  it's nice to see people well it just because  

ve bu merhaba pedro'yu görmek güzel merhaba nissa insanları iyi görmek güzel çünkü

you're watching uh mr duncan doesn't mean that  you have to always be writing things in the chat  

izliyor olmanız uh bay duncan her zaman sohbette bir şeyler yazmanız gerektiği anlamına gelmez   hayır

no you can be watching in the background well  a lot of people do they just listen to us  

arka planda iyi izliyor olabilirsiniz çok insanların çoğu sadece bizi dinliyor   bu

so they're doing something else maybe they're  making a cup of tea or making something to  

yüzden başka bir şey yapıyorlar, belki bir fincan çay veya yiyecek bir şeyler hazırlıyorlar

eat and they just have us on in the background  like the radio googler 10 also in india as well  

ve bizi arka planda tutuyorlar tıpkı radyo googler 10 Hindistan'da da

yeah so we've got lots of people watching  us from all over and it's nice to see  

evet yani bizi her yerden izleyen bir sürü insan var ve

when people come back that we haven't seen for a  long time in the early days of moulier by the way  

moulier'in ilk günlerinde uzun süredir görmediğimiz insanların geri geldiğini görmek güzel bu arada

in his early days is this all we're going to  talk about today mr dickens well it's a big thing  

onun ilk günlerinde biz bu kadarız bugün hakkında konuşacağım Bay Dickens bu büyük bir şey

it's it's his 400th birthday yesterday that's  a that's a lot of candles that's what lewis has  

dün onun 400. doğum günü bu  bu çok fazla mum  lewis'in

said 400 years ago yes anyway did you know  also in his early days he actually created  

400 yıl önce söylediği buydu  evet yine de biliyor muydunuz ayrıca ilk günlerinde

a small troop of actors and they would put on  plays but unfortunately they ran out of money and  

küçük bir grup oluşturduğunu   aktörler ve oyunlar oynarlardı ama ne yazık ki paraları bitmişti

and things were so bad that he ended up owing lots  of money and he actually went to prison because he  

ve işler o kadar kötüydü ki sonunda çok borçluydu ve aslında borcu olduğu için hapse girdi, bu yüzden sadece

owed money so just just by owing money you would  you could be thrown into prison that's incredible  

borç alarak sen atılabilirdin hapse girmesi inanılmaz

uh but died on the stage says lewis he did  and his his prison sentence killed him in  

ama sahnede öldü lewis'in yaptığını söylüyor  ve hapis cezası onu sonunda öldürdü

the end because he developed terrible lung  diseases i think pneumonia and all sorts of  

çünkü korkunç akciğer hastalıkları sanırım zatürree ve

things later in life and that was caused by his  imprisonment i have a feeling that french prisons  

daha sonraki yaşamında her türlü şey geliştirdi ve bu onun hapsedilmesinden kaynaklandı.

back then were not very nice places to be i don't  think prisons anywhere were very nice though  

o zamanlar fransız hapishanelerinin yaşanacak pek güzel yerler olmadığına dair bir his, herhangi bir yerdeki hapishanelerin çok güzel olduğunu düşünmüyorum yine de

yes pedro's mentioned that french is return  referred as to as the language of moulier um  

evet pedro, moulier'in dili olarak anılan fransızcanın geri dönüş olduğundan bahsetmişti um

his plays remind me of shakespeare even if  he isn't as famous well that's it yes um  

oyunları bana shakespeare'i hatırlatıyor  o kadar ünlü değil mi o kadar evet um   evet

yep yeah tomex retracted a message  before i've had a chance to read it  

tomex bir mesajı geri çekti  ben daha okuma şansı bulamadan

i expect it was okay something to do  with you know this love rivalry between  

umarım sorun olmaz seninle ilgili bir şey biliyorsun bu aşk rekabeti

you know this love triangle he's probably  you know a bit upset that pedro's come  

biliyorsun bu aşk üçgeni o muhtemelen biliyorsun Pedro'nun şimdi   geri gelmesi biraz üzdü

back now to you know obviously have his  influence over me uh but anyway never mind

biliyorsunuz ki onun benim üzerimde etkisi var ama neyse boşverin hiçbir

i have no idea i'm only  joking used to be this running  

fikrim yok sadece şaka yapıyorum eskiden bu koşuşturma

joke didn't there between uh yeah there was  yes there was okay yeah um if you say so

şakası arasında yoktu uh evet vardı evet vardı tamam evet öyle diyorsan  atma kelimesiyle

we are looking at words and phrases connected to  the word throw a little bit later by the way steve  

bağlantılı kelimelere ve deyimlere bakıyoruz biraz sonra bu arada steve

i know yes i know yes i knew you'd be fascinated  by it i was reading the live chat and you know i  

biliyorum evet biliyorum evet bundan etkileneceğini biliyordum canlı sohbeti okuyordum ve biliyorsun

can't do two things at once no you can't do one  thing at once i thought tomic would be jealous  

aynı anda iki şeyi yapamam hayır tek bir şeyi aynı anda yapamazsın tomic'in kıskanacağını düşündüm

he says he's not okay that's good i'm trying  to get jealous you know i like people to be  

onun iyi olmadığını söylüyor bu iyi kıskanmaya çalışıyorum biliyorsun insanların

jealous of me i'm enjoying this in joke that no  one else actually understands or or cares about

beni kıskanmasını seviyorum ben Bunu kimsenin anlamadığı veya umursamadığı bir şaka olarak eğleniyorum

so thank you very much for watching us today  by the way it's really nice to have your  

bu yüzden bugün bizi izlediğiniz için çok teşekkür ederiz bu arada

company here on sunday and we are now going to  look at some words and phrases connected to throw  

pazar günü şirketinizin burada olması gerçekten çok güzel ve şimdi bazı kelimelere ve deyimlere bakacağız atmakla bağlantılıdır

so we often think of throw as an action a direct  action but actually there are other ways of using  

bu nedenle atmayı genellikle doğrudan bir eylem olarak bir eylem olarak düşünürüz, ancak aslında atma kelimesini kullanmanın başka yolları da vardır,

the word throw there are there are verbs there  are some nouns there are also some phrases and  

fiiller vardır, bazı isimler vardır, ayrıca bazı ifadeler vardır ve

there are phrasal verbs as well connected to that  so we're going to look through these very quickly  

bununla iyi bağlantılı öbek fiiller vardır. yani bunları çok hızlı bir şekilde gözden geçireceğiz   bu

so don't worry steve no no i'm i'm i've you know  we've got 40 minutes left number one as a verb  

yüzden endişelenme steve hayır, ben biliyorum bir fiil olarak 40 dakikamız kaldı

throw means to propel an object with force  through the air quite often using your hand  

fırlatma bir nesneyi kuvvetle itmek anlamına gelir sık sık elinizi ve kolunuzu kullanarak hava yoluyla hareket

and your your arm so you might throw a ball as  an action throw a stone throw an apple i don't  

olarak bir top fırlatabilirsiniz bir taş atın bir elma atın bilmiyorum

know why you would throw an apple i don't know  why you would do that throw a rotten tomato at

neden bir elmayı atarsınız bunu neden yaparsınız bilmiyorum

at a badly performed molly airplane yes laurence  olivier was at the front with with a big pile of  

kötü performans gösteren bir molly uçağında çürük domates evet Laurence Olivier büyük bir

rotten tomatoes i think so he didn't like molly  air not one bit so to throw means to propel an  

çürük domates yığınıyla öndeydi bence bu yüzden molly havasını bir parça bile sevmiyordu bu yüzden fırlatmak bir

object with force through the air you are  throwing something to throw also can mean  

nesneyi havada kuvvetle itmek anlamına gelir atmak için bir şey atıyorsunuz ayrıca bir

to push or force something violently so you might  be thrown across the room because of an explosion  

şeyi şiddetli bir şekilde itmek veya zorlamak anlamına da gelebilir, böylece bir patlama nedeniyle odanın diğer ucuna savrulabilirsiniz

maybe you are thrown away because of the force  of something the force of the explosion it will  

belki bir şeyin gücü nedeniyle atılırsınız patlamanın gücü

throw you away or throw you across the room so  once again we are using it as a verb our third  

sizi fırlatır veya fırlatır yani bir kez daha onu bir fiil olarak kullanıyoruz üçüncü

definition throw means to project light or sound  in a certain direction so you can project sound  

tanımımız atış, ışığı veya sesi belirli bir yönde yansıtmak anlamına gelir, böylece sesi yansıtabilirsiniz

you can project light so both of those things are  using the air to travel through throw some light  

ışığı yansıtabilirsiniz, böylece her ikisi de havayı kullanarak hareket eder atış bir şeye biraz ışık evet

on something yes let's throw some light on  that corner of the room that's it or you can  

hadi odanın o köşesine biraz ışık tutalım o kadar ya da küçük vantrilok mankenlerini kullanabilen

throw your voice like yes like those people  who can use their little ventriloquist dummy  

insanlar gibi evet gibi sesinizi atabilirsiniz

i have one here here we go i'm going to show  you my ventriloque my ventriloquism okay

bende bir tane var işte gidiyoruz size göstereceğim vantrilok benim vantrilokluğum tamam

hello hong kong how are you today  i'm sorry yeah thank you how are you

merhaba hong kong bugün nasılsın özür dilerim evet teşekkür ederim nasılsın

maybe we should stop that because we didn't  practice it it probably doesn't look very good  

belki bunu durdurmalıyız çünkü pratik yapmadık muhtemelen pek iyi görünmüyor  bu

that's good no i think i think that that will  win an award if something rakesh he wants to be  

iyi hayır bence öyle bir ödül kazanacak, eğer bir şey takdir edilmek istiyorsa

recognized or they want to be recognised we can't  the trouble is we can't read all the live chat  

veya tanınmak istiyorlarsa, bunu yapamayız sorun şu ki, tüm canlı sohbeti okuyamıyoruz   bu

so sometimes we miss uh see but well i think  it was because i was recognizing people that  

yüzden bazen özlüyoruz, ama bence bunun nedeni benim tanımamdı

uh from different countries and i missed out  rakesh so i do apologize hello rakesh watching  

farklı ülkelerden gelen insanlar ve ben rakesh'i kaçırdım bu yüzden özür dilerim merhaba rakesh izliyor

in india hello to you yes so to project light or  throw sound to to project something in a certain  

Hindistan'da merhaba size evet yani ışık yansıtmak veya belirli bir yönde bir şeyi yansıtmak için ses atmak

direction number four throw means to oh says if we  keep talking about moulier he's going to throw up  

sayı dört atmak demek oh demek konuşmaya devam edersek diyor moulier hakkında o kusacak

okay which is a good use of the word thank  you very much for that we like we we like  

tamam, bu kelimenin iyi bir kullanımı, teşekkürler bunun için çok teşekkürler  seviyoruz

comic we like sort of funny suggestions for the  words that's good yes because if you throw up yes  

komik kelimeleri seviyoruz  bu güzel kelimeler için bir tür komik öneriler evet çünkü kusarsanız evet

it means you're being sick vomiting yes have  you have you actually thought maybe that's in  

bu sizsiniz demektir' hasta olmak kusmak evet gerçekten düşündünüz mü belki bunun

my list well it's too late because number  four wait you didn't have to read it out  

benim listemde olduğunu düşündünüz pekala çok geç çünkü dört numara bekleyin onu okumak zorunda değildiniz

number four throw means to distract or disturb a  person's concentration things will often throw mr  

dört numara bir kişinin dikkatini dağıtmak veya bir kişinin konsantrasyonunu bozmak anlamına gelir şeyler genellikle bay

steve when he's trying to do something something  will distract him because he has the attention  

steve'i bozar bir şey yapmaya çalıştığında bir şey dikkatini dağıtır çünkü o

span of a goldfish no it's not that you can be  thrown off thrown off course it's just like you  

bir akvaryum balığının dikkat süresine sahiptir hayır bu rotadan atılabileceğiniz anlamına gelmez, sanki

were on a course and you you're now on a different  it's something distracts you something interrupts  

bir rotadaymışsınız ve şimdi farklı bir yoldasınız bu bir şey dikkatinizi dağıtan bir şey

your concentration so you might have been for  example you could you could be doing a speech  

konsantrasyonunuzu kesintiye uğratır, bu nedenle örneğin  bir konuşma yapıyor olabilirsiniz

you could be doing a talk at work and then  somebody starts laughing or somebody heckles  

işte bir konuşma yapıyor olabilirsiniz ve sonra biri gülmeye başlar veya biri

you or makes a joke or there's a loud noise and  oh and it distracts you and you're thrown off  

sizi sıkıştırır veya şaka yapar veya yüksek bir ses vardır ve oh ve dikkatinizi dağıtır ve

what you were going to talk about and  then you have to suddenly because your  

konuşacağınız şeyden atılırsınız ve sonra aniden yapmak zorunda kalırsınız çünkü

concentration has been broken so yes distract  somebody's concentration and of course um  

konsantrasyonunuz bozulmuştur, bu yüzden evet birinin dikkatini dağıtır ve tabii ki um

comedians stand-up comedians have to become very  good at overcoming this because the audience  

komedyenler stand-up komedyenleri bunun üstesinden gelmede çok iyi olmak zorundadır çünkü seyirci

always try to distract them and throw them off  their uh what they're trying to say the jokes  

her zaman onların dikkatini dağıtmaya çalışır ve onların söylemeye çalıştıklarını şakalar   bu

that's why i like doing this because the  audience that's you by the way cannot heckle  

yüzden bunu yapmayı seviyorum çünkü seyirci yani siz bu arada

us they can't criticize us only on the live chat  but but we can just ignore that you see we don't  

bizi sıkıştıramaz   bizi sadece canlı yayında eleştiremezler sohbet ama gördüğünüzü görmezden gelebiliriz

have to even acknowledge that sometimes  i get thrown off course by the live chat  

bazen canlı sohbet tarafından rotamdan saptığımı

always particularly certain individuals number  five throw means to make a facial expression  

her zaman özellikle belirli beş numaralı kişilerin   birisine yüz ifadesi   yapmak için araçlar   kullandığını   kabul etmemize bile gerek yok

towards someone so you might throw a  smile to someone you throw a glance

birine bir bakış atarsın

so to throw you can project an emotion  using your face so throw means to make a  

yani fırlatmak için bir duygu yansıtabilirsin yüzünü kullanarak   yüz ifadesi yapmak anlamına gelir  bana

facial expression towards someone he  threw me a smile he threw me a wink

bir gülümseme gönderdi bana göz kırptı

you've heard it here i like to wink a  lot of people call me a a big winker  

bunu burada duydun burada göz kırpmayı çok severim insanlar bana göz kırpıyor der

here's another one number six to push  or operate a switch or lever or lever  

işte bir düğmeyi veya kolu veya kolu itmek veya

depending on how you want to  pronounce it by hand so to operate or

çalıştırmak için     bunu elle nasıl telaffuz etmek istediğinize bağlı olarak çalıştırmak veya atmak için bir anahtar

is to throw you throw a switch you throw a  switch you are operating that switch you are  

atıyorsunuz bir anahtar atıyorsunuz çalıştırıyorsunuz anahtar sizsiniz   insanları elektrikle cezalandırdıklarında düğmeyi

makes making something become active by throwing  the switch when they used to electrocute people  

atarak bir şeyin aktif hale gelmesini sağlar

as a punishment well not really a punishment i  always wonder why they say punishment when when  

aslında bir ceza değil de bir ceza olarak birini öldürürken neden ceza dediklerini hep merak ederim

they're killing someone because punishment  is always something that you learn from but  

çünkü ceza her zaman öğrendiğiniz bir şeydir ama size öleceğiniz

if they're electrocuting you to the point where  you're dead you're not really learning anything  

noktaya kadar elektrik çarpıyorlarsa bundan gerçekten hiçbir şey öğrenmiyorsunuz

from it are you because you're dead there you go  to push or operate a switch or lever by hand is ju  

öldüğünüz için mi orada bir anahtarı veya manivelayı elle itmeye veya çalıştırmaya gidiyorsunuz ju

throw so they would often throw the switch to  electrocute the prisoner when you set when you use  

yani sık sık tutukluya elektrik vermek için düğmeyi atın, ayarladığınızda,

that phrase to turn something on with a switch it  it it gives the impression that it's a big switch  

bu ifadeyi bir anahtarla bir şeyi açmak için kullandığınızda, bunun büyük bir düğme olduğu izlenimini veriyor,

something important is about to happen um you  wouldn't say yeah you know if there's a party and  

önemli bir şey olmak üzere, um evet, eğer varsa bilirsiniz demezsiniz bir parti ve

uh you turn the lights off and then you want  to make a surprise by turning them on you would  

uh, ışıkları söndürürsünüz ve sonra onları açarak bir sürpriz yapmak istersiniz

say throw the switch but you wouldn't because  you're making a dramatic statement that's it  

anahtarı atın diyeceksiniz ama bunu yapmazsınız çünkü dramatik bir açıklama yapıyorsunuz bu kadar

maybe turning on the christmas lights yes you  should throw throw the switch yes a celebrity  

belki yılbaşı ışıklarını yakabilirsiniz evet siz anahtarı atmalı evet bir ünlü

that's a good example mr duncan a celebrity is  there to to um turn on the christmas lights and  

bu iyi bir örnektir bay duncan bir ünlü noel ışıklarını yakmak için oradadır ve

someone will say throw the switch and it's usually  said to indicate something dramatic happening  

birisi düğmeyi atın diyecek ve genellikle  ışıkların yanmasıyla dramatik bir olayı

with lights coming on or something like that maybe  the music you wouldn't say i wouldn't say to you  

veya buna benzer bir şeyi belirtmek için söylenir belki söylemeyeceğiniz müzik size söylemezsiniz

maybe 50 000 volts will go through mr steve i  wouldn't say to you it's getting dark in the room  

belki 50 000 volt Bay Steve'den geçer size söylemezdim oda kararıyor

will you throw the switch okay you wouldn't say  that no just say turn the lights on so throw the  

anahtarı atar mısınız tamam hayır demezsiniz sadece ışıkları aç deyin ve

switch indicate something dramatic is going  to happen that's it in an electrical capacity  

anahtarı atın, dramatik bir şeyin gerçekleşeceğini belirtin

and with lights or as you say  electrocuting somebody yes

ve ışıklarla veya sizin dediğiniz gibi birini elektrik çarpması evet

please don't try that at home here's another  one to deliver a punch to deliver a punch  

lütfen bunu evde denemeyin işte yumruk atmak için bir tane daha var Yumruk   yumruk

to deliver a punch using a fist is throw  you throw throw a punch throw a punch  

kullanarak yumruk atmak için atış fırlatın yumruk atın yumruk atın

you've done that many times to me mr duncan  particularly after the live streams when i've  

bunu bana birçok kez yaptınız Bay Duncan özellikle canlı yayınlardan sonra dikkatinizi

distracted or upset you and so i  often give mr steve a good beating

dağıttığımda veya sizi üzdüğümde ve bu yüzden sık sık Bay Steve'e veriyorum. iyi bir dayak

what number eight to put on or arrange an event  here we go steve this is a news item to put on  

hangi sekiz numarayı koymak veya bir etkinlik düzenlemek için - işte başlıyoruz steve bu, koymak

or arrange an event or party yes attended by many  people is throw you throw a party you arrange  

veya bir etkinlik veya parti düzenlemek için bir haber öğesidir evet birçok kişinin katıldığı bir parti verirsiniz, düzenlediğiniz bir parti verirsiniz

and you put on a party for example maybe  you are the prime minister of the uk  

ve siz bir parti düzenlersiniz örneğin, belki İngiltere'nin başbakanısınız

yes and you and some of your friends decide to  have a little party at number 10 downing street  

evet ve siz ve bazı arkadaşlarınız Downing Caddesi 10 numarada küçük bir parti vermeye karar verirken

whilst everyone else is having to stay  at home on their own and social distance  

diğer herkes kendi başlarına ve sosyal mesafeyle evde kalmak zorunda

but but the prime minister says no no no oh  i'm going to break all the rules because i am  

ama başbakan hariç hayır hayır hayır diyor tüm kuralları yıkacağım çünkü ben

the prime minister and i can do whatever i  want who was that i don't know i think it was  

başbakanım ve ne istersem yapabilirim o kimdi bilmiyorum sanırım

winston churchill yes it's it's my  birthday next month let's throw a party

winston churchill evet gelecek ay benim doğum günüm hadi atalım bir parti

uh which of course is something that is a phrase  that people won't have been using very much  

uh, tabii ki bu, insanların

over the last two years with all the lockdowns  so that is a now a phrase hopefully we can use  

son iki yılda tüm tecritler nedeniyle çok fazla kullanmayacağı bir ifadedir, bu nedenle bu, umarım gelecekte daha sık kullanabileceğimizi umduğumuz bir ifadedir, hadi

more often in the future let's throw there'll  be parties every day i just wonder now if if if  

oraya atalım her gün partiler olacak, şimdi merak ediyorum, eğer

boris johnson will be thrown out yes of government  yes ah you see so yes so because he threw a party  

boris johnson hükümetten atılırsa evet ah, evet ah, evet yani bir parti verdiği için

boris johnson might be thrown out of well his  job first of all as prime minister and maybe  

boris johnson her şeyden önce başbakan olarak işinden atılabilir mi ve belki

he will be sent to a small desert island  somewhere in the middle of the ocean where  

küçük bir ıssız adaya okyanusun ortasında bir yerde   gönderilecek

he will have to spend the rest of his life we can  only wish for that really when you think about it  

hayatının geri kalanını geçirmek zorunda kalacak bunu gerçekten sadece düşündüğünüzde diliyoruz   bir

have you talked talked about throwing things away  not yet yes we're coming on to that thank you pal  

şeyleri atmaktan bahsettiniz mi  değil yine de evet buna geliyoruz teşekkürler dostum

we have lots more actually thank you pound beer so  yes to arrange or throw an event or party you you  

daha çok şeyimiz var aslında teşekkür ederim pound bira yani evet bir etkinlik veya parti düzenlemek veya düzenlemek için siz   onu düzenliyorsunuz üzerine

are arranging it you are putting that particular  thing on it suggests a kind of um laid-back sort  

o belirli şeyi koyuyorsunuz bir tür sevişme anlamına geliyor -geri gayrı

of informal event doesn't it no not necessarily  a party not necessarily it doesn't uh not  

resmi etkinlik değil mi hayır ille de parti değil ille de değil uh değil ille de ama

necessarily but it's sort of yes yeah you wouldn't  say let's throw a wedding well no you you don't  

bu bir nevi evet evet hadi bir düğün yapalım demezsin hayır seni

throw away organize a wedding you would throw a  wedding party yes exactly a wedding isn't a party  

çöpe atmazsın bir organize et düğün sen bir düğün partisi düzenlerdin evet tam olarak bir düğün bir parti değildir

i know but i wasn't on about the party because i  was just on about the wedding because that's it

biliyorum ama parti hakkında değildim çünkü tam da düğün hakkındaydım çünkü bu kadar

stay calm stay calm who me are you i'm fine  

sakin ol sakin ol ben kimim sen iyiyim

i am calm number nine and now we have some nouns  throw means an item used for covering something so  

Dokuz numara sakinim ve şimdi bazı isimlerimiz var.

you might decide to cover maybe your bed or maybe  a piece of furniture with a p a piece of cloth  

a throw so you throw something over the furniture  and that thing is called a throw yeah as a noun  

şeye atış denir evet bir isim olarak

another one i keep losing my place number 10 also  a noun to the act or an act of throwing something  

başka bir tanesi 10 numaralı yerimi kaybetmeye devam ediyorum ayrıca eyleme veya bir şey fırlatma eylemine ilişkin bir isim

so throw a good throw that was a good throw maybe  if you are throwing a ball and you do it very well  

bu yüzden iyi bir atış yapın, bu iyi bir atıştı belki eğer bir top atıyorsanız ve atarsanız çok iyi

and the ball goes very far they might say oh  mr duncan good throw good throw they wouldn't  

ve top çok uzağa gider oh bay duncan iyi atış iyi atış diyebilirler   bir kız gibi

say that to you though they would throw  like a girl this is how i throw things

atacak olsalar da  bunu size söylemezler  ben böyle fırlatırım

yes so if a man it's disparaging to women really  but if a man cannot throw say a cricket ball  

evet yani bir erkekse bu kadınları gerçekten küçük düşürür ama eğer bir adam bir kriket topu

or a football or something very well then his  friends will say oh you throw like a girl that's a  

veya bir futbol topu veya başka bir şeyi çok iyi atamıyorsa, o zaman arkadaşları ah bir kız gibi atıyorsun bu Birleşik Krallık'ta

common phrase in the uk i had it said to me a lot  when i was at school although you do everything  

yaygın bir deyimdir okuldayken bana çok şey söylendi ama sen her şeyi yap

like stars run deep steve does everything like  a girl i don't i don't i'm not very good at  

yıldızlar gibi derine koşar steve her şeyi bir kız gibi yapar bilmiyorum atmıyorum gerçi fırlatma konusunda pek iyi değilim

throwing though uh i never have i couldn't you  know spears balls anything i couldn't i wasn't  

i could never throw very far no i don't know i  think you need strong shoulder muscles for that  

asla çok uzağa atamam hayır bilmiyorum bunun için güçlü omuz kaslarına ihtiyacınız olduğunu düşünüyorum

so they were right yeah they weren't they said  they were right but it was upsetting at the time  

yani haklıydılar evet değillerdi haklı olduklarını söylediler ama o zamanlar üzücüydü

they were right they were they definitely were  right so the act of throwing something is also  

haklıydılar kesinlikle öyleydiler doğru yani bir şey fırlatma eylemi de

yes nitram sorry has made a good point here uh  ah but yes no that's an interesting point nitram  

evet nitram üzgünüm burada iyi bir noktaya değindi uh ah ama evet hayır bu ilginç bir nokta nitram

so when they say they throw a party it  doesn't mean that they're not going to  

yani bir parti verdiklerini söylediklerinde bu onların bir parti vermeyecekleri anlamına gelmez

have one it means you're going to actually  have a party yes you're you're arranging it  

aslında bir parti vereceğin anlamına gelir evet sen düzenliyorsun bu

so you're making it happen but i know what nitra  means because you can that the word you can say  

yüzden bunu gerçekleştiriyorsun ama nitranın ne anlama geldiğini biliyorum çünkü yapabilirsin bu kelimeyi söyleyebilirsin

um throw the match can't you can throw a  match yes but that means to to pretend to lose  

kibriti atamaz mısın bir maç atabilir evet ama bu, kaybetmiş gibi davranmak anlamına gelir

well you do actually lose that you deliberately  lose your match yeah you know you talk to your  

aslında kaybedersiniz ki kasten maçınızı kaybedersiniz

colleagues and say oh how do you deliberately  don't play well how does that relate to a party  

parti

then well no i meant the use of the word throw  oh i see so that nitram is making a very um  

o zaman hayır, atma kelimesinin kullanılmasını kastetmiştim oh anladım, nitram burada çok um

subtle point here yes just to throw something  away though can also be used in more than one way  

ince bir noktaya işaret ediyor evet sadece bir şeyi atmak için yine de birden fazla şekilde kullanılabilir

so to throw an object you throw it away  because you are throwing it away from you  

yani bir nesneyi fırlatmak için siz onu uzağa çünkü onu kendinizden uzağa atıyorsunuz

naming the direction but also throw  throw away can also mean to discard  

yönü adlandırmakla birlikte atmak atmak aynı zamanda bir şeyi atmak anlamına da gelebilir

something yes that's right that's it if you  had a party and you were going to cancel it  

evet bu doğru, bir partiniz olsaydı ve bunu iptal edecek

you wouldn't say i've thrown the party no  you would say i've canceled the party but  

olsaydınız   ben attım demezdiniz parti hayır partiyi iptal ettiğimi söylersiniz, ancak

you could throw a match deliberately for example  if it was a cricket match you could deliberately  

bir maçı kasıtlı olarak atabilirsiniz, örneğin bu bir kriket maçıysa, kasıtlı olarak

or a tennis match you could deliberately not  hit the ball back properly and deliberately lose  

veya bir tenis maçıysa, kasıtlı olarak topa düzgün bir şekilde geri vuramaz ve kasıtlı olarak kaybedebilirsiniz

some people do do that for whatever reason uh so  you can use it in a in a positive and a negative  

bazı insanlar bunu yapar her ne sebeple olursa olsun, a'yı olumlu ve olumsuz bir

way can't you yes that's it but you've got to know  when you can use that phrase in a positive one

şekilde kullanabilirsiniz, değil mi evet bu kadar ama bu ifadeyi ne zaman olumlu bir şekilde kullanabileceğinizi bilmelisiniz,

okay there are also very big different meanings  as well yes it doesn't mean you throw the party  

tamam ayrıca çok büyük farklı anlamlar da var ayrıca evet bu, partiyi çöpe attığınız anlamına

away it doesn't mean the party wasn't gonna think  we've established that i know but i just need to  

gelmez   partinin düşünmeyeceği anlamına gelmez bildiğimizi belirledik ama sadece

it was a it was a very good point but yes the word  throw can be used to mean to cancel something yes  

bu çok iyi bir noktaydı ama evet kelime throw bir şeyi iptal etmek için kullanılabilir evet   kasıtlı olarak

deliberately again not in the case of the party  it's okay this isn't the repeat you're watching  

tekrar parti söz konusu olduğunda sorun değil bu izlediğiniz tekrar değil

here we go so we have throw phrases steve  throw phrases people are commenting on your  

işte başlıyoruz, bu yüzden throw ifadelerimiz var steve throw deyimler insanların sizin hakkınızda yorum yaptığı

on i see i can't see every time i say  something apparently your face is looking very  

görüyorum ne zaman bir şey söylesem göremiyorum görünüşe göre yüzün çok iyi görünüyor

uh well let's just say it's it's looking a  certain way i don't know i i'm just fascinated  

diyelim ki belli bir şekilde bakıyor bilmiyorum sadece büyülendim

and interested completely in what you're saying  obviously yes obviously mr mr duncan doesn't want  

ve söylediklerinle tamamen ilgileniyorum açıkçası evet kesinlikle bay bay duncan

me to to speak no it isn't that i don't mind  just speaking as long as something comes out

konuşmamı istemiyor hayır bu benim umurumda olmadığı anlamına gelmiyor sadece bir şey çıktığı sürece sadece konuşmak

we have some phrases steve throw phrases

bazı ifadelerimiz var steve kelime öbekleri var

so we have some phrases now

bu yüzden bazı ifadelerimiz var şimdi dikkatli olun

throw caution to the wind if you throw caution  to the wind it means that you are throwing away  

dikkati rüzgara karşı savurmak,

all of your worries inhibitions yes you you are  just doing something and you don't care what  

tüm endişelerinizi, kısıtlamalarınızı bir kenara attığınız anlamına gelir, evet, siz sadece bir şey yapıyorsunuz ve ne olacağı umrumda değil,

happens you're you're just going to do it you  you're not going to worry or think about it all  

sadece yapacaksınız siz yapmayacaksınız endişelen veya düşün tüm

of the worries and the concerns and the anxiety  and the fear you just throw it all away you throw  

endişeleri ve endişeleri ve kaygıyı ve korkuyu bir kenara atarsın her şeyi bir kenara atarsın dikkati rüzgara atarsın

caution to the wind it means you do it despite  what might happen what the consequences might be  

ne olursa olsun yaptığın anlamına gelir sonuçları ne olabilir

you just go ahead and do it you throw caution  to the wind let's think of a good example where  

sadece devam et ve yap Dikkati rüzgara karşı savurduğunuza dair iyi bir örnek düşünelim, dikkati

you would throw caution to the wind maybe you  decide that yes it's something that you might  

rüzgara karşı savurursunuz belki evet bunun

be frightened of doing but then you decide to  do it anyway so let's for example say that you  

yapmaktan korkabileceğiniz bir şey olduğuna karar verirsiniz ama sonra yine de yapmaya karar verirsiniz, bu nedenle örneğin diyelim ki

wanted to go up in a hot air balloon okay i know  where this is going or maybe do a bungee jump  

sıcak hava balonuyla yukarı çıkmak istedim tamam bunun nereye gittiğini biliyorum ya da belki bir bungee jumping yapın   ya da

or maybe hire uh go on a go-kart get a go-kart  and go on a go-karting track ride a sheep across  

belki bir go-kart kiralayın, bir go-kart alın ve bir go-kart pistine çıkın, karşıdan karşıya bir koyun sürün

a field yes something that would be but like  a bungee jump or maybe something like that so  

alan evet öyle bir şey ama bungee jumping gibi veya belki onun gibi bir şey yani   bu

that was something i would never do obviously but  i might say can i finish the sentence i might say  

asla yapmayacağım bir şeydi ama cümleyi bitirebilir miyim diyebilirim   hadi

come on let's throw caution to the wind let's  just go on a bungee jump that's that's yes  

dikkati rüzgara atalım hadi sadece devam edelim bungee jumping bu evet

uh it's not really a thing well you think of  another example then mr duncan traveling alone  

uh pek iyi bir şey değil başka bir örnek düşünün, o zaman bay duncan tek başına seyahat ediyor

much i think you know so you might go abroad  you might grow abroad on your own and you  

çok şey biliyorsunuz yani yurt dışına gidebilirsiniz  yurt dışında kendi başınıza büyüyebilirsiniz ve

decide to travel a certain country bungee  jumping yeah but that is but that is a you  

belirli bir ülkeyi bungee jumping yapmaya karar verebilirsiniz evet ama bu ama bu

know something that is safe but in your  mind you would perceive that as dangerous  

güvenli olan bir şey biliyorsunuz ama zihninizde bunu tehlikeli olarak algılayacaksınız.

i'm going to throw caution to the  wind i'm going to go rock climbing  

do people still do people still bungee jump yes  they do i wasn't asking you it's a rhetorical  

sana sormuyordum bu retorik   bir

question well you the other thing you might do  is decide to move house and get a bigger mortgage  

soru peki sen yapabileceğin başka bir şey evi taşımaya ve daha büyük bir ipotek almaya karar vermek   bu

that's a good one yeah it's a good one that's  better than your bungee jump it's not that is  

iyi bir soru evet bu iyi bir bungee jumping'inden daha iyi bu değil o değil   o

he's awful you know you know i've got lots of  supporters out there you know on my side and your  

korkunç, biliyorsun, biliyorsun, dışarıda pek çok destekçim var, benim tarafımda olduğunu biliyorsun ve

sort of your facial expressions today are sort  of you know putting me down mr duncan i feel hurt

bugünkü yüz ifadelerin, beni küçük düşürüyorsun Bay Duncan incinmiş hissediyorum bu yüzden evet, hadi

so yes let's throw caution to the wind and  move house and i don't care i'm just going  

dikkatli olalım ve hareket edelim ev ve umurumda değil sadece

to double the mortgage and not worry  about it throw caution to the wind  

ipoteği ikiye katlayacağım ve bunun için endişelenmeyeceğim tedbiri elden bırakma en

uh it's not something a phrase that i very often  say steve is someone who never throws caution  

cautious person it takes him a very long time  to make the simplest decision always looking at  

basit kararı vermek için çok uzun zaman. her zaman

all the risks and weighing them all up and then  deciding that it's too dangerous and too risky  

tüm risklere bakıp hepsini tartıp sonra bunun çok tehlikeli ve çok riskli olduğuna karar vermek

to do and actually i do want to go back to see  when i was younger this is what i was thinking  

ve aslında geri dönüp gençken böyle olduğumu görmek istiyorum

of the other day mr duncan i see i i've talked  endlessly about wanting to buy a ford mustang  

geçen günü düşünüyorum Bay Duncan görüyorum ki hiç durmadan bir ford mustang almak istemekten bahsettim

endlessly and yet when i was in my 20s i just if i  wanted to buy myself a sports car i just borrowed  

ve yine de 20'li yaşlarımdayken kendime bir spor araba almak istiyorsam ödünç

the money and went out and did it i didn't  think twice about it but surely i threw caution  

para alıp dışarı çıktım ve yaptın mı bu konuda iki kez düşünmedim ama kesinlikle tedbiri elden bırakmadım

to the wind you can borrow money when you're  young yeah yeah because you're right now yes  

gençken borç para alabilirsin evet evet çünkü şu an haklısın evet

oh but you're more likely to do it when you're  young because you've got your whole life ahead  

oh ama bunu yapma olasılığın daha yüksek' gençsin çünkü önünde koca bir hayat var

of you i'm just saying that i'm just i don't  want to analyze the reason no oh no i'm just  

sadece söylüyorum sebebini analiz etmek istemiyorum hayır oh hayır sadece

saying that you know when you're younger that's  quite interesting when you're younger it's  

gençken bunun oldukça iyi olduğunu bildiğini söylüyorum ilginç gençken

easier to throw caution to the wind because  if you make mistakes you've got time to make  

tedbiri rüzgara bırakmak daha kolaydır çünkü hatalar yaparsanız

up for those mistakes particularly financial  ones you know relationships things like that

bu hataları telafi etmek için zamanınız olur özellikle finansal olanları bilirsiniz ilişkiler böyle şeyler

maybe not relationships never never ever throw  caution to the wind when you are dealing with  

belki ilişkiler değil asla tedbiri rüzgara savurmayın

other human beings because it will always end  badly trust me yes there's a lot of people  

diğer insanlarla uğraşırken, çünkü her zaman kötü bir şekilde sona erecek, bana güvenin evet, pek çok kişi var   ben

retracting messages before i've had time that's  good uh wajster says that this phrase is so me  

daha vakit bulamadan mesajları geri alıyor, bu iyi  uh wajster bu ifadenin benim için çok uygun olduğunu söylüyor

do you mean that you do throw caution to  the wind is that what you mean that that  

dikkatli olmanızı mı kastediyorsunuz? rüzgar şu demek istediğin şu ki

you are a person that doesn't worry about the  consequences if you want to do it you just do it  

sonuçları hakkında endişelenmeyen bir kişisin, eğer yapmak istiyorsan sadece yap

i want to return more to that way of thinking i  do because you can become so sort of worried about  

bu düşünce tarzına daha çok dönmek istiyorum, çünkü sen çok nazik biri olabilirsin

things all the time and of course covid and all  this has has made us more fearful of doing things  

her zaman bir şeyler için endişeleniyoruz ve tabii ki covid ve tüm bunlar bizi bir şeyler yapmaktan daha çok korkuttu

uh and uh because we've been made to feel fear  the governments have made us fearful of things  

uh ve uh çünkü hükümetlerin bizi bazı şeylerden korkuttu

and that we are less i think you know we  need to get back to how we used to be sort of  

ve daha az olduğumuzdan korkmamıza neden oldu bence siz

taking more risks and doing things that we enjoy  doing you're not novak djokovic's coach are you uh  

daha fazla risk aldığımız ve yapmaktan keyif aldığımız şeyleri yaptığımız eski halimize geri dönmemiz gerektiğini biliyoruz, siz novak djokovic'in koçu değilsiniz, öyle değil mi uh   evet

yes um yeah well yeah exactly nobody who you  talked to vitas says yes no one wants to give  

um evet pekala evet tam olarak kimse vitas ile konuştuğunuz kimse evet demiyor kimse

you money anymore in loans that is true um  maybe i do a crowdfunding thing you know  

artık size kredi olarak para vermek istiyor bu doğru um belki kitlesel fonlama yapıyorum  ne için ne için

what for what oh it's all right it's all  right i'm good greetings from belarus says uh

oh sorun yok tamam pek iyiyim Belarus'tan selamlar uh

i'm not going to pronounce that the way it looks  

bunu bu şekilde telaffuz etmeyeceğim diyor görünüyor

machine oh no it is it's hate  machine sorry i thought that was just  

makine oh hayır bu nefret makinesi özür dilerim bunun sadece

steve sometimes reads things like a five-year-old  well i thought that can't be how you pronounce the  

steve olduğunu düşünmüştüm bazen beş yaşındaki bir çocuk gibi şeyler okuyor peki düşündüm

word hate machine well thank you yes hello hate  machine hate machine has actually been on before  

nefret makinesi kelimesini bu şekilde telaffuz edemezsiniz pekala teşekkür ederim evet merhaba nefret makinesi nefret makinesi aslında daha önce yayındaydı hoşgeldiniz uzun zamandır görmediğimiz

well welcome all these people that we haven't  seen for a long time are revealing themselves  

tüm bu insanlar

coming out of the woodwork or  is mister if mr steve would say

marangozluktan çıkıp kendilerini ifşa ediyor veya bay steve

throw caution to the wind here's another  one steve here's a good one this is  

rüzgara dikkat edin derse, işte bir tane daha steve işte iyi bir tane bu bu

something steve does quite often what's that  wrote a spanner in the works throw a spanner  

steve'in oldukça sık yaptığı bir şeydir ne o bir İngiliz anahtarı yazdı işlere bir İngiliz anahtarı yazdı işlere bir İngiliz anahtarı atın

in the works so this is another great phrase using  throw if you throw a spanner in the works it means  

bu nedenle bu, throw öğesinin başka bir harika deyimidir eğer bir İngiliz anahtarı atarsanız bu  bir

you disrupt something or you stop something  from happening because you have interfered with  

şeyi bozduğunuz veya bir şeyin olmasını engellediğiniz anlamına gelir çünkü

that thing you have sun done  something or said something  

o şeye müdahale ettiniz onun olmasını engellemek için bir şey yaptınız veya bir şey söylediniz

to stop it from happening so you throw a  spanner in the works yes imagine a machine  

bu yüzden işlere bir İngiliz anahtarı atıyorsunuz evet belki bir

working with lots of cogs like maybe maybe  a big clock with lots of cogs going round  

sürü çarkla çalışan bir makine hayal edin belki  belki dönen bir sürü çarkı olan büyük bir saat

and uh you throw a spanner in and all the cogs get  stuck and grindy the whole thing comes just comes  

ve siz fırlatırsınız bir anahtar girince tüm çarklar sıkışıp gıcırdıyor her şey birdenbire duruyor gıcır

to a halt grindy so yes uh is that a website isn't  that a website for meeting like-minded men grindy

gıcır yani evet uh, bir web sitesi benzer düşünen erkeklerle tanışmak için bir web sitesi değil mi gıcır gıcır

uh so yes throw a spanner in the woods  imagine throwing a spanner into some  

uh bu yüzden evet ormana bir anahtar atın mekanik bir makineye bir İngiliz anahtarı attığınızı hayal edin

mechanical machinery and it stops and breaks and  it breaks but of course you can do this um it  

ve o durur ve kırılır ve kırılır ama tabii ki bunu yapabilirsiniz um   yapmak

doesn't have to obviously we're talking about it  in in other processes metaphorically that's right  

zorunda değil tabi ki başka süreçlerde mecazi olarak bundan bahsediyoruz bu doğru

uh so let's think of an example that would make  that work so maybe it's it's something at work and  

uh o halde bir düşünelim bunun işe yarayacağı bir örnek yani belki bu iş yerinde bir şeydir ve

somebody has a project uh is it bill it's bill is  it bill with his project project that's right i've  

birinin bir projesi vardır uh fatura mı fatura mı onun projesiyle fatura mı bu doğru faturayı

missed bill i haven't seen bill and his project  for ages that's it so somebody comes up with a  

kaçırdım faturayı ve projesini yıllardır görmedim bu yüzden birisi

something at work that they want to do a project  uh maybe it's a new sales plan something like that  

işyerinde bir  şey bulur, bir proje yapmak isterler uh belki bu yeni bir satış planıdır, buna benzer bir şey

and then somebody says um have you thought about  the budget how much this will cost for example  

ve sonra biri um bunun ne kadara mal olacağını düşündünüz mü örneğin   der

and then everybody else said oh oh thanks for  putting a spanner in the works because you've  

ve sonra herkes şöyle dedi oh oh işe bir İngiliz anahtarı koyduğunuz için teşekkürler çünkü

suggested something that could bring that project  to an end are you mocking me mr duncan i just  

o projeyi sona erdirebilecek bir şey önerdiniz benimle dalga mı geçiyorsunuz Bay Duncan

love your actions are you mocking me no you're  just doing this you're considering something  

hareketlerinizi seviyorum benimle alay mı ediyorsunuz hayır sadece bunu yapıyorsunuz bunu düşünüyorsunuz bir şey

well you know i like that no it's good it's  lovely yes that's it so maybe that's it  

pekala bilirsiniz, hoşuma gitti hayır bu iyi güzel evet bu yüzden belki de bu kadar

i decide i want to buy a ford mustang mr steve  is always throwing a spanner in there okay  

bir ford mustang almaya karar verdim Bay Steve her zaman oraya bir İngiliz anahtarı atıyor tamam

and then says lewis not me luis said that  you're right i thought you were on my side lewis  

ve sonra ben değil lewis diyor luis sizin  olduğunuzu söyledi doğru ben senin benim tarafımda olduğunu düşünmüştüm lewis   hayır

no i'm very surprised that tomic hasn't come  up with a with a with an appropriate comment um  

tomic'in a'yı uygun bir yorumla bulmamasına çok şaşırdım um

but yes yes that's it so we might for  example yes that i might decide to buy  

ama evet evet bu yüzden örneğin evet bir forvet almaya karar verebiliriz

a forward busting and you might say oh yeah  but what happens if three of us need to go out  

patlıyor ve evet diyebilirsin ama üçümüzün dışarı çıkması gerekiyorsa ne olacak

if you need to go pick me up and your mother  and we all need to go out for a drive how is  

beni ve anneni alman gerekiyorsa ve hepimizin arabayla gezmeye gitmesi gerekiyorsa

your mother going to squeeze into the back of a  forward mustang well that's it you see mr duncan  

annen nasıl  annen arabanın arkasına sıkışacak? bir ileri mustang pekala işte bu kadar Bay Duncan

is throwing a spammer in the works my idea is i  want this car but we can't because we can't get  

işe spam gönderiyor benim fikrim bu arabayı istiyorum ama yapamayız çünkü

three people in the car okay that's good well  we can but that will be squished up in the back  

arabaya üç kişi bindiremeyiz tamam bu iyi iyi peki yapabiliriz ama bu olacak arkadan sıkıştırılırsa

your mother would have to go in sideways we'd  have to load her in like a like a long oboe

annen yanlara doğru girmek zorunda kalırdı onu  uzun bir obua gibi yüklemek zorunda kalırdık bir

throw a spanner in the works to say something or  do something to ruin a plan throw in the towel  

şey söylemek için işlere bir İngiliz anahtarı atmak veya bir planı mahvedecek bir şey yapmak için havlu atmak   ki bu

which is something i often feel like doing if you  throw in the towel mr steve yes but what is it did  

bir şeydir sık sık yapmak isterim havlu atarsanız bay steve evet ama bu ne yaptı

i make you jump you did you throw in the towel if  you throw in the towel it means that you give up  

sizi zıplattım havlu attınız mı havlu atarsanız bu pes ettiğiniz anlamına gelir

you give up you've had enough you  just give up i'm throwing in the towel  

pes ettiğiniz yeter sen sadece pes ediyorsun ben havlu atıyorum

and that of course does that come from boxing it  does when in the boxing ring if you've had enough  

ve bu tabii ki bokstan mı geliyor boks ringinde yeterince içtiysen

you throw the towel down and that means that you  are forfeiting the game yes normally it's the  

havluyu aşağı atıyorsun ve bu maçı kaybettiğin anlamına geliyor evet normalde bu

person who is managing you or your coach will from  the side of the ring he will throw it in it's like  

sizi yöneten kişi veya koçunuz ringin kenarından atacak

an emergency really it means you're giving up yes  but but it's it's done apparently it began as in  

acil bir durum gibi gerçekten pes ettiğiniz anlamına geliyor evet  ama bitti görünüşe göre şu şekilde başladı

you know if you wanted the fight just to end there  and then maybe the boxer who is being punched

bilirsiniz isterseniz   sadece orada bitmek için dövüşün ve sonra belki yumruklanan boksör size

have you ever been punched in the ring

ringde hiç yumruk yediniz mi,

if if the boxer is being punched and maybe he's  he's suffering lots of damage to his face and  

eğer boksör yumruklanıyorsa ve belki de yüzünde çok fazla hasar var ve

the coach can see that it's going to cause maybe  serious injury yes maybe his head is going to fly  

koç bunun neden olacağını görebilir belki ciddi yaralanma evet belki kafası

off and he can't be heard because the crowd are  screaming so he has to do something physical so he  

uçacak   ve kalabalık çığlık attığı için duyulamıyor, bu yüzden fiziksel bir şey yapması gerekiyor, bu yüzden  alnındaki

takes the towel that's used to wipe the sweat off  the brow of the of the uh of the boxer when they  

teri silmek için kullanılan havluyu alıyor uh Boksörün molaları   verildiğinde ve

had their breaks and he throws it in the ring and  that says match over i said we surrender it's like  

ringe fırlattığında ve  maç bitti diyor ben teslim olduk dedim

it's like the white flag yes that's right it's  very similar to the white flag you see instead  

beyaz bayrak gibi evet bu doğru  beyaz bayrak yerine gördüğünüz

of a white flag they just throw a stinky sweaty  towel but in life if you're doing something and  

beyaz bayrağa çok benziyor   sadece kokuşmuş terli bir havlu atın ama hayatta bir şey yapıyorsanız ve

you decide ugh i've just had enough of this i  can't do it it's too hard you just say i'm just  

bundan bıktığıma karar verirseniz, yapamam, çok zor, sadece

gonna throw in the tail i've had enough do you  think you might have been trying to get a new job  

kuyruğa atacağım dersiniz yetti mi yeni bir iş bulmaya çalışıyor olabileceğini mi düşünüyorsun

or you might have been trying to get a promotion  at work and am i being mocked i'm not mocking you  

veya işte terfi almaya çalışıyor olabilirsin ve benimle alay mı ediliyorsun bugün seninle alay etmiyorum

today steve i'm not mocking you i was just trying  to say something there so i forgot what it was  

steve seninle alay etmiyorum sadece deniyordum orada bir şey söylemek için ne olduğunu unuttum

maybe maybe you are trying to make a lesson mr  duncan and you just cannot get all the different  

belki bir ders çıkarmaya çalışıyorsunuzdur Bay Duncan ve yaptığınız tüm farklı

uh takes that you've made or the different  uh things that you've filmed you cannot get  

uh çekimleri veya filme aldığınız farklı şeyleri elde edemezsiniz.

it to work in and to make a lesson that  would be good to put out and you just say  

çalışmak ve çıkarmak iyi olacak bir ders yapmak için ve siz sadece "

oh that lesson about whatever it is i'm just going  to throw in the towel i've had enough can't do it  

ah o ders her ne ise" deyin, sadece havlu atacağım, bıktım, artık

anymore do you think you will ever throw in the  towel uh over what you've come well anything life  

yapamayacağımı mı düşünüyorsunuz? bir gün havlu atacaksın iyi geldiğin her şey için hayat

i'm just gonna throw in that i've had enough  had enough i'm just gonna throw in the towel  

sadece havlu atacağım, yeter  yeter, sadece havlu atacağım

uh but yes that's not somebody doing it for  you you do it to yourself okay here's another  

uh ama evet bunu birileri için yapmıyor sen kendi kendine yap tamam işte başka

one a great phrase another one steve maybe a  person who's done something very bad very bad  

harika bir cümle başka bir steve belki çok kötü bir şey yapmış bir kişi   evet

yeah you could have been in a play and you've had  enough and you can't do it you can't do that part  

bir oyunda olabilirdin ve bıktın ve yapamazsın yapabilirsin' o kısmı yapma

i'm just going to throw in that i'm not give up  i'm not doing it are you throwing in the towel  

sadece pes etmeyeceğimi söyleyeceğim  yapmıyorum havlu atıyor musun

yes can't do it anymore i wish you could see the  positions that steve gets into with his legs they  

evet artık yapamam keşke steve'in girdiği pozisyonları görebilseydin bacakları

sort of bend in a weird way i'm not used to  standing up all this period of time mr duncan  

garip bir şekilde bükülüyor bunca zaman ayakta durmaya alışkın değilim bay duncan bu

it's it's aching like you know we suffer we  suffer from our art i certainly do and so do you  

ağrıyor bildiğiniz gibi biz acı çekiyoruz sanatımızdan acı çekiyoruz kesinlikle ben de öyleyim ve siz de öyle

some people might say here's another one steve  maybe a person who's done something bad they've  

diyebilirsiniz bazı insanlar işte başka biri steve belki kötü bir şey yapmış bir kişi

broken the law they've committed a heinous cross  hate heinous crimes crime what is a heinous crime  

kanunları çiğnemiştir iğrenç bir çarmıh işlemişlerdir nefret iğrenç suçlar suç iğrenç suç nedir   bunu

we better explain that mr duncan heinous not not  not the other word it sounds like something else  

açıklasak iyi olur bay duncan iğrenç değil diğer kelime değil kulağa başka bir şey gibi geliyor

heinous means something despicable repulsive  something so bad that you feel physically sick  

iğrenç demek aşağılık iğrenç bir şey o kadar kötü bir şey ki fiziksel olarak hasta hissediyorsunuz

murder rape something like that it's a really  serious crime that that makes people revolt you  

cinayet tecavüz böyle bir şey insanları isyan ettiren gerçekten ciddi bir suç bu

know people revolted by it it's a really bad crime  but it's usually cannibalism things like that  

gerçekten kötü bir suç ama bu genellikle yamyamlık böyle şeyler

yes something that is abhorrent to most people  so you wouldn't describe uh stealing robbing  

evet öyle bir şey çoğu insan için tiksindiricidir, bu yüzden

somebody's house as a heinous crime that  would be well a crime what if you're stupid  

birisinin evini çalmayı   iğrenç bir suç olarak tanımlamazsınız; bu, aptalsanız

if you broke into somebody's house uh and the  owners were there and you you murdered the  

birinin evine zorla girdiyseniz ve sahipleri oradaysa ve siz ev

owners and then robbed the house that would be  a heinous crime uh so it's amazing i'm thinking  

sahiplerini öldürdüyseniz ve sonra evi soydum bu iğrenç bir suç olur uh bu yüzden harika

of saying other things but i won't don't say  anything else please well that was bad enough  

başka şeyler söylemeyi düşünüyorum ama başka bir şey söylemeyeceğim lütfen bu yeterince kötüydü

i hope you're enjoying your sunday by the way  it's a lovely day yes lewis it did come from  

umarım bu arada pazar gününün tadını çıkarıyorsundur güzel bir gün evet lewis

from boxing uh we i think we've explained that uh  yeah that's it mr steve is explaining things very  

bokstan   geldi uh sanırım bunu açıkladık uh evet bu Bay Steve her şeyi çok   açıklıyor angela

well says angela well all the words are there  they're just not necessarily in the right order  

peki tüm kelimeler orada sadece doğru sırada olmaları gerekmez

throw away the key the sentence or  punishment that is given for a serious crime  

anahtarı at ciddi bir suç için verilen cezayı veya cezayı

so we say that the the judge who decides what  happens to the person they throw away the key  

yani kişinin başına ne geleceğine karar veren hakimin anahtarı attığını söylüyoruz

they're going to lock you up and throw away  the key that means you are going to prison  

sizi hapse atacaklar ve anahtarı atacaklar yani siz

for a very long time and you're never coming out  like prince andrew yes maybe maybe allegedly yes  

çok uzun bir süre hapse gireceksin   ve asla prens andrew gibi dışarı çıkamayacaksın  evet belki sözde evet

here's another one steve we are now going to  look at some oh some phrasal verbs using throw

işte bir tane daha steve şimdi bazı deyimsel fiillere bakacağız.

throw out throw out if you throw out something you  cast it away to dispose of something you throw out  

attığınız bir şeyi elden çıkarmak için attığınız bir şey, attığınız bir şeyi

throw out so shall i throw out this shall  i throw out all of these clothes somebody  

atayım mı, bunu atmalı mıyım,

mentioned earlier about clothes uh they  mentioned i can't remember who it was now  

daha önce birisinin bahsettiği giysilerden bahsettiler, şimdi kim olduğunu hatırlayamıyorum, o

that mr duncan you never throw clothes away no  and they asked if i threw clothes away no i don't  

Bay Duncan asla kıyafetleri at hayır  ve kıyafetleri atıp atmadığımı sordular hayır atmıyorum

very very only as a last resort i tend  to keep everything uh including clothes  

çok çok sadece son çare olarak her şeyi saklama eğilimindeyim uh kıyafetler dahil

um but yes i'm going to throw  out all those old newspapers

um ama evet tüm o eski gazeteleri atacağım gidiyorum

i'm going to throw out all those old magazines  um i'm going to yeah there's two examples i'm  

tüm o eski dergileri atmak için um, evet iki örnek var  boş

going to throw out all that rubbish in  the spare room uh i'm going to throw out

odadaki tüm bu çöpleri  atacağım uh

mr duncan from the house because he's  annoyed me on the live stream what  

Bay Duncan'ı evden atacağım çünkü o beni rahatsız etti ne

i'm going to throw you out okay that's another  one throw you out have you got that one well these  

seni dışarı atacağımı canlı yayınla tamam bu başka bir tanesi seni dışarı atıyor bunu iyi anladın mı bunlar

are phrasal verbs now okay so so we've gone past  that stage okay so throw out is a phrasal verb got  

deyimsel fiiller şimdi tamam yani o aşamayı geçtik tamam öyleyse atmak bir deyimsel fiildir

that's a that's a that's a a said verb that's used  also as a phrase to yes throw out lots of things  

var   bu bir bu söylenen bir fiildir aynı zamanda evet birçok şeyi atmak   anahtarı atmak için bir ifade olarak da kullanılır  evet

throw away the key can also be to keep a secret  yes thank you very much bella right you can keep a  

çok teşekkür ederim bella doğru sır tutabilirsin

secret keep a secret you you close your mouth you  lock your mouth and you throw away the key some  

sır saklayabilirsin sen ağzını kapat çenenizi kilitlersiniz ve anahtarı atarsınız

i'm not going to say mr steve should do that no  not at all throw out so to to throw dispose of  

Bay Steve bunu yapsın demeyeceğim hayır hiç atmamak için atmak için elden çıkarmak   atmak için

to cast away yes you're not forgiving you're not  forgiving that person you sometimes say that as  

evet affetmiyorsunuz affetmiyorsunuz  bunu bazen bunu

a joke don't they you don't do to people or if  you carry on like that i'm going to lock you up  

insanlara şaka olsun diye söylüyorsun ya da bu şekilde devam edersen seni kilitleyeceğim

and throw away the key you can say it as a sort  of a joke to people if they've annoyed you or  

ve anahtarı atacağım, bunu bir tür şaka olarak söyleyebilirsin insanlar sizi sinirlendirdiyse veya

in a jokey way steve says it to me quite often  here is another one steve another phrasal verb  

şakacı bir şekilde steve bunu bana oldukça sık söylüyorsa işte bir tane daha steve başka bir deyimsel fiil

we're almost finished almost finished throw in if  you add an extra item for free so maybe you are  

neredeyse bitirdik neredeyse bitirdik ücretsiz olarak fazladan bir öğe eklerseniz, belki

buying something from a person but but you can't  agree on whether to have it or not so the person  

bir şey satın alıyorsunuzdur bir kişiden ama alıp almama konusunda hemfikir olamazsınız, bu nedenle

selling the item might say okay you can have the  car and i will throw in a full tank of petrol  

ürünü satan kişi tamam arabayı alabilirsin ve dolu bir depo benzin atacağım diyebilir

yes well done that's a good thing i will throw  in free insurance i was going to say yes i was  

evet aferin bu iyi bir şey yapacağım bedava sigorta ekle evet diyecektim

going to say free insurance or a free mot but yeah  that would happen when i went to buy my mustang no  

bedava sigorta veya bedava mot dicektim ama evet mustangımı almaya gittiğimde bu olacaktı

i don't think so so through can i just get on  with the uh phrasal verb this is why i get annoyed  

deyimsel fiil bu yüzden sinirleniyorum

it's always time to go we've only got four minutes  steve four minutes we're not throwing in the towel  

her zaman gitme zamanı sadece dört dakikamız var steve dört dakika havlu atmıyoruz

just yet not yet so to throw in to add an extra  item for free so maybe you are buying something  

henüz değil bu yüzden ücretsiz olarak fazladan bir öğe eklemek için atmak için yani belki sen bir şey alırken

you can't quite decide so the person will say  okay i will throw in this extra thing you could  

tam olarak karar veremiyorsunuz ve kişi tamam bu ekstra şeyi ekleyeceğim

be going for free as you said with a car you could  be going to buy a new suit for work and you buy  

bedavaya gidebilirsin   araba ile söylediğin gibi iş için yeni bir takım elbise alacaksın ve sen

this new suit and a shirt and you could say to  the assistant if i buy all these will you throw  

bu yeni takım elbiseyi alacaksın' diyecek ve bir gömlek ve asistana tüm bunları alırsam

in a free tie yes for me good one or they might  say oh if you buy an extra shirt i'll throw in a  

bedava bir kravat atar mısın benim için iyi bir kravat mı yoksa fazladan bir gömlek alırsan

free tie for you throw in you know it's a sort of  it's a giveaway to encourage you to buy something

senin için bedava bir kravat atacağım diyebilirler. bunun bir tür  bir tür hediye olduğunu bilirsiniz, sizi bir şey satın almaya teşvik etmek için bir hediyedir

and finally as mentioned earlier

ve son olarak, daha önce de belirtildiği gibi

throw up we know who mentioned that earlier yes so  throw up throw up is a good one well it's not good  

kusmak, bundan daha önce kimin bahsettiğini biliyoruz evet, yani kusmak, kusmak iyi bir şeydir, iyi değildir

when it happens to you but throw up is to vomit oh  i feel ill i think i'm going to throw up mr duncan  

başınıza geldiğinde, ancak kusmak kusmak oh  kendimi hasta hissediyorum sanırım kusacağım bay duncan

oh i've been eating too many jaffa cakes jaffa  cake doughnuts i've been eating too many jaffa  

oh çok fazla yafa keki yafa keki çörek yedim çok fazla yafa

cake doughnuts i think i'm going to throw up  i've eaten too many of these oh too many of these  

keki çörek yedim sanırım kusacağım bunlardan çok fazla yedim oh bunlardan çok fazla   çok

i've eaten too many or as uh as tomex said earlier  any more talk of moulier and i will throw up yes

fazla yedim veya tomex'in daha önce söylediği gibi daha fazla moulier hakkında konuşmazsanız kusacağım evet

but yes yes you can you can throw up when  people if for example you can throw up because  

ama evet evet kusabilirsiniz insanlar için ise kusabilirsiniz örneğin kusabilirsiniz çünkü

you've eaten something that's upset you you  don't normally say oh i think i'm gonna vomit  

sizi üzen bir şey yediniz normalde söylemezsiniz oh sanırım kusacağım

people say i'm gonna throw up but you can you can  throw up people can use that phrase if they are  

insanlar kusacağım der ama siz yapabilirsiniz kusabilirsiniz  insanlar bu ifadeyi kullanabilirlerse

listening to two lovers for example or talking to  each other oh you're beautiful oh i'm going to be  

örneğin iki sevgiliyi dinliyorsunuz veya birbirinizle konuşuyorsunuz oh çok güzelsiniz oh

with you forever and someone's listening to that  conversation or people are talking and they're  

sonsuza dek sizinle olacağım ve birileri bu sohbeti dinliyor veya insanlar konuşuyor ve onlar

just being too nice to each other all the time  it's it's nice it makes you feel sick somebody  

birbirlerine karşı çok iyi davranıyorlar zaman bu güzel seni hasta hissettiriyor biri

might say oh look at those two i think i'm going  to throw up they're not going to actually be sick  

oh şu ikisine bak sanırım kusacağım diyebilir, aslında hasta olmayacaklar

but that watching two people could be lovers  they could something like that make them feel  

ama iki kişiyi izlemek sevgili olabilir  böyle bir şey onları yapabilir

as though they don't like that and they use that  phrase god listen to those two i think i'm going  

bundan hoşlanmadıklarını hissediyorlar ve bu ifadeyi kullanıyorlar tanrı bu ikisini dinle sanırım

to throw up yeah you're expressing you're actually  expressing repulsion you are repulsed by their oh  

kusacağım evet aslında tiksinti ifade ettiğinizi ifade ediyorsunuz onların iticisisiniz oh

they keep kissing and cuddling i'm going to  throw up in a minute but it might not be it  

öpüşmeye ve sarılmaya devam ediyorlar birazdan kusacağım ama bu olmayabilir

could be something else as well it could be just  some behavior by people that you find sickly you  

başka bir şey de olabilir bu sadece insanların mide bulandırıcı bulduğunuz bazı davranışları olabilir   nahoş buluyorsunuz

find distasteful you don't you don't like it it's  too nice yes a lot of people referring of course  

değil mi hoşunuza gitmedi bu çok hoş evet pek çok insan

to my little drama that i had three weeks ago when  i was vomiting i was throwing up outside shafiq  

üç hafta önce kustuğum sırada oynadığım küçük dramama atıfta bulunuyor şefiq'in dışında kusuyordum

thank you i ca i can't imagine i can imagine  if mr duncan was throwing up when doing his  

teşekkürler ya Bay Duncan'ın

live stream i can't imagine it well it happened  it really did also lewis mentioned it as well

canlı yayınını yaparken kustuğunu hayal bile edemiyorum akışı ben de olduğunu hayal edemiyorum  gerçekten oldu lewis de bundan bahsetmişti biliyorum adını doğru

says i know i haven't pronounced your  name correctly but hello from brazil tanya  

telaffuz etmediğimi biliyorum ama brezilya'dan merhaba tanya

tania yes tanya and of course we've  had pedro from brazil on today  

tania evet tanya ve tabii ki bugün  brezilya'dan pedro aldık

haven't we yes so yeah lots of people telling  us that they're watching us today and we do like  

biz evet pek çok insan bize bugün bizi izlediklerini söylüyor ve biz bunu seviyoruz

that so you know keep it coming keep it coming  so yes christina says throwing up being sick  

yani devam etmeye devam etmeye devam ediyor yani evet christina hasta olmak kusmak

can be used figuratively yes so you don't  actually vomit you don't throw up but you've  

mecazi olarak kullanılabilir diyor evet, yani siz yapmayın' t aslında kusmuşsunuzdur kusmuyorsunuz ama

you just use it to show how much you hate seeing  that there's nothing worse than going to the local  

bunu sadece yerel parka tek başınıza gitmekten daha kötü bir şey olmadığını görmekten ne kadar nefret ettiğinizi göstermek için kullanıyorsunuz

park by yourself and then you see a young couple  and they're sitting together and they're kissing  

ve sonra genç bir çift görüyorsunuz ve onlar birlikte oturuyorlar ve öpüşüyorlar

and cuddling not because you don't want to see  that but because you feel oh you know you know  

ve kucaklaşıyorlar çünkü görmek istemiyorsun ama hissettiğin için oh biliyorsun biliyorsun

do it in the house don't do it in the  street don't kiss and cuddle outside  

evde yap sokakta yapma  dışarıda öpüp kucaklaşma

because there's lots of people walking  around and they i don't want to look  

çünkü bir sürü insan var etrafta dolaşıyorlar ve ben buna bakmak istemiyorum

at that but if if that could be you it could also  be used if it doesn't have to be lovers it could  

ama eğer bu sizseniz, sevgili olmak zorunda değilse de kullanılabilir,

be say somebody at work was was buying presents  for the boss all the time and was always around  

işyerinde birinin patrona hediyeler aldığı söylenebilir. zaman ve her zaman etraftaydılar

the because they wanted promotion and they  were always doing things to try and favor uh

çünkü terfi istiyorlardı ve her zaman patrona iyilik yapmak için bir şeyler yapıyorlardı

with the boss uh their behavior could be seen as  sickly and you know somebody might say look at  

uh davranışları hastalıklı olarak görülebilir ve bilirsiniz birileri

him over there he's always always sucking  up to the boss i think i'm gonna throw up  

ona şuraya bir bakın diyebilir o her zaman patrona yalakalık yapıyor patron sanırım kusacağım   bilirsiniz

you know when you see somebody doing something  which is um insincere if the behavior is insincere  

birinin bir şey yaptığını gördüğünüzde  ki bu samimiyetsizdir, ancak davranış samimiyetsizse

but deliberately done to try and butter somebody  up to try and get favor from them in some way  

ama kasıtlı olarak birisini yağlamak ve bir şekilde onlardan iyilik kazanmak için yapılmışsa, o

then you might feel sick about it and yes so  you can use it figuratively as well as literally

zaman kendinizi hasta hissedebilirsiniz bu konuda ve evet yani onu gerçek anlamda olduğu kadar mecazi olarak da kullanabilirsiniz

i saw a white van says tom i think  it's coming to get me that's what it is  

beyaz bir minibüs gördüm tom sanırım beni almaya geliyor

it's coming for us it's coming to take us  to the local lunatic asylum a white van  

bizim için geliyor bizi yerel akıl hastanesine  götürmeye geliyor  içinde beyaz bir minibüs

in the uk just to explain if you say the white van  is coming to get you it means an unmarked van uh  

İngiltere sadece açıklamak için beyaz minibüsün sizi almaya geldiğini söylerseniz, bunun işaretsiz bir minibüs olduğu anlamına gelir uh

because you have behaved probably in a in a mad  way you've got you you've you've lost you've  

çünkü muhtemelen çılgın bir şekilde davranmışsınızdır siz sizsiniz kaybettiniz

lost the plot haven't you you've uh what's the  word i'm looking forward to gone insane you've  

kaybettiniz plan yapmadın mı uh kelime nedir delirmek için sabırsızlanıyorum

gone a bit insane and you're acting in a very  strange way and they call the white van out  

biraz delirdin ve çok tuhaf davranıyorsun ve beyaz minibüsü çağırıp

to take you away to a psychiatric institution  i should have gone years ago obviously  

seni bir yere götürmek için psikiyatri kurumu yıllar önce gitmeliydim açıkçası

living with mr duncan of course has caused it  uh but there you go it sends everyone crazy  

Bay Duncan'la yaşamak buna neden oldu elbette uh ama işte bu herkesi delirtiyor

eventually it does so that's it we have our  final phrasal verb and final definition and use  

sonunda deliriyor yani bu kadar son deyimsel fiilimiz ve atışın nihai tanımı ve kullanımı

of throw i hope you've enjoyed today's live  stream it's been interesting i think it's been  

umarım sizsiniz' bugünkü canlı yayından keyif aldım ilginçti bence

a good one today maybe the best ever i think  this this was the best live stream ever tanya  

bugün iyi bir akıştı belki de şimdiye kadarkilerin en iyisiydi bence bu şimdiye kadarki en iyi canlı yayındı tanya

has explained her name tanya tania triathlete  he's a triathlete in brazil yes so that's um  

adını açıkladı tanya tania triatlet  o brezilya'da bir triatlet evet yani bu um

that's three different things you do isn't it  it's about running swimming and something else  

bu üç farklı yaptığın şeyler yüzmekle ilgili değil mi

maybe but what are the three things you're  doing bungee jumping bungee jumping yes  

belki ama yaptığın üç şey nedir bungee jumping bungee jumping evet

you can bungee jump whilst swimming is it tiddly  winks no no we're we're only joking so yes what  

yüzerken bungee jumping yapabilirsin düzenli bir şekilde göz kırpıyor mu hayır hayır biz sadece şaka yapıyoruz yani evet ne

what uh the triathlon what are the three sports in  a triathlon is it uh is it uh it must be running  

triatlon nedir bir triatlondaki üç spor nedir bu, uh, uh, koşmak mı

is it swimming and then is it maybe going over  those fences what do you call it climbing a tree  

yüzmek mi ve sonra şu çitlerin üzerinden mi geçiyor, ağaca tırmanmaya ne diyorsunuz

there is a i don't know i can't remember but um  whisking an egg you've got to be very fit to be  

bir i yok' bilmiyorum ama hatırlayamıyorum ama yumurtayı çırparken üçlü atlet olmak için çok formda olmalısın

a tri athlete yes you run you run swim and what  well if it was me it would be half heart attack  

evet koşarsın koşarsın yüzer ve peki ben olsaydım bu yarım kalp krizi olurdu

swim run heart attack that would be  that would be my triathlon bella says  

yüzme koşu kalp krizi buna neden olurdu bu benim triatlonum olurdu diyor

every episode is the best ever wait you  see with such lovely people watching us  

her bölüm şimdiye kadarki en iyi bekle bizi izleyen bu kadar sevimli insanlar varken bekle

look at his face a bit sickly and lots of hearts  i'm gonna well i think i'm gonna throw her i  

onun biraz hastalıklı yüzüne ve bir sürü kalbe bak iyi olacağım sanırım onu ​​atacağım

think i'm coming i'm gonna throw up we're joking  we're joking we're just showing that as an example  

sanırım ben geliyorum kusacağım şaka yapıyoruz şaka yapıyoruz sadece örnek olarak gösteriyoruz   bu arada

by the way there is a new lesson ah here we go  cycling swimming and running cycling oh cycling of  

yeni bir ders var ah işte gidiyoruz bisiklete binme yüzme ve koşma bisiklete binme oh bisiklete

course yes cycling angela says in holland it's a  blue van that's strange so in a blue van if you're  

evet bisiklete binme angela hollanda'da mavi bir minibüs olduğunu söylüyor bu garip yani mavi bir minibüste eğer

being taken to a psychiatric hospital uh and  anonymously it's a white it's a blue van here it's  

bir psikiyatri hastanesine götürülüyorsanız uh ve anonim olarak bu beyaz bir minibüs mavi bir minibüs burada

a white van how interesting although it's it's not  going to be anonymous if it is a white van because  

beyaz bir minibüs ne kadar ilginç olsa da anonim olmayacaksa o beyaz bir minibüs çünkü

being load if a person is being loaded into the  back of a white van i'm pretty sure we know what's  

bir kişi beyaz bir minibüsün arkasına yükleniyorsa, ne olduğunu gayet iyi bildiğimizden eminim yani

happening well i mean you know a white van could  be delivering something from amazon couldn't it  

beyaz bir minibüs amazon'dan bir şey teslim ediyor olabilir

these days we get lots of white vans coming here  unless it's a person being thrown into the back  

bu günlerde değil mi? buraya bir sürü beyaz minibüs geliyor arkaya atılan bir kişi değilse

so i was going to say something then i keep  wanting to say things yes my lesson that's  

bu yüzden bir şey söyleyecektim ve sonra bir şeyler söylemek istiyorum evet dersim bu,

it the thing that we're supposed to be doing there  is a new lesson a new lesson coming on wednesday  

yapmamız gereken şey bu  yeni bir şey var ders çarşamba günü yeni bir ders geliyor

i've thrown up thrown you off mr duncan  i'll be throwing you off in a minute

sizi attım kustum bay duncan sizi bir dakika sonra atacağım

there is a new lesson on when you could  throw me off the live stream couldn't you  

yeni bir ders var beni canlı yayından atabileceğiniz zaman

yes tell me to go i could be thrown off  you could be thrown off the team because  

evet bana söyleyebilir misiniz?

you're not good enough in football you're  thrown off the team because you're not good  

futbolda yeterince iyi olmadığın için takımdan atılabilirsin iyi olmadığın için takımdan atılırsın

i'm not good enough mr duncan could throw me  off the live stream because i've annoyed him  

ben yeterince iyi değilim bay duncan beni canlı yayından atabilir çünkü onu kızdırdım

i'm not sure which team steve is  playing for though these days wednesday  

steve 'in  hangi takım için oynadığından emin değilim bu günlerde çarşamba

there is a new lesson a new recorded lesson  every wednesday there is a new lesson  

yeni bir ders var yeni bir kayıtlı ders var her çarşamba yeni bir ders var

and on wednesday it's a big one i have  a whole group of words to talk about and  

ve çarşamba günü büyük bir ders var koca bir grubum var konuşacak kelimeler ve

explain on wednesday a new lesson and of course  we are back next week as well from 2 p.m uk time  

çarşamba günü yeni bir dersi açıklayın ve tabii ki gelecek hafta da saat 14:00'ten itibaren geri dönüyoruz uk saat   burada

is when we're here with you it's almost time  to say goodbye that's when the fun begins

sizinle olduğumuz zamandır  vedalaşmanın neredeyse zamanı  işte o zaman eğlence başlar

or ends yes depending on how you look at it well  we haven't hopefully we haven't uh thrown any of  

veya biter evet duruma göre nasıl bakıyorsunuz umarız

you too much today uh and you've enjoyed today's  live stream i certainly have mr duncan i hope we  

hiçbirinizi   bugün çok fazla fırlatmadık ve bugünün canlı yayınından keyif aldınız, kesinlikle Mr.

haven't made any of you feel like throwing up yes  see i was expecting that i was expecting that from  

yukarı evet bakın bunu birinden   bekliyordum

somebody but nobody said that they've been very  nice and we just had that lovely comment from uh  

ama kimse çok iyi olduklarını söylemedi ve az önce bella'dan o güzel yorumu aldık

from bella uh which is yes right you know one  week i i'm going to do this one week one week  

uh, ki evet doğru, bilirsiniz bir haftaya yapacağım bu bir hafta bir hafta

i'm going to take a rest one sunday and i'm going  to get steve to present the whole live stream  

bir pazar günü dinleneceğim ve Steve'in tüm canlı yayını sunmasını sağlayacağım

and i won't be here so so one  week not next week but maybe one  

ve burada olmayacağım bu yüzden bir hafta gelecek hafta değil ama belki bir   ne bir

what one once we will try it we did it  before do you remember when you just  

kez deneyeceğiz bunu daha önce hatırlıyor musunuz  az önce

talked about cars that i was going to say  that's all i would talk about would be cars  

arabalardan bahsettiğimde tüm konuşacağım şey arabalar olurdu   bu yüzden

so we've done that already we did it in the past  it was it was the worst thing i've ever seen

yaptık bunu zaten geçmişte yaptık bu en kötüsüydü tamam gördüğüm en

well okay the second worst thing i've ever seen  

kötü ikinci şey

everyone's saying goodbye to each other which is  very nice um and uh yeah it was great to be here  

herkesin birbirine veda etmesi çok hoş um ve uh evet burada olmak harikaydı

um and i hopefully will be here next  week hopefully co-hosting with mr duncan  

um ve ben umarım gelecek  hafta burada olacağım umarım ortak ev sahipliği bay duncan'la

yes special guest and we'll have interesting  subjects for you and lots of laughter i'm not  

evet özel konuğumuz ve sizin için ilginç  konularımız ve bolca kahkahamız olacak   emin değilim yardımcı

sure i'm not sure about co-hosts and happiness  and just a nice sunday feeling special guest

ev sahiplerinden ve mutluluktan emin değilim ve sadece güzel bir pazar özel konuğu hissettiriyor, tamam mı sadece

right um i'm just talking to help  mr duncan prepare for fading me away  

konuşuyorum bay duncan'ın beni gözden kaçırmaya hazırlanmasına yardımcı olmak için   az önce

well we just had a profession we  just had a super chat come through  

bir mesleğimiz vardı  az önce bir süper sohbetimiz geldi

at least one of us is looking at the live chat  a super chat has just come through from shafiq  

en azından birimiz canlı sohbete bakıyor şefik'ten bir süper sohbet geldi

thank you very much it's very kind of you  thank you very much we are going in a moment  

çok teşekkür ederim çok naziksiniz hepinize çok teşekkür ederim birazdan gidiyoruz

thank you mr steve for your company felt  lovely today we're getting nice comments lots  

şirketiniz için teşekkürler bay steve bugün güzel yorumlar alıyoruz pek çok

of people making nice comments in fact so many  comments i was struggling to keep up with them  

kişi güzel yorumlar yapıyor aslında o kadar çok yorum onlara yetişmek için mücadele ediyordum

but um it's been lovely see you all next week  have a lovely week and enjoy learning english  

ama um haftaya görüşmek üzere güzel bir hafta geçirin ve ingilizce öğrenmenin tadını çıkarın

there he was mr steve every week he joins  us live on this english addict live stream  

orada her hafta bay steve'di bu ingilizce bağımlısı canlı yayında bize canlı olarak katılıyor

so

yani

i'm a big boy now

artık koca bir çocuğum

and there it was mr steve has left the studio  i hope you've enjoyed today's live stream

ve işte oradaydı bay steve stüdyodan ayrıldı umarım bugünün canlı yayınını beğenmişsinizdir

sadly it is time to say goodbye parting is  indeed such sweet sorrow but don't worry i'm  

ne yazık ki vedalaşma zamanı geldi ayrılık gerçekten çok tatlı bir acı ama merak etmeyin

back on wednesday recorded of course with one of  my recorded english lessons and then next sunday  

çarşamba günü geri dönüyorum tabii ki kayıtlı İngilizce derslerimden biriyle kayıt yapıyorum ve ardından önümüzdeki pazar günü

i'm back with you live along with mr steve we  will be back together again i hope you will join  

tekrar sizinle birlikte bay steve ile birlikte canlı yayında tekrar birlikte olacağız umarım

us for that thank you for your company  i hope you've enjoyed this live stream  

bunun için bize katılırsınız şirketiniz için teşekkürler umarım bu canlı yayını

for the past two hours and 10 minutes we  have been here together because we are all  

son iki saat 10 dakikadır burada birlikte geçirdiğimiz için beğenmişsinizdir hepimiz

english addicts this is mr duncan saying  thanks for watching see you again soon  

İngiliz bağımlılarıyız, bu Bay Duncan diyor ki izlediğiniz için teşekkürler yakında tekrar görüşürüz   kendinize iyi bakın

take care enjoy the rest of your day and also your  week as well you know what's coming next until the  

günün geri kalanının ve ayrıca  haftanızın tadını çıkarın   bir

next time we are all here together sharing  our love of the beautiful english language

dahaki sefere hep birlikte burada olup sevgimizi paylaşana kadar sırada ne olduğunu biliyorsunuz güzel ingilizce dili şimdilik ta ta

it's time to say

deme zamanı

ta ta for now