Improve Your Grammar / English Addict - 79 - LIVE / Sunday 31st May 2020 / with Mr Duncan in England

mmm here we are again oh yes we are back everyone we are here once again on a

mmm yine buradayız oh evet geri döndük millet yine bir

Sunday I hope you're feeling good today I'm not too bad thank you very much

Pazar günü buradayız umarım bugün kendinizi iyi hissediyorsunuzdur ben çok kötü değilim çok teşekkür ederim

thank you very much for asking I'm okay not too bad at all here we go it is

sorduğunuz için çok teşekkür ederim iyiyim çok da kötü değilim işte başlıyoruz, İngilizcenin

English addict live from the birthplace of English which of course is England

doğum yeri olan İngiltere'den canlı canlı bir İngiliz bağımlısı

hmm so nice hmm oh hello hi there hi everybody this is

hmm çok güzel hmm oh merhaba merhaba millet merhaba ben bu

mr. Duncan in England I'm eating some jelly the other day on our live stream

bay. Duncan İngiltere'de Geçen gün canlı yayınımızda biraz jöle yiyorum

we were talking about unusual English words and one of the words was

alışılmadık İngilizce kelimelerden bahsediyorduk ve kelimelerden biri

gelatinous and there you can see something that is gelatinous it is

jelatinimsiydi ve orada jelatinimsi bir şey görebilirsiniz,

actually jelly flavoured jelly something I was eating a few moments ago just as

aslında jöle aromalı jöle bir şey yiyordum a birkaç dakika önce tam

my live stream was starting so I'm I'm just going to finish my jelly and oh can

canlı yayınım başlarken jölemi bitireceğim ve ah,

you see what else I've got here I've got some custard as well jelly and custard

burada başka nelerim olduğunu görebiliyor musunuz, biraz muhallebim var, ayrıca jöle ve muhallebi

mmm delicious I know what you're thinking mr. Duncan

mmm lezzetli biliyorum ne düşünüyorsunuz bayım Duncan

jelly and custard is for children not for grown-up people I always say if you

jöle ve muhallebi çocuklar içindir yetişkinler için değil her zaman derim eğer

liked it give it a try something sweet something fruity here we are you don't

beğendiyseniz bir deneyin tatlı bir şey meyveli bir şey işte buradayız

need to look anywhere else jelly and custard hmm we often have this as a

başka yere bakmanıza gerek yok jöle ve muhallebi hmm biz bunu genellikle bir

dessert and I have to be honest with you it is absolutely gorgeous really really

tatlı ve sana karşı dürüst olmam lazım kesinlikle muhteşem gerçekten çok

nice

güzel

the only problem is this has been in a fridge and it's very cold so it is

tek sorun bu buzdolabındaydı ve çok soğuk bu yüzden

making my teeth ache just slightly but look at that would you like some jelly

dişlerimi biraz ağrıtıyor ama şuna bak biraz jöle

and ice cream oh sorry jelly and custard of course you

ve buz ister misin krem ah pardon jöle ve muhallebi tabii ki sık sık jöle ve

can have jelly and ice cream as well quite often if you have an operation on

dondurma da yiyebilirsin boğazından ameliyat olursan

your throat if you have your tonsils removed did you know that quite often

bademciklerini aldırırsan sık sık

they will give you jelly and also ice cream or maybe custard after you have

sana jöle ve dondurma vereceklerini biliyor muydun ya da belki

had your tonsils removed in your throat hmm oh my goodness this is so nice I

boğazındaki bademciklerini aldırdıktan sonra muhallebi hmm aman allahım bu çok güzel

wasn't going to eat all of this but to be honest it's so delicious I can't

hepsini yemeyecektim ama doğrusunu söylemek gerekirse çok lezzetli

resist I know I'm going to get complaints mr. Duncan you should not be

dayanamıyorum şikayet alacağımı biliyorum Bay. Duncan

eating during your live stream I couldn't resist I'm very sorry I got

canlı yayın sırasında yemek yememelisin dayanamadım çok üzgünüm

up a little late today and I haven't had any breakfast so this believe it or not

bugün biraz geç kalktım ve hiç kahvaltı yapmadım bu yüzden ister inanın ister inanmayın

this jelly and ice cream sorry jelly and custard I keep saying jelly and ice

bu jöle ve dondurma özür dilerim jöle ve muhallebi Sürekli jöle ve dondurma diyorum

cream it's actually jelly and custard hmm hmm it's delicious

aslında jöle ve muhallebi hmm çok lezzetli jölemin

can you guess what the flavor of my jelly is can you guess what

tadının ne olduğunu tahmin edebilir misin tadının ne olduğunu görebilir misin

the flavour is can you see my jelly is actually shaking and shivering there it

jölem aslında orada titriyor ve titriyor

is jelly something that is gelatinous

jöle bir şey jelatinimsi

it's so nice god I can't believe how much I'm enjoying this I might be

çok güzel allahım bundan ne kadar zevk aldığıma inanamıyorum dürüst olmak

enjoying this more than I should be to be honest because we have lots of other

gerekirse bundan olması gerekenden daha fazla zevk alıyor olabilirim çünkü

things to do today we have a live stream to do I hope you are feeling good today

bugün yapacak çok şeyimiz var canlı yayınımız var umarım siz de yaparsınız bugün kendinizi iyi hissediyorsunuz

hmm for those who are wintering when I'm on you can follow me on YouTube every

hmm ben varken kışlayanlar için beni her

Sunday Wednesday and Friday from 2 p.m. UK time that is when I'm on normally I'm

pazar çarşamba ve cuma saat 14:00'ten itibaren youtube'dan takip edebilirsiniz. İngiltere zamanı, normalde

not eating food but today absolutely gorgeous in certain countries there are

yemek yemiyorum ama bugün kesinlikle harika bazı ülkelerde

people who will pay to watch other people eat food on the Internet maybe

diğer insanların internette yemek yemesini izlemek için para ödeyecek insanlar var belki

that is a little sideline that I could start maybe I could start doing that

bu benim başlayabileceğim küçük bir yan çizgidir belki ben Bunu burada, İngiltere'de yapmaya başlayabilirim,

here in England absolutely gorgeous for those who are wondering who I am my

kim olduğumu merak edenler için kesinlikle harika benim

name is Duncan mr. Duncan is my name talking about the English language is my

adım Duncan Bay. Duncan benim adım İngilizce hakkında konuşmak benim

game so that is what I'm doing right now live on YouTube I hope you've had a good

oyunum yani şu anda YouTube'da canlı olarak yaptığım şey bu. Umarım iyi bir

weekend yes we have made it all the way to the end of the weekend and oh so many

hafta sonu geçirmişsindir evet hafta sonunun sonuna kadar geldik ve oh

things happening in the world unfortunately most of them are not very

dünyada olan pek çok şey ne yazık ki çoğu pek

good however today we are going to talk about some nice things some happy things

iyi değil ancak bugün İngilizce bağımlısı canlı yayınımda bazı güzel şeylerden bazı mutlu şeylerden

some Pleasant things right here on my English addict livestream and yes as I

bazı Hoş şeylerden bahsedeceğiz ve evet

said earlier today is Sunday

daha önce de söylediğim gibi bugün Pazar

mmm my goodness oh it's so nice hmm like I can't get enough of this it is so

mmm benim aman aman çok güzel hmm sanki buna doyamıyorum çok

delicious

lezzetli

oh sorry you caught me licking my bowl they say

oh üzgünüm beni kasemi yalarken yakaladın

that it is bad manners it is very rude to lick the inside of your bowl after

kötü bir davranış olduğunu söylüyorlar sen yemeğini bitirdikten sonra kasenin içini yalamak çok kaba

you finished eating your food however hmm that was so nice

yemek yine de hmm bu çok güzeldi

hello to everyone on the livestream all we have the live chat as well I mustn't

canlı yayında herkese merhaba canlı sohbet bizde de

forget you hello to the live chat hello Vitesse also Mohsen b-trees and a kobe

unutmamalıyım seni canlı sohbete merhaba merhaba Vitesse ayrıca Mohsen b-ağaçları ve bir kobe

sauce san or saw san hello to you as well you are all first on today's

sosu san veya testere san merhaba ayrıca bugünkü canlı yayında hepiniz birincisiniz

live stream congratulations especially to be tests

tebrikler özellikle testler olduğu için söylemek

there is something I want to say I promise that I won't show you my legs

istediğim bir şey var söz veriyorum bugün size bacaklarımı göstermeyeceğim

today apparently a lot of people were offended they said mr. Duncan we can't

görünüşe göre birçok insan gücendi bey dediler. Duncan

believe that you should you would you revealed your legs on your previous live

önceki canlı yayınında bacaklarını açar mıydın buna inanamadık. Kırılanlar

stream I'm sorry about that for those who were offended and I know lots of

için üzgünüm ve

dogs who were in the room became very excited because they thought there was a

odadaki birçok köpeğin orada olduğunu düşündükleri için çok heyecanlandığını biliyorum.

lovely juicy bone for them to chew on unfortunately it was only one of my legs

çiğnemeleri için çok güzel sulu bir kemik ne yazık ki bacaklarımdan sadece biriydi ne yazık ki bu yüzden

sadly so I won't be showing you my legs however later on we might be having a

size bacaklarımı göstermeyeceğim ancak daha

little dance later on I don't know maybe who knows maybe maybe not we will see

sonra biraz dans ediyor olabiliriz bilmiyorum belki kim bilir belki belki Bugünkü canlı yayının

how much energy I have at the end of today's live stream we are talking about

sonunda ne kadar enerjim olduğunu görmeyeceğiz

childhood memories today something that always sticks in my memory something

bugün çocukluk anılarından bahsediyoruz hep hafızamda yer eden bir şey

that I always remember or think about something that I always think when I

hep hatırladığım veya aklıma gelen bir şey

think about my childhood and yes I know there are many things you can think

çocukluğumu düşündüğümde hep düşündüğüm bir şey ve evet, düşünebileceğiniz pek çok şey hakkında düşünebileceğiniz birçok şey olduğunu biliyorum,

about many things that you can consider however one of my favorite moments as a

ancak çocukken en sevdiğim anlardan biri,

child it was always something that I would hear before I saw it so I would

her zaman görmeden önce duyacağım bir şeydi, böylece

hear the thing before I saw it what I'm talking about is something that used to

şeyi görmeden önce duyardım. Bahsettiğim şey,

get me very excited it's the ice-cream van

beni çok heyecanlandıran bir şey, dondurma kamyoneti,

the ice-cream van and that was actually one of the tunes that the ice cream van

dondurma kamyoneti ve bu aslında dondurma kamyonetinin

as it went past by house we actually play and the moment you heard that sound

evin yanından geçerken çaldığımız melodilerden biriydi ve siz o an dondurmacının sesini duydum tabi ki

of the ice cream man or lady of course however I never had an ice cream lady it

ama benim hiç dondurmacım olmadı o

was always an ice cream man ice cream we seem to be talking a lot about sweet

hep dondurmacı dondurmacıydı bugün çok tatlı

food today but it is something that's stuck in my memory and whenever I hear

yemekten bahsediyoruz ama hafızama kazınan bir şey. Ne zaman

an ice-cream van in the distance I always get very excited I always think

uzaktan bir dondurma arabası duysam, her zaman çok heyecanlanırım, her zaman

to myself yeah I would really like an ice cream so that is one of the things

kendi kendime düşünürüm, evet, gerçekten bir dondurma isterdim, yani bu, çocukluğumdan hatırladığım şeylerden biri,

that I remember from my childhood something I remember when I was growing

büyürken hatırladığım bir şey

up whenever I heard that sound I would get very excited and quite often I would

Bu sesi ne zaman duysam çok heyecanlanırdım ve sık sık

run in the house or maybe if I was already in the house I would ask my

evin içinde koşardım ya da belki zaten evde olsaydım anneme sorardım

mother I would say mom mom the ice-cream man is coming can I have an ice cream

anne anne dondurmacı geliyor derdim buz alabilir miyim krema

and my mother would give me 10 pence or maybe 15 pence because way back in my

ve annem bana 10 peni ya da belki 15 peni verirdi çünkü

childhood things were very cheap here in the UK very cheap indeed so 10 pence

çocukluğumda burada Birleşik Krallık'ta her şey çok ucuzdu gerçekten çok ucuzdu, bu yüzden 10 peni

would often buy you an ice cream or maybe an ice lolly or a Popsicle a

size genellikle bir dondurma ya da belki bir buzlu şeker ya da bir Popsicle alırdı. Birleşik Krallık'ta

lot of people call them Popsicle here in the UK we call them ice lollies ice

insanların oranı onlara Popsicle diyor, biz onlara buzlu şeker diyoruz, biz onlara

lollies they are frozen lollipops made of ice quite often they are

buzlu şeker diyoruz, onlar donmuş, buzdan yapılmış lolipoplar, oldukça sık

flavoured talking of flavors my jelly today the jelly I was eating earlier the

aromalıdırlar, tatlardan bahsederken, benim jölem bugün jöle, daha önce yediğim jöle,

flavour was orange orange jelly with vanilla custard oh my goodness if you've

tadı turuncuydu, vanilyalı muhallebi ile portakallı jöle oh aman allahım

never tried it can I say you should because it's gorgeous hello to Anna Coby

hiç denemediysen yapmalısın derim çünkü çok güzel Anna Coby'ye merhaba

hello also to Mustafa hello to you as well nice to see you here as well we are

Mustafa'ya da merhaba sana da merhaba seni burada görmek güzel

live on YouTube for a Sunday it is the end of May we will soon be saying a fond

bir Pazar günü YouTube'da canlı yayındayız bu günün sonu Yakında Mayıs'a sevgi dolu bir veda edeceğiz belki

farewell to May I don't know about you but I think May went by very quickly or

sizi bilmem ama bence Mayıs çok çabuk geçti yoksa

is it just my imagination I'm not sure anyway tomorrow it is the first of June

benim hayal gücüm mü Emin değilim zaten yarın Haziranın ilki

I don't know about you but when June arrives especially here in the UK it

Bilmiyorum senin hakkında ama özellikle burada Birleşik Krallık'ta Haziran geldiğinde,

always feels like summer has really arrived however you don't need me to

her zaman yaz gerçekten gelmiş gibi hissettirir, ancak şu anda

tell you that things are a little weird at the moment in the world things are

işlerin biraz garip olduğunu söylememe gerek yok, dünyada işler

strange of course not everything is going as it should be so a lot of people

garip tabii ki her şey yolunda değil olması gerektiği gibi, pek çok insan

are still staying indoors however here in the UK over the next few days things

hala evlerinde kalıyor ancak burada, Birleşik Krallık'ta önümüzdeki birkaç gün içinde işler

are starting to be relaxed the lockdown rules are slowly being relaxed so next

gevşemeye başlıyor, kilitlenme kuralları yavaş yavaş gevşetiliyor, bu nedenle önümüzdeki

week dentists are going to reopen so next week I have no excuse for not going

hafta diş hekimleri yeniden açılacak, bu yüzden gelecek hafta yok dişçiye gitmemek için bahane

to the dentist because next week the dentist is going to reopen so I have no

çünkü gelecek hafta dişçi yeniden açılacak bu yüzden

reason not to go to the dentist that is one of the things I loved about this

dişçiye gitmemek için hiçbir nedenim yok bu karantinanın sevdiğim yanlarından biri de

lockdown it was the fact that I didn't have to go to the dentist however next

gitmek zorunda olmamamdı dişçiye ancak gelecek

week the dentists are going to reopen I'm not sure how many people will be

hafta diş hekimleri yeniden açılacak Diş hekimlerine kaç kişinin geleceğinden emin değilim

going along to the dentists because there might be a lot of people who are

çünkü biz çıktığımızda

feeling nervous worried or maybe a little afraid as we come out of this

gergin, endişeli veya belki biraz korkmuş hisseden birçok insan olabilir. bu

strange peculiar situation hello to Lena hello also never give up never give up

garip tuhaf durum Lena'ya merhaba merhaba da asla pes etmeyin asla vazgeçmeyin

a very good piece of advice actually hello mm sir

çok iyi bir tavsiye aslında merhaba mm efendim

Hamza nice to see you here as you can see by the way the weather is quite nice

Hamza gördüğünüz gibi sizi burada görmek güzel bu arada hava oldukça güzel

however it is very cloudy today so the clouds are going over and then sometimes

ancak bugün hava çok bulutlu yani bulutlar dağılıyor ve sonra bazen

the Sun will come out as well so it's a very strange day even though it's quite

Güneş de çıkacak, bu yüzden çok garip bir gün, oldukça

warm 24 degrees we have here 24 Celsius here in England at the moment

sıcak olmasına rağmen 24 derece burada, İngiltere'de şu anda 24 Santigrat

Pedro Belmont is here today also we have Luis Mendez two of our moderators here

var Pedro Belmont bugün burada, ayrıca iki Luis Mendez'imiz var. moderatörlerimizden

on the live chat hello Maria also Robin Hakim hello also - you can call me

canlı sohbette merhaba Maria ayrıca Robin Hakim merhaba ayrıca - bana dahi diyebilirsiniz vay

genius wow you are so modest that's all I have to say about that

canına çok mütevazısınız bu konuda söyleyeceklerim bu kadar

hello our tool hello also pal Miro Maria I wish I had my echo Maria I'm saying

merhaba aracımız merhaba ayrıca dostum Miro Maria keşke benim yankım olsaydı Maria I

hello to Maria can I say a big sorry I have to make an apology here can I say

Maria'ya merhaba diyorum büyük bir özür dileyebilir miyim burada bir özür dilemem gerekiyor

sorry to Cristina apparently on Wednesday it was not

Cristina'ya özür dileyebilir miyim görünüşe göre çarşamba günü cuma değildi ve

Friday it was Cristina's birthday and I didn't notice so can I say

Cristina'nın doğum günüydü ve ben fark etmemiştim bu yüzden

Cristina happy belated birthday to you I'm very sorry that I didn't see the

Cristina'ya gecikmiş doğum günün kutlu olsun diyebilir miyim Sana

fact that it was your birthday on Friday so I'm going to say happy birthday now

Cuma günü senin doğum günün olduğu gerçeğini görmediğim için çok üzgünüm bu yüzden doğum günün kutlu olsun diyeceğim şimdi

belated late not on time a little later than it should have been so I should

gecikti zamanında değil olması gerekenden biraz daha geç değil bu yüzden

have said happy birthday on Friday unfortunately I didn't see your message

söylemeliydim Cuma günü doğum günün kutlu olsun maalesef canlı sohbette mesajınızı görmedim,

on the live chat for which I apologise anyway I hope you had a good birthday on

yine de özür dilerim umarım Cuma günü iyi bir doğum günü geçirirsiniz

Friday Quan is here gran Flores it's great to listen to you again on Sunday

Quan burada gran Flores Pazar sabahı buradan sizi tekrar dinlemek harika

in the morning from here in Mexico hello to you and

Meksika sana merhaba ve

thanks for joining me today hello tomorrow

bugün bana katıldığın için teşekkürler merhaba yarın merhaba

hello also Rosa hello also - oh hello - die

ayrıca Rosa da merhaba - oh merhaba - die

bow van hello to you as well I think you are watching in Vietnam a big hi to you

bow van sana da merhaba

and a pika oh wow so many people are here on the live chat nice to see you

burada canlı sohbette bugün sizi burada görmek güzel mayıs

here today as we come towards the end of May oh by the way did you see did you

ayının sonlarına doğru gelirken ah bu arada gördünüz mü

see last night on the television were you watching the rocket take off there

dün gece televizyonda gördünüz mü roketin kalkışını izliyordunuz

was a space rocket taking off yesterday I'm don't I don't know if you saw it but

dün bir uzay roketi kalkıyordu ben Gördünüz mü bilmiyorum ama benim

I was quite interested in it so I sat and watched it so last night the space X

çok ilgimi çekmişti bu yüzden oturup izledim bu yüzden dün gece uzay X

rocket space X have to be careful how you say that because the YouTube

roket uzay X bunu nasıl söylerken dikkatli olmalısınız çünkü YouTube

subtitles will put something else instead spacesex the rocket took off

altyazıları koyacak spacesex yerine başka bir şey roket

successfully wasn't it exciting I don't know about you but I got very excited

başarılı bir şekilde havalandı heyecan verici değil miydi sizi bilmem ama dün gece

watching it to be honest with you also last night mr. Steve and myself we went

de size karşı dürüst olmak gerekirse ben izlerken çok heyecanlandım bayım . Steve ve ben

into the garden and we looked out for the International Space Station in fact

bahçeye gittik ve Uluslararası Uzay İstasyonunu aradık, aslında

I have it on good authority someone has told me that this that the actual Space

sağlam bir bilgim var, birisi bana gerçek Uzay

Station is going to go over my head in a few moments in fact I think it's coming

İstasyonunun birkaç dakika içinde başımın üstünden geçeceğini söyledi, aslında ben sanırım

now here it comes

şimdi geliyor işte geliyor bu

that was close it nearly got me that time it nearly got to me so last night

yakındı neredeyse beni yakalıyordu o zaman neredeyse başıma geliyordu bu yüzden dün gece

we stood in the garden Steve and myself we stood outside and we waited for the

bahçede durduk Steve ve ben dışarıda durduk ve

International Space Station to go over the house and it did very exciting it's

Uluslararası Uzay İstasyonunun evin üzerinden geçmesini bekledik ve o çok heyecan vericiydi

rather amazing to think that there are people up there floating around above as

yukarıda havada süzülen insanlar olduğunu düşünmek oldukça şaşırtıcı çünkü

I must admit very strange indeed hello Richard YouTube did not warn me

itiraf etmeliyim ki çok garip gerçekten merhaba Richard YouTube beni uyarmadı

warn you about what oh I see maybe you mean notify so when you warn

ne hakkında uyardım oh görüyorum belki de haber vermek istiyorsun yani

someone normally a warning is information about something that is

birini uyardığında normalde bir uyarı tehlikeli veya zararlı olan bir şey hakkında bilgidir,

dangerous or harmful so I think what you mean is notification YouTube did not

bu yüzden YouTube'un bana bildirimde bulunmadığını ve

notify me it didn't tell me that your live stream was coming up mr. Duncan so

canlı yayınınızın geleceğini söylemediğini düşünüyorum. Duncan, bu yüzden

we don't normally say warn a warning is normally something that is given

normalde uyar uyarısı demiyoruz, normalde

information that is passed to tell someone about a danger warning warning

birisine bir tehlike uyarısı uyarısı

or maybe some possible punishment that might come your way so I think what you

veya belki de başınıza gelebilecek olası bir ceza hakkında bilgi vermek için iletilen bilgi verilen bir şeydir, bu yüzden

mean is actually YouTube did not notify me it did not notify me it didn't tell

aslında YouTube'un bunu yapmadığını kastettiğinizi düşünüyorum. bana haber verin bana haber vermedi

me that you were coming on today mr. Duncan hello also palmira again also we

bugün geleceğinizi söylemedi bayım. Duncan merhaba ayrıca palmira yine

have Florence hello to Florence and now I think we are caught up we are I think so

Floransa'ya sahibiz Floransa'ya merhaba ve şimdi sanırım kendimizi kaptırdık sanırım

hello to Shakira also Sergio is here it wouldn't be a live stream would it

Shakira'ya da merhaba ayrıca Sergio burada Sergio katılmadan canlı yayın olmaz mıydı?

without Sergio joining in I I have to be honest it

dürüst olmak gerekirse,

wouldn't satoru know hello mr. Duncan and chat

merhaba bayım satoru bilmezdi. Duncan ve sohbet

friends I remember a popsicle that I used to enjoy in my childhood it was our

arkadaşları, çocukluğumda keyif aldığım bir dondurmayı hatırlıyorum, bizim

Co Bellino a popsicle of three colours red white and

Co Bellino'muzdu, kırmızı beyaz ve yeşil olmak üzere üç renkli buzlu şeker

green we had something very similar to that would you like to have a look at

bizde buna çok benzer bir şey vardı, buzlu çubuklardan birine bakmak ister misiniz?

one of the popsicles one of the ice lollies that I used to eat as a child

çocukken yediğim buzlu şekerlerden

here it is ah there it is can you see it I wish in real life I wish that ice

burada ah işte orada görebiliyor musun keşke gerçek hayatta keşke buzlu

lollies was really that science I really do I wish in real life it was that large

şekerler o kadar bilim olsa keşke gerçekten yapsam keşke gerçek hayatta da bu kadar büyük

wouldn't that be amazing can you imagine holding that in your hand and it was

olsa Bunu elinizde tutmayı hayal edebiliyor musunuz ve

that large amazing lovely fantastic so there is something I used to eat as a

o kadar büyük, harika, harika, bu yüzden çocukken yediğim bir şey vardı, o da

child that is the popsicle that I used to eat isn't that amazing it was called

dondurmaydı, o kadar da şaşırtıcı değil, buna

fab fab I will show you a poster there is a poster here with its on ah there we

fab deniyordu fab size bir poster göstereceğim burada bir poster var, üzerinde bir poster var ah işte

go so there you can see an actual poster and this is from the 1970's the very

gidiyoruz, böylece gerçek bir poster görebilirsiniz ve bu 1970'lerden

early 1970's and the reason why I know that is because it is actually in old

1970'lerin başlarına ait ve bunu bilmemin nedeni aslında eski

money so you can see there it says 6d so this particular poster this

para orada görebilirsiniz orada 6d yazıyor yani bu özel poster bu

advertisement comes from before decimalisation before we changed our

reklam ondalık ayırmadan önce

monetary systems in fact this might be from the 1960's it might be from the late

parasal sistemlerimizi değiştirmeden önce geliyor aslında bu 1960'lardan olabilir 1960'ların sonlarından olabilir

1960's this poster so there it is fab fab so that is one of the ice lollies

bu poster yani işte muhteşem fab yani bu dondurmalardan biri

one of the popsicles I used to eat as a child the other one is called zoom zoom

çocukken yediğim buzlu çubuklardan biri diğeri zoom zoom aynı

just like the videoconferencing software yes it's the same thing the same word

video konferans yazılımı gibi evet aynı kelime

zoom so those are two things I used to eat as a child when I was pestering when

zoom aynı yani bunlar eskiden yediğim iki şey çocuk ben rahatsız ederken

I was bothering my mother every time I heard the ice cream van every time the

annemi rahatsız ederken dondurma arabasının sesini her duyduğumda

ice cream van came around the corner

dondurma arabası köşeyi dönünce anne anne

mum mum can I have an ice cream can I have 10 P can I have 10 pence for an ice

dondurma alabilir miyim 10p alabilir miyim bir buz için 10 peni alabilir miyim

cream mum the ice cream man is coming and yes I know there were probably ice

dondurmacı anne dondurmacı geliyor ve evet biliyorum muhtemelen

cream ladies however I never actually saw an ice cream lady I only ever saw

dondurmacı leydiler vardı ama aslında hiç dondurmacı leydi görmedim sadece

ice cream men make of that what you will hello to Celia also must offer three

dondurma yapan erkeklerin bundan yaptığını gördüm Celia'ya merhaba deyin ayrıca üç

days of the week we take two hours of your lessons that means you we learn

gün sunmalısınız Haftada iki saat dersinizi alıyoruz yani siz

English for 12 days of the month and that has become 12 times to 24 hours of

ayın 12 günü İngilizce öğreniyoruz ve bu sizin canlı yayınınızın 12 katı 24 saat oldu ki

your live streaming that is a long time and enough for me thank you very much

bu uzun bir zaman ve benim için yeterli teşekkür ederim çok teşekkür ederim

thank you mr. fat that's very kind of you

efendim. şişman bu çok naziksin

yes I normally do two hours of this three times a week

evet normalde haftada üç kez bundan iki saat yaparım bu

so yes you are right ts is here as well

yüzden evet haklısın ts de burada merhaba

hello also Valentina Noir and we have shaker Adam hello shaker Adam nice to

ayrıca Valentina Noir ve bizde shaker Adam var merhaba shaker Adam

see you here as well Lena is here yes I've started to tell my memory about me

seni de burada görmek güzel Lena burada evet bende kendi anımı anlatmaya başladım

my elder sister my mum we accidentally lost our little dog

ablacığım annem yanlışlıkla küçük köpeğimizi kaybettik

named Dina we cried very hard of course my mother my mother did as well it is it

Dina adındaki çok ağladık tabi ki annem de

is a sad so this is from your childhood is it well I suppose there are bad

ağladı çok üzücü yani bu senin çocukluğundan o iyi sanırım

memories in your childhood years and good memories we will try to keep it

çocukluk yıllarınızda kötü anılar var ve güzel anılar onu mutlu etmeye çalışacağız

happy today there is enough there is enough misery and heartache in the world

bugün yeterince var şu anda dünyada yeterince sefalet ve gönül yarası var artık daha fazla

at the moment I will try not to bring anymore

getirmemeye çalışacağım

and a mr. Duncan have you ever seen the rain coming down on a sunny day well we

ve bir bay. Duncan hiç güneşli bir günde yağmur yağdığını gördünüz mü, Birleşik

get it quite often here in the UK quite often you might find that the sun is

Krallık'ta oldukça sık karşılaşıyoruz, güneşin

shining and the rain is falling at the same time normally you will get a

parladığını ve yağmurun aynı anda yağdığını görebilirsiniz, normalde

rainbow during that period hello - Sergio again Oh Rita I've heard that

bu sırada bir gökkuşağı alırsınız. dönem merhaba - yine Sergio Oh Rita

later there will be passengers who will travel on the rocket you are right so

Daha sonra roketle seyahat edecek yolcular olacağını duydum, haklısın yani

this is something that is now going to be run as a commercial operation so

bu artık ticari bir operasyon olarak yürütülecek bir şey, bu yüzden

yesterday was just a test when you think about it so they have been testing the

dün sadece bir testti, düşündüğün zaman Bununla ilgili yani roketi test ediyorlar

rocket however yesterday it was the first time that people went up in the

ama dün insanlar ilk kez roketle yukarı çıktılar

rocket but in the future there will be passengers who will be paying to go up

ama gelecekte yukarı çıkmak için para ödeyecek yolcular olacak

and also cargo will be carried as well so things will be taken up there into

ve ayrıca kargo da taşınacak yani işler olacak oraya

space such as satellites and also supplies for the International Space

uzaya götürüldü, örneğin uydular ve ayrıca Uluslararası Uzay İstasyonu için malzemeler,

Station so lots of things lots of exciting things I must admit I was I was

pek çok şey, pek çok heyecan verici şey, itiraf etmeliyim ki,

getting rather excited Valentina says that popsicle looks gorgeous yes I must

oldukça heyecanlanmaya başlamıştım Valentina, buzlu şekerin harika göründüğünü söylüyor, evet,

admit one of the things I always remember about my childhood

her zaman yaptığım şeylerden birini kabul etmeliyim. çocukluğumu hatırlayın,

quite often was the food that I ate you can imagine as a child I had a very

sıklıkla yediğim yiyeceklerdi, çocukken hayal edebilirsiniz, çok

sweet tooth and you might say that that hasn't changed at all so what about you

tatlıya düşkündüm ve bunun hiç değişmediğini söyleyebilirsiniz, peki ya siz

when you were little when you were a child

küçükken,

was there some treat was there something nice that you had maybe an ice cream or

çocukken ziyafet mi vardı güzel bir şey mi vardı, belki bir dondurma ya da

a certain chocolate bar something that you enjoyed as a child as you saw at the

belli bir çikolata vardı,

start of today's livestream I was eating and custard something I used to eat as a

bugünün canlı yayınının başında gördüğünüz gibi, çocukken keyif aldığınız bir şey. Çocukken yediğim bir şeyi ve kremayı yiyordum

child and I still eat it now because it's well

ve ben hala yiyoruz çünkü iyi

it's nice to be honest oh I am going on with my story my elder sister and I

güzel dürüst olmak gerekirse oh hikayeme devam ediyorum ablam ve ben küçük köpeğimizi

cried because we thought we had lost our little dog of course my mother tried the

kaybettiğimizi düşündüğümüz için ağladık tabi annem devam etmesi

comforters as we were very upset to be continued

için çok üzüldüğümüz için yorganı denedi

oh I see is this a three-part story so we've had part 1 and part 2 I'm looking

oh anlıyorum bu üç bölümlük bir hikaye yani 1. ve 2. bölümlerimiz var

forward to seeing part 3 of your story Lena thank you very much hello - am L

hikayenizin 3. bölümünü görmek için sabırsızlanıyorum Lena çok teşekkür ederim merhaba - [ __ ] L

hello I'm al al a me a beautiful montage thank you very much

merhaba ben al a ben a güzel montaj çok teşekkür ederim

I think maybe you mean the background maybe you mean the background the

bence belki arka planı kastediyorsun belki arka planı kastediyorsun arkamdaki

landscape behind me yes it's rather nice today we are having a lovely day here in

manzara evet oldukça güzel bugün burada İngiltere'de güzel bir gün geçiriyoruz

England

TWEN new in son says can everybody say hello to me to Anne new in son hello to

İKİLİ yeni oğlum herkes bana Anne'e merhaba diyebilir mi diyor yeni oğlum merhaba

you I believe you are watching in Vietnam hello and welcome satury know

sana sanırım Vietnam'da izliyorsun merhaba ve hoşgeldin satury bil ki o

that popsicle the popsicle that you ate got your lips and tongue colored red

buzlu şeker yediğin buzlu şeker dudaklarını ve dilini kırmızı

white and green oh yes I remember that so if you ever had a popsicle or an ice

beyaz ve yeşil yaptı oh evet bunu hatırlıyorum yani eğer bir buzlu şeker veya buzlu şeker yediyseniz

lolly so that's what we call it here in the UK we say ice lollies but in other

yani biz buna burada Birleşik Krallık'ta buzlu şeker diyoruz ama diğer

countries they might call it an ice popsicle you would always end up with

ülkelerde buna buzlu çubuk diyebilirler, sonunda

the colour around your mouth and also on your tongue as well you would end up

ağzınızın çevresinde ve ayrıca dilinizde de

with a red or maybe a yellow or perhaps blue blue

kırmızı bir renk olur. veya belki sarı veya mavi mavi bir

tongue hello Platina do these ice cream vans still exist ice cream van an ice

dil merhaba Platina bu dondurma kamyonları hala var mı dondurma kamyoneti bir dondurma

cream van shall I show you an ice cream van so this is one of the ice cream vans

kamyoneti size bir dondurma kamyoneti göstereyim mi bu yüzden bu İngiltere'de aldığımız dondurma kamyonetlerinden biri

that we get here in the UK I don't know what's happening today my my little

ben bugün ne olduğunu bilmiyorum benim küçük

mouse keeps disappearing oh there it is down there can you see it so there is a

farem sürekli kayboluyor oh işte aşağıda onu görebiliyor musunuz yani burada Birleşik Krallık'ta

typical ice cream van that you might see here in the UK

görebileceğiniz tipik bir dondurma kamyoneti var

very typical so this is a recent picture of an ice cream van here in the UK and

çok tipik yani bu yeni çekilmiş bir buz resmi İngiltere'de burada kremalı minibüs ve

you can see it is very colourful it has all of the pictures on the side so the

çok renkli olduğunu görebilirsiniz, tüm resimler yan tarafta, böylece

children can order and ask for the ice creams from the ice cream man

çocuklar dondurmacıdan

or ice cream lady even though I never saw I never saw an ice cream lady when I

veya dondurmacıdan dondurma isteyebilir ve hiç görmemiş olmama rağmen dondurmacıdan dondurma isteyebilir. ben çocukken dondurmacı bir bayan gördüm

was a child I never saw it was always ice cream men I went off why why was

hiç görmedim hep dondurmacı erkeklerdi neden

selling ice cream so popular with men I never saw a lady selling ice cream in an

dondurma satmak erkekler arasında bu kadar popülerdi hiç dondurma kamyonetinde dondurma satan bir bayan hiç görmedim

ice cream van ever not even now to be honest with you Tomic says YouTube is

şimdi bile size karşı dürüst olun Tomic, YouTube'un

not so keen on promoting livestreams as they prefer short pre-recorded clips in

canlı yayınları tanıtmaya pek hevesli olmadığını,

order to promote mr. Duncan's channel please give him a thumbs up yes of

çünkü Mr. Duncan'ın kanalı lütfen ona bir başparmak verin evet tabii ki

course please if you want to you can give me a

lütfen istiyorsanız bana güzel bir

lovely like and subscribe oh that would be lovely

like and subscribe why not that's what I say

beğeni atıp abone olabilirsiniz

hello to flower do you have any plans for summer holiday

No is the answer for that question though I

Hayır bu sorunun cevabı ama

don't have any plans for summer holiday mainly because everywhere is closed

yaz tatili için herhangi bir planım yok çünkü her yer kapalı

hotels restaurants all of the places that you might want to visit closed so

oteller restoranlar tüm gezilecek yerler kapalı bu yüzden

it looks as if I will be spending my summer holiday here with you isn't that

yaz tatilimi burada birlikte geçireceğim gibi görünüyor. sen o kadar

nice Satur Reno is here again oh hello also to Fatima hello to Fatima

güzel değilsin Satur Reno yine burada oh merhaba Fatima'ya da merhaba Fatima'ya merhaba

Fatima lies easy oh I like your name very nice Morocco is here we have Waleed

Fatima kolay yatıyor oh adını çok beğendim Fas burada

watching in Morocco near where I live there is an old building an old house

Fas'ta izleyen Waleed var yaşadığım yerin yakınında eski bir bina var eski bir ev

and for many years it has been abandoned it hasn't been lived in however recently

ve uzun yıllar terk edilmiş, içinde oturulmamış, ancak yakın zamanda

it has been renovated it has been made to look good or new renovate so when you

yenilenmiş, iyi görünmesi için yapılmış veya yeni tadilat yapılmış, yani

renovate something it means you make it look better you make it look new you

bir şeyi yenilediğinizde, onu daha iyi görünmesini sağlarsınız, yeni görünmesini sağlarsınız.

make it look more attractive perhaps you renovate something old you

daha çekici görünür belki eski bir şeyi yenilersin

make new you make it appear as if it's brand new however there are some

yeni yaparsın yepyeniymiş gibi gösterirsin ama bazı

interesting words relating to a house or a building that has been abandoned he's

ilginç sözler var terk edilmiş bir ev veya terk edilmiş bir bina ile ilgili o

an interesting word I like this word I thought of this word last night when I

ilginç bir kelime bu kelimeyi beğendim aklıma geldi dün gece

was in bed I don't know why the word is ramshackle isn't that a strange word

yataktayken kelime harap kelime neden bilmiyorum garip bir kelime değil

however it is an English word we use this word in the English language

ama İngilizce bir kelime bu kelimeyi İngilizce

ramshackle try quite often we will use this to describe a building that has

harap deneyin oldukça sık kullanırız bunu bir şeyi tarif etmek için kullanacağız terkedilmiş bir bina

been left abandoned or maybe it is looking as if it's fallen into disrepair

ya da belki de bakıma muhtaç hale gelmiş gibi görünüyor

ramshackle a house that is old maybe falling to pieces maybe the roof is

eski bir evi harap etmek belki parçalara ayrılmak belki çatısı

missing maybe all of the windows have been smashed they are broken ramshackle

eksik belki tüm camları kırılmış kırılmış harap bir evi harap

a ramshackle house an old house that has fallen into disrepair something that

bir evi eski bir ev bakıma muhtaç hale gelen

might also be dangerous may be a house that might fall down we can describe it

tehlikeli de olabilecek bir şey yıkılabilecek bir ev olabilir onu

as rickety rickety again an interesting word a house that is rickety is a house

cılız cılız olarak tanımlayabiliriz yine ilginç bir kelime cılız bir ev

that is in danger of falling down it is in danger of collapsing a rickety house

yıkılma tehlikesi olan bir evdir tehlikededir cılız bir evi çökertmek

something that is rickety moves easily can I just say at the moment in the

cılız bir şey kolayca hareket eder diyebilir miyim şu anda

kitchen here we have a rickety floor in the kitchen I don't know what's happened

mutfakta, burada mutfakta cılız bir zemin var Ne olduğunu bilmiyorum

I think mr. Steve has done something if in doubt blame mr. Steve that's what I

sanırım bay. Steve bir şey yaptı, şüpheniz varsa Bay'ı suçlayın. Steve,

say we have a rickety floor in the kitchen that means when you walk on the

mutfakta cılız bir zeminimiz olduğunu söylüyorum, yani yerde yürürken

floor it moves it moves it is rickety it moves easily so you might describe an

hareket eder, cılızdır, kolayca hareket eder, bu nedenle

old abandoned house maybe the house that is starting to collapse or fall down you

terk edilmiş eski bir evi, belki de çökmeye veya yıkılmaya başlayan evi tarif edebilirsiniz.

might describe as rickety I love that word rickety

cılız olarak tanımlayabilirsiniz,

as you know I like looking at unusual words here's another one shaky-shaky

bildiğiniz gibi cılız kelimesini seviyorum, olağandışı kelimelere bakmayı seviyorum işte bir tane daha sallantılı-sallantılı,

a house that seems unstable something that is shaky it means it is in danger

dengesiz görünen bir ev, sallantılı bir şey, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu anlamına geliyor

of falling down shaky shaky shaky a house that looks as if it is in danger

sanki

of falling down I like this word wobbly wobbly something that is wobbly

düşme tehlikesi var gibi bu kelimeyi seviyorum sallanıyor sallanıyor sallanan bir şey

something that moves easily maybe a house as you walk around the house maybe

kolayca hareket eden bir şey belki bir ev evin içinde dolaşırken belki

the floors move easily you might say the floors are a little bit wobbly something

zeminler kolayca hareket ediyor diyebilirsiniz ki zeminler biraz sallantılı bir şey

that is not straight or even or maybe something that moves as you walk on it

düz değil veya hatta veya belki üzerinde yürüdükçe hareket eden bir şey

it is wobbly wobbly another unusual word an old house might be described as run

sallanıyor başka bir alışılmadık kelime eski bir ev harap olarak tanımlanabilir köhne bir ev

down a run-down house is a house that is old it is falling to pieces it is maybe

eski bir evdir paramparça oluyor olabilir

it's abandoned or derelict it is rundown an old house it has fallen into ruin

terk edilmiş veya sahipsiz yıkık eski bir ev harabeye dönmüş harap durumda

it is run-down you will often see houses maybe houses that are very old

sık sık evler görürsünüz belki çok eski evler

and of course the older a building gets the more care and attention you have to

ve tabii ki bir bina eskidikçe ona daha fazla özen ve dikkat göstermeniz gerekir

give it have you noticed that so the house that we live in here is is over 50

burada yaşadığımız evin 50 yaşın üzerinde olduğunu fark ettim,

years old it's around I think it's around 52 years old so the house I live

sanırım 52 yaşında, yani yaşadığım ev

in is around 52 years old so maybe that is

52 yaşında, belki

not old for some people however this is quite an old house and old buildings

bazı insanlar için eski değil ama bu oldukça eski ev ve eski binalar

normally me need a lot of care and attention it is something you have to do

normalde benim çok fazla bakıma ve ilgiye ihtiyacım var, bu oldukça sık yapmanız gereken bir şey,

quite often if you have an old building or an old house quite often you will

eğer eski bir binanız veya eski bir eviniz varsa, onunla sık sık

have to take extra care of it derelict derelict something that is

ekstra ilgilenmeniz gerekecek sahipsiz sahipsiz sahipsiz bir şey

derelict is rundown it is old it is starting to fall apart

yıkık, eski, yıkılmaya başlıyor, metruk,

it is derelict an old building might be described as derelict it is old worn-out

eski bir bina metruk olarak tanımlanabilir, eski, yıpranmış,

sometimes I feel a little bit derelict to be honest we are going to have a

bazen kendimi biraz sahipsiz hissediyorum, dürüst olmak gerekirse,

little break and then mr. Steve is going to join us yes mr. Steve is here for

biraz ara vereceğiz ve sonra bayım. Steve bize katılacak evet bayım. Steve nerede olduğunu merak edenler için burada

those who are wondering where he is Steve is here and also we will be

Steve burada ve ayrıca

playing the word game later on however we are now going to take a look at one

daha sonra kelime oyunu oynayacağız ama şimdi tam İngilizce derslerimden birine bir göz atacağız,

of my full English lessons a little break for us all to have a refreshing

hepimiz için küçük bir mola serinletici bir

beverage or maybe a little slice of cake it's entirely up to you this is taken

içecek ya da belki küçük bir dilim kek tamamen size kalmış bu

from full English number 36 and then we will be right back with mr. Steve

tam İngilizce 36 numaradan alınmıştır ve sonra hemen Mr. Steve

ahoy-hoy what a strange thing to say at the start of a new lesson well it might

ahoy-hoy yeni bir dersin başında söylenecek ne kadar garip bir şey

seem strange now but did you know that after Alexander Graham Bell invented the

şimdi garip gelebilir ama Alexander Graham Bell'in telefonu icat ettikten sonra

telephone he thought that saying hello when

answering a call would be confusing for the person at the other end of the line

bir aramayı cevaplarken merhaba demenin kişi için kafa karıştırıcı olacağını düşündüğünü biliyor muydunuz? hattın diğer ucunda

so he suggested that people say ahoy-hoy instead that's a fact and you

bu yüzden insanların ahoy-hoy demesini önerdi, bunun yerine bu bir gerçek ve

can put that in your hat hi everyone and welcome to another full english lesson

bunu şapkanıza koyabilirsiniz herkese merhaba ve başka bir tam İngilizce dersine hoş geldiniz

yes we are all here together again to share our love of the English language

evet, hepimiz yine birlikte sevgimizi paylaşmak için buradayız. İngilizce

so without any more hanging on the line let's get on today's full english lesson

yani daha fazla ipe takılmadan bugünün tam İngilizce dersine geçelim,

which will start around about now

yaklaşık şu sıralarda başlayacak olan

a man goes to the doctor he says doctor doctor I feel like a pair of curtains

bir adam doktora gider doktor doktor der Bir çift perde gibi hissediyorum

and the doctor replies Oh pull yourself together

ve doktor cevap verir Oh kendini toparla

there is nothing I enjoy more than having a good laugh if I find something

orda İyi bir kahkaha atmaktan daha çok keyif aldığım hiçbir şey komik bir şey bulursam,

funny then it is hard for me to hide my amusement

o zaman eğlencemi saklamak benim için zor

something funny amuses me the funny thing is amusing they say that laughter

komik bir şey beni eğlendiriyor, komik olan şey eğlencelidir derler ki, kendinizi üzgün

is the best medicine when you are feeling sad and this might very well be

hissettiğinizde kahkaha en iyi ilaçtır ve bu çok kötü olabilir.

true however saying something you find funny can sometimes get you into trouble

doğru olabilir ancak komik bulduğun bir şeyi söylemek bazen başını belaya sokabilir

sometimes making a joke about something can get you into hot water there are

bazen bir şey hakkında şaka yapmak seni zor duruma sokabilir

many words relating to jokes and humor such as comedy which defines anything

şakalar ve mizahla ilgili birçok kelime vardır, örneğin

done for the amusement of others a comedy act will perform something

başkalarını eğlendirmek için yapılan her şeyi tanımlayan komedi gibi. oyun komik bir şey yapacaksa,

funny then there is clowning or clowning around which describes the act of not

etrafta palyaço veya palyaço var, bu da ciddi olmama eylemini açıklıyor

being serious you are playing for Laughs you are

Gülmek için oynuyorsun, bir seyirciyi eğlendirmek için gülünç bir şekilde hareket eden

clowning around a carnival performer who acts in a ludicrous way for the

bir karnaval sanatçısının etrafında soytarılık yapıyorsun,

amusement of an audience is a clown we might describe a person who always acts

palyaço olarak tanımlayabiliriz. her zaman

the fool and never takes anything seriously as a clown he always disrupts

aptalca davranan ve hiçbir şeyi ciddiye almayan bir kişi palyaço olarak her zaman

my lessons by acting the clown in class we wasted a whole day clowning around

derslerimi bozar sınıfta palyaço rolü oynayarak bütün bir günümüzü

with party balloons another word relating to humor is comedian which is a

parti balonlarıyla palyaçoluk yaparak heba ettik.

person who tells amusing stories and jokes for a living then there is a

yaşamak için hikayeler ve şakalar o zaman

comedian which is the term used to describe a female comedian although

bir kadın komedyeni tanımlamak için kullanılan bir terim olan bir komedyen var, ancak

these days the word comedian is often used for both male and female comedy

bu günlerde komedyen kelimesi hem erkek hem de kadın komedi sanatçıları için sıklıkla kullanılıyor.

performers a joke is a story with a humorous ending the funny part of a joke

bir şaka

is called the punchline or tank line it is the climax of a joke or story

can alıcı nokta veya tank cümlesi olarak adlandırılır, bir şakanın veya hikayenin doruk noktasıdır, şaka

another word that can be used to mean joke is gag you tell a gag you stand up

anlamına gelmek için kullanılabilecek başka bir kelime şakadır, bir şaka söylersiniz, ayağa kalkarsınız

and tell ganks a person who stands on a stage to tell jokes is called a stand-up

ve şakalar yapmak için sahnede duran bir kişiye saldırırsınız. stand-up

comedian they perform stand-up comedy their act is called a routine which is a

komedyeni denir stand-up komedisi yaparlar oyunlarına rutin denir ki bu

carefully rehearsed comedy performance I saw one of the funniest comedy routines

dikkatlice prova edilmiş bir komedi performansıdır dün gece gelmiş geçmiş en komik komedi rutinlerinden birini gördüm

ever last night I'm off to the comedy club tonight to see some new routines if

bu gece yeni rutinler görmek için komedi kulübüne gidiyorum eğer

a group of people are performing a short funny play with a humorous story then

bir grup insan komik bir hikaye ile kısa komik bir oyun oynuyorsa,

this is called a sketch if someone is making a joke about a famous person or a

buna skeç denir, eğer birisi ünlü bir kişi veya hükümet gibi iyi bilinen bir kuruluş hakkında şaka yapıyorsa,

well-known organization such as the government then this is called satire

buna hiciv

lampooning spoofing or sending up a well-known celebrity or politician might

taşlama, sahtekarlık veya gönderme denir. Tanınmış bir ünlü veya politikacı

be on the receiving end of a satirical sketch the comedy performers are poking

hicivli bir taslağın alıcı tarafında olabilir komedi sanatçıları

fun at the well-known person to perform a humorous version of something serious

ciddi bir şeyin mizahi bir versiyonunu canlandırmak için tanınmış kişiyle dalga geçiyorlar This Is Spinal Tap

can be described as a spoof the movie This Is Spinal Tap is a spoof of the

filminin parodi olarak tanımlanabilir

rock music industry then there is tongue-in-cheek humor which makes fun of

rock müzik endüstrisinin bir parodisidir, o zaman

something in an ironic or insincere way the thing being watched seems to have a

ironik veya samimiyetsiz bir şekilde bir şeyle alay eden şakacı bir mizah vardır, izlenen şeyin ciddi bir tonu var gibi görünür

serious tone but it is not to be taken seriously it is all done tongue-in-cheek

ama ciddiye alınacak bir şey değildir, hepsi yapılır.

it would be fair to say that a joke which is funny to one person might not

Bir kişiye komik gelen bir şakanın bir

be funny to another it might even be considered by some to be offensive each

başkasına komik gelmeyebileceğini, hatta bazıları tarafından saldırgan olarak kabul edilebileceğini söylemek şaka gibi olur, aynısını duyduğumuzda her

one of us has a slightly different feeling when we hear the same joke being

birimizin biraz farklı duyguları olur. şakanın

performed it all depends on what is being said and who is saying it I can't

yapılması her şey ne söylendiğine ve kimin söylediğine bağlı

believe you find Doug Stanhope funny he is so rude I don't understand why you

dislike Doug Stanhope so much he is hilarious this is what we call our sense

of humor some people will laugh at anything

mizah anlayışımız bazı insanlar her şeye gülerken

whilst others will hardly ever laugh at all it is yet another fascinating piece

diğerleri neredeyse hiç gülmez bu bizi biz yapan insan duygu bulmacasının bir başka büyüleyici parçasıdır

of the human emotion puzzle that makes us all the individuals we are do you

have a good sense of humor what makes you laugh do you know any good jokes

iyi bir mizah anlayışınız var mı sizi güldüren nedir? İyi şakaları bilirsiniz, bu modern çağda

one of the most frustrating part of living in this modern age must be the

yaşamanın en sinir bozucu yanlarından biri,

amount of information we are expected to read and absorb to make matters worse

işleri daha da kötüleştirmek için okumamız ve özümsememiz beklenen bilgi miktarı olmalıdır,

sometimes this information is written in such a confusing way that it becomes

bazen bu bilgiler o kadar kafa karıştırıcı bir şekilde yazılır ki

unintelligible the words used are incomprehensible and perplexing it is

kelimeler anlaşılmaz hale gelir. kullanılanlar anlaşılmaz ve kafa karıştırıcıdır size

hard to grasp what is being explained to you we call this type of information

anlatılanları kavramak zordur biz bu tür bilgilere jargon diyoruz

jargon the word jargon means a specific type of terminology that relates to a

jargon kelimesi belirli bir konuyla ilgili belirli bir terminoloji türü anlamına gelir

certain subject some of the words used in one area of a particular subject can

belirli bir konunun bir alanında kullanılan kelimelerden bazıları

be described as jargon I don't understand this letter I received from

jargon olarak tanımlanabilir Avukatımdan aldığım bu mektubu anlamıyorum

my lawyer it's full of legal jargon don't try to

yasal jargonla dolu

blind me with your science jargon just give it to me straight to follow a list

bilim jargonunuzla beni kör etmeye çalışmayın sadece doğrudan bana verin ve verilen talimatların bir listesini takip edin

of instructions that have been given to you might force you to learn some of the

jargon to master how to operate this device I will need to learn some

bu cihazın nasıl kullanılacağına hakim olmak için sizi bazı jargonları öğrenmeye zorlayabilirsiniz Bazı

computer jargon the jargon being read isn't fully understood it is too

bilgisayar jargonlarını öğrenmem gerekecek okunan jargon tam olarak anlaşılmıyor çok

esoteric it relates to a specialist field

ezoterik bir uzmanlık alanıyla ilgili okunan

the thing being read is an intelligible it is all gobbledygook it makes no sense

şey bir anlaşılır, hepsi saçmalık, anladığınız kadarıyla hiçbir anlamı yok,

as far as you can tell it's just a load of mumbo-jumbo a letter from your lawyer

sadece bir saçmalık yığını, avukatınızdan

or doctor might contain lots of jargon an advanced textbook on a particular

veya doktorunuzdan gelen bir mektup çok fazla jargon içerebilir, belirli bir konudaki ileri düzey bir ders kitabı,

subject might contain lots of confusing jargon the operating instructions of a

çok sayıda kafa karıştırıcı jargon içerebilir, işletim sistemi bir

piece of technology will almost certainly contain lots of lovely

teknolojinin talimatları neredeyse kesinlikle çok güzel

technical jargon we will often ask for the information to be simplified and

teknik jargon içerecektir sık ​​sık bilgilerin basitleştirilmesini ve kolayca anlayabileceğimiz

explained in plain English that we can easily understand just give it to me

sade bir İngilizce ile açıklanmasını isteyeceğiz,

straight without all the jargon some might say that the one good thing about

bazılarının söyleyebileceği tüm jargon olmadan doğrudan bana verin. Jargonun iyi bir yanı,

jargon is that it forces us to learn new things and absorb new information this

bizi yeni şeyler öğrenmeye ve yeni bilgileri özümsemeye zorlamasıdır.

might be true however in this fast-paced age of new

information appearing almost on a daily basis it might be time to lessen the

technical terms cut down on the gobbledygook lay off a confusing

gobbledygook kafa karıştırıcı bir

terminology and ease off the use of jargon please there it was one of my

terminolojiyi bir kenara bırakıp jargon kullanımını kolaylaştırın lütfen işte

full English lessons one of many English lessons that are available on my youtube

tam İngilizce derslerimden biriydi youtube kanalımda bulunan birçok İngilizce dersinden biri

channel

as you can see we are approaching three o'clock here in the UK it is just about

gördüğünüz gibi burada saat üçe yaklaşıyoruz İngiltere saat

to strike three I don't know what time it is where you are because I'm not

üçü vurmak üzere Senin nerede olduğunu bilmiyorum çünkü ben

there you see but it is now three o'clock exactly here in the UK I hope

orada değilim ama şu anda saat tam olarak burada Birleşik Krallık'ta üç. Umarım

you are feeling good on this Sunday here is something to make you feel really

bu Pazar günü kendini iyi hissediyorsundur. işte sana gerçekten iyi hissettirecek bir şey

good it will make you feel warm and fuzzy it will make you swoon it will

seni sıcak ve tüylü hissettirecek bayılmana neden olacak

make you know yes he's back it's it's

evet geri döndü bu

mr. Steve

bay. Steve

hello everybody oh my fans how lovely how lovely to be

herkese merhaba oh hayranlarım burada olmak ne kadar güzel bayım

here mr. Duncan hello to everybody across the worldwide web of English I

. Duncan, dünya çapındaki İngilizce ağında herkese merhaba,

hope you can hear me we didn't do a sound check before we came on mr. Duncan

umarım beni duyabilirsiniz, Mr. Duncan'dı o,

he was he was you are sounding great today lovely dinner I've been reading

bugün harika konuşuyorsun güzel akşam yemeği

the live chat and everyone's getting hungry because it seems that you've been

Canlı sohbeti okuyordum ve herkes acıktı çünkü görünüşe göre

talking about food I wasn't just talking about food Steve I was actually eating

yemek hakkında konuşuyordun Ben sadece yemek hakkında konuşmuyordum Steve Aslında

food you know how much people hate they hate it when I eat during the live

yemek yiyordum sen insanların canlı yayında yemek yememden ne kadar nefret ettiklerini biliyorum

stream however that's exactly what I did at the start of today's live stream what

ama bugün canlı yayının başında ben de öyle yaptım

did you eat I was eating jelly and custard oh yes you made jelly yesterday

siz ne yediniz jöle ve muhallebi yiyordum oh evet dün jöle yaptınız

I did mr. Duncan loves jelly because he's really never really grown up I'm

ben yaptım bayım. Duncan jöleyi seviyor çünkü gerçekten hiç büyümedi Şaka yapıyorum

joking but it is true and I hit there he was he

ama bu doğru ve oraya vurdum dün

was have three different flavors yesterday and he were trying to decide

üç farklı aroması vardı ve

which flavor to make orange strawberry and what was the other one lemon orange

hangi aromanın portakal çileği ve diğer limonun ne olacağına karar vermeye çalışıyordu. portakal

strawberry and lemon and lemon so in the end you went first row orange din or is

çilek ve limon ve limon yani sonunda birinci sıraya gittin portakal din mi yoksa

it a yes well remembered yes I made orange jelly and I was I was eating it

evet iyi hatırladım evet portakallı jöle yaptım ve

at the start of today's livestream I know it it is it rude though is it rude

bugünün canlı yayınının başında yiyordum biliyorum kaba ama Bu kaba

because there are people who actually make a living that their job is sitting

çünkü işlerinin

in front of a web camera eating food and and people then pay them to watch them

bir web kamerasının önünde yemek yiyerek geçimini sağlayan insanlar var ve sonra insanlar onları yemek yerken izlemek için onlara para ödüyor,

eat can you believe it I don't we had a little I wouldn't say argument this

inanabiliyor musunuz? Bu

morning that I accused you as something didn't I mr. Duncan

sabah sizi bir şeyle suçladığımı iddia etmedim mi bayım? Duncan

you were always accusing me I went into the fridge I bought some strawberries

hep beni suçluyordun Buzdolabına girdim dün biraz çilek aldım

yesterday and I went into the fridge this morning because I wanted to put

ve bu sabah mısır gevreğimin üzerine koymak istediğim için buzdolabına girdim

them on my cereal and did I discover they were frozen solid

ve katı halde donmuş olduklarını mı keşfettim

and that's just in the refrigerator so I looked at the dial and our fridge has a

ve bu sadece buzdolabında o yüzden baktım kadranda ve buzdolabımızın bir

tendency if you turn it up too much it freezes everything yes which because

eğilimi var, eğer çok fazla açarsanız her şeyi donduruyor evet, çünkü

it's quite an old fridge so I don't think it's it's that accurate in keeping

oldukça eski bir buzdolabı bu yüzden sıcaklığı tutmanın o kadar doğru olduğunu düşünmüyorum

the temperature I think I think Steve our refrigerator is having an identity

Sanırım buzdolabımız Steve'in sahip olduğunu düşünüyorum bir kimlik

crisis it actually thinks that it's a freezer exactly so do you have fridges

krizi aslında tam olarak dondurucu olduğunu düşünüyor yani düzgün çalışmayan buzdolaplarınız var mı

that don't work properly that sometimes that they freeze things anyway it was

ki bazen bir şeyleri donduruyorlar zaten

turned up to number six I can I thought mr. Duncan I was a bit annoyed because

altı numaraya çıktı diye düşündüm bayım. Duncan biraz sinirlendim çünkü

my strawberries were frozen and you know what happens when you freeze

çileklerim donmuştu ve çilekleri dondurduğunuzda ne olur bilirsiniz, çözüldüklerinde

strawberries there's nothing worse when they defrost they turned to mush yeah so

daha kötü bir şey yoktur onlar lapaya döndüler evet yani

there's nothing worse than frozen strawberries No

donmuş çileklerden daha kötü bir şey yok Hayır bu

so I accused mr. Duncan of turning the dial up so that he could cool down his

yüzden Bay'ı suçladım. Duncan'ın dünkü jölesini soğutmak için kadranı yukarı çevirmesi

jelly yesterday but I think I was incorrect when you go in our fridge you

ama sanırım yanılmışım bizim buzdolabına girdiğinizde

can bang your hand against the dial and accidentally turn it up yes so I think

elinizi kadrana vurup kazara çevirebilirsiniz evet bu yüzden bence

that's what happened well let's say I think that's what happened I think

öyle oldu iyi diyelim Sanırım olan buydu bence

because we did we did shopping yesterday we didn't do a supermarket shop normally

çünkü dün alışveriş yaptık çünkü bir süpermarkette alışveriş yapmadık normalde

we have one delivered but it's a moment you can't get one because people are

teslim edilen bir tane var ama o an bir tane alamıyorsunuz çünkü insanlar

still panic buying and buying things off off the internet so it's very hard to

hala paniğe kapılıp internetten bir şeyler alıyorlar. bu yüzden

get shopping delivered to your house however so we went into town and we

alışverişin evinize teslim edilmesi çok zor ancak bu yüzden şehre gittik ve

bought some food and then we we put some food in the refrigerator so I think as

biraz yiyecek aldık ve sonra buzdolabına biraz yiyecek koyduk, bu yüzden

Steve was putting some food in the refrigerator

Steve buzdolabına biraz yiyecek koyarken

I think his hand must have caught the little dial so it went from five to six

sanırım eli gitmiş olmalı küçük kadranı yakaladım, bu yüzden beşten altıya gitti,

four and a half I normally keep it on so I think that's that's that's what

dört buçuk Normalde açık tutuyorum, bu yüzden sanırım asıl mesele bu,

actually haven't I let me apologize to mr. Duncan publicly for upsetting him

aslında Bay'dan özür dilememe izin vermedim . Duncan bu sabah herkesin önünde onu üzdüğü için

this morning Wow but yeah I need to go back in time to see exactly what

Vay canına ama evet tam olarak ne olduğunu görmek için zamanda geriye gitmem gerekiyor

happened I think I'll put tape over the dial so that we can't accidentally

Sanırım kadranı bantla kapatacağım böylece yanlışlıkla

turn it up I still can't believe you just apologized to me mr. Duncan's got

sesini açmayacağız Hala sana inanamıyorum benden özür diledi bay Duncan

my let's move on mr. Duncan's got lots of Gorilla Tape everywhere so I think

benim hadi devam edelim Bay. Duncan'ın her yerinde bir sürü Gorilla Bandı var, bu yüzden sanırım

I'll seal up the cover the dial inside there it is in a stupid place it's right

kapağı kapatacağım, içindeki düğme aptalca bir yerde, tam

by the top shelf as you go in so it's very easy to to move it anyway Belarus

üst rafın yanında, bu yüzden onu taşımak zaten çok kolay, Belarus

is cooking chicken and potatoes in the oven I notice oh my goodness and Ts was

tavuk pişiriyor ve fırında patates fark ettim aman tanrım ve Ts

getting very hungry and I think I am chicken and potatoes that sounds like an

çok acıkıyordu ve bence ben tavuk ve patates

ideal combination roast potatoes any potatoes we've been consuming large

ideal bir kombinasyon gibi geliyor kızarmış patates herhangi bir patates

amounts of potatoes during the lockdown we don't normally eat many potatoes

tecrit sırasında çok miktarda patates tüketmiyoruz. normalde çok fazla patates yeriz

because we can't be bothered to buy them and peel them which is a bit lazy but

çünkü onları alıp soymaya zahmet edemeyiz ki bu biraz tembellik ama çok

we've been eating a huge amount and mr. Duncan loves potatoes and I've been

fazla miktarda yiyoruz ve bay. Duncan patatesleri sever ve ben bir

cooking lots of them and mashing them and I think we'll turn into butter into

sürü patates pişirip eziyorum ve sanırım

a potato soon because we've been eating so many potatoes other thing is if you

yakında tereyağına patatese dönüşeceğiz çünkü çok fazla patates yiyoruz, diğer bir şey de

eat too many potatoes you your shape becomes very similar to a potato

çok fazla patates yerseniz şekliniz olur. patatese çok benziyor,

he's my Gorilla Tape by the way this is the tape this is great stuff I use so

o benim Gorilla Kasedim, bu arada bu kaset bu harika bir şey

much of this when I'm putting my set together or if I'm building something

Setimi bir araya getirirken veya

out here for my livestream I actually use Gorilla Tape this is amazing stuff

burada canlı yayınım için bir şey inşa ediyorsam, gerçekten Gorilla kullanıyorum Bant, bu harika bir şey,

you can actually build anything with this so this is a product I'm not

bununla gerçekten her şeyi inşa edebilirsiniz, bu yüzden bu bir ürün,

advertising this but this is something that's very useful for someone in my

bunun reklamını yapmıyorum ama bu, benim iş kolumdaki biri için çok yararlı bir şey, bu

line of work so I quite often have to build sets or scenery or maybe I have to

yüzden sık sık setler veya dekor yapmak zorunda kalıyorum ya da belki ben

secure something so this is great for building things and it is so strong on

bir şeyi sabitlemek zorunda bu yüzden bu, bir şeyler inşa etmek için harika ve bir tarafı o kadar güçlü ki

one side it is sticky sticky Palmyra says frozen strawberries

yapışkan yapışkan Palmyra, donmuş çileklerin

should be put in a glass of champagne well we've got a bottle of cava we

bir bardak şampanyaya konması gerektiğini söylüyor, peki bir şişe kavamız var

haven't got champagne that's not champagne cava is like cheap

şampanyamız yok bu şampanya değil cava ucuz

champagne and it's bubbly and fizzy and it looks like champagne but it's not

şampanya gibi ve kabarcıklı ve gazlı ve şampanya gibi görünüyor ama değil

I remember once going to a party many years ago I've got friends in Birmingham

yıllar önce bir partiye gittiğimi hatırlıyorum Birmingham'da arkadaşlarım var

and they said invited me to a party and they said bring bring some champagne

ve beni bir partiye davet ettiler ve getir dediler şimdi yanında biraz şampanya getir o zamanlar

with you now I hadn't got much money at the time so I thought I'm not buying I'm

çok param yoktu bu yüzden satın almayacağımı düşündüm

not spending 25 pounds on a bottle of champagne I thought they don't really

bir şişe şampanyaya 25 pound harcamıyorum gerçekten

mean champagne so I took a bottle of cava and they made me go out and buy a

şampanya demek istemediklerini düşündüm bu yüzden bir şişe aldım cava ve beni dışarı çıkıp bir şişe şampanya almaya zorladılar,

bottle of champagne well I think so yes if you can't turn up

evet, eğer

at someone's house with with a fake champagne I'll put it this way carve is

birinin evine sahte bir şampanyayla gelemezsen, bu şekilde koyarım, bölmek

about seven pounds a bottle 10 euros something like that and champagnes

yaklaşık yedi sterlin bir şişe 10 avro böyle bir şey ve şampanyalar

probably 30 euros a bottle so you can see why I went for the cheap alternative

muhtemelen şişesi 30 avro, böylece neden ucuz alternatifi seçtiğimi anlayabilirsiniz,

then I say hello to iñaki hello in our key in our key says it is my first time

sonra anahtarımızda iñaki'ye merhaba diyorum, anahtarımızda merhaba, canlı yayınınıza ilk kez geliyorum,

on your live stream so can I welcome you in our key and give you a round of

bu yüzden sizi ağırlayabilir miyim? anahtarımızı ve size bir alkış verelim,

applause

let's hope we don't disappoint you do you think it's worthwhile coming back

umarız sizi hayal kırıklığına uğratmayız, başka bir gün geri gelmenin faydalı olduğunu düşünüyor musunuz, evet

another day yes I I hope so don't forget you can give me a like as well a nice

umarım bu yüzden unutmayın, bana bir beğeni ve güzel bir

thumb as well to show your appreciation I am here three times a week and

başparmak da verebilirsiniz. takdir Haftada üç kez buradayım ve

everything I do I do it for you for free it's all free Pedro is eating a lot of

yaptığım her şeyi sizin için ücretsiz yapıyorum hepsi ücretsiz Pedro bir sürü

sweet potatoes we love sweet potatoes don't we mr. we do I absolutely love

tatlı patates yiyor biz tatlı patatesleri severiz değil mi bayım.

sweet potatoes and whenever we cook potatoes we normally cook half sweet

tatlı patatesleri kesinlikle seviyoruz ve ne zaman patates pişirsek normalde yarısı tatlı

potatoes and half white potato yes we mix them together sometimes and then

patates ve yarısı beyaz patates pişiririz evet onları bazen karıştırırız ve sonra

mash them up so that it turns a nice sort of orange color you have orange

güzel bir portakal rengine dönüşmesi için ezeriz, portakal

potato and they say they do say that sweet potatoes are nutritionally they've

patatesiniz olur ve derler ki tatlı patateslerin besleyici olduğunu söylüyorlar,

got a very high nutrition nutritional value hmm because they've got vitamin C

çok yüksek bir besin değeri var hmm çünkü patates gibi C vitamini var

like potatoes but they've got vitamin A like carrots so it's a bit like

ama havuç gibi A vitamini var, bu biraz

combining a white potato with a carrot hmm so you get two vitamins in one with

beyaz patatesi havuçla birleştirmek gibi. yani bir tatlı patatesle iki vitamini bir arada alıyorsunuz, tadı

a sweet potato it's so taste delicious is that then is that the beta carotene

çok lezzetli, o zaman beta karoten

then yes that's what gives them the red color orange color yes so I believe so

o zaman evet bu onlara kırmızı rengi veren turuncu renk evet bu yüzden inanıyorum yani

what have you been doing today a mr. Duncan

bugün ne yaptınız bayım. Duncan

we've been talking about childhood memories one of my most savored and

çocukluk anılarından bahsediyoruz en sevdiğim ve

often remembered childhood memories these are the good ones are they they

sıklıkla hatırladığım çocukluk anılarımdan biri bunlar iyi olanlar onlar öyleler

are I always remember Steve I would get very

Steve her zaman hatırlıyorum çok

excited something is going to go across the screen sadly you won't be able to

heyecanlanırdım ekranda bir şey geçecek ne yazık ki sen olmayacaksın

see it Steve but you might be able to hear it it's the ice cream van

görebilirsin Steve ama sen de duyabilirsin bu dondurma kamyonu dondurma fanını

every child gets excited when they hear the ice-cream fan Oh mum mum the

duyunca her çocuk heyecanlanır Ah anne anne

ice-cream man is coming but can I have ten pence I want to go in buy some

dondurmacı geliyor ama on peni alabilir miyim istiyorum git biraz

icecream Platina says I make ice cream with frozen

dondurma al Platina donmuş ahududu ile dondurma yaptığımı söylüyor

raspberries Greek yogurt and honey that sounds nice well coming round to your

Yunan yoğurdu ve kulağa hoş gelen bal

house later that sounds that sounds like something that Steve would really

Daha sonra evinize gelmek Steve'in gerçekten takdir edeceği bir şeye benziyor

appreciate I think so Oh Italian Prosecco says Valentina yes I have tried

sanırım öyle Ah İtalyan Prosecco Valentina evet var diyor

that at a party I've been offered it it is very nice

bunu bir partide denedim bana çok güzel

personally champagne I never see what the fuss is all about

kişisel olarak şampanya teklif edildi bu yaygaranın ne olduğunu hiç anlamadım hayır demek istediğim

no I mean it's nice but I always think it's overpriced for what it for what it

güzel ama her zaman ne olduğu için pahalı olduğunu düşünüyorum

is yeah well it's it when you think about it it

evet peki sen ne zaman öyle bir düşünün,

has a certain exclusiveness it is exclusive it is something that when you

belli bir ayrıcalığı var, münhasırdır,

have it you feel special maybe it's the same thing as having caviar so if you

içtiğinizde kendinizi özel hissedersiniz, belki havyar yemekle aynı şeydir, yani

have caviar and champagne maybe you are having a very special day or maybe a

havyar ve şampanya yerseniz belki çok özel bir gün veya belki de

special celebration so quite often that's the reason why people have

özel bir kutlama yaşıyorsunuz demektir. Çoğu zaman insanların şampanya içmesinin nedeni budur

champagne I suppose because it makes the occasion extra-special yes it seems like

sanırım bu olayı ekstra özel kıldığından evet şampanyanız varsa

you're at a high-class event if you've got champagne because you know it's

birinci sınıf bir etkinliktesiniz gibi görünüyor çünkü pahalı olduğunu biliyorsunuz bu

expensive so therefore if the champagne it makes you feel special

yüzden eğer şampanya şampanya kendini özel hissettiriyor

although I think if somebody served me I'm not my palate as they say my palate

ama biri bana hizmet etse benim damak tadım olmadığını düşünürüm damak tadım öyle

is not I wouldn't say is that very sophisticated obviously so I like fair

değil demezdim açıkçası bu çok sofistike yani ben adil severim

the ordinary plain food I couldn't tell the difference between an expensive

sıradan sade yemekleri aradaki farkı anlayamadım pahalı bir

champagne or a cheap one I probably couldn't tell the difference between

şampanya ya da ucuz bir şampanya, dürüst

a decent carver and champagne to be quite honest but then you know that

olmak gerekirse, muhtemelen iyi bir oymacı ile şampanya arasındaki farkı anlayamadım ama o zaman biliyorsun,

maybe I'm just not very sophisticated well maybe if you read the label on the

belki ben çok sofistike değilim, belki şişenin üzerindeki etiketi okursan

bottle yes but if you're served it and you don't

evet ama eğer sana servis edilirse ve

well wine I can tell the difference between cheap wine and expensive wine

iyi şarap içmiyorsan, ucuz şarapla pahalı şarap arasındaki farkı anlayabilirim

but I can never tell the difference between cheap champagne or cava and

ama asla ucuz şampanya veya kava ile

champagne itself so maybe maybe my palate as they say your ability to

şampanyanın kendisi arasındaki farkı söyleyemem, bu yüzden belki de dedikleri gibi benim damak tadım yeteneğin

discern flavors yes is not is not very sophisticated yet well I always think

tatları ayırt et evet çok sofistike değil ama yine de iyi bence her zaman bildiğini

you you know you always know when champagne is being served just by the

biliyorsun şampanyanın bulunduğun çevre tarafından servis edildiğini her zaman bildiğini bu

surroundings that you are in so I always feel that you don't actually need to be

yüzden her zaman sana şampanyanın aslında söylenmesine gerek olmadığını hissediyorum servis ediliyor

told that champagne is being served because you you kind of know it is

çünkü biliyorsunuz bunun

because of the surroundings we did didn't we did we have some champagne

çevreden kaynaklandığını yapmadık yapmadık mı geçen sene kuyuya gittiğimizde biraz şampanya içtik

last year when we went to well when we were in Paris we had some champagne

Paris'teyken biraz şampanya içtik

isn't what he did we were on that lovely river river boat excursion oh that was

onun yaptığı şey değil biz ondaydık o güzel nehir nehri tekne gezisi oh bu

delicious and then the nicest red wine I've ever

çok lezzetliydi ve sonra hayatımda tattığım en güzel kırmızı şarap

tasted in my life nice bit of Burgundy don't seem to be able to get it here I

güzel Burgundy parçası onu burada alamayacak gibi görünüyor

mean any wine you get served in France always seems to taste nice what even the

yani Fransa'da servis edilen herhangi bir şarap her zaman öyle görünüyor güzel tatmak ne

cheapest wine in France to taste nice but here you've got to spend a lot of

Fransa'daki en ucuz şarabın bile tadı güzel ama burada

money to get a decent bottle of wine yes I think so

düzgün bir şişe şarap almak için çok para harcamanız gerekiyor evet bence de

ts says if you consume a large quantity of sweet potatoes then your body will

öyle diyor eğer çok miktarda tatlı patates tüketirseniz o zaman vücudunuz

produce a large amount of gas which probably explains a lot of things yes

büyük miktarda gaz üretecek, bu muhtemelen pek çok şeyi açıklıyor evet, bugün geç

was it wasn't the reason why you were late today didn't you say that to me you

kalmanızın sebebi bu değildi, bunu bana

said because because we did notice you were a little bit late so we were

söylemediniz mi, çünkü biraz geç kaldığınızı fark ettiğimiz için söylediniz, bu yüzden biz

wondering what it was and I thought maybe it perhaps it was connected to I

ne olduğunu merak ediyordum ve düşündüm de belki bununla bağlantılıdır

don't know your recent consumption of potatoes or maybe last night's curry we

bilmiyorum son zamanlarda patates tüketiminiz veya belki dün geceki köri

did have a curry last night I'll say no more but I'll just say that

dün gece köri yedik başka bir şey söylemeyeceğim ama sadece şunu söyleyeceğim bu arada

it's no longer with me by the way we were having a story told earlier Lina

artık benimle değil, daha önce anlatılan bir hikayemiz vardı Lina

was telling us a story about the time his dog went missing so the dog

bize köpeğinin kaybolduğu ve köpeğin kaybolduğu zaman hakkında bir hikaye anlatıyordu,

disappeared the whole family was concerned and I was getting a little

bütün aile endişeliydi ve ben biraz

worried because I thought maybe this this was a sad story however the story

endişelenmeye başlamıştım çünkü belki de bu buydu üzücü bir hikayeydi ama hikayenin

does have it does have a happy ending because apparently the dog was on the

mutlu bir sonu var çünkü görünüşe göre köpek

sofa all the time what so they were outside getting upset because they

her zaman kanepedeydi ne yani onlar dışarıda üzülüyorlardı çünkü

thought the dog had disappeared but the dog was actually on the sofa all the

köpeğin ortadan kaybolduğunu düşündüler ama köpek aslında her zaman kanepedeydi.

time what it was just asleep so nobody could tell no one was aware that the dog

zaman ne sadece uyuyordu ki kimse kimsenin köpeğin

was actually there unfortunately at least it was a happy ending yes I like a

aslında orada olduğunun farkında olmadığını söyleyemedi ne yazık ki en azından mutlu bir sondu evet ben

happy ending I don't know about you Steve that I love a happy ending

mutlu sonları severim seni bilmem Steve mutlu sonları severim

there are Carver's of quality says cap devi - that is true

orada Carver'ın kalitesi cap devi diyor - bu doğru Katalonya'daki iklim nedeniyle

not all grape in France have much quality due to the climate in Catalonia

Fransa'daki tüm üzümlerin çok kaliteli olmadığı doğru

we've got good Carver yes I mean now they are because you can only call

Carver'ımız iyi

something champagne if it's comes from France yeah believe well the actual

peki gerçek

region that's it so it's illegal to market something that's like champagne

bölge bu, bu yüzden şampanya gibi bir şeyi pazarlamak yasa dışı

but call it champagne unless it comes from that region of France so Carver of

ama buna şampanya deyin, şayet bu Fransa'nın o bölgesinden gelmiyorsa, bu yüzden Carver

course you can get very good quality Carver's and they're essentially the

elbette çok kaliteli Carver's alabilirsiniz ve onlar aslında

same thing I mean we make champagne here from from grapes and lots of other

bizim yaptığımızla aynı şey. burada üzümlerden ve diğer birçok

countries do as well Catalonia for example so it's just as good but of

ülkeden elde edilen şampanya, örneğin Katalonya kadar iyi, bu yüzden aynı derecede iyi ama

course if it's got the name champagne you can rack up the price and probably

tabii ki şampanya adı varsa, fiyatı yükseltebilir ve

charge double what you would for probably a carver which tastes exactly

muhtemelen tadı tam olarak olan bir oymacı için alacağınızın iki katını alabilirsiniz.

the same and is the same quality hmm

aynı ve aynı kalitede hmm

but some people still have that shall I say the word snobbishness yes so unless

ama bazı insanlar hala buna sahip züppelik kelimesini söylemeli miyim evet yani

it says champagne they won't drink it and I've got friends like that in

şampanya demiyorsa onu içmezler ve benim Birmingham'da böyle arkadaşlarım var

Birmingham or I used to let's just say we're not friends anymore but it wasn't

ya da eskiden sadece biz diyelim artık arkadaş değiliz ama

because of the champagne it was some us you weren't you weren't beating each

şampanya yüzünden değildi bu bazı bizdik siz değildiniz

other up with champagne bottles I hope it came close hello to real horror

birbirinizi şampanya şişeleriyle dövmüyordunuz umarım yakın gelmiştir gerçek korku

stories hello real horror stories nice to see you here I'm very intrigued by

hikayelerine merhaba merhaba gerçek korku hikayeleri görmek güzel buradasın adın ilgimi çok çekti

your name Steve we got very excited last night didn't we did we oh yes it's been

Steve dün gece çok heyecanlandık değil mi biz

a long time it's been a while since we got excited about anything but certainly

right since I got excited yes we watched the launch of the space X rocket yes you

uzay X roketinin fırlatılması evet Steve'i

have to be careful how you say that you see Steve because unfortunately on

nasıl gördüğünüzü söylerken dikkatli olmalısınız çünkü ne yazık ki

YouTube subtitles it comes up his space sexy

YouTube altyazılarında onun uzayı seksi geliyor bu yüzden

so I say space X just so we're you're sure because unfortunately they are

uzay X diyorum ki emin olun çünkü ne yazık ki onlar

YouTube subtitle space X I did I don't know what I don't know what YouTube

YouTube altyazı alanı X Yaptım Neyi bilmiyorum YouTube'un neden

thinks we are talking about but you don't want to get banned or blocked mr.

bahsettiğimizi düşündüğünü bilmiyorum ama yasaklanmak veya engellenmek istemezsiniz bayım.

dinkler saying something anyway fortunately there are people doing much

dinkler bir şeyler söylüyor neyse ki

worse things on YouTube I don't know if you've heard but there is a youtube star

youtube'da çok daha kötü şeyler yapanlar var bilmiyorum duydunuz mu ama youtube yıldızı var youtube'da

I always used the word star with inverted commas on YouTube no one is

hep yıldız kelimesini tırnak içinde kullandım

really a star on YouTube no one but I think it's just sometimes people are

youtube'da kimse gerçekten star değil hayır bir ama bence bu sadece bazen insanlar

slightly more popular than other people for example I am NOT a youtube star I

diğer insanlardan biraz daha popüler oluyor örneğin ben bir youtube yıldızı DEĞİLİM

don't think so however there is one YouTube star who

Sanmıyorum ama bugün başını çok belaya sokan bir YouTube yıldızı var

has got into a lot of trouble today I won't say why but he is in deep hot

nedenini söylemeyeceğim ama Amerika Birleşik Devletleri'nde meydana gelen

water over a certain situation that's taking place in the United States yes

belirli bir durum yüzünden derin bir tartışma içinde evet

I see right yes that's why you've always got to be careful what you say on

doğru anlıyorum evet bu yüzden YouTube'da söylediklerinize her zaman dikkat etmelisiniz

YouTube and do and do know right well have you learned anything deep and

ve doğru yapın ve doğru yapın, derin bir şey öğrendiniz mi?

meaningful during the lockdown asks flower Espoir I have learnt that

Karantina sırasında çiçek Espoir'e sorar ve anlamlı

spending large amounts of time with mr. Steve can sometimes be a little bit

Bay ile çok fazla zaman geçirdiğimi öğrendim. Steve bazen biraz

annoying and by vice-versa oh I thirsty don't converse so the other

sinir bozucu olabilir ve tam tersi oh ben susadım konuşma yani tam tersi o yüzden

way round it so my rang so you feel the same way well actually I haven't really

çaldım böylece sen de aynı şekilde iyi hissedeceksin aslında gerçekten yapmadım hayır

no I haven't because we do tolerate each other's company yes quite well and you

yapmadım çünkü biz yapıyoruz birbirinizin arkadaşlığına evet gayet iyi tahammül ediyorsunuz ve

have been busy this week would you like to see mr. sis what this is what Steve

bu hafta meşgulsünüz bay beyi görmek ister misiniz? abla bu ne Steve'in ne

has been being Tamara has been asking about my renovation work thank you

olduğu Tamara benim yenileme işimi soruyor teşekkür ederim

tomorrow yes I was just about to talk about it so here it is I'm exhausted

yarın evet ben de tam bunun hakkında konuşmak üzereydim bu yüzden yoruldum işte

here is what Steve has been doing this week he's been busy working hard laying

Steve bu hafta ne yapıyor o çalışmakla meşgul sert

concrete slaps so there you can see him busily working away and this is what it

beton tokatlar atıyor, böylece orada onu meşgul bir şekilde çalışırken görebilirsiniz ve

looks like now he's almost almost finished almost but now you can see that

şimdi neredeyse bitmiş gibi görünüyor ama şimdi

the whole area is nice and open and we can do all sorts of things lots of

tüm alanın güzel ve açık olduğunu ve her türlü şeyi yapabileceğimizi görebilirsiniz.

activities can take place in that area and you can also see there is a little

o alanda yer alabilir ve ayrıca küçük bir boşluk olduğunu da görebilirsiniz,

space that is the little space that mr. Steve still has to do so he hasn't

bu bay'ın küçük alanıdır. Steve'in hala yapması gerekiyor, bu yüzden

finished everything he still has a little bit of space to go but you you

her şeyi bitirmedi, hala gidecek biraz yeri var ama sen

are nearly there aren't you Steve it's very hard work I could never be a

neredeysen oradasın değil mi Steve bu çok zor bir iş Asla

laborer I'm developing huge muscles mr. Duncan from carrying all those heavy

işçi olamam Kocaman kaslar geliştiriyorum bayım . Duncan'ın tüm o ağır

slabs around and digging and having to pummel all the soil down

levhaları etrafta taşımasından ve kazmaktan ve tüm toprağı yumruklamak zorunda kalmasından,

so yes um regular viewers will know and may well have seen videos that we used

yani evet um düzenli izleyiciler bahçenin o kısmında güllerin olduğu videoları bilecek ve pekala görmüş olabilirler,

to have roses in that part of the garden that's it and the previous owner had dug

orası orası ve önceki sahibi

up the patio space taken away lots of the slabs mm-hmm and put roses in the

veranda alanını kazdım bir sürü levhayı aldım mm-hmm ve güllerin içine güller koydum

roses looked nice but it the whole thing looked a bit of a mess it was crude it

güzel görünüyordu ama her şey biraz dağınık görünüyordu hamdı

was crude I mean it just looked like half taking up some slabs and putting

hamdı Yani demek istediğim bazı levhaları yarısı alıyormuş gibi görünüyordu ve

some roses it just was a mess I just hoped the previous owners of this house

biraz gül koymak tam bir karmaşaydı Sadece bu evin önceki sahiplerinin

are not watching I doubt it I doubt it and so from the last few years I knew it

izlemiyor olmasını umdum Bundan şüpheliyim bundan şüpheliyim ve bu yüzden son birkaç yıldan beri bunun

would take a long time and it would be a lot of effort and I didn't want to pay

uzun zaman alacağını ve çok çaba gerektireceğini biliyordum ve birine ödeme yapmak istemedim,

somebody in fact we had a quote to have that whole patio area read relayed hmm

aslında tüm veranda alanının okunması için bir teklifimiz vardı, hmm

mr. Duncan and I nearly collapsed when I had the quote so that's the reason why

bay. Alıntıyı aldığımda Duncan ve ben neredeyse bayılıyorduk, bu yüzden

we're doing it ourselves it was going to cost 10,000 pounds to

bunu kendimiz yapmamızın nedeni bu, hepsini 10,000 pound'a devretmek

have it all relayed 10,000 pounds which is I don't know 12,000 euros something

10,000 pound'a mal olacaktı ki bu, bilmiyorum 12,000 euro

like that it's a lot of money so I thought there's no way because there was

gibi bir şey çok fazla Bu yüzden hiçbir yolu olmadığını düşündüm çünkü

nothing wrong with the slabs and I found the previous owner had kept all the old

levhalarda yanlış bir şey yoktu ve önceki sahibinin aldıkları tüm eski levhaları sakladığını gördüm,

slabs that they've taken up they were all dotted around the garden so I

hepsi bahçenin etrafında noktalıydı, bu yüzden

counted up the number of slabs that I needed which was I think it was 23 24

levhaların sayısını saydım. İhtiyacım olan buydu sanırım 23 24

something like that okay and I found 25 slabs all around the garden in various

böyle bir şey tamam ve bahçenin her yerinde çeşitli

places so I knew I'd got them but of course what happened mr. Duncan is that

yerlerde 25 levha buldum, bu yüzden onları aldığımı biliyordum ama tabii ki ne oldu bay. Duncan,

they're quite fragile things aren't they they are very fragile and I broke two of

oldukça kırılgan şeyler, değil mi, çok kırılganlar ve ben ikisini kırdım, bu

them so I was - I was I was one short so I've had to find another one which is a

yüzden - ben bir eksiktim, bu yüzden biraz daha küçük ve onu gizleyen başka bir tane bulmam gerekti. öyle

bit smaller and disguising it so that it doesn't show but yes I'm doing it myself

görünmesin diye ama evet kendim yapıyorum

and save you myself 10,000 pounds which are in

ve sizi kendim kurtarıyorum 10.000 pound ki bu da

I hadn't got 10,000 pounds hanging around no well we're just poor we were

ortalıkta dolaşan 10.000 poundum yoktu hayır sadece fakiriz

burly but where is poor as Church mice we've gotten we haven't got two pennies

iri yarıydık ama kilise fareleri kadar fakir nerede aldık iki kuruşumuz yok

to rub together two penny not two pennies two pennies with all of our

birbirine sürtünecek iki kuruş değil iki kuruş iki kuruş değil tüm

furniture is made of cardboard that a true it is true some of it is I wish so

mobilyalarımız kartondan yapılmış bu doğru doğru bir kısmı öyle keşke öyle ki

I thought I can do that myself I'm not going to pay somebody to do it

bunu kendim yapabilirim sanmıştım Bunu yapması için birine para vermeyeceğim

but of course what happened was it wasn't just a simple matter of replacing

ama tabii ki olan şey,

the slabs that were missing because a lot of them were uneven and had sunk

çoğu düzensiz olduğu ve

over time I've had to take up probably another 20 or 25 and relay them so it's

zamanla çöktüğü için almak zorunda kaldığım eksik levhaları değiştirmek gibi basit bir mesele değildi. muhtemelen 20 veya 25 tane daha yükselt ve onları aktar, böylece

turned into a much bigger job than I thought but I'm getting big muscles and

düşündüğümden çok daha büyük bir işe dönüştü ama büyük kaslarım oluyor ve kendimi

I feel fit as a fiddle mr. John Young making Sun I've been wearing factor 30

bir keman gibi zinde hissediyorum bayım. John Young Sun'ı yapıyor 30 faktör giyiyorum

because obviously I don't want to age no Cheerilee you don't want to age any more

çünkü açıkçası yaşlanmak istemiyorum Cheerilee hayır, olduğundan daha fazla yaşlanmak istemezsin

any more than you already have but yes thank you for asking I tell you

ama evet, sorduğun için teşekkürler, sana

what we're going to do in a bit in a little while Steve we are going to play

ne olduğumuzu söylüyorum biraz sonra birazdan Steve

the sentence game oh oh we had a lot of fun with that last week didn't we we did

cümle oyunu oynayacağız oh oh geçen hafta bununla çok eğlendik değil mi, öyle değil mi, bu yüzden

so I will be showing some sentences in around about five minutes and then we

yaklaşık beş dakika sonra bazı cümleler göstereceğim ve sonra

are going to have half an hour of the sentence game and you are more than

yarım saat cümle oyunu oynayacağız ve katılabilirsiniz. Size

welcome to join in I will be showing you some sentences and what you have to do

bazı cümleler göstereceğim ve yapmanız gereken

is fill in the areas that are blank yes Lewis says it takes a lot of money

boş alanları doldurmak evet Lewis bunun çok zaman alacağını söylüyor

to have something like that done professionally and Belarus is very

Böyle bir şeyi profesyonelce yaptırmak için çok para var ve Beyaz Rusya

surprised at ten thousand pounds the thing is labour charges here in the UK

on bin sterline çok şaşırıyor, mesele şu ki, burada Birleşik Krallık'ta işçilik ücretleri

are very high it's about to get somebody in a labourer a builder they will charge

çok yüksek, bir işçiye bir inşaatçıya girmek üzereler,

you between 250 and 300 pounds a day yes at least to do eight hours work and that

sizden 250 ila 300 sterlin arasında ücret alacaklar. gün evet en az sekiz saat çalışmak ve bu

has taken me on my own it's taken me pretty much

beni kendi başıma aldı hemen hemen

all time I would say a good five days so far to do it and it will take me

tüm zamanımı aldı Bunu yapmak için şimdiye kadar iyi bir beş gün diyebilirim ve

probably under and if I've taken them all up it would have taken probably two

muhtemelen beni altına alacak ve eğer onları aldıysam Sonuçta, muhtemelen iki

weeks and so if you're paying somebody 250 I mean they would have used proper

hafta sürerdi ve bu yüzden birine 250 ödüyorsanız, yani

equipment averages using my own sort of manual muscles they would have brought

benim kendi tür el kaslarımı kullanarak uygun ekipman ortalamalarını kullanırlardı,

in diggers and special things that will flatten the ground but nevertheless I

kazıcılar ve yeri düzleştirecek özel şeyler getirirlerdi ama yine de

bet it would have taken a week for a professional to have done it hmm and

Bahse girerim bir profesyonelin bunu yapması bir hafta sürerdi hmm ve bu

that's 250 pounds 3 in Japan's a day probably well we're almost living

Japonya'da günde 250 pound 3 muhtemelen bunu neredeyse

through this in real time yes let's move on let's move on but yes it is expensive

gerçek zamanlı olarak yaşıyoruz evet devam edelim devam edelim ama evet pahalı

what well if anyone does any lay before you labouring work so work with their

ne Pekala, eğer birisi sizden önce herhangi bir iş yaparsa, bu yüzden

hands building maybe a new kitchen or decorating your walls it's always

elleriyle çalışarak belki yeni bir mutfak inşa edin veya duvarlarınızı dekore edin, bu her zaman

expensive because you are paying for their time three hundred pounds a day

pahalıdır çünkü onların zamanının karşılığını günde üç yüz pound ödüyorsunuz,

time is Reno thinks I'm drilling for oil oh that would be very nice but at the

zaman Reno benim petrol için sondaj yaptığımı düşünüyor oh bu çok güzel olurdu ama şu

moment Orion is so cheap I doubt that I could sell it that's the were all the

anda Orion o kadar ucuz ki onu satabileceğimden şüpheliyim, hepsi

Marquis yeah I would just what I would do Steve if you found oil I would just

Marki'ydi evet, petrol bulursan aynısını yapardım Steve,

put it back in the ground and wait for a couple of years the Grice of oil

onu tekrar toprağa koyar ve beklerdim birkaç yıldır

worldwide is so cheap in fact at one point it was zero in fact it was - $40 a

dünya çapında Grice petrolü o kadar ucuz ki aslında bir noktada sıfırdı aslında -

barrel they were actually paying the producers were paying people to take it

varil başına 40 dolardı aslında üreticilere insanlara petrolü ellerinden almaları için para ödüyorlardı

off their hands yeah about three weeks ago yeah and we've got because we have

evet yaklaşık üç hafta önce evet ve bizde var çünkü

to use oil here for our central heating yeah don't we mr. Duncan you do and it

burada merkezi ısıtmamız için yağ kullanmak zorundayız evet öyle değil mi bayım? Duncan yaparsın ve

normally costs me 50 P a liter okay to fill up and I got it for 1910 two weeks

normalde doldurması bana litresi 50 P'ye mal olur, tamam ve onu 1910'da iki hafta

ago it's never been so cheap so that gave Steve extra extra spare money so

önce aldım, hiç bu kadar ucuz olmamıştı, bu yüzden Steve'e fazladan fazladan para verdi, böylece

who could buy some new slabs slabs mr. Duncan is sick to death of me talking

kim yeni levha levha satın alabilir bay. Duncan benim

about the slabs aren't you you do spend a lot of time talking about laying Slams

levhalar hakkında konuşmamdan bıktı, değil mi sen Slams SLA B levha levhalarının döşenmesi hakkında konuşmak için çok zaman harcıyorsun

SLA B slabs slab but when I get involved in something it's all-consuming for me I

ama ben bir şeye dahil olduğumda bu benim için her şeyi tüketiyor, yüzde

become a hundred percent focus on some this is true and I can't stop talking

yüz odaklanıyorum bazıları bu doğru ve bahsetmeden duramıyorum sen

about are youare you getting shorter this chair it's mister don't you've got

kısalıyor musun bu sandalye bu bayım yok mu

it something honest so lame from Ikea setup no it's not my fault you just sit

dürüst bir şey çok topal ikea kurulumundan hayır bu benim hatam değil sen sadece dik otur dimdik

up straight be erect there we go is that better

orada biz git, bu kadar mı iyi,

that's it that's better I'm down now I can Steve mr. Steve is all floppy

bu kadar mı iyi, şimdi düştüm, yapabilirim Steve mr. Steve bugün çok gevşek

today because you put me in the spot you have put me in the shade the Sun is

çünkü beni o noktaya koydun beni güneşin doğduğu gölgeye koydun

coming up if you keep complaining about it you complain about the CERN you

eğer bundan şikayet etmeye devam edersen CERN'den şikayet edersin

complain about the slope you complain about the wind you complain about

eğimden şikayet edersin rüzgardan şikayet edersin

everything my back deserves a rest yes you are you are right

her şeyden şikayet edersin benim geri dinlenmeyi hak ediyor evet haklısın

Beatriz I'm taking a rest today because I'd probably been doing it five five at

Beatriz bugün dinleniyorum çünkü muhtemelen bunu beş beş

least five days mmm and I have got a few twinges if you've got a twinge it means

en az beş gündür yapıyordum mmm ve bende birkaç sancı var, eğer sende sancı varsa bu

you've got a slight pain in an area of your body twinge or maybe

sensin demektir Vücudunuzun bir bölgesinde hafif bir ağrı var sızlıyor veya belki

Bassem yes a twinge ER a feeling that you've overdone something hmm well I

Bassem evet ER sancısı bir şeyi abartmışsınız hissi hmm peki

don't know how you can stand up mr. Duncan I know long that's why you put me

nasıl ayağa kalkabileceğinizi bilmiyorum bayım. Duncan, uzun zamandır biliyorum, bu yüzden beni bir koltuğa oturttun

in a seat because after five ten minutes my legs are aching this well I know you

çünkü beş on dakika sonra bacaklarım çok ağrıyor.

asked me to put you in a seat soon okay very soon I'll be pushing you around in

a wheelchair at this rate we are going to play the sentence game are you ready

oran cümle oyunu oynayacağız

to play the sentence came and during the week I got very adventurous because I

cümle oynamaya hazır mısın cümle geldi ve hafta boyunca çok maceralı oldum çünkü cümle oyunu

decided to make some titles for the sentence game so have a piece of paper

için bazı başlıklar yapmaya karar verdim bu yüzden yakınımda bir parça kağıt

and a pen nearby we will also help you so these are going to be sentences with

ve bir kalem bulundur biz de yardımcı oluruz yani bunlar

some of the words missing what you have to do

bazı kelimelerin eksik olduğu cümleler olacak yapman gereken

fill in the spaces there will be some spaces all I want you to do is fill in

boşlukları doldur bazı boşluklar olacak tek yapmanı istediğim boşlukları doldurman hadi

the blanks let's play the sentence game shall we

cümle oyunu oynayalım

can't stop dancing here we go then it is time to play the sentence game

duramayacak mıyız dans ediyoruz başlıyoruz o zaman cümle oyunu oynama zamanı

are you ready Steve and Cheska's accuse me of searching yes you are slouching

hazır mısın Steve ve Cheska beni aramakla suçluyor evet

well this seat is it's slippery it's I'm falling out of it because it's on a

iyi kambur duruyorsun bu koltuk kaygan mı ondan düşüyorum çünkü bir

slate no there we go I'll be there we go is that better I will get a piece of

tahta üzerinde ben ordayım gideriz o kadar iyi olur bir parça ip alırım

rope I need a cushion well you're not on

bir yastığa ihtiyacım var peki şu an kamerada değilsin bu arada

camera at the moment by the way there you are

oradasın sen

you aren't you're on now yes that's better we want to see mr. Steve sitting

değilsin şimdi kameradasın evet böylesi daha iyi biz görmek istiyorum bay Steve

upright and erect I'm using my legs to push me back into the seat that's good

dimdik ve dimdik oturuyor Bacaklarımı kullanarak beni tekrar koltuğa oturtuyorum, bu iyi,

that's it looks better well when you when you have a good posture your whole

iyi bir duruşa sahip olduğunuzda daha iyi görünüyor, tüm

face changes but when you slouch all of your neck becomes all creased and how

yüzünüz değişiyor ama kamburlaştığınızda tüm boynunuz kırışıyor ve nasıl

about this that's yeah that looks better you look

bu konuda evet bu daha iyi görünüyor

very lazy our world of English and all that go on get on with the word game mr.

İngilizce dünyamızda çok tembel görünüyorsunuz ve devam eden her şey kelime oyunuyla devam ediyor bay.

Duncan the sentence game I call it if you won't go to be sarcastic please get

Duncan cümle oyunu diyorum alaycı olmayacaksanız lütfen

the name right here it is then the sentence game we are going to play the

adını buradan alın o zaman

sentence game the sentence how many times am I going to say the sentence

cümle oyunu oynayacağız cümle oyunu cümleyi kaç kere söyleyeceğim cümle

game this is the sentence game oh there it is again and where we play this game

oyunu bu cümle oyunu mu ah işte yine burada ve bu oyunu nerede oynuyoruz

what's it called the sentence became the sentence game where we play this I'm

adı ne cümle bu oynadığımız cümle oyunu oldu

going to show you some sentences well there's a surprise so the sentence game

size bazı cümleler göstereceğim pekala bir sürpriz var yani cümle oyunu

oh my god can I just stop step can I stop saying

aman allahım yapabilir miyim sadece dur adım cümleyi söylemeyi bırakabilir miyim

the sentence go let's say it why can't I stop saying the sentence game go and

git hadi söyle neden cümle oyununu söylemeyi bırakamıyorum git ve

still you say it faster the sentence game you haven't

sen hala cümle oyununu daha hızlı söylüyorsun

all afternoon so I go to show you a sentence oh my god I'm so sick of

tüm öğleden sonra yapmadığın için sana bir cümle göstermeye gidiyorum aman tanrım

hearing that word we all know just put it up okay here it is the first sentence

Hepimizin bildiği o kelimeyi duymaktan o kadar bıktım ki, onu koyun tamam işte bu

round 1 of the sentence game oh there must be an easier way of not making a

cümle oyununun 1. turundaki ilk cümle oh geçimimi sağlamamanın daha kolay bir yolu olmalı

living here we go Steve I don't give the answer Steve because your English is

işte başlıyoruz Steve vermem cevap Steve çünkü İngilizcen

quite good so it's not for you to answer so here it is now outside in the

oldukça iyi, bu yüzden cevap vermek sana düşmez, bu yüzden artık

internet world the world of virtual reality so we are just flickering images

internet dünyasının dışında, sanal gerçeklik dünyasının dışındayız, bu yüzden

on your mobile devices or maybe your PC monitor we are just flickering light

mobil cihazlarınızda veya belki de PC monitörünüzde sadece titreyen görüntüleriz, sadece titriyoruz ışık

however here where we are we are solid we are three-dimensional trust me well

ancak burada olduğumuz yerde katıyız biz üç boyutluyuz güven bana

I'm not sure about Steve but I am

Steve konusunda emin değilim ama ben

I've been carefully molded from very flexible latex but I don't know what

çok esnek lateksten dikkatlice kalıplandım ama bunun ne olduğunu bilmiyorum o

that was here it is then we're just vamping at the moment because I want you

zaman buradaydı şu anda sadece vampiriz çünkü

to have a look at this sentence below and you will see don't blank to blank my

aşağıdaki bu cümleye bir göz atmanızı istiyorum ve göreceksiniz ki ben boşken bitkilerimi boş bırakma,

plants while I'm blank now we had something similar to this about three

yaklaşık üç hafta önce buna benzer bir şey yaşadık, bu

weeks ago so this is similar so for those who saw that you will know that

yüzden bu benzer yani görenler için

this is going to help you it is hello - Oh apparently satury know says whoever

bunun size yardımcı olacağını bileceksiniz merhaba - Oh görünüşe göre doygun biliyor ki

wins today's game will have to have some ice cream I'm not sure I'm not sure how

bugünün oyununu kim kazanırsa biraz dondurma yemek zorunda kalacak Emin değilim nasıl yapacağımdan emin değilim

I'm going to send it to you that's maybe one day maybe one day we can

sana göndereceğim belki bir gün belki bir gün yapabiliriz

Sergio Sergio no it's only one word you say you can only add one word in those

Sergio Sergio hayır söylediğin tek kelime o boşluklara sadece bir kelime ekleyebilirsin

gaps so those spaces are just for one word not more than one word my rules are

yani o boşluklar sadece bir kelime içindir, bir kelimeden fazla değil kurallarım

strict but fair very fair in fact so there we go don't something - something

katı ama adil aslında çok adil yani işte başlıyoruz bir şey yapma - bir şey ben

my plants while I'm away couple of answers already okay there's one from

yokken bitkilerim birkaç cevap zaten tamam Sergio'dan bir tane var

Sergio but I won't read that no marina says

ama hiçbir yat limanının

Sergio's got it wrong anyway because he's put too many words yeah marina says

Sergio'nun yanlış anladığını söylemediğini okumayacağım zaten çünkü çok fazla kelime söyledi evet marina diyor ben yokken

don't don't try to destroy my plants while I'm away why would you I know cap

bitkilerimi yok etmeye çalışma diyor neden bileyim kaptan

Devi says don't dare to damage my plants while I'm sleeping

Devi ben uyurken bitkilerime zarar vermeye cesaret etme diyor

don't dare oh well I'm sleeping damage my plants while I'm sleeping yes maybe

yapma oh peki ben uyuyorum ben uyurken bitkilerime zarar veririm evet belki

maybe your garden is amazing and you have some of the nicest flowers in the

bahçeniz harikadır ve bölgedeki en güzel çiçeklerden bazılarına

area I'm perhaps one of your neighbors it's a little bit jelly mmm they're

sahipsinizdir belki komşularınızdan biriyim biraz jöle mmm

jealous of your lovely flowers so maybe they will sneak into your garden at

kıskanıyorlar o güzel çiçeklerin belki

night when you are not looking and they will destroy your flowers don't go don't

gece sen bakmazken bahçene sızarlar ve çiçeklerini mahvederler gitme yapma

what was it again we've got oh don't damage to all my plants well you can't

ne oldu yine bizde var ah bütün bitkilerime zarar verme iyi sen

say damage to you don't damage to something so that that would not be

sana zarar diyemem bir şeye zarar verme ki bu

right unfortunately grammatically that is not right so you don't go to destroy

doğru olmaz ne yazık ki dilbilgisi açısından bu doğru değil bu yüzden planlarımı bozmaya gitme

my plans or don't try to oh I suppose that's okay don't try to destroy my

ya da yapmaya çalışma oh bence sorun değil yapma ben uyurken bitkilerimi yok etmeye çalış

plants while I'm what was the last word asleep yes that's okay that's okay yes

evet sorun değil sorun değil evet

don't try to destroy my plan while I'm asleep or while I'm sleeping

ben uyurken ya da ben uyurken planımı bozmaya çalışma

Eugene's got a good one okay don't forget to water my plants while

Eugene'nin iyi bir planı var tamam unutma

I'm abroad ah yes so you are suggesting that you will be away on holiday maybe

ben yurt dışındayken bitkilerimi sulamak için ah evet, yani tatilde uzakta olacağınızı söylüyorsunuz, bu yüzden ben yurt dışındayken

so don't forget to water my plants while I'm abroad that's a good one

bitkilerimi sulamayı unutmayın, bu iyi bir şey

Maria doesn't want her plants being watered so she said don't try to water

Maria bitkilerinin sulanmasını istemiyor bu yüzden dedi ki,

my plants while I'm away very good I like that one yeah nice one again you

ben yokken bitkilerimi sulamaya çalışma çok iyi bunu beğendim evet güzel olan yine sen

there quite often one of the wonderful things about the sentence game is you

oradasın Cümle oyununun harika yanlarından biri de

can use other words so there are different ways of making this sentence

başka kelimeler kullanabilmendir yani farklı yollar vardır evet, ben yokken

make sense yes don't try to don't try to water my plants while I'm away so maybe

bitkilerimi sulamaya çalışmayın, bu yüzden belki

you don't want that person to put any water on your plants certain types of

o kişinin bitkilerinize su koymasını istemezsiniz, bazı

plants don't like too much water that's true isn't it Steve yes you could have

bitki türleri de bundan hoşlanmaz. çok su bu doğru değil mi Steve evet yapabilirdin oraya

you could have put the word bother in there don't bother to water my plant I'm

zahmet kelimesini koyabilirdin bitkimi sulamaya zahmet etme Ben

away that's a good one even Steve is playing well I'm just yes putting

uzaktayım bu iyi bir söz Steve bile iyi oynuyor Ben sadece evet

suggestions in no that's good don't try don't bother to you said what you're

önerilerde bulunuyorum hayır bu iyi deneme zahmet etme sana

saying is don't worry don't worry hmm about washing my car they don't need it

derdin ne diyorsun merak etme merak etme hmm arabamı yıkamak için onların buna ihtiyaçları

don't bother to water my plants while I'm away that's it it's quite actually

yok ben varken bitkilerimi sulama zahmetine girme 'uzaktayım işte bu, aslında

it's quite a firm way of using that word don't bother to do it

bu kelimeyi kullanmanın oldukça kesin bir yolu, bunu yapmak için zahmet etmeyin,

don't bother you you don't have to there is no need don't bother to water my

sizi rahatsız etmeyin, buna gerek yok, ben varken bitkilerimi sulamaya zahmet etmeyin

plants while I'm away that means there is no need to do it you don't have to

' m uzakta bu, yapmaya gerek olmadığı anlamına gelir, bunun için endişelenmene gerek yok, bunun için

worry about it you don't have to bother about it don't worry about it

endişelenmene gerek yok, onun için endişelenme,

satury knows got it right as well like Soojin slightly different version and

satury biliyor, doğru anladı, Soojin gibi biraz farklı bir versiyon ve

don't forget to water my plants while I'm away yes that's a gladly obvious one

yapma' ben yokken bitkilerimi sulamayı unutma evet bu memnuniyetle bariz bir şekilde

that you would think but you as some people said you might not want

düşünürsün ama bazılarının dediği gibi

your plants water yes that's it yes sir well done hmm they don't get in Aki says

bitkilerinizin sulanmasını istemeyebilirsiniz evet bu kadar evet efendim aferin hmm içeri girmiyorlar Aki diyor ben uyurken

don't dare to step on my plants while I'm having a nap while I'm sleeping if

bitkilerime basmaya cüret etme ben uyurken oraya

you wanted to put one word in there while I'm sleeping don't dare to squash

bir kelime söylemek istersen

squash my claims so if you squash something it means you are using force

iddialarımı ezmeye cüret etme iddialarımı ezmeye cesaret etme bu yüzden bir şeyi ezersen bir şeyi yok etmek için güç kullandığınız anlamına gelir

to destroy something you are putting something on top of another thing you

başka bir şeyin üzerine bir şey

squash the plants don't don't come don't do it don't squash my plants you could

koyuyorsunuz bitkileri eziyorsunuz gelme gelme yapma yapma bitkilerimi ezme

have don't forget to prune my plants while on the way don't forget to cut my

sahip olabileceğiniz bitkileri budamayı unutmayın yoldayken bitkimi kesmeyi unutma

plant prune would be a better word don't ya get to prune prune is a great word

budamak daha iyi bir kelime olur değil mi budamak budamak harika bir kelime

because it's also a kind of dried fruit isn't it that's true yes but prune can

çünkü aynı zamanda bir tür kuru meyve değil mi bu doğru evet ama kuru erik

also be a verb it means you trim or cut back a bush or a tree so it does not

de olabilir bir fiil, çok fazla büyümesin diye bir çalıyı veya ağacı budamak veya kesmek anlamına gelir

grow too much satoru no don't set fire to my plants while I'm away I've never

satoru hayır ben yokken bitkilerimi ateşe verme

heard anyone I've never heard anyone set fire to another person's plants it seems

Kimsenin ateş açtığını hiç duymadım başka birinin bitkilerine öyle geliyor ki, her

to me it seems like well first of all it seems like a dangerous thing to do

şeyden önce, birkaç gün önce arkamdaki büyük dağı görebileceğinizi söyleyerek, yapılması tehlikeli bir şey gibi görünüyor.

having said that behind me you can see the big mountain behind me a couple of

days ago someone actually started a fire in fact it was on Friday so I think it

Cuma günü bu yüzden

must have been kids I'm guessing it was teenagers who had nothing to do and they

sanırım çocuklar olmalı Yapacak hiçbir şeyi olmayan gençlerdi ve

set fire to the little hill behind me and lots of fire engines were called out

arkamdaki küçük tepeyi ateşe verdiler ve yangını söndürmek için çok sayıda itfaiye çağrıldı.

to put the fire out at the top of the hill because we we haven't had signal

tepe çünkü

any rainfall for about two months it must be at least eight weeks since we

yaklaşık iki aydır herhangi bir yağış sinyali almadık, en az sekiz hafta olmalı, çünkü

had any rainfall at all a long time it's very unusual and in fact the other night

uzun bir süredir hiç yağış almadık, bu çok sıra dışı ve aslında geçen gece

the water went off didn't it mr. Duncan yes we lost the water laughs our water

sular kesildi, değil mi bayım? . Duncan evet suyumuzu kaybettik gülüyor su

supply went off at six o'clock I just I was hot and sweaty from doing a day's

kaynağımız saat altıda gitti Ben sadece bir günlük iş yapmaktan sıcak ve terlemiştim

work I wanted a shower and the water was off hmm and of course

duş almak istiyordum ve su kesikti hmm ve tabii ki

everyone's water we haven't had water for in this country if we don't have

herkesin suyu su alamadık çünkü bu ülkede,

water for more than the band's six or eight weeks we have a we have water

grubun altı veya sekiz haftasından daha uzun süre suyumuz olmazsa, dünyanın en yağışlı ülkelerinden

shortages even though we're one of the wettest countries in the world because

biri olmamıza rağmen su kıtlığı yaşarız çünkü

the it's inefficient pipes and all that sort of thing in this country which is

verimsiz borular ve bunun gibi şeyler Bu ülkede

fine when you're getting lots of water but well when we have any significant

çok su aldığınızda iyi olan bir şey var ama önemli

droughts which a drought is a period when you don't get any rainfall mmm

kuraklıklarımız olduğunda, ki kuraklık hiç yağış almadığınız bir dönemdir mmm

then we soon run out of water and of course that's what happened something

o zaman kısa sürede suyumuz biter ve tabii ki bu da budur bir şeyler

went wrong in fact the reservoirs we've been told are now empty the water

ters gitti aslında bize söylenen rezervuarlar artık boş

reservoirs are empty in this area so anyway yes don't try to steal my plants

bu alandaki su rezervuarları boş yani neyse evet ben yokken bitkilerimi çalmaya çalışmayın

while I'm away yes don't try to steal my plants while I'm away I like that

evet bitkilerimi çalmaya çalışmayın Ben uzaktayım

somebody has looked at your garden an envious neighbor and see I can believe

Birisinin bahçenize kıskanç bir komşu tarafından bakmasını seviyorum ve görüyorum

that I can believe that might happen I would not be surprised also I'm maybe

ki bunun olabileceğine inanabiliyorum Ben de şaşırmam, belki

you could say don't try to sabotage or damage my plants while I'm away so maybe

sabote etmeye veya zarar vermeye çalışma diyebilirsiniz. ben yokken bitkiler, belki

another person who is jealous when small Tatyana's got the same I said the same

başka biri küçük Tatyana'nın aynısını aldığında kıskanan ben

thing about stealing plants or maybe it was Tatyana that said it

bitki çalmak için aynı şeyi söyledim ya da belki Tatyana'ydı

a lot of suggestions on this one mr. doe mr. Duncan

bu konuda pek çok öneri söyledi bay. bay bay Duncan,

don't worry to water my plants a few people have said that you wouldn't use

bitkilerimi sulamak için endişelenme, birkaç kişi

the word that doesn't grammatically that doesn't quite work no you might say

gramer açısından pek işe yaramayan kelimeyi kullanmayacağını söyledi, hayır diyebilirsin,

don't worry about yes don't worry about because worry is an action so don't

endişelenme, evet, endişelenme çünkü endişelenme bir eylemdir, bu yüzden endişelenmeyin, bu yüzden bir

worry about so you are being concerned about something don't worry about

şey hakkında endişeleniyorsunuz, gitmeyeceğim demediğiniz

watering my plants that you wouldn't say you wouldn't go don't worry - that's

bitkilerimi sulamak için endişelenmeyin, endişelenmeyin - bu

grammatically that's not is it that's it I don't know would you ever

dilbilgisi açısından öyle değil, öyle değil, öyle değil 'Biliyorum hiç

put worry two together like that it's unusual it's it's very unusual because

endişe ikisini bir araya getirir miydin böyle olağandışı çok olağandışı çünkü

worry would not fit would not fit in that context unfortunately don't forget

endişe sığmaz bu bağlama sığmaz ne yazık ki yapmayı unutma

to do it don't worry about doing it

yapma konusunda endişelenme

Celia says don't try to touch my plants while I'm growing them yes you don't

Celia deneme diyor ben onları büyütürken bitkilerime dokunmak için evet

want somebody you've put all the plants in you don't want somebody going over

birini istemiyorsun tüm bitkileri içine koymuşsun birinin

there and touching them hmm good one I think that's about it I think

oraya gidip onlara dokunmasını istemiyorsun hmm iyi bir bence bu kadar sanırım

we've exhausted that one yes we'll have another one because we will be going in

biz bitkin o bir evet bir tane daha alacağız çünkü

15 minutes we have another 15 minutes to go we are playing the sentence game

15 dakika sonra gideceğiz daha 15 dakikamız var cümle oyunu oynuyoruz

everyone that's what they that's what we call this you see it's called the

herkes onlar öyle diyoruz buna

sentence game I wonder how many times I've said that I'm sure someone would

cümle oyunu deniyor acaba nasıl Birçok kez eminim ki birileri

count and tell me here we go he's all now

sayar ve bana "işte gidiyoruz" der o artık

mmm steve-o now you will see this in a moment because on Steve's phone there is

mmm steve-o şimdi bunu birazdan göreceksiniz çünkü Steve'in telefonunda

a slight delay but you will see this in a moment sorry about something I

hafif bir gecikme var ama bunu ileride göreceksiniz bir an bir şey için özür dilerim ben ah bir şey için özür dilerim boş bir

something in ah something something sorry about blank I blank in a

şey boş boş boş

blank blank oh oh it's come up good

oh oh iyi geldi

so that's an interesting one first of all think about first of all you can see

yani bu ilginç bir şey ilk önce düşünün

that this is an apology you aren't giving an apology like Steve gave an

bunun bir özür olduğunu görebilirsiniz Steve gibi bir özür dilemek

apology to me earlier for a bit grudgingly being Lee yes you didn't want

biraz isteksizce Lee olduğum için daha önce benden özür diledi evet yapmak istemedin

to if you do something big grudgingly you don't really want to do it yeah but

eğer isteksizce büyük bir şey yaparsan bunu gerçekten yapmak istemezsin evet ama öyle

you feel it so you must or someone's making you you you wrongly accused me of

hissediyorsun ki senin ya da birinin seni sen yaparak beni haksız yere

turning the refrigerator to a much colder setting last night and I didn't

dün gece buzdolabını çok daha soğuk bir ayara getirmekle suçladın ve

do it I think it must have been accidental you can't have frozen jelly

bunu ben yapmadım bence bu kazara olmuş olmalı donmuş jöle yiyemezsin

by the way nobody freezes their jelly but I thought you just wanted it to get

bu arada kimse jölesini dondurmaz ama ben seni düşündüm sadece

very cold so it would set a lot No anyway let's move on from that caused

çok soğumasını istedim, bu yüzden çok sertleşsin Hayır neyse hadi

enough problems this morning so that was an apology that Steve gave me earlier I

bu sabah yeterince soruna neden olandan devam edelim, bu Steve'in daha önce bana verdiği bir özürdü,

might record that and I'm going to have it playing in a loop forever and ever as

bunu kaydedebilirim ve onu bir müzik setinde oynatacağım. sonsuza dek döngü

Steve apologizes it's quite a difficult one mr. Duncan

Steve özür dilediği için bu oldukça zor bir Bay. Duncan

yes suggestions already hmm yes this is a hard one this is much harder I was

evet öneriler zaten hmm evet bu zor bir şey bu çok daha zor

accused of Friday on Friday people said it's too easy so today I thought okay

Cuma günü Cuma ile suçlandım insanlar bunun çok kolay olduğunu söylediler bu yüzden bugün tamam diye düşündüm o zaman

then we will make some of them a little harder so that's what we're doing right

bazılarını biraz daha zorlaştıracağız bu yüzden doğru yapıyoruz

now yes we've got suggestions but we just want its each blank is just one

şimdi evet önerilerimiz var ama sadece her bir boşluğun sadece bir kelime olmasını istiyoruz sadece

word just one word you mustn't try to get to

bir kelime

two words in there just one word sorry about blank so that blank is one word I

orada iki kelimeye ulaşmaya çalışmamalısın sadece bir kelime boşluk için özür dilerim bu yüzden boşluk bir kelime ben

one word in one word one word I know Sergio likes to put lots of words

bir kelime bir kelime kelime bir kelime biliyorum Sergio boşluğa bir sürü kelime koymayı seviyor

in the space but that's that's not what we do around here we do things

ama bizim buralarda yaptığımız bu değil biz işleri

differently hmm my rules are strict but fair oh here's one here's a good one

farklı yaparız hmm kurallarım katı ama adil oh işte bir tane işte iyi bir tane

do Tran says oh sorry oh sorry Luke English addict says sorry about that

yap Tran diyor oh üzgünüm ah üzgünüm Luke İngiliz bağımlısı,

I'm in a bad mood huh say you've well you've put an M in there

moralim bozuk olduğu için üzgünüm diyor ha iyi ki M koymuşsunuz

' M can we count that one mr. Duncan in the space oh well you could put a mm yes

' M onu sayabilir miyiz bayım. Duncan boşlukta oh pekala bir mm koyabilirsin evet ama

but what but what if it was past tense Steve what it was if it was past tense

ne ama ya geçmiş zaman olsaydı Steve ne olurdu geçmiş zaman olsaydı bunun için

sorry about that I was in a bad mood yes sorry about

üzgünüm kötü bir ruh halindeydim evet bir şey için üzgünüm ben

something I was I was because you are apologizing for something you've already

öyleydim çünkü sen zaten yapmış olduğun bir şey için özür dilemek,

done so we know already that that is in the past it's something that's already

yani bunun geçmişte kaldığını biliyoruz, zaten

happened you don't apologize normally for something that you haven't done yet

olmuş bir şey, normalde henüz yapmadığın bir şey için özür dilemezsin,

so I'm very sorry that I broke your window next week so you never normally

bu yüzden bir sonraki adımda camını kırdığım için çok üzgünüm. hafta yani normalde asla

you don't apologize for something you haven't done yet well although you can

yapmadığın bir şey için özür dilemezsin henüz yapmadığın bir şey için özür dilemezsin yine de

warn someone you can give someone someone a warning however normally you

birisini uyarabilirsin birisini uyarabilirsin ama normalde

say sorry for something you did I didn't read out do dairy trends who

yaptığın bir şey için özür dilersin ben okumadım mandıra trendleri kim bunun için

said sorry about that I'm in a big hurry sorry about that I'm gonna be going so

özür dilerim acelem var bunun için özür dilerim gideceğim bu yüzden

you maybe forgot to say hello or ignore or didn't say something to somebody and

belki merhaba demeyi unuttun veya görmezden geldin veya birine bir şey söylemedin ve

they said oh you've ignored me and you said I was sorry about that I'm in a I'm

onlar ah dediler, beni görmezden geldin ve sen dedin ki ben acelem olduğu için üzgünüm acelem var

in a hurry hmm all I am you see so this so the

hmm tek gördüğüm bu yüzden

blank could be am I am in big hurry that's a good one yes

boşluk şu olabilir: çok acelem var bu iyi bir evet

Suzie Kerr says sorry about that I was in a bad mood bad mood

Suzie Kerr kötü durumda olduğum için üzgünüm diyor ruh hali kötü ruh hali evet evet bunun için

yes yeah sorry about that sorry about that

üzgünüm bunun için üzgünüm peki ya belli

what about if we were talking about a certain period of time

bir zaman diliminden bahsediyor olsaydık

yeah Ana Kobi can you see Ana Kobi I was just looking at my staff my staff has

evet Ana Kobi Ana Kobi'yi görebiliyor musun Ben sadece personelime bakıyordum benim personelimde

one which sounds like it would be similar I don't know how far you you are

bir tane var ki kulağa benzer geliyor ben ne kadar moralin

down no you could read that out Mostafa says sorry about yesterday I was oh I am

bozuk bilmiyorum hayır bunu okuyabilirsin Mostafa dün için özür dilerim diyor ben ah

in a bad mood yeah you would say I was in a bad mood there but that's very

moralim bozuk evet orada moralim bozuk diyeceksiniz ama bu çok

close yes so it's it's always worth remembering that if you are apologizing

yakın evet bu yüzden her zaman öyle hatırlamaya değer, eğer normalde özür diliyorsan,

normally well almost always it is about something that has already

neredeyse her zaman zaten olmuş bir şey hakkındadır, bu

happened so it is natural to assume that you are apologizing you apologize for

yüzden özür dilediğini varsaymak doğaldır, yaptığın bir şey için özür diledin,

something you did you apologize for something that you did which means of

yaptığın bir şey için özür diledin, bu da

course we are talking about the past tense cap Debbie says sorry about phone

tabii ki bahsettiğimiz anlamına gelir. geçmiş zaman başlığı Debbie, telefonun kapanması veya kapanması için özür dilerim diyor, kapattığımızı da

hanging or hanging up we can count hanging up you'd probably say we will

sayabiliriz, muhtemelen bunu

count that as one word I was in a work meeting ah good one yes I suppose sorry

tek kelime olarak kabul edeceğiz diyeceksiniz, ah güzel bir evet, sanırım özür dilerim,

I'm sorry about hanging it we normally if it's an

astığım için üzgünüm normalde bu bir

action quite often we will say for or sorry for hanging up so quite often you

eylemse, sık sık telefonu kapattığımız için özür dileriz veya sık sık

will be sorry for an action so that's why the beginning of that sentence is

bir eylem için üzülürsünüz, bu yüzden o cümlenin başlangıcı

not necessarily an action we are actually talking about a period of time

mutlaka bir eylem değildir, aslında bir zaman diliminden bahsediyoruz

sorry about yesterday sorry about just sorry about just sorry about

özür dilerim dün hakkında üzgünüm hakkında sadece üzgünüm hakkında sadece üzgünüm

yesterday sorry I was in a bad mood yes so that sentence what you're doing is

dün için üzgünüm moralim bozuktu evet o yüzden

you're apologizing for something in the first half of the sentence before and

cümlenin ilk yarısında virgülden önce ve sonra bir şey için özür diliyorsun

then after the comma you're giving an excuse as to why that or a good reason

bunun için bir mazeret sunuyorsun ya da iyi bir sebep

sorry about that sorry about yesterday sorry about yeah

bunun için üzgünüm dün için üzgünüm evet her ne için

whatever it is you're sorry about and then you're giving the reason no excuse

üzgünsün ve sonra sebep veriyorsun mazeret yok

which side oh no not be valid sorry about that so I'm sorry about that I was

hangi taraf oh hayır geçerli olmayacak bunun için üzgünüm öyleyse ben "bunun için üzgünüm,

in a bad mood I was in a work meeting that's very I thought you could say

moralim bozuktu, bir iş toplantısındaydım, bu çok, dün için özür dilerim diyebileceğini düşündüm,

sorry about sorry about yesterday I was all sorry about this afternoon could use

bu öğleden sonra için çok üzgünüm,

that one word sorry about well this afternoon's two words oh sorry

bu tek kelimeyi kullanabilirdim, bunun için özür dilerim, bu öğleden sonraki iki kelime oh üzgünüm."

about yesterday I was in a zoom meeting huh yes as most people on the planet are

dün hakkında bir zoom toplantısındaydım ha evet gezegendeki çoğu insan gibi

yes exactly now you can blame zoom for everything

evet tam olarak şimdi her şey için zoom'u suçlayabilirsiniz

now yes do you remember the ice cream called zoom yes I showed it earlier so

şimdi evet zoom adlı dondurmayı hatırlıyor musunuz evet daha önce göstermiştim yani

here it is again I'm going to show you this Steve I'm sure you will recognize

işte tekrar gidiyorum size bunu göstermek için Steve Eminim bunu fark edeceksiniz,

this that it's going to come on the screen right now yes a ttle of zooms

şu anda ekrana gelecek evet biraz yakınlaştırın

zoom there it is unfortunately mr. Steve is now off the screen I will put Steve

yakınlaştırın orada ne yazık ki bayım. Steve şimdi ekrandan çıktı Steve'i açacağım,

on so then you can see it there it is remember zoom zoom ice ice lollies they

böylece orada görebileceksiniz, hatırlayın, yakınlaştırın, yakınlaştırın, buzlu dondurmaları, onlar

were actually popsicles so it's now on the screen Steve you will see it in a

aslında dondurmaydı, bu yüzden artık ekranda Steve, birazdan onu göreceksiniz,

moment you have fab do you remember fams oh yes fabs mate did they have hundreds

muhteşemsiniz, hatırlıyor musunuz? fams oh evet fabs dostum yüzlerce

and thousands on yes it's on the screen right now oh yes and also zoom which

ve binlercesi var mıydı evet şu anda ekranda oh evet ve ayrıca

looked like a space rocket so the zoom was was looked like a space

bir uzay roketi gibi görünen yakınlaştırma bu yüzden yakınlaştırma bir uzay roketi gibi görünüyordu

rocket and fab was actually based on well I think they were both based on a

ve fab aslında iyi dayanıyordu sanırım onlar ikisi de

TV show called Thunderbirds oh yeah I remember one ice lolly which was one of

Thunderbirds adlı bir TV şovuna dayanıyordu oh evet, favorilerimden biri olan bir dondurmayı hatırlıyorum,

my favorites it was strawberry on the outside and then in the middle it had

dışı çilekti ve sonra ortasında bir

sort of vanilla ice cream was it strawberry split it might have been yes

çeşit vanilyalı dondurma vardı, çilekli split miydi, evet olabilirdi

it was it had like vanilla ice cream it was there on a stick vanilla ice cream

vanilyalı dondurma gibi miydi, ortada bir çubuk vanilyalı dondurma vardı

in the middle and then it was covered in sort of strawberry flavored ice clear

ve sonra bir çeşit çilek aromalı

ice yes lovely so that's what I was doing earlier I was talking about these

buzla kaplandı, berrak buz evet güzel, yani daha önce yaptığım şey buydu,

these ice creams ice popsicles we don't really say popsicle in this country we

bu dondurmalardan bahsediyordum buz Popsicles bu ülkede gerçekten buzlu şeker demiyoruz,

normally say ice lollies ice lollies that's what we normally say but a lovely

normalde dondurmalı şekerlemeler dondurmalı şekerlemeler normalde böyle söyleriz ama geçmişten gelen güzel bir

blast from the past we will have one round now one more

patlama şimdi bir tur daha içeceğiz tamam mı bayım

okay mr. Duncan yep here we go are you ready for playing the sentence game and

. Duncan evet başlıyoruz cümle oyununu oynamaya hazır mısın ve

he is the next one hasn't come back yet no you might have to wait for about 10

sıradaki o henüz geri dönmedi hayır yaklaşık 10 saniye beklemen gerekebilir

seconds Steve so here's the next one I am something to give you the something

Steve işte sıradaki ben sana bir şeyler verecek bir şeyim

of the something ah not easy this one I am something to give you the something

ah bu kolay olmayan bir şey Ben sana bir şeyin bir şeyini verecek bir şeyim

of the something oh it's just come up for me now mmm does anyone have a clue

oh bu şimdi benim için ortaya çıktı mmm kimsenin

anyone have any ideas what it could be I

bir fikri var mı onun ne olabileceğine dair bir fikri olan var mı Lolly adında

love the fact that we have someone called lolly lolly lolly and of course

birinin olması gerçeğini seviyorum lolly lolly ve tabii ki

we call things that you eat or dick live his on a stick we call that

sizin yediğiniz ya da [ __ ] onun sopasında yaşadığı şeylere biz buna

lolli lolli lolli Dolly's been watching us for a long time yes one of our

lolli lolli lolli diyoruz Dolly uzun süredir bizi izliyor evet

regular viewers Tatyana says I am excited to give you some of the news

düzenli izleyicilerimizden biri Tatyana size bazı haberleri vermekten heyecan duyduğumu söylüyor

from the week oh I wonder what that is Tatyana what has happened and can you

haftadan beri merak ediyorum Tatyana ne oldu ve

give us the news Oh Maria also says I'm about to give you the result of the exam

bize haber verir misin Oh Maria da sana sınavın sonucunu vermek üzereyim diyor

oh I I think hobbies maybe their arms is mistaken we did this last week this

oh sanırım hobileri belki kolları yanılıyor bunu geçen hafta yaptık bu

happened last week we thought these were genuine comments but actually they are

geçen hafta oldu bunların gerçek yorumlar olduğunu düşündük ama aslında

answers to the sentence game that's it so yes so in Valentina Rizzo yes I think

cümle oyununun cevapları o kadar evet yani Valentina Rizzo'da evet sanırım

who's the first I think Anna Anna pikas food I am here to give you the keys of

ilk kim Anna Anna pikas yemeği Sana kalenin anahtarlarını vermek için buradayım

the castle yes oh I'm here to give you the keys of the

evet oh size

hotel keys of a castle yeah that fits yes

bir şatonun otel anahtarlarını vermek için buradayım evet uyan evet

also I'm excited to give you the news of the week which you thought was Tatiana

ayrıca size Tatiana'nın verecek bazı haberleri olduğunu duyurduğunu düşündüğünüz haftanın haberini vermekten heyecan duyuyorum

actually announcing she's got some news to give I read that because I thought

okudum çünkü

you were going to tell me something amazing but in fact you were just

bana harika bir şey söyleyeceğini düşündüm ama aslında

guessing the sentence gave isn't that strange how that can catch you out sorry

verilen cümleyi tahmin ediyordun o kadar garip değil mi bu seni yakalayabilir üzgünüm bunun için

about that I'm about to give you the result of the

sana sınavın sonucunu vermek üzereyim

exam Maria yes oh

Maria evet oh

Tomic there's a good one I am eager to give you the benefit of the doubt

Tomic iyi bir tane var sana şüphenin faydasını vermeye can atıyorum

very clever huh well maybe of atomic maybe that's what I had in mind

çok zekice ha peki belki atomik belki aklımdaki buydu

you see I'm eager to give you the benefit of the doubt yes but there is a

görüyorsun sana şüphenin faydasını vermeye can atıyorum evet ama var

better word you could use there so something that you do without being

daha iyi bir kelime orada kullanabilirsin, bu yüzden onu yapmaya zorlanmadan yapabileceğin bir şey

forced to do it yes what are you you are willing

evet ne istiyorsun peki

okay thanks Steve well I'm just you could replace I mean tommix very good

teşekkürler Steve pekala ben sadece sen yerine koyabilirsin yani tommix çok iyi

but you could replace eager with willing yes I am willing willing he gets the

ama istekli yerine istekli koyabilirsin evet ben istekli istekli o

same thing same word I am eager to do something I am willing so if you do

aynı kelimeyi alıyor Bir şeyi yapmaya istekliyim istekliyim bu yüzden bir

something willingly it means you are doing it without being forced you are

şeyi isteyerek yaparsanız bu onu zorlanmadan yapıyorsunuz demektir

doing it voluntarily you are doing it without being told I am willing I will

gönüllü olarak yapıyorsunuz söylenmeden yapıyorsunuz istekliyim yapacağım

do it I am willing to give you the benefit of the doubt yes so somebody

yap bunu sana şüphenin faydasını vermeye hazırım evet bu yüzden biri

said something to you and you maybe aren't sure that what they're telling

sana bir şey söyledi ve belki de sana söylediklerinin doğru olduğundan emin değilsin

you is true oh maybe you suspect them of breaking

oh belki onların bu sabah

something in the house whoa this morning when I accused mr. Duncan

evde bir şey kırdığından şüpheleniyorsun whoa bey'i suçladığımda

of putting up the temperature in the fridge or putting down the temperature

Duncan'ın buzdolabının sıcaklığını artırması veya

putting down the temperature and mr. Duncan said no I didn't do it wasn't me

sıcaklığı düşürmesi ve Mr. Duncan, hayır yapmadım, ben değildim,

I could say I answer could be well because I hadn't got any evidence one

cevabımın iyi olabileceğini söyleyebilirim çünkü şu ya da bu şekilde herhangi bir kanıtım yoktu

way or the other deserved whether mr. Duncan had adjusted the temperature or

. Duncan sıcaklığı ayarlamış olsun ya da

not I could have responded by saying okay I am willing to give you what I'm

olmasın, tamam diyerek cevap verebilirdim, size şüpheden yararlanmaya istekli olduğum şeyi vermeye hazırım evet, bu

eager to give you the benefit of the doubt yes so if you give a panic if you

yüzden panik yaparsanız

give someone the benefit of the doubt it means you are allowing them to be

birine şüpheden fayda sağlarsanız

forgiven even though you're still you're still wondering maybe in your mind you

affetmelerine izin verdiğin anlamına gelir, hala merak ediyorsundur, belki de aklında

are still thinking hmm I'm not sure did mr. Duncan really turn down the

hala hmm diye düşünüyorsundur emin değilim bayım . Duncan

temperature of the refrigerator or not I can't prove it so because I doubt

buzdolabının sıcaklığını gerçekten düşürüp düşürmediğini kanıtlayamam çünkü

whether or not it is true I have to give you the benefit of the doubt because I

bunun doğru olup

can't say for certain I am willing to give you the benefit of the doubt I'm

olmadığından şüpheliyim. şüphenin yararına

not sure so all I can say is I will give you the benefit of

emin değilim bu yüzden tek söyleyebileceğim, sana

the doubt I'm kind of forgiving you even though in my mind I'm still thinking

şüphenin yararını sağlayacağım seni bir nevi affediyorum aklımda olsa da hala düşünüyorum

maybe maybe you did it but I didn't I can safely say I did not turn the

belki sen yaptın ama ben buzdolabının sıcaklığını düşürmediğimi güvenle söyleyemez miydim

temperature of the refrigerator down really I think yes really you can look

gerçekten düşünüyorum evet gerçekten

into my eyes look at my eyes am I am i lying I'm willing to give you the

gözlerime bakabilirsin gözlerime bak yalan mı söylüyorum sana

benefit of the doubt I'm eager in fact to give you the

şüpheden yararlanmaya hazırım ben Aslında size şüphenin faydasını vermeye hevesliyim

benefit of the doubt hmm I think so I am going to give you the answer of the quiz

hmm sanırım bu yüzden size sınavın cevabını vereceğim

yes says valentin i'm going to give you the answer to the quiz you'd probably

evet diyor valentin size sınavın cevabını vereceğim muhtemelen

say normally you'd say - the answer to the question the answer to the quiz very

normalde diyeceğiniz cevap - sorunun cevabı testin cevabı çok

good nevertheless hello to Belarusian I didn't say hello earlier to Belarus yes

iyi yine de Belarus'a merhaba daha önce Belarus'a merhaba demedim evet o yüzden

so I will do it now by the way we can go to the dentist on Monday next Monday

şimdi yapacağım bu arada önümüzdeki Pazartesi Pazartesi günü dişçiye gidebiliriz

they are opening the dentist's again isn't that good news

onlar yine dişçiyi açıyoruz o kadar da iyi haber değil mi

I am here to give you the keys of the apartment hmm good one and a peeker

size dairenin anahtarlarını vermek için buradayım hmm iyi bir ve bir gözetleyici

that's it I am I am ready to give you the solution again you would say to the

bu kadar Ben size çözümü tekrar vermeye hazırım soruna dersiniz ki

problem they're not of the problem I'm willing to give the solution to the

onlar sorunun değil sorunun çözümünü vermeye razıyım

problem wouldn't you say mr. Jung hoon I you could also use here's an

beyler demez misiniz? Jung hoon ben de kullanabilirsin burada

interesting one I am going to give you the number of the hospital I'm going to

ilginç bir tane sana hastanenin numarasını vereceğim sana

give you a number of the hospital I'm going to give you the number of the

hastanenin numarasını vereceğim sana hastanenin numarasını vereceğim ya da

hospital or maybe the number of the supermarket so you are going to give the

belki numarayı marketin

phone number the telephone number of a certain place I am going to or I am

telefon numarasını vereceksin belli bir yerin telefon numarasını ben gideceğim yada ben

about to give you the answer or the number of the shop I am going to give

sana cevabı veya dükkanın numarasını vermek üzereyim

you the results of the exam I'm going to give you the results of the exam yes

sınav sonucunu vereceğim ben size sınavın sonuçlarını vereceğim evet bu

that's correct that's good yes so as you can see

doğru bu iyi evet görebildiğiniz için

Beatrice well done Beatrice well done that's brilliant so

Beatrice aferin

as you could see quite often you can use many words and many ways there are many

ways and many words you can use in one particular sentence and quite often it

belirli bir cümlede kullanabileceğiniz birçok kelime ve çoğu zaman

will also change the meaning of the sentence quite dramatically so there is

cümlenin anlamını da oldukça dramatik bir şekilde değiştirir, bu yüzden

a very good example of that and that's the reason why we always like to play

bunun çok iyi bir örneği var ve bu yüzden her zaman neyi oynamaktan hoşlanırız

what what do we like to play Steve a sentence game

Steve neyi oynamaktan hoşlanırız bir cümle oyunu Bu

I love that music by the way that's going to be my my new theme tune for

arada o müziği seviyorum bu benim her şey için yeni tema melodim olacak

everything even when I'm on the toilet what what that's almost it Steve oh it's

tuvaletteyken bile bu ne demek oluyor Steve oh bu

not fair I'm going to give you the rest of the money and that I like the sound

adil değil Geri kalanını sana vereceğim para ve bunun sesini sevdiğim

of that one that's a good one who said that it's gone somebody said that satury

iyi bir tanesi gitti diyen biri dedi ki satury

No are we off is it four o'clock I am going

Hayır, saat dörtte mi gidiyoruz

to give you the location of the place yes I am going to give you the location

sana yerin yerini vereceğim evet vereceğim sen

of the place the place I'm going to tell you where it is I am going to give you

yerin yeri ben sana nerede olduğunu söyleyeceğim ben size yeri söyleyeceğim konum kelimesini

the location quite often when we use the word location you are talking about a

kullandığımızda oldukça sık olarak

certain space or area maybe where a person is or maybe where a certain

belirli bir alan veya alandan bahsediyorsunuz belki bir kişinin bulunduğu yer veya belki belirli bir

building is located the location the point at where that thing is that is

binanın bulunduğu yer o şeyin bulunduğu nokta bu

almost it's unfortunate that is a very popular one a lot of a lot of people

neredeyse talihsiz bir şey bu çok popüler bir bina pek çok insan

answered correctly and really had a good go yes at that Center the sentence game

doğru cevap verdi ve gerçekten iyi geçti evet o Merkezde cümle oyunu

mr. doom is very popular yes your sentence Kay thank you very much for

mr. doom çok popüler evet cümleniz Kay katıldığınız için çok teşekkür ederim

joining in I will give you all a round of applause first for trying and also

ilk önce denediğiniz için hepinizi alkışlayacağım ve ayrıca

for giving the answers today thank you very much for taking part

bugün cevapları verdiğiniz için çok teşekkür ederim

the only message or what mr. Duncan have you messed up the phone good job it's

tek mesaj veya ne bay. Duncan telefonu karıştırdın aferin

four o'clock yes it's just as well there we go thank you very much for your

saat dört oldu evet sorun yok hadi gidelim arkadaşlığın için çok teşekkür ederim

company thank you Steve as well I will be back with you uh-oh

Steve de teşekkür ederim sana geri döneceğim uh-oh

I get to have two days off it's not nice I wonder if you'll help me mr. Duncan

iki gün iznim var Bu hiç hoş değil, acaba bana yardım eder misiniz bayım? Duncan

outside in my slab relaying project well you've nearly finished yes you've

dışarıda, levha aktarma projemde, neredeyse bitirdiniz evet,

almost finished now help from you mr. Duncan don't need my help I'm sure you

şimdi neredeyse bitirdiniz, yardımınız bayım. Duncan'ın benim yardımıma ihtiyacı yok Eminim

are more than capable of doing it by yourself yesterday I did the shopping

dün kendi başına fazlasıyla yapabilirsin Alışverişi yaptım Döşemeleri

I laid slabs I mowed the grass and I cooked the meal okay non-stop and what

döşedim Çimleri biçtim ve yemeği pişirdim tamam durmadan ve

did you do mr. Duncan I came with you I helped you do the shopping I helped you

sen ne yaptın bayım? Duncan seninle geldim alışverişi yapmana yardım ettim

carry the shopping I also helped you unpack the shopping I also helped you

alışverişi taşımana yardım ettim ayrıca alışverişi boşaltmana yardım ettim ayrıca

eat some of the shopping well mr. Duncan I will go and I shall say goodbye to

alışverişin bir kısmını yemene yardım ettim bay bay. Duncan, ben gideceğim ve oradaki herkese veda edeceğim

everybody out there and I hope you've enjoyed it today I've certainly enjoyed

ve umarım bugün eğlenmişsinizdir, ben de

being part of your live stream mr. Duncan good I'm glad you enjoyed it I

canlı yayınınızın bir parçası olmaktan kesinlikle keyif aldım Bay. Duncan güzel, beğendiğine sevindim,

hope that I've imparted some knowledge about English and helped in some way and

umarım İngilizce hakkında biraz bilgi aktarmışımdır ve bir şekilde yardımcı olmuşumdur ve

I look forward to seeing you all next week

önümüzdeki hafta hepinizi görmeyi dört gözle bekliyorum

next Sunday Steve will be back thanks a lot Steve it's been lovely seeing you

Pazar Steve geri dönecek çok teşekkürler Steve seni görmek çok güzeldi

here again why we I get the feeling that you have a lot of fans see you later

Burada yine neden birçok hayranınız olduğu hissine kapılıyoruz sonra görüşürüz

Steve

Steve

that whis mr. Steve for those who are wondering who mr. Steve is I have no

o vızıltı bay. Bay Steve kimdir diye merak edenler için. Steve, hiçbir

idea he just appeared one day in the garden

fikrim yok, bir gün bahçede belirdi,

there was him two pigeons and a squirrel and they were all fighting over a mars

yanında iki güvercin ve bir sincap vardı ve hepsi bir mars bar için kavga ediyorlardı,

bar very strange moment of time so that's who mr. Steve is I'm going now I

çok garip bir an, bu yüzden bay kimdi. Steve ben şimdi gidiyorum

will see you on Wednesday I'm going to have a couple of days well I want to say

çarşamba günü görüşürüz birkaç günüm var iyi dinlenme demek istiyorum

rest but I don't think I'm going to have a rest because I have lots of things to

ama dinleneceğimi sanmıyorum çünkü yapacak çok işim var aynen bay

do just like mr. Steve who by the way is going back to work tomorrow so he has to

gibi yap Bu arada, yarın işe geri dönecek olan Steve, bu yüzden

start working again tomorrow poor mr. Steve catch you later thank you

yarın tekrar çalışmaya başlaması gerekiyor, zavallı Bay. Steve seni sonra yakalar

very much to Ernesto Andy see you one Wednesday we will be back together again

Ernesto Andy'ye çok teşekkür ederim bir çarşamba görüşürüz çarşamba günü tekrar birlikte olacağız

on Wednesday I'm not sure if I'll be in there in the garden or in the studio

Orada bahçede mi yoksa stüdyoda mı olacağımdan emin değilim

because the weather next week the weather is going to become a little bit

çünkü hava gelecek hafta hava biraz

unsettled thank you also to cap devi for your live donation today thank you very

tedirgin olacağım bugün canlı bağışınız için cap devi'ye de teşekkür ederim

much for that as well thank you for your company it's been great having you here

bunun için de çok teşekkür ederim şirketiniz için teşekkür ederim burada olmanız harika oldu

this is mr. Duncan in the birthplace of English saying thanks for watching see

bu bay. Duncan, İngilizcenin doğum yerinde izlediğiniz için teşekkür ediyor

you later take care stay safe stay happy enjoy whatever it is you are doing

sonra görüşürüz kendinize iyi bakın güvende kalın mutlu kalın her ne yapıyorsanız yapın tadını çıkarın

wherever you happen to be doing it and with ever whoever you are doing it with I almost got that right and of course...

nerede yapıyor olursanız olun ve bunu kiminle yapıyor olursanız olun bunu neredeyse doğru anladım ve tabii ki ...

ta ta for now 8-)

ta ta şimdilik 8-)