Learn the English Phrases DO YOUR HOMEWORK and WORKED UP - A Short English Lesson with Subtitles

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde,

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce ifadeyi

do your homework.

do your homework öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

Now, you might think that homework is something

Şimdi, ev ödevinin

that children do at night after the school day is over,

çocukların okul bittikten sonra gece yaptıkları bir şey olduğunu düşünebilirsiniz

and that's true,

ve bu doğru,

but we use the phrase do your homework

ancak ödevinizi yapın ifadesini

to talk about other things as well.

başka şeylerden bahsetmek için de kullanıyoruz.

Let's say you're going to buy a new vehicle.

Diyelim ki yeni bir araç alacaksınız.

before you buy that vehicle,

o aracı almadan önce

you're going to want to do your homework.

ödevlerini yapmak isteyeceksin.

That means you'll want to research

Bu,

whether it gets good fuel mileage.

iyi bir yakıt sarfiyatı sağlayıp sağlamadığını araştırmak isteyeceğiniz anlamına gelir.

You'll want to research whether it's expensive

to repair that vehicle.

O aracı tamir etmenin pahalı olup olmadığını araştırmak isteyeceksiniz. Satın almadan önce

You'll want to know a lot about the vehicle

araç hakkında çok şey bilmek isteyeceksiniz

before you buy it.

.

You'll want to do your homework.

Ödevini yapmak isteyeceksin.

Before Jen and I go to sell flowers at different markets

Jen ve ben farklı kasabalardaki farklı pazarlarda çiçek satmaya gitmeden önce

in different towns, we do our homework.

ödevimizi yaparız.

We want to figure out how many people live in that town

O kasabada kaç kişinin yaşadığını

and whether we think we'll sell a lot of flowers there.

ve orada çok çiçek satıp satmayacağımızı öğrenmek istiyoruz.

So when you do your homework, it means you do your research,

Yani ödevinizi yaptığınızda, araştırmanızı yaptığınız anlamına gelir,

it means you investigate something

before you make a decision.

bir karar vermeden önce bir şeyi araştırdığınız anlamına gelir. Bugün size öğretmek

The next phrase I wanted to teach you today

istediğim bir sonraki cümle,

is the phrase worked up.

işlenen ifadedir.

When you are worked up or when you get worked up,

Gergin olduğunuzda veya sinirlendiğinizde, bir

it means that you are upset about something

şey için üzüldüğünüz

or worried about something.

veya bir şey için endişelendiğiniz anlamına gelir.

Sometimes when you know that you have a test coming up,

Bazen bir sınavın olduğunu bildiğin zaman,

you might get worked up about it.

bu konuda heyecanlanabilirsin.

You might get really frustrated,

Gerçekten hüsrana uğrayabilirsiniz

or you might have a lot of anxiety

veya sınav için gerçekten endişelendiğiniz için çok fazla kaygınız olabilir

because you're really worried about the test.

.

So we would say in that situation

Yani bu durumda

that you are getting worked up.

sinirlendiğinizi söyleyebiliriz.

Sometimes when people get worked up,

Bazen insanlar sinirlendiklerinde

they get very emotional.

çok duygulanırlar. Sinirlendiklerinde

They might even start crying when they're worked up.

bile ağlamaya başlayabilirler .

So when you are getting worked up or when you are worked up,

Bu yüzden sinirlendiğiniz zaman veya sinirlendiğiniz zaman,

it means you're upset about something or worried about it,

bu, bir şey için üzüldüğünüz veya onun için endişelendiğiniz

or just being really, really anxious.

veya sadece gerçekten, gerçekten endişeli olduğunuz anlamına gelir.

So to review, when you do your homework,

Yani gözden geçirecek olursak, ödevini yaptığın zaman,

it doesn't just mean you're a student

sadece öğretmenin sana atadığı gece işini yapan bir öğrenci olduğun anlamına gelmez

doing your work at night that the teacher assigned you.

.

When you do your homework, it simply means

Ödevinizi yaptığınızda, bu sadece

that you research something before you make a decision.

bir karar vermeden önce bir şeyler araştırdığınız anlamına gelir.

And when you get worked up about something,

Ve bir şey hakkında canın sıkıldığında,

it means that you are very upset about it.

bu onun için çok üzgün olduğun anlamına gelir.

In fact, right now in the United States,

Aslında, şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde

the election was yesterday, or two days ago for you

seçimler dün ya da siz bunu izlerken sizin için iki gün önceydi

when you're watching this, and they still don't know,

ve onlar hala bilmiyorlar, şu

as of right now, when I'm recording this,

an itibariyle, ben bunu kaydederken,

they still don't know who won the election

hala bilmiyorlar. Amerika Birleşik Devletleri'nde seçimi kimin kazandığını bilmiyorum

in the United States,

and so some people are getting pretty worked up about that.

ve bu yüzden bazı insanlar bu konuda oldukça sinirleniyor.

They're getting very angry about it.

Buna çok kızıyorlar.

They're getting upset about it.

Bundan rahatsız oluyorlar.

They're getting annoyed about it.

Bundan rahatsız oluyorlar.

They're getting really worked up.

Gerçekten sinirleniyorlar.

Hopefully, they have the results soon

Umarım sonuçları yakında alırlar

and we'll know who the winner was.

ve kazananın kim olduğunu öğreniriz.

We'll see. I'm not gonna make a prediction.

Göreceğiz. Bir tahminde bulunmayacağım.

By the way, I don't live in the United States,

Bu arada, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşamıyorum,

so I'm just watching the election from afar.

bu yüzden seçimi uzaktan izliyorum.

And I just hope it goes well

Ve umarım iyi gider

and that the country as a whole, whoever wins,

ve bir bütün olarak ülke, kim kazanırsa kazansın,

just has a good four years ahead of them.

önlerinde güzel bir dört yıl geçirir.

That was very political of me, wasn't it?

Bu çok politikti, değil mi?

Anyways, let's look at a comment from a previous video.

Her neyse, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This is from Andrey and the comment is this:

Bu Andrey'den ve yorum şu:

"This is more than just some crazy guy speaking English.

"Bu, İngilizce konuşan deli bir adamdan daha fazlası.

All of us are crazy in one way or another."

Hepimiz bir şekilde deliyiz."

And my response was, "Ha-ha, I agree.

Yanıtım, "Ha-ha, katılıyorum. Kameramla toplum içine çıktığımda kendimi

I just feel a bit extra crazy

biraz daha deli hissediyorum

when I'm out in public with my camera.

.

It's easy record on the farm."

Çiftlikte kolay kayıt."

It's easy to record on the farm.

Çiftlikte kayıt yapmak kolaydır.

"But when I'm out in public,

"Ama toplum içine çıktığımda

sometimes people give me a funny look."

bazen insanlar bana komik bir bakış atıyor."

They're like, "What's that guy doing?"

"Bu adam ne yapıyor?"

That's what they do.

Yaptıkları şey bu.

Anyways, Andrey, thank you very much for that comment.

Her neyse, Andrey, bu yorum için çok teşekkür ederim. Bu

By the way, that was something I said

arada,

in the video yesterday.

dün videoda söylediğim bir şeydi.

I said I'm more than just...

Ben daha fazlasıyım dedim...

This is more than just some crazy guy speaking English.

Bu İngilizce konuşan çılgın bir adamdan daha fazlası.

But, yeah, if you watched my video from my other channel,

Ama evet, videomu diğer kanalımdan izlediyseniz

I did it in front of Tim Horton's.

Tim Horton'ın önünde yaptım.

That was actually, I recorded that three times.

Bu aslında, bunu üç kez kaydettim.

The first time someone kept honking their horn

İlk defa birisi park yerinde korna çalmaya devam etti

in the parking lot,

and then when I looked over, they just laughed.

ve sonra dönüp baktığımda sadece güldüler.

So I think they just thought it was funny.

Bence sadece komik olduğunu düşündüler.

I was trying to make a video

Video çekmeye çalışıyordum

and they just kept honking their horn.

ve korna çalmaya devam ettiler.

And then the second time I was recording it,

Ve sonra ikinci kez kaydederken,

someone kind of walked right past behind me and stopped,

biri hemen arkamdan geçti ve durdu, daha

an older gentlemen, and just kind of looked at the camera

yaşlı bir beyefendi ve öylece kameraya baktı

and then kept walking.

ve sonra yürümeye devam etti.

So eventually, I got it recorded without bothering anybody.

Sonunda kimseyi rahatsız etmeden kaydettim. Her

So anyway, it's Bob the Canadian here.

neyse, burada Kanadalı Bob var.

I hope you learned a few more phrases

Umarım

in this little English lesson.

bu küçük İngilizce dersinde birkaç deyim daha öğrenmişsindir.

I'll see you tomorrow with another one.

Yarın başka biriyle görüşürüz.