Learn the English Phrases TO BOOT and TO BOOT OUT

In this English lesson I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde,

learn the English phrase, to boot.

İngilizce ifadeyi, önyükleme yapmanı öğrenmene yardım etmek istedim.

This is a phrase

Bu, bazen cümlenin sonuna eklediğimiz bir ifadedir

that we add to the end of a sentence sometimes,

and it means in addition to.

ve ek anlamına gelir.

So I could say this,

Yani şunu söyleyebilirim,

it's windy out today and it might rain to boot.

bugün hava rüzgarlı ve çok yağmur yağabilir.

Or I could say I bought a new camera

Ya da yeni bir kamera aldım

and they gave me a camera bag for free to boot.

ve bana ücretsiz olarak bir kamera çantası verdiler diyebilirim.

That means that it's windy, but it's also going to rain,

Bu, rüzgarlı olduğu anlamına gelir, ama aynı zamanda yağmur da yağacak,

so in addition to the wind, it's going to rain.

yani rüzgara ek olarak yağmur da yağacak.

And then in addition to the camera I got,

Ve sonra sahip olduğum kameraya ek olarak,

I got a camera bag to boot.

önyüklemem için bir kamera çantam var.

So it just means in addition to,

Yani bu sadece ek olarak

or something extra that happened or that you got.

veya fazladan olan veya sahip olduğunuz bir şey anlamına gelir.

So that's what to boot means.

Demek önyüklemenin anlamı bu. Bugün size öğretmek

The other phrase I wanted to teach you today

istediğim diğer deyim,

is the phrase, to boot out.

önyükleme yapmak deyimidir.

When you boot someone out,

Birini kapı dışarı ettiğinizde,

it means you ask them to leave

ondan gitmesini istediğiniz

or you tell them they have to leave.

veya gitmesi gerektiğini söylediğiniz anlamına gelir.

If you stay in a store until closing,

Bir mağazada kapanana kadar kalırsan,

eventually they will boot you out.

sonunda seni kapı dışarı ederler. Size

They will tell you that you have to leave.

gitmeniz gerektiğini söyleyecekler.

They don't actually kick you,

Aslında sana tekme atmıyorlar,

I think this phrase comes from,

bence bu söz,

you know the act of kicking someone

birini tekmeleme eylemini biliyorsun,

so that their boot would hit you in the butt.

böylece botu senin kıçına çarpsın.

But definitely when you boot someone out,

Ama kesinlikle birini kapı dışarı ettiğinizde,

it means that you are telling them they have to leave.

bu onlara gitmeleri gerektiğini söylediğiniz anlamına gelir.

Sometimes at the end of the school day,

Bazen okul gününün sonunda,

around five o'clock, we are closing the school

saat beş civarında, okulu kapatıyoruz

and so we boot out, any students who are still there.

ve bu nedenle, hala orada olan tüm öğrencileri okuldan atıyoruz.

We tell them, you need to leave now,

Onlara, şimdi gitmeniz gerektiğini

because we are locking up the building.

çünkü binayı kilitlediğimiz için söylüyoruz.

So to review, when you say to boot at the end of a sentence,

Yani gözden geçirmek, bir cümlenin sonunda önyükleme yapmak derken, buna

it means in addition to.

ek anlamına gelir.

So you could say something like this,

Şöyle bir şey söyleyebilirsiniz,

my mom gave me a free meal the other day,

annem geçen gün bana bedava yemek verdi,

she gave me a pizza,

pizza verdi

and she gave me some apple pie to boot.

ve önyükleme için biraz elmalı turta verdi.

That means in addition to the pizza,

Bu, pizzaya ek olarak

she also gave you apple pie.

sana elmalı turta da verdiği anlamına geliyor.

And the phrase to boot out,

Ve önyükleme ifadesi,

simply means to tell someone that they need to leave

basitçe birine gitmesi gerektiğini söylemek

and then ensure that they do leave.

ve ardından gitmelerini sağlamak anlamına gelir.

So definitely if you go out to eat

Yani kesinlikle yemek yemeye giderseniz

and if the restaurant closes at 11:00 PM

ve restoran saat 23:00'te kapanırsa

and you're still there, they will probably boot you out.

ve hala oradaysanız, muhtemelen sizi kapı dışarı ederler.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

I can't find my comment.

yorumumu bulamıyorum

I have too many pockets in my shorts.

Şortumda çok fazla cep var.

This comment is from Aleksey.

Bu yorum Aleksey'den.

Aleksey says, but be careful,

Aleksey der, ama dikkatli ol,

there are people who will tell you

sana

the whole long story of their life,

hayatlarının tüm uzun hikayesini anlatacak insanlar var,

if you ask them, what's new?

onlara sorsan, yeni ne var?

This is from the lesson the other day on the phrase,

Bu, geçen günkü ifadeyle ilgili dersten,

what's new, and what else is new?

yeni ne var ve başka ne yeni?

And the most dangerous thing would be to ask them

Ve en tehlikeli şey,

at the end of the monologue, what else is new?

monologun sonunda onlara başka ne yeni diye sormak olacaktır.

And my response was this,

Benim cevabım şuydu,

in English, we would say that person is

İngilizcede o kişiden

hard to get away from.

uzaklaşmanın zor olduğunu söylerdik.

Or we might say, they'll talk your ear off.

Ya da kulağını patlatacaklar diyebiliriz. Geçen yıl

I haven't been in many social situations for the last year,

pek fazla sosyal ortamda bulunmadım

but I remember a few people that would fit that description.

ama bu tanıma uyan birkaç kişi hatırlıyorum.

So yes, there are definitely people in the world

Yani evet, dünyada kesinlikle

who are hard to get away from.

uzaklaşması zor insanlar var.

That means that when you engage them in conversation,

Bu, onları konuşmaya dahil ettiğinizde,

when you start talking to them,

onlarla konuşmaya başladığınızda

it's hard to leave.

ayrılmanın zor olduğu anlamına gelir.

They just never seem to stop talking

Asla konuşmayı bırakmıyorlar

and the conversation doesn't seem to end.

ve konuşma bitmiyor gibi görünüyor.

That can be very challenging.

Bu çok zorlayıcı olabilir.

And we also say that

Ayrıca,

that type of person will talk your ear off.

bu tür bir kişinin kulağınızı patlatacağını da söylüyoruz.

I have to admit, I can be that kind of person.

Kabul etmeliyim ki ben de böyle bir insan olabilirim.

In small social situations,

Küçük sosyal durumlarda,

I don't like big social gatherings,

büyük sosyal toplantıları sevmem

but in small social situations,

ama küçük sosyal durumlarda,

if I'm just sitting around a campfire,

eğer sadece bir kamp ateşinin etrafında oturuyorsam,

talking with people I know well,

iyi tanıdığım insanlarla konuşuyorsam,

there's a chance I might talk your ear off.

kulağınızı dağıtma şansım var.

You might leave that gathering and say,

O toplantıdan ayrılıp vay canına,

wow, it's actually really hard to get away from Bob.

Bob'dan uzaklaşmak gerçekten çok zor diyebilirsiniz.

Once he starts talking,

Bir kez konuşmaya başlayınca

it's a little hard to get away from him.

ondan uzaklaşmak biraz zor oluyor.

Hey, I did a video earlier this week on the wind,

Hey, bu hafta başlarında rüzgarla ilgili bir video çektim

and it's still windy here.

ve burası hala rüzgarlı.

I'm trying to hold my camera as steady as possible,

Kameramı olabildiğince sabit tutmaya çalışıyorum

but you can see in the trees behind me

ama arkamdaki ağaçlarda

that the wind is still blowing.

rüzgarın hâlâ estiğini görebilirsiniz.

It's just been windy for days on end,

Sadece günlerdir rüzgarlı

and it shows no sign of letting up.

ve pes etme belirtisi göstermiyor.

I think I should move over here

Sanırım buraya taşınmalı

and get out of the wind again.

ve tekrar rüzgardan kaçmalıyım.

But certainly, it's a little strange for us here.

Ama kesinlikle, burası bizim için biraz garip.

It's usually windy every couple of days,

Genellikle birkaç günde bir rüzgarlıdır,

but lately it has been windy every single day.

ancak son zamanlarda her gün rüzgarlı olmaya başladı.

Anyways, Bob the Canadian here,

Her neyse, Kanadalı Bob,

thank you for watching this little English lesson.

bu küçük İngilizce dersini izlediğiniz için teşekkürler.

hope you liked it.

Umarım Beğenirsin.

I'll join you again in a couple of days with another one.

Birkaç gün sonra bir başkasıyla aranıza tekrar katılacağım.

Bye.

Hoşçakal.