Learn the English Phrases TO RUN THE RISK and AT RISK

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, risk almak için İngilizce ifadeyi

I wanted to help you learn the English phrase

öğrenmenize yardımcı olmak istedim

to run the risk.

.

This is a phrase we use when we're talking about something

Bu,

that might happen if you don't do something else.

başka bir şey yapmazsan olabilecek bir şeyden bahsederken kullandığımız bir tabir.

Here's a good example.

İşte iyi bir örnek.

When you get in a vehicle,

Bir araca bindiğinizde

if you don't put your seatbelt on,

emniyet kemerinizi takmazsanız ceza yeme

you run the risk of getting a ticket, or even worse,

, daha da kötüsü kaza yaparsanız

you run the risk of getting injured

yaralanma riskiniz var

if you're in an accident.

.

So when we say, "To run the risk,"

Dolayısıyla, "Riski göze almak" dediğimizde,

it means that you are at risk.

bu sizin risk altında olduğunuz anlamına gelir.

I know I'm using the same phrase I'm gonna teach later,

Daha sonra öğreteceğim aynı cümleyi kullandığımı biliyorum,

but there is a danger or a possibility

ancak

that something might happen

because of a choice you're making.

yaptığınız bir seçim nedeniyle bir şeylerin olma tehlikesi veya olasılığı var.

I just used the second phrase.

Ben sadece ikinci cümleyi kullandım.

The second phrase is the phrase at risk.

İkinci ifade, risk altındaki ifadedir.

You could use this phrase in the same way.

Bu cümleyi de aynı şekilde kullanabilirsiniz.

Let's say you go to a coffee shop

Diyelim ki bir kafeye gidiyorsunuz

and you buy a cup of coffee and you take a big gulp.

ve bir fincan kahve alıyorsunuz ve büyük bir yudum alıyorsunuz. Çok sıcak olup olmadığına

You take a huge sip without determining

karar vermeden koca bir yudum alırsın

if it's too hot or not.

.

You are at risk, at that point, of burning your throat.

O noktada boğazınızı yakma riskiyle karşı karşıyasınız.

You're at risk of burning your tongue

because you didn't take a little sip at first.

İlk başta küçük bir yudum almadığınız için dilinizi yakma riskiyle karşı karşıyasınız.

So to review when you run the risk,

Riski üstlendiğinizde gözden geçirmek, bir

it means that you do something and there's a possibility

şey yaptığınız anlamına gelir ve bunu yaparsanız

that something else might happen if you do that.

başka bir şeyin olma olasılığı vardır.

If I go to class without a lesson plan,

Ders planı olmadan derse gidersem,

I run the risk of the students being all crazy

öğrencilerin delirme

and not knowing what to do.

ve ne yapacaklarını bilememe riskiyle karşı karşıya kalırım. Bir planınız yoksa

Classes usually get out of hand really quickly

dersler genellikle çok çabuk kontrolden çıkar

if you don't have a plan.

.

And the similar phrase at risk, to review,

Ve benzer bir cümleyi tekrar gözden geçirecek olursak,

if I went to class without a lesson plan,

ders planı olmadan derse gidersem,

I would be at risk of the principal getting annoyed with me

because the class was not well run.

ders iyi işlenmediği için müdürün bana kızma riskiyle karşı karşıya kalırdım.

So to run the risk and at risk,

Yani riski çalıştırmak ve risk altında olmak için,

two very similar phrases that talk about something

that might happen if you do something else.

başka bir şey yaparsanız olabilecek bir şeyden bahseden çok benzer iki cümle.

There's usually a relation between the two.

Genellikle ikisi arasında bir ilişki vardır.

But, hey, let's look at a comment

Ama hey,

from a previous video, sorry, I'm having trouble

bir önceki videodan bir yoruma bakalım, kusura bakmayın,

putting the papers in my pockets today.

bugün kağıtları cebime koymakta zorlanıyorum.

This comment is from Natalia,

Bu yorum Natalia'dan

and I picked this one because I thought this would be funny.

ve bunu komik olacağını düşündüğüm için seçtim.

Natalia says, "Bob, You're more than welcome

Natalia, "Bob, bir

to pick my comment for the next video.

sonraki video için yorumumu seçebilirsin.

It will be interesting to see how you politely refuse."

Nasıl kibarca reddettiğini görmek ilginç olacak," diyor.

And my response was ah-ha!

Ve cevabım ah-ha oldu!

I didn't actually say that,

Aslında bunu söylemedim ama

but ah-ha, "Natalia, maybe I won't refuse.

ah-ha, "Natalia, belki reddetmem.

Maybe I'll choose this one. Who knows."

Belki bunu seçerim. Kim bilir."

So that was just a little fun for me

Bu benim için biraz eğlenceliydi

and hopefully for Natalia,

ve umarım Natalia için,

thanks so much for leaving that comment.

yorum bıraktığınız için çok teşekkürler.

How do I pick the comments?

Yorumları nasıl seçerim?

Well, I just read through them

Pekala, onları okudum

and usually there's one that makes me laugh or smile,

ve genellikle beni güldüren veya gülümseten bir soru var

or it's just a great question

ya da bu harika bir soru

or it relates to the past lesson.

ya da önceki dersle ilgili.

There's really no rhyme or reason to how I pick them.

Onları nasıl seçtiğime dair gerçekten bir kafiye ya da sebep yok.

I just pick ones that strike me

Sadece bana

as being kind of cool or interesting.

biraz havalı veya ilginç gelenleri seçiyorum.

And I try not to pick the same person every day.

Ve her gün aynı kişiyi seçmemeye çalışıyorum.

I always try to pick someone new.

Her zaman yeni birini seçmeye çalışırım.

There's kind of a bit of a rotation. I actually keep track.

Biraz rotasyon var. Aslında takip ediyorum.

If I choose a comment from someone,

Birinin yorumunu seçersem, birkaç gün

I won't choose their comment again for a few days,

onun yorumunu tekrar seçmem

because I feel like it's good to have some variety

çünkü seçtiğim yorumlarda biraz çeşitlilik olması iyi olur diye düşünüyorum

in the comments I choose.

.

Anyways, we are in front of my local library,

Her neyse, yerel kütüphanemin,

slash, arena, slash, community center.

slash, arena, slash, toplum merkezinin önündeyiz.

It has a number of different names.

Bir dizi farklı isme sahiptir.

This was built just in the last few years.

Bu sadece son birkaç yılda inşa edildi. Bakalım

Let's see if I can get a better look for you.

seni daha iyi görebilecek miyim?

And this is a really cool place.

Ve burası gerçekten harika bir yer.

This is where you come if you want to play hockey,

Hokey oynamak istersen, paten kaymak

or if you want to go skating,

istersen, kütüphaneden

if you want to check a book out from the library,

bir kitap almak istersen buraya gelirsin,

there's also a basketball court in there.

orada bir de basketbol sahası var.

So it's really cool for young people as well.

Bu yüzden gençler için de gerçekten harika . Buz pateni pistinin dışında

There's an enormous walking track

devasa bir yürüyüş parkuru var

around the outside of the ice rink.

.

So older people often come and they will walk in the winter.

Bu yüzden yaşlı insanlar sık ​​sık gelir ve kışın yürürler.

And what did we use this for mostly?

Ve bunu en çok ne için kullandık?

Mostly we've been using this as a vaccination center.

Burayı çoğunlukla aşılama merkezi olarak kullanıyoruz.

It's closed now, but for months on end,

Şu anda kapalı, ancak aylarca

this was a mass vaccination center for COVID vaccines.

burası COVID aşıları için bir toplu aşılama merkeziydi.

This is actually where, yeah,

Burası aslında, evet,

I think I got my second vaccine, I can hardly remember now.

sanırım ikinci aşımı oldum, şimdi pek hatırlamıyorum.

Jen got her second vaccine here, I think.

Jen ikinci aşısını burada yaptırdı sanırım.

I can't remember where I got mine.

Benimkini nereden aldığımı hatırlayamıyorum.

Anyways, see you in a couple of days

Her neyse, birkaç gün sonra

with another short English lesson, bye.

başka bir kısa İngilizce dersinde görüşmek üzere, hoşçakalın.