Learn the English Phrases "to whip by" and "to whip up"

In this English lesson I wanted to help you learn the English phrase to whip by.

Bu İngilizce dersinde, İngilizce ifadeyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

This is a phrase we usually use to talk about something that happens quickly.

Bu, genellikle hızlı bir şekilde olan bir şey hakkında konuşurken kullandığımız bir ifadedir .

I usually use it to talk about time.

Genellikle zaman hakkında konuşmak için kullanırım.

I feel like the days in January just whipped by using it in the past tense there.

Oradaki geçmiş zaman kipini kullanarak Ocak ayındaki günleri sanki çırpmış gibi hissediyorum.

I find that at this point in the winter, time seems to whip by.

Kışın bu noktasında zamanın hızla geçtiğini görüyorum.

It tends to go very, very quickly.

Çok, çok hızlı gitme eğilimindedir.

I can't believe it's already almost the middle of February.

Neredeyse Şubat ayının ortası olduğuna inanamıyorum.

Okay, it's not quite the middle of February.

Tamam, daha şubatın ortası değil.

I think it's February 7th, the day you're watching this.

Sanırım 7 Şubat, bunu izlediğiniz gün.

But time does seem to whip by at this time of year,

Ama yılın bu zamanında zaman hızla geçiyor gibi görünüyor,

I think because I've started a new semester and I'm a little bit busy.

çünkü sanırım yeni bir döneme başladım ve biraz meşgulüm.

I really feel like time is whipping by.

Gerçekten zamanın hızla geçtiğini hissediyorum.

You can also say that a car whips by, like, you can use it

Bir arabanın hızla geçtiğini de söyleyebilirsin, onu bir

for things as well, but I usually use it to talk about time.

şeyler için de kullanabilirsin, ama ben genellikle zaman hakkında konuşmak için kullanırım. Bugün

The other phrase I wanted to teach you today is to whip something up.

size öğretmek istediğim bir diğer ifade de bir şeyleri kamçılamak.

We usually use this to talk about making food quickly.

Bunu genellikle hızlı bir şekilde yemek yapmaktan bahsetmek için kullanırız.

This past weekend, Jen's sister and brother-in-law

Geçen hafta sonu Jen'in kız kardeşi ve kayınbiraderi

came over, so I whipped up some pizza.

geldi, ben de biraz pizza yaptım.

I made some dough in the bread machine, and I quickly made some pizza for them.

Ekmek makinesinde biraz hamur yaptım ve onlar için hızlıca pizza yaptım.

I whipped it up.

Ben çırptım. Bu

So we use this to talk about doing something quickly, usually preparing food.

yüzden, genellikle yemek hazırlamak gibi hızlı bir şeyler yapmaktan bahsetmek için bunu kullanırız .

We almost always use it to talk about making food.

Neredeyse her zaman yemek yapmaktan bahsederken kullanırız.

Like I'm going to whip up some snacks for later tonight so that Jen and the kids

Jen, çocuklar

and I can have a fun evening while we watch the Raptors play basketball.

ve ben Raptors'ın basketbol oynamasını izlerken eğlenceli bir akşam geçirelim diye bu akşam için biraz atıştırmalık hazırlayacağım gibi.

So to review,

Yani gözden geçirecek olursak,

when you say that something is going to whip by you mean that it's going to go quickly.

bir şeyin hızla geçeceğini söylediğinizde, bunun hızlı bir şekilde gideceğini kastediyorsunuz.

When you say that you are going to whip something up, it means you are going to make it quickly.

Bir şeyi kamçılayacağını söylediğinde , bu onu çabucak başaracağın anlamına gelir.

By the way, do you know what a whip is?

Bu arada, kamçının ne olduğunu biliyor musun? İnekleri kovalarken kullandıklarını düşündüğüm

It's like a leather thing that I think they used to use

deri bir şeye benziyor

when they were chasing cows or something like that.

ya da onun gibi bir şey.

I'm not sure exactly all the details.

Tüm detaylardan tam olarak emin değilim.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from let me get it out of my pocket here.

Bu yorum cebimden çıkarayım buradan.

This comment is from Francisco.

Bu yorum Francisco'dan.

Out of sight, out of mind.

Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.

I always wanted to be out of the line of sight of the teacher in order not to be asked L.O.L.

L.O.L.

And then my response.

Ve sonra benim cevabım.

When you're in a big class, it's nice to sit at the back if you're going to have a snooze. Now...

Kalabalık bir sınıftayken, şekerleme yapacaksanız arkada oturmak güzeldir. Şimdi...

Thanks, Francisco, for that comment.

Yorumun için teşekkürler Francisco.

Good use of out of sight.

Gözden uzak iyi kullanım.

You shouldn't do that, though.

Yine de bunu yapmamalısın.

You shouldn't sleep in classrooms.

Sınıflarda uyumamalısın.

I'm not recommending that.

Bunu önermiyorum.

I'm not advocating that as a teacher.

Bunu bir öğretmen olarak savunmuyorum.

I recommend that you sit at the front and that you pay attention and you do all the work.

Önde oturmanızı ve dikkat etmenizi ve tüm işi sizin yapmanızı tavsiye ederim.

But yes, sometimes if you are in a class that's boring, you want to sit at the back

Ama evet, bazen sıkıcı bir sınıftaysanız ,

so the teacher can't see you, so you're not in their line of sight.

öğretmen sizi görmesin diye arkada oturmak istersiniz, böylece onların görüş alanında olmazsınız.

Hey, I'm out here just for a little walk on this path in town, you can see.

Hey, şehirdeki bu yolda küçük bir yürüyüş için buradayım , görebilirsin.

Let me show you it.

Göstermeme izin ver.

It's actually a little bit dangerous walking out here right now

Aslında şu anda burada yürümek biraz tehlikeli

because it's melting a bit, but there is ice on the ground.

çünkü biraz eriyor ama yerde buz var.

And what that does, I think I've explained it before, is it makes things very slippery.

Ve bunun ne işe yaradığını sanırım daha önce açıklamıştım, işleri çok kayganlaştırıyor.

Whenever ice is a little bit wet on the top,

Üstü biraz ıslak olan buz

it's extra slippery and it's a lot easier to slip and fall.

ekstra kaygandır ve kayması ve düşmesi çok daha kolaydır.

Now, as a Canadian, I'm used to walking on ice, but I still need to be careful.

Şimdi, bir Kanadalı olarak buz üzerinde yürümeye alışkınım ama yine de dikkatli olmam gerekiyor.

But I'm sure if you're from a country that doesn't have winter

Ama eminim ki kışı olmayan bir ülkedenseniz

and if you were walking on that ice, you would have a little bit of trouble.

ve o buzun üzerinde yürüyorsanız biraz sıkıntı çekersiniz.

Yeah, I'm pretty good at walking on ice.

Evet, buzda yürümekte oldukça iyiyimdir.

I've been walking on ice my whole life, but there are still times

Hayatım boyunca buz üzerinde yürüdüm ama hala

where it's a little too slippery and sometimes I almost wipe out.

biraz fazla kaygan olduğu zamanlar oluyor ve bazen neredeyse yok oluyorum.

That's the phrase we use to describe that.

Bunu anlatmak için kullandığımız ifade bu.

Hey, you've seen this creek before.

Hey, bu dereyi daha önce gördün.

I'm out here on the bridge,

Burada köprüdeyim

but it's kind of cool because the water is flowing.

ama su aktığı için biraz serin.

But you can also see that there is ice.

Ama aynı zamanda buz olduğunu da görebilirsiniz.

I don't think that this is our spring thaw.

Bunun bizim bahar erimemiz olduğunu sanmıyorum.

Oh, there's a little bit of green garbage down there.

Oh, aşağıda biraz yeşil çöp var .

I don't like garbage.

Ben çöp sevmiyorum.

I don't think this is

Bunun

our spring thaw because it is still February, but certainly warm.

bizim bahar erimemiz olduğunu sanmıyorum çünkü hala Şubat ayı ama kesinlikle sıcak.

Anyways, see you in a couple of days with another short English lesson. Bye!

Her neyse, birkaç gün sonra başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşmek üzere. Hoşçakal!