6 Tips on Being a Successful Entrepreneur | John Mullins | TED

1,280,104 views ・ 2024-02-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Erin Boran Dogan Gözden geçirme: Selin Tüfekçi
00:04
In 1995,
0
4220
2880
1995 yılında,
Lynda Weinman adında bir grafik tasarım öğretmeni,
00:07
a graphic design teacher named Lynda Weinman,
1
7100
3080
00:10
and also an aspiring entrepreneur,
2
10180
2920
ve hevesli bir girişimci,
00:13
decided to get the website Lynda.com.
3
13100
3560
Lynda.com adresini almaya karar verdi.
00:16
She did so because she needed a sandbox to play in,
4
16700
3040
Bunu yaptı çünkü yeni grafik tasarım araçlarıyla,
00:19
with the new graphic-design tools,
5
19740
2040
o sırada geliştirilmekte olan dijital araçlarla oynamak için
00:21
the digital tools that were being developed at that time:
6
21780
2720
bir sanal alana ihtiyacı vardı:
00:24
Photoshop, Illustrator and many more.
7
24500
2800
Photoshop, Illustrator ve daha fazlası gibi araçlar.
00:27
And she needed a place to put her students' work
8
27740
2560
Ve öğrencilerinin çalışmalarını herkesin görebilmesi
00:30
so all could see it.
9
30340
1600
için koyacağı bir yere ihtiyacı vardı.
00:32
Well, she put that website together,
10
32460
2360
İnternet sitesini oluşturdu
00:34
and the business began to grow.
11
34860
1880
ve iş büyümeye başladı.
00:36
And in 2002, she discovered it could be much, much more,
12
36780
5880
Ve 2002′de bundan çok daha fazlası olabileceğini keşfetti,
00:42
so she moved all of her teaching online.
13
42660
3320
bu yüzden tüm öğretimini internete taşıdı.
00:45
Later, the business was sold to LinkedIn,
14
45980
2920
Daha sonra şirket,
00:48
who renamed it LinkedIn Learning,
15
48940
2320
adını LinkedIn Learning olarak değiştiren LinkedIn’e
00:51
sold for 1.5 billion US dollars.
16
51300
3960
1.5 milyar ABD dolarına satıldı.
00:55
Lynda is the poster child
17
55940
2480
Lynda, benim deyimimle
00:58
for what I call the counterconventional mindsets of entrepreneurs.
18
58420
5400
girişimcilerin geleneksel karşıtı zihniyetlerinin temsilcisidir.
01:04
So I want to tell you about these mindsets today,
19
64740
2640
Bu yüzden bugün size bu zihniyetlerden bahsetmek istiyorum,
01:07
and here we go.
20
67420
1320
ve işte başlıyoruz.
01:08
So, number one,
21
68780
1280
Bir numara
01:10
why do I call them counterconventional?
22
70100
3160
neden onlara geleneksel karşıtı zihniyet diyorum?
01:13
First, these six mindsets run counter
23
73300
3640
İlk olarak, bu altı zihniyet, bugün büyük şirketlerde yapılan
01:16
to the best practices, as we call them, that are done in big companies today.
24
76980
5040
‘en iyi uygulamalar’ olarak adlandırdığımız şeylerle ters düşüyor.
Londra İşletme Okulu ve diğer işletme okullarında
01:22
They fly in the face of much of what we teach at London Business School
25
82020
4080
strateji, pazarlama, risk ve daha pek çok şey hakkında
01:26
and other business schools
26
86100
1400
01:27
about strategy, about marketing, about risk and about much more.
27
87540
5400
öğrettiğimiz şeylerin çoğuyla taban tabana zıtlar.
01:32
Now, you might say,
28
92940
1160
Şimdi, “John, ‘zihniyet’ derken ne demek istiyorsun?” diyebilirsiniz.
01:34
“John, what do you mean by ‘mindset?’”
29
94140
2520
01:37
A mindset, of course, is up here, right?
30
97260
2440
Bir zihniyet, elbette, burada, değil mi?
01:39
It's those things, attitudes, habits, thoughts, mental inclination
31
99740
6640
Bu şeyler;
yolumuza bir şey çıktığında
ona verdiğimiz tepkiyi
01:46
which, when something comes our way,
32
106420
2640
önceden belirleyen tutumlar,
01:49
predetermines the response we make to that something that comes our way,
33
109060
4240
alışkanlıklar, düşünceler, zihinsel eğilimlerdir,
01:53
and those somethings, as we entrepreneurs call them,
34
113340
2680
ve biz girişimciler olarak, bu gelen şeylere
“fırsat” deriz.
01:56
are opportunities.
35
116020
1640
01:57
So I want to tell you about these six mindsets,
36
117660
2360
Bu yüzden size bu altı düşünce yapısından bahsetmek istiyorum,
02:00
and the first one, I call "Yes, we can."
37
120060
2960
ve ben birincisine “Evet, yapabiliriz.” diyorum.
02:03
Now, B-school strategy 101 says the following:
38
123660
3840
Şimdi, İşletme Fakültesi Strateji Dersi 101 şunu söylüyor:
02:07
what we're supposed to do, in a company, is stick to our knitting.
39
127500
3680
Bir şirkette yapmamız gereken şey düzenimize sadık kalmaktır.
02:11
We've got to figure out what we're really good at --
40
131220
2520
Nelerde gerçekten iyi olduğumuzu bulmalıyız
02:13
we call them core competencies --
41
133780
1640
- onlara temel yetkinlikler diyoruz-
02:15
and we've got to build on them, invest in them, nurture them,
42
135460
3280
ve onları geliştirmeli, yatırım yapmalı, onları beslemeli,
02:18
make them more robust.
43
138740
2160
daha da sağlamlaştırmalıyız.
02:20
And if somebody comes along and says,
44
140900
1960
Ve eğer birisi gelip,
02:22
“Can you do something different, that’s outside of that?”
45
142900
2720
“Bunun dışında farklı bir şey yapabiliyor musun” derse
02:25
what are we supposed to say?
46
145660
1400
Ne dememiz gerekiyor?
02:27
"No, I'm sorry, we don't do that around here."
47
147060
2440
“Hayır, üzgünüm, buralarda onu yapmıyoruz.”
02:30
Well ...
48
150500
1160
Şey...
02:32
A Brazilian entrepreneur named Arnold Correia
49
152100
2800
Arnold Correia adında Brezilyalı bir girişimci,
02:34
built a wonderful business that, today, is called Atmo Digital,
50
154940
4000
bu kuralları göz ardı ederek şu anda Atmo Dijital olarak adlandırılan,
02:38
by disregarding those rules.
51
158980
2680
harika bir iş kurdu.
02:41
He'd already reinvented his business twice,
52
161700
3240
Etkinlik yönetiminin ve hizmet üretiminin
02:44
to become a major provider
53
164980
2040
önemli bir sağlayıcısı olmak için
02:47
of event management and production services,
54
167060
3840
işini iki defa kurdu.
02:50
when one of his customers said to him,
55
170900
2520
Müşterilerinden biri kendisine,
02:53
"You know, I have 260 stores scattered all around Brazil,"
56
173460
3200
“Biliyor musun, Brezilya’nın her yerine dağılmış 260 mağazam var.”
02:56
and Brazil is a big country,
57
176700
1560
ki Brezilya büyük bir ülke,
02:58
"and I'd like to be able to broadcast training and motivational events
58
178300
4200
“ve mağazalara gerçek zamanlı olarak eğitim yayınları ve
motivasyonel etkinlikler yayınlamak istiyorum.
03:02
to the stores in real time.
59
182500
1720
03:04
So, Arnold, could we put televisions in the training room of all my stores,
60
184220
5560
Yani Arnold, tüm mağazalarımın eğitim odalarına televizyon koyabilir miyiz,
03:09
and could we build a satellite uplink
61
189780
1920
ve bu harika şeyleri mağazalarda yayınlamak için
03:11
so we can send all this wonderful stuff to the stores?"
62
191740
3360
bir uydu bağlantısı kurabilir miyiz?” dedi
Peki Arnold ne dedi?
03:15
So what did he say?
63
195140
1320
03:16
He said, “Yes, we could do that,”
64
196460
1760
Uydu teknolojisi hakkında bir şey bilmemesine ve
03:18
even though he knew nothing about satellite technology,
65
198260
2800
São Paulo’nun dışında hiç faaliyet göstermemesine rağmen
03:21
had never operated outside São Paulo,
66
201100
3480
“Evet, bunu yapabiliriz”
03:24
but he got it done.
67
204620
1520
dedi ama yine de başardı.
03:26
Then, several years later,
68
206180
1720
Neyse, birkaç yıl sonra,
03:27
some of the other customers, one of them in particular, Walmart, said,
69
207940
4000
Bazı diğer müşterilerden özellikle birisi, Walmart, dedi ki:
03:31
“You know, it’s nice that we have all of these television screens
70
211980
4440
“Mağazaların arka taraflarında bu kadar televizyon ekranı olması güzel,
03:36
in the back room of the store,
71
216420
1520
03:37
but wouldn't it be cool if we had them on the sales floor?
72
217980
2880
ama keşke satış alanında da olsalardı harika olmaz mıydı?
03:40
Because then, we could run advertising,
73
220860
1920
Çünkü o zaman reklam yayınlayabilirdik,
03:42
so when the customer walks down the aisle for detergent,
74
222820
2720
Böylece müşteri deterjan reyonuna doğru yürürken,
03:45
perhaps there's an ad for Procter and Gamble's detergent
75
225580
3000
o koridorda Procter ve Gamble deterjanları için bir reklam görebilirdi.” dedi.
03:48
in that aisle?"
76
228620
1240
03:49
And what did Arnold say to that request?
77
229900
2480
Peki Arnold bu isteğe ne dedi?
03:52
"Yes, we can do that."
78
232420
1720
“Evet, bunu yapabiliriz.”
03:54
Over a period of years,
79
234140
1440
Yıllar boyunca
03:55
Arnold reinvented his business, fundamentally,
80
235580
3080
Arnold, müşterileri temel yetkinliklerinin dışında yeni bir şey istediğinde
03:58
four different times,
81
238700
1400
04:00
by saying, when a customer wanted something new
82
240140
2520
şunu söyleyerek özünde işini dört defa tekrar kurmuş oldu:
04:02
that lay outside of his core competencies,
83
242700
2440
04:05
"Yes, we can."
84
245180
1520
″Evet, yapabiliriz.″
04:07
The second one I want to tell you about,
85
247300
1960
Bahsetmek istediğim ikinci düşünce yapısına
04:09
I call "problem-first, not product-first logic."
86
249260
3320
″Önce problem, sonra ürün″ diyorum.
04:12
So in big companies today, it's all about the products.
87
252580
3280
Yani bugün büyük şirketlerde, her şey ürünlerle ilgili.
04:15
So while I'm in the US,
88
255860
1840
Bu yüzden ben ABD'deyken,
04:17
my family and I have used Tide, for many years,
89
257740
2560
ailem ve ben kıyafetlerimizi yıkamak için yıllarca Tide’ı kullandık.
04:20
to wash our clothes.
90
260340
1480
04:21
And we get a chuckle, every now and then,
91
261860
2320
Ve ara sıra gülüşüyoruz
04:24
because we can tell a new brand manager has come along,
92
264220
2920
çünkü yeni bir marka yöneticisinin geldiğini anlayabiliyoruz,
04:27
because what happens, they change the product, right?
93
267180
2600
çünkü ne oluyor, ürünü değiştiriyorlar, değil mi?
04:29
They take the blue speckles out of it
94
269780
2160
Mavi benekleri çıkarıyorlar
04:31
and turn them green.
95
271940
1880
ve yeşile çeviriyorlar
04:33
And they call it "new, improved."
96
273860
2440
Ve buna “yeni, geliştirilmiş” diyorlar.
04:36
Is this innovation, guys?
97
276300
1680
Bu bir yenilik mi arkadaşlar?
04:38
I'm not so sure.
98
278340
1280
O kadar emin değilim.
04:40
Coca-Cola, what is there?
99
280060
1800
Coca-Cola ne yaptı?
04:41
There was Classic Coke, and then, there was New Coke.
100
281860
2720
Klasik Kola vardı, ve sonra Yeni Kola çıktı.
04:44
That didn't work out too well.
101
284580
1840
O da pek işe yaramadı.
04:46
Then, there was Diet Coke, Coke Zero and Vanilla Coke and Cherry Coke,
102
286460
3960
Sonra, Diyet Kola, Kola Zero ve Vanilyalı Kola ve Kirazlı Kola,
04:50
lots of Cokes.
103
290460
1120
bir sürü Kola vardı.
04:52
I don't think this is what innovation is all about.
104
292460
3240
Yeniliğin bu olduğunu sanmıyorum.
04:55
But for entrepreneurs,
105
295740
1960
Ama girişimciler için,
04:57
we don't focus on products, we focus on problems.
106
297740
5600
Ürünlere odaklanmıyoruz.
Sorunlara odaklanıyoruz.
05:03
A guy named Jonathan Thorne
107
303340
2160
Jonathan Thorne adında bir adam
05:05
developed a technology that did something very useful.
108
305500
3120
çok yararlı bir şey yapan bir teknoloji geliştirdi.
05:08
This instrument you see in front of you is called a surgical forceps.
109
308660
3840
Karşınızda gördüğünüz bu alete cerrahi maşa denir.
05:12
It's the tool that almost every surgeon,
110
312900
2960
Neredeyse her cerrahın,
05:15
in any kind of medical discipline,
111
315900
2440
herhangi bir tıp alanında,
05:18
uses to do his or her work.
112
318340
2000
işini yapmak için kullandığı araçtır.
05:20
But there's a problem with these surgical forceps --
113
320780
2680
Ama bu cerrahi maşayla ilgili bir problem var.
05:23
they stick to human tissue.
114
323500
2360
İnsan dokusuna yapışıyorlar.
05:26
So imagine you're having a facelift,
115
326260
1800
Yani yüz germe yaptırdığınızı
05:28
and the plastic surgeon is doing the final touches,
116
328100
3560
ve plastik cerrahın son dokunuşları yaptığını hayal edin,
05:31
but the tissue sticks to the forceps.
117
331700
3320
ama doku maşaya yapışıyor.
05:35
Maybe it's not going to look quite as good as it was supposed to look.
118
335060
4040
Belki de artık görünmesi gerektiği kadar iyi görünmeyecektir.
05:39
And maybe the plastic surgeon is going to get a little frustrated,
119
339140
3680
Ve belki de plastik cerrah biraz hayal kırıklığına uğrayacak
05:42
and it's going to take longer to do the work.
120
342820
2160
ve işini yapması daha uzun zaman alacak.
05:45
And John said,
121
345020
1520
Ve John dedi ki:
05:46
"You know, that's a problem I think I can solve,"
122
346580
3440
“Biliyor musun, bu çözebileceğimi düşündüğüm bir sorun,”
yeni bir gümüş-nikel alaşımı geliştirerek sorunu çözdü.
05:50
with a new silver-nickel alloy that he had developed.
123
350060
3160
05:54
It turned out the business didn't grow very fast,
124
354140
2360
Plastik cerrahlara odaklanarak işin çok da büyümediği ortaya çıktı.
05:56
focusing on plastic surgeons.
125
356500
1680
05:58
So he said, "I wonder if there's another surgical specialty
126
358180
3040
Bu yüzden, “Acaba çözebileceğim daha büyük bir sorunu olan
06:01
that has an even bigger problem that I could solve,"
127
361260
2480
başka bir cerrahi alan var mı?” dedi
06:03
and he discovered one, and that's neurosurgeons.
128
363740
2720
ve bir tanesini keşfetti, o da beyin cerrahları.
06:06
And neurosurgeons work in two places on our bodies,
129
366500
3120
Ve beyin cerrahları vücudumuzda iki yer üstünde çalışırlar.
06:09
in our spines and in our brain.
130
369660
2080
Omurgamızda ve beynimizde.
06:12
So I hope you never have brain surgery,
131
372140
2080
Bu yüzden umarım asla beyin ameliyatı yaptırmayız.
06:14
and I hope I never have it,
132
374220
1360
06:15
but if they have to take a little tumor out,
133
375620
2840
ama küçük bir tümörü çıkarmak zorunda kalırlarsa
06:18
I hope the forceps don't stick to some other tissues,
134
378500
3440
umarım maşaya başka dokular yapışmaz
06:21
because I kind of want to keep all the brain cells I can, right?
135
381980
3480
çünkü bütün beyin hücrelerimi korumak isterim değil mi?
06:26
John Thorne built a fantastic business,
136
386660
2160
John Thorne harika bir iş kurdu,
06:28
sold it some years later to Stryker.
137
388820
2000
birkaç yıl sonra Stryker'a sattı.
06:30
Stryker is very happy,
138
390820
1720
Stryker çok mutlu,
06:32
John and his investors are very happy too.
139
392540
3080
John ve yatırımcıları da çok mutlu.
06:35
Why? Because John focused on solving problems,
140
395620
3600
Neden? Çünkü John, sorun çözmeye odaklandı,
06:39
not on thinking about products.
141
399220
2080
ürünleri düşünmeye değil.
06:41
The next one, I call it “think narrow, not broad.”
142
401940
3760
Bir sonrakine “dar düşün, geniş değil” diyorum.
06:45
Like John Thorne,
143
405740
1480
John Thorne gibi girişimci birinin,
06:47
an entrepreneur I’m going to tell you about
144
407260
2120
bir soruna odaklanmasından,
06:49
focused on a problem
145
409420
1320
06:50
but thought very narrowly about the target market.
146
410780
3120
ama hedef pazar hakkında oldukça dar düşünen birinden bahsedeceğim.
06:53
But the big-company wisdom doesn’t want narrow target markets,
147
413940
3960
Ancak büyük şirket aklı dar hedef pazarlar istemiyor,
06:57
it wants big target markets, right?
148
417940
2000
büyük hedef pazarlar istiyor, değil mi?
06:59
Because you've got to move the needle.
149
419980
1920
Çünkü kayda değer bir şey yapmak zorundasın.
07:01
Why would a big company mess around with something small?
150
421900
2720
Neden büyük bir şirket küçük bir şeyle uğraşsın ki?
07:04
Like John Thorne,
151
424660
1360
John Thorne gibi,
07:06
Philip Knight and Bill Bowerman, when they founded Nike,
152
426060
2840
Philip Knight ve Bill Bowerman, bugün hepimizin çok iyi bildiği bir şirket olan
07:08
a company we all know very well today,
153
428940
2560
Nike’ı kurduklarında,
07:11
had identified a problem,
154
431500
1400
bir problem saptamışlardı,
07:12
but it was a problem that a very narrow target market had.
155
432900
3480
ancak çok dar bir hedef pazarın sahip olduğu bir sorundu.
07:16
Phil Knight was a runner, a distance runner,
156
436420
2320
Phil Knight bir koşucuydu, bir mesafe koşucusuydu
07:18
and he could run almost, not quite, a four-minute mile,
157
438780
2600
ve 1.6 km’yi neredeyse dört dakikada koşuyordu,
07:21
and Bill Bowerman was his track coach.
158
441420
1960
ve Bill Bowerman onun pist koçuydu.
07:24
And there was a problem with their shoes,
159
444420
2040
Ve ayakkabılarında bir sorun vardı,
07:26
because running shoes, in those days, were really made for sprinters.
160
446460
3600
çünkü o zamanlar koşu ayakkabıları gerçekten yarışçılar için yapılmıştı.
Ve yarışçılar antrenmanda pistin etrafında koşarlar.
07:30
And when sprinters train, they run around the track.
161
450060
2520
07:32
It's a nice, smooth track.
162
452620
1680
Güzel, pürüzsüz bir pist.
Ancak mesafe koşucuları pistlerin etrafında koşmazlar.
07:34
But distance runners don't run around tracks.
163
454340
2160
07:36
Where do they run?
164
456540
1240
Nerede koşuyorlar?
07:37
They run on country paths and dirt roads,
165
457820
2000
Arazilerde ve toprak yollarda koşarlar,
07:39
and they're always stepping on sticks and rocks,
166
459860
3040
ve her zaman sopalara ve kayalara basarlar
07:42
and so they get sprained ankles.
167
462900
1680
ve böylece ayak bilekleri burkulur.
07:44
And they run mile after mile after mile,
168
464620
2480
Ve kilometrelerce koşuyorlar,
07:47
and they get shin splints.
169
467140
1800
ve bacakları ödem topluyor.
07:48
Well, Knight and Bowerman said,
170
468980
1560
Knight ve Bowerman,
07:50
"We need better shoes,
171
470580
1440
″Daha iyi ayakkabılara ihtiyacımız var,
07:52
shoes that are made especially for distance runners,
172
472060
3880
özellikle mesafe koşucuları için yapılmış ayakkabılara,
07:55
especially elite distance runners, who really train a whole lot.
173
475940
4040
özellikle fazla antrenman yapan profesyonel mesafe koşucuları için.
07:59
So we're going to build a better shoe
174
479980
1800
Bu yüzden daha iyi bir ayakkabı tasarlayacağız.
08:01
that's going to have better lateral stability,
175
481820
2880
Şunlara sahip olacak;
daha iyi denge, daha geniş taban.
08:04
a wider footbed.
176
484740
1280
08:06
It's going to have a little more cushioning in it,
177
486500
2360
Kaval kemiği ödemlerini engellemek için
08:08
to protect against those shin splints --
178
488860
2040
biraz daha yastıklama olacak,
08:10
and by the way, if it's a little bit lighter-weight,
179
490900
2560
ve bu arada, biraz daha hafif, birkaç gram daha hafif olursa,
08:13
a few ounces lighter,
180
493460
1200
08:14
times all the steps in running a mile, or a two-mile, or a marathon,
181
494660
3640
üç-dört km veya bir maraton koşarken attığınız adım sayısıyla birlikte
08:18
it’s going to make for faster race times too.”
182
498300
2520
daha hızlı yarış süreleri de sağlayacaktır.”
08:21
So we know what happened with Nike, right?
183
501420
2720
Yani,
Nike’a ne olduğunu biliyoruz, değil mi?
08:24
Once they developed the skills
184
504180
2440
Hedef pazara, dar bir pazara,
08:26
to design shoes explicitly made for a target market, a narrow one,
185
506660
5440
özel olarak üretilen ayakkabılar tasarlama becerilerini geliştirdiklerinde,
08:32
and once they learned to import those shoes from Asia,
186
512100
3040
ve bu ayakkabıları Asya’dan ithal etmeyi öğrendiklerinde,
ve sporcuları bu ayakkabılara alıştırdıktan sonra
08:35
and once they learned to get athletes to adopt those shoes,
187
515180
2800
ne yaptılar?
08:38
what did they do?
188
518020
1160
08:39
Well, John McEnroe in tennis,
189
519220
1760
Teniste John McEnroe,
08:40
Michael Jordan in basketball came next,
190
520980
2600
sonrasında basketbolda Michael Jordan geldi
08:43
and we know what the story is with Nike today.
191
523620
2160
ve bugün Nike’ın hikayesini biliyoruz.
08:45
They're the global leader in athletic footwear and much more.
192
525820
4400
Atletik ayakkabılarda ve çok daha fazlasında dünya lideri oldu.
08:50
OK, the next one --
193
530260
1400
Tamam, bir sonraki...
08:51
“asking for the cash, and riding the float.”
194
531660
3000
“Arz-Talep Durumu Oluştur”
08:54
Big companies today are awash in cash.
195
534700
3160
Bugün büyük şirketler nakit parayla dolup taşıyor.
08:57
Even in these tricky times we are in today,
196
537900
2320
Bugün içinde bulunduğumuz bu zorlu zamanlarda bile
09:00
there is cash all over the place, right?
197
540220
2080
her yerde nakit para var, değil mi?
09:02
Merck, in 2018, spent all this money
198
542340
4360
Merck,
2018 yılında
hisse geri alımları ve temettüler yoluyla
09:06
giving money back to shareholders through stock buybacks and dividends,
199
546740
4000
hissedarlara geri vermek için harcadı,
09:10
and they could only find 10 billion worth of R and D to do,
200
550780
3400
ve tüm bu nakitle ancak 10 milyar dolarlık Ar-Ge yapabileceklerini keşfetti.
09:14
with all that cash.
201
554220
1240
09:15
Is something wrong here?
202
555460
1240
Burada bir sorun mu var?
09:16
I think this just doesn't feel right.
203
556740
2160
Bu bana doğru gelmiyor.
09:19
But for entrepreneurs like Elon Musk and the Tesla team,
204
559260
3320
Ancak Elon Musk ve Tesla ekibi gibi girişimciler için
09:22
cash is the lifeblood of the entrepreneurial venture.
205
562580
3520
nakit para, girişimin can damarıdır.
09:26
So when Musk joined the Tesla team,
206
566100
2480
Musk, Tesla ekibine katıldığında,
09:28
he said, "What's the plan here?"
207
568620
1560
“Buradaki plan nedir?” dedi.
09:30
And that team had a plan,
208
570220
1200
Ve ekibin bir planı vardı,
09:31
and it was to build a really fancy sports car,
209
571460
2280
süslü bir spor araba yapmak,
09:33
make a lot of money from that one,
210
573780
1680
o arabadan fazlasıyla para kazanmak,
09:35
use that money to build a somewhat lower-priced car,
211
575460
2840
kazanılan parayı biraz daha ucuz araba yapmak için kullanmak,
09:38
make some money from that one,
212
578300
1560
ondan da biraz para kazanmak
09:39
and then, we're going to build a mass-market car
213
579860
2520
Sonra, daha çok insanın alabileceği daha kitlesel bir araba yapmak.
09:42
that more people can afford.
214
582420
2240
09:44
And in so doing,
215
584660
1360
Ve bu şekilde,
09:46
we're going to make a real dent in the emissions problem
216
586060
3120
küresel otomotiv endüstrisinin yarattığı emisyon sorununda
09:49
that the global automobile industry creates.
217
589180
3080
gerçek bir azalma sağlamak.
09:53
Well, what Musk said is,
218
593260
2320
Musk’ın dediği şey şuydu,
09:55
"Let's go see if we can sell some cars."
219
595620
2240
“Gidip biraz araba satabilecek miyiz bakalım.”
09:58
So ...
220
598340
1120
Yani...
09:59
they did a little road show in California,
221
599900
2200
Kaliforniya’da küçük bir tanıtım turu düzenlediler
10:02
and they invited people, on this little road show,
222
602100
2440
ve bu tura şu üç özellikteki insanları davet ettiler.
10:04
with three characteristics.
223
604540
1720
10:06
Number one, they cared about the environment.
224
606300
2520
Birincisi, çevreyi önemseyen insanlar,
10:08
Number two, they were wealthy.
225
608820
2000
İkincisi, varlıklı insanlar,
10:11
And number three, they thought it might be cool
226
611180
2280
ve üçüncüsü,
evlerinin önünde büyük bir yeniliğin park edilmesine sevinecek insanlar.
10:13
to have the next big thing parked in their driveway.
227
613500
2560
10:16
Well, guess what?
228
616660
1240
Tahmin edin ne oldu?
10:17
They sold 100 Tesla Roadsters for 100,000 dollars each,
229
617940
5080
Her biri 100 bin dolara,
aynı gece peşin parayla ödenen
10:23
cash on the barrelhead, paid tonight.
230
623060
2720
100 adet Tesla Roadster sattılar.
10:25
How much? Do the math.
231
625780
1800
Ne kadar? Hesabı yapın.
10:27
How much money have they got to start building Roadsters?
232
627620
2720
Roadster’ları yapmaya başlamak için ne kadar paraları var?
10:30
10 million US dollars in the bank, in cash,
233
630380
3120
İlk Roadster’ı yapmadan önce,
10:33
before they had built Roadster number one.
234
633500
2600
bankada 10 milyon dolar nakit var.
10:36
That principle has carried Tesla all the way through its journey.
235
636140
3840
Bu ilke yolculuğu boyunca Tesla’yı taşıdı.
10:40
So when they introduced the Model 3, several years ago,
236
640460
3760
Birkaç yıl önce Model 3′ü tanıttıklarında,
10:44
nearly half a million consumers put down deposits
237
644220
3960
yaklaşık yarım milyon müşterinin her biri 1.000 dolar depozito yatırdı.
10:48
of 1,000 dollars each.
238
648180
2000
10:50
Do that math.
239
650220
1240
Hesabı yapın.
10:51
Half a million consumers, 1,000 dollars each --
240
651460
3040
Yarım milyon tüketici,
her biri 1000 dolar,
10:54
half a billion dollars, in the bank, in cash,
241
654500
3440
nakit yarım milyar dolar bankada
10:57
with which to begin doing the engineering,
242
657940
2160
mühendislik yapmaya başlamak için,
işlemeler için, fabrikayı donatmak ve daha fazlası için hazır.
11:00
build the tooling, fit out the factory and more.
243
660140
2840
Girişiminizi bu tür bir iş modeliyle kurmak istemez misiniz?
11:03
Wouldn't you like to build your entrepreneurial venture
244
663020
3520
11:06
with that kind of business model?
245
666540
2280
11:08
OK, the next one.
246
668860
1200
Evet, bir sonraki.
11:10
I call it “beg, borrow, but please, please don’t steal.”
247
670060
3200
Ben buna “dilen, borç al, ama lütfen, lütfen çalma” diyorum.
11:13
In B-school finance,
248
673260
1680
İşletme fakültesi maliye bölümünde
11:14
we teach our students how to analyze whether a project's any good.
249
674940
4000
Öğrencilerimize bir projenin iyi olup olmadığını
nasıl analiz edeceklerini öğretiyoruz.
11:18
So you figure out how much investment you have to do,
250
678980
2920
Yani ne kadar yatırım yapmanız gerektiğini anlarsınız
11:21
and then, you figure out what the cash flow is going to be,
251
681900
2840
ve sonra nakit akışının ilerleyişinin ne olacağını anlarsınız,
11:24
going forward, year after year, for five years, 10 years or whatever.
252
684780
3560
her yıl, beş yıl, 10 yıl veya her neyse.
11:28
And then, you ask yourself,
253
688340
2160
Ve sonra kendinize soruyorsunuz,
11:30
"Well, is that return on that investment sufficient?"
254
690500
3440
“Peki, bu yatırımın geri dönüşü yeterli mi?”
11:33
And if the ROI is good enough, then you do the project.
255
693980
2880
Ve yatırım getirisi yeterince iyiyse, projeyi yaparsınız.
11:36
That's the idea.
256
696900
1360
Fikir bu.
11:38
But for Tristram Mayhew, and Rebecca Mayhew, his wife,
257
698260
4640
Ancak Tristram Mayhew ve eşi Rebecca Mayhew ise
11:42
who built a wonderful business in the UK, called Go Ape,
258
702900
3520
İngiltere’de harika bir iş olan ağaç parkuru işi Go Ape’i kurdular
11:46
a treetop adventure business,
259
706460
2240
11:48
they didn't think that way at all.
260
708740
1880
ve hiç de öyle düşünmediler.
11:50
They said, "We want to build a treetop adventure business,
261
710660
3880
″Burada İngiltere’de bir ağaç tepesinde macera işi kurmak istiyoruz” dediler.
11:54
here in the UK."
262
714540
1320
11:55
They'd seen one in France, that they liked, on a vacation.
263
715900
2760
Fransa’da tatildeyken hoşlarına giden bir tane görmüşlerdi.
11:58
"So where can we get some trees?"
264
718700
2120
“Peki, nereden biraz ağaç bulabiliriz?”
12:00
Well ...
265
720820
1160
Yani...
12:02
Who's got trees in the UK?
266
722540
1760
İngiltere'de kimin ağaçları var?
12:04
It turns out the UK Forestry Commission has trees in the UK,
267
724300
3520
Anlaşıldı ki İngiltere Orman Dairesi’nin bütün bu Orman Dairesi sahalarında
12:07
lots of them,
268
727860
1200
12:09
in all these Forestry Commission sites,
269
729100
2240
çok sayıda ağacı var,
12:11
and the Forestry Commission was very interested
270
731340
2320
ve Orman Dairesi ziyaretçi sayısını artırmakla oldukça ilgiliydi.
12:13
in increasing their visitor count.
271
733700
2040
12:15
Well, what better way to increase their visitor count
272
735780
3240
Peki, arazilerinde bir Go Ape ağaç üstü parkuru bulundurmaktan başka
ziyaretçi sayısını artırmanın daha iyi bir yolu
12:19
than to have a Go Ape treetop adventure course
273
739020
3480
12:22
on their land?
274
742540
1160
ne olabilir?
12:23
So what Tris and Becs essentially did
275
743980
2880
Yani Tris ve Becs’in yaptığı şey aslında şuydu;
12:26
was go to the Forestry Commission and say,
276
746900
4200
Orman Dairesi’ne gittiler ve
“Bak, bize bu ağaçlardan beş tane yapıp işe yaradığını kanıtlama şansı verirseniz
12:31
"Look, if you'll give us a chance to build five of these and show you that it works,
277
751140
5040
12:36
we'd like an exclusive for the rest of them, for 25 years."
278
756180
3680
geri kalan ağaçlar için 25 yıl boyunca ayrıcalık istiyoruz″ dediler.
12:39
The deal was done.
279
759860
1520
Anlaşma yapıldı.
12:41
Today, there are more than 30 Go Ape adventure sites
280
761420
3560
Bugün, Birleşik Krallık boyunca 30′dan fazla Go Ape Macera Alanı var.
12:44
across the UK,
281
764980
1280
12:46
there are a whole bunch of them in the US,
282
766300
2280
ABD’de de çokça sayıda var.
12:48
and how did that happen?
283
768580
1480
Peki bu nasıl gerçekleşti?
12:50
Because they borrowed most of the assets they needed.
284
770100
3480
Çünkü ihtiyaç duydukları varlıkların çoğunu ödünç aldılar.
12:53
They borrowed the trees,
285
773620
1360
Ağaçları ödünç aldılar,
tuvaletleri ödünç aldılar, açık otoparkları ödünç aldılar,
12:55
they borrowed the loos, they borrowed the parking lots,
286
775020
2800
12:57
all that stuff.
287
777860
1240
bütün her şeyi.
Yapmaları gereken tek şey aletleri ağaçlara takmaktı.
12:59
All they had to do was put their kit on the trees.
288
779140
2360
13:01
Pretty cool.
289
781540
1240
Oldukça havalı.
13:02
Now, entrepreneurs and permission are kind of like oil and water.
290
782820
4560
Şimdi, girişimciler ve izinler yağ ve su gibidir.
13:07
If you're an entrepreneur, you kind of know that, right?
291
787420
2680
Eğer bir girişimciyseniz, bunu bilirsiniz, değil mi?
13:10
But in a big company today,
292
790140
1960
Ama bugün büyük bir şirkette,
13:12
if you want to get something new done, something entrepreneurial,
293
792140
3160
girişimcilikle ilgili yeni bir şey,
13:15
something that’s maybe a little different than the norm,
294
795340
2640
belki de normalden farklı bir şey yapmak istiyorsanız,
13:17
you’ve got to pass it through the lawyers first.
295
797980
2640
bunu önce avukatlardan geçirmelisiniz.
13:20
Because there are a lot of regulations everywhere,
296
800660
2480
Çünkü her yerde bir sürü yönetmelik var
ve siz de sonu hapiste bitecek bir şey yapmak istemezsiniz.
13:23
and you don't want to do something that's going to land a top exec in jail.
297
803140
3680
13:26
So it's really hard to get a "yes" answer
298
806820
2120
Bu yüzden yeni ve yaratıcı bir şey yapmak için
13:28
to doing something that's new and innovative,
299
808980
2120
″evet″ cevabını almak gerçekten zordur
13:31
and it takes a long time.
300
811100
1360
ve uzun zaman alır.
13:32
But it’s really easy to get a “no.”
301
812500
2040
Ama “hayır” cevabı almak gerçekten çok kolay.
13:34
For entrepreneurs, however,
302
814940
1840
Ama girişimciler için,
13:36
like Travis Kalanick and Garrett Camp,
303
816820
2480
Uber’i kuran Travis Kalanick ve Garrett Camp gibi,
13:39
who founded Uber,
304
819300
1520
13:40
do you think they would have been wise to ask the permission
305
820820
3320
San Francisco yetkililerinden izin aldıklarını düşünüyor musunuz?
13:44
of the San Francisco regulators?
306
824140
1920
13:46
"Can we start a taxi company without any taxis?"
307
826100
3200
“Hiç taksi olmadan bir taksi şirketi kurabilir miyiz?”
13:49
No, maybe not, right?
308
829340
1680
Hayır, olmaz, değil mi?
13:51
Because, had they asked,
309
831060
1520
Çünkü sorsalardı,
13:52
what do you think the regulators would have said?
310
832580
2600
sizce yetkililer ne söylerlerdi?
13:55
"There's no way you're going to do that.
311
835220
1960
“Bunu yapmanın imkanı yok.
Bu, mevcut taksi endüstrisini tehdit edecek.” değil mi?
13:57
That's going to threaten the current taxi industry."
312
837180
2640
13:59
So entrepreneurs don't ask permission,
313
839860
2320
Yani girişimciler izin istemezler,
14:02
they just get on with it.
314
842220
1480
sadece devam ederler.
14:03
Now, I don't condone many of the things that Uber did,
315
843700
3520
Şimdi, Uber’in yolculukları boyunca yaptığı bazı şeyleri hoş bulmuyorum,
14:07
along their journey,
316
847220
1160
14:08
many of them unethical, some of them, probably, illegal.
317
848420
3280
bazıları etik değil, bazıları muhtemelen yasa dışı
14:11
But the principle of entrepreneurs just getting on with it,
318
851700
4360
Ancak girişimcilerin, düzenlemeler belki belirsiz olduğunda veya
14:16
when the regulations are perhaps ambiguous
319
856100
3360
bugün dijital olarak yapılabilecekleri hesaba katmadığında,
14:19
or haven't considered what could be done today, digitally,
320
859500
5640
harekete geçip işi yapan olma prensibi işte budur.
14:25
that's when you get on with it.
321
865140
1760
14:26
OK, so I want to close with four questions for you.
322
866900
4240
Pekala, sizin için bu dört soruyla bitirmek istiyorum.
14:32
Question number one:
323
872180
1440
Birinci soru:
14:33
Which of these mindsets are embodied in you today --
324
873620
3400
Bugün bu zihniyetlerden hangisi sizleri şimdiden etkiledi?
14:37
maybe one or two of them already?
325
877060
2200
Belki şimdiden biri veya ikisi.
İkinci soru:
14:40
Question number two:
326
880020
1720
14:41
Which of the others can you learn?
327
881740
1720
Diğerlerinden hangisini öğrenebilirsiniz? Bunlar öğrenilebilir mi?
14:43
Are these learnable? I think they are.
328
883460
2520
Bence öyleler.
14:45
Question number three:
329
885980
1680
Üçüncü soru:
14:47
Can you teach these to somebody you work with,
330
887660
3600
Bunları, iş yerinde birlikte çalıştığınız ve bu zihniyetlerin faydalı olabileceği
14:51
who has some challenges for which these mindsets might help?
331
891260
3080
bazı zorluklarla karşılaşan birine öğretebilir misiniz?
14:54
And, more pertinently today:
332
894340
2240
Ve, bugün daha alakalı olarak:
14:56
Is there a challenge you face today
333
896620
3040
Bu zihniyetlerden hangisi veya hangileri
14:59
for which one of these mindsets, or a couple of them,
334
899700
2600
bugün karşılaştığınız sorunlara yardımcı olup
15:02
might help you get beyond the roadblocks you're facing with that challenge?
335
902340
4240
yolunuzdaki barikatları kaldırmanızı sağlayacaktır?
15:06
OK, so there we go.
336
906980
2040
Tamam, işte başlıyoruz.
15:09
Six counterconventional, break-the-rules mindsets
337
909060
4320
6 adet kalıpları kıran, geleneksel karşıtı zihniyet
15:13
that can help anyone, maybe you,
338
913420
3000
herhangi birine yardımcı olur, belki de size.
15:17
change the world.
339
917340
1360
Dünyayı değiştirin.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7