Stop Saying: "I want" - Speak English Like a Native!

- Need a worksheet for today?

- Bugün için bir çalışma sayfasına mı ihtiyacınız var?

Check the description for the link.

Bağlantı için açıklamayı kontrol edin.

(upbeat piano music)

(iyimser piyano müziği)

- Sorry, is this the right "Stop saying" class?

- Pardon, bu doğru "Söylemeyi bırak" dersi mi?

- Yep!

Come in!

- Evet!

Girin!

Sit down!

Oturmak! İyi

Have fun!

eğlenceler!

- Ah okay good!

- Ah tamam güzel!

There's just so many!

Çok fazla var!

- I know!

- Biliyorum!

All of the other "stop saying" classes

Diğer tüm "söylemeyi bırak" dersleri

look identical and boring.

aynı ve sıkıcı görünüyor.

But don't worry, this is the good one!

Ama endişelenme, bu iyi olanı!

(cheerful piano music)

(neşeli piyano müziği)

- Morning!

- Günaydın!

I'm really hungover, but how are you?

Gerçekten akşamdan kaldım, ama sen nasılsın?

- Yeah - Yeah

- Evet - Evet

- Good!

- Güzel!

- And you?

- Peki sen?

- Mh Yeah. Great. Listen.

- Evet. Harika. Dinlemek.

I don't know what to teach today,

Bugün ne öğreteceğimi bilmiyorum,

so what would you like to learn?

peki siz ne öğrenmek istersiniz?

- I want grammar.

- Gramer istiyorum.

- I want vocabulary.

- Kelime dağarcığı istiyorum.

- I want Taylor Swift. Alexa play Taylor Swift

- Taylor Swift'i istiyorum. Alexa, Taylor Swift oynuyor

- Not again.

- Bir daha değil.

- No Alexa, don't play Taylor Swift.

- Alexa yok, Taylor Swift oynama.

(cheerful piano music)

(neşeli piyano müziği) Dur

When I started the Stop saying series

demeyi bırak serisine başladığımda

and every other YouTube teacher copied it,

ve diğer tüm YouTube öğretmenleri bunu kopyaladığında,

they all said, this word sounds wrong

hepsi bu kelimenin kulağa yanlış geldiğini

and it sounds horrible.

ve kulağa korkunç geldiğini söylediler.

The words aren't wrong, Okay?

Sözler yanlış değil, tamam mı?

Those guys are just trying to get

Bu adamlar sadece

your clicks and your views. Don't listen to them.

tıklamalarınızı ve izlenmelerinizi almaya çalışıyor. Onları dinleme.

The point is, we just need to be careful

Mesele şu ki,

sometimes with those words.

bazen bu sözlere dikkat etmemiz gerekiyor.

Maybe the context, the tone,

Belki bağlam, ton,

maybe it might sound rude in certain situations.

belki bazı durumlarda kaba gelebilir.

"I want" can sound in English,

"İstiyorum" İngilizce'de

demanding or entitled,

talepkar ya da hak sahibi gibi gelebilir

and you don't want to sound entitled.

ve siz yetkili gibi görünmek istemezsiniz.

The main thing is it can sound rude.

Ana şey, kulağa kaba gelebilir.

So, let's look at some different ways

Öyleyse, istiyorum diyebileceğiniz bazı farklı yollara bakalım

that you can say I want.

.

Okay, you're in a coffee shop, a restaurant, a shop,

Tamam, bir kafede, restoranda, dükkandasın

and you want something.

ve bir şey istiyorsun.

Here's a nice, polite way to say that.

İşte bunu söylemenin hoş ve kibar bir yolu. "Bunu istiyorum"

A really nice, polite way of saying

demenin gerçekten hoş ve kibar bir yolu

"I want this" is," sorry could I get,

, "alabilir miyim özür dilerim"

or "sorry, can I have,"

veya "özür dilerim, alabilir miyim" şeklindedir,

you can choose a load of different options here,

burada bir sürü farklı seçenek seçebilirsiniz,

The sorry, that's an option.

Üzgünüm, bu bir seçenek.

It's a bit more British.

Bu biraz daha fazla İngiliz.

We apologize for everything. Don't know why.

Her şey için özür dileriz. Nedenini bilmiyorum.

Probably because we have a terrible history.

Muhtemelen korkunç bir geçmişimiz olduğu için.

But you have options.

Ama seçenekleriniz var. Kulağa I'den

Could I, sounds a bit more polite than

biraz daha kibar gelebilir miydim?

can I.

Just does.

Sadece yapar.

Have or get, different verbs, same meaning.

Have or get, farklı fiiller, aynı Yani

So an option. "Sorry, can I get a coffee?"

bir seçenek. "Üzgünüm, bir kahve alabilir miyim?"

"Sorry, Could I have a carrot cake?

"Üzgünüm, havuçlu kek alabilir miyim?

The whole cake? Thanks."

Bütün pasta mı? Teşekkürler."

You can use this structure,

Bu yapıyı

not just to receive something physical.

sadece fiziksel bir şey almak için kullanamazsınız. Örneğin,

You can use it to ask details about a person,

bir kişiyle ilgili ayrıntıları sormak için kullanabilirsiniz

for example. "Sorry. Can I get your Instagram?"

. "Üzgünüm. Instagram hesabını alabilir miyim?" "

"Yeah, of course. It's @papateachme."

Tabii ki. Ben @papateachme."

But if someone offers to get something for you,

Ama biri size bir şey almayı teklif ederse

what could you say then?

ne diyebilirsiniz?

"Can I get you anything?" it's an offer.

"Size bir şey getirebilir miyim?" bu bir tekliftir.

How could you say,

"I want" as a response to an offer?

Bir teklife yanıt olarak nasıl "istiyorum" diyebilirsiniz?

Starting with the obvious. "I'd love a coffee"

bariz olanla. "Bir kahve isterim"

or "I would like a coffee."

veya "Kahve isterim."

Did you hear how I set those different?

Bunları nasıl farklı koyduğumu duydunuz mu? Bunun

There's a reason for that.

bir nedeni var.

For me personally, obviously

Şahsen benim için, açıkçası

my opinion isn't the same as everyone who speaks English.

benim görüşüm herkesle aynı değil. İngilizce bilen.

But in my opinion, it feels more natural to use.

Ama bana göre, "Keşke, isterdim" ifadesinin kullanılması daha doğal geliyor.

I'd like, I would like.

In a restaurant or a coffee shop in response to a waiter,

Bir lokantada veya bir kafede bir garsona yanıt olarak,

whereas, I would use,

oysa,

"Oh, I'd love a coffee."

"Ah, isterdim" kullanırdım. Bir kahveye bayılırım."

Responding to a friend,

Bir arkadaşa,

offering me something at their house.

evinde bana bir şey teklif ederek yanıt vermek.

For example, why

Örneğin, neden

This one sounds a bit more formal.

Bu biraz daha resmi geliyor.

This one, there's a bit more emotion.

Bu, biraz daha duygu içeriyor.

It sounds more friendly.

Daha samimi geliyor.

"Oh, I wouldn't mind a coffee if that's okay."

Sakıncası yoksa bir kahve içelim."

The, "If that's okay."

"Eğer sorun olmazsa."

Of course that's an option. It sounds a bit more polite.

Elbette bu bir seçenek. Kulağa biraz daha kibar geliyor.

A bit more British.

Biraz daha İngiliz.

When you say "I wouldn't mind"

or "I don't mind."

akıl."

Literally, it means

Kelimenin tam anlamıyla,

it's not a problem

bu bir sorun değil

or it wouldn't be a problem for me.

ya da benim için sorun olmayacak anlamına geliyor.

For example.

Örneğin.

"Sorry, would you mind if I smoked?"

"Özür dilerim, sigara içmemin sakıncası var mı?"

"No, I wouldn't mind."

"Hayır, sorun etmezdim."

I wouldn't mind. It's not a problem,

umursamıyorum. Sorun değil

but you can't use the exact same thing

ama

when you want something.

bir şeyi istediğin zaman aynı şeyi kullanamazsın.

"Ooh, wouldn't mind a pineapple juice right now."

"Ooh, şu anda bir ananas suyunun sakıncası olmaz."

You want a thing.

Bir şey istiyorsun.

But also, if you want to do something,

Ama ayrıca, bir şey yapmak istiyorsanız,

if you use this with a verb,

bunu bir fiille kullanıyorsanız,

make sure the verb is that ing form.

fiilin o ing şekli olduğundan emin olun.

For example.

Örneğin.

"So it looks like the party's finished.

"Parti bitmiş gibi görünüyor.

What do you want to do now?"

Şimdi ne yapmak istiyorsun?"

- "I don't know.

- "Bilmiyorum.

I wouldn't mind eating a Kebab"

Kebap yersem sorun olmaz"

- Actually I would mind going home,

- Aslında eve giderdim,

pretty tired night.

oldukça yorgun bir gece.

That verb, in the ing form.

Bu fiil, ing biçiminde.

"I wouldn't mind eating."

"Yemek yemekten çekinmem."

"I wouldn't mind going."

"Gitmeyi umursamıyorum."

Another possibility is "I could go for"

Başka bir olasılık da "ben gidebilirim"dir.

Again it just means "I want.

Yine sadece "istiyorum" anlamına gelir.

"Oh, are you paying? You're paying."

Oh, ödüyor musun? Ödüyorsun."

"Okay. Um, I can go for a latte"

"Tamam. Um, latte alabilirim"

and you could use this when you want to suggest something.

ve bunu bir şey önermek istediğinizde kullanabilirsiniz.

For example. "You alright? What you doing?

Örneğin. "İyi misin? Ne yapıyorsun?

Yeah I could go for a pizza, what about you?"

Evet pizza yemeye gidebilirim, peki ya sen?"

In that context,

Bu bağlamda, bir şey önermek için

It's a really good way to suggest something.

gerçekten iyi bir yol .

You know, when you're not doing anything

Bilirsiniz, hiçbir şey yapmıyorken

and then suddenly,

ve sonra aniden,

a thought about food or drink or something

yiyecek veya içecek veya başka bir şey hakkında bir düşünce

just comes to your head randomly.

gelir. rastgele kafana.

And you're like,

Ve sen,

Oh, Oh, I want this thing. I want it right now.

Oh, Oh, bunu istiyorum. Bunu hemen şimdi istiyorum. Şimdi

I could do with

ile yapabilirim,

Now, this could be used to say,

bu,

I want, or I need, or something is necessary.

istiyorum veya ihtiyacım var veya bir şey gerekli demek için kullanılabilir. .

But yeah, usually just when you want something.

Ama evet, genellikle canın bir şey istediğinde.

Right? So, you could say

Öyle değil mi? Yani,

"I'm feeling a bit sad I could do with some chocolate."

"Biraz üzgünüm, biraz çikolata alabilirdim" diyebilirsiniz.

But also yes, it could be used for something is necessary.

Ama aynı zamanda evet, gerekli bir şey için de kullanılabilir.

For example

"my room right now, is very messy

Örneğin

" şu an odam çok dağınık

and I'm not going to show you,

ve sana göstermeyeceğim

but it could do with a clean,

ama bir temizlikle idare edebilir,

my mom might say to me,"

annem bana "vay canına

"wow, your room could really do with a clean."

, odan gerçekten bir temizlikle idare eder" diyebilir.

Yeah, I know it's weird,

Garip olduğunu biliyorum

but you're learning English.

ama İngilizce öğreniyorsun.

You already know that English is weird.

İngilizcenin tuhaf olduğunu zaten biliyorsun.

I fancy. Yes It means I want

Hoşuma gitti. Evet,

Way more British than American English,

Amerikan İngilizcesinden çok İngiliz İngilizcesi istiyorum anlamına geliyor

but don't worry, they understand.

ama merak etme, anlıyorlar.

You could use it like this.

Bu şekilde kullanabilirsin.

"I really fancy a pizza"

"Pizzayı gerçekten çok seviyorum"

but we could also use a fancy for people

ama aynı zamanda

who we just feel like (Laughing)

"I really fancy you." "I want you."

"Senden gerçekten hoşlanıyorum." "Seni istiyorum."

"I'm in the mood for"

"Havamdayım" gibi hissettiğimiz insanlar için de bir fantezi kullanabiliriz. an

That's your feeling at the moment.

For example,

Örneğin,

"it's so hot today."

"bugün hava çok sıcak."

I'm in the mood for a cold shower and some sleep.

Soğuk bir duş ve biraz uyku havasındayım.

Now again, all of these expressions

Şimdi yine, tüm bu ifadeler

basically mean I want blah, blah, blah.

temel olarak, falan filan istiyorum anlamına geliyor.

But yeah, they can have other meanings too.

Ama evet, başka anlamları da olabilir.

Same for this one. Ooh.

Bunun için aynı. Ah.

"I feel like a pizza."

"Pizza gibi hissediyorum."

I want a pizza

Pizza istiyorum

But also it could mean that you think you are something.

Ama aynı zamanda bir şey olduğunu düşündüğün anlamına da gelebilir.

For example, "I feel stupid." "I feel like an idiot."

Örneğin, "Kendimi aptal hissediyorum." "Kendimi aptal gibi hissediyorum."

So usually in English,

Yani genellikle İngilizce olarak,

if you said something like,

"I feel like a pizza"

"I feel like a pizza" gibi bir şey söylerseniz,

Everyone's parents will say this.

herkesin ebeveynleri bunu söyler.

"Yeah. You look like one too."

"Evet. Sen de öyle görünüyorsun."

Every time, every time important to remember

Her zaman, her zaman önemli olan

with these expressions,

bu ifadeleri hatırlamak,

if you want to do something,

eğer bir şeyler yapmak istiyorsanız,

use the ing form.

ing formunu kullanın.

I could do with, going out.

Yapabilirdim, dışarı çıkmak.

"I fancy staying in tonight."

"Bu gece burada kalmak istiyorum."

"I'm in the mood for watching a movie."

"Film izleme havamdayım."

"I feel like having a barbecue today."

"Bugün mangal yapmak istiyorum."

This next expression is very, very polite.

Bu sonraki ifade çok, çok kibar.

It's really good.

Bu gerçekten iyi.

(cheerful piano music)

(neşeli piyano müziği)

"Oh, sorry.

"Ah, pardon.

Is there any chance I can get some water please?"

Biraz su alabilir miyim lütfen?"

Or "is there any chance I could have some water?"

Veya " biraz su alma şansım var mı?"

You would use this structure

when you don't want to sound rude or demanding.

Kaba veya talepkar görünmek istemediğinizde bu yapıyı kullanırsınız.

It's very indirect. It's very informal.

Çok dolaylı. Çok gayrı resmi.

It's really good.

Similar to this.

Bu gerçekten iyi.

Buna benzer.

(cheerful piano music)

(neşeli piyano müziği)

"Sorry. I don't suppose I could get some

"Üzgünüm.

butter for my coffee, could I?"

Kahvem için biraz tereyağı alabileceğimi sanmıyorum, değil mi?"

I heard that some people do that.

Bazı insanların bunu yaptığını duydum.

Commonly, Yes.

Genellikle, Evet.

You'll use this with a question tag.

Bunu bir soru etiketi ile kullanacaksınız.

I don't suppose I could get blah, blah, blah.

Blah, blah, blah alabileceğimi sanmıyorum.

Could I? that's a question tag.

Yapabilir miyim? bu bir soru etiketi.

Don't worry if you don't understand question tags,

Soru etiketlerini anlamıyorsanız endişelenmeyin, buna

click that and you'll see a full explanation.

tıklayın ve tam bir açıklama göreceksiniz.

But yeah, you would use these structures

Ama evet,

when, for example, you're at someone's house,

örneğin, birinin evindeyken,

You want to ask for something or something extra

fazladan bir şey veya bir şey istemek istediğinizde

and you don't want to sound rude or demanding.

ve kaba veya talepkar görünmek istemediğinizde bu yapıları kullanırsınız.

And finally, a really strong way to say, I want.

Ve son olarak, gerçekten güçlü bir şekilde söylemek istiyorum.

(cheerful piano music)

(neşeli piyano müziği) Çok istediğin bir

To be dying for or to something

şey için ya da bir şey için ölmek

you wanted so much, it causes you pain.

sana acı veriyor.

For example, this is me and this is any of my friends.

Örneğin, bu benim ve bu da arkadaşlarımdan herhangi biri.

I want to see this new Spiderman movie

Bu yeni Örümcek Adam filmini izlemeyi

so much that it hurts me.

o kadar çok istiyorum ki içim acıyor.

So I will say I'm dying to see the new Spiderman movie.

Bu yüzden yeni Örümcek Adam filmini görmek için can attığımı söyleyeceğim.

But, that's a verb.

Ama bu bir fiil.

If I want a thing

Eğer bir şey istersem

I'll use for.

bunun için kullanırım.

"I'm dying for a carrot cake."

"Havuçlu kek için ölüyorum."

But also you can use this when you're really in pain.

Ama bunu gerçekten acı çektiğinizde de kullanabilirsiniz.

For example, "can you get out of the toilet, please?

Örneğin, "tuvaletten çıkar mısın lütfen?

I'm dying to pee."

İşemek için can atıyorum."

(cheerful piano music)

(neşeli piyano müziği)

To be craving something

Bir şeye can atmak

or I've got a craving for something.

ya da bir şeye can atıyorum.

This is when you want something right now,

Bu, şu anda bir şey istediğiniz zamandır,

but this is more just for the moment.

ancak bu daha çok şimdilik.

Probably later, you'll forget about it.

Muhtemelen daha sonra unutacaksın.

And usually it's something weird.

Ve genellikle garip bir şeydir.

You know, when pregnant women want something strange

Bilirsiniz, hamile kadınlar salatalık gibi garip bir şey istediklerinde

like cucumber with, I don't,

jam and peanut butter.

reçel ve fıstık ezmesi istemem.

And actually that sounds good.

Ve aslında bu kulağa hoş geliyor.

But anyway, some thought of food or drink hits you.

Ama yine de, bazı yiyecek veya içecek düşüncesi size çarpar.

And you're like, "I don't know why.

Ve siz, "Nedenini bilmiyorum.

I just, I want this"

Ben sadece bunu istiyorum"

"I'm craving sugar."

"Canım şeker çekiyor" diyorsunuz.

"I've got a craving for cucumber dipped in pineapple juice."

"Ananas suyuna batırılmış salatalık için can atıyorum ."

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

And finally, I've got a hankering for something.

Ve son olarak, bir şey için can atıyorum.

You will say this one in a happy jokey way.

Bunu mutlu ve şakacı bir şekilde söyleyeceksin.

Not in a serious way.

Ciddi anlamda değil.

It's just something quick that you want,

Bu sadece istediğin, şu

that you really crave right now.

anda gerçekten can attığın hızlı bir şey.

I don't know about you,

Seni bilmem

but I've got a hankering for some pizza

ama benim canım

with pineapple on it.

üzerinde ananaslı pizza yemek istiyor.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler. Patreon'uma katılarak

You can get the worksheet for today

bugün ve diğer birçok ders için çalışma kağıdına sahip olabilirsiniz

and many other lessons

by joining my Patreon.

.

The link is in the description

Link açıklamada

and I'll see you in the next class.

ve bir sonraki derste görüşmek üzere.

(cheerful piano music)

(neşeli piyano müziği)