Useful English Expressions Explained - Basic English Grammar | Ask Alisha

Wanna speak real English from your first lesson?

İlk dersinizden itibaren gerçek İngilizce konuşmak ister misiniz? EnglishClass101.com'da

Sign up for your free lifetime account at EnglishClass101.com.

ömür boyu ücretsiz hesabınız için kaydolun .

Hi, everybody.

Welcome back to Ask Alisha, the weekly series where you ask me questions and I answer them,

Selam millet. Bana sorular sorduğun ve belki de cevapladığım

haftalık dizi Alisha'ya Sor'a tekrar hoş geldin

maybe.

.

First question this week comes from Yoshitaka Horikoshi.

Bu haftanın ilk sorusu Yoshitaka Horikoshi'den geliyor .

Hi.

MERHABA.

Yoshitaka says, “I watched the YouTube video, ‘The difference between ‘watch,’ ‘look,’

Yoshitaka, " 'İzlemek', 'bakmak'

and ‘see.’’

ve 'görmek' arasındaki fark adlı YouTube videosunu izledim.

I have a question.

Bir sorum var.

What's the difference between ‘view’ and those?”

'Görünüm' ile bunlar arasındaki fark nedir ?

Ah, yeah.

Ah evet.

Okay.

Tamam aşkım.

Used as a verb, meaning like to watch something, it means the same thing, yeah, but it sounds

Bir şey izlemek gibi bir fiil olarak kullanıldığında, aynı anlama gelir, evet, ama kulağa

more formal.

daha resmi geliyor. Örneğin, bir film

We wouldn't use “view” to talk about watching a movie, for example.

izlemekten bahsetmek için "görüntüleme"yi kullanmazdık . Örneğin,

If you say you're viewing a film, you sound kind of like a film critic, for example.

bir film izlediğinizi söylerseniz, bir tür film eleştirmeni gibi konuşuyorsunuz.

So, you would use this actually if you're going to inspect a house or you're going to

Yani, bir evi teftiş edecekseniz veya bir

look carefully at something, like you're viewing a new house or you're viewing an apartment,

şeye dikkatlice bakacaksanız, örneğin yeni bir evi veya bir apartman dairesini incelerken bunu kullanırsınız

for example.

.

“I'm viewing a new house tomorrow.”

"Yarın yeni bir ev bakıyorum."

“We're planning to view the event space in the morning.”

"Etkinlik alanını sabah görmeyi planlıyoruz ."

So, this kind of sounds like you're going to look at the small details of something.

Yani, bu kulağa bir şeyin küçük detaylarına bakacakmışsınız gibi geliyor.

So, you wouldn't say like, “I'm going to view your ballet recital tomorrow,” it sounds

Yani, " Yarın bale resitalinizi izleyeceğim" gibi bir şey söylemezsiniz, bu

too formal, it sounds too--like you're going to inspect it or something.

çok resmi gelir, aynı zamanda - sanki onu teftiş edecekmişsiniz gibi.

So, don't use “view” in everyday situations, use it if you're going to look carefully at

Bu nedenle, günlük durumlarda "görüntüleme"yi kullanmayın,

the small details of something.

bir şeyin küçük ayrıntılarına dikkatlice bakacaksanız kullanın.

Thanks for the question though.

Yine de soru için teşekkürler.

Okay, next question comes from Naveen.

Tamam, sıradaki soru Naveen'den geliyor.

Hi, Naveen.

Merhaba, Naveen.

Naveen says, “My question is how to use ‘in,’ ‘on,’ ‘for,’ and ‘at?’”

Naveen, "Benim sorum 'in', 'on', 'for' ve 'at' nasıl kullanılacağıyla ilgili" diyor.

Yeah, for sure.

Evet, kesinlikle.

Prepositions are tough and many of you asked this question.

Edatlar zor ve çoğunuz bu soruyu sordunuz.

So, we recommend, or I recommend, rather, that you try checking out these two videos

Bu nedenle, kanalımızda zaten bulunan bu iki videoyu izlemenizi öneririz veya bunun yerine tavsiye ederim

that we have on the channel already.

.

So, I talked about kind of two groups, I guess, of prepositions.

Bu yüzden, sanırım iki tür edat grubundan bahsettim . Yer

I talked about how to use prepositions of location, so that means place, prepositions

edatlarının nasıl kullanılacağından bahsetmiştim , yani yer anlamına gelir,

you can use for places.

yerler için kullanabileceğiniz edatlar.

And, I also talked about prepositions you can use for time.

Ayrıca zaman için kullanabileceğiniz edatlardan da bahsetmiştim .

If you have questions about “in,” “on,” “at” and those sorts of words, prepositions,

“in”, “on”, “ at” ve bu tür kelimeler, edatlar hakkında sorularınız varsa, YouTube kanalında bulabileceğiniz

I recommend starting with these two videos that you can find on the YouTube channel.

bu iki videodan başlamanızı öneririm .

So, please check those out.

Bu yüzden, lütfen bunları kontrol edin.

I hope that that helps.

Umarım bu yardımcı olur.

Next question!

Sonraki soru!

Next question comes from Garrison Silva.

Sıradaki soru Garrison Silva'dan geliyor.

Hi, Garrison.

Merhaba Garnizon.

Garrison says, “What does the expression, ‘out of sight, out of mind’ mean?”

Garrison, " 'Gözden ırak, akıldan ırak' ifadesi ne anlama geliyor?"

Yeah, “out of sight, out of mind,” it means that if you're not looking at something

Evet, "gözden ırak, akıldan ırak", bir şeye bakmıyorsanız, o zaman

then you're not thinking about it.

onu düşünmüyorsunuz demektir.

“Out of sight,” so meaning I can't see it, then, it's “out of my mind,” out of

"Gözden ırak" yani göremiyorum demek , o zaman "aklımdan ırak",

my thoughts, in other words.

başka bir deyişle düşüncelerimden ırak.

So, if I don't see something, I don't think about it.

Yani, bir şey görmezsem, onun hakkında düşünmem.

So, maybe like someone who's trying to lose weight, for example, might think of this expression

Yani, belki kilo vermeye çalışan biri gibi , örneğin, bu ifadeyi

about like snacks.

atıştırmalıklar gibi düşünebilir.

“Oh, snacks.

Ah, atıştırmalıklar.

Out of sight, out of mind.”

Gözden ırak olan gönülden de ırak olur."

In other words, if I don't see the snacks, I'm not going to think about them.

Diğer bir deyişle, atıştırmalıkları görmezsem, onları düşünmeyeceğim.

Or, if there's like something that's really bothering you and you don't want to think

Ya da canınızı gerçekten sıkan bir şey varsa ve onu düşünmek istemezseniz

about it, you put it out of your field of vision, you put it out of your sight and then

, onu görüş alanınızdan çıkarırsınız , görüş alanınızdan uzaklaştırırsınız ve sonra

you don't think about it.

düşünmezsiniz.

“Out of sight, out of mind.”

"Gözden ırak olan gönülden de ırak olur."

Hope that helps.

Umarım yardımcı olur.

Next question comes from Rainie?

Sıradaki soru Rainie'den mi geliyor?

Hi, sorry.

Merhaba, üzgünüm.

“What's the difference between ‘high,’ ‘height,’ and ‘altitude?’”

"'yüksek', 'yükseklik' ve 'irtifa' arasındaki fark nedir?'”

“High,” “height,” “altitude,” okay.

“Yüksek”, “yükseklik”, “irtifa”, tamam.

First, “high” is an adjective.

Birincisi, “yüksek” bir sıfattır.

“We're flying high.”

"Yüksekten uçuyoruz."

“The kite is high in the air.”

"Uçurtma havada yüksekte."

“Height” is a noun.

"Yükseklik" bir isimdir.

“What's your height?”

"Boyun kaç?"

“The height of the building is 6 meters.”

“Binanın yüksekliği 6 metre.”

“Altitude” is also a noun but it means like the level of elevation.

"İrtifa" da bir isimdir, ancak yükseklik seviyesi gibi bir anlama gelir.

It means how far something is from the ground.

Bir şeyin yerden ne kadar uzakta olduğu anlamına gelir.

So, the distance between an object is and the ground.

Yani, bir nesne ile zemin arasındaki mesafedir .

That's the altitude.

Rakım bu.

So, it's the level of elevation.

Yani, yükseklik seviyesi.

Examples, “At low altitudes, the weather is humid.

Örnekler, “Alçak rakımlarda hava nemlidir.

At high altitudes, it can be hard to breathe.”

Yüksek irtifalarda nefes almak zor olabilir.”

So, hope that helps.

Yani, umarım yardımcı olur.

“High,” “height” and “altitude,” different grammatical functions, sort of,

"Yüksek", "yükseklik" ve "irtifa", farklı gramer işlevleri, çeşit

and different meanings.

ve farklı anlamlar.

Next question comes from Gustavo.

Sıradaki soru Gustavo'dan geliyor.

Hi, Gustavo.

Merhaba, Gustavo.

“Which auxiliary is used for it in present perfect?

“Mevcut mükemmelde bunun için hangi yardımcı kullanılır ?

Is it ‘has been great’ or ‘have been great?’

"Harikaydı" mı yoksa " harikaydı" mı?

And, do you speak Spanish?

İspanyolca biliyor musunuz?

I want to hear you speak Spanish.”

İspanyolca konuştuğunu duymak istiyorum.”

Okay, first question first.

Tamam, önce ilk soru.

Your auxiliary verb in the present tense depends on the subject.

Şimdiki zamanda yardımcı fiiliniz konuya göre değişir.

So, if my sentence is about me, if I want to say, “I,” with a present perfect example,

Yani, cümlem benimle ilgiliyse, şimdiki mükemmel bir örnekle "ben" demek istersem, "ben

I would say, “I have been blah, blah, blah,” “I have” plus your verb.

oldum, falan, falan", "benim var" artı fiilin derdim.

If, however, your subject is “he,” “she,” “it” or “that,” the auxiliary verb

Bununla birlikte, konunuz "he", "she", " it" veya "o" ise, yardımcı fiil

changes to past.

geçmişe dönüşür.

So, just keep this in mind.

Yani, sadece bunu aklınızda bulundurun.

Depending on your subject, the conjugation of your auxiliary verb or your linking verb

Konunuza bağlı olarak, yardımcı fiilinizin veya bağlayıcı fiilinizin çekimleri

will change.

değişecektir.

With present perfect tense, it's “has” or “have.”

Şimdiki mükemmel zamanla, "has" veya "have" şeklindedir.

So, “I have been,” “He has been,” “She has been,” “We have been,” “They

Yani, "Ben oldum", "O oldu", " O oldu", "Biz olduk"

have been,” “You have been,” “That has been.”

, "Onlar oldu", "Sen oldun", "Bu oldu."

So, depending on the subject, the auxiliary verb changes.

Yani özneye göre yardımcı fiil değişir.

In response to your second question, “Do I speak Spanish?”

İkinci sorunuza cevaben, “ İspanyolca biliyor muyum?”

[speaks in Spanish]

[İspanyolca konuşuyor]

Next question.

Sıradaki soru.

Next question comes from Ricardo Villarreal.

Sıradaki soru Ricardo Villarreal'den geliyor.

Hi, Ricardo.

Merhaba Ricardo.

Ricardo says, “What is the difference between ‘can’ and ‘can't’ in pronunciations?”

Ricardo, " 'can' ve 'can't' telaffuzları arasındaki fark nedir?" diyor.

In everyday fast-paced speech, we reduce that “can” to “cn.”

Günlük hızlı tempolu konuşmada, "can" kelimesini "cn" ye indirgiyoruz.

Like, “I can come.”

"Gelebilirim" gibi.

It's really like “cn,” it's like the “A” sound disappears.

Gerçekten “cn” gibi, “A” sesi kayboluyor gibi.

“I can come.”

"Gelebilirim."

“I can do that.”

"Bunu yapabilirim."

“I can help.”

"Yardım edebilirim."

“Can't,” however, has kind of a “can't” sound to it.

Bununla birlikte, "Yapamam", bir tür "yapamam" sesine sahiptir.

“I can't.”

"Yapamam."

We say, “I can't,” that “A” sound is much more clearly pronounced.

“Yapamam” deriz ki “A” sesi çok daha net telaffuz edilir.

“I can't come.”

"Gelemem."

“I can't do that.”

"Bunu yapamam."

“He can't help.”

"Yardım edemez."

So, you can pretty clearly hear the “A” sound.

Böylece, “A” sesini oldukça net bir şekilde duyabilirsiniz .

This is at least the way American English speakers pronounce “can” and “can't”

Bu, en azından Amerikan İngilizcesi konuşanların günlük konuşmada “can” ve “can't” sözcüklerini telaffuz etme şeklidir

in everyday speech.

.

So, thanks very much as always for your great questions.

Bu nedenle, harika sorularınız için her zaman olduğu gibi çok teşekkür ederiz .

Remember, you can send your questions to me in EnglishClass101.com/ask-alisha, don't forget

Unutmayın, sorularınızı bana EnglishClass101.com/ask-alisha adresinden gönderebilirsiniz,

that hyphen.

tireyi unutmayın.

If you liked the video, don't forget to give it a thumbs up, come check us out at EnglishClass101.com

Videoyu beğendiyseniz, beğeni vermeyi unutmayın , EnglishClass101.com'a gelin

and make sure to subscribe to the channel, as well.

ve kanala abone olmayı unutmayın . Alisha'ya Sor'un

Thanks very much for watching this episode of Ask Alisha and I will see you again next week.

bu bölümünü izlediğiniz için çok teşekkürler, haftaya tekrar görüşürüz.

Bye-bye.

Güle güle.