Common English Questions We Use Every Day!

Hi, Bob the Canadian here.

Merhaba, Kanadalı Bob burada. İngilizce konuşanların gün boyunca kullandıkları ya da duydukları çok yaygın 10 İngilizce soru hakkında konuşacağımız

Welcome to this English lesson

bu İngilizce dersine hoş geldiniz

where we're going to talk about

10 very common English questions that English speakers

either use or hear as they go through their day.

.

The other week, I thought to myself

Geçen hafta kendi kendime, gün boyunca

I should keep track of all the questions that I hear

duyduğum

and all the questions that I ask as I go through my day.

ve sorduğum tüm soruları takip etmem gerektiğini düşündüm .

And I should turn it into an English lesson.

Ve bunu bir İngilizce dersine dönüştürmeliyim.

And this is it.

Ve işte bu.

(upbeat music)

(iyimser müzik)

Question number one that I hear almost every day

Neredeyse her gün duyduğum bir numaralı soru,

is the question how did you sleep?

nasıl uyudun?

This is a question that you would hear at home.

Bu evde duyacağınız bir soru.

It's a question that family members would ask of each other.

Aile üyelerinin birbirlerine soracakları bir soru. Bu

So a lot of times in the morning when I get up,

yüzden çoğu zaman sabahları kalktığımda

Jen will say to me, "Hey, how did you sleep?"

Jen bana "Hey, nasıl uyudun?"

And I'll reply by saying, "Oh, I slept great."

Ben de "Oh, harika uyudum" diyerek cevap vereceğim.

Or, "I'm a little grouchy right now

Veya, "Şu anda biraz huysuzum

because I didn't sleep very good at all."

çünkü hiç iyi uyuyamadım."

And I will also ask Jen the same question.

Jen'e de aynı soruyu soracağım.

I will ask my kids the same question as well.

Aynı soruyu çocuklarıma da soracağım.

How did you sleep?

Nasıl uyudun? Sabahları sohbet

It's just a nice way to start a conversation in the morning.

başlatmak için güzel bir yol . Onunla başka şeyler hakkında konuşmaya başlamadan önce, diğer kişinin

It kind of helps you get a sense

of what kind of mood the other person is in

nasıl bir ruh hali içinde olduğunu anlamanıza yardımcı olur

before you start to talk to them about other things.

.

So question number one that I hear almost every day,

Neredeyse her gün duyduğum bir numaralı soru,

how did you sleep?

nasıl uyudun?

The second question is also a question

İkinci soru da

that you use in the home.

evde kullandığınız bir soru.

And it's a question that starts with have you seen my...

Ve bu soru benim... gördün mü diye başlayıp

And then it might end with car keys or phone.

araba anahtarı ya da telefon ile bitebilir.

I'm guilty of asking this question quite a bit.

Bu soruyu biraz sorduğum için suçluyum .

I'll say to Jen in the morning, "Have you seen my car keys?

Sabah Jen'e "Araba anahtarlarımı gördün mü?

Have you seen my phone?"

Telefonumu gördün mü?" diyeceğim.

Notice I don't use this question.

Bu soruyu kullanmadığıma dikkat edin.

I don't say where are my car keys or where is my phone?

Arabamın anahtarları nerede, telefonum nerede demiyorum.

Because when you use that question,

Çünkü bu soruyu kullandığınızda,

it almost implies that the other person

neredeyse diğer kişinin

should know where they are.

nerede olduğunu bilmesi gerektiği ima ediliyor. Kendinizi kaybettiğiniz bir şeyin nerede olduğunu

So a polite way to ask about where something is

sormanın kibar bir yolu,

that you lost yourself is to use that phrasing.

bu ifadeyi kullanmaktır.

Have you seen my car keys?

Araba anahtarlarımı gördün mü?

Have you seen my phone?

telefonumu gördün mü Neredeyse her sabah

I ask one of those two questions almost every morning.

bu iki sorudan birini soruyorum . Sabahları duyduğum

The third really common question that I hear in the morning,

gerçekten yaygın üçüncü soru ,

because Jen asks me this question a lot,

çünkü Jen bu soruyu bana çok soruyor,

is the question are you running late?

geç mi kalıyorsun?

Sometimes in the morning I get up

Bazen sabahları kalkıp

and I have a shower and I have breakfast

duş alıyorum ve kahvaltı yapıyorum

and I'm trying to find my keys or find my phone

ve anahtarlarımı veya telefonumu bulmaya çalışıyorum

and time is ticking.

ve zaman geçiyor.

That means that I'm starting to become late for work.

Bu da işe geç kalmaya başladığım anlamına geliyor.

When I'm in that mood, when I'm moving fast

O ruh halindeyken, hızlı hareket ederken

and looking for stuff to try and get out the door

ve kapıdan çıkmak için bir şeyler ararken

sometimes Jen will say, "Hey, are you running late?"

bazen Jen, "Hey, geç mi kalıyorsun?"

Basically what she's saying is

Temel olarak söylediği şey,

are you starting to become late for work?

işe geç kalmaya mı başladın? Gitmek için hazırlanmak için

Have you spent too much time getting ready to go

çok fazla zaman harcadınız mı

and are you now going to be late for work?

ve şimdi işe geç mi kalacaksınız?

So another question you will hear quite often

Yani evde oldukça sık duyacağınız bir başka soru da

in the home would be the question are you running late.

geç mi kalıyorsun sorusu olacaktır.

There's another question that Jen usually asks me

Jen'in genellikle ben

before I leave the house, and it's the question

evden çıkmadan önce bana sorduğu başka bir soru var ve bu soru sence

when do you think you'll be home,

ne zaman evde olacaksın

or what time do you think you'll be home?

ya da ne zaman evde olacaksın?

My work day ends at around 4:00, 4:30,

İş günüm 4:00, 4:30 civarında bitiyor,

but it's not always over at the same time every day.

ancak her gün aynı saatte bitmiyor.

Sometimes I have errands to run after work as well.

Bazen işten sonra da yapmam gereken işlerim oluyor.

So Jen sometimes is curious about when I'll be getting home.

Yani Jen bazen ne zaman eve döneceğimi merak ediyor.

So she'll ask one of two questions.

Yani iki sorudan birini soracak.

What time do you think you'll be home?

Ne zaman evde olacağını düşünüyorsun?

Or when do you think you'll be home?

Ya da ne zaman evde olmayı düşünüyorsun?

The fifth most common question I hear every day

Her gün duyduğum en yaygın beşinci soru

is a question that I hear at work.

iş yerinde duyduğum bir soru. Kapıdan içeri girdiğimde

And I hear this question when I walk in the door,

bu soruyu duyuyorum

and I hear it multiple times.

ve bunu birçok kez duyuyorum.

And it's the question how's it going?

Ve soru nasıl gidiyor?

It usually starts with the word hey.

Genellikle hey kelimesiyle başlar.

We like to say, "Hey, how's it going?"

"Hey, nasıl gidiyor?" demeyi seviyoruz.

And I know there are a lot of videos

Ve

that English teachers have made saying

İngilizce öğretmenlerinin

that you should use other phrases when greeting people,

insanları selamlarken başka ifadeler kullanman gerektiğini,

that hey, how's it going is really common

hey, nasıl gidiyor gerçekten yaygın olduğunu

and you should have some variety when you say hi.

ve merhaba derken biraz çeşitliliğin olması gerektiğini söyleyerek hazırladıkları pek çok video olduğunu biliyorum.

But the reality is, this is the phrase

Ama gerçek şu ki, bu

that English speakers that I know use all the time.

benim tanıdığım İngilizce konuşanların her zaman kullandığı ifade. İş

When I walk in the door at work, when I see my boss,

yerinde kapıdan girdiğimde patronumu görünce

he says, "Hey, how's it going?"

"Hey, nasıl gidiyor?" diyor.

And I say, "Pretty good, how are you?"

Ben de "Oldukça iyi, nasılsın?"

When I see someone at work, when I see a colleague,

İş yerinde birini gördüğümde, bir iş arkadaşımı gördüğümde

I say, "Hey, how's it going?"

"Nasıl gidiyor?"

And they usually respond by saying, "Oh, pretty good.

Ve genellikle "Ah, oldukça iyi.

How are you?"

Nasılsın?"

So even though it's a super common phrase

Bu çok yaygın bir deyim olmasına

and maybe you would like some variety

ve belki İngilizce konuşmanızda biraz değişiklik istemenize rağmen

in your English speaking, it's still very, very common

,

for English speakers to say hey, how's it going?

İngilizce konuşanların hey, nasıl gidiyor?

The sixth super common question that I hear at work

İş yerinde duyduğum altıncı süper yaygın soru,

is the question can you give me a hand with something?

bana bir konuda yardım edebilir misin?

At my job, sometimes it takes more than one person

İşimde bazen

to do certain parts of the job.

işin belirli kısımlarını birden fazla kişinin yapması gerekiyor.

And sometimes people need help.

Ve bazen insanların yardıma ihtiyacı vardır.

In English, when you give someone a hand,

İngilizce'de, birine yardım ettiğinizde,

when you give someone a hand with something,

birine bir konuda yardım ettiğinizde ,

it means you're helping them.

bu onlara yardım ettiğiniz anlamına gelir.

So if someone says can you give me a hand

Yani eğer biri bugün daha sonra bir şey için bana yardım edebilir misin derse

with something later today?

?

It means they need some help.

Demek ki yardıma ihtiyaçları var.

You can also use this question

if you want to be really nice.

Gerçekten iyi olmak istiyorsanız bu soruyu da kullanabilirsiniz.

If you see someone doing something

Birini bir şey yaparken görürseniz

and you think they need help, you can say,

ve yardıma ihtiyacı olduğunu düşünürseniz,

can I give you a hand with that?

bu konuda size yardım edebilir miyim diyebilirsiniz.

Or can I give you a hand?

Ya da sana yardım edebilir miyim?

So the sixth most common question that I hear at work

İş yerinde duyduğum en yaygın altıncı soru,

is can you give me a hand with something.

bana bir konuda yardım edebilir misin?

The seventh most common question that I hear,

En sık duyduğum yedinci soru

and this is another question that I hear often at work

ve bu işte sık sık duyduğum başka bir soru,

is the question do you have a minute.

bir dakikan var mı sorusudur.

When someone says to you do you have a minute?

Birisi sana bir dakikan var mı dediğinde?

It usually means that they want to talk to you.

Bu genellikle sizinle konuşmak istedikleri anlamına gelir.

Sometimes it means that they need help with something

Bazen bir konuda yardıma ihtiyaçları olduğu anlamına gelir,

but usually it means they want to talk to you.

ancak genellikle sizinle konuşmak istedikleri anlamına gelir.

If my boss walks up to me and says,

Patronum yanıma gelip

"Hey, Bob do you have a minute?"

"Hey, Bob bir dakikan var mı?"

It means he wants to talk to me about something.

Benimle bir şey hakkında konuşmak istediği anlamına geliyor.

If I see a student who has late work

Geç kalan ödevini teslim etmeyen bir öğrenci görürsem,

and hasn't handed it in, I might say to them,

"Hey, do you have a minute?"

"Hey, bir dakikan var mı?"

It means that I want to talk to them.

Bu onlarla konuşmak istediğim anlamına geliyor.

So the seventh most common question that you'll hear

Yani duyacağınız yedinci en yaygın soru,

is do you have a minute?

bir dakikanız var mı?

The eighth most common question is another question

En yaygın sekizinci soru,

that I hear a lot at work.

iş yerinde çokça duyduğum bir başka soru.

And I usually hear it at lunchtime

Ve bunu genellikle öğle yemeğinde duyuyorum

or I ask this question at lunchtime.

ya da bu soruyu öğle yemeğinde soruyorum.

And it's the question, how's your day going?

Ve soru şu, günün nasıl geçiyor?

Or how's your day going so far?

Ya da gününüz nasıl geçiyor?

This is just a really polite way to begin conversation

Bu, öğle yemeğinde meslektaşlarınızla konuşmaya başlamanın gerçekten kibar bir yolu

with colleagues at lunch.

.

I work with really awesome, nice people.

Gerçekten harika, hoş insanlarla çalışıyorum.

So we really enjoy talking about each other's day

Bu yüzden

as we eat lunch together.

birlikte öğle yemeği yerken birbirimizin günü hakkında konuşmaktan gerçekten keyif alıyoruz. İngilizce konuşan biri olarak günümde

So the eighth most common question that I hear

en çok duyduğum sekizinci soru

in my day as an English speaker, how's your day going?

, günün nasıl geçiyor?

Or how's your day going so far?

Ya da gününüz nasıl geçiyor?

How's your day going so far?

Bu vakte kadar günün nasıl geçti?

I hope pretty good.

Umarım oldukça iyidir. Duyduğum veya sorduğum

The ninth most common question that I either hear or ask

en yaygın dokuzuncu soru,

is the question how was your day?

günün nasıl geçti sorusudur.

This is a question that I ask at home.

Bu evde sorduğum bir soru.

This is a question that I ask Jen almost every day.

Bu Jen'e neredeyse her gün sorduğum bir soru.

And Jen asks me the same question.

Jen de bana aynı soruyu soruyor.

When I get home from work, as soon as I see Jen,

İşten eve geldiğimde, Jen'i görür görmez

I usually say, "Hey, how's it going?

genellikle "Hey, nasıl gidiyor?

How was your day?"

Günün nasıl geçti?"

So I greet her with how's it going, again.

Bu yüzden onu tekrar nasıl gidiyor diyerek selamlıyorum.

And I say, how was your day?

Ben de günün nasıl geçti diyorum.

And Jen will explain a little bit about how her day went.

Jen, gününün nasıl geçtiğini biraz açıklayacak.

And then she'll say to me, "How was your day?"

Sonra bana "Günün nasıl geçti?"

And I will tell her a little bit

Ben de ona biraz

about what happened at school and what happened at work.

okulda neler olduğunu ve işte neler olduğunu anlatacağım.

So the ninth most common question that I hear

Yani duyduğum ve sorduğum en yaygın dokuzuncu soru

and that I ask and that happens almost every day in my life,

ve bu hayatımda neredeyse her gün oluyor

and I think it's a really important one,

ve bence bu gerçekten önemli bir soru,

is the question how was your day?

günün nasıl geçti sorusudur?

So I said I was going to help you learn

Ben de

10 common English questions that I hear or use every day,

her gün duyduğum veya kullandığım 10 yaygın İngilizce soruyu öğrenmene yardım edeceğimi söyledim

but it's actually going to be 11.

ama aslında 11 olacak.

There's going to be a bonus question.

Bir bonus soru olacak.

The two last questions are the two questions

Son iki soru,

I hear at the end of the day.

günün sonunda duyduğum iki soru.

The first question is, what time are you going to bed?

İlk soru, ne zaman yatacaksın?

Jen and I usually go to bed somewhere between 10 and 11,

Jen ve ben genellikle 10 ile 11 arasında yatarız

but it's not the same time every night.

ama her gece aynı saatte olmaz.

So sometimes when I'm done watching TV

Bu yüzden bazen televizyon izlemeyi

or done reading a book or we're done

veya kitap okumayı bitirdiğimde veya

playing a game or something,

oyun oynamayı falan bitirdiğimde

I'll say to Jen, "What time are you going to bed?"

Jen'e " Kaçta yatacaksın?"

And Jen sometimes asks me that question as well.

Jen de bazen bana bu soruyu soruyor.

Sometimes I'm playing a game on my computer at 10 o'clock

Bazen saat 10'da bilgisayarımda oyun oynuyorum

and she'll say, "Hey, Bob, what time are you going to bed?"

ve "Hey Bob, saat kaçta yatacaksın?"

And then the other question is the last question

Ve diğer soru,

that Jen usually asks me.

Jen'in genellikle bana sorduğu son soru.

And it's the question did you set the alarm?

Ve soru şu ki, alarmı kurdun mu?

So at the end of the day

Bu yüzden günün sonunda

it's important to set your alarm clock.

çalar saatinizi kurmanız önemlidir.

Sometimes I forget to do that.

Bazen bunu yapmayı unutuyorum.

So it's really nice to have Jen there

Jen'in

to ask me that question.

bana bu soruyu sorması gerçekten çok güzel.

Hey Bob, did you set the alarm?

Hey Bob, alarmı kurdun mu?

Well, hey, thank you so much for watching

Pekala, hey,

this English lesson about common English questions

that English speakers either hear or use

İngilizce konuşanların gün boyunca duydukları ya da kullandıkları yaygın İngilizce sorularla ilgili bu İngilizce dersini izlediğiniz için çok teşekkür ederim

as they go through their day.

.

I hope you enjoyed this lesson.

Umarım bu dersten keyif almışsındır.

If you did, please consider clicking that subscribe button

Eğer yaptıysanız, henüz abone değilseniz, lütfen o abone ol düğmesine tıklamayı düşünün

if you're not already a subscriber,

and giving me a thumbs up is just a good idea

ve bu ders biraz daha fazla İngilizce öğrenmenize yardımcı olduysa, bana bir beğeni vermek iyi bir fikirdir

if this lesson helped you learn a little bit more English.

.

And of course, if you have the time,

Ve elbette, vaktin varsa,

why don't you stick around and watch another English lesson?

neden burada kalıp başka bir İngilizce dersi izlemiyorsun?

(upbeat music)

(iyimser müzik)