An Introduction to Past Modals: must have, should have, would have, and could have

So this past week during a live English lesson,

Geçen hafta canlı bir İngilizce dersi sırasında

someone asked about past modal verbs.

biri geçmiş modal fiilleri sordu.

You know, verbs like must have, should have, would have,

Bilirsiniz, must have, must have, have

and could have.

ve have gibi fiiller.

And I gave a pretty good answer, I think,

Ve oldukça iyi bir cevap verdim sanırım,

but I also made a note to myself

ama aynı zamanda bu dört fiil üzerinde

that I should do a bit of a longer lesson

biraz daha uzun bir ders yapmam gerektiğini de kendime not ettim

on those four verbs.

.

Modal verbs are a little bit tricky to learn,

Modal fiilleri öğrenmek biraz zordur,

so in this lesson, I'll give you kind of the basics

bu yüzden bu derste, size

for using those past modal verbs.

geçmişteki modal fiilleri kullanmanın temellerini vereceğim.

And I'll try to give you some really good example sentences,

Ve nasıl kullanıldığını görmeniz için size çok güzel örnek cümleler vermeye çalışacağım

so you can see how they're used.

.

So welcome to this English lesson about past modal verbs.

Geçmiş modal fiiller hakkındaki bu İngilizce dersine hoş geldiniz.

(upbeat music)

(iyimser müzik)

Let's start by talking a little bit about pronunciation.

Biraz telaffuz hakkında konuşarak başlayalım. Bunları

The correct way to write these would be must have,

yazmanın doğru yolu, olması gereken, olması gereken

should have, would have, and could have.

, olması gereken ve sahip olabileceğidir.

But as you know,

Ama bildiğiniz gibi,

English speakers like to talk really quickly,

İngilizce konuşanlar çok hızlı konuşmayı sever,

so we normally say must've, should've,

bu yüzden normalde must's, must's, have

would've, and could've.

ve have' (yapabilirdim) deriz.

Sometimes, you'll even hear people say musta, shoulda,

Bazen insanların musta, shoulda

woulda, and coulda, but that's very, very informal,

, have ve Coulda dediğini bile duyarsınız ama bu çok, çok gayri resmidir,

but still quite common in spoken English.

ancak yine de konuşma İngilizcesinde oldukça yaygındır.

If you happen to see must of, or should of, or would of,

Eğer must of, should of, should of

or could of, that's actually wrong.

veya Could of görürseniz, bu aslında yanlıştır. Kasılmayı

The correct way to make the contraction is must've,

yapmanın doğru yolu,

should've, would've, and could've.

must's, must's, have ve have'dir.

So, that's a little bit of information for you

about pronunciation.

Telaffuz hakkında size biraz bilgi verelim.

Let's move on and start talking

Devam edelim ve

about how to use these past modal verbs.

bu geçmiş modal fiillerin nasıl kullanılacağı hakkında konuşmaya başlayalım.

Let's start by talking about must have.

Olması gerekenlerden bahsederek başlayalım.

We use must have when we notice something in the present,

Şu anda bir şey fark ettiğimizde,

when we see or hear something

bir şey gördüğümüzde veya duyduğumuzda

and we decide that something else happened

ve bu duruma neden olan başka bir şeyin olduğuna karar verdiğimizde must have kullanırız

that caused that situation.

.

We draw a conclusion.

Bir sonuç çıkarıyoruz.

Here are some examples.

İşte bazı örnekler.

I could say this.

Bunu söyleyebilirim.

There are puddles on the ground,

Yerde su birikintileri var,

so it must have rained last night.

bu yüzden dün gece yağmur yağmış olmalı.

If I wanted to say it quickly though, I could say,

Yine de hızlıca söylemek istersem,

There's puddles on the ground,

Yerde su birikintileri var,

so it musta rained last night.

bu yüzden dün gece yağmur yağmış olmalı diyebilirim.

I could say,

There's a dent in my car, so someone must have hit it.

Arabamda bir göçük var, yani biri vurmuş olmalı, diyebilirim.

I could say,

All of the cookies are gone,

Kurabiyelerin hepsi gitti,

so the kids must have eaten them.

bu yüzden çocuklar onları yemiş olmalı diyebilirim.

Although in our house, when all the cookies are gone,

Bizim evimizde tüm kurabiyeler bittiğinde

it isn't the kids that have eaten them.

onları yiyen çocuklar değil.

You can notice, though, that I am describing a situation,

Yine de bir durumu,

something that I'm currently seeing

şu anda görmekte olduğum bir şeyi tarif ettiğimi

and then I'm drawing a conclusion,

ve sonra bir sonuca vardığımı, bu duruma neden olan

I'm deciding that something else happened

başka bir şeyin olduğuna karar verdiğimi fark edebilirsiniz

that caused that situation.

.

Let's talk about should have.

Olması gereken hakkında konuşalım.

One of the ways I use should have

Kullandığım yollardan biri,

is to describe a situation I'm in

içinde bulunduğum bir durumu anlatmak

and then to talk about what I didn't do that resulted in me

ve sonra o duruma düşmeme neden olan yapmadıklarım hakkında konuşmak

being in that situation,

, geçmişte yapmadığım

to talk about something that I didn't do in the past

bir şey hakkında konuşmak.

that would've prevented the situation that I'm in.

bu, içinde bulunduğum durumu engellerdi.

Here are some examples.

İşte bazı örnekler.

The van is out of gas.

Minibüsün benzini bitmiş.

I should've bought gas yesterday.

Dün benzin almalıydım.

We're out of milk.

Sütümüz bitti.

I should've bought milk yesterday.

Dün süt almalıydım.

Or I got a speeding ticket.

Ya da hız cezası yedim.

I should've driven a bit more slowly.

Biraz daha yavaş sürmeliydim.

So you can see I'm describing a situation I'm in,

Gördüğünüz gibi, içinde bulunduğum bir durumu,

something that's happening right now,

şu anda olan bir şeyi anlatıyorum

and then I'm talking about something that I didn't do

ve sonra

in the past, maybe even something I regret,

geçmişte yapmadığım, hatta belki pişman olduğum bir şeyden bahsediyorum,

especially with the speeding ticket example.

özellikle hız cezasıyla ilgili. örnek.

I got a speeding ticket.

Hız cezası aldım.

I should've been driving more slowly.

Daha yavaş sürmeliydim.

So when you use should have,

Yani, sahip olmalısın'ı kullandığında,

you're talking about a current situation

mevcut bir durumdan

and then something you didn't do in the past

ve geçmişte yapmadığın,

that maybe you should have done.

belki de yapman gereken bir şeyden bahsediyorsun.

Let's talk about would have.

olurdu hakkında konuşalım.

One of the ways we use would have

Sahip olduğumuz yollardan biri, geçmişte yapmadığımız bir

is to talk about something we didn't do in the past

şey hakkında konuşmak

and then we like to give the reason why we didn't do it

ve sonra neden yapmadığımızı

as well.

da açıklamaktan hoşlanırız.

Here are some examples.

İşte bazı örnekler. Sana doğum

I would've bought you a birthday present,

günü hediyesi alırdım

but I didn't have any money.

ama hiç param yoktu.

Notice I described the situation,

Dikkat edin durumu anlattım,

I described the thing I didn't do,

yapmadığım şeyi anlattım

and then I give the reason.

ve sonra sebebini verdim.

Here are a couple more examples.

İşte birkaç örnek daha. Seninle konsere

I would have loved to go to the concert with you,

gitmeyi çok isterdim

but I was too busy.

ama çok meşguldüm.

I would've gone to work, but I was sick.

İşe gidecektim ama hastaydım.

So in all of these examples,

Yani bu örneklerin hepsinde,

we mentioned the thing that didn't happen

olmayan bir şeyden bahsettik

and then we give the reason why it didn't happen.

ve sonra neden gerçekleşmediğini açıkladık.

This is a great structure for learning how to use would have

Bu, İngilizce öğrenirken nasıl kullanılacağını öğrenmek için harika bir yapıdır

when you're learning English.

.

Let's talk about could have.

Sahip olabileceğimiz hakkında konuşalım.

One of the ways to use could have is to talk about something

Could have kullanmanın yollarından biri,

that was a possibility in the past,

geçmişte bir olasılık olan

but you chose not to do it.

ama sizin bunu yapmamayı seçtiğiniz bir şey hakkında konuşmaktır.

Here are some examples.

İşte bazı örnekler.

I could have bought you flowers, but I didn't feel like it.

Sana çiçek alabilirdim ama içimden gelmedi. Spor

I could've gone to the gym, but I wanted to sleep in.

salonuna gidebilirdim ama uyumak istiyordum.

I could've won the game, but I let him win.

Maçı kazanabilirdim ama onun kazanmasına izin verdim.

Notice in all those situations,

Tüm bu durumlarda,

there was a possibility of something happening,

bir şeylerin olma olasılığı olduğuna dikkat edin,

but I chose to do something different.

ama ben farklı bir şey yapmayı seçtim.

So it's a little different than would have.

Yani olması gerekenden biraz farklı.

In these situations with could have,

Olabilir olan bu durumlarda,

it's based on me choosing to do something

because of how I felt or an action I took.

nasıl hissettiğime veya yaptığım bir eyleme göre bir şeyler yapmayı seçmeme dayanıyor.

So, I could have bought her flowers,

Bu yüzden ona çiçek alabilirdim

but I didn't feel like it.

ama içimden gelmedi.

It's kind of mean, isn't it?

Bu biraz acımasız, değil mi?

I should have bought her flowers because she's awesome.

Ona çiçek almalıydım çünkü o harika. Geçmişte bazı modal fiillerin nasıl kullanılacağına ilişkin bu giriş dersini

Well, thank you for watching this introductory lesson

izlediğiniz için teşekkür ederiz

on how to use some modal verbs in the past.

.

This is a pretty big topic,

Bu oldukça geniş bir konu,

so there's no way that one little lesson like this

dolayısıyla bunun gibi küçük bir dersin size bilmeniz gereken

will teach you everything you need to know,

her şeyi öğretmesine imkan yok ,

but I certainly hope some of the examples I gave

ancak verdiğim bazı örneklerin İngilizce

will help you as you continue to learn

öğrenmeye ve pratik yapmaya devam ederken kesinlikle size yardımcı olacağını umuyorum

and practice your English.

.

Remember, if this is your first time here,

Unutmayın, buraya ilk kez geliyorsanız,

don't forget to click that Subscribe button.

Abone Ol düğmesine tıklamayı unutmayın.

Give me a thumbs up

if this video helped you learn some more English.

Bu video biraz daha İngilizce öğrenmene yardımcı olduysa bana bir başparmak ver.

And if you have the time,

Ve eğer zamanın varsa,

why don't you stick around and watch another English lesson.

neden burada kalıp başka bir İngilizce dersi izlemiyorsun?

(upbeat music)

(iyimser müzik)