Free English Class! Topic: Everyday Items Part 2! 🧪⌚🧢 (Lesson Only)

Well hello and welcome to this english lesson about everyday

Pekala merhaba ve gündelik eşyalarla ilgili bu İngilizce dersine hoş geldiniz

items. The kinds of things that you see and use everyday. Or

. Her gün gördüğünüz ve kullandığınız türden şeyler. Ya da

more accurately the kinds of things I use everyday. Because

daha doğrusu her gün kullandığım türden şeyler. Çünkü

this lesson was made by me walking around looking at all

bu ders, etrafta dolaşıp

the things I use everyday. This is part two. For those of you

her gün kullandığım her şeye bakmamla yapıldı. Bu ikinci bölüm.

that haven't watched part one I did it back in the fall of

Birinci bölümü izlemeyenler için

twenty twenty-one. It was called Everyday Items part one.

yirmi birin sonbaharında izlemiştim. Adı Gündelik Öğeler birinci bölümdü.

And I talked about things like tweezers. Something that you

Ve cımbız gibi şeylerden bahsettim .

use to take a sliver out or close pins which apparently are

Bir şeridi çıkarmak veya görünüşe göre

called close pegs over in Britain. But in this lesson I'm

İngiltere'de yakın mandal olarak adlandırılan pimleri kapatmak için kullandığınız bir şey . Ama bu derste

going to talk about a I think 40 more everyday items. Things

sanırım 40 tane daha gündelik eşyadan bahsedeceğim.

that you use everyday. Things that as you go through your day

Her gün kullandığınız şeyler. Gününüzü yaşarken

you just need to have. Um and again most of these will be

sahip olmanız gereken şeyler. Um ve yine bunların çoğu

things I use everyday. I'm sure most of them are also things

her gün kullandığım şeyler olacak. Eminim çoğu

that use that you use everyday as well. Anyways welcome to

sizin de her gün kullandığınız şeylerdir . Her neyse, gündelik eşyalarla

this English lesson about everyday items. Part two. A

ilgili bu İngilizce dersine hoş geldiniz . Bölüm iki. Bir

water bottle. So yes I do have a water bottle here. I'm hoping

su şişesi. Yani evet, burada bir su şişem var. Kameranın odaklanacağını umuyorum,

that I hold things up to the camera the camera will focus of

course now it's not working it was working really well earlier

şimdi çalışmıyor, daha önce gerçekten iyi çalışıyordu

but I think you can see this I have started to use a water

ama sanırım bunu görebiliyorsunuz,

bottle almost everyday it's kind of nice because it has a

neredeyse her gün su şişesi kullanmaya başladım, bu biraz güzel çünkü bir

lid and you can just flip it open when you want to drink and

kapağı var ve içmek istediğinizde çevirerek açabiliyorsunuz ve

this one has a lock here as well so that if it falls over

bunun da burada bir kilidi var, böylece düşerse

it doesn't spill we're supposed to drink a lot of water that's

dökülmez, çok su içmemiz gerekiyor, bu

a healthy thing to do so having a water bottle let's see if it

sağlıklı bir şey bunu yapmak için bir su şişesine sahip olmak, bakalım

will focus this time Nope the camera just doesn't like the

bu sefer odaklanacak mı Hayır, kamera sadece

water bottle. Having a water bottle is really handy. In

su şişesini beğenmiyor. Bir su şişesine sahip olmak gerçekten kullanışlıdır.

English when you say something is handy it means that it's

İngilizce'de bir şeyin kullanışlı olduğunu söylediğinizde, bu onun

useful. It means that it is something good to have. Water

faydalı olduğu anlamına gelir. Bu, sahip olunan iyi bir şey olduğu anlamına gelir. Su

bottles help you stay hydrated. Lunch bag. Do I have a lunch

şişeleri, sulu kalmanıza yardımcı olur. Yemek çantası. Beslenme çantam var mı

bag? Yes I have a lunch bag. This is actually a lunch bag

? Evet, beslenme çantam var. Bu aslında çocuklarımdan birinin öğle yemeği çantası

from one of my kids. Uh this lunch bag is something that a

. Bu öğle yemeği çantası artık

lot of people take to work or school now. So a lunch bag it's

birçok insanın işe ya da okula götürdüğü bir şey. Yani bir öğle yemeği çantasını

kind of hard to get it in the frame isn't it? A lunch bag is

çerçeveye sokmak biraz zor değil mi? Beslenme çantası,

something I'm getting angry with my camera because it's not

odaklanmadığı için kamerama kızdığım bir şey

focusing. It was working so well earlier. What has

. Daha önce çok iyi çalışıyordu. Ne

happened? Anyways a lunch bag is something that you can take

oldu? Her neyse, beslenme çantası

to work or school in the morning you make your lunch and

sabahları işe ya da okula giderken yanınıza alabileceğiniz, öğle yemeğinizi yaptığınız ve daha

then when you are at work or school you have your lunch. I'm

sonra işte ya da okuldayken öğle yemeğinizi yediğiniz bir şeydir. Bugün

going to have my lunch at noon today. Do you want to have

öğlen yemeğimi yiyeceğim .

lunch with me? Do you want to eat lunch together? Those are

Benimle öğle yemeği yemek ister misin? Öğle yemeğini birlikte yemek ister misin? Bunların

all common things that you might say if you take a lunch

hepsi, okula bir öğle yemeği çantası götürürseniz söyleyebileceğiniz genel şeylerdir

bag to school with you. And then in side because these

. Ve sonra yan tarafta çünkü bu

lunch bags are insulated. We often have what's called an ice

öğle yemeği çantaları yalıtımlı. Sıklıkla buz torbası denen şeye sahibiz

pack. Come on camera. You can focus camera. Let me just try

. Kameraya gel. Kamerayı odaklayabilirsiniz.

something for a second here. I'm not sure why the camera is

Bir saniyeliğine bir şey deneyeyim.

so stubborn right now. It's decided it's not going to

Şu anda kameranın neden bu kadar inatçı olduğundan emin değilim. Odaklanmayacağına karar verildi

focus. Let's just forget about that. This is something you put

. Bunu unutalım. Bu, dondurucunuza koyduğunuz bir şeydir

in your freezer and then you can put it in your insulated

ve

lunch bag the next day to keep your food and drinks cool. We

ertesi gün yiyecek ve içeceklerinizi serin tutmak için yalıtımlı beslenme çantanıza koyabilirsiniz.

have a lot of ice packs in our freezer. Myself and my kids we

Dondurucumuzda çok fazla buz paketi var . Ben ve çocuklarım,

all put our ice packs in the freezer at night. So that the

hepimiz geceleri buz torbalarımızı dondurucuya koyarız . Böylece

next day we can put them in our lunch bags and we can keep all

ertesi gün onları beslenme çantalarımıza koyabilir ve tüm

of our stuff nice and cool. So it is handy have an ice pack.

eşyalarımızı güzel ve serin tutabiliriz. Bu yüzden bir buz torbasına sahip olmak kullanışlıdır.

Travel mug yes this is my favourite travel mug. You've

Seyahat kupası evet bu benim en sevdiğim seyahat kupam. Canlı yayınlarım sırasında kullandığım için

probably seen this travel mug because I use it during my live

muhtemelen bu seyahat kupasını görmüşsünüzdür

streams. The nice thing about a travel mug is it will keep your

. Bir seyahat kupasının güzel yanı,

tea or coffee really hot for a really long time. It's also

çayınızı veya kahvenizi çok uzun süre gerçekten sıcak tutmasıdır. Aynı zamanda

insulated so that means that when something hot or cold is

yalıtımlıdır, yani içinde sıcak veya soğuk bir şey olduğunda

inside of it it stays really warm. Um let's I'm just

gerçekten sıcak kalır. Um hadi

laughing at the chat where Harry's saying the camera likes

Harry'nin kameranın

you more than your stuff. That's pretty accurate. Uh

seni eşyalarından daha çok sevdiğini söylediği sohbete gülüyorum. Bu oldukça doğru.

anyways a travel mug is handy. A lot of people will make a pot

Her neyse, bir seyahat kupası işe yarar. Pek çok insan sabahları bir demlik

of coffee in the morning and fill their travel mug and then

kahve yapacak ve seyahat kupalarına dolduracak ve ardından araba sürerken seyahat

they will be able to drink from their travel mug while they're

kupalarından içebilecekler

driving. They'll most likely put it in a cup holder in their

. Büyük ihtimalle araçlarının bardaklıklarına koyacaklar

vehicle. Not sure why this one's next but yes I do have a

. Sırada neden bu olduğundan emin değilim ama evet,

box of Kleenex with me. As you can see here this is made by a

yanımda bir kutu Kleenex var. Burada görebileceğiniz gibi, bu

company called Scotty's but we call these Kleenex in Canada. I

Scotty's adlı bir şirket tarafından yapıldı, ancak Kanada'da bunlara Kleenex diyoruz.

think in most people call these tissues. But in Canada we call

Sanırım çoğu insanda bu dokular diyor. Ama Kanada'da biz

them Kleenex. You use them when you need to blow your nose.

onlara Kleenex diyoruz. Burnunu sümkürmen gerektiğinde onları kullanırsın.

Sometimes you have a cold and when your nose is running you

Bazen nezle olursunuz ve burnunuz aktığında

need to blow your nose because you have lots of snot in your

sümkürmeniz gerekir çünkü burnunuzda çok fazla sümük vardır

nose. Sorry there's no other way to describe the stuff that

. Üzgünüm,

comes out of your nose. We just call it snot. It's one of those

burnunuzdan çıkanları tarif etmenin başka yolu yok. Biz buna sadece sümük diyoruz. Temsil ettiği şeyle

English words that really matches the thing that it

gerçekten eşleşen İngilizce kelimelerden biri

represents. Snot sounds funny and sounds kind of weird and

. Sümük kulağa komik ve biraz tuhaf geliyor ve

snot is funny and weird. But yes you would use a tissue or

sümük komik ve tuhaf. Ama evet, burnunuzu sümkürmeniz gerekirse bir mendil veya Kleenex kullanırsınız

Kleenex if you needed to blow your nose. Breath mints I don't

. Nefes naneli şekerleri bende yok

have these but it is quite common for people especially

ama insanların özellikle

people who drink coffee to eat Brent Breath mints. Not Brent

kahve içenlerin Brent Breath naneli şeker yemesi oldukça yaygın. Brent

mints. Breath mints as they go through their day. Uh breath

nanesi değil. Gün boyunca nefes nefese kalırlar. Uh nefes nane şekeri

mints are usually flavoured with peppermint or spearmint or

genellikle nane veya nane veya

some kind of mint. You can see this one says fresh mint and

bir çeşit nane ile tatlandırılır. Bunun taze nane dediğini görebilirsin ve

they're meant to give you fresh breath. If you've eaten food

sana taze bir nefes vermeleri amaçlanıyor . Size

that gives you bad breath or maybe you have been drinking a

kötü nefes veren yiyecekler yediyseniz veya belki de çok

lot of coffee. A breath mint is a good way to have fresh breath

fazla kahve içtiniz. Bir nefes nanesi, özellikle bir öğretmenseniz, taze bir nefes almanın iyi bir yoludur

especially if you're a teacher. It's sometimes a good idea

. Bazen öğrencilerle çok sık konuştuğunuz için bu iyi bir fikirdir

because you're talking to students so often. You don't

. Nefesi

want to be the teacher with bad breath. That's not a good

kötü olan öğretmen olmak istemezsin . Bu iyi bir

thing. And then we also have chewing gum. Chewing gum is

şey değil. Bir de sakızımız var . Sakız, naneli şekerden

different than breath mints. Chewing gum is something you

farklıdır. Sakız çiğnemek

chew in your mouth. It becomes really soft and chewable as you

ağzınızda çiğnediğiniz bir şeydir. Ağzınıza alıp çiğnedikçe gerçekten yumuşar ve çiğnenebilir hale gelir

put it in your mouth and chew it. You don't eat it. You don't

. Sen yeme.

swallow it. You chew it and it has all of the same flavours as

Onu yutmuyorsun. Çiğnersiniz ve genellikle nane şekeri ile aynı tatlara sahiptir

breath mints usually. Usually there's mint or peppermint or

. Genellikle nane veya nane veya

spearmint a variety of flavours. Um I used to chew gum

nane çeşitli tatlar vardır. Küçükken sakız çiğnerdim

when I was younger but I don't chew gum anymore. But I do eat

ama artık sakız çiğnemiyorum. Ama

breath mints sometimes. So another everyday item something

bazen nane şekeri yiyorum. Yani biraz garip olan başka bir gündelik eşya,

that's kind of strange is if you take your pocket if you

cebinizi çıkarırsanız,

pull your pocket inside out there will be this blue fluffy

cebinizi ters çevirirseniz, cebinizde bu mavi kabarık

stuff in your pocket and we call it lint lint is something

şey olacak ve biz buna tiftik diyoruz tiftik, bir

that just kind of comes off of clothing it accumulates in your

tür giysiden çıkan bir şeydir ve biriktirir.

pockets and in other places in fact I'm pretty sure if you dry

cebinizde ve diğer yerlerde aslında eminim ki

your clothes in a dryer there will be a little screen that

çamaşırlarınızı kurutucuda kurutursanız, tiftiği toplayan küçük bir perde olacaktır

collects the lint and the reason I'm mentioning lint is

ve tiftiği söylememin

because the item is what we call a lint roller. So this is

nedeni, bu öğeye tiftik dediğimiz şeydir. rulman. Yani bu

a lint roller. You can see this lint roller looks exactly like

bir tiftik silindiri. Bu tiftik silindirinin tam olarak oradaki gibi göründüğünü görebilirsiniz

the one over there. You use a lint roller to get lint off of

. Giysinizdeki tüyleri çıkarmak için tüy bırakmayan bir rulo kullanıyorsunuz

your clothing. But also to get dog hair or cat hair off of

. Ama aynı zamanda giysilerinizden köpek tüyü veya kedi tüyü çıkarmak için

your clothing. So we have a lint roller because sometimes

. Bu yüzden bir tiftik rulomuz var çünkü bazen

Walter and Oscar our dogs like to rub against our legs. And if

köpeklerimiz Walter ve Oscar bacaklarımıza sürtmeyi severler. Ve eğer

I'm going to work and I'm wearing good clothes use my

işe gidiyorsam ve iyi kıyafetler giyiyorsam, köpek tüylerini almak için pantolon

lint roller to kind of roll my pant legs in order to remove

paçalarımı kıvırmak için tiftik rulomu kullanın

the dog hair because I don't want to have dog hair on me

çünkü işe gittiğimde üzerimde köpek tüyü olmasını istemiyorum.

when I go to work. Toilet paper tube. Do I have a toilet paper

. Tuvalet kağıdı tüpü. Tuvalet kağıdı tüpüm var mı

tube? Yes I have a toilet paper tube. Toilet paper tubes are

? Evet tuvalet kağıdı tüpüm var. Tuvalet kağıdı tüpleri

kind of cool. One of the cool things about toilet paper tubes

biraz havalı. Tuvalet kağıdı tüpleriyle ilgili harika şeylerden biri,

is that you can make things out of them. And if you're

onlardan bir şeyler yapabilmenizdir . Ve

wondering where this came from it comes from the toilet paper

bunun nereden geldiğini merak ediyorsanız, tuvalet kağıdı rulosundan geliyor

roll. When you're done using a roll of toilet paper you have

. Bir rulo tuvalet kağıdı kullanmayı bitirdiğinizde,

what's left on the inside and it's a toilet paper tube. Kids

içeride kalan şey olur ve bu bir tuvalet kağıdı tüpüdür. Çocuklar

often use these to build things. Sometimes they'll glue

bunları genellikle bir şeyler inşa etmek için kullanır . Bazen

them together and do other things. Sometimes they'll

onları birbirine yapıştırır ve başka şeyler yaparlar. Bazen

pretend that they're a pirate and this is their telescope.

bir korsanmış gibi davranırlar ve bu onların teleskopu.

But you definitely run into toilet paper tubes. Definitely

Ama kesinlikle tuvalet kağıdı tüpleriyle karşılaşıyorsunuz.

an everyday item in my opinion. Again this is what's left when

Bence kesinlikle günlük bir öğe. Yine

you are done using a roll of toilet paper. Ziploc bag. So

bir rulo tuvalet kağıdı ile işiniz bittiğinde geriye kalan budur. Kilitli çanta. Yani

some people oh I want to make sure I don't spill stuff here.

bazı insanlar buraya bir şeyler dökmediğimden emin olmak istiyorum.

Some people use a Ziploc bag when they go to work when they

Bazı insanlar

make their lunch. Um they will put a sandwich in a Ziploc bag.

öğle yemeğini hazırlarken işe gittiklerinde Ziploc poşeti kullanırlar. Ziploc torbasına bir sandviç koyacaklar.

Um the reason we don't just call this a plastic bag is

Buna plastik poşet demememizin

because of the top. The top can reclose. I don't know if you

sebebi üst kısmı. Üst tekrar kapanabilir.

can hear that. Let's let's do this for a sec. Ready? So now

Bunu duyabiliyor musun bilmiyorum. Bunu bir saniye yapalım. Hazır? Yani artık

this bag is closed. In fact if I put something in it do I have

bu çanta kapandı. Aslında içine bir şey koyarsam

something small? Yeah I can put my remote control in it. So if

küçük bir şeyim olur mu? Evet, uzaktan kumandamı içine koyabilirim. Yani

I put my remote control in it and then I close it then the

uzaktan kumandamı içine koyarsam ve sonra kapatırsam,

bag is sealed. It's very handy when you are making your lunch

çanta mühürlenir.

if you have Ziploc bags. Ziploc bags keep your sandwich fresh.

Ziploc torbalarınız varsa, öğle yemeğinizi hazırlarken çok kullanışlıdır. Ziploc poşetler sandviçinizi taze tutar.

So when you get to work or when you get to school it tastes as

Böylece işe gittiğinizde ya da okula geldiğinizde sabah

fresh as the time you made it in the morning. So that is a

yaptığınız kadar taptaze oluyor . Demek bu bir

Ziploc bag. A note I did have a notepad here somewhere. Here's

Ziploc çantası. Bir not Burada bir yerde bir not defterim vardı. İşte not

my notepad. So I keep a notepad by my desk. Usually the

defterim. Bu yüzden masamın yanında bir not defteri bulunduruyorum . Genelde

notepads I have are from some kind of business that was

sahip olduğum not defterleri, onları dağıtan bir tür işletmeye aittir

handing them out. This particular notepad is from the

. Bu özel not defteri

bank. So I went to the bank and they must have given me a

bankadan. Ben de bankaya gittim ve bana bir

notepad. It's so handy having a notepad where you can write

not defteri vermiş olmalılar. Bir şeyler yazabileceğiniz bir not defterine sahip olmak çok kullanışlı

things down. If you're wondering where what I do when

.

I have an idea for an English lesson I quickly write it down

Aklıma bir İngilizce dersi geldiğinde ne yapacağımı merak ediyorsan hemen

on a notepad. I keep one by my at home. I keep one by my

bir not defterine yazıyorum. Evde bir tane bulundururum . İşyerinde bilgisayarımın yanında bir tane bulundururum

computer at work. Um and then usually I add them to a big

. Um ve sonra genellikle onları

spreadsheet where I keep all of my ideas. Um but anyways

tüm fikirlerimi sakladığım büyük bir elektronik tabloya ekliyorum . Um ama yine de

notepad really handy. Um I think what I use a notepad for

not defteri gerçekten kullanışlı. Sanırım en çok not defteri kullandığım şey,

the most is to write a grocery list when I go to the grocery

markete gittiğimde alışveriş listesi yazmak

store. Milk, eggs, bananas, bananas of course. By the way

. Süt, yumurta, muz, tabii ki muz. Bu arada, muz üreten ülkelerde yaşayan

thank you to all of you that live in countries that produce

hepinize teşekkür ederim

bananas. I still eat one everyday. They are awesome. A

. Hala her gün bir tane yiyorum . Müthişler. Bir

charger. Do I have a charger? Yes. So a charger is one of

şarj cihazı. Şarj cihazım var mı? Evet. Yani bir şarj cihazı, duvara takılan

these fun little devices that plugs in the wall. And then the

bu eğlenceli küçük cihazlardan biridir . Ve

other end has a spot for usually a USB cable so that you

diğer uçta, telefonunuzu şarj edebilmeniz için genellikle bir USB kablosu için bir yer vardır

can charge your phone. So that one's on the floor now. So

. Yani şu anda yerde. Yani

gravity still works in this part of the world. I'll just

yerçekimi dünyanın bu bölgesinde hala çalışıyor . Sadece

point to this picture because it kind of rolled away. Um a

bu resmi işaret edeceğim çünkü bir şekilde yuvarlandı.

charger is something that you use when you want to charge

Şarj cihazı, telefonunuzu şarj etmek istediğinizde kullandığınız bir şeydir

your phone. Maybe you want to charge your e-reader or some

. Belki e-okuyucunuzu veya

other device. You plug it into an outlet. You hook up a

başka bir cihazı şarj etmek istersiniz. Bir prize takıyorsunuz. Bir

charging cable and you plug in whatever you want to charge. By

şarj kablosu bağlarsınız ve şarj etmek istediğiniz her şeyi prize takarsınız.

the way that's what our outlet that's what the prongs look

Bu arada bizim satış noktamız

like in Canada. I know they are Different in all parts of the

Kanada'da çatal uçlar böyle görünüyor. Dünyanın her yerinde Farklı olduklarını biliyorum

world but that's what they look like here. Then of course we

ama burada böyle görünüyorlar. Sonra tabii ki

have a charging cable which I was going to show you how this

bir şarj kablomuz var, bunun

plugs into the charger but I dropped the charger. Um we have

şarj cihazına nasıl takılacağını göstereceğim ama şarj cihazını düşürdüm. Ah,

a lot of these in our house. Of course a charging cable is what

bizim evde bunlardan çok var. Elbette bir şarj kablosu,

you use to connect your phone to your computer or you connect

telefonunuzu bilgisayarınıza bağlamak için kullandığınız şeydir veya

your phone to a charger and then that's how you charge your

telefonunuzu bir şarj cihazına bağlarsınız ve ardından

phone or other devices. Um when I said we have a lot of these

telefonunuzu veya diğer cihazlarınızı bu şekilde şarj edersiniz. Evimizde bunlardan çok var dediğimde,

in our house it's because there are six people living here and

çünkü burada altı kişi yaşıyor ve

there are a lot of devices in our house. So we have a lot of

evimizde bir sürü cihaz var . Bu yüzden her yerde çok sayıda

charging cables and chargers all over the place. An egg

şarj kablosu ve şarj cihazımız var . Bir yumurta

carton. So this might seem like an odd one. But yes I do have

kartonu. Yani bu garip görünebilir. Ama evet,

an egg carton here. Um the reason I put this on the list

burada bir yumurta kartonum var. Bunu günlük şeyler listesine koymamın nedeni,

of everyday items is because I eat an egg or two every

her sabah bir veya iki yumurta yemem

morning. So not only do I eat bananas but I do like having an

. Yani sadece muz yemekle kalmıyorum,

egg in the morning. Sometimes I eat a boiled egg. Sometimes I

sabahları yumurta yemeyi de seviyorum. Bazen haşlanmış yumurta yerim. Bazen

eat a fried egg. Sometimes I eat a scram egg which is the

sahanda yumurta yerim. Bazen çırpılmış yumurta yiyorum ki bu

same as frying it but you mix it up. Sometimes I have my eggs

onu kızartmakla aynı şey ama sen karıştırıyorsun. Bazen yumurtalarımı

sunny side up or over easy. There are many ways to make

güneşli tarafı yukarı veya aşırı kolay alıyorum. Yumurta yapmanın birçok yolu var

eggs. I could probably do a whole lesson on it but I'm not

. Muhtemelen bunun üzerine bütün bir ders verebilirdim ama

going to. Anyways an egg carton usually holds a dozen eggs. A

yapmayacağım. Her neyse, bir yumurta kartonu genellikle bir düzine yumurta alır. Bir

dozen would mean 12 eggs. But they do have egg cartons now

düzine, 12 yumurta anlamına gelir. Ama artık

that hold six. So smaller ones. For people that don't eat as

altı tane alan yumurta kartonları var. Yani daha küçük olanlar.

many eggs as me. Ant traps. Yes, I have ant traps here. I

Benim kadar çok yumurta yemeyenler için. Karınca tuzakları. Evet, burada karınca tuzaklarım var. Keşke

wish the camera would focus because then you could see them

kamera odaklanabilseydi çünkü o zaman onları

a lot more clearly but the camera, should I force it to

çok daha net görebilirdin ama kamerayı odaklanmaya zorlamalı mıyım

focus? Can I do that? Oh no, that's not focus. Now, I'm

? Bunu yapabilir miyim? Oh hayır, bu odaklanma değil. Şimdi

really messing things up. What should I do? Click this. No,

gerçekten işleri karıştırıyorum. Ne yapmalıyım? Buna tıkla. Hayır,

don't click that. We'll see. You shouldn't mess around with

buna tıklamayın. Göreceğiz.

the camera during a live stream. Hopefully everything's

Canlı yayın sırasında kamerayla uğraşmamalısınız . Umarım her şey

still working. Um it says ant baits. But we call them ant

hala çalışıyordur. Karınca yemi diyor . Ama biz onlara karınca

traps. But they don't actually trap the ants. Inside of here

tuzağı diyoruz. Ama aslında karıncaları tuzağa düşürmezler. Buranın içinde

or inside of those there's usually a a poison that will

veya bunların içinde genellikle karıncaları öldürecek bir zehir bulunur

kill ants. And usually what the ants do is they take what's

. Ve genellikle karıncaların yaptığı şey,

inside here back to the colony. And then somehow it kills most

buradakileri koloniye geri götürmek. Ve sonra bir şekilde karıncaların çoğunu öldürür

of the ants. So we call them ant traps but they don't

. Biz onlara karınca tuzağı diyoruz ama

actually trap ants. They actually just give them

aslında karınca tuzağı değiller. Aslında onlara

something to eat that isn't good for them. I'm sure if you

kendileri için iyi olmayan bir şeyler veriyorlar. Karıncaların çok

live somewhere where there's a lot of ants you probably use

olduğu bir yerde yaşıyorsanız eminim

these. We certainly do here. I'm dropping things now. We

bunları kullanırsınız. Kesinlikle buradayız. Şimdi bir şeyler bırakıyorum.

certainly do here in the spring and in the fall. And then of

Kesinlikle ilkbaharda ve sonbaharda burada yapıyoruz. Ve

course there are mouse traps. We use mouse traps. We have a

tabii ki fare kapanları da var. Fare kapanı kullanıyoruz.

mouse problem. We do live out in the country. I think there

Fare sorunumuz var. Ülkede yaşıyoruz .

might be more mice in the country. Um and we often have

Ülkede daha fazla fare olabileceğini düşünüyorum . Um ve evimizde sık sık

mice in our house. So we do set mouse traps. It's not a nice

fareler var. Bu yüzden fare kapanları kuruyoruz. Bu hiç hoş bir

thing to do because it's sad for the mouse when he tries to

şey değil çünkü fare

eat the cheese. But for sure we have a lot of mice in the

peyniri yemeye çalıştığında üzülüyor. Ama özellikle ilkbaharda çok fazla faremiz olduğu kesin

spring especially. When I say a lot I mean like five or 10

. Çok derken yani

every spring somehow move into our house and then we use the

her bahar 5-10 gibi bir şekilde evimize giriyor ve onları

mouse traps in order to catch them. And then Alexa or Google

yakalamak için fare kapanı kullanıyoruz . Ve sonra Alexa veya Google

Home. I don't know if you guys have one of these devices in

Home. Evinizde bu cihazlardan var mı bilmiyorum

your house. We have a few of these. This is a Google Home.

. Bunlardan birkaçına sahibiz . Bu bir Google Ana Sayfasıdır.

We also have it's called an Alexa. It has a different name

Ayrıca buna Alexa denir. Farklı bir adı var

but we just call them Google Homes or Alexis. This is the

ama biz onlara sadece Google Homes veya Alexis diyoruz. Bu,

device where you can say okay Google play a song by The

Tamam Google'ın The Beatles'ın bir şarkısını çal diyebileceğiniz cihazdır

Beatles and it will start playing it. Or you can say

ve çalmaya başlayacaktır. Veya

Alexa play a song by The Beatles and it will play a song

Alexa'ya The Beatles'tan bir şarkı çal diyebilirsiniz ve o, The Beatles'tan bir şarkı çalacaktır

by The Beatles. So very handy. Um I'm not sure if we call

. Çok kullanışlı.

these personal digital assistants. Um most people I

Bunlara kişisel dijital asistanlar diyebilir miyiz emin değilim. Tanıdığım çoğu insan,

know just call it by whatever company they bought it from. An

onu hangi şirketten satın aldıysa ona göre adlandırıyor.

Alexa from M Amazon or a Google Home from Google. Really handy

M Amazon'dan bir Alexa veya Google'dan bir Google Home.

for playing music, setting timers, and doing other things

Müzik çalmak, zamanlayıcıları ayarlamak ve kullanışlı olan diğer şeyleri yapmak için gerçekten kullanışlı

that are just handy. Sun tan lotion. Do I have sun tan

. Güneş losyonu. Güneş kremim var mı

lotion? Yes. I have my ultra sheer FPS 60. No SPF 60. Sorry

? Evet. Ultra saf FPS 60'ım var. SPF 60 yok.

I said that wrong. I said the French version. Um this is

Yanlış söyledim. Fransızca versiyonu dedim. Um, bu

something that I wear a lot in the summer. This is definitely

yazın çok giydiğim bir şey . Bu kesinlikle

an everyday item for me. Uh because I am someone who when

benim için günlük bir öğe. Uh çünkü ben

I'm out in the sun without sun tan lotion or sunscreen I burn.

güneşte bronzlaşma losyonu veya güneş kremi olmadan güneşe çıktığımda yanan biriyim.

If I work outside all day and if I don't put on sun tan

Bütün gün dışarıda çalışırsam ve güneş losyonu sürmezsem

lotion. Uh when I come in I will feel sore and the next day

. Uh, geldiğimde kendimi ağrılı hissedeceğim ve ertesi gün

my skin will be very pink or red. So I know that it depends

cildim çok pembe veya kırmızı olacak. Bu yüzden

on how fair your skin is. I'm definitely someone who

cildinizin ne kadar adil olduğuna bağlı olduğunu biliyorum. Ben kesinlikle

especially early on in the summer. I do need to wear sun

özellikle yazın başlarında olan biriyim. Güneş

tan lotion or sunscreen and I do wear a really high SPF. SPF

bronzluğu losyonu veya güneş kremi sürmem gerekiyor ve gerçekten yüksek bir SPF giyiyorum. SPF,

is the number that tells you how well it blocks the sun. Uh

güneşi ne kadar iyi engellediğini gösteren sayıdır. Uh,

so we usually buy SPF 60, which is very very strong. Wedding

genellikle çok çok güçlü olan SPF 60'ı satın alırız . Evlilik

ring. Yes I have my wedding ring. It's right here. Um I

yüzüğü. Evet alyansım var . Tam burada. Um,

have I lost this once and Jen found it back outside. It was a

bunu bir kez kaybettim ve Jen onu dışarıda buldu. Bu bir

miracle. Um we have compost in our kitchen and this somehow

mucizeydi. Mutfağımızda kompost var ve bu bir şekilde

ended up in the compost. And then Jen found it back a year

kompostta bitti. Ve sonra Jen onu bir yıl sonra geri buldu

later. So this is a wedding ring. This is something that

. Yani bu bir alyans. Bu,

men and women wear to signify that they are married to

erkeklerin ve kadınların birisiyle evli olduklarını belirtmek için giydikleri bir şey

someone. So I wear my wedding ring so that people know that

. Bu yüzden, insanlar evli olduğumu bilsinler diye alyansımı takıyorum

I'm married. And I wear it on my left hand. And we would call

. Ve sol elime takıyorum. Ve

the ring finger. Jewelry. So I don't wear any other jewelry. I

yüzük parmağını çağırırdık. Takı. O yüzden başka takı takmıyorum. Ben

do not wear a necklace. I do not have earrings. But some

kolye takmıyorum. küpem yok Ama bazı

people do wear jewelry. And those people would refer to

insanlar takı takıyor. Ve bu insanlar

their jewelry as an everyday item. It's one of the things

mücevherlerine günlük bir eşya olarak atıfta bulunurlardı. Giydikleri şeylerden biri

that they wear. And that's the verb we use. So some people

. Ve bu bizim kullandığımız fiil. Yani bazı insanlar

wear jewelry. Some people will wear a an earring or they'll

takı takıyor. Bazı insanlar küpe takacak veya

they'll wear earrings. Some people will wear a necklace or

küpe takacaklar. Bazı insanlar bir kolye veya

a bracelet. Um but definitely jewelry would be a very common

bilezik takacak. Ama kesinlikle takılar insanların giydiği çok yaygın bir

everyday item that people wear. Oh yeah. So I do have my

günlük eşya olurdu. Ah evet. Yani benim

Fitbit. So we would call this a fitness tracker or a it's not

Fitbit'im var. Buna bir fitness takipçisi veya

really a watch but it works as a watch as well. But mine

gerçekten bir saat değil ama aynı zamanda bir saat olarak da çalışıyor. Ama benimki

definitely counts my steps. Um I put this on every morning. I

kesinlikle adımlarımı sayıyor. Bunu her sabah takıyorum.

don't sleep with it. I know some people wear their fitness

Onunla yatmıyorum. Bazı insanların uyurken fitness takipçilerini taktığını biliyorum

tracker when they sleep. Because it will also track how

. Çünkü ne kadar iyi uyuduğunuzu da takip edecektir

well you sleep. I usually wear it on my left hand. But in the

. Genelde sol elime takarım. Ama

summer I start to wear it on alternate. Because otherwise I

yazın dönüşümlü olarak giymeye başlıyorum . Çünkü aksi halde

a white ring here because my skin is tanned but underneath

burada beyaz bir halkam var çünkü cildim bronz ama

the fitness tracker it's not. So my particular brand is a

fitness takipçisinin altında değil. Bu yüzden benim özel markam bir

Fitbit and but we would call it a fitness tracker. Uh maybe you

Fitbit ve biz buna bir fitness takipçisi derdik. Belki

just wear a watch or an Apple Watch or something like that

sadece bir saat ya da Apple Watch ya da onun gibi bir şey takıyorsun

but definitely an everyday item for me would be that I put my

ama benim için kesinlikle günlük bir öğe,

fitness tracker on every single morning so I can track my steps

her sabah fitness takip cihazımı takmamdır, böylece adımlarımı izleyebilir

and so I can see what time it is and it also gives me

ve böylece saatin kaç olduğunu görebilirim. ayrıca

notifications from my phone. So this is connected to my phone.

telefonumdan bana bildirimler veriyor. Yani bu benim telefonuma bağlı.

So if Jen sends me a text message on my phone my fitness

Yani Jen bana telefonumdan bir metin mesajı gönderirse, fitness

tracker will actually show me the message which is kind of

takipçim bana mesajı gösterecek ve bu

cool. Flyers. Do I have a flyer? Yes. Will my camera

harika bir şey. El ilanları. El ilanım var mı ? Evet. Kameram

focus on it? Probably not. We get these every Thursday. They

buna odaklanacak mı? Muhtemelen değil. Bunları her perşembe alıyoruz.

come in our mailbox and they are usually from stores that

Posta kutumuza geliyorlar ve genellikle bunun gibi

are trying to sell groceries like this one. Do we try one

yiyecek satmaya çalışan mağazalardan geliyorlar .

more time to see if the camera will focus? No. It's being

Kameranın odaklanıp odaklanmayacağını görmek için bir kez daha deneyelim mi ? Hayır. Bu

crazy. Um this one is from a grocery store but we also get

çılgınlık. Um, bu bir bakkaldan ama

flyers from stores that sell electronics or home improvement

elektronik veya ev tadilatı

items. So again a flyer is something that comes in the

ürünleri satan mağazalardan da el ilanları alıyoruz. Yani yine bir el ilanı, postayla gelen bir şeydir

mail. Um it's like a little booklet we might call it. But

. Küçük bir kitapçık gibi diyebiliriz. Ama

usually we just call it a flyer here. Uh and then when you open

genellikle burada sadece el ilanı diyoruz . Uh ve sonra

it up it'll tell you everything that's on sale that week at

onu açtığınızda size o mağazada o hafta indirimde olan her şeyi anlatacak

that store. Um usually I read the flyers on Saturday mornings

. Um genellikle el ilanlarını cumartesi sabahları

when I'm eating breakfast. That's my favourite time to

kahvaltı ederken okurum.

read the flyer. Coupons. These are not as common anymore. Now

Broşürü okumak için en sevdiğim zaman. Kuponlar. Bunlar artık eskisi kadar yaygın değil. Artık

you most often get discount codes that you can use when you

çoğu zaman

buy something online. But some stores still make coupons where

çevrimiçi bir şey satın alırken kullanabileceğiniz indirim kodları alıyorsunuz. Ama bazı mağazalar hala gidebileceğiniz yerde kupon yapıyor

you can go and you give the coupon when you check out. You

ve kuponu çıkış yaptığınızda veriyorsunuz.

give the coupon to the cashier and you might get 10% off or a

Kuponu kasiyere verirsiniz ve belirli bir üründe %10 indirim veya bir

dollar off a certain item. A coupon is like getting a little

dolar indirim alabilirsiniz. Bir kupon,

deal just for yourself. Bike helmet. Yes I have a bike

yalnızca kendiniz için küçük bir anlaşma yapmak gibidir. Bisiklet kaskı. Evet bisiklet

helmet. It's right here. A bike doesn't really look right. Oh

kaskım var. Tam burada. Bir bisiklet gerçekten doğru görünmüyor. Oh

the straps are inside. I I'm not I'm not an expert. Uh so a

kayışlar içeride. Ben uzman değilim. Yani

bike helmet is something you wear to protect your head. If

bisiklet kaskı, kafanı korumak için taktığın bir şeydir.

you fall off your bike then you avoid getting an injury. Head

Bisikletinizden düşerseniz, yaralanmaktan kaçınırsınız. Kafa

injuries are bad. If you ride a bike you should wear a bike

yaralanmaları kötü. Bisiklete biniyorsanız bisiklet

helmet. They are required by law in Canada. If you ride a

kaskı takmalısınız. Kanada'da kanunen gereklidirler. Bisiklete biniyorsanız, her zaman

bike you should make sure that you have a bike helmet on at

bir bisiklet kaskı taktığınızdan emin olmalısınız

all times. Ball cap. Do I have a ball cap. Yes. This is an

. Top şapkası. Bir top şapkam var mı? Evet.

interesting ballcap though. This is a ballcap. In Canada we

Yine de bu ilginç bir top şapkası. Bu bir top şapkası. Kanada'da

would call this a baseball cap. We would call it a cap. We

buna beyzbol şapkası derdik. Biz buna şapka derdik. Biz

would call it just a hat we would call it a ballcap. It has

ona sadece şapka derdik, ona top şapkası derdik.

a number of different names. This one is actually from a

Bir dizi farklı isme sahiptir. Bu aslında

company that sells seed. So it's not for a baseball team.

tohum satan bir şirketten. Yani bir beyzbol takımı için değil. Ballcap

Even though when you hear the word ballcap you might think

kelimesini duyduğunuzda

it's for baseball. It's just a term we use when we talk about

bunun beyzbol için olduğunu düşünebilirsiniz. Bu sadece şapkalardan bahsederken kullandığımız bir terim

hats. This is one of my ball caps. Don't wear them very

. Bu benim şapkalarımdan biri . Onları çok

often. I should wear them more maybe. An umbrella. I do not

sık giymeyin. Belki onları daha çok giymeliyim . Bir şemsiye.

have an umbrella with me because it's bad luck to open

Yanımda şemsiyem yok çünkü

an umbrella inside. But an umbrella is something you use

içeride şemsiye açmak uğursuzluk getirir. Ancak şemsiye,

if you go out in rainy weather. You open the umbrella and you

yağmurlu havalarda dışarı çıkarsanız kullandığınız bir şeydir. Şemsiyeyi açıyorsun ve

carry it above your head and it stops the rain from hitting

başının üstüne taşıyorsun ve yağmurun

you. And then when you're done you kind of shake it off and

sana çarpmasını engelliyor. Sonra işiniz bittiğinde silkelersiniz ve

you close it and hang it up in your house to dry somewhere.

kapatıp evinizin bir köşesine kuruması için asarsınız. Yağmurlu havalarda

Umbrellas are very very nice to have when it's rainy. Power

şemsiyelerin olması çok çok güzel . Güç

pack or charger. I have one right here. You probably wish

paketi veya şarj cihazı. Burada bir tane var . Muhtemelen

you could see around me because I just keep grabbing things.

etrafımı görebilmeyi diliyorsun çünkü ben sadece bir şeyler kapmaya devam ediyorum.

These are cool devices. It's like a big rechargeable

Bunlar harika cihazlar. Büyük bir şarj edilebilir

battery. But on the end it actually lets you plug in like

pil gibi. Ama sonunda aslında bir şarj kablosu gibi takmanıza izin veriyor

a charging cable. So if I wanted to charge my phone I can

. Yani telefonumu şarj etmek istersem,

plug it into this power bank or power pack or portable charger.

onu bu güç bankasına veya güç paketine veya taşınabilir şarj cihazına takabilirim.

And I've lost my phone now. What did I do with my phone? Oh

Ve şimdi telefonumu kaybettim. Telefonumla ne yaptım? Oh,

I put the flyer on it. I am losing stuff. And then I could

broşürü üzerine koydum. Eşya kaybediyorum. Ve sonra

plug my phone into the other end and then this will charge

telefonumu diğer uca takabilirim ve sonra bu telefonumu şarj eder

my phone. Super handy. Might just let that continue working

. Süper kullanışlı.

there so that my phone is charged for tomorrow morning.

Telefonumun yarın sabah şarj olması için orada çalışmaya devam etmesine izin verebilirim.

But yes in English we haven't totally decided what to call

Ama evet, İngilizce'de onlara ne isim vereceğimize tam olarak karar vermedik

them. Some people call them power banks. Some people call

. Bazı insanlar onlara güç bankaları diyor. Bazı insanlar

them power packs. Some people call them portable chargers.

onlara güç paketleri diyor. Bazı insanlar onlara taşınabilir şarj cihazları diyor.

But they are just a nice device that you can use to charge your

Ancak,

phone or another device. When you don't have access to

telefonunuzu veya başka bir cihazı şarj etmek için kullanabileceğiniz hoş bir cihazdır. Elektriğe erişiminiz olmadığında

electricity. When Jen goes to market she takes a power pack

. Jen pazara gittiğinde telefonunu şarj etmesi için yanına bir güç paketi alıyor

with her to charge her phone. Rapid test. This is the

. Hızlı test. Bu,

everyday item that I'm glad I do not have to use anymore.

artık kullanmak zorunda olmadığım için memnun olduğum günlük öğe.

This is a COVID-19 rapid test. Um we aren't too concerned

Bu bir COVID-19 hızlı testidir. Um, artık çok endişeli değiliz

anymore. Uh because the COVID cases have really gone down

. Uh çünkü burada COVID vakaları gerçekten azaldı

here. But certainly whenever I get sick I have to take a rapid

. Ama kesinlikle ne zaman hastalansam

test before I can go to work. So that's the words we use. You

işe gitmeden önce hızlı bir test yaptırmam gerekiyor. Yani kullandığımız kelimeler.

take a test. I have to take a test and then I have to tell my

Bir sınava girersin. Bir test yapmam gerekiyor ve sonra patronuma sonuçları söylemem gerekiyor

boss the results. So that if let's say I have a stuffed up

. Diyelim ki

nose and I'm using lots of Kleenex I if I still felt like

burnum tıkalı ve çok fazla Kleenex kullanıyorum. Eğer hala içimden

going to work I would need to take a rapid test I would need

işe gitmek geliyorsa

to take a rapid test and then tell my boss that the results

hızlı bir test yaptırmam gerekir. Sonuçlar

were negative and then I could go to work I don't have a box

olumsuzdu ve sonra işe gidebilirdim. Burada bir kutu

fan here but a box fan is a fan that looks like a box as

fanım yok ama bir kutu fan, dönen

opposed to an oscillating fan which turns or a ceiling fan

salınımlı bir fanın veya tavandaki bir tavan fanının aksine kutuya benzeyen bir fandır

which is on the ceiling. But it's getting really really hot

. Ama burası gerçekten çok sıcak oluyor

here. Um so if you live in a house that doesn't have air

. Yani, kliması olmayan bir evde yaşıyorsanız, üzerinize bolca serin hava üfleyebilmeniz

conditioning you will probably have a box fan so that you can

için muhtemelen bir fanınız olacaktır

have lots of cool air blowing on you. You will turn on your

. Fanınızı açacaksınız,

fan you'll set it to speed one two or three usually. If you

genellikle bir iki veya üç hıza ayarlayacaksınız. Farklı yönlere

like to have air that kind of blows in different directions

bu tür hava üflemeyi seviyorsanız,

you'll get an oscillating fan. That's a fun word to say by the

salınımlı bir fan elde edersiniz. Bu arada söylemesi eğlenceli bir kelime

way. Oscillating. An oscillating fan turns back and

. salınımlı. Salınımlı bir fan

forth whenever I use an oscillating fan I usually lock

kullandığımda, salınımlı bir fan ileri geri dönüyor ve genellikle

it so it doesn't oscillate and so it just blows on me and a

onu kilitliyorum, böylece salınım yapmıyor ve bu yüzden sadece üzerime üflüyor ve

lot of houses will have a ceiling fan which is another

birçok evde bir tavan fanı olacak, bu da

nice way to have some air movement on a really hot day. A

biraz hava hareketi sağlamanın başka bir güzel yolu. gerçekten sıcak bir günde. Bir

ceiling fan is of course on the ceiling and there's usually a

tavan vantilatörü elbette tavandadır ve genellikle

switch or a dial on the wall that allows you to turn it on.

duvarda onu açmanıza izin veren bir anahtar veya kadran bulunur .

Um but yes definitely as it gets warmer here it's a it's

Um ama evet kesinlikle burası ısındıkça

nice to have a box fan. Box fans sometimes people put in

bir kutu fanatiğine sahip olmak güzel. Kutu hayranları bazen insanlar

the window. Uh or an oscillating fan that you can

pencereye koyarlar. Uh veya

put on a table or desk. Or a ceiling fan which is

bir masaya koyabileceğiniz salınımlı bir fan. Veya

permanently mounted on the ceiling and you can turn it on

tavana kalıcı olarak monte edilmiş ve

with a switch. Of course if you're lucky you have air

bir anahtarla açabileceğiniz bir tavan vantilatörü. Tabii ki şanslıysanız klimanız var

conditioning. So I put the words AC because in English

. Bu yüzden AC kelimesini koydum çünkü İngilizce'de klimadan

it's quite common to refer to air conditioning. The machines

bahsetmek oldukça yaygın .

that make your house or place of business cooler it's common

Evinizi veya iş yerinizi daha serin hale getiren makinelere

to just call it AC. Do you have AC at work yeah we have AC. Uh

sadece AC demek yaygındır. İş yerinde klimanız var mı evet bizim klimamız var. Uh

oh we don't have AC at school so it's really hot. My

oh okulda klima yok, bu yüzden gerçekten sıcak.

classroom doesn't have AC. So it's very very hot in June and

Sınıfımda klima yok. Yani haziran ve eylülde hava çok çok sıcak

in September. So again AC stands for air conditioning.

. Yani yine AC klima anlamına gelir.

And it's basically a machine that makes the air cooler so

Ve temelde, rahat olabilmeniz için havayı soğutan bir makinedir

that you can be comfortable. Sometimes when you have little

. Bazen küçük

kids it's nice to have a night light. So a night light is a

çocuklarınız olduğunda bir gece lambasına sahip olmak güzeldir . Yani bir gece lambası, bir prize

small light that you plug into an outlet. And it's very very

taktığınız küçük bir ışıktır . Ve çok çok

dim. It's not bright. A night light is really nice to have.

loş. Parlak değil. Bir gece lambasına sahip olmak gerçekten güzel.

Um this is actually the night light from our bathroom. So we

Bu aslında banyomuzdan gece lambası.

have this plugged in in our bathroom. So that if Jen or I

Bunu banyomuza taktık . Böylece Jen, ben

or one of the kids needs to go to the bathroom at night. Um we

veya çocuklardan birinin gece tuvalete gitmesi gerekirse.

don't have to turn the light on because you can see when our

Işığı yakmamıza gerek yok çünkü gördüğünüz gibi

kids were younger we would have a night light in the hallway.

çocuklarımız küçükken koridorda bir gece lambamız olurdu.

So that if they got up at night they could see a little bit if

Öyle ki gece kalkıp gezseler biraz

they were walking around. So we call this a night light. Ours

gezseler görebilsinler. Biz buna gece lambası diyoruz. Bizimkinin

has a on it. So I don't know if this makes me happy when I go

üzerinde var. Yani gece tuvalete gittiğimde bu beni mutlu eder mi bilmiyorum

to the bathroom at night but we definitely have a night light

ama her iki banyomuzda da mutlaka gece lambası var

in both of our bathrooms. An iron. I don't have an iron. I

. Bir demir. Ütüm yok.

don't use an iron every day. It's not really an everyday

Her gün ütü kullanmıyorum. Benim için pek günlük bir

item for me but sometimes my shirts are wrinkly and I like

şey değil ama bazen gömleklerim kırışıyor ve

my shirts to not have wrinkles. I like my shirts to be flat and

gömleklerimin kırışık olmamasını seviyorum. Gömleklerimin düz ve kırışıksız olmasını seviyorum

wrinkle free. So I will sometimes use an iron in the

. Bu yüzden bazen sabahları ütü kullanacağım

morning. Um the reason I put this on here though is so I

. Bunu buraya koymamın nedeni,

could say iron a whole bunch of times. I like to iron my shirt.

birçok kez demir diyebilmek içindi . Gömleğimi ütülemeyi severim.

This is a hard word for English learners to pronounce. It's not

Bu, İngilizce öğrenenler için telaffuz etmesi zor bir kelimedir .

iron. It's iron. Iron. There are a couple of different

Demir değil. Bu demir. Ütü. Sanırım birkaç farklı

pronunciations I think. But in my part of the world we say

telaffuz var. Ama dünyanın benim bölgemde

iron. I'm going to iron my clothes. Oh your shirt's so

demir diyoruz. Giysilerimi ütüleyeceğim . Oh, gömleğin çok

wrinkly. You need to iron it. So there you go. Iron. I I

kırışık. Ütülemeniz gerekiyor. Al işte ozaman, buyur. Ütü.

don't even know how to explain how I say it. But anyways it

Bunu nasıl söylediğimi nasıl açıklayacağımı bile bilmiyorum. Ama yine de

gets hot it shoots out a little bit of steam from the bottom.

ısınır, alttan biraz buhar çıkarır.

And when you iron your clothes they get all nice and wrinkle

Ve kıyafetlerinizi ütülediğinizde hepsi güzelleşir ve kırışmazlar

free. It takes all of the wrinkles out. A leash. So we

. Tüm kırışıklıkları alır . bir tasma. Yani

have a new puppy. His name is Walter. We have a full grown

yeni bir yavru köpeğimiz var. Adı Walter.

dog named Oscar. We train our dogs to walk on a leash. Even

Oscar adında yetişkin bir köpeğimiz var. Köpeklerimizi tasmalı yürümeleri için eğitiyoruz.

though we live on a farm and the dogs can run free. We still

Bir çiftlikte yaşamamıza ve köpekler özgürce koşabilmemize rağmen. Hala

train them to walk on a leash. So it's important that when we

tasmalı yürümeleri için onları eğitiyoruz. Bu yüzden,

do need to put them on a leash that they're used to it. In

onlara bir tasma takmamız gerektiğinde buna alışmaları önemlidir. İngilizce'de,

English when you say someone or something like a dog is used to

köpek gibi birinin veya bir şeyin bir

something. It means that they it's they can do it with ease.

şeye alıştığını söylediğinizde. Bu onların kolaylıkla yapabilecekleri anlamına gelir.

It's normal for them. So our dogs sometimes about once a day

Onlar için normal. Bu yüzden köpeklerimiz bazen Walter için günde yaklaşık bir kez

for Walter we put them on a leash and walk them. Um in

tasma takar ve gezdiririz. Um

English we have another phrase so they know who's boss. We

İngilizce'de başka bir deyimimiz var, böylece kimin patron olduğunu biliyorlar.

want to make sure the dogs know that Jen and I are in charge.

Köpeklerin Jen ve benim sorumlu olduğumuzu bilmesini istiyoruz.

We're the boss so we usually use a leash to train them a

Patron biziz, bu yüzden onları biraz eğitmek için genellikle bir tasma kullanırız

little bit. And we hook it onto their collar. A dog wears a

. Ve tasmalarına asıyoruz . Bir köpek

collar. I don't use this but I wanted to include things that

tasma takıyor. Bunu kullanmıyorum ama

other people might use everyday. One is a diary. A

diğer insanların her gün kullanabileceği şeyleri dahil etmek istedim. Biri günlük.

diary is something that you write in everyday. You might

Günlük, her gün yazdığınız bir şeydir.

also call it a journal. But usually a diary is something

Buna günlük de diyebilirsiniz. Ama genellikle bir günlük,

that you write in at night. You buy it as a book and all the

geceleri yazdığınız bir şeydir. Kitap olarak alıyorsunuz ve tüm

pages are blank. Um and then at night you just kind of write a

sayfaları boş. Um ve sonra geceleri

few things that you did that day. So today was a nice day.

o gün yaptığınız birkaç şeyi yazarsınız . Yani bugün güzel bir gündü.

Uh went to the market. Sold lots of flowers etcetera

Pazara gitti. Bir sürü çiçek sattı

etcetera. I don't keep a diary. And that's the phrase you use.

falan filan. Günlük tutmam. Ve kullandığın ifade bu.

You say oh do you keep a diary? And some say no I don't keep a

Günlük tutuyor musun diyorsun? Bazıları hayır, günlük tutmam diyor

diary. Um but a diary again is a book that you write things

. Um ama yine bir günlük, bir şeyler yazdığınız bir kitaptır

in. Uh you write in the things that you did that day. I have a

. Ah, o gün yaptığınız şeyleri yazarsınız.

French English dictionary and I have a French dictionary. And

Fransızca İngilizce sözlüğüm ve Fransızca sözlüğüm var. Ve

that is something I use quite regularly. Probably not

bu oldukça düzenli olarak kullandığım bir şey . Muhtemelen

everyday but probably four or five days a week. I'm looking

her gün değil ama muhtemelen haftada dört veya beş gün.

in my French dictionary. I have a Petite La Juice. It's this

Fransızca sözlüğüme bakıyorum. Petite La Juice'um var. Bu

thick. I didn't bring it with me. I should've. It's it's just

kadar kalın. Yanımda getirmedim . Etmeliydim. Sadece

upstairs. But a dictionary is something that you probably use

üst katta. Ancak sözlük, muhtemelen her gün kullandığınız bir şeydir

everyday. It's Probably an everyday item for you. Whether

. Muhtemelen sizin için günlük bir öğedir. İster

it's an actual book or whether you use an online dictionary.

gerçek bir kitap, ister çevrimiçi bir sözlük kullanın.

Dish brush. This is a dish brush. This is our little dish

Bulaşık fırçası. Bu bir bulaşık fırçası. Bu bizim küçük bulaşık

brush. We use this for washing dishes. So normally this is by

fırçamız. Bunu bulaşık yıkamak için kullanıyoruz . Normalde bu,

our sink in the kitchen. When we do the dishes when we wash

mutfaktaki lavabomuzun yanındadır. Bulaşıkları yıkarken bulaşıkları yıkarken

the dishes we use this. By the way in Britain I think they say

bunu kullanırız. Bu arada, İngiltere'de sanırım

to do the washing up. In this part of Canada we say after

bulaşıkları yıka derler. Kanada'nın bu bölgesinde,

supper we do the dishes or after supper we wash the

yemekten sonra bulaşıkları yıkarız veya akşam yemeğinden sonra bulaşıkları yıkarız deriz

dishes. So this is a dish brush. And this is a dish

. Yani bu bir bulaşık fırçası. Ve bu bir bulaşık

cloth. We use this to dry the dishes. So we use the brush to

bezi. Bunu bulaşıkları kurutmak için kullanıyoruz . Bu yüzden fırçalamak için fırçayı kullanıyoruz

scrub. We use soapy water in the sink. We use the dish brush

. Lavaboda sabunlu su kullanıyoruz .

to wash the dishes and then we rinse them and we use the dish

Bulaşıkları yıkamak için bulaşık fırçasını kullanırız, sonra durularız ve

cloth to dry the dishes. Advil. So there are a number of

bulaşıkları kurutmak için bulaşık bezini kullanırız. Advil. Bu nedenle, çok sayıda

different pain medications. There are a number of different

farklı ağrı kesici ilaç vardır. Baş ağrınız varsa alabileceğiniz birkaç farklı şey var

things you can take if you have a headache. This is not

. Bu

something I take everyday. But the older I get I find that

her gün aldığım bir şey değil. Ama yaşlandıkça

once or twice a month I take Advil because I might have a

ayda bir veya iki kez Advil alıyorum çünkü

really bad headache. Or I might have a really sore again I

gerçekten başım ağrıyor olabilir. Ya da yine çok ağrım olabilir,

don't take a lot of Advil but Advil, aspirin, Tylenol those

çok fazla Advil kullanmıyorum ama Advil, aspirin, Tylenol bunların

are all common names for different kinds of painkillers.

hepsi farklı türde ağrı kesicilerin ortak isimleridir.

So we call them painkillers in English. They're pills that you

Bu yüzden onlara İngilizce'de ağrı kesici diyoruz . Bunlar,

take if you have a headache or something else hurts and you

başınız ağrıdığında veya başka bir şey canınızı yaktığında aldığınız ve

can buy them at a drugstore or pharmacy without a

eczane veya eczaneden

prescription. That means the doctor doesn't need to write

reçetesiz satın alabileceğiniz haplardır. Bu, onları satın

you a note in order for you to buy them, okay?

almanız için doktorun size bir not yazmasına gerek olmadığı anlamına gelir , tamam mı?

This is my personal list of things that I make sure I have

Bu, her gün sahip olduğumdan emin olduğum kişisel şeyler listem

everyday. So we talked about everyday carry. Um which is

. Bu yüzden günlük taşıma hakkında konuştuk. Um, kullanmadığım

kind of a hip new cool term that I don't use. But if you

yeni ve havalı bir terim . Ama

were to ask me what do I have with me when I leave everyday.

her gün giderken yanımda ne var diye soracak olursanız.

I have my ring. I have my Fitbit. I have my phone. I have

benim yüzüğüm var Benim Fitbit'im var. benim telefonum var

my wallet and I have my keys. So before I walk out the door

Cüzdanım ve anahtarlarım bende. Yani her sabah kapıdan çıkmadan önce

every morning. This is what I make sure I have. I have my

. Sahip olduğumdan emin olduğum şey bu.

keys, my phone, my wallet, my ring and my fitness tracker

Anahtarlarım, telefonum, cüzdanım, yüzüğüm ve

what I call a Fitbit because that's the brand name. So that

marka adı bu olduğu için Fitbit dediğim fitness takip cihazım var. Yani

is I wonder what yours are. I wonder what four or five or six

seninkinin ne olduğunu merak ediyorum. Kapıdan çıkarken cebinizde veya el çantanızda veya cüzdanınızda mutlaka bulundurduğunuz dört, beş veya altı şeyin ne olduğunu merak ediyorum

things you make sure you have in your pockets or in your

handbag or purse when you walk out the door. But these are the

. Ama bunlar her gün evden çıkarken yanımda

five things that I must have with me everyday when I leave

olması gereken beş şey

the house.

.