Lesson 86 👩‍🏫 Basic English with Jennifer 💵 Jobs & Money

Hi everyone. I'm Jennifer from English with Jennifer. Let's study together.

Herkese selam. Ben Jennifer ile İngilizce'den Jennifer. Hadi beraber çalışalım.

Subscribe and get all my Basic English lessons. You can learn with my students Flavia and Andreia.

Abone olun ve tüm Temel İngilizce derslerimi alın. Öğrencilerim Flavia ve Andreia ile öğrenebilirsiniz.

When people ask me, "What do you do?" I say, "I'm a teacher."

İnsanlar bana "Ne iş yapıyorsun?" "Ben öğretmenim" diyorum.

It's my job. I teach. I teach English.

Bu benim işim. Ben öğretirim. Ben İngilizce öğretirim.

I can also say I'm an English teacher. I'm an English language teacher.

İngilizce öğretmeni olduğumu da söyleyebilirim. Ben bir İngilizce öğretmeniyim.

I'm an online teacher.

Ben çevrimiçi bir öğretmenim.

I teach English online.

Çevrimiçi İngilizce öğretiyorum.

Maybe you don't have a job yet because you're a student. When someone asks, "What do you do?"

Belki de öğrenci olduğun için henüz bir işin yok. Birisi "Ne iş yapıyorsun?" Ben

you can say, I'm a student.

öğrenciyim diyebilirsiniz.

Let's talk about jobs.

İşler hakkında konuşalım.

You can build vocabulary with Flavia and Andreia.

Flavia ve Andreia ile kelime dağarcığı oluşturabilirsiniz.

How are you today? Okay. Yeah? How are you, Flavia? Good. Yeah? Okay.

Bugün nasılsın? Tamam aşkım. Evet? Nasılsın, Flavia? İyi. Evet? Tamam aşkım.

I want to talk about jobs first. Jobs. Do you remember the question?

Önce işlerden bahsetmek istiyorum. Meslekler. Soruyu hatırlıyor musun?

Um, if you want to know someone's job,

Birinin işini öğrenmek istersen

what do you ask?

ne sorarsın?

What do you do? Yes. What do you do? What do you what do? What do you do? So if someone asks you, "What do you do?"

Ne yapıyorsun? Evet. Ne yapıyorsun? ne yaparsın ne yaparsın Ne yapıyorsun? Yani biri size "Ne iş yaparsınız?" sen

what do you say?

ne diyorsun? Öyle

I was or I am? I am.

miydim, öyle miydim? Ben.

I am [a] vet assistant. A vet assistant.

Ben [a] veteriner asistanıyım. Bir veteriner asistanı.

I am a vet assistant. A. I am a vet assistant.

Ben bir veteriner asistanıyım. A. Ben bir veteriner asistanıyım.

And you can also say, "I'm also a student."

Ayrıca "Ben de öğrenciyim" diyebilirsiniz.

I'm also a student. I'm a student.

Ben de bir öğrenciyim. Öğrenciyim.

I'm also...? Also. Because if you have two jobs: I'm a vet assistant

Bende...? Ayrıca. Çünkü iki işiniz varsa: Veteriner asistanıyım

and I'm a student.

ve öğrenciyim.

And.

Ve.

Or you can say "and." I'm a vet assistant and I'm a student.

Ya da "ve" diyebilirsin. Veteriner asistanıyım ve öğrenciyim.

I'm a vet assistant. I'm also a student. I'm also a student. So you can do "and" or "also."

Ben bir veteriner asistanıyım. Ben de bir öğrenciyim. Ben de bir öğrenciyim. Böylece "ve" veya "ayrıca" yapabilirsiniz.

What do you do?

Ne yapıyorsun?

I'm a student. I'm a student. And if you ask me?

Öğrenciyim. Öğrenciyim. Ve bana sorarsan?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

I'm a teacher. Okay. What do you do? So, let's see. Do you know different jobs?

Ben bir öğretmenim. Tamam aşkım. Ne yapıyorsun? Bakalım. Farklı işler biliyor musunuz?

Let's see. Do you know jobs in English? Let's try this.

Görelim. İngilizce işleri biliyor musunuz? Hadi bunu deneyelim.

Sorry. The pictures are small.

Üzgünüm. Resimler küçük.

Okay.

Tamam aşkım.

Listen and you'll tell me. This person looks at teeth all day.

Dinle ve bana söyleyeceksin. Bu kişi bütün gün dişlere bakar.

And this person helps people.

Ve bu kişi insanlara yardım ediyor.

Dentist. It's a dentist. Yeah.

Dişçi. Bu bir diş hekimi. Evet.

A dentist. Okay?

Bir diş doktoru. Tamam aşkım?

Um, this person flies a plane.

Um, bu kişi bir uçak uçuruyor.

Pilot? Pilot.

Pilot? Pilot.

This person works in a company.

Bu kişi bir şirkette çalışıyor.

And this person...maybe this person likes to make money.

Ve bu kişi...belki bu kişi para kazanmayı seviyordur.

Yeah. This person goes to an office every day.

Evet. Bu kişi her gün bir ofise gidiyor.

And... I don't know. This person works in business.

Ve... Bilmiyorum. Bu kişi ticarette çalışıyor.

So if it's a man, it's a businessman.

Yani bu bir erkekse, bir iş adamıdır.

If it's a woman...

Bir kadınsa...

Businesswoman? Businesswoman. She's a businesswoman.

İş kadını mı? İş kadını. O bir iş kadını.

Business woman or she's in business. She works in business. Maybe she works for a company.

İş kadını ya da iş hayatında. Ticarette çalışıyor. Belki bir şirkette çalışıyordur.

Maybe she has her own business, but she's a businesswoman.

Belki kendi işi var ama o bir iş kadını.

Okay? This woman, let say...

Tamam aşkım? Bu kadın, diyelim...

I guess she might work...she's good with numbers. Maybe.

Sanırım çalışabilir... Sayılarla arası iyi. Belki.

And when she goes to work,

Ve işe gittiğinde

sometimes she wears a hard hat. Hard.

bazen baret takıyor. Zor.

On her head.

Başında.

Maybe she makes bridges.

Belki köprüler yapar.

Buildings.

Binalar.

Engineer. Engineer. So let's say that again. Who's that?

Mühendis. Mühendis. Öyleyse tekrar söyleyelim. Kim o?

Dentist.

Dişçi.

Pilot.

Pilot.

Businesswoman.

İş kadını.

Engineer. Okay.

Mühendis. Tamam aşkım.

This person

Bu kişi

works in a kitchen and makes food. Or maybe...yeah, works in a kitchen, usually at a hotel or a restaurant.

bir mutfakta çalışıyor ve yemek yapıyor. Ya da belki...evet, mutfakta çalışıyor, genellikle bir otelde ya da restoranda.

Cooker? A cook. A cook or chef.

Ocak? Bir aşçı. Bir aşçı veya şef.

Chef. But chef sounds nice.

Şef. Ama şef kulağa hoş geliyor.

This person works in the classroom and helps students. Teacher. A teacher. Yeah.

Bu kişi sınıfta çalışır ve öğrencilere yardım eder. Öğretmen. Öğretmen. Evet.

This person loves colors.

Bu kişi renkleri sever.

This person sees beauty. Painter?

Bu kişi güzellik görür. Ressam?

Maybe a painter, but it could be a painter...

Belki bir ressam, ama bir ressam da olabilir...

a photographer. All of them are artists.

bir fotoğrafçı. Hepsi sanatçı.

Artists. Maybe they paint. Maybe they draw. Maybe they do different things.

Sanatçılar Belki boyarlar. Belki çizerler. Belki farklı şeyler yaparlar.

But they they make beautiful things. Right?

Ama güzel şeyler yapıyorlar. Sağ?

This person works with numbers and looks at a computer screen every day.

Bu kişi sayılarla çalışır ve her gün bilgisayar ekranına bakar.

And this person is usually very smart.

Ve bu kişi genellikle çok zekidir.

Web designer.

Web tasarımcısı.

Maybe a web designer, but look. They understand computer languages.

Belki bir web tasarımcısı, ama bak. Bilgisayar dillerini anlarlar.

They

can program computers.

Bilgisayar programlayabilirler.

Programmer. Computer programmer.

Programcı. Bilgisayar programcısı.

This person makes music.

Bu kişi müzik yapıyor.

Musician. Musician.

Müzisyen. Müzisyen.

Musician. If they make music, they're a musician.

Müzisyen. Müzik yapıyorlarsa müzisyendirler.

Musician.

Müzisyen.

Where does this person work?

Bu kişi nerede çalışıyor?

Maybe...laboratory?

Belki... laboratuvar?

Laboratory or we can say lab. Right? This person works in a lab.

Laboratuvar ya da laboratuvar diyebiliriz. Sağ? Bu kişi bir laboratuvarda çalışıyor.

They wear special clothing, and they have special equipment.

Özel giysiler giyerler ve özel donanımları vardır.

Special instruments.

Özel aletler.

They study things.

Bir şeyler inceliyorlar.

Biology?

Biyoloji?

All of them are scientists. Scientists.

Hepsi bilim insanı. Bilim insanları.

Chemistry, biology, all of it. This person is a scientist. Maybe they do research.

Kimya, biyoloji, hepsi. Bu kişi bir bilim adamıdır. Belki araştırma yaparlar.

Scientist.

Bilim adamı.

There are different kinds of scientists.

Çeşit çeşit bilim insanı var.

Scientists. They like science. They know science. Okay.

Bilim insanları. Bilimi severler. Bilimi bilirler. Tamam aşkım.

Um, this person works in a hospital and helps people. Nurse?

Um, bu kişi bir hastanede çalışıyor ve insanlara yardım ediyor. Hemşire?

It could be a nurse or?

Bir hemşire olabilir mi?

Doctor. We don't know actually. She could be a nurse. She could be a doctor.

Doktor. Aslında bilmiyoruz. Hemşire olabilir. Doktor olabilir.

Nurses help doctors. Nurses and doctors help people.

Hemşireler doktorlara yardım eder. Hemşireler ve doktorlar insanlara yardım eder.

They work in a hospital.

Onlar bir hastanede çalışırlar.

This person cuts your hair and makes your hair look good.

Bu kişi saçınızı keser ve saçınızın güzel görünmesini sağlar.

I don't know. Do you?

Bilmiyorum. Yapıyor musun?

Haircut?

Saç kesimi?

Okay, so they give you a haircut.

Tamam, sana saçını kestiriyorlar.

They're hairstylists.

Onlar kuaför.

Hairstylist.

Saç stilisti.

So you see some of them have -er like computer programmer, teacher. Right?

Yani bazılarında bilgisayar programcısı gibi şeyler var hocam. Sağ?

Some of them have -ist.

Bazılarında -ist var.

Scientist, hairstylist, artist. So often for people, we have this -ist or -er.

Bilim adamı, kuaför, sanatçı. Çoğu zaman insanlar için bu -ist veya -er'e sahibiz.

You might also see this: musician.

Bunu da görebilirsiniz: müzisyen.

So there are different endings for people. Okay. Hairstylist.

Yani insanlar için farklı sonlar var. Tamam aşkım. Saç stilisti.

Okay, so she's a businesswoman.

Tamam, yani o bir iş kadını.

This is...a businessman. Right? Um, not all businessmen wear suits, but usually.

Bu... bir iş adamı. Sağ? Bütün işadamları takım elbise giymez ama genellikle.

I guess he wears a suit every day.

Sanırım her gün takım elbise giyiyor.

Okay. So there were some new ones here.

Tamam aşkım. Yani burada bazı yeniler vardı.

Chef.

Şef.

Businessman.

İşadamı.

Businesswoman.

İş kadını.

Artist.

Sanatçı.

Computer programmer.

Bilgisayar programcısı.

Musician.

Müzisyen.

Scientist. Where's our scientist?

Bilim adamı. Bilim adamımız nerede?

And hairstylist.

Ve kuaför.

Hairstylist. Um, do you go to a hairstylist or do you cut your hair at home?

Saç stilisti. Kuaföre mi gidiyorsun yoksa evde mi kestiriyorsun?

No. [I] go to a hairstylist.

Hayır. [Ben] bir kuaföre giderim.

You go to a hairstylist? Yeah, it's not expensive. You can...fifteen dollars, ten dollars.

Kuaföre mi gidiyorsun? Evet, pahalı değil. Yapabilirsin... on beş dolar, on dolar.

They can cut your hair.

Saçınızı kesebilirler.

Singular means one.

Tekil, bir demektir.

Plural means many.

Çoğul çok demektir.

Let's practice saying singular and plural words.

Tekil ve çoğul kelimeleri söyleme alıştırması yapalım.

In this first group, the plural ending -s will sound like /s/.

Bu ilk grupta, çoğul -s eki /s/ gibi ses çıkarır.

chef - chefs

şef - şef

pilot - pilots

pilot - pilot

dentist - dentists

diş hekimi - diş hekimi

hairstylists - hairstylists

kuaför - kuaför

scientist - scientists

bilim adamı - bilim adamı

artists - artists

sanatçı - sanatçı

In this next group, the plural ending -s will sound like a /z/.

Bu sonraki grupta, çoğul -s eki kulağa /z/ gibi gelecek.

teacher - teachers

öğretmen - öğretmenler

engineer - engineers

mühendis - mühendisler

doctor - doctors

doktor - doktorlar

computer programmer - computer programmers

bilgisayar programcısı - bilgisayar programcıları

musician - musicians

müzisyen - müzisyenler

Then we have two irregular plural nouns: businesswoman - business women.

O zaman iki düzensiz çoğul ismimiz var: iş kadını - iş kadınları.

Businessman - businessmen.

İş adamı - iş adamları.

They're all business people.

Hepsi iş adamı.

Who are these people?

Bu insanlar kim?

Chefs. Chefs. Not "ch"..."sh." Chefs.

şefler şefler "ch"..."sh" değil. şefler

One chef. Two chefs. These are chefs. And what else?

Bir şef. İki şef. Bunlar şefler. Ve başka?

Chefs or?

Şefler veya?

Cook. Cook. Right? Cooker? Not cooker. A cooker is a machine, like a rice cooker.

Aşçı. Aşçı. Sağ? Ocak? Ocak değil. Pişirici, pirinç pişirici gibi bir makinedir.

You can put rice...and cook rice. These are not cookers. These are cooks. Cooks or chefs.

Pirinç koyabilir ve pirinç pişirebilirsiniz. Bunlar ocak değil. Bunlar aşçı. Aşçılar veya şefler.

But there's a difference between "job" and "profession."

Ama "iş" ile "meslek" arasında bir fark var.

Right? Job and profession.

Sağ? İş ve meslek.

If you say, "I'm a cook," it's...

"Ben bir aşçıyım" dersen,

it's fine. It's a job. You make money. "Chef" sounds like a profession. It's your life.

sorun değil. Bu bir iş. para kazanıyorsun "Şef" kulağa bir meslek gibi geliyor. Bu senin hayatın.

For me, yes, teaching is a job. But for me, it's a profession. It's my life. That's what I do.

Benim için evet, öğretmenlik bir iştir. Ama benim için bu bir meslek. Bu benim hayatım. İşte bu yaptığım şey.

So there's "job" and "profession." They're similar, but a little different. How we think.

Yani "iş" ve "meslek" var. Benzerler ama biraz farklılar. Nasıl düşünüyoruz?

So I think these are chefs. They look serious.

Bence bunlar şefler. Ciddi görünüyorlar.

And the food looks good.

Ve yemek güzel görünüyor.

Okay. Try this. This is here to help you. I'm going to turn these over.

Tamam aşkım. Bunu dene. Bu size yardımcı olmak için burada. Bunları çevireceğim.

We'll play a little game.

Küçük bir oyun oynayacağız.

You'll choose and say, "Oh!

Seçecek ve "Ah!

I have a friend. His name is Paul and he's a scientist." Okay?

Bir arkadaşım var. Adı Paul ve o bir bilim adamı" diyeceksiniz. Tamam aşkım?

That's my friend. He

Bu benim arkadaşım.

works in a laboratory.

Bir laboratuvarda çalışıyor.

So, my friend Paul, he's a scientist.

Arkadaşım Paul, o bir bilim adamı. Bana

Tell me about your friends.

arkadaşlarından bahset.

This is David.

Bu David.

He's a musician.

O bir müzisyen.

Mmm. And he plays? He plays the guitar.

Mmm. Ve oynuyor? O gitar çalar.

Okay. Yes. You go, "I have a friend. His name is David. He's a musician. He plays the guitar. Yeah."

Tamam aşkım. Evet. "Bir arkadaşım var. Adı David. O bir müzisyen. Gitar çalıyor. Evet."

This is John.

Bu John.

He is a pilot.

O bir pilot.

Mmm.

Mmm.

Maybe he works for American Airlines.

Belki American Airlines için çalışıyordur.

Delta.

Delta.

So, I have a friend, John. He's a pilot. He works for American Airlines.

Bir arkadaşım var, John. O bir pilot. American Airlines'te çalışıyor

Okay, so try this. Like, "I have a friend. His name is John. He's a pilot." "Oh. That's interesting. Cool."

Tamam, öyleyse şunu dene. "Bir arkadaşım var. Adı John. O bir pilot." "Ah. Bu ilginç. Harika."

I don't know any pilots.

Hiç pilot tanımıyorum.

He is my friend. This is my friend. Or I have a friend. This is my friend.

O benim arkadaşım. Bu benim arkadaşım. Ya da bir arkadaşım var. Bu benim arkadaşım.

She is a teacher. Mm-hmm. What's her name?

O bir öğretmen. Mm-hmm. Onun adı ne?

Her name is Jennifer.

Adı Jennifer.

Oh.

Ah.

This is Paul.

Bu Paul.

My friend is [an] artist.

Arkadaşım [bir] sanatçı.

My friend is an artist.

Arkadaşım bir sanatçı.

You can say, "This is my friend Paul." This is my friend Paul.

"Bu benim arkadaşım Paul" diyebilirsiniz. Bu benim arkadaşım Paul.

This is [an] artist.

Bu [bir] sanatçı.

He is an artist. He is. He's. He's an artist.

O bir sanatçı. o. o. O bir sanatçı.

He's [an] artist. An. He's an artist.

O [bir] sanatçı. Bir. O bir sanatçı.

He...because one artist -- an artist.

O... çünkü bir sanatçı -- bir sanatçı.

An artist.

Bir sanatçı.

Right? Because artist starts with an "a." A chef, a musician, an artist.

Sağ? Çünkü sanatçı bir "a" ile başlar. Bir şef, bir müzisyen, bir sanatçı.

He's an artist.

O bir sanatçı.

Oh nice.

Oh iyi.

I have a friend. This is Joey.

Ben bir arkadaşım var. Bu Joey.

And he's a businessman. He's handsome.

Ve o bir iş adamı. O yakışıklı.

Yeah. This is my friend...

Evet. Bu benim arkadaşım...

These are friends.

Bunlar arkadaşlar.

Maria and John.

Maria ve John.

They are a chef...they are chefs. They are chefs. Nice.

Onlar bir şef... onlar şefler. Onlar şefler. Güzel.

Chefs. They are chefs. Chefs. They're chefs. Nice. Maybe they cook dinner for you sometimes?

şefler Onlar şefler. şefler Onlar şefler. Güzel. Belki bazen senin için akşam yemeği pişirirler?

Yes! Aren't you lucky? Nice friends!

Evet! Şanslı değil misin? Güzel arkadaşlar!

Let me try one.

Bir deneyeyim.

Um...No, I'm going to make you do that one.

Um...Hayır, bunu sana yaptıracağım.

Too easy.

Çok kolay.

Oh, I have a friend. Her name is Teresa. And she's a businesswoman. Oh, yeah. She's very rich.

Bir arkadaşım var. Adı Teresa. Ve o bir iş kadını. Ah evet. O çok zengin.

She makes a lot of money.

Çok para kazanıyor.

I have a friend. Her name is Maria.

Ben bir arkadaşım var. Adı Maria'dır.

And he's an engineer.

Ve o bir mühendis.

She. She's an engineer. Nice. She must be smart.

O. O bir mühendis. Güzel. Akıllı olmalı.

Uh-huh.

HI-hı.

I have a friend...Paul.

Bir arkadaşım var...Paul.

You have a lot of friends that are named Paul.

Paul adında bir sürü arkadaşın var.

Yes. Wow.

Evet. Vay.

He's a dentist. Mm-hm.

O bir diş hekimi. Mm-hm.

Is he your dentist? Yeah. Oh wow.

O senin dişçin mi? Evet. Vay canına.

I have a friend. He's...Paul.

Ben bir arkadaşım var. O...Paul.

Really? Wow.

Gerçekten mi? Vay.

He's a hairstylist.

O bir kuaför.

Nice. Does he do your hair?

Güzel. O senin saçını yapıyor mu?

Nice. He does a nice job.

Güzel. Güzel bir iş çıkarıyor.

Pause for a second. Give me five names for men that are not Paul and not John.

Bir saniye duraklayın. Paul ve John olmayan erkekler için bana beş isim verin.

Joey. Joey. Joey. Okay. Joe or Joey.

Joey. Joey. Joey. Tamam aşkım. Joe ya da Joey.

Jonathan. Nice. Yeah.

Yonatan. Güzel. Evet.

David. Okay.

David. Tamam aşkım.

Peter. Peter! Good.

Peter. Peter! İyi.

Brian. Brian! Okay. Or Michael.

Brian. Brian! Tamam aşkım. Veya Michael.

And give me five names that are not Maria for women.

Ve bana kadınlar için Maria olmayan beş isim ver.

Janey. Good. Jane. Janey. Nicole. I like that name.

Janey. İyi. Jane. Janey. Nicole. O ismi beğendim.

Tiffany. Ooh, Tiffany.

Tiffany. Ah, Tiffany.

Anna.

Anna.

I don't know.

Bilmiyorum.

Stephanie, Julie, Lucy.

Stephanie, Julie, Lucy.

Okay. Tell me about your friends. Go ahead.

Tamam aşkım. Bana arkadaşlarından bahset. Devam etmek.

I think it's a woman. A woman? Yeah. I have a friend, Julie. Oh.

Bence bu bir kadın. Bir kadın? Evet. Bir arkadaşım var, Julie. Ah.

She's a

O bir

computer programmer. Nice. She's very smart. I can imagine.

bilgisayar programcısı. Güzel. O çok zeki. Tahmin edebiliyorum.

I have a friend. His name is...It's a she.

Ben bir arkadaşım var. Adı... O bir dişi.

So "her." Her name is Anna.

Yani "o" Onun adı Anna.

And she's a doctor.

Ve o bir doktor.

Ah. Nice. Do you know what kind of doctor?

Ah. Güzel. Ne tür bir doktor olduğunu biliyor musun?

No. But she's really smart. Yes.

Hayýr. Ama o gerçekten zeki. Evet.

Okay. All right.

Tamam aşkım. Elbette.

Um, which job do you think is more difficult?

Sence hangi iş daha zor?

Doctor or computer programmer?

Doktor mu bilgisayar programcısı mı?

For me, doctor.

Benim için doktor.

Yeah, I think mistakes can be very big.

Evet, bence hatalar çok büyük olabilir.

True.

Doğru.

Which job is more interesting?

Hangi meslek daha ilgi çekici?

Dentist or hairstylist?

Dişçi mi kuaför mü?

Interesting? Yeah. Hairstylist. Yeah. I think so. Well, who know? But I think you talk to people because a dentist...you can't really talk.

İlginç? Evet. Saç stilisti. Evet. Bence de. Kim bilir? Ama bence insanlarla konuşuyorsun çünkü bir dişçi... gerçekten konuşamıyorsun.

"How are you?" ...

"Nasılsın?" ...

Okay.

Tamam aşkım.

Who do you think makes more money, a businesswoman or an engineer?

Sizce kim daha çok para kazanıyor, bir iş kadını mı yoksa bir mühendis mi?

Good question?

İyi soru?

A businesswoman. I think yeah. But the engineer? They earn good money. They earn good money, but I think

İş kadını. Bence Evet. Ama mühendis? İyi para kazanıyorlar. İyi para kazanıyorlar ama bence

usually a businesswoman would earn more. A business woman makes more money? Yeah, maybe.

genellikle bir iş kadını daha çok kazanırdı. Bir iş kadını daha mı çok kazanıyor? Evet belki.

Who do you think makes more money, a chef or a doctor?

Sizce kim daha çok kazanıyor, aşçı mı yoksa doktor mu?

In Brazil, a doctor. Here? I think a chef. Maybe. I don't know.

Brezilya'da bir doktor. Burada? Bence bir şef. Belki. Bilmiyorum.

I think if you're a famous chef, then you make a lot of money.

Bence ünlü bir şefsen çok para kazanırsın.

Yeah, if you're famous chef. Same thing if I ask you, for example, an artist...

Evet, eğer ünlü bir şefsen. Aynı şey sana sorsam mesela sanatçı...

Who makes more money, an artist or a doctor?

Kim daha çok para kazanıyor, sanatçı mı doktor mu?

Doctor. Usually a doctor makes more money, but if you're a famous artist, very famous,

Doktor. Genelde bir doktor daha çok para kazanır ama ünlü bir sanatçıysanız, çok ünlüyseniz

I think you make a lot of money. Right? If we talk about something like money, you can talk about a lot, right?

bence çok para kazanıyorsunuz. Sağ? Para gibi bir şeyden bahsedersek, çok şey hakkında konuşabilirsin, değil mi?

He's famous. He makes a lot of money.

O ünlü. Çok para kazanıyor.

Or...he's an artist. He's good, but he's not famous. He makes a little. He makes very little.

Ya da... o bir sanatçı. O iyi ama ünlü değil. Biraz yapar. Çok az kazanıyor.

Very little or not a lot. Very little. Not a lot.

Çok az ya da çok değil. Çok az. Çok değil.

You can say "very little money" or just "very little." He makes very little.

"Çok az para" ya da sadece "çok az" diyebilirsiniz. Çok az kazanıyor.

He makes very little money.

Çok az para kazanıyor.

He doesn't make a lot, or she makes a lot of money.

Çok para kazanmıyor ya da çok para kazanıyor.

Lots of money.

Bir sürü para.

And we can talk about more.

Ve daha fazlası hakkında konuşabiliriz.

For money, it's the verb "make"?

Para için, "yapmak" fiili mi?

Make money, right? How much money does she make?

Para kazan, değil mi? Ne kadar para kazanıyor?

She makes a hundred thousand dollars a year.

Yılda yüz bin dolar kazanıyor.

How much money does he make? He makes thirty thousand dollars a year, so she makes more and he makes...

Ne kadar para kazanıyor? Yılda otuz bin dolar kazanıyor, bu yüzden o daha çok kazanıyor ve o...

less. He makes less.

daha az kazanıyor. Daha az yapar.

Let's think again. We have...

Tekrar düşünelim. Biz... O

Who is that?

kim?

A scientist and a musician. Who makes more money usually?

Bir bilim adamı ve bir müzisyen. Genelde kim daha çok para kazanır?

Very famous?

Çok ünlü?

Well...

Şey...

So a very famous musician...

Yani çok ünlü bir müzisyen...

A very famous musician makes more. Makes more. Right? But usually I think musicians

Çok ünlü bir müzisyen daha çok kazanıyor. Daha fazlasını yapar. Sağ? Ama genellikle müzisyenlerin

make less.

daha az kazandığını düşünüyorum.

Make less. I think scientists...maybe they don't earn a lot, but they earn, you could say, they earn good money.

Daha az yap. Bence bilim adamları... belki çok kazanmıyorlar ama kazanıyorlar, diyebilirsiniz ki, iyi para kazanıyorlar.

Good money is like not a lot,

İyi para az değil,

not a little. But it's good. Good money. I think scientists earn in good money again. If you're a famous scientist, then you earn a lot.

çok değil gibidir. Ama bu iyi. İyi para. Bilim adamlarının yine iyi para kazandığını düşünüyorum. Ünlü bir bilim adamıysanız, çok kazanırsınız.

Earn a lot? Earn. Ah.

Çok kazan? Para kazanmak. Ah.

So you can use "make" with money

Yani para ile "make" kullanabilir

or you can use "earn." Earn. Earn.

veya "kazanmak" kullanabilirsiniz. Para kazanmak. Para kazanmak.

For everyday English, you can say "make," but "earn" is a nice verb.

Günlük İngilizce için "make" diyebilirsin ama "earn" güzel bir fiildir.

Like, how much does she make? How much does she earn?

Ne kadar kazanıyor? Ne kadar kazanıyor?

She earns a hundred thousand dollars.

Yüz bin dolar kazanıyor.

She makes a hundred thousand dollars.

Yüz bin dolar kazanıyor.

Make and earn.

Yap ve kazan.

Make or earn?

Yap ya da kazan?

Mm-hmm. We have a pilot and a teacher. Who earns more?

Mm-hmm. Bir pilotumuz ve bir öğretmenimiz var. Kim daha çok kazanıyor?

Pilot. Give me the whole sentence. A pilot...

Pilot. Bana tüm cümleyi ver. Bir pilot...

A pilot earns more.

Bir pilot daha çok kazanır.

Which means if a pilot... Earns? Because I earn, he earns. He earns more.

Yani bir pilot... Kazanırsa? Çünkü ben kazanıyorum, o kazanıyor. Daha çok kazanıyor.

She...

O...

earns less.

daha az kazanıyor.

She earns less. She earns less. Mm-hmm.

Daha az kazanıyor. Daha az kazanıyor. Mm-hmm.

In the U.S., we don't usually ask, "How much money do you make?"

ABD'de genellikle "Ne kadar para kazanıyorsun?"

Or "How much do you earn?"

Veya "Ne kadar kazanıyorsun?"

Many people don't want to talk about money.

Birçok insan para hakkında konuşmak istemiyor.

But you can ask general questions.

Ancak genel sorular sorabilirsiniz.

For example,

Örneğin

how much does a doctor earn?

bir doktor ne kadar kazanıyor?

How much does a high school teacher make?

Bir lise öğretmeni ne kadar kazanıyor?

When you talk about an amount of money, you can use general words or specific numbers.

Bir miktar paradan bahsederken genel kelimeleri veya belirli sayıları kullanabilirsiniz.

Doctors earn a lot.

Doktorlar çok kazanıyor.

Musicians don't earn a lot.

Müzisyenler çok kazanmıyor.

She earns good money.

İyi para kazanıyor.

He earns very little.

Çok az kazanıyor.

A doctor makes over $100,000.

Bir doktor 100.000 dolardan fazla kazanıyor.

Or a doctor makes over a hundred thousand.

Ya da bir doktor yüz binden fazla kazanıyor.

A high school teacher makes around fifty or sixty thousand dollars.

Bir lise öğretmeni yaklaşık elli veya altmış bin dolar kazanıyor.

A high school teacher in the U.S. makes between forty and eighty thousand dollars.

ABD'de bir lise öğretmeni kırk ila seksen bin dolar kazanıyor.

Or a high school teacher in the U.S. makes between forty and eighty thousand.

Ya da ABD'de bir lise öğretmeni kırk ile seksen bin arasında kazanıyor.

Can you name other jobs in English? Which jobs do you find interesting. Tell me in the comments.

Diğer işleri İngilizce olarak adlandırabilir misiniz? Hangi işleri ilginç buluyorsun? Yorumlarda söyle.

That's all for now. Was the lesson useful?

Şimdilik bu kadar. Ders faydalı mıydı?

Please like and share this video with others. As always, thanks for watching and happy studies!

Lütfen bu videoyu beğenin ve başkalarıyla paylaşın. Her zaman olduğu gibi, izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar!

Follow me on Facebook and Twitter.

Beni Facebook ve Twitter'da takip edin.

Check out my videos on Instagram.

Instagram'daki videolarıma göz atın.

And don't forget to subscribe.

Ve abone olmayı unutmayın.

Turn on those notifications.

Bu bildirimleri açın.