Mouth and Tongue Idioms - Live from England - English Addict eXtra - Wednesday 28th April 2021

oh

oh

guess what we are back we are live from the birthplace of the english language are you

tahmin edin ne geri döndük ingilizcenin doğum yerinden canlı yayındayız ilginizi

intrigued do you want to find out more well don't go away stick around you never know

çekti mi daha fazlasını öğrenmek istiyor musunuz gitmeyin ortalıkta dolaşmayın asla bilemezsiniz bunu

you might actually like this

gerçekten sevebilirsiniz merhaba

hi everybody this is mr duncan in england how are you today are you okay i hope so are

millet ben ingiltere'den bay duncan bugün nasılsın iyi misin umarım

you feeling happy on this beautiful day well it's nice here although you may have noticed

bu güzel günde mutlusundur burası güzel fark etmişsindir ama

that i'm not outside because it's very windy we've had a lot of rain over the past 24 hours

dışarıda değilim çünkü hava çok rüzgarlı son 24 saatte çok yağmur yağdı En son yağmur yağmamızın üzerinden

i can't believe it it seems like a very long time since we last had any rain in fact it's

çok uzun zaman geçmiş gibi göründüğüne inanamıyorum, aslında şiddetli yağmur yağmamızın üzerinden

been around three weeks maybe even four weeks since we had any heavy rain so it did feel

yaklaşık üç hafta, hatta dört hafta geçti, bu yüzden

very strange last night lying in bed listening to the rain falling however i think we do

dün gece yatakta uzanıp müzik dinlemek çok garip geldi. yağmur yağıyor ama bence

need it because the garden is very dry many farmers are getting very upset because they

buna ihtiyacımız var çünkü bahçe çok kuru çünkü birçok çiftçi çok üzülüyor çünkü

do need some rain so we had some which is rather nice my name is duncan i talk about

biraz yağmura ihtiyaçları var bu yüzden biraz yağmur yağdı ki bu oldukça güzel benim adım duncan

the english language i've been doing this forever such a long time how long mr duncan

yaptığım ingilizce hakkında konuşuyorum bu sonsuza kadar çok uzun bir zamandır bay duncan ne

how long have you been doing this for thank you for asking i've been doing this for nearly

zamandır bunu yapıyorsunuz sorduğunuz için teşekkür ederim bunu yaklaşık

15 years i am and i say this with my hand on my heart and my other hand on my pancreas

15 yıldır yapıyorum ve bunu elim kalbimde ve diğer elim kalbimde söylüyorum pankreas

i've been doing this a long time and i think i might be the best kept secret on youtube

bunu uzun zamandır yapıyorum ve youtube'da en iyi saklanan sır olabilirim diye düşünüyorum içeriğimi kimsenin bulmamasını sağlayan

can i say once again thank you to the youtube algorithms for making sure that no one finds

youtube algoritmalarına bir kez daha teşekkür edebilir miyim

my content it's very kind of you thank you so that's the introduction out of the way

çok naziksiniz teşekkür ederim buraya

if it is your first time here hello welcome it's nice to see you here yes i am doing my

ilk gelişinizse merhaba hoşgeldiniz sizi burada görmek güzel evet

live streams twice a week there are still people who don't realize that i'm actually

canlı yayınlarımı haftada iki kez yapıyorum hala burada olduğumun farkında olmayan insanlar var

here twice during the week sunday 2 p.m uk time and also wednesday here i am now to prove

hafta boyunca iki kez hafta pazar İngiltere saatiyle 14:00 ve ayrıca çarşamba burada

it from 2 p.m uk time as well yes it is wednesday we have made it all the way to the middle

İngiltere saatiyle 2'den itibaren bunu kanıtlamak için buradayım evet bugün çarşamba bir haftanın daha ortasına kadar geldik

of another week and i hope your week has been super duper

ve umarım haftanız çok

nice to see you all here again wherever you are in the world it's nice to have your company

güzel geçmiştir hepinizi tekrar burada görmek dünyanın neresinde olursanız olun

on this wednesday yes it's very nice to see you here you may have noticed i'm inside i've

bu çarşamba günü şirketinizin olması güzel evet sizi burada görmek çok güzel fark etmişsinizdir ben içindeyim

decided to do my live stream today in the studio it is much easier now i know that most

bugün canlı yayınımı stüdyoda yapmaya karar verdim artık çok daha kolay biliyorum ki

of you out there are not film makers or videographers however it is much easier to film and make

çoğunuz film yapımcısı ya da kameraman değilsiniz ama kapıda film çekmek ve video çekmek çok daha kolay

videos in doors because when you're outside you can't control the the light and the sound

çünkü dışarıdayken ışığı ve sesi kontrol edemiyorsunuz ama eğer

however if you are indoors especially if you are in a studio like this one you can control

isterseniz kapalı alandasınız özellikle bunun gibi bir stüdyodaysanız

everything you have complete control over the environment so it is much easier to do

her şeyi kontrol edebilirsiniz çevre üzerinde tam kontrole sahipsiniz bu yüzden bunu kapılarda yapmak çok daha kolay

this in doors it's also the same in hollywood when they make movies you see it's much easier

hollywood'da da aynı şey film çekerken gördüğünüz gibi çok daha kolay

to do it all in a location that you can control the environment of and that includes the light

hepsini ortamı kontrol edebileceğiniz ve ışığı ve

also the sound and especially if you have wind now i'm not talking about the actors

sesi de içeren bir yerde yapın ve özellikle şu anda rüzgarınız varsa oyunculardan bahsetmiyorum

although they might have a bit of wind now and again yes but you can control the environment

ama ara sıra biraz rüzgarları olabilir evet ama siz etrafınızdaki ortamı kontrol edebilirsiniz

around you and it's much better to do these things indoors where you have complete control

ve bu şeyleri, tam kontrole sahip olduğunuz iç mekanlarda yapmak çok daha iyidir.

well almost anyway almost it is lovely outside despite the fact that we've had a lot of rain

it still looks lovely outside the window there it is right now looking out of the front of

şu anda stüdyonun önünden baktığınızda

the studio you will see many trees now have their leaves in fact on sunday i was told

birçok ağacın yapraklarını döktüğünü göreceksiniz aslında pazar günü bana resminizin solunda gördüğünüz

that the silver birch that is the large tree you can see on the the left of your picture

büyük ağaç olan gümüş huş ağacının

blowing in the wind yes that now has its leaves and if you were watching last sunday you would

rüzgarda savrulduğu söylendi evet şimdi yaprakları var ve geçen pazar izliyor olsaydınız

have seen mr steve planting a new tree in the garden we have a new tree if you missed

bay steve'in bahçeye yeni bir ağaç diktiğini görürdünüz, yeni bir ağacımız var eğer

it well don't worry you can watch it again because last sunday's live stream is available

kaçırdıysanız merak etmeyin tekrar izleyebilirsiniz çünkü geçen pazar canlı yayın

on my youtube channel

youtube kanalımda mevcut

it's good to see you here again hello too oh um interesting hello vitas nice to see

sizi tekrar burada görmek güzel merhaba da oh um ilginç merhaba vitas

you here guess what you are once again the first person on the live chat i think vitesse

sizi burada görmek güzel tahmin edin yine nesiniz canlı sohbetteki ilk kişi bence vitesse

must have a very fast finger

çok hızlı bir parmağa sahip olmalı

indeed

gerçekten

a big thumbs up from me don't forget if you want to give me a like please click the like

büyük bir başparmak benden yukarı, bana bir beğeni vermek istiyorsanız lütfen

button under this video and give me a big thumbs up that will be most appreciated today

bu videonun altındaki beğen düğmesine tıklayın ve bana büyük bir başparmak verin, bugün en çok makbule geçecek, ne olduğunu

we are looking at things that are i don't know i what how shall i describe this things

bilmediğim şeylere bakıyoruz. Size bir şey ifade eden bu şeyleri nasıl tarif edeyim,

that mean something to you something that has sentimental value so when we talk about

manevi değeri olan bir şey, yani

sentimental value we are talking about a thing an object quite often something that has been

manevi değerden bahsettiğimizde, bir şeyden, bir nesneden, genellikle size

given to you or something that reminds you of a special moment of time from your past

verilmiş bir şeyden veya size özel bir anınızı hatırlatan bir şeyden bahsediyoruz. geçmişinizden bir zaman

or maybe something that was given to you by a special person so do you have something

veya belki size özel bir kişi tarafından verilen bir şey, yani

that you treasure and quite often we will describe these things as a treasured possession

değer verdiğiniz bir şey var mı ve çoğu zaman bu şeyleri değerli bir mülk olarak tanımlarız,

do you have a treasured possession something that you own something that was given to you

değerli bir mülkünüz var mı, sahip olduğunuz bir şey, size verilmiş olan bir şey sana göre

maybe something you bought during a trip maybe you had a lovely holiday somewhere and you

belki bir seyahatte aldığın bir şey belki bir yerde güzel bir tatil geçirmişsindir ve

have something that you bought maybe a souvenir oh i like that word souvenir it is something

aldığın bir şey vardır belki bir hatıra ah bu hatıra kelimesini seviyorum hatıra

that you buy and you take back home and every time you see it it reminds you of that special

satın alıp eve götürüp her gördüğünde aldığın bir şeydir size geçirdiğiniz o özel

time that you had maybe you went on holiday to a lovely place and so you bought a souvenir

zamanı hatırlatır, belki de güzel bir yere tatile gittiniz ve bu yüzden bir hatıra satın aldınız, bu yüzden

so even a souvenir can be a treasured possession especially if it relates to something that

bir hatıra bile, özellikle sevgiyle hatırladığınız bir şeyle ilgiliyse,

you remember fondly something you remember with a smile on your face something that makes

bir gülümsemeyle hatırladığınız bir şeyle ilgiliyse, değerli bir mülk olabilir. yüzünüz

you feel warm and fuzzy might be a treasured possession a little bit later on we are going

sizi sıcak ve tüylü hissettiren bir şey, biraz sonra

to take a look at some of my treasured possessions and can i just say one of them is very unusual

benim değerli eşyalarımdan bazılarına bakacağız ve bunlardan birinin çok sıra dışı olduğunu söyleyebilir miyim,

you will never guess what it is so that's what we're doing a little bit later on but

ne olduğunu asla tahmin edemezsiniz bu yüzden biraz sonra yapacağımız şey bu ama peki ya

what about you do you have something that you you own maybe just a small thing so sometimes

senin sahip olduğun bir şey var mı, belki sadece küçük bir şey, bu yüzden bazen

a treasured possession can be something that is just small maybe something you keep nearby

değerli bir mülk sadece küçük bir şey olabilir, belki yakınlarda tuttuğun bir şey olabilir

i think a lot of people will say photographs i think many people have photographs that

bence birçok insan fotoğraf diyecek bence birçok insanın

they put in a special place maybe they put it in a frame and then display it somewhere

özel bir yere koyduğu fotoğrafları var, belki bir çerçeveye koyuyorlar ve sonra

where they can see it every day maybe a photograph of one of your parents or both of your parents

her gün görebilecekleri bir yerde sergiliyorlar, belki ebeveynlerinizden birinin veya her ikinizin de fotoğrafı. ebeveynler

or maybe a relative or maybe your favourite pet or perhaps a person or maybe an animal

veya belki bir akraba veya belki en sevdiğiniz evcil hayvan veya belki artık yanınızda olmayan bir kişi veya belki bir hayvan,

that is no longer with you so a treasured possession can be anything but i have a feeling

bu nedenle değerli bir varlık herhangi bir şey olabilir, ancak

that many of you somewhere in your house or maybe nearby perhaps you will have a treasured

çoğunuzun evinizin bir yerinde veya belki yakınınızda olduğunu hissediyorum. değerli bir fotoğrafa sahip olmak

photograph a photograph of a person or maybe a moment of time that you want to remember

bir kişinin fotoğrafı veya belki bir anın tekrar tekrar hatırlamak isteyeceğin bir anı bu fotoğraf

again and again that is one of the reasons why i love taking photographs i love taking

çekmeyi sevmemin sebeplerinden biri fotoğraf çekmeyi seviyorum

pictures steve and i'm going to tell you this i know i've told you this before steve used

steve ve sana bunu söyleyeceğim biliyorum Bunu sana daha önce anlatmıştım steve

to always complain whenever i took pictures or filmed anything he used to always complain

ne zaman fotoğraf çeksem ya da herhangi bir şeyi filme çeksem hep şikayet ederdi o hep bundan şikayet ederdi

about it it took many years before steve realized just how important it is to take photographs

steve'in fotoğraf çekmenin ne kadar önemli olduğunu anlaması uzun yıllar aldı

and there is something at the moment happening in my life which is i suppose it is affecting

ve şu anda bir şeyler oluyor. hayatım, ki bu

me in more than one way as you know my mother is not very well she's being taken care of

beni birden fazla şekilde etkiliyor sanırım, çünkü biliyorsunuz ki annem pek iyi değil

at the moment and tomorrow it is her birthday so my mother will be another year older she

şu anda ona bakılıyor ve yarın onun doğum günü, bu yüzden annem bir yaş daha yaşlanacak,

will be 80 tomorrow can you believe it i can't believe it sadly because of the restrictions

80 yaşına girecek. yarın inanabiliyor musun ne yazık ki inanamıyorum kısıtlamalar nedeniyle

i can't go to see my mother in person however i have sent something to her and tomorrow

annemi görmeye bizzat gidemiyorum ama ona bir şey gönderdim ve yarın

i will also be talking to her on the facetime app on my iphone so i'm looking forward to

onunla iphone'umdaki facetime uygulamasından da konuşacağım bu yüzden

that to be honest i'm really looking forward to doing that tomorrow because it is my birth

dürüst olmak gerekirse bunu dört gözle bekliyorum yarın bunu yapmayı gerçekten dört gözle bekliyorum çünkü bugün benim doğumum

my mum's birthday tomorrow she will be 80 however also we are going to be saying goodbye

annemin yarın 80 yaşında olacak ama aynı zamanda

to our family home soon because the house that we rented for many many years will be

yakında ailemizin evine veda edeceğiz çünkü uzun yıllardır kiraladığımız ev

taken back we'll be taking back offers because my mother will will no longer be using the

geri alınacak teklifleri geri alacağız çünkü annem artık

house sadly she can't go back home and the house will be needed for another family so

evi kullanmayacak ne yazık ki eve dönemez ve eve başka bir aile için ihtiyaç duyulacak bu yüzden

the house that i grew up in and this is something that i i've got quite upset about i will be

ev içinde büyüdüğüm ve bu benim çok üzüldüğüm bir şey

honest with you so it is the house where we were all raised as children i have thousands

sana karşı dürüst olacağım bu yüzden hepimizin çocukken büyüdüğü ev orası hakkında

of memories of that place however we will have to say goodbye to that house in around

binlerce anım var ama söylememiz gerekecek Yaklaşık üç hafta sonra o eve elveda

about three weeks time so three weeks from now we will not be able to go back to the

yani bundan üç hafta sonra

house where we were raised unfortunately so the house has been cleared it's now empty

büyüdüğümüz eve geri dönemeyeceğiz maalesef bu yüzden ev boşaltıldı şimdi boş

and maybe next week i might go there and have a look have a final look at the house in which

ve belki gelecek hafta oraya gidip sahip olabilirim bir bakın hepimizin büyüdüğü eve son bir kez bakın

we all grew up and of course i have lots of memories of my parents and my sisters as well

ve tabii ki o dönemde annemle babam ve kız kardeşlerimle ilgili birçok anım var,

during that time in fact for for almost all of my life i lived in that house until i left

aslında neredeyse tüm hayatım boyunca o evde yaşadım.

home at the age of 24. that's that's how old i was by the way when i left home is that

24 yaşında evden ayrıldım. işte o yaştaydım bu arada evden ayrıldığımda o kadar

too old so i actually left home i left my mother and went to live somewhere else and

yaşlıydım ki aslında evden ayrıldım annemi terk ettim ve başka bir yerde yaşamaya gittim ve

i think you know where

sanırım

when i was 24 years old so a little sad moment however i have lots of photographs lots of

24 yaşındayken nerede olduğumu biliyorsun yaşındayım çok biraz hüzünlü bir an ama bir sürü fotoğrafım var

lovely pictures of the house where i grew up lots of photographs of myself my sisters

büyüdüğüm evin bir sürü güzel resmi kendimin bir sürü fotoğrafı kız kardeşlerimin

and my mother looking very young and all sorts of memories that i can look at again and again

ve annemin çok genç göründüğü ve tekrar tekrar bakabileceğim her türlü hatıra

so it is it is a big thing i will be honest with you it's quite a big thing to think that

bu yüzden bu büyük bir şey, size karşı dürüst olacağım, büyüdüğüm evin başka birine verileceğini düşünmek oldukça büyük bir şey,

the house that i grew up in will be will be given to someone else another family will

be living there it's a little bit sad actually thank you for your company today so if you

orada başka bir aile yaşayacak, biraz üzücü aslında teşekkür ederim bugün şirketiniz için sizsiniz, bu yüzden

have something that you treasure maybe something that you keep nearby

değer verdiğiniz bir şey varsa, belki yakınınızda tuttuğunuz bir şey varsa,

a lot of people are commenting on vitas having a very fast finger i know i don't know what

birçok insan vitas hakkında yorum yapıyor çok hızlı bir parmak var biliyorum

v-test does i don't know what you're doing there but your finger is very fast hello to

v-test'in ne işe yaradığını bilmiyorum ne olduğunu bilmiyorum orada yapıyorsun ama parmağın çok hızlı zoe'ye merhaba merhaba

zoe hello zoe is it summer where you are this is a very strange time of year because it

zoe senin olduğun yerde yaz mı bu yılın çok garip bir zamanı çünkü

is spring however it's always very confusing during the month of april and and also may

bahar ama nisan ayı boyunca her zaman çok kafa karıştırıcı ve ayrıca mayıs

it's very hard to tell whether we are still in spring or whether summer has arrived it

ayı çok hala baharda mıyız yoksa yazın mı geldiğini söylemek zor

is a little bit confusing so yes at the moment it is still spring however

biraz kafa karıştırıcı yani evet şu an hala bahar ama sanki

it does feel as if summer is here it's a little strange this time of year you might say that

yaz gelmiş gibi geliyor yılın bu zamanında biraz garip diyebilirsiniz

we are on the cusp we are on the cusp of summer so we are still in spring however summer is

zirvedeyiz yazın zirvesindeyiz bu yüzden hala bahardayız ancak yaz

also approaching so we are probably in the middle of those two things

da yaklaşıyor bu yüzden muhtemelen bu iki şeyin ortasındayız

beatriz says i have many things belonging to my parents they have both passed away and

beatriz aileme ait birçok şeyim olduğunu söylüyor ikisi de öldü ve

all the things are great treasures for me thank you beatriz for sharing that yes i think

her şey benim için büyük hazineler paylaştığın için teşekkürler beatriz evet bence çok

so it is strange but even small things can i show you something and this is something

garip ama küçük şeyler bile sana bir şey gösterebilirim ve bu

that really did surprise me now i went to my mother's house a couple of weeks ago because

beni gerçekten şaşırtan bir şey şimdi birkaç hafta annemin evine gittim önce çünkü evden

we were starting to clear some of the things from the house and i found a small bag filled

bazı şeyleri toplamaya başlıyorduk ve şapkalarla dolu küçük bir çanta buldum

with hats and here is one of them right here in my hand this is a hat and this is something

ve işte onlardan biri tam burada elimde bu bir şapka ve bu benim

i didn't even know i didn't realize my mother was doing this so this hat has been knitted

bilmediğim bir şeydi Bunu annemin yaptığını fark etmedim, bu yüzden bu şapka

by my mother but she made lots and lots of them and the reason why she did it was for

annem tarafından örüldü ama o çok çok yaptı ve bunu yapmasının nedeni başka bir ülkeye

a charity that was sending warm clothing to another country

sıcak tutan giysiler gönderen bir hayır kurumu içindi

and i think that's amazing i didn't even realize that my mother was doing this so i found a

ve bence bu harika annemin bunu yaptığının farkında bile değildim, bu yüzden

bag of these hats and as you can see they are very small hats so they won't fit on my

bu şapkalardan bir çanta buldum ve gördüğünüz gibi çok küçük şapkalar, bu yüzden

head unfortunately but they are actually designed to fit on a newborn baby's head and my mother

maalesef kafama sığmıyorlar ama aslında yeni doğmuş bir bebeğin kafasına uyacak şekilde tasarlanmışlar. Head ve annem

made loads of these lots and lots of them and many of them were sent away to the charity

bu lotlardan bir sürü yaptı ve birçoğu hayır kurumuna gönderildi bu

so i think this is is this is such a simple thing such a simple thing but i know that

yüzden bence bu çok basit bir şey çok basit bir şey ama

my mother made this and i know that my mother made this for a very special reason and i

bunu annemin yaptığını biliyorum ve biliyorum annemin bunu çok özel bir nedenle yaptığını ve

didn't realize that she was doing this so it was quite a quite a moving moment when

bunu yaptığını fark etmemiştim bu yüzden bunları bulduğumda oldukça hareketli bir andı

i found these because i had no idea that my mother had been doing this so a little hat

çünkü annemin bunu yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu o yüzden küçük bir şapka

there these are designed to go over the heads of newborn babies to keep them warm especially

işte bunlar yeni doğan bebeklerin başlarından geçmek için özellikle geceleri onları sıcak tutmak için tasarlandı o

at night isn't that nice it is it is very strange how we can hold on to small things

kadar güzel değil mi çok garip küçük şeyleri nasıl tutabiliyoruz

small items that mean something to us it can be very simple a very simple thing and yet

bizim için bir anlam ifade eden küçük eşyalar çok basit olabilir çok basit bir şey ve yine de

it might mean the world to you it might

sizin için dünyalara bedel olabilir

kawabeen my treasured possession is nothing but my mind keeps happy memories of my family

kawabeen olabilir değerli varlığım hiçbir şey ama zihnim ailemin mutlu anılarını saklıyor evet bence öyle

yes i think so you might even say and i know this might sound strange you might say that

bile diyebilirsiniz ve bunun kulağa tuhaf gelebileceğini biliyorum

your memories are also treasured possessions i think so and and with what has been happening

anılar da değerli şeyler bence öyle ve ve

to my mother recently i've realised how important it is to remember things but also to write

son zamanlarda annemin başına gelenlerle bir şeyleri hatırlamanın ama aynı zamanda

those memories down so never be afraid to write the things that you've done in your

o anıları yazmanın da ne kadar önemli olduğunu anladım, bu yüzden yaptığınız şeyleri yazmaktan asla korkmayın

life and the things that mean something to you don't forget to write them down so other

hayatında ve senin için anlam ifade eden şeyleri yazmayı unutma ki

people can remember them hello also alessandra hello also to victoria nice to see you here

başkaları da hatırlasın merhaba ayrıca alessandra victoria'ya da merhaba seni burada görmek güzel

hello also victoria who says your mother must be good at knitting this is true my mother

merhaba ayrıca victoria annenin bunu örmede iyi olduğunu söyleyen Doğru, annem

used to make used to make jumpers she used to knit jumpers and things for me to wear

eskiden süveter yapardı, kış aylarında benim için süveter ve şeyler örerdi, evet, bu küçük şapkadan da

during the winter months so yes my mother is very good at knitting as you can see here

görebileceğiniz gibi, evet annem örgü örmede çok iyidir,

from this little hat so i will keep this hat sadly i can't wear it because it's too small

bu şapka bende kalacak ne yazık ki giyemiyorum çünkü çok küçük

but i will always treasure this because this is a little bit of my mother's life that i

ama buna her zaman değer vereceğim çünkü bu annemin hayatından bir parça,

knew nothing about i didn't realize that she was making these hats very interesting hello

hakkında hiçbir şey bilmediğim bu şapkaları çok ilginç yaptığını fark etmemiştim

to satyam watching in india yes the situation at the moment especially in india and one

satyama merhaba izliyorum hindistan evet şu anda durum özellikle hindistan'da ve

or two other countries including brazil the situation concerning coronavirus covid19 is

brezilya dahil bir veya iki ülkede koronavirüs covid19 ile ilgili durum

still very serious in those places

bu yerlerde hala çok ciddi

christina says your mother knows how to knit very well i think so she used to make clothing

christina annenin örgü örmeyi çok iyi bildiğini söylüyor bence bu yüzden eskiden

for us sometimes sometimes the clothes were a little bit too big but we we still wore

bizim için kıyafet dikerdi bazen kıyafetler biraz fazla büyüktü ama yine de onları giyerdik

them we still used to wear them for school it didn't matter it didn't matter how often

okulda hala giyerdik hiç farketmezdi

i got beaten up in the playground for my giant jumper or my huge sweater it didn't matter

oyun parkında dev kazağım ya da devasa kazağım için ne kadar sık ​​dayak yediğim fark etmezdi kazak farketmedi

because my mother made it for me

çünkü annem yaptı bana

hello from turkey hello mavi duress han watching in turkey would you like to see a cute bird

türkiyeden merhaba merhaba mavi zorlama han türkiyede izliyorum sevimli bir kuş görmek istermisin

a little bird i'm going to show you this now i've had an email from saeed hello saeed here

küçük bir kuş sana şimdi bunu göstereceğim bana bir mail geldi saeed merhaba saeed burada

it is the picture of your bird sitting on some eggs and it looks very happy it looks

kuşunuzun yumurtaların üzerinde oturduğu resmi ve çok mutlu görünüyor

very pleased in fact thank you saeed and this particular bird is called a cockatoo it looks

aslında çok memnun görünüyor teşekkürler saeed ve bu özel kuşa kakadu deniyor

a little bit like a parrot in fact cockatoos quite often sing they make strange noises

biraz papağana benziyor aslında kakadular oldukça sık şarkı söylerler bazen garip sesler çıkarırlar

sometimes they they will sometimes imitate certain sounds so thank you saeed for your

bazen belirli sesleri taklit ederler bu yüzden güzel fotoğrafınız için saeed'e teşekkür ederim

lovely photograph and i have to say the young lady looks very pleased to be sitting on her

ve genç hanımın yumurtalarının üzerinde oturmaktan çok memnun olduğunu söylemeliyim kakadudan gelen

eggs i've never seen the chicks that come from a cockatoo so i've never actually seen

civcivleri hiç görmedim bu yüzden aslında hiç

a baby cockatoo ever thank you very much for your photograph that's very nice thank you

yavru kakadu görmedim hiç çok teşekkür ederim fotoğrafınız için çok güzel çok teşekkür ederim

very much and of course you are able to send in photographs or anything i do have an email

ve tabii ki fotoğraf veya herhangi bir şey gönderebilirsiniz bir e-posta

address i will put it on the screen if you want to see my email address now i will put

adresim var ekrana koyacağım e-posta adresimi şimdi görmek isterseniz

it on the screen so you can have a look at it here it comes now

ekrana koyacağım bir göz atabilirsiniz işte şimdi geliyor

you can stay in touch through email and there it is you can see the address now on the screen

e-posta yoluyla iletişimde kalabilirsiniz ve işte adresi şimdi ekranda görebilirsiniz burada kalın

stay in touch you can send your messages if you want to send me a photograph

dokun mesajlarını gönderebilirsin eğer bana pedro belmont gibi bir fotoğraf göndermek istersen

like pedro belmont

did you see pedro's photographs last sunday he was he was stripping off his clothes and

geçen pazar pedro'nun fotoğraflarını gördün mü kıyafetlerini çıkarıyor ve

showing us his big muscles he was thank you intelligent hello lilia oh by the way lilia

bize büyük kaslarını gösteriyordu teşekkür ederim zeki merhaba lilia oh bu arada lilia

can i say thank you for your paypal donation i forgot to say that on sunday i do apologize

paypal bağışınız için teşekkür edebilir miyim pazar günü bunu söylemeyi unuttum özür dilerim

but i was going to mention thank you very much for your donation on paypal yes and you

ama paypal'daki bağışınız için çok teşekkür ederim evet

can send a donation as well if you would like to i will put the address on the screen here

ve isterseniz bağış gönderebilirsiniz adresi ekrana yazın işte

it comes right now if you want to send a donation you are more than welcome to do so everything

hemen geliyor bağış göndermek istiyorsanız seve seve yaparsınız bu yüzden

i do here is done for free it costs nothing and i do everything for free once again do

burada yaptığım her şey ücretsiz yapılıyor hiçbir maliyeti yok ve her şeyi bir kez daha ücretsiz yapıyorum

you have a treasured possession would you like to look at some of my treasured possessions

hazineniz var mı sahiplik değerli eşyalarımdan bazılarına bakmak ister misin

do you want to okay

tamam mı burası

here is one of my most treasured possessions i'm going to show it now it's going to come

benim en değerli eşyalarımdan biri şimdi göstereceğim

up on the screen right now there it is where did it come from though where did it

tam şimdi ekranda görünecek işte orada nerede geldi gerçi nereden

come from

geldi

this little cat was given to me by mr steve many many years ago so this was actually given

bu küçük kedi bana uzun yıllar önce bay steve tarafından verildi yani bu aslında

to me by mr steve it is a little cat a small cat made of porcelain and this is the first

bana bay steve tarafından verildi o küçük bir kedi porselenden yapılmış küçük bir kedi ve bu ilk

present the first gift that mr steve ever gave to me way back in 1989. i know so this

hediye ilk Bay Steve'in bana 1989'da verdiği hediye. Biliyorum, yani bu 30 yılı aşkın süredir en

has been one of my treasured possessions for over 30 years in fact almost 31 years ago

değerli eşyalarımdan biri oldu aslında neredeyse 31 yıl önce

steve gave this to me and it is the first gift that steve ever gave to me way back in

Steve bunu bana verdi ve bu Steve'in bana verdiği ilk hediye. bana

1989 it was given for my birthday so when i was how old was i i would have been 24 24

1989'da doğum günüm için verilmişti, bu yüzden kaç yaşımdayken 24 24

years old and of course as you know i did meet mr steve on my birthday so i actually

yaşında olacaktım ve tabii ki bildiğiniz gibi doğum günümde Bay Steve ile tanıştım, bu yüzden

met steve for the first time on my 24th birthday and then a few days later steve gave this

Steve ile ilk kez tanıştım. 24. yaş günüm ve birkaç gün sonra steve bu

little cat to me as a gift so you might say that it was a late birthday present it was

küçük kediyi bana hediye etti yani geç doğum günü hediyesi diyebilirsiniz

actually a late birthday present if something comes late we can say that it was belated

aslında geç doğum günü hediyesiydi eğer bir şey geç gelirse gecikmiş diyebiliriz

so this was a belated birthday present that mr steve gave to me way back in 1989. oh my

yani bu Bay Steve'in 1989'da bana verdiği gecikmiş bir doğum günü hediyesiydi. Aman

goodness i can't believe it it seems like such a long time ago

Tanrım, buna inanamıyorum, çok uzun zaman önceymiş gibi geliyor,

many many years ago 31 years ago steve gave that to me of course the irony is that i don't

yıllar önce, 31 yıl önce, Steve bunu bana verdi elbette ki ironi

really like cats that's the strange thing and i always make a joke about this whenever

Garip olan şey bu ve ne zaman buna baksak bununla ilgili şaka yapıyorum,

whenever we look at this we always say isn't it strange that you gave me a little porcelain

bana küçük bir porselen kedi vermen garip değil mi diyoruz

cat but actually i don't like cats i'm not a big fan of cats to be honest so it always

ama aslında kedileri sevmiyorum Dürüst olmak gerekirse, kedilerin büyük bir hayranı değilim, bu yüzden bunu düşündüğümde her zaman

makes me smile when i think of that here is another thing then so there is the cat here

beni gülümsetiyor, o zaman burada başka bir kedi var,

is another one of my treasured possessions something once once again something very unusual

benim değerli eşyalarımdan biri, bir kez daha çok sıra dışı bir şey

oh yes i love this this is one of the gifts that mr steve bought once again many years

oh evet buna bayılıyorum bu bay steve'in yıllar önce bir kez daha aldığı hediyelerden biri

ago i think this must have been around 25 years ago so i've had this for quite a long

sanırım bu yaklaşık 25 yıl önce olmalı bu yüzden

time from the mid 1990s and this is one of my little flat eric's so this guy's name is

1990'ların ortalarından beri bunu oldukça uzun bir süredir alıyorum ve bu benim küçük hediyelerimden biri flat eric yani bu adamın adı

flat eric and i have a whole family of these living in the bedroom but this is my favourite

flat eric ve yatak odasında bunlardan oluşan bir ailem var ama bu benim favorim

so this is the one that always goes around the world with us so whenever we travel anywhere

yani bu her zaman bizimle birlikte dünyayı dolaşan o yüzden ne zaman herhangi bir yere seyahat edersek

wherever it is we always take this little guy along with us so this little cute toy

oraya her zaman yanımıza alıyoruz bu küçük adam bizimle birlikte yani bu küçük sevimli oyuncak dünya çapında ziyaret

has been to many of the places that we have visited around the world as well quite a few

ettiğimiz birçok yere gitti ve

places in fact around the world

aslında dünyanın dört bir yanında pek çok yer o kadar

is that strange is that unusual i don't know but it is interesting to think about all of

garip mi o kadar sıra dışı bilmiyorum ama öyle tüm şeyleri düşünmek ilginç,

the things we keep the things we treasure the things that we keep nearby and we often

sakladığımız şeyler değer verdiğimiz şeyler yakınımızda tuttuğumuz şeyler ve biz

refer to them as treasured possessions

bunlara genellikle değerli eşyalar

gia gia roy says it looks like you mr duncan really do you think so

diyoruz gia gia roy size benziyor bay duncan gerçekten düşünüyor musunuz yani

i'm not sure about that i i don't know if it looks like me unless of course you are

emin değilim Bana benzeyip benzemediğini bilmiyorum tabii ki

saying that it is lovely and cute ah you see in which case i will agree with you 100 so

güzel ve sevimli olduğunu söylemedikçe ah görüyorsun ki bu durumda sana katılıyorum 100 o yüzden

isn't it strange some of the things that we keep isn't it strange when we keep things

tuttuğumuz bazı şeyler garip değil mi ?

nearby even things that might seem completely worthless do you have a treasured possession

Tamamen değersiz görünebilecek şeyleri bile yakınımızda tutmamız garip değil, bazen değerli bir eşyanız oluyor

sometimes and this is another thing that i do sometimes if i go somewhere with steve

ve bu bazen Steve'le bir yere gidersem yaptığım başka bir şey,

maybe to the cinema or to a restaurant i always like to keep the receipt because on the receipt

belki sinemaya ya da her zaman yanımda bulundurmayı sevdiğim bir restorana makbuz çünkü makbuzun üzerinde

normally there is a date so that is a very good way of remembering something you did

normalde bir tarih vardır, yani bu, geçmişte yaptığınız bir şeyi hatırlamanın çok iyi bir yoludur,

in the past so quite often if we go to go for a meal or if we travel abroad quite often

eğer bir yemeğe gidersek veya sık sık yurt dışına seyahat edersek,

i will keep things like maybe the plane ticket or maybe the bill from the hotel so these

belki gibi şeyleri saklarım uçak bileti ya da belki otel faturası, yani

things are very good for for reminding you of things that you've done in the past so

bunlar size geçmişte yaptığınız şeyleri hatırlatmak için çok iyidir, bu yüzden

even if your memory fades even if you forget about those things you always have something

hafızanız kaybolsa bile, bunları unutsanız bile, her zaman yakınınızda bakacak bir şeyler vardır.

nearby to look at to remind you of those moments and of course there is nothing better than

Size o anları hatırlatmak için ve elbette fotoğraflardan daha iyi bir şey yoktur

photographs and i have been spending many hours recently looking through all of the

ve son zamanlarda

photographs of my mum and our family and also the house that soon we will be giving up very

annemin ve ailemizin tüm fotoğraflarına ve ayrıca yakında vazgeçeceğimiz evin tüm fotoğraflarına bakarak saatler geçiriyorum çok

sad

üzücü.

do you enjoy being given souvenirs that your friends bring back from their travels sometimes

arkadaşlarına seyahatlerinden getirdikleri hediyelik eşyalar verilmesinden hoşlanırsın bazen

yes sometimes yes and sometimes no quite often people will buy things that you can put on

evet bazen evet bazen hayır oldukça sık insanlar buzdolabının üstüne koyabileceğin şeyler alırlar arkalarında

your refrigerator they have little magnets on the back the only problem is the front

küçük mıknatıslar vardır tek sorun

of our refrigerator is made of wood so sadly we can't stick the magnets on the front of

buzdolabımızın önü tahtadan yapılmış, ne yazık ki mıknatısları buzdolabının önüne yapıştıramıyoruz

the refrigerator but yes that is that is it that is the thing people sometimes will bring

ama evet bu, insanların bazen

souvenirs back from their holidays and they will give it to you so maybe that could also

tatillerinden hediyelik eşyalar getirdikleri ve size verecekleri şey bu, belki bu da olabilir

be a treasured possession something that you have that you keep you keep it safe you keep

değerli bir eşya ol sahip olduğun bir şey onu güvende tut

it in a safe place so it doesn't get damaged

zarar görmemesi için güvenli bir yerde sakla ne

christina says whenever i travel i always like to buy a small souvenir i love that souvenir

zaman seyahat etsem her zaman küçük bir hatıra almayı severim o hatırayı seviyorum

the other word you can use is memento a memento so memento is something you have something

diğer bir deyişle sen memento a memento kullanılabilir yani hatıra, satın aldığınız bir şeye sahip olduğunuz bir şeydir

you buy and it will allow you to remember that particular time and we can also use the

ve o belirli zamanı hatırlamanıza izin verir ve

word souvenir something you keep nearby oh we have louis mendes he's here today hello

hatıra kelimesini yakınınızda tuttuğunuz bir şey olarak da kullanabiliriz oh bizde louis mendes var o bugün burada merhaba

lewis nice to see you here as well mr duncan this is interesting what is the difference

lewis görmek güzel siz de buradasınız bay duncan bu ilginç

between sleaze and corruption interesting question sleaze and corruption when we talk

ahmaklık ve yozlaşma arasındaki fark nedir ilginç soru ahmaklık ve yozlaşma hakkında konuştuğumuzda

about sleaze we that is a general term that relates to anything that is seen as bad quite

biz bu kötü olarak görülen herhangi bir şeyle ilgili genel bir terimdir oldukça

often things that involve maybe a sexual relationship or money maybe something that is happening

sık olarak belki cinsellik içeren şeyler ilişki veya para belki başkaları bilmeden gerçekleşen bir şey

without other people knowing so things that are often hidden from public view things that

yani genellikle kamuoyundan gizlenen şeyler

might be seen as bad that are hidden from view so the word sleaze is a general term

kötü olarak görülebilecek şeyler gözden gizlenmiş bu yüzden sleaze kelimesi

for anything like that then we have the word corruption well corruption is anything where

bunun gibi herhangi bir şey için genel bir terimdir, o zaman bizde kelime var yolsuzluk peki yolsuzluk,

one person is doing something to gain an advantage from another person so maybe especially in

bir kişinin başka bir kişiden avantaj elde etmek için bir şeyler yaptığı herhangi bir şeydir, bu nedenle belki özellikle

politics you may have heard that here at the moment in the uk there are some scandals taking

siyasette duymuş olabilirsiniz ki şu anda burada, İngiltere'de bazı skandallar

place there are people talking about scandals concerning our government and some of those

yaşanıyor, insanlar hükümetimizle ilgili skandallardan bahsediyor. ve bu

scandals concern corruption one person is giving another person some sort of favour

skandallardan bazıları yolsuzlukla ilgili, bir kişi başka bir şey karşılığında başka bir kişiye bir tür iyilik yapıyor,

in return for something else so it is an exchange maybe one person will give you money and maybe

yani bu bir değiş tokuştur, belki bir kişi size para verir ve belki

you will give them some sort of favour in return corruption so corruption happens in

karşılığında onlara bir tür iyilik yaparsınız yolsuzluk böylece yolsuzluk olur

all governments it's true whatever people say all governments are corrupt the only difference

tüm hükümetlerde doğrudur, insanlar ne derse desin tüm hükümetler yozlaşmıştır, tek fark,

is how easy it is to see that corruption a good example is one that i often use when

yolsuzluğun iyi bir örnek olduğunu görmenin ne kadar kolay olduğudur, Çin'de yaşarken sıklıkla kullandığım bir örnektir

i was living in china corruption in china is very open and obvious it isn't hidden at

Çin'de yolsuzluk çok açık ve barizdir '

all i was amazed so china has a lot of corruption here in the uk we also have corruption in

Hiç gizlenmedi şaşırdım, bu yüzden Çin'de burada, İngiltere'de çok fazla yolsuzluk var, hükümette de yolsuzluk var,

government however quite often they are very good at hiding it and covering it up so the

ancak çoğu zaman bunu saklamakta ve örtbas etmekte çok iyiler, bu nedenle

difference between sleaze as a generic word anything that is seen as underhand or maybe

genel bir kelime olarak sleaze arasındaki fark, olan herhangi bir şeydir. el altından veya belki

something that might have a sexual connection or maybe a person who is giving something

cinsel bir bağlantısı olabilecek bir şey veya belki belirli bir iyilik için bir şeyler veren bir kişi

for a certain favour and sometimes those things can be i don't know maybe a business deal

ve bazen bu şeyler bilmiyorum belki bir iş anlaşması

maybe something that is given over as a favour in return for something else quite often money

belki karşılığında bir iyilik olarak verilen bir şey olabilir başka bir şey için oldukça sık para

i hope that has answered your question lewis

umarım bu sorunuzu cevaplamıştır lewis

palmer says oh i like this one plants yes flowers and plants things that you can plant

palmer diyor ki oh bunu beğendim bitkiler evet çiçekler ve bitkiler bahçenize ekebileceğiniz şeyler ve

in your garden and they will grow and you can always see them every day you can see

büyürler ve onları her gün her zaman görebilirsiniz

them in your garden so maybe if you buy some flowers or maybe something that you can grow

onları görebilirsiniz bahçenizde bu yüzden belki biraz çiçek ya da bahçenizde yetiştirebileceğiniz bir şey alırsanız,

in your garden so every year you will see those things again and again and again yes

böylece her yıl bu şeyleri tekrar tekrar göreceksiniz evet

very good one i like that one i like it

çok iyi bir tane bunu beğendim bunu beğendim

hello waffee i only have i can describe you as a treasure for me because you are a brilliant

merhaba waffee bende sadece ben var seni benim için bir hazine olarak tanımlayabilirim çünkü sen bu dünyada harika bir

teacher in the world thank you waffee that's very kind of you to say i know that i am not

öğretmensin teşekkür ederim waffee bunu söylemen çok nazik bir davranış, biliyorum ki

the only person on youtube who is talking about english in fact there are thousands

youtube'da ingilizce konuşan tek kişi ben değilim aslında binlercesi var

and thousands of people now teaching english on youtube but don't forget i was the first

şu anda youtube'da ingilizce öğreten insanların yüzdesi ama unutmayın,

i was there way back in 2006. it was only me

2006'da orada ilk bendim. o sadece bendim

yes if you get caught

carrying out anything that is corrupt in china yes you are right you can be shot you are

evet çin'de yozlaşmış herhangi bir şey yaparken yakalanırsanız evet haklısınız vurulabilirsiniz

right they do treat it very seriously however the big problem is who has my computer just

haklılar bunu çok ciddiye alıyorlar ancak büyük sorun şu ki bilgisayarımı kim bozdu

gone off

well that was strange i don't quite know what just happened though i hope i'm still on

bu garipti az önce ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama umarım hala devam ediyorumdur bu yüzden

so yes in china corruption is treated very seriously however it still goes on and i know

evet Çin'de yolsuzluk çok ciddi bir şekilde ele alınır ancak yine de devam ediyor ve biliyorum

because i was there you see i was living there watching it going on yes you are right christina

çünkü ben oradaydım orada yaşıyordum olanları izliyordum evet haklısın christina

corruption is a big problem going on in the world you are right it happens everywhere

yolsuzluk dünyada devam eden büyük bir sorun haklısın her yerde oluyor

you might even say that in certain situations corruption might go on certainly through the

hatta kesin olarak bunu söyleyebilirsin Yolsuzlukların kesinlikle internet üzerinden de devam edebileceği durumlar olabilir,

internet as well there might be corruption taking place things that might give another

yolsuzluklar meydana gelebilir, başka bir

person some sort of favour or some sort of advantage over other people and i'm not talking

kişiye bir tür iyilik veya diğer insanlara göre avantaj sağlayabilecek şeyler olabilir ve ben

about youtube and i'm not talking about their algorithms no that's not what i'm saying

youtube'dan bahsetmiyorum ve youtube'dan bahsetmiyorum. onların algoritmaları hayır benim söylediğim bu değil

no it isn't definitely i'm pretty sure of that

hayır kesinlikle değil o

zuziker

zuzikerden oldukça eminim bence

in my opinion you are not the best thank you zadzika for your crushing honesty in my opinion

sen en iyisi değilsin ezici dürüstlüğün için teşekkür ederim zadzika bence

you are you are not the best but i like it because it's only rock and roll okay i'm not

sen en iyisi değilsin ama hoşuma gitti çünkü bu sadece rock and roll tamam

sure if that is a comment about my teaching abilities or not connell says oh yes of course

bunun öğretme yeteneklerim hakkında bir yorum olup olmadığından emin değilim connell oh evet tabii ki

hello connell nice to see you here by the way i am a little bit sad because it is my

merhaba connell seni burada görmek güzel bu arada ben biraz üzgünüm çünkü

father's birthday but it is also the first birthday without him yes i think that is the

babamın doğum günü ama aynı zamanda onsuz ilk doğum günü evet bence

problem isn't it those situations where you have a person very close to you maybe a family

sorun bu, size çok yakın birinin olması, belki bir aile

member and they pass away and you normally have maybe some sort of celebration that you

üyenizin olması ve onun vefat etmesi ve normalde sizin de bir tür doğum gününün olması gibi durumlar değil mi?

would normally have such as a birthday or maybe christmas time as well a lot of people

Normalde bir doğum günü veya belki Noel zamanı gibi bir kutlamanın yanı sıra pek çok insan Noel'de de

do have family reunions during christmas as well

aile toplantıları yapar,

yes it is it is a difficult thing i will be honest can i just be honest with you whilst

evet bu zor bir şey, dürüst olacağım, size karşı dürüst olabilir miyim?

we're talking about this i've never really lost anyone close to me but the only memory

Bundan bahsediyorum, gerçekten bana yakın olan birini kaybetmedim ama

i have of losing losing someone close to me is from my childhood when i was about maybe

yakınımdaki birini kaybettiğime dair tek hatırladığım çocukluğum, belki

five or six years old and i had an auntie and my auntie was lovely she was so nice she

beş ya da altı yaşlarımdayken, bir teyzem ve teyzem vardı. çok güzeldi o çok iyiydi o

was my favourite auntie okay well she was one of my favourite aunties but i always remember

benim en sevdiğim teyzemdi tamam peki o benim en sevdiğim teyzelerimden biriydi ama hastalandığını her zaman hatırlıyorum

she became ill but i didn't really understand what was happening and so after she died i

ama gerçekten ne olduğunu anlamadım ve bu yüzden o öldükten sonra

found it very hard to come to terms with the fact that she was no longer there and i was

gelmeyi çok zor buldum onun artık orada olmadığı gerçeğiyle ve ben

only a child around six years old so it is a very difficult thing to to understand even

sadece altı yaşlarında bir çocuktum, bu yüzden çocukken bile anlamak çok zor bir şey

as a child but do you ever get used to it do we ever get used to losing someone i don't

ama buna hiç alıştın mı, birini kaybetmeye hiç alıştık mı?

think so but certainly in my adult life i've never really lost anyone close i've lost friends

Sanmıyorum ama kesinlikle yetişkin hayatımda hiç yakınımı gerçekten kaybetmedim arkadaşlarımı

and family members distant family members but my mother and father are still alive so

ve aile üyelerimi kaybettim uzak aile üyelerim ama annem ve babam hala hayatta bu yüzden

at the moment i haven't really lost anyone close to me is that a good thing or a bad

şu anda gerçekten kimseyi kaybetmedim bana yakın bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir

thing i'm not sure i don't know it's not an easy thing to answer to be honest

şey mi emin değilim bilmiyorum cevaplaması kolay bir şey değil dürüst olmak gerekirse

hello to oh uruguay nice to see you here today uruguay hello can you explain the meaning

oh uruguay'a merhaba bugün seni burada görmek güzel uruguay merhaba anlamını açıklar mısın canı cehenneme, istemek kelimesinin

of wanna well wanna is just an abbreviation of want to i want to see you tonight i want

kısaltmasıdır, bu gece seni görmek istiyorum, senin

to come to your house so instead of saying want to i want to you say i wanna i wanna

evine gelmek istiyorum, bu yüzden seni istiyorum demek yerine, istiyorum, istiyorum demek,

we can also say can't i can't do it i canna i canna do it i wanna see you. so yes you

aynı zamanda yapamaz mıyım, yapamam da diyebiliriz yapamam yapamam seni görmek istiyorum yani evet

can use these in english although some people might say that they are not correct

bunları ingilizce kullanabilirsiniz ama bazı insanlar doğru olmadığını söylese de ye

eat it hello eat it good galley i have some i have a nice old shoe i got it from my daughter

onu ye merhaba ye aferin kadırga bende biraz var eski güzel bir ayakkabım var onu kızımdan aldım

and she bought it for me in camden oh i see do you mean london camden town yes a small

ve o benim için camden'den aldı oh ben bakın londra camden kasabasını mı kastediyorsunuz evet londra'nın küçük bir

district of london and i do believe that they have lots of small shops gift shops souvenir

bölgesi ve inanıyorum ki çok sayıda küçük dükkanları var. hediyelik eşya dükkanları

shops where you can buy these things

bu şeyleri satın alabileceğiniz hediyelik eşya dükkanları

ricardo says the only way to fight against corruption is to learn ethical behaviour yes

it's easy to say but but i don't think it's easy to do especially when you are in a position

söylemesi kolay ama özellikle güçlü bir konumdayken bunu yapmanın kolay olduğunu düşünmüyorum bu

of power so i think the two things that people often have that cause them to become corrupt

yüzden insanların sıklıkla sahip olduğu iki şeyin onları yozlaştırmasına neden olduğunu düşünüyorum

money and power so those two things when you combine them together i think quite often

para ve güç yani bu ikisini birleştirdiğinizde bu iki şey birlikte bence çoğu zaman

it is very hard not to become corrupt or to become corrupted by those things money and

yozlaşmamak ya da para ve güç gibi şeylerle yozlaşmamak çok zor bence

power i think so hello to wijjan hello oguzan i hope i pronounce

wijjan'a merhaba merhaba oguzan umarım

your name right i apologize if i don't hello from turkey hello to turkey how are things

adını doğru telaffuz edebilirim türkiye'den merhaba merhaba'ya türkiye oralarda işler nasıl

going there today i haven't seen i haven't seen belarusia is belarusia there i haven't

gidiyor bugün görmedim belarusya'yı görmedim belarusya orayı

seen you today thank you belarusia for your lovely videos i've received them although

bugün görmedim sizi güzel videolarınız için teşekkürler belarusya aldım ama

i haven't watched them yet because i need you to authorize

henüz izlemedim çünkü onları görmeme izin vermene ihtiyacım var

me viewing them

today is my day off and i am watching you and it is the best thing that i can do today

bugün benim izin günüm ve seni izliyorum ve bugün yapabileceğim en iyi şey

abrea alberto alberto marciel thank you very much that's very kind of you to say thank

abrea alberto alberto marciel çok teşekkür ederim teşekkür etmen çok büyük incelik teşekkür

you the garden is looking lovely at the moment would you like to see some of the beautiful

ederim bahçe güzel görünüyor şu anda lavanta ağacımdaki güzel lavantaların bir kısmını görmek ister misiniz,

lavender on my lavender tree it is absolutely gorgeous right now there it is one of my favourite

kesinlikle muhteşem, şu anda orada en sevdiğim

plants well in fact this particular thing is a tree it's a large tree in the garden

bitkilerden biri, aslında bu özel şey bir ağaç, bahçede büyük bir ağaç

but look at that isn't it beautiful one of my favourite colours of course is purple

ama bakın ne güzel değil mi en sevdiğim renklerden biri tabi ki mor

so that is one of the reasons why i love this tree so much lavender so this is a lavender

yani bu ağacı bu kadar lavanta sevmemin nedenlerinden biri de bu lavanta yani

i suppose you might also call it a lilac a lilac tree

leylak leylak ağacı da diyebilirsiniz hem

both mr steve and myself always get confused by the name of this tree sometimes we call

bay steve ve ben hep bu ağacın ismiyle kafamı karıştırıyorum bazen biz

it lavender and sometimes we call it lilac i think it's actually a lilac tree but there

ona lavanta diyoruz bazen leylak diyoruz aslında leylak ağacı ama işte

you go and during the summer months it will produce a beautiful aroma as well very very

yaz aylarında güzel bir aroma üretecek hem de çok çok

nice in fact i think i can smell it now

güzel aslında sanırım şimdi kokusunu alabiliyorum

welcome to english addict yes it is wednesday afternoon and we are here live i hope you

ingilizce bağımlısına hoşgeldiniz evet bugün çarşamba öğleden sonra ve canlı yayındayız umarım

are having a good day hello adil hello adil watching in indonesia nice to see you here

iyi bir gün geçiriyorsunuzdur merhaba adil adil merhaba endonezya'da izliyorum sizi bugün burada görmek güzel mohsen'e

today hello also to mohsen hello mohsen i haven't seen you for a long time

de merhaba merhaba mohsen ben seni uzun zamandır görmüyorum

mika is here as well we are talking about treasured possessions maybe things that you

mika da burada değerli şeylerden bahsediyoruz belki

keep things that have some special meaning to you would you like to see all of the things

sakladığın şeyler senin için özel anlamı olan şeyler benim için özel olan her şeyi görmek ister misin tamam mı

that are special to me okay here is another thing and you're not going to believe it

başka bir şey ve buna inanmayacaksın,

i'm just looking at this on the screen now and i can't quite believe what i'm looking

şu anda ekranda buna bakıyorum ve baktığıma tam olarak inanamıyorum, bu yüzden

at so here is another one of my treasured possessions

işte değerli eşyalarımdan biri daha,

you are really going to think that i'm crazy you really are i think so here it is can you

gerçekten düşüneceksin ben deliyim sen gerçekten öylesin bence işte burada

see that on the screen a pair of socks but these are no ordinary socks these are a very

ekranda bir çift çorap görebiliyorsunuz ama bunlar sıradan çoraplar değil bunlar çok

special pair of socks one night about four years ago i was not feeling very well and

özel bir çift çorap yaklaşık dört yıl önce bir gece kendimi pek iyi hissetmiyordum Peki ve

it was during the winter months and i was freezing cold and my feet were very cold because

kış aylarındaydı ve donuyordum ve ayaklarım çok üşüyordu çünkü

normally i don't wear socks when i'm in bed and i was complaining about the fact that

normalde yataktayken çorap giymem ve

my feet were cold and mr steve took a pair of socks in fact it was this pair of socks

ayaklarımın üşüdüğünden şikayet ediyordum ve Bay Steve bir bir çift çorap aslında bu bir çift çoraptı

and he put them on my feet and i always remember it with such fondness so i the next day when

ve onları ayağıma giydirdi ve bunu her zaman büyük bir sevgiyle hatırlıyorum, bu yüzden ertesi gün

i took the socks off i actually hung them up very close to the bed so where i sleep

çorapları çıkardığımda aslında onları yatağın çok yakınına astım, bu yüzden

right next to me these socks are always hanging right next to me and every day i can i can

hemen yanımda uyu bu çoraplar her zaman yanımda asılı duruyor ve her gün

look at them and it always reminds me of mr steve's moment of kindness when he put these

onlara bakabiliyorum ve bu bana her zaman Bay Steve'in bu

socks on my cold feet so i like that it's strange how we become connected or attached

çorapları üşümüş ayaklarıma giydirdiği nezaket anını hatırlatıyor, bu yüzden hoşuma gidiyor bu garip bazı şeylere nasıl bağlanıyoruz veya bağlanıyoruz

to certain things some people might say it's very weird indeed maybe perhaps

bazı insanlar bunun çok garip olduğunu söyleyebilir gerçekten belki de belki bay

mr duncan you are wrong mohsin is always with us in the live stream okay alessandra hello

duncan yanılıyorsunuz mohsin canlı yayında her zaman bizimle tamam alessandra merhaba

mohsen i didn't see you earlier but i will say hello to you now your multi-coloured socks

mohsen sizi daha önce görmedim ama merhaba diyeceğim şimdi senin çok renkli çorapların

they are lovely thank you very much that's very kind of you to say would you like a mystery

çok güzeller çok teşekkür ederim söylemen çok nazik bir gizemli deyim ister misin

idiom okay then shall we have one yes good idea here is today's mystery idiom as we approach

tamam o zaman bir evet iyi fikrimiz var mı işte bugünün gizemli deyimi

four minutes away from three o'clock in the afternoon on a wednesday there it is today's

üçe dört dakika kala yaklaşırken 'çarşamba günü öğleden sonra saat işte bugünün

mystery idiom

gizemli deyimi

but what is it what is today's mystery idiom if you think you know what it is please let

ama nedir bu bugünün gizemli deyimi nedir bildiğinizi düşünüyorsanız lütfen

me know on the live chat it is a well-known expression that we use in english some of

canlı sohbette bana bildirin bu kullandığımız iyi bilinen bir ifadedir ingilizce

you might think that's very easy however some of you might think that's very hard and there

bazılarınız bunun çok kolay olduğunu düşünebilir ancak bazılarınız bunun çok zor olduğunu düşünebilir ve işte

it is i will give you the answer a little bit later on

size cevabı biraz sonra vereceğim

hello mika oh yes i saw your message i lost my mother many years ago and even though it

merhaba mika oh evet mesajınızı gördüm annemi yıllar önce kaybettim ve hatta

was a very sad time it has changed

çok üzücü bir zaman olmasına rağmen değişti

yes it was a very sad time then but it has been changed to all of the good memories for

evet o zamanlar çok üzücü bir zamandı ama benim için tüm güzel anılara dönüştü

me i think so this is it as i mentioned a few moments ago i've never actually lost anyone

sanırım yani birkaç dakika önce bahsettiğim gibi aslında hiç kaybetmedim

close i suppose i've lost pets i'm not sure if that's the same thing as losing a human

yakınım olan biri sanırım evcil hayvanımı kaybettim bunun hayatında bir insanı kaybetmekle aynı şey olup olmadığından emin değilim bence

being in your life i think there is a slight difference even though i know if you lose

küçük bir fark var bilmeme rağmen evcil

your pet if your pet dies it can be very devastating as well i think so but i've never lost anyone

hayvanını kaybedersen evcil hayvanın ölürse bu olabilir ben de çok yıkıcı bence ama hiç yakınımı kaybetmedim bu yüzden

close so i'm not sure how i will actually react because my mother at the moment is not

nasıl tepki vereceğimden emin değilim çünkü annem şu anda

well she's still okay and i will be chatting to my mother tomorrow because it's her birthday

iyi değil ve yarın annemle sohbet edeceğim çünkü o doğum günü

happy birthday to my mother for tomorrow

annemin doğum günü yarın için mutlu yıllar

can i say hello to racer also zoe oh zoe thank you very much for your guess on the mystery

yarışçıya da merhaba diyebilir miyim oh zoe gizemli deyimle ilgili tahminin için çok teşekkür ederim

idiom very nice

çok güzel

nessar says india is facing a very tough time nowadays because of the pandemic yes we have

nessar hindistan'ın bugünlerde pandemi nedeniyle çok zor bir dönemden geçtiğini söylüyor evet

been watching very closely here the situation taking place at the moment in india and also

izliyoruz burada çok yakından şu anda Hindistan'da ve ayrıca

in brazil and one or two other places especially around europe so some european countries are

Brezilya'da ve özellikle Avrupa'da bir veya iki başka yerde meydana gelen durum, bu nedenle bazı Avrupa ülkeleri

also suffering and struggling because of the coronavirus which seems to be still very present

de aslında burada İngiltere'de hala çok var gibi görünen koronavirüs nedeniyle acı çekiyor ve mücadele ediyor.

in fact here in england we seem to think that everything will be back to normal

june the 21st apparently everyone here in this country are getting very excited because

21 Haziran'da her şeyin normale döneceğini düşünüyoruz görünüşe göre bu ülkedeki herkes çok heyecanlanıyor çünkü

they think that after june the 21st everything will be back to normal i'm not sure if that

21 Haziran'dan sonra her şeyin normale döneceğini düşünüyorlar bunun

is actually true i think they might be slightly deluded if they think that to be honest we

gerçekten doğru olup olmadığından emin değilim bence Dürüst olmak gerekirse

are coming up to three o'clock i am going to have a short break to clear my throat and

saat üçe geldiğimizi düşünürlerse biraz aldanabilirler, boğazımı temizlemek için kısa bir mola vereceğim ve ağrımı dindirmek için

i'm going to have a drink of water as well to soothe my aching vocal cords so as we come

bir bardak su da içeceğim. ses telleri yani

up towards three o'clock we're going to take a look at those flags of the world

saat üçe doğru gelirken şu dünya bayraklarına bir bakacağız

oh hello tomic i didn't see you here i know what you're doing you are just hiding aren't

oh merhaba tomic seni burada görmedim ne yaptığını biliyorum sadece saklanıyorsun değil mi sen

you you are waiting for your chance

şansını bekliyorsun bence

i think so hello to alessandra yes we are still struggling because of covid19 i think

alessandra'ya çok merhaba evet covid19 yüzünden hala mücadele ediyoruz bence işte

so here we go then it's those flags of the world we'll have the flags and then i will

başlıyoruz o zaman dünyanın o bayrakları bayraklara sahip olacağız ve sonra

be back we will be looking at some idioms connected to the tongue and your mouth

geri döneceğim bakıyor olacağız dil ve ağzınızla bağlantılı bazı deyimlerde

i hope you enjoyed those flags of the world

umarım dünya bayraklarından hoşlanmışsınızdır,

if your flag was missing please let me

eğer bayrağınız eksikse lütfen bana dünyanın

know

so many lovely flags of the world i might actually because of course besides nationalities

pek çok güzel bayrağını bildirin, aslında olabilirim çünkü tabii ki milliyetlerin yanı sıra milletler

countries nations there are many other different types of flag as well so you might have the

ülkeler milletler daha birçok farklı bayrak türleri de olabilir, yani

peace flag or maybe the pirate flag or maybe the pride flag or maybe the european union

barış bayrağına veya belki korsan bayrağına veya belki gurur bayrağına veya belki de

flag which actually is on my flags of the world it is in there somewhere

aslında dünya bayraklarımda olan avrupa birliği bayrağına sahip olabilirsiniz, oralarda bir yerlerde

hello to zuziker oh thank you very much for your guess on the mystery idiom thank you

zuziker'e merhaba oh çok teşekkür ederim gizemli deyim hakkındaki tahminin için

also to alessandra hello to alessandra hello also to hakan hello to hakan who says the

alessandra'ya da teşekkür ederim alessandra'ya merhaba alessandra'ya merhaba ayrıca hakan'a merhaba

kurdistan flag is missing is it really i will have to go into my basement and i have to

kürdistan bayrağı kayıp mı diyen hakan'a merhaba gerçekten bodrumuma gitmem gerekecek ve

sort out my flags because i have lots and lots of flags lying around so i will see what

bayraklarımı halletmem gerekiyor çünkü ben etrafta bir sürü bayrak var bu yüzden

i can do there hello vitas i think i think vitas is talking about something from the

orada ne yapabileceğime bakacağım merhaba vitas bence vitas İncil'den bir şeyden bahsediyor

bible peter the first said if you stole so much that you can't buy rope for it then you

will be hanged on it that's interesting yes does that come from is that biblical

asılacaksın bu ilginç evet bu nereden geliyor İncil'den mi

or is it just historical i have a feeling it might be historical hello also to nassar

yoksa sadece tarihsel mi hissediyorum bunun tarihsel olabileceğine dair bir his var nassar'a da merhaba

says i like the australian flag very much yes well of course the australian flag has

diyor avustralya bayrağını çok seviyorum evet pekala tabii ki avustralya bayrağı var

a little bit of the british flag as well you might notice so certain countries do still

biraz İngiliz bayrağı da fark edebilirsiniz, bu nedenle bazı ülkelerin

have the the union flag on their flag especially if they are still connected through the commonwealth

bayraklarında hala birlik bayrağı var, özellikle de hala İngiliz Milletler Topluluğu aracılığıyla bağlılarsa,

the countries that are connected to the uk

İngiltere'ye bağlı ülkeler

hello to everyone on the live chat we are going to have a look at something a little

canlı sohbetteki herkese merhaba biz şimdi biraz farklı bir şeye bakacağım

different now now this is something i was supposed to do on sunday but because mr steve

şimdi bu pazar günü yapmam gereken bir şeydi ama bay steve o

was talking so much he was i i could not get a word in edgeways sometimes when steve is

kadar çok konuştuğu için ben de öyleydim ki bazen steve

talking he gets so excited he can't stop it's like his mouth has gone crazy on sunday we

konuşurken o kadar heyecanlanır ki duramıyorum pazar günü ağzı çıldırmış gibi

were going to look at mouth and tongue idioms however we didn't have any time because steve

ağız ve dil deyimlerine bakacaktık ama steve çok fazla konuştuğu için hiç vaktimiz olmadı bay

was talking too much

mr duncan you've already said hello to me well i'm saying hello to you again hello but

duncan bana merhaba dediniz zaten ben' sana tekrar merhaba diyorum ama

this time i'm doing it like this hello i might also do it like this hello

bu sefer merhaba gibi yapıyorum bu merhaba gibi de yapabilirim işte

here we go then mouth and tongue idioms and there are quite a few of them in fact our

başlıyoruz o zaman ağız ve dil deyimleri ve onlardan epeyce var aslında bizim

first one oh i like this one so this one is connected to your mouth mouth idioms first

ilkimiz oh hoşuma gitti bu yüzden bu ağzına bağlı ağız deyimleri her

of all put your money where your mouth is this is an expression that is often used when

şeyden önce paranı ağzının olduğu yere koy bu, bir kişinin bir şey yapabileceğini kanıtlamasını istediğimizde sıklıkla kullanılan bir ifadedir, bu

we want a person to prove that they can do something so perhaps they are talking about

yüzden belki

doing something or maybe they are saying that they are able to do something but you want

bir şey yapmaktan bahsediyorlardır. ya da belki bir şeyi yapabileceklerini söylüyorlar ama sen

proof you want that person to show that they can do it so you might ask that person to

kanıt istiyorsun o kişinin bunu yapabileceğini göstermesini istiyorsun böylece o kişiden

put their money where their mouth is so you think you can run two miles without getting

parasını ağzının olduğu yere koymasını isteyebilirsin böylece onsuz iki mil koşabileceğini düşünürsün

out of breath do you really think you are so healthy okay i think you should put your

nefesin kesiliyor gerçekten bu kadar sağlıklı olduğunu mu düşünüyorsun tamam bence

money where your mouth is you must prove it so you are asking a person to prove the thing

paranı ağzının olduğu yere koymalısın bunu kanıtlamalısın yani bir insandan

that they are stating especially if it is something they are saying that they can do

özellikle söylediği bir şeyse bir şeyi kanıtlamasını istiyorsun

very well i'm very good at this really well i think you should put your money where your

çok iyi yapabildiklerini ben bu işte çok iyiyim gerçekten iyi bence paranı ağzının olduğu yere koymalısın

mouth is you have to prove it you have to put

bunu kanıtlamak zorundasın

your money where your mouth is

paranı ağzının

partridge hello partridge i haven't seen you for a long time hello mr duncan have you seen

keklik olduğu yere koymalısın merhaba keklik seni görmedim uzun zamandır merhaba bay duncan

my comment on the squirrel video finally i am back please can you tell me the schedule

sincap videosuna yaptığım yorumu gördünüz mü sonunda geri döndüm lütfen bana

of english addict okay partridge i will tell you now wednesday i'm here 2pm uk time and

ingilizce bağımlısı programını söylermisiniz

also every sunday 2 p.m uk time that's it sunday wednesday and the time is always the

p.m uk saati bu, pazar çarşamba ve saat hep

same 2 p.m uk time

aynı 2 p.m uk saati

i am back on wednesdays thank you sandra for your lovely comment it is a pleasure listening

çarşamba günleri geri dönüyorum teşekkürler sandra güzel yorumun için seni tekrar dinlemek bir zevk

to you again thank you very much i'm glad you think so so there is our first mouth idiom

çok teşekkür ederim böyle düşündüğüne sevindim ilk ağız deyimimiz var,

we are asking someone to put their money where their mouth is we want them to prove that

birinden parasını ağzının olduğu yere koymasını istiyoruz,

they can do something that they say they can do or maybe something they will do here's

yapabileceğini söylediği bir şeyi yapabileceklerini veya belki yapacaklarını kanıtlamalarını istiyoruz, işte bir

another one this is sort of connected to the previous one to be all mouth and trousers

başkası bu, bu bir nevi şuna bağlı: Bir önceki tamamen çene ve pantolon olmak

a person who always boasts and maybe they are always talking about their achievements

sürekli övünen ve belki de hep başarılarından bahsediyorlar, hep

they are always talking about themselves maybe they are always boasting or maybe they are

kendilerinden bahsediyorlar, belki hep böbürleniyorlar ya da belki

exaggerating their abilities and the things they can do you might describe that person

yeteneklerini ve yapabileceklerini abartıyorlar. kişi

as being all mouth and trousers all mouth and trousers i think i'm going to sneeze am

tamamen ağız ve pantolon tüm ağız ve pantolon olarak sanırım hapşıracağım

i going to sneeze just a moment

that's better i wasn't sure if i was going to sneeze then and the thing i don't want

to do is i i don't want you to listen to my sneezing to be honest i don't to be all mouth

Dürüst olmak gerekirse hapşırıklarımı dinlemeni istemiyorum, sadece ağız

and trousers is to overstate or maybe boast about your abilities the things you are able

ve pantolon olmak abartmak ya da belki de yeteneklerinle övünmek, yapabileceğin şeyler,

to do i'm sure we all know someone who is like that they are always talking about their

eminim hepimiz birini tanıyoruz kim böyle her zaman

abilities and the things they do they are all mouth and trousers maybe a person who

yeteneklerinden ve yaptıklarından bahsediyorlar hepsi

is all mouth and trousers might say things but perhaps they can't do it so maybe a guy

ağız ve pantolon belki bir şeyler söyleyebilir ama belki yapamazlar bu yüzden belki

who might say hey yeah last night i was i was i was ready i was going to have a fight

hey diyebilecek bir adam evet dün gece hazırdım kavga edecektim barın dışındaki

i was going to have a fight with these men outside the pub i was going to do it but then

bu adamlarla kavga edecektim yapacaktım ama o zaman

maybe he is all mouth and trousers perhaps he wouldn't actually do anything at all

belki o boşboğaz belki yapmazdı aslında bir şey yap

here's another one ah sometimes when you are talking sometimes when you are saying things

işte bir tane daha ah bazen konuşurken bazen bir şeyler söylerken

it is possible to make a mistake maybe you say the wrong thing maybe you say something

hata yapman mümkün belki yanlış bir şey söylüyorsun belki de yapmaman gereken bir şey söylüyorsun

that you should not you put your foot in your mouth so if you put your foot in your mouth

ayağını ağzına sok o zaman ayağını ağzına soktun

it means you say something that you shouldn't you make a mistake maybe you say a thing that

demek yanlış yapmaman gereken bir şey söylüyorsun belki

you should not be saying to someone else maybe a secret perhaps you reveal a secret that

başkasına söylememen gereken bir şey söylüyorsun belki bir sır belki

someone else has asked you to keep to yourself you put your foot in your mouth you make a

başka birinin senden söylemeni istediği bir sırrı ifşa ediyorsun kendine sakla ayağını ağzına sokuyorsun

mistake whilst talking hello to oh can i say hello to oh i see yes the squirrel video that

merhaba derken hata yapıyorsun oh merhaba diyebilir miyim oh evet görüyorum bahsettiğim sincap videosu az önce

i'm talking about just i just mentioned it to partridge the squirrel video is now actually

keklik için bahsettim sincap videosu şimdi aslında

available on my youtube channel it is we are talking about mouth and tongue idioms here's

youtube kanalımda mevcut ağız ve dil deyimlerinden bahsediyoruz işte bir

another one if you hear something from another person maybe another person tells you something

tane daha eğer başka birinden bir şey duyarsan belki başka biri sana bir şey söyler

maybe they say something to you that they've heard from another person we might describe

belki o sana bir şey söyler başka birinden duyduk

this as word of mouth so quite often you might find out about something from other people

bunu şöyle tarif edebiliriz ağızdan ağza o kadar sıklıkla bir şey hakkında diğer insanların

talking about it so when lots of people are discussing a certain thing quite often they

onun hakkında konuşmasını öğrenebilirsiniz, bu nedenle birçok insan belirli bir şeyi tartışırken onlar da

will tell other people about it we we call this word of mouth there is a type of advertising

bunu diğer insanlara oldukça sık anlatırlar biz buna ağızdan ağza iletişim diyoruz, bir tür reklamcılık var

that quite often happens when a person recommends maybe someone who owns a business and they

Bu genellikle bir kişi, belki bir işi olan birini tavsiye ettiğinde olur ve

are very good at what they do if you recommend someone you can describe that as word of mouth

yaptıkları işte çok iyidirler, eğer birini tavsiye ederseniz, bunu ağızdan ağza olarak tanımlayabilirsiniz,

so one person is telling another person about something and that is how it spreads that

yani bir kişi başka bir kişiye bir şey anlatıyor ve bu şekilde yayılıyor.

is how the thing spreads around that is how people find out about that thing we call it

olay bu şekilde etrafa yayılıyor işte insanlar bu şeyi bizim ağızdan ağza dediğimiz şeyi böyle öğreniyor

word of mouth

here's another one

işte birine ağızdan ağıza söylenecek bir şey daha bir

to mouth off at someone if you mouth off at someone it means you are being aggressive

towards another person vocally or verbally so you are saying things in a harsh or rude

şeyleri sert, kaba

or aggressive way

veya saldırgan bir şekilde söylüyorsunuz

you mouth off you are being maybe insulative so maybe you are insulting another person

ağzınızı bozuyorsunuz belki aşağılayıcı oluyorsunuz bu yüzden belki size bir şeyler söyleyerek başka birine hakaret ediyorsunuz

by saying things to you you mouth off at someone maybe you show disrespect towards another

birine ağzınızı bozuyorsunuz belki de söylediğiniz şeylerle başka birine saygısızlık gösteriyorsunuz

person through the things that you say you mouth off so if you mouth off at someone it

ağzını açık bırak, yani birine ağzını şapırdatırsan, bu,

means you are being abusive you are saying things that are rude or disrespectful and

tacizde bulunduğun anlamına gelir, kaba veya saygısız şeyler söylüyorsun ve çoğu zaman aynı zamanda başını

quite often you will get into a lot of trouble at the same time you mouth off ed edit is

çok fazla belaya sokarsın, ağzını açarsın ed düzenleme ağızdan

word of mouth the same as gossip i like that yeah that's a very good question actually

ağza aynıdır dedikodu olarak bunu beğendim evet bu çok iyi bir soru aslında

it is very similar so word of mouth can also be gossip although to be honest gossip normally

çok benzer bu yüzden ağızdan ağza sözler de dedikodu olabilir ama dürüst olmak gerekirse dedikodunun normalde

has a very negative side to it whereas word of mouth quite often is seen as positive word

çok olumsuz bir yanı vardır, oysa ağızdan ağza sözler genellikle olumlu ağızdan ağza söz olarak görülür

of mouth is a way of getting maybe your business talked about by lots of people so quite often

belki de işiniz hakkında birçok insan tarafından konuşulmasını sağlamanın bir yoludur, bu nedenle sıklıkla

word of mouth is more positive gossip quite often is a negative thing i hope that helps

ağızdan ağza sözler daha olumludur dedikodu genellikle olumsuz bir şeydir umarım bu

you i really do another one we will be looking at some tongue idioms in a few moments

size yardımcı olur gerçekten bir tane daha yapacağım bir yazıda bazı dil deyimlerine bakacağız. Birkaç saniye

leave someone open mouthed

birinin ağzı açık bırakılırsa,

if you leave someone open mouthed it means you leave them shocked surprised speechless

birini ağzı açık bırakırsanız, bu onu şok içinde, şaşkın, suskun bırakırsınız demektir,

a person has been left open-mouthed so quite often if you are surprised by something if

bir kişinin ağzı açık bırakılmıştır, çok sık bir şeye şaşırırsanız, bir şeye

you are shocked or amazed by something quite often your mouth will open and maybe you will

şaşırırsanız veya bir şeye şaşırırsanız, çok sık ağzınız aç ve belki

you will be unable to say anything you won't be able to respond to the thing that you're

söyleyeceksin hiçbir şey söyleyemeyeceksin baktığın şeye cevap veremeyeceksin

looking at you are open-mouthed i can't believe it wow that's incredible so to be left open-mouthed

ağzın açık buna inanamıyorum vay canına bu inanılmaz bu yüzden ağzı açık bırakılmak

is to be left speechless or maybe shocked amazed by something you have been left open-mouthed

suskun bırakılmak veya belki şoka uğramak, bir şey karşısında hayrete düşmek, ağzınız açık bırakıldınız,

now we have some words and phrases idioms connected to a part of the body that sometimes

şimdi bazı kelimelerimiz ve deyimlerimiz var, vücudun bazen çok yaralanabilecek bir bölümüyle bağlantılı deyimler,

can get very injured like last week this time last week my poor tongue was in a lot of pain

geçen hafta bu zamanlar, geçen hafta zavallı dilim

i managed to damage my tongue last week so i was unable to speak can i say hello to siju

geçen hafta çok ağrıdan dilime zarar vermeyi başardım bu yüzden konuşamadım siju

kalada hello siju kalada this is the first time that i am watching your video it is really

kalada merhaba diyebilir miyim merhaba siju kalada videonuzu ilk kez izliyorum gerçekten

interesting thank you very much well this is not a video this is actually live and it's

ilginç çok teşekkür ederim bu bir video değil bu aslında canlı ve

nice to see you here where are you where are you watching right now please tell me partridge

seni burada görmek güzel şu an neredesin nereyi izliyorsun lütfen söyle bana keklik sorar

asks mr duncan i have seen your full english series on your channel have you made a playlist

mr duncan ingilizce dizinizin tamamını kanalınızda gördüm bunun için bir oynatma listesi hazırladınız mı

for that yes there is there is a playlist on my youtube channel for all of my full english

evet orada youtube kanalımda tüm ingilizce

lessons so yes the answer to that is yes i do there is a playlist for all of my full

derslerim için bir oynatma listesi var mı yani evet bunun cevabı evet, yapıyorum tüm tam ingilizce derslerim için bir oynatma listesi var

english lessons siju is watching in india nice to see you here as well today something

siju hindistan'da izliyor bugün sizi de burada görmek güzel

that is being said tongue in cheek something that you say that is tongue in cheek is something

dil sürçerek söylenen bir şey söylediğin bir şey dil sürçerek gerçekten

that you don't really mean maybe you are joking maybe you are being sarcastic or maybe ironic

demek istemediğin bir şey belki şaka yapıyorsun belki alaycı ya da belki ironiksin

so you don't really mean the thing that you are saying you are saying it tongue in cheek

yani gerçekten demek istediğin şeyi kastetmiyorsun Bunu dil sürçmesiyle söylediğini söylerken aslında

you don't really mean the thing that you are saying so maybe you say something that might

söylediğin şeyi kastetmiyorsun bu yüzden belki incitici olabilecek bir şey söylüyorsun

be hurtful or something that a person might take seriously but really you are not meaning

ya da bir insanın ciddiye alabileceği bir şey söylüyorsun ama gerçekten bunu kastetmiyorsun,

it it is just tongue in cheek it is not to be taken seriously so i hope i hope that helps

bu sadece dil sürçmesi ciddiye alınmamalı bu yüzden umarım bu konuda

you there with that one something that is tongue-in-cheek is something that is said

sana yardımcı olur alaycı bir şey

quite often as a joke

şaka olarak oldukça sık söylenen bir şeydir

ah now this is a good one

ah şimdi bu iyi bir şey

because this is what happened last week last week i was eating my food and unfortunately

çünkü son olan buydu geçen hafta yemeğimi yiyordum ve maalesef

i don't know how i did it please don't ask i don't know how it happened but i managed

nasıl yaptığımı bilmiyorum lütfen sormayın nasıl oldu bilmiyorum ama

to bite into the tip of my tongue and i injured it so badly

dilimin ucunu ısırmayı başardım ve çok fena yaraladım

a large ulcer started to grow on the end and it became very painful to eat and also talk

büyük ülser sonunda büyümeye başladı ve yemek yemek ve konuşmak çok acı verici hale geldi

and that's the reason why i wasn't here last week i wasn't here last wednesday because

ve bu yüzden geçen hafta burada değildim geçen çarşamba burada değildim çünkü

i was in so much pain i couldn't even speak can you imagine that if you bite your tongue

çok ağrım vardı konuşamıyordum bile Dilinizi ısırırsanız

or to bite one's tongue it means you are stopping yourself you are preventing yourself from

veya birinin dilini ısırırsanız, bunun kendinizi durdurduğunuz anlamına geldiğini, o kişiye

saying what you really think you want to tell that person you want to tell them what you

gerçekten söylemek istediğinizi söylemekten kendinizi alıkoyduğunuzu, ona

really think i want to tell him i want to tell him what i really think about him

gerçekten söylemek istediğinizi düşündüğünüzü onlara söylemek istediğinizi hayal edebiliyor musunuz? Bir gün onun hakkında gerçekten ne düşündüğümü ona söylemek istiyorum

one day one day i'm going to tell him exactly how i feel but today i'm going to bite my

bir gün ona tam olarak ne hissettiğimi söyleyeceğim ama bugün dilimi ısıracağım

tongue so if you bite your tongue it means you are preventing yourself you are stopping

bu yüzden dilini ısırırsan bu kendini engellediğin anlamına gelir. bir

you are holding back from saying what you think or how you feel about something so yes

şey hakkında ne düşündüğünü veya ne hissettiğini söylemekten kendini alıkoyuyorsun yani evet

it's a good one it's a good one

bu iyi bir

poompa i love your name by the way ulam or olom pampa this is my first time on this channel

poompa bu arada adını seviyorum ulam veya olom pampa bu kanala ilk kez geliyorum

live congratulations welcome to this i am the best kept secret on youtube

canlı tebrikler hoşgeldin bu youtube'da en iyi saklanan sır benim, dürüst olmak gerekirse

i'm not sure if that's a good thing or a bad thing to be honest we are looking at idioms

bunun iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi olduğundan emin değilim, dili

connected to your mouth and also your tongue as well to become tongue-tied a person who

bağlı bir kişi olmak için ağzınıza ve ayrıca dilinize bağlı deyimlere bakıyoruz.

becomes tongue-tied is someone who suddenly finds that they can't speak maybe they are

dil bağı aniden konuşamayacağını anlayan kişidir belki

nervous or afraid maybe they lose their confidence you become tongue-tied it means you are unable

gergindir veya korkmuştur belki özgüvenini kaybetmiştir dilin bağlı hale gelirsin bu konuşamadığın anlamına gelir

to speak you you have difficulty expressing how you feel because you are perhaps nervous

ne hissettiğini ifade etmekte zorlanıyorsun çünkü belki gerginsindir

afraid worried you suddenly become very shy you become tongue-tied you find it very difficult

korkmuş endişe birdenbire çok utangaç oluyorsun dili tutuluyorsun bunu çok zor buluyorsun

hello also to

merhaba da

oh okay then there are some very interesting thoughts being expressed today it would appear

oh tamam o zaman bugün ifade edilen bazı çok ilginç düşünceler var, görünüşe göre

that many of you are not biting your tongues you are saying what you think which is always

çoğunuz dilinizi ısırmıyorsunuz ne düşündüğünüzü söylüyorsunuz ki bu her zaman

good you might tell someone to hold your tongue so you might say hey hold your tongue hold

iyidir birine dilini tutmasını söyleyebilirsin böylece hey dilini tut dilini tut diyebilirsin bu birine susmasını

your tongue it means you are telling someone to stop speaking to be quiet hold your tongue

söylüyorsun demektir dilini tut

perhaps a child is being very rude through the things that they are saying they might

belki bir çocuk yaptıkları şeylerle çok kaba davranıyor diyorlar ki

say hold your tongue stop it stop saying those things hold your tongue stop talking i like

dilini tut dur şunu söylemeyi bırak bu şeyler dilini tutuyor konuşmayı bırak bunu seviyorum

that one alessandra says people should bite their tongue more often yes sometimes people

alessandra insanların dilini daha sık ısırması gerektiğini söylüyor evet bazen insanlar

say things that they they don't really mean they just say it perhaps because they are

gerçekten demek istemedikleri şeyler söylüyorlar sadece belki de öyle söylüyorlar

angry about something you are right to tell someone to hold their tongue you are telling

bir şeye kızdıkları için birine susmasını söylemekte haklısın onlara

telling them to stay quiet here is the final one

sessiz kalmalarını söylüyorsun işte

here is a good one especially if you live near to many people you might get or set tongues

bu sonuncusu iyi bir şey özellikle çok sayıda insanın yakınında yaşıyorsan dillerini sallayabilirsin

wagging so if a person's tongue is wagging it means they are talking or perhaps they

yani bir kişinin dili oynuyorsa konuşuyor demektir veya belki bir

are gossiping about something so they are talking about other people maybe they are

şey hakkında dedikodu yapıyordur yani başka insanlar hakkında konuşuyordur belki

talking about you to someone else their tongues are wagging it means people are talking to

başka birine sizin hakkınızda konuşuyordur dilleri sallanıyor demektir insanlar kendi aralarında konuşuyor demektir yani

each other so maybe in the neighbourhood perhaps the neighbours are all gossiping about you

belki de mahalle belki de komşuların hepsi senin hakkında dedikodu yapıyorlar

their tongues are wagging so if a person's tongue is wagging it means they are talking

dillerini sallıyorlar yani bir kişinin dili oynuyorsa bu konuşuyor demektir

they are talking very freely quite often they will be talking about another person their

çok rahat konuşuyorlardır oldukça sık başka biri hakkında konuşuyor olacaklar dilleri

tongues are

wagging hello omar omar hussain hi mr duncan from kurdistan nice to see you here very nice

sallanıyor merhaba omar omar hussain merhaba bay duncan kürdistan'dan sizi burada görmek çok güzel sizi

to see you here partridge mr duncan why did you cut off your beard that was a very long

burada görmek çok güzel keklik bay duncan neden çok uzun zaman önce olan sakalınızı kestiniz

time ago that seems like months ago yes i did grow a beard but then i decided that i

aylar önceymiş gibi evet sakal bıraktım ama sonra kesmeye karar verdim

didn't like it and so i decided to shave the beard off so yes that's what happened i decided

hoşuma gitti ve ben de sakalımı kesmeye karar verdim, bu yüzden evet olan buydu,

to shave the beard off a lot of people a lot of people didn't like it including mr steve

pek çok insan sakalımı kesmeye karar verdim, pek çok insan bundan hoşlanmadı, Bay Steve dahil,

he said no i don't like your beard you have to get rid of it so i did

hayır dedi, sakalını sevmiyorum sen

and for those who are asking about the subtitles live subtitles live captions have now been

altyazıları soranlara canlı altyazılar artık

stopped so only certain youtube channels can have live captions sadly i can't unfortunately

durduruldu, bu yüzden sadece belirli youtube kanallarında canlı altyazı olabiliyor ne yazık ki yapamıyorum maalesef bu yüzden

so if i want to have live captions i i have to actually pay for it but i can't afford

canlı altyazı almak istiyorsam i i aslında parasını ödemem gerekiyor ama

it because it's very expensive however there is good news there is always some good news

karşılayamam çünkü çok pahalı ama iyi haberler var her zaman iyi haberler var

the good news is later on there will be captions so you can watch the live stream again record

iyi haberler daha sonra altyazılar olacak böylece canlı yayını tekrar izleyebilirsin kaydedebilirsin ama

it but it will have captions so captions will be available later later but sadly during

altyazılar olacak, bu nedenle altyazılar daha sonra kullanılabilecek ama ne

the live stream unfortunately we can't have live captions i'm afraid i know we used to

yazık ki canlı yayın sırasında maalesef canlı altyazılar alamıyoruz korkarım ki alıştık

but then everything changed youtube took my life captions away it's not fair christina

ama sonra her şey değişti youtube hayatımı aldı altyazılar bu adil değil christina

says i really did like your beard very much thank you very much that's very kind of you

diyor ki gerçekten sakalını çok beğendim çok teşekkür ederim çok naziksin daha önce

we did talk about my full english lessons earlier on and i thought it would be a good

tam ingilizce derslerim hakkında konuştuk ve

opportunity to have a look at one of my full english lessons so here it is here is an excerpt

tam ingilizce derslerimden birine bakmanın iyi bir fırsat olacağını düşündüm bu yüzden işte burada bu bir alıntıdır

so this is not the complete lesson this is just parts of the lesson and that is the word

yani bu dersin tamamı değildir bu dersin sadece bir kısmıdır ve bu kelime alıntıdır bir alıntı bir

excerpt an excerpt means part of something it is not complete it is just part of something

şeyin parçası anlamına gelir tamamlanmadı sadece bir şeyin parçası

so this is an excerpt from full english number 28 and then after this we are going to take

yani bu tam ingilizce sayı 28'den bir alıntıdır ve sonra bundan sonra

a look at some very unusual english words don't go away

bazı alışılmadık ingilizce kelimelere bir göz atacağız sakın gitme

surprise it's me were you expecting me or did you think someone else would pop up on

sürpriz bu benim beni mi bekliyordun yoksa ekranına başka birinin çıkacağını mı düşündün

your screen welcome to another full english lesson coming to you from the birthplace of

başka bir tam ingilizce dersine hoşgeldin

rod stewart fraser's dad benjamin britton rod temperton what you don't know who rod

rod stewart fraser'ın babası benjamin britton rod temperton'un doğum yeri rod temperton'ın kim olduğunu bilmiyorsunuz

temperton was he only wrote some of the biggest songs in popular music history the most successful

o sadece popüler müzik tarihinin en büyük şarkılarından bazılarını yazdı, bunların en başarılısı

of which was thriller by michael jackson but i digress so without any more musical chit

michael jackson'ın gerilim filmiydi ama daha fazla uzatmadan konuyu dağıtıyorum müzikal cıvıl cıvıl

chat and songwriting shenanigans let's get on with today's full english lesson right

sohbet ve şarkı yazarlığı maskaralıkları hadi bugünün tam ingilizce dersine geçelim şu

now

anda

the english language can be very confusing especially when it comes to grammar and punctuation

ingilizce dili özellikle dilbilgisi ve noktalama işaretleri söz konusu olduğunda çok kafa karıştırıcı olabilir

here's a good example of that confusion for what reason do you use an apostrophe in the

işte bu kafa karışıklığına iyi bir örnek neden kelimede kesme işareti kullanıyorsunuz?

word it's this particular confusion occurs with native speakers as well as those learning

bu özel karışıklık, anadili İngilizce olanların yanı sıra

it as a second language the two types of uses are contraction and possessive as a contraction

onu ikinci dil olarak öğrenenlerde meydana gelir; iki tür kullanım, kısaltma olarak kısaltma ve iyeliktir;

there is an apostrophe added to the sentence which shows that the sentence in question

cümleye, onun yerine söz konusu cümlenin kısaltıldığını gösteren bir kesme işareti eklenir.

has been shortened instead of it is you put it's it's so nice of you to invite me over

without the apostrophe the word becomes possessive to clearly show that the thing in question

Söz konusu şeyin

belongs to the subject being discussed as in an elephant in the wild will grab the branch

tartışılan konuya ait olduğunu açıkça göstermek için kesme işareti olmadan beni davet etmeniz çok hoş.

with its trunk so there is a definite difference between these two uses as i already mentioned

Bu iki kullanım arasında kesin bir fark var, daha önce de belirttiğim gibi,

it is common for those who use english natively to make mistakes so the next time you make

İngilizceyi yerli olarak kullananların hata yapması yaygındır, bu nedenle bir dahaki sefere

a small error whilst speaking english you can reassure yourself by remembering this

İngilizce konuşurken küçük bir hata yaptığınızda,

lovely phrase whether you use english every day or if you're only just starting to learn

İngilizceyi her kullansanız da kullanmasanız da bu güzel cümleyi hatırlayarak kendinizi rahatlatabilirsiniz. gün veya

how to say mistakes are common and they happen either way enjoy english

hataların yaygın olduğunu nasıl söyleyeceğinizi öğrenmeye yeni başlıyorsanız ve bunlar her iki şekilde de oluyorsa İngilizcenin tadını çıkarın,

it's time now to take a look at another buzzword a buzzword is a word or sentence that is popular

şimdi başka bir moda kelimeye bakmanın zamanı geldi.

during a certain period of time or is used often today's buzz word is negotiate the word

ya da günümüzün popüler sözcüğü müzakere etmek,

negotiate is a verb that means to obtain or bring something about by discussion to make

müzakere etmek, müzakere yoluyla bir şeyi elde etmek ya da getirmek anlamına gelen bir fiildir, bir

something happen by formally discussing the important points where there is disagreement

şeyin gerçekleşmesini sağlamak, anlaşmazlığın olduğu önemli noktaları resmi olarak tartışarak müzakere etmektir,

is to negotiate they had to negotiate a new pay deal for the employees some market traders

yeni bir ödeme anlaşması yapmak zorundaydılar. çalışanlar için bazı piyasa tacirleri

are willing to negotiate the price with you to share disagreements with a view to making

sizinle fiyatı müzakere etmeye isteklidir uzlaşma sağlamak amacıyla anlaşmazlıkları paylaşmak için

compromises and changes is to negotiate sometimes it is necessary to discuss the disagreements

ve değişiklikler müzakere etmektir bazen

that two or more groups have so they must be negotiated to find a way through or over

iki veya daha fazla grubun sahip olduğu anlaşmazlıkları tartışmak gerekir, bu nedenle bir çözüm bulmak için müzakere edilmeleri gerekir.

something such as an obstacle or a difficult route is to negotiate the cyclists had to

bir engel veya zor bir rota gibi bir şeyin üzerinden veya üzerinden geçmek, bisikletçilerin yarış

negotiate some very sharp corners during the race to transfer a check or bill with its

sırasında bazı çok keskin virajları müzakere etmek zorunda kalmasıdır, bir çeki veya faturayı

benefits to another person is to negotiate to convert a check into cash or notes is to

başka bir kişiye faydaları ile birlikte devretmek, bir çeki nakde dönüştürmek için pazarlık yapmaktır. notlar

negotiate the now negotiation is the actual discussion where people negotiate a plan or

müzakere etmek içindir şimdi müzakere, insanların bir planı veya bir anlaşmayı müzakere ettiği gerçek tartışmadır

a deal the negotiations went on right through the night the word negotiate originated in

müzakereler gece boyunca devam etti müzakere kelimesi latince kökenlidir

latin and meant done in the course of business synonyms of negotiate include talk discuss

ve iş sürecinde yapılan anlamına gelir müzakere kelimesinin eşanlamlıları arasında konuşmayı tartışmayı

barter confer bargain parlay settle you negotiate

takas görüşmeyi müzakere etmeyi içerir Birinin gülümsediğini

there is nothing more pleasing than seeing someone smile a smile can go a long way i

görmekten daha hoş bir şey yoktur, bir gülümseme uzun bir yol kat edebilir,

love smiling as it gives me a chance to show off my lovely teeth isn't it strange how we

bana güzel dişlerimi gösterme şansı verdiği için gülümsemeyi seviyorum,

take our teeth for granted we only really appreciate them after they've gone there are

dişlerimizi hafife almamız garip değil mi? onlar gittikten sonra onları takdir et

many idioms relating to teeth for example you can get your teeth into something to do

dişlerle ilgili birçok deyim var örneğin şevkle ve tutkuyla bir şeyler yapmak için dişlerini bir şeye sokabilirsin dişlerini bir şeye sokmaktır

something with enthusiasm and passion is to get your teeth into something i can't wait

to get my teeth into this new job if something is rare or uncommon then we can say that it

dişlerimi bu yeni işe sokmak için sabırsızlanıyorum bir şey nadir veya nadir ise, o zaman

is like hens teeth the honesty of a politician is as common as hen's teeth the meaning being

tavuk dişleri gibi diyebiliriz, bir politikacının dürüstlüğü tavuk dişleri kadar yaygındır, bunun anlamı,

that a hen has no teeth to be annoyed by something to the point where you cannot take it anymore

bir tavuğun dişlerinin olmaması ve artık dayanamayacağınız bir noktaya kadar sinirlenmesidir.

you can be sick to your back teeth your constant complaining is making me sick to my back teeth

arka dişleriniz hasta olabilir sürekli şikayetiniz beni arka dişlerimi hasta ediyor işe

to start out as a newcomer or to learn as you go along is to cut your teeth i spent

yeni başlayan biri olarak başlamak veya ilerledikçe dişlerinizi kesmek olduğunu öğrenmek

five years in the justice department cutting my teeth as a lawyer teeth can be described

avukat dişleri

as gnashers choppers ivories pearly whites chompers if a person has big teeth then we

gıcırdayanlar doğrayıcılar fildişi inci beyazı kıymacılar olarak tanımlanabilir bir kişinin büyük dişleri varsa o zaman

might describe them as looking like tombstones look after your teeth you'll miss them when

onları mezar taşları gibi tanımlayabiliriz dişlerine iyi bak gittiklerinde onları özleyeceksin

they're gone

ah that reminds me i really do need to go to the dentist i have to make an appointment

ah bu bana gerçekten ihtiyacım olduğunu hatırlatıyor dişçiye gitmem gerekiyor randevu almam gerekiyor

the only problem is and and it is a big problem that many dentists at the moment are still

tek sorun ve şu anda birçok dişçinin hala

closed

kapalı olması büyük bir sorun

we are back yes i hope you've enjoyed our little excerpt from one of my full english

geri döndük evet umarım tam ingilizce derslerimin birinden küçük bir alıntıyı beğenmişsinizdir

lessons and yes they are all available on my youtube channel look out the window you

ve evet hepsi youtube kanalımda mevcut pencereden dışarı bakın

can see things are starting to change i was talking earlier about the seasons the strange

bir şeylerin değişmeye başladığını görebilirsiniz daha önce mevsimlerden bahsetmiştim

situation between the season of spring and summer but look

bahar ve yaz mevsimi arasındaki garip durum ama bakın

here it is in the distance right now look at that isn't that nice we are looking way

şu an çok uzakta bak Bu o kadar da hoş değil,

into the distance and if you look very closely you can see that there is a field full of

çok uzaklara bakıyoruz ve çok yakından bakarsanız,

yellow flowers that is slowly coming up and that is very important because that means

yavaş yavaş ortaya çıkan sarı çiçeklerle dolu bir tarla olduğunu görebilirsiniz ve bu çok önemli çünkü bu,

that summer is definitely on the way as i mentioned earlier the the period of time between

yazın kesinlikle geldiği anlamına geliyor. Daha önce de belirttiğim gibi,

spring and summer is a very strange one so there is a sign in the distance that summer

ilkbahar ve yaz arasındaki süre çok garip, bu yüzden uzakta yazın kesinlikle geldiğine dair bir işaret var

is definitely on the way and also you might be able to see there is some traffic on the

ve ayrıca yolda biraz trafik olduğunu görebilirsiniz.

road in fact on saturday last saturday mr steve and myself we both went to much wenlock

aslında geçen cumartesi bay steve ve ben ikimiz de

the town where we live and there were lots of people there many many people were out

yaşadığımız kasabaya too wenlock'a gittik ve orada bir sürü insan vardı ve pek çok insan dışarıdaydı

and about the other day in much wenlock it was very busy indeed so it is on the way by

ve geçen gün wenlock'ta gerçekten çok meşguldü, bu yüzden açıktı bu arada

the way something i want to quickly mention are you a superstitious person and if so is

hızlıca bahsetmek istediğim bir şey var batıl inançlı biri misin ve eğer öyleyse

there a certain superstition that you always follow and the reason why i'm mentioning this

her zaman takip ettiğin belli bir hurafe var mı ve bundan bahsetmemin nedeni geçen gün

is because i was looking out of my window the other day and i noticed in my garden there

penceremden dışarı bakıyordum ve bahçemde

was a certain bird feeding in the garden and it was doing something rather horrible it

belirli bir kuşun bahçede beslendiğini fark ettim ve oldukça korkunç bir şey yapıyordu,

was actually eating one of the eggs from from a nearby nest which of course is something

aslında yakındaki bir yuvanın yumurtalarından birini yiyordu ki bu elbette

that i hate i don't like it but can you guess which bird it actually was it it is a bird

nefret ettiğim bir şey, hoşuma gitmiyor ama olabilir tahmin edin hangi kuştu aslında o benim

that i don't really like very much and i will give you a clue

pek sevmediğim bir kuş ve size bir ipucu vereyim

it is a big bird

büyük bir kuş hayır

no not the one from sesame street not that one but there is a certain type of bird that

susam sokağından değil o değil ama belli bir türü var

i don't like and and that's very unusual for me because i do like birds very much but there

sevmediğim bir kuş ve bu benim için çok sıra dışı çünkü kuşları çok seviyorum ama

is one particular bird that i don't like because it has a really bad habit of taking the eggs

sevmediğim belirli bir kuş var çünkü diğer kuş yuvalarından yumurta almak gibi gerçekten kötü bir alışkanlığı var. Açıkçası

from from other birds nests and i don't like it at all to be honest but which bird is it

hiç hoşuma gitmedi ama hangi kuş bu

and the reason why i'm going to mention this particular bird is because there is a certain

ve bu kuştan bahsetmemin sebebi kuşla ilgili belli bir batıl inanç olduğu için

superstition connected to the bird i will show you the bird in a few seconds but i'm

size kuşu birazdan göstereceğim ama

just wondering if you can guess which bird i'm talking about it is a certain type of

hangi kuştan bahsettiğimi tahmin edip edemeyeceğinizi merak ediyorum, belirli bir kuş türü,

bird it is a big bird it is also a very noisy bird as well so it makes a lot of noise also

büyük bir kuş, aynı zamanda çok gürültülü bir kuş, bu yüzden çok ses çıkarıyor, ayrıca

there are different types of bird as well different varieties different species of this

farklı türleri de var. kuşun yanı sıra farklı çeşitleri bu

particular bird but can you guess what it is intelligent vitas and also bamboo say is

özel kuşun farklı türleri ama bunun ne olduğunu tahmin edebilir misin akıllı vitas ve ayrıca bambu karga mı diyor

it a crow it is not a crow although

karga değil

you are very close very near

çok yakın olmasına rağmen

do you like cuckoos

guguk kuşunu seviyor musun

some people say that i am completely cuckoo

bazı insanlar diyor ki ben tamamen böyleyim teşekkür ederim

like that

thank you mohsin mohsen is talking about michael jackson of course a lot of people missing

mohsin mohsen michael jackson'dan bahsediyor tabii ki birçok insan

him nine 2009 i've just realized this year it will be 12 years since michael jackson

onu özlüyor dokuz 2009 bu yıl fark ettim michael jackson öleli 12 yıl olacak

died can you believe that i can't believe how fast time seems to be going but it is

inanabiliyor musun nasıl olduğuna inanamıyorum zaman hızlı geçiyor gibi ama

going very quickly i can't believe it wow that's incredible i'm really shocked 12 years

çok hızlı gidiyor buna inanamıyorum vay be bu inanılmaz gerçekten şok oldum

since michael jackson died in fact i think it might be thirteen is it thirteen or twelve

michael jackson öleli 12 yıl oldu aslında bence on üç olabilir on üç mü on iki on

twelve years

iki yıl

hello to new win fuang very nice to see you here oh we have a correct answer oh very nice

yeniye merhaba win fuang seni burada görmek çok güzel oh doğru bir cevabımız var oh çok güzel

louis mendes is correct you are right yes there is a bird that i don't really like because

louis mendes doğru haklısın evet gerçekten sevmediğim bir kuş var çünkü

it has a habit of eating other birds eggs and that bird is

diğer kuşların yumurtalarını yeme alışkanlığı var ve o kuş

the magpie

saksağan

i think the magpie is one of the most hateful and spiteful birds because during this time

Bence saksağan en nefret dolu ve kinci kuşlardan biridir çünkü yılın bu döneminde

of year you will often find magpies raid they will break in and they will take the eggs

sık sık saksağanlar baskın yapar ve içeri girerler ve

from other birds nests not very nice and sometimes they will also take away the chicks as well

diğer kuş yuvalarından yumurtaları pek hoş olmaz ve bazen de alırlar civcivleri de uzaklaştırırlar

they would actually take very small chicks from other birds nests and eat them however

aslında diğer kuş yuvalarından çok küçük civcivleri alıp yerlermiş ama bu kuşla ilgili

there is also a very interesting superstition that goes with this particular bird and i

çok ilginç bir batıl inanç da var ve

will briefly explain it to you if you are walking along a country lane or maybe if you

size kısaca anlatacağım eğer bir kır yolunda yürüyorsanız veya belki

are driving along in your car or maybe you are just sitting in your garden and suddenly

arabanla gidiyorsun ya da belki sadece bahçende oturuyorsun ve aniden

you see a magpie a magpie comes past it flies by and you see it like this one

bir saksağan görüyorsun yanından uçarak geçen bir saksağan ve böyle görüyorsan

you must always salute the magpie or maybe say hello mr magpie so you must always show

hep saksağana selam vermelisin ya da belki merhaba bay saksağan demelisin bu yüzden

respect when you see a single magpie and this is a superstition that does exist in this

tek bir saksağan gördüğünüzde her zaman saygı göstermelisiniz ve bu, bu ülkede var olan bir batıl inançtır.

country you will quite often hear people say morning general or maybe they will salute

when they see a magpie

isn't that strange i happen to know that miss my friend shaun

arkadaşım shaun'u özlediğini biliyorum,

he always says hello to magpies when they fly by he always says morning general but

uçup gittiklerinde saksağanlara her zaman merhaba der, her zaman sabah genelgesi der ama

what is the reason well the reason connects to a poem all about magpies it actually connects

neden nedir?

to a certain poem that relates to magpies i will give you a brief rendition of the poem

size şiirin kısa bir yorumu

and then i will explain why people always acknowledge a single magpie when they see

ve sonra insanların neden her zaman tek bir saksağanı gördüklerinde kabul ettiklerini açıklayacağım

it here is the poem referring to the number of magpies that you might see one for sorrow

burada görebileceğiniz saksağan sayısına atıfta bulunan şiir bir üzüntü için

two for joy three for a girl four for a boy five for silver six for gold seven for a secret

iki sevinç için üç kız için dört oğlan beş gümüş için altı altın için yedi

never to be told so this particular rhyme is all about the actual magpie and the number

asla söylenmeyecek bir sır için yani bu özel kafiye tamamen gerçek saksağan ve

of magpies that you might see whilst you are walking around however the reason why it is

dolaşırken görebileceğiniz saksağan sayısı hakkındadır, ancak

more important to say hello to the single magpie is because it is believed that if you

merhaba demenin neden daha önemli olduğunun nedeni Tek saksağana göre, çünkü

see a magpie alone it is a premonition of something bad that is going to happen it is

bir saksağanı yalnız görürseniz, bunun kötü bir şeyin olacağına dair bir önsezi olduğuna, gelecekte

a warning of something bad that might be happening in the future just like the rhyme one for

olabilecek kötü bir şeye dair bir uyarı olduğuna inanılır, tıpkı keder için kafiye gibi.

sorrow so if you say hello to the magpie if you greet the magpie if you salute the magpie

saksağana selam verirsen saksağana selam verirsen saksağana selam verirsen

it is believed that that bad luck will not happen it will not come your way you are basically

kötü şansın gelmeyeceğine inanılır temelde

showing respect towards the single magpie and so the bad luck will not occur so the

tek saksağana saygı gösterirsin ve bu yüzden kötü şans olmaz bu yüzden bir

next time you see a magpie one magpie maybe it flies by maybe it is sitting in your garden

dahaki sefere bir saksağan gördüğünüzde bir saksağan belki uçar geçer, belki bahçenizde oturuyordur,

you can say morning mr magpie or maybe you can give the magpie a little salute because

günaydın bay saksağan diyebilirsiniz veya belki saksağanı biraz selamlayabilirsiniz, çünkü

that is one of the very strange superstitions that we have

bu bizim sahip olduğumuz çok garip batıl inançlardan biridir.

in one one of many strange superstitions that we have here in the uk partridge mr duncan

burada, ingiltere'de sahip olduğumuz birçok garip batıl inançtan biri keklik bay duncan batıl

do you believe in superstitions i do not i'm not a i'm not a believer in superstitions

inançlara inanıyor musunuz ben inanmıyorum ben batıl inançlara

i don't believe i don't believe in ghosts i've never seen a ghost even though i know

inanmıyorum inanmıyorum hayaletlere inanmıyorum ben Hiç hayalet görmedim, ne söyleyeceğinizi bilsem de

what you're going to say you're going to say mr duncan there are lots of television shows

Bay Duncan diyeceksiniz, televizyonda insanların hayalet aramaya gittiği bir sürü televizyon programı var

on the tv where people go looking for ghosts

but do they do they really find them or or is it just someone behind the camera making

ama yapıyorlar mı gerçekten onları buluyorlar mı yoksa veya sadece kameranın arkasındaki biri mi

noises is it true or is it fake yeah you see so i personally i don't believe

ses çıkarıyor bu doğru mu yoksa sahte mi evet görüyorsun yani ben şahsen

i don't believe in ghosts i don't believe in zombies i don't believe in fairies

inanmıyorum hayaletlere inanmıyorum zombilere inanmıyorum perilere inanmıyorum

steady i know what you're thinking so no to answer your question i am not a superstitious

sürekli ben ne düşündüğünü biliyorum o yüzden soruya cevap vermem ben batıl inançlı bir

person oh this is interesting

insan değilim oh bu ilginç

sergio says i always salute the cats when i see them with a formal bow and i also take

sergio kedileri gördüğümde her zaman resmi bir selamla selamladığımı söylüyor ve ben de

my hat off as well isn't that nice so there is a superstition of course that connects

şapkamı çıkarıyorum öyle değil mi güzel yani tabi ki bir hurafe var tabi ki

to cats normally black cats so some people believe if a cat crosses your path a black

kedileri normalde kara kediye bağlar bu yüzden bazı insanlar önünüzden kedi geçerse

cat crosses your path some people believe that it will bring bad luck however some people

yolunuzdan kara kedinin geçtiğine inanır bazıları bunun uğursuzluk getireceğine inanır ama bazı insanlar

believe that it brings good luck so it depends really so that one that one is open for interpretation

bunun iyi şans getirdiğine inanır yani bu gerçekten değişir yani yoruma açık biri

i think

sanırım

hello sanja sanja is asking about what to do when you go for an interview now i'm going

merhaba sanja sanja bir görüşmeye gittiğinizde ne yapacağınızı soruyor şimdi bana sormamış olsanız

to briefly answer your question if i can even though you didn't ask me but i will still

bile eğer yapabilirsem sorunuzu kısaca cevaplayacağım ama yine de

try it really depends on what type of interview you are attending so maybe it is a job interview

deneyeceğim gerçekten ne tür bir mülakata gittiğine bağlı bu yüzden belki bu bir iş mülakatıdır

so i have a feeling maybe your interview is for a job i suppose you should ask certain

bu yüzden içimden bir his var, mülakatın bir iş için olabilir sanırım

questions like what type of job is it how much do i know about that job how much do

ne tür bir iş bu nasıl gibi bazı sorular sormalısın o iş hakkında ne kadar bilgim var

i know about that company so if you are attending a job interview there are certain questions

o şirket hakkında ne kadar bilgim var bu yüzden bir iş görüşmesine gidiyorsanız bazı sorular vardır ki en sevdiğim sorulardan

that you have to be prepared for one of my favourite questions and this is a question

biri için hazırlanmanız gerekir ve bu

that is always asked if you are going for a job interview they will always ask why do

her zaman sorulan bir sorudur iş görüşmesine gidiyorlar her zaman sorarlar neden

you want to work here it's a great question so always be prepared always have your answers

burada çalışmak istiyorsun bu harika bir soru bu yüzden her zaman hazırlıklı ol her zaman cevaplarını

prepared in your brain always have something ready so i always like that one i think that's

beyninde hazırla

a great question why do you want to work here why do you want to work for this company why

burada çalışmak ister misin neden bu şirket için çalışmak istiyorsun neden

and then you have to answer the question so i like that one it's a good one

ve sonra soruyu cevaplaman gerekiyor bu yüzden bunu beğendim bu iyi bir

a lot of people joining oh hello

çok insan katılıyor oh merhaba

thank you very much can i just say that i have seen your videos

çok teşekkür ederim sadece şunu söyleyebilirim ki ben videolarını gördüm

belarusia you've sent some videos to me however i i can't watch them because you need to give

belarusya bana bazı videolar gönderdin ama ben onları izleyemiyorum çünkü

me permission i need permission from you so please please can i watch the videos that

bana izin vermen gerekiyor senden izin almam gerekiyor bu yüzden lütfen bana gönderdiğin videoları izleyebilir miyim

you sent to me i'm really looking forward to seeing them to be honest

gerçekten bakıyorum dürüst olmalarını görmek için sabırsızlanıyorum zekiye merhaba

hello to intelligent

it is very interesting that

sanja is asking for for a live lesson

sanja'nın

from someone else on my lesson it's all right i won't get angry i i don't have to bite my

başka birinden benim dersim için canlı ders istemesi çok ilginç sorun değil kızmayacağım i dilimi ısırmak zorunda değilim

tongue it's okay if you want to do that it's fine it's fine anyway lilia lilia is a very

sorun değil bunu yapmak istiyorsan sorun değil sorun değil zaten lilia lilia çok

good teacher you see so there i said it i said it very good you see

iyi bir öğretmen görüyorsun işte dedim çok iyi dedim

partridge please mr duncan can you tell us your email address i will give you it again

keklik lütfen bay duncan bize e-posta adresinizi söyler misiniz size tekrar vereceğim

here is my email address for those who want to see it there it is it is on the screen

e-posta adresimi görmek isteyenler için orada

right now stay in touch through email and at the bottom of the screen you can see there

şu anda ekranda var e-posta yoluyla iletişimde kalın ve ekranın alt kısmında

is my email address right there if you want to send a message or maybe send a photograph

e-posta adresimi görebilirsiniz, mesaj göndermek isterseniz veya belki bir fotoğraf gönderebilir

or maybe something nice to say hello mr duncan feel free to do

veya belki hoş bir merhaba demek için güzel bir şey Bay Duncan'a çekinmeyin

it and that's it i will be going in eight minutes

ve bu kadar sekiz dakika içinde gideceğim bazı alışılmadık İngilizce kelimelere bir

i think it will be a good idea to have a look at some unusual english words we will do that

göz atmak iyi bir fikir olacak bunu yapacağız

in a moment i will also give you the answer to today's mystery idiom in fact i think we

bir dakika sana bugünün gizemli deyiminin cevabını da vereceğim aslında sanırım

will do that first so here it is the answer to today's mystery idiom all you have to do

ilk önce onu yapacağız o yüzden işte bugünün gizemli deyiminin cevabı burada tek yapman gereken

is look at the picture and tell me what the phrase is the answer coming up right now

resme bakmak ve bana ifadenin ne olduğunu söylemek cevap şu anda geliyor cevap

the answer is for old rope

eski halat için eski halat için

money for old rope quite often especially if you are i don't know if you are reading

para oldukça sık özellikle eğer kitap okuyorsanız bilmiyorum

books certain books or maybe you are watching certain movies maybe the ideas do not seem

belirli kitapları veya belki belirli filmleri izliyorsunuzdur belki fikirler

original maybe they seem as if you've seen them before i've seen this movie before this

orijinal görünmüyor belki görünüyorlar sanki onları daha önce görmüşsünüz gibi ben bu filmi daha önce izledim bu

is not a new idea they are making lots of money by reusing old ideas

yeni bir fikir değil eski fikirleri yeniden kullanarak çok para kazanıyorlar

the mystery idiom is money for old rope the meaning to give the impression that something

gizemli deyim eski ip için paradır anlamı bir şeyin

is fresh and original when little effort has been put into creating it you are paying for

taze olduğu izlenimini vermek ve orijinal, yaratmak için çok az çaba harcandığında,

something that has been lazily created it is money for old rope money for old rope so

tembelce yaratılmış bir şeye para ödüyorsunuz, bu eski ip için para demektir, yani

if someone keeps making the same movies without any new ideas and they are making easy money

birisi yeni fikirler olmadan aynı filmleri yapmaya devam ederse ve yeniden kullanarak kolay para kazanıyorsa

by reusing old ideas we can say that that particular thing is money for old rope and

eski fikirler o özel şeyin eski ip için para olduğunu söyleyebiliriz ve

there it was

işte

today's mystery idiom there will be another one next week

bugünün gizemli deyimi haftaya bir tane daha olacak

partridge is asking what will happen when you get 1 million subscribers i'm not sure

keklik 1 milyon abone olunca ne olacağını soruyor emin değilim

i'm still waiting

hala bekliyorum burada ne

i have no idea what i'm going to do

yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok sonra

here we go then some strange english words actually you know i you might know that i

gidiyoruz bazı garip ingilizce kelimeler aslında biliyorsun ben biliyor olabilirsin alışılmadık

love looking at unusual english words strange words that exist in the english language here

ingilizce kelimelere bakmayı seviyorum ingilizcede var olan garip kelimeler

is the first one oh i like this word this word sounds like it's fun this word sounds

işte ilki oh hoşuma gitti bu kelime bu kelime kulağa eğlenceli gibi geliyor bu kelime

like it might be enjoyable however quite often we will use this word in a negative way the

eğlenceli olabilir gibi geliyor ancak oldukça sık bu kelimeyi olumsuz bir şekilde kullanacağız

word is dilly dally dilly dally dilly dally it is a verb and it means to waste time through

kelime dilly dally dilly dally dilly dally bu bir fiildir ve boşta oyalanarak zaman kaybetmek anlamına gelir

idle distraction you dawdle you lollygag so those two words are also very unusual and

Oyalanıyorsun lollygag yani bu iki kelime de çok sıra dışı ve

strange don't you think dilly dally to waste time through idle distraction maybe you are

garip değil mi sence de boş boş oyalanarak zaman kaybetmek için oyalanmak belki de

going to the shops unfortunately on the way you you look into a shop window and you become

ne yazık ki yolda giderken bir vitrinden içeri bakıyorsun ve

very distracted by it and you are looking at all of the lovely things that are on display

çok dikkatin dağılıyor bununla ve vitrinde sergilenen tüm güzel şeylere bakıyorsunuz

in the shop window and that means that you are dilly dallying you are not doing the thing

ve bu, oyalandığınız anlamına geliyor, olmanız gereken şeyi yapmıyorsunuz, boş

you should be you are wasting time because of an idle distraction something that is useless

bir dikkat dağıtma yüzünden zaman harcıyorsunuz, yararsız bir şey

or pointless might be described as an idle distraction so if you dilly dally it means

veya anlamsız, boş bir dikkat dağıtma olarak tanımlanabilir, bu nedenle, oyalarsanız,

you are wasting time by doing something else when you should be doing the important thing

başka bir şey yaparak zaman harcıyorsunuz demektir, oysa önemli şeyi yapmanız gerekirken,

you dilly dally i like that one and the other two words at the bottom of the screen we have

onu ve ekranın altındaki diğer iki kelimeyi seviyorum bizde

dawdle and lollygag so these are all real words honestly here's another one i like this

dawdle ve lollygag var yani bunların hepsi gerçek kelimeler dürüstçe işte bir tane daha bu

word a very strange english word stilted something that is stilted well this actual word has

kelimeyi beğendim çok garip bir ingilizce kelime stilize edilmiş bir şey iyi stilize edilmiş bu gerçek kelimenin

more than one meaning but in this particular sense we are looking at the word as an adjective

birden fazla anlamı var ama bu özel anlamda kelimeye şu şekilde bakıyoruz: bir sıfat yapmacık

something that is stilted a nervous or self-conscious delivery of a speech performance or maybe

bir şey yapmacık bir şey bir konuşma performansının veya belki de

something in writing the thing is being done in an awkward unnatural manner something that

yazılı bir şeyin gergin veya çekingen bir şekilde iletilmesi o şey garip bir şekilde yapılıyor, doğal olmayan bir şekilde

is being performed something that is being done in a very nervous or or self-conscious

icra ediliyor bir şey çok gergin veya kendi kendine yapılıyor bir şey bilinçli bir

way stilted a stilted performance might be one where the person who is performing seems

şekilde stilize edilmiş yapmacık bir performans, performans sergileyen kişinin

very afraid maybe they appear to have no confidence you might describe their performance as being

çok korkmuş göründüğü bir performans olabilir, belki de kendilerine güvenleri yokmuş gibi görünebilir performanslarını yapmacık bir performans olarak tanımlayabilirsiniz

stilted a stilted performance here's another one strange english words there are lots of

işte başka bir garip ingilizce kelime var

strange english words in the english language here's another one this one is a verb pilfer

içinde pek çok garip ingilizce kelime var ingilizce dili işte bir tane daha bu bir fiil pilfer

pilfer the word is on your screen and the meaning the act of stealing something of little

pilfer kelime ekranınızda ve anlamı az değerli bir şeyi çalma eylemi

value this can also be described as petty theft so if you steal something from another

bu aynı zamanda küçük hırsızlık olarak da tanımlanabilir yani başka bir kişiden bir şey çalarsanız

person but maybe the thing is not very valuable maybe it only costs a few pennies but you

ama belki de şey çok değerli değil belki sadece birkaç kuruşa mal oluyor ama sen onu

steal it we call it pilfering pilfer you steal something from another person but the thing

çalıyorsun biz buna çalmak hırsız diyoruz başka birinden bir şey çalıyorsun ama

that you steal is not valuable it is not a valuable thing

çaldığın şey değerli değil değerli bir şey değil

i love this word so here is a word that is often used in american english however we

ben bu kelimeyi seviyorum o yüzden şöyle bir söz var bu genellikle amerikan ingilizcesinde kullanılır ancak

can use it sometimes in british english as well but this particular word is often used

bazen ingiliz ingilizcesinde de kullanabiliriz ama bu belirli kelime

in american english what is a do hickey mr duncan that can't be a real word it is this

amerikan ingilizcesinde sıklıkla kullanılır do hickey nedir mr duncan gerçek bir kelime olamaz bu

is actually a real word a do hickey do hickey it is a noun a small tool or gadget normally

aslında gerçek kelime a do hickey do hickey bu bir isimdir küçük bir alet veya gadget'tır normalde

used when the real name of the implement is forgotten so maybe if you have something that

aletin gerçek adı unutulduğunda kullanılır, bu yüzden belki kullanmanız gereken bir şey varsa

you need to use but you can't remember the name of it instead of saying it's real name

ama bunun yerine adını hatırlayamıyorsanız bu gerçek isim

you will just call it a doohickey oh can you please pass me the the doohickey over there

ona sadece doohickey diyeceksin oh lütfen bana oradaki doohickey'i iletir misin

so that means i i can't remember what the thing is called i can't remember the name

yani bu, o şeyin ne olduğunu hatırlayamıyorum, adını hatırlayamıyorum

of it so instead i will just call it a doohickey and the actual word itself is a combination

bu yüzden onun yerine onu diyeceğim anlamına geliyor bir doohickey ve gerçek kelimenin kendisi,

of two words dudad which is an item and hickey which is a thing so something that is useful

bir öğe olan dudad ve bir şey olan hickey kelimelerinin birleşimidir, yani yararlı bir şey,

something that is useful to use for a certain purpose perhaps a doohickey write that down

belirli bir amaç için kullanışlı bir şey, belki bir doohickey, bunu

you might hear that being used in a tv show or maybe a movie doohickey often used in american

duyabileceğinizi yazın bir tv şovunda ya da belki de bir filmde kullanılan doohickey amerikan ingilizcesinde sıklıkla kullanılır

english and that is it is that it is that all we have time for oh my goodness we have

ve işte bu, aman tanrım,

reached the end of today's live stream i can't believe it i can't believe how fast it is

bugünün canlı yayınının sonuna geldik, yapabildiğime inanamıyorum' inanmayın

gone two hours today i have been with you for two hours and don't forget all of this

bugün iki saat ne çabuk geçti iki saattir sizinleyim ve unutmayın bunların hepsi

is free i don't charge you anything for this it is all free of charge however if you want

bedava bunun için sizden hiçbir ücret talep etmiyorum hepsi bedava ancak siz

to make a donation you are more than welcome to do so don't forget you can make a small

yapmak isterseniz Bağışta bulunabilirsiniz, bu yüzden unutmayın, küçük bir

donation or maybe a large donation if you've just won the lottery maybe to allow my work

bağışta bulunabilirsiniz veya belki de büyük bir bağış, eğer piyangoyu yeni kazandıysanız, belki de işimin

to continue forever and ever and ever

sonsuza dek

and ever it would be very nice so make a donation if you can and i will see you on sunday sunday

ve sonsuza dek devam etmesine izin vermek için çok olurdu. güzel öyleyse bağışta bulunun ve sizi pazar pazar

2 p.m uk time that is when i am with you next the next time you will see me here on youtube

14:00 İngiltere saatiyle görüşeceğim, yani sizinle olduğum zaman bir dahaki sefere beni burada youtube'da göreceksiniz

will be sunday 2 p.m uk time thank you very much for your company thank you very much

Pazar 14:00 İngiltere saati olacak çok teşekkür ederim firmanız

for your lovely messages thank you very much

güzel mesajlarınız için çok teşekkür ederim

for your lovely kind words as well i will see you next sunday not tomorrow

güzel sözleriniz için de çok teşekkür ederim gelecek pazar görüşürüz yarın

not friday not saturday i will be with you on sunday don't forget also mr steve will

değil cuma değil cumartesi pazar günü sizinle olacağım unutma ayrıca bay steve

be joining us as well next sunday tomorrow i am celebrating my mother's birthday even

katılacak biz de gelecek pazar yarın annemin doğum gününü kutluyorum

though i can't be with her i will be talking to my mother tomorrow on facetime that is

yanında olamasam da yarın annemle facetime konuşacağım o kadar

it i hope you've had a good time today as we all join together and enjoy this lovely

umarım bugün iyi vakit geçirmişsinizdir hepimiz bir araya geldik ve ingilizce dediğimiz bu güzel şeyin tadını çıkarın

thing we call english this is mr duncan in the birthplace of english saying thanks for

bu, ingilizcenin doğum yerindeki Bay Duncan, izlediğiniz için teşekkürler

watching see you very soon take care because i care you might not believe it but i do and

çok yakında görüşürüz, kendinize iyi bakın çünkü umursuyorum, buna inanmayabilirsiniz ama inanıyorum ve tabii ki

of course you know what's coming next yes you do until the next time we meet right here

sırada ne olacağını biliyorsunuz, evet, geçene kadar bir dahaki sefere burada youtube'da buluşuyoruz

on youtube

ta ta for now

ta ta şimdilik