LIVE ENGLISH with MISTERDUNCAN / SUNDAY 3rd FEBRUARY 2019 / IMPROVE YOUR LISTENING

Oh, orada ne yaptığımı görüyor musun, bir atlama ipi ile atlıyordum,

Oh can you see what I was doing there I was skipping with a skipping rope

did you know that the word skip can be used in many different ways skip can also

atlama kelimesinin birçok farklı şekilde kullanılabileceğini biliyor muydunuz, atlama aynı zamanda bir şeyin yanından atlamak

mean to jump past something or to avoid something you skip past it you might

veya bir şeyden kaçınmak anlamına da gelebilir ders demek ki derse gitmiyorsun derse

skip a lesson that means you don't go to the lesson you avoid going to the class

gitmekten kaçıyorsun gördüğün gibi dersi atlıyorsun ben şimdi

you skip the lesson as you can see I am now skipping in the garden and between

bahçede atlıyorum aramızda seninle benim aramda bu çok kuvvetli bir egzersiz

you and me this is a very vigorous exercise it looks easy but it isn't I

kolay görünüyor ama değil Umarım olacakları atlamazsınız

hope you are not going to skip the thing that is about to happen because yes it's

çünkü evet, bugün bir Pazar öğleden sonra, Birleşik Krallık'ta saat 2'den hemen sonra ve bu

a Sunday afternoon it's just after 2 o'clock here in the UK and this is live English

Pazar öğleden sonra İngiltere'deki Much Wenlock'tan canlı İngilizce canlı yayın.

canlı İngilizce kesinlikle öyle bebeğim yine başlıyoruz [Müzik] yaptın mı bugün

it sure is baby here we go again

it's a Sunday it's a fun day it's time to improve your English yes

bir Pazar eğlenceli bir gün İngilizceni geliştirme zamanı evet bir kez daha buradayız ve

here we are once again and I hope you are feeling SuperDuper on this Sunday

umarım bu Pazar öğleden sonra SuperDuper hissediyorsundur herkese merhaba bu Bay.

afternoon hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are

Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin umarım çok mutlusundur iyi misin mutlusundur gerçekten gerçekten öyle

you okay I hope so are you happy well are you happy I

umuyorum ki bugün hep beraberiz ve süper bir pazar

really really hope so so here we are all together today and it is a super-duper

Sunday and it's absolutely gorgeous outside it is so lovely outside I can't

günü ve dışarısı kesinlikle muhteşem dışarısı çok güzel Sana dışarının ne kadar güzel olduğunu anlatmaya başlayamam yapamam

begin to tell you how nice it is outside I can't I can't resist showing you the

sana manzarayı şimdi göstermeden duramıyorum geçen hafta

view now last week I I mentioned that I really missed going outside so today

dışarı çıkmayı gerçekten çok özlediğimden bahsetmiştim bu yüzden bugün dışarıya bir göz atacağız

we're going to have a look outside and it is so bright and sunny at the moment

ve o şu an çok parlak ve güneşli oh bak bu inanılmaz ne inanılmaz bir

oh look at that it's incredible what an incredible day there is the view right

gün şu anda stüdyomun penceresinin dışında manzara var uzaklara bakan canlı bir görüntü var

now outside the window of my studio a live view looking into the distance and

ve belki uzaktan görebilirsiniz dağlarda kar var

you might be able to see in the distance there is some snow on the mountains and

ve o dağlar aslında Galler'de, bu yüzden karşıdan, yaşadığım yerin batısına doğru bakıyoruz ve

those mountains are actually in Wales so we are looking across towards kind of

birçok dağ görebilirsiniz ve bunlar

towards the west of where I live and you can see lots of mountains and they are

the Welsh hills and they are very high in fact they are so high you can see

Galler tepeleri ve çok yüksekler, aslında çok yüksekler

that they are covered with snow so that is the view right now it's very cold

karla kaplı olduklarını görebilirsin yani manzara bu şu anda dışarısı çok soğuk ama

outside but we are having an absolutely gorgeous day today it is pretty nice to

bugün kesinlikle muhteşem bir gün geçiriyoruz en azını söylemek oldukça güzel ve umarım

say the least and I hope where you are everything is

senin olduğun yerde her şey yolundadır yani burada tekrar gidiyoruz bu hafta

alright as well so here we go again hasn't this week been interesting it's

ilginç olmadı mı dünya çapında çok ilginç bir hafta oldu bir çok ekstrem olay burada da dahil olmak üzere Birleşik

been a very interesting week around the world lots of extreme

whether including here in the UK now certain parts of the UK this week had a

Krallık'ta bu hafta Birleşik Krallık'ın belirli bölgelerinde çok kar vardı ama burada

lot of snow although here where I live there was very little snow so we escaped

yaşadığım yerde çok az kar vardı kar o yüzden bugün kardan kaçtık ama bu sabah

the snow today but this morning the weather was so nice and I really wanted

hava çok güzeldi ve gerçekten dışarı çıkmak istedim aslında ben de

to go outside in fact I was toying with the idea of going outside now there's a

dışarı çıkma fikriyle oynuyordum şimdi çok ilginç bir tabir var fikirle oynuyorsan eğer

very interesting expression toying with the idea if you are toying with the idea

fikirle oynuyorsan bunun yapabileceğin bir şey olduğunu düşündüğün anlamına gelir bunu

it means you are considering it it is something that you might do you are

considering it in your mind you are toying with the idea you are thinking

zihninde düşünüyorsun fikriyle oynuyorsun yapmayı düşündüğün için düşünüyorsun bu yüzden sanırım

about doing it you are considering it so I think I was on time today was I was I

bugün zamanında gelmiştim zamanında mıydım bugün çünkü

on time today because last week I was incredibly

geçen hafta inanılmaz geç kaldım ama bugün her şey yolunda teknik bir

late but today everything is okay there are no technical problems

everything is SuperDuper today and I hope it will remain so well it's nice to

sorun yok bugün her şey SuperDuper ve umarım çok iyi kalır

see you here of course we have the live chat we can't have a live English stream

sizi burada görmek güzel tabii ki canlı sohbetimiz var canlı yayın yapamayız Canlı sohbet olmadan İngilizce akışı, bu

without the live chat so let's have a look at the live chat right now shall we

yüzden şimdi canlı sohbete bir göz atalım, ilk kim olduk

who was first oh hello - gee Luciano for being first congratulations hello to you

oh merhaba - vay Luciano, size merhabayı ilk tebrik ettiğimiz için ve tabii ki süper bir

and of course you get a super-duper round of applause well then well done

alkış alıyorsunuz, gerçekten tebrikler ikinci sırada çok hızlı parmağınız olduğu için teşekkür ederiz

indeed so thank you for having a very quick finger in second place we have

Julie Jie'ye sahibiz merhaba Julie sizi tekrar görmek güzel Anna burada Martha Hasan

Julie Jie hello Julie nice to see you back again Anna is here Martha Hasan

blue thunder says it's another Sunday another fun day yes it is it's time to

mavi gök gürültüsü başka bir pazar günü başka bir eğlenceli gün evet

improve your English listening skills we also have mr. Bruno hello to you as well

İngilizce dinleme becerilerinizi geliştirmenin zamanı geldi biz de bay var Bruno sana da merhaba

lots of people on the live chat hello from Malaysia yes

canlı sohbette birçok insan Malezya'dan merhaba Hiroko Belarusian burada bugün nasıl hissediyorsun

Hiroko Belarusian is here how are you feeling today Belarusian I hope you are

Belaruslu Umarım daha iyisindir çünkü geçen hafta bana kendini iyi hissetmediğini söylemiştin,

feeling better because last week you told me that you weren't feeling too

umarım şu anda çektiğin şey

well so I hope the thing that you are suffering with at the moment is not as

bad as it was seven days ago Pedro is also here of course don't forget

yedi gün önceki kadar kötü değil Pedro da burada tabii ki unutma Belarusça ve Pedro

Belarusian and Pedro are the moderators on the live chat

canlı sohbet takımlarının moderatörleri serrano veya Sri Jan da burada ben

sue sue Ana or Sri Jan is here as well also I think that's Lena

Lena'nın Rusya'da izlediğini düşün git hızlı bir quilling arabasını gör

watching in Russia dosia quick quilling car where are you watching at the moment

is it your first time here if it is your first time watching me today or joining

şu anda nerede izliyorsun buraya ilk gelişin mi bugün beni ilk kez izliyorsan veya

canlı sohbete katılıyorsan çekinme bey diyebilirsin . duncan buraya ilk kez geliyorum

in on the live chat don't be shy you can say mr. duncan it's my first time here

and I will give you a special round of applause hello also from Indonesia says

ve size özel bir alkış vereceğim Endonezya'dan da merhaba diyor yaban arısı

bumble bee also we have Trung GT Luciano and also Ana Rita is here as well

ayrıca Trung GT Luciano ve Ana Rita da burada Francisco Attila ayrıca

Francisco Attila also Sathya Guadalupe is here as well

Sathya Guadalupe de burada nerede izliyorsunuz şu anda çok ilgileniyorum

where are you watching at the moment I'm very interested I'm always very

interested to find out where you are watching in the world and if you would

her zaman dünyanın neresinden izlediğini öğrenmekle çok ilgileniyorum ve eğer

like to send a photograph to me maybe you would like to send a picture to me

bana bir fotoğraf göndermek istersen belki bana canlı yayınımı izlerken kendini gösteren bir fotoğraf göndermek istersin

showing yourself watching my live stream you can do so there is absolutely no

akış yapabilirsin kesinlikle hiçbir sorun yok

problem whatsoever also mustafa is here on the live chat

ayrıca Mustafa canlı sohbette burada ve Tomic Tomic'e merhaba merhaba - shadow 46 ooh

and Tomic hello to Tomic hello - shadow 46 oh I must say your name is very

isminin çok ilgi çekici olduğunu söylemeliyim shadow 46 ayrıca bir sürü başka insanımız var tsukete

intriguing shadow 46 also we have lots of other people sue cat is here hello

sue cat nice to see you here today all

burada merhaba tsukete bugün seni burada görmek güzel ayrıca biz Shaheed de buradayız ben de

we have Shaheed also here here I hello to you as well wow so many people

sana merhaba vay canına şu anda izleyen pek çok insan al-a'raf'tan seni seviyorum diyor bayım

watching right now are of Al Araf says I love you mr. Duncan I am from Iraq a big

. Duncan, Irak'tan Irak'a büyük bir merhaba, unutmayın, canlı sohbette ilk kez konuşuyorsanız,

hello to Iraq don't forget if it is your first time speaking on the live chat

lütfen bana bildirin ve size özel bir süper kandırıcı merhaba

please let me know and I will give you a special SuperDuper hello back

geri vereceğim Chandra Kant da burada Chander crunch ve ik kira Umarım

Chandra Kant is here as well Chander crunch and ik rent I hope I pronounced

your name right where are you watching Jamelia is here

adını doğru telaffuz etmişimdir nereden izliyorsun Jamelia burada görünüşe göre Cezayir'de çok

it apparently in Algiers it is a very cold rainy Hali day so you have frozen

soğuk, yağmurlu bir Hali günü yani gökten donmuş buz düşüyor Rho efendim burada Fatima

ice falling from the sky Rho sir is here Fatima also we have loot chair and Manoj

ayrıca ganimet sandalyemiz ve Manoj satury hayır Çok ilginç bir isim olan Modi body

satury no Modi body that's a very interesting name there also CAD knee

de CAD diz merhaba mr. Duncan Kenya'dan izliyorum Vay canına çok teşekkür ederim

hello mr. Duncan I watching from Kenya Wow

thank you very much it's nice to know that I have so many viewers watching

Kenya da dahil olmak üzere dünyanın her yerinden izleyen çok sayıda izleyicim olduğunu bilmek güzel bu yüzden

around the world including Kenya so it's nice to see you here great to see you

sizi burada görmek güzel canlı sohbette sizi burada görmek harika Sanırım

here on the live chat I think that's almost it for the live chat today let's

canlı yayın bu kadar sohbet bugün hadi bir bakalım bugün Groundhog Day'den sonraki gün Ah Michelle

have a look today is the day after Groundhog Day Oh Thank You Michelle for

reminding me yes now this is something that doesn't

bana hatırlattığın için teşekkürler evet şimdi bu burada olmayan bir şey bizde yok

happen here we don't have it here but in the USA there is a place where they they

ama ABD'de sahip oldukları bir yer var her yıl 2 Şubat'ta özel bir tören yapılır

have a special ceremony every year on the 2nd of February and what they do is

ve yaptıkları şey, köstebek denen bir hayvana

they they ask an animal called a groundhog they ask it if there will be

daha fazla kış mı yoksa daha fazla yaz mı olacağını soruyorlar, bu yüzden yazın ne zaman

more winter or maybe more summer so they are asking when when summer or

geleceğini soruyorlar ya da bahar diyorum. hayvana sorarlar ve hayvan

should I say spring will arrive so they asked the animal and the animal will

whisper in someone's ear whether or not they have more terrible winter weather

birinin kulağına daha kötü bir kış havasının gelip gelmediğini

still to come or maybe spring will arrive early so yes

veya belki baharın erken gelip gelmediğini fısıldar, bu yüzden evet Groundhog Day Amerika Birleşik

Groundhog Day it is something that happens in the United States every year

Devletleri'nde her yıl olan bir şeydir, aynı zamanda adıdır. Bill Murray'in oynadığı bir film ve çok

also it's the title of a movie starring Bill Murray as well a very good movie

Carla is here on the live chat hello mr. Duncan from you dean in northern italy

iyi bir film Carla canlı sohbette burada merhaba bay. Senden Duncan Kuzey

İtalya'da Dean bizde de güneş var evet bugün güzel bir gün geçiriyoruz yapamam

we have sunshine - yes we are having a lovely day today I can't I can't begin

to tell you how lovely it is outside I was thinking of going outside for the

sana dışarının ne kadar güzel olduğunu söyleyemem canlı yayın için dışarı çıkmayı düşünüyordum ama

livestream but I decided not to because I realized that it was far too cold so

vazgeçtim çünkü havanın çok soğuk olduğunu fark ettim, bu yüzden

don't be don't be fooled by the weather it might look lovely outside there it is

havaya aldanmayın, dışarısı güzel görünebilir, şu anda pencerenin dışında canlı bir görüntü var, bu yüzden

that is a live view right now outside the window so it might look lovely but

güzel görünebilir ama kesinlikle dondurucu şu

it's absolutely freezing it's only about two degrees at the

anda hava sadece iki derece, dışarısı çok soğuk ve bu sabah dışarıda

moment outside it is very cold and I was outside this morning doing a little bit

of filming but I've decided to stay in the house I've decided to stay in my

biraz çekim yapıyordum ama evde kalmaya karar verdim,

lovely warm studio the live chat is very busy thanks for joining me oh by the way

sevimli sıcak stüdyomda kalmaya karar verdim canlı sohbet çok meşgul bana katıldığınız için teşekkürler bu arada hafta

did you see my special live stream during the week did you see my special

içi özel canlı yayınımı gördünüz mü hafta içi özel canlı yayınımı gördünüz mü

live stream during the week I was actually on Facebook I did a short

aslında Facebook'taydım Hafta boyunca 40 dakika kadar kısa bir Facebook yayını yaptım

Facebook stream for about 40 minutes during the week just something that I

sadece bir şey bir anda yapmaya karar verdim, bu yüzden planlanmayan bir şeydi bu

decided to do on the spur of the moment so something that wasn't planned so I

yüzden aslında bu hafta canlı yayında çok kısa bir süreliğine Facebook'taydım ama genellikle

was actually on Facebook this week live for a very short time but usually I am

here on YouTube every Sunday from 2 p.m. UK time

her Pazar saat 14:00'ten itibaren YouTube'dayım. İngiltere zamanı jessica burada

jessica is here I have never heard of Groundhog Day is it a habit it is so

Köstebek Günü'nü hiç duymadım bu bir alışkanlık mı çok garip evet garip bir şey sanırım buna

weird yes it is a strange thing I suppose you

could call it a a custom or a tradition so something that has been done for many

bir gelenek ya da gelenek diyebilirsiniz yani uzun yıllardır yapılan bir şey

years we call it a tradition or maybe a custom something that is done in a

biz buna bir gelenek ya da belki bir görenek belli bir yerde ya da belli bir

certain place or a certain area at a certain time can be described as a

bölgede belli bir zamanda yapılan bir şey adet adet olarak tanımlanabilir yasak burada banka

custom custom ban is here bank we watching in Vietnam hello to you we also

Vietnam'da izliyoruz size merhaba bizde de var ah bizde bay var. Jarek merhaba bay. Jarek, bu Bay.

have oh we have mr. Jarek hello mr. Jarek this is mr. Jarek from Poland how

Polonya'dan Jarek bugün nasılsın mutlu musun Gerçekten gerçekten öyle umuyorum ki evet çok

are you today are you happy I really really hope so

yes I'm super duper and thank you for saying hello mr. Jarek isn't that nice

kandırıldım ve merhaba bayım dediğiniz için teşekkür ederim. Jarek o kadar iyi değil bizde de Pehlevi var,

we have also Pahlavi know what is the difference between belief and believe

inanç ile inanmak arasındaki farkın ne olduğunu biliyor, inanç,

well the belief is the thing that you do believe in and if you believe it then

inandığınız şeydir ve eğer ona inanırsanız, o zaman bunun doğru olduğunu hissedersiniz, bu nedenle inanç,

you feel that it's true so belief is the thing that you feel and

hissettiğiniz şeydir ve inanmak bir şeye güvenmektir ya da belki bir şeye inancınız vardır buna inanırsınız

believe is trusting something or maybe you have faith in something you believe

it it is your belief quan says good morning mr. Duncan I'm watching you from

bu sizin inancınızdır quan günaydın bay der . Duncan sizi Kolombiya'dan izliyorum

Colombia Eduardo is here hello everyone from Mexico hi Mexico a big hello to you

Eduardo burada Meksika'dan herkese merhaba merhaba Meksika size büyük bir merhaba ve biliyorum ki

and I know that I have a lot of people watching at the moment in Mexico so a

şu anda Meksika'da izleyen birçok insan var bu yüzden size de büyük bir merhaba satury

big hi to you as well satury know says when I worked in the US a groundhog a

bilir ne zaman diyor ABD'de bir köstebek çalıştım, bir köstebek başını ininden dışarı çıkarırdı

groundhog would stick its head out of its den and if it went back in it would

ve geri dönerse bu, anladığım kadarıyla artık uzun bir kış olacağı anlamına gelir,

mean that it would be a long winter now as I understand it the groundhog has to

köstebek gölgesini görmek zorundadır, eğer görürse onun gölgesi sanırım bu

see his shadow so if he does see his shadow I think

that means you have an early spring but if he doesn't see his shadow I think

erken bir bahar geçirdiğiniz anlamına geliyor ama eğer onun gölgesini görmezse bence bu

that means you're going to have another six weeks of winter I think so I might

altı haftalık bir kış daha geçireceğiniz anlamına geliyor sanırım bu yüzden orada yanılıyor olabilirim belki

be wrong there perhaps I should have researched that

bunu daha önce araştırmalıydım hadi ironik kelimesinin anlamı nedir ironik normalde anlamın

before coming on what is the meaning of the word ironic ironic means to do

something that is the opposite to what the meaning normally is so if you do

tersi olan bir şey yapmak demektir yani ironik bir şey yaparsanız

something ironic it means the opposite or maybe you give something the opposite

bu tam tersi anlamına gelir veya belki bir şeye zıt anlam verirsiniz bir şey

meaning something is ironic ironic lucha says good morning mr. d'Ancona from

ironiktir ironik lucha iyi diyor sabah bay Verona'dan d'Ancona, İtalya'nın güzel bir şehri

Verona a lovely city in Italy oh thank you very much a big hello to Verona as

oh çok teşekkür ederim Verona'ya da kocaman bir merhaba aman tanrım bugün çok fazla insan var çok teşekkür

well oh my goodness so many people on today thank you very much it's nice to

ederim burada canlı sohbette bu kadar çok insanı görmek güzel tabii ki

see so many people here on the live chat of course coming up later on we have yes

geliyor daha sonra evet döndü harpustan sonra burada olacak - konuşuyoruz bay.

he's back he will be here after harpus - we are talking mr. Steve

Steve [Müzik] evet bayım. Steve yarı pistou sonra burada olacak [Müzik] bugün bir Pazar eğlenceli bir

yes mr. Steve will be here after half pistou

it's a Sunday it's a fun day it's time to improve your English we are talking

gün İngilizcenizi geliştirme zamanı bugün birkaç farklı konudan bahsediyoruz

about a few different subjects today quite a few things today first of all I

bugün pek çok şeyden öncelikle bugün çok üzgün olmak istemiyorum ama

don't want to be too sad today but we are talking about something that is a

oldukça üzücü bir şeyden bahsediyoruz ve belki bazıları depresif bir konu diyebilir,

rather sad and maybe some might say depressing subject do you ever feel

lonely now apparently here in the UK there was a report published last week

görünüşe göre burada Birleşik Krallık'ta şu anda hiç yalnız hissediyor musunuz

that says that more people than ever before now consider themselves as being

?

or feeling lonely so more people than ever now I wonder why this is so ok do

şimdi her zamankinden çok daha fazla insan yalnız hissediyor bunun neden bu kadar iyi olduğunu merak ediyorum

you know do you know why people are feeling so lonely these days so

bu günlerde insanların neden bu kadar yalnız hissettiğini biliyor musunuz yani görünüşe göre burada Birleşik Krallık'ta bir yalnızlık salgını var giderek

apparently here in the UK there is an epidemic of loneliness more and more

daha fazla insan kendini yalnız ve izole hissediyor dünyanın geri kalanından kopuk hissediyorum

people feel lonely and isolated they feel cut off from the rest of the world

bu yüzden bugün de kendinizi hiç yalnız hissediyor musunuz güzel bir şey olumlu bir şey

so do you ever feel lonely also today something nice something positive have

you ever won a prize ah yes a very interesting question indeed have you

hiç ödül kazandınız mı ah evet çok ilginç bir soru gerçekten hiç ödül kazandınız mı

ever won a prize have you ever won a competition or maybe you've won a

hiç bir yarışma kazandınız mı veya belki de ' özel bir ödül kazandınız belki işte belki

special award maybe it work or maybe you took part in a competition and maybe you

bir yarışmaya katıldınız ve belki birinci oldunuz yani hiç ödül kazandınız mı belki

came first so have you ever won a prize perhaps you entered a competition and

bir yarışmaya girdiniz ve belki siz bir grup isim arasından seçildiniz belki

maybe you you were picked from a group of names so maybe you won a prize in a

ödül kazandınız bir yarışmada belki bir yarışmanın galibi oldunuz belki

competition maybe you were the winner of a contest

perhaps you entered a singing contest and maybe you came

bir şarkı yarışmasına katıldınız ve belki birinci oldunuz belki birinci oldunuz yani bugünün

first maybe you came in first place so that is today's question have you ever

sorusu bu hiç ödül kazandınız mı hiç bir yarışmada hiç olmadınız mı ve

won a prize have you ever weren't anything in a

competition and also the other question today is do you ever feel lonely do you

ayrıca bugünün diğer sorusu da hiç yalnız hissediyor musun hiç yalnız hissediyor musun

ever feel lonely I think loneliness to be honest I think

dürüst olmak gerekirse yalnızlık bence normal bir şey bence bu

loneliness is a normal thing I think it's something that happens in

herkesin hayatında olan bir şey bence zaman zaman hepimiz biraz hissediyoruz

everyone's lives I think from time to time we all feel a little bit lonely on

a sad note now I don't want to be too sad today but on a sad note it is a sad

şimdi çok üzgün olmak istemiyorum ama üzücü bir not olarak bugün üzücü bir yıldönümü

anniversary today because it's 60 years can you believe it

çünkü 60 yıl oldu buna inanabiliyor musun şarkıcı Buddy Holly'nin

60 years since the singer Buddy Holly died in a plane crash it was on this day

bir uçak kazasında ölmesinin üzerinden 60 yıl geçti. bu gün 3 Şubat 1959 Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Clear Lake Iowa

the 3rd of February 1959 Clear Lake Iowa in the United States that Buddy Holly

Buddy Holly, Ritchie Valance ile birlikte bir uçak kazasında öldü, başka bir şarkıcı

was killed in a plane crash along with Ritchie valance another singer and also

another singer called the Big Bopper and there it is there is

ve ayrıca Big Bopper adlı başka bir şarkıcı ve işte orada, uçağın çok üzücü bir görüntüsü var.

the very sad sight of the plane that crashed on this day in 1959 killing

1959'da bu gün düşen Buddy Holly, Big Bopper ve

Buddy Holly also the Big Bopper and Ritchie Valens and just to show how

Ritchie Valens'i de öldürüyor ve sadece o tarihin ne kadar kader olduğunu göstermek için burada,

fateful that date is or was here is the poster that was advertising the concert

hepsinin yer aldığı ve önceki gün gerçekleşen konserin reklamını yapan poster.

that they all appeared in which took place the day before so there was a

Big Bopper Ritchie Valens ve Buddy

concert that took place starring the Big Bopper Ritchie Valens and also Buddy

Holly and they were all on the plane that crap

Holly'nin başrolde olduğu bir konserdi ve hepsi ertesi gün eve giderken uçakta düştüler

the following day as they headed home so a very sad event and of course Buddy

çok üzücü bir olay ve tabii ki Buddy Holly birçok şarkıyla ünlü birçok klasik şarkıyla ünlü. Veda edeceğin

Holly famous for many songs many classic songs that'll be the day

gün olacak, beni ağlattığın gün de olacak artık

that'll be the day when you say goodbye that'll be the day when you make me cry

önemli değil sanırım artık önemli değil ve

also it doesn't matter anymore I guess it doesn't matter anymore

and can you name another Buddy Holly song can you name another song made

başka bir Buddy Holly şarkısı söyleyebilir misin? Buddy Holly tarafından ünlenen başka bir şarkının adını söylerseniz, birisi

famous by Buddy Holly someone might say that mr. Duncan you look a little bit

mr. Duncan, biraz Buddy Holly'ye benziyorsun,

like Buddy Holly we think you look slightly similar in features to Buddy

özelliklerin Buddy Holly'ye biraz benzediğini düşünüyoruz, bundan emin değilim, bunun doğru

Holly I'm not sure about that I I don't know if that's true or not but can you

olup olmadığını bilmiyorum ama dediğim gibi başka bir Buddy Holly şarkısı söyleyebilir misin? bugün

name another Buddy Holly song as I said a sad anniversary today 60 years since

Buddy Holly'nin bir uçak kazasında trajik bir şekilde ölmesinin 60. yıl dönümü çok üzücü

Buddy Holly was tragically killed in a plane crash so very sad we are going to

have a look at something very soon because it is a special day next week do

çok yakında bir şeye bakacağız çünkü bu hafta özel bir gün

you know what day it is next week on Tuesday it is a very special day because

gelecek hafta hangi gün olduğunu biliyor musunuz önümüzdeki hafta Salı günü çok özel bir gün çünkü bugün Çin

it is the Chinese New Year and of course it is the Lunar New Year as well on the

Yeni Yılı ve tabii ki Ay Yeni Yılı da 5 Şubat ve bu özel etkinliğe bir göz

5th of February and we are going to have a look at a special video which we'll be

atacağımız özel bir videoya göz atacağız.

taking a look at that special event in a few moments time first of all back to

birkaç dakika sonra ilk önce canlı sohbete geri dön çünkü bazen

the live chat because sometimes I am accused of ignoring the live chat so we

canlı sohbeti görmezden gelmekle suçlanıyorum bu yüzden canlı sohbete çok hızlı bir şekilde tekrar bakacağız

will have another look at the live chat very quickly who is on the live chat

canlı sohbette kimler var yırtık pırtık burada şu an yalnız hissediyorum diyor oh yalnız olma

tatty is here tatty says I feel lonely now

oh don't be lonely you don't have to be lonely today because it's Sunday it's a

bugün yalnız olmak zorunda değilsin çünkü bugün pazar eğlenceli bir gün ve hepimiz

fun day and we are all here sharing our English Louie says have you

buradayız ingilizcemizi paylaşıyoruz Louie diyor ki 12 yıldır bu kadar sıkı çalışmanın ardından YouTube'dan hiç ödül kazandınız mı?

ever won a prize from YouTube after such hard work

after such hard work for 12 years can you believe it

inanabiliyor musun, YouTube'dan ödülümü hiç almadım,

I have never received my my award from YouTube so when I passed 100,000

bu yüzden 100.000 aboneyi geçtiğimde ödül almadım

subscribers I didn't receive an award I didn't get my play button I didn't get

Oynat düğmemi almadım Hiçbir şey almadım, bu sorunun cevabını biliyorum Louie

anything so no the answer to that question Louie is no no I I don't know

hayır hayır neden bilmiyorum belki YouTube söz konusu olduğunda o kadar önemli olmadığımı düşünüyorum

why I think maybe I'm not that important when it comes to YouTube in general

tongue says I don't even him I don't know what that means

sto s Dan is Lao says I feel extremely lonely I don't speak I haven't spoken to

Ben konuşmuyorum 2009'dan beri kimseyle konuşmadım

anyone since 2009 what you haven't spoken to anyone in 10 years

senin 10 yıldır kimseyle konuşmadığın şeyi şimdi benimle konuşuyorsun yani bunun anlamı

well you're speaking to mean how so that must mean something pal Mira says many

dostum Mira'nın yıllar önce söylediği bir şey olmalı çünkü ben bir ödül kazandım öğrenciler arasında en iyi Fransızca bilgim var

years ago I want a prize due to my best knowledge of French

between students but now my French is very poor because I have not been using

ama şimdi Fransızcam çok zayıf çünkü o dili

that language at all this is something that I have talked about in the past if

hiç kullanmıyorum bu geçmişte bahsettiğim bir şey, eğer bir şeyi kullanmazsan

you don't use something you lose it and the same thing applies to language so if

onu kaybedersin ve aynı şey geçerli Yani bir dil öğreniyorsanız

you are learning a language and then you stop using it or you stop practicing it

ve sonra onu kullanmayı bırakırsanız veya pratik yapmayı bırakırsanız, o zaman yavaş yavaş kaybolacaktır bu doğru, yırtık

then it will slowly fade away it's true tatty says I feel lonely now because I'm

pırtık diyor ki, şimdi yalnız hissediyorum çünkü ailemden uzaktayım, öyle düşünüyorum, öyleyse düşünüyorum

far from my family I think so I think if you are a long way from your family if

ailenden çok uzaktaysan sevdiklerinden uzaktaysan belki

you are a long way from your loved ones maybe you are in a different city or

başka bir şehirdesin belki başka bir ülkedesin çok iyi olabilir sadece deneyimli bir kabadayılık sen

maybe a different country it can be a very

lonely experience a croute meant says you are very important you have

çok önemlisin diyor çok önemli şeyler yaptın demektir Bir gün

done many important things I would be glad to meet you if you ever come to

İrlanda'ya gelirsen seninle tanışmaktan memnuniyet duyarım çok teşekkür ederim AK Reutimann'da kastedilen bir croute

Ireland thank you very much a croute meant at AK root Minh I hope I

umarım adını tam orada telaffuz etmişimdir İçimde yanlış telaffuz ettiğime dair bir his var diye düşündüm

pronounced your name right there I thought I have a feeling that I've

mispronounced it Anna says why don't you receive any prize from YouTube for your

Anna neden olmasın diyor aboneleriniz için YouTube'dan herhangi bir ödül almak

subscribers it isn't fair I don't know why but I've never received a play

adil değil Neden bilmiyorum ama YouTube'dan hiç bir oynatma düğmesi veya herhangi bir ödül almadım

button or or any prize at all any award from YouTube ever I don't know why also

şimdiye kadar herhangi bir ödül Emma'nın da neden burada olduğunu bilmiyorum size en iyi öğretmen

Emma is here we will give you the best teacher award mr. Duncan oh thank you

ödülünü verecek mr. Duncan oh çok teşekkür ederim çok naziksiniz Tomek diyor ki

very much that's very kind of you Tomic says i won a prize at work for the

Aralık ayındaki en iyi performansım için işyerinde bir ödül kazandım kafeteryamızda bedava öğle yemeği kazandım

best performance in december i was awarded a free lunch at our cafeteria

congratulations Tomic now there is a special reason why

tebrikler Tomek şimdi bugün bundan bahsetmemin özel bir nedeni var çünkü bey ile

I'm mentioning this today because there is something that I'm going to talk

konuşacağım bir şey var . Steve çünkü bay. Steve'in

about with mr. Steve because mr. Steve had a nice surprise this week a nice big

bu hafta güzel bir sürprizi oldu, güzel ve büyük bir sürpriz ama bunun ne olduğunu biraz sonra öğreneceğiz,

surprise but what was it find out a little bit later on right now we are

şimdi derslerimden birine bakacağız ve bu, bunun

going to have a look at one of my lessons and this is connected to

something that we are going to talk about this week because the Chinese New

hakkında konuşacağımız bir şeyle bağlantılı. hafta çünkü Çin Yeni Yılı

Year is on its way it is and so here for you now we are going to take a look at

yolda ve bu yüzden şimdi sizin için burada,

one of my lessons all about the Lunar New Year and the Chinese New Year

Yeni Ay Yılı ve Çin Yeni Yılı [Müzik] ile ilgili derslerimden birine göz atacağız. .

hi everybody my name is mr. Duncan and my name's mr. Lomax

Duncan ve benim adım Mr. Lomax well Şubat yine geldi ve birçok insan için bu

well February is here again and for many people this is a special month because

özel bir ay çünkü bu Ay

it's the month of the Lunar New Year yes this month will see millions of people

welcome in the new lunar year including those living in China

each Chinese New Year has a special symbol to represent it these symbols are

Yeni Yılı ayı onu temsil eden sembol bu sembollerin hepsi hayvanlardır,

all animals that is true besides China the Lunar New Year is

Çin'in yanı sıra doğrudur Ay Yeni Yılı, ayın dünya etrafındaki yörüngesinin değişmesi nedeniyle Kore Moğolistan Tibet ve Vietnam da dahil olmak üzere diğer ülkelerde de kutlanır

celebrated in other countries too including Korea Mongolia Tibet and

Ay

Vietnam due to the variation of the moon's orbit around the earth the Lunar

New Year never occurs on the same day it can occur in late January or mid to late

Yeni Yılı hiçbir zaman aynı gezegende gerçekleşmez. gün,

February depending on how each new year is calculated some lunar new year's are

her yeni yılın nasıl hesaplandığına bağlı olarak Ocak sonu veya Şubat

shorter and some are longer which means that each lunar new year occurs around

ortasından sonlarına kadar gerçekleşebilir.

the same time every year but not on the same day it is worth remembering that

Ay'ın dünyanın yörüngesinde her 27,3

the moon orbits the earth every 27.3 days there are some common customs that

günde bir döndüğünü hatırlamakta fayda var Ay Yeni Yılı kutlamaları sırasında gözlemlenen bazı yaygın adetler vardır

are observed during the Lunar New Year celebrations the giving of money

normalde kırmızı bir zarf içinde para verilmesi yeni giysiler normalde

normally in a red envelope new clothes are normally worn on the Lunar New Year

Day family reunions normally take place during the Lunar New Year celebrations

Yeni Ay Yılı Günü aile toplantılarında giyilir normalde Ay Yeni Yılı kutlamaları sırasında gerçekleştirilir,

colorful decorations are normally put up lucky charms are often placed on the

normalde renkli süslemeler asılır, genellikle her evin ön kapısına uğur tılsımları konur,

front door of each house this is especially significant in China

bu özellikle Çin'de önemlidir.

fireworks and firecrackers or normally let off as

kötü ruhlar, ironik olan nedir biliyor musunuz bayım?

the New Year arrives so as to ward off the evil spirits do you know what is

ironic mr. Duncan know what the fact that you are making a lesson about a

Duncan, dünyanın videolarınızın engellendiği bir bölümü hakkında bir ders yapıyor olmanızın ne olduğunu biliyor evet,

part of the world where your videos are blocked yes it is ironic that my videos

videolarımın Çin'de engellenmesi ironik ve Burada

are blocks in China and Here I am talking all about a Chinese custom isn't

bir Çin geleneğinden bahsediyorum, dünya bir çılgın değil mi? iyi yerleştirin bay Duncan

the world a crazy place well mr. Duncan that's just about wraps

bu dersi bitirmek üzere ama sana bir sorum var

this lesson up but I have one question for you fire away

will I be appearing in more of your lessons

daha fazla dersinde görünecek miyim evet bu harika olur sence [Müzik]

would you like to yes that would be cool what do you think

did you do it's a Sunday it's a fun day it is time to improve your English and

yaptın mı bugün bir Pazar eğlenceli bir gün İngilizcenizi geliştirmenin zamanı geldi ve tabii ki bugün

of course it's a Sunday and it wouldn't be Sunday without the guy who always

bir Pazar ve özellikle bu hafta çok mutlu görünen adam olmadan Pazar olmazdı

looks so happy especially this week because he has had some very good news

çünkü çok iyi haberler aldı, evet bu Mr. Steve'in

yes it's mr. Steve to be back here yet again

bu çok soğuk ve kuru Pazar öğleden sonra tekrar buraya gelmesi için dışarıdaydım

on this very cold and dry Sunday afternoon I've been outside mr. Duncan

Mr. Duncan neyi atlıyor sizce bu oldukça harika bence bu

skipping what do you think that I think that's pretty amazing I must admit I

think that's pretty amazing you look slightly red yeah oh because it's very

oldukça harika biraz kırmızı görünüyorsun evet oh çünkü hava çok soğuk bu yüzden hava

cold out so it's about minus three outside minus three centigrade that is

eksi üç dışında eksi üç santigrat Fahrenheit cinsinden ne olduğundan emin değilim

not sure what that is in Fahrenheit but it's minus three out there it's below

ama dışarısı eksi üç, suyun donma noktasının üç derece altında,

freezing three degrees below the freezing point of water okay and I was

tamam ve ben bu hafta bir konferanstaydım,

away this week on a conference a sales conference for the company I work for

çalıştığım şirket için bir satış konferansındaydım ve bizi formda tutmaya çalışıyorlar, tamam mı koyuyorlar

and they're trying to get us fit okay they're putting a lot of effort into

physical and mental health and well-being at work at the moment so

fiziksel ve zihinsel sağlık ve şu anda işyerinde esenlik için çok fazla çaba sarf ediyor, bu nedenle

keeping your body healthy and also your mind healthy it's the corporate

vücudunuzu ve aynı zamanda zihninizi sağlıklı tutmak kurumsal sorumluluktur, bu nedenle kendilerini

responsibility so they are feeling responsible for your physical health as

fiziksel ve zihinsel sağlığınızın yanı sıra zihinsel sağlığınızdan da sorumlu hissediyorlar.

well as well as your mental health so that you're well and can perform at your

iyisin ve işini olabildiğince iyi yapabilirsin ki bence bu

job as well as possible which i think is a good things good idea it's a very good

iyi bir şey iyi bir fikir bu çok iyi bir fikir yani bu hafta birlikte gittiğimizde

idea so this week when we went along there was a little table well they want

küçük bir masa vardı ve bizden bir aplikasyon yapmamızı istediler telefonlar ve her hafta

us to have an app on our phones and they're trying to set up competition to

kaç adım yürüyebileceğinizi görmek için yarışma düzenlemeye çalışıyorlar bir araba var bence sağlıklı olmak için

see how many steps you can walk every week there's a car I think you're

supposed to do 5,000 steps a day or something to be healthy I'm I found

günde 5.000 adım falan atmanız gerekiyor Ben böyle bir şey buldum

something like that it's a lot five thousand sounds like a lot that

bu bir lot 5.000 kulağa çok gibi geliyor, sanki yaklaşık bir mil yürümeniz gerekiyormuş gibi,

that's like you've got to walk about what a mile I don't know it well you

bunu iyi bilmiyorum siz, bence sadece gününüzde normal bir şekilde dolaşın, muhtemelen

think just walking around normally in your day I think you probably quite

easily do that but our jobs in sales a very sedentary so we're sitting down a

bunu oldukça kolay bir şekilde yaptığınızı düşünüyorum ama satıştaki işlerimiz çok hareketsiz, bu yüzden arabada çok oturuyoruz

lot in the car that's a great word by the way said enter it means you don't

bu arada bu harika bir kelime girin dedi yani sadece oturun değil mi

you don't you just sit down you don't you don't walk very much so do very much

çok fazla yürümeyin yani çok yapın çok aktivite yani örneğin

activity so for example if you work in an office if you sit down in your job

bir ofiste çalışıyorsanız işinizde oturuyorsanız belki otobüs şoförü veya taksi

maybe you are a bus driver or a taxi driver or like me I mean sometimes my

şoförüsünüz ya da benim gibi yani bazen işim çok hareketsiz oluyor çünkü bilgisayarımın başına oturmak zorunda kalıyorum

job is very sedentary because I have to sit in front of my computer doing the

derslerim için düzenleme hareketsiz veya hareketsiz

the editing for my for my lessons sedentary or sedentary job yes it means

iş evet, yapmadığınız anlamına gelir, yani uzun süre oturmamanız gerekir,

you don't do so it's not supposed to sit down for long are you doing nothing no

so they're encouraging us to use this app on our phones and then there's a

hiçbir şey yapmıyor musunuz hayır, bu yüzden bizi bu uygulamayı telefonlarımızda kullanmamız için teşvik ediyorlar ve sonra var

little competition to see how many who can walk the most number of steps in a

bir hafta içinde kaç kişinin en çok adımı atabileceğini görmek için küçük bir yarışma ve

week and they're giving out for prizes but they were giving out as well was

ödüller için dağıtıyorlar ama onlar da veriyorlardı biz halat atlıyoruz hmm ki

skipping ropes hmm which is unusual and they were giving out these free skipping

bu alışılmadık bir şey ve bunlar bedava atlama veriyorlardı ipler ve sen atlamanın

ropes and you think skipping is such an easy activity you skipping in this

o kadar kolay bir aktivite olduğunu düşünüyorsun ki bu ülkede ip atlamak en azından kızların yapacağı bir şeyle ilişkilendiriliyor evet

country at least is associated with something that girls would do yes isn't

bir erkek için biraz ev hanımı gibi görülmüyor mu sen

it it's seen as a bit of a sissy thing for a boy you're a man to use a skipping

bir erkeksin ip atlamak iyi olur bu sopa gibi atlayabilirsin bunu yapmak için böyle atlayabilirsin

rope well you can skip along like this stick to do to do so you can skip like

bu da atlıyor ama aynı zamanda

this this is skipping as well but also skipping using a skipping rope like like

at the beginning of today's lesson I was using a skipping rope that's right and

bugünün dersinin başındaki gibi bir ip kullanarak da atlıyorum.

of course boxers use it to keep fit don't there you will see boxes with

tabi ki boksörler formda kalmak için kullanırlar değil mi orada ip atlamalı kutular göreceksiniz

skipping ropes and I'll tell you it is a very tough activity because it's not

ve size çok zor bir aktivite olduğunu söyleyeceğim çünkü zıplamak kolay değil

easy skipping it uses my goodness I haven't done it for years and I was

aman Allah'ım yıllardır yapmıyordum ve yapıyordum bunu beş dakikadan fazla yapabilmek için yapıyorum

doing it out so I can do it for more than about five minutes I was completely

Tamamen nefesim kesilmişti ve bugün ilk kez

out of breath and today well I tried it first on Friday but all the car or my

tüm arabanın üzerinden geçerken denedim ya da baldırlarım ağrıyor, bu yüzden Steve'in bacakları şimdi sadece

calves are aching us so Steve's legs are now aching just from a few minutes of

birkaç dakikadan ağrıyor İp atlama yani bu çok çok yorucu bir egzersiz kardiyovasküler kardiyovasküler egzersiz çok iyi

skipping so it's it's a very it's a very strenuous exercise cardiovascular is you

biliyor musun koşmak kadar iyi ve bunu kullanmak istiyorum çünkü

know it's very good it's as good as running and I want to use it because

when it's raining I like running but and but but I've got an ankle problem so

yağmur yağarken koşmayı seviyorum ama ve ama ama ayak bileği sorunum var bu yüzden ben

I've got to be careful how much I do but skipping is going to be a great way of

Ne kadar yaptığım konusunda dikkatli olmalıyım ama atlama, 10-15 dakika içinde hızlı bir kardiyovasküler egzersiz yapmanın harika bir yolu olacak.

getting some quick cardiovascular exercise in 10-15 minutes done I think

it's gonna be great you just go outside in your yard and just do some quick

egzersiz evet ve bahse girerim bunu içeride de yapabilirsiniz, eğer

exercise yeah and I bet you can do it indoors as well if you've got as high

işten söz ederken tavanınız çok yüksekse, bu hafta hoş bir sürpriziniz oldu,

ceiling talking of work you had a nice little surprise this week you had you

hayatınızda size çok güzel anlar yaşatan bir şey oldu mu?

had something occur in your life that gave you a nice moment of time a

lot of a lot of praise a lot of applause mr. Steve this week in his company came

çok övgü çok alkış bay. Steve bu hafta şirketinde zirveye ulaştı, ben

top I'm the best I'm number one numero you know the Big Cheese yes of mr.

en iyisiyim, bir numarayım, bilirsiniz Big Cheese evet bay. Duncan evet bayım. Duncan

Duncan aye mr. Duncan's giving me my own

şimdi bana kendi mikrofonumu veriyor, evet tamam, umurumuzda değil ve

microphone now yes okay we don't we don't care about that and he's worried

I'm going to shout to world I did I did say don't shout or at least at least

dünyaya bağıracağımdan endişeleniyor Yaptım, serbest bırakmak için bağırma dedim en azından beni bir

give me a warning I've been working hard all year and I am Number One so

uyarı ver ben' Tüm yıl boyunca çok çalıştım ve Ben Bir Numarayım, bu yüzden Salesforce sadece

Salesforce not up not just in the area not just in the area but the whole

bölgede değil, tüm şirkette, yani tüm Birleşik Krallık topa vurmaktan geliyor

company so the whole UK company eating the ball oh oh scheming and secretly

oh oh entrikalar çeviriyor ve insanlara bir numara olduğumu söylemeden gizlice Lot satıyor bir

selling Lots without telling people I was number one oh oh it feels good mr.

oh oh oh iyi hissettiriyor bayım. Duncan, biliyorsun, birkaç hafta önce

Duncan you know you know a few weeks ago we were talking about you how how modest

senden bahsediyorduk, bugün ne kadar mütevazi değilsin, bugün değil ama sadece bu da değil, sadece mr. Steve

you are not today not today but not only that not only his mr. Steve come top in

the whole of the company so not not just two or three people but everyone we give

tüm şirkette birinci oldu yani sadece iki üç kişi değil herkesi

süpürüyorsun ayrıca sen de bir ödül kazandın çok bir şey kazanmıyorsun ama evet dediğimde ne

also you've also won a prize you don't get a

lot but well when I say yes once we aren't won a holiday that's the prize is

kazanamadık ödül bu tatil pekala evet bu çok büyük bir tatil

well yes it's a holiday that's a lot I know what do you mean it's not alone you

Eşinizi yanınıza alabileceğinizin yalnız olmadığını biliyorum bu harika yani bu bizim bu yılki tatilimiz bu yüzden

can take your partner with you which is great so that's our holiday this year so

Duncan so not only not only is mr. Steve going

Duncan yani sadece bay değil. Steve tatile gidiyor ama aynı zamanda yanına başka birini de alabilirsin

on holiday but also you can take someone else with you

ve bu da demek oluyor ki ben de gidiyorum yani Carden bizde bedava bir tatil var sen

and so that means I'm going as well so Carden we've got we've got a free

holiday you think you're going oh I see what we're doing now you're going to

gittiğini sanıyorsun oh ne yaptığımızı görüyorum Şimdi

pretend that I'm not coming with you is that what we're doing I've got a few

seninle gelmiyormuşum gibi davranacaksın, yaptığımız şey, aklımda birkaç kişi daha var ama

other people in mind but I suppose you could come we don't even know I'm only

sanırım gelebilirsin, haberimiz bile yok, sadece şaka yapıyorum nereye gittiğimizi bile bilmiyoruz henüz

joking we don't even know where we're going we

nerede olduğunu bilmiyoruz ama şu anda

don't know yet we don't know where it is where it where it will be but but at the

moment we're not sure but the one thing I'm worried about is is we might go

emin değiliz ama endişelendiğim tek şey biz olmamız yurtdışına gidebilirim çünkü

abroad because I haven't got a press sport at the moment my passport has

şu anda pasaportum yok, pasaportumun süresi dolmuş, bu yüzden dört gözle bekleyecek bir şey var,

expired so there is something to look forward to apparently it's happening in

görünüşe göre bu haziran'da, haziran'da oluyor ve film çekebileceğiz ve belki

June in June and we will be able to film and maybe we could even do a live

canlı bir yurt dışı arabası bile yapabiliriz ne zaman deme hayır ne zaman olduğunu bilmiyorum hayır ne zaman olduğunu bilmiyoruz henüz nerede ne zaman nerede olduğunu bilmiyoruz

broadcast don't say when no I don't know when it is no we don't know when it is

ama tatil olacak

yet when all where we don't know when or where but it will be a holiday and it

ve bedava olacak ve biz İkisinin de devam etmesi o kadar güzel değil bu yüzden oldukça heyecanlı olduğumu itiraf etmeliyim

will be free and we're both going on it isn't that nice so so I must admit I

feel quite quite excited but we haven't been abroad on holiday for many years

ama uzun yıllardır yurtdışında tatile çıkmadık muhtemelen yaklaşık yedi

probably about seven years I would say it's longer than that we haven't we

yıldır gitmediğimizden daha uzun diyebilirim

haven't been on holiday for nearly about eight years because we're so busy you're

yaklaşık sekiz yıldır tatildeyiz çünkü biz o kadar meşgulüz ki siz her zaman kendinizi %100

so busy all the time dedicating yourself 100% to the world of English and

İngilizce dünyasına adamak ve iyi öğretmekle o kadar meşgulsünüz ki elbette biz Birleşik

teaching well of course we have been we have been on short trips in the UK but

Krallık'ta kısa gezilere çıktık ama bu yurt dışına çıkalı uzun zaman oldu yani

it's been a long time since we've been abroad I mean we've been to many

bir çok ülkeye gittik gittik güzel bir tatil geçirdik değil mi Madeira'da yıllar

countries we've been to we had a nice holiday didn't we in Madeira we did many

years ago Portuguese Island Madeira also we went to Turkey we've been to Turkey

önce yapmıştık Portekiz'in Madeira adasına da Türkiye'ye gittik biz' Türkiye'ye iki kez gittim çok

twice very nice you you also came to see me in China I know when I was living in

siz siz de ben Çin'de yaşarken beni Çin'de görmeye geldiniz, beni görmeye geldiniz yani

China you came to see me so we've been to some rather nice places also Greece

oldukça güzel yerlere gittik Yunanistan'da da Yunanistan'a gittik sanırım bayım. Steve

we've been to Greece I think mr. Steve wants to look at the

live chat the live chat is now on the screen yes because Greg says traveling

canlı sohbete bakmak istiyor, canlı sohbet artık ekranda evet çünkü Greg diyor ki

with abroad as opposed see I said we're travelling abroad

yurt dışı ile seyahat ediyorum, aksine ben yurt dışına seyahat ediyoruz dedim evet, yani

yeah so if you say you're travelling abroad it means you're going to another

yurt dışına seyahat ediyorum diyorsanız, gidiyorsunuz demektir başka bir ülkeye ama Greg diyor ki

country but Greg says traveling with abroad okay explain well that's a

yurtdışı ile seyahat etmek tamam açıkla bu tamamen farklı bir anlam çünkü

different meaning altogether he's joking because traveling with abroad abroad is

yurtdışı ile seyahat etmek bir kadın için argo bir kelime oh ben

a slang word for up for a woman oh I see traveling with abroad also going away

yurtdışı ile seyahati görüyorum bu yüzden bir kadınla uzaklaşmak belki belki bir iyilik belki 1940'lar olsaydı

with a woman maybe maybe a favor maybe if this was the 1940s maybe well I

belki iyi Amerika'da bilmiyorum hala bu tabiri kullanıyorlar

don't know backs in America they still use that phrase I don't think I don't

think anyone uses Coleman but it's a good idea though it's a good idea yes

kimsenin Coleman kullandığını sanmıyorum ama bu iyi bir fikir ama yine de iyi bir fikir evet

traveling with abroad so so mr. Steve is not traveling with a woman unfortunately

yurtdışı ile seyahat etmek yani bayım . Steve bir kadınla seyahat etmiyor ne yazık ki

he's going to have to travel with me battery no no they did not raise my

benimle seyahat etmek zorunda kalacak pil hayır hayır maaşımı yükseltmediler bu şirkette sadece pizza

salary it's just the pizza in this company it's more about the prestige of

daha çok bozulmamış olmanın prestijiyle ilgili evet gerçekten ödüllendirilmekten çok o ödülü almak

getting it pristine yes getting that award rather than being actually

rewarded for getting it I like that word by the way prestige but anyway I haven't

aldığım için bu kelimeyi boşa giden prestijden dolayı seviyorum ama

yine de buna yaklaşık yedi yıldır sahip değildim, yedi yıl önce vardı ve

had that for about seven years I had it seven years ago and I was determined

this year that I was going to beat everybody yes every now and then you

bu yıl herkesi yeneceğime kararlıydım evet ara sıra evet arada sırada hepinizi gezegenler

just all the planets align everything what what I mean by that is that

her şeyi hizalar bununla demek istediğim, her şeyin bir araya gelmesidir evet ve sen

everything comes together yes and you can you everything comes together and

yapabilirsin her şey bir araya gelir ve hedeflerin ve her şey ve sen

your targets and everything and you can you know you're going to get it if you

bilirsin birkaç yıl çok çalışırsan onu elde edersin hedefler ve bunları elde etmemin

work hard for some years you get your targets and you think if there's no way

hiçbir yolu yoksa ve sonra bir

I'm ever going to get those and then some some environmental factors like

şey gibi bazı çevresel faktörler size karşı olabilir diye düşünüyorsunuz, bir nedenden dolayı bölgenizde ama bazı

something might be against you you in your area for some reason but some years

everything comes together all the planets align and you know you go for it

yıllar her şey bir araya geliyor, tüm gezegenler hizalanıyor ve siz gidiyorsunuz bunun için bu yüzden bazen

so so sometimes it just seems like everything just works out for you yes

her şey sizin için yolunda gidiyor gibi görünüyor evet güzel

that's good we've got a few questions on the live chat

canlı sohbette birkaç sorumuz var tabii ki sorularınızı memnuniyetle karşılıyorum sorun değil hadi bir

of course I welcome your questions that is no problem let's have a look oh one

göz atalım oh bir veya iki tebrikler öncelikle tebrikler bey Inigo'dan Steve teşekkür ederim

or two congratulations first of all congratulations to mr. Steve from Inigo

thank you is very kind thank you are you going to go to Scotland I don't think

çok naziksiniz İskoçya'ya gidecek misiniz

we're going to Scotland I'd like to go to Scotland it might be abroad I think

İskoçya'ya gideceğimizi sanmıyorum İskoçya'ya gitmek isterim yurt dışında olabilir Sanırım deniz aşırı olacak bu

it's going to be overseas overseas so when we say abroad just going to

yüzden Yurtdışına sadece İskoçya'ya gitmek dediğimizde, yurtdışına gitmek olarak sınıflandırılmaz

Scotland wouldn't be classed as going abroad hmm we going to be a different

hmm, farklı bir ülke olacağız merhaba bay. Steve haklısın beş dakikalık atlama

country hi mr. Steve you are right five minutes of

skipping equals one kilometre of jogging really that's good

bir kilometre koşmaya eşittir gerçekten bu iyi ah Valentin çok teşekkür ederim çünkü

ah Valentin thank you very much because I could tell that it was using a lot of

çok fazla enerji harcadığımı söyleyebilirim çünkü nefesim kesiliyordu hmm

energy because I was getting very out of breath hmm

so five minutes of skipping equals one kilometer of jocking that's it so mmm so

yani beş dakika atlama bire eşit kilometrelik koşu bu kadar hmm, yani on

if I do ten minutes of that that's high cardiovascular it's very time efficient

dakika egzersiz yaparsam bu yüksek kardiyovasküler, formda kalmanın çok zaman açısından verimli bir yolu bu yüzden

way of keeping fit so mmm Ivan asks Ivan asks a question what does

mmm Ivan, Ivan'a bir soru sorar bunun ne anlama geldiğini sorar, bu nedenle bir şeyin süresi

it mean expired so if something has expired it means it has run out it no

dolmuşsa, bitmiş demektir. tükendi artık işe yaramıyor artık işe yaramıyor veya artık işe yaramıyor

longer is useful it's no longer useful or it no longer works it has ended so as

sona erdi yani daha önce de söylediğim gibi pasaportumun süresi doldu geçerli olduğu

I said earlier my class sport has expired

it's gone past the date where it's valid yes or can be used or can be used and if

tarihi geçti evet veya kullanılabilir veya kullanılabilir ve eğer varsa Çoğu ilacın tarihine tarih olarak bakarsanız son kullanma tarihi

you have a you can have a pharmaceutical product that has expired if you look on

geçmiş bir farmasötik ürüne sahip olabilirsiniz

the dates of most medicines as a date and after that date you can't use it so

ve bu tarihten sonra onu kullanamazsınız yani son kullanma tarihi geçmiştir ve ayrıca yiyecekler de yiyecekler de

it's expired and also food as well food food can expire normally if the food

yiyecekler bozulursa normal olarak son kullanma tarihi geçebilir. sona erecek, böylece artık

will go bad it will expire so you can no longer eat it so expire means to end or

onu yiyemezsiniz, bu nedenle, sona ermek anlamına gelir veya belki bir şeyin yararlılığı sona erdi, süresi dolmuştur

maybe the usefulness of something has ended it has expired

also you can use the word expire to mean die yes okay

ayrıca, sona ermek kelimesini ölmek için kullanabilirsiniz evet tamam, eğer bir kişi ölürse, süresinin

if a person dies we can say that they have expired that's right but usually

dolduğunu söyleyebiliriz. doğru ama genelde belli bir tarih oluyor ve o

there's a certain date and then after that date you can no longer use that

tarihten sonra artık o pasaport gibi şeyi kullanamıyorsun mesela yani pasaportların bitti

thing like a passport for example so your passports they ran out on the first

1 ocakta bitti o tarihten sonra kullanamazsın o

of January it's expired you can't use it after that date that's it it's no good

it's no good I've just been asked why don't you come to Japan says Emma I've

kadar iyi o iyi değil Az önce neden Japonya'ya gelmiyorsun diye soruldu Emma diyor ki

never been to Japan but can I just share something with you I've always been

Japonya'ya hiç gitmedim ama seninle bir şey paylaşabilir miyim Japonya'dan her zaman büyülenmişimdir Hiç

fascinated by Japan I've never being there and talking of Japan in the news

orada bulunmadım ve Bugünkü haberlerde Japonya'dan söz ediliyor Japon otomobil şirketi miss

today Japanese car company miss San has announced that is not going to build its

san, büyük SUV'unu burada Birleşik Krallık'ta üretmeyeceğini duyurdu,

big SUV here in the UK it's been a very big news story here in the UK so has

burada Birleşik Krallık'ta çok büyük bir haber oldu bu yüzden gerçekten de Nissan'ın en büyük araba olduğunu biliyor muydunuz?

indeed did you know that Nissan is the largest car producer in the country in

bu ülkede ülkede üretici bunu bilmiyordum ama aldığımızı biliyorum

this country well I didn't know that but I know that we took we've got a lot of

İngiltere'de çok sayıda Japon araba fabrikamız var evet burası Sunderland'de değil mi

Japanese car plants in the UK yes this is in Sunderland isn't it it is which is

kuzeyde olan ülkenin durumu ve sanırım

in the north of the of the country and I think it was back in the nineteen late

1980'lerin sonlarında, Nissan Birleşik Krallık'ta bir fabrika ve Sunderland'de bir fabrika,

1980s that Nissan decided to build a plant in the in the UK and Sunderland a

factory a factory a giant factory because we were obviously went into

dev bir fabrika kurmaya karar verdiğinde, 1970'lerde Avrupa'ya gittik ve

Europe in the 1970s and it was a good place to manufacture cars and that where

bu bir fabrikaydı. araba üretmek için iyi bir yer ve bu şekilde

you had that whole of the European market in which to sell in and at the

satış yapabileceğiniz tüm Avrupa pazarına sahip oldunuz ve o zamanlar buraya gelmek için bazı büyük teşvikler aldılar,

time they got some big incentives to come here didn't they

Margaret Thatcher I believe but during the late 1980s we were encouraging

değil mi Margaret Thatcher inanıyorum ama 1980'lerin sonlarında şirketleri teşvik ediyorduk

companies from overseas to come to our country to set up their factories and

yurt dışından gelip ülkemize fabrikalarını kurmak için geldiler ve uzun yıllar

for many years this worked very well didn't it yes it has done because yes

bu çok iyi çalıştı değil mi evet çünkü evet ama tabi

but of course things over the years have changed for various reasons first of all

çeşitli sebeplerden dolayı her şey değişti öncelikle teknolojideki değişiklikler Steve teknoloji

changes in technology Steve technology yes the way cars operate the way they

evet arabaların nasıl çalıştığına birazdan bundan bahsedeceğiz ayrıca ekonomik

work we'll talk about that in a moment also economic problems as well so the

sorunlardan da yani bu ülkenin ekonomisi yıllar içinde değişti 1990'larda

economy of this country has changed over the years during the 1990s there was a

big recession and then everything got better and need I remind you all about

büyük bir durgunluk vardı ve sonra her şey düzeldi ve hatırlatmam gerekiyor hepiniz

2008 everything went wrong the banking crisis everything went really badly

2008 hakkında her şey ters gitti bankacılık krizi her şey gerçekten çok kötü gitti ve o zamandan

and it hasn't really recovered since then has it it's getting better

beri gerçekten düzelmedi mi yavaş yavaş iyiye gidiyor yani oradalar evet ve

slow you mean they're there yes and are now of course we have big B word brexit

şimdi tabii ki büyük B kelimemiz var brexit yani ayrıca çok fazla belirsizliğe neden oluyor

so also that is causing a lot of uncertainty so nice on the car company

araba şirketi üzerinde o kadar güzel ki Nissan yeni SUV'unu üretmemeye karar verdi bu büyük bir araba spor

Nissan have decided not to build their new SUV it's a big car sport utility

arazi aracı evet çok, dünyanın en hızlı büyüyen otomobil sektörü herkes

vehicle yes the very that the fastest-growing sector of of cars in the

world everybody wants everybody wants an SUV that's it started in America they

istiyor herkes bir SUV istiyor işte bu başladı Amerika onlar biraz fazla şişirilmiş versiyonlar

just over inflated versions they're just bigger versions of saloon cars yup

onlar sadece sedan arabaların daha büyük versiyonları evet onlar sadece insanların etrafından dolanması için büyük dev arabalardır

they're just big giant cars for people to drive around it but the problem is

ama sorun şu ki ve konu araba teknolojisi olduğunda yapmak istediğim nokta bu.

and this is the point I wanted to make when it when it comes to car technology

arabaların kullandığı yakıt yıllar içinde değişti bu

is is the fuel that cars use over the years has changed that's right yes but

doğru evet ama çünkü dizel tabii ki çok popüler oldu çünkü

because diesel of course was became very popular because they got there were tax

incentives yes for company cars in particular for

vergi teşvikleri vardı evet özellikle şirket arabaları için insanlar dizel araba kullanıyor

people to use have diesel cars as company cars and paid less tax so in the

çünkü şirket arabaları daha az vergi ödüyordu yani başlangıçta benzinimiz vardı ve tabii ki dizel de

beginning we had petrol petrol and of course diesel is and of course what

öyle ve tabii ki olan şey 1980'ler 1990'lardı,

happened was that ran the 1980 nineteen nineties I can't remember when it was

now co2 was the big problem with global warming and emissions and co2

şimdi ne zaman olduğunu hatırlayamıyorum co2, biz küresel ısınmanın ve emisyonların ve benzinli arabaların

petrol cars give out more co2 yes than diesel cars although diesel cars

yaydığı en büyük sorundu daha fazla co2 evet ve dizel arabalar dizel arabalar aslında ekonomi açısından daha iyi olmasına rağmen

actually give a better in terms of economy yes but now because of the

evet ama şimdi parçacıklar yüzünden dizeldeki bu küçük parçacıklar Dave dizel

particles these little particles in diesel they diesel has now become very

artık çok popüler değil çünkü aracınızda her türlü soruna neden olan küçük küçük parçacıklar.

unpopular because it's the small little particles that cause all sorts of

problems with your lungs and you don't get that so much with petrol cars it is

ciğerler ve bunu benzinli arabalardan o kadar fazla anlamıyorsunuz,

there but not so much and then there was a big scandal around Volkswagen who

var ama o kadar değil ve sonra Volkswagen çevresinde büyük bir skandal çıktı, dizel

diesel cars have if you noticed the the economy and the co2 the particle levels

arabalarda kimler var, ekonomiye ve CO2'ye, partikül seviyelerine, dizelin emisyon seviyelerine dikkat ederseniz.

the emission levels of diesel cars what was being published by the manufacturers

arabalar üreticileri tarafından yayınlananların yanlış olduğu ortaya çıktı evet

turned out to be false yes but but at that time as well car manufacturers had

ama o zamanlar da araba üreticileri, arabaların ne kadar kirlilik ürettiği konusunda belirli düzenlemelere bağlı kalmak zorundaydı

to to stick to certain regulations as to how much pollution the cars produced

ve sanırım birisi az önce

that's it and I think someone is just mentioned that on the live chat topic

bundan bahsetmişti. canlı sohbet konusu hevesli kesim Apogee az önce Volkswagen'den bahsettiniz Teşekkürler Geoff

eager cut Apogee you just mentioned Volkswagen Thank You Geoff chocolate oh

çikolata oh oh teşekkürler Jeff Jeff gönderdi Jeff beş dolarlık bir bağış gönderdi çok çok çok çok çok çok çok teşekkür

oh thank you Jeff Jeff has sent Jeff has sent a donation five dollars thank you

very much very much that is a prize for mr. Steve I think that's for you I might

ederim bu bay için bir ödül . Steve sanırım bu senin için

put it towards the the Ford Mustang of course yes so yes diesel diesel cars

Ford Mustang'e karşı koyabilirim tabii ki evet yani evet dizel dizel arabalar

have never been particularly popular in America but they became very popular

Amerika'da hiçbir zaman özellikle popüler olmadılar ama burada Avrupa'da çok popüler oldular hmm çünkü

here in Europe hmm because they gave they give much better economy and the

çok daha iyi ekonomi ve biggie sağladılar araba ne kadar büyükse dizele göre avantajı o kadar

biggie the bigger the car the advantage to diesel becomes greater because you

artar çünkü çok daha iyi ekonomi elde edersiniz, ancak dizellerinin modası artık tamamen

get much better economy but their diesel is now totally out of fashion one

geçti çünkü üreticiler sadece Volkswagen değil, aynı zamanda emisyonlarını

because manufacturers not just Volkswagen but they were the first ones

tahrif ettikleri ilk keşfedilenlerdi çünkü yapıyorlar. emisyon

that were found out to be falsifying their emissions because they do their

emissions testing in very controlled condition yes let's just keep keep the

testleri çok kontrollü bir durumda evet, hadi

tailing down that keep the technical stuff down so all I'm saying is petrol

teknik şeyleri azaltan takip etmeye devam edelim yani tek söylediğim, başlangıçta benzin popülerdi evet

was originally the popular one yeah diesel was really for lorries and

dizel gerçekten kamyonlar için vızıldıyordu, bu yüzden otobüslerimiz ve kamyonlarımız var ama ama ama daha sonra

Buzzy's so so we have buses and lorries but but then later cars started using

arabalar dizel kullanmaya başladı ve sonra benzin ve dizelin çevre için kötü olduğunu fark ettik,

diesel and then we realized that petrol and diesel were bad for the environment

particularly diesel so they got car manufacturers to change the way they

özellikle dizel, bu yüzden araba üreticilerinin arabaları yapma ve çalışma yöntemlerini değiştirmelerini sağladılar

constructed cars and the way they worked and so in certain parts of the world

ve böylece dünyanın belirli bölgelerinde dizel popüler oldu ve

diesel was popular and in other parts of the world it wasn't and so that's one

dünyanın diğer bölgelerinde böyle değildi ve bu yüzden burada değişen bir şey var ve Nissan'ın

thing that's changing here and that's one of the reasons why you have that big

o büyük araba fabrikasını burada inşa ettirmenizin nedenlerinden biri de bu çünkü çok

car factory by miss Ann built here because a lot of diesel cars were being

sayıda dizel araba, istedikleri bu SUV'lar iyi üretiliyordu. bir üretici

manufactured well these SUVs that they wanted to

manufacture we're going to be predominantly diesel yeah and because

ağırlıklı olarak dizel olacağız evet ve çünkü dizel artık popüler değil hmm

diesel is no longer popular hmm for various reasons rightly or wrongly I

doğru ya da yanlış çeşitli nedenlerle hmm sanırım geri dönecek Dizel

think it'll turn back I think diesel will become popular again because if

yeniden popüler olacak çünkü büyük bir SUV'niz varsa Benzinli bir SUV'dan galon başına çok zayıf mil elde edeceksiniz,

you've got a big SUV you're going to get very poor miles per gallon from a petrol

muhtemelen galon başına en az 10 ila 15 mil daha az

powered SUV it probably at least 10 to 15 miles per gallon less I would say

Benzinli bir arabaya geçtiğimi söyleyebilirim çünkü işim vardı ve eskiden yapardım

I've just switched to a petrol car because I've had to with work and I used

to have a diesel car and I was getting over well over 50 to the gallon and now

dizel bir araba ve ben galona 50'nin oldukça üzerinde gidiyordum ve şimdi sadece

only getting about less when you say 50 to the gallon you mean you could travel

yaklaşık daha az alıyordu ve daha önce Guerlain'e 50 mil gidiyordunuz yani 50 mil yol alabilirdiniz evet

through 50 miles yes on one gallon of petrol that's it so you know I think

bir galon benzinle bu kadar yani bilirsiniz dizelin geleceğini düşünüyorum elektrik olmadığı sürece geri dön,

diesel will come back unless electric anyway I could talk about this all day

bütün gün bunun hakkında konuşabilirim bay. Duncan ama değinmek istediğim nokta hakkında konuşacak diğer şeyler,

mr. Duncan but other things to talk about the point I was making though was

insanların

was the fact that because of the change in in the way people use cars I think

araba kullanma şeklindeki değişiklik nedeniyle yollarda her zamankinden daha fazla araba olduğunu düşünüyorum, kesinlikle şu

there are more cars on the road than ever before certainly there are more

electric cars now on the road and also because of the changes of habits as well

anda yollarda daha fazla elektrikli araba var. ve ayrıca alışkanlıkların değişmesi nedeniyle

that some cars become unpopular and some cars become more but usually political

bazı arabalar popülerliğini yitirir ve bazı arabalar daha çok ama genellikle politik hale gelir, hepsi politiktir

it's all politically driven but it's interesting that your car is a hybrid

ama arabanızın bir hibrit olması ilginç, şimdi

now you've got a car that runs on both petrol and electricity that's right and

hem benzinle hem de elektrikle çalışan bir arabanız var. bu doğru ve ekonomi kesinlikle yararsız

the economy is absolutely useless it's hopeless yes what do you mean by

umutsuz ekonomi çok zayıf bir ekonomi ile ne demek istiyorsunuz evet ama o

economy a very poor economy yes what do you mean by

poor well I don't get very many miles per gallon so when you drive the car the

kötü kuyu derken galon başına çok fazla mil yapmıyorum bu yüzden arabayı kullandığınızda yakıt

fuel efficiency is is bad because you're carrying around a load of heavy

verimliliği kötü çünkü yanınızda bir sürü ağır pil taşıyorsunuz evet

batteries yes the worst thing for economy is weight hmm

ekonomi için en kötü şey ağırlık hmm ama birisi sadece gidebilir misiniz ama biri çok

but somebody's just can you just go but somebody made a very interesting moment

on the that attracted me there there we go mr. J hmm says that their favorite

ilginç bir an yaptı ve bu beni cezbetti, işte gidiyoruz bay. Jay hmm en

sevdikleri arabanın bir Ford Mondeo olduğunu söylüyor tamam şimdi yıllar önce arka arkaya iki Ford Mondeo'm vardı

car is a Ford Mondeo okay now I had two Ford Mondeo s in a row many years ago

and I still it was I still think it was my favorite ever car okay Ford Mondeo it

ve hala öyleydim hala en sevdiğim araba olduğunu düşünüyorum tamam Ford Mondeo

was it just drove beautifully it's just a wonderfully driving handling car I do

sadece güzel sürüyordu harika sürüş yol tutuşlu bir araba hatırlıyorum evet

remember it yes I remember your Ford Mondeo that's right but it was also a

Ford Mondeo'nuzu hatırlıyorum bu doğru ama aynı zamanda biraz sportif bir versiyonuydu bu yüzden güzel bir

slightly sporty version so he had a nice engine it had those lovely sports seats

motoru vardı o güzel spor koltukları vardı şimdiye kadar oturduğum en rahat koltuklar onlar

the most comfortable seat I've ever sat in they are the most they were the most

çoğu, oldukları en harika şeydi, bu yüzden geçmişte sahip olduğunuz en sevdiğim arabalardan biri

amazing thing they were so I think one of my favorite cars that you've had in

Ford Mondeo, harika bir arabaydı, ucuz,

the past is a Ford Mondeo it was a great car it's it's inexpensive hasn't got any

it hasn't got any sort of snob value to it it's an everyday workhorse car big

hiçbirinde yok, güzel bir türü yok. züppe değeri bu günlük bir beygir arabası büyük araba içine bir

car you can get lots of people and it lots of things in it does the job and it

sürü insan alabilirsin içinde birçok şey işi yapıyor ve

does it very well in fact in most tests comparison tests often the the Ford

aslında çoğu testte çok iyi yapıyor karşılaştırma testleri genellikle Ford Mondeo çok daha iyi çıkıyor

Mondeo comes out better than much more expensive cars like the Volkswagen

Volkswagen Passat gibi daha pahalı arabalar çünkü bu sadece bir kuyu ama tüm Ford

Passat because it's just a well but all ford cars are good they're all good cars

arabaları iyi, hepsi iyi arabalar, yine de yanlış gidemezsiniz,

you can't go wrong with it anyway we're not being we're not being sponsored by

Ford sponsoru değiliz hayır ama evet çok iyi arabalar bir G'ye sahibiz sadece

Ford no but yes very good cars we have a G we haven't just mentioned Ford we

mentioned lots of other we have companies today so anyway but but if any

Ford'dan bahsetmedik başka birçok şirketten bahsettik bugün yine de ama herhangi bir araba üreticisi

car manufacturer would like to sponsor us you are more than welcome Steve loves

bize sponsor olmak isterse memnuniyetle karşılarız Steve arabaları çok sever bu yüzden Emma

cars very much so Emma asks are there many electric cars in the UK no they're

sorar orada mısın Birleşik Krallık'taki pek çok elektrikli araba hayır, daha popüler hale geliyorlar, ancak çok

becoming more popular but because they're so expensive

pahalı oldukları için normal bir benzinli dizel

they're much more expensive than a normal

diesel-powered car and most people aren't prepared to spend that money yet

arabadan çok daha pahalılar ve çoğu insan henüz bu parayı harcamaya hazır değil çünkü siz '

because unless you're going to get that economy back okay it's cheaper to charge

o ekonomiyi geri alacaksın tamam arabanı şarj etmek daha ucuz ama keşfettiğim gibi mi evet

up your car but is it as I've discovered you're not cheap to charge up your car

arabanı şarj etmek ucuz değil ama seninki elektrikli bile değil hibrit

but the thing is with you yours isn't even electric it's a hybrid so it's a

yani bir karışım yani bir şey hibrit ise,

mixture of the two so if something is a hybrid it means you've taken an element

bir şeyin bir elementini ve başka bir şeyin bir elementini almışsınız demektir ve onu birleştirmişsinizdir, bu

of one thing and an element of something else and you've combined it it is a

bir hibrittir, yani arabanız benzin ve elektrikle çalışır evet ama siz keşfettiniz oldukça

hybrid so your car runs on petrol and electricity yes but you've discovered

rather shockingly yeah that your electricity bill doubled doubled and the

şok edici bir şekilde evet, elektrik faturanız iki katına çıktı ve sahip olduğum arabadaki pilin

battery in the in the car I've got is supposed to take you 22 miles but it

sizi 22 mil götürmesi gerekiyor ama asla

never does I'm lucky if I get 12 even driving it if you try going up a hill

çıkmıyor 12 mil bile sürersem şanslıyım, yukarı çıkmayı denerseniz tepe sadece kelimenin tam anlamıyla geri sayıyor

it's just literally counting down the battery runs out virtually instantly

pil neredeyse anında bitiyor işe yaramazlar tamam

they are useless okay unless you are only traveling 10 miles to work and back

işe gidip gelmek için sadece 10 mil seyahat etmiyorsanız ve şarj etmek için çok ucuz elektrik tarifesi almıyorsanız

and you're getting very cheap rate electricity to charge it up with

otherwise their complete waste of money I would never have bought it it's a

aksi takdirde tamamen para israfı asla yapmam satın aldınız, bu bir şirket

company car but you save lots of tax on on electric cars in this you in this

arabası, ancak bu ülkede elektrikli arabalardan çok fazla vergi tasarrufu sağlıyorsunuz, bu ülkede Inigo'dan çok iyi bir

country very good point from Inigo hybrid cars are only worth the money for

nokta hibrit arabalar sadece şehir içi kullanım için paraya değer evet, yani

urban use yes so that's what you say so if you only commute around the town and

öyle diyorsunuz yani sadece işe gidip gelirseniz kasaba ve arabayı sadece alışverişe gitmek için kullanırsanız

if you just use the car to go shopping and then you go back home you don't

ve sonra eve dönerseniz, bir yere varmak için çok fazla mil sürmezsiniz evet, sanırım

drive many many miles to get somewhere yes I suppose the electric car is okay

elektrikli araba iyidir, ancak keşfettiğiniz gibi, çünkü kilometrelerce yol kat etmişsinizdir. araban

but as you've discovered because you do many many miles in your car yes so it's

evet yani pek kullanışlı değil bu iyi değil bu yüzden aslında neredeyse elektriği kullanmayı bıraktın

not really useful it's not good so so you've actually almost stopped using the

electric I've stopped it because I worked out it was costing me because I

Durdurdum çünkü bunun bana pahalıya patladığını düşündüm çünkü evet

thought yes I thought I get more miles per gallon which you do get if you

daha fazla mil yol aldığımı sanıyordum ama sen galon Pili şarj ederseniz,

charge the battery up you do get a five or six more miles per gallon but

galon başına yaklaşık beş veya altı mil daha kazanırsınız, ancak yakınınızdaki herhangi bir yere koyduğunuz elektrikle bu maliyeti geri alamazsınız

you don't get that cost back in the electricity that you've put in anywhere

ve tepeleriniz varsa seçin seçin seçin

near you better and if you've got hills the elect the elect the batteries used

up just so dramatically quickly far more than than using the petrol so yes and

piller benzin kullanmaktan çok çok daha hızlı tükendi, bu yüzden evet

you you wouldn't buy what no you wouldn't buy one yourself unless you did

ve siz ne satın almazsınız hayır çok çok küçük miller yapmadıkça kendiniz satın almazsınız

very very small miles yes and you could charge it up using cheap electricity but

evet ve ucuz elektrik kullanarak şarj edebilirsiniz ama bu ülkede

in this country in this country if you have a hybrid car as a company car you

bu ülkede şirket arabası olarak hibrit bir arabanız varsa vergiden çok tasarruf edersiniz çünkü

save a lot on tax because we get taxed heavily and you have a company car you

biz ağır vergilendiriliriz şirket arabanız varsa çok ağır vergi alırsınız yani

get taxed very heavily so you have to pay a lot of tax you pay a lot of tax

çok vergi koymanız gerekir çok ödersiniz vergi ama hibrit bir arabanız varsa

but if you have a hybrid car you pay about less than half the tax then if you

verginin yaklaşık yarısından daha azını ödersiniz, o zaman dizel araba veya elektrikli araba söyleyecek olsaydınız, bu

were to have say a diesel car or an electric car which is why I went for one

yüzden bir tane almaya gittim burada biri bir şeyden bahsetmiş ne güzel bir ifade beygir

someone just mentioned something here what a nice expression workhorse car yes

arabası evet aslında iyi bir kelime beygir değil mi evet eğer bir şey beygir ise

is actually a good word isn't it workhorse yeah if something is a

workhorse it means it can do heavy or strenuous things it's very good for

ağır veya yorucu işler yapabileceği anlamına gelir bir şeyi uzun bir süre boyunca yapmak için çok iyidir

doing something over a long period of time yes or if you want to do something

evet veya bir şey yapmak istiyorsanız bunun anlamı vardır

that that means it has to be tough and strong it can be described as a

sert ve güçlü olmak, sahip olduğunuz bir beygir olarak tanımlanabilir, yapacak çok işiniz var, bu

workhorse you've got you've got a lot to do so yes

yüzden evet, bir beygir arabasında çok mil yapması gerekir, güvenilir olması gerekir,

in a workhorse car is he's got to do lots of miles it's got to be reliable

it's just got to do the job and you haven't got to worry about it you can

sadece işi yapması gerekir. ve bunun için endişelenmene gerek yok kilometrelerce yol alabilirsin ve

take the miles and it's a pound up and down the motorways yes but you can

otoyollarda bir pound yukarı ve aşağı evet ama her şeyi bir yük beygiri olarak tanımlayabilirsin

describe anything as a workhorse yes you can now you can say a person a person is

evet yapabilirsin evet bir kişiye biraz yük beygiri diyebilirsin veya belki bilgisayarınız

a bit of a workhorse or maybe if your computer is very powerful and it can do

çok güçlüyse ve birçok şeyi yapabiliyorsa, bilgisayarınızı bir yük beygiri olarak tanımlayabilirsiniz,

many things you could describe your computer as a workhorse I think I think

bence bilgisayarım bir yük beygiri çünkü pek çok şey yapması gerekiyor çalış çalış

my computer my computer is a workhorse because it has to do lots of things work

work something that works hard and is reliable like a horse would be

sıkı çalışan ve güvenilir bir şey Bir at gibi olurdu,

lovely we've had lots of messages today mr. dent

bugün çok fazla mesaj aldık bayım. dent bu bir Size bir şey söylüyorum bugün meşgul bir şey

it's a I tell you something it's a busy one today we are talking about other

things today now here's one for Steve mr. Steve do you ever feel lonely well

bugün başka şeylerden bahsediyoruz şimdi işte Steve bay için bir tane . Steve kendini hiç iyi yalnız hissediyor musun hayır bilmiyorum yalnız

no I don't I would know I would say that you're not a lonely person I I think I

bir insan olmadığını söylerdim sanırım

would say that you like being with other people I do I like being with other

diğer insanlarla birlikte olmayı sevdiğini söylerdim

people and I like being on my own so I rarely feel lonely when you were in

kendi başıma yani sen Çin'deyken nadiren yalnız hissediyorum

China I probably was a bit lonely then well the Duncan I was lonely when I was

in China to be honest that's right because I was in a strange place that

Herkesten uzakta garip bir ülkedeydim

was in a strange place I was in a strange land far away from everyone and

ve bayımdan uzaktayken kendimi çok yalnız hissettim . Steve ama bence bu

well I felt very lonely when I was away from mr. Steve but I think it's normal

normal tamam kişisel olarak yalnız hissetmenin normal olduğunu düşünüyorum hepimiz

alright personally I think it's normal to feel lonely I think we all feel

lonely from time to time I think it's a normal thing to be honest yes you know

zaman zaman yalnız hissediyoruz bence dürüst olmak normal bir şey evet biliyorsun her zaman

we can't always have company we can't always be surrounded by people and

arkadaş olamayız her zaman olamayız insanlarla ve arkadaşlarla çevrili ve ve her zaman

friends and and always be with lots and lots of people in a crowded place so

kalabalık bir yerde çok sayıda insanla birlikte ol bu yüzden bazen sana karşı dürüst olmak için yalnız kalmamız gerekiyor

sometimes we have to be alone to be honest with you this is where you and I

burası sen ve ben çok farklıyız çünkü sen sen sevdiğin şirkette olmayı seviyorsun

are very different because you you love being in company you love being with

diğer insanlarla birlikte olmayı seviyorum ama ben yalnız olmayı da seviyorum oh tamam ama bence sen arkadaş

other people I do but I also like being alone okay but I think you do crave

olmayı istiyorsun bence sosyalleşmeyi sevdiğin insanlarla birlikte olmayı seviyorsun ben seviyorum

company I think you like being with people you like socializing I do whereas

oysa ben tam tersiyim III kendimi sosyal olarak tanımlamazdım insan yani

I think I'm the opposite III I would not describe myself as a

social person so I find myself in social situations sometimes I feel very awkward

kendimi sosyal durumlarda buluyorum bazen çok garip veya çok rahatsız hissediyorum bu yüzden

or very uncomfortable so I'm not very I mean a lot of people are surprised they

pek değilim yani birçok insan bunu söylediğimde yalan söylediğimi düşündüklerine şaşırıyor

think I'm lying when I say this but I really don't like

ama ben sosyal durumlardan hoşlanmıyorum Kiminle birlikte olacağımdan emin olmayı seviyorum,

social situations I like to be sure of who I'm going to be with so I

don't like going to a place or going to a party if I don't know the people there

bu yüzden oradaki insanları tanımıyorsam bir yere gitmeyi veya bir partiye gitmeyi sevmiyorum

I feel really really anxious out of your comfort zone very much very much out of

Konfor alanınızın dışında gerçekten çok endişeli hissediyorum konfor alanımın çok dışında

my comfort zone so I think loneliness is normal but to be honest I do quite like

bu yüzden yalnızlığın normal olduğunu düşünüyorum ama dürüst olmak gerekirse kendi başıma olmayı çok seviyorum

being on my own I like solitude so sometimes you go out and I can relax and

Yalnızlığı seviyorum bu yüzden bazen dışarı çıkarsan rahatlayabilirim ve kendime eşlik etmeyi seviyorum

I like my own company I can always find something to do and if I'm not doing

her zaman yapacak bir şeyler bulabilirim ve eğer bir şey yapmıyorsam, her zaman dışarı çıkabilirim veya

something I can always go outside or maybe watch some TV so to be honest I'm

belki biraz televizyon izleyebilirim, bu yüzden dürüst olmak gerekirse, kendi başıma olmaktan oldukça mutluyum, bundan oldukça hoşlanıyorum

I'm quite happy being on my own I quite like it and then when mr. Steve comes

ve sonra bay. Steve geri geliyor Daha da mutlu hissediyorum Çok heyecanlıyım çünkü

back I feel even more happy I feel very excited because Steve is back with me

Steve tekrar benimle Duncan şimdi

isn't that nice can I can I put this up now mr. Duncan

now we're talking about lonely loneliness would you like your camera

yalnızlıktan bahsediyoruz kameranızı beğenir misiniz yalnız mısınız bayım? Duncan

are you lonely mr. Duncan I think mr. Steve wants his camera so are you ready

sanırım bay. Steve kamerasını istiyor, bu yüzden kameranı ikimiz için olduğu gibi açmaya hazır mısın

to go on your camera like what it was for both

gerçekten oh evet oh gerçekten oh tamam pekala bu bir çeşit henüz ama

of us really oh yes oh really oh okay well it's a sort of yet but I

can do I didn't know that which camera am i on mr. doe okay let's well we're on

yapabilirim hangi kamerada olduğumu bilmiyordum bayım . doe tamam hadi peki büyük kameradayız

the big camera here we go we've got those three words as alone

işte başlıyoruz bu üç kelimeyi tek başına aldık tamam sadece yalnız kelimelerin kullanımı

okay just the use of the words alone lonely and the other word alone

yalnız ve diğer kelime yalnız tamam üç tane var benzer anlamlara sahip üç farklı kelime var

okay there are three there are three different words that have similar

çok yalnız ve yalnız yani eğer yalnızsan bu demek oluyor ki

meanings so alone and lonely so if you're alone it means you're not with

anybody huh or any anything else any other animals he was alone in his flat

kimseyle ya da başka herhangi bir hayvanla değilsin o dairesinde yalnızdı mm-hmm ama

mm-hmm but being alone doesn't necessarily mean

yalnız olmak bu konuda mutsuz olduğun anlamına gelmez kelimeyi

that you're unhappy about it if you use the word alone it doesn't mean you're

tek başına kullanırsan mutsuz olduğun anlamına gelmez tamam mutsuzluk anlamına gelmez oysa yalnızlık mutsuzluk anlamına gelir

unhappy okay doesn't imply in unhappiness whereas lonely implies

unhappiness if you you're never happy if you're

eğer asla mutlu değilsen yalnızsan yalnızsın demektir tek başına ve

lonely lonely means you're you're you're on your own and you're unhappy about us

bizim için mutsuzsun oysa yalnız olmak kendi başınasın demektir

whereas being alone means you're on your own but it doesn't mean you're

ama bu ille de mutsuz olduğun anlamına gelmez ha o yüzden bu iki cümleyi karıştırmayın o kadar

necessarily unhappy huh so don't confuse those two phrases so alone is the state

yalnızlık sadece kendi başınıza olma halidir kendi evet sadece evdesin evdesin

of just being on your own yes you're just at home you are at home you are

yalnızsın orada başka kimse yok ama sen ille de durumdan mutsuz hissetmiyorsun hayır

alone there is no one else there but you don't you don't necessarily feel unhappy

about the situation no you could say I don't feel happy being alone that so in

diyebilirsin ben yalnız olmaktan mutlu hissetmiyorum o yüzden başka bir deyişle

other words you're lonely but if you would just say last night I

yalnızsın ama dün gece yalnızdım dersen bu mutsuz olduğun anlamına gelmez hmm

was alone it doesn't mean you're unhappy about it you could say I prefer to be

yalnız olmayı tercih ederim diyebilirsin oysa yalnız olmayı tercih ederim demezsin

alone hmm whereas you wouldn't say I prefer to be

lonely because being lonely is an unhappy state of mind so there is a

çünkü yalnız olmak mutsuz bir ruh halidir bu yüzden bir ayrım vardır

distinction there is a distinction between the two alone the the state of

ikisi arasında bir ayrım vardır tek başına kendi başına olma hali sadece bir kişi

being on your own just one person and lonely is the feeling of being lost and

ve yalnızlık kayıp ve yalnızlık hissidir bu yüzden mutsuz hissedersin genel olarak konuşursak

lonely so you you feel unhappy it's generally speaking it's a negative word

bu olumsuz bir kelime evet yalnız ama bu kelimeyi tek başına sadece

lonely but you can use the word alone not just to refer to a person but also

bir kişiye değil, bir şeye, bir nesneye atıfta bulunmak için de kullanabilirsiniz, böylece kendi başına duran bir eviniz olabilir, tek

to a thing an object so you could have a house that stood on it's stood alone a

başına duran bir ev, yani hiç yok mmm civarındaki diğer evler

house that stood alone so there aren't any other houses around mm doesn't mean

it's an unhappy house no it just happens to be a house that's on its own so

onun mutsuz bir ev olduğu anlamına gelmez hayır sadece kendi başına olan bir ev olur yani

that's that so and you mustn't use the word alone in front of a noun so you

bu böyledir ve kelimeyi bir ismin önünde tek başına kullanmamalısınız, bu yüzden tek başına diyemezsiniz

can't say an alone man or an a lone woman you would have to say a man on his

erkek ya da yalnız bir kadın, bir erkek tek başına ya da bir erkek yalnız demek zorunda kalacaksın, bu yüzden

own or a man alone so you can't put alone in front of in front of a noun

bir ismin önüne tek başına koyamazsın çünkü mantıklı değil, onu bu

because it doesn't make sense you can't use it that way so agree mr. Duncan

şekilde kullanamazsın öyleyse katılıyorum bay Duncan bu kadar evet evet tek başına daha geniş anlamda sadece tekildir

that's it yeah yes in its broader sense alone is just singular yes so when we

evet bu yüzden bir şeyin tek başına olduğunu söylediğimizde o tekil bir şeydir etrafta

say something is alone it is singular one thing one thing that might be in a

space where there is no other things around okay so that's that and then

başka hiçbir şeyin olmadığı bir alanda olabilecek bir şey tamam yani bu kadar ve sonra biz

we've also got whereas in America they have to score it I've because I've been

ayrıca varken amerika'da puan almaları gerekiyor çünkü bahçede zıplıyordum

in the garden skipping and the cold air is it's got into my lungs and my throat

ve soğuk hava ciğerlerime ve boğazıma giriyor ve beni öksürtüyor

and it's making me cough we have loans them we have noticed lonesome is a word

kredilerimiz var onları fark ettik yalnızlık bir kelime bazen Jeff bizi

that sometimes Jeff might back us up on this if that lonesome is there is it

bu konuda destekleyebilir, eğer o yalnızlık oradaysa, yalnızlığın ne anlama geldiği, ancak bu

what it means lonely but it's not a word that's often used in the UK it's it's a

Birleşik Krallık'ta sıklıkla kullanılan bir kelime değil, ABD'de hala kullanıldığını tahmin ettiğim bir kelime, sözlük

word that I presume is still used in the US the dictionary says it is lonesome

yalnız olduğunu söylüyor yalnızsın kendi başınasın yalnızsın mutsuz hissediyorsun

lonesome you're on your own you're lonely you feel unhappy there was a

famous song by Laurel and Hardy the trail of The Lonesome Pine in the Blue

Laurel ve Hardy'nin ünlü bir şarkısı vardı Virginia'nın Blue Ridge Dağları'ndaki The Lonesome Pine'ın

Ridge Mountains of Virginia on the trail of the lonesome I was going to say that

izi yalnız çamın izinde o Yalnız

suggests that lonesome or lonely pine so there we go referring to a tree that's

ya da yalnız çam yani işte kendi başına olan bir ağaçtan bahsediyoruz, muhtemelen

on its own it's probably not unhappy because it doesn't know what an unhappy

mutsuz değil çünkü mutsuzun ne olduğunu bilmiyor, işte diğer kelime şu ki

is so here's the other word that is cat the third word lone so that lone wolf is

üçüncü kelime yalnız yani yalnız kurt bir fikir bu bir cümle ama yalnız mı yalnız yalnıza

an idea is it is a phrase but lone if we just let's just talk about the word lone

benzeyen yalnız kelimesinden bahsedecek olursak bazen birbirinin yerine kullanabilirsiniz

that's similar to alone you can sometimes use them interchangeably but

when we refer to the word lone it just means a single thing that's on its own a

ama yalnız kelimesinden bahsettiğimizde bu sadece tek bir şey anlamına gelir ki bu kendi başına bir durum

situation where where is that there is only one object involved whereas

nerede söz konusu olan tek bir nesne varken bazen

sometimes you can have when we're talking about alone it's slightly

tek başına hakkında konuşurken sahip olabilirsiniz, bu biraz farklıdır yani tek başına, refakatsiz tek bir şeydir ama

different so loan is a single thing unaccompanied but

it's used in a slightly different way in a sentence so when we're using the word

bir cümlede biraz farklı bir şekilde kullanılır, yani yalnız kurt kelimesini kullanırken

lone wolf that that means a wolf that's on its own doesn't mean it's unhappy you

-- bu, kendi başına olan bir kurdun mutsuz olduğu anlamına gelmez, yalnız

can have a lone sailor so a sailor that's at sea on his own you can have a

bir denizciye sahip olabilirsiniz, yani denizde tek başına olan bir denizci, yalnız bir tetikçiye sahip olabilirsiniz, yani kendi

lone gunman so it just refers to a single object that's on its own you'd

başına olan tek bir nesneye atıfta bulunur. senin de yalnız bir ağacın olur ya da bay kadar yalnız bir çamın olur

have a lone tree as well or a lone pine as mr. Duncan described so when you use

. Duncan, yalnız kelimesini kullandığınızda, bu yalnızca kendi başına olan tek bir nesneye atıfta bulunur,

the word lone it's only is referring to a single object that's on its own what

ancak bu aslında yalnız bir kurt iken, aslında

about but whereas this is actually a lone wolf actually is a phrase that

refers to somebody that's on that spends a lot of time on their own so maybe

üzerinde olan ve kendi başına çok zaman geçiren birine atıfta bulunan bir ifadedir. yani belki

maybe not so a wolf spends a lots of time lots of time on its own hunting for

söylememişsindir bu yüzden bir kurt kendi başına

yiyecek aramak için çok zaman harcar bir insanı yalnız kurt olarak tanımlarsan bu kendi başına çok zaman geçiren bir insan anlamına gelir

food if you describe a person as a lone wolf it means a person who spends a lot

of time on their own and maybe is very independent a very independent person is

ve belki çok bağımsızdır çok bağımsız bir kişi kendi başına olmaktan oldukça mutludur

quite happy to be on their own yes so you use somebody at work you could

evet bu yüzden işte birini kullanırsınız onu yalnız bir kurt olarak tanımlayabilirsiniz

describe them as a lone wolf yes they just sit at their desk all day working

evet bütün gün masalarında oturup çalışırlar ve sorulan kimseyle gerçekten etkileşime girmezler

away they don't really interact with anybody asked are quite happy and so a

oldukça mutlular ve bu yüzden yalnız bir kurt, Kennedy suikastı gibi bir silahlı saldırı varsa bunun iyi kullanıldığını sık sık duyacaktır, bu yüzden

lone wolf will often hear this is well used if there's a shooting such as the

Kennedy suikasta kurban gittiğinde,

assassination of Kennedy so when Kennedy was assassinated they

say was it a lone gunman yeah so a lone gunman lone gunman means one person was

bunun yalnız bir tetikçi mi olduğunu söylediler, evet yani yalnız bir silahlı adam, yalnız bir silahlı adam, bir kişinin yanıt verdiği anlamına gelir

responsible yes one person was involved whereas when you use the word alone it

evet bir kişi işin içindeydi oysa tek başına kelimeyi kullandığınızda bir grup

could refer to a group of people they were alone in the woods it could be five

insanı kastediyor onlar ormanda yalnızdı beş altı kişi tek başına olabiliyor

or six people altogether alone whereas when you use the word lone it is just

oysa yalnız kelimesini kullandığınızda sadece bir kişi veya bir şey. kendi başına bu

one person or one thing on its own that's the difference there hmm

fark var mm-hmm ama yalnız kurt bir kişiye atıfta bulunuyor bu bir deyim değil mi

but lone wolf it refers to a person it's an idiom isn't it

yes it is a kind of idiom because you're not really sort of using the the proper

evet bu bir tür deyim çünkü gerçekten doğru terimi kullanmıyorsun

term so you're not using that expression in its proper term so it would be

yani kullanmıyorsun bu ifadeyi uygun terimleriyle kullanarak bir

described as an expression or an idiom that the other one we forgot was

ifade veya deyim olarak tanımlansın ki, diğer unuttuğumuz canlı sohbette birinin az önce işaret ettiği

someone's just pointed out on the live chat The Lone Ranger

Lone Ranger The Lone Ranger evet erkek arkadaşı Tonto ile popüler bir TV karakteri bay

The Lone Ranger yes a popular TV character with his boyfriend Tonto mr.

. Duncan TV'deki ilk gey karakterler abartıyor, biraz Brokeback

Duncan the first gay characters on TV exaggerating they're a bit of Brokeback

Mountain a bit of Brokeback Mountain going on there I think but they at the

Dağı var, biraz Brokeback Dağı var orada oluyor sanırım ama onlar Lone Ranger'da

lone ranger somebody who is looking after some land and area protecting an

bir araziye ve bir arazi alanını koruyan alana bakan biri ve onlar üzerindeler kendilerine ait

area of land and they're on their own they're quite happy to be that's the job

oldukları için oldukça mutlular iş bu evet onların başka seçeneği yok bu yüzden bu

yes they have no choice so that's lone alone and lonely yes so lone and alone

yalnız ve yalnız evet çok yalnız ve yalnız olmak mutsuz olduğu anlamına gelmez yalnızlık

doesn't necessarily mean unhappy lone is when it's a single thing that's on its

kendi başına olan veya kullanabileceğiniz tek bir şey olduğunda yalnız kullanabiliriz, yalnızsın,

own or you can use or we can use alone lonely means you're on your own

and you're unhappy definitely means you're unhappy yes so there are some

kendi başınasın ve mutsuzsun, kesinlikle mutsuzsun, evet yani

distinctions between those words and even though people tend to put them all

bu kelimeler arasında bazı farklar var ve insanlar şimdi hepsini bir araya getirme eğiliminde olsalar da,

together now something else we've mentioned we're going to have a look at

başka bir şeyden bahsetmiştik. Çok yakında buna bir göz atacağız,

this very soon we are going to talk all about the Chinese New Year also it is

Çin Yeni Yılı hakkında konuşacağız ve ayrıca Yeni Ay Yılı geliyor ve

the Lunar New Year coming and of course the Lunar New Year the Chinese New Year

tabii ki Ay Yeni Yılı, Çin Yeni Yılı bu yıl domuz yılı Bay.

this year is the year of the pig mr. Jarek says they're wolves live in herds

Jarek, kurtların genellikle sürü halinde yaşadıklarını söylüyor, evet, ama ara sıra

usually yes they do but they occasionally have to go off on their own

to hunt that's where that expression comes from mr. steve has a pig he's

kendi başlarına avlanmak zorunda kalıyorlar, bu ifadenin geldiği yer burasıdır. Steve'in bir domuzu var,

benim domuz olduğumu söylüyor bayım. Duncan bey Steve'in omzunda bir domuz var çünkü önümüzdeki hafta

saying I'm a pig mr. Duncan mr. Steve has a pig on his shoulder because next

week it is the Chinese New Year the Loon a new

Çin Yeni Yılı, ay yeni yılı ve Japonya'da domuz yılı olacak,

and it will be the year of the pig in Japan it will be the year of the ball

top yılı olacak ve ben Mr. Steve'in elbette iki

and I'm not referring to mr. Steve boor of course has two meanings and use every

anlamı var ve herkesin anlamlarını kullanıyor evet pekala, bu belirli hayvanla ilgili bazı kelime ve ifadeleriniz var,

meaning yes well you have some words and expressions to do with this particular

daha sonra bunlara bir göz atacağız ama her şeyden önce

animal later on we'll have a look at those but first of all we're going to

have a little break we're going to have a look at one of my fault English

küçük bir ara vereceğiz. tam İngilizce derslerimden birine bir göz atacağız

lessons we are also talking about prizes today aren't we Steve prizes have you

bugün ayrıca ödüllerden bahsediyoruz değil mi Steve ödülleri daha sonra hiç ödül kazandınız mı

ever won a prize later on I will show you a prize that I won many years ago no

size yıllar önce kazandığım bir ödülü göstereceğim hayır hiç kazanmadım büyük bir

I've never won a big prize I've never won money ever

ödül değildi hiç para kazanmadım hiç para kazanmadım ve hiç büyük bir ödül kazanmadım ama

I've never win money and I've never won a big prize but I have to say I have one

söylemeliyim ki geçmişte bir tane küçük ödülüm var ve diğer soru tabii ki

small prizes in the past and the other question of course is one we covered

biz daha önce ele aldık hiç yalnız hissettin mi hiç yalnızlık hissine kapıldın mı

earlier do you ever feel lonely do you ever get the feeling of being lonely so

if you are alone and you don't like being alone

yani yalnızsan ve yalnız kalmaktan hoşlanmıyorsan yalnız hissedeceksin bunların hepsi

you will feel lonely all of that coming a little bit later on but right now

biraz sonra gelecek ama şu anda biz tam İngilizce derslerimden birine bir göz atın

we're going to have a look at one of my full English lessons and this is full

ve bu tam İngilizce 24 numara [Müzik] İngilizce hakkında sevdiğim şeylerden biri,

English number 24

one of the things I love about English is how some words sound made-up and

bazı kelimelerin kulağa uydurma ve gerçek dışı gelmesi, bazı İngilizce kelimelerin söylenmesi ve

unreal some English words are amusing to say and hear words with strong consonant

güçlü kelimeler duyması eğlencelidir. ünsüz sesler genellikle en çok öne çıkan kelimelerdir,

sounds tend to be the ones that stand out the most words such as pimple bubble

örneğin sivilce balonu kemirmek pompa dadı yalpalamak göz kırpmak eğer esprili olmaya çalışıyorsanız, o zaman

nibble pump nanny wobble blink if you are trying to be humorous then the use

of certain words will guarantee that laughter will be heard we often make

belirli kelimelerin kullanılması kahkahaların duyulmasını garanti eder biz genellikle utanç verici

embarrassing things seem less humiliating by giving them funny names

şeyleri daha az küçük düşürücü hale getiririz onlara komik isimler vererek çiş-çişe ihtiyacım var

I need a wee-wee I need to take a poop the tents of certain English words could

kaka yapmam gerekiyor bazı İngilizce kelimelerin çadırları da kulağa gerçek dışı veya uydurma gelebilir, örneğin dalışın

also sound unreal or made-up for example the past tense of dive is douve the past

geçmiş zamanı douve, yasaklamanın geçmiş zamanı yasaklanmış geçmiş zaman terk etmek

tense of forbid is forbade the past tense of forsake is forsook the past

terk edilir küçülmenin geçmiş zamanı küçülür geçmiş zaman parlaklık shaunadır sıçramanın geçmiş

tense of shrink is shrank the past tense of shine is shauna the past tense of

leap is lept another curious word is manslaughter this word means the crime

zamanı lept edilir başka bir ilginç kelime adam öldürmedir bu kelime

of killing a person without premeditation or malice aforethought a

bir kişiyi önceden tasarlamadan veya kötü niyetle önceden düşünülmeden öldürme suçu anlamına gelir kasten olmayan öldürme

non intentional killing is manslaughter what is interesting about this word is

adam öldürmedir Bu kelimeyle ilgili ilginç olan şey, harfleri

if you split the letters in a certain place then you get men's laughter which

belirli bir yerde ayırırsanız, erkeklerin kahkahalarını alırsınız ki bu,

seems very inappropriate given the nature of the original word manslaughter

orijinal kelimenin doğası gereği adam öldürme adamın kahkahası [Gülüşmeler] [Müzik] yeni paltomu beğendiniz mi

man's laughter

do you like my new coat I bought it in the sales I thought I would treat myself

onu aldım satışlarda kendimi şımartacağımı düşündüm, kendinizi

what is it about treating yourself to something new that makes it such a joy

yeni bir şeyle ödüllendirmenin nesi var ki bu onu bu kadar eğlenceli kılıyor, bazen kendinizi bir şeyle ödüllendirmek güzeldir, büyük ve pahalı bir

sometimes it is nice to treat yourself to something it doesn't have to be

şey olmak zorunda değil, kendinize bir

something large and expensive you can treat yourself to something small to

şey ısmarlayabilirsiniz Bu yeni paltoya küçük olmak sadece benim zevkim değil, aynı zamanda ihtiyacım olan bir şey

this new coat is not only my treat but it is also something I needed my

önceki ceketim artık eski ve yıpranmış, bu şaşırtıcı değil çünkü

previous coat is now old and worn out which is not surprising as I've had it

for over 10 years I don't buy new clothes very often I might buy the

10 yılı aşkın süredir bende yeni kıyafetler pek sık almıyorum ara sıra tişört ve belki

occasional t-shirt and maybe a pair of socks to replace a worn-out pair I'm

eskimiş bir çiftin yerine bir çift çorap alabilirim Kesinlikle büyük harcama yapan biri değilim

certainly no big spender the past tense of I is bought you buy something you

have bought something not to be confused with the past tense of bring which is

[Müzik] [Müzik] [Müzik] bu ağaçtan ne sarktığını görüyor musun hadi daha

brought

can you see what is hanging from this tree come on take a closer look don't be

yakından bak çekinme [Müzik] burada gördüklerin belli bir

shy what you can see here is a certain type of fruit

meyve türü bunlar küçük hanımlar mürdüm eriği, hem burada İngiltere'de hem de Avrupa'da yazın yetişen erik benzeri bir meyvedir,

these are damsels a damson is a plum like fruit that grows in the summer both

tatları o kadar da tatlı değildir, aslında

here in Britain and across Europe their flavour is not all that sweet in fact

they can sometimes taste quite sour you might even say that the damson has an

bazen oldukça ekşi tadabilirler, hatta danzón'un

astringent taste which can be quite harsh and bitter

oldukça sert olabilen buruk bir tada sahip olduğunu bile söyleyebilirsiniz. mürdüm eriği harika reçel yapmasına rağmen bu da tam olarak

despite that damsons do make great Jam which is exactly what I will be doing

yakında burada asılı olan bu özel mürdüm eriği ile yapacağım şey,

soon with these particular damsons hanging here there are enough damsons

here to make over 30 pots of jam which is more than enough to keep me going

burada 30'dan fazla reçel yapmaya yetecek kadar mürdüm otu var, bu da beni gelecek yaza kadar devam ettirmeye fazlasıyla yetiyor.

until next summer at the end of this season I will cut this damson tree back

Bu mevsimden itibaren bu mürdüm ağacını biraz keseceğim çünkü

a little as it is starting to become too large and is in danger of over growing

çok büyümeye başlıyor ve aşırı büyüme tehlikesiyle karşı karşıya.

to cut back a tree or bush so is to prevent it becoming too large is called

pruning this damson tree needs to be pruned I will prune it I will give it a

budanacağım budayacağım budayacağım [Müzik] [Alkış] [Müzik] ve tabii ki

trim

and of course there are many many more video lessons on my youtube channel for

youtube kanalımda daha birçok video ders var benimle iletişime geçmek isteyenler

those who want to get in touch with me you can write to this address and also

buraya yazabilirler. adresini ve ayrıca beni Facebook'ta da takip edebilirsiniz [Müzik] doo-doo-doo-doo bugün

you can follow me on Facebook as well

doo-doo-doo-doo it is a Sunday it's a fun day and it's time to improve your

bir Pazar eğlenceli bir gün ve İngilizcenizi geliştirme zamanı evet YouTube'da canlı yayındayız bu

English yes we are live on YouTube it's mr. duncan and mr. Steve are you okay

bay. Duncan ve Mr. Steve iyi misin Steve ben çok iyiyim Steve

Steve I'm very well Steve has had a super week this week he's had a

bu hafta süper bir hafta geçirdi o harika bir hafta geçirdi değil mi çünkü çok heyecanlısın

brilliant week haven't here because you're quite excited because this week

çünkü bu hafta şimdi bir ödül kazandın kaçıranlar için tekrar anlatalım

you won a prize now for those who missed it

let tell us again what what's actually happened what's actually happened Oh mr.

gerçekte ne oldu gerçekten ne oldu Oh bay. Duncan, ne olduğunu söylemeye devam edemeyecek kadar mütevazıyım, ben yılın

Duncan I'm too modest to keep on saying what's happened I was what we call rep

temsilcisi dediğimiz şeydim, şimdi fazla bir şey vermeyin çünkü

of the year now don't give too much away because we don't want to talk about your

işiniz hakkında ayrıntılı olarak konuşmak istemiyoruz Bay. Duncan yani evet, ben evettim, yine de bunu

your job in detail mr. Duncan so yes I would yes anyway we've said it we've

söyledik, bunu Steve'in şirketinde söyledik, o şirketteki herkesin en iyisiydi

said it so in in Steve's company he was the top the top of everyone in the

company and because of that he won a prize and he's won enough lovely holiday

ve bu nedenle bir ödül kazandı ve yeterince güzel bir tatil kazandı.

we don't know where and and not only has Steve win a holiday but he's taking me

Steve'in nerede olduğunu biliyorum ve sadece tatil kazanmakla kalmadı, aynı zamanda beni de götürüyor, böylece

as well so we can go together if you behave yourself mr. Duncan I always

birlikte gidebiliriz, eğer uslu durursanız bayım . Duncan her zaman uslu dururum ne diyorsun

behave myself what are you talking are you suggesting

sen biraz daha ev işinin ters gitmeyeceğini mi ima ediyorsun Daha fazla

there may be a bit more housework wouldn't go amiss I can't do any more it

yapamam kirli iç çamaşırını temizlemek bütün günümü alıyor

takes it takes me it takes me a whole day to clean your dirty when you want to

come with me on my free holiday the prize you've got to earn it you know

sen istiyorsun ücretsiz tatilimde benimle gel ödülü hak etmelisin biliyorsun

there's a few people who'd like to go with me on a holiday I really don't know

benimle tatile gitmek isteyen birkaç kişi var Gerçekten ne yapmam gerektiğini bilmiyorum

what I have to do now I'm very worried you know step out of line and maybe I

şimdi çok endişeliyim sınırı aştığını biliyorsun ve belki başka birini alırım,

take somebody else does it involve rubber gloves and Vaseline

lastik eldivenler ve vazelin içerir, iğrenç olmaz bay. Duncan umarım bir

don't be disgusting mr. Duncan I hope not it's a Sunday afternoon we saw some

Pazar öğleden sonra değildir, videonuzu izlerken bazı ilginç yorumlar gördük, videonuz

interesting comments while we were watching while your video was playing we

oynatılırken birkaç ilginç yorum gördük, canlı bir sohbet, işte bu, Bay Duncan. Steve'in bahsettiği

saw a few interesting comments a live chat that's what mr. Steve's talking

about so there it is yes I will you picked out the one by Andrea so first of

bu yüzden evet, Andrea tarafından olanı seçtiniz, bu yüzden her şeyden önce, chico

all chico says alone lone lone plus ly equals lonely but

yalnız yalnız yalnız artı ly eşittir yalnız ama yalnız ve yalnız unutma bunların farklı

alone and lonely don't forget they are different things so alone is something

şeyler olduğunu ve yalnızlığın tekil bir şey olduğunu söylüyor hiçbir şeyle çevrili değil belki bir insan

that is singular it is not surrounded by anything maybe a person is alone and

yalnızdır ve yalnızlık kaybolmuşluk hissidir yalnızsın ve bundan hoşlanmıyorsun bu

lonely is the feeling of being lost you are alone and you don't like it it's an

emotional state of mind and Andrea says does on his own mean alone yes if you

duygusal bir ruh hali ve Andrea kendi başına öyle demek yalnız demek evet eğer

are on your own it means you on with no one else you are

kendi başınaysan başka kimseyle beraber değilsin yalnızsın sadece evet sadece

alone you just yes you just use it slightly differently in a sentence so if

biraz farklı bir cümlede kullanıyorsun yani işteysen mesela tek başına çalışıyordun bugün kendi

you were at work for example you were working by yourself you could say I

başıma çalıştım diyebilirsin .

worked on my own today but you wouldn't say but all you could say I worked alone

ama söylemezsin ama tek söyleyebildiğin tek başıma çalıştım hmm yani onlar aynı

hmm so they do mean the same thing but in fact if you but there's a subtle

şeyi kastediyor ama aslında eğer sen ama ince bir fark var bence

difference I think in in in the implication of what you're saying yes if

söylediklerinin imasında evet evet eğer ben dersen kendi başıma çalıştım bu ille de

you say I worked on my own that doesn't mean that means that's doesn't mean that

there's necessarily a bad thing or an unhappy thing but if you to say oh I

kötü bir şey ya da mutsuz bir şey olduğu anlamına gelmez ama

worked alone by using the word alone instead of on your own it implies a

ah kelimesini kendi başına yerine yalnız kullandım dersen, belli bir mutsuzluğu ima eder.

certain unhappiness in there I think so yes if you do something on your own yes

orada bence evet, eğer kendi başına bir şey yaparsan evet, o zaman

then there's no real implied unhappiness and what you're saying so the context is

söylediğin şeyde ima edilen gerçek bir mutsuzluk yoktur, bu yüzden bağlam biraz farklıdır,

slightly different the context is slightly different also it depends on

bağlam biraz farklıdır, ayrıca bağlamın ne olduğuna da bağlıdır, bu yüzden

what the context is so I spent the whole day alone now that can be negative yes

tamamını harcadım yalnız gün şimdi bu olumsuz olabilir evet onu ifade etme şeklinizden dolayı

because of the way you're expressing it so it's not just about the words you use

yani mesele sadece kullandığınız kelimelerle ilgili değil aynı zamanda onu ifade etme şeklinizle de ilgili ifadenin

but also the way you express it the expression itself I spent the whole day

kendisi bütün günü yalnız geçirdim ama bütün günü harcadım dersen tek başıma günüm

alone but if you said I spent the whole day on my own that also could be

olumsuz da olabilir bu kadar her cümledeki her ince fark ah

negative that's it every subtle difference in in every sentiment oh you

could say I spent the whole day alone well yes I'm saying that I'm alone but I

bütün günü yalnız geçirdim diyebilirsin evet yalnızım diyorum ama yalnız olduğum için mutluydum

was glad to be alone so it's not necessarily the word

yani ille de değil kullandığınız kelimeler ama tonlama

that you use but the intonation the way in which you say it yes that's it and

bunu söyleme şekliniz evet bu kadar ve tek başına kullanamayacağınız kelime yani

you can't use alone at the word that you can't use the word alone in in front of

kelimeyi bir ismin önünde tek başına kullanamazsınız Moo - Moo - Toto anlamsal olarak bu doğru olmaz

a noun muta muta Toto a semantically that

wouldn't be right no muta Toto is here hello mr. Duncan

hayır Moo - Toto burada merhaba bay. Duncan bey Steve, siz ikiniz

mr. Steve you two are the great teachers I've ever forget I'm the English teacher

şimdiye kadar aldığım harika öğretmenlersiniz, ben İngilizce öğretmeniyim ve Bay. Steve benim harika yardımcı ev sahibim, bu yüzden mr. Steve

and mr. Steve is my is my wonderful co-host so mr. Steve is here is the

burada yardımcı sunucu ve ben YouTube'da İngilizce öğreten kişiyim ama

co-host and I'm I'm the person that teaches English on YouTube but but you

şimdi bunu yapmaktan zevk alıyorsun, değil mi Steve evet, yapıyorum bay. Cherrick

enjoy doing this now don't you Steve yes I do

mr. cherrick says that he's had a prize by singing in a choir uh-huh

toplu olarak bir koroda şarkı söyleyerek bir ödül aldığını söylüyor uh-huh yani evet kişisel değil ama koro

collectively so yes not a personal one but the the choir got a prize hmm did

bir ödül aldı hmm bir yarışma mı kazandınız yoksa koronun belirli bir bölgesi veya alanında en iyisi miydiniz

you win a competition or were you the best out of a certain region or area of

yani evet, eğer bu bir ödülse, yine de bir ödüldür, sadece bir şeyi hatırlıyorum Steve,

choir so yes if it's a it's still a prize I'm just remembering something

Steve what's that mr. Dave just made me remember something remember that time

bu ne özledim, bana bir şeyi hatırlattı,

you took part in that singing contest oh yes

o şarkı yarışmasına katıldığın zamanı hatırla, oh evet ve sen birinci geldin, ben birinci geldim evet bu harika kupayı sen kazandın

and you came first I came first yes you won this wonderful trophy but the

ama sorun sadece iki kişinin katılmasıydı evet hatırlıyor musunuz

problem was there are only two people taking part yes do you remember that I

do remember that there were only two of us so it was a 50-50 chance I just think

sadece ikimizin olduğunu hatırlıyorum bu yüzden bu 50-50 şanstı bence bu

that is brilliant we went all the way to Litchfield

harika Litchfield'a kadar tüm yolu gittik biliyorum bayım. Steve bu yarışmada şarkı söylüyordu

I know mr. Steve was singing in this contest and there were lots of different

ve pek çok farklı kategori vardı evet ve sizin kategoriniz sadece iki kişi

categories yes and your category there was only two people taking part so the

katılıyordu yani aslında birinci gelme şansınız yüzde elliydi ve gerçekten de

chance of you actually coming first was fifty-fifty and in fact you did and you

yaptınız ve eve bu büyük Kupayla geldiniz. dev bir Kupaydı, belli ki yıllar

came home with this big Cup it was a giant Cup which obviously many years ago

that that particular competition was very popular and there was a lot of

önce o belirli yarışma çok popülerdi ve pek çok insan vardı,

people that you would take part probably twenty or thirty people it was probably

muhtemelen yirmi veya otuz kişi katılacaktı, muhtemelen çok değerli bir ödüldü

a very valued prize but because singing has become that type of singing those

ama şarkı söylemek bu tür şarkı söyleme haline geldi.

types of singing competitions where it's not pop songs this was a singing

pop şarkıların olmadığı şarkı söyleme yarışmaları bu daha çok klasik müzik için yapılan bir şarkı yarışmasıydı

competition sort of more classical music isn't

popular anymore there were only two people in that particular competition

artık popüler değil o yarışmada şarkı söyleyen sadece iki kişi vardı

singing I was singing leader I think which is which is a type of German song

Ben lider şarkı söylüyordum sanırım bu bir tür Alman şarkısı tamam ve bu

okay and that's not popular anymore okay but yes that was funny mr. Bruno says I

artık popüler değil tamam ama evet bu komikti bayım. Bruno, bir zamanlar sıcak hava balonunda bir yolculuk kazandığımı söylüyor, bunun

once won a ride in a hot-air balloon it was a mean it was a beautiful experience

güzel bir deneyim olduğu anlamına geldiğini söylüyor, şimdi sana karşı dürüst olmak gerekirse, asla yapmak istemediğim iki şey var, bunların

now to be honest with you there are two things that I would never like to do can

ne olduğunu tahmin edebilir misin Steve yukarı çıkıp bir sıcak hava balonu

you guess what they are Steve go up in a hot air balloon is that one of them one

bunlardan biri, biri sıcak hava balonuyla yukarı çıkmak, diğeri helikopter,

of them is go up in a hot air balloon is the other one a helicopter I would never

asla bir sıcak hava balonuna binmem, orada neden bilmiyorum hep o kadar

ever go in a hot air balloon I don't know why there they always look so

precarious they look so fragile when I return the sky they do I think I think

tehlikeli görünüyorlar gökyüzünü döndürdüğümde öyle kırılgan ki öyle sanıyorum ki

the thing is if something goes wrong with a hot-air balloon it tends to come

sıcak hava balonunda bir şeyler ters giderse balon oldukça yavaş iniyor

down quite slowly I think if a hot-air balloon goes wrong a hot-air balloon

bence sıcak hava balonu ters giderse sıcak hava balonu iniyor yavaş yavaş,

comes down slowly well if if for example it has to stay afloat you have to have a

eğer örneğin su üzerinde kalması gerekiyorsa, bir brülöre sahip olmalısınız, hiç

burner don't you have you ever seen a hot-air balloon crash I know they can

bir sıcak hava balonunun düştüğünü görmediniz mi?

spectacularly crash but usually they you know if for example the burn that stops

çalışıyorum evet, genellikle oldukça yavaş aşağı doğru sürüklenirim ama

working yes I usually sort of drift down fairly slowly but you might hit some

power lines yeah a helicopter I mean once that's gone wrong it's you're just

bazı elektrik hatlarına çarpabilirsin evet bir helikopter yani bu bir kez ters gittiğinde

yere düşeceksin, değil mi sıcak havanın kontrolünü asla kaybetmek istemezsin balon

gonna plummet to earth aren't ya you never want to lose control of a hot-air

balloon because you could go anywhere you could crash into the side of a cliff

çünkü her yere gidebilirsin bir uçurumun kenarına çarpabilirsin ama bazen

but sometimes the the hot-air balloon will catch fire yes they do there and

sıcak hava balonu alev alır evet orada tutuşurlar ve sonra yanar ve sonra

then it burns and then that the basket where all the people are standing that

tüm insanların durduğu sepet öylece çarpar yer taş gibi o yüzden hayır

it just crashes to the ground like a stone so no I don't I don't want to go

sıcak hava balonuna binmek istemiyorum helikopterler de beni korkutuyor helikopterlerden çok

in a hot-air balloon also helicopters scare me I'm very

scared of helicopters Notah says I don't trust hot air

korkuyorum farkettim

balloons helicopters or airplanes well I actually I'm okay with aeroplanes as

aslında büyük oldukları sürece uçaklarla bir sorunum yok bu yüzden evet ikimiz de

long as they're big one so yes we both share this opinion we

bu görüşü paylaşıyoruz küçük uçakları sevmiyoruz çok küçük hafif uçaklar Cessna gibi

don't like small aeroplanes so tiny light aircraft like like the Cessna yes

a Cessna is a type of light airplane and that they're always crashing so no I

evet a Cessna bir tür hafif uçak ve onlar' her zaman çarpıyorlar bu yüzden hayır hiçbir şey düşünmüyorum iyi bir şey biliyorsun ne

don't think nothing nothing well you know what you know what I mean

demek istediğimi anlıyorsun demek istediğim her zaman

I don't mean they're always crashing but yes they crash more often well than

düşüyorlar ama evet daha sık düşüyorlar iyi arkadaşlar jumbo jetten daha iyi sana söyleyeceğim iyi dediler

jumbo jet I'll tell you said well they do yes because big commercial airlines

evet yapın, çünkü büyük ticari havayolları uçmadan önce inanılmaz derecede katı kural ve düzenlemelere uymak zorundadır,

have to follow incredibly strict rules and regulations before they can fly

özellikle Birleşik Krallık'ta havalimanlarından çıkan uçaklar vardır.

there are aeroplanes out of airports particularly in in in the UK Europe and

America you're not allowed to fly a plane in or out unless you follow very

Sokak kuralları varken daha küçük uçaklarda aynı düzenlemelerin

very strict rules whereas the smaller planes I don't think the same

regulations apply because obviously there's less people in them and one

geçerli olduğunu düşünmüyorum çünkü açıkçası içlerinde daha az insan var ve fark ettiğim bir şey var ve

thing I've noticed and we've both noticed and they've been a lot of a lot

ikimiz de fark ettik ve son zamanlarda bununla ilgili çok fazla haber yapıldı. pek çok

of reports recently about this that lots of people have become very wealthy often

insanın çok zengin hale gelmesi, genellikle küçük uçaklara iner veya küçük özel

get o or go up in small aeroplanes small private planes or helicopters so in a

uçaklar veya helikopterlerle yukarı çıkar, bu nedenle, bu kazaların ve tüm insanların ölmesinin bir dizi olayında,

number of incidents of these crashing and all the people dying is is that this

bunun neredeyse her hafta bir gibi görünmesi, evet, son zamanlarda

seems to be one almost every week yes well recently there's the the chairman

of the owner of Leicester City yes so he was taking off he took off actually at

Leicester City'nin sahibinin başkanı var evet bu yüzden havalıyordu aslında

the stadium that he owned and and the the helicopter crashed in the car park

sahibi olduğu stadyumda havalandı ve helikopter hemen dışarıdaki otoparka düştü evet çünkü

just outside but yes because part of the helicopter failed and and also there was

helikopterin bir kısmı arızalandı ve ayrıca orada geçen hafta

a terrible story last week of the football player who would appear has

İngiliz Kanalı üzerinde kaybolmuş bir hafif uçak evet

been lost over the English Channel a light aircraft yes just plunged into the

denize dalmış bir futbolcunun korkunç bir hikayesi ortaya çıkacaktı, bu yüzden asla helikopterlere veya bir

sea would appear so so I would never ever go on helicopters

or in a hot air balloon or or in a light aircraft

sıcak hava balonuna veya veya bir yere gitmezdim. hafif uçak Büyük uçakları umursamıyorum garip değil mi

I don't mind big airplanes it's strange isn't it I don't mind getting on a

Büyük bir uçağa binmeyi umursamıyorum istatistiksel olarak hızlı güvenli

aeroplane but statistically it's it's fast safe far far safer to go up in a

ticari bir uçağa binmek araba kullanmaktan çok daha güvenli çünkü ben

commercial aeroplane that it is even driving a car because I mean every year

Birleşik Krallık'ta her yıl yollarda yaklaşık beş veya altı bin kişi

on the roads in the UK there's about five or six thousand people die on the

roads in the interest in the UK alone well if that number of people died in in

sadece Birleşik Krallık'ta yollarda öldü demek, bu sayıda insan ticari uçak haykırışında öldüyse,

commercial aircraft that's a bit of outcry you know nobody dies in

bilirsiniz, ticari uçaklarda kimse oldukça sık ölmez demek istiyorum.

commercial aircrafts quite often I mean when they do crash a lot of people die

kaza yaptıklarında birçok insan aynı anda ölüyor, bu yüzden manşetlerde yer alıyor ama

all at once which is why it makes the headline news but if you look at the

statistics travelling by Road is by far the most dangerous thing that any of us

istatistiklere bakarsanız, Karayolu ile seyahat etmek, herhangi birimizin günlük olarak yaptığı açık ara en tehlikeli şeydir.

ever do on a daily basis soon as you get in that car that's a very very dangerous

o arabaya binmek çok çok tehlikeli ve

environment to be in far safer to go up into commercial aeroplanes but I don't

çok daha güvenli olmak için ticari uçaklara binmek ama helikopterleri bilmiyorum

know about helicopters and because less people don't know what this how many

ve les pieds bunun ne olduğunu bilmiyor çünkü yolculuk sayısı başına helikopterlerde kaç kişi ölüyor?

people die in helicopters per number of journeys you'd have to work all that out

Bunların hepsini halletmek zorundayım ama evet kesinlikle arabalarla seyahat etmek muhtemelen

but but yeah certainly travelling by cars probably the most dangerous thing

herhangi birimizin günlük olarak yaptığı en tehlikeli şey ve biz bunun farkında değiliz

that any of us ever do on a daily basis and you don't realize it and yet you

ve yine de asla bunu düşünmezsiniz hayır asla düşünmezsiniz

would never think that no you would never think that the thing that I'm

climbing into now the car that I'm getting into is more likely to kill me

Şimdi bindiğim şey, bindiğim arabanın beni öldürme olasılığı,

than getting in a large jumbo jet far more far more and and and according to

büyük bir jumbo jete binmekten çok daha fazla ve ve ve sigorta şirketlerine göre

the insurance companies if you travel more than 20 thousand miles a year in

20 bin milden fazla seyahat ediyorsanız Benim yaptığım arabanızda bir yıl ve

your car which I do and anybody that's in sales or does a lot of van driving or

satışta olan veya çok fazla minibüs kullanan veya buna benzer herhangi bir şey seyahat ederseniz, arabanızla aynı risk olarak sınıflandırılan yılda

anything like that if you travel I think it's twenty or

twenty-five thousand miles a year in your car that is classified as the same

yirmi veya yirmi beş bin mil olduğunu düşünüyorum.

risk as a deep-sea diver commercial deep-sea diver well and we all think

derin deniz dalgıcılığı ticari derin deniz dalgıcılığı iyi ve hepimiz bunun riskli bir

that's a risky profession but statistically if you do more than twenty

meslek olduğunu düşünüyoruz ama istatistiksel olarak yılda yirmi bin milden fazla yapıyorsanız, sigorta endüstrisinin sizi

thousand miles a year you're in the same risk category in terms of how the

nasıl etkileyeceği açısından aynı risk kategorisindesiniz.

insurance they industry would would would put your risk

so yes exactly but I've been in a small aircraft a twenty five seater aircraft

risk yani evet kesinlikle ama küçük bir uçakta yirmi beş kişilik bir uçakta bulundum ve size

and I'll tell you it was the most frightening experience I've been in them

birkaç kez yaşadığım en korkutucu deneyim olduğunu söyleyeceğim

a few times when you go in a small plane every little you feel every bump and

küçük bir uçağa bindiğinizde hissettiğiniz her küçük şey Birmingham'da bir keresinde karaya indiğimde ve kuvvetli bir rüzgar estiğinde ve hepimiz öleceğimizi düşündük, her çarpma ve her küçük hava cebi

every little every air pocket and coming into land

ve karaya inmek kusura bakmayın,

don't blimey what I came into land once in Birmingham and there was a strong

wind blowing and we all thought we were going to die it was the scariest thing

I've ever I've ever been in so you can see why they would be more dangerous did

hayatımda gördüğüm en korkunç şeydi. hiç bindim ki neden daha tehlikeli olduklarını anlayasın diye bağırdın mı

you scream no but the air steward air stewardess screamed she was sitting by

hayır ama hostes bağırdı yanıma oturuyordu tam bir uçaktı

me it was a very small plane and she screamed I mean you don't want to hear

ve bağırdı yani istemiyorsun hostesin

the air stewardess screaming that is you're coming into land that's the worst

yere iniyorsunuz diye bağırdığını duymak, uçaktaysanız olabilecek en kötü şeydir ve uçuş ekibinin

thing possible I don't know if you're on the plane and you see the aircrew like

the stewards and stewardesses screaming and running around it's not very good

hostesler ve hostesler gibi çığlık atıp etrafta koşturduğunu görürseniz, bu yolcular için pek iyi değil

for the passengers yes that's all I can say yes

evet, yapabileceğim tek şey bu evet deyin jarick bir uçakta bir şey olursa

jarick says if something happens in an aeroplane that's why we that's what

bu yüzden uçaklardan korktuğumuzu söylüyor bence jerrick mr.

we're frightened about with aeroplanes I think jarick mr. jarek has got it there

jarek kesinlikle orada çünkü

absolutely because you know there's nothing that you can do if that plane is

o uçak düşüyorsa veya bir şeyler ters giderse yapabileceğiniz hiçbir şey olmadığını biliyorsunuz, yapabileceğiniz hiçbir şey yok,

crashing or something goes wrong you know there's nothing you can do it's

you've got no control over that situation but in a car you obviously

bu durum üzerinde hiçbir kontrolünüz yok ama bir arabada açıkça daha fazla kontrole sahipsiniz. ama

have more control but in reality in reality if you look at the statistics

gerçekte istatistiklere bakarsanız, o zaman hayır, çünkü

then no you haven't because lots of people die on the roads every year and

her yıl birçok insan yollarda ölüyor ve bazı ülkelerde bu çok iş, Birleşik

some countries it's a lot work when do you think five or six thousand people a

Krallık'ta yılda beş veya altı bin kişinin ne zaman öldüğünü düşünüyorsunuz? oldukça küçük bir ülkeyiz evet,

year die in the UK we're quite a small country yeah that's a lot of people

her yıl bir çok insan ölüyor evet bu gökten düşen çok insan var hiç kimse

dying every year yes that's a lot of people from falling out of the sky no

wonder that driving how they survive but you still might fall out of the sky if

hayatta kalmalarını sağlayan o kadar çok şey var ama sınırı aşarsanız yine de gökten düşebilirsiniz

you go over the edge of a cliff where the regulations

düzenlemelerin sürüş testlerinin çok daha yumuşak olduğu bir uçurumun, o

the driving tests are a lot more lenient anyway then let's look at the live chat

zaman canlı sohbete bakın çünkü zamanımız azalıyor, kocam eskiden deniz paraşütü yapardı aman

because we're running out of time my husband used to parasail oh my goodness

tanrım, bu başka bir tane oh orası paraşütü bağladığınız yer sırtın

that's another one oh that's where you just strap strap a parachute to your

back and then you you run off the side of a cliff the edge of a cliff I

ve sonra sen koşarsın uçurumun kenarından uçurumun kenarına ben o kadar iyi yapamazdım

couldn't do that well you run with the parachute and then it takes off with you

paraşütle koşarsın sonra seninle havalanır ben bunu asla yapamam

I could never do that the other one is hang gliding hang

diğeri yelken kanat yelken kanat orası çok ince bir

gliding it's where you hang your body from from a very flimsy piece of cloth

kumaş parçasından vücudunuzu sarkıttığınız yerdir biraz kağıt uçak yoluna benziyor ama sonra

it looks a bit like a paper airplane yes but then you just hang from it no way I

hiçbir şekilde sallanıyorsunuz Büyük uçakları severim Jett atlamayı severim Ticari havayollarını severim Kendimi çok güvende hissederim

like big planes I like jumbo jets I like commercial airlines I feel very safe a

lot of people ask me mr. Duncan are you afraid of flying and I always say no I'm

Bana soranların oranı Mr. Duncan uçmaktan korkuyor musun ve ben her zaman hayır, düşmekten korkuyorum, uçmaktan

afraid of crashing that's the only thing I'm afraid of my flying is okay sue cats

korktuğum tek şey bu, tamam dava kediler amcamın

uncle owned a Cessna oh okay and she was she rented my shoes that must have been

bir Cessna'sı var oh tamam ve o o, benim ayakkabımı kiralamış olmalı ki çok gençken heyecan verici

very exciting when you were young because you're not really thinking about

çünkü gerçekten hava durumunu düşünmüyorsun bu korkutucu bir deneyim

the weather it's a frightening experience or not you haven't probably

ya da değil muhtemelen uçaklar hakkındaki tüm bu korkuları kafana sokacak yaşta değilsin,

not old enough to get all these fears in your head about aeroplanes we're also

aynı zamanda ödüllerden ve ödüllerden de bahsediyoruz değil mi? Hiç ödül kazandım Emma,

talking about prizes and awards have you ever won a prize Emma says the only

aldığım tek ödülün

trophy that I received was from my English school which was given for the

person who attended all the classes oh it sounds as if it sounds like Emma was

tüm derslere katılan kişiye verilen İngilizce okulumdan olduğunu söylüyor oh öyle geliyor ki öyle değil mi Emma

a very good student whoa I think so and notice says her husband used to

çok iyi bir öğrenciymiş gibi geliyor vay bence öyle ve not, kocasının eskiden deniz paraşütü yaptığını ve

parasail and he stopped because most of his friends died

arkadaşlarının çoğu öldüğü için durduğunu söylüyor evet parasailing çok tehlikeli diğeri de var hiç wingsuit diye bir şey

yes parasailing is very dangerous there is also the other one have you ever

duydunuz mu benim wingsuitim var ve bu kelimenin tam anlamıyla

heard of wingsuits I have wingsuits and this is literally

an item of clothing that you wear and it has little wings little wings under the

giydiğiniz bir giysi ve küçük kanatları vardır, kollarının altında küçük kanatları vardır, yani koşarsınız

arm so you just run jump over the edge of a

bir uçurumun kenarından atlarsınız veya bir uçaktan düşersiniz ve sonra bu küçük

cliff or drop from an aeroplane and then you fly with these little pieces of

material then you're sort of gliding on you gliding and falling at the same time

malzeme parçalarıyla uçarsınız, o zaman bir nevi süzülürsünüz, süzülüp düşmüyor musunuz? aynı

zamanda ve pek çok insan bunu yaparken öldü çünkü sen gidiyorsun bu çok

and so many people have died doing that because you're you're you're going it's

such a fast speed sometimes maybe 150 200 miles an hour and some of these

yüksek bir hız bazen saatte 150 200 mil ve bu insanlardan bazıları

people have have actually smashed into the sides of rocky cliffs

gerçekten kayalık uçurumların kenarlarına çarptı evet dağlar Bunu hayal edebiliyor musunuz,

yeah mountains can you imagine that imagine so you're traveling at about 200

saatte yaklaşık 200 mil hızla seyahat ediyorsunuz ve sonra vücudunuz sağlam bir kayaya çarpıyor, bu

miles an hour and then your body hits solid rock that's going to be a bit of a

temizlemesi biraz karışık olacak oh bu bir acı, sizi kazıyacaklar,

mess to clean oh that's one hurt they're gonna scrape you they will scrape you

sizi kazıyacaklar o çizgi filmlerden biri gibi olacaklar seni

off the be like like one of those cartoons they'll be peeling you off the

side of the mountain I bother there was somebody he was it was

dağın yamacından soyacaklar rahatsız oldum biri vardı o aslında

actually in the news quite a lot here for that particular sport I can't

burada o sporla ilgili haberlerde epeyce yer aldı Adını hatırlayamıyorum ve o

remember what it's called and he was the the main sort of well-known person in

sporda en çok tanınan kişiydi ve ölmedi mi çünkü evet,

that sport and he died didn't he yeah because there was that there's a the

çünkü içinden geçmeye çalıştıkları belirli kaya oluşumları veya kayalarda delikler vardı

certain rock formations or holes in rocks that they try to fly through or

veya üzerinde belirli fiziksel özellikler vardı.

there are certain physical features on on mountains that you've got to try to

aim before yes if you're if you're one of these sort of wingsuit but I don't

denemeniz ve nişan almanız gereken dağlar, evet, eğer bu tür bir wingsuit iseniz, ama buna ne diyorlar bilmiyorum,

know what they call it listen it is a wingsuit a wingsuit that's exactly what

dinleyin, bu bir wingsuit bir wingsuit tam olarak ne olsa ve tabii ki

though and of course if you if you miss but anyway these are people who we're

özlerseniz ama neyse bunlar biz pısırık insanlarız gerçekten bunlar

wimps really these are people who like to they were what we call adrenaline

seven insanlar ve adrenalin bağımlısı dediğimiz insanlardı evet ben değilim onlar seviyorlar

junkies yes I'm not they like they like dangerous sports that give them an

tehlikeli sporları seviyorlar onlara adrenalin patlaması yaşatan insanlar gibi uçaktan paraşütle atlamak için toplanmayı seviyorum

adrenalin it's like people who like to pair to parachute out of an aeroplane

bu asla yapmayacağım başka bir şey kızakla

that's another thing I would never do bargaining tobogganing that's a

dangerous sport what you jump you jump out of an airplane in a toboggan no it's

kaymak

tehlikeli bir spor 2019 için

that would be day yeah it might be a new sport for 2019 it's where you go up in

bir uçağa binip bir kızakla uçaktan atladığınız yer, sonra bungee jumping o

an aeroplane and you jump out of the plane in a toboggan

bungee-jumping now has another one isn't it would you do a bungee jump nothing

başka bir şey değil mi bungee jumping yapar mıydınız böyle bir şey yok

like that anything anything that involves heights jumping from Heights

Yüksekten atlamayı içeren herhangi bir şey Yüksekten düşmek ya da

falling from Heights or being in an unsafe situation high up

yüksekte güvensiz bir durumda olmak panayır alanına binerken ya da oraya gittiğinizde

never although the fairground rides or when you go to the what are those my

bunlar nedir aklım başımdan gitti bayım. Duncan Alton Towers bu roller coaster'da ünlü bir yer

mind's gone blank mr. Duncan Alton Towers is a famous place in this roller

coaster yes roller coaster rides that sort of thing no their date but they're

evet roller coaster bu tür şeyler yapıyor hayır orada Dane peki tehlikeli değiller

not dangerous but they're scary well I would never do that well I have done the

ama korkutucular ben asla bu kadar iyi yapmazdım Hayatlarının birazını yapmışımdır

but I don't like what the two people here I have I have never done it I have

burada sahip olduğum iki kişi hiç yapmadım yaptım yaptım hiç yapmadım yaptım yaptım hoşuma gitti

done it I've never done it I have done it I like it I don't like it okay

beğenmedim tamam burada iki kişi yok peki yaptım yaptım oldum oldum

there's not two people in here well I have done it I've been forced to do it

yapmak zorunda kaldım ama hoşuma gitmedi hayır adrenalin bağımlısı olmadığımızı söylemek doğru

but I didn't enjoy it no it's fair to say we are not adrenaline junkies well I

just don't I just don't like being dead I prefer being alive yes I prefer being

alive and that's why I don't do things that are risky like jumping out of

uçaktan atlamak gibi riskli şeyler yapmayın

airplanes chico says yes lots of people are scared of planes but barely anyone

chico evet birçok insan uçaktan korkar ama neredeyse hiç kimse arabalardan korkmaz

is scared of cars but statistically you are far more likely to die in a car

ama istatistiksel olarak bir araba yangınında ölme olasılığınız binlerce milyon

5,000 millions of times more likely to die and it's crazy when you think of my

kat daha fazladır der ve bir oyunda moai'yi düşündüğünüzde bu çılgınca evet

into play it's crazy yeah exactly yes well you never think

tam olarak evet pekala sabah işe gitmek için arabaya bindiğiniz halde bunu asla düşünmüyorsunuz asla

about it though you get in the car in the morning to go to work and you never

eve bir daha gelemeyeceğimi düşünmüyorsunuz bungee jumping evet Luis bundan bahsediyor

think I might never come home again a bungee jumping yes Luis mentions that

bir makale vardı aslında bir haber makalesi yakın zamanda burada Birleşik Krallık'ta yakın zamanda burada değildi

there was an article actually a news article not recently here in the UK I

think it was I think it was a woman who was a grandmother of about 86 and she

sanırım 86 yaşında bir büyükanne olan bir kadındı ve sonraki yıllarda hayatında biraz heyecan istediği için bungee jumping yaptı.

took a bungee jump because she wanted a bit of excitement in her in her life

evet heyecanlandı mı

latter years did she get did you get any excitement I don't know but she did the

bilmiyorum ama yaptı ama bungee jumping'i benim asla yapmayacağım bir şey yaptı oh

book that she did the bungee jump something I would never do do oh I see

anlıyorum ama hayatta kaldı Oulton Park'ta bir gezinti vardı Alton Towers

but she did survive there was a

the rider Oulton Park Alton Towers is a famous what do you call the theme park a

ünlü Birleşik Krallık'ta tema parkı tema parkı olarak adlandırılan tema parkına ne

theme park theme park in the UK and there was one call I've been on it there

ad verilir ve katıldığım bir arama vardı, kaçak maden diye bir arama vardı tamam,

was one called the runaway mine okay it's a scariest thing I've ever done

şimdiye kadar yaptığım en korkunç şey tirbuşonu duydum evet ne diğerinde

I heard of the corkscrew yes what's that other one where it sort of shoot you

seni bir nevi havaya uçurur, bilmiyorum bilmiyorum Amos biner, biliyorsun nerede

straight up in the air I don't know I don't know Amos ride you know wherever

you are you'll have these theme parks I don't like them they also call them

olursan ol bu tema parklarına sahip olacaksın ben onları sevmiyorum onlara beyaz da diyorlar- mafsallı

white-knuckle rides yes because when you're on them you tend to grip with

oyuncaklar evet çünkü üzerlerindeyken ellerinizle kavrama eğilimindesiniz ve sonra

your hands and then your Nichols the the parts on your hat back of your hand they

Nichols'unuz elinizin arkasındaki kısımlar beyazlaşıyor orada beyaz meme ucu beyaz

go white they're white-knuckle white-knuckle rides amusement park theme

nikel oyuncaklar eğlence parkı tema parkları bu parkların başka bir adı var

parks there's another name for these parks where it's just all scary rides

hepsi korkutucu sürüşler evet şu anda eğlence parkı olarak adlandırıldığını düşünemiyorum hayır evet

yes I thought I can't think what it's called now amusement park

no yes I don't think there was another word all right no that's so Alton Alton

başka bir kelime olduğunu sanmıyorum pekala hayır bu Alton Alton Towers

Towers what would you describe that as a theme park theme park what an amusement

bunu tema parkı olarak ne tanımlarsınız tema parkı ne lunapark evet sadece bir sürü korkutucu yolculuk evet

park yes it's gyah just lots of lots of scary

ride yes talking of scary mr. steve is here with

korkutucudan bahsediyoruz bay. Steve bugün burada benimle ve

me today and they're talking about we are talking about the Chinese New Year

Çin Yeni Yılı ve Ay Yeni Yılı hakkında konuştuğumuzdan bahsediyorlar çünkü 5 Şubat Salı günü oh evet tabii ki bugün

and the Lunar New Year because on Tuesday the 5th of February oh yes of

course it's it's February it's not easy to say by the way I always like to say

Şubat, bu arada söylemesi kolay değil her zaman severim

February with the R in the middle but a lot of people don't bother

ortasında R ile şubat demek ama pek çok insan zahmet etmiyor sadece şubat şubat şubat diyorlar

they just say February February February I said my birthday is in February

doğum günüm şubatta dedim ah bay Steve'in doğum günü geldi

hi mr. Steve's birthday is in let me just work it out 13 days 13 days it will

13 gün 13 gün olacak Bay. Steve'in doğum günü oh ve hala

be mr. Steve's birthday oh and I still have no idea what to buy you

sana ne alacağım hakkında hiçbir fikrim yok jameelah evet o bir sıcak hava balonuna binmek istediğini söylüyor

jameelah i yes says that she would like to go in a

hot-air balloon I have been in a hot-air balloon mr.

Ben bir sıcak hava balonunda bulundum bay. Duncan bağlı bir balondu tamam yani bağlıydı yani

Duncan it was a tethered balloon okay so it it was it was tethered in other words

yere bağlıydı yani yere bağlıydı hala

it had it was tied down to the ground so it was still attached to the ground it

yere bağlıydı ama uzun bir yol yukarı çıktı bu nasıldı o kadar

was still attached to the ground but it went up a long way it was how is that

güvenli mi çünkü uçup gidemez, yine de

safer well because it can't float away we could still it could still catch fire

and crash to the ground yes but it's unlikely but it wasn't I

alev alabilir ve yere çarpabilir evet ama bu pek olası değil ama sıcak hava

don't think hot-air balloons at that dangerous you do hear of incidents but I

balonlarının o kadar tehlikeli olduğunu düşünmüyorum olayları duyuyorsunuz ama en çok olduklarını düşünmüyorum o

don't think they're the most you know they're not as dangerous I don't think

kadar tehlikeli değiller bence insanlar saygın bir şirketle gittiğiniz sürece

as people as long as you go with a reputable company it's probably you see

muhtemelen sıcak hava balonları görüyorlar etrafta çok az düzenleme olacak

hot air balloons there's going to be very little regulation around around

bunlar, muhtemelen kendinizi bir sıcak hava balonu şirketi olarak kurabilir

these so probably you can probably just set yourself up as a hot air balloon

company and take people for rides are you telling me that there are shops that

ve gelen insanları alabilirsiniz, bana sadece sıcak

just sell hot air balloons I would imagine it's not that well regulated

hava balonları satan dükkanlar olduğunu mu söylüyorsunuz?

hello hello I would like to buy a hot air balloon please I want to take my

sıcak hava balonu lütfen ailemi gökyüzüne çıkarıp kuşlara el sallamak istiyorum

family up into the sky and wave to the birds

oysa ticari hava ticari bir uçak güvenlik açısından sıkı bir şekilde düzenlenirken

whereas commercial air a commercial aircraft is heavily regulated for safety

whereas I would imagine the hot air balloon industry doesn't have the same

sıcak hava balonu endüstrisinin aynı güvenlik standartlarına sahip olmadığını düşünürdüm

standards of safety as as commercial aircraft we are talking about the

ticari uçak Çin Yeni Yılı ve Ay Yeni Yılı'ndan bahsediyoruz

Chinese New Year and the Lunar New Year because it's on the way it's on the way

çünkü yolda herkes yolda ve oraya kaçmaya çalıştığı yıl

everyone and it's the year it tried to run away there the year of the pig

maaş yılı bu bir kızgın domuzların havası bir kızgın domuz evet evet ama ipucu

that's an angry is the year of the pigs an angry pig yes yes that the clue is in

the the animal here right that's it you see that's why I'm waving a pig around

buradaki hayvanda doğru işte bu yüzden domuzu sallıyorum

I've got the pig in my hand not because not because I love pigs they've got two

elimde domuz var çünkü domuzları sevdiğimden değil onların iki parmağı var ben'

toes I've got two toes pigs a lot of people say that pigs

iki parmaklı domuzlarım var birçok insan domuzların pis hayvanlar olduğunu söyler ama aslında

dirty animals but in fact they're very clean very clean they they brush their

çok temizdirler oldukça temizdirler her gece dişlerini fırçalarlar ve her zaman günde iki kez banyo yaparlar bu

teeth every night and they always take baths twice a day so there we go it's

yüzden işte gidiyoruz domuz yılı ve tesadüfen bey Steve'in

the year of the pig and coincidentally mr. Steve has some words connected to

bu gerçek hayvanla bağlantılı bazı sözleri var, şimdi var, bence burada kendi kameranız olmalı

this actual animal I do now I think you should have you're your own camera here

ama bana yardım edin bayım. Duncan ayak parmaklarına domuzların ayak parmakları var görünüşe göre ayak parmaklarına Benim

but do help me mr. Duncan to toes pigs have got two toes apparently two toes

I've got hooves they've got a who they've got hooves but two toes - too

toynaklarım var onların bir kimleri var onların toynakları var ama ayak parmaklarına ağrılı ayak parmaklarına ağırlık taşıyan

sore toes weight bearing toes okay yes don't sheep have two toes I don't know

ayak parmakları tamam evet koyunların ayak parmakları yok Ben yok biliyorum ama domuzlar evet sanırım sanırım o ayak

if it pigs - yes I think I think she I think sheep have two toes you could well

parmakları olması gerektiğini düşünüyorum ayak parmaklarında haklı olabilirsiniz kaç tane parmağınız var

be right two toes how many how many toes do you have mr. Duncan I have ten but

bay. Duncan bende 10 tane var ama çok çok ayak parmaklarım parmak gibi Çok uzun ayak parmaklarım var

they're very very my toes are like fingers I have very long toes it's

freakish they're very scary well I never lost a finger you could cut a toe off

from sew it in place and you wouldn't know the difference yes I'm going to

Öldüğümde ayak

when I die I'm going to donate my toes to medical science so if anyone loses a

parmaklarımı tıp bilimine bağışlayacağım, böylece biri parmağını kaybederse ayak

finger they can attach one of my toes to their hand and it will just look like a

parmaklarımdan birini eline bağlayabilir ve parmak gibi görünecek onlar çılgınca

finger they do they're freakish it's pick time right so mr. Steve is now

zamanı doğru seç, bu yüzden bay. steve şimdi kişisel kamerasını süsleyecek, ne zaman olduğunu söyle

going to to grace his personal camera tell me when and I can make it look very

ve çok şık görünmesini sağlayabilirim, senin üzerinde ben miyim, sen çok domuzsun, evet, sadece

slick is that it am I on you are so pig yes well just the use of

the word pig is you can be used in different ways

Domuz kelimesinin kullanımı, farklı şekillerde kullanılabilirsin domuz belli ki bir hayvandır,

pig obviously is the it's an animal but if you refer to a person as a pig then

ancak bir kişiye domuz olarak atıfta bulunursanız, o zaman onun iğrenç olduğunu söylemiş olursunuz, eğer

you're saying that they're disgusting if somebody is if you say you Pig to

birine Domuz derseniz, bu onların açgözlü veya iğrenç oldukları veya

somebody it means they're greedy or disgusting or they're behaving in a

disgusting or rude way Abba noxious and obnoxious person who doesn't perhaps

iğrenç bir şekilde davrandıkları anlamına gelir. kaba yol Abba zararlı iğrenç bir kişi belki

conform to social etiquette a pig so I mean we think of a pig as being a bit of

sosyal görgü kurallarına uymayan bir domuz yani demek istediğim bir domuzun biraz iğrenç bir hayvan olduğunu düşünürüz, öyle

a disgusting animals sometimes don't we hmm because the way

değil mi bazen hmm çünkü yeme biçimleri ve çok kazanıyorlar Yani

they eat and they make a lot of noise so if you describe a person as a pig it's

bir insanı domuz olarak tanımlıyorsanız, bu pek hoş değil, domuz olarak tanımlanmak istemezsiniz

not very nice you wouldn't like to be described as a

pig but it doesn't necessarily refer to the way you eat it also refers to the

ama bu mutlaka yemek yeme şeklinize atıfta bulunmaz, aynı zamanda

way you behave in society or behave towards people it's also a slang word in

toplum içinde davranış şeklinize veya davranışınıza atıfta bulunur. insanlara karşı Birleşik Krallık'ta özellikle polis için argo bir kelimedir,

the UK particularly for the police so if you call the police pigs that is a word

bu nedenle polise domuz derseniz bu onların hiç hoşlanmayacakları bir kelimedir

that they would not like at all but it's a probably used by criminals to describe

ama muhtemelen suçlular tarafından polisin onlara karşı davranış biçimini tanımlamak için kullanılır.

the way that police behave towards them look out here come the pigs is what you

işte domuzlar geliyor diyebileceğiniz şey, eğer bir suçluysanız bunu söylemezsiniz,

might say if you're a criminal you wouldn't say that as a law-abiding

yasalara saygılı bir vatandaş olarak bunu bir polisin yüzüne karşı söyleseydiniz, muhtemelen

citizen if you were to say that to a policeman to his face you'd probably get

arrested it also refers to a crude block of metal like pig iron pig iron is crude

tutuklanırdınız, aynı zamanda bir pik demir gibi ham metal bloğu pik demir,

iron that comes out of the smelter it's it's not very refined pig iron

dökümhaneden çıkan ham demirdir, çok rafine pik demir değildir, bu nedenle rafine edilmemiş

so it's unrefined block of metal so there we go that's uses of the word pig

metal bloktur, işte başlıyoruz, şimdi domuz kelimesinin kullanımları bay. Duncan, eğer

now mr. Duncan if you were to eat like a pig

bir domuz gibi yersen, insanların senin domuz gibi olduğunu söyleyebilirler, bu argo bir kelimedir ya da

your people might say that you pig out you pig out it's a slang word or you

could say make a pig of yourself or stuff yourself would be sort of synonyms

kendin için bir domuz yap ya da kendini doldur diyebilirsin, bir çeşit eşanlamlı olurdu, açgözlüce

it means to eat ravenously quickly noisily like a pig would eat to pig out

hızlı bir şekilde gürültülü bir şekilde yemek yemek anlamına gelir domuz dışarı domuz ya da yemek için yerdi

or to eat some eat a lot of something after mr. Duncan's live show I'm going

Bay sonra bir şey bir sürü yemek. Duncan'ın canlı şovu I'm go to a cake on a cake, bu sizin

to pig out on a cake it means you just stuff yourself with cake very very

kendinizi çok çok gürültülü bir şekilde pastayla doldurmanız anlamına gelir, tıpkı bir domuzun çocukların

noisily just like a pig would the children pigged out on icecream

dondurmayı yemesi gibi, yani bu sadece açgözlü, gürültülü veya hızlı bir şekilde yersiniz anlamına gelir Domuz

so it just means that you you eat ravenously or noisily or quickly on

something have you ever picked out mr. Duncan

bir şeyden hiç şüphe duydunuz mu bay? Duncan var evet ben normalde tek başımaysam kendimi

have I yes I normally if I'm on my own if I'm feeling lonely I might eat some

yalnız hissediyorsam kendimi rahat hissetmem için biraz yemek yiyebilirim

food to make me feel comfortable pig-out it means you're gluttonous yes I will

obur olduğun anlamına gelir evet bir yığın yemek yerim

eat eat a pile of food pig out on a big cake to eat to eat a large amount of

tek seferde büyük miktarda yemek yemek için büyük pasta yemek için domuz eti atman gerektiğini hissediyorsun

food in one go you feel like you need to pig out stuff yourself stupid stuff your

face another another phrase you could use over eat over eat yes well here's

another one when pigs fly when pigs fly this is this is a sarcastic remark to

Bu, bir

indicate that something is very unlikely to happen or will never happen

şeyin olma ihtimalinin çok düşük olduğunu veya asla olmayacağını belirtmek için alaycı bir açıklama mı?

a synonym would be when hell freezes over you could use that instead but when

pigs fly you you might say oh do you think he will pay you the money back

Geçen ay ona borç verdiğinizi ve

that you loaned to him last month and you might say huh when pigs fly

domuzlar uçtuğunda ha diyebilirsiniz, bu yüzden birine biraz borç verdiniz ama onların

so you've lent some money to somebody but you're not not expecting them ever

to give it you back I asked my boss if I could have a 10% pay rise and he said

onu size geri vermesini beklemiyorsunuz. Patronuma %10 alabilir miyim diye sordum. maaş zammı ve dedi

huh when pigs fly so when you say though obviously pigs

ah, domuzlar uçtuğunda, yani domuzların asla uçmayacağı açık olsa da, bunun

are never going to fly it's something that's highly unlikely to happen they

olma ihtimali çok düşük olan bir şey, kanatları olmadığı için, bu ifadeyi beklemediğiniz

haven't got wings so when if you use that expression when you're not

expecting and something ever to happen and you use it sarcastically that phrase

ve hiçbir şey beklemediğiniz bir zamanda kullanırsanız, dedi. Olacak ve alaycı bir şekilde kullanıyorsunuz bu

has been around since the 1600s so it's hundreds and hundreds of years old

ifade 1600'lerden beri ortalıkta dolaşıyor, bu yüzden yüzlerce ve yüzlerce yıllık bir şey olması muhtemel

something that's unlikely ever to happen used sarcastically now an American

olmayan bir şey şimdi alaycı bir şekilde kullanılıyor bir Amerikan ifadesi

expression pig in a poke if Jeff still watching I don't know whether they still

Jeff hala izliyorsa bilmiyorum hala orada bu ifadeyi kullanıyor ama

use that phrase there but it does come up if you google were ways to use the

Google'da domuz domuz kelimesini bir dürtmede kullanmanın yolları olsaydı, kesinlikle

word pig pig in a poker we've certainly seen films from America where they've

used this expression and means so buying something without

Amerika'dan bu ifadeyi kullandıkları filmler gördük ve bu, önce düzgün bir şekilde incelemeden bir şey satın almak anlamına geliyor.

properly examining it first so if you buy something over the phone

yani örneğin telefonla bir şey satın alırsanız ve biri

for example and someone describes it to you and then you you buy it and then you

size bunu tarif ederse ve sonra siz onu satın alırsanız ve sonra size teslim ettirirseniz ve

get it it get it delivered to you and it's nothing like it was described you

tarif edildiği gibi değilse, bunu dürtmüş bir domuz olarak tanımlayabilirsiniz. çünkü

can describe that as a pig in a poke because a poke is like is a bag it's a

dürtmek çanta gibidir, çanta için argo bir kelimedir ve bir çantanın içindeki bir şeyi

slang word for a bag and if you buy something that's in a bag without seeing

düzgün görmeden satın alırsanız, bu, yüzlerce yıl önce mal satma yöntemini ifade eder, o

it properly that refers to the way they used to sell goods hundreds of years ago

zaman bunu görmediyseniz Satın almadan önce itiraz edin, aslında beklediğinizden

then if you didn't see that object before you bought it you might end up

buying something that was worth a lot less than you actually expected it to be

çok daha düşük bir değere sahip bir şey satın almak zorunda kalabilirsiniz.

worth people often sometimes describe internet shopping or if you buy

something on eBay or on an online site auction site and you don't see it

düzgün bakın ya da resim tam olarak temsil etmedi

properly or the picture was didn't represent it properly and you got

ve düzgün bir şekilde aldınız ve aldınız size teslim edildi onu

properly and you got it you you it was delivered it you

described it as a pig in a poke something that was not as it was

bir dürtmede domuz olarak tanımladınız bir şey anlatıldığı gibi değildi satın aldığım araba çıktı

described the car I bought turned out to be a pig in a poke there was lots wrong

with it that you couldn't see that originates again hundreds and hundreds

Yüzlerce ve yüzlerce yıl önce 1500'lerden tekrar ortaya çıktığını göremeyeceğiniz kadar çok yanlış vardı ama bu Birleşik Krallık'ta kullanma eğiliminde olduğumuz bir ifade değil,

of years ago from the 1500s but it's not an expression we tend to use in the UK

bu yüzden esas olarak bir Amerikan ifadesi ve umarım hala

so it's mainly an American expression and hopefully that you still use it

there someone will tell us now bacon is a meat a particular type of meat that is

orada kullanırsınız birileri bize pastırmanın bir et olduğunu, domuz pastırmasından elde edilen belirli bir et türü olduğunu söyleyecektir,

derived from the pig bacon is it is it's preserved it's preserved pork salted

korunmuş mu, korunmuş mu, tuzlanmış çok tuzlu domuz eti

very salty they use salt as a way of preserving it preserving meat and if you

korumanın bir yolu olarak tuz kullanıyorlar, eti koruyor ve domuz etini tuz ve

preserve pork with salt and preservatives then it subscribers bacon

koruyucu maddelerle muhafaza ederseniz, o zaman domuz pastırması olarak tanımlanır ve bu, Birleşik Krallık'ta çok popüler olan bir et türüdür.

and it's a it's a type of meat that is very popular here in the UK bacon and

eggs we've got a particular flavor it's quite salty a bacon Sam

pastırmalı sandviçi sever Müslüman olup

which everybody in the UK loves a bacon sandwich

apologies if anybody is Muslim and watching because they definitely would

izleyen varsa özür dilerim çünkü kesinlikle pastırma yemezler ama eğer biri

not be eating bacon but if you just if somebody brings home the bacon that's a

eve pastırma getirirse bu geçen hafta kullandığımız bir ifadeye çok benzeyen bir ifadedir

phrase which means which is very similar to a phrase we used last week the

ekmek kazanan birisi tüm parayı kazanan ve

breadwinner is somebody who earns all the money and enough to buy the food and

evin yiyeceğini ve ihtiyaç duyduğu her şeyi alacak kadar parayı kim kazanır, yani biri eve pastırmayı getirirse

everything needed in the house so if somebody brings home the bacon they are

the person the main a person who earns money in the family so they earn the

asıl kişi o ailede parayı kazanan kişi yani geçimini sağlayan kişidir

living and it literally is me is meaning well it derives from a phrase an Old

ve kelimenin tam anlamıyla MİT'tir. anlamı, eski bir İngiliz'de

English phrase when a prize was given this is hundreds of years ago they used

bir ödül verildiğinde bu, yüzlerce yıl önce bir ödül verirlerdi ve ülkenin bu bölümünde bir ödül verirlerdi

to give a prize and in this particular part of the country and I think it went

ve sanırım sonunda tüm ülkeye yayıldı çünkü

all over the country eventually for it was a prize given a big side of bacon so

bu bir ödüldü. domuz pastırmasının büyük bir tarafı verildi, çok büyük bir parça domuz pastırması eti

a big a big hunk of meat of bacon given as a prize to a household

bir aileye ödül olarak verildi bir pirzola Ona bu ödülü neden verdiler bilmiyorum ama

I can't limit I don't know what why they gave him this prize but they did and

verdiler ve bu söz onca yıl boyunca takılıp kaldı. ailede kullanabileceğiniz yiyecekleri satın almak için eti satın almak için gerçekten para kazanan biri anlamına gelir,

that's phrase has stuck for all these years to mean somebody who who actually

is earning the money to buy the meat to buy the food in the family that you

could use it you could say for example that if a man and woman if the woman was

örneğin şunu söyleyebilirsiniz, eğer bir erkek ve kadın, eğer paranın çoğunu kadın kazanıyorsa, bunu

was earning most of the money you could you could say sarcastically oh oh it's

yapabilirdiniz. alaycı bir şekilde oh o ailede eve pastırmayı getiren karısıdır

the wife that brings home the bacon in that family so rather than the man

yani tüm parayı kazanan adamdan ziyade parayı kazanan kadındır

earning that all the money it's the woman that's earning the money bring

eve pastırmayı getir işte bir tane daha bay. Duncan Yardım ederdim ya da öperdim bu yüzden bu

home the bacon here's another one mr. Duncan I would help Orcas so this is

quite an interesting tale pork this is an interesting one this it is now pork

oldukça ilginç bir domuz hikayesi bu bu konuda ilginç artık

is the meat that comes from pigs and I don't know where this expression comes

domuz eti domuzlardan gelen ettir ve bu ifadenin nereden geldiğini bilmiyorum çünkü

from because as far as I know pigs don't tell untruths but to tell pork is means

bildiğim kadarıyla domuzlar don yalan söyleme ama domuza söylemek yalan söylediğin anlamına gelir bu

that you tell lies it means that you're telling untruth

doğru olmayan söylediğin anlamına gelir cevabı biliyorum domuza söyle evet diyor tamam bir

I know the answer tell pork is it says yeah okay in a minute mr. Duncan

dakika sonra bay Duncan argo ya da aşağılayıcı ama yalan söylemek kötü yalanlar anlamına gelmez

it's a slang or derogatory but it to tell lies it doesn't mean bad lies

Porky's are sort of like white lies really or or fibs they're not bad lies

to tell pork if you say some all you're telling pork is they're telling lies but

yalan söylüyorlar ama kötü yalanlar değiller

they're not bad lies so mr. Duncan where does this phrase come from the phrase

yani bay Duncan bu cümle domuz eti ifadesinden nereden geliyor

pork is comes from the rhyming slang for pork pie so pork pie lie you tell pork

domuzlu turta için kafiyeli argodan geliyor yani domuzlu turta yalan söylersin domuzlu turtalara iyi iş çıkardığını söylersin bay. talep

pies you tell lies mr. demand so it has been altered to Porky's so you tell

bu yüzden Porky's olarak değiştirildi, bu yüzden Porky's ve domuz eti olduğunu söyleyin,

Porky's and pork is is it is a it is another expression that means pork pies

domuz turtaları anlamına gelen başka bir ifadedir, bu yüzden domuz turtaları yalan söyler

have you got any pork is so pork pies lies which they often do that in London

ki Londra'da sık sık yaparlar, değil mi? Londra'ya özgü bir şey pekala kafiyeli bir argo kafiyeli

don't they it's a it's it's a sort of a London thing well it's cockney rhyming

slang a rhyming slang or London rhyming slang yeah yeah are you going there up

kafiyeli bir argo ya da Londra kafiyeli argo evet evet oraya mı gidiyorsunuz eski Apple bozar

the old Apple impairs oh so that's where that comes from mr. Duncan well done the

ah yani bu bay. Duncan aferin internet çok

internet was very poor at explaining that to me so for example ah mr. Duncan

zayıftı, bunu bana açıklıyor, örneğin ah bay. Duncan kaç yaşındasınız bayım? Duncan bana

how old are you mr. Duncan can you tell me I'm 23 23 or I think you're telling

23 23 yaşında olduğumu söyler misin yoksa saçma sapan konuştuğunu düşünüyorum Bay. Duncan zavallı turtalar yalan söyledi ben

porkies mr. Duncan pull the pies lies I lied I'm 13 yeah yes you could if you're

13 yaşındayım, biliyorsun evet, birinin özgeçmişine,

looking at somebody's CV curriculum vitae the history of ed of that of what

çalıştığı yerin geçmişine, özgeçmişine bakıyor olsaydın yapabilirdin ve görünüşe göre bunu

they're where they've been working and you looked at you were interviewing

someone Uzoma I think you're telling porkies on your CV hmm I don't think you

kullanan biriyle röportaj yapıyordun. Bence özgeçmişinde ahmakça konuşuyorsun hmm o işi yaptığını düşünmüyorum

did that job then or or you've ever done that telling porkies telling lies small

o zaman yaptığın tek şey domuza yalan söylemek yalan söylemek

lie small lie a fib a white lie yes a small loudly apparently women tell far

erkeklerden çok daha fazla domuz eti olduğunu söyle,

more Porky's than men so what are you saying that the internet I was

internete ne diyorsun ben öyleydim

I was I was I was looking up looking this up today and lots of lots of things

bugün buna bakıyordum ve pek çok şey

lots of things were coming up saying that women tend to tell more small

kadınların daha küçük anlatmaya eğilimli olduğunu söyleyerek pek çok şey geliyordu. erkeklerden daha küçük yalanlar ve çoğu zaman bunun nedeni

little lies than men and often often that's because it's they don't want to

upset people lies are often told white lies porky's

insanları üzmek istememeleridir. yalanlar genellikle beyaz yalanlar insanları

in order not to upset people so perhaps it means women are more socially adept

than men at keeping the peace and keeping everything the oil are moving in

üzmemek için söylenir. petrol, petrol filmini tutarak toplum açısından hareket ediyor

terms of society keeping the oil movie yeah now I don't know what I'm talking

evet şimdi neden bahsettiğimi bilmiyorum ve beni ana kameraya geri koyun,

about on the main camera I'm losing it mr. Duncan you occur okay I need my

onu kaybediyorum bayım. Duncan sen tamam mı atlama yaptığım için kan şekerim düşüyor

blood Sugar's dropping because I've been doing all that skipping am i back on

ve sırtımı bey'e dayadım. Steve petrolü toplumun yağlarını hareket ettiriyor,

your back on mr. Steve is keeping the oil moving the the oils of society is

that no what am I trying to say mister do you know what the gears now I'm not

hayır, ne demeye çalışıyorum bayım, dişlilerin ne olduğunu biliyor musunuz, hayır ben onlar

they did keeping everything well or the conchs everything moving where's the oil

her şeyi iyi tutmuyorum ya da kabuklular her şeyi iyi hareket ettiriyor evet, petrol petrolü hareket ettiriyor ben'

moving the oil well I've just made up a new expression no no that will never

yeni bir ifade uydurdum hayır hayır bu asla anlaşılmayacak güven bana bu yüzden

catch on trust me so that's why I do that can you think of anything if I

herhangi bir şeyi kaçırırsam ne düşünürsünüz bay. Duncan'ın domuzla veya domuz etiyle bağlantılı sözleri,

missed any out mr. Duncan words connected with pig or pork well you can

just call someone a pig I said that yes I said you obviously weren't listening

birine sadece domuz diyebilirsin, evet dedim, açıkça iyi dinlemediğini söyledim,

well just well what I was going to say is is a nasty rude person

söyleyeceğim şey iğrenç, kaba bir insan, evet,

yeah that's what I said if you're if they're rude to you rude that was a bit

eğer sen ' eğer sana kaba davranırlarsa, bu biraz saldırgandı, seni büyük ama aynı zamanda

vents if you've got all eight but also you can use it as if you've had a bad

kötü bir gün geçirmişsin gibi de kullanabilirsin, çok kötü bir gün geçirdim diyebilirsin, evet

day you can say I've had a pig of a day yes you can I've had a pig of a day I've

yapabilirsin bugün çok kötü bir gün geçirdim, bu kötü bir gün geçirdiğim anlamına geliyor

had a pig of a day today that means I've had a bad day so and also there's

ve ayrıca bir tane daha var sırtlama sırtlama sırtlama, bir kişinin

another one piggyback piggyback piggyback is where

one person carries another person on their back they put them on their back

başka bir kişiyi sırtında taşıdığı, onları sırtlarına koydukları ve onları taşıyorlar

and they carry them they give them a piggyback but also it means to use one

sırtında veriyorlar ama aynı zamanda bir şeyi başka bir şey için kullanmak ya da belki bir

thing for something else or maybe to share something so maybe if you use your

şey paylaşmak anlamına geliyor, yani belki sen internet bağlantını kullanırsan belki başka biri

internet connection maybe another person will use it as well so maybe your

de kullanır yani belki komşun kullanır. onlar

still neighbor will use it they will piggyback join on to your internet

sizin internet bağlantınıza bağlanırlar ve aynı şeyi paylaşırlar bunu birlikte yapacaklar yani

connection and they will share the same thing they

will do it together so yes to piggyback piggyback means to carry something on

evet sırtına bindirmek sırtınıza bir şey taşımak demektir kelimenin tam anlamıyla bir çocuk gibi bir

your back literally like a child you would give a child a piggyback ride

çocuğa sırtına bindirirsiniz evet ya da to to to bir şey paylaşmak bu,

yeah or two to share something that's it to have something you know on yeah to

üzerinde bildiğiniz bir şeye sahip olmak için evet bunu hatırlamak için

remember little it you remember when they used to send the Space Shuttle into

Uzay Mekiğini uzaya gönderdikleri zamanı hatırlıyor musunuz evet yani bunu koyduklarında Uzay Mekiği eskiden sırtına

space yes so when they put this that this the

Space Shuttle used to piggyback on the back of the the use the rocket the

binerdi. kullanıcı güçlendirici roketi roketlesin ve

booster rocket so that the and also when they transported the Space Shuttle they

ayrıca Uzay Mekiğini taşıdıkları zaman onu bir uçağın arkasına koyarlardı bu

used to put it on the back of an aeroplane that is right

doğru bu inanılmaz yani Uzay Mekiği sırtına alırdı

that's incredible so the Space Shuttle would piggyback it would piggyback the

jumbo jeti sırtına alırdı büyük uçağı yani evet yani en üstteki şey,

jumbo jet the large plane so yes so the thing a thing on top it is is getting it

a help a helping hand to give somebody a helping hand to give them the piggyback

bir yardım eli almaktır evet birine yardım eli uzatıp onları sırtına almak evet bu güzel,

yes that's nice so we've run over once you have we are seven minutes over time

yani sen sahip olduktan sonra üzerinden geçtik, yedi dakika fazla zaman aşımına uğradık ama önemli değil

but it doesn't matter I'm I'm sure people will forgive us for spending some

Eminim insanlar onlarla fazladan zaman geçirdiğimiz için bizi affedeceklerdir bu canlı sohbete hızlı bir bakış

extra time with me it's a quick look at the live chat before we go mister to a

canlı sohbete gitmeden önce bayım kaybolmadan önce ve sonra

live chat before we disappear and then we are out of here so there we go there

buradan gidiyoruz, işte oraya gidiyoruz canlı sohbet bey Steve yes Otel domuzu

is the live chat mr. Steve yes Hotel pork is is it's a British or American

bir İngiliz veya Amerikan ifadesi mi, bence daha çok bir İngiliz ifadesi, daha önce de belirttiğim gibi,

expression I think it's more a British expression as I mentioned earlier it

comes from rhyming slang that is used in London so if you tell Porky's it means

Londra'da kullanılan kafiyeli argodan geliyor, bu yüzden Porky's'e söylerseniz, bu

you tell lies and that comes from pork pies Tomic says why did I apologize to

yalan söylediğiniz anlamına gelir ve bu domuz turtalarından gelir Tomek Müslümanlardan neden özür diledim diyor çünkü bu

Muslims well because it's a if you're a Muslim you can't you can't eat pork so I

bir Müslümansan domuz eti yiyemezsin bu yüzden kimseyi gücendireceğimi düşünmüyorum

don't think I would have offended anybody but it's not something that that

ama izleyen Müslümanların beğeneceği bir şey değil domuz yeme şekli

if any Muslims watching I like the way to eat pork I like the way Steve looked

Steve'in bana destek olma şeklini seviyorum o zaman destek için de biliyorsun şaka [ __ ] özür dilerdim

at me then for support also you know I would sort of

jokingly apologized I think I think one of the things you've got to be careful

sanırım dikkatli olman gereken şeylerden biri de

of you also missed out Jews ah right okay so in the Jewish religion they also

Yahudileri kaçırdın ah tamam tamam öyleyse Yahudi dininde de fakirlikten kaçınırlar, beklerler, bu yüzden elimizde

avoid poor they wait so we haven't good wait I thought we'd never get through a

değil, din hakkında konuşmadan bütün bir canlı yayından geçmemiz gerekiyor

whole livestream without talking about religion but we haven't no well

ama biz hiç iyi değiliz, kesinlikle sizi ilgilendiren yerde değil, zaten yapmıyorum

certainly not where you're concerned anyway I don't know if it's an American

expression maybe Geoff can tell us do they use the word Porky's

Amerikan deyimi olup olmadığını biliyorum belki Geoff bize Porky's kimse kelimesini

no I'm telling lies in America that's it well it comes from cockney rhyming slang

Amerika'da yalanlara bağlı olarak kullanıp kullanmadıklarını söyleyebilir.

which is london-based yes but they may use it in America that's it it may have

it may have made its way over the pond there we go mr. Duncan is 23 for sure oh

göletin üzerinden geçmiş olabilir mi, gidiyoruz bay. Duncan kesinlikle 23 çok teşekkür ederim çok

thank you very much that's very kind of you right oh if I win the lottery I will

naziksiniz doğru oh piyangoyu kazanırsam eve pastırmayı getireceğim evet Guadalupe uh-huh

bring home the bacon yes quite a loop uh-huh yes that's it you say bring home

evet işte bu kadar eve pastırmayı eve getirmek için eve getir diyorsun Chico eve getir diyor

the bacon to bring home the gqo says is bring home

the bacon the same as the breadwinner yes you can you could use those

pastırma eve ekmek getirenle aynı evet yapabilirsin bunları birbirinin yerine kullanabilirsiniz

interchangeably we use that last week didn't we did yes we did we do I did

geçen hafta kullandık değil mi evet yaptık yaptık matris-matris

mention that I think matrix-matrix points out that Jews do not eat bacon

Yahudilerin domuz pastırması yemediğine işaret ediyor evet biz'

yes we've already mentioned that I mention that I knew that mr. stingwell

Mr. stingwell, burada matrisin hemen üzerindeyiz, Guadalupe kelimesinin iyi bir kullanımı,

that's we're just above matrix there that's a good use of the word Guadalupe

eve pastırmayı getirmek için çok çalışıyorum diyor, bu ifadeyi kullanmanın güzel bir yolu,

says I work hard to bring home the bacon that's that's a lovely way to use to use

görüyorsunuz, onlar sadece sizin yapacağınız herhangi bir şeye atıfta bulunabilirler.

the expression that's it you see they can just refers to anything that you

would use with your wages to buy food yes all of the literally mean bacon

yiyecek satın almak için maaşlarınızla birlikte kullanın evet, kelimenin tam anlamıyla domuz pastırması anlamına gelen tüm domuz pastırması kurutulmuş ettir, bu

bacon is cured meat so meat that is being cured preserved with salt but

nedenle tedavi edilen et tuzla korunur, ancak günümüzde pek çok insan

nowadays a lot of people think that bacon is very unhealthy because it's

pastırmanın çok sağlıksız olduğunu çünkü kimyasallar ve koruyucularla dolu olduğunu düşünür.

full of chemicals and preservatives well of course that they used to just

eskiden sadece tuzla muhafaza ederlerdi ama şimdi her türlü

preserve it was salt but now it's full of full of all sorts of preservatives so

that's why it's not very healthy so it's time to go mr. steve-o it's gone so fast

koruyucuyla dolu o yüzden pek sağlıklı değil o yüzden gitme zamanı bayım. steve-o çok

if it has we've had fun today he's gone very fast very quickly you've all

hızlı geçti çünkü bugün çok eğlendik o çok hızlı gitti çok hızlı hepimiz çok eğlendik

enjoyed it as well I hope you've enjoyed today's live

umarım bugünkü canlı yayından keyif almışsınızdır gidiyoruz Palmyra ve Jeff'e çok teşekkürler

stream we are going thanks a lot to Palmyra Anna Jeff all so jamelia thank

ayrıca Jamelia teşekkürler çok fazla Kim cat böyle devam edin çocuklar gelecek Pazar görüşürüz evet Jeff

you very much Kim cat kee get up guys see you next Sunday yes Jeff

we are back next Sunday the 10th next week it's the 10th already we're almost

önümüzdeki Pazar ayın 10'unda geri dönüyoruz önümüzdeki hafta bu ayın 10'u şimdiden

halfway through February next week can you believe it because of course this

önümüzdeki hafta Şubat'ın neredeyse yarısına geldik buna inanabiliyor musunuz çünkü tabii ki bu ay kısa bir ay

month is a short month it is and it's only 13 days to mr. Steve's birthday as

Bay'a sadece 13 gün kaldı. Steve'in de doğum günü ama ne alayım bayım? Steve

well but what what shall I buy mr. Steve I don't know I have no idea if you'd

bilmiyorum, iletişime geçmek isteyip istemediğin konusunda hiçbir fikrim yok, tabii ki yapabilirsin ve ayrıca her Pazar

like to get in touch of course you can do and also I will remind you when we

canlı İngilizce'de olduğumuz zamanları sana hatırlatacağım, Mr. Steve - öğleden sonra İngiltere

are on live English every Sunday from when mr. Steve 2 p.m. UK time and of

zamanı ve tabii ki bağış yapmak istiyorsanız, işimin devam etmesine izin vermek için PayPal'da bağışta bulunabilirsiniz,

course if you want to make a donation you can make a donation on paypal to

allow my work to continue so I can continue doing this forever and ever and

böylece bunu sonsuza kadar yapmaya devam edebilirim ve bu kulağa

ever does that sound like a good idea it does I think so

iyi bir fikir gibi geliyor, öyle düşünüyorum, bu yüzden biz şimdi gidiyorum çok teşekkürler helen oh hyung

so we're going now thanks a lot thanks Helen Oh hyung thanks mr. Jarek thank

teşekkürler bay Jarek bugün burada bulunan herkese çok teşekkür ederim Rho efendim ayrıca sanırım bay. Bruno

you very much to everyone here today Rho sir also I think mr. Bruno zoo cats

hayvanat bahçesi kedileri ayın 10'unda tatile gidiyor oh çok güzel nereye gidiyorsun suka

going on holiday on the 10th oh very nice where are you going suka that mean

you won't be here next week are you going somewhere nice have a lovely

bu haftaya burada olmayacağın anlamına mı geliyor güzel bir yere mi gidiyorsun iyi tatiller

holiday have a nice nice holiday I hope you get lots of sunshine so that's it

güzel güzel tatiller umarım bol bol güneş ışığı alırsın bu kadar gitme vakti tamam

time to go all right goodbye bye everybody see you next week and well I

hoşçakalın haftaya görüşürüz herkese şimdilik Tata diyecektim ama bayım

was going to say Tata for now but mr. Duncan says that you can say so I'm

Duncan, eğer öyleyse diyebileceğini söylüyor, şimdi çay kekleri yapacağım ve ondan sonra

going to make the tea cakes now and then after that I'm going to go walk the

komşunun köpeğini gezdireceğim oh evet tabii ki hala hastaysa ve

neighbor's dog oh yes of course if she's still ill and can't take a dog for a

walk that's it I'm doing my neighborly thing you know you know what I'm good

köpeği yürüyüşe çıkaramıyorsa işte bu kadar komşuluk işimi yapıyorum biliyorsun ne

neighbor thing you know what I think Steve I think you'll be doing this

iyi olduğumu biliyorsun komşu şey ne düşündüğümü biliyorsun Steve bence

forever I won't that's it so you will be walking the dog for our neighbor forever

bunu sonsuza kadar yapacaksın yapmayacağım komşu sonsuza kadar bu kadar

that's it you've made that Bell the dogs quite old so I don't think it's gonna

Bell'i köpekleri oldukça yaşlı yaptın bu yüzden o kadar uzun süreceğini düşünmüyorum zaten tamam bu

last that much longer anyway okay that it's like is that a good thing or a bad

doğru bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi yapacağımdan emin değilim

thing I'm not sure I'm going to pig out now on the on the mr. doke

şimdi bay dışarı domuz iyi misin kan şekerim düştü aklıma bir şey gelmiyor ne yiyoruz ne yiyoruz unuttuk

are you ok my blood Sugar's dropped I can't think of anything what do we eat

I've forgotten what we eat now TK TK so I'm gonna pick out on tea cakes

şimdi ne yediğimizi TK TK yani çaylı kekleri seçeceğim bayım yapma

mr. Duncan because my blood Sugar's dropped I'm just gonna stuff food into

yapamadım çünkü kan şekerim düştü ben ağzıma yiyecek tıkacağım

my mouth I think we might need I think we might need an ambulance I think I

sanırım ihtiyacımız olabilir sanırım bir ambulansa ihtiyacımız olabilir sanırım bir tatile ihtiyacım var

need a holiday wait till June for our free one who do yes mr. Steeves going

bedava tatilimiz için haziran ayına kadar bekleyin evet bayım. Steve gidiyor ve şimdi gitti bayım. Steve gitti

and he's gone now mr. Steve has gone thank you Steve thank you so much for

teşekkür ederim Steve bunun için çok teşekkür ederim ben de gidiyorum gitme zamanı ama

that I am also going sadly it is time to go but I will see you very soon there is

çok yakında görüşürüz dışarıda şu an manzara var dışarıdaki manzarayı görebiliyorsunuz

the view outside at the moment you can see the view outside it is dark it is

hava karanlık hava kararıyor ve Ah ayrılık çok tatlı bir hüzün ama

getting dark and it's time to go Oh parting is such sweet sorrow but

don't worry I will be back next Sunday from 2 p.m. UK time this is mr. donkey

merak etmeyin haftaya pazar saat 14.00'ten sonra döneceğim. İngiltere saati, bu bay. İngilizcenin doğum yerindeki Duncan

in the birthplace of English saying thanks for following today I hope you've

bugün takip ettiğiniz için teşekkürler umarım beğenmişsinizdir iletişime geçebilirsiniz

enjoyed it you can get in touch if you want if you would like to say hello you

isterseniz merhaba demek isterseniz mail adresime yazabilirsiniz

can you can write to my email address or if you want you can follow me on

isterseniz beni takip edebilirsiniz Facebook'ta da sizi daha sonra yakalarız ve tabii ki

Facebook as well catch you later and of course you know what's coming

bundan sonra ne olacağını bilirsiniz evet, bir dahaki sefere YouTube'da buluşana kadar bilirsiniz...

next yes you do until the next time we meet

here on YouTube...

şimdilik ta ta 8-)

ta ta for now 8-)