Show me the 'WAY' words and phrases / English Addict - LIVE Lesson + Mr Duncan in England

We are back together.

Tekrar beraberiz.

Okay.

Tamam aşkım.

It's so nice to see you here.

Seni burada görmek çok güzel.

Watching live on the Internet.

İnternetten canlı izlemek.

Here we go again.

Yine başlıyoruz. Tekrar geri

We are back again.

döndük.

It is English addict extra.

Ekstra bir İngiliz bağımlısıdır.

A little extra slice of English.

Biraz fazladan İngilizce dilimi. Size İngiliz dilinin

Coming to you live from the birthplace of the English language,

doğum yerinden canlı olarak geliyor,

which just happens to be, ooh,

ooh,

it's England

İngiltere

year.

yılı.

We are back, everyone.

Geri döndük millet.

I hope you are feeling good today.

Umarım bugün iyi hissediyorsundur.

Hi, everybody. This is Mr.

Selam millet. Ben

Duncan in England.

İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today?

Are you okay?

Bugün nasılsın? İyi misin

?

I hope so.

Umarım. Mutlu hissediyor musun

Are you feeling happy?

?

I want to see that smile on your face now, please.

Şimdi yüzündeki o gülümsemeyi görmek istiyorum, lütfen.

After three.

Üçten sonra.

One, two, three.

Bir, iki, üç.

Smile.

Gülümsemek.

Plenty of reasons to smile today.

Bugün gülümsemek için pek çok neden var.

First of all, I'm here.

Öncelikle ben buradayım.

How could your day be bad?

Günün nasıl kötü olabilir? Şu anda

I'm here right now on your screen.

burada, ekranınızdayım.

And my name is Mr.

Ve benim adım Bay

Duncan.

Duncan.

I am one of those strange people

Ben

who like to pop up from time to time on YouTube and do all sorts of things.

YouTube'da zaman zaman ortaya çıkıp her türlü şeyi yapmayı seven garip insanlardan biriyim.

I love the English language.

İngilizce dilini seviyorum.

In fact, you might say that I am one of those there.

Aslında ben de onlardan biriyim diyebilirsiniz.

I am an English addict.

Ben bir İngiliz bağımlısıyım.

And yes, I do like English

Ve evet, İngilizceyi seviyorum

and I have a feeling that you do as well,

ve sizin de sevdiğinizi hissediyorum

because that is the reason why we are all here together.

çünkü burada birlikte olmamızın nedeni bu.

I talk about the English language.

İngilizce dilinden bahsediyorum.

I've been doing this forever, such a long time.

Bunu çok uzun zamandır yapıyorum.

Many and many years.

Uzun yıllar.

In fact, this year, 16,

Aslında, bu yıl, 16,

16 years, I would imagine

16 yaşında, bunu YouTube'da yapmaya başladığımda

there are people who were only small or young,

sadece küçük ya da genç,

very young or maybe even not born

çok genç ve hatta belki de doğmamış insanlar olduğunu hayal ediyorum

when I started doing this on YouTube.

.

Isn't that amazing?

Bu harika değil mi?

So here we are then. Hey.

İşte o zaman buradayız. Hey.

Yes. Guess what?

Evet. Ne oldu? Bir

We've made it all the way to the middle of another week.

haftanın daha ortasına kadar geldik.

Things are getting rather

tense in certain parts of the world.

Dünyanın bazı bölgelerinde işler iyice gerginleşiyor.

Certain areas. Certain countries.

Belirli alanlar. Belirli ülkeler.

I know.

Biliyorum.

And you know what I'm talking about.

Ve neden bahsettiğimi biliyorsun.

But at least we are all still here together for now.

Ama en azından şimdilik hepimiz hala burada birlikteyiz.

Yes, it's Wednesday.

Evet, bugün Çarşamba.

Beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep.

Bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip , bip, bip, bip, bip.

Do do, do, do, do.

Yap, yap, yap, yap.

I always think.

hep düşünüyorum

One of the things I like to see on my computer screen,

besides my smiling face and your smiling face

Gülen yüzüm ve sizin gülen yüzünüz dışında bilgisayar ekranımda görmeyi sevdiğim şeylerden biri de

is some lovely fireworks.

sevimli havai fişekler.

Yes. Let's have a celebration.

Evet. Bir kutlama yapalım.

It is a new day.

Bu yeni bir gün.

A new day has arrived.

Yeni bir gün geldi.

I hope your day is good.

Umarım günün güzeldir.

Today we are having some gorgeous weather.

Bugün çok güzel bir hava yaşıyoruz.

The sun is out.

Güneş çıktı.

It's quite warm as well.

Aynı zamanda oldukça sıcak.

It would appear that we are heading towards another period of warm weather.

Görünüşe göre yeni bir sıcak hava dönemine doğru ilerliyoruz.

More hot weather is on its way.

Daha sıcak havalar yolda.

And of course, during this month, the month of August.

Ve tabii ki bu ay, Ağustos ayı boyunca. Bu

Oh, by the way. Hello, everyone. Welcome to August.

arada. Herkese merhaba. Ağustos'a hoş geldiniz.

This is my first live stream

Bu, 2022 Ağustos ayındaki ilk canlı yayınım.

in the month of August 2022.

So I hope you are feeling good today.

Umarım bugün kendinizi iyi hissediyorsunuzdur.

I'm not too bad.

Ben çok kötü değilim.

It is hot in the studio once again.

Stüdyoda yine sıcak.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

I think I might have to get some air conditioning for this room

Sanırım bu oda için biraz klima almam gerekebilir

because it's boiling hot again.

çünkü yine çok sıcak.

I think it's about 33 degrees in the studio outside.

Sanırım dışarıdaki stüdyoda 33 derece civarında.

The temperature is around 23 Celsius.

Sıcaklık 23 santigrat civarında.

So in the studio, very hot outside.

Yani stüdyoda, dışarısı çok sıcak.

Not too bad.

Çok kötü değil.

Although we did have a lot of rain last night as well.

Dün gece de çok yağmur yağmasına rağmen.

I don't remember any of it because I was fast asleep.

Uyuduğum için hiçbirini hatırlamıyorum.

I had a great night's sleep last night.

Dün gece harika bir uyku uyudum.

I don't know what happened, but I was so tired when I went to bed

Ne olduğunu bilmiyorum ama yatağa gittiğimde çok yorgundum

and I slept completely.

ve tamamen uyudum.

You might say that I had a solid sleep.

Derin bir uyku çektiğimi söyleyebilirsin.

Solid?

Sağlam?

That means your sleep was undisturbed.

Bu, uykunuzun rahatsız olmadığı anlamına gelir.

At no point during the night did you wake up.

Gece boyunca hiçbir noktada uyanmadın.

You were not moving around.

Hareket etmiyordun.

You were not tossing and turning.

Savurup dönmüyordun.

During the night.

Gece boyunca.

You were sound asleep, fast asleep.

Derin uykudaydın, mışıl mışıl uyuyordun.

You had a beautiful night sleep.

Güzel bir gece uykusu geçirdin.

And that's what happened last night.

Ve dün gece olan buydu.

Hello to everyone. Welcome.

Herkese merhaba. Hoş geldin.

All aboard, everyone.

Herkes gemiye, herkes.

All aboard.

Hepsi gemide.

This is the.

Bu

The train to English town, and that's where we are heading right now.

İngiliz kasabasına giden tren ve şu anda oraya gidiyoruz.

Live English every Sunday and Wednesday from 2 p.m.

Her Pazar ve Çarşamba saat 14:00'ten itibaren Canlı İngilizce.

UK time.

İngiltere saati.

Oh, did you see my new video?

Ah, yeni videomu gördün mü?

I posted a video on my YouTube channel yesterday.

Dün YouTube kanalımda bir video yayınladım.

I was out and about on Monday.

Pazartesi günü dışarıdaydım.

I couldn't resist going outside on Monday for two reasons.

Pazartesi günü dışarı çıkmaya iki nedenden dolayı karşı koyamadım. Her şeyden önce

First of all, it was the first day of August

Ağustos ayının ilk günüydü

and also the weather was incredible.

ve hava da inanılmazdı.

So I could not resist going outside

O yüzden pazar

on Sunday as on Monday, not Sunday.

değil de pazartesi olduğu gibi pazar günü de dışarı çıkmaya dayanamadım.

On Monday, the 1st of August.

1 Ağustos Pazartesi günü.

And had a walk around in the lovely sunshine.

Ve güzel güneş ışığında dolaştım.

And that video is available to view on my YouTube channel,

Ve bu video,

along with all the rest of them

that I've been making over the past six years.

son altı yılda yaptığım diğer tüm videolarla birlikte YouTube kanalımda görüntülenebilir.

Can you believe it?

I can't believe I've been doing this for nearly 16 years.

Buna inanabiliyor musun?

Yaklaşık 16 yıldır bunu yaptığıma inanamıyorum. Bu

By the way, there is a WASP in the studio.

arada stüdyoda bir WASP var.

It's buzzing around my head and it's very distracting.

Kafamın içinde uğulduyor ve çok dikkatimi dağıtıyor.

So if I seem a little bit distracted today,

Yani bugün biraz dikkatim dağılmış görünüyorsa,

that is because there is a wasp buzzing around my head.

bunun nedeni kafamın etrafında vızıldayan bir yaban arısı olmasıdır.

I might try to move that wasp outside

just in case it comes across and stings me on my news.

Haberlerimde karşıma çıkıp beni sokması ihtimaline karşı o yaban arısını dışarı çıkarmaya çalışabilirim.

Yes, we have the live chat. Hello, live chat.

Evet, canlı sohbetimiz var. Merhaba, canlı sohbet.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Of course, it would not be the live stream without you on the live chat.

Tabii ki, canlı sohbette siz olmadan canlı yayın olmazdı.

We have some lovely views to look at today.

Bugün bakmamız gereken güzel manzaralar var. Şu anda bahçemde büyüyen

We have some nice flowers, some very interesting plants

güzel çiçeklerimiz, çok ilginç bitkilerimiz var

that are growing in my garden at the moment

because of course it is summer here and a lot of things are looking

çünkü burada mevsim tabii ki yaz ve şu anda bahçede pek çok şey

very colourful and beautiful at the moment in the garden.

çok renkli ve güzel görünüyor.

Oh, hello, Mohsen.

Ah, merhaba Mohsen.

Oh, interesting.

Oh ilginç.

Mohsen is first once again on today's Live chat.

Mohsen, bugünün Canlı sohbetinde bir kez daha birinci.

I have a feeling that Mohsen

İçimde Mohsen'in

might be the new champion.

yeni şampiyon olabileceğine dair bir his var.

I think so.

Bence de.

Congratulations, Mohsen.

Tebrikler Muhsin.

You are first on today's live chat.

Bugünkü canlı sohbette birincisiniz.

A big hello to Mohsen.

Mohsen'e büyük bir merhaba.

It's nice to see you here today and congratulations for being first on the live chat.

Bugün sizi burada görmek güzel ve canlı sohbette birinci olduğunuz için tebrikler.

We also have oh also joining us today.

Ayrıca bugün aramıza katılan oh da var.

We have all together now.

Artık hep beraberiz.

Luis Mendez

Luis Mendez

is here today.

bugün burada.

Hello, Luis. Nice to see you here.

Merhaba Luis. Seni burada görmek güzel.

Vitesse is in third place.

Vitesse üçüncü sırada.

I'm afraid you only get the bronze medal.

Korkarım sadece bronz madalyayı aldın. Bir

We also have

de Zdenek'imiz var

Zdenek.

.

Hallo, Zdenek.

Merhaba Zdenek.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Gulu is here as well.

Gül de burada.

We have we have Magdalena is here as well.

Bizde var Magdalena da burada.

By the way, do you like my new T-shirt?

Bu arada, yeni tişörtümü beğendin mi?

This is a t shirt that I had made last week.

Bu geçen hafta yaptığım bir tişört.

And it is something that I'm trying,

Ve bu denediğim,

something that I'm experimenting with.

denediğim bir şey.

That's all I'm saying.

Tüm söylediğim bu.

So here is a t shirt

İşte

that I had made, especially for me last week.

özellikle geçen hafta kendim için yaptığım bir tişört.

So I'm going to show you now.

Şimdi size göstereceğim.

You've never seen it before.

Daha önce hiç görmedin. Bunu

It's the first time that I've showed it to you.

sana ilk defa gösterdim.

I will I will take a step back so you can see my t

Tişörtümü net bir şekilde görebilmen için bir adım geri çekeceğim

shirt clearly.

.

And it says, I am an English addict.

Ve diyor ki, ben bir İngiliz bağımlısıyım.

I'm not

saying anything else, but I will give you a little clue.

Başka bir şey söylemiyorum ama sana küçük bir ipucu vereceğim.

You might be able

to get your very own English

Kendi İngiliz

addict t shirt.

bağımlısı tişörtünüzü alabilirsiniz.

How does that sound?

Kulağa nasıl geliyor?

That's all I'm saying.

Tüm söylediğim bu.

For now.

Şimdilik.

I'm not giving anything else away, but I am at the moment in the gauci

Başka bir şey vermiyorum, ama şu anda

ations to get myself some merchandise.

kendime biraz mal almak için tatildeyim.

Oh, Mr.

Oh, Bay

Duncan, you are just like all the other big celebrities on YouTube

Duncan, ürünlerinizle YouTube'daki diğer tüm büyük ünlüler gibisiniz

with their merchandise, so we will see what happens.

, o yüzden ne olacağını göreceğiz.

Anyway, I'm just experimenting at the moment it is nothing official.

Her neyse, şu anda sadece deniyorum, resmi bir şey değil.

If once I decide

what I'm going to do, I will let you know.

Ne yapacağıma karar verirsem sana haber veririm.

But I thought I would show you this today and to give you a little taste.

Ama bugün size bunu gösterip biraz tattırayım dedim.

I do, do, do, do.

Yaparım, yaparım, yaparım, yaparım.

So now you know what I am?

Yani şimdi benim ne olduğumu biliyor musun? Baştan aşağı

I am an English addict

bir İngiliz bağımlısıyım

through and through.

.

Hello. Also, Claudia.

Merhaba. Ayrıca, Claudia.

Hello to Claudia.

Claudia'ya merhaba.

I suppose I should say.

Sanırım söylemeliyim.

What's cooking?

Ne pişiriyor?

Claudia, what have you got in your pot?

Claudia, tencerende ne var?

What's cooking, Claudia?

Ne pişiriyorsun, Claudia?

Is it something spicy and hot?

Baharatlı ve sıcak bir şey mi?

Is it something salty or not?

Tuzlu bir şey mi, değil mi?

Oh, Claudia, what is in the past?

Oh, Claudia, geçmişte ne var?

What do you have in your pot today?

Bugün tencerenizde ne var?

What are you cooking for this Wednesday?

Bu Çarşamba için ne pişiriyorsunuz?

Oh, I suppose I should say congratulations

Oh, sanırım

as well to the ladies football team.

bayanlar futbol takımını da tebrik etmeliyim.

England, the England lionesses.

İngiltere, İngiltere dişi aslanları.

They really did roar the other night.

Geçen gece gerçekten kükrediler.

They beat Germany.

Almanya'yı yendiler.

Was it two one.

İki bir miydi?

I think it was wasn't it.

bence o değildi.

It went into extra time.

Uzatmalara gitti.

And I think the final score was two one well done to the lionesses.

Ve bence final skoru iki bir dişi aslanlara aferin.

Women's football.

Kadın futbolu.

It is something that has been promoted

Bu,

quite a lot over the past two or three years.

son iki veya üç yılda oldukça fazla tanıtılan bir şey.

And now it would appear it would appear that it is official

Ve şimdi görünüşe göre resmi

women's football is here to stay, apparently,

kadın futbolu burada kalacak gibi görünüyor,

although I do have a feeling that lots of men

ancak pek çok erkeğin

like to watch the women's football

just in case they have a celebration kiss.

bir kutlama öpücüğü olması ihtimaline karşı kadın futbolunu izlemekten hoşlandığına dair bir his var.

I think that's what it is.

Bence olan bu.

So when they score a goal, they all come together and maybe they hug and maybe some of them will kiss.

Yani gol atınca hepsi bir araya geliyor ve belki sarılıyor, belki de öpüşüyor.

And I think that's why many of the men are watching.

Bence erkeklerin çoğu bu yüzden izliyor.

And if that is the reason, how dare you?

Ve eğer sebep buysa, buna nasıl cüret edersin? Bu

How dare you?

ne cüret?

As Greta Thunberg would say, if I can find it,

Greta Thunberg'in dediği gibi, bulabilirsem,

I'm. Where is it? Gone.

bulurum. Nerede? Gitmiş.

Come on, Greta, where are you?

Hadi, Greta, neredesin? İşte

Oh, there it is.

burada. Bu

How dare you?

ne cüret?

Thank you, Greta.

Teşekkürler Greta.

It's been such a long time since I've heard from Greta.

Greta'dan haber almayalı çok uzun zaman oldu.

What's what's happened to Greta?

Greta'ya ne oldu?

I think she may have grown up into a big girl now.

Sanırım artık büyümüş, koca bir kız olmuş olabilir.

I think so.

Bence de.

So maybe she's decided to do something else with her life.

Belki de hayatında başka bir şey yapmaya karar vermiştir .

Hello. Also to that Zeekr.

Merhaba. Ayrıca o Zeekr'e.

Hello. Is that Zeekr?

Merhaba. Bu Zeekr mi?

Nice to see you here today.

Bugün seni burada görmek güzel.

But on a serious note, congratulations to the England football team.

Ama ciddi bir not olarak, İngiltere futbol takımını tebrik ederim.

Women's football men's football.

Kadın futbolu erkek futbolu.

It's all good fun, apparently.

Görünüşe göre hepsi çok eğlenceli.

Hello, Utterback.

Merhaba Utterback.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Nice to see you here today on the live chat we have a busy one coming up today.

Bugün canlı sohbette sizi burada görmek güzel, bugün çok meşgul bir sohbetimiz var.

We are looking at words and phrases

connected to something quite simple.

Oldukça basit bir şeyle bağlantılı kelimelere ve deyimlere bakıyoruz.

However, you might be surprised to find out

Ancak,

just how complicated it is.

ne kadar karmaşık olduğunu öğrenince şaşırabilirsiniz. Way wi ile bağlantılı

We are looking at words and phrases

kelimelere ve deyimlere bakıyoruz

connected to way w i

and we will be looking at that a little bit later on.

ve buna biraz sonra bakacağız.

Anything else to mention?

Bahsetmek için başka bir şey var mı?

Oh, yes. Some good news, everyone.

Oh evet. Millet, iyi haberler.

Guess what has returned to the back of the house?

Bilin bakalım evin arkasına ne döndü? Geri

They have returned.

döndüler.

The calls have come back.

Aramalar geri geldi.

Can you believe it?

Buna inanabiliyor musun?

So we thought that they had gone.

Bu yüzden gittiklerini düşündük.

But apparently the farmer had taken them to another field nearby.

Ama görünüşe göre çiftçi onları yakınlardaki başka bir tarlaya götürmüş.

And so a couple of days ago,

Ve birkaç gün önce,

I was surprised to find that the cows were actually back in the field.

ineklerin gerçekten tarlaya geri döndüğünü görünce şaşırdım.

And they're there.

Ve oradalar.

They are actually there again.

Aslında yine oradalar.

They've returned this time. There are six of them,

Bu sefer geri döndüler. Altı tane var,

five black cows and one brown cow.

beş siyah inek ve bir kahverengi inek.

I haven't had a chance to film them yet, but they are outside at the back,

Henüz onları filme alma şansım olmadı ama dışarıda, arkada,

feeding busily.

yoğun bir şekilde besleniyorlar.

Hello.

Merhaba.

Also to obi trees,

Ayrıca obi ağaçlarına,

Beatrice says nice news.

Beatrice güzel haberler veriyor.

You will be an uncle soon.

Yakında amca olacaksın. O ben

Is that me?

miyim? Benimle

Are you talking to me or is this.

mi konuşuyorsun yoksa bu mu?

Is this someone else?

Bu başka biri mi?

I wonder.

Merak ediyorum.

Mm mm.

mm mm.

Mm hmm.

Hmm.

No. The live stream was not late today.

Hayır. Canlı yayın bugün geç kalmadı.

I was on time.

Zamanındaydım.

I started today's live stream on time.

Bugünün canlı yayınına zamanında başladım.

I know on Sunday I was late, but I had a very good excuse why?

Pazar günü geç kaldığımı biliyorum ama çok iyi bir mazeretim vardı neden?

I was late on Sunday.

Pazar günü geç kaldım.

As you know, I went to a wedding party last weekend

Bildiğiniz gibi geçen hafta sonu bir düğüne gittim

and let's just say we went to bed very late

ve diyelim ki çok geç yattık

and I was feeling a little rough in the morning.

ve sabah kendimi biraz gergin hissediyordum.

Hello,

Merhaba

Abu Ghali.

Ebu Gali.

Hello to you.

Merhaba sana.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

I can't read Arabic, unfortunately, but thank you for joining me anyway.

Maalesef Arapça okuyamıyorum ama yine de bana katıldığınız için teşekkür ederim.

It's very nice to see you here.

Seni burada görmek çok güzel.

Try not to melt in the studio, Mr. Duncan.

Stüdyoda erimemeye çalışın Bay Duncan.

I will try not to melt here today.

Bugün burada erimemeye çalışacağım.

But it's so hot in the studio.

Ama stüdyoda çok sıcak.

Hello. Also to Bruno.

Merhaba. Ayrıca Bruno'ya.

Hello, Bruno.

Merhaba Bruno.

Nice to see you here. Hello, Mr. Duncan.

Seni burada görmek güzel. Merhaba, Bay Duncan.

But. But I don't want to say hello to the wasp.

Ancak. Ama yaban arısına merhaba demek istemiyorum.

I think it's gone now.

Bence artık gitti.

I think the wasp has gone.

Sanırım yaban arısı gitti.

I think.

Bence.

I think it's flown out of the window, which is good news for me.

Sanırım pencereden uçtu, bu benim için iyi bir haber.

Hello.

Merhaba.

Also to who else is here today.

Ayrıca bugün burada olanlara da.

Oh, hello to Inaki.

Oh, Inaki'ye merhaba.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Louis says, have you been told off by the farmer

Louis,

when you are walking along or walking amongst his wheat?

yanında yürürken veya buğdayının arasında yürürken çiftçi seni azarladı mı?

Uh, well, if you remember, a few years ago,

Hatırlarsan, birkaç yıl önce,

I got into a lot of trouble when I was filming some sheep

in one of the farmers fields around here.

buralardaki çiftçilerin tarlalarından birinde koyunları çekerken başım çok belaya girdi.

I got into a lot of trouble.

Başım çok belaya girdi.

One of the farmers came over and he was very angry

Çiftçilerden biri geldi ve bana çok kızdı

with me.

.

He was not a happy farmer, let's just say.

Mutlu bir çiftçi değildi, diyelim.

However, yes, on Monday I was out and about walking around the corn field.

Ancak evet, Pazartesi günü dışarıdaydım ve mısır tarlasında dolaşıyordum.

And I suppose sometimes

Ve sanırım

sometimes it's very hard to resist

bazen ekinlerin arasında yürümeye karşı koymak çok zor oluyor

walking amongst the crop, especially when it's beautiful.

, özellikle de hava güzelken. Önünüzdeki

There is nothing nicer than a wheat field

bir buğday tarlasından daha güzel bir şey yoktur

that is there in front of you,

and it's very hard to resist walking through it.

ve içinden geçmeye karşı koymak çok zordur.

You really want to.

Gerçekten istiyorsun.

You can't stop yourself.

Kendini durduramazsın.

It is almost like

Neredeyse

something you can't stop yourself from doing.

kendinizi yapmaktan alıkoyamayacağınız bir şey gibi.

So yes, I did walk through the field,

Yani evet, tarlada yürüdüm

but fortunately the farmer did not see me.

ama neyse ki çiftçi beni görmedi.

And one of the things that

Ve

I have to remember about living around here is many of the farmers

burada yaşamakla ilgili hatırlamam gereken şeylerden biri de çiftçilerin birçoğunun

also have guns as well,

da silahları olması,

which does not fill me full of much joy, to be honest.

bu beni pek de neşelendirmiyor açıkçası.

When I am walking around, I always wonder sometimes if one day I'm going to get shot

Etrafta dolaşırken, bazen bir gün

by a local farmer.

yerel bir çiftçi tarafından vurulacak mıyım diye merak ederim.

Maybe. Maybe not.

Belki. Belki değil.

Hello.

Merhaba.

Also, Abraham, nice to see you here as well.

Ayrıca Abraham, seni de burada görmek güzel.

A lot of people joining in today. Hello.

Bugün bir çok kişi katıldı. Merhaba.

If it is your first time on the live chat, please tell me

Canlı sohbete ilk kez giriyorsanız, lütfen bana söyleyin, size

and I will say a special hello to you as well.

de özel bir merhaba diyeceğim.

The cows have come back.

İnekler geri geldi.

Yes, they have. They've returned.

Evet, sahipler. Geri döndüler.

And I will try to film them this week for Sunday.

Ve bu hafta Pazar günü onları çekmeye çalışacağım.

I will try to do that.

Bunu yapmaya çalışacağım.

I did mention the Garden a few moments ago and I thought it would be nice

Birkaç dakika önce Bahçe'den bahsetmiştim ve

to take a look at one of the flowers that is growing.

büyüyen çiçeklerden birine bakmanın iyi olacağını düşündüm.

It is actually a beautiful plant

Aslında

that will will grow every year.

her yıl büyüyecek güzel bir bitkidir.

And this particular plant is called a Dahlia.

Ve bu özel bitkiye Dahlia denir.

And we're going to have a look at it right now.

Ve şimdi ona bir göz atacağız.

And there it is. So this is

Ve işte burada. Bu,

the dahlia

that we have growing in the garden, however unfortunate that early this year

bahçede yetiştirdiğimiz yıldız çiçeği, ancak ne yazık ki bu yılın başlarında,

this particular plant is not looking very well

because of all of the intense heat

and dry weather that we've had over the past few weeks.

son birkaç haftadır yaşadığımız yoğun sıcak ve kuru hava nedeniyle bu bitkinin pek iyi görünmemesi.

So so for those asking, Mr.

Yani soranlara Bay

Duncan, we haven't seen your dahlia this year.

Duncan, yıldız çiçeğinizi bu yıl görmedik. İşte

There it is.

burada.

But it's not looking very well at the moment.

Ama şu anda pek iyi görünmüyor.

Unfortunately, we have give it lots of water.

Ne yazık ki çok su verdik.

We did give it a lot of water in the evening.

Akşam bol su verdik.

But unfortunately, during the day time,

Ama ne yazık ki gündüzleri

it dries completely.

tamamen kurur.

And by the end of the day, all of the leaves are dry

Ve günün sonunda tüm yapraklar kurur

and there is no water left in the pot.

ve saksıda su kalmaz. Bu

So every night we have to put some more water

yüzden her gece biraz daha su koymalıyız

and we have to water the dahlia almost every day.

ve yıldız çiçeğini neredeyse her gün sulamalıyız.

And there you can see it isn't looking very well.

Ve orada pek iyi görünmediğini görebilirsiniz.

I have to say this year, Mr.

Bu yıl söylemeliyim ki, Bay

Steve's lovely Dahlia is not looking very healthy.

Steve'in sevimli Dahlia'sı pek sağlıklı görünmüyor.

But I do remember on Sunday somebody on Sunday mentioned

Ama Pazar günü birinin

that they have some dahlias growing in their garden.

bahçelerinde yıldız çiçeği büyüdüğünden bahsettiğini hatırlıyorum.

So that's the reason why I'm showing that today.

Bugün bunu göstermemin nedeni bu.

Sadly, because of the hot weather

Ne yazık ki, sıcak hava

and because of the extreme dry heat

ve burada sahip olduğumuz aşırı kuru sıcaklık nedeniyle

that we've had here, many of the plants have been suffering.

birçok bitki acı çekiyor.

In fact, I can tell you something now in the south east of England,

Aslında, size şimdi İngiltere'nin güney doğusunda bir şey söyleyebilirim,

they've had no rain for almost I think it's almost two months.

neredeyse iki aydır yağmur yağmıyorlar.

They've had no rain and now it's really dry.

Yağmur yağmadı ve şimdi gerçekten kuru.

In fact, certain parts of the south east of England have now started to ban

Hatta İngiltere'nin güneydoğusunun bazı bölgeleri artık

the use of hose pipes.

hortum borularının kullanımını yasaklamaya başladı.

So people have been told that they can't go into the garden

İnsanlara bitkilerini sulamak için bahçeye çıkamayacakları söylendi

to water their plants, and that is in the south east of England.

ve orası İngiltere'nin güney doğusunda.

So officially in the south east of England,

Yani resmen İngiltere'nin güney doğusunda

there is a shortage of water.

su kıtlığı yaşanıyor.

Fortunately, around here we don't have that problem.

Neyse ki, buralarda böyle bir sorunumuz yok.

There is still plenty of water in this particular area.

Bu özel alanda hala bol miktarda su var.

So at the moment there are no restrictions,

Yani şu anda herhangi bir kısıtlama,

no bans, nothing.

yasak, hiçbir şey yok.

So we can still water our plants in the evening.

Böylece bitkilerimizi akşamları hala sulayabiliriz.

Hello, Sapphire.

Merhaba Safir.

Oh, Sapphire says, please.

Oh, Sapphire lütfen diyor.

Can you give me a special? Hello.

Bana özel verebilir misin? Merhaba.

It is my third time here.

Burada üçüncü kalışım.

Hello, Sapphire.

Merhaba Safir.

Or should I say hello, Sapphire?

Yoksa merhaba mı demeliyim Sapphire?

It's nice to see you again.

Seni tekrar görmek güzel.

With your third visit to my stream.

Akışımı üçüncü ziyaretinizle.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Is that okay? Did you enjoy that?

Uygun mu? Bundan zevk aldın mı?

I hope so, yes.

Umarım öyledir, evet.

The dahlias.

yıldız çiçeği.

Oh, you could see that beautiful dahlia just outside the window.

Ah, pencerenin hemen dışındaki o güzel yıldız çiçeğini görebilirdin.

Yes, the dahlia that we have at the back of the house is just outside the kitchen window.

Evet, evin arka tarafındaki yıldız çiçeği mutfak penceresinin hemen dışında.

So every day we can look outside and enjoy the sight of the dahlia.

Böylece her gün dışarıya bakıp yıldız çiçeği manzarasının tadını çıkarabiliriz.

Oh, talking of plants, I'm going to show you now a very beautiful garden.

Ah, bitkilerden bahsetmişken, şimdi size çok güzel bir bahçe göstereceğim.

This is not my garden that I am about to show you, but this is a beautiful garden

Bu size göstermek üzere olduğum benim bahçem değil, ama bu

that that is in much Wenlock The place where I live.

benim yaşadığım yer olan Wenlock'ta bulunan güzel bir bahçe.

Would you like to have a look at it?

Bir göz atmak ister misin?

So look at this.

Şuna bak.

So this is a garden and I suppose

Yani bu bir bahçe ve sanırım

you would describe this as a wild garden.

bunu vahşi bir bahçe olarak tanımlarsınız.

So everything that you can see in that particular garden

Yani o bahçede görebildiğiniz her şey

and they are all meadow plants such as Heather.

ve bunların hepsi Heather gibi çayır bitkileridir.

So there is a lot of Heather you can see at the front of the house

Yani evin önünde görebileceğiniz çok fazla Heather var

and this is a very well known house.

ve bu çok iyi bilinen bir ev.

In fact, this particular house has been on television

Aslında, bu özel ev, mülkü çevreleyen

many times because of the beautiful garden that surrounds the property.

güzel bahçe nedeniyle birçok kez televizyonda yer aldı .

So if you look closely, you can see there are lots of wildflowers.

Yani yakından bakarsanız, çok sayıda kır çiçeği olduğunu görebilirsiniz.

So the people who own this particular house have decided

Bu nedenle, bu özel evin sahibi olan insanlar

to grow lots of wildflowers.

çok sayıda kır çiçeği yetiştirmeye karar verdiler.

Heather, you can see there are some some purple Heather's

Heather, bazı mor Heather'lar olduğunu görebilirsin

and I think also some pink Heather's as well.

ve bence ayrıca bazı pembe Heather'lar da var.

But this particular house is in much Wenlock

Ama bu özel ev Wenlock'ta

and and it's very well known

ve Wenlock'u

a lot of tourists who come to visit

ziyarete gelen pek çok turist çok iyi bilinir,

much Wenlock they often go to this house

sık sık bu eve giderler

and stand outside and they will take photographs

ve dışarıda dururlar ve fotoğraf çekerler

because well, it's quite nice, to be honest.

çünkü dürüst olmak gerekirse oldukça güzel.

It is a stunning garden.

Büyüleyici bir bahçedir.

I'm sure you will agree that it is a rather nice garden.

Oldukça güzel bir bahçe olduğuna eminim siz de katılacaksınız .

Hello, Isabella.

Merhaba Isabella.

Isabella Burmester talk.

Isabella Burmester konuşması.

Hello to you.

Merhaba sana.

I think I am here for the first time.

Sanırım ilk kez buradayım.

Hello to Poland and also hello to Isabella.

Polonya'ya merhaba ve ayrıca Isabella'ya merhaba.

Oh, I suppose I should say welcome, Isabella.

Oh, sanırım hoş geldin demeliyim, Isabella.

It's nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

I hope you enjoy the show and if you don't,

Umarım gösteriyi beğenirsiniz ve beğenmezseniz

please don't go.

lütfen gitmeyin.

Hello.

Also to Vittoria as well.

Merhaba.

Ayrıca Vittoria'ya da.

What a beautiful original house.

Ne güzel orijinal bir ev.

Yes, the house that I just showed you

Evet, size az önce gösterdiğim ev

is actually one of the original cottages that was built.

aslında inşa edilmiş orijinal kulübelerden biri .

I think.

I think maybe it's around maybe 150 years,

Bence.

Sanırım belki 150 yıl,

120 years, perhaps so.

120 yıl, belki de öyle. Orijinal olarak

Many of the cottages that were built originally are over

inşa edilen kulübelerin çoğu

100 years old, and some of them are in very good condition.

100 yaşın üzerindedir ve bazıları çok iyi durumdadır.

They have been restored, which is quite nice.

Restore edilmişler ki bu oldukça güzel. Size

Another quick nature video that I want to show you

göstermek istediğim bir başka hızlı doğa videosu da

is in the front garden of my house.

evimin ön bahçesinde.

A lot of people will remember

Pek çok insan ön bahçemde

that there is a very unusual plant growing in my front garden.

çok sıra dışı bir bitkinin büyüdüğünü hatırlayacaktır.

Would you like to have a look at it?

Bir göz atmak ister misin?

So this is something that I filmed on Monday

Bu, Pazartesi günü ön bahçemde çektiğim bir şey

in my front garden,

and this particular plant is one

ve bu özel bitki,

that returns every year to say hello.

her yıl merhaba demek için geri dönen bir bitki.

And this year it looks magnificent.

Ve bu yıl muhteşem görünüyor.

So this particular plant is called a car dune

Yani bu bitkiye car dune deniyor

or some people call it a signora car, don't keyless.

ya da bazı insanlar ona senyora arabası diyor, anahtarsız yapmayın.

It can also be called the artichoke, the vessel,

Enginar, gemi,

the car down, the cardone, the car.

araba aşağı, kardon, araba da denilebilir.

Danny All the car.

Danny Bütün araba.

D So this particular type of plant is a thistle

D Yani bu özel bitki türü bir devedikeni

and you can see

ve şu

at the moment they are growing quite fast.

anda oldukça hızlı büyüdüklerini görebilirsiniz.

They love the hot weather, they like the dry weather.

Sıcak havayı severler, kuru havayı severler.

So this particular plant really does enjoy the dry season.

Yani bu özel bitki gerçekten kurak mevsimin tadını çıkarıyor.

And there you can see a lovely close up

Ve orada o özel bitkinin çok güzel bir yakın plan

shot of that particular plant.

görüntüsünü görebilirsiniz.

But the reason why I'm showing you this is because this year it has gone crazy.

Ama bunu size göstermemin nedeni, bu yıl çılgına dönmüş olması.

I've never seen it grow so well.

Hiç bu kadar iyi büyüdüğünü görmemiştim.

In fact, at the moment it is taller than me

Aslında, şu anda benden daha uzun

and I am over six foot.

ve ben 1,80'in üzerindeyim.

So this particular plant is very tall at the moment

Yani bu özel bitki şu anda çok uzun

and it's it seems to be thriving.

ve gelişiyor gibi görünüyor.

I like that word.

Bu kelime hoşuma gitti.

Thrive if something is thriving,

Gelişmek, eğer bir şey gelişiyorsa,

it means it is living, it is surviving.

yaşıyor, hayatta kalıyor demektir.

It is very healthy.

Bu çok sağlıklı.

Something that thrives is something that survives,

Gelişen bir şey hayatta kalan bir şeydir,

something that stays in very good health

çok sağlıklı kalan bir şey

is something that is thriving.

gelişen bir şeydir.

So there you can see

Yani orada

a particular plant called a car dune.

araba kumulu adı verilen özel bir bitki görebilirsiniz.

And the reason why we bought this particular plant is because it is called a car.

Ve bu özel bitkiyi almamızın nedeni, ona araba denmesidir.

Don't kill us.

Bizi öldürme.

Look at that.

Şuna bak.

Isn't that beautiful?

Bu çok güzel değil mi?

So during the summer months, there will be

Yani yaz aylarında

some lovely purple flowers that open out. And.

açan bazı güzel mor çiçekler olacak. Ve.

And these particular flowers drive the bees crazy.

Ve bu özel çiçekler arıları çıldırtıyor.

The bees love these plants

Arılar bu bitkileri

very much.

çok sever. Bunu

So the reason why we bought this is because it has the word trunk

almamızın nedeni, adında bagaj kelimesinin olması

in the name because of course, my name is Duncan.

çünkü benim adım Duncan.

I couldn't resist buying it.

Onu satın almaya karşı koyamadım.

So it's nice to see you this year.

Bu yıl seni görmek güzel.

At least one of the plants in the garden

Bahçedeki bitkilerden en az biri

is doing well.

iyi durumda.

In fact, it's looking rather healthy at the moment.

Aslında, şu anda oldukça sağlıklı görünüyor.

Very nice.

Çok güzel.

I hope you enjoyed that.

Umarım bundan zevk almışsındır.

I'm showing you a lot of things at the moment.

Şu anda size birçok şey gösteriyorum.

Today we are looking at words and phrases connected

Bugün bir

to way the way

to do something, the way to find a place,

şeyi yapmanın yolu, bir yer bulmanın yolu, bir

the method of doing something,

şeyi yapmanın yöntemi,

how you do it, your behaviour.

onu nasıl yaptığınız, davranışınız ile bağlantılı kelimelere ve deyimlere bakıyoruz.

So all of those things can be used

Dolayısıyla, bir

when we are talking about the way you do something,

şeyi yapma şeklinizden,

the way you move, the way you behave.

hareket şeklinizden, davranış şeklinizden bahsederken tüm bu şeyler kullanılabilir.

All of that coming a little bit later on.

Bunların hepsi biraz sonra geliyor.

Of course, I just mentioned that nature

Tabii ki, az önce doğanın

and it would not be alive English dream

ve bu özel alanda

without seeing some of the beautiful nature that exists

var olan güzel doğanın bir kısmını

in this particular area

through

the football.

futbol aracılığıyla görmeden canlı bir İngiliz rüyası olmayacağından bahsetmiştim. Bu yıl

It has been a busy time in the garden

bahçede özellikle kuşlarla dolu bir dönem oldu

this year, especially with the birds.

.

The breeding season for many birds is now coming to an end.

Birçok kuş için üreme mevsimi artık sona eriyor.

But I have to say one of the most successful

Ama en azından

breeding seasons for one particular bird

belirli bir kuş için en başarılı üreme mevsimlerinden birinin

at least has been the Robin.

Robin olduğunu söylemeliyim.

I can't remember a time where I've seen

so many robins in the garden.

Bahçede bu kadar çok ardıç kuşu gördüğüm bir zamanı hatırlayamıyorum.

In fact, a couple of days ago I was watching all of the young robins

Aslında, birkaç gün önce bahçeye beslenmek için gelen tüm genç ardıç kuşlarını izliyordum

coming into the garden to feed, but also there were many adults as well.

ama aynı zamanda birçok yetişkin de vardı.

And it wasn't one moment

Ve

though there

must have been about seven or eight robins

yedi ya da sekiz ardıç kuşunun

all feeding at the same time, which is very unusual

aynı anda beslenmesi bir an bile sürmedi, ki bu çok sıra dışı

because I have to say robins are not very sociable animals.

çünkü ardıç kuşlarının pek sosyal hayvanlar olmadığını söylemeliyim.

They don't normally like the birds

Normalde kuşları sevmezler

and quite often they don't like other robins.

ve çoğu zaman diğer ardıç kuşlarını da sevmezler.

So I was surprised to find so many robins

Bu yüzden geçen gün bahçede beslenen bu kadar çok ardıç kuşu bulunca şaşırdım

feeding in the garden the other day.

.

A very unusual sight.

Çok sıradışı bir manzara.

Unfortunately, I didn't have time to film it,

Ne yazık ki filme alacak zamanım olmadı

but it was quite remarkable.

ama oldukça dikkat çekiciydi.

Another bird that has done very well this year

Bu yıl üreme mevsiminde çok başarılı olan bir diğer kuş da

during the breeding season is the black bird.

kara kuştur.

There are many young blackbirds, lots of blackbirds this year have been produced.

Çok sayıda karatavuk yavrusu var, bu yıl çok sayıda karatavuk üretildi.

They have hatched out from their little eggs.

Küçük yumurtalarından çıktılar.

So it's been a very good year for two particular birds,

Bu yüzden, iki özel kuş için çok iyi bir yıl oldu,

the blackbird and the robin they seem

karatavuk ve kızılgerdan, üreme

to have had a very successful year

with breeding and also raising their young

ve

a little bit more nature, of course.

tabii ki yavrularını biraz daha doğal yetiştirme konusunda çok başarılı bir yıl geçirmiş görünüyorlar.

Yes, no problem.

Evet, sorun yok.

If you want to have some more nature, then don't worry.

Biraz daha doğaya sahip olmak istiyorsanız, endişelenmeyin.

We can have some.

Biraz alabiliriz. Bundan

I won't complain

şikayet etmeyeceğim

about that.

. Görünüşe

It would appear that a lot of people seem to like that particular video.

göre birçok insan o videoyu beğenmiş görünüyor.

The cows at the back of the house.

Evin arkasındaki inekler.

Now, that was around two years ago.

Şimdi, bu yaklaşık iki yıl önceydi.

So the cows that we have now at the back of the house are completely different.

Yani şu anda evin arka tarafında sahip olduğumuz inekler tamamen farklı.

Cows.

İnekler.

But those were the cows that we had with us for a few months, way back

Ama bunlar birkaç aydır yanımızda olan ineklerdi, çok

in, I think it was 2020 during the pandemic.

önceleri, sanırım 2020'de pandemi sırasındaydı.

And there were some cows at the back of the house and we had a lot of fun moments

Ve evin arka tarafında bazı inekler vardı ve

watching them, feeding them, and sometimes

onları izleyerek, besleyerek çok eğlenceli anlar yaşadık ve

sometimes we were chased by the cows.

bazen inekler tarafından kovalandık.

A lot of people are actually afraid of cows.

Pek çok insan aslında ineklerden korkar.

They always worry that maybe the cow will will chase them

Her zaman ineğin onları kovalayacağından

or maybe will will trample over them

veya

with their big heavy feet.

büyük ağır ayaklarıyla üzerlerinden geçeceğinden endişelenirler.

The only time you have to really worry about cows

İnekler için gerçekten endişelenmeniz gereken tek an,

is if they have young cows, if they have calves with them.

genç inekleri olup olmadığı, yanlarında buzağılarının olup olmadığıdır.

So if there are cows in a field with young cows,

Bu nedenle, bir tarlada genç ineklerin olduğu inekler varsa,

my advice is always

tavsiyem her zaman

stay away, don't go near them,

uzak durmanız, onların yanına gelmemenizdir,

because that is one of the few times that a cow

çünkü bu, bir ineğin

will actually attack a person.

bir insana gerçekten saldırdığı nadir anlardan biridir.

One of the few times there are many times

that a cow will actually attack a human being, but I can guarantee one of them is

Bir ineğin bir insana saldırdığı çok ender durumlardan biri vardır, ancak bunlardan birinin garantisini verebilirim,

when the cows are looking after their young,

inekler yavrularına bakarken

they become very.

çok büyürler.

And if a person will walk through the field, if they if they insist

Ve eğer bir kişi tarlada yürüyecekse, eğer

on walking through the field,

tarlada yürümekte ısrar ederse,

you are you are literally putting your life at risk.

hayatınızı tam anlamıyla riske atıyorsunuz demektir.

There have been incidents where people have been trampled to death

İnsanların,

by cows who have been disturbed

when they are trying to look after their their young.

yavrularına bakmaya çalışırken rahatsız edilen inekler tarafından çiğnenerek öldürüldüğü olaylar olmuştur.

The nature around you is wonderful for Mr.

Etrafınızdaki doğa Bay Duncan için harika

Duncan. Thank you, Beatrice.

. Teşekkürler Beatrice. Çocukluğumdan beri

You are very kind to say that I've always wanted

hep kırsalda yaşamak istediğimi söylemeniz çok naziksiniz

to live in the countryside since I was a child.

.

Now, I was very lucky when I was young

Şimdi, gençken çok şanslıydım

because the place where we lived was very close to an area that was near a river,

çünkü yaşadığımız yer nehir kenarındaki bir bölgeye çok yakındı, bu

so we could actually walk for just a few moments from the house where I was raised.

yüzden büyüdüğüm evden sadece birkaç dakika yürüyebiliyorduk .

And we could just go to this lovely meadow area.

Ve bu güzel çayırlık alana gidebiliriz.

And there was also a river there as well.

Ve orada da bir nehir vardı.

In fact, we used to go fishing in the river, but not for fish.

Aslında nehirde balık tutmaya giderdik ama balık için değil.

We used to actually fish for a certain type of,

Aslında belirli bir tür için balık tutardık,

I suppose you would call it a shellfish called a crayfish.

sanırım buna kerevit denen kabuklu deniz hayvanı dersiniz.

Crayfish.

Kerevit.

Have you ever seen a crayfish?

Hiç kerevit gördünüz mü?

They are quite unusual creatures.

Oldukça sıradışı yaratıklar.

They look a little bit.

Biraz görünüyorlar.

They're not exactly the same, but they look a little bit like a lobster,

Tam olarak aynı değiller ama biraz ıstakoza benziyorlar

but they are actually black.

ama aslında siyahlar.

And we used to go fishing for crayfish.

Ve kerevit için balık tutmaya giderdik.

And what we would do, we would take a piece of string and we would put it in the water

Ve ne yapardık, bir parça ip alırdık ve onu

with a tiny piece of meat on the end.

ucunda küçük bir et parçası olacak şekilde suya koyardık.

And then the crayfish would come up and they would try to to grab

Sonra kerevitler yukarı çıkıp

hold of the meat with their claws, and then the string would move

pençeleriyle eti tutmaya çalışırlardı ve sonra ip hareket ederdi

and you would take the string out of the water, and there you would have a crayfish

ve siz ipi sudan çıkarırdınız ve orada bir kerevit olurdu.

on the end of your string.

senin ipin.

So it was always interesting to do that.

Bu yüzden bunu yapmak her zaman ilginçti.

And of course we did not keep them.

Ve tabii ki onları tutmadık.

We put them back in the water afterwards.

Daha sonra tekrar suya koyuyoruz.

But it was a bit of fun.

Ama biraz eğlenceliydi. Eskiden

A nice little innocent childhood game that we used to play,

oynadığımız

but no crayfish were harmed

ama

during our playtime.

oyun süremiz boyunca hiçbir kerevitin zarar görmediği güzel, küçük, masum bir çocukluk oyunu.

You will be pleased to hear hello to.

Merhaba duymaktan memnun kalacaksınız.

Oh, hello, love, love, hello, love, love.

Oh, merhaba, aşkım, aşkım, merhaba, aşkım, aşkım.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

The cows made me remember when I lived in my native country, Guatemala.

İnekler, memleketim Guatemala'da yaşadığım zamanları hatırlamamı sağladı.

I used to live in a farm and we had lots of cows.

Bir çiftlikte yaşıyordum ve bir sürü ineğimiz vardı.

I have a secret fantasy.

Gizli bir fantezim var.

Would you like to know what my secret fantasy is?

Gizli fantezimin ne olduğunu bilmek ister misin?

My little fantasy is to work on a farm,

Benim küçük fantezim, bir çiftlikte çalışmak,

maybe not permanently,

belki kalıcı olarak değil,

but maybe just for a few weeks just to help out.

belki sadece birkaç haftalığına sadece yardım etmek için.

And there are some local farms around here,

Ve buralarda bazı yerel çiftlikler var

and I've always wanted to actually spend a few weeks

ve aslında her zaman birkaç haftamı

helping a farmer to do some of their work

bir çiftçiye işlerinin

or some of their chores.

veya ev işlerinin bazılarını yapmasına yardım ederek geçirmek istemişimdir.

I don't know why I quite like the idea.

Bu fikir neden hoşuma gitti bilmiyorum.

I like the idea of maybe one day I wish this fly would leave me alone.

Belki bir gün bu sineğin beni rahat bırakmasını dilerdim fikri hoşuma gitti.

There's a fly now buzzing around me and it's very annoying.

Etrafımda vızıldayan bir sinek var ve bu çok sinir bozucu.

Yes, I

would love to work on a farm, maybe for a few weeks.

Evet,

belki birkaç haftalığına bir çiftlikte çalışmayı çok isterim.

We will see what happens in the future.

Gelecekte ne olacağını göreceğiz.

Hello, Ash Bar or Brau?

Merhaba, Ash Bar mı yoksa Brau mu?

Hello to you. Nice to see you back here today.

Merhaba sana. Bugün seni tekrar burada görmek güzel.

Unless, of course, it is your first time on the live chat today.

Tabii bugün canlı sohbete ilk kez katılmıyorsanız.

We are looking at one particular subject.

Belirli bir konuya bakıyoruz.

We will be looking at the subject of

ways, the way to do something,

Yollar konusuna, bir şeyi yapmanın yolu, bir

the way to somewhere, the way you behave.

yere giden yol, davranış biçimine bakacağız.

All of that coming up a little bit later on, in fact, in a few moments time,

Bunların hepsi biraz sonra , aslında birkaç dakika sonra,

right after this.

bundan hemen sonra ortaya çıkıyor.

And the rabbits, some of them young, some of them

Ve tavşanlar, bazıları genç, bazıları o kadar da

not so young, the garden, although, to be honest, I haven't seen them for quite a while.

genç değil, bahçe, gerçi dürüst olmak gerekirse onları epeydir görmedim.

So maybe they are

Yani belki de öyleler,

they are

they are in the woods at the moment, enjoying the shade

şu anda ormandalar, gölge etkinliğinin tadını çıkarıyorlar

activity.

.

But they do

Ama

it is English and it with me, Mr.

bunu İngilizce yapıyorlar ve benimle, Bay

Duncan. Hello.

Duncan. Merhaba.

Thank you for joining me on this Wednesday.

Bu Çarşamba günü bana katıldığınız için teşekkür ederim.

We have now entered August. Wow.

Artık Ağustos ayına girmiş bulunmaktayız. Vay.

This year does seem to be going by quite quickly.

Bu yıl oldukça hızlı geçecek gibi görünüyor.

And it is my birthday in nine days.

Ve dokuz gün sonra benim doğum günüm.

Nine days from now it is my birthday.

Dokuz gün sonra benim doğum günüm. Acaba bir

I wonder I wonder if I will get lots of lovely

sürü güzel

cards and greetings and maybe even some donations as well.

kart ve tebrik ve hatta belki bazı bağışlar alıp alamayacağımı merak ediyorum.

That would be ever so nice.

Bu çok güzel olurdu.

And then I can carry on doing this for a little bit longer.

Ve sonra bunu yapmaya biraz daha devam edebilirim.

Is that a good idea?

Bu iyi bir fikir mi?

I hope so.

Umarım.

Today we are looking at a particular subject.

Bugün belirli bir konuya bakıyoruz.

I always like to show you something on Wednesdays, a certain phrase or a certain topic.

Her zaman çarşamba günleri size bir şey, belirli bir cümle veya belirli bir konu göstermek isterim.

And today we are looking at words

Ve bugün

and phrases connected to way.

yol ile bağlantılı kelimelere ve deyimlere bakıyoruz.

And of course this word can be used in many ways.

Ve tabii ki bu kelime birçok şekilde kullanılabilir.

It can be defined in many ways it can be used

Birçok şekilde tanımlanabileceği gibi

in many ways as well.

birçok şekilde de kullanılabilir.

So when we look at the word way, often

Yani yol kelimesine baktığımızda çoğu zaman

we are referring to the root.

kökten bahsediyoruz.

The root.

Kök.

When we say root, we mean the direction or part

Kök dediğimizde, bir yerden bir yere gitmek için izlemeniz gereken yön veya kısım

or maybe a certain direction that you have to follow

veya belki de belirli bir yön

or something you have to do to get from one place to another.

veya yapmanız gereken bir şey kastediyoruz. Yol

We describe it as the way

olarak tarif ediyoruz

maybe a method, the way

belki bir metod, bir

you do something may be direction and very similar to root.

şeyi yapma şekliniz yön olabilir ve root'a çok benzer.

So we often think of following a root and going in a certain direction

Bu yüzden genellikle bir kökü izlemeyi ve belirli bir yöne gitmeyi

as the same thing, very similar.

aynı şey, çok benzer olarak düşünürüz.

You go in a certain direction,

Belli bir yöne gidiyorsun,

you follow a certain route,

belli bir rotayı takip ediyorsun,

you go in a certain way, you follow that way.

belli bir şekilde gidiyorsun, o yolu takip ediyorsun.

Also, we might say a person's manner, the way they behave,

Ayrıca bir kişinin tavırları, davranışları,

the way they behave towards other people, their attitude.

diğer insanlara karşı davranışları, tavırları da diyebiliriz.

And let's have a closer look, shall

Ve daha yakından bakalım, bir

the path to or from something or somewhere.

şeye veya bir yere giden yol mu?

For example, you might say you need to go

Mesela

this way,

şu tarafa gitmen lazım,

you need to go that way.

şu taraftan gitmen lazım diyebilirsin.

So when we talk about the way in which a person

Dolayısıyla, bir kişinin

must move or travel, we are saying, you must go that way.

hareket etmesi veya seyahat etmesi gerektiğinden bahsettiğimizde, o yoldan gitmeniz gerektiğini söylüyoruz.

You must go this way.

Bu yoldan gitmelisin.

Quite often, if we are given two

Oldukça sık, eğer bize iki

possibilities or two ways,

olasılık veya iki yol verilirse,

we will say You can go that way

Şu tarafa gidebilirsin

or you can go this way, you can go this way

veya bu tarafa gidebilirsin, şu yöne gidebilirsin

or you can go that way.

veya şu tarafa gidebilirsin diyeceğiz. Bu

So quite often we will say this old fact

yüzden sık sık bu eski gerçeği söyleyeceğiz,

you need to go this way.

bu yoldan gitmeniz gerekiyor.

You can go this way, you can go that way.

Bu tarafa gidebilirsin, bu tarafa gidebilirsin.

You need to go this way.

Bu yoldan gitmelisin.

You need to follow this path.

Bu yolu izlemeniz gerekiyor.

You need to follow this particular route

to get from one place to another

Bir yerden başka bir yere bir şey yapma

the method or process

yöntemini veya sürecini

to do something or the process of doing something.

veya bir şey yapma sürecini almak için bu belirli rotayı izlemeniz gerekir.

There is an easy to grow tomatoes.

Kolay yetiştirilen bir domates var.

This is the way to grow tomatoes.

Domates yetiştirmenin yolu budur.

So in these sentences, the word way

Yani bu cümlelerde yol kelimesi,

is being used to mean method

yöntem

or the process of doing something.

veya bir şey yapma süreci anlamında kullanılmaktadır.

We are saying that if you follow these instruction runs

Bu komut dizilerini takip ederseniz

or if you do something with this method,

veya bu yöntemle bir şeyler yaparsanız,

then that is the best way to do it.

o zaman en iyi yol budur diyoruz.

So when we use the word way, we are defining the method

Yani yol kelimesini kullandığımızda, bir

or the process to do something,

şeyi yapmak için yöntem veya süreci tanımlıyoruz,

another way of using way

yolu kullanmanın başka bir yolu,

can be an instruction given as a guide.

kılavuz olarak verilen bir talimat olabilir.

So maybe you are showing someone how to do something.

Yani belki de birine bir şeyin nasıl yapılacağını gösteriyorsunuz.

You are showing them the way to do it.

Onlara bunu yapmanın yolunu gösteriyorsunuz.

For example, you can see here, you can see there are some instructions

Örneğin burada gördüğünüz gibi

for a remote control.

bir uzaktan kumanda için bazı talimatlar var. Size

It is showing you the way to use it.

onu kullanmanın yolunu gösteriyor.

So this particular instruction

Yani bu özel talimat size

is showing you how to do it, the way to do it.

bunu nasıl yapacağınızı, nasıl yapacağınızı gösteriyor. Ayrıca

We can also have a map

bir haritamız da olabilir

as well.

.

You can have a map.

Bir haritanız olabilir.

A map is something that is very useful.

Bir harita çok kullanışlı bir şeydir.

As you can see, a map is something

Gördüğünüz gibi, harita

that can be used quite often.

oldukça sık kullanılabilen bir şeydir.

When you want to get from one place to another,

Bir yerden bir yere gitmek istediğinizde

you are finding your way.

yolunuzu buluyorsunuz.

You are going in a certain direction.

Belirli bir yöne gidiyorsunuz. Buradaki

Can you tell me the way to the nearest ATM

en yakın ATM'ye giden yolu söyleyebilir misiniz

here?

Let me show you the way that this map

?

Bu haritanın size

will show you the way.

yolu göstereceği yolu göstereyim.

So when we talk about way

Yani

in this particular sense, are talking about

bu anlamda yoldan bahsettiğimizde, bir

a guide to finding somewhere,

yer bulma rehberinden,

a guide to to getting from one place to another.

bir yerden bir yere gitme rehberinden bahsediyoruz.

Or of course, we can use it as an instruction as well.

Veya tabii ki bunu bir talimat olarak da kullanabiliriz.

Another use of way

Yolun başka bir kullanımı,

may be a person's attitude or manner.

bir kişinin tutumu veya tavrı olabilir.

So the attitude or the manner of a person

Dolayısıyla bir kişinin tavrı veya tavrı,

can also be described as their way,

kendi yolu,

the way they behave, the way they treat other people,

davranış şekli, diğer insanlara davranış şekli,

their attitude or their manner.

tavrı veya tavrı olarak da tanımlanabilir.

You have

a strange way of eating food in that sentence.

Bu cümlede garip bir yemek yeme tarzın var.

We are saying that the person we are talking to eats their food

Konuştuğumuz kişinin yemeklerini

in a very unusual way.

çok alışılmadık bir şekilde yediğini söylüyoruz.

Their method of eating is unusual.

Yemek yeme yöntemleri sıra dışı.

They have a very strange way of eating some people say, Mr.

Çok garip bir yemek yeme tarzları var, bazı insanlar, Bay

Duncan, you have a strange way of teaching English.

Duncan, sizin İngilizce öğretmek için garip bir yolunuz var diyor.

It is very strange.

Bu çok garip.

We can also use this positively.

Bunu olumlu olarak da kullanabiliriz.

The way you treat other people is amazing.

Diğer insanlara davranış şeklin inanılmaz.

So maybe if you are offering a compliment, but

Yani belki bir iltifat sunuyorsanız, ama

maybe you want to say something nice to another person

belki başka birine güzel bir şey söylemek istiyorsanız,

you are describing the way a person

bir kişinin

behaves towards other people,

diğer insanlara karşı davranış biçimini tarif ediyorsunuz,

the way you treat other people is amazing.

diğer insanlara davranış şekliniz inanılmaz.

We are describing that person's manner,

O kişinin tavrını,

the way they behave, the way they treat other people.

davranış biçimini, diğer insanlara davranış biçimini tarif ediyoruz.

It is a compliment.

Bu bir iltifat.

I suppose you might say that

Sanırım

someone can have a strange way of doing something

birisinin o belirli cümlede garip bir şekilde bir şeyler yapabileceğini söyleyebilirsiniz

in that particular sentence.

.

We are saying that the thing they are doing is unusual

Yaptıkları şeyin olağandışı

or odd.

veya tuhaf olduğunu söylüyoruz.

In this particular sense.

Bu özel anlamda.

The word way can mean to gain entry to

Yol kelimesi, bir yere girmek

or ex it from a place.

veya bir yerden çıkmak anlamına gelebilir.

So you are trying to go in

Yani içeri girmeye çalışıyorsun

or you are trying to go out, you are entering,

ya da dışarı çıkmaya çalışıyorsun, giriyorsun,

you are leaving, you are going in

çıkıyorsun, giriyorsun

or you are coming out.

ya da çıkıyorsun.

Can you show me the way in to the building?

Bana binaya giden yolu gösterebilir misin?

Can you show me the way into the building?

Bana binaya giden yolu gösterebilir misin?

What is the quickest way out of the building?

Binadan çıkmanın en hızlı yolu nedir? Bu

So we can have a way in

nedenle,

which is often referred to as an entrance,

genellikle giriş olarak adlandırılan bir yolumuz olabilir

or you can have the way out,

veya

which is often described as an exit.

genellikle çıkış olarak tanımlanan çıkış yolunuz olabilir.

The way out is an exit.

Çıkış yolu bir çıkıştır.

We can also have a list of methods,

Ayrıca bir yöntem listesine,

many ways, many ways of doing something,

birçok yola, bir şeyi yapmanın birçok yoluna,

many ways of carrying out a certain task.

belirli bir görevi yerine getirmenin birçok yoluna sahip olabiliriz.

For example, there are many ways to save money,

Örneğin, para biriktirmenin birçok yolu vardır,

many ways to keep your money safe.

paranızı güvende tutmanın birçok yolu vardır.

Maybe in the

future you will need that money, the money that you save.

Belki

gelecekte o paraya, biriktirdiğin paraya ihtiyacın olacak.

And there are many ways to do it,

Ve bunu yapmanın birçok yolu var,

many methods of doing it.

birçok yöntemi var.

Here is a list of ways to relax yourselves.

İşte kendinizi rahatlatmanın yollarının bir listesi.

I know these days we often think of life as being stressful.

Bugünlerde hayatın stresli olduğunu düşündüğümüzü biliyorum.

Some things it is hard to do something

Bazı şeylerle

that is hard or difficult to cope with.

baş edilmesi zor veya zor olan bir şeyi yapmak zordur.

Maybe you you need to find a way to relax.

Belki de rahatlamanın bir yolunu bulmalısın.

You need to find a method.

Bir yöntem bulmalısın.

The way of doing something is the method

Bir şeyi yapmanın yolu,

how you do it.

onu nasıl yaptığınızın yöntemidir.

As I mentioned a few moments ago, the way in or out

Biraz önce bahsettiğim gibi, giriş veya çıkış yolu

is an entrance or an exit,

bir giriş veya bir çıkış,

a doorway, an open window, a hole.

bir kapı, açık bir pencere, bir deliktir.

So all of these things can be entered.

Yani bunların hepsi girilebilir.

You can go in, it can be a way in

İçeri girebilirsin, bu bir giriş yolu olabilir

or it can be a way out.

veya bir çıkış yolu olabilir.

It can be an exit.

bir çıkış olabilir.

The way in or the way

Yol giriş yolu veya yol,

another way of using way.

yol kullanmanın başka bir yolu.

Another way of using way.

Way kullanmanın başka bir yolu. Bir

A Guide to achieving something.

şeyi başarmak için bir Kılavuz.

So maybe the way to make friends

Yani belki arkadaş edinmenin yolu, bir

something that is helping you to achieve something,

şeyi başarmanıza yardımcı olan bir şey,

maybe a guide, maybe something that will help you.

belki bir rehber, belki de size yardımcı olacak bir şey.

Quite often we talk about tips.

Sık sık ipuçları hakkında konuşuruz.

When we talk about a tip,

Bir ipucu hakkında konuştuğumuzda,

quite often we are talking about something that is said,

genellikle söylenen bir şeyden,

a piece of advice that is given to someone.

birine verilen bir tavsiyeden bahsediyoruz.

You are suggesting a way of doing it.

Bunu yapmanın bir yolunu öneriyorsun.

That is your suggestion.

Bu senin önerin. Bu

So quite often we will have some sort of guide to achieving something.

yüzden çoğu zaman bir şeyi başarmak için bir tür rehberimiz olur.

For example, the way to make friends.

Örneğin, arkadaş edinmenin yolu.

It's not easy making friends, it isn't.

Arkadaş edinmek kolay değil, değil.

And can I just say the older you get, the harder it becomes to make friends.

Ve yaşlandıkça arkadaş edinmenin daha da zorlaştığını söyleyebilir miyim?

So maybe you are looking for an easy way,

Yani belki kolay bir yol arıyorsun

or maybe some ideas or some suggestions to help you to make friends.

ya da arkadaş edinmene yardımcı olacak bazı fikirler ya da öneriler.

Also, we have another interesting phrase

Ayrıca

which can also be shown as a sign.

bir işaret olarak da gösterilebilecek ilginç bir deyimimiz daha var. Yol vermek yol vermek anlamına gelen

The sign says Give way

işaret,

to give way means to move aside

kenara çekilmek

or allow someone to pass by.

veya birinin geçmesine izin vermek anlamına gelir.

Maybe you are at a junction in the road

Belki yoldaki bir kavşaktasınız

and you have to wait for the other traffic to go

ve dışarı çıkmadan önce diğer trafiğin geçmesini beklemeniz gerekiyor

by before you can pull out.

.

Before you can go into the other road,

Diğer yola geçmeden önce

you have to give way.

yol vermek zorundasınız.

So if you give way, it means you move aside

Yani yol verirseniz, kenara çekildiğiniz

or you allow someone to pass by.

veya birinin geçmesine izin verdiğiniz anlamına gelir.

And quite often in the UK as you drive around the roads

Ve oldukça sık olarak Birleşik Krallık'ta yollarda dolaşırken

you will see this sign all over the place.

her yerde bu işareti göreceksiniz.

We call it a give way sign.

Biz buna yol ver işareti diyoruz.

It means you have to wait until the other traffic

Bu, diğer trafik geçene kadar beklemeniz gerektiği anlamına gelir

has passed by.

.

Some great phrases now,

Şimdi bazı harika ifadeler, yolda olduğunuz

some lovely phrases using the word way

kelimeyi kullanan bazı güzel ifadeler

you are on the way up.

.

A person who is on the way up is a person

Yükselmekte olan bir kişi,

whose life or job is improving their life is getting better.

hayatı veya işi iyileştiren, hayatını iyileştiren bir kişidir.

You are on the way up.

Yukarı yoldasın.

We often use this when we are talking about a person

who has become successful

Başarılı olmuş

or maybe they are gaining success

veya belki de

as they do their job.

işini yaptıkça başarı elde eden bir kişiden bahsederken bunu sıklıkla kullanırız.

So maybe in your job you get a promotion,

Yani belki işinizde terfi alırsınız,

maybe you get a higher position

belki çalıştığınız şirkette daha yüksek bir pozisyon alırsınız

in the company that you work for.

.

You can say that you are on the way up.

Yolun başındasın diyebilirsin.

I am on the way up.

Ben yukarı yoldayım.

My boss has given me a promotion

Patronum bana bir terfi

and also some extra pay.

ve ayrıca biraz fazladan maaş verdi.

I'm on the way up.

Yukarı çıkıyorum.

You might also say that you are on the way up the ladder.

Ayrıca merdivenden yukarı çıktığınızı da söyleyebilirsiniz .

You are climbing the ladder of success.

Başarı merdivenlerini tırmanıyorsunuz.

Here's another interesting phrase that we often use

İşte İngilizce'de sık sık kullandığımız başka bir ilginç ifade,

in English where there is a will,

bir iradenin olduğu yerde,

there is a way, and this particular sentence,

bir yol vardır ve bu özel cümle,

the word will, means the determination that you have to do something

irade kelimesi, bir şeyi yapmak zorunda olduğunuza dair kararlılık anlamına gelir,

so your will is your determination something you want to do.

bu nedenle iradeniz, yapmak istediğiniz bir şeydeki kararlılığınızdır. .

You are very keen.

çok isteklisin

You are determined to do thing.

Bir şeyler yapmaya kararlısın.

We often describe it as a person's will.

Bunu genellikle bir kişinin iradesi olarak tanımlarız.

Something they really want, something they want to do is a person's will.

Gerçekten istedikleri, yapmak istedikleri bir şey kişinin iradesidir.

Where there is a will, there is a way.

Bir iradenin olduğu yerde, bir yol vardır.

This means a

Bu, bir

thing sort can be found.

tür şeyin bulunabileceği anlamına gelir.

So if you really want something, if you really want to do something,

Yani bir şeyi gerçekten istiyorsanız, gerçekten bir şey yapmak istiyorsanız,

you will always find a way to do it.

her zaman onu yapmanın bir yolunu bulacaksınız.

Always where there is a will.

Her zaman bir iradenin olduğu yerde.

There is a way.

Bir yol var.

Another way of describing this phrase,

Bu sözü anlatmanın bir başka yolu da,

an aim made can find its mark.

yapılan bir hedefin izini bulmasıdır.

So maybe something you are aiming for, something you want to do,

Yani belki de hedeflediğiniz bir şey, yapmak istediğiniz bir şey,

something that you want to carry out in the future.

gelecekte gerçekleştirmek istediğiniz bir şey.

It is your aim where there is a will, there is a way.

Niyetin olduğu yerde, bir yol vardır.

If you really wanted,

Eğer gerçekten istersen,

you can get it, you can have it.

alabilirsin, sahip olabilirsin.

We can also say that

this particular phrase refers to perseverance.

Bu özel ifadenin azim anlamına geldiğini de söyleyebiliriz.

Perseverance equals solution.

Azim eşittir çözüm.

The more you try, the hard you work for more, the chance

Ne kadar çok çabalarsanız, o kadar çok çalışırsanız,

of you achieving your goals.

hedeflerinize ulaşma şansınız artar.

Where there is a will, there is a way.

Bir iradenin olduğu yerde, bir yol vardır.

If you really want something, you will find a way to get it

Bir şeyi gerçekten istiyorsanız,

to look for a way out.

bir çıkış yolu aramasını sağlamanın bir yolunu bulacaksınız.

Oh, yes, we've all done this in our life.

Oh, evet, hepimiz bunu hayatımızda yaptık.

Maybe you've been invited to a party.

Belki bir partiye davet edildiniz.

Maybe there is a party that you don't want to go to

Belki de gitmek istemediğiniz bir parti var

and you are finding a way out

ve bu cümlede bir çıkış yolu buluyorsunuz

in this particular phrase,

, bir

we are saying that we are looking

for a reason not to do something.

şeyi yapmamak için sebep arıyoruz diyoruz.

We are trying to find a way out.

Bir çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz.

We do not want to do it.

Bunu yapmak istemiyoruz.

So we are trying to find a reason

Bu yüzden yapmamak için bir sebep

or an excuse not to do it.

ya da mazeret bulmaya çalışıyoruz.

I must find a way out of going to the party.

Partiye gitmemenin bir yolunu bulmalıyım.

I must find a way out of going to the party.

Partiye gitmemenin bir yolunu bulmalıyım.

And that sentence.

Ve o cümle.

We are saying that we don't want to go to the party.

Partiye gitmek istemediğimizi söylüyoruz.

I don't want to go now.

Şimdi gitmek istemiyorum.

I have to find a reason not to go.

Gitmemek için bir sebep bulmalıyım.

I am looking for a way out,

Bir çıkış yolu arıyorum,

something you don't want to do.

yapmak istemediğin bir şey.

We often look for a way out.

Çoğu zaman bir çıkış yolu ararız.

We don't want to do it.

Bunu yapmak istemiyoruz. Bu durumda

Another word we can use sometimes

bazen kullanabileceğimiz başka bir kelime de

in this situation is a loophole.

bir boşluktur.

Can you see what I've done here?

Burada ne yaptığımı görebiliyor musun?

I've written this down in my beautiful handwriting loophole.

Bunu güzel el yazısı boşluğuma yazdım.

So a way out of doing something or a way

Yani bir şeyi yapmanın ya da

out of something that you are trying to escape.

kaçmaya çalıştığınız bir şeyin çıkış yolu.

We can describe it as a loophole,

Bunu bir boşluk,

maybe a contract that you sign

belki imzaladığınız bir sözleşme

and you are trying to find a way out of that contract.

ve o sözleşmeden çıkış yolu bulmaya çalıştığınız şeklinde tanımlayabiliriz.

You are looking for a loophole.

Bir boşluk arıyorsunuz.

You are trying to find a way out of doing that particular thing.

O belirli şeyi yapmaktan bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorsunuz .

Here is a phrase that we often say when we want to congratulate someone.

İşte birini tebrik etmek istediğimizde sıklıkla söylediğimiz bir söz .

Maybe a person has done very well.

Belki bir insan çok iyi iş çıkarmıştır.

Maybe they have succeeded in doing something.

Belki bir şeyler yapmayı başardılar.

Maybe they've done very well in their exams.

Belki de sınavlarında çok başarılı oldular.

Maybe they've had a promotion at work.

Belki iş yerinde bir terfi aldılar.

You might say. Way to go.

diyebilirsin. Gitme zamanı.

Way to go

Way to go,

quite often used in American English.

Amerikan İngilizcesinde oldukça sık kullanılır.

So in American English, people will say, Way to go

Bu yüzden Amerikan İngilizcesinde insanlar, Aferin

when we are saying Good job, well done,

, aferin, aferin

way to go,

,

you've succeeded and I'm pleased for you.

başardın ve senin adına sevindim derken, Aferin sana diyecekler. Gitme

Way to go.

zamanı.

Here are some more phrases.

İşte birkaç cümle daha.

We are using the word way in both of these examples.

Bu iki örnekte de yol kelimesini kullanıyoruz.

We still have a way to go before lunch time.

Öğle yemeğinden önce daha gidecek çok yolumuz var.

We still have a way to go before we arrive.

Gelmeden önce daha gidecek çok yolumuz var.

In these two sentences, we are expressing a long time or a long distance.

Bu iki cümlede uzun bir zamanı veya uzun bir mesafeyi ifade ediyoruz.

So in the first phrase, if you look very closely,

Yani ilk cümlede, eğer çok yakından bakarsanız,

if I can find it in the first phrase, there

ilk cümlede bulabilirsem, işte

we are talking about time.

zamandan bahsediyoruz.

It will be a long time before lunch time.

Öğle yemeği saatinden önce uzun bir zaman olacak.

We still have a way to go before lunch time.

Öğle yemeğinden önce daha gidecek çok yolumuz var.

That means there is still a long time to go.

Demek ki daha gidilecek çok zaman var.

We are

not having lunch yet.

Henüz öğle yemeği yemiyoruz.

There is still lots of time to wait.

Hala beklemek için çok zaman var.

And this one?

Ve bu?

We still have a way to go before we arrive.

Gelmeden önce daha gidecek çok yolumuz var.

This means long distance.

Bu uzun mesafe demektir.

So in this particular sentence we are saying there is still a long way.

Yani bu özel cümlede hala uzun bir yol olduğunu söylüyoruz.

With the distance we will not get to the house.

Mesafe ile eve ulaşamayacağız.

We will not arrive for a very long time.

Çok uzun bir süre gelmeyeceğiz. Daha

We still have a way to go

gidecek çok yolumuz var

there is still a long distance ahead.

önümüzde daha çok mesafe var.

We often describe road directions, directions on the road

Genellikle yol tariflerini, yol tarifini

as a way you are looking for a way.

yol aradığınız bir yol olarak tarif ederiz.

Maybe you have to turn in a certain direction.

Belki de belirli bir yöne dönmelisin.

You have to go a certain way along the road.

Yol boyunca belirli bir yoldan gitmeniz gerekiyor.

Maybe you have to turn left or turn right.

Belki de sola veya sağa dönmelisin. Şu

You have to go that way or this way,

ya da bu yoldan,

this way or that way.

şu ya da bu yoldan gitmek zorundasın.

You have to go in a certain direction.

Belirli bir yöne gitmeniz gerekiyor.

You have to take a certain way.

Belirli bir yol izlemelisiniz.

An instruction given

to show the direction one must travel in

for example, on a road or path.

Örneğin bir yolda veya patikada seyahat edilmesi gereken yönü göstermek için verilen bir talimat.

So once again, we are talking about direction and also instruction.

Yani bir kez daha yön ve talimattan bahsediyoruz. Size

You are being instructed you are being told

talimat veriliyor, size

which way to travel

hangi yoldan seyahat etmeniz

or which way to go.

veya hangi yoldan gitmeniz gerektiği söyleniyor.

Finally, this is one

Son olarak, bu

that is often used in business for those learning business.

iş dünyasında iş öğrenenler için sıklıkla kullanılan bir yöntemdir.

English the road ahead.

İngilizce önünüzdeki yol.

Oh, when we talk about the road ahead,

Oh, önümüzde olan yoldan bahsettiğimizde,

we are talking about the future, the road ahead.

gelecekten, önümüzde olan yoldan bahsediyoruz.

We are using this figuratively.

Bunu mecazi anlamda kullanıyoruz.

So we are talking about the future.

Yani gelecekten bahsediyoruz.

All plans, the things we plan to do in the future.

Tüm planlar, gelecekte yapmayı planladığımız şeyler.

The road, road ahead,

Yol, önümüzdeki yol,

the way in which we are going.

gideceğimiz yol.

So the way

Dolayısıyla yol,

can be also defined as the future.

gelecek olarak da tanımlanabilir.

The road ahead is the way ahead.

Önümüzdeki yol, ilerideki yoldur.

The road before us is the way we must travel.

Önümüzdeki yol, gitmemiz gereken yoldur.

And quite often we use this to show the future

Ve sıklıkla bunu

something we plan to do in the future.

gelecekte yapmayı planladığımız bir şeyi geleceğe göstermek için kullanırız.

The way ahead.

Önümüzdeki yol.

I hope your future will be bright and sunny,

Umarım geleceğiniz, tıpkı bugün İngiltere'de havanın olduğu gibi parlak ve güneşli olur

just like the weather is today here in the UK.

.

I will be going in a few moments.

Birkaç dakika sonra gideceğim.

Another one I didn't mention.

Bahsetmediğim bir tane daha.

There is another one a person can be way ahead.

Bir kişinin çok ileride olabileceği bir tane daha var.

It means they are in front.

Demek öndeler.

So a person who is way ahead

Yani başka birinden çok önde olan bir kişi

of another person is in front of them.

onların önündedir.

They are further ahead, they are in

Daha ilerideler, daha

front, they are further away.

öndeler, daha uzaktalar.

The other person is behind,

Diğer kişi geride,

but you are way ahead.

ama sen çok öndesin.

That, as they say,

Dedikleri gibi,

is that it is time for me

benim için

to make my way out of the studio

stüdyodan çıkma

and to allow you to continue with the rest of your Wednesday.

ve çarşamba gününün geri kalanına devam etmene izin verme zamanım geldi.

I hope your Wednesday will be nice and lovely.

Umarım çarşamba gününüz güzel ve güzel geçer.

I hope something nice will happen today to put a smile on your face

Umarım bugün yüzünüzü gülümsetecek güzel bir şey olur

and I hope also you've enjoyed this as well.

ve umarım bundan da keyif almışsınızdır.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

Vitus mentions a song by Greg.

Vitus, Greg'in bir şarkısından bahseder.

Of course, the Allman Brothers were very popular.

Elbette Allman Brothers çok popülerdi.

Don't stand in my way.

Yoluma çıkma.

Oh, yes, you stand in a person's way.

Oh, evet, bir insanın yolunda duruyorsun.

It means you are in their path,

Onların yolundasın,

you are blocking their way, you are trying to move forward.

önlerini kapatıyorsun, ilerlemeye çalışıyorsun demektir.

But something

Ama yolunda bir şey

is in the way.

var.

It is in front of you something that is blocking you is in the way.

Önünüzde sizi engelleyen bir şey var.

Good one.

I like that one.

İyi bir.

Bunu beğendim.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

Some interesting messages.

Bazı ilginç mesajlar.

I will read messages later.

Mesajları sonra okuyacağım.

I don't always have a chance to look at the live stream when I'm on,

Canlı yayındayken her zaman bakma şansım olmuyor

but I promise I do look at all of the messages later on

ama söz veriyorum daha sonra tüm mesajlara bakacağım

and it always puts a big smile on my face.

ve yüzümde her zaman kocaman bir gülümseme oluyor.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

It is now 3:10 here in the UK

İngiltere'de saat şimdi 3:10

and I am about to say goodbye.

ve ben veda etmek üzereyim.

But I hope you've enjoyed today's live stream.

Ama umarım bugünkü canlı yayını beğenmişsinizdir.

And if you haven't watched my new video

Ve dün paylaştığım yeni videomu izlemediyseniz

that I posted yesterday, then I suggest you watch it.

izlemenizi öneririm.

If you don't mind.

Eğer sakıncası yoksa.

This is Mr.

Ben Bay

Duncan saying thanks for watching and maybe in the future you will be able to get one of these

Duncan izlediğiniz için teşekkür ediyor ve belki gelecekte bu

lovely t shirts.

güzel tişörtlerden birini alabilirsiniz.

We will see what happens.

Ne olacağını göreceğiz.

We are back on Sunday.

Pazar günü geri döndük.

Is that okay? Do you mind?

Uygun mu? Sakıncası var mı?

I will be back with you on Sunday.

Pazar günü aranızda olacağım.

In fact, you can catch me on YouTube

Aslında, beni

every Sunday and Wednesday from 2 p.m.

her Pazar ve Çarşamba saat 14:00'ten itibaren YouTube'da yakalayabilirsiniz.

UK time.

İngiltere saati.

I will be back with you on Sunday and Mr.

Pazar günü sizinle birlikte olacağım ve Bay

Steve will be here as well.

Steve de burada olacak.

Joining us live in the studio.

Stüdyoda canlı yayında bize katılıyor.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

Enjoy your day, have a superduper time

Gününüzün tadını çıkarın, harika zaman geçirin

and keep that smile upon your face as you amongst the human race.

ve insan ırkı arasında o gülümsemeyi yüzünüzden eksik etmeyin .

And I will see you at 2 p.m.

Ve saat 2'de görüşürüz.

this Sunday.

bu pazar.

I hope you can make it.

Umarım başarabilirsin.

And of course, until the next time we meet here, you know what's coming next.

Ve tabii ki, bir dahaki sefere burada buluşana kadar, sonra ne olacağını biliyorsun.

Yes, you do...

Evet,

ta tar for now.

şimdilik tarıyorsun.