Learn the English Phrase TO CLAM UP and the Word BASICALLY

In this English lesson I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde,

learn the English phrase to clam up.

İngilizce to clam up ifadesini öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

Now, this simply means to stop talking,

Şimdi, bu basitçe konuşmayı bırakmak anlamına gelir

and it's usually used to talk about

ve genellikle

when a conversation just stops

because someone's mentioned something

birisi bir şeyden bahsettiği

or brought up a topic that no one wants to talk about.

veya kimsenin konuşmak istemediği bir konuyu gündeme getirdiği için bir konuşmanın durduğu zaman hakkında konuşmak için kullanılır.

Maybe they started talking about politics,

Belki siyaset hakkında konuşmaya başladılar

and everyone just clams up

ve herkes

because they don't want to talk about politics.

siyaset hakkında konuşmak istemediği için susuyor.

Maybe they start talking about

Belki

some other uncomfortable topic,

rahatsız edici başka bir konu hakkında konuşmaya başlarlar

and everyone will clam up

ve herkes

because they don't want to talk about it.

bu konu hakkında konuşmak istemediği için susar.

So, it simply means to stop talking.

Yani, sadece konuşmayı bırakmak anlamına gelir.

It simply means a situation where people

Bu basitçe, insanların sohbet ettiği bir durum anlamına gelir

are having a conversation, and then someone says something,

ve sonra birisi bir şey söyler

and then everyone else stops talking, they clam up.

ve sonra diğer herkes konuşmayı keser, susarlar.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim diğer cümle

is actually just a word, and it's the word basically.

aslında sadece bir kelime ve temelde kelime.

Mark Cooper requested that I talk about a couple of words,

Mark Cooper birkaç kelimeden bahsetmemi istedi,

the first one is basically.

ilki temelde.

Basically just means the the simple things you need

Temel olarak,

for something to exist, or for something to happen.

bir şeyin var olması veya bir şeyin olması için ihtiyacınız olan basit şeyler anlamına gelir.

I'm not describing this very well,

Bunu çok iyi tanımlamıyorum, bu

so let me get back to the basics.

yüzden temel konulara geri dönmeme izin verin.

If you wanna make bread,

Ekmek yapmak istiyorsanız,

basically you need flour, water, yeast, and salt.

temel olarak un, su, maya ve tuza ihtiyacınız var.

If you want to be healthy,

Sağlıklı olmak istiyorsanız,

basically you just need to go for a walk every day,

temel olarak her gün yürüyüşe çıkmanız,

eat healthy food, and relax a little bit.

sağlıklı yiyecekler yemeniz ve biraz rahatlamanız yeterlidir.

There's probably other things you can do,

Muhtemelen yapabileceğiniz başka şeyler de vardır,

but those are the simple ingredients

ancak bunlar

or the simple things you need to do.

yapmanız gereken basit malzemeler veya basit şeylerdir.

When we say basically,

Temel olarak söylediğimizde,

we're basically just saying the only things you need.

temelde ihtiyacınız olan tek şeyi söylüyoruz.

For me, basically, if I wanna make an English lesson,

Benim için, temelde, eğer bir İngilizce dersi yapmak istiyorsam,

I need a piece of paper, a camera, and a good idea,

bir parça kağıda, bir kameraya ve iyi bir fikre ihtiyacım var

and I'm ready to go.

ve gitmeye hazırım.

Anyways, to review, to clam up simply means to stop talking.

Her neyse, gözden geçirmek, susmak en basitinden susmak demektir.

Sometimes when they arrest someone,

Bazen birini tutukladıklarında,

the police bring him into the police station,

polis onu karakola getirir

and the person will clam up when they start asking questions

ve kişi işlenen suçla ilgili sorular sormaya başladığında susar

about the crime that was committed,

and the word basically is simply used

ve bu kelime

basically to talk about the simple things you need

temel olarak ihtiyacınız olan basit şeylerden bahsetmek için kullanılır.

for something to exist.

var olan bir şey.

In order to grow flowers, basically you need dirt,

Çiçek yetiştirmek için temel olarak toprağa,

seeds, and some sunshine and some rain.

tohumlara ve biraz güneş ışığına ve biraz yağmura ihtiyacınız var.

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

I hope it didn't fall outta my pocket.

Umarım cebimden düşmemiştir.

Here it is.

İşte burada.

This is from Vítor.

Bu Vitor'dan.

Mr. Bob is such a nice teacher.

Bay Bob çok iyi bir öğretmen.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Do your children know how to swim?

Çocuklarınız yüzme biliyor mu?

And my response, yes.

Ve cevabım, evet.

All of our children have had swimming lessons,

Tüm çocuklarımız yüzme dersi aldı

and we often swim at a local park and at a relative's house.

ve sık sık yerel bir parkta ve bir akrabamızın evinde yüzüyoruz.

So yes, all of my children have had swimming lessons,

Yani evet, tüm çocuklarım yüzme dersleri aldı

and they do know how to swim,

ve yüzmeyi biliyorlar,

so that's really, really cool.

yani bu gerçekten çok harika.

Hey, a couple of things I wanted to talk about today,

Hey, bugün bahsetmek istediğim birkaç şey var,

I need to keep an eye on the time here.

burada zamana dikkat etmem gerekiyor.

One is people have noticed

Birincisi, insanlar

that I've been wearing more t-shirts lately.

son zamanlarda daha fazla tişört giydiğimi fark ettiler.

Yes, it's summer.

Evet, yaz geldi.

In the summer, I wear more t-shirts.

Yazın daha çok tişört giyerim.

I have a little bit of a relaxed approach to the day.

Güne biraz rahat yaklaşıyorum. Her gün ders vermeye gittiğimde yaptığım gibi düğmeleri ve yakası olan

Instead of wearing a nice shirt with buttons and a collar

güzel bir gömlek giymek yerine

like I do when I go teach every day, I relax a bit,

biraz rahatlıyorum,

so I tend to wear a few more t-shirts.

bu yüzden birkaç tişört daha giyme eğilimindeyim.

They say Champion, it's the brand name.

Şampiyon derler, markadır.

It doesn't mean I think I'm the champion.

Bu, şampiyon olduğumu düşündüğüm anlamına gelmez.

So, anyways,

Her neyse, yapmak

the other thing I wanted to do is show you some flowers.

istediğim bir diğer şey de size biraz çiçek göstermek.

Let me spin you around.

Seni döndürmeme izin ver.

This is our Dahlia bed,

Bu bizim Dahlia yatağımız

and sometimes I say this two different ways.

ve bazen bunu iki farklı şekilde söylüyorum.

I say dahlias or dahlias, and you can see here,

Dahlias veya dahlias diyorum ve burada görebilirsiniz,

they're all growing really well.

hepsi gerçekten iyi büyüyor.

I just realized I'm walking into a running sprinkler,

Çalışan bir fıskiyeye doğru yürüdüğümü yeni fark ettim,

so I should maybe move this way a bit so I don't get wet.

bu yüzden ıslanmamak için biraz bu tarafa gitmeliyim.

I'm not sure if you can see the water,

Suyu görebildiğinden emin değilim

but Jen is definitely out here

ama Jen kesinlikle

watering some flowers right now.

şu anda burada çiçekleri suluyor.

Sorry, she's not actually out here,

Üzgünüm, o aslında burada değil

but you can see maybe a little bit of the mist

ama çıkan sisin birazını görebilirsin

that's coming off, and let's go this way.

ve bu yoldan gidelim.

I'm gonna run back this way

Bu tarafa koşarak geleceğim

because I wanted to show you the lilies

çünkü zamanım dolmadan size zambakları göstermek istedim

before I run out of time.

.

We have some nice lilies growing here.

Burada büyüyen güzel zambaklarımız var.

Anyways, that's it for the lesson.

Her neyse, ders için bu kadar.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

I'll see you in a couple days with another one.

Birkaç gün sonra başka biriyle görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.