10 Common English Speaking and Grammar Mistakes | 10 Lessons

Hey guys.

Hey Millet.

Look at this sentence.

Bu cümleye bak.

And now look at that sentence.

Ve şimdi o cümleye bakın.

One of them is wrong.

Bunlardan biri yanlış.

If you don't know which one is wrong, I suggest you keep watching.

Hangisinin yanlış olduğunu bilmiyorsanız izlemeye devam etmenizi öneririm.

Hello, guys.

Merhaba beyler.

My name is Fanny.

Benim adım Fanny.

And in this video, I'm gonna talk to you about a major

Ve bu videoda size İngilizce'deki büyük bir

spelling mistake in English.

yazım hatasından bahsedeceğim.

Among students, but also, among native speakers.

Öğrenciler arasında, aynı zamanda anadili İngilizce olanlar arasında.

It's a difference between 'it's' meaning 'it is'.

Bu, "o" anlamına gelen "it's" arasındaki farktır .

And 'its' being the possessive adjective.

Ve 'it' iyelik sıfatı.

Okay let's and take a few sentences and I'm sure you'll get it.

Tamam, birkaç cümle alalım ve eminim anlayacaksınız.

So we have 'It's a sunny day'.

Yani elimizde 'Güneşli bir gün' var.

In this case 'it's' is the verb 'to be'.

Bu durumda 'o', 'olmak' fiilidir.

So it means 'It is a sunny day'.

Yani 'Güneşli bir gün' anlamına gelir.

If we take the second sentence: 'The dog ate its food'.

İkinci cümleyi ele alırsak: 'Köpek yemeğini yedi'.

This is not the verb 'to be'.

Bu 'olmak' fiili değil.

It's the possessive adjectives for an object or an animal.

Bir nesne ya da hayvan için kullanılan iyelik sıfatlarıdır.

So the food belongs to the dog.

Yani mama köpeğe aittir.

It is its food.

Bu onun yemeğidir.

Okay so these are two different cases but sometimes when we write,

Tamam, bunlar iki farklı durum ama bazen yazarken

we confuse the two, and we will write the dog ate it's food with

ikisini karıştırıyoruz ve köpeğin yemeğini yediğini

apostrophe s. you know getting confused between its possessive

kesme işareti s ile yazacağız. iyelik

adjectives and it's being the contraction of the verb

sıfatları ile 'olmak' fiilinin kısalması arasında karıştırıldığını bilirsiniz

'to be'.

.

This is a very common mistake.

Bu çok yaygın bir hatadır.

if we take for example the sentence: 'Its my pen'.

örneğin "O benim kalemim" cümlesini ele alırsak.

Now look at the sentence.

Şimdi cümleye bakın.

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

Is this right?

Bu doğru mu?

Or is this the wrong spelling?

Yoksa bu yanlış bir yazım mı?

Well it's wrong.

Bu yanlış.

'It's my pen' is the verb 'to be'.

'Bu benim kalemim', 'olmak' fiilidir.

Now the best tip that I can give you if you get confused,

Şimdi kafanız karışırsa size verebileceğim en iyi ipucu ,

try and say it with the full form.

bunu tam haliyle söylemeye çalışın.

Try and say 'It is'.

Deneyin ve 'Öyle' deyin.

If it makes sense, then it's the contraction of the verb 'to be'

Mantıklıysa, o zaman ' olmak' fiilinin kısalmasıdır

and it should be apostrophe 's'.

ve kesme işareti 's' olmalıdır. Bir

If it doesn't make sense, then it's probably the possessive adjective.

anlam ifade etmiyorsa, muhtemelen iyelik sıfatıdır.

So for example, I can say, 'It is a sunny day'.

Örneğin, 'Güneşli bir gün' diyebilirim.

That makes sense.

Bu mantıklı.

Can I say the dog ate it is food?

Köpeğin onu yemek olarak yediğini söyleyebilir miyim ?

No, I can't.

Hayır, yapamam.

that doesn't make any sense.

bu hiç mantıklı değil.

Okay if I say, 'It's my pen', What do you think?

Tamam 'Benim kalemim' dersem, Ne dersin?

Can I say 'It is my pen'?

Kalemimdir diyebilir miyim?

I can.

Yapabilirim.

So it's actually the contraction of the verb 'to be'.

Yani aslında "olmak" fiilinin kısaltılmış halidir .

So it should be 'it' + apostrophe 's' + my pen.

Yani 'it' + kesme işareti 's' + kalemim olmalı .

And just so you know one last thing.

Ve son bir şeyi bilmeniz için.

Be careful because sometimes in some cases 'it's' can also be the contraction of the

Dikkatli olun, çünkü bazen bazı durumlarda "it's", "to

verb 'to have' and not 'to be'.

be" değil de "sahip olmak" fiilinin kısaltılmış hali olabilir.

If we take those two sentences: It's been great to meet you.

Bu iki cümleyi ele alırsak: Sizinle tanışmak çok güzeldi.

It means - It has been great to meet you.

Anlamı - Sizinle tanışmak çok güzeldi.

'It's got four legs' means it has got four legs.

'Dört ayağı var', dört ayağı olduğu anlamına gelir .

Okay so the verb in those cases is 'to have' so be careful.

Tamam, bu durumlarda fiil 'sahip olmak' yani dikkatli olun.

Okay guys I hope you now understand the difference

Tamam çocuklar, umarım artık '

between the contraction of the verb 'to be' and the possessive adjective 'its'.

olmak' fiilinin kısaltılması ile iyelik sıfatı 'it' arasındaki farkı anlamışsınızdır.

Thank you for watching the video.

Videoyu izlediğiniz için teşekkür ederiz.

Make sure you watch the other videos as well.

Diğer videoları da izlemeyi unutmayın.

Thank you guys for watching my video I hope it has helped and if you've liked

Arkadaşlar videomu izlediğiniz için teşekkür ederim umarım yardımcı olmuştur ve

it please show us your support.

beğendiyseniz lütfen bize desteğinizi gösterin.

Click like, subscribe to the channel, put your comments below,

Beğen'e tıklayın, kanala abone olun, aşağıya yorumlarınızı yazın

and share the video with your friends.

ve videoyu arkadaşlarınızla paylaşın .

See you.

Görüşürüz.

Hello, guys.

Merhaba beyler.

My name is Fanny.

Benim adım Fanny.

And in this video, we’re going to focus on ‘there’.

Ve bu videoda "oraya" odaklanacağız.

The word, ‘there’.

Kelime, 'orada'.

it has three different forms, and they’re quite confusing for students.

üç farklı formu vardır ve öğrenciler için oldukça kafa karıştırıcıdır.

Now, we’re going to talk about spelling mistakes and pronunciation mistakes.

Şimdi yazım hataları ve telaffuz hatalarından bahsedeceğiz.

Ok, just so you know.

Tamam, sadece bilgin olsun diye söylüyorum.

Now the first sentence, There is a house.

Şimdi ilk cümle, Bir ev var. Bir şeyi göstermek için

It is the very basic for ‘there is’ in English to show something.

İngilizce'de 'there is' ifadesi çok temeldir .

If we take the second sentence, It’s their house.

İkinci cümleyi alırsak, orası onların evi.

It’s a different form of ‘their’.

Bu, "onların" ın farklı bir biçimidir.

In this case, as you probably know, it’s the possessive.

Bu durumda, muhtemelen bildiğiniz gibi, bu iyelik kipidir.

Ok?

Tamam?

The house belongs to them.

Ev onlara ait.

It’s their house.

Bu onların evi.

And in the third sentence, They’re in the house.

Ve üçüncü cümlede, Onlar evdeler.

It’s obviously the contraction of the verb, ‘to be’, so

Belli ki 'olmak' fiilinin kısalması, bu yüzden

They are in the house.

onlar evdeler.

Ok, so three different forms.

Tamam, yani üç farklı form.

Now, listen very carefully.

Şimdi, çok dikkatli dinleyin.

I’m going to pronounce the three forms.

Üç formu telaffuz edeceğim.

There Their

İşte

They're Now, can you hear a difference?

Şimdi Onlar, bir fark duyabiliyor musunuz?

I can’t.

Yapamam. Hiçbir

There is no difference, guys.

fark yok arkadaşlar.

The pronunciation is exactly the same.

Telaffuz tamamen aynı.

And because the pronunciation is the same, many students gets confused when they write.

Telaffuz aynı olduğundan, yazarken birçok öğrencinin kafası karışır.

And they make spelling mistakes.

Ve yazım hataları yapıyorlar.

Ok?

Tamam?

So be really careful when you write.

Bu yüzden yazarken gerçekten dikkatli olun. Bunun '

You have to know whether it’s the basic form ‘there is’,

var' temel biçimi mi,

The possessive adjective, ‘there’, or the contraction of ‘they are’.

iyelik sıfatı 'orada' mı yoksa 'onlar'ın kısaltması mı olduğunu bilmelisiniz.

This is very important not to make spelling mistakes.

Yazım hatası yapmamak için bu çok önemli .

And when you pronounce them, don’t make it more complicated than it is.

Ve onları telaffuz ettiğinizde, olduğundan daha karmaşık hale getirmeyin.

The sound is exactly the same.

Ses tamamen aynı.

Ok, guys.

Tamam arkadaşlar.

Back to our listening test now.

Şimdi dinleme testimize geri dönelim.

Am I saying number one, number two, or number three?

Bir numara mı, iki numara mı yoksa üç numara mı diyorum ?

Listen very carefully.

Çok dikkatli dinle.

There / Their / They’re.

Orada / Onların / Onlar.

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

Well I hope after watching my video, you now know

Umarım videomu izledikten sonra

that is can be number one, number two, or number three.

bunun bir numara, iki numara veya üç numara olabileceğini biliyorsunuzdur.

Because the pronunciation is always the same.

Çünkü telaffuz hep aynı.

Ok?

Tamam?

I hope you really understand.

Umarım gerçekten anlarsın.

And I hope this helps you.

Ve umarım bu sana yardımcı olur.

See you in the next videos.

Sonraki videolarda görüşmek üzere.

Thank you guys for watching my video.

Arkadaşlar videomu izlediğiniz için teşekkür ederim.

if you’ve like it, please show us your support.

Beğendiyseniz, lütfen bize desteğinizi gösterin.

Click ‘like’, subscribe to our channel, put comments below, and share the video with

"Beğen"e tıklayın, kanalımıza abone olun, aşağıya yorum yazın ve videoyu arkadaşlarınızla paylaşın

your friends.

.

See you.

Görüşürüz.

Guys!

Çocuklar!

Do you speak English good?

İngilizceyi iyi biliyor musun?

Or maybe you speak good English.

Ya da belki iyi İngilizce konuşuyorsundur.

Or maybe you speak English well.

Ya da belki iyi İngilizce konuşuyorsundur.

One of those sentences is wrong.

Bu cümlelerden biri yanlış.

I sure hope you know which one.

Umarım hangisi olduğunu biliyorsundur.

But if you don't or get confused like many students

Ancak, birçok öğrenci ve ana dili İngilizce olan kişiler gibi kafanız karışmazsa veya kafanız karışırsa

and native speakers.

.

keep watching.

izlemeye devam edin.

Hello, guys.

Merhaba beyler.

My name is Fanny.

Benim adım Fanny.

And in this video, I'm gonna tell you about a very common English

Ve bu videoda size,

mistake that many students make even native speakers.

anadili İngilizce olan birçok öğrencinin bile yaptığı çok yaygın bir İngilizce hatasından bahsedeceğim.

Mostly when speaking English.

Çoğunlukla İngilizce konuşurken.

It's the difference between the words 'good' and 'well'.

'İyi' ve 'iyi' kelimeleri arasındaki farktır.

Do you know the difference between the two words?

İki kelime arasındaki farkı biliyor musunuz ?

It's not so much a writing mistake.

Çok büyük bir yazım hatası değil.

It's more of a speaking mistake.

Daha çok konuşma hatası.

Especially, in familiar contexts, but you need to know about it and to fix it,

Özellikle tanıdık bağlamlarda, ancak hava

if you want to show off and speak good English.

atmak ve iyi İngilizce konuşmak istiyorsanız bunu bilmeniz ve düzeltmeniz gerekir.

So let's get started with a few examples.

O halde birkaç örnekle başlayalım.

‘He is a good tennis player.’

‘O iyi bir tenisçi.’

Do you think that sentence is right?

Sizce bu cümle doğru mu?

It is right.

Bu doğru.

Why?

Neden?

Because we have the adjective ‘good’ and then the noun ‘tennis player’.

Çünkü "iyi" sıfatına ve ardından "tenisçi" ismine sahibiz.

An adjective, as you know, describes a noun.

Sıfat, bildiğiniz gibi, bir ismi tanımlar.

Okay so how is the tennis player?

Peki tenisçi nasıl?

The tennis player is good.

Tenisçi iyidir.

Okay?

Tamam aşkım?

When you say, ‘You speak good English’

'İyi İngilizce konuşuyorsun' derken,

That's also a correct sentence.

bu da doğru bir cümle.

You have a noun – ‘English’.

Bir adınız var - 'İngilizce'.

And an adjective describing that noun – ‘good’.

Ve bu ismi tanımlayan bir sıfat - "iyi".

So how is your English?

İngilizcen nasıl?

It's good.

Bu iyi.

Third sentence is also a correct sentence.

Üçüncü cümle de doğru bir cümledir.

‘Your English is good’.

'İngilizcen iyi'.

As I've just said, an adjective that describes a noun.

Az önce söylediğim gibi, bir ismi tanımlayan bir sıfat.

Now if we say, ‘This tennis player plays well’.

Şimdi 'Bu tenisçi iyi oynuyor' dersek.

Is this correct?

Bu doğru mu?

It is correct because in this case,

Doğru çünkü bu durumda

you have no adjectives, but you have an adverb.

sıfatınız yok ama bir zarfınız var.

Now an adverb describes a verb, another adverb, or an adjective.

Şimdi bir zarf, bir fiili, başka bir zarfı veya bir sıfatı tanımlar.

In this sentence, it describes the verb 'plays'.

Bu cümlede 'oynamak' fiilini tanımlar.

Okay, how do you play?

Tamam, nasıl oynuyorsun?

You play well.

İyi oynuyorsun.

So 'well' is an adverb.

Yani 'well' bir zarftır.

‘You speak English well’ is also correct.

'İyi İngilizce konuşuyorsun' da doğru.

The adverb, ‘well’, describes the verb 'to speak'.

'İyi' zarfı 'konuşmak' fiilini tanımlar.

Okay so there is a difference.

Tamam, bir fark var.

The adjective is good.

Sıfat iyidir.

The adverb is well.

Zarf iyidir.

So when you say, ‘You play good’,

Yani 'İyi oynuyorsun' dediğinde,

do you think that's right?

bunun doğru olduğunu düşünüyor musun?

I don't.

Yapmıyorum.

It's incorrect and you will hear many native speakers tell you that.

Bu yanlış ve anadili İngilizce olan birçok kişinin size bunu söylediğini duyacaksınız. Sana

Tell you, ‘You play good’.

'İyi oynuyorsun' deyin.

But this is incorrect.

Ama bu yanlış.

Why?

Neden?

Remember what we said, ‘good’ is an adjective.

Ne dediğimizi hatırla, 'iyi' bir sıfattır.

It describes a noun.

Bir ismi tanımlar.

Do you see a noun in that sentence?

Bu cümlede bir isim görüyor musun?

I don't.

Yapmıyorum.

But we have a verb, ‘you play’, so what you need is not an adjective,

Ama bir fiilimiz var, "oynayorsun", yani ihtiyacın olan şey bir sıfat değil,

it's an adverb.

bir zarf.

‘You play well’.

'İyi oynuyorsun'.

If you say, ‘You speak English good’,

'İyi İngilizce konuşuyorsun' derseniz,

again incorrect.

yine yanlış.

Because you need to describe the verb ‘speak’.

Çünkü 'konuş' fiilini tanımlamanız gerekiyor.

So you need an adverb.

Yani bir zarfa ihtiyacınız var.

‘You speak English well’.

'İngilizceyi iyi konuşuyorsun'.

Okay?

Tamam aşkım?

So it's very important for you to know the difference between adjectives

Bu yüzden sıfatlar ve zarflar arasındaki farkı bilmeniz sizin için çok önemlidir

and adverbs.

.

Especially in this case, with ‘good’ as an adjective

Özellikle bu durumda, sıfat olarak 'iyi'

and ‘well’ as an adverb’.

ve zarf olarak 'iyi' ile.

So please try to remember these rules.

Bu yüzden lütfen bu kuralları hatırlamaya çalışın.

Try to use it properly and speak good English.

Düzgün kullanmaya ve iyi İngilizce konuşmaya çalışın.

Thank you guys for watching my video.

Arkadaşlar videomu izlediğiniz için teşekkür ederim.

I hope you've liked it.

Umarım beğenmişsindir.

If you have, please show us your support.

Varsa, lütfen bize desteğinizi gösterin.

Click on ‘like’.

'Beğen'e tıklayın.

Subscribe to the channel.

Kanala abone olun. Varsa

Put your comments below if you have some.

yorumlarınızı aşağıya yazın.

And share this video.

Ve bu videoyu paylaşın.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

See you.

Görüşürüz.

Hello Funny.

Merhaba Komik.

Your a great teacher.

Harika bir öğretmensin.

Wrong!

Yanlış!

Hello guys.

Merhaba beyler.

My name is Fanny. and in this video I'm gonna tell you about

Benim adım Fanny. ve bu videoda size

the most common English mistake in the universe.

evrendeki en yaygın İngilizce hatasını anlatacağım.

Now even native speakers make that mistake.

Şimdi anadili İngilizce olanlar bile bu hatayı yapıyor.

My mother makes that mistake.

Annem bu hatayı yapıyor.

And to be honest, sometimes I do.

Ve dürüst olmak gerekirse, bazen yaparım.

Its not so much a speaking mistake.

Konuşma hatası o kadar da değil.

It's a writing mistake.

Bu bir yazım hatası.

It's actually to write the possessive adjective 'your' instead of

Aslında 'sen'den 'sen' kısaltması yerine 'senin' iyelik sıfatını yazmaktır

the contraction 'you're' from 'you are'.

.

This is the most common English mistake But you need to fix it if you want to speak

Bu, en yaygın İngilizce hatasıdır. Ancak düzgün İngilizce konuşmak istiyorsanız bunu düzeltmeniz gerekir

proper English.

.

Okay, so let's take a look at a few example sentences together.

Tamam, o halde birkaç örnek cümleye birlikte göz atalım.

"Your daughter is pretty."

"Kızın çok güzel."

So 'your daughter'.

Yani 'kızınız'.

This is the possessive adjective of 'you'.

Bu, 'sen'in iyelik sıfatıdır.

Whose daughter?

Kimin kızı?

Yours.

senin.

Okay?

Tamam aşkım?

So the daughter belongs to you.

Yani kız sana ait.

That's a possessive adjective.

Bu bir iyelik sıfatı.

So the sentence is correct.

Yani cümle doğrudur.

In the second sentence, "You're a pretty daughter."

İkinci cümlede "Sen güzel bir kızsın."

See the difference?

Farkı gör?

Now this is not a possessive adjective.

Şimdi bu bir iyelik sıfatı değil.

This is the verb 'to be'.

Bu "olmak" fiilidir.

But it's the contraction, so it's "You are a pretty daughter."

Ama bu kısaltma, yani "Sen güzel bir kızsın."

and the contraction is "You're a pretty daughter."

ve kısaltma "Sen güzel bir kızsın."

The problem here is that 'you're' - possessive adjectives and

Buradaki sorun, 'you' - iyelik sıfatları ve '

'you're' - contraction of the verb 'to be' have the exact same sound in many English-speaking

you're - 'to be' fiilinin kısaltılmasının İngilizce konuşulan birçok bölgede tam olarak aynı sese sahip olmasıdır

regions.

.

Okay it's very similar.

tamam çok benzer

So when we speak, it's the same.

Yani konuştuğumuzda aynı.

People don't hear the difference.

İnsanlar farkı duymuyor.

So the very important thing is to write it properly.

Bu yüzden çok önemli olan doğru yazmaktır.

And there are so many spelling mistakes.

Ve çok fazla yazım hatası var.

If we look at the third sentence: "Your a nice person."

Üçüncü cümleye bakarsak: "Sen iyi bir insansın."

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

Is the sentence right or wrong?

Cümle doğru mu yanlış mı?

Well it's wrong.

Bu yanlış.

"Your a nice person."

"Sen iyi bir insansın."

"You are a nice person."

"Sen iyi bir insansın."

So it's the verb 'to be'.

Yani "olmak" fiilidir.

Okay, so it's not 'your'.

Tamam, o zaman "senin" değil.

This is the possessive adjective and it should be "you're"- you apostrophe

Bu iyelik sıfatıdır ve "sen" olmalı - sen kesme işareti

're'.

're'.

Okay?

Tamam aşkım?

I hope you understand the difference between the

Umarım

possessive adjective 'your' and the verb 'to be' contracted so "you're".

iyelik sıfatı 'your' ile ' to be' fiili arasındaki farkı anlamışsınızdır, yani "sen".

Okay so spelling is key here.

Tamam, yazım burada anahtardır.

And when you speak English, people don't hear the difference.

Ve İngilizce konuştuğunuzda insanlar aradaki farkı anlamıyor.

so it's fine but it's important to know how to write

yani sorun değil ama nasıl yazılacağını bilmek önemli

it and in fact if you look at Facebook pages or Twitter accounts, even from

ve aslında Facebook sayfalarına veya Twitter hesaplarına bakarsanız, anadili İngilizce olanlardan bile olsa

native speakers, you will see this mistake.

bu hatayı göreceksiniz.

Don't hesitate to correct native speakers.

Ana dili İngilizce olan kişileri düzeltmekten çekinmeyin .

Okay?

Tamam aşkım?

Everybody should stop making that huge mistake.

Herkes bu büyük hatayı yapmaktan vazgeçmeli.

I hope you now have a better understanding and you will not make that mistake again.

Umarım şimdi daha iyi bir anlayışa sahipsindir ve bir daha o hatayı yapmazsın.

Thank you very much for watching my video.

Videomu izlediğiniz için çok teşekkür ederim .

Thank you guys for watching my video.

Arkadaşlar videomu izlediğiniz için teşekkür ederim. Size

If you want me to keep telling you about common English mistakes.

yaygın İngilizce hatalarından bahsetmeye devam etmemi istiyorsanız .

Please show me your support.

Lütfen bana desteğinizi gösterin.

Click 'like', subscribe to the channel, put your comments below, and

Beğen'e tıklayın, kanala abone olun, aşağıya yorumlarınızı yazın ve

share the video.

videoyu paylaşın.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

See you.

Görüşürüz.

Hello, guys.

Merhaba beyler.

Time for a quick listening test today.

Bugün hızlı bir dinleme testi zamanı.

Listen to me very carefully.

Beni çok dikkatli dinle.

‘Whose mother is this?’

‘Bu kimin annesi?’

Now what am I saying?

Şimdi ben ne söylüyorum?

‘Who’s’? or ‘Whose’?

'Kim'? veya "Kimin"?

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

If you don't know, or if you have difficulty with ‘who's’ and ‘whose’,

Bilmiyorsanız veya "kim" ve "kim" konusunda zorlanıyorsanız

This video is for you.

bu video tam size göre.

Keep on watching.

İzlemeye devam edin.

Hi, guys.

Merhaba millet.

My name is Fanny.

Benim adım Fanny.

And in this video, I'm going to explain to you the difference between ‘who's’

Ve bu videoda sizlere "kim" "

‘who + apostrophe + s’ And ‘whose’ in one word, ‘whose’.

kim + kesme işareti + s" ile "kim" arasındaki farkı tek kelimeyle "kimin" açıklayacağım.

Now it's very simple but it's very confusing, because they both sound the same.

Şimdi çok basit ama çok kafa karıştırıcı çünkü ikisi de kulağa aynı geliyor.

So even native speakers make a lot of mistakes.

Yani anadili İngilizce olanlar bile birçok hata yapıyor.

Okay?

Tamam aşkım?

So listen to me very carefully.

O yüzden beni çok dikkatli dinle.

It's very simple.

Çok basit.

‘who’s’ ‘who + apostrophe + s’ is the contraction

'kim' 'kim + kesme işareti + s',

of the verb ‘to be’.

'olmak' fiilinin daralmasıdır.

So it's actually ‘who is’.

Yani aslında 'kim'.

If I say, ‘who's on the phone?’, it’s ‘who is on the phone’.

'Telefondaki kim' dersem, 'telefondaki kim' olur.

‘whose’ in one word ‘whose’ is the possessive.

'kimin' tek kelimeyle 'kimin' iyelik kipidir.

It means who does it belong to.

Kime ait olduğu anlamına gelir.

For example, ‘whose bag is this?’ meaning ‘who does this bag belong to?’

Örneğin, 'bu kimin çantası?', 'bu çanta kime ait?' anlamına gelir

And you can say, ‘It's my bag.’

ve 'Bu benim çantam' diyebilirsiniz. 'Bu

‘It's your bag.’

senin çantan.'

It's a possessive.

Bu bir iyelik kipidir.

If you really don't know just try and replace the ‘s’ or ‘se’ with the verb to be.

Gerçekten bilmiyorsanız, 's' veya 'se'yi to be fiiliyle değiştirin.

And see if it works.

Ve işe yarayıp yaramadığına bakın.

If it works, then it's the contraction of the verb ‘to be’.

İşe yararsa, o zaman "olmak" fiilinin kısalmasıdır.

Let's see together with a few examples.

Birkaç örnekle birlikte görelim.

First, ‘Who's calling?’

İlk olarak, 'Kim arıyor?'

Which one is it?

Hangisi?

Is it the contraction of the verb ‘to be’ or is it the possessive?

'Olmak' fiilinin kısalması mı yoksa iyelik kipi mi?

Can you say, ‘Who is calling?’

'Kim arıyor?' diyebilir misin?

Does that work?

Bu işe yarıyor mu?

Yes, it does.

Evet öyle.

So it is the contraction of the verb to be ‘Who is calling?’

Yani 'Kim arıyor' fiilinin kısaltılmasıdır.

Now a second example, well, Let's take our very first example.

Şimdi ikinci bir örnek, pekala, ilk örneğimizi ele alalım.

‘Whose mother is this?’

‘Bu kimin annesi?’

Which one is it?

Hangisi? '

Is it the verb ‘to be’?

Olmak' fiili mi?

Or Is it the possessive?

Yoksa iyelik mi?

Can you say ‘Who is mother is this?’

‘Anne kim bu?’ diyebilir misin,

No.

You can't.

hayır diyemezsin.

It's incorrect.

Bu yanlış.

It's the possessive.

Bu sahiplenici.

‘Whose mother is this?’

‘Bu kimin annesi?’

It's my mother.

Bu benim annem.

It's your mother.

Bu senin annen.

It's his mother.

Bu onun annesi.

Okay?

Tamam aşkım?

Now one final example.

Şimdi son bir örnek.

‘Who's in the house?’

Evde kim var?

Come on, guys.

Haydi çocuklar.

Which one is it?

Hangisi o? '

Is it the verb ‘to be’ or is it the possessive?

Olmak' fiili mi yoksa iyelik kipi mi?

It's obviously the verb ‘to be’.

Belli ki 'olmak' fiili.

You can say ‘Who is in the house?’

'Evde kim var' diyebilirsiniz

Okay?

.

I really hope you understand the difference.

Umarım farkı anlamışsınızdır.

It's a very common mistake.

Bu çok yaygın bir hatadır.

But it's not difficult to fix, okay?

Ama düzeltmek zor değil, tamam mı?

So keep practicing.

Bu yüzden pratik yapmaya devam edin.

Practice makes perfect.

Pratik yapmak mükemmelleştirir.

Thank you for watching guys.

İzlediğiniz için teşekkürler arkadaşlar.

Thank you very much for watching my video, guys.

Videomu izlediğiniz için çok teşekkür ederim arkadaşlar.

If you liked it and if you want to see other videos, please show me your support.

Beğendiyseniz ve diğer videoları görmek istiyorsanız , lütfen bana desteğinizi gösterin.

Click ‘Like’, subscribe to the channel.

'Beğen'e tıklayın, kanala abone olun.

Put your comments below.

Yorumlarınızı aşağıya yazın.

I'm always interested and share it with all your friends.

Her zaman ilgileniyorum ve tüm arkadaşlarınızla paylaşıyorum .

See you.

Görüşürüz.

Sometimes my students come to me.

Bazen öğrencilerim bana gelir.

And they say, ‘Teacher, I worked so hard.’

'Hocam ben çok çalıştım' diyorlar.

Guys, this is the last thing you want to tell your teacher.

Beyler, bu hocanıza söyleyeceğiniz en son şey .

I think it's time for me to let you know The difference between ‘hard’ and ‘hardly’.

Sanırım "zor" ve "zor" arasındaki farkı size bildirmenin zamanı geldi. Hadi hadi bakalım

Let's get to it.

.

Hello, guys.

Merhaba beyler.

My name is Fanny.

Benim adım Fanny.

And in this video, I'm going to tell you about a difference between ‘hard’ and ‘hardly’.

Ve bu videoda size " zor" ile "zor" arasındaki farkı anlatacağım.

Because so many of my students keep making this huge mistake

Çünkü öğrencilerimin çoğu

they use hardly as an adverb and this is incorrect, ok?

zarf olarak pek kullanmadıkları bu büyük hatayı yapmaya devam ediyor ve bu yanlış, tamam mı?

So it's time to fix that mistake.

Öyleyse bu hatayı düzeltmenin zamanı geldi.

Let's look at some example sentences together.

Birkaç örnek cümleye birlikte bakalım.

Ok, so if I say, ‘I'm a quick runner.’ or ‘I run quickly.’

Tamam, yani "Ben hızlı koşarım" veya "Hızlı koşarım" dersem,

the meaning is the exact same.

anlamı tamamen aynıdır.

There's no difference.

Fark yok.

But in the first sentence, I use an adjective.

Ama ilk cümlede bir sıfat kullanıyorum.

‘I'm a quick runner.’

'Ben hızlı koşucuyum.'

And it describes a noun.

Ve bir ismi tanımlar.

Because as you know, an adjective describes a noun.

Çünkü bildiğiniz gibi sıfat bir ismi tarif eder.

In the second sentence, ‘I run quickly.

İkinci cümlede, 'Hızlı koşarım.

I go with an adverb.

Bir zarfla giderim.

That describes a verb, ok?

Bu bir fiili tanımlar, tamam mı?

Most of the time, you can go from an adjective to an adverb by adding ‘ly’.

Çoğu zaman, bir sıfattan zarfa 'ly' ekleyerek gidebilirsiniz.

So from quick, we have the adverb quickly.

Yani hızlıdan, hızlı zarfımız var.

Same thing goes for the second sentence, Well, the third actually.

Aynı şey ikinci cümle için de geçerli, aslında üçüncüsü.

‘She's a beautiful dancer.

O güzel bir dansçı.

She dances beautifully.’

Çok güzel dans ediyor.”

The meaning is the same, but in the first sentence, we use an adjective.

Anlamı aynı ama ilk cümlede bir sıfat kullanıyoruz.

She's a beautiful dancer it describes a noun.

O bir ismi tarif eden güzel bir dansçı.

‘She dances beautifully.’

'Güzelce dans ediyor.'

That's an adverb ‘beautifully’ we added ‘ly’.

Bu 'güzelce' bir zarftır, ' ly'yi ekledik.

So when you say, ‘you're a hard worker.’

Yani, 'çok çalışkansın' dediğin zaman,

You might think that you can say, ‘You work hardly.’

'Zor çalışıyorsun' diyebileceğini düşünebilirsin.

You add ‘ly’, go from an adjective to an adverb.

'ly' eklersin, bir sıfattan zarfa geçersin .

Right?

Sağ?

Well, I'm sorry guys, but this doesn't work.

Üzgünüm çocuklar ama bu işe yaramaz.

It's incorrect, because ‘hard’ is an exception.

Yanlış çünkü 'zor' bir istisna.

‘Hard’ is an adjective and an adverb.

'Zor' bir sıfat ve bir zarftır.

It's the same word.

Aynı kelime.

So you will say, ‘You work hard.’

Yani 'Çok çalışıyorsun' diyeceksiniz.

Okay?

Tamam mı?

‘You're a hard worker.’

'Sen çok çalışkansın.' '

‘You work hard.’

Sen sıkı çalışıyorsun.' '

‘Hard is an adverb as well.’

Hard da bir zarftır.'

Now the word ‘hardly’ does exist in the English language.

Artık 'hardly' kelimesi İngilizce'de yok .

The problem is that the meaning is completely different.

Sorun, anlamın tamamen farklı olmasıdır.

‘hardly’ means almost not.

'neredeyse' neredeyse hiç anlamına gelir.

So actually, when you say, ‘You hardly work.’

Yani aslında, 'Zor çalışıyorsun'

Or ‘You work hardly.’

veya 'Zor çalışıyorsun' dediğinizde,

It means, you practically don't work.

pratikte çalışmıyorsunuz demektir.

You really don't work.

Gerçekten çalışmıyorsun.

Okay?

Tamam aşkım?

So you'll understand if you tell me, ‘I work hardly.’,

Yani bana 'çok çalışıyorum' dersen anlayacaksın ,

I'm gonna get really angry.

gerçekten sinirleneceğim.

Okay?

Tamam aşkım?

So this is a huge mistake that you need to fix.

Yani bu, düzeltmeniz gereken çok büyük bir hata .

The adverb of the adjective ‘hard’ is ‘hard’.

"Zor" sıfatının zarfı "zor"dur.

And ‘hardly’ means almost not.

Ve 'neredeyse' neredeyse hiç anlamına gelir.

So for example, ‘I work hardly.’

Örneğin, 'Zor çalışıyorum.',

means ‘I almost don't work.’

'Neredeyse çalışmıyorum' anlamına gelir. '

And ‘I work hard.’

Çok çalışıyorum.', '

means ‘I work a lot.’

Çok çalışıyorum' anlamına gelir.

I hope you understands the difference between ‘hardly’ and ‘hard’.

Umarım 'zor' ve 'zor' arasındaki farkı anlarsınız.

It is a common mistake, but you need to fix it now if you want to be a good English speaker.

Bu yaygın bir hatadır, ancak iyi bir İngilizce konuşmacısı olmak istiyorsanız şimdi düzeltmeniz gerekiyor.

Thank you guys for watching my video.

Arkadaşlar videomu izlediğiniz için teşekkür ederim. Size

If you want me to keep telling you about common mistakes,

sık yapılan hataları anlatmaya devam etmemi istiyorsanız ,

please show me your support.

lütfen bana desteğinizi gösterin.

Click like, click subscribe.

Beğen'e tıklayın, abone ol'a tıklayın.

Put your comments below.

Yorumlarınızı aşağıya yazın.

Share this video.

Bu videoyu Paylaş.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

See you!

Görüşürüz!

This is the bestest English video to watch.

Bu, izlenecek en iyi İngilizce videodur.

I'm sure you'll understand better as I explained the most commonist

English mistakes when using superlatives and comparatives.

Üstünlük sıfatları ve karşılaştırmalı sözcükleri kullanırken en yaygın İngilizce hatalarını açıkladığım için eminim daha iyi anlayacaksınız .

There's something wrong.

Bir sorun var.

You don't know?

Bilmiyor musun?

Well, if you don't, keep watching.

İzlemediyseniz izlemeye devam edin.

Hello, guys.

Merhaba beyler.

My name is fanny.

Benim adım fanny.

And in this video, I'm going to talk to you about huge mistakes that my students

Ve bu videoda size, öğrencilerimin İngilizce'de

keep making when using superlatives and comparatives in English.

üstünlük ve karşılaştırma sıfatlarını kullanırken yaptıkları büyük hatalardan bahsedeceğim .

And it drives me crazy!

Ve bu beni deli ediyor!

So I want you to fix them if you keep making them.

Bu yüzden, yapmaya devam edersen onları düzeltmeni istiyorum .

Okay.

Tamam aşkım.

So let's and take a few examples.

Öyleyse birkaç örnek verelim.

For example, “I am more taller than my sister.”

Örneğin, "Kız kardeşimden daha uzunum."

This is absolutely incorrect.

Bu kesinlikle yanlış.

I hope you know this.

Umarım bunu biliyorsundur.

The comparative form of ‘tall’ is ‘taller’.

'Uzun'un karşılaştırmalı biçimi 'daha uzun'dur.

You don't need more.

Daha fazlasına ihtiyacın yok.

Okay. ‘more’ is a double comparison.

Tamam aşkım. 'daha fazla' ikili bir karşılaştırmadır.

It's grammatically incorrect.

Dilbilgisi açısından yanlış.

So you just say, “I am taller than my sister.”

Yani sadece “Ben kız kardeşimden daha uzunum” diyorsunuz.

Second example.

İkinci örnek.

“His house is the beautifulest in town.”

"Onun evi şehirdeki en güzel ev."

Wrong!

Yanlış!

You have to say, “This house is the most beautiful in town.”

“Bu ev şehrin en güzeli” demelisiniz.

As you know, when it's a long word, the superlative is ‘most’ plus the adjective.

Bildiğiniz gibi, uzun bir kelime olduğunda, üstünlük " en" artı sıfattır.

And then we have, “His older son is badder at math than her.”

Ve sonra, "Büyük oğlu matematikte ondan daha kötü."

This is also incorrect because as you know, ‘bad’, is an exception.

Bu da yanlış çünkü bildiğiniz gibi 'kötü' bir istisna.

The comparative form of ‘bad’ is ‘worse’.

'Kötü'nün karşılaştırmalı biçimi 'daha kötü'dür.

So you should say, “His older son is worse at math than her.”

O halde, "Büyük oğlu matematikte ondan daha kötü" demelisiniz.

“I'm tireder than yesterday.”

"Düne göre daha yorgunum."

Again this is incorrect.

Yine bu yanlış.

Because the comparison for ‘tired’ is “I'm more tired than yesterday.”

Çünkü 'yorgun' karşılaştırması “Dünden daha yorgunum” şeklindedir.

With two syllable adjectives, it's a little bit tricky.

İki heceli sıfatlarla biraz zor.

Most of the time when they end in ‘y’, you just add ‘er’.

Çoğu zaman "y" ile bittiği zaman, sadece "er" eklersiniz.

When they don't, you use ‘more’.

Yapmadıklarında, "daha fazla" kullanırsınız.

So in this case, we say, “I'm more tired than yesterday.”

Yani bu durumda “ düne göre daha yorgunum” deriz.

And finally, “This is my most happiest day.”

Ve son olarak, "Bu benim en mutlu günüm."

Again, double superlative.

Yine, çift üstünlük.

This is incorrect.

Bu yanlış.

You can just say, “This is my happiest day.”

“Bugün benim en mutlu günüm” diyebilirsiniz.

Okay.

Tamam aşkım.

I know you know the rules, but please stop making these mistakes.

Kuralları bildiğini biliyorum ama lütfen bu hataları yapmaktan vazgeç.

If you do, that would be really nice.

Eğer yaparsan gerçekten çok güzel olur.

Thank you for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.

Thank you for watching my video guys.

Videomu izlediğiniz için teşekkür ederim arkadaşlar. Size İngilizce hatalarınızdan

I really want to carry on telling you about your English mistakes

bahsetmeye gerçekten devam etmek istiyorum, bu

so please show me your support by liking this video

yüzden lütfen kanalımıza abone olarak bu videoyu beğenerek,

by subscribing to our channel by putting your comments below

aşağıya yorumlarınızı yazarak

and by sharing the video.

ve videoyu paylaşarak bana desteğinizi gösterin.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

See you.

Görüşürüz.

Hello guys.

Merhaba beyler.

My name is Fanny.

Benim adım Fanny.

And in this video I'm going to talk to you about a

Ve bu videoda sizlere

very common writing mistake.

çok sık yapılan bir yazım hatasından bahsedeceğim.

Now it's not so much a speaking mistake, but it's a writing - a spelling mistake

Şimdi bu bir konuşma hatası değil, ama bu bir yazı -

that a lot of students make and I want you to fix it.

birçok öğrencinin yaptığı bir yazım hatası ve ben bunu düzeltmenizi istiyorum.

It's the difference between 'than' t-h-a-n and 'then' t-h-e-n.

Bu, 'than' t-h-a-n ve 'then' t-h-e-n arasındaki farktır.

Now as you can hear the sound is practically the same,

Şimdi duyabileceğiniz gibi, ses hemen hemen aynı,

but the spelling is different.

ancak yazım farklı.

so you need to know the difference.

bu yüzden farkı bilmeniz gerekir.

Let's take a look at two example sentences.

İki örnek cümleye bir göz atalım.

First we have, "John is taller than Sarah."

İlk olarak, "John, Sarah'dan daha uzun."

So in this case, we have 'than' t-h-a-n.

Yani bu durumda, elimizde 'than' t-h-a-n var.

Which is a word that we use for comparisons okay.

Bu, karşılaştırmalar için kullandığımız bir kelimedir .

When we want to compare two things.

İki şeyi karşılaştırmak istediğimizde.

John is taller than Sarah.

John, Sarah'dan daha uzundur.

I am more beautiful than you.

senden daha güzelim

Okay?

Tamam aşkım?

In this case, you will use t-h-a-n.

Bu durumda t-h-a-n kullanacaksınız.

Now if we look at the second sentence.

Şimdi ikinci cümleye bakarsak.

I went to school, then I went home.

Okula gittim, sonra eve gittim.

Now in this case, 'then' is spelled t-h-e-n and has a very different meaning.

Şimdi bu durumda, 'o zaman' t-h-e-n olarak yazılır ve çok farklı bir anlamı vardır. Bir dizi eylemi işaretlemek için

We use 'then' t-h-e-n as a word to mark a sequence of actions.

'o zaman' t-h-e-n kelimesini kullanırız.

Okay.

Tamam aşkım.

So it's a time word that we use in English.

Yani İngilizcede kullandığımız bir zaman sözcüğü .

"I went to school...

"Okula gittim...

First action.

Önce eylem

and then I went home."

sonra eve gittim."

Second action.

İkinci eylem.

Okay?

Tamam aşkım?

So two different meanings.

Yani iki farklı anlam.

Different spellings.

Farklı yazımlar.

And it's a very common writing mistake.

Ve bu çok yaygın bir yazım hatasıdır.

My students keep making this mistake and it drives me crazy.

Öğrencilerim bu hatayı yapmaya devam ediyor ve bu beni deli ediyor.

Okay?

Tamam aşkım?

So I hope that you now know the difference between the two words.

Umarım artık iki kelime arasındaki farkı biliyorsunuzdur.

Please be good students - avoid that horrible English mistake,

Lütfen iyi öğrenciler olun - bu korkunç İngilizce hatasından kaçının,

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Thank you guys for watching my video.

Arkadaşlar videomu izlediğiniz için teşekkür ederim.

If you've liked this video, please show us your support.

Bu videoyu beğendiyseniz, lütfen bize desteğinizi gösterin. '

Click 'like'.

Beğen'i tıklayın.

Subscribe to the channel.

Kanala abone olun.

Put comments below if you have some and share this video.

Varsa aşağıya yorum yazın ve bu videoyu paylaşın.

See you.

Görüşürüz.

Hello, guys.

Merhaba beyler.

Let's have a spelling test.

Bir yazım testi yapalım.

I'm gonna tell you two words and I want you to tell me about their spelling.

Sana iki kelime söyleyeceğim ve bana onların yazımından bahsetmeni istiyorum.

The first word is 'choose'.

İlk kelime 'seçmek'.

Now what's the correct spelling?

Şimdi doğru yazımı nedir?

Number one?

Bir numara?

Number two?

İki numaralı?

Or number three?

Yoksa üç numara mı?

hmm Second word now.

hmm Şimdi ikinci kelime.

'lose' Again, what's the correct spelling?

'kaybetmek' Yine, doğru yazım nedir?

Got it?

Anladım?

Okay. well.

Tamam aşkım. Peki.

The answer the correct answer was number two in both cases.

Cevap, doğru cevap, her iki durumda da iki numaraydı.

If you got that wrong, please keep watching.

Yanlış anladıysanız lütfen izlemeye devam edin.

Hello, guys.

Merhaba beyler.

My name is F@nny . And in this video we're gonna focus on two

Benim adım F@nny. Ve bu videoda iki

verbs: 'choose' and 'lose'.

fiile odaklanacağız: 'seçmek' ve 'kaybetmek'.

Now let's have a look and a few sentences.

Şimdi bir göz atalım ve birkaç cümle kuralım.

First, I made my choice.

Öncelikle seçimimi yaptım.

I choose spaghetti.

Spagetti seçiyorum.

Now the verb 'choose' as you know, .... and means making a choice.

Şimdi 'seçmek' fiili bildiğiniz gibi, .... ve seçim yapmak anlamına geliyor.

And the spelling is with double-o.

Ve yazım çift o ile.

Okay?

Tamam aşkım? '

There are two O's in the verb 'choose' - present tense.

Seç' fiilinde iki O vardır - şimdiki zaman.

'I chose pasta, yesterday.'

"Dün makarna seçtim."

Now the difference is now it's past tense.

Şimdi fark şu ki, geçmiş zaman.

And the verb in its past form only has one 'o' and it's pronounced 'chose'.

Ve fiil geçmiş haliyle sadece bir 'o'ya sahiptir ve 'seçti' olarak telaffuz edilir.

Okay, so 'choose' - present tense.

Tamam, öyleyse 'seç' - şimdiki zaman.

'chose' - past tense.

'seçti' - geçmiş zaman.

But then if we take the second sentence and we say,

Ama sonra ikinci cümleyi alıp,

I try not to... ... and I suppose you're gonna tell me 'Loes'

Yapmamaya çalışıyorum dersek... ... ve sanırım bana 'Loes' diyeceksin

because there's only one 'o'.

çünkü sadece bir 'o' var.

Well, no guys.

Hayır çocuklar.

I'm sorry English pronunciation is really hard,

Üzgünüm, İngilizce telaffuz gerçekten zor

but the sound is the same as 'choose '. Okay, 'I try not to lose anything

ama ses 'choose' ile aynı. Tamam, 'Seyahat ederken hiçbir şey kaybetmemeye çalışıyorum

when I travel'.

'.

So there's only one 'o' but it's pronounced lose.

Yani sadece bir 'o' var ama kaybetmek olarak telaffuz ediliyor .

'But I lost my wallet when I went to Egypt'.

'Ama Mısır'a gittiğimde cüzdanımı kaybettim'.

This is the past form of 'lose' - 'lost'.

Bu, 'lose' - 'lost'un eski halidir.

Okay so try and remember - 'choose'

Tamam, dene ve hatırla - 'seç'

'chose' So two 'O's - one 'O'.

'seçti' Yani iki 'O' - bir 'O'.

And 'lose' - 'lost'.

Ve "kaybet" - "kayıp".

With only one 'O'.

Sadece bir 'O' ile.

Okay I hope this is clear.

Tamam, umarım bu açıktır.

Let's now go back to our spelling test.

Şimdi yazım testimize geri dönelim.

Okay guys I know you're gonna do better this time.

Pekala çocuklar, bu sefer daha iyisini yapacağınızı biliyorum .

So my first verb is 'choose'.

Yani ilk fiilim 'seçmek'.

What's the correct spelling?

Doğru yazım nedir?

Number one?

Bir numara?

Number two?

İki numaralı?

Or number three?

Yoksa üç numara mı?

It's number one of course . And the second verb is 'lose'.

Tabii ki bir numara. Ve ikinci fiil 'kaybetmek'.

What's the correct spelling?

Doğru yazım nedir?

Yes good it's number three.

Evet güzel, üç numara.

I'm sure you had the right answers.

Eminim doğru cevapları vermişsindir.

Thank you guys for watching the video.

Videoyu izlediğiniz için teşekkür ederim.

I hope it has helped you and see you in the next videos.

Umarım işinize yaramıştır bir sonraki videolarda görüşmek üzere.

Thank you guys for watching my video.

Arkadaşlar videomu izlediğiniz için teşekkür ederim.

I hope you liked it.

Umarım beğenmişsindir.

And if you did please show us your support.

Ve yaptıysanız, lütfen bize desteğinizi gösterin.

Click LIKE, subscribe to the channel, put your comments below

BEĞEN'e tıklayın, kanala abone olun, aşağıya yorumlarınızı yazın

and share with your friends.

ve arkadaşlarınızla paylaşın .

See you.

Görüşürüz.

Guys, did you do your English homeworks?

Beyler, İngilizce ödevlerinizi yaptınız mı? Bir

Wait, what?

dakika ne?

That's not right.

Bu doğru değil.

Hello, guys.

Merhaba beyler.

My name is F@nny.

Benim adım F@nny.

And in this video, I'm gonna talk to you about a very common speaking

Ve bu videoda size İngilizce'de çok sık yapılan bir konuşma

and spelling mistake in English.

ve imla hatasından bahsedeceğim.

And we're going to focus on the words, ‘work’ and ‘homework’.

Ve 'iş' ve 'ev ödevi' kelimelerine odaklanacağız.

So the first thing you need to know, When the word ‘work’ is a verb, it can

Bilmeniz gereken ilk şey, 'iş' kelimesi bir fiil olduğunda,

take an ‘s’, if it's the third-person singular.

üçüncü tekil şahıs ise 's' alabilir .

So you will say, ‘I work hard.’

Yani 'Ben çok çalışıyorum' diyeceksiniz. 'O

‘He works hard.’

çok çalışıyor'.

Okay?

Tamam mı?

Very common, very normal verb, okay?

Çok yaygın, çok normal bir fiil, tamam mı?

So it takes an ‘S’ with the third-person singular.

Yani üçüncü tekil şahıs ile bir 'S' alır .

That's when ‘work’ is a verb.

İşte o zaman 'iş' bir fiildir.

Now when you say, ‘I have a lot of work.’

Şimdi, 'çok işim var' dediğinizde,

‘work’, in this case, is not a verb.

bu durumda 'iş' bir fiil değildir.

It's a noun.

Bu bir isim.

And you have to know.

Ve bilmek zorundasın.

When work is a noun, it does not take an ‘s’, because there's no plural.

İş bir isim olduğunda çoğul olmadığı için 's' almaz .

You cannot say, ‘I have a lot of works.’

Çok işim var diyemezsiniz.

It’s always singular, because it's an uncountable noun.

Her zaman tekildir, çünkü sayılamayan bir isimdir.

Okay?

Tamam aşkım?

So, ‘I have a lot of work’ Or you could say, ‘I don't have much work.’,

Yani 'çok işim var' ya da 'pek işim yok' diyebilirsiniz,

Okay?

tamam mı?

Because it's uncountable.

Çünkü sayılamaz.

Now it can take a plural form, but only if it means not mental exertion like

Şimdi çoğul bir biçim alabilir, ancak yalnızca 'çok işim var' gibi zihinsel çaba anlamına gelmiyorsa

‘I have a lot of work.’

.

But if it means a series of art pieces or literature pieces.

Ancak bir dizi sanat eseri veya edebiyat eseri anlamına geliyorsa.

And that's the only meaning of the word 'work' that allows you to use the plural form.

Ve bu, 'iş' kelimesinin çoğul biçimini kullanmanıza izin veren tek anlamıdır.

So for example, you can say, ‘The works of Picasso.’

Örneğin, 'Picasso'nun eserleri' diyebilirsiniz. '

‘The works of Picasso’ meaning ‘The paintings of Picasso’, okay?

Picasso'nun eserleri', ' Picasso'nun resimleri' anlamına gelir, tamam mı?

So art pieces, that's not the same as ‘I have a lot of work.’

Yani sanat eserleri, ' çok işim var' ile aynı şey değil.

Okay?

Tamam mı?

Now, when you use the compound noun, ‘homework’, it's exactly the same as 'work' as an uncountable

Şimdi, 'ev ödevi' bileşik adını kullandığınızda, sayılamayan bir isim olarak 'iş' ile tamamen aynıdır

noun.

.

It's uncountable, okay?

Sayılamaz, tamam mı?

So when you say, ‘I have a lot of homeworks.’, it's wrong.

Yani, 'bir sürü ödevim var' dediğinizde, bu yanlıştır.

You cannot use the plural form.

Çoğul biçimi kullanamazsınız.

It’s uncountable.

Sayılamaz.

You have to say, ‘I have a lot of homework.’

‘Çok ödevim var’ demelisiniz.

If you really want to emphasize the fact that you have many things to do at home,

Evde yapacak çok işiniz olduğunu gerçekten vurgulamak istiyorsanız

you can use another word and say, ‘assignment’.

başka bir kelime kullanıp ‘ödev’ diyebilirsiniz.

You can say, 'I have many assignments.’

'Birçok ödevim var' diyebilirsiniz.

It's the same as 'homework', but it is countable.

'Ev ödevi' ile aynıdır, ancak sayılabilir.

Okay?

Tamam aşkım?

So in a nutshell, ‘work’ as a verb, just does take an ‘s’.

Özetle, bir fiil olarak 'çalışmak', sadece bir 's' alır.

If it's the third-person singular.

Üçüncü tekil şahıs ise.

‘work’ as a noun is uncountable, unless it means pieces of art or pieces of literature.

Bir isim olarak 'iş', sanat eseri veya edebiyat eseri anlamına gelmediği sürece sayılamaz.

And the word ‘homework’ is also uncountable.

Ve 'ev ödevi' kelimesi de sayılamayan bir kelimedir.

No plural form.

Çoğul form yok.

Okay, guys.

Tamam çocuklar.

I really hope you understand that.

Umarım bunu anlarsın.

I hope it has helped.

Umarım yardımcı olmuştur.

Please make sure to watch the other videos.

Lütfen diğer videoları da izlemeyi unutmayınız.

And as we say in French, ‘Au Revoir!’

Ve Fransızca'da dediğimiz gibi, 'Au Revoir!'

Thank you guys for watching my video.

Videomu izlediğiniz için teşekkürler çocuklar.

I hope you liked it and if you did, please show us your support.

Umarım beğenmişsinizdir ve beğendiyseniz lütfen bize desteğinizi gösterin.

Click ‘Like’, subscribe to the channel, Put your comments below and share with your

'Beğen'e tıklayın, kanala abone olun, Yorumlarınızı aşağıya yazın ve arkadaşlarınızla paylaşın

friends.

.

See you!

Görüşürüz!