Learn the Top 10 English Lines you Need for Introducing Yourself

Hi everybody! My name is Alisha and welcome back to top words today's topic

Selam millet! Benim adım Alisha ve en başa hoşgeldiniz sözleri bugünkü konumuz kendinizi

is 10 lines you need for introducing yourself. So let's go!

tanıtmanız için ihtiyacınız olan 10 satır . O zaman hadi gidelim!

Hello. It's nice to meet you.

Merhaba. Tanıştığımıza memnun oldum.

Hello. It's nice to meet you. You can only use this the first time that you meet

Merhaba. Tanıştığımıza memnun oldum. Bunu yalnızca birisiyle ilk tanıştığınızda kullanabilirsiniz,

someone if you say this to somebody after you have met them already, you're

eğer bunu birine zaten tanıştıktan sonra söylerseniz,

going to seem either A) like you've completely forgotten meeting them or B)

ya A) onlarla tanışmayı tamamen unutmuş gibi görüneceksiniz ya da B)

like you are a very strange person for saying it's nice to meet you again. So

çok Seninle yeniden tanışmanın güzel olduğunu söyleyen garip insan. Böylece

when you use this the first time you can shake hands with someone and say Hello. It's nice to meet you.

bunu ilk kez kullandığınızda birisiyle tokalaşıp merhaba diyebilirsiniz. Tanıştığımıza memnun oldum.

My name is... the next phrase is my name is blah blah blah.

Benim adım... sonraki cümle benim adım blah blah blah.

my case my name is Alisha. You can use this again when you're introducing

benim durumum benim adım Alisha. Kendinizi tanıtırken bunu tekrar kullanabilirsiniz

yourself, or if you need to re-introduce yourself, you can use this pattern when

veya kendinizi yeniden tanıtmanız gerekirse ,

you meet somebody at a party, for example, you can say my name is... My name is

bir partide biriyle tanıştığınızda bu kalıbı kullanabilirsiniz, örneğin benim adım diyebilirsiniz... Benim adım

Barbara. My name is Stevens. You can shorten this you can say my name's.

Barbara. Benim adım Stevens. Bunu kısaltabilirsin benim adımı söyleyebilirsin.

My name's blah blah blah.

Benim adım falan filan.

I'm from... after you said your name after you shaking

Ben... el sıkıştıktan sonra adını söyledikten sonra,

hands you can say, I'm from US. I'm from Japan. I'm from Turkey. I'm from your mom's house.

ben ABD'denim diyebilirsin. Japonya'lıyım. Ben Türkiyeliyim. Ben annenin evinden geliyorum.

I'm from a cave in southern Europe. I'm from your country, or I'm from your

Güney Avrupa'daki bir mağaradanım. Ben senin ülkendenim ya da senin

city. I'm from the future!

şehrindenim. Ben gelecekten geliyorum! Ben

I live in...

yaşıyorum...

I live in blah, blah, blah.

falan filan yaşıyorum.

You can use your city, you can use your country, you can

Şehrinizi kullanabilirsiniz, ülkenizi kullanabilirsiniz,

use even maybe if you live near a certain station you can use the name of

hatta belki belirli bir istasyonun yakınında yaşıyorsanız,

the station, where you live. So for example, I live in America, it's fine.

yaşadığınız istasyonun adını kullanabilirsiniz. Yani mesela ben Amerika'da yaşıyorum, sorun değil.

I live in Los Angeles, is fine. I live in New York, is fine. So your neighborhood is

Los Angeles'ta yaşıyorum, sorun değil. New York'ta yaşıyorum, sorun değil. Yani mahallen

fine. If someone says where do you live and you say I live in an apartment... What?

iyi. Biri nerede oturuyorsun derse ve ben apartmanda oturuyorum dersen... Ne? Bu

So please use your, the region or the location where you live, not the type of

nedenle lütfen yaşadığınız yerin türünü değil, yaşadığınız bölgeyi veya konumu kullanın

place where you live.

.

I'm a...

Ben bir...

if you hear the question "what do you do?" It's asking

"Ne iş yapıyorsun?"

about your job. In English people don't say "what is your job", that's not the

İşinizi soruyor. İngilizce'de insanlar "işin nedir" demezler,

question that we asked. Instead the question is "what do you do" and the

bizim sorduğumuz soru bu değildi. Bunun yerine soru "ne yapıyorsun" şeklindedir ve buna verilecek

correct response to that is I'm a...

doğru yanıt ben...

or I'm an... blah blah blah, followed by your job title. So if someone says what

veya ben... falan filan, ardından iş unvanınızdır. Peki birisi derse ne

do you do? you can say, I'm a teacher. What do you do?

yaparsın? Ben öğretmenim diyebilirsiniz. Ne yapıyorsun?

I'm an engineer. What do you do?

Ben bir mühendisim. Ne yapıyorsun?

I'm a donut - shop - tester.

Ben bir çörek - dükkan - test cihazıyım. Ben

I'm ... years old.

yaşındayım.

When someone asks "how old are you?" You can say I'm blah blah blah years old. Don't forget the S

Birisi "kaç yaşındasın?" Falan filan yaşındayım diyebilirsin.

at the end of this. If you like, you can shorten this phrase to just "I'm (plus your age)."

Bunun sonundaki S'yi unutma. İsterseniz, bu ifadeyi sadece "Ben (artı yaşınız)" olarak kısaltabilirsiniz.

So I'm 65. I'm 13. Whatever. I'm this many. Sometimes children will say that "how

Yani 65 yaşındayım. 13 yaşındayım. Her neyse. Ben bu kadarım. Bazen çocuklar "kaç

old are you?" I'm this many! Kind of cute. First time you meet someone who might

yaşındasın?" Ben bu kadarım! Sevimli biri. İlk kez

not ask how old are you. If it's in a friendly case and a party after you've

kaç yaşında olduğunu sormayabilecek biriyle tanışıyorsun. Bu kişiyle biraz konuştuktan sonra arkadaşça bir durumda ve bir partideyse

spoken to the person a little bit, it's ok, but just trying to be sensitive to

, sorun değil, ama sadece bağlama duyarlı olmaya çalışarak

the context, try to be sensitive to the people around you. And if you sense that

, çevrenizdeki insanlara karşı duyarlı olmaya çalışın . Ve eğer aranızda

maybe there's a very large age gap between you, might be better not to ask

çok büyük bir yaş farkı olduğunu hissediyorsanız , soruyu hiç sormamak daha iyi olabilir

the question at all.

.

I enjoy...

Eğleniyorum...

Many of my students say "what is your hobby?" but

Birçok öğrencim "hobiniz nedir?" ama

that's not something that native speakers will say. No native speaker say

bu anadili İngilizce olanların söyleyeceği bir şey değil . Hiçbir ana dili İngilizce olan kişi

"what is your hobby?" Instead, we ask "what do you like to do?" or "what do you do in

"hobiniz nedir?" demez. Bunun yerine "ne yapmaktan hoşlanırsın?" diye soruyoruz. veya "boş zamanlarında ne yaparsın

your free time?" It's a much more natural question then "what's your hobby". The

?" "Hobiniz nedir" sorusundan çok daha doğal bir soru.

answer to this then is I enjoy or I like plus a noun phrase. so for example "what

Bunun cevabı o zaman hoşuma gidiyor veya hoşuma gidiyor artı bir isim tamlaması. örneğin "ne

do you like to do?" I like listening to music, or I enjoy listening to music. "What

yapmaktan hoşlanırsın?" Müzik dinlemeyi severim ya da müzik dinlemeyi severim. "Sen

do you do in your free time?" I like watching movies. "what do you do in your

boş zamanlarında ne yaparsınız?" Film izlemeyi severim. "sen boş zamanlarında ne yaparsınız

free time?" I like baking cakes. "What do you do in your free time?" I enjoy tap dancing.

?" Kek yapmayı severim. "Sen boş zamanlarında ne yaparsınız?" Step dansından hoşlanırım.

"What do you do in your free time?" I enjoy making new friends.

"Sen boş zamanlarında ne yaparsınız?" Yeni arkadaşlar edinmekten keyif alıyorum.

One of my hobbies is...

Hobilerimden biri...

One of my hobbies is blah, blah, blah. With this one, it's probably better

Hobilerimden biri blah, blah, blah. Bununla,

to use a short, easily, easy-to-understand hobby. If you're explaining a hobby

kısa, kolay, anlaşılması kolay bir hobi kullanmak muhtemelen daha iyidir. Bir hobiyi açıklıyorsanız,

people are going to expect that it's going to be something that they know

insanlar bunun bildikleri bir şey olmasını bekleyecekler,

about, like photography, or cooking, or dancing, or swimming, or whatever. So try

örneğin fotoğrafçılık, yemek pişirme, dans etme, yüzme veya her neyse. Bu yüzden sohbete devam etmenizi

to pick something that will allow you to continue the conversation. That's why

sağlayacak bir şey seçmeye çalışın . Bu yüzden

movies, or cooking

filmler, yemek pişirme

or books, or, you know, sports, are good thing to share. One of my hobbies is snowboarding.

ya da kitaplar ya da bilirsiniz, spor paylaşmak için iyi şeylerdir. Hobilerimden biri snowboard yapmak.

I've been learning English for...

İngilizce öğreniyorum ...

if you are learning English, if you're studying

İngilizce öğreniyorsanız,

English, you can use this expression. If someone asks you "how long have you been

İngilizce çalışıyorsanız, bu ifadeyi kullanabilirsiniz. Birisi size "ne kadar süredir

studying English?" you can say, I've been studying English for amount of time, or

İngilizce çalışıyorsunuz?" Bir süredir İngilizce çalışıyorum veya

I've been learning english, or I've been practicing English, or I've been speaking

İngilizce öğreniyorum veya İngilizce pratik yapıyorum veya

English for a certain amount of time. I've been studying English since

belirli bir süredir İngilizce konuşuyorum diyebilirsiniz. İlkokuldan beri İngilizce çalışıyorum

elementary school is also OK to use. I've been studying English since I was in

da kullanmakta sorun yok. Üniversitede olduğumdan beri İngilizce çalışıyorum,

college just be careful "for" is used for a length of time, and "since" is used for a

sadece dikkatli olun "for" uzun bir süre kullanılır ve "beri" bir şeye

specific point in time at which you started something. So you can try and mix

başladığınız belirli bir zaman noktası için kullanılır . Böylece deneyebilir,

it up and use a few different expressions there. So, I've been learning

karıştırabilir ve orada birkaç farklı ifade kullanabilirsiniz. Yani

English for a long time, I'm still learning English, you shouldn't do that too. Ok!

uzun zamandır İngilizce öğreniyorum, hala İngilizce öğreniyorum, onu da yapmamalısın. Tamam!

I'm learning English at EnglishClass10 1.com

EnglishClass10 1.com'da İngilizce öğreniyorum

This probably could be used in response to "where did you learn English?" or "where are you studying

Bu muhtemelen "İngilizce'yi nerede öğrendiniz?" sorusuna yanıt olarak kullanılabilir. veya "İngilizceyi nerede öğreniyorsunuz

English?" or "how are you studying English?" You can respond with I'm learning

?" veya "İngilizceyi nasıl çalışıyorsun?"

English at EnglishClass101.com, or I'm learning English at my school, I'm

EnglishClass101.com'da İngilizce öğreniyorum veya İngilizceyi okulumda öğreniyorum,

learning English at my private teachers house, for example. So a little bit of

özel öğretmenlerimin evinde İngilizce öğreniyorum şeklinde yanıt verebilirsiniz. Yani

grammar in this sentence, why do we use the progressive tense I'm learning

bu cümlede biraz gramer, neden İngilizce öğrendiğim ilerici zamanı kullanıyoruz

English? If you say "I'm learning" it sounds like you're still continuing your

? "Öğreniyorum" derseniz, eğitiminize devam ediyormuşsunuz gibi gelir

studies; if you say "I learned English" at EnglishClass101.com it sounds

; EnglishClass101.com'da "İngilizce öğrendim" derseniz,

like you're finished. I like you you're finished studying, there's nothing else

işiniz bitmiş gibi görünür. Senden hoşlanıyorum, çalışmayı bitirdin,

for you to study, so you're done. So it's much much more natural to actually

çalışman için başka bir şey yok, yani bitirdin. Bu nedenle, çalışmalarınızdan bahsederken, hobilerinizden, yani öğrendim veya çalıştım derken

use the progressive "I'm learning" or "I'm studying" when you're talking about your

aşamalı "Öğreniyorum" veya "Çalışıyorum" ifadelerini kullanmak çok daha doğaldır.

studies when you're talking about your hobbies, that is to say I learned or I

studied and and and and so those are 10 lines that you need to introduce

ve ve ve ve böylece bunlar kendinizi tanıtmanız gereken 10 satırdır

yourself and they help give the other person a little bit of information and

ve diğer kişiye biraz bilgi vermenize ve

carry the conversation forward. So please try them, go crazy with them, make

sohbeti ilerletmeye yardımcı olurlar. Bu yüzden lütfen onları deneyin, onlarla çıldırın,

them your own. Thanks very much for joining us for this episode of Top Words

kendinizinkini yapın. Top Words'ün bu bölümünde bize katıldığınız için çok teşekkür ederiz.

We'll see you again soon. Bye! I'm from your neighbor's dog house-ish.

Yakında tekrar görüşürüz. Hoşçakal! Ben komşunuzun köpek kulübesindenim.

Glub glub. Oh yes I like to go spelunking in North Africa every summer.

Güle güle. Ah evet, her yaz Kuzey Afrika'da mağara gezintisi yapmayı seviyorum.