In This English Lesson I Use the Verb TO GET Ninety-Nine Times!

Hi. Bob the Canadian here.

MERHABA. Kanadalı Bob burada.

Welcome to this English lesson about one word,

Bir kelimeyle ilgili bu İngilizce dersine hoş geldiniz,

the word get,

get kelimesi,

possibly the most used the word in the English language.

muhtemelen İngilizcede en çok kullanılan kelime.

We use the word get a lot.

Almak kelimesini çok kullanırız.

There are a lot of phrasal verbs with the word get in it.

İçinde get kelimesi bulunan pek çok deyimsel fiil vardır. Get kelimesini kullandığımız

There are just a lot of times that we use the word get.

pek çok zaman vardır .

So in this lesson,

O yüzden bu derste,

I'm going to try and talk about my typical day

tipik bir günüm hakkında konuşmaya çalışacağım

and use the word get as often as I possibly can.

ve olabildiğince sık olsun kelimesini kullanacağım .

Are you ready? Should we get started?

Hazır mısın? Başlamalı mıyız?

Okay, here we go.

Tamam, başlıyoruz.

When I get up in the morning,

Sabah kalktığımda

I usually get out of bed right away.

genellikle hemen yataktan kalkarım.

I don't stay in bed very long,

Yatakta çok uzun kalmıyorum

because I like to get started.

çünkü başlamayı seviyorum.

I like to get going when I wake up in the morning.

Sabah uyandığımda yola çıkmayı seviyorum.

I don't like to lay around. I like to get things rolling.

Uzanmayı sevmiyorum. İşleri yoluna koymayı seviyorum. Bu

So usually when I get downstairs, I have some breakfast

yüzden genellikle aşağı indiğimde biraz kahvaltı yaparım

and I get a few things together to get ready to go to work.

ve işe gitmeye hazırlanmak için birkaç şeyi bir araya getiririm .

When I get out the door, I get in my van

Kapıdan çıktığımda minibüsüme binerim

and then I go to work, and when I get to work,

sonra işe giderim ve işe geldiğimde de

I usually have the same attitude.

genellikle aynı tavrı sergilerim.

I really want to get the day started.

Gerçekten güne başlamak istiyorum.

I really want to get going.

Gerçekten gitmek istiyorum.

So I go straight to my classroom

Bu yüzden doğruca sınıfıma gidiyorum

and I get a few things ready

ve

so that when the students arrive,

öğrenciler geldiğinde

we can get started right away.

hemen başlayabilmemiz için birkaç şey hazırlıyorum.

When the students get to the classroom,

Öğrenciler sınıfa geldiklerinde,

I say, "Hey, get to your desks as quickly as possible,

"Hey, olabildiğince çabuk sıralarınıza gidin,

because I want to get started.

çünkü başlamak istiyorum.

So please have a seat and get your things out on your desk,

O yüzden lütfen oturun ve eşyalarınızı sıranızın üzerine koyun

and get ready

ve hazırlanın

because we're going to have a great learning day today."

çünkü biz buradayız" diyorum. Bugün harika bir öğrenme günü geçireceğiz."

Once I get the lesson started,

Derse başladığımda,

I usually give the students some work

genellikle öğrencilere devam edebilecekleri bazı işler veririm

that they can get going on.

.

I don't want to just be

the only one talking in the classroom.

Sınıfta konuşan tek kişi olmak istemiyorum.

I like to start talking

Konuşmaya başlamayı seviyorum

and then they can get going on their own work,

ve sonra kendi işlerine devam edebilirler

and then I can get down to business.

ve sonra ben de işe başlayabilirim.

I can get down to the business of walking around

Etrafta dolaşma

and helping students do the work that they need to do.

ve öğrencilerin yapmaları gereken çalışmaları yapmalarına yardım etme işine başlayabilirim.

As we get closer to the end of class,

Dersin sonuna yaklaştığımızda,

I usually say to the students,

öğrencilere genellikle

"Okay, you really need to keep moving here.

"Tamam, gerçekten burada ilerlemeniz gerekiyor. Bugün bitirmeniz gereken

You need to get moving if you want to finish all the work

tüm işleri bitirmek istiyorsanız hareket etmeniz gerekiyor

that you need to finish today.

.

So get moving.

Taşınıyorum.

Class is going to end in about 10 minutes,

Ders yaklaşık 10 dakika içinde bitecek

and then you're gonna have to

ve sonra bir

get going to the next class."

sonraki derse gitmeniz gerekecek."

Or maybe they're just gonna go get lunch.

Ya da belki gidip öğle yemeği yiyeceklerdir.

I'm not sure. It depends on which class I'm teaching.

Emin değilim. Hangi sınıfa çalıştığıma bağlı. Dersin

Once we get to the end of class and once class is over,

sonuna geldiğimizde ve ders bittiğinde,

I usually just get my things together again

genellikle eşyalarımı tekrar bir araya getiririm

and I usually go back to the teacher workroom,

ve genellikle öğretmenlerin çalışma odasına geri dönerim

and sometimes I just get to work on some other stuff

ve bazen dersimi beklerken başka şeyler üzerinde çalışırım.

while I'm waiting for my next class to start.

bir sonraki ders başlayacak.

Sometimes I have a bit of a break,

Bazen biraz ara veriyorum

and then I just get to kick back and relax a little bit,

ve sonra sadece arkama yaslanıp biraz rahatlıyorum

and that's really nice.

ve bu gerçekten çok güzel.

I like it when I have a little bit of time

just to kind of gather my thoughts

Düşüncelerimi toplamak

and kind of get ready for the next class again.

ve bir sonraki derse tekrar hazırlanmak için biraz zamanım olduğunda hoşuma gidiyor.

Then I go to the next class and it's just a repeat.

Sonra bir sonraki sınıfa gidiyorum ve bu sadece bir tekrar.

I get to class, the students get to class,

Ben derse giriyorum, öğrenciler derse giriyor,

we get our things out, they get started,

biz eşyalarımızı alıyoruz, onlar başlıyor,

I get down to the business of teaching.

ben öğretme işine başlıyorum.

They get their work done. I get my work done.

İşlerini hallederler. işimi hallederim

I get paid, but they don't get paid,

Ben maaş alıyorum ama onlar almıyor ki

which is a little bit sad, isn't it?

bu biraz üzücü değil mi?

But not really.

Ama gerçekten değil.

I don't think students should get paid,

Bence öğrenciler eğitim aldıkları için para almamalı, değil

because they're getting an education, right?

mi?

If you're going to get an education,

Eğitim alacaksan

you shouldn't get paid for it.

bunun için para almamalısın.

That would just be silly.

Bu sadece aptalca olurdu.

So once the school day is done,

Dolayısıyla, okul günü bittiğinde,

once I have taught all my classes,

tüm derslerimi verdiğimde,

once I have done the things I need to do,

yapmam gereken şeyleri yaptıktan sonra,

I'm usually pretty eager to get going.

genellikle gitmek için oldukça istekli olurum.

I'm eager to get home.

Eve gitmek için can atıyorum.

Once the Workday is done and I get home,

Workday bittiğinde ve eve geldiğimde

I'm usually starting to get hungry,

genellikle acıkmaya başlarım

and when I get hungry,

ve acıktığımda

I think, "Who's going to get supper ready?"

" Akşam yemeğini kim hazırlayacak?" diye düşünürüm.

I might say to Jen, "Hey, do you want to get supper ready,

Jen'e, "Hey, akşam yemeğini sen mi hazırlamak istersin

or do you want me to get supper ready tonight?"

yoksa bu akşam yemeğini benim mi hazırlamamı istersin?"

And Jen might say, "Hey, could you get supper ready,

Jen, "Hey, akşam yemeğini hazırlar mısın,

because I was already out today.

çünkü ben bugün zaten dışarıdaydım.

I went to get the groceries,

Yiyecekleri almaya gittim, bu

so if you could get supper ready,

yüzden akşam yemeğini hazırlayabilirsen, dışarıda halletmem gereken

I have a few things that I need to get done outside."

birkaç işim var " diyebilir.

So maybe Jen goes to get things done

Belki Jen işleri halletmeye gider

and I get supper started,

ve ben akşam yemeğini başlatırım

and the kids are probably around,

ve çocuklar muhtemelen etraftadır,

because they're definitely getting hungry

çünkü kesinlikle acıkıyorlar

and they're probably starting

ve muhtemelen

to get on my nerves a little bit,

biraz sinirlerimi bozmaya başlıyorlar,

because when my kids are hungry,

çünkü çocuklarım acıktığında,

they keep asking, "Dad, when is supper?"

"Baba, yemek ne zaman?" diye sorup duruyorlar.

and I keep answering, "It's at 5:30,"

ve "Saat 5:30" diye cevaplayıp duruyorum

and then they get on my nerves

ve sonra sinirlerimi bozuyorlar

because a couple minutes later,

çünkü birkaç dakika sonra

they ask the same question again.

aynı soruyu tekrar soruyorlar.

Not very nice.

Çok iyi değil.

Anyways, usually once I have the supper made,

Her neyse, genellikle akşam yemeğini hazırladıktan sonra

I get it on the table,

masaya koyarım

and once I have the dishes and the plates

ve tabakları, tabakları

and the cups on the table

ve bardakları masaya koyduğumda

and I get the supper on the table,

ve akşam yemeğini masaya koyduğumda

I'll say to everybody, "Get in here.

herkese şunu söylerim: Burada.

It's time to eat. I have supper ready."

Yemek zamanı. Akşam yemeğim hazır."

So the kids will sit down, Jen will sit down.

Böylece çocuklar oturacak, Jen oturacak.

We'll all have a nice time. We'll eat.

Hepimiz iyi vakit geçireceğiz. yemek yeriz Midelerimize

We'll get some nice warm food in our stomachs,

biraz sıcak yiyecek alacağız

and we'll be ready to maybe just kick back and relax a bit

ve akşam yemeği bittiğinde belki sadece arkamıza yaslanıp biraz rahatlamaya hazır olacağız

once supper is done.

.

It's always nice to get the dishes done right away.

Bulaşıkları hemen bitirmek her zaman güzeldir.

I like to get right at it.

Doğru yapmayı seviyorum.

I don't like to leave the dishes on the counter,

Bulaşıkları tezgahta bırakmayı sevmiyorum ,

because when you leave the dishes on the counter overnight,

çünkü gece boyunca bulaşıkları tezgahta bıraktığınızda,

it just gets really hard to wash them the next day,

ertesi gün onları yıkamak gerçekten zor oluyor, bu

so I like to get the dishes done right away.

yüzden bulaşıkları hemen bitirmeyi seviyorum.

I don't like to let them sit.

Oturmalarına izin vermeyi sevmiyorum.

They just...

It just works a lot better

Sadece... Bulaşıkları hemen yıkadığınızda

çok daha iyi çalışıyor

when you do the dishes right away, doesn't it?

, değil mi?

And then usually I'm starting to get a little bit tired.

Ve sonra genellikle biraz yorulmaya başlarım.

Sometimes I'm getting a little bit...

Bazen biraz...

Yeah, just from the end,

Evet, günün sonundan beri,

from the day being so long, I'm getting a bit worn down.

günün çok uzun olmasından dolayı, biraz yıpranıyorum.

I'm getting tired.

Yoruluyorum.

I'm ready to just get myself into a chair

Kendimi bir sandalyeye atmaya

and watch a little bit of TV.

ve biraz televizyon izlemeye hazırım.

That's usually one of my most enjoyable things

Bu genellikle akşamları yaptığım en keyifli şeylerden biridir

to do in the evening.

.

I get my fill of entertainment every evening by watching TV.

Her akşam televizyon izleyerek eğlenceye doyuyorum.

Usually I watch a show called "Jeopardy."

Genellikle "Jeopardy" adlı bir program izlerim.

I get my kicks from watching that show.

O şovu izlemekten zevk alıyorum.

It's a really cool show.

Bu gerçekten harika bir gösteri.

It's trivia, and I always try to get the right answer.

Bu önemsiz bir şey ve ben her zaman doğru cevabı bulmaya çalışırım.

So they ask a question

Bu yüzden bir soru soruyorlar

and you have to know a lot in order to get the right answer,

ve doğru cevabı alabilmek için çok şey bilmeniz gerekiyor ,

so it's nice.

bu yüzden güzel.

If I get a lot of answers right,

Çok fazla doğru cevap alırsam,

I'm usually really, really happy

genellikle gerçekten çok mutlu olurum

because I think it makes me feel smart.

çünkü bunun kendimi akıllı hissettirdiğini düşünüyorum.

Maybe I'm getting a big head. I'm not sure.

Belki de kafam karışıyor . Emin değilim.

When you get a big head,

it means you think you're really smart and maybe you're not.

Büyük bir kafaya sahip olduğunuzda,

gerçekten zeki olduğunuzu düşündüğünüz anlamına gelir ve belki de değilsiniz. Her

So anyways, usually then I'm starting to get tired

neyse, genellikle o zaman yorulmaya başlarım

and it's getting close to being time to get to bed.

ve yatma vaktim yaklaşır.

I like to get to bed at a decent time.

Uygun bir zamanda yatmayı severim.

I don't like to stay up too late,

Geç saatlere kadar ayakta kalmayı sevmem,

so sometimes I get to bed around 11 p.m. on the weekends,

bu yüzden bazen saat 23:00 civarında yatarım. hafta sonları,

but usually during the week,

ama genellikle hafta içi,

Jen and I like to get to bed around 9:30 or 10.

Jen ve ben 9:30 ya da 10 gibi yatmayı severiz. Kulağa

I know it sounds early,

erken geldiğini biliyorum

but then I can get in a little bit of time to read.

ama sonra okumak için biraz zamanım olabilir. Uyumadan önce

It's always nice to read before I get to sleep.

okumak her zaman güzeldir .

And so usually you say go to sleep,

Ve bu yüzden genellikle uyumaya git dersin

but sometimes it's hard to get to sleep.

ama bazen uyumak zordur.

I had that a few nights ago,

Bunu birkaç gece önce yaşadım,

where I closed my eyes, but I just couldn't get to sleep.

gözlerimi kapadım ama uyuyamadım.

It wasn't very nice.

Çok hoş değildi.

But once I do get to sleep,

Ama bir kez uyuduğumda,

I usually have a really, really nice evening

genellikle gerçekten çok güzel bir akşam geçiririm

and I usually sleep really, really well.

ve genellikle gerçekten çok iyi uyurum. Her

So anyways, I hope that was interesting for you.

neyse, umarım bu sizin için ilginç olmuştur. Az

I'm not sure how many times I used the word get

in that little story that I just told,

önce anlattığım o küçük hikayede olsun kelimesini kaç kez kullandığımdan emin değilim

but thank you so much for watching.

ama izlediğiniz için çok teşekkür ederim.

I know I spoke very, very quickly,

Çok, çok hızlı konuştuğumu biliyorum,

so do make sure you watch this two or three times.

bu yüzden bunu iki veya üç kez izlediğinizden emin olun.

You can slow down the speed of the video

Videoyu

if you were having trouble getting it.

almakta sorun yaşıyorsanız, videonun hızını yavaşlatabilirsiniz.

Maybe it was hard to understand what I was saying.

Belki de ne dediğimi anlamak zordu.

So if you want to slow it down and watch it again,

Yani yavaşlatıp tekrar izlemek istersen,

I would do that,

bunu yapardım

but I think this was a good impromptu lesson

ama bence bu,

off the top of my head

on how to use the word get

get kelimesinin

in a whole bunch of different sentences.

bir sürü farklı cümlede nasıl kullanılacağına dair kafamın üstünden iyi bir doğaçlama dersti.

Thanks for watching.

İzlediğiniz için teşekkürler.

I hope this English lesson helped you learn

Umarım bu İngilizce dersi

just a little bit more English.

biraz daha fazla İngilizce öğrenmenize yardımcı olmuştur.

If you're new here,

don't forget to subscribe by clicking that red button.

Burada yeniyseniz,

kırmızı düğmeyi tıklayarak abone olmayı unutmayın.

Give me a thumbs up if this video helped you

Bu video

learn a little bit more English,

biraz daha fazla İngilizce öğrenmenize yardımcı olduysa bana bir başparmak verin

and if you have a bit of time,

ve biraz zamanınız varsa

why don't you stay and watch another English lesson?

neden kalıp başka bir İngilizce dersi izlemiyorsunuz?

Bye.

Hoşçakal.

I'm gonna get out of here now.

Şimdi buradan gideceğim.