Lesson 112 👩‍🏫 Basic English with Jennifer - MAY and MIGHT (modals)

Hi everyone.

Herkese selam.

I’m Jennifer from English with Jennifer.

Ben Jennifer ile İngilizce'den Jennifer.

Do you often study with me?

Benimle sık sık çalışır mısın?

You may know I have two students: Flavia and Andreia.

İki öğrencim olduğunu biliyor olabilirsiniz: Flavia ve Andreia.

And you might know that they’re from Brazil.

Ve Brezilya'dan olduklarını biliyor olabilirsiniz.

Let’s practice modal verbs all together.

Hep birlikte modal fiilleri çalışalım.

These are verbs like "may" and "might."

Bunlar "may" ve "kudret" gibi fiillerdir.

First, we should review a little.

Öncelikle biraz gözden geçirmeliyiz.

Okay?

Tamam aşkım?

Ladies, that was very good.

Bayanlar, bu çok iyiydi.

Because you know that if you want to get better,

Çünkü daha iyi olmak istiyorsan

you should practice.

pratik yapman gerektiğini biliyorsun.

And I bet you practiced several times, many times.

Ve bahse girerim birçok kez pratik yapmışsındır .

So, good job!

Yani, aferin!

The other thing that we practiced is "should."

Uyguladığımız diğer şey "malı".

Right?

Sağ?

So, little by little, we get more and more of these verbs.

Böylece, azar azar bu fiillerden giderek daha fazlasını elde ederiz .

These are called our modal verbs.

Bunlara modal fiillerimiz denir.

Can, could, should.

Yapabilir, yapabilir, yapmalı.

All these verbs help us

Tüm bu fiiller,

talk about different things.

farklı şeyler hakkında konuşmamıza yardımcı olur.

Like "can" and "could" are for our abilities.

Sanki "can" ve "could" bizim yeteneklerimiz içindir.

What can we do?

Ne yapabiliriz?

Right?

Sağ? İnsanlara

"Should" is for advice when we want to help people.

yardım etmek istediğimizde "gerekir" tavsiye içindir .

So, remember to give me advice, and you can give me advice with "should."

Bu yüzden, bana tavsiye vermeyi unutma ve bana "should" ile tavsiye verebilirsin.

If I say it's cold outside...it's cold outside,

Dışarısı soğuk dersem... dışarısı soğuk

and I'm barefoot, what does "barefoot" mean?

ve ben yalınayakım, "yalınayak" ne anlama geliyor?

Barefoot?

Yalınayak?

No shoes.

Ayakkabı yok.

No shoes?

Ayakkabı yok mu?

Yes.

Evet.

No shoes, no socks.

Ayakkabı yok, çorap yok.

You're barefoot.

Yalınayaksın.

Barefoot?

Yalınayak?

Yeah.

Evet.

So, when you're in your house, you can walk around barefoot.

Yani evinizdeyken çıplak ayakla dolaşabilirsiniz.

And in the summertime, if it's warm, if the ground is dry,

Yazın ise hava sıcaksa, yer kuruysa

you can walk barefoot.

çıplak ayakla yürüyebilirsiniz.

Right?

Sağ?

It's cold outside now, and I'm barefoot.

Dışarısı şimdi soğuk ve ben yalınayakım.

What's your advice?

tavsiyen nedir? Bana

What do you tell me to do?

ne yapmamı söylüyorsun?

Um, you should wear boots.

Bot giymelisin.

Yes!

Evet!

Or shoes.

Veya ayakkabılar.

Yes.

Evet.

And you shouldn't go barefoot.

Ve çıplak ayakla gitmemelisin.

You can say...

Diyebilirsin...

You shouldn't...

Yapmamalısın...

You can be barefoot.

Yalınayak olabilirsin.

You can go barefoot.

Yalınayak gidebilirsin.

Jennifer, you shouldn't go barefoot.

Jennifer, çıplak ayakla gitmemelisin.

It's too cold outside.

Dışarısı çok soğuk.

Um, it's raining and I need to walk to the store.

Yağmur yağıyor ve markete yürüyerek gitmem gerekiyor .

Umbrella.

Şemsiye.

Yeah.

Evet.

Yeah.

Evet.

You should...you should...you should use...use umbrella.

Yapmalısın... Yapmalısın... Kullanmalısın... Şemsiye kullanmalısın.

You should use an umbrella.

Şemsiye kullanmalısın.

Or you should wear a hood.

Ya da bir başlık takmalısın.

Or a rain jacket.

Ya da bir yağmurluk.

Something like that.

Bunun gibi bir şey.

Um, my hands hurt from texting too much.

Çok fazla mesaj yazmaktan ellerim ağrıyor.

You shouldn't...you shouldn't...to text too much.

Çok fazla... mesaj atmamalısın .

You shouldn't text too much.

Çok fazla mesaj atmamalısın.

So, remember with all the modals, we never say "to."

Bu yüzden, tüm kipliklerle unutmayın, asla "to" demeyiz.

But you should or shouldn't text.

Ama mesaj atmalısın ya da yazmamalısın.

Right.

Sağ.

You shouldn't text.

Mesaj atmamalısın.

And we don't say,

Ve

"You shouldn't to text."

"Mesaj atmamalısın" demeyiz.

But, "You shouldn't text."

Ancak, "Mesaj atmamalısın."

You shouldn't text.

Mesaj atmamalısın.

Like, you shouldn't go barefoot.

Mesela yalınayak gitmemelisin.

You shouldn't text so much.

Bu kadar çok mesaj atmamalısın.

Okay?

Tamam aşkım?

My back hurts from sitting too long.

Çok oturmaktan belim ağrıyor.

Hmm?

Hmm?

My back hurts from sitting for a long time.

Uzun süre oturmaktan belim ağrıyor.

I sit too long.

çok uzun oturuyorum

You should...you shouldn't...uh...

Sen... sen... uh...

work a long time.

uzun süre çalışmamalısın.

Mm-hmm.

Mm-hmm.

At the desk.

Masada.

At the desk.

Masada.

Or at the computer.

Veya bilgisayarda.

Yes.

Evet. Masa

You shouldn't work for a long time at the desk.

başında uzun süre çalışmamalısınız .

You shouldn't work a long time.

Uzun süre çalışmamalısın.

You shouldn't work a long time,

Uzun süre çalışmamalısın

or you shouldn't work for a long time.

veya uzun süre çalışmamalısın.

For a long time.

Uzun zamandır.

What is...?

Nedir...?

You should...

Yapmalısın...

You shouldn't...uh...

Yapmamalısın... uh...

Stretch?

Germe?

Stretch?

Uzatmak?

You should stretch.

Uzamalısın.

You should stretch.

Uzamalısın.

Or you should...get up.

Ya da... kalkmalısın.

Get up.

Uyanmak.

Yeah.

Evet.

You should get up.

Kalkmalısın.

You should stretch.

Uzamalısın.

You shouldn't sit for a long time.

Uzun süre oturmamalısınız.

Mm.

mm.

Stretch.

Uzatmak.

You shouldn't sit at your computer for a long time.

Bilgisayarınızın başında uzun süre oturmamalısınız.

SHOULD is a modal verb.

SHOULD modal bir fiildir. Tavsiye

We often use SHOULD + (base verb) to give advice.

vermek için genellikle SHOULD + (temel fiil) kullanırız .

We say what we think is a good idea.

İyi bir fikir olduğunu düşündüğümüz şeyi söyleriz.

What should the man do?

Adam ne yapmalı?

He should clean his shoe.

Ayakkabısını temizlemeli.

What should someone do?

Birisi ne yapmalı?

Someone should put the can in the trash.

Birisi kutuyu çöpe atmalı.

What shouldn’t we do?

Ne yapmamalıyız?

We shouldn’t throw plastic bottles in rivers or oceans.

Nehirlere veya okyanuslara plastik şişeler atmamalıyız .

MAY and MIGHT are also modal verbs.

MAY ve MIGHT da modal fiillerdir.

When can we use them?

Onları ne zaman kullanabiliriz?

Listen and learn.

Dinle ve öğren.

Two other verbs I want you to practice are "may" and "might."

Çalışmanı istediğim diğer iki fiil "may" ve "kudret".

Ah!

Ah!

You've seen them, but modal verbs can have many uses.

Onları gördünüz, ancak modal fiillerin birçok kullanımı olabilir.

Right now we're just talking about possibilities, making guesses.

Şu anda sadece olasılıklardan bahsediyoruz, tahminlerde bulunuyoruz.

We don't know.

Bilmiyoruz.

Maybe yes.

Belki evet. Belki

Maybe no.

hayır.

I don't know.

Bilmiyorum.

That's when we use "may" and "might."

İşte o zaman "may" ve "kudret" kullanırız.

And you need to be careful with "may" because it looks like "maybe."

Ve "may" konusunda dikkatli olmalısın çünkü "belki" gibi görünüyor.

Mm-hmm.

Mm-hmm.

But look at the difference.

Ama aradaki farka bakın.

Um...so I hear Lila [whimpering].

Um... Lila'nın [sızlanma] sesini duydum.

Like, "What's wrong?"

"Sorun ne?"

I don't know, but maybe your dog is hungry.

Bilmiyorum, ama belki de köpeğin açtır.

Your dog may be hungry.

Köpeğiniz aç olabilir.

These are different.

Bunlar farklı.

Right?

Sağ?

"Maybe" is one word.

"Belki" tek kelimedir.

This is two.

Bu iki.

This is your modal verb.

Bu senin modal fiilin.

You dog may be hungry.

Köpeğin aç olabilir.

Your dog might be hungry.

Köpeğiniz aç olabilir.

It's the same thing.

Aynı şey.

Right?

Sağ?

"May" and "might" are for possibilities.

"May" ve "kudret" olasılıklar içindir.

Some say that "may" is stronger, but they're similar.

Bazıları "mayıs"ın daha güçlü olduğunu söylüyor ama benzerler.

Right?

Sağ?

What's the difference between "may" and "can"?

"may" ve "can" arasındaki fark nedir?

"Can" is what we're able to do.

"Can", yapabildiğimiz şeydir.

Like, I can whistle, I can make a cake.

Mesela ıslık çalabilirim, kek yapabilirim.

Can you help me?

Bana yardım eder misiniz?

Um, it's more for ability.

Daha çok yetenek için.

Like talents.

Yetenekler gibi.

Like, I can dance, I can sing, I can play the...

Mesela, dans edebilirim, şarkı söyleyebilirim, oynayabilirim ...

What you can and can't do.

Yapabilecekleriniz ve yapamayacaklarınız.

"May" and "might" are for possibilities.

"May" ve "kudret" olasılıklar içindir.

Right?

Sağ?

Maybe she's tired.

Belki de yorgundur.

She may be tired.

Yorgun olabilir.

She might be tired.

Yorgun olabilir.

It's basically all the same thing.

Temelde hepsi aynı şey.

Right?

Sağ?

Let me actually open up my weather app.

Hava durumu uygulamamı açmama izin verin.

Okay.

Tamam aşkım.

Sometimes it's right.

Bazen doğru.

Sometimes it's wrong.

Bazen yanlıştır.

Do you see what they say for Tuesday?

Salı için ne dediklerini görüyor musun?

Tuesday.

Salı.

It's raining.

Yağmur yağıyor.

Yeah, so, but sometimes they're right.

Evet, öyle, ama bazen haklılar.

Sometimes they're wrong.

Bazen yanılıyorlar.

Tomorrow it may....it may....

Yarın olabilir...olabilir...

and now you add your verb.

ve şimdi fiilini eklersin.

It may rain.

Yağmur yağabilir.

It may rain.

Yağmur yağabilir.

It might rain.

Yağmur yağabilir.

Right?

Sağ?

If I look, and I see...well, they say 100%...30%...

Bakarsam ve görürsem... %100...%30 derler...

If it's, like, 30%...40%, it may rain.

%30...%40 gibiyse, yağmur yağabilir.

It might rain.

Yağmur yağabilir.

But if I see 100%, "Oh, it's going to rain tomorrow."

Ama %100 görürsem, "Ah, yarın yağmur yağacak."

I know.

Biliyorum. Yağmur

It's going to rain.

yağacak.

But sometimes they tell us percentages.

Ama bazen bize yüzdeleri söylerler.

You know?

Bilirsin?

Oh!

Ah!

90%.

%90

Then we don't use this.

O zaman bunu kullanmayız.

It's going to rain tomorrow.

Yarın yağmur yağacak.

But if I go to another day,

Ama başka bir güne gidersem,

Oh, Friday!

Ah, Cuma!

We might have snow!

Kar olabilir!

Yes!

Evet!

But 50/50.

Ama 50/50.

Maybe yes.

Belki evet.

Maybe we'll have snow.

Belki kar yağarız.

We might have snow.

Karımız olabilir.

We may have snow.

Karımız olabilir.

Uh-huh.

HI-hı.

We'll see.

Göreceğiz.

Right?

Sağ?

For sure, it's going to rain tomorrow.

Kesin, yarın yağmur yağacak.

On Friday, we might have snow.

Cuma günü kar yağabilir.

Do you see the couple?

Çifti görüyor musun?

Uh-huh.

HI-hı.

We don't know who these people are.

Bu insanların kim olduğunu bilmiyoruz.

We just look and we guess.

Sadece bakarız ve tahmin ederiz.

Right?

Sağ?

I said they might be on vacation.

Tatilde olabileceklerini söyledim.

They may be married.

Evli olabilirler.

They might be in Florida.

Florida'da olabilirler.

I don't know.

Bilmiyorum.

This could also be in Cuba.

Bu Küba'da da olabilir. Hiçbir

I have no idea.

fikrim yok.

So, you're going to make guesses with "may" and "might."

Yani "may" ve "kudret" ile tahmin yapacaksın.

Right?

Sağ?

Do you see those people?

O insanları görüyor musun?

Uh-huh.

HI-hı.

Who do you think they are?

Sence onlar kim?

Who might they be?

Kim olabilirler?

Where might they be?

Nerede olabilirler?

They might be on vacation.

Tatilde olabilirler.

They might be on vacation.

Tatilde olabilirler.

On vacation.

Tatilde.

Yeah.

Evet.

They might be married.

Evli olabilirler.

They might be married.

Evli olabilirler.

Yeah.

Evet.

They might be married.

Evli olabilirler.

They might be in Europe.

Avrupa'da olabilirler.

Yeah.

Evet.

I don't know.

Bilmiyorum.

Okay.

Tamam aşkım.

How about these ladies?

Peki bu hanımlar?

She... Three of them?

O... Üç tane mi?

They...

Onlar...

They...

Onlar...

They might take a picture.

Resim çekebilirler.

Ah!

Ah!

They might want to take a picture.

Fotoğraf çekmek isteyebilirler.

Ah!

Ah!

We can't see actually.

Aslında göremiyoruz.

Oh, yes, yes, yes! [laughter] Good guess!

Ah, evet, evet, evet! [kahkahalar] İyi tahmin!

They might want to take a picture.

Fotoğraf çekmek isteyebilirler.

So, I didn't show you.

Yani sana göstermedim.

Now, like,

Şimdi,

"Oh yes!

"Ah evet!

That's what they want to do."

Yapmak istedikleri bu."

They want to take a picture.

Fotoğraf çekmek istiyorlar.

Yes?

Evet?

Where might they be?

Nerede olabilirler?

They might be tourists.

Turist olabilirler.

They might be tourists.

Turist olabilirler.

This might be a vacation.

Bu bir tatil olabilir.

They may be, um, in the U.S. or outside the U.S.

ABD'de veya ABD dışında olabilirler,

I don't think...

sanmıyorum...

This may not be the U.S. because the streets look old.

Burası ABD olmayabilir çünkü sokaklar eski görünüyor.

So, this may not be the U.S. Okay.

Yani, bu ABD olmayabilir.

Aw.

Ah.

Yeah.

Evet.

That might be teacher.

Bu olabilir hocam

That might be a teacher.

Bu bir öğretmen olabilir.

A daughter?

Bir kızı?

That might be a teacher or that might be a parent.

Bu bir öğretmen olabilir veya bu bir ebeveyn olabilir.

Like a mother or a father.

Bir anne ya da baba gibi.

I think...I think it's a man's hand.

Sanırım...Sanırım bu bir erkek eli.

That might be a father, and maybe the father is teaching the child.

Bu bir baba olabilir ve belki de baba çocuğa öğretiyor.

Right?

Sağ?

So, it might be a father.

Yani, bir baba olabilir.

It might be an uncle.

Bir amca olabilir.

It might be a relative.

Bir akraba olabilir.

It may be a teacher, but that hand is very small.

Bir öğretmen olabilir ama o el çok küçük.

Yes!

Evet!

So, I don't think that's a student.

Yani, bunun bir öğrenci olduğunu düşünmüyorum.

I think that's like a little baby.

Bence bu küçük bir bebek gibi.

So, this might be a relative.

Yani, bu bir akraba olabilir.

I don't think it's a teacher.

Bence öğretmen değil.

Okay?

Tamam aşkım?

When we're certain, when we're sure about something, we don’t need modal verbs.

Emin olduğumuzda, bir şeyden emin olduğumuzda , modal fiillere ihtiyacımız yoktur.

These are students.

Bunlar öğrenciler.

I'm sure.

Eminim.

They have computers, and they're studying.

Bilgisayarları var ve ders çalışıyorlar.

This is a hair stylist.

Bu bir saç stilisti.

I know.

Biliyorum.

See?

Görmek?

He's working in a salon.

Bir salonda çalışıyor.

These are sisters.

Bunlar kız kardeşler.

I'm certain.

Eminim.

These women?

Bu kadınlar?

I don't know.

Bilmiyorum.

They might be sisters.

Kız kardeş olabilirler.

They may be cousins.

Kuzen olabilirler.

What about this man?

Peki ya bu adam?

We don't know who he is.

Kim olduğunu bilmiyoruz.

What are some possibilities?

Bazı olasılıklar nelerdir?

He might be a professional photographer.

Profesyonel bir fotoğrafçı olabilir.

He may work for a magazine.

Bir dergide çalışabilir.

How about this bear?

Bu ayıya ne dersin?

What does it want?

Ne istiyor?

It may want food.

Yemek isteyebilir.

Why?

Neden?

It might smell something in the trash can.

Çöp kutusundaki bir şeyin kokusu olabilir.

Tell me about this man.

Bana bu adamdan bahset.

Where do you think he is?

Sence o nerede? O

Where might he be?

nerede olabilir? Sence

Do you think he's alone?

yalnız mı?

Do you think he may be with someone?

Sence biriyle birlikte olabilir mi?

What does he want to do?

Ne yapmak istiyor?

Use "may" and "might."

"may" ve "kudret" kullanın.

Tell me your ideas in the comments.

Yorumlarda bana fikirlerinizi söyleyin.

That's all for now.

Şimdilik bu kadar.

Please like the video if you found it useful and interesting.

Videoyu yararlı ve ilginç bulduysanız lütfen beğenin .

As always, thanks for watching and happy studies!

Her zaman olduğu gibi, izlediğiniz için teşekkürler ve mutlu çalışmalar!

Follow me on Facebook, Twitter, and Instagram.

Beni Facebook, Twitter ve Instagram'da takip edin.

Don't forget to subscribe.

Abone olmayı unutmayın.

Turn on those notifications.

Bu bildirimleri açın.