Please, learn the rules! When do we use “THE” in English? (+ when DON’T we?)

- Hello, lovely students and welcome back to English with Lucy.

- Merhaba sevgili öğrenciler ve Lucy ile İngilizceye tekrar hoş geldiniz.

Today we are going to completely cover a notorious three_letter word: the.

Bugün kötü şöhretli üç harfli bir kelimeyi tamamen ele alacağız : the. Size, 'yi kullandığınız

I'm going to show you the 17 situations in which you do use the and the seven situations

17 durumu ve

where you do not, where you never use the.

kullanmadığınız, asla kullanmadığınız yedi durumu göstereceğim. Size telaffuzu mu yoksa telaffuzu mu

I'm going to tell you whether you should use the pronunciation or the pronunciation.

kullanmanız gerektiğini söyleyeceğim .

Some of this might surprise you, so pay attention, and we'll also discuss all of the exceptions.

Bunlardan bazıları sizi şaşırtabilir, bu yüzden dikkat edin ve tüm istisnaları da tartışacağız.

To help you with your studies and to help you put what you've learned into practise,

Çalışmalarınızda size yardımcı olmak ve öğrendiklerinizi pratiğe dökmenize yardımcı olmak için, bugünün dersine uygun

I have created a free PDF to go along with today's lesson.

ücretsiz bir PDF oluşturdum . Sizin için

It's got all of the lesson notes beautifully written for you.

güzelce yazılmış tüm ders notları var .

You don't have to do it, and I've created some exercises so you can put what you've

Bunu yapmak zorunda değilsiniz ve öğrendiklerinizi uygulamaya koyabilmeniz için bazı alıştırmalar hazırladım

learned into practise.

.

If you would like to download that, just click on the link in the description box.

Bunu indirmek isterseniz, açıklama kutusundaki bağlantıya tıklamanız yeterlidir.

You enter your first name and your email address.

Adınızı ve e-posta adresinizi giriyorsunuz.

The PDF will arrive directly in your inbox, and then after that, you will automatically

PDF doğrudan gelen kutunuza ulaşacak ve ardından

receive all of my free PDFs, my news, offers and updates.

tüm ücretsiz PDF'lerimi, haberlerimi, tekliflerimi ve güncellemelerimi otomatik olarak alacaksınız.

Let's get started.

Başlayalım.

I always like to start with pronunciation because once you have bad pronunciation habits,

Her zaman telaffuzla başlamayı sevmişimdir çünkü bir kez kötü telaffuz alışkanlıklarınız olduğunda,

they're really hard to unlearn, to break.

bunları unutmak, bırakmak gerçekten zordur.

It's better to start correctly from the very beginning.

En baştan doğru bir şekilde başlamak daha iyidir .

So there are two ways to pronounce this word.

Yani bu kelimeyi telaffuz etmenin iki yolu var.

The first way is the, the, which is probably what you're more familiar with.

İlk yol, muhtemelen daha aşina olduğunuz şeydir.

This uses the schwa sound, uh, the.

Bu schwa sesini kullanır, uh, the.

And we use this one when the following word, the word that comes after it starts with a

Ve bunu takip eden kelime, ondan sonra gelen kelime

consonant sound.

ünsüz bir sesle başladığında kullanırız.

For example, the church, the trailer.

Örneğin kilise, karavan.

The second way to pronounce it is the, the.

Bunu telaffuz etmenin ikinci yolu, the'dir.

We use the when the word that follows starts with a vowel sound.

Sonraki kelime sesli harfle başladığında kullanılır .

The intern, the entertainer.

Stajyer, şovmen.

We also use it for emphasis.

Biz de vurgulamak için kullanırız.

That was the best meal I've had in my life.

Hayatımda yediğim en güzel yemek buydu.

You are the greatest.

Sen en iyisisin.

You will also sometimes hear native speakers make a bit of a mistake.

Ayrıca bazen anadili İngilizce olanların biraz hata yaptığını duyacaksınız.

They will say the before a consonant sound, and they often do this when they're still

Öncesini ünsüz bir sesten önce söylerler ve bunu genellikle

thinking about what comes next.

daha sonra ne geleceğini düşünürken yaparlar. Ben

I will have the salmon, please.

somon alayım lütfen.

One of the reasons for this is that it's more comfortable to say the with our mouth slightly

Bunun nedenlerinden biri, ağzımız açıkken söylemektense ağzımız biraz kapalıyken daha rahat söylememizdir

shut than it is to say the with our mouth open.

.

Okay, now that we've got pronunciation sorted, let's do a quick review of why we use the

Tamam, şimdi telaffuz sıralamasını yaptığımıza göre, ilk etapta neden kelimeyi kullandığımıza dair hızlı bir inceleme yapalım

word the in the first place and you might be surprised to know that it is the most used

ve bunun İngilizcede en çok kullanılan kelime olduğunu öğrenince şaşırabilirsiniz

word in the English language.

.

Notice how I said the most for emphasis.

Vurgu için en çok nasıl söylediğime dikkat edin.

That's because it's our definite article.

Çünkü bu bizim kesin makalemiz. Kullanmak

Let's look at a few of the basic rules for using it.

için birkaç temel kurala bakalım .

We use it to talk about a noun that has already been discussed, and is now known to the reader

Daha önce tartışılan ve artık okuyucu veya dinleyici tarafından bilinen bir isim hakkında konuşmak için kullanırız

or listener.

.

For example, I just got a new sofa.

Örneğin, yeni bir kanepe aldım.

The sofa's blue.

Kanepe mavi.

We also use it to refer to a specific noun, often used with a qualifier.

Ayrıca, genellikle bir niteleyici ile kullanılan belirli bir isme atıfta bulunmak için de kullanırız .

For example, don't put your phone on the broken table, not just any table, the broken table.

Örneğin, telefonunuzu herhangi bir masaya değil, kırık masaya koymayın.

Broken there is the qualifier.

Kırık orada eleme.

We also use it to identify a unique noun when there is only one.

Ayrıca, yalnızca bir tane olduğunda benzersiz bir isim tanımlamak için de kullanırız .

The sun is out today.

Bugün güneş çıktı.

There is only one sun, as far as we know.

Bildiğimiz kadarıyla tek bir güneş var.

It's important to know that we can use the word the with both countable and uncountable

the kelimesini hem sayılabilir hem de sayılamayan

nouns.

isimlerle kullanabileceğimizi bilmek önemlidir.

Countable nouns are nouns that you can physically count, like pencils or cars.

Sayılabilir isimler, kalemler veya arabalar gibi fiziksel olarak sayabileceğiniz isimlerdir.

Uncountable nouns are things that cannot be counted, like bread.

Sayılamayan isimler, ekmek gibi sayılamayan şeylerdir.

I can't say I'll have two bread, two breads.

İki ekmek, iki ekmek yerim diyemem.

I'll say I have two loaves of bread or slices of bread.

İki somun ekmeğim veya dilim ekmeğim var diyeceğim .

Coffee, soap and maths are other examples.

Kahve, sabun ve matematik diğer örneklerdir.

So those are the ways you're probably familiar with but we need to get into the specifics,

Bunlar muhtemelen aşina olduğunuz yöntemlerdir, ancak bu kelimede

the nitty gritty so that you can truly master this word.

gerçekten ustalaşabilmeniz için ayrıntılara, ince ayrıntılara girmemiz gerekiyor .

Okay, let's look a bit more deeply with more depth on how to use the.

Tamam, nasıl kullanılacağına biraz daha derinlemesine bakalım .

Firstly, number one, we use the before superlative adjectives and adverbs.

Birincisi, bir numara, önceki üstünlük sıfatlarını ve zarflarını kullanırız.

We had the best time yesterday.

Dün en iyi zamanımızı geçirdik.

This has to be the slowest taxi in town.

Bu şehirdeki en yavaş taksi olmalı.

Number two, we use it with clauses and noun phrases introduced by only.

İkincisi, onu yalnızca tarafından tanıtılan tümcecikler ve isim tamlamaları ile kullanırız .

My aunt is the only person I trust.

Teyzem güvendiğim tek kişidir. Sahip

Is this the only bowl you have?

olduğun tek kase bu mu?

Notice that because only begins with a vowel sound, we say the, the only.

Dikkat edin, sadece sesli harfle başladığı için the, the only deriz.

Number three, with plural country names, typically ending in S. Have you been to the Netherlands?

Üç numara, çoğul ülke adlarıyla, tipik olarak S ile biter. Hollanda'ya gittiniz mi?

Or the beaches in The Bahamas are incredible.

Veya Bahamalar'daki plajlar inanılmaz.

Four, we use it before country names that include Republic, Kingdom, Union or State.

Dördüncüsü, Cumhuriyet, Krallık, Birlik veya Devlet gibi ülke adlarından önce kullanırız. Şu

She is currently in the Dominican Republic or where should I go in the United States?

anda Dominik Cumhuriyeti'nde veya Amerika Birleşik Devletleri'nde nereye gitmeliyim?

Notice, I don't say the United States, the United States.

Dikkat edin, Birleşik Devletler demiyorum, Birleşik Devletler.

Even though United begins with a vowel, when it's spelt, we pronounce it with a ya sound

United sesli harfle başlasa da , yazıldığında sesli harf olmaması için ya sesiyle telaffuz ediyoruz

so it's not a vowel sound.

.

Number five, we use it with ordinal numbers used as qualifiers.

Beş numara, niteleyici olarak kullanılan sıra sayılarıyla birlikte kullanırız .

For example, this is the second time she's been late or you are the fifth doctor I've

Örneğin, ikinci kez geç kalıyor ya da siz

talked to about this.

bu konuda konuştuğum beşinci doktorsunuz.

Number six, before compass directions, north, south, east and west, and we're talking about

Altı numara, pusula yönlerinden önce, kuzey, güney, doğu ve batı ve

specific areas of a town or a city or a country, not just north in general.

bir kasabanın, şehrin veya ülkenin belirli bölgelerinden bahsediyoruz, genel olarak sadece kuzeyden değil.

For example, I've never been to the north of France.

Örneğin, Fransa'nın kuzeyine hiç gitmedim . Fransa'nın

If I were to say I've never been north of France, it would mean that I have never visited

kuzeyine hiç gitmedim dersem , bu, Fransa'nın kendisinden daha kuzeydeki hiçbir ülkeyi hiç ziyaret etmediğim anlamına gelir

any country that is more northern than France itself.

.

Another example, the south is quite warm this time of year.

Başka bir örnek, yılın bu zamanı güney oldukça sıcaktır .

Number seven, we use the to refer to geographical locations.

Yedi numara, coğrafi konumları ifade etmek için kullanırız .

She was born in the Middle East.

Orta Doğu'da doğdu.

The best coffee grows near the equator.

En iyi kahve ekvatora yakın yerlerde yetişir.

We also use it to talk about, number eight, certain geographical features like oceans,

Sekiz numarayı okyanuslar,

the Pacific Ocean, seas, the Baltic Sea, rivers, the River Nile, canals, the Panama Canal,

Pasifik Okyanusu, denizler, Baltık Denizi, nehirler, Nil Nehri, kanallar, Panama Kanalı,

mountain ranges, the Himalayas, deserts, the Gobi Desert, gulfs, the Gulf of Mexico, forests,

sıradağlar, Himalayalar, çöller, Gobi Çölü gibi belirli coğrafi özelliklerden bahsetmek için de kullanırız. , körfezler, Meksika Körfezi, ormanlar,

the Amazon Rainforest and peninsulas, the Iberian Peninsula.

Amazon Yağmur Ormanları ve yarımadalar, İber Yarımadası.

Number nine, we use the before famous buildings and well-known works of art.

Dokuz numara, daha önce ünlü binaları ve tanınmış sanat eserlerini kullanıyoruz.

Did you go to Paris just to see the Eiffel Tower?

Paris'e sadece Eyfel Kulesi'ni görmek için mi gittiniz ?

I should have seen the Mona Lisa.

Mona Lisa'yı görmeliydim.

Number 10, we use the with adjectives that refer to specific groups of people.

10 numara, belirli insan gruplarını ifade eden with sıfatlarını kullanırız.

There have been recent calls to tax the rich.

Son zamanlarda zenginleri vergilendirmek için çağrılar yapıldı.

The rich is a very specific group of people.

Zenginler çok özel bir insan grubudur.

Or the Spanish settled here in 1695.

Ya da İspanyollar 1695'te buraya yerleşmişler.

Number 11, we used the before family names when referred to as a group.

11 numara, grup olarak anıldığında önceki aile isimlerini kullandık .

The McAllisters moved last year.

McAllister'lar geçen yıl taşındı.

We had dinner with the Smiths last night.

Dün gece Smith'lerle yemek yedik.

Number 12, we use the with specific times.

12 numarayı belirli zamanlarda kullanırız.

We will celebrate Leo's birthday on the 25th.

25'inde Leo'nun doğum gününü kutlayacağız.

Or can you come in the morning?

Yoksa sabah gelebilir misin?

13, we use it to talk about time periods.

13, zaman dilimleri hakkında konuşmak için kullanırız.

My great-grandmother was born in the 1800s.

Büyük büyükannem 1800'lerde doğdu.

Or I wish I had lived in the 16th century.

Ya da keşke 16. yüzyılda yaşasaydım.

14, we use it to say something about all things referred to by a singular countable noun.

14, tekil bir sayılabilir isimle atıfta bulunulan her şey hakkında bir şeyler söylemek için kullanırız .

The wolf is a dangerous animal, not a specific wolf, but wolves in general.

Kurt tehlikeli bir hayvandır, belirli bir kurt değil, genel olarak kurtlardır. İnsanlardan

An exception to this is man, when we're referring to humans.

söz ettiğimizde bunun bir istisnası insandır .

Man is the most dangerous mammal, for example, or my cousin plays the violin.

Örneğin insan en tehlikeli memeli ya da kuzenim keman çalıyor.

Not a specific violin, just the instrument in general.

Belirli bir keman değil, genel olarak sadece enstrüman.

Number 15, we use it before organisations.

15 numara, organizasyonlardan önce kullanırız.

She works for the US Postal Service or the World Health Organisation just mentioned something

ABD Posta Servisi için çalışıyor ya da Dünya Sağlık Örgütü az önce bununla ilgili bir şeyden bahsetti

about that.

.

16, we use it when talking about hotels, restaurants, and pubs.

16 Otel, restoran ve barlardan bahsederken kullanırız.

Don't stay at the Ritz Carlton; you should stay at the Hilton.

Ritz Carlton'da kalmayın; Hilton'da kalmalısın.

Or let's have a few pints at the Ship and Shovel.

Ya da Ship and Shovel'da birkaç bira içelim .

Please note, we don't use the when the name of an establishment starts with a name.

Lütfen dikkat, bir kuruluşun adı bir adla başladığında kullanmayız.

For example, we should head down to Froggy's Tavern, not we should head down to the Froggy's

Örneğin, Froggy's Tavern'e gitmemeliyiz , Froggy's

Tavern.

Tavern'e gitmemeliyiz.

Number 17, we use it with newspapers.

17 numara, gazetelerde kullanıyoruz.

Mandy told me to read this article from the Guardian or we haven't read the review in

Mandy bana Guardian'daki bu makaleyi okumamı söyledi yoksa Times'daki incelemeyi

the Times yet.

henüz okumadık.

Okay, that just about covers all of the instances in which you would use the, although that

Tamam, bu hemen hemen

are always exceptions.

her zaman istisna olsa da, kullanacağınız tüm örnekleri kapsar.

Now let's shift gears and learn about when you don't need to use the.

Şimdi vites değiştirelim ve ne zaman kullanmanız gerekmediğini öğrenelim.

Number one, we don't use the with general plural countable and uncountable nouns.

Birincisi, genel çoğul sayılabilen ve sayılamayan isimlerle kullanmıyoruz.

She buys apples.

Elma alıyor.

He is baking bread.

Ekmek pişiriyor.

Number two, we don't use it with names of people.

İkincisi, bunu insan adlarıyla kullanmayız .

Do you know John?

John'u tanıyor musun?

Not the John.

John değil.

Do you know John?

John'u tanıyor musun?

It's the same with names of holidays.

Tatil isimleri ile aynı.

For example, they have plans for Christmas and New Year's.

Örneğin, Noel ve Yeni Yıl için planları var.

The same goes for companies.

Aynı şey şirketler için de geçerli. Apple iPhone'umu

I stopped using Twitter and Facebook when I got my Apple iPhone.

aldığımda Twitter ve Facebook kullanmayı bıraktım .

Universities follow the same rule.

Üniversiteler de aynı kuralı uyguluyor.

When Scarlet finishes her undergrad at Oxford, she will transfer to Stanford.

Scarlet, Oxford'daki lisans eğitimini bitirdiğinde Stanford'a transfer olacak.

However, there's an exception.

Ancak, bir istisna vardır.

We do use the when the university name starts with the word university, like my brother

Üniversite adı üniversite kelimesiyle başladığında kullanıyoruz, tıpkı kardeşimin gelecek yıl

will be teaching at the University of Miami next year.

Miami Üniversitesi'nde öğretmenlik yapacağı gibi .

Most country names also do not use the.

Çoğu ülke adı da kullanmaz.

You should come to England.

İngiltere'ye gelmelisin.

Or we are flying to Sri Lanka tomorrow.

Ya da yarın Sri Lanka'ya uçuyoruz. Bir önceki bölümde

Follow that rule, except for the ones we mentioned in the previous section.

bahsettiğimiz kurallar dışında bu kuralı takip edin .

Most names of cities, towns, and states do not use the.

Şehir, kasaba ve eyalet adlarının çoğu kullanmaz.

Pollution is terrible in Los Angeles.

Los Angeles'ta kirlilik korkunç. Büyükannem ve

My grandparents retired in Florida.

büyükbabam Florida'da emekli oldu.

We also don't tend to use the for streets.

Biz de sokaklar için kullanma eğiliminde değiliz.

Oleg's flat is on Lombard Street, right before St. George Lane.

Oleg'in dairesi Lombard Caddesi'nde, St. George Lane'den hemen önce.

The only one key exception is the high street.

Tek önemli istisna ana caddedir.

Most British towns will have a high street.

Çoğu İngiliz kasabasının bir ana caddesi olacaktır.

It is the main street where most of the shops and restaurants are found.

Mağaza ve restoranların çoğunun bulunduğu ana caddedir.

We often call it the high street.

Biz buna sık sık ana cadde diyoruz.

The shop is on the high street.

Dükkan ana cadde üzerindedir.

Most lakes also don't carry the.

Çoğu göl de taşımaz. Hafta sonu

We'll take the kids out to Lake Windermere at the weekend.

çocukları Windermere Gölü'ne götüreceğiz .

And also names of single mountains.

Ve ayrıca tek dağların isimleri.

So we said mountain ranges, like the Himalayas does carry the.

Sıradağların, Himalayalar gibi taşıdığını söyledik.

Single mountains do not.

Tek dağlar yok.

She really wants to visit Mount Everest.

Gerçekten Everest Dağı'nı ziyaret etmek istiyor.

Finally, continents.

Son olarak kıtalar.

This is my first time in Asia, for example.

Örneğin, Asya'da ilk kez bulunuyorum.

No the needed.

Gerek yok.

Okay, enough names now.

Tamam, artık bu kadar isim yeter.

Let's continue with number three.

Üç numara ile devam edelim.

We don't use the when talking about academic subjects.

Akademik konulardan bahsederken kullanmayız .

My daughter is having trouble with maths.

Kızım matematikte zorlanıyor.

I studied art.

Sanat okudum. Spordan

We also don't tend to use it when discussing sports.

bahsederken de bunu kullanma eğiliminde değiliz .

I haven't played baseball since I was young.

Gençliğimden beri beyzbol oynamadım.

We also don't tend to use it when referring to languages or talking about someone's nationality.

Ayrıca dillerden bahsederken veya birinin uyruğundan bahsederken de bunu kullanmayız.

We've been learning Italian since April.

Nisan ayından beri İtalyanca öğreniyoruz. Az önce

I've just found out that I have Japanese ancestry.

Japon kökenli olduğumu öğrendim.

An exception is when we say the Italian language when we make that extremely clear.

Bir istisna, bunu son derece açık bir şekilde ifade ettiğimizde, İtalyan dilini söylediğimiz zamandır.

I'm studying the Spanish language.

İspanyolca dil eğitimi alıyorum.

I'm learning the English language.

İngilizce dilini öğreniyorum.

Number six, we do not use the when we have a noun followed by a number.

Altı numara, bir sayının ardından gelen bir isme sahip olduğumuzda kullanmayız.

She and her husband will find you on platform three.

O ve kocası seni üçüncü peronda bulacaklar .

Number seven, we don't use the with acronyms.

Yedi numara, kısaltmalarla kullanmıyoruz. Hâlâ

We are still waiting to hear what NATO has to say.

NATO'nun ne söyleyeceğini duymayı bekliyoruz .

You do use the with initialisms.

Baş harfleriyle birlikte kullanıyorsunuz.

These are acronyms in which you pronounce each letter individually.

Bunlar, her harfi ayrı ayrı telaffuz ettiğiniz kısaltmalardır.

The FBI is investigating this situation.

FBI bu durumu araştırıyor.

Notice, I said the there because I said F, which starts with a vowel sound, eh.

Dikkat edin, orada dedim çünkü sesli harfle başlayan F dedim, eh.

There are also some common places and locations that typically do not require the use of an

Ayrıca, genellikle bir eşyanın kullanılmasını gerektirmeyen bazı ortak yerler ve konumlar da vardır

article.

.

Learning these generally comes with practise, but let's look at a few of the most common.

Bunları öğrenmek genellikle pratikle gelir, ancak en yaygın olanlardan birkaçına bakalım.

Home.

Ev.

She's on her way home.

Eve gidiyor.

Work.

İş.

Can you pick me up from work today?

Bugün beni işten alabilir misin?

School or university.

Okul veya üniversite.

What time do you need to go to school?

Okula ne zaman gitmen gerekiyor?

She's in her first year of university.

Üniversitenin ilk yılında.

Church.

Kilise.

My friend and I met at church when we were 12.

Arkadaşım ve ben 12 yaşındayken kilisede tanıştık.

Hospital in British English.

Hastane İngiliz İngilizcesi.

We say dad's in hospital at the moment.

Babamın şu anda hastanede olduğunu söylüyoruz.

Although you will hear the used before the hospital in American English.

Yine de hastaneden önce kullanılanları Amerikan İngilizcesi olarak duyacaksınız.

I need to go to the hospital.

Hastaneye gitmem gerek.

I would just say I need to go to hospital.

Sadece hastaneye gitmem gerektiğini söylerdim.

Okay, that is enough for today.

Tamam, bugünlük bu kadar yeter.

I know it's a lot of information.

Çok fazla bilgi olduğunu biliyorum.

This is why I've created the PDF for you.

Bu yüzden sizin için PDF'i oluşturdum.

You can study all of the lesson notes.

Tüm ders notlarını inceleyebilirsiniz.

You've got the full list with all of the examples, plus a quiz so you can test your understanding.

Tüm örnekleri içeren tam listeye ve anlayışınızı test edebilmeniz için bir sınava sahipsiniz.

If you'd like to get that PDF, just click on the link in the description box and join

O PDF'yi almak istiyorsanız, açıklama kutusundaki bağlantıya tıklayın ve

the mailing list.

posta listesine katılın.

Don't forget to connect with me on all of my social media.

Tüm sosyal medya hesaplarımdan benimle bağlantı kurmayı unutmayın .

I've got my Instagram, my Facebook, my website englishwithlucy.com.

Instagram'ım, Facebook'um ve englishwithlucy.com web sitem var .

There you can also see all of my courses.

Orada ayrıca tüm kurslarımı da görebilirsiniz.

We've got our big general English courses where you can do your B1 and B2 level of English.

B1 ve B2 İngilizce seviyenizi yapabileceğiniz büyük genel İngilizce kurslarımız var.

We're also bringing out the C1 very soon.

Ayrıca çok yakında C1'i de çıkarıyoruz.

Very exciting.

Çok heyecan verici.

Or you can look into something more specific, like one of our challenges.

Veya zorluklarımızdan biri gibi daha spesifik bir şeye bakabilirsiniz .

We've got our Business English Challenge, Listening Challenge, Grammar Challenge, Tenses

İş İngilizcesi Yarışmamız, Dinleme Yarışmamız, Gramer Yarışmamız, Zamanlar

Challenge.

Yarışmamız var.

There's a lot of them.

Birçoğu var.

That's all from me.

benden bu kadar.

I will see you soon for another lesson.

Yakında başka bir ders için görüşürüz.

Mwah.

Mwah.