English Addict - Palindrome day / Caution words & Phrases - Mr Duncan's new website goes live today!

hello to you hello wherever you are I hope you are feeling super duper today yes here

merhaba sana merhaba her neredeysen umarım bugün kendini süper kandırılmış hissediyorsundur evet işte

we go again we are back it is another super duper English addict live stream broadcasting

yine başlıyoruz geri döndük başka bir süper kandırılmış ingiliz bağımlısı canlı yayın

live to the world honestly we are definitely there is no doubt about it

dünyaya canlı yayın yapıyor dürüstçe biz kesinlikle buna hiç şüphemiz yok merhaba

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you okay I hope so are you feeling

millet bu bey Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin umarım mutlusundur iyi misin

happy well are you are you feeling happy today I really hope so welcome to another live English

bugün mutlu musun gerçekten umarım başka bir canlı ingilizce

stream yes it is English addict for all those who can't get enough of the beautiful language

yayınına hoşgeldin evet buna doyamayan herkes için ingilizce bağımlısı

called English live from the United Kingdom yes welcome we are now officially BREXIT Britain

İngilizce denilen güzel dil Birleşik Krallık'tan canlı evet hoşgeldiniz artık resmi olarak BREXIT Britanya'yız oldu oldu

it's happened we are now officially out of the European Union and to be honest with you

artık resmi olarak Avrupa Birliği'nden çıktık ve size karşı dürüst olmak gerekirse

it doesn't really feel any different well I suppose it is still early days outside the

pek farklı hissettirmiyor iyi sanırım hala erken günler dışında

view outside there it is slightly misty a little bit drizzly we've had some rain very

manzara dışarıda biraz puslu biraz çiseleyen biraz yağmur yağdı çok

windy as you can see the wind is blowing quite strongly at the moment we have a little bit

rüzgarlı gördüğünüz gibi rüzgar oldukça kuvvetli esiyor şu anda biraz

of wind some of it outside the studio and some of it inside the studio if you get what

rüzgar var bir kısmı stüdyo dışında ve bir kısmı ne demek istediğimi anladıysanız stüdyonun içinde yani

I mean so there it is a lovely view into the distance yes it's a little bit misty a little

uzaktan çok güzel bir manzara var evet biraz

murky but don't worry everything is still okay so if if you are wondering what BREXIT

puslu biraz bulanık ama merak etmeyin her şey yolunda yani eğer BREXIT Britanya'nın neye benzediğini merak ediyorsanız

Britain looks like well there it is it is still early days so not much has changed yet

işte, henüz erken günler, bu yüzden henüz pek bir şey değişmedi

because well this is only the second day of BREXIT Britain however over the next few months

çünkü bu BREXIT İngiltere'nin sadece ikinci günü ancak önümüzdeki birkaç ay içinde

things will be changing don't worry I'm not going to talk about BREXIT all day however

işler değişecek merak etmeyin BREXIT hakkında tamamen konuşmayacağım gün ama

I might mention it from time to time so much to talk about today so many things to tell

zaman zaman bahsedebilirim bugün konuşacak o kadar çok şey var ki size anlatacak çok şey var aman tanrım

you oh my goodness I don't know where to start here's a good place hi everybody guess what

nereden başlayacağımı bilmiyorum merhaba millet tahmin edin bugün

it's still the weekend it's Sunday [Music] [Music] and it is Sunday and we all know what

hala hafta sonu pazar [Müzik] [Müzik] ve günlerden Pazar ve hepimiz

that means that means mr. Steve will be joining us today I hope what do we have on the plate

bunun ne anlama geldiğini biliyoruz bay. Steve bugün bize katılacak umarım bugün tabağımızda ne var, bu

today so this is the thing that we are going to tempt mr. Steve into the studio with but

yüzden Bay'ı baştan çıkaracağımız şey bu . Steve ile stüdyoya girdik ama bu

what is it let's have a look shall we oh there it is mmm very nice so today we are going

nedir, hadi bir

to try and lure mr. Steve into the studio with a thin arrowroot biscuit so there you

bakalım mı? Steve stüdyoya ince bir ararotlu bisküviyle girdi, böylece orada

can see a little slice of arrowroot biscuit and that is what I will be using to tempt

küçük bir dilim ararotlu bisküvi görebileceksiniz ve ben de Bay'ı baştan çıkarmak için bunu kullanacağım

mr. Steve into the studio today so hopefully I will be successful and then we can enjoy

. Steve bugün stüdyoya girdi, umarım başarılı olurum ve sonra

once again the thoughts and wisdom of mr. Steve I bet you can't wait I really do so

bir kez daha Mr. Steve bahse girerim bekleyemezsin, ben gerçekten çok bekliyorum

mr. Steve will be here soon don't worry about it he will be here however I will have to

Bay. Steve yakında burada olacak, merak etmeyin o burada olacak, ancak

try to lure mr. Steve into the studio so they that the biscuit is the bait but will mr.

Bay'ı cezbetmeye çalışmam gerekecek. Steve stüdyoya girdi, böylece bisküvi yem olacak ama mr.

Steve take the bait all remains to be seen as we go further into today's English addict

Steve yemi yuttu, bugünün İngilizce bağımlısının canlı yayınına daha da ilerlerken görülecek her şey kaldı

live and of course you can catch me every week three times a week I am actually here

ve tabii ki beni her hafta haftada üç kez yakalayabilirsiniz.

live on YouTube Sunday Wednesday and Friday 2 p.m. UK time I feel quite excited today

İngiltere zamanı bugün oldukça heyecanlı hissediyorum

I am feeling really excited first of all I had a cup of coffee about 20 minutes ago so

öncelikle gerçekten heyecanlı hissediyorum yaklaşık 20 dakika önce bir fincan kahve içtim bu yüzden kendimi

I'm feeling very active and very lively also today is the day when I release publish allow

çok aktif ve çok canlı hissediyorum ayrıca bugün yayınladığım gün

you to view my new website yes it is official my new website is now up and running I will

yenilerimi görmenize izin verin yayınlıyorum web sitesi evet resmi web sitem şimdi yayında ve

reveal the address in a few moments time so please don't go away I won't do it yet I will

adresi birkaç dakika sonra açıklayacağım, bu yüzden lütfen gitmeyin, henüz yapmayacağım,

wait for a few moments some of you may have seen it already ah if you were watching closely

birkaç dakika bekleyeceğim bazılarınız görmüş olabilir zaten ah, geri sayım sırasında yakından izliyor olsaydınız, orada

during the countdown you might have seen it there so the new website is up and running

görmüş olabilirsiniz, bu nedenle yeni web sitesi çalışıyor ve çalışıyor

and I will release the actual website address in a few moments time as soon as everyone

ve gerçek web sitesi adresini, diğer herkes bize katılır katılmaz birkaç dakika sonra yayınlayacağım

else has joined us because I know sometimes on Sunday people have lots of things to do

çünkü biliyorum bazen Pazar günü insanların yapacak çok şeyi var,

it can be a very hectic day of the week Sunday for many people so I don't want to rush you

Pazar günü birçok insan için haftanın çok yoğun bir günü olabilir, bu yüzden sizi acele ettirmek istemiyorum

I will take my time talking of the live chat oh hello to the live chat hello to you thank

Canlı sohbetten bahsederek zamanımı alacağım oh merhaba canlı sohbete merhaba

you for joining me today Dimas or D mousse de muse I hope I pronounced your name right

bugün bana katıldığınız için teşekkür ederim Dimas veya D mousse de muse umarım isminizi doğru telaffuz etmişimdir.

hello to you guess what you are first on today's live chat thank you for your lovely message

hi Duncan hi everyone greetings from Poland de Muse guess what you are first on today's

bugünün

live chat how do I feel now that we are in BREXIT Britain

canlı sohbetinde ilk sizsiniz şimdi BREXIT Britanya'da olduğumuza göre nasıl hissediyorum?

well if you watched my show on Friday you will know exactly how I feel about it and

I am probably not on my own with my my feelings mr. Steve I'm sure mr. Steve will talk about

Steve eminim bayım. Steve

BREXIT today I have a feeling is going to mention it but I might have to hold him back

bugün BREXIT hakkında konuşacak İçimden bir his bundan bahsedecek ama onu geri tutmam gerekebilir

because you know what happens mr. Steve sometimes gets very excited and he gets very carried

çünkü ne olduğunu biliyorsunuz bayım. Steve bazen çok heyecanlanır ve kendini

away if you get carried away it means you lose control of the thing you are doing you

kaptırır, kendinizi kaptırırsanız bu, yaptığınız şeyin kontrolünü kaybettiğiniz anlamına gelir,

can't stop doing it so sometimes mr. Steve will start giving his opinion and he gets

onu yapmayı bırakamazsınız, bu yüzden bazen bay. Steve fikrini açıklamaya başlayacak ve kendini

carried away so today we are talking about well we're talking about quite a few things

kaptıracak, bu yüzden bugün pekala hakkında konuşuyoruz,

besides revealing my new website address we are talking about caution caution so caution

yeni web sitesi adresimi ifşa etmenin yanı sıra pek çok şeyden bahsediyoruz, ihtiyattan bahsediyoruz, bu nedenle

is the word we are looking at today lots of words phrases ways of describing and expression

bugün baktığımız kelime ihtiyattır. Sözcükler deyimler tedbiri ifade etme yolları

expressing caution how do we express caution and what is the opposite of caution also another

tedbiri nasıl ifade ederiz ve tedbirin zıddı nedir ayrıca

thing today whilst we are waving our flag here it is so here is my union flag we call

bugün bayrağımızı burada dalgalandırırken işte burada benim birlik bayrağım burada

it the Union flag when it's not flying on a ship however if it is flying on a ship we

birlik bayrağı diyoruz değilken ona birlik bayrağı diyoruz bir gemide uçuyor ancak bir gemide uçuyorsa

call it the Union Jack and did you know that if you fly the Union Jack upside down it means

ona Union Jack diyoruz ve Union Jack'i baş aşağı uçurursanız bunun

you are in distress so on a ship they will normally fly the flag upside down if they

tehlikede olduğunuz anlamına geldiğini biliyor muydunuz, bu nedenle bir gemide normalde bayrağı baş aşağı dalgalandıracaklarını biliyor muydunuz?

are in distress so I suppose for the next few months I might actually display my Union

sıkıntı içindeler, bu yüzden sanırım önümüzdeki birkaç ay Union

Jack this way up instead of this way up so I might do that yes is that a good idea so

Jack'imi bu yukarı yerine bu şekilde gösterebilirim, bu yüzden bunu yapabilirim evet, bu iyi bir fikir mi, yani

the Union flag or the Union Jack is the flag that we use here in the UK however there are

Union bayrağı veya Union Jack, o bayrak burada Birleşik Krallık'ta kullanıyoruz ancak

many flags around the world and I did get a little bit worried the other day because

dünya çapında birçok bayrak var ve geçen gün biraz endişelendim çünkü Birleşik

I was talking a lot about the UK and I was worried that I might seem a little jingoistic

Krallık hakkında çok konuşuyordum ve şimdi biraz şoven görünebilirim diye endişelendim

now there's an interesting word if a person is jingoistic we are describing a person who

ilginç bir kelime var eğer bir kişi şoven ise, çok vatansever bir insanı tarif ediyoruz, bu yüzden

is very patriotic so they always talk about their country maybe they are always waving

her zaman ülkelerinden bahsediyorlar, belki her zaman

their flag and maybe they have the flag displayed on their house jingoistic it's a great word

bayraklarını sallıyorlar ve belki de evlerinde bayrak sergiliyorlar, bu harika bir kelime,

so we we often talk about a person who is jingoistic when they seem very very loyal

bu yüzden sık sık bir şeyden bahsediyoruz. Ülkesine çok çok sadık göründüğünde şoven olan kişi

to their country or maybe they always like to display their affection for their country

veya belki de her zaman ülkelerine olan sevgilerini göstermekten hoşlanırlar

so jingoistic and the noun that we use to describe that way of thinking is jingoism

ve bu düşünce tarzını tanımlamak için kullandığımız isim şovenizmdir,

so when we talk about jingoism we are often talking about an over love or maybe almost

bu yüzden şovenizm hakkında konuştuğumuzda genellikle Bayrağınıza ve milliyetinize aşırı sevgiden veya neredeyse fanatizmden bahsetmek,

fanaticism maybe of your flag and your nationality so we often use this in a negative way if

bu nedenle,

a person is talking a lot or they seem over proud or too proud or maybe they always have

bir kişi çok konuşuyorsa veya aşırı gururlu veya gururlu görünüyorsa veya belki de her zaman

the feeling that their country is better than everyone else jingoism is something you will

ülkeleri gibi hissediyorsa, bunu genellikle olumsuz bir şekilde kullanırız. şovenizm herkesten daha iyidir

hear quite often in politics so maybe one nation is talking about their country and

siyasette oldukça sık duyacağınız bir şeydir, bu yüzden belki bir ulus kendi ülkesi hakkında konuşuyor ve

they don't stop talking about it or maybe they say that their country is the best or

onun hakkında konuşmayı bırakmıyorlar veya belki de ülkelerinin en iyisi veya

better than everyone else is they are very loyal they are a patriot which can be a good

herkesten daha iyi olduğunu söylüyorlar, öyle mi? çok sadıklar bir vatanseverler ki bu iyi bir

thing of course there is nothing wrong with being patriotic however it is possible to

şey olabilir tabii ki vatansever olmanın yanlış bir tarafı yok ancak bunun hakkında

become a little jingoistic if you talk too much about it so I thought it would be interesting

çok fazla konuşursanız biraz şoven olmak da mümkün bu yüzden

today to talk about flags so what do you think about flags do you think flags are a good

bugün bayraklar hakkında konuşmanın ilginç olacağını düşündüm. peki bayraklar hakkında ne düşünüyorsun sence bayraklar iyi bir

thing are they a good thing do they bring us together do they all give us a sense of

şey mi iyi bir şey mi bizi bir araya getiriyorlar mı hepsi bize bir kimlik duygusu veriyorlar mı

identity or do they tear us apart do they pushers do they divide us as human beings

yoksa bizi ayırıyorlar mı iticiler mi bizi insan olarak ayırıyorlar mı

on the planet so when we talk about flags we are talking about the feeling that it gives

gezegende bayraklardan bahsettiğimizde,

when you see a flag how do you feel when you see your flag do you have a flag of your country

bir bayrak gördüğünüzde verdiği duygudan bahsediyoruz, bayrağınızı gördüğünüzde nasıl hissediyorsunuz, ülkenizin bayrağı

hanging up in your house or maybe outside your house it isn't unusual to see flags flying

evinizde veya belki evinizin dışında asılı mı? Amerika Birleşik Devletleri'nde evlerin dışında bayrakların dalgalandığını görmek alışılmadık bir şey değil,

outside houses in the United States however here in the UK it isn't as common it isn't

ancak burada Birleşik Krallık'ta o kadar yaygın değil

and another question I suppose when we are talking about each individual country we often

ve sanırım başka bir soru, her bir ülkeden bahsederken genellikle

see certain characteristics or ways that people behave or maybe there are certain customs

belirli özellikler veya yollar görüyoruz. insanların davranışları ya da belki

that exist in certain countries so another question you don't have to answer this question

bazı ülkelerde var olan bazı gelenekler vardır, bu yüzden başka bir soru bu soruyu cevaplamak zorunda değilsiniz

I know some people don't like talking about this subject what is the characteristic of

biliyorum bazı insanlar bu konu hakkında konuşmaktan hoşlanmıyor milletinizin özelliği nedir

your nation is there something that you feel defines your nation so maybe it's a certain

sizin de bildiğiniz bir şey var mı? duygu ulusunuzu tanımlar, bu yüzden belki bu belirli bir

type of behaviour or a certain custom maybe a festival so what is the characteristic of

davranış biçimi veya belirli bir gelenek belki bir festival yani ulusunuzun özelliği nedir

your nation and the reason why I'm mentioning this is because over the past four years as

ve bundan bahsetmemin nedeni, geçtiğimiz dört yılda yol

we've led up to BREXIT people have talked about being British and what it means and

açtığımız gibi. BREXIT insanları İngiliz olmaktan ve bunun ne anlama geldiğinden bahsettiler ve

most people can't really express what it means however I suppose being British quite often

çoğu insan bunun ne anlama geldiğini tam olarak ifade edemiyor, ancak sanırım İngiliz olmak genellikle

means having a stiff upper lip or maybe in the past certainly during the past 50 maybe

katı bir üst dudağa sahip olmak anlamına geliyor veya belki geçmişte kesinlikle son 50 belki

60 years and certainly during the 1st and 2nd World War I suppose you could say that

60 yılda ve kesinlikle 1. ve 2. Dünya Savaşı sırasında sanırım

this stiff-upper-lip always looking danger in the face never flinching I suppose that's

bu gergin üst dudağın her zaman tehlikenin yüzüne baktığını ve asla ürkmediğini söyleyebilirsiniz. Sanırım bu İngiliz olmanın

one of the things that might be a characteristic of being British but even that seems unrealistic

özelliklerinden biri olabilir ama bu bile gerçekçi görünmüyor, bu

so I thought it was an interesting thing to mention because today we are talking about

yüzden düşündüm bahsetmek ilginç bir şeydi çünkü bugün

lots of things so do you feel patriotic or patriotic do you like flags do you ever wave

pek çok şeyden bahsediyoruz bu yüzden kendinizi vatansever veya vatansever hissediyor musunuz bayrakları seviyor musunuz hiç bayrak sallıyor musunuz

a flag I must be honest in my house and on my house I don't have any flags here in my

evimde dürüst olmalıyım ve evimde hiç yok burada stüdyomda bayraklar

studio I have one this is one that I use from time to time but I I wouldn't describe myself

var, bu zaman zaman kullandığım bir bayrak ama kendimi

as a jingoistic person flags are very useful as a form of identity but I suppose you can

şoven bir insan olarak tanımlamazdım bayraklar bir kimlik biçimi olarak çok kullanışlıdır ama sanırım

take it too far sometimes people can take it too far they can become too wrapped up

bunu çok ileri götürebilirsiniz bazen insanlar fazla ileri götürün, bayraklarına fazla kapılabilirler, bunu

in their flag is that a good way of describing that I hope so so hello to everyone on the

açıklamanın iyi bir yolu, umarım canlı sohbetteki herkese çok çok merhaba

live chat Vitesse nice to see you here grace chin is here as well Milano ax and a Kobe

Vitesse sizi burada görmek güzel grace chin burada da Milano baltası ve Kobe

Mara wha also Rolfie nice to see you here today hoping that we will get lots of people

Mara Rolfie ayrıca bugün sizi burada görmek güzel, bugün birçok insanın

watching today because I am going to reveal my new website everything will be available

izleyeceğini umuyorum çünkü yeni web sitemi açıklayacağım, yeni web sitemde her şey mevcut olacak

on my new website and not only that there will be lots of other things available over

ve sadece üzerinde başka pek çok şey olmayacak.

the next few weeks lots of new features will be added to the website so you will have a

önümüzdeki birkaç hafta web sitesine birçok yeni özellik eklenecek, böylece

chance today to go to the website to have a look you can even access the live stream

bugün web sitesine gidip bir göz atma şansınız olacak, hatta

through the website so you don't have to go to YouTube to watch my lessons you can actually

web sitesi üzerinden canlı yayına erişebileceksiniz, böylece YouTube'a gitmenize gerek kalmayacak. derslerimi izleyin gerçekten web

go to my website you can find all the playlists all of the lists for the videos and also you

siteme gidebilirsiniz tüm oynatma listelerini bulabilirsiniz videolar için tüm listeleri ve hatta web sitesi aracılığıyla

can even get in touch with the I've stream through the website as well so lots of exciting

I'm stream ile iletişime geçebilirsiniz ve konuşacak çok fazla heyecan verici

things to talk about today I am very excited about everything to be honest despite the

şey var bugün son haberlere rağmen dürüst olmak gerekirse her şey için çok heyecanlıyım

recent news hello to Luis Luis Mendez is here today a big Bonjour to you Lilia mr. Duncan

Luis Luis Mendez'e merhaba bugün burada size büyük bir Bonjour Lilia bay. Duncan

I want to give you showers of love from Ukraine Thank You Ukraine Thank You Lilia I hope you

sana Ukrayna'dan sevgiler yağdırmak istiyorum Teşekkürler Ukrayna Teşekkürler Lilia umarım

are enjoying your day and to everyone Thank You Lilia well today isn't too bad when you

gününüzün tadını çıkarırsınız ve herkese Teşekkürler Lilia bugün hakkında düşündüğünüzde çok da kötü değil

think about it a lot of things going on in the world at the moment some of them good

birçok şey oluyor dünya şu anda bazıları iyi

some of them bad so there is a nice thing happening today here I will be giving you

bazıları kötü bu yüzden bugün burada güzel bir şey oluyor size

the address to my new website Tomek is here hello to Tomek Jin Zhu Zhi Dao hello to you

yeni web sitemin adresini vereceğim Tomek burada Tomek'e merhaba Jin Zhu Zhi Dao merhaba size

hello to you where are you watching at the moment I am very intrigued by your name G

merhaba merhaba neredesiniz şu anda izliyorsun ismin çok ilgimi çekti G

I will call you Jin Jin is that okay I hope so Lena is here nice to see you here Franco

sana Jin diyeceğim Jin Jin o kadar iyi umarım Lena burada seni görmek güzel Franco

hello Franco good morning good afternoon congratulations on your new website Thank You Franco in a

merhaba Franco günaydın iyi günler yeni web siteniz için tebrikler Teşekkürler Franco birkaç dakika sonra

few moments I will give you the address and then you can check it out although don't get

birazdan sana adresi vereceğim ve sonra bakabilirsin ama dikkatin

too distracted because the live stream of course is still on so I will be giving you

dağılmasın çünkü canlı yayın devam ediyor bu yüzden

the website address in a few moments time Rolfie what is the name of the piece of music

birazdan sana sitenin adresini vereceğim zaman Rolfie adı ne dersin

at the start of your intro at the start of the lesson that the piece of music that is

başında intronuzun başındaki müzik parçası geri

playing during the countdown is called elevator elevator it's a great piece of music I love

sayım sırasında çalan müzik parçasının adı asansör asansörü harika bir müzik

that piece of music it really gets me in the mood it gets me in the mood to do a live stream

parçası bayılıyorum o müziğe gerçekten havamda oluyor beni canlı yayın yapma havasına sokuyor

marela hello mr. Dan Cohen how is your mother feeling still in hospital nothing really changed

marela merhaba bay. Dan Cohen annen hala hastanede kendini nasıl hissediyor hiçbir şey gerçekten değişmedi gerçekten tek

that's all I'm saying I like to keep that private if you don't mind hello Chris I love

söylediğim bu kadar Sakıncası yoksa bunu özel tutmak istiyorum merhaba Chris

the title of today's lesson yes today is a special day do you know why because today

Bugünkü dersin başlığını seviyorum evet bugün özel bir gün nedenini biliyor musun çünkü bugün

is palindrome day it really is palindrome day and if you look at the date today's date

palindrom günü gerçekten de palindrom günü ve tarihe bakarsanız bugünün tarihine

if you look at it carefully you will notice that you can actually read it forwards and

dikkatli bakarsanız aslında ileriye ve geriye doğru

also backwards and it remains the same so it is the second of the second 2020 but if

da okuyabildiğinizi fark edeceksiniz ve aynı kalıyor yani 2. gün. ikinci 2020 ama

you look at it the other way it also says the second of the second 2020 so that's why

diğer yönden bakarsanız, ikinci 2020'nin ikincisini de söylüyor, bu yüzden

a lot of people today are talking about palindrome day because well that's what it is it's a

bugün birçok insan palindrom gününden bahsediyor çünkü işte bu bir

palindrome a palindrome is something that reads the same forwards and backwards would

palindrom bir palindrom aynı şeyi okuyan bir şey ileri ve geri

you like to see an example of a palindrome so there we go Madame Madame so whichever

bir palindrom örneği görmek ister misiniz, bu yüzden işte Madame Madame gidiyoruz, yani hangi

way you read that it still spells the same word another one nurses run nurses run it

yolu okursanız okuyun, yine aynı kelimeyi heceliyor başka bir hemşire koşusu hemşire koşusu

is spelt the same and read the same whether you read it forwards or backwards another

aynı şekilde yazılır ve okursanız aynı şekilde okunur ileri veya geri başka

one racecar I'm sure a lot of you know these but for those who don't here they are race

bir yarış arabası eminim çoğunuz bunları biliyorsunuzdur ama burada olmayanlar için bunlar yarış

car so whichever way or whatever way you read this forwards or backwards it still says the

arabalarıdır yani bunu hangi şekilde veya nasıl okursanız okuyun ileri veya geri

same thing and sometimes you can even have fun with palindromes in a sentence as well

aynı şeyi söyler ve bazen hatta bir cümlede palindromlarla da eğlenin,

for example poor Dan is in a droop but if you spell that the other way it's the same

örneğin zavallı Dan sarkıyor ama bunu diğer şekilde hecelerseniz aynı

the same letters go the other way so... poor Dan is in a droop and if you spell it the

harfler aynı şekilde diğer tarafa gidiyor yani ... zavallı Dan sarkıyor ve hecelerseniz

other way it comes out the same of course sometimes you have to rearrange some of the

diğer türlü aynı çıkıyor tabii ki bazen bazı harfleri yeniden düzenlemeniz gerekir

letters so it spells the same sentence well you move them you don't rearrange them as

böylece aynı cümleyi iyi hecelersiniz onları hareket ettirirsiniz

in moving their position but you might have to rearrange or move the letters across slightly

konumlarını değiştirirken olduğu gibi yeniden düzenlemezsiniz ama yeniden düzenlemeniz veya hareket ettirmeniz gerekebilir harfler biraz çapraz

so a palindrome do you know any other palindromes there are quite a few palindromes around so

yani bir palindrom başka palindrom biliyor musunuz etrafta epeyce palindrom var o yüzden

I don't want to list all of them because there are quite a few but there are some examples

hepsini saymak istemiyorum çünkü epeyce var ama bazı örnekler var

and today it is palindrome day the numbers of the date read the same theo mr. duncan

ve bugün palindrom günü sayıları tarih aynı teo'yu okudu bay. duncan

congratulations on your new adventure sometimes in life you have to find adventure sometimes

yeni maceran için tebrikler hayatta bazen macera bulmak zorundasın bazen

to make life more interesting or exciting you have to try something new that's what

hayatı daha ilginç veya heyecanlı kılmak için yeni bir şey denemek zorundasın dediğim bu ve

I say and you are never too old never let anyone tell you that you are too old to do

asla çok yaşlı değilsin kimsenin sana bunu yapmak için çok yaşlı olduğunu söylemesine izin verme Vücudunda nefes olduğu

something you are never too old as long as you have breath in your body and you can stand

sürece asla çok yaşlı sayılmazsın ve ne olursa olsun ayağa

up or sit down whatever it is don't let anyone tell you otherwise Belarusia nice to see you

kalkabilir veya oturabilirsin kimsenin sana aksini söylemesine izin verme Belarusya

as well today Chris Cory pal Mira nice to see everyone so many people here already good

bugün de seni görmek güzel Chris Cory dostum Mira herkesi görmek güzel burada pek çok kişi şimdiden iyi

Sunday everyone Thank You Cecilia so here we go here is the new website for those who

pazarlar herkese Teşekkürler Cecilia işte başlıyoruz

don't know yet or haven't realised I have been creating a new website which means that

henüz bilmeyenler veya fark etmeyenler için yeni web sitesi yeni bir web sitesi oluşturuyorum, bu da

everything will be available you can actually find everything much easier than you can on

her şeyin mevcut olacağı anlamına geliyor aslında YouTube'da bulabileceğinizden çok daha kolay her şeyi bulun,

YouTube so my website will be where everything connected to myself and also my work can be

böylece web sitem kendimle bağlantılı her şeyin olduğu yer olacak ve aynı zamanda çalışmalarım da

found it's a much easier way of doing it so this has taken me three months to create I

bulunabilecek, bunu yapmanın çok daha kolay bir yolu, bu yüzden bunu oluşturmam üç ayımı aldı,

know I'm it's taken a long time but I had to learn some new skills so I could do this

biliyorum, alındım uzun zaman oldu ama bunu yapabilmek için bazı yeni beceriler öğrenmem gerekti

so here we go here it is are you ready here is the new website address I suppose I should

o yüzden işte başlıyoruz hazır mısınız işte yeni web sitesi adresi sanırım

have a drumroll but I haven't so instead I would just show the website address do you

bir davul çalmam gerekiyor ama yok onun yerine sadece gösterirdim web sitesi adresini

know there it is revealed to the world my new website www.englishaddict.uk don't

orada biliyor musunuz, tüm dünyaya açıklandı yeni web sitem www.englishaddict.uk,

miss out on some super duper things including mr. Steve who is about to come on in a few

mr. Birkaç dakika içinde gelmek üzere olan Steve,

moments time so mr. Steve will be with us soon and there it is the new website address

bu yüzden bay. Steve yakında bizimle olacak ve işte yeni web sitesi adresi şu anda

the new website address is on your screen right now I will give you another 20 seconds

ekranınızda yeni web sitesi adresi yazmanız için size 20 saniye daha vereceğim

to write it down [Music] I don't know what that was so a few more seconds I will do it

[Müzik] Bunun ne olduğunu bilmiyorum, birkaç tane daha saniye

again would you like to have a look at the website again okay here's the website again

tekrar yapacağım siteye tekrar bakmak ister misiniz tamam kaçıranlar için site yine burada çok

for those who missed it that was good I don't know what happened then by the way something

iyi ne oldu bilmiyorum sonra bu arada

very strange happened there who it is my new website englishaddict.uk it's simple it's

çok garip bir şey oldu orda kim benim yeni web sitesi englishaddict.uk çok basit güzel

nice very simple layout all of my playlists can be looked at very quickly also you can

çok basit düzen tüm oynatma listelerime çok hızlı bir şekilde bakılabilir ayrıca

find the live stream on there as well there is even a link to the live stream I will be

canlı yayını da orada bulabilirsiniz hatta canlı yayına bir bağlantı bile var

adding some more information to the website over the next few days so there will be lots

biraz daha bilgi ekleyeceğim web sitesi önümüzdeki birkaç gün içinde, bu nedenle web

of other things to look at as well on the website it is now official my new website

sitesinde bakılacak başka birçok şey olacak, artık resmi olarak yeni web sitem,

for everything to do with being an English addict

bir İngiliz bağımlısı olmakla ilgili her şey için, bu yüzden

so that's it you should know by now is that okay have you had enough time there I hope

şimdiye kadar bilmen gereken bu kadar tamam orada yeterince zaman geçirdin mi umarım

so coming up soon we have mr. Steve for those who want to check out the website you are

yakında geliriz bayımız. Steve, web sitesine göz atmak isteyenler için

more than welcome to do so we are going to have a quick break and we are going to look

hoş geldiniz, bu yüzden kısa bir ara vereceğiz ve İngilizce ile

at one of the many lessons concerning the English language that are available on my

ilgili youtube kanalımda bulunan birçok dersten birine bakacağız

youtube channel and then hopefully after that we will have mr. Steve live in the studio

ve o zaman umarım bundan sonra bayımız olur. Steve canlı stüdyoda

[Music] well hello there my name is mr. Duncan what's yours welcome to another full English

[Müzik] merhaba, benim adım bay. Duncan What's Yours, Samuel Johnson'ın

episode coming to you from England the birthplace of Samuel Johnson William Shakespeare tiddlywinks

doğum yeri olan İngiltere'den size gelen başka bir tam İngilizce bölüme hoş geldiniz William Shakespeare tiddlywinks

mr. bean Benny Hill the wellington boots Teletubbies and Oh mr. Duncan oh and also the English

mr. fasulye Benny Hill the wellington, Teletubbies ve Oh mr. Duncan oh ve ayrıca

language talking of which let's get going with today's full english lesson starting

bugünün tam İngilizce dersine başlayalım, bugünün İngilizce dersinden bahseden İngilizce dili, dikkatlerinin kısa olması nedeniyle giderek daha

from now it would appear that more and more people are unable to concentrate or unable

fazla insanın konsantre olamadığı veya

to concentrate for long periods of time due to due to them having short attentions sort

uzun süre konsantre olamadığı görülüyor. sıralama

attention spans it's time to take a look at another buzzword a buzz word is a sentence

dikkat, başka bir moda kelimeye bakma zamanını kapsar a vızıltı kelime,

or word that is in common use during a certain time or as seen as being popular today's buzz

belirli bir süre boyunca yaygın olarak kullanılan veya popüler olarak görülen bir cümle veya kelimedir günümüzün vızıltı

word is attention span this phrase relates to the amount of time a person can concentrate

kelimesi dikkat süresidir, bu ifade bir zamanın miktarı ile ilgilidir. kişi

on one thing this can relate to a task or an activity a person's attention span is measured

bir şeye konsantre olabilir, bu bir görev veya faaliyetle ilgili olabilir, bir kişinin dikkat süresi, bir şeyi

by how long they can concentrate on doing one thing we often talk about the short attention

yapmaya ne kadar konsantre olabileceğiyle ölçülür, genellikle gençlerin kısa dikkat süresinden bahsederiz,

span of young people the various attractions and distraction that exists nowadays has led

günümüzde var olan çeşitli çekicilikler ve dikkat dağıtıcı şeyler

to a belief that people are beginning to develop short attention spans the advent of instant

anlık dijital medyanın gelişiyle birlikte insanların kısa dikkat geliştirmeye başladığı inancına yol açtı

digital media and online streaming allows people to view many things within a short

ve çevrimiçi akış, insanların kısa bir süre içinde birçok şeyi görüntülemesine olanak

space of time it would appear that these days people grow bored easily as more choices means

tanıyor.

that they can swap and change what they are watching in a more convenient way the term

izlediklerini daha uygun bir şekilde değiştirebilir ve değiştirebilirler

short attention span highlights the inability to concentrate on just one thing it would

Kısa dikkat süresi terimi, tek bir şeye konsantre olamamayı vurgular, giderek

appear that more and more people are unable to concentrate for long periods of time due

daha fazla insanın kısa dikkat nedeniyle uzun süre konsantre olamadığı görülür.

to having short attention spans

the word break might look simple but in fact it can be used in many ways as a verb break

Break kelimesi basit görünebilir, ancak aslında birçok şekilde kullanılabilir, çünkü bir fiil molası bir

means to destroy something by striking it or throwing the object against a hard surface

şeyi vurarak veya nesneyi sert bir yüzeye fırlatarak yok etmek, bir

to misuse something to the point where it malfunctions or stops working is break to

şeyi arızalanacak veya çalışmayı durduracak kadar kötüye kullanmak anlamına gelir.

take something apart in a controlled way is to break up as a noun break means to take

bir şeyi kontrollü bir şekilde ayırmak, isim olarak mola vermek demektir,

a rest period from work you can take a short break or a long break a period of rest or

işten dinlenme süresi almak anlamına gelir, kısa bir mola veya uzun bir mola verebilirsiniz, bir dinlenme süresi veya

inactivity is a break to be on a break means that you are taking time away from something

hareketsizlik bir moladır, molada olmak anlamına gelir bir ilişkide bir şeye zaman ayırıyorsunuz,

in a relationship a couple might be on a break this means that they temporarily split they

bir çift ara vermiş olabilir, bu geçici olarak ayrıldıkları anlamına gelir,

are taking a break from each other a brief pause or ceasing of something can be described

birbirlerinden ayrılıyorlar, kısa bir ara veriyorlar veya bir şeyin kesilmesi bir

as a break a break in the rain this means that the rain has stopped for a while to break

mola olarak tanımlanabilir, yağmurda bir mola bu yağmurun bir süre durduğu anlamına gelir bir

something in means to tame or teach something to be obedient for example you can break in

şeyi kırmak, bir şeyi evcilleştirmek veya itaatkar olmayı öğretmek anlamına gelir, örneğin

a horse then there is the other form of break in which names the action of a person getting

bir atı kırabilirsiniz, o zaman bir kişinin mülkünüze girme eylemini adlandıran başka bir mola şekli vardır.

into your property without your permission to gain entry by force is to break in

Sizin izniniz olmadan zorla içeri girmek zorla içeri girmektir.

there is a great expression in English which is pull the plaster straight off a plaster

is a small piece of sticky material with another piece of sterile material in the middle a

sticking plaster is used for covering a cut or scratch to the skin a minor wound that

ciltte bir kesik veya sıyrığın kapatılması Kanayan küçük bir yara, kirin yaraya girmesini önlemek için

has been bleeding normally requires a plaster to be put on in order to prevent dirt from

normalde bir yara bandının takılmasını gerektirir,

entering the wound after a few days the plaster must be removed most people hate removing

birkaç gün sonra alçının çıkarılması gerekir;

the plaster as it can be a painful experience some people believe that the best way to remove

acı verici bir deneyim olabilir, bazı insanlar yapışkan bir alçıyı çıkarmanın en iyi yolunun tereddüt etmeden

a sticky plaster is to tear it straight off without hesitation the pain is still there

hemen yırtmak olduğuna inanırlar, ağrı hala oradadır,

but it is brief and the discomfort is over quickly so the expression pull the plaster

ancak kısa sürelidir ve rahatsızlık çabuk geçer, bu nedenle alçıyı

straight off means to get something unpleasant out the way by taking fast action don't delay

hemen çekin ifadesi almak anlamına gelir. nahoş bir şeyi hızlı bir şekilde harekete geçerek ortadan kaldırın,

or drag the problem out just pull the plaster straight off and get it out the way [Music]

sorunu geciktirmeyin veya sürüklemeyin, sadece alçıyı hemen çıkarın ve ortadan kaldırın [Müzik]

dvd-video there it was one of my full English lessons one of the many lessons available

dvd-video işte tam İngilizce derslerimden biriydi birçok dersten biri

on my YouTube channel yes they are all over the place in fact there is one particular

YouTube kanalımda mevcut evet her yerdeler aslında

place on the internet you can find everything that I've done and that is my new website

internette yaptığım her şeyi bulabileceğiniz belirli bir yer var ve bu benim yeni web sitem

yes it's true there is a new website [Music] mmm it's so exciting everything is exciting

evet doğru yeni bir web sitesi var [Müzik] mmm bu çok heyecan verici her şey heyecan verici

because I have my new website for those who haven't checked it out yet or maybe you are

çünkü henüz bakmamış olanlar için yeni web sitem var ya da belki

not aware of what the website address is there it is my new website address

web sitesinin adresinin ne olduğunu bilmiyorsunuz, yeni web sitemin adresi

that is where it is I hope you will check it out later and on the website you will find

orası, umarım kontrol edersiniz. daha sonra çıkacak ve web sitesinde bir

lots of things all sorts of stuff to look at all sorts of things that you can find all

sürü şey bulacaksınız her türlü bakmak için her türlü şey tüm

of my lessons all of the playlists and you can even connect to the live stream through

derslerimi bulabilirsiniz tüm çalma listelerini ve hatta yeni web sitem üzerinden canlı yayına bağlanabilirsiniz.

my new website so there is the address for those who don't know what it is yet there

henüz ne olduğunu bilmeyenler için adres var, orada

it is English addict dot uk' it's as simple as that a whole website devoted to the English

İngilizce bağımlısı nokta uk' bu kadar basit, koca bir web sitesi İngilizceye ayrılmış

language and also all of the lessons that I've made over the past thirteen years in

ve ayrıca geçmişte yaptığım tüm dersler on üç yıl

fact this year it will actually be my 14th year on YouTube can you believe I can't believe

aslında bu yıl aslında YouTube'da 14. yılım olacak inanabiliyor musun

it can you believe it can you believe it I wonder if mr. Steve believes it talking of

inanamıyorum inanabiliyor musun inanabiliyor musun acaba bay. Steve, Bay'dan bahsettiğine inanıyor

mr. Steve it is now time to see if we can actually get mr. Steve into the studio it

. Steve, gerçekten Bay'ı alıp alamayacağımızı görmenin zamanı geldi . Steve'i stüdyoya

is time to lure mr. Steve we have to tempt him and today we are using we have Oh what

sokmanın zamanı geldi, Mr. Steve onu baştan çıkarmalıyız ve bugün bizde kullanıyoruz Oh

have we got today we've got the arrowroot biscuit so there you can see a little bit

bugün elimizde ne var ararot bisküvimiz var yani orada biraz

of arrowroot it is a special biscuit very tasty very sweet and that is what I'm going

ararot görebilirsiniz bu özel bir bisküvi çok lezzetli çok tatlı ve ben de öyle

to try and tempt mr. Steve into the studio with right now so shall we have a go let's

Mr. Steve ile hemen şimdi stüdyoya girelim, bir bakalım bakalım

see if we are successful there it is I have the plate ready one biscuit is waiting for

başarılı mıyız, tabağım hazır, bir bisküvi

mr. Steve all we have to do now is get mr. Steve to come into the studio don't make a

Bay'ı bekliyor. Steve şimdi tek yapmamız gereken Mr. Steve stüdyoya gelsin

sound mr. Steve can be very shy sometimes you've caught me we've got him um we've got

ses çıkarmayın bayım. Steve çok utangaç olabilir bazen beni yakaladın onu yakaladık onu yakaladık ben yapacağım sana boyun

it I will I will have to try to subdue you I have to subdue him there calm down calm

eğdirmek zorunda kalacağım onu ​​orada kontrol altına almalıyım sakin ol sakin ol

down calm down mr. Steve calm down hello everyone I've needed calming down over the last few

sakin ol bayım. Steve sakin ol herkese merhaba, son birkaç gündür sakinleşmeye ihtiyacım var,

days oh dear mr. Steve has a lot of things to say now we have a new thing that I'm doing

oh sevgili bayım. Steve'in söyleyecek çok şeyi var şimdi, bugün yapmakta olduğum yeni bir şey var,

today if mr. Steve says anything that is outrageous I will press this button how dare you so that's

eğer mr. Steve çirkin bir şey söylerse, bu düğmeye basacağım, buna nasıl cüret edersin, öyle olsun, böylece

it so Greta will be telling mr. Steve to shut his mouth today so every time Steve says something

Greta Mr. Steve bugün çenesini kapatacak, bu yüzden Steve ne zaman

that is offensive or might upset people you will hear the sound if I do it is unintentional

rahatsız edici veya insanları üzebilecek bir şey söylese sesi duyacaksınız, eğer bunu istemeden,

unintentional so there's a word for you straight away if something is unintentional you didn't

istemeden yapıyorsam, o yüzden hemen sizin için bir kelime var, eğer bir şey kasıtsızsa,

mean it to happen no so if I offend you it is an unintentional so it means I might say

bunu kastetmemişseniz olmaz hayır yani eğer seni gücendirirsem bu kasıtsız bir durumdur yani seni

something that you might offend you but I haven't said that deliberately to offend you

gücendirebilecek bir şey söylemiş olabilirim anlamına gelir ama bunu seni gücendirmek için kasten söylemedim

you seem small again yes I haven't got my high heels on today Oh mr. Steve isn't wearing

yine küçük görünüyorsun evet bugün yüksek topuklu ayakkabılarımı giymedim Oh Bay. Steve

his platform shoes oh yes you're right I did seem a bit short I don't put my shoes on mr.

platform ayakkabılarını giymiyor oh evet haklısın biraz kısa göründüm ayakkabılarımı giymedim bay.

Duncan no please don't please that will completely ruin the flow of my lesson yes he's got his

Duncan hayır lütfen yapma lütfen bu dersimin akışını tamamen mahvedecek evet onun

high heels on I've just in my flats all over I will make it equal okay wait there there

yüksek topukluları var Ben sadece dairelerimde her tarafımı eşit yapacağım tamam bekle işte

we go so now that's a bit better that's a bit better yes exactly except now really both

gidiyoruz yani şimdi bu biraz daha iyi biraz daha iyi evet tam olarak şu an dışında gerçekten ikisi de

look too low you don't you don't look so tiny Oh well mr. Duncan your new website I've looked

çok düşük görünüyor, değil mi çok küçük görünmüyorsunuz Oh pekala bayım. Duncan yeni web sitenize

at it there is a new website for those who don't know today I published my new website

baktım, bilmeyenler için yeni bir web sitesi var bugün yeni web sitemi yayınladım

and I will be mentioning it quite a few times so here it is here is the new website address

ve bundan birkaç kez bahsedeceğim, bu yüzden işte burada yeni web sitesi adresi

English addict dot uk' it is such an easy one to remember so on the website you will

İngilizce bağımlısı dot uk' hatırlaması o kadar kolay ki bu yüzden web sitesinde

find all of my lessons playlists you will see examples of my work if you are not familiar

tüm derslerimin oynatma listelerini bulacaksınız ne yaptığımı bilmiyorsanız çalışmalarımdan örnekler göreceksiniz

with what it is I do here on YouTube also there are lots of sections where you can look

YouTube'da burada ayrıca birçok bölüm var Bu sabah açılan yeni web sitemde

at words of the week and you could even link to the live stream as well on my new website

haftanın sözlerine bakabileceğiniz ve hatta canlı yayına bağlantı verebileceğiniz bir yer,

which was launched this morning it was actually made available at midday today and I think

aslında bugün öğle saatlerinde kullanıma açıldı ve sanırım

I was the first person to look at it hmm it was very exciting I must say you've put a

ona ilk bakan kişi bendim hmm çok heyecan vericiydi söylemeliyim ki

lot of work into this mr. Duncan a lot of hard work I can't begin to tell you I can't

bu işe çok emek verdiniz bayım. Duncan çok sıkı çalıştı sana anlatamam

begin to tell you Steve how how many sleepless nights I had trying to work out how to create

Steve sana anlatamam kaç uykusuz gece

my own website it seems like a simple thing even nowadays with all the amazing technology

kendi web sitemi nasıl oluşturacağımı bulmaya çalıştım bugünlerde bile hepsiyle basit bir şey gibi görünüyor web

for for building your website it's you still need a little bit of skill and know how to

sitenizi oluşturmak için harika teknoloji, hala biraz beceriye ihtiyacınız var ve bunu nasıl

do it so it's not easy it's not a simple thing to do I know that years ago it was much harder

yapacağınızı biliyorsunuz, bu yüzden kolay değil, yapılması basit bir şey değil Yıllar önce çok daha zor olduğunu biliyorum

because you had to create the whole thing from scratch but nowadays there are things

çünkü bütünü oluşturmak zorundaydınız sıfırdan bir şey ama bugünlerde

you can use Steve to make it easier to create your website so tools it is it is yes lots

Steve'i web sitenizi oluşturmayı kolaylaştırmak için kullanabileceğiniz şeyler var, bu nedenle araçlar, evet, birçok

of tools ok sure mr. Duncan is an egghead anyway an egghead no one no one uses that

araç tamam, elbette bayım. Duncan entellektüel zaten entellektüel kimse kimse bu

expression by the way they do I've just used it I suppose you call someone an egghead it

tabiri bu şekilde kullanmıyor Ben az önce kullandım sanırım birine zeki diyorsun bu

means they are sort of intelligent yes never or maybe their head looks like an egg I don't

onların bir nevi zeki oldukları anlamına geliyor evet asla ya da belki kafaları yumurtaya benziyor ben

know why they use the word egghead I think probably they associate the shape of an egg

neden yumurta kafalı kelimesini kullandıklarını bilmiyorum sanırım muhtemelen yumurtanın şeklini

with intelligence yes I don't know why maybe it's a person who who has a big forehead or

zeka ile ilişkilendiriyorlar

maybe their head is round and looks a bit like an egg so yes if you've got somebody

bir yumurta yani evet, eğer

clever at work or they come up with a clever idea you could say oh you head yes so see

iş yerinde zeki biri varsa ya da aklına zekice bir fikir gelirse diyebilirsin ki, oh sen kafana evet, bak

what they say somebody this morning wrote a very abusive comment on one of my videos

ne diyorlar bu sabah biri videolarımdan birine çok küfürlü bir yorum yazdı

and they said that I am bleep bleep bleep nerd I can't tell you what the word was but

ve şöyle dediler Ben bip bip bip nerd Size kelimenin ne olduğunu söyleyemem ama

it was let's just say it rhymes with booking if you are booking so these are tolerant Pete

rezervasyon yapıyorsanız rezervasyonla kafiyeli diyelim, yani bunlar hoşgörülü Pete

someone said you are a booking nerve I think that nerves and would be in you would describe

birisi senin bir rezervasyon siniri olduğunu söyledi, bence bu sinir bozucu ve

them as intolerant oh no no they're not no I I'm not offended by it Steve I take that

onları hoşgörüsüz olarak tanımlarsın oh hayır hayır değiller hayır Ben buna alınmadım Steve

as a compliment if someone calls me a nerd I'm actually flattered by that that means

Biri bana inek derse bunu bir iltifat olarak kabul ederim Aslında bundan gurur duyuyorum, bu

that I'm a person who obviously appears to be learning and improving all the time so

benim bir insan olduğum anlamına gelir her zaman öğreniyor ve gelişiyor gibi görünen

and also to be knowledgeable yes they were they were trying to be offensive yes but I'm

ve aynı zamanda bilgili olan evet saldırgan olmaya çalışıyorlardı evet ama

not offended I'm not offended I know but they were trying to be yes but they fail not unintentionally

alınmadım alınmadım biliyorum ama evet olmaya çalışıyorlardı ama başarısız oluyorlar istemeden

offensive but intentionally yes they were trying to upset you but of course you don't

saldırgan değil ama kasıtlı olarak evet, seni üzmeye çalışıyorlardı ama tabii ki sen

get upset I couldn't give a damn Duncan and doesn't get upset about these things I am

üzülmüyorsun Duncan umurumda değil ve bu şeylere üzülmüyorum.

blessed with the power of not giving a damn or to put it another way what's another phrase

başka bir deyişle, kullanabileceğiniz başka bir ifade nedir

you could use you could say you've got a hard shell yeah shouldn't you you've got a hard

sert bir kabuğunuz olduğunu söyleyebilirsiniz evet, sert bir

shell yes big skin a thick skin I'm not sure I'm not sure about hard shell but certainly

kabuğunuz var evet büyük deri kalın bir deri emin değilim emin değilim sert kabuklu ama kesinlikle

thick skinned and you have to be - come on here if you come onto YouTube and you are

kalın tenli ve olmalısın - YouTube'a geliyorsan ve

weak and you are easily offended by what people say to you don't come on YouTube don't create

zayıfsan buraya gel ve insanların sana söylediklerine kolayca alınıyorsun YouTube'a gelme YouTube'a gelme

a channel and don't make videos really that that's it so if you can't take criticism and

bir kanal oluşturmayın ve yapmayın' Videoları gerçekten bu kadar çekmeyin, eğer eleştiriye ve

if you can't take abuse I think the Internet is probably not the right place for you to

tacize tahammül edemiyorsanız, bence internet muhtemelen sizin için doğru yer değil

be - probably like social media where people can be I think social media is of like driving

- muhtemelen insanların olabileceği sosyal medya gibi bence sosyal medya araba kullanmak gibidir,

you can be offensive and behave in unacceptable ways to people because you know you can probably

saldırgan olabilir ve insanlara kabul edilemez şekillerde davranabilirsiniz çünkü muhtemelen bundan paçayı

get away with it yes and therefore you can be nasty to people because you couldn't say

sıyırabileceğinizi bilirsiniz ve bu nedenle insanlara kötü davranabilirsiniz çünkü

nasty things to somebody's face you might get a punching bag get punched yes well you

birinin yüzüne kötü şeyler söyleyemezsiniz yumruk yiyebilirsiniz çanta yumruklanır evet peki

have to be careful what you're saying real life and real life but of course in the internet

gerçek hayatta ve gerçek hayatta ne söylediğine dikkat etmelisin ama tabii ki internette

you can say what you like because they don't know where you live no and you don't have

ne istediğini söyleyebilirsin çünkü nerede yaşadığını bilmiyorlar hayır ve okumak zorunda değilsin

to read their their return comment where you have complete anonymity oh I like that we're

tam bir anonimliğe sahip olduğunuz geri dönüş yorumları oh cansız olmamızı seviyorum

inanimate yes so one of the best things one of the best things about being on the Internet

evet bu yüzden internette olmanın en iyi yanlarından biri

is that you can hide your identity you can have complete anonymity anonymity oh I love

kimliğinizi gizleyebilmenizdir tam bir anonimliğe sahip olabilirsiniz anonimlik oh seviyorum

that word Olga says that people web developers are called eggheads oh really so oh yeah you

bu kelime Olga, web geliştiricilerine entellektüel denildiğini söylüyor oh gerçekten çok oh evet siz

are an egghead mr. Danes a compliment you've developed a website therefore you are an egghead

bir mankafasınız bayım. Danes bir iltifat, bir web sitesi geliştirdin, bu yüzden sen bir zekisin

yes that's it I don't take any of these things as offensive they're their compliments if

evet, bu şeylerden hiçbirini saldırgan olarak almıyorum,

someone calls me a clever clogs or a big head or a jumped-up get I think my mother once

biri bana zeki takunya, koca kafa veya zıplayan diyorsa onların iltifatıdır. Sanırım annem bir keresinde

called me that it's a compliment thank you very much that's what I say there there are

beni aradı, bu bir iltifat, çok teşekkür ederim, söylediğim buydu,

no insults an insult is only an insult when you take offence broken and boy says where's

hakaret yok, hakaret sadece hakarettir, alındığınızda kırılır ve oğlan Pedro nerede diyor

Pedro and then a couple of comments down Pedro appears hey Pedro Bama we have to do the song

ve ardından birkaç yorum aşağı Pedro belirir hey Pedro Bama şarkıyı yapmalıyız

of course we're there Steve format of the show Pedro there are tears here too Pedro

tabi ki oradayız Steve şovun formatı Pedro burada da gözyaşı var Pedro

Belmont is waving hello everyone well I don't know you get it everyone's going to want a

Belmont herkese merhaba diyor pekala anladın mı bilmiyorum herkes

song now Tom a kiss here every kiss here Olga it's here welcome to the show Lilia is here

şimdi şarkı isteyecek Tom bir öpücük burada her öpücük burada Olga burada gösteriye hoşgeldiniz Lilia burada

fruit zombie 9 is he Eric is here ok matter is here hey Steve Luis is here trying to keep

meyve zombi 9 o Eric burada tamam madde burada hey Steve Luis burada izleyicilerimi tutmaya çalışıyor

my viewers Ella is here broken and Bob has mentioned broken and boy broken boy means

Ella burada kırık ve Bob kırıktan bahsetti ve çocuk kırık çocuk demek

a whole different thing in the English language does it but if you're broken it means that

İngiliz dilinde tamamen farklı bir şey yapar ama eğer kırıldıysan demek ki

you're if you say if you're a person you say that that person is broken yes it means that

sen bir insansan o kişinin kırıldığını söylersen evet bu

mentally something's gone wrong they have lost all of their spirit and motivation they

zihinsel olarak bir şeylerin ters gittiği anlamına gelir onlar hepsini kaybetmişlerdir. ruhları ve motivasyonları

are broken they are open a broken person has given up on life somebody they've had a very

kırıldı açık sözlüler kırık bir insan hayattan vazgeçti birisi çok

bad experience maybe breakup of a relationship maybe they've lost the job that they love

kötü bir deneyim yaşadı belki bir ilişkisi bitti belki sevdikleri işi kaybettiler belki

maybe they've lost somebody somebody's died something tragic happens something's happen

birisini kaybettiler birinin öldü trajik bir şey oldu hayatlarında başlarına bir şey geldi

to them in their lives and they have been so traumatised by that experience that they're

ve bu deneyim yüzünden o kadar travma geçirdiler ki

no longer the same person they were and it would take a long time for them to get back

artık eskisi gibi değiller ve normal olan şeylerden normal konuşmaya dönmeleri uzun zaman alacaktı.

to normal talking of things that are broken and possibly irreparable are we mentioning

kırık ve muhtemelen onarılamaz

that Oh horrible words today I'll be mentioning it well I'm not mentioning the horrible word

bundan mı bahsediyoruz Ah korkunç sözler bugün iyi bahsedeceğim Korkunç kelimeden

but I'm going to talk about what happened on Friday now we did a special lesson on Friday

bahsetmiyorum ama Cuma günü olanlardan bahsedeceğim şimdi Cuma günü özel bir ders yaptık

all about BREXIT that's the word isn't it I swear where's Greta where's Greta 'how dare

tamamen BREXIT hakkında kelime bu değil mi yemin ederim Greta nerede Greta nerede 'nasıl cüret

you' that's it how dare you mention BREXIT so on Friday we left the European Union some

edersin' işte bu ne cüretle BREXIT'ten bahsediyorsunuz bu yüzden Cuma günü Avrupa Birliği'nden ayrıldık bazı

people not happy about it some people overjoyed by the way for those who were wondering we

insanlar bundan memnun değil bazı insanlar bu arada çok sevindi merak edenler için biz de

voted too remain we did we did fortunately both of us agree now I know in certain relationships

oy kullandık kaldık yaptık neyse ki ikimiz de aynı fikirdeyiz artık biliyorum bazı ilişkilerde

it's not too far away from where we live I'm not saying exactly where mr. Duncan just do

yaşadığımız yerden çok da uzakta değil tam olarak nerede olduğunu söylemiyorum bayım. Duncan öyle yap ki moralim

so I'm down yes just don't say it all they've told it so it's not exactly yes but I don't

bozuldu evet sadece söylediklerinin hepsini söyleme bu yüzden tam olarak evet değil ama

think they've told the internet all but I haven't given their names away okay anyway

internete her şeyi anlattıklarını sanmıyorum ama isimlerini vermedim zaten tamam mı

Nia could be just a mellow of this okay I'm trying to get the flow there's a flow happening

Nia bunun biraz yumuşaklığı olabilir tamam akışı yakalamaya çalışıyorum burada bir akış var

here overreacting this dualism yes okay then there's a flow to the show you see we have

bu dualizme aşırı tepki veriyor evet tamam o zaman şovda bir akış var gördüğünüz gibi

to keep our viewers interested so yes so some relationships have almost broken up because

izleyicilerimizin ilgisini canlı tutmalıyız bu yüzden evet bu yüzden bazı ilişkiler neredeyse ayrıldı çünkü

in the relationship one person wanted to remain in Europe and the other wanted to leave so

ilişkide bir kişi Avrupa'da kalmak istedi ve diğeri ayrılmak istedi, bu yüzden

they've been arguing and I think in some cases there have been divorces that have been divorces

tartışıyorlardı ve bence bazı durumlarda boşanmalar oldu, bu boşanmalar oldu,

wrecks it divorces people falling-out with members of their own family I think I've had

insanlar boşandı - üyeleriyle anlaşmazlığa düştü kendi ailem sanırım

lots of quite heated arguments with friends of mine wouldn't it say I have fallen out

arkadaşlarımla çok hararetli tartışmalar yaşadım,

with them but came very close so it is what we call a contentious issue oh I like that

onlarla aram bozuldu ama çok yaklaştım demek bu yüzden tartışmalı bir konu diyoruz oh

one can attend contentious so something that is contentious is something that is always

birinin çekişmeli katılabilmesini seviyorum tartışmalı bir şey her zaman

open for debate so something that is always debatable something where people might disagree

tartışmaya açık bir şeydir yani her zaman tartışmalı olan bir şey insanların aynı fikirde olmayabileceği bir şeydir

controversial yes so if you are talking about something that is contentious it is an issue

tartışmalı evet bu nedenle tartışmalı bir şeyden bahsediyorsanız, bu

or a subject that people quite often disagree on or even split up or or fall out they fight

insanların sıklıkla üzerinde anlaşmazlığa düştüğü bir konu ya da konudur. Ayrılırlar veya ayrılırlar

over a contentious issue we were talking about flags earlier and a person who loves their

çekişmeli bir konu üzerinde kavga ederler daha önce bayraklardan bahsediyorduk ve ülkesini seven bir kişi

country might be described as patriotic or patriotic yes so we have been listening to

vatansever veya vatansever olarak tanımlanabilir evet bu yüzden

a lot of this recently as certainly with BREXIT coming up here in the UK a lot of people saying

son zamanlarda kesinlikle BREXIT'in gelmesiyle birlikte bunu çok dinliyoruz Birleşik Krallık'ta pek çok insan

they are patriotic yes patriotic and they've been saying that if you weren't a BREXIT supporter

vatansever evet vatansever olduklarını söylüyorlar ve BREXIT destekçisi değilseniz

then you weren't patriotic yes they were trying to suggest to you in some cases even calling

o zaman vatansever değilsiniz diyorlar evet size önermeye çalışıyorlar hatta bazı durumlarda

you a traitor yeah some people were called traitors because they didn't support leaving

size "a" diyorlardı. hain evet bazı insanlar hain olarak adlandırıldı çünkü Avrupa Birliği'nden ayrılmayı desteklemediler ki bu

the European Union which is the most ridiculous thing that you've ever heard in your life

hayatınızda duyduğunuz en saçma şey

whether whether Steve had weight how dare you exactly but yes so yes all sorts of things

Steve'in kilosu olup olmadığı tam olarak nasıl cüret edersiniz ama evet yani evet her türlü şey

have just got too heated and it's been it's been a very uncomfortable three years and

var çok kızıştı ve çok rahatsız edici bir üç yıl oldu ve

I think it's going to continue to be uncomfortable try four years yes it's almost four years

sanırım dört yılı deneyin rahatsız olmaya devam edecek evet bu neredeyse dört yıldır devam ediyor

that this has been going on Pedro wants the flanks of the world well I suppose with flags

Pedro dünyanın kanatlarını iyi istiyor sanırım bayraklarla

of the EU there's one less now well yes I suppose so we'll be interested it's official

AB'nin şimdi bir tane daha eksiği var, evet, sanırım ilgileneceğiz, bu resmi,

we are out a lot of patriotic people I suppose you could also talk about another thing nationalism

dışarıda pek çok vatansever insan var, sanırım başka bir şeyden de bahsedebilirsiniz milliyetçilik

so nationalism yes you talk about people who are almost fanatical maybe about their country

yani milliyetçilik evet, neredeyse fanatik olan insanlardan bahsediyorsunuz belki hakkında ülkelerini

they they take it maybe too far they believe that their country should belong to those

çok ileri götürüyorlar ülkelerinin

who are born there or maybe they feel a strong identity and they feel that other people can

orada doğanlara ait olması gerektiğine inanıyorlar veya belki de güçlü bir kimlik hissediyorlar ve diğer insanların

not take that away from them so nationalism a very this is a word that history has recorded

bunu onlardan alamayacağını düşünüyorlar, bu yüzden milliyetçilik tam da bu bir kelime tarihin

as being quite divisive that is exactly the word mister Duncan advise it because if you

oldukça bölücü olarak kaydedildiğini, Bay Duncan'ın tavsiye ettiği kelime tam olarak budur, çünkü siz

and of course politicians are very keen in certain countries to encourage nationalism

ve tabii ki politikacılar bazı ülkelerde milliyetçiliği teşvik etmeye çok hevesliyseniz,

because that means that they if they get you in a mindset that says that the country you

çünkü bu, sizi ülkenin şunu söyleyen bir zihniyete sokmaları anlamına gelir.

live in is the best country in the world and everybody else is rubbish then they can use

yaşadığınız yer dünyanın en iyi ülkesi ve diğer herkes çöp, o zaman

that to go to war they can use it for all sorts of things and we know that that's happened

bunu savaşa gitmek için kullanabilirler, her türlü şey için kullanabilirler ve bunun geçmişte olduğunu biliyoruz

in the past and of course the whole whole point of Europe is to is to is to tone is

ve tabii ki tüm mesele Avrupa,

to get rid of nationalism and to completely not encourage that at all yeah but since we

milliyetçilikten kurtulmak ve bunu kesinlikle teşvik etmemek, evet ama madem ki

don't want Wars yes well that's it well I've always found that being in a group is better

Savaşlar istemiyoruz, evet, bu kadar iyi, her zaman bir grupta olmanın olmaktan daha iyi olduğunu buldum.

than being an individual now generally speaking not not in all cases not in all cases but

bir birey artık genel olarak konuşuyor her durumda değil her durumda değil ama

because of course a group of people can also be bullies they might be a group of people

tabii ki bir grup insan da zorba olabileceği için iyi insanlar olmayan bir grup insan olabilirler

who are not nice people so they inflict their their will but being together being a group

bu yüzden isteklerini yerine getiriyorlar ama birlikte bir grup olmak

so I suppose many people who wanted to remain in Europe saw Europe as a community which

bu yüzden sanırım Avrupa'da kalmak isteyen pek çok insan Avrupa'yı bir topluluk olarak gördü ve tabii ki bu

of course it is it is a European community so being part of it seemed like a better idea

bir Avrupa topluluğudur, bu yüzden onun bir parçası olmak tek başına okyanusta tek başına yüzmekten daha iyi bir fikir gibi göründü

than being on your own floating in the ocean by yourself of course this is just our opinion

tabii ki bu sadece bizim görüşümüzdür

and it's the other thing that nationalism encourages is discrimination against groups

ve milliyetçiliğin teşvik ettiği diğer bir şey de insan gruplarına karşı ayrımcılıktır

of people it tends to narrow perspective down to certain groups or types of people within

perspektifi o ülkedeki belirli gruplara veya insan türlerine indirgeme eğilimindedir

that country it tends to encourage racism you might often see this you see jingoism

ırkçılığı teşvik etme eğilimindedir bunu sık sık görebilirsiniz jingoizm

is the word I mentioned earlier and this is a word that quite often is used in a negative

kelimedir Daha önce bahsetmiştim ve bu,

way to describe a person who sees their nation or their country as being the only real nation

kendi ulusunu veya ülkesini tek gerçek ulus

or the only real country or maybe they are a little too extreme with their views on their

veya tek gerçek ülke olarak gören veya belki de görüşlerinde biraz fazla aşırı olan bir kişiyi tanımlamak için sıklıkla olumsuz bir şekilde kullanılan bir kelimedir.

own country and having dominance however it just really means to be loyal to your country

kendi ülkelerinde ve hakimiyete sahip olmak, ancak gerçekten ülkenize sadık olmak

or to have love for your country so that's more patriotism isn't it that's it well that's

veya ülkenizi sevmek anlamına gelir, bu yüzden bu daha fazla vatanseverlik değil mi, iyi olan bu,

you're a patriot you you you're loyal to your country but and you believe in in the country

sen bir vatanseversin sen sen sadıksın ülke ama ve ülkeye inanıyorsun

and defending your country you are patriotic your patriotic it just means that that you

ve ülkeni savunuyorsun vatanseversin vatanseversin bu sadece

love the country that you live in but when you start going to nationalism that's taking

içinde yaşadığın ülkeyi sevdiğin anlamına gelir ama milliyetçiliğe gitmeye başladığında bu

it up to another level yes your patriotic you'll still be tolerant of other people who

onu başka bir düzeye çıkarıyor evet vatanseversin' Orada yaşayan diğer insanlara karşı hâlâ hoşgörülü olacağım,

live there but if you start taking it to nationalism and then be jingoistic sort of having rallies

ancak bunu milliyetçiliğe götürmeye başlarsanız ve sonra mitingler

and and war mongering then that's when it becomes a negative force it's only mine to

ve savaş çığırtkanlığı gibi şoven bir tavır alırsanız, o zaman bu olumsuz bir güç haline geldiği zaman vatansever olmak sadece bana ait,

be patriotic we're all Patriots yes the countries we live in yes because we're born there but

hepimiz Vatanseveriz evet yaşadığımız ülkeler evet çünkü orada doğduk ama

that doesn't mean that you're gonna go to war with somebody from my point of view nationalism

bu benim açımdan biriyle savaşa gireceğiniz anlamına gelmez milliyetçilik

tends to create divisions and that's sometimes a thing that can lead to well all sorts of

bölünmeler yaratma eğilimindedir ve bu bazen her türlü iyiye yol açabilen bir şeydir

problems I don't think we need to actually tell you yes Nathan Esther seven one to four

Sorunların size gerçekten söylememize gerek olduğunu düşünmüyorum evet Nathan Esther yedi birden dörde doğru ifade

has put it exactly right I don't like nationalism which is not the same as being proud of your

etti Milliyetçiliği sevmiyorum ki bu ülkenizle gurur duymakla aynı şey değil

country and being proud of your country is just being patriotic being proud of your country

ve ülkenizle gurur duymak sadece vatansever olmak, ülkenle gurur duymak,

nationalism is a completely different thing that's when you start to want to get into

milliyetçilik bambaşka bir şey, işte o zaman

wars with other countries and of course we know well how that ended well not even getting

başka ülkelerle savaşlara girmek istemeye başlarsın ve bunun nasıl bittiğini tabii ki iyi biliriz

into Wars even treating people that are in your own country yeah the people that are

Savaşlara bile girmeden kendi ülkendeki insanlara bile davranırsın. evet,

actually exist within your own country let us not forget recent history and I'm not talking

kendi ülkenizde gerçekten var olan insanlar, yakın tarihi unutmayalım ve

about the Second World War I'm talking about recent times over the past ten or fifteen

İkinci Dünya Savaşı'ndan bahsetmiyorum, son on veya on beş yıldaki yakın zamanlardan bahsediyorum,

years so not not not the Second World War I'm not referring to that I'm referring to

yani İkinci Dünya Savaşı değil Bundan bahsetmiyorum,

recent times in many parts of the world where nationalism has been taken just a little too

dünyanın birçok yerinde milliyetçiliğin biraz fazla

far be proud of your country but don't forget we are all sharing this this planet together

ileri götürüldüğü son zamanlardan bahsediyorum, ülkenle gurur duy ama unutma, hepimiz bu gezegeni birlikte paylaşıyoruz, kırılmış,

broken broken broken boring I'm just going to say broken boy who did earlier say that

kırılmış kırık sıkıcı sadece daha önce kırılmış olduklarını söyleyen kırık çocuk diyeceğim

they were broken in fact okay so that they're very interested in our opinions of course

aslında tamam yani fikirlerimizle çok ilgileniyorlar tabii ki

they are our opinion yes if you were to have somebody here who believed in BREXIT they

bizim fikrimiz evet eğer burada BREXIT'e inanan biri olsaydı UE'den ayrılmak

would they would say things like we wanted to leave the UE you let's be balanced here

istiyoruz gibi şeyler söylerlerdi, hadi burada dengelenelim

I'm not being violent no I'm just saying let's be balanced yes I'm not accusing you've not

ben şiddet kullanmıyorum hayır sadece dengelenelim diyorum evet seni

been balanced Oh might say what so if I was a person who believed in BREXIT and wanted

dengelenmemiş olmakla suçlamıyorum Oh ne diyebilir BREXIT'e inanan ve

to leave the EU I might say things like yes but we hadn't got control over our sovereignty

AB'den ayrılmak isteyen biri olsaydım evet ama ülke olarak egemenliğimiz üzerinde kontrolümüz yoktu tamam

as a country okay the EU have made a lot of rules which we don't agree with we have less

AB bizim katılmadığımız birçok kural koydu gibi şeyler söyleyebilirim. daha az

freedoms and we did before to make our laws be like workers rights things like that things

özgürlüğe sahibiz ve daha önce kanunlarımızı işçi hakları gibi yapmak için yaptık

like fishery policy as the workers rights or things I know I'm not argue about I'm just

balıkçılık politikası gibi işçi hakları gibi şeyler ya da bildiğim şeyler hakkında tartışmayacağım sadece

saying that's what a personal society might say they might say that we want things to

kişisel bir toplumun söyleyebileceği şeyi söylüyorum Şeylerin

make our own things that aren't true yes but of course a lot of the rules that we have

kendimize ait şeyler yapmasını istediğimizi söyleyebiliriz, bu doğru değil ama tabii ki Avrupa'da sahip olduğumuz kuralların çoğu sonunda "

in Europe are going to end up being I'm pretty much to say we got here anyway yes well we

Buraya geldik" demekle yetineceğim.

as we share a lot of common values yes but we're just putting across not somebody who

pek çok ortak değeri paylaştığımız için evet ama

believes in BREXIT might say yes I know that but but the thing is the thing is that's all

BREXIT'e inanan biri evet diyebilir bunu biliyorum ama mesele şu ki bunların hepsi

rubbish because we still create our own laws in this country we always have I mean there's

saçmalık çünkü bu ülkede hala kendi yasalarımızı kendimiz oluşturuyoruz. her zaman öyle demek istiyorum ki

no lack of sovereignty look that we still we still have the final say on most of our

egemenlik eksikliği yok bak hala yasalarımızın çoğu hakkında son söz bizim elimizde

laws and it's always been the way really that's that's what's happened in this country however

ve gerçekten her zaman böyle oldu bu ülkede olan buydu ancak

the European Union has been responsible for allowing more workers rights believe it or

Avrupa Birliği daha fazla işçi haklarına izin vermekten sorumlu oldu ister inanın ister inanmayın,

not so we actually have more rights and more more privilege as far as having a good job

aslında daha fazla hakkımız ve daha fazla ayrıcalığımız var, iyi bir

and a decent wage and things that we take for granted also you can go abroad to Europe

işe ve makul bir ücrete sahip olmak ve kanıksadığımız şeyler de cep telefonunuzla yurtdışına Avrupa'ya gidebilirsiniz

with your your mobile phone and you don't get paid or you don't get charged extra for

ve alamazsınız. ücretli veya ekstra ücret almıyorsunuz

it however now that we've left Europe there is a good chance that anyone that goes abroad

ancak artık Avrupa'dan ayrıldığımıza göre, yurtdışına giden herkesin cep telefonlarını Avrupa'da

will have to pay an extra charge to use their mobile phones in Europe so that this is all

kullanmak için fazladan bir ücret ödemesi gerekecek, böylece tüm bunlar

going to be very interesting what an interesting year this is very interesting to see how things

gidecek çok ilginç ol ne ilginç bir yıl bu çok ilginç işlerin nasıl geliştiğini görmek için

develop it'll be interesting to look back in five ten years time to see if life is any

beş on yıl sonra geriye bakmak ilginç olacak hayatın herhangi bir farkı olup olmadığını görmek için

diff and he Petra was going then then it is at present I don't think for the majority

ve Petra o sırada gidiyordu, o zaman şu anda öyle değil' İnsanların çoğu için her

of people things will change that much but I do fear for people who because I mean we're

şeyin bu kadar değişeceğini düşünmüyorum ama insanlar için korkuyorum, çünkü çalışma hayatımızın

reaching the back end the latter end of our working life are old so it's probably not

son noktasına ulaşıyoruz, bu yüzden muhtemelen

going to affect certainly me because I'm four years older than you hmm so I'm not far off

beni kesinlikle etkilemeyecek çünkü ben' senden dört yaş büyüğüm hmm yani altmıştan çok uzakta değilim

sixty okay which means that you know my working life is coming to an end as you are approaching

tamam yani emekliliğe yaklaşırken çalışma hayatımın sona erdiğini biliyorsun

retirement yes so I'm not going to worry too much about workers rights but people who were

evet yani işçi haklarına çok fazla kafa yormayacağım ama insanlar

10 20 30 years younger than me or more might see some pretty dramatic changes to things

benden 10 20 30 yaş küçük veya daha büyük olanlar işçi hakları gibi konularda oldukça dramatik değişiklikler görebilir,

like workers rights you know but these are the things that maternity paternity leave

bilirsiniz ama bunlar analık babalığın bıraktığı şeylerdir

that sort of thing yes but these are these are the things that we were improved that

evet ama bunlar bizim geliştirdiğimiz şeyler bunlar

were made better by being in the European Union so everything was was made better so

Avrupa Birliği'nde olmakla daha iyi hale getirildiler, bu yüzden her şey daha iyi hale getirildi, bu yüzden

now we've left all of those laws and rules have actually been pushed out and that's part

şimdi tüm bu yasaları ve kuralları bıraktık ve bu,

of the agreement so the new BREXIT situation is that all of those workers rights have actually

anlaşmanın bir parçası, yani yeni BREXIT durumu, tüm bu işçi haklarının aslında

been taken out so not yet but there might be yes well the plan that's been put forward

çıkarıldı, yani henüz değil ama evet olabilir, öne sürülen plan

is to actually just forget about that let's see what happens let's see what happens yes

aslında bunu unutmak, bakalım ne olacak, bakalım ne olacak evet oh evet

oh yes oh that's hope I mean we've got to be positive I mean we and half the country

oh bu, yani pozitif olmamız gerektiğini kastediyorum Yani biz ve ülkenin yarısı

didn't want to leave okay but we now have done so we have to try and make the best well

ayrılmak istemedik tamam ama şimdi ayrıldık bu yüzden elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalıyız

I've never said that and I know I'm not arguing I mean though I'm just making a statement

Bunu asla söylemedim ve biliyorum tartışmıyorum yani sadece olsam da bir açıklama yaparken

so did you be arguing with me mr. Duncan today I'm not going I'm definitely not going into

benimle tartıştınız mı bay. Duncan bugün gitmiyorum Kesinlikle

the street to turn cars over or set fire to buildings oh let's just not doing that okay

arabaları ters çevirmek veya binaları ateşe vermek için sokağa çıkmayacağım oh hadi bunu yapma tamam mı

I just hope that the politicians make a good job of it hmm but I would like to place a

Umarım politikacılar bu konuda iyi bir iş çıkarırlar hmm ama isterim

bet that in 20 years time we'll be back in 20 years we'll be dead though interestingly

20 yıl sonra 20 yıl sonra geri döneceğimize bahse girerim ama ilginç bir şekilde Avrupa'nın

Donald Tusk who was the one of the the lead on Europe who's now not there anymore he's

önde gelenlerinden biri olan ve artık orada olmayan Donald Tusk

would not retired but he's not in in his position that he was before us as already welcoming

emekli olmayacaktı ama onun içinde değil

welcoming Scotland into Europe practically which has caused a few problems because the

İskoçya'nın Avrupa'ya kabul edilmesini zaten memnuniyetle karşılayarak karşımızda olduğu pozisyonu, pratikte birkaç soruna neden oldu çünkü

other problem we've got here in the UK is of course Scotland which is part of the UK

burada Birleşik Krallık'ta yaşadığımız diğer sorun, elbette Birleşik Krallık'ın bir parçası olan İskoçya,

wants to be independent 66 percent of Scottish people voted to stay in the EU okay so most

İskoçya'nın yüzde 66'sı bağımsız olmak istiyor. insanlar AB'de kalmak için oy kullandı tamam, bu yüzden çoğu

of them want to stay in the EU so they're they want to have their own referendum become

AB'de kalmak istiyor, bu yüzden kendi referandumlarının

independent and join Europe which would be catastrophic I agree but anyway that may or

bağımsız olmasını ve Avrupa'ya katılmasını istiyorlar ki bu bir felaket olur Katılıyorum ama yine de bu olabilir veya

may not happen yes but this is why everything is so confusing and in such a mess because

olmayabilir evet ama bu yüzden her şey bu kadar kafa karıştırıcı ve karmakarışık çünkü bir

you have also island which is divided as well so a big chunk of Ireland wants to stay in

de bölünmüş adanız var bu yüzden İrlanda'nın büyük bir kısmı Avrupa'da kalmak isterken,

Europe whilst the part of Ireland that is let's let's be careful what we're saying here

İrlanda'nın bir kısmı yani burada ne söylediğimize dikkat edelim.

is ruled by the UK will will be dragged out of Europe and then you have Scotland who voted

Birleşik Krallık tarafından yönetiliyorsa Avrupa'dan çekilecek ve sonra Avrupa'da kalmaya oy veren İskoçya var

to stay in Europe but they want they want to also leave the UK as well so it's very

ama onlar da Birleşik Krallık'tan ayrılmak istiyorlar bu yüzden bu çok

confusing the only the only thing that won't change is on money so nothing will change

kafa karıştırıcı, değişmeyecek tek şey para konusunda bu yüzden orada hiçbir şey değişmeyecek

there because we had the pound anyway so we kept that that might be one of the good things

çünkü zaten bir poundumuz vardı ve bunun geçmişte yaptığımız iyi şeylerden biri olabileceğini

that we did in the past when you think about it Steve because yeah it's still a pound so

düşündük Steve çünkü evet hala bir pound yani buna

we don't have to change our money or our currency at all yes Lewis says that I think that both

ihtiyacımız yok paramızı veya para birimimizi hiç değiştirmeyin evet Lewis diyor ki hem

the UK and the EU are both losers in this separation yes yes yes I don't think really

İngiltere hem de AB bu ayrılıkta

anybody's going to win but it will be decades before before that the true changes come out

kaybedenler değişikliklerin ortaya çıkması

it's a sad fact that both of us will die with all of this still happening that's the sad

üzücü bir gerçek, tüm bunlar olurken ikimizin de ölecek olması üzücü olan

thing so the rest of our lives Steve all we're going to hear about is all of the transitions

şey bu yüzden hayatımızın geri kalanında Steve hakkında tek duyacağımız tüm geçişler

and all of the things that are being sorted out slowly over the years it might be another

ve olan her şey yıllar içinde yavaş yavaş sıralanırsa, başka bir

10 15 or 20 years so there's a pretty good chance that my last words before I before

10 15 veya 20 yıl olabilir, bu yüzden

I shuffle off this mortal coil will be BREXIT done yet mr. Duncan of course Donald Tusk

bu ölümlü bobini karıştırmadan önceki son sözlerimin BREXIT olma ihtimali oldukça yüksek, henüz bayım. Duncan elbette Donald Tusk

was upset a lot of people across Europe versus well he was sort of encouraging Scotland to

Avrupa'daki pek çok insanı üzdü, buna karşılık İskoçya'yı

be independent but of course they've got lots of lots of very contentious issues across

bağımsız olmaya teşvik ediyordu ama tabii ki

Europe with countries like Catalan part of Spain wants to be independent and that's causing

Avrupa'da İspanya'nın Katalan kısmı gibi ülkelerle çok çekişmeli pek çok sorunu var. bağımsız ve bu

all sorts of problems so okay to make a comment like that has been seen in this country is

her türlü soruna neden oluyor o yüzden bu ülkede görülmüş böyle bir yorum yapmak

very inflammatory yes they're almost encouraging nations within Europe to sort of break for

çok kışkırtıcı evet neredeyse Avrupa'daki ulusları bunun için bir nevi kırılmaya teşvik ediyorlar

it he said his language is that worthy of a Greta is that worthy what do you think so

onun dilinin bir Greta'ya layık olduğunu söyledi buna değer mi sence bu yüzden

I'm not asking you I'm asking Greta what do you think Greta doesn't like that

sana sormuyorum Greta'ya soruyorum sence Greta neyi sevmiyor bayım?

well mr. Duncan what do we I sort of theme to today's lesson no I said well no there

Duncan, bugünün dersinin konusunu ne yapacağız hayır dedim, hayır,

was there was before before you brought me on well you know what happens when I come

beni getirmeden önce de vardı, peki ben geldiğimde ne olduğunu biliyorsunuz bay

on mr. Duncan we can take off in all sorts of different directions look we have a new

. Duncan her türlü farklı yöne gidebiliriz bak yeni bir

website a new website for everything to do with the English language English addict dot

web sitemiz var İngilizce ile ilgili her şey için yeni bir web sitemiz var English addict dot

uk' is the new website all of my lessons are there the playlists you can go and find the

uk' yeni web sitesi tüm derslerim orada gidip bulabileceğiniz oynatma listeleri

playlists just click on the pictures next to each playlist and you will find all of

oynatma listeleri, her oynatma listesinin yanındaki resimlere tıklamanız yeterlidir ve tüm

my playlists and of course there is also a link to the live stream as well so I will

oynatma listelerimi bulacaksınız ve tabii ki canlı yayına da bir bağlantı var, bu yüzden önümüzdeki birkaç gün

be adding some new things to the website over the next few days but there it is the new

içinde web sitesine bazı yeni şeyler ekleyeceğim ama işte yeni

website oh my goodness it's actually happening it's happening Steve we have a new website

web sitesi aman tanrım gerçekten oluyor oluyor Steve yeni bir web sitemiz var

and I think ours the first person on there you were you were the first person to look

ve sanırım bizimki oradaki ilk kişiydin web

at my website besides me I've been staring for the past three months and to be honest

siteme benden başka bakan ilk kişi sendin son üç aydır ve

with you I'm sick of seeing it so today we are talking about being cautious so you might

size karşı dürüst olmak gerekirse, bunu görmekten bıktım, bu yüzden bugün temkinli olmaktan bahsediyoruz, bu yüzden

say that this is quite a suitable one you could say that we were cautious yes in wanting

bunun oldukça uygun olduğunu söyleyebilirsiniz, temkinli olduğumuzu söyleyebilirsiniz, evet,

to vote to stay within the European Union oh yes so say that so a vote for remain might

içeride kalmak için oy kullanmak isterken Avrupa Birliği oh evet öyleyse öyle söyleyin ki, kalma oyu

be seen as cautious quashes wanting to take any any and any risks not wanting to change

temkinli ezmeler olarak görülebilir, her türlü riski almak ister, statükoyu değiştirmek istemez, bu

the the status quo so when we talk about caution we are talking about being careful you are

nedenle ihtiyattan bahsettiğimizde dikkatli olmaktan bahsediyoruz, siz

thinking something over carefully you are not rushing into something you are using caution

düşünüyorsunuz dikkatli bir şekilde bir şeye acele etmiyorsunuz, dikkatli kullanıyorsunuz

and of course we can also say that you are being if I can get the word cautious so that

ve tabii ki dikkatli kelimesini alabilirsem, dikkatli olduğunuzu da söyleyebiliriz, yani

is what describes the feeling of caution so caution is the thing but you are being cautious

dikkatli olma hissini tanımlayan şey budur, bu yüzden dikkatli olan şeydir ama dikkatli davranıyorsunuz

you are not rushing in you are not making any decisions straight away you are being

acele etmiyorsun hemen herhangi bir karar vermiyorsun

very cautious now I would say that Steve is cautious you are a person who tends to be

şimdi çok dikkatli davranıyorsun Steve'in temkinli olduğunu söyleyebilirim temkinli olma eğiliminde olan bir insansın bir

cautious you often take care when you are making a decision sometimes a decision can

karar verirken genellikle dikkatli olursun bazen bir karar

take many days many weeks even many years as well so yes I think I think Steve you are

alabilir günler haftalar haftalar hatta yıllar da bu yüzden evet bence Steve sen kendine iyi

a person who does take care you are very I like to weigh up all the options before I

bakan bir insansın sen çok öylesin

make a decision even on anything something simple like buying a new fridge well I can't

yeni bir buzdolabı almak gibi basit bir şeyde bile karar vermeden önce tüm seçenekleri tartmayı seviyorum pekala,

just go out and buy hmmm anything hmm without looking at all the alternatives on the market

piyasadaki tüm alternatiflere bakmadan

and to see whether one might be slightly better than the other see I know people that can

ve birinin diğerinden biraz daha iyi olup olmadığını görmeden dışarı çıkıp hmmm herhangi bir hmm satın alamam.

just go out and go to a shop they might want to buy a new cook or a fridge or even a new

Dışarı çıkıp bir dükkana gidebilecek insanlar tanıyorum. yeni bir aşçı, buzdolabı veya hatta yeni bir

car they just see this whatever it is they're all like that I'll buy it okay and of course

araba almak istiyorum, sadece bunu görüyorlar, her ne ise, hepsi ben alacağım gibiler ve tabii ki

it some people are like that but God I'm but I'm the opposite okay analytical I've got

bazı insanlar böyle ama Tanrım ben ama ben' m tam tersi tamam analitik

a million more words to show careful so a person who is careful once again they are

Dikkatli gösterecek bir milyon kelimem daha var bu yüzden dikkatli olan bir insan bir kez daha bir

they are not doing something without thinking hard about it or maybe they are doing something

şeyi çok düşünmeden yapmıyordur veya belki bir şeyi

slowly or maybe they are not rushing you might say to somebody when they're about to cross

yavaş yavaş yapıyordur veya belki sizi aceleye getirmiyorlardır karşıdan karşıya geçmek üzereyken birine karşıdan karşıya geçerken

the road be careful when you cross the road look out make sure there's no danger yes around

dikkatli ol tehlike olmadığından emin ol

so you could be careful you can be a careful person a careful driver yes so you do do something

evet etrafta dikkatli olabilirsin dikkatli olabilirsin dikkatli bir insan olabilirsin dikkatli bir sürücü evet bu yüzden istikrarlı bir şekilde bir şeyler yapabilirsin diyebilir

steadily you do something without rushing you do something with care you look out for

acele etmeden bir şey yaparsın bir şeyi dikkatli yaparsın

the hazards you are careful I like that one you might also show some consideration so

tehlikelere dikkat edersin dikkatlisin bunu severim ayrıca biraz düşünceli olabilirsin bu yüzden bir

before you do something quite often you will think about the thing you are going to do

şeyi sık sık yapmadan önce yapacağın şeyin

is that right yes a considered decision is something where you take your time to look

doğru olduğunu düşünürsün evet, üzerinde düşünülmüş bir karar,

at all the different options and then make a considered decision or a considered opinion

tüm farklı seçeneklere bakmak için zaman ayırdığınız ve ardından üzerinde düşünülmüş bir karar veya üzerinde düşünülmüş bir fikir verdiğiniz bir şeydir.

not it of course if you if you consider other people hmm you might be a considerate person

yes so that you are always looking out for other people's well-being hmm or other people's

her zaman diğer insanların iyiliğini düşünürler hmm veya diğer insanların

feelings yes you are a considerate person so you don't do it horrible things to people

duygularını düşünürler evet sen düşünceli bir insansın bu yüzden insanlara korkunç şeyler yapmazsın bu yüzden

so generally this word means just to think carefully so you can be cautious and have

genellikle bu kelime sadece dikkatlice düşünmek anlamına gelir böylece dikkatli olabilirsin ve

consideration so you don't rush into the thing that you are about to do you give it some

anlayışlı olabilirsin yani yapmak üzere olduğunuz şeye acele etmeyin biraz

some time you think about it you give it some consideration some thought we might ask a

zaman tanıyın onun hakkında düşünün biraz düşünün bir

person if they are sure about something so to be sure is to be certain so maybe you are

kişiye bir konuda emin olup olmadığını sorabiliriz o yüzden emin olmak emin olmaktır yani belki

sure maybe you are the opposite and you are not sure you don't know are you sure mr. Duncan

eminsiniz belki tam tersisiniz ve emin değilsiniz emin misiniz emin misiniz bayım? Duncan,

that launching your new website has been a good idea I think I think launching my new

yeni web sitenizi açmanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum, yeni

website has been a fantastic idea so you're absolutely sure are you I am sure I heard

web sitemi başlatmanın harika bir fikir olduğunu düşünüyorum, bu yüzden kesinlikle eminsiniz, kesin olarak duyduğuma eminim

certain 100% I am very sure that that this is the right thing to do although as you said

%100 bunun doğru olduğundan eminim yapılacak bir şey olmasına rağmen

earlier about BREXIT time will tell yes time will tell of course there are some opposites

daha önce BREXIT hakkında söylediğiniz gibi zaman gösterecek evet zaman gösterecek elbette temkinli olmanın bazı zıt yönleri var beni

to being cautious you might you're pushing me off messaging you might be hesitant hesitant

mesajlaşmaktan uzaklaştırıyor olabilirsiniz tereddütlü olabilirsiniz tereddütlü

yes you're not sure or you might be cautious you might be hesitant so you don't do something

evet emin değilsiniz veya olabilirsiniz temkinli tereddütlü olabilirsin bu yüzden düşünmeden bir şey yapmazsın

without thinking we are still talking about caution and being cautious you are hesitant

hala ihtiyatlı olmaktan bahsediyoruz ve temkinli olmaktan bahsediyoruz tereddütlüsün

you are hesitant you're a hesitant person it means you you you don't make quick decisions

tereddütlü birisin bu senin anlamına geliyor hızlı kararlar vermiyorsun

sometimes that's quite often seen as a negative trait in somebody if you say somebody's hesitant

bazen bu oldukça sık Birinde olumsuz bir özellik olarak görülüyor, eğer birinin tereddütlü olduğunu söylerseniz,

it means that they're it's often associated associated with indecision an inability to

bu onların çoğu zaman kararsızlıkla, karar verememeyle ilişkilendirildiği anlamına gelir

make a decision and I'm often afflicted with that I often very hesitant because my brain

ve ben de sık sık bu durumdan muzdaribim, çoğu zaman çok tereddütlüyüm çünkü beynim

is trying to consider so many options that it can't make a proper decision so it becomes

öyle düşünmeye çalışıyor. uygun bir karar veremediği birçok seçenek bu yüzden

indecisive or hesitant yes and of course I'll be seen as negative as the verb you hesitate

kararsız veya tereddütlü hale gelir evet ve tabii ki tereddüt ettiğiniz fiil kadar olumsuz olarak görüleceğim bu

so a person his is hesitant hesitant they hesitate yes so those words look almost identical

yüzden bir kişi onun tereddütlü tereddütlü tereddüt ederler evet yani bu kelimeler neredeyse aynı görünüyor

but they're not so the first one is hesitant that is describing the action or how you appear

ama o kadar da değiller ilki eylemi veya nasıl göründüğünü tarif eden tereddütlü

you appear hesitant and indecisive and hesitate is describing the actual feeling or the action

tereddütlü ve kararsız görünüyorsun ve tereddüt gerçek duyguyu veya eylemi tarif ediyor tereddüt ediyorsun

you hesitate you stop you stop you you think hmm should I do that yes that's a more positive

durduruyorsun durduruyorsun sen hmm öyle mi yapmalıyım diye düşünüyorsun evet bu daha olumlu bir

word I would say oh I like this one tentative tentative you do something tentative or you

kelime söyleyebilirim oh, bu geçici denemeyi beğendim, geçici bir şey yaparsın ya da geçici

do something tentatively he he approached the edge of the cliff in a hesitated way yes

bir şey yaparsın o tereddütle uçurumun kenarına yaklaştı evet

tentative tentative yes yes he tentatively walked towards the edge of the cliff yes says

geçici deneme evet evet o geçici olarak uçurumun kenarına doğru yürüdü evet

cautious to do something with care and attention you are making sure that every step is the

dikkat ve dikkatle bir şeyler yapmak için temkinli diyor her adımın

right step you are being tentative you do something tentatively you don't do something

doğru adım olduğundan emin oluyorsun çekingen davranıyorsun bir şeyi temkinli yapıyorsun bir şeyi

rashly hmm I like that one that's a good one here's another one restrained something that

düşüncesizce yapmıyorsun hmm bunu beğendim bu iyi bir tane daha

you know and again or not so sometimes you're going to say I am always restrained yes but

biliyorsun ve yine öyle ya da böyle değil bazen her zaman kendimi tuttum diyeceksiniz evet ama

most of the time not on the live stream most of the time you are restrained but for some

çoğu zaman canlı yayında değil çoğu zaman kendinizi tutuyorsunuz ama nedense

reason when Steve comes on here he likes to talk about things he likes to get very expressive

Steve buraya geldiğinde hakkında konuşmayı seviyor onun çok ifade etmeyi sevdiği şeyler

you're restrained you hold back your opinion you might not necessarily say what you're

kendini tutuyorsun kendini tutuyorsun fikrini tutuyorsun düşündüğünü söylemeyebilirsin kendini tutuyorsun kendini tutuyorsun

thinking you're restrained you keep things to yourself more yes that's restrained in

evet bu

the sense of when you're talking and conversing with people and giving their opinions mm-hmm

konuşurken ve sohbet ederken kendini tutuyor insanlarla ve fikirlerini söylerken mm-hmm

you don't necessarily tell people everything that you're thinking but you can be restrained

insanlara düşündüğün her şeyi söylemen gerekmez ama

physically mmm back you can be held back physically to restrain somebody means to hold them back

fiziksel olarak zaptedilebilirsin

physically so they might want to somebody might want to start a fight and then somebody

birisi kavga çıkarmak isteyebilir ve sonra biri sizi

grabs hold you might want to start a fight with somebody and then somebody restrains

tutar siz biriyle kavga başlatmak isteyebilirsiniz ve sonra biri

you yes and of course the the lower police policemen can restrain you in handcuffs or

sizi zapt eder evet ve tabii ki alt düzey polisler sizi kelepçeli olarak zapt edebilir veya

they can hold you down yes but Sir this strain the other way is you're not giving your opinions

sizi zapt edebilirler evet ama efendim bu diğer yolu zorlamak, fikirlerini söylemiyorsun, kendini tutuyorsun,

you're holding back so you're thinking carefully before you say things or else yes or else

bu yüzden bir şeyler söylemeden önce dikkatlice düşünüyorsun, yoksa evet, yoksa

Greta might say how dare you stop wearing thinner Tom is restrained you are holding

Greta, daha ince giyinmeyi nasıl bırakırsın diyebilir, Tom ölçülü,

back your your real feelings and thoughts oh I like this one this is a phrase tread

kendini tutuyorsun gerçek hisler ve düşünceler ah bu çok hoşuma giden bir söz

carefully as read carefully be careful what you say and do sometimes you must not rush

dikkatli yürü dikkatli oku dikkatli oku ne söylediğine ve ne yaptığına dikkat et bazen

into a situation or say something without thinking sometimes you must tread carefully

bir duruma dalıp düşünmeden bir şey söylememelisin bazen dikkatli adım atmalısın

somebody might say to you when you're going to meet somebody they might say careful what

birisi sana diyebilir senken " birisiyle buluşacağım" diyebilirler,

you say with that person tread very carefully because what they're implying is that you

o kişiyle ne söylediğine dikkat et, çünkü onların ima ettikleri şey,

might upset them very easily or there might be easily upset that's how we tend to use

onları çok kolay üzebileceğin ya da kolayca üzebileceğindir,

that phrase now with reference to people rather than it doesn't mean literally tread carefully

bu ifadeyi şimdi referans olarak kullanma eğilimindeyiz. Bu, kelimenin tam anlamıyla dikkatli yürümek anlamına gelmez,

because you might fall through a hole but it could mean that you might you might for

çünkü bir delikten düşebilirsiniz, ancak bu,

example be going on a hiking trip somewhere yes and you might come across some ground

örneğin bir yere yürüyüş gezisine çıkıyor olabilirsiniz, evet ve

which looks a bit uneven or a bit dangerous or boggy and some of you might say to you

biraz engebeli görünen bir zeminle karşılaşabilirsiniz anlamına gelebilir. ya da biraz tehlikeli ya da batak ve bazılarınız size

be careful over there tread carefully literally be careful where you put your feet but of

orada dikkatli olun diyebilir, dikkatli yürüyün, kelimenin tam anlamıyla ayağınızı bastığınız yere dikkat edin ama

course in another way it means tread carefully in terms of because something might happen

elbette başka bir anlamda dikkatli yürümek anlamına gelir çünkü yapmazsanız başınıza bir şey gelebilir.

to you if you don't tread carefully you might injure yourself and in the same way that you

'Dikkatli adım atmayın, kendinizi yaralayabilirsiniz ve aynı şekilde birine onu üzecek

might say to somebody say something to somebody that might upset them hmm if you don't tread

bir şey söylersiniz, hmm,

carefully in the way that you communicate with certain people you might upset them and

belirli insanlarla iletişim kurarken dikkatli davranmazsanız, onları ve

their cause a problem can be used literally or in regards to relations with people or

diğerlerini üzebilirsiniz. bir soruna neden olmak kelimenin tam anlamıyla veya insanlarla ilişkilerle ilgili olarak veya

figuratively figuratively if the word I was looking for show restraint again so you are

mecazi olarak kullanılabilir, eğer aradığım kelime yine kısıtlama gösteriyorsa, kendinizi tutuyorsunuz, bir

holding back you are not rushing into something so maybe you see I don't know you go past

şeye acele etmiyorsunuz, bu yüzden belki görüyorsunuz, bilmiyorum geçmişe gidiyorsunuz

a shop window and you see the latest 8k television in the window £7000 and you think oh oh oh

bir vitrin ve en son 8k televizyonu vitrinde 7000 £ görüyorsunuz ve oh oh oh

I really want that television ooh 8k imagine that I can watch I can watch The X Factor

gerçekten o televizyonu istiyorum ooh 8k diye düşünüyorsunuz, izleyebileceğimi hayal edin The X Factor'u

in 8k oh it's very tempting but you might have to show restraint because you you know

8k olarak izleyebilirim oh bu çok cazip ama zorunda kalabilirsiniz Kısıtlı davranın çünkü

you might not be able to afford it or it might be a rash decision today so something you

buna paranızın yetmeyebileceğini biliyorsunuz ya da bugün aceleyle alınmış bir karar olabilir, bu yüzden acele ettiğiniz bir şey

rush into is the opposite so instead you show restraint you don't rush into the shop and

tam tersidir, bu yüzden kendinizi kısıtlamak yerine aceleyle dükkana girip

buy the new television you go home and you think about it you don't rush in fruit zombie

gittiğiniz yeni televizyonu satın almazsınız. evde ve bunu düşünüyorsun, meyveye acele etmiyorsun zombi rüzgara

has used the expression throw caution to the wind boy I like that one and if you throw

dikkat et ifadesini kullandı çocuk Bunu sevdim ve

caution to the wind it means you just don't worry about any dangers or problems that might

rüzgara dikkat atarsan, bu sadece herhangi bir tehlike veya sorun hakkında endişelenmediğin anlamına gelir.

occur you just do it anyway you can also hold back as well hold back maybe you have a big

Olabilir sen sadece yap yine de geri tutabilirsin de geri tut belki de vermen gereken büyük bir

decision that you have to make Steve yes you have to decide something but you're not sure

kararın var Steve evet bir şeye karar vermelisin ama

at the moment so you hold back you don't give your decision straight away you you are still

şu anda emin değilsin o yüzden geri durmuyorsun' Kararını hemen verme sen hala

thinking about it I will hold back on my decision you stop yourself from doing it a delay until

onu düşünüyorsun Kararımı geri çekeceğim sen bir

you make a decision on something here's another one a good piece of advice here Steve take

şey hakkında karar verene kadar bunu yapmaktan kendini alıkoy

it slow make it slowly take it slowly don't rush don't may be a big decision you have

yavaş yavaş al acele etme hayatında vermen gereken büyük bir karar olabilir

to make in your life should I marry that beautiful girl even though sometimes she throws the

o güzel kızla evlenir

furniture at me so I'm gonna take it slowly I'm not going to rush into marrying that girl

miyim o kızla evlenmek için acele edeceğim

because she might she might one day push me out of a window or something like that what's

çünkü bir gün beni pencereden dışarı atabilir ya da onun gibi bir şey

in matters of love take it slowly then quite often the part of your brain that is telling

you what to do or the part of your brain which is is is is maybe giving you advice on what

Beyninizin belki de

is good for you is often switched off and you might be overtaken by the emotion and

sizin için neyin iyi olduğuna dair size tavsiye vermesi, çoğu zaman devre dışı bırakılır ve duyguya kapılıp gidebilirsiniz ve

yes take it slowly you can use that in a relationship somebody might say to you that you might meet

evet, ağırdan alın, bunu bir ilişkide kullanabilirsiniz, birisi size şöyle diyebilir:

somebody and they've been in a relationship before you might be very keen to press ahead

biriyle tanışın ve daha önce bir ilişki içindeydiler, siz

with a full-on relationship with them but they might say to you no I just want to take

onlarla tam bir ilişki kurmak için çok hevesli olabilirsiniz, ancak size hayır diyebilirler, sadece ağırdan almak istiyorum

it slowly yes let's not rush into things let's let's just get to know each other yes because

evet, acele etmeyelim, hadi sadece birbirinizi tanımak evet çünkü

they might have had a bad experience in the past or you might say to somebody might be

geçmişte kötü bir deneyim yaşamış olabilirler ya da birisinin sizinle

very enthusiastic to have a relationship with you and you say no I just want to take it

bir ilişkiye sahip olmak için çok hevesli olabileceğini söyleyebilirsiniz ve hayır diyebilirsiniz, sadece

slowly one step at a time you know we're not going to move in together yet no we're not

yavaş yavaş her seferinde bir adım atmak istiyorum biliyorum henüz birlikte yaşamayacağız hayır

going to by ring we're not getting naked we're not going to get engaged take it slowly we're

yüzüğü çalmayacağız soyunmayacağız nişanlanmayacağız yavaş yavaş

not taking your clothes off together just yet we are going to take it slowly yes does

birlikte kıyafetlerini çıkarmıyoruz henüz yavaştan alacak evet öyle mi

mr. Steve have an 8k television no we still have old-fashioned 2k very boring just plain

mr. Steve'in 8k televizyonu var hayır bizde hala eski moda 2k var çok sıkıcı sadece düz

boring high-definition widest a Torino think that I might have an 8k TV thus a Torino see

sıkıcı yüksek tanımlı en geniş Torino benim 8k televizyonum olabileceğini düşünüyor bu yüzden bir Torino

me as a sort of progressive person who likes all modern technology look if Steve had his

beni tüm modern teknolojiyi seven ilerici bir insan olarak görüyor bak eğer Steve'in istediği

way we would still have one of those big fat televisions with the big back with the big

gibi olsaydı, arkası büyük olan ve arkasında büyük kutusu olan o büyük şişman televizyonlardan birine sahip olurduk,

box at the back cathode ray tube yes Steve would still be watching the big old television

evet Steve hala büyük eski televizyonu izliyor olurdu,

well it was a big box you couldn't lift up I don't like to change anything in the house

pekala, kaldıramayacağınız büyük bir kutuydu. Evdeki hiçbir şeyi değiştirmeyi sevmem

any bit of technology or any piece of equipment I don't like or even clothes until they wear

hiç bir teknolojiyi sevmediğim herhangi bir eşyayı hatta kıyafetleri bile eskiyip

out when they wear out I will change them I don't like that materialistic way of getting

eskidikçe değiştiririm bu materyalist elde etme yolunu sevmem faydalı ömrünün

rid of something before it's reached the end of its useful life so I won't even throw plants

sonuna gelmeden bir şeyden kurtulun, böylece bitkileri bile

out I don't like do you know what I'm like mr. Duncan I would keep that in the last car

atmayacağım Sevmiyorum, nasıl biri olduğumu biliyor musunuz bayım? Duncan, sahip olduğum son arabada

I had I had four eight eight yes even his underwear his underwear is literally just

dört sekiz sekiz vardı evet iç çamaşırı bile tam anlamıyla

atoms but he still tries to put them on Tomek Oh Tomek I can see what you're doing Tomek

atomlardan ibaret ama yine de onları Tomek'e giymeye çalışıyor Oh Tomek Ne yaptığını görebiliyorum Tomek

now this is tomek's opinion I have a feeling that Greta might have something to say about

şimdi bu tomek'in fikrim Greta'nın bu konuda söyleyecek bir şeyleri olabileceğine dair bir his var

this Tomek says I'm not going to hold myself back BREXIT proves that the British people

Tomek kendimi tutmayacağım diyor BREXIT, Donald Trump'ı seçmeleriyle İngiliz halkının

are dumb like Americans with their election of Donald Trump well certainly huh maybe half

Amerikalılar gibi aptal olduğunu kanıtlıyor eh kesinlikle ha belki de

of Britain's not all of us you may you may make that accusation Tomek towards half of

İngiltere'nin yarısı hepsi değil Bizden

the other people who voted to leave but of course the problem is that that's what all

ayrılmaya oy veren diğer insanların yarısına Tomek suçlamasını yapabilirsiniz ama tabii sorun şu ki,

the remainers have been saying for the last three years and said before the election and

kalanların son üç yıldır ve seçimden önce söylediği ve

that made them certain that made people who wanted to leave so angry there were more they

onları kesin kılan şey bu. bu, ayrılmak isteyen insanları o kadar kızdırdı ki,

were more likely to go out and vote to leave just because people like us were telling them

sırf bizim gibi insanlar onlara ucuz olduklarını söylediği için dışarı çıkıp ayrılmak için oy kullanma olasılıkları daha yüksekti,

they was cheap it well we've had people like this well remain as we won't say that to people

pekala, böyle insanlar oldu, iyi kalacağız ve olmayacağız insanlara

I I wasn't calling anyone stupid what about - respecting people's opinion ill-advised

aptal demediğimi söyle - insanların fikirlerine saygı duymak yanlış tavsiye bu

that's a good one they were ill advised or maybe they listened to the wrong people maybe

iyi bir fikir onlara yanlış tavsiyede bulundular ya da belki yanlış insanları dinlediler belki belki ama belki

maybe but maybe they were right of we're wrong but but Tomek is lucky unit you know why Tomek

onlar haklıydı ya da biz haksızız ama ama Tomek şanslı birim Tomek neden

is lucky because he has because he's watching us he has anonymity so he can say that and

şanslı çünkü sahip çünkü bizi izliyor anonimliği var bu yüzden bunu söyleyebiliyor ve

no one will come round and push a custard pie into his face however if we said that

kimse gelip yüzüne kremalı turta atmayacak ama biz

someone would come round they would climb into our house and they were chasers around

birinin geleceğini söylesek onlar gelirdi. evimize girdiler ve

with a big pointy stick yes Luis I would say I was quite conservative but not conservative

büyük bir sivri uçlu sopayla etrafı kovalıyorlardı evet Luis Oldukça muhafazakar olduğumu söyleyebilirim ama

in a political way if you say somebody is conservative it means that they're fairly

politik açıdan muhafazakar değildim, eğer birinin muhafazakar olduğunu söylerseniz, bu onun oldukça ölçülü olduğu anlamına gelir

restrained but when I am in normal life I'm fairly restrained which is why I like to be

ama ben normalken hayat oldukça ölçülüyüm bu yüzden

part of amateur dramatics clubs okay and things like that because then I can I can do what

amatör drama kulüplerinin bir parçası olmayı seviyorum tamam ve bunun gibi şeyler çünkü o zaman istediğimi yapabilirim

I like and say what I like and be it be apart and that gives me this outlet but in normal

ve sevdiğimi söyleyebilirim ve ayrı olabilirim ve bu bana bu çıkışı sağlar ama normal

society I'm fairly restrained conservative in the way I think and do things but cannot

toplumda oldukça ölçülü bir muhafazakârım, düşünme ve bir şeyler yapma tarzım ama

conservative as in politically yes this is the problem isn't it now because you you can

politik olarak muhafazakâr olamam evet sorun şu anda değil mi çünkü

say a word and this is strange actually this is very interesting I'm not going to get too

bir kelime söyleyebilirsiniz ve bu garip aslında bu çok ilginç ben '

deep into this but it is possible nowadays to be very easily misunderstood even if you

Bu konuya fazla girmeyeceğim ama masum bir şekilde bir şey söyleseniz bile günümüzde çok kolay bir şekilde yanlış anlaşılmak mümkün, bu yüzden

are saying something innocently so this is one of the things about being in the public

bu, halkın

eye or in the public domain so really I can't begin to tell you how much of a risk this

gözünde veya kamu malı olmanın özelliklerinden biri, bu yüzden gerçekten yapabilirim' Bunu yapmanın ne kadar büyük bir risk olduğunu söylemeye başlamayın,

is as doing this trust me in this climate of people not wanting to hear other people

inanın bana, başkalarının

express their opinions or even if it's just an innocent opinion so sometimes you have

fikirlerini ifade etmesini istemeyen bu insan ortamında veya bu sadece masum bir fikir olsa bile, bu yüzden bazen her

to take things one step at a time we are talking about being cautious so if you take things

şeyi adım adım atmanız gerekir. dikkatli olmaktan bahsediyoruz, bu yüzden her

one step at a time it's a little bit like the last one isn't it Steve it is hmm so do

seferinde bir adım atarsanız, bu biraz sonuncusu gibi, değil mi Steve öyle hmm, bu yüzden

it carefully think carefully don't rush something you do something just one step it's a tick

dikkatlice yap dikkatlice düşün acele etme bir şeyi sadece bir adım yap Bu, bir şey hakkında

you're uncertain about making a decision over something and there might be you if you're

karar verme konusunda emin olmadığınız bir işarettir ve tüm yol boyunca

uncertain instead of taking the full leap all the way across then you might say well

tam sıçrama yapmak yerine emin değilseniz, o zaman

how can I break that down into little steps okay let's take a little step see what the

bunu nasıl küçük adımlara bölebilirim diyebilirsiniz, tamam hadi atalım küçük bir adım sonucun ne olduğunu görün

result is yeah that's okay let's take another step yes everything's still alright and oh

evet sorun

no no don't like that that's come back a step yeah so if there are several stages towards

değil hadi bir adım daha atalım evet her şey yolunda ve oh hayır

a particular goal or ambition then instead of leaping all the way to that goal take it

o hedefe giden yolu

in little stages take one step at a time one step at a time I could say a relationship

küçük aşamalarla al her seferinde bir adım at her seferinde bir adım bir ilişki diyebilirim hadi

let's take this relationship one step at a time and so you might go out for a meal hmm

bu ilişkiyi her seferinde bir adım atalım ve böylece yemeğe çıkabilirsiniz hmm

so the the ultimate aim in a relationship with somebody is to maybe get married but

yani nihai biriyle bir ilişkide amaç belki evlenmek ama

if you take it one step at a time the first step might be well let's go out for a few

adım adım atarsan ilk adım iyi olabilir hadi bir kaç öğün

meals and see how we get on and then you might say okay I'll invite this person to a party

yemek yiyelim ve nasıl anlaştığımıza bak sonra tamam diyebilirsin davet edeceğim bu kişiyi bir partiye

or to meet my parents or my friends and see how they all get on that's another step then

veya ailemle veya arkadaşlarımla tanışmak ve hepsinin nasıl geçindiğini görmek için bu başka bir adım sonra

the next step step could be well let's go on holiday together hmm and see how we get

bir sonraki adım iyi olabilir hadi birlikte tatile gidelim hmm ve oraya nasıl gittiğimize bir bakalım

on there and then everything goes well and then eventually you might say well let's get

ve sonra her şey yolunda gider ve o zaman sonunda hadi evlenelim diyebilirsiniz

married yeah and that's a good one that leads in to our final cautious word don't rush in

evet ve bu iyi bir söz bizi son temkinli sözümüze götürür acele etmeyin acele

don't rush in don't rush into it we're not saying don't rush in and that's just an example

etmeyin acele etmeyin acele etmeyin demiyoruz ve bu sadece

yes of a cautious phrase so if you don't rush in or if you don't rush into something it

temkinli bir ifadenin bir örneği evet, bu yüzden acele etmezsen veya bir şeye acele etmezsen, bu

means again you are cautious you take your time maybe you meet a beautiful girl or a

yine temkinli olduğun anlamına gelir, acele etme, belki güzel bir kızla veya

handsome man and you think oh oh isn't he lovely oh isn't she sexy but you might think

yakışıklı bir adamla tanışırsın ve oh diye düşünürsün ah o sevimli değil mi ah o seksi değil ama tamam düşünebilirsiniz

okay I will take my time I'm not going to rush into this relationship because maybe

acele etmeyeceğim bu ilişkiye girmeyeceğim çünkü belki

your previous relationship was a complete disaster maybe the girl that you were dating

önceki ilişkiniz tam bir felaketti belki

before turned out to be a complete psychopath and she chased you around the house a man

daha önce çıktığınız kız döndü tam bir psikopat olmak için dışarı çıktı ve seni evin içinde kovaladı bir erkek

or the man yes of course let's be equal men and women can both be crazy crazy completely

ya da erkek evet tabii ki eşit olalım erkekler ve kadınlar hem çılgın hem de tamamen

psychotic so so yes I'm not being sexist there so don't rush in don't rush into anything

psikotik olabilir bu yüzden evet orada cinsiyetçi değilim o yüzden acele etmeyin hiçbir şeye acele etme acele etme

don't rush it could be anything you might you might want to build an extension to your

herhangi bir şey olabilir evine bir uzantı inşa etmek isteyebilirsin

house yes or take up a new role at work you know you know maybe you don't want to rush

evet ya da işte yeni bir rol üstlen biliyorsun biliyorsun belki de acele etmek istemezsin

into it you want to take it in stages there's a very good expression yes fools rush in where

sen aşama aşama almak istiyorum çok iyi bir ifade var evet aptallar

angels fear to tread I like that one yes there's a song as well yeah fools rush in where angels

meleklerin adım atmaktan korktukları yere koşuyorlar bunu beğendim evet evet bir de şarkı var evet aptallar meleklerin adım

fear to tread they're gonna sing it fools rush in well [Music] but there is a song and

atmaktan korktukları yere koşuyorlar şarkıyı söyleyecekler aptallar iyi koşuyor [ Müzik] ama bir şarkı var ve

that song is specifically relating to going into a relationship so don't rush it don't

o şarkı özellikle bir ilişkiye girmekle ilgili bu yüzden acele etme acele etme

rush into it think carefully consider consider all of the things that might happen all of

onun için acele etme dikkatlice düşün olabilecek her şeyi

the consequences think about it carefully before you rush because in the matter of relationships

düşün tüm sonuçlarını önceden dikkatlice düşün acele ediyorsun çünkü ilişkiler konusunda

you might just take the plunge yes take the plunge so you just rush you do rush it yes

dalmaya başlayabilirsin evet dalmaya başla yani sadece

you just dive straight in that's all you might be a reckless reckless reckless so now we

acele et acele et evet sadece dal

are talking the opposite words the opposite from cautious so a person who is cautious

temkinlinin tam tersi yani temkinli

and careful they take their time they don't rush in the opposite is reckless a person

ve dikkatli biri acele etmez acele etmezler tam tersi umursamazdır

who just does things without thinking you might just have an idea or make a decision

düşünmeden sadece bir fikir sahibi olabilirsin veya düşünmeden bir karar verebilirsin

without thinking about it or maybe you do something with no thought whatsoever a reckless

veya belki sen hiçbir şeyi düşünmeden bir şey yapmak pervasız bir

person who's somebody who does something without thinking of the consequences before they do

kişi bir şeyi yapmadan önce sonuçlarını düşünmeden yapan kişidir,

it so they might just speed down the road ignore all the speed limits they might not

böylece yolda hız yapabilirler tüm hız sınırlarını göz ardı edebilirler araba

bother putting their seatbelt on if they're driving they might just cut something up with

sürerken emniyet kemerini takma zahmetine katlanmayabilirler bir şeyi bıçakla kesebilir

a knife and not worry not wear protection when they're doing well a reckless person

ve endişelenmeyin, iyi durumdayken koruma takmayın kelimenin

literally in a relationship I might know you might you might do the the bed bump without

tam anlamıyla bir ilişki içinde olan pervasız bir insan Bilebilirim ki prezervatif takmadan yatak çarpması yapabilirsiniz,

wearing a condom that might be would be a reckless person did I just say the bed bum

bu pervasız olabilir kişi ben az önce yatak serseri mi dedim

I don't know what you said but if you do something without without thought of the consequences

ne dediğini bilmiyorum ama sonuçlarını düşünmeden bir şey yaparsan ki

which we all know people that do that then you would describe that person as reckless

bunu yapanları hepimiz biliyoruz o zaman o kişiyi umursamaz

very interesting moment of time there the bed bump all sorts of examples of being reckless

çok ilginç bir an olarak tanımlarsın. yatak çarpması pervasızlığın her türlü örneğini

can you think of any more mr. Duncan maybe a person who has a lot of drinks in the pub

daha düşünebilir misiniz bayım? Duncan barda çokça içki içen biri olabilir

and then they get into their car they are just acting in a reckless way they are not

ve sonra arabalarına binerler sadece pervasızca davranırlar

thinking about the consequences of their actions maybe a reckless person who just votes to

eylemlerinin sonuçlarını düşünmezler belki sadece ayrılmak için oy veren pervasız bir insandır.

leave to leave the European Union reckless people there might be reckless a person who

Avrupa Birliği pervasızları var pervasız olabilir

thinks what my country back I want my country back I want the good old days back I'm going

ülkemi geri istiyorum diyen pervasız birileri olabilir Ülkemi geri istiyorum Eski güzel günleri geri istiyorum

to vote for BREXIT or you could say I'm not sure what is going to happen I feel very cautious

BREXIT'e oy vereceğim ya da ne olacağından emin değilim diyebilirsiniz Bu konuda çok temkinli hissediyorum

about it or you can be the opposite which is reckless you might you might say oh I've

ya da tam tersi olabilir ki pervasız diyebilirsin ah

had enough of my job I'm gonna quit I'm gone hmm but you your wife have you are married

işimden bıktım işi bırakacağım ben gidiyorum hmm ama sen karın var sen evlisin

or your husband might say well that's a bit reckless and selfish because we've got a mortgage

ya da kocan Pekala diyebilirsiniz, bu biraz pervasızca ve bencilce çünkü ödememiz gereken bir ipotek var büyütmemiz gereken

to pay we've got the children to bring up where are we going to get money from and you

çocuklar var nereden para alacağız ve peki

might say well I'll just get another job yeah but if you just give up gave up your job like

diyebilirsiniz ki ben sadece başka bir iş bulacağım evet ama eğer

that because you had an argument with somebody or you didn't like it like it somebody might

Biriyle tartıştığın için ya da bundan hoşlanmadığın için işini bıraktın, ipotek gibi

describe you as reckless if you had lots of responsibilities like a mortgage and children

bir sürü sorumluluğun varsa ve çocuklar buradaysa, birisi seni umursamaz olarak tanımlayabilir.

are those here for let's just have a look at the website again by the way there is a

siteye tekrar bir bakın bu arada

new website for those who don't know there is a new website there it is on the screen

yeni site var bilmeyenler için yeni site var yeni site var

right now English addict dot uk' is the new website there it is I will put this piece

şu an ekranda ingiliz bağımlısı nokta uk' yeni site işte onu koyacağım

of paper there so you can see it more clearly there we go you see there it is englishaddict.uk

daha net görebilmeniz için orada bir kağıt parçası var, oraya gidiyoruz ingilizceaddict.uk olduğunu unutmayın

don't forget addict has two D's in it yes as mr. Steven thing I learned today mr. Steve

bağımlının içinde iki D var evet bay olarak evet. Bugün öğrendiğim Steven şeyi Mr. Steve

found out this morning that the word addict has two DS you only put one D in you won't

bu sabah, bağımlı kelimesinin iki DS'si olduğunu öğrendi, sadece bir D koyarsan,

get through to mr. Duncan's website because I I forgot how to spell addict and only put

Bay'a ulaşamazsın. Duncan'ın web sitesinde çünkü bağımlıyı nasıl heceleyeceğimi unuttum ve

one D in there if you spell it wrong you to someone who doesn't if you spell it wrong

oraya yalnızca bir D koydum, eğer yanlış hecelersen seni yapmayan birine, eğer yanlış hecelersen,

you will get through to someone who doesn't know how to spell addict jump straight in

bağımlının nasıl heceleneceğini bilmeyen birine ulaşırsın, düz zıpla sende

you might jump straight in and do something without thinking caution to the wind yes but

doğruca atlayabilirsin ve düşünmeden bir şeyler yapabilirsin rüzgara karşı dikkatli ol evet ama bundan

we're talking about this one I know but that's another example there's a minimal of me it

bahsediyoruz biliyorum ama bu başka bir örnek benim minimumum var direk

means a jump straight in you jump straight in you do something without thinking about

içine atlamak anlamına gelir direk içeri atlarsın düşünmeden bir şeyler yaparsın

preparing without any preparation without any thought come on let's just jump straight

herhangi bir hazırlık yapmadan ve hiç düşünmeden hazırlanmak hakkında hadi hemen atlayalım

in yes people walk because often that's the opposite of thinking too much say you've got

evet insanlar yürür çünkü bu çoğu zaman çok fazla düşünmenin tersidir

a task to do you might have a project at work mr. Duncan or something like that where you

yapacak bir işiniz olduğunu söyleyin iş yerinde bir projeniz olabilir bayım . Duncan veya onun gibi bir yerde,

in probably you need to think about it a bit but there but you can only do so much planning

muhtemelen bunun hakkında biraz düşünmeniz gerekir, ancak orada ancak belirli şeyler için çok fazla planlama yapabilirsiniz,

for certain things that you need to do at some point you just have to jump straight

bir noktada yapmanız gereken doğrudan devreye girip

in and see what happens and then maybe change your approach as you go along can you see

ne olduğunu görmeniz gerekir ve o zaman belki ilerledikçe yaklaşımınızı değiştirebilirsiniz

what I've done Steve have actually above your head where there is a big space I've actually

ne yaptığımı görebilir misiniz Steve aslında başınızın üstünde büyük bir boşluk var Aslında

put the website address so because of because Steve isn't very tall I'm above average I

web sitesinin adresini koydum çünkü Steve çok uzun değil çünkü ben ortalamanın üzerinde

actually have room above Steve's head to put the new website address so there it is right

aslında yeni web sitesi adresini koymak için Steve'in başının üzerinde yerim var, bu yüzden

above Steve's head so if you look at Steve look above his head and there is the new website

Steve'in kafasının hemen üstünde yani Steve'e bakarsanız başının yukarısına bakın ve orada yeni web sitesi

address CEM Dogen says does deed mean reckless a deed is just an action yes an action so

adresi var CEM Dogen, senet pervasız bir senet anlamına mı geliyor diyor sadece bir eylem evet bir eylem yani tapu

when we say deed it just means you would you do something it is a very archaic word you

dediğimizde bu sadece bir şey yaparsın anlamına gelir bu çok arkaik bir kelimedir

don't often hear that word used anymore it's very so action an action a deed something

artık bu kelimenin kullanıldığını sık sık duymazsın çok çok eylem bir eylem bir eylem

that is carried out so you can have a good deed which is the way it's commonly used that

gerçekleştirilen bir şey yani sen bir iyiliğe sahip olabilir ki bu yaygın olarak kullanıldığı şekliyle o

experience or a bad deed so you do something bad or something harmful it is a bad deed

deneyim ya da kötü bir eylem böylece kötü bir şey ya da zararlı bir şey yaparsın bu kötü bir eylem

a good deed you might for example help your neighbour with their gardening oh I'll go

bir iyilik örneğin komşuna bahçe işlerinde yardım edebilirsin oh ben gideceğim

and do some shopping for a neighbour oh that would be a good deed yeah an action you've

ve bir komşu için biraz alışveriş yap oh bu iyi bir davranış olur evet bir

done something or maybe your neighbour they have a dog that keeps pooing everywhere and

eylem yaptın ya da belki komşunun her yere kaka yapan bir köpeği var ve sen

you you think ah I'm going to pick that poo up myself you it's a good deed but you wouldn't

düşünüyorsun ah o kakayı kendim alacağım sen bir iyilik ama

have a reckless deed jump they're not the same so you jump straight in without reckless

pervasız bir eylem atlayamazsın aynı şey değiller bu yüzden pervasızca doğrudan atlarsın

just means you do something without thinking about the what could happen consequences are

sadece ne olabileceğini düşünmeden bir şeyler yaptığın anlamına gelir

consequences throw caution to the wind this is the one you just mentioned Steve and somebody

sonuçları sonuçlardır rüzgara dikkat et bu o az önce Steve'den bahsettiniz ve

else mentioned earlier could throw caution to the wind you do something without thinking

daha önce bahsedilen başka biri tedbiri elden bırakabilir, dikkatlice düşünmeden bir şeyler yapabilirsiniz

carefully or of course you might think about it briefly but then think I'm going to do

veya elbette kısa bir süre düşünebilirsiniz ama sonra yine de yapacağımı düşünürsünüz, bu

it anyway so maybe you gamble all of your money you go to a casino Steve yes and you

yüzden belki de tüm paranızla kumar oynarsınız. bir kumarhaneye git Steve evet ve

just place all of your money on the table in it what in one go yes you throw caution

tüm paranı masaya yatırıyorsun tek seferde evet tedbiri elden bırakıyorsun

to the wind and decide to do something that might be seen as reckless or foolish yes you

ve pervasızca veya aptalca görülebilecek bir şey yapmaya karar veriyorsun evet

decide to throw caution to the wind yeah yes that's a good example yes any any lively liveliness

tedbiri elden bırakmaya karar veriyorsun rüzgar evet evet bu iyi bir örnek evet

on the live chat that's interesting arts b30 says mr. steve is more Saxon than mr. Duncan

canlı sohbette herhangi bir canlılık bu ilginç sanatlar b30 diyor bay. Steve, Mr. Duncan

now what do you mean by those glow sacks and you turn turn around to MIT to me turn around

şimdi o parlayan çuvallarla ne demek istiyorsun ve sen MIT'ye dön bana dön arkanı dön

put your head down there you go come forward slightly just trying to block you on the camera

kafanı oraya koy biraz öne gel sadece seni kamerada engellemeye çalışıyorum

there we go look at that yes I think so so there's mine you what do you think so I have

oraya gidiyoruz buna bak evet bence öyle benimki var sen ne düşünüyorsun bu yüzden

a small nose a button nose as I call my nose is very perfect button mr Duncan's nose yeah

küçük bir burnum var düğmeli bir burun dediğim gibi burnum çok mükemmel bir düğme bay duncan'ın burnu evet

beebeep beebeep so like a button that is my nose and Steve's is very big pronounced almost

biebeep bibeep yani bir düğme gibi bu benim burnum ve Steve'inki çok büyük telaffuz ediliyor neredeyse

Roman yet Roman yes or anglo-saxon yes exactly people do yes people do say I've got interesting

Romalı ama Romalı evet ya da anglosakson evet tam olarak insanlar yapar evet insanlar orada ilginç bir gözlemim olduğunu söyler

observation there yeah I don't think anybody's ever made that observation before now where

is it together I think I'm going to go back to find where it was I have a European nose

Avrupalı ​​bir burnum var

because I'm I have a lot of French in me the French people have sort of big noses don't

çünkü bende çok fazla Fransız var, Fransızların biraz büyük burunları var, değil mi, harika

they great French people often have quite big sort of hooked noses oh goodness sake

Fransızların genellikle oldukça büyük, çengel burunları var, aman Tanrı aşkına,

well they yes I've never seen a French person with the big nose I think they do I think

onlar evet ben hiç büyük burunlu bir Fransız gördü sanırım görüyorlar bence

generally French people are renowned for having not being racist or anything because making

genelde Fransızlar ırkçı falan olmamakla ünlüdür çünkü

an observation here maybe I'm being a bit reckless in what I'm saying baby but yes there

burada bir gözlem yapıyorum belki söylediklerimde biraz pervasız davranıyorum bebeğim ama evet

is a good chance I know de Bergerac wasn't he a famous French person with a big nose

var iyi bir şans de Bergerac'ın büyük burunlu ünlü bir Fransız olmadığını biliyorum

des mousse de mousse says oh you are very close to achieving 800,000 subscribers yes

des mousse de mousse oh 800.000 aboneye ulaşmaya çok yakınsınız evet YouTube'da

we are on our way to reaching 800,000 subscribers on YouTube and before I get to a million of

800.000 aboneye ulaşma yolundayız ve ben gelmeden önce bir milyon

course I've worked out Steve that I will be 63 by the time we get to a million subscribers

elbette Steve, bir milyon aboneye ulaştığımızda 63 yaşında olacağımı hesapladım, bakalım

well let's see if we can we can bring that forward yes I appealing please anybody who

bunu ileriye götürebilir miyiz evet, lütfen

hasn't subscribed to mr. Duncan don't forget like and subscribe yes there it is please

bay abone olmayan herkesi rica ediyorum. Duncan beğenmeyi ve abone olmayı unutmayın evet var lütfen

subscribe please like and please subscribe you might not realise it but when you like

abone olun lütfen beğenin ve lütfen abone olun farkında olmayabilirsiniz ama

a video it actually encourages YouTube to tell other people did you know that I didn't

bir videoyu beğendiğinizde bu aslında YouTube'u diğer insanlara benim bilmediğimi biliyor muydunuz

maybe you don't maybe you didn't realise so when you do that you see when you do that

belki de siz bilmiyorsunuz demeye teşvik eder. Belki fark etmemişsinizdir, bunu yaptığınızda bunu

on YouTube you are actually helping my videos to be seen by other people so like and subscribe

YouTube'da yaptığınızda aslında videolarımın başkaları tarafından görülmesine yardımcı olduğunuzu görüyorsunuz, bu yüzden beğenin ve abone olun

and I suppose also I should mention my my website again so there is now a website that

ve sanırım web sitemden tekrar bahsetmeliyim ki var şimdi girebileceğiniz bir web sitesi ki

you can go to which which is pretty good Cory V has used another expression less haste more

bu oldukça iyi Cory V başka bir ifade kullandı daha az acele et daha

speed so that means don't be quite so cautious move forward a bit faster that is an expression

hızlı yani bu kadar dikkatli olma anlamına gelir biraz daha hızlı ilerle bu

you sometimes see somebody might say to you at work who thinks that they're not you're

bazen birinin sana söylediğini gördüğün bir ifadedir Kendilerinin olmadığını düşünen iş yerinde, yaptığınız iş

not progressing fast enough in whatever field of work that you're doing and they might say

ne olursa olsun, yeterince hızlı ilerlemiyorsunuz ve

to you less haste more speed in other words don't be so cautious just crack on with it

size daha az acele, daha fazla hız diyebilirler, başka bir deyişle, bu kadar dikkatli olmayın, sadece delin.

and do it do the job a bit faster hmm sometimes you can be over and oolitic alene tasks and

ve işi biraz daha hızlı yapın hmm bazen aşırı ve oolitik alene görevler olabilir ve

that will hold you back from making progress and you have to strike a balance quite often

bu sizi ilerlemekten alıkoyar ve oldukça sık bir denge kurmanız gerekir,

don't you mister don't we having a measured cautious approach but also making some progress

değil mi bayım, ölçülü bir temkinli davranmıyor muyuz? yaklaşmak ama

toward your goal at the same time you have to strike a balance somewhere yes here's another

aynı zamanda hedefinize doğru biraz ilerlemek

one so maybe you decide to do something maybe you have thought about it Steve and then you

think I'm going to do it anyway yes you say what the hell I'm going what the hell let's

evet diyorsun ne halt gideyim ne halt

do it so a friend might say shall we go on holiday to Antarctica for a week would you

yapalım ki bir arkadaş bir haftalığına Antarktika'ya tatile gidelim mi diyebilir

like to come to to Antarctica and Antarctica Antarctica it's not easy to say by the way

Antarktika'ya ve Antarktika'ya gelmek ister misin Antarktika Antarktika bu arada söylemesi kolay değil güzel Arctica Antarktika

so would you like to come to Antarctica with with nice Arctica Antarctica good job I'm

ile Antarktika'ya gelmek ister misiniz iyi bir iş

here and also I think Greta will be coming as well wearing a bit thin mr. dink I don't

buradayım ve ayrıca Greta'nın da biraz ince giyinerek geleceğini düşünüyorum Bay.

think Greta wants to come with us hmm so you might say oh I don't really think it's a good

Greta'nın bizimle gelmek isteyeceğini sanmıyorum hmm bu yüzden oh bunun iyi bir

idea I don't think it's a good idea but what the hell yes let's do it oh I'm not sure shall

fikir olduğunu düşünmüyorum bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum ama ne oluyor evet hadi yapalım oh ben değilim tabi ki evet

we yeah exactly do it let's go on holic when you use that expression it's often you're

tam olarak yapalım hadi bayram yapalım bu ifadeyi kullandığınızda genellikle

you're you're you you've given up being analytical about something and weighing up all the pros

sizsiniz sizsiniz bir şey hakkında analitik olmaktan ve tüm artıları

and cons yes you've just said oh let's just do it just do what the hell yes you know you

ve eksileri tartmaktan vazgeçtiniz evet az önce dedi oh hadi yapalım sadece ne haltsa onu yapalım evet biliyorsun biliyorsun ne

know you're not worried about what might happen let's do it let's go out tonight and we're

olabileceği konusunda endişelenmiyorsun hadi yapalım yapalım bu gece dışarı çıkalım we

going to go into every pub in much wenlock and I might say oh no I'm not sure we want

wenlock ta her bara gideceğiz ve ben oh diyebilirim hayır, bunu yapmak istediğimizden emin değilim bayım

to do that mr. Duncan but you might say Oh come on we'll have a nice time come on oh

. Duncan ama diyebilirsin ki Oh hadi iyi vakit geçireceğiz hadi oh

and then you might think I haven't been out for long what the hell let's go and do it

ve sonra uzun zamandır dışarıda olmadığımı düşünebilirsin hadi gidelim ve yapalım hadi

let's do it let's be reckless even if it's just for one night Cory V says I am French

yapalım hadi pervasız olalım sadece için olsa bile bir gece Cory V Fransız olduğumu

and I have a little nose mr. Steve well it's just because serrano de Bergerac had a big

ve biraz burnum olduğunu söylüyor bayım. Steve pekala, bu sadece Serrano de Bergerac'ın büyük bir burnu olduğu için

nose but don't forget he was unusual by having a big nose so it wasn't because everyone in

ama unutma, onun büyük bir burnu olmasıyla sıra dışıydı, bu yüzden Fransa'daki herkesin

France had big noses we can't really it was because serrano de Bergerac had a big nose

büyük burunları olduğu için değildi, gerçekten yapamayız, çünkü serrano de Bergerac'ın bir burnu vardı. büyük burunlu

but no one else did you know what they say about men with big noses don't you mr. Duncan

ama başka kimse büyük burunlu erkekler hakkında ne dediklerini bilmiyor muydunuz, değil mi bayım? Duncan

big handkerchiefs very quick is that very quick was that a genuine laugh everything

büyük mendiller çok hızlı, çok hızlı, içten bir kahkahaydı, her şey,

that yes well are you Cory are you male or female okay are you a man or a woman I'm guessing

evet, peki sen Cory, erkek misin, kadın mısın, tamam, erkek misin, kadın mısın, sanırım

you're a woman oh of course don't forget one of the many other genders that exist as well

kadınsın, oh tabii ki unutma var olan diğer birçok cinsiyetten biri de

oh yes there's not just two now you know you are in trouble now I'm in trouble you see

oh evet sadece iki tane yok şimdi biliyorsun başın belada şimdi

I think that deserves ended some you know what that deserves that deserves a yes how

dare you yes you've got to be very careful now in I don't know if other countries are

benim başım belada şu anda çok dikkatli olmalısın, diğer ülkeler de

the same but you can't just say there are two genders anymore you can't just say male

aynı mı bilmiyorum ama artık sadece iki cinsiyet var diyemezsiniz, sadece erkek

and female there are all that are about I think that the last count somebody said I

ve kadın var diyemezsiniz bence her şey var son sayımda birisi

saw somebody on television saying that there were 12 different genders now I think it's

televizyonda 12 farklı cinsiyet olduğunu söyleyen birini gördüm demişti şimdi sanırım hayır 40'la ilgili

no I think it's about isn't it about 40 there's about 40 shorts that many is it mister anyway

değil mi 40'a yakın şort var bu kadar çok mu bayım zaten bu

that's a whole new subject that that's it we don't want to get into mainly because I

tamamen yeni bir konu bu Bu konuya girmek istemiyoruz çünkü

don't know very much about so if if we at some point today if we miss gender you I'm

hakkında pek bir şey bilmiyorum, bu yüzden eğer bugün bir noktada eğer cinsiyetinizi kaçırırsak,

very sorry about that but to be honest with you I am really confused by it to be honest

bunun için çok üzgünüm ama size karşı dürüst olmak gerekirse kafam gerçekten karıştı. dürüst olmak gerekirse

and and yes I know yes Ralphie says May it's a very good point Ralphie's sometimes we have

ve evet biliyorum evet Ralphie bunun çok iyi bir nokta olduğunu söylüyor Ralphie bazen

to take a risk and you're absolutely right if you don't take risks in life then you won't

risk almalıyız ve kesinlikle haklısın hayatta risk almazsan o zaman

achieve very much but you can take risks and fail hmm but then you can try again just failing

pek bir şey başaramazsın ama risk alabilir ve başarısız olabilirsin hmm ama sonra tekrar deneyebilirsin sadece başarısız olmak

doesn't mean in it's like learning English you might you might fail an exam but you'll

İngilizce öğrenmek gibi değildir bir sınavda başarısız olabilirsin ama

learn from that mistake and then you will be better the next time yes you do have to

bu hatadan ders alırsın ve sonra bir dahaki sefere daha iyi olursun evet sen

take risks in life it doesn't have to be a risk that means involving putting your life

hayatta risk almak zorundasın, hayatını tehlikeye atmayı içeren bir risk olmak zorunda değil,

in danger no but you have to take some risks otherwise you often won't achieve very much

hayır ama bazı riskler almalısın, aksi halde çoğu zaman pek bir şey başaramazsın

and the people that achieve the most in life are often the people that take the most risks

ve hayatta en çok şeyi başaran insanlardır. genellikle en fazla risk alan insanlardır,

but the difference between the people that take risks and achieve something and the people

ancak risk alan ve bir şeyi başaran insanlarla risk alıp almayan insanlar arasındaki fark,

that take risks that don't is that people that take the risks and fail keep on trying

risk alan ve başarısız olan insanların denemeye devam etmeleri

and learn from their mistakes will carry on and on and on eventually their each huge have

ve hatalarından ders almalarıdır. tekrar tekrar ve sonunda her birinin

huge achievement of course it can kill you as well being reckless so sometimes if you

büyük başarısı var tabii ki umursamaz olmak da sizi öldürebilir bu yüzden bazen

do something may be a dangerous sport maybe you just decide to climb up the side of the

bir şey yaparsanız tehlikeli bir spor olabilir belki de

Eiffel Tower without any support so you climb all the way up there but somebody did that

herhangi bir destek almadan Eyfel Kulesi'nin yan tarafına tırmanmaya karar verirsiniz. oraya kadar tırmanıyorsun ama birileri bunu

recently but just before you get to the top you slip and you fall and you you just end

son zamanlarda yaptı ama zirveye çıkmadan hemen önce kaydın ve düştün ve sonunda

up on the ground so it may have seemed like a good idea at the time but unfortunately

yere düştün, bu yüzden o zamanlar iyi bir fikir gibi görünebilir ama ne yazık ki

well sometimes a decision can turn out to be a bad decision so being reckless sometimes

bazen iyi bir kararın kötü bir karar olduğu ortaya çıkabilir, bu yüzden pervasız olmak bazen

can be a little thing yes being reckless is different to taking a risk if you take a risk

küçük bir şey olabilir evet pervasız olmak risk almaktan farklıdır, eğer bir risk alıyorsan bu pervasız

that doesn't mean that it's being you're being reckless it just means that you are making

olduğun anlamına gelmez bir

a decision to do something and you're not entirely certain of the outcome but it's not

şey yapmaya karar veriyorsunuz ve sonuçtan tam olarak emin değilsiniz ama bu

something that's going to necessarily be very dangerous I think have we yes it says though

çok tehlikeli olacak bir şey değil sanırım yaptık mı evet diyor ama

there's only three people watching oh no it's gone back to 150 I don't know what I've been

izleyen sadece üç kişi var oh hayır 150'ye geri döndü ben ne yaptığımı bilmiyorum hayır

offline no it's okay it's just it's just YouTube YouTube at the moment is really weird I don't

sorun değil sadece YouTube şu anda YouTube gerçekten garip YouTube'da

know what they're doing at YouTube please YouTube can you sort out what's going on there

ne yaptıklarını bilmiyorum lütfen YouTube orada neler olup bittiğini çözebilir misin

I think my web my website works better than YouTube yes you have a mr. Duncan's website

bence benim web web sitem YouTube'dan daha iyi çalışıyor evet bir bayınız var. Duncan'ın web sitesinde

you show no restraint so you show no restraint you don't hold back maybe you are expressing

kısıtlama göstermiyorsun yani kısıtlama

your feelings about something yes so you show no restraint you don't hold back you tell

göstermiyorsun kendini tutmuyorsun belki bir şey hakkında duygularını ifade ediyorsun

everybody what you're thinking they know exactly what you think there is no caution you also

Ayrıca bay görmüyorum hiçbir uyarı olduğunu düşünüyorum

don't see mr. Duncan you don't hesitate well I did tell you that we're going in 10 minutes

. Duncan, hiç tereddüt etme, sana 10 dakika içinde gideceğimizi söyledim,

I'm grateful I am well yes maybe I want to go for a run before a case down okay then

minnettarım, iyiyim, evet belki bir dava kapanmadan önce bir koşuya çıkmak istiyorum, tamam o zaman

that's good Steve that's good information are we are we coming with you no okay don't

bu iyi Steve, bu iyi bir bilgi biz miyiz? biz seninle geliyoruz hayır tamam çekinme çekinme

hesitate don't hold back don't hesitate so maybe a person is in need of help or maybe

çekinme yani belki bir kişinin yardıma ihtiyacı vardır veya belki kontrol

they are in a bad situation that they can't control and perhaps you give them your phone

edemediği kötü bir durumdadır ve belki ona telefon

number so maybe I will give you my phone number and I might say look if you want to talk to

numaranızı verirsiniz bu yüzden belki sana telefon numaramı veririm ve bak, eğer birisiyle konuşmak istersen beni aramaktan çekinme, bu

someone don't hesitate to call me so don't hesitate don't think about it don't hesitate

yüzden çekinme, düşünme, düşünme, tereddüt

don't wait don't put it off it means that you don't mind I often use that phrase when

etme, bekleme diyebilirim. erteleyin, sakıncası olmadığı anlamına gelir, bu ifadeyi iş yerindeki müşterilerimle uğraşırken sık sık kullanırım,

I'm dealing with my customers at work all right they might ask me for some information

tamam, benden bazı bilgiler isteyebilirler

and I might give that information to them and then they might reply and say thank you

ve ben bu bilgiyi onlara verebilirim ve sonra cevap verebilirler ve şöyle diyebilirler: çok teşekkür ederim

very much and I might then reply back and say well if you ever need any help from me

ve sonra cevap verebilirim ve eğer bir daha benden herhangi bir yardıma ihtiyacın olursa,

again don't hesitate to get into it you it's an expression that just means you're trying

içine girmekten çekinme, bu sadece onlara düşünmemelerini önermeye çalıştığın anlamına gelen bir ifadedir.

to suggest to them not to not to think about hmm whether they should contact you or not

hmm hakkında sizinle iletişime geçip geçmemeleri hakkında

they should just do it anyway don't hesitate fruit zombie oh I like this one fruit zombie

yine de yapmaları gerekir tereddüt etmeyin meyve zombi oh bunu sevdim bir meyve zombi servet

says fortune favours the bold yes yes yeah sometimes you do have to be brave and take

cesurlardan yanadır der evet evet evet bazen cesur olmalısın ve risk almalısın risk al

a risk take a risk you might say that doing this is taking a risk as I said earlier because

daha önce de söylediğim gibi bunu yapmanın bir risk almak olduğunu söyleyebilirsiniz çünkü

we put ourselves in the public domain if you go to Facebook if you look at my Facebook

kendimizi kamu malına koyduk Facebook'a giderseniz Facebook

page I am now classed as a public figure I'm now a public figure because I've been in the

sayfama bakarsanız Artık tanınmış biri olarak sınıflandırılıyorum Artık tanınmış biriyim çünkü

public domain for so many years even Facebook has given me a little blue tick it says that

Uzun yıllardır kamu malıyım, Facebook bile bana küçük bir mavi tik verdi, bu

I'm actually a public figure so because I've been doing this for so long Steve I'm now

benim aslında kamuya mal olmuş biri olduğumu söylüyor, bu yüzden bunu çok uzun süredir yapıyorum Steve artık

officially a public figure whatever that means so that's it because now I'm out there I can't

resmi olarak kamuya açık biriyim Bunun ne anlama geldiğini anlayın, bu kadar, çünkü artık oradayım, düşündüğünüzde bunu elimden alamam,

take that away when you think about it it's very hard to take that back so maybe sometimes

onu geri almak çok zor, bu yüzden belki bazen kesin bir şeyler yapmak

you have to be a bit bold or a bit brave to do certain things and I think this is a good

için biraz cesur veya biraz cesur olmanız gerekir. şeyler ve bence bu iyi bir

example but most of us when you think about it most of us in our line if you percent of

örnek ama çoğumuz bunu düşündüğünüzde çoğumuz bizim çizgimizdeyseniz,

people in work particularly in work will often stay in the same job for many many years because

işteki insanların yüzdesi, özellikle işteki çoğu zaman aynı işte uzun yıllar kalacaksınız çünkü

you get very safe I'm an exact example of that and work for the same company for the

çok güvende oluyorsunuz Ben bunun tam bir örneğiyim ve

last 23 years I probably should have taken a risk and applied for jobs with other companies

son 23 yıldır aynı şirkette çalışıyorum Muhtemelen bir risk almalı ve başka şirketlere iş başvurusunda bulunmalıydım

and a lot of people will relate to this because when you do that you often what you often

ve pek çok insan bunu anlayacaktır çünkü bunu yaptığınızda genellikle ne yaparsınız? sık sık

forget just what value you do have at work and how good you are at something and if you

işte ne kadar değerli olduğunuzu ve bir şeyde ne kadar iyi olduğunuzu unutuyorsunuz ve eğer

update your CV go for job interviews you might be offered more pay mm-hmm and the job might

özgeçmişinizi güncellerseniz iş görüşmelerine gidin size daha fazla maaş teklif edilebilir mm-hmm ve iş

be more interesting you have more responsibility fortune favours the bold take a bit of a risk

daha ilginç olabilir daha fazla sorumluluğunuz olur şans lütfu Cesurlar finansal konularda biraz risk alırlar,

in terms of financial matters people often a very cautious and they will just put their

insanlar genellikle çok dikkatlidirler ve

money into a low-interest bank account when maybe they should be investing it in stocks

paralarını düşük faizli bir banka hesabına yatırırlar, belki de hisse senetlerine

and shares because overall a long period of time you're likely to get a much better return

ve hisse senetlerine yatırmaları gerekir çünkü genel olarak uzun bir zaman dilimidir. bu konuda uzman olmasak da muhtemelen çok daha iyi bir geri dönüş alacaksınız

although we're not not experts on there no but just yeah another example would be I've

hayır ama sadece evet, başka bir örnek,

got a very good example in mr. Duncan when it comes to moving house in the UK the costs

Bay 'da çok iyi bir örneğim var. Duncan, Birleşik Krallık'ta ev taşıma söz konusu olduğunda,

of properties have have generally gone up by far more than inflation over the years

mülklerin maliyeti genellikle enflasyondan çok daha fazla arttı,

we stayed in a house of Wolverhampton for 20 years in that period of time I got friends

Wolverhampton'daki bir evde 20 yıl kaldığımız yıllar boyunca, o dönemde

that have moved two or three times in that period and because of that and the value of

iki veya daha fazla taşınan arkadaşlarım oldu. o dönemde üç kez ve bu nedenle ve

their house had gone up they took that risk and they're now living in houses worth twice

evlerinin değeri yükselmişti, bu riski aldılar ve şimdi bizim yaşadığımız evin değerinin iki katı değerindeki evlerde yaşıyorlar,

the value of the house we're living in so yes taking a bit of a risk throwing caution

evet biraz risk alıyorlar rüzgara dikkat çekmek

to the wind and but yeah yeah well talking of investing in shares you might often hear

ve ama evet evet hisselere yatırım yapmaktan bahsetmişken, sık sık

a person say get in quick getting quick so get in quick so maybe there is an opportunity

bir kişinin çabuk ol çabuk ol, bu yüzden çabuk ol, bu yüzden belki bir fırsat

that comes along maybe there is an investment that you can actually put some money in and

gelir, belki gerçekten koyabileceğin bir yatırım vardır. biraz para ve

maybe in the future it will make you a lot of cash they might say oh don't wait don't

belki gelecekte sana çok para kazandıracak derler ah bekleme

hesitate get in quick don't hang around or maybe getting quickly but you will often hear

tereddüt etme çabuk gir ortalıkta dolanma ya da belki çabuk ol ama bunu sık sık duyacaksınız

this said get in quick don't hesitate don't wait get in quick or else you might out you

çabuk gir tereddüt etmeyin beklemeyin çabuk olun yoksa atabilirsiniz

miss 100% of the shots you don't take yes sir as long as the risk is as long as the

attığınız atışların %100'ünü kaçırırsınız evet efendim risk devam ettiği sürece

risk is you you've got a fallback plan and you're not going to lose everything then you

risk sizde olduğu sürece bir geri dönüş planınız vardır ve her şeyi kaybetmeyeceksin o zaman

know it's it's you only live once yes nothing ventured nothing gained yes nothing ventured

biliyorsun ki sadece bir kez yaşarsın evet hiçbir şeyi göze almadın hiçbir şey kazanmadın evet hiçbir şeyi göze almadın

nothing gained take a risk sometimes you have to as you said just sometimes in life you

hiçbir şey kazanmadı risk al bazen dediğin gibi sadece bazen hayatta

have to take a risk you have to push yourself forward to do something maybe business I always

risk almak zorundasın sahip olduğun bir şeyler yapmak için kendini zorlamak belki iş

think business is risk always yes I don't think there's any such thing as business that

Her zaman işin risk olduğunu düşünürüm her zaman evet sana kesinlikle para kazandıracak iş diye bir şey olduğunu düşünmüyorum

is definitely going to make money for you there's no such thing so all business is a

öyle bir şey yok yani tüm işler

risk but sometimes you just have to take a risk maybe you might say that my new website

risktir ama bazen sen sadece risk almak zorundayım belki diyebilirsiniz ki yeni web sitem

is me taking a risk so I'm not I'm not sure what the outcome would be make making livestreams

risk alıyorum, bu yüzden sonucun ne olacağından emin değilim

rather than pre-recorded one yes this is risk yeah this is a big big risk it's successful

önceden kaydedilmiş bir canlı yayın yerine canlı yayın yapmak evet bu risk evet bu büyük büyük bir risk başarılı

so you could probably say that it was a it was a well judged thing to do I still think

bu yüzden muhtemelen bunun iyi düşünülmüş bir şey olduğunu söyleyebilirsin hala bunun

it's a big risk so take a risk you do something Nana says you're a hero of the English teaching

büyük bir risk olduğunu düşünüyorum bu yüzden risk al bir şeyler yap Nana senin İngilizce öğretim dünyasının bir kahramanı olduğunu söylüyor

world really thank you Anna that's very kind of you yes a calculated risk yes it means

gerçekten teşekkür ederim Anna, çok naziksin evet hesaplanmış bir risk evet bu,

that you're you're taking a jump forward but you've you've done as much assessment of that

ileriye doğru atladığın anlamına geliyor ama bu

risk you're going to take as you possibly could so investing in stocks and shares for

riski alabileceğin kadar değerlendirdin. bu nedenle hisse senetlerine ve hisse senetlerine yatırım yapmak,

example a calculated risk would be to to have a balanced portfolio so that you're investing

örneğin hesaplanmış bir risk, dengeli bir portföye sahip olmaktır, böylece

in lots of different areas so you might put lots of money into it but you're not putting

birçok farklı alana yatırım yaparsınız, böylece içine çok para koyabilirsiniz, ancak

it into just one company for example which would be a very big risk mean taking a calculated

bunu yalnızca bir şirkete koymuyorsunuz. örneğin, bunun çok büyük bir risk olacağı, hesaplanmış bir risk almak anlamına gelir,

risk you've thought about it and you've you've weighed up all the possible things that could

bunun hakkında düşündünüz ve ters gidebilecek tüm olası şeyleri tarttınız,

go wrong but you still think there's a very high chance of what you're doing will be successful

ancak hala çok yüksek bir şans olduğunu düşünüyorsunuz. yapmak başarılı olacaktır,

so therefore you can say I'm going to do that the other thing we're risking money with investments

bu nedenle bunu yapacağım diyebilirsiniz, yatırımlarla parayı riske attığımız diğer bir şey de

is quite often you'll hedge your bets is that good phrase hedge abets yes hedge abets yes

genellikle bahislerinizi hedge edeceğinizdir, bu iyi bir tabirdir hedge abets yes hedge abets evet

it is an expression for example yes if you hedge your bets it means that you you put

bu bir ifadedir örneğin evet, eğer bahislerinizi hedge ederseniz, bu,

you put risk into into other lots of different areas spreading your reading your risk it's

riski diğer birçok farklı alana koyduğunuz anlamına gelir, okumanızı riskinizi yayarsınız, bu

a bit like going to a roulette table and you put your little chips on many parts of the

biraz rulet masasına gitmeye benzer ve küçük fişlerinizi masanın birçok yerine koyarsınız

table so you might lose some money but then you might gain a lot of money from one of

yani biraz para kaybedebilirsiniz ama sonra fişleri koyduğunuz şeylerden birinden çok para kazanabilirsiniz,

the things that you put the chips on so investing is a little bit like that so a lot of people

yani yatırım yapmak biraz buna benzer, bu yüzden birçok insan

will hedge their bets it means they will spread them around like yes if they're betting on

bahislerini hedge edecek, bu da onları etrafa yayacakları anlamına geliyor evet gibi, eğer atlar üzerine bahis oynuyorlarsa, bunu bildiğime

the horses are you surprised that I know that yes if you're a gambling person and for example

şaşırdınız mı?

if you if you if you gamble on horses or the ponies as they say in America I think then

you might not put say you've got a hundred pounds that you want to gamble instead of

kumar oynamak istediğiniz yüz poundunuz olduğunu söylemeyin,

putting it all on one horse you might put it on a few yes hedge abets anyway we must

hepsini tek bir ata yüklemek yerine, birkaç ata koyabilirsiniz evet, her halükarda,

move on go blindly I like this Belarusia Belarus is going by Belarusia of a good rest of your

körü körüne devam etmeliyiz, bu Beyaz Rusya'yı seviyorum Beyaz Rusya, Beyaz Rusya'nın yanından geçiyor günün iyi bir dinlenmesi körü körüne gitmek için

day go blindly to go blindly is to do something without maybe any experience any knowledge

körü körüne gitmek, bir şey yapmaktır belki hiç deneyim olmadan bir şey hakkında herhangi bir bilgi olmadan

of something so you go blindly you pursue something you you start your journey but you

körü körüne gidersin bir şeyin peşinden gidersin yolculuğuna başlarsın ama

don't really know where you will end up you don't know what will happen or maybe also

sonunda nereye varacağını gerçekten bilmezsin. ne olacağını bilmiyorsun ya da belki de hiç

you have no experience or knowledge so you might go blindly into something going blind

tecrüben ya da bilgin yok, bu yüzden körü körüne bir şeyin içine girebilirsin,

yeah there's another way of using that expression maybe you get married and you've never been

evet, bu ifadeyi kullanmanın başka bir yolu var, belki evlenirsin ve herkesin

married before despite all of the warnings from everyone else telling you not to do it

tüm uyarılarına rağmen daha önce hiç evlenmemişsindir. başkası sana bunu yapmamanı söylerse sen

you you still decide to Oh blindly into the marriage because you've never been married

yine de buna karar verirsin Oh körü körüne evliliğe çünkü

before you've never had experience of that thing so you don't know you don't know what

daha önce hiç evlenmedin o şeyi hiç deneyimlemedin bu yüzden ne

will happen you can't see what's going to happen but you do it anyway and you might

olacağını bilmiyorsun yapabilirsin ne olacağını görmüyorsun ama yine de yapıyorsun ve

say that that was reckless hmm here's another one we are coming up to two hours we are been

bunun pervasızca olduğunu söyleyebilirsin hmm işte bir tane daha geliyoruz iki saate kadar geliyoruz

here for two hours can you believe it oh here's a good one I like this one what does this

iki saattir buradayız inanabiliyor musun oh işte güzel bir tane bunu beğendim bir, bu

mean to you out there your leap of faith I like this one now this this conjures this

sizin için ne anlama geliyor, dışarıdaki inanç sıçramanız, bunu beğendim şimdi bu, çağrışım yapıyor bu,

brings around many thoughts and feelings I always think if you have a leap of faith it

birçok düşünce ve duyguyu beraberinde getiriyor.

means you do something based on a belief you're going away Steve Ryback says I'm getting tired

gidiyor Steve Ryback yorulduğumu söylüyor bayım

mr. Duncan I like the way Steve slowly disappears so your leap of faith is is on something that

. Duncan Steve'in yavaş yavaş ortadan kaybolmasını seviyorum, bu yüzden inanç sıçrayışın

you believe in personally so maybe a thing that you believe will be the right thing to

kişisel olarak inandığın bir şeye oluyor yani belki de

do based on your own belief so something that comes from within maybe the thing you believe

kendi inancına dayanarak yapılacak doğru şey olacağına inandığın bir şey yani içinden gelen bir şey belki de o şey

in a leap of faith sometimes we all do things based on leaps yes a faith it's often when

bir inanç sıçramasına inanırsınız bazen hepimiz sıçramalara dayalı şeyler yaparız evet bir inanç bu genellikle bir

you've got gaps in knowledge about something that you might take a leap of faith so for

şey hakkında bilgi eksikliğiniz olduğunda inanç sıçraması yapabilirsiniz, örneğin

example if you were interviewing somebody for a new job if you were interviewing a new

yeni bir iş için biriyle görüşüyorsanız

person for a particular role you might have certain bits of information about them but

Belirli bir rol için yeni bir kişiyle röportaj yapıyorsanız, onlar hakkında belirli bilgilere sahip olabilirsiniz, ancak

you might not have all the information but from what you've seen of that person and the

tüm bilgilere sahip olmayabilirsiniz, ancak o kişi hakkında gördüklerinize ve

questions you've asked you might be prepared to give them a job hmm and you might use expression

sorduğunuz sorulara göre hazırlıklı olabilirsiniz. onlara bir iş verin hmm ve

to a colleague oh I think they would be all right so yeah we don't know exactly whether

bir meslektaşa ifade kullanabilirsiniz oh bence sorun olmaz yani evet

they will be able to do this job or not but I think from what they've said they will so

bu işi yapıp yapamayacaklarını tam olarak bilmiyoruz ama söylediklerinden düşünüyorum o zaman

let's take a leap of faith hmm I believe it in this particular person I think they will

bir inanç sıçraması yapalım hmm buna belirli bir kişide inanıyorum

be good I don't know for certain because I haven't got all the information but I will

iyi olacaklarını düşünüyorum kesin olarak bilmiyorum çünkü tüm bilgilere sahip değilim ama

take a leap of faith and offer them the job I like this expression I'll be honest with

bir inanç sıçraması yapacağım ve onlara teklif edeceğim iş bu ifadeyi seviyorum sana karşı dürüst olacağım yalan

you I lied I do like this because we often do things in life without really knowing what

söyledim bunu seviyorum çünkü hayatta çoğu zaman sonuçlarının ne olacağını gerçekten bilmeden bir şeyler yaparız bu

the consequence will be so I'm going to get Steve sort of a pole or tie him to something

yüzden Steve'e bir tür direk yapacağım ya da onu bir şeye bağlayacağım

next week so he doesn't keep disappearing off the screen yes yes I like this leap of

haftaya ekrandan kaybolmaya devam etmesin diye evet evet bu inanç sıçramasını seviyorum

faith this is though it might seem like a strange thing to me lot for me to like because

ama bu benim için çok tuhaf bir şey gibi görünebilir çünkü

I don't have faith as a in religion I'm not a religious person however sometimes you have

benim bir din olarak inancım yok ben' Dindar biri değilim ancak bazen

to have faith in yourself and your abilities so you can have inner faith I suppose in that

kendinize ve yeteneklerinize güvenmeniz gerekir ki içsel bir inanca sahip olabilesiniz.

sense you are doing something based on your self belief as well which is a thing that

I'm I'm a very big fan of something I've learned a lot about over the past somebody might come

geçmişte hakkında çok şey öğrendiğim bir şeyin çok büyük bir hayranı biri

to you with an investment opportunity and you know the person quite well that's coming

size bir yatırım fırsatıyla gelebilir ve bu fırsatla size gelen kişiyi çok iyi tanırsınız

to you with that opportunity but you don't really know whether that investment is any

ama bu yatırımın gerçek olup olmadığını gerçekten bilmezsiniz.

good or not but because you trust the person you have faith in them you might say okay

iyi ya da değil ama insana güvendiğin için ona inancın var tamam diyebilirsin

I'll put some money into this hmm I'll take a leap of faith but if you believe in that

bu işe biraz para koyacağım hmm inanarak sıçrayacağım ama o

person you don't necessarily believe in the investment itself it's just like the example

kişiye inanıyorsan ille de inanmazsın yatırımın kendisi, tıpkı

I used about interviewing somebody at work quite often we have to make leaps of faith

işyerinde biriyle röportaj yapmakla ilgili kullandığım örnek gibi, çoğu zaman inanç sıçrayışı yapmak zorundayız

because we don't have all the information at our disposal and we might have to make

çünkü elimizdeki tüm bilgilere sahip değiliz ve

a quick decision or or a decision yes quickly yes omus says this is very interesting omma

hızlı bir karar vermemiz veya bir karar vermemiz gerekebilir evet hemen evet omus bunun çok ilginç olduğunu söylüyor anneanne

says leap of faith is pursuing faith without applying rationality and intellect yes it

diyor ki inanç sıçraması rasyonalite ve zekayı uygulamadan inancın peşinden gitmektir evet bu

comes from a feeling it doesn't necessarily mean that though I think that's the definition

bir duygudan geliyor bu illa ki tanımı bu olsa da

of it yes but if you would see you it doesn't necessarily mean that you haven't applied

evet ama seni görseydin öyle olduğu anlamına gelmez iş yerindeki biri hakkında kullandığım

any intellect or rationality into it that example I used about somebody at work you

bu örneğe herhangi bir akıl veya mantık uygulamadığınız anlamına gelmez, bu

would it just means the gap in the knowledge that you have for you to make a decision yes

sadece bir karar vermeniz için sahip olduğunuz bilgi eksikliği anlamına gelir evet

but so quite often a leap of faith might come from some information we have but quite often

ama çok sık inanç sıçraması, sahip olduğumuz bazı bilgilerden gelebilir, ancak çoğu zaman bazı bilgiler olduğunu

it's some I think the best the best way of looking at it Steve is you close your eyes

düşünüyorum, buna bakmanın en iyi yolu Steve, gözlerini kapatman

and you step forward to do it yes there's a moment where you suddenly think I will either

ve bunu yapmak için öne çıkmandır evet, bir an gelir ki birdenbire benim de yapacağımı düşünürsün

do this or I won't do it so sometimes you just need that that faith in yourself that

bunu yap yoksa yapmayacağım bu yüzden bazen sadece kendine olan o inanca ihtiyacın var o

that belief to move forward and actually do something so I think yes I think that's a

ilerlemeye ve gerçekten bir şeyler yapmaya olan o inanca yani bence evet bence bu

good one we've got one more Steve one more one more jump in with both feet I like this

iyi bir tane daha var Steve bir tane daha iki ayağınla zıpla bu hoşuma gitti

one you jump in with both feet you do something without hesitation you don't think too much

iki ayağınla zıplıyorsun bir şeyi tereddüt etmeden yapıyorsun

about it you do it without putting too much thought or without hesitating I suppose you

onun hakkında fazla düşünmeden yapıyorsun fazla düşünmeden ya da tereddüt etmeden yapıyorsun sanırım

jump in with both feet the opposite of that would be that you're just putting a toe just

iki ayağınla atlıyorsun tam tersi Bunun bir örneği, sadece parmağınızı koymanız, sadece

put one toe in the water yes I like that one yes if you if you if somebody's being very

bir parmağınızı suya koymanız olabilir, evet bunu beğendim evet, eğer biri bir

cautious about doing something you might say that you I'll just dip my toe in the water

şey yapmak konusunda çok dikkatliyse, ayak parmağımı içeri sokacağım diyebilirsiniz. su

and see what it's you don't mean literally mmm that just mean if you were just to dip

ve ne olduğunu görün kelimenin tam anlamıyla mmm demek değil, sadece

your toe in some water to see if it was cold dipping one toe in would give you an idea

parmağınızı biraz suya daldırıp soğuk olup olmadığını görmek için bir parmağınızı suya daldırmak size bunun nasıl bir şey olduğu hakkında bir fikir verirdi

of what it was like it's a figure of speech a figure of speech if you just jumped into

bu bir figür tabiri caizse

the into a lake with both feet you might be freezing cold so you might get a bit of a

bir mecaz göle iki ayağınızla atladıysanız, dondurucu soğukta olabilirsiniz, bu nedenle biraz

shock but yes it just means testing your way forward but that expression means that you

şok yaşayabilirsiniz, ancak evet bu sadece ilerlemenizi test etmek anlamına gelir, ancak bu ifade, yapmadığınız anlamına gelir. nasıl

don't you don't bother trying it out first to see what it could be like you just ghost

olabileceğini görmek için önce deneme zahmetine girmiyorsunuz, sadece

you just jump straight in yeah so this actually is figurative as well so you're not literally

hayaletsiniz, sadece doğruca atlıyorsunuz evet, yani bu aslında mecazi, yani kelimenin tam anlamıyla bir

jumping into something we are using this as a figurative expression or I suppose an idiom

şeyin içine atlamıyorsunuz, bunu mecazi bir ifade olarak kullanıyoruz veya Sanırım

I think people are getting slightly confused with that the the use of our word faith we're

insanların biraz kafasını karıştırdığını düşündüğüm bir deyim, inanç kelimemizin kullanımıyla dini inancı kastetmiyoruz, inanç sıçraması

not meaning religious faith we're not meaning faith in religious connotations to the phrase

ifadesinin dini çağrışımlarında inancı kastetmiyoruz,

leap of faith it just means I mean religion is a faith yes but we're using it in a way

bu sadece demek istediğim dinin bir olduğu anlamına geliyor. inanç evet ama bunu

to to to express ordinary day-to-day things that you might and also generically faith

sıradan günlük şeyleri ifade etmek için kullanıyoruz ve ayrıca genel olarak inanç

is belief so faith is just belief having trust in either yourself or something else or maybe

inançtır, bu nedenle inanç sadece inançtır ya kendinize ya da başka bir şeye güvenmek ya da belki de

even yes we're not talking about or evilly jin-hee or even but we're not talking about

evet biz' kötü bir şekilde jin-hee veya hatta hakkında konuşmuyoruz ama

that here we're not talking about religious faith no we're talking about faith in something

burada bundan bahsetmiyoruz, dini inançtan bahsetmiyoruz hayır, yapmak istediğiniz bir şeye olan inançtan bahsediyoruz.

that you want to do that's what we're talking about although having said that some people

bazı insanların

might use their religious faith for as a reason to do something so yes I am I do but that's

dini inançlarını bir şey yapmak için bir sebep olarak kullanabileceklerini söylemiştim, evet öyleyim ama bu inanç

the expression that's it leap of faith it's got nothing to do with religion that's it

sıçramasının ifadesi bu din ile hiçbir ilgisi yok

yes I'm glad we've cleared that up so yes take the gamble yes so they will gamble they

evet temize çıkardığımıza sevindim yukarı o yüzden evet kumara gir evet böylece kumar oynayacaklar

will take a gamble it is a leap of faith that it is something you are stepping into the

kumar oynayacaklar bu bir inanç sıçramasıdır

knowledge gap yes wrapping your knowledge somewhere or stepping into the unknown without

bilgi boşluğuna adım atıyorsun evet bilgini bir yere sarıyorsun ya da

any real life you can do this thing or you think somebody else can you've got some information

herhangi bir gerçek hayat olmadan bilinmeyene adım atıyorsun bu şeyi yap ya da başka birinin yapabileceğini düşünüyorsun, bazı bilgilere sahipsin

but not all the information so that gap is the leap between what you know and what you

ama tüm bilgilere sahip değilsin, bu yüzden bu boşluk, bildiğin ve bilmediğin arasındaki sıçrama sezgiye dayalıdır Sıklıkla

don't know is based on intuition I'd often so yes I think self belief in self faith is

evet, kendi kendime düşünürüm kendine olan inanç,

is one of the strongest motivators certainly for from my point of view you might have a

kesinlikle en güçlü motive edici unsurlardan biridir, çünkü benim bakış açıma göre,

period of time where you lose faith now you see you lose faith in yourself you lose faith

inancınızı kaybettiğiniz bir dönem olabilir, şimdi kendinize olan inancınızı kaybettiğinizi görürsünüz,

in other people if they let you down or disappoint you so so I think it's just a tiny word such

eğer sizi hayal kırıklığına uğratırlarsa veya hayal kırıklığına uğratırlarsa diğer insanlara olan inancınızı kaybedersiniz. sen o yüzden bence bu sadece küçücük bir kelime çok

a tiny tiny word the word faith just and yet faith has has it's quite a it's almost a paradigm

küçücük bir kelime inanç kelimesi ve yine de inancın oldukça büyük bir neredeyse bir paradigması var

I always think faith mr. Duncan I'm going to go okay because as you know I like to go

bence her zaman inanç mr. Duncan ben gideceğim tamam çünkü bildiğin gibi

for a little run okay to get some exercise can I just show you something because it's

biraz koşmayı seviyorum tamam biraz egzersiz yapmak için sana bir şey gösterebilir miyim çünkü

your birthday this month isn't it it is it is it's your birthday this month won't say

bu ay senin doğum günün değil mi bu ay senin doğum günün

when and and I've got a great idea for mr. Steve's birthday I don't know what you think

ne zaman olduğunu söylemeyeceğim ve Bay için harika bir fikrim var. Steve'in doğum günü Steve hakkında ne düşündüğünüzü bilmiyorum

about this Steve but but here is here is my idea for mr. Steve's birthday present what

ama işte Bay Steve için benim fikrim. Steve'in doğum günü hediyesi

do you think about this Steve that's no it's no ordinary toilet oh it's an automatic toilet

bu konuda ne düşünüyorsun Steve bu hayır sıradan bir tuvalet değil oh

that will raise you up and then when you sit on it it will slowly lower you down so you

seni yukarı kaldıran otomatik bir tuvalet ve üstüne oturduğunda seni yavaşça aşağı indiriyor böylece

can take your plop in comfort I think that is for people of a certain age who are struggling

rahat bir şekilde tokat atabilirsin bence hareket kabiliyeti ile mücadele eden belirli bir yaştaki insanlar içindir

with mobility yes and that is not me because I'm about to go for a run mister don't concern

evet ve bu ben değilim çünkü koşuya çıkmak üzereyim bayım merak etmeyin

that is very rude and offensive tisn't offensive well I'm joking I'm not joking what greta

bu çok kaba ve saldırgan ts saldırgan değil iyi şaka yapıyorum ben' Greta'nın

thinks of it I'm sick to death of greta mr. Duncan I think you've you've worn that joke

onun hakkında ne düşündüğünü şaka yapmıyorum, Greta'dan ölesiye bıktım Mr. Duncan, bence bu şakayı

right out okay so you heard it here first mr. Steve is sick of Greta so that's all actually

hemen taktın, o yüzden önce burada duydun bay. Steve, Greta'dan bıktı, yani hepsi bu aslında

I've just thought this month my birthday is on one of the Sundays in February so what

bu ay doğum günümün Şubat ayının Pazar günlerinden birinde olduğunu düşündüm, bu ne

does that mean that means that we will be on lolly live so there there you go you've

anlama geliyor, canlı yayında olacağız, işte buyrun,

heard it first right here on this this thing you're watching now yeah this is the first

duydunuz ilk önce bu şu anda izlediğiniz bu şeyde evet bu

Sunday in February so we've probably got how many February's are there in Sunday how many

Şubat ayının ilk Pazar günü yani muhtemelen bizde Pazarda kaç Şubat var kaç tane

you can tell I'm getting tired now how many Sunday's dish is it a leap year this year

anlatabilirsiniz yoruldum şimdi kaç tane Pazar günü yemeği var bu yıl artık yıl

you know I have no bloody idea is it a leap year this China is it a leap year no I think

biliyorsun hiçbir fikrim yok artık yıl mı bu Çin artık yıl mı hayır bence

there are 28 days this year in that case it is sure 28 days in February is it the second

bu yıl 28 gün var o durumda kesin şubatta 28 gün

today today is the second yes the second day of BREXIT it's like a on the second on the

bugün ikinci mi ikinci evet BREXIT'in ikinci günü sanki a gibi ikincide

second day of BREXIT my true love gave to me a passport that looked slightly different

BREXIT'in ikinci gününde gerçek aşkım bana biraz farklı görünen bir pasaport verdi

17 oh what 25 welcome to do either are for some days welcome welcome to doing maths with

mr. steve-o there are four five and eight so we will be here on your birthday it will

Bay. steve-o dört beş ve sekiz var yani doğum gününüzde burada olacağız

be whenever that may be right I'm gonna make my nose even bigger there we go what do you

ne zaman uygun olursa burnumu daha da büyüteceğim işte başlıyoruz size ne

think of that it suits you Tatar everybody steve is going now and i'm going to go into

yakıştığını düşünüyorsunuz Tatar millet steve şimdi gidiyorum ve ben mutfağa gideceğim

the kitchen no I'm not I'm going for a run yes make your mind up bye everybody Meher

hayır koşmuyorum koşacağım evet kararını ver herkese hoşçakal Meher

Baba maybe you are going for a run around the kitchen no I'm going in the hills okay

Baba belki sen mutfakta koşacaksın hayır ben içeri giriyorum tepeler tamam güle güle tepenin

bye talking it over the hill it's mr. Steve's birthday this month so thank you very much

üzerinden konuşun ben bayım Bu ay Steve'in doğum günü, bu yüzden çok teşekkür ederim

Steve for your lovely company today thank you also for your company and yes there it

Steve bugün güzel arkadaşlığınız için teşekkür ederim ve evet işte burada

is can you see it the new website is now up and running maybe you are watching now via

görebiliyor musunuz yeni web sitesi şimdi çalışıyor ve çalışıyor belki şu anda

my new website there is the address one or two people have said we can't find your website

yeni web sitem aracılığıyla izliyorsunuz orada adres bir veya iki kişi web sitenizi bulamadık dedi

it is there all you have to do is put this address into your computer oh it's gone where's

orada var tek yapmanız gereken bu adresi bilgisayarınıza girmek oh gitti nereye

it gone okay we have can we have my lovely email address back please and my new website

gitti tamam bizde güzel e-posta adresimi geri alabilir miyiz lütfen ve yeni adresim web sitesi

address oh okay that's strange it seems to have disappeared let's get it back there it

adresi oh tamam bu garip, kaybolmuş gibi görünüyor, hadi onu oraya geri götürelim, bu

is is my new website address English addict dot uk' that is the address so there is no

benim yeni web sitesi adresim English addict dot uk' bu adres yani

mistake no way of not knowing and that is the actual address I will leave it on the

hata yok, bilmemenin hiçbir yolu yok ve asıl adresim bu olacak

screen for a few more moments there is the new website I will also publish this on my

bir kaç dakika daha ekranda bırakın yeni web sitesi var bunu facebook sayfamda da yayınlayacağım

facebook page as well for those who want to get in touch you can of course and there will

ayrıca iletişime geçmek isteyenler için tabii ki ulaşabilirsiniz ve

be a new email address which I will reveal on Wednesday that's when I'm back with you

yeni bir e-posta adresi olacak onu ifşa edeceğim çarşamba günü o zaman aranızdayım

by the way I will be back with you on Wednesday 2:00 p.m. UK time for those who are wondering

bu arada çarşamba saat 14:00 da aranızda olacağım. İngiltere saati merak edenler için

here is the lesson list Sunday Wednesday Friday 2:00 p.m. UK time is when you can catch me

işte Pazar Çarşamba Cuma 14:00 ders listesi. İngiltere saati, beni

live on YouTube so every Sunday Wednesday Friday 2:00 p.m. UK time that's it it's time

YouTube'da canlı yakalayabileceğiniz zamandır, yani her Pazar Çarşamba Cuma 14:00. İngiltere zamanı işte gitme zamanı

to go it's time to go can we have a look at the hill oh okay then if it makes you happy

gitme zamanı tepeye bir bakabilir miyiz oh tamam o zaman orada seni mutlu edecekse

there it is that is the view out of the window right now looking out towards BREXIT Britain

şu anda pencereden BREXIT İngiltere'ye bakan manzara bu

so that's what BREXIT Britain looks like for those who are wondering it's very windy outside

yani BREXIT budur İngiltere dışarısı çok rüzgarlı diyenler için benziyor

and also I think it's trying to rain as well and that is it that is all there is from me

ve sanırım yağmur da yağmaya çalışıyor ve benden bu kadar

for today I hope you've enjoyed today's live stream it's been a long one we've had over

bugünlük canlı yayından bu kadar umarım keyif almışsınızdır uzun bir yayın oldu

two hours today to enjoy the English language and of course don't forget I will be back

Bugün İngilizce dilinin tadını çıkarmak için iki saatten fazla zaman geçirdim ve tabii ki

Wednesday 2:00 p.m. UK time I am going to see my mother tomorrow as you know or as you

Çarşamba 14:00'te döneceğimi unutmayın. İngiltere saati yarın annemi görmeye gideceğim, bildiğiniz gibi ya da

may not know my mother at the moment is in hospital so I'm going over to see her tomorrow

bilmiyor olabilirsiniz, annem şu anda hastanede bu yüzden yarın onu görmeye gideceğim

and I'm going to be back with you on Wednesday I will publish the address of my new website

ve Çarşamba günü sizinle birlikte olacağım. yeni web sitemin adresini

on my YouTube channel and also on Facebook as well thanks for your company Thank You

YouTube kanalımda ve ayrıca Facebook'ta da yayınlayacak şirketiniz için teşekkürler Teşekkürler

arts B Thank You grace Thank You Eleanor it's been a long one today I must admit hasn't

sanatlar B Teşekkürler lütuf Teşekkürler Eleanor bugün uzun bir gün oldu itiraf etmeliyim ki

it been a big one a whole two hours in 15 minutes well I think this must be the longest

büyük bir gün değil miydi? 15 dakika içinde tam iki saat pekala bence bu

one we've done in a long time a long time thank you very much for your company today

uzun zamandır yaptığımız en uzun şey olmalı çok uzun zamandır şirketiniz için çok teşekkür ederim bugün teşekkür ederim

thank you hi Lee Kwang Palmyra thank you flower Espoir thank you Luis Mendez Thank You Pedro

merhaba Lee Kwang Palmyra teşekkür ederim çiçek Espoir teşekkür ederim Luis Mendez Teşekkür ederim Pedro

Belmont even though you said goodbye an hour ago thank you very much beet trees don't forget

Belmont bir saat önce veda etmiş olmanıza rağmen çok teşekkür ederim pancar ağaçları web

to check out my website and also don't forget to Like and subscribe the like will help my

siteme göz atmayı ve ayrıca Beğenmeyi ve abone olmayı unutmayın like videolarıma yardımcı olacaktır

videos because of this you will help my videos get viewed on YouTube thank you very much

bu yüzden videolarımın gelmesine yardımcı olacaksınız YouTube'da görüntülendi bunun için çok teşekkür ederim

for that and also you can subscribe as well time to go hope you've enjoyed this catch

ve ayrıca abone olabilirsiniz gitme zamanı umarım bundan keyif almışsınızdır çarşamba günü görüşmek üzere

you on Wednesday see you on Wednesday this is mr. Duncan in the birthplace of English

çarşamba görüşürüz ben bayım. Duncan, İngilizcenin doğum yerinde izlediğiniz için

saying thanks for watching see you soon and of course for all those who have been watching

teşekkürler diyor yakında görüşmek üzere ve tabii ki izleyenler ve

and for all those who haven't...

ta ta for now.

şimdilik izlemeyenler için.