'Failure' and 'Success' words + phrases / English Addict - LIVE Lesson with Mr Duncan in England

Here we go

İşte

again on another voyage

yine

across the ocean of English.

İngilizce okyanusunda başka bir yolculuğa çıkıyoruz.

Hi, everyone

Herkese merhaba Herkese

Hello, everybody.

merhaba.

We are back together again and I hope you all feeling super duper.

Yeniden bir araya geldik ve umarım hepiniz kendinizi kandırılmış hissediyorsunuzdur.

Yes. This is the midweek edition of English Addict.

Evet. Bu, English Addict'in hafta ortası baskısıdır.

Coming to you live and direct from the birthplace

Size canlı ve direkt olarak İngilizcenin doğduğu yerden geliyor

of the English language, which just happens to be.

, ki bu tesadüfen oluyor.

Oh, wow.

Vay canına.

It's England.

İngiltere.

Who we are back.

Kime döndük.

Oh. Hmm. Hi, everybody.

Ah. Hmm. Selam millet.

This is Mr. Duncan and England.

Bu Bay Duncan ve İngiltere.

How are you today? Are you okay?

Bugün nasılsın? İyi misin?

I hope so.

Umarım. Mutlu

Are you happy? I hope so.

musun? Umarım. Yine

Here we are again.

buradayız.

We are back together once more with another

Yine bir

live stream. Yes.

canlı yayınla birlikteyiz. Evet.

And I suppose the first thing I should say is

Ve sanırım söylemem gereken ilk şey

it feels much cooler today.

bugün havanın çok daha havalı olduğu. Son birkaç gündür

The huge heat wave that we've been suffering over

maruz kaldığımız büyük sıcak dalgası

the past few days has gone.

gitti. Ortadan

It has vanished.

kayboldu.

This morning we all woke up feeling cool and refreshed.

Bu sabah hepimiz kendimizi serin ve tazelenmiş hissederek uyandık.

And I have to say, it feels very nice.

Ve söylemeliyim ki, çok güzel hissettiriyor.

It really did put a smile on my face.

Gerçekten yüzümde bir gülümseme oluşturdu.

So we are back together.

Yani tekrar birlikteyiz.

And yes, we are doing our midweek,

Ve evet, hafta ortası,

our English addict extra.

İngiliz bağımlısı ekstramızı yapıyoruz.

My name is Mr. Duncan.

Benim adım Bay Duncan.

I like the English language.

İngilizce dilini seviyorum.

I love it.

Bayıldım. Hatta

You might even say that I am one of those up there.

oradakilerden biri olduğumu bile söyleyebilirsin.

I'm an English addict.

Ben bir İngiliz bağımlısıyım.

Nice to see you here today.

Bugün seni burada görmek güzel.

I like to talk about the English language.

İngilizce hakkında konuşmayı seviyorum.

Sometimes I talk about certain words.

Bazen belirli kelimelerden bahsediyorum.

Sometimes I will talk about certain topics.

Bazen belirli konulardan bahsedeceğim.

Today we are looking at success

Bugün başarı

and failure.

ve başarısızlığa bakıyoruz.

Success and failure in life.

Hayatta başarı ve başarısızlık.

It is common for people to succeed, to have success.

İnsanların başarılı olması, başarılı olması olağandır.

But also there is the chance.

Ama aynı zamanda şans da var.

There is always a chance that you will fail.

Başarısız olma ihtimalin her zaman vardır.

You will have failure.

Başarısızlık yaşayacaksın.

We are looking at those two subjects today

Bugün bu iki konuya bakıyoruz

and of course, we are talking to you on the live chat.

ve tabii ki sizinle canlı sohbette konuşuyoruz.

More about that in a moment.

Birazdan bununla ilgili daha fazla bilgi.

And yes, it is lovely to feel the cool air

Ve evet, serin havanın

once again blowing up my shorts,

bir kez daha şortumu havaya uçurduğunu hissetmek çok güzel

and this time I don't need a fan.

ve bu sefer bir vantilatöre ihtiyacım yok.

It is all natural, baby.

Hepsi doğal bebeğim.

Yes. We've made it to the middle of another week.

Evet. Bir haftanın daha ortasına geldik.

It's Wednesday.

Çarşamba.

Beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep.

Bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip.

Wednesday has arrived.

çarşamba geldi

I hope you have had a good week so far.

Umarım şimdiye kadar iyi bir hafta geçirmişsinizdir.

How has your week been?

Haftan nasıl geçti?

Has it been a good week or has it been okay?

İyi bir hafta mıydı yoksa iyi miydi?

Maybe nothing special happened.

Belki de özel bir şey olmadı.

Maybe it was just an average week.

Belki de sadece ortalama bir haftaydı.

I think this week it has been exceptional

Bence bu hafta

for various reasons, not least of all because of the heat,

çeşitli nedenlerle olağanüstü geçti, özellikle de son iki gündür

a high temperature that we have suffered for the past two days.

maruz kaldığımız yüksek sıcaklık nedeniyle .

Yesterday we had we had ten.

Dün bizde on tane vardı.

You believe it?

Buna inanıyorsun? Modern zamanlarda kaydedilen

We had our highest temperature

en yüksek sıcaklığımız vardı

ever recorded in modern times.

.

I have a feeling maybe a million years ago,

İçimde bir his var, belki bir milyon yıl önce,

maybe 2 million years ago,

belki 2 milyon yıl önce,

perhaps it was a little bit hotter than yesterday.

belki dünden biraz daha sıcaktı.

I don't know, because I wasn't around and we didn't

Bilmiyorum, çünkü ben ortalıkta yoktum ve

keep records then, you see, we didn't do it.

o zamanlar kayıt tutmamıştık, anlıyor musun, yapmadık.

But in recent times we we often record

Ancak son zamanlarda, genellikle

things like the temperature or the sea level

sıcaklık veya deniz seviyesi gibi şeyleri

or various different changes that might occur around the world.

veya dünya çapında meydana gelebilecek çeşitli farklı değişiklikleri kaydediyoruz.

And one of those things, of course, is temperature, as I just mentioned.

Ve bu şeylerden biri de az önce bahsettiğim gibi tabii ki sıcaklık.

And yesterday we had our highest temperature ever recorded here in England.

Ve dün burada, İngiltere'de kaydedilen en yüksek sıcaklığı gördük .

It got so hot.

Çok sıcak oldu.

There were lots of fires breaking out across London.

Londra genelinde çok sayıda yangın çıktı.

I don't know if you saw the pictures.

Resimleri gördünüz mü bilmiyorum.

So very dramatic pictures. It reminded me

Çok dramatik resimler. Bana,

of the pictures coming

from southern Europe as well, where

lots of wild fires have been occurring.

çok sayıda vahşi yangının çıktığı Güney Avrupa'dan gelen fotoğrafları da hatırlattı.

And of course, in the United States, in California, where they often

Ve tabii ki, Amerika Birleşik Devletleri'nde, sık sık

get very large wildfires, I think Canada as well.

çok büyük orman yangınlarının çıktığı Kaliforniya'da, sanırım Kanada'yı da düşünüyorum.

I think Canada also had some wild fires.

Sanırım Kanada'da da bazı vahşi yangınlar çıktı.

And of course, let's not forget Australia and they had some really serious

Ve tabii ki, Avustralya'yı ve

wildfires last year.

geçen yıl çok ciddi orman yangınları olduğunu da unutmayalım.

If my memory serves me correct, hello to the live chat.

Yanlış hatırlamıyorsam canlı sohbete merhaba.

It is very nice to see you here today.

Bugün sizi burada görmek çok güzel.

It's always a pleasure to have you on the live stream.

Sizi canlı yayında görmek her zaman bir zevktir.

Can I say hello to Mohsin?

Mohsin'e merhaba diyebilir miyim?

Hello, Mohsin.

Merhaba Muhsin.

Guess what, you are first on today's live chat.

Bil bakalım ne oldu, bugünün canlı sohbetinde birinci sensin.

Congrats Relations.

Tebrikler İlişkiler.

Well then Mohsin.

Peki o zaman Muhsin.

Also, Beatriz is here in third place.

Ayrıca Beatriz burada üçüncü sırada.

We have Vitesse.

Vitesse'miz var.

Hello, Vitesse.

Merhaba, Vitesse.

Nice to see you here again.

Seni tekrar burada görmek güzel.

We also have

Ayrıca

Palmira and one small.

Palmira ve bir küçük var.

He is here.

O burada.

Luis Mendez

Luis Mendez

is here today.

bugün burada.

Hello, Luis.

Merhaba Luis.

Also, we have

Bir de

Omer Omer Al Haboob.

Omer Omer Al Haboob'umuz var.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Nice to see you back once more.

Seni bir kez daha görmek güzel.

Autumn is here watching in Belarus.

Sonbahar burada Belarus'ta izliyor. Bir

We also have Inaki Aki as well.

de İnaki Aki'miz var.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Yes, of course you can catch me live

Evet, tabii ki

with my special live streams.

özel canlı yayınlarım ile beni canlı yakalayabilirsiniz.

English Addict every Sunday and Wednesday from 2 p.m.

English Addict her Pazar ve Çarşamba saat 14:00'ten itibaren.

UK time.

İngiltere saati. Ne

There are still people who don't know when I'm on.

zaman yayında olduğumu hala bilmeyenler var.

So I'm telling you now.

Şimdi sana söylüyorum.

That is when you can catch me live here on YouTube.

İşte o zaman beni burada, YouTube'da canlı yakalayabilirsiniz.

Sylvie is here

Sylvie burada,

who is watching in Howden in France,

Fransa'da Howden'da seyrediyor,

which I believe now is much cooler

ki bunun dünden çok daha havalı olduğuna inanıyorum

than it was yesterday, which is good to hear.

, bunu duymak güzel.

Monika is here.

Monika burada.

Magdalena, hello to you.

Magdalena, sana merhaba.

I have to work today, but I can listen

Bugün çalışmam gerekiyor ama

for a little while to the live stream.

canlı yayını biraz dinleyebilirim.

Well, you are more than welcome, even if you only stay for a few moments.

Pekala, sadece birkaç dakika kalsanız bile memnuniyetle karşılanırsınız.

We are always glad to see you here on the live chat.

Canlı sohbette sizi burada görmekten her zaman memnunuz.

Hello, Raven.

Merhaba Raven.

Who is watching in Iraq?

Irak'ta kim izliyor?

Hello. To Iraq.

Merhaba. Irak'a.

Also we have.

Ayrıca bizde var.

Who else is here?

Burada başka kim var?

Eric? Eric. Alejo.

Eric? Erik. Alejo.

Hello to you.

Merhaba sana.

I don't recognise your name.

Adını tanımıyorum.

Is your first time here?

Buraya ilk gelişin mi?

Florence.

Floransa. Büyük ikramiyeden 195 milyon kazanan

Have you seen the news in the UK of one person

bir kişinin Birleşik Krallık'taki haberlerini gördünüz mü

who has won 195 million on the jackpot?

?

Where is that? The whereabouts?

Nerede bu? nerede?

Is it in Europe?

Avrupa'da mı?

Is it somewhere else?

Başka bir yerde mi?

I haven't heard about it, to be honest with you.

Dürüst olmak gerekirse, bunu duymadım.

When I hear about people winning lots of money

İnsanların çok para kazandığını duyduğumda

and when I say lots of money, I mean millions.

ve çok para dediğimde milyonları kastediyorum.

It always depresses me slightly.

Beni her zaman biraz üzer.

I don't know why not? Because I'm jealous.

Neden bilmiyorum? Çünkü ben kıskancım.

Don't get the wrong idea.

Yanlış bir fikre kapılmayın.

I don't normally get jealous of other people,

Normalde diğer insanları kıskanmam

but I feel a little sad, a little depressed for those people

ama parayı kazanan insanlar için biraz üzgün, biraz depresif hissediyorum

who have won the money, because I always feel that

çünkü her zaman

maybe their life will not be better.

hayatlarının daha iyi olmayacağını hissediyorum.

Money sometimes can bring nice things your way.

Para bazen yolunuza güzel şeyler getirebilir.

But I think if you have too much money, suddenly

Ama bence çok fazla paran varsa, aniden

I think it can cause lots of other problems.

bunun birçok başka soruna yol açabileceğini düşünüyorum.

Maybe your relationships will change.

Belki ilişkileriniz değişir.

Relationships with other people will change.

Diğer insanlarla ilişkiler değişecek.

So if you suddenly win a lot of money

Yani aniden çok para kazanırsanız

and when I say a lot of money, I mean millions,

ve çok para dediğimde milyonları kastediyorum,

for example, 195 million.

örneğin 195 milyon.

I'm not sure what that is, though.

Bunun ne olduğundan emin değilim.

Is it euros dollars pounds?

Euro dolar pound mu?

I'm not sure.

Emin değilim.

I haven't heard the news, you see.

Haberi duymadım, görüyorsun.

Hello.

Merhaba.

Also, can I say hello to Dorit?

Ayrıca Dorit'e merhaba diyebilir miyim?

Her daughter, Delores.

Kızı Delores.

Oh, I like your name, by the way.

Bu arada, ismini beğendim.

I love that.

Bunu sevdim.

Very nice watching in Germany.

Almanya'da izlemek çok güzel.

A big hello to you.

Sana kocaman bir merhaba.

Have you been suffering from the heat over the past couple of days, I wonder.

Son birkaç gündür sıcaktan rahatsız oldunuz mu merak ediyorum.

Hello.

Merhaba.

Fahadh is here as well.

Fahadh da burada.

I am. From which country can you guess?

Ben. Hangi ülkeden tahmin edebilirsiniz?

Well, there are many countries in the world.

Evet, dünyada birçok ülke var.

Many?

Birçok?

And because you read a person's name

Ve bir kişinin adını okumuş olmanız onun

does not necessarily mean that you can guess where they're from.

nereden geldiğini tahmin edebileceğiniz anlamına gelmez.

Because for all I know, you might be living here in the UK,

Çünkü bildiğim kadarıyla, burada Birleşik Krallık'ta yaşıyor olabilirsiniz,

you might be trying to trick me

into saying something else or Mr.

başka bir şey söylemem için beni kandırmaya çalışıyor olabilirsiniz veya Bay

Duncan, how could you say such a thing?

Duncan, nasıl böyle bir şey söyleyebilirsiniz?

Claudia is here.

Claudia burada.

Hello, Claudia.

Merhaba Claudia.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Did you enjoy your birthday?

Doğum gününün tadını çıkardın mı?

Two days ago.

İki gün önce.

Another year older.

Bir yıl daha yaşlı.

And I suppose I should show the photographs.

Ve sanırım fotoğrafları göstermeliyim.

Thank you, Claudia, for the lovely photographs that you sent.

Gönderdiğin güzel fotoğraflar için teşekkürler Claudia.

First of all, a beautiful photograph of Claudia

Öncelikle Claudia'nın babasıyla çekilmiş güzel bir fotoğrafı

with her father.

.

Oh, isn't that great?

Harika değil mi?

So I'm just wondering, Claudia, was this picture taken on your birthday

Merak ediyorum Claudia, bu fotoğraf senin doğum gününde mi

or was it taken on your father's birthday?

yoksa babanın doğum gününde mi çekildi?

Because I'm not sure.

Çünkü emin değilim.

So there is Claudia with her dad.

Yani babasıyla Claudia var.

It's another great photograph.

Harika bir fotoğraf daha.

Thank you very much, Claudia.

Çok teşekkür ederim, Claudia.

I know it's a very personal photograph as well,

Bunun çok kişisel bir fotoğraf olduğunu da biliyorum,

so I do appreciate that you sent these pictures to me.

bu yüzden bu fotoğrafları bana gönderdiğiniz için minnettarım.

Very nice. Here's another one.

Çok güzel. İşte burada bir başkası.

There is Claudia.

Claudia var.

Now, I think this must be your birthday.

Şimdi, bence bu senin doğum günün olmalı.

I think so, because I recognise your orange jumper.

Sanırım öyle, çünkü senin turuncu süveterini tanıyorum.

That's the reason why.

İşte sebebi bu.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

Oh, here is Claudia with all of her friends.

Oh, Claudia tüm arkadaşlarıyla burada.

Oh, it looks as if you had a lot of fun on your birthday.

Oh, görünüşe göre doğum gününde çok eğlenmişsin. Doğum gününde

Can I just say I think you must have had quite a lot of fun on your birthday.

oldukça eğlenmiş olmalısın diyebilir miyim?

Congratulations to you.

Tebrikler.

I don't know who the ladies are with you,

Hanımların kim olduğunu bilmiyorum,

but I imagine they must be very good friends.

ama sanırım çok iyi arkadaş olmalılar.

And finally,

Ve son olarak, güzel bir pasta olmadan

a birthday would not be a birthday without a lovely cake.

bir doğum günü doğum günü sayılmaz .

And there it is. Look at that.

Ve işte burada. Şuna bak.

I do like the fact that you only have one candle

Sadece bir mumunuz olduğu gerçeğini seviyorum

because a lot of people normally, if you are a child,

çünkü normalde birçok insan, eğer bir çocuksanız,

if you are a young person, you will have

eğer bir gençseniz, pastanızda

a certain amount

belirli bir miktar

or a certain number of candles on your cake

veya belirli sayıda mum olacak

and then that will represent your age.

ve o zaman bu yaşını temsil et.

But of course, once you get to a certain age,

Ama elbette belli bir yaşa geldiğinizde

you can't put all of those candles on your cake for two reasons.

o mumların hepsini pastanıza iki nedenden dolayı koyamazsınız.

First of all, the cake will collapse

Her şeyden önce, pasta

under the weight of all of those candles.

tüm bu mumların ağırlığı altında çökecektir.

And also it might be a fire hazard as well because of all the candles.

Ayrıca tüm mumlar nedeniyle yangın tehlikesi de olabilir .

But I have to say, that looks very nice.

Ama çok güzel göründüğünü söylemeliyim.

And I can also see some chocolate cakes as well on the table.

Ayrıca masada çikolatalı kekler de görüyorum . Gerçeği

I have to say I am a little bit

biraz kıskandığımı söylemeliyim

jealous of fact, and I know what you're going to say, Mr.

ve ne söyleyeceğinizi biliyorum Bay

Duncan. You said that you never get jealous of people.

Duncan. İnsanları asla kıskanmadığını söylemiştin.

Well, I don't normally get jealous

Şey,

unless it's related to food.

yemekle ilgili olmadığı sürece normalde kıskanmam.

In which case I can become very possessive.

Bu durumda çok sahiplenici olabilirim.

To be honest with you.

Dürüst olmam gerekirse.

So. Thank you, Claudia.

Bu yüzden. Teşekkürler Claudia.

And I hope you had a brilliant birthday.

Ve umarım harika bir doğum günü geçirmişsindir.

And once again, many happy returns for that special day.

Ve bir kez daha o özel gün için nice mutlu yıllara.

And here's to many more talking of birthdays.

Ve işte doğum günleri hakkında daha birçok konuşma.

Oh, did you see what I did there?

Oh, orada ne yaptığımı gördün mü?

Talking of birthdays.

Doğum günlerinden bahsetmek.

Whilst we are on the subject of birthdays,

Doğum günleri konusu açılmışken, Ağustos'ta

it will be my birthday

benim doğum günüm olacak

in August.

.

So if you want to send something nice to me,

Bu yüzden bana güzel bir şey göndermek istiyorsanız, YouTube kanalımın sonsuza dek devam etmesine yardımcı olmak için

maybe a card

bir kart

or maybe a donation to help

veya bağış yapabilirsiniz

my YouTube channel continue forever and ever.

.

You are more than welcome to.

Hoş geldiniz.

But yes, my birthday is also coming up

Ama evet, benim de doğum günüm yaklaşıyor

and that is happening on the 12th of August.

ve bu da 12 Ağustos'ta oluyor.

I am hoping to do a live stream on the 12th of August with Mr.

12 Ağustos'ta Bay

Steve. I hope so. Maybe not.

Steve ile canlı yayın yapmayı umuyorum. Umarım. Belki değil.

So it all depends at the moment.

Yani her şey şu an bağlıdır.

So we've we've got no plans at the moment for my birthday,

Yani şu anda doğum günüm için bir planımız yok

but we might be here with me and also Steve.

ama burada ben ve Steve ile birlikte olabiliriz.

We might not.

olmayabiliriz.

So I'm not sure yet. We will see what happens.

Bu yüzden henüz emin değilim. Ne olacağını göreceğiz.

The live chat is very busy.

Canlı sohbet çok meşgul.

A lot of people talking about British politics.

Birçok insan İngiliz siyasetinden bahsediyor.

Yes, I suppose.

Evet, sanırım.

Well, over the past couple of days, everyone has been distracted by the weather.

Son birkaç gündür herkesin dikkati hava yüzünden dağıldı.

But now that everything is cooled down again,

Ama şimdi her şey yeniden soğuduğuna göre,

we are once again talking about politics.

bir kez daha siyasetten bahsediyoruz.

Yes, there is.

Evet var. Şu

There is a contest taking place at the moment for the leader of the Conservative Party,

anda Muhafazakar Parti'nin lideri için bir yarış var ve

who will then, of course, become automatically the prime minister of this country.

o da o zaman elbette otomatik olarak bu ülkenin başbakanı olacak.

It is very complicated,

Çok karmaşık,

very complex.

çok karmaşık.

This particular procedure.

Bu özel prosedür.

So please excuse me if I go on too long.

O yüzden çok uzatırsam lütfen beni mazur görün.

But there is a contest taking place

Ama

for a new leader of the ruling party, which is the conservatives,

iktidar partisinin yeni lideri için bir yarışma var, muhafazakarlar,

because old Boris Johnson, you know,

çünkü eski Boris Johnson, bilirsiniz,

good old Boris, resigned last week.

eski sevgili Boris geçen hafta istifa etti.

So now we are having a contest to find a new leader

Yani şimdi yeni bir lider bulmak için bir yarışma yapıyoruz

and they will automatically become a new prime

ve teknik olarak halk tarafından seçilmemiş olsalar bile, onlar da otomatik olarak yeni bir başbakan olacaklar

minister as well, even though they haven't

technically been elected by the population.

.

They are only actually elected

by a few people to become the leader of the Conservative Party.

Muhafazakar Parti'nin lideri olmak için sadece birkaç kişi tarafından fiilen seçilirler.

It's very complex.

Bu çok karmaşık.

I know, but that is what is happening here and I am sending myself to sleep talking about it.

Biliyorum, ama burada olan bu ve kendimi bunun hakkında konuşarak uykuya gönderiyorum.

If I was honest with you,

Size karşı dürüst olmam gerekirse,

we also have.

bizde de var.

Oh, hello.

Oh merhaba.

Sadiq Khan is here as well.

Sadık Han da burada.

Thank you for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için teşekkür ederim.

Udom is here as well.

Udom da burada.

Hello, Udom. Nice to see you back.

Merhaba Udom. Seni tekrar görmek güzel.

Also, I hope you are taking care of yourself and you are staying cool.

Ayrıca, umarım kendine iyi bakıyorsundur ve sakin kalıyorsundur.

What is the temperature today in England?

İngiltere'de bugün sıcaklık nedir?

It is much cooler today.

Bugün çok daha soğuk.

Yesterday it was around 48

Dün 48

degrees 40.

derece 40 civarındaydı.

It's never happened before.

Daha önce hiç olmamıştı.

But yesterday and also the day before, it was incredibly hot.

Ama dün ve ondan önceki gün inanılmaz derecede sıcaktı.

Good news for everyone, especially me

Herkes için iyi haber, özellikle ben

and my underwear, is the fact that the temperature has dropped.

ve iç çamaşırım, sıcaklığın düşmüş olması.

It's gone down today. It's around 23.

Bugün düştü. 23 civarında.

So a very big difference.

Yani çok büyük bir fark.

The temperature has almost halved.

Sıcaklık neredeyse yarı yarıya düştü.

It is not weird.

Bu garip değil.

So yesterday, 40 degrees.

Yani dün, 40 derece.

Today, 23 degrees

Bugün 23 derece,

is an it isn't a weather strange sometimes.

bazen garip bir hava değil.

Is it nature a curious thing?

Doğa ilginç bir şey mi?

In fact, last night, Mr.

Aslında, dün gece, Bay

Steve and myself, we actually sat outside in the garden

Steve ve ben,

until nearly midnight last night.

dün gece neredeyse gece yarısına kadar bahçede oturduk.

It was such a beautiful evening.

Çok güzel bir akşamdı.

It actually felt as if we were on holiday abroad somewhere,

Aslında yurt dışında bir yerde tatil yapıyormuşuz gibi hissettirdi

but we were just sitting in the garden and it was lovely.

ama bahçede oturuyorduk ve çok güzeldi.

We sat outside for about 3 hours chatting

Yaklaşık 3 saat sohbet ederek dışarıda oturduk

and we stayed out there

ve

until just before midnight and it was still light.

gece yarısından hemen öncesine kadar orada kaldık ve hava hala aydınlıktı.

That was the weird part.

Garip kısım buydu.

It was still actually light at midnight.

Aslında gece yarısı hala hafifti.

Very strange.

Çok ilginç.

Oh, and also whilst sitting in our deckchairs as

Oh, ayrıca şezlonglarımızda oturup dinlenirken

we were relaxing, looking up at the stars

yıldızlara bakarken

and we actually saw the International Space Station

gerçekten de Uluslararası Uzay İstasyonu'nun

go across, which was also exciting.

karşıya geçtiğini gördük, bu da heyecan vericiydi.

So a lovely, relaxed night last night.

Dün gece çok güzel, rahat bir gece.

However, tonight we are not relaxing.

Ancak, bu gece rahatlamıyoruz.

We are going out tonight, Mr.

Bu gece dışarı çıkıyoruz, Bay

Steve and myself and our very good friend Martin,

Steve, ben ve çok yakın arkadaşımız Martin,

we are meeting up and we are going to have a curry.

buluşacağız ve köri yiyeceğiz.

Oh, I'm looking forward to that.

Bunu sabırsızlıkla bekliyorum.

So tonight will be a little celebration, really.

Yani bu gece gerçekten küçük bir kutlama olacak.

We are going to have a celebration.

Bir kutlama yapacağız.

Curry To celebrate what my one millionth subscriber

Curry

which happened about three weeks ago.

Yaklaşık üç hafta önce olan bir milyonuncu abonemin başına gelenleri kutlamak için. E

Hello to.

merhaba.

Oh, Gulu ten is here.

Oh, Gulu ten burada.

Hello, Gulu.

Merhaba Gül.

Welcome to you.

Hoşgeldiniz.

Thank you for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için teşekkür ederim.

Florence is here as well.

Floransa da burada.

Do trees affect the cold weather?

Ağaçlar soğuk havayı etkiler mi?

Well, trees

Ağaçlar

can alter the climate

iklimi değiştirebilir

because, of course, they produce oxygen.

çünkü tabii ki oksijen üretirler.

So they take in all of the horrible stuff, the carbon dioxide, and they produce oxygen.

Böylece tüm korkunç şeyleri, karbondioksiti alıyorlar ve oksijen üretiyorlar.

But sometimes, of course, trees can have another effect,

Ancak bazen ağaçların başka bir etkisi daha olabilir,

which is a cooling effect as well.

bu da serinletici bir etkidir.

So, yes, it is true, but I think you have to have a lot of trees nearby.

Yani evet bu doğru ama bence yakınlarda bir sürü ağaç olmalı. Bunun

I think you have to have quite a lot of trees for that to work.

işe yaraması için oldukça fazla ağacın olması gerektiğini düşünüyorum.

Vitus says.

Vitus diyor.

Oh, it's only 22 Celsius.

Oh, sadece 22 Santigrat.

Lithuania only 22.

Litvanya sadece 22.

So cool.

Çok havalı.

It's almost cold.

Neredeyse soğuk.

It was a very strange feeling this morning when I woke up and I could feel

Bu sabah uyandığımda çok garip bir duyguydu ve yatak

the cold breeze coming in to the bedroom.

odasına gelen soğuk esintiyi hissedebiliyordum.

In fact, it was so hot last night I slept on top of the bed.

Aslında dün gece o kadar sıcaktı ki yatağın üstünde uyudum.

I didn't get in bed.

Yatağa girmedim.

I slept on top of the bed.

Yatağın üstünde uyudum.

And it was lovely, very comfortable, Ahmed says.

Ve çok güzeldi, çok rahattı, diyor Ahmed.

So the curry that you are having tonight will be paid for by you, Mr.

Yani bu akşam yiyeceğiniz körinin parasını siz ödeyeceksiniz, Bay

Duncan.

Duncan.

Do you think so?

Öyle mi düşünüyorsun?

Okay.

Tamam aşkım.

If you say so.

Öyle diyorsan.

Maybe not. Maybe. Maybe not.

Belki değil. Belki. Belki değil.

Sometimes when people go out for a meal, there are different ways of doing this.

Bazen insanlar yemek için dışarı çıktıklarında bunu yapmanın farklı yolları vardır.

So if three or four people come out for a meal together

Yani üç veya dört kişi birlikte yemeğe çıkarsa

and they have different things to eat,

ve farklı yiyecekleri varsa,

so maybe one person will only have one thing,

yani belki bir kişinin yalnızca bir şeyi varken

but another person might have three things.

diğerinin üç şeyi olabilir.

And then at the end of the meal, of course, you will receive the bill.

Ve tabii ki yemeğin sonunda faturayı alacaksınız.

You have to pay the bill or the cheque.

Faturayı veya çeki ödemeniz gerekiyor.

And there are many ways of doing this.

Ve bunu yapmanın birçok yolu var.

Maybe one person will offer to pay for the whole bill.

Belki bir kişi tüm faturayı ödemeyi teklif eder.

In one go.

Tek seferde.

They will say, Don't worry, this meal I will pay for this meal.

Merak etme bu yemeğin parasını ben öderim diyecekler.

The meal is on me,

Yemek benden,

which means I am going to pay for that meal.

yani o yemeği ben ödeyeceğim.

The meal is on me.

Yemek benden.

It is my treat.

Bu benim ikramım.

However, sometimes people will then split the bill.

Ancak, bazen insanlar daha sonra faturayı bölerler. Miktarı orada bulunan

They will split the amount into the number of people that are there.

insan sayısına bölecekler .

For example, if there are three people at the meal, then you will split

Örneğin, yemekte üç kişi varsa

the meal three ways.

yemeği üçe bölersiniz.

So each person will pay a small amount,

Yani herkes küçük bir meblağ ödeyecek

but the strange thing is we call this going Dutch.

ama işin tuhafı biz buna Dutch'a gitmek diyoruz.

If you go Dutch quite often

Çok sık Hollandaca giderseniz,

it means you will pay for your own meal

kendi yemeğinizi

or your part of the meal.

veya yemeğin bir kısmını ödeyeceğiniz anlamına gelir.

So there are two ways of doing it.

Yani bunu yapmanın iki yolu var.

You can split the meal equally.

Yemeği eşit olarak bölebilirsiniz.

By that I mean the bill.

Bununla faturayı kastediyorum.

Or you can do something called going Dutch,

Ya da "going Dutch" denen bir şey yapabilirsiniz,

which means each person pays

bu da herkesin yemekten payına düşeni ödediği anlamına gelir

their share of the meal.

.

So if I have three things

Yani üç şeyim varsa

I pay for what I had,

, sahip olduklarımın bedelini öderim

and if another person has only one thing, they will pay for that.

ve başka birinin yalnızca bir şeyi varsa, onun bedelini öder.

One thing that they had.

Sahip oldukları bir şey.

And we call that going Dutch, which means that each person pays their own

Ve biz buna Hollandalı diyoruz, bu da herkesin kendi

fair share. Hmm.

adil payını ödemesi anlamına geliyor. Hmm.

Hello, Father.

Merhaba baba.

Hello, Father.

Merhaba baba.

Sir, is your T-shirt?

Efendim, tişörtünüz mü? Siyah

Is your black shirt new? No, it isn't.

tişörtün yeni mi? Hayır, değil.

I've had this t shirt for many years.

Bu tişörtü yıllardır giyiyorum. Sana

If I told you and you won't believe this, I know you won't believe me.

söylersem ve buna inanmazsan, bana inanmayacağını biliyorum.

But this particular shirt I've had for over 20 years,

Ama 20 yılı aşkın süredir sahip olduğum bu özel gömlek,

I bought this shirt in the 1990s

bu gömleği 1990'larda satın aldım

and I still have it and it still fits

ve hala bende ve hala üzerime oturuyor

and it is still in very good condition.

ve hala çok iyi durumda.

So, yes, this particular shirt I've owned for a very long time,

Yani, evet, çok uzun bir süredir,

over 20 years, and it still

20 yılı aşkın süredir sahip olduğum bu özel gömlek ve hala neredeyse üzerime tam oturuyor

fits perfectly

almost.

.

Okay.

Maybe, maybe in certain places is that it is a little bit tight.

Tamam aşkım.

Belki, belki bazı yerlerde biraz dar olmasıdır.

That's all I'm saying.

Tüm söylediğim bu.

Nothing else.

Başka hiçbir şey.

Vitoria says in Italy, if everybody pays

Vitoria, İtalya'da herkes

their share, we say they are paying like the Romans.

payına düşeni ödüyorsa, biz de Romalılar gibi ödüyorlar diyoruz diyor.

I don't know why.

Neden bilmiyorum. ben de

I don't know either.

bilmiyorum

I don't know why we say going, Dutch.

Neden gitmek dediğimizi bilmiyorum, Dutch.

If you go Dutch, it means you pay your fair share of the meal.

Dutch'a gidersen, yemeğin adil payını ödediğin anlamına gelir.

Thank you very much for your lovely company today.

Bugünkü güzel şirketiniz için çok teşekkür ederim.

I always appreciate it when you join the live chat

Canlı sohbete katılmanı her zaman takdir ediyorum

because I know you have other things to do in your life.

çünkü hayatında yapacak başka şeylerin olduğunu biliyorum.

I know we all have a hectic schedule.

Hepimizin yoğun bir programı olduğunu biliyorum.

I think so.

Bence de.

Hello, Falguni Falguni Patel is here.

Merhaba, Falguni Falguni Patel burada.

Hello to you as well. Thank you very much for joining me.

Sana da merhaba. Bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Today's live chat is our usual Wednesday live stream

Bugünün canlı sohbeti, her zamanki Çarşamba canlı yayınımız

and I suppose it I would describe today

ve sanırım bugünü

as unsettled the weather.

kararsız hava olarak tanımlayabilirim. İşte

So there it is right now, looking out of the window.

tam şimdi orada, pencereden dışarı bakıyor.

You can see it is not as bright as it was before,

Daha önce olduğu kadar parlak olmadığını görebilirsiniz,

but we do have a lot of haze in the air.

ancak havada çok fazla pus var.

And I think later we might be we might be actually getting some rain as well.

Ve sanırım daha sonra biz de biraz yağmur yağıyor olabiliriz.

Later on this afternoon, we might be getting some lovely, cool rain.

Bu öğleden sonra daha sonra güzel, serin bir yağmur yağıyor olabilir.

I might

I might go outside and run around in the rain

Dışarı çıkıp

like Drew Barrymore

Drew Barrymore'un

laughing and giggling and singing

gülüp kıkırdaması ve

without a care in the world.

dünyayı umursamadan şarkı söylemesi gibi yağmurda koşabilirdim.

Hello also to you.

Sana da merhaba.

We have a lot of people joining in today.

Bugün bize katılan çok sayıda insan var.

Oh, thank you, Sanjay.

Ah, teşekkürler Sanjay.

Hello, Sanjay.

Merhaba Sanjay.

Nice to see you here today as well.

Bugün de seni burada görmek güzel.

Very lovely.

çok güzel

Mr. Duncan, we think you keep your belongings

Bay Duncan, eşyalarınızı

very carefully or safely or you treat them carefully.

çok dikkatli ve güvenli bir şekilde sakladığınızı veya onlara dikkatli davrandığınızı düşünüyoruz.

So if you take care of something, we often say that you treat

Bu nedenle, bir şeyin icabına bakarsanız, o şeye dikkat ettiğinizi sık sık söyleriz

that thing carefully.

.

You treat it carefully.

Dikkatli davranırsın.

So, yes, I suppose so.

Yani, evet, sanırım öyle.

But also this T-shirt, I think it's very good quality as well.

Ama bu tişört de bence çok kaliteli. Bu

So I have washed this T-shirt many times over the years

yüzden bu tişörtü yıllar içinde birçok kez yıkadım

and it still feels as good as new

ve hala yeni gibi hissettiriyor

because it is very good quality.

çünkü çok kaliteli.

We are having a lot of rain in India, says Falguni.

Falguni, Hindistan'da çok yağmur yağdığını söylüyor.

Yes, I think we might be getting some rain today here as well.

Evet, sanırım bugün burada da biraz yağmur yağıyor olabilir .

We might be getting a little bit of rain as well.

Biz de biraz yağmur yağıyor olabiliriz.

Oh. Oh, look at that.

Ah. Şuna bak.

Can you see the hay being transported in the distance?

Uzakta taşınan samanları görebiliyor musunuz?

Yes, that was that was a large lorry carrying lots

Evet, o büyük bir kamyondu,

and lots of hay, maybe to or from a farm.

belki bir çiftliğe gidip gelirken bir sürü saman taşıyordu.

Ooh, very exciting.

Çok heyecan verici.

That was an exciting moment of time.

Bu çok heyecan verici bir andı.

I hope you enjoyed it.

Umarım eğlenmişsindir.

So we are talking about success and failure.

Yani başarı ve başarısızlıktan bahsediyoruz.

The success that you can have in your life.

Hayatınızda sahip olabileceğiniz başarı.

But of course, we can also have failure as well.

Ama elbette başarısızlığımız da olabilir.

It's not all good, but then I suppose it's not all bad either.

Her şey iyi değil, ama sanırım o kadar da kötü değil.

Sometimes you win. Sometimes you lose.

Bazen kazanırsın. Bazen kaybedersin.

Sometimes you have success.

Bazen başarılı olursun.

And sometimes you have failure.

Ve bazen başarısızlık yaşarsın.

Oh, that Mr.

Ah, şu Bay

Steve.

Steve.

He is so funny.

O çok eğlenceli.

Debbie.

David.

Debbie.

David.

We are back live.

Canlı yayına geri döndük.

Hello there.

Selamlar.

If you've just joined me, my name is Mr. Duncan.

Bana yeni katıldıysanız, benim adım Bay Duncan.

I like the English language very much.

İngilizce dilini çok seviyorum.

I really do.

Gerçekten yaptım.

And I am glad to see you here today as well.

Ve bugün sizi burada gördüğüme de çok sevindim.

Yes, I do love nature.

Evet, doğayı seviyorum.

I love nature very much, Vitoria says.

Doğayı çok seviyorum, diyor Vitoria.

I see that you love nature.

Doğayı sevdiğini görüyorum.

Yesterday I found a hedgehog in my garden.

Dün bahçemde bir kirpi buldum.

Did you?

yaptın mı

I think hedgehogs are lovely, lovely little animals.

Bence kirpi sevimli, sevimli küçük hayvanlar.

They often come out at night.

Genellikle geceleri dışarı çıkarlar.

They are shy creatures.

Utangaç yaratıklardır.

They don't like human beings normally.

Normalde insan sevmezler.

But over the past couple of days, because it's been so hot,

Ama son birkaç gündür hava çok sıcak olduğu için ne olur ne olmaz diye

I've put some extra water outside just in case.

dışarı biraz su koydum.

Maybe, perhaps there might be a thirsty hedgehog

Belki, belki karanlıkta serinlik arayan susamış bir kirpi olabilir

looking for some refreshment in the dark.

.

So that's what I did.

Ben de öyle yaptım.

A lot of people talking today about the weather.

Bugün birçok insan hava durumu hakkında konuşuyor.

The weather is not so bad today.

Bugün hava o kadar da kötü değil.

It is much.

O çok.

Thank you very much for asking. Very lovely.

Sorduğunuz için çok teşekkür ederim. çok güzel

Here's an interesting expression that we sometimes use in English.

İşte bazen İngilizce'de kullandığımız ilginç bir ifade.

Have you ever heard of this expression wearing two hats or maybe more than one hat?

Hiç iki veya birden fazla şapka giyen bu ifadeyi duydunuz mu ? Birden fazla şeye karşı sorumluluğumuz olduğunu göstermek istediğimizde

It is an expression that we often use in English

İngilizcede sıklıkla kullandığımız bir ifadedir

when we want to show that we have responsibility for more than one thing.

.

Maybe you are responsible for a certain thing in one place,

Belki bir yerde belirli bir şeyden sorumlusunuz,

but perhaps you have responsibility

ama belki de

for something in another place.

başka bir yerde bir şeyden sorumlusunuz.

You might say that you are wearing two hats.

İki şapka taktığınızı söyleyebilirsiniz.

In the olden days, a hat was often

Eski günlerde, şapka genellikle

a sign of authority or power.

bir otorite veya güç işaretiydi.

So that's the reason why in the military

Orduda

you often see people with a high rank wearing hats.

yüksek rütbeli insanların şapka taktığını sık sık görmenizin nedeni budur.

So a person who is wearing more than one hat

Yani birden fazla şapka giyen kişi,

is a person who has more than one responsibility.

birden fazla sorumluluğu olan kişidir.

It is a phrase that we often use in English.

İngilizcede sıklıkla kullandığımız bir deyimdir.

Some very interesting comments on here today.

Bugün burada bazı çok ilginç yorumlar.

Some of them I am not going to repeat

Bazılarını tekrarlamayacağım

because I think I might get into trouble.

çünkü başımın belaya girebileceğini düşünüyorum.

A lot of trouble.

Bir sürü sorun.

Let's just say.

Diyelim ki.

So today we are looking at a very interesting subject.

Yani bugün çok ilginç bir konuya bakıyoruz.

I'm sure these two words will mean a lot to you.

Eminim bu iki kelime sizin için çok şey ifade edecektir.

I'm sure in your life you have come across both of these words.

Eminim hayatında bu iki kelimeyle karşılaşmışsındır.

Today, we are taking a look at

Bugün,

success and failure.

başarı ve başarısızlığa bir göz atıyoruz.

Success and failure.

Başarı ve başarısızlık.

Sometimes you will win.

Bazen kazanacaksın.

Maybe you will win big

Belki büyük kazanır

and have a lot of success.

ve çok başarılı olursunuz.

Or maybe will get an S, which means failure.

Ya da başarısızlık anlamına gelen bir S alacak.

And we are looking at words and phrases

Ve

connected to these two topics.

bu iki konuyla bağlantılı kelimelere ve deyimlere bakıyoruz.

And we will start by looking

Ve

at some words connected to success.

başarıya bağlı bazı kelimelere bakarak başlayacağız.

Let's start with something happy, shall we?

Mutlu bir şeyle başlayalım, olur mu?

Because there is a lot of misery going on at the moment

Çünkü şu anda dünyanın her yerinde çok fazla sefalet yaşanıyor

around the world.

.

Success is a word that means to have reached

Başarı,

one's goal or aim something.

bir hedefe ulaşmak veya bir şeyi hedeflemek anlamına gelen bir kelimedir.

You are trying to do, something you are aiming to do

Yapmaya çalıştığınız,

something that you what you have set as your goal.

hedef olarak belirlediğiniz bir şeyi yapmayı hedefliyorsunuz.

If you actually achieve it, if you get your goal,

Gerçekten başarırsanız, hedefinize ulaşırsanız,

if you reach your goal, then we can say that you have success

hedefinize ulaşırsanız, o zaman üzerinde

to accomplish something that has been worked for.

çalışılmış bir şeyi başarma başarısına sahipsiniz demektir.

Is success so maybe something that you want.

Başarı, belki de istediğiniz bir şeydir.

Maybe something you want to gain, maybe something you want to achieve?

Belki elde etmek istediğin bir şey, belki de başarmak istediğin bir şey?

Quite often you will have to put a lot of work into it.

Oldukça sık, bunun için çok çalışmanız gerekecek.

So to accomplish something, something you do.

Yani bir şeyi başarmak için, yaptığınız bir şey.

And quite often to do that,

Ve çoğu zaman bunu yapmak için

you need to put in a lot of hard work.

çok çalışmanız gerekir.

Quite often in life we say that you don't get anything for nothing,

Hayatta çoğu zaman, özellikle başarıya ulaşmak istiyorsanız, hiçbir şey için hiçbir şey elde edemeyeceğinizi söyleriz

especially if you want to achieve success.

.

Success does not come easily

Başarı kolay elde edilmiyor

to be a winner or at

kazanan olmak ya da

the highest point is to have success.

en üst noktada başarıya sahip olmaktır.

So maybe you win a contest.

Yani belki bir yarışma kazanırsın.

Maybe in your company you are the person with the highest sales.

Belki de şirketinizde en çok satış yapan kişi sizsiniz.

You have success in that particular thing.

O belirli şeyde başarılısın. Kazanan

You are a winner.

sensin.

You have success.

Başarın var.

There are variations of success.

Başarı varyasyonları vardır.

There are many ways of expressing success.

Başarıyı ifade etmenin birçok yolu vardır.

And there are many ways of using the word

Ve başarı kelimesini çeşitli zamanlarda kullanmanın birçok yolu vardır

success in various tenses.

.

For example,

Örneğin,

well, first of all, success is a noun.

her şeyden önce başarı bir isimdir. Sen

You are a success.

başarılısın.

We are saying that that person has reached their goal

O kişinin amacına ulaştığını

or they have done something remarkable, or maybe they have achieved

veya olağanüstü bir şey yaptığını veya belki de

something that is worthy of praise.

övgüye değer bir şeyi başardığını söylüyoruz.

Success.

Başarı. Sen

You are a success.

başarılısın.

She is a success.

O bir başarı.

He is a success.

O bir başarı.

They are a success.

Onlar bir başarı.

Then we have succeed, which is a verb

O zaman başardık, bu

you succeed in or something.

sizin başardığınız bir fiil falan.

So you succeed at a certain thing.

Yani belli bir şeyde başarılı oluyorsunuz.

You succeed in a certain thing, maybe a contest or a competition.

Belirli bir şeyde başarılı olursunuz, belki bir yarışmada veya yarışmada.

Something you are trying to win.

Kazanmaya çalıştığınız bir şey.

Succeed is a verb.

Başarılı bir fiildir.

Then we have successful.

O zaman başarılı olduk.

Successful is an adjective.

Başarılı bir sıfattır.

You are a successful person.

Sen başarılı bir insansın.

Quite often a person who has had a lot of success in their life

Çoğu zaman, hayatında pek çok başarıya sahip olan bir kişi,

will be described as successful.

başarılı olarak tanımlanır.

And we use that as an adjective to show that that person

Ve bunu, o kişinin

is successful,

başarılı olduğunu göstermek,

to do something successfully.

bir şeyi başarılı bir şekilde yapmak için bir sıfat olarak kullanırız.

This is an adverb.

Bu bir zarf.

So you do something successfully.

Yani bir şeyi başarıyla yapıyorsun.

You have done it well.

Bunu iyi yaptın.

You have done it in the right way.

Bunu doğru bir şekilde yaptınız.

You have done it successfully.

Bunu başarıyla yaptınız.

You have not failed.

Başarısız olmadın.

You have done it successfully.

Bunu başarıyla yaptınız.

To do well is succeed.

İyi yapmak başarılı olmaktır.

So if you do well at something,

Yani bir şeyi iyi yaparsanız

you succeed.

başarılı olursunuz.

Maybe you get a promotion at work.

Belki iş yerinde bir terfi alırsınız.

Maybe your level of authority becomes higher.

Belki otorite seviyeniz yükselir.

You are succeeding.

Başarıyorsun.

You are starting to climb the ladder.

Merdiveni tırmanmaya başlıyorsunuz.

We often describe success as a ladder.

Başarıyı genellikle bir merdiven olarak tanımlarız.

Sometimes you have to climb the ladder of success.

Bazen başarı merdivenlerini tırmanmanız gerekir.

You have to climb up

to reach your goals.

Hedeflerine ulaşmak için tırmanmak zorundasın.

You have reached your goal.

Hedefinize ulaştınız.

So if you get to the top of the ladder, if you reach the top of the ladder,

Yani merdivenin tepesine çıktıysanız, merdivenin tepesine ulaştıysanız,

we can we can say that you have reached your goal.

hedefinize ulaştığınızı söyleyebiliriz.

You have success.

Başarın var.

Very nice.

Çok güzel.

Your plans have been a success.

Planlarınız başarılı oldu.

So maybe if we are looking back on our life

Yani belki hayatımıza

and maybe the things we wanted to do with our life,

ve belki de hayatımızda yapmak istediğimiz şeylere dönüp baktığımızda,

maybe the things we wanted to accomplish in our life

belki hayatımızda başarmak istediğimiz şeyler

have been done.

yapılmıştır.

We have found success.

Başarı bulduk.

Your plans have been a success.

Planlarınız başarılı oldu.

They all went the way you wanted them.

Hepsi senin istediğin gibi gitti.

They all went the way you wanted them to go.

Hepsi senin istediğin gibi gitti.

In another sense, the word

Başka bir anlamda

succeed means to replace or take over from someone.

muvaffak olmak, bir kimsenin yerini almak veya ondan devralmak anlamlarına gelir.

Quite often in royalty,

Kraliyet ailesinde,

when we are talking about monarchies, the king or queen,

monarşilerden, kraldan veya kraliçeden bahsederken

quite often we will use the word succeed,

oldukça sık olarak başarılı kelimesini kullanırız,

which means to replace or take over from someone.

bu da birinin yerini almak veya birinden devralmak anlamına gelir.

For example, after the Queen

Örneğin, Kraliçe

dies, Prince Charles will succeed

öldükten sonra Prens Charles,

as King of England to take the Queen's Place.

İngiltere Kralı olarak Kraliçe'nin Yerini almayı başaracaktır.

So Prince Charles will become the king.

Böylece Prens Charles kral olacak.

After the Queen dies, he will succeed her.

Kraliçe öldükten sonra onun yerine geçecek.

He will take the throne and

Tahta geçecek ve

that is to say, Prince

yani Prens

Charles will be the queen's successor.

Charles kraliçenin halefi olacak.

So when we say that the person is the successor,

Yani kişinin halefi olduğunu söylediğimizde,

that is the person who has replaced them.

bu onların yerine geçen kişidir.

The successor is the person who has replaced

Halefi,

the other person who has left

or maybe died, perhaps

belki

to be good

at running a business and making a large profit.

bir iş yürütmede iyi olmak ve büyük bir kar elde etmek için ayrılan veya ölen diğer kişinin yerini alan kişidir.

It is success.

Başarıdır.

I suppose when we think of success nowadays these days

Sanırım bugünlerde başarı denilince aklımıza

we often think of businessmen, business, women

genellikle başarılı işadamları, iş adamları, kadın

companies having success.

şirketler geliyor.

So we often see success as having lots of money.

Bu yüzden başarıyı genellikle çok paraya sahip olmak olarak görürüz.

That is a sign of success.

Bu bir başarı işaretidir.

So we always think that wealth

Bu yüzden her zaman zenginliğin

having lots of money is a sign of success.

çok paraya sahip olmasının bir başarı işareti olduğunu düşünürüz.

Of course it isn't always it is not always a sign of success.

Tabii ki her zaman değil, her zaman bir başarı işareti değildir.

It can be something else entirely.

Tamamen başka bir şey olabilir.

Then a successful

O halde başarılı bir

business is one that is making lots of money.

iş, çok para kazandıran bir iştir.

It is making a profit.

Kâr elde ediyor.

So when we talk about a company that is successful,

Bu nedenle, başarılı bir şirketten bahsettiğimizde,

we often mean that it is making a lot of extra money

genellikle onun çok fazla ekstra para karı elde ettiğini kastederiz

profit.

.

That company is profitable.

O şirket karlı.

It is successful.

Başarılı.

It is a successful company.

Başarılı bir şirkettir.

And of course, quite often behind every company,

Ve tabii ki, çoğu zaman her şirketin arkasında

there will be a successful person as well.

başarılı bir kişi de olacaktır.

Maybe the manager or the CEO.

Belki yönetici veya CEO.

Or maybe there is a board

Ya da belki

of different people running the company.

şirketi yöneten farklı insanlardan oluşan bir yönetim kurulu vardır.

It is successful.

Başarılı.

A successful business is one that is making lots of money.

Başarılı bir iş, çok para kazandıran bir iştir.

It is making a profit.

Kâr elde ediyor.

The word success derives

Başarı kelimesi,

from the Latin word for coming close to.

Latince yaklaşmak anlamına gelen kelimeden türemiştir.

So I suppose when we talk about being near the top

Sanırım zirveye yakın olmaktan

or almost reaching your goal.

veya neredeyse hedefinize ulaşmaktan bahsettiğimizde.

But of course, these days we see success

Ama elbette, bu günlerde başarıyı

as being at the top of your job

işinizin

or your chosen career

veya seçtiğiniz kariyerin

or whatever your plans happen to be.

veya planlarınız her ne ise onun zirvesinde görmek olarak görüyoruz.

We see success as being the thing that is at the top.

Başarıyı zirvede olan şey olarak görüyoruz.

You have reached the top.

Zirveye ulaştınız.

You have success.

Başarın var.

I suppose we can't talk about success

Sanırım başarısızlıktan bahsetmeden başarıdan bahsedemeyiz

without talking about

failure.

.

It's interesting to note that a lot of people spell

Birçok insanın başarısızlığı yanlış hecelediğini not etmek ilginçtir

failure incorrectly.

.

They often put those letters in the wrong place.

Genellikle bu mektupları yanlış yere koyarlar.

They often spell failure

Genellikle başarısızlığı

incorrectly.

yanlış hecelerler.

In fact, you might say that they fail

Aslında, yazım hatalarında başarısız olduklarını söyleyebilirsiniz

at spelling failure.

.

Maybe.

Belki.

Here we go then.

I don't want to look on the negative side, but we do have to.

İşte başlıyoruz o zaman.

Olumsuz tarafından bakmak istemiyorum ama buna mecburuz.

I'm afraid the word failure means the inability

Korkarım başarısızlık kelimesi,

to reach one's goal or aims.

kişinin amacına veya amaçlarına ulaşamaması anlamına geliyor.

Unfortunately, a person who is not successful,

Ne yazık ki başarılı olamayan insan,

maybe something they want to do, maybe something they are trying to achieve.

belki yapmak istediği, belki de başarmaya çalıştığı bir şeydir.

But sadly, they don't.

Ama ne yazık ki yapmıyorlar.

We might say that that person has failure.

O kişinin başarısız olduğunu söyleyebiliriz.

They have failed.

Başarısız oldular.

To fail is to suffer failure.

Başarısız olmak, başarısızlığın acısını çekmektir.

So a person who fails is a person

Yani başarısız olan bir kişi,

who has or is experiencing failure.

başarısızlığı yaşamış veya yaşamakta olan bir kişidir.

They were not successful.

Başarılı olmadılar.

They did not succeed.

Başaramadılar.

Unfortunately, despite your effort

Ne yazık ki, çabanıza

and hard work, you still have no success.

ve sıkı çalışmanıza rağmen hala başarılı olamıyorsunuz. Bu

So quite often a person might devote

nedenle, çoğu zaman bir kişi

a lot of their life or their time or their money

hayatının veya zamanının veya parasının çoğunu

to building a business or trying to create something

bir iş kurmaya veya

that they want to run by themselves.

kendi başlarına yürütmek istedikleri bir şey yaratmaya adayabilir.

A very sad thing

that I want to mention

very close to where I live on one of the roads

Yaşadığım yere çok yakın bir yoldan

that come into much Wenlock.

çok Wenlock'a gelen yollardan birinde bahsetmek istediğim çok üzücü bir şey.

There is a lovely pub, a public house

where people will often go to have a drink or a meal.

İnsanların sık sık bir şeyler içmek ya da yemek yemek için gittikleri sevimli bir bar, bir meyhane var.

And a few years ago, this particular pub

Ve birkaç yıl önce, bu bar

closed down and it was abandoned.

kapandı ve terk edildi.

But then someone else bought it.

Ama sonra başka biri satın aldı.

And it was their dream.

Ve bu onların hayaliydi.

Their dream was to own their own pub and restaurant.

Hayalleri kendi pub ve restoranlarına sahip olmaktı.

And so they spent

Ve böylece

all of their money.

tüm paralarını harcadılar.

They borrowed money and they put all of the money into this business.

Borç aldılar ve bütün parayı bu işe yatırdılar.

So they they did a lot of work on the building.

Bu yüzden bina üzerinde çok çalıştılar.

They made the building look amazing.

Binanın harika görünmesini sağladılar.

They they put in new furniture.

Yeni mobilyalar koydular.

They made it look amazing.

Harika görünmesini sağladılar.

Unfortunately,

Ne yazık ki,

the business was not successful.

iş başarılı olmadı.

People did not go to their bar or restaurant, sadly.

İnsanlar ne yazık ki barlarına veya restoranlarına gitmediler.

And so it failed.

Ve böylece başarısız oldu.

So that person had put a lot of work, a lot of effort,

Yani o kişi o işe çok iş, çok çaba,

a lot of time, a lot of money

çok zaman, çok para koymuştu

into that business.

.

But it still failed.

Ama yine de başarısız oldu.

So just because you work hard

Bu nedenle, çok çalışmanız

and just because you put a lot of effort into doing something,

ve bir şeyi yapmak için çok çaba sarf etmeniz ,

it doesn't necessarily mean that you will be successful.

mutlaka başarılı olacağınız anlamına gelmez.

It is a harsh reality.

Bu acı bir gerçek.

It is a hard lesson that quite often we have to learn our lives,

that even if you put a lot of work and a lot of time into something,

Bir şeye çok emek ve çok zaman harcamış olsanız bile,

it can still fail.

yine de başarısız olabileceği, çoğu zaman hayatlarımızı öğrenmek zorunda olduğumuz zor bir derstir.

There is no guarantee that

the thing you are doing will be successful.

Yaptığınız şeyin başarılı olacağının garantisi yok.

But I think it is very sad actually, when when you see someone

Ama bence aslında çok üzücü, birinin

putting in all of their their money and their time

tüm parasını ve zamanını ortaya koyduğunu

and maybe that is their only hope in life,

ve belki de hayattaki tek umudunun bu olduğunu,

maybe that that is their one dream

belki de

to have their own bar and restaurant,

kendi barına ve restoranına sahip olmanın tek hayali olduğunu görmek çok üzücü.

a place that they can run and be proud of.

koşabilecekleri ve gurur duyabilecekleri bir yer.

But it doesn't necessarily mean that it will be successful.

Ancak mutlaka başarılı olacağı anlamına gelmez.

Unfortunately,

Ne yazık ki,

to have no success is failure.

hiçbir başarıya sahip olmamak başarısızlıktır.

So maybe in your life

Yani belki de hayatında

you have never had any success with anything,

hiçbir şeyde,

any part of your life.

hayatının hiçbir bölümünde başarılı olamadın.

So you might say that to have no success is failure.

Yani başarı elde edememenin başarısızlık olduğunu söyleyebilirsiniz.

To have no success at all in your life

Hayatında hiç başarı elde edememek

is failure.

başarısızlıktır.

I don't think

it is possible to have failure in your whole life.

Hayatın boyunca başarısız olmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum.

I don't think so.

I think at some point in your life, you must have success

Öyle düşünmüyorum.

Bence hayatının bir noktasında, bir yerlerde başarılı olmalısın

somewhere.

.

I don't believe that anyone

Kimsenin

has failure in their in their whole life.

hayatı boyunca başarısız olduğuna inanmıyorum.

I don't think it happens, to be honest.

Dürüst olmak gerekirse bunun olacağını sanmıyorum.

But maybe sometimes it does happen to have no success.

Ama belki bazen başarılı olamıyor.

Is failure a person who has no success

Başarısızlık, hiçbir şeyde başarılı olamayan bir kişi midir

with anything?

?

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Some uses of fail and other words

Fail kelimesinin bazı kullanımları ve buna bağlı diğer kelimeler

connected to it fail is a noun, or it can also be a verb.

bir isimdir veya bir fiil de olabilir.

In sentences we can say

Cümlelerde

I got a fail in my English,

İngilizcemde başarısız oldum,

I got a fail in my English exam.

İngilizce sınavımda başarısız oldum diyebiliriz.

So if you fail at something

Yani bir şeyde başarısız olursanız

and if someone is giving you a mark or a result,

ve birisi size bir not veya sonuç verirse,

maybe in an exam, we call this a fail.

belki bir sınavda, buna başarısızlık diyoruz.

You have failed

in your test or your exam.

Testinizde veya sınavınızda başarısız oldunuz.

And as a verb,

Ve bir fiil olarak,

we can say, I think I will fail my English exam.

sanırım İngilizce sınavımda başarısız olacağım diyebiliriz.

So we are using that verbally.

Yani sözlü olarak kullanıyoruz.

We are using it to show an action.

Bir eylemi göstermek için kullanıyoruz.

I think I will fail my English exam.

Sanırım İngilizce sınavımda başarısız olacağım.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

Then we have the word failure.

O zaman başarısızlık kelimemiz var.

Failure is a noun.

Başarısızlık bir isimdir.

For example, my attempt to find love

Örneğin, aşkı bulma girişimim

always ends in failure.

her zaman başarısızlıkla sonuçlanıyor.

I search everywhere.

Her yerde ararım.

I go to bonds.

bonolara giderim

I go to restaurants.

restoranlara giderim

I go to nightclubs.

Gece kulüplerine giderim.

I even tried Internet dating

İnternet flörtünü bile denedim

and I had no success.

ve başarılı olamadım.

My attempt to find love in life

Hayatta aşkı bulma girişimim

ends in failure.

başarısızlıkla sonuçlanıyor.

I suppose the problem was

Sanırım sorun

I put a photograph on my profile.

profilime bir fotoğraf koymamdı.

That was 20 years old

from 20 years ago.

20 yıl öncesinden 20 yaşındaydı.

So maybe that's the problem. You say

Yani belki de sorun budur.

this happens sometimes.

Bazen böyle oluyor diyorsun.

Maybe if you go on a dating website, people sometimes will put

Belki bir flört web sitesine giderseniz, insanlar bazen

a photograph of themselves, but not a recent photograph.

kendi fotoğraflarını koyarlar, ancak yeni bir fotoğraf koymazlar.

They will put a photograph from maybe ten or 15

Belki on, belki 15,

or even 20 years ago when they looked much younger.

hatta 20 yıl öncesinden çok daha genç göründükleri bir fotoğraf koyacaklar.

We all do it sometimes.

Hepimiz bazen yaparız.

We all do it.

Hepimiz yaparız.

But of course, the problem is when you meet that person

Ama tabi sorun şu ki, o kişiyle

for real, they will suddenly realise that

gerçekten tanıştığınızda,

that photograph was actually

o fotoğrafın aslında

a photograph taken many years ago.

yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf olduğunu bir anda anlayacaklar.

So yes you can have failure if you are trying to find love.

Yani evet, aşkı bulmaya çalışıyorsan başarısız olabilirsin.

But sometimes that failure

Ancak bazen bu başarısızlık

might be your own fault.

sizin kendi hatanız olabilir.

Then we have the word failed.

O zaman başarısız kelimemiz var.

Failed is an adjective.

Başarısız bir sıfattır.

For example, he is a failed actor who needs a job.

Örneğin, işe ihtiyacı olan başarısız bir aktördür.

So when we describe something as failed,

Yani bir şeyi başarısız olarak tanımladığımızda,

it means it was not in the past

or the state if something is a failure.

bir şey başarısızlıksa, geçmişte veya durumda olmadığı anlamına gelir.

So we might describe someone who is tried to be an actor,

Yani oyuncu olmaya çalışılan

but he's never been successful

ama hiçbir zaman başarılı olamayan birini başarısız olarak nitelendirebiliriz

as failed.

.

He is a failed actor.

başarısız bir aktördür.

He has had no success

in his attempt to become an actor.

Oyuncu olma girişiminde başarılı olamadı.

Then we have failing.

Sonra başarısız olduk.

Hello. Failing.

Merhaba. Başarısız.

Failing is a noun.

Başarısız bir isimdir.

Or it can be used as a preposition.

Veya bir edat olarak kullanılabilir.

In sentences we can say Your lazy

Cümlelerde Tembel

attitude is your failing.

tavrın senin başarısızlığındır diyebiliriz.

So your failing is the thing that is letting you down.

Yani başarısızlığın seni hayal kırıklığına uğratan şeydir.

The thing that is causing you to be unsuccessful is your failing.

Başarısız olmanıza neden olan şey başarısız olmanızdır.

Maybe a person drinks too much alcohol,

Belki bir insan çok fazla alkol alıyor

but they want to have a very successful life.

ama çok başarılı bir hayat yaşamak istiyor.

Unfortunately, the alcohol

Ne yazık ki alkol,

is that person's failing

o kişinin

the thing that spoils or destroys their life.

hayatını bozan ya da mahveden şeyi başaramamasıdır.

And then we have the preposition failing.

Ve sonra başarısız olan edatımız var.

I will see you later tonight.

Akşam görüşürüz.

Failing that, tomorrow is also okay.

Bunu başaramazsanız, yarın da tamamdır.

So when we are saying that if not if not failing,

Yani if ​​not if not failing derken,

that is another way of saying

bu

if not, if not that failing that

if not, if not that failing demenin başka bir yoludur ki

it is used

quite often in the English language.

İngilizcede oldukça sık kullanılır.

Oh, failure can also be the result

Oh, başarısızlık denememenin sonucu da olabilir

of not trying.

.

I suppose so.

Bende öyle tahmin ediyorum.

Yes, it is a common thing.

Evet, yaygın bir şeydir. Bir

A person who is trying to do something,

şey yapmaya çalışan kişi,

they want to do something,

bir şey yapmak ister

but sadly they fail and quite often

ama ne yazık ki başarısız olur ve çoğu zaman

it is their own fault.

bu kendi suçudur.

Maybe they did not try hard enough.

Belki de yeterince çaba göstermediler.

Maybe they didn't work enough

Belki de

to get what they wanted.

istediklerini elde edecek kadar çalışmadılar.

Failure might occur even if a person works hard.

Bir kişi çok çalışsa bile başarısızlık meydana gelebilir.

As I said earlier, we're with the lovely little pub near Much Wenlock,

Daha önce de söylediğim gibi, Much Wenlock yakınlarındaki

which a person decided to buy

bir kişinin satın alıp

and renovate.

yenilemeye karar verdiği sevimli küçük bardayız.

They spent all of their money on that particular place and it was not successful,

Tüm paralarını o belirli yere harcadılar ve

even though they put all of that work, all of that time and energy into doing it.

tüm o işi, tüm o zaman ve enerjiyi bunu yapmak için harcamış olsalar da başarılı olmadı.

It was still a failure, so failure might occur.

Hala bir başarısızlıktı, bu nedenle başarısızlık meydana gelebilir.

Even if a person works hard,

Bir insan çok çalışsa bile,

working hard

çok çalışmak

is not a guarantee of success.

başarının garantisi değildir. öyle

It isn't.

değil

Here is a common one that I'm

İşte eminim ki

sure a lot of people feel in their lives at some point.

pek çok insanın hayatında bir noktada hissettiği yaygın bir durum.

A person might feel like a failure if their life is not going well.

Bir kişi hayatı iyi gitmiyorsa kendini başarısız hissedebilir.

Maybe you are having no success with your career.

Belki de kariyerinde başarılı değilsindir.

Or maybe you are trying to make yourself a better person.

Ya da belki kendini daha iyi bir insan yapmaya çalışıyorsun.

But you keep failing.

Ama başarısız olmaya devam ediyorsun.

A person might then describe themselves as a failure.

Bir kişi daha sonra kendini başarısız olarak tanımlayabilir.

I am such a failure

Ben hayatta çok başarısızım

in life, family.

, aile.

Your family might see you

Ailen seni

as a failure.

başarısız olarak görebilir. Ailenizden başarılı olmanız için

There might be a lot of pressure from your family to be successful.

çok fazla baskı olabilir .

And if you don't

Ve eğer

appear to be successful in your family's eyes,

ailenizin gözünde başarılı görünmüyorsanız,

then you might be judged as being a failure.

o zaman başarısız olarak yargılanabilirsiniz.

It does happen quite a lot.

Oldukça fazla oluyor.

Parents can put a lot of pressure on their children to be successful

Ebeveynler,

when something expected does not occur.

beklenen bir şey olmadığında çocuklarına başarılı olmaları için çok fazla baskı yapabilirler.

We can describe it as a failure.

Başarısızlık olarak nitelendirebiliriz.

Something that was going to be great

Harika,

and wonderful and fantastic.

harika ve fantastik olacak bir şey.

But unfortunately it wasn't.

Ama maalesef olmadı.

It was a failure.

Bu bir başarısızlıktı.

It did not succeed.

Başarılı olmadı.

It was a complete failure.

Tam bir başarısızlıktı.

From a philosophical point of view, failure is intrinsic to becoming successful.

Felsefi bir bakış açısından, başarısızlık başarılı olmanın özünde vardır.

So we often think of failure as being the end.

Bu yüzden genellikle başarısızlığı son olarak düşünürüz.

But it isn't.

Ama değil.

Quite often, failure can be part of success.

Oldukça sık, başarısızlık başarının bir parçası olabilir.

So when we say intrinsic,

Dolayısıyla içsel derken,

we mean part of part of that process,

o sürecin bir parçası olan,

within that process of becoming successful.

başarılı olma sürecindeki kısmını kastediyoruz.

Quite often you will have to suffer failure along the way.

Oldukça sık olarak, yol boyunca başarısızlığa uğramak zorunda kalacaksınız.

So yes, from a philosophical point of view,

Yani evet, felsefi bir bakış açısından,

we often see failure as part

başarısızlığı genellikle başarının bir parçası olarak görürüz

of success.

.

Most successful people have suffered

Çoğu başarılı insan,

some sort of failure in their life.

hayatlarında bir tür başarısızlık yaşadı.

So people don't just become successful

Böylece insanlar sadece

from their first attempt or their first try.

ilk denemelerinden veya ilk denemelerinden başarılı olmazlar.

Quite often they will be failure.

Çoğu zaman başarısız olurlar.

They will fail or they will be a failure.

Başarısız olacaklar ya da başarısız olacaklar.

Many times before they are successful.

Başarılı olmadan önce birçok kez.

And that is what I said just a few moments ago.

Ve birkaç dakika önce söylediğim şey buydu.

We often see failure as intrinsic,

Başarısızlığı genellikle içsel,

as part of the success.

başarının bir parçası olarak görürüz.

So failure is not the end.

Yani başarısızlık son değil.

Always remember that. Say that to yourself.

Herzaman bunu hatırla. Bunu kendine söyle.

If there is something you are trying to do and it is not successful,

Yapmaya çalıştığınız bir şey varsa ve başarılı olamıyorsanız,

remember, failure is not the end.

unutmayın, başarısızlık son değildir.

It is not.

O değil.

Some believe that the best way to learn

Bazıları, öğrenmenin en iyi yolunun

is to suffer failure and learn the hard way.

başarısızlığa uğramak ve zor yoldan öğrenmek olduğuna inanır.

And I think this is true.

Ve bence bu doğru.

Life is unfair.

Hayat adil değil.

Life doesn't always go the way you want it to.

Hayat her zaman istediğin gibi gitmez.

If you are trying to be successful, then quite often you might have to suffer failure.

Başarılı olmaya çalışıyorsanız, çoğu zaman başarısızlığa uğramanız gerekebilir. Zor derslerle

You might have to learn the hard way

zor yoldan öğrenmek zorunda kalabilirsiniz

with hard lessons.

.

Things are not always easy in life.

Hayatta işler her zaman kolay değildir.

Things are not always easy.

İşler her zaman kolay değildir.

Whatever it is, you are trying to do.

Her ne ise, yapmaya çalışıyorsun.

Success does not come with the first attempt.

Başarı ilk denemeyle gelmez.

It comes by not quitting after the first failure.

İlk başarısızlıktan sonra pes etmemekle gelir.

And I love this.

Ve bunu seviyorum.

I think this is a great, great phrase.

Bence bu harika, harika bir söz.

Success does not come with the first attempt.

Başarı ilk denemeyle gelmez.

It comes by not quitting after the first failure.

İlk başarısızlıktan sonra pes etmemekle gelir.

Which means you don't give up.

Bu da pes etmediğiniz anlamına gelir.

You don't stop.

durma Sen

You carry on.

devam et.

Failure is part of success.

Başarısızlık başarının bir parçasıdır.

And of course, we have a great expression in English.

Ve tabii ki İngilizcede harika bir ifademiz var.

This is a wonderful expression.

Bu harika bir ifade.

I love this.

Bunu seviyorum. İlk

If at first you don't succeed try.

başta başaramazsan dene.

Try again.

Tekrar deneyin.

Don't give up. Don't stop. Don't quit.

pes etme. Durma. Bırakma.

Keep going.

Devam etmek.

Even if things seem

İşler

to be not going your way.

yolunda gitmiyor gibi görünse bile. İlk

If at first you don't succeed. Try.

başta başaramazsan. Denemek.

Try again.

Tekrar deneyin.

Don't stop. Don't quit.

Durma. Bırakma.

You might be so close to success.

Başarıya çok yakın olabilirsiniz.

You might be very near to success.

Başarıya çok yakın olabilirsiniz.

So if you quit now, you might lose everything.

Yani şimdi bırakırsan, her şeyini kaybedebilirsin. İlk

If at first you don't succeed.

başta başaramazsan.

Try. Try again.

Denemek. Tekrar deneyin.

It's very similar to learning English.

İngilizce öğrenmeye çok benzer.

A lot of people say, Mr.

Pek çok insan, Bay

Duncan, learning English is very difficult.

Duncan, İngilizce öğrenmenin çok zor olduğunu söylüyor.

Sometimes I can't understand what people say.

Bazen insanların ne dediğini anlayamıyorum.

My advice is to keep going.

Benim tavsiyem devam etmektir.

Don't give up.

pes etme.

You are not a failure.

Sen başarısız değilsin.

Finally, the word failure comes from the old French word

Son olarak, başarısızlık kelimesi eski Fransızca

for non occurrence, something that is a non occurrence.

oluşmama, gerçekleşmeyen bir şey anlamına gelen kelimeden gelir.

It's something that did not happen.

Bu olmamış bir şey.

So the word failure derives from old French.

Yani başarısızlık kelimesi eski Fransızcadan türemiştir.

For non occurrence.

Olmadığı için.

And I suppose I should ask you,

Ve sanırım sana sormalıyım,

have you had failure in your life?

hayatında başarısızlık yaşadın mı?

Have you ever had a moment of time?

Hiç bir anınız oldu mu?

Have you ever suffered failure?

Hiç başarısızlık yaşadınız mı?

A failed attempt at doing something?

Bir şey yapmak için başarısız bir girişim mi?

I have to be honest.

Dürüst olmak zorundayım.

I'm going to be honest with you.

Sana karşı dürüst olacağım.

I have failed at things in my life.

Hayatımdaki bazı şeylerde başarısız oldum.

I've had failures.

Başarısızlıklar yaşadım.

I've had things that I've tried to do.

Yapmaya çalıştığım şeyler oldu.

And they failed.

Ve başarısız oldular.

Maybe something I wanted to learn.

Belki de öğrenmek istediğim bir şey vardı.

Or maybe something I wanted to try.

Ya da belki denemek istediğim bir şey.

Maybe a hobby or a skill.

Belki bir hobi ya da bir beceri.

So just because you want to do something

Yani bir şeyi yapmak istemeniz,

doesn't necessarily mean you will be successful.

mutlaka başarılı olacağınız anlamına gelmez.

But you can have failure and still carry on going forward.

Ancak başarısız olabilirsiniz ve yine de ilerlemeye devam edebilirsiniz.

It isn't the end.

Bu son değil.

Failure is never the end.

Başarısızlık asla son değildir.

I sometimes think

Bazen

that I am a failure here on YouTube

because I don't have

many viewers.

çok fazla izleyicim olmadığı için YouTube'da başarısız olduğumu düşünüyorum.

But it doesn't matter.

Ama önemli değil.

And the reason why it doesn't matter is because you are here.

Ve bunun önemli olmamasının nedeni senin burada olman.

And that is all I care about.

Ve tüm umursadığım bu.

So there are times when I feel a little depressed or down about this.

Bu yüzden bu konuda kendimi biraz depresif veya moralim bozuk hissettiğim zamanlar oluyor.

I feel as if maybe, maybe I am a failure.

Sanki belki, belki başarısızmışım gibi hissediyorum.

But then I reassure myself.

Ama sonra kendime güveniyorum.

I use a little bit of positivity and I realise

Biraz pozitiflik kullanıyorum ve

that I do have success because I have you.

sana sahip olduğum için başarılı olduğumu anlıyorum.

Because you come here

Çünkü buraya geliyorsunuz

and we all join in together

ve hepimiz bir araya geliyoruz

and I think this is the friendliest place on YouTube.

ve bence burası YouTube'daki en arkadaş canlısı yer.

I do.

Evet.

I don't think there is any place on YouTube

YouTube'da bundan daha samimi bir yer olduğunu sanmıyorum

that is more friendly than this because everyone comes here.

çünkü herkes buraya geliyor.

We have one goal and we want to enjoy ourselves.

Tek bir hedefimiz var ve eğlenmek istiyoruz.

We want to express ourselves.

Kendimizi ifade etmek istiyoruz.

But most importantly of all, we want to enjoy

Ama hepsinden önemlisi, İngilizcenin tadını çıkarmak istiyoruz

the English language, and that includes me as well.

ve buna ben de dahilim.

So I think failure is something that happens to everyone.

Bu yüzden başarısızlığın herkesin başına gelen bir şey olduğunu düşünüyorum .

Sometimes we might feel a little depressed or low

Bazen hayattaki durumumuz hakkında biraz depresif veya karamsar hissedebiliriz

about our situation in life,

,

but I think sometimes it is best

ancak bazen

not to dwell on that too much.

bunun üzerinde çok fazla durmamanın en iyisi olduğunu düşünüyorum.

Do not dwell on your failures.

Başarısızlıklarınız üzerinde durmayın.

Think about all of the success you've had.

Sahip olduğunuz tüm başarıları düşünün.

Think about all the things that have gone your way.

Yolunuza çıkan her şeyi düşünün.

Because life is unfair.

Çünkü hayat adaletsizdir.

Things do not always go the way you planned.

İşler her zaman planladığınız gibi gitmez.

Unique life design, says Mr.

Eşsiz yaşam tasarımı, diyor Bay

Duncan.

Duncan.

My motto is Never give up.

Sloganım Asla pes etme.

Never give up.

Asla pes etme.

I think that's a great way to end today's live stream

Bence bu, bugünkü canlı yayını olumlu bir notla bitirmenin harika bir yolu

on a positive note.

.

Yes, I think I think if you have a good idea

Evet, bence iyi bir fikriniz

or something, you want to to work on

falan varsa üzerinde çalışmak istersiniz

or something you want to maybe do as a career.

veya kariyer olarak yapmak istediğiniz bir şey. İlk

I think at first it is always difficult.

başta her zaman zor olduğunu düşünüyorum.

I always think the first attempts are always the hardest.

Her zaman ilk denemelerin her zaman en zoru olduğunu düşünürüm.

The hardest part of doing anything

Bir şey yapmanın en zor yanı,

is taking those first steps.

o ilk adımları atmaktır.

I think so.

Bence de.

Beatrice says.

Beatrice diyor.

I think that everyone has failure at least once in life.

Herkesin hayatında en az bir kez başarısızlık yaşadığını düşünüyorum.

It is part of the learning of how to manage our life.

Hayatımızı nasıl yöneteceğimizi öğrenmenin bir parçasıdır.

I think so. Yes, you are right.

Bence de. Evet haklısın.

Failure is part of life.

Başarısızlık hayatın bir parçasıdır.

And as I said earlier, failure is also part

Daha önce de söylediğim gibi, başarısızlık da

of being successful.

başarılı olmanın bir parçasıdır.

But being successful does not

Ancak başarılı olmak,

necessarily mean you have lots of money.

mutlaka çok paranız olduğu anlamına gelmez.

It doesn't necessarily mean you are wealthy.

Bu mutlaka zengin olduğunuz anlamına gelmez.

In fact, sometimes success can be just

Aslında bazen başarı sadece

being happy,

mutlu olmak,

having a smile on your face, enjoying the moment.

yüzünün gülmesi, anın tadını çıkarmak olabilir.

That can also be described as success.

Bu da başarı olarak tanımlanabilir.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

I will be going in a few moments.

Birkaç dakika sonra gideceğim.

I hope you've enjoyed this live stream.

Umarım bu canlı yayını beğenmişsinizdir.

A couple of interesting subjects today.

Bugün birkaç ilginç konu.

The subjects of success and failure.

Başarı ve başarısızlık konuları. Lewis,

Both of those things exist

bunların her ikisinin de hayatta var olduğunu

in life, Lewis says.

söylüyor.

Mr. Duncan, When I fail something, I try to understand why

Bay Duncan, Bir şeyde başarısız olduğumda, neden başarısız olduğumu anlamaya çalışırım

I failed.

.

I still try once more and then once more I also fail.

Hala bir kez daha deniyorum ve sonra bir kez daha başarısız oluyorum.

In the end, I find the solution, but not time. Yes.

Sonunda çözümü buluyorum ama zamanı değil. Evet. İşte

Well, that is it.

bu kadar.

I think you can fail if you have tried

many times to be successful sometimes.

Bazen başarılı olmak için birçok kez denediyseniz, başarısız olabileceğinizi düşünüyorum.

It was never meant to be.

Asla olması gerekmiyordu.

Sometimes a thing you are trying to

Bazen yapmaya çalıştığın bir şey

do was never meant to be.

asla olmayacaktı.

But you have to be able to tell yourself that you did try.

Ama kendinize denediğinizi söyleyebilmelisiniz. Elinden gelenin

It is it is okay to fail if you know that you tried your best?

en iyisini denediğini biliyorsan başarısız olmak sorun değil mi?

I think so.

Bence de.

So, yes, I think you're right.

Yani, evet, bence haklısın.

Thank you, Lewis, for that. Yes.

Bunun için teşekkürler Lewis. Evet.

A simple moment of time that makes you smile

Sizi gülümseten basit bir an

is success.

başarıdır.

You have been successful

for those few moments of happiness.

O birkaç mutluluk anında başarılı oldun.

Thanks for your company.

Şirketiniz için teşekkürler.

I am going.

Gidiyorum.

I am going.

Gidiyorum.

I will be back with you on Sunday.

Pazar günü aranızda olacağım.

Sunday 2 p.m.

Pazar 14:00

uk time is when I am back with you.

İngiltere zamanı, seninle geri döndüğüm zamandır.

Thank you very much for joining me, Christiane.

Bana katıldığın için çok teşekkür ederim, Christiane.

Alexander Moncada

Alexander Moncada

Bellerin says success and achievements.

Bellerin başarı ve başarılar diyor.

Yes, I suppose you can also say achievements, your achievements,

Evet, sanırım başarılar, başarılarınız,

all the things that you've been successful at,

başarılı olduğunuz her şey,

the things you have succeeded in

başardığınız şeyler de

are your achievements.

başarılarınızdır diyebilirsiniz.

Maybe you have passed an exam.

Belki bir sınavı geçtin.

Maybe you have been successful in your career

Belki de kariyerinizde başarılı oldunuz

and you have a powerful position.

ve güçlü bir konuma sahipsiniz.

They are all achievements.

Hepsi birer başarıdır.

Thank you, Mr.

Bay

Duncan, for this interesting live stream.

Duncan, bu ilginç canlı yayın için teşekkür ederiz.

Yes, I will be back with you on Sunday from 2 p.m.

Evet, Pazar günü saat 14:00'ten sonra sizinle birlikte olacağım.

UK time and we can do this all over again.

İngiltere zamanı ve bunu tekrar yapabiliriz.

Don't forget, on Sunday Mr. Steve will be here.

Unutmayın, pazar günü Bay Steve burada olacak.

Yes, we have Mr.

Evet,

Steve joining us on Sunday

Pazar günü Bay Steve bize katılacak

and we will be talking about lots of things.

ve pek çok şey hakkında konuşacağız.

I'm sure Steve will be talking about

Eminim Steve

the weather.

hava durumu hakkında konuşacaktır.

We are going out tonight for those wondering what I'm doing today.

Bugün ne yapıyorum diyenler için bu akşam dışarı çıkıyoruz.

Tonight we are going out for a curry

Bu gece

with our friend Martin and that is what we are doing tonight.

arkadaşımız Martin ile köri yemeye gidiyoruz ve bu gece yaptığımız da bu.

Enjoy the rest of your day.

Günün geri kalanının tadını çıkar.

Enjoy your Wednesday. Stay happy.

Çarşamba gününün tadını çıkar. Mutlu kal.

That smile upon your face as you

move amongst the human race.

İnsan ırkı arasında dolaşırken yüzünüzdeki o gülümseme.

And I will see you on Sunday.

Ve Pazar günü görüşürüz.

Don't forget the time. 2 p.m.

Zamanı unutma. öğleden sonra 2

UK time is when I'm back with you

Birleşik Krallık zamanı, bir

until the next time we meet.

sonraki buluşmamıza kadar seninle olduğum zamandır.

This is Mr.

Bu,

Duncan in the birthplace English saying

doğum yeri İngilizcesinde Bay Duncan,

thank you very much for watching.

izlediğiniz için çok teşekkür ederim diyor.

See you soon.

Yakında görüşürüz.

And of course, until the next time we meet here,

Ve tabii ki, bir dahaki sefere burada buluşana kadar,

you know what's coming next.

sonra ne olacağını biliyorsun.

Yes, you do.

Evet yaparsın.

Oh, Pedro.

Ah, Pedro.

Hello, Pedro.

Merhaba Pedro.

Pedro. Belmont.

Pedro. Belmont.

2 to 4 now.

2'den 4'e şimdi.