LEARN 105 ENGLISH VOCABULARY WORDS | DAY 27

It's day 27. We're getting close  to the end of our magnificent  

Bugün 27. Muhteşem

30-Day English Vocabulary Challenge. We're  learning 105 words from the academic word list  

30 Günlük İngilizce Kelime Bilgisi Yarışmamızın sonuna yaklaşıyoruz. Akademik kelime listesinden 105 kelime öğreniyoruz

with real life examples, quizzes, words that will  help you have sophisticated English conversations,  

gerçek hayattan örnekler, sınavlar, gelişmiş İngilizce konuşmalar yapmanıza yardımcı olacak kelimeler

and words you need to know if you're preparing for  the IELTS or TOEFL exam. I’ve been watching the  

ve IELTS veya TOEFL sınavına hazırlanıyorsanız bilmeniz gereken kelimeler.

posts you've been making about this challenge,  it's incredible, inspiring. Make up a sentence  

Bu meydan okumayla ilgili   yaptığınız gönderileri izliyorum, inanılmaz, ilham verici.

to a word you learn and post it on social. Don't  forget to like and subscribe and don't forget to  

Öğrendiğiniz bir kelimeyle ilgili bir cümle kurun ve bunu sosyal medyada yayınlayın. Beğenmeyi ve abone olmayı unutmayın ve

download the study guide that goes with this 30  day challenge. You can do that by clicking here or  

bu 30 günlük yarışmayla birlikte gelen çalışma kılavuzunu indirmeyi unutmayın . Bunu, burayı veya

the link in the video description. Learn  the words, ace the quizzes, you've got this.

video açıklamasındaki bağlantıyı tıklayarak yapabilirsiniz. Kelimeleri öğrenin, kısa sınavlarda başarılı olun, bunu anladınız.

The first word today is PRIMARY.

Bugünün ilk kelimesi BİRİNCİLDİR.

As an adjective, it means most important, basic,  

Bir sıfat olarak en önemli, temel

or essential. Also happening, or coming  first. Your safety is our primary concern.  

veya temel anlamına gelir. Ayrıca oluyor veya önce geliyor. Güvenliğiniz bizim birincil endişemizdir.

The most important concern. Let's look  again up close and in slow motion.  

En önemli endişe. Tekrar yakından ve ağır çekimde bakalım.

And now we'll go to Youglish for five examples. 

Ve şimdi beş örnek için Youglish'e geçeceğiz.

But the primary responsibility is really to manage  the retirement benefits for public employees. 

Ancak birincil sorumluluk, gerçekten kamu çalışanları için emeklilik faydalarını yönetmektir.

The primary responsibility. The most important  thing this person or organization does. 

Birincil sorumluluk. Bu kişinin veya kuruluşun yaptığı en önemli şey.

But the primary responsibility is really to manage  the retirement benefits for public employees. 

Ancak birincil sorumluluk, gerçekten kamu çalışanları için emeklilik faydalarını yönetmektir.

Here's another example. But they're prescribed by primary care doctors who  

İşte başka bir örnek. Ancak, sizin sahip olduğunuz türde takiplere sahip olmayan birinci basamak doktorları tarafından reçete edilir

don't have the kind of follow-up that you have. Primary care doctors in the US. This is what we  

. ABD'de birinci basamak doktorları. Bu

call your main doctor, and you can think of  it as the one you see first. Some insurance  

sizin ana doktorunuz dediğimiz şeydir ve siz onu ilk gördüğünüz doktor olarak düşünebilirsiniz. Bazı sigorta

plans require that you first see this doctor  before seeing a specialist. Your primary care  

planları, bir uzmana görünmeden önce bu doktora  görünmenizi gerektirir. Birinci basamak

doctor should know everything about your health  and recommend you see specialists as needed. 

doktorunuz sağlığınız hakkında her şeyi bilmeli ve gerektiğinde uzmanlara görünmenizi tavsiye etmelidir.

But they're prescribed by primary care doctors who  don't have the kind of follow-up that you have. 

Ancak sizin sahip olduğunuz türde takiplere sahip olmayan birinci basamak doktorları tarafından reçete edilirler .

Here's another example. It was very much a concern. A very,  

İşte başka bir örnek. Bu çok büyük bir endişeydi. Çok,

very primary concern. A very important concern. 

çok öncelikli bir endişe. Çok önemli bir endişe.

It was very much a concern.  A very, very primary concern. 

Bu çok büyük bir endişeydi. Çok, çok öncelikli bir endişe.

Another example. It's based on, you know, you know, the, uh,  

Başka bir örnek. Biliyorsunuz,

primary documents, in many cases, primary sources. Primary documents, and primary sources. Let's  

birincil belgelere, çoğu durumda birincil kaynaklara dayanıyor. Birincil belgeler ve birincil kaynaklar.

explain these terms with secondary sources. Let's  say you're doing a research paper on Beethoven  

Bu terimleri   ikincil kaynaklarla açıklayalım. Diyelim ki Beethoven hakkında bir araştırma makalesi hazırlıyorsunuz

and you're researching what his diet was, what  he ate. A primary source would be something that  

ve onun diyetinin ne olduğunu, ne yediğini araştırıyorsunuz. Birincil kaynak, yazdığı bir şey olabilir,

he wrote, letters, for example, where he mentions  what he ate for breakfast or maybe in his papers,  

örneğin kahvaltıda ne yediğinden bahsettiği mektuplar veya belki de gazetelerinde

you find a menu for a dinner party he gave. Also  a primary source. A secondary source could be  

verdiği bir akşam yemeği için bir menü bulursunuz. Ayrıca birincil kaynak. İkincil bir kaynak,

a book written on Beethoven where the author has  written a paragraph about Beethoven's favorite  

yazarın Beethoven'ın en sevdiği yiyecekler hakkında bir paragraf yazdığı Beethoven üzerine yazılmış bir kitap olabilir

foods. That author is not Beethoven, maybe the  book wasn't even written when Beethoven was alive.

. O yazar Beethoven değil, belki de kitap Beethoven hayattayken yazılmadı bile.

So that's a secondary source. In your research, in  the paper you're writing. You may cite or quote  

Yani bu ikincil bir kaynak. Araştırmanızda, yazdığınız makalede.

both primary and secondary sources. It's based on, you know, you know, the primary  

Hem birincil hem de ikincil kaynaklardan alıntı yapabilir veya alıntı yapabilirsiniz. Biliyorsunuz, birincil

documents, in many cases primary sources. Our last example. 

belgelere, çoğu durumda birincil kaynaklara dayanıyor. Son örneğimiz.

Primary education is now free in the US.  It's a tremendously variable quality, right? 

İlköğretim artık ABD'de ücretsiz. Muazzam derecede değişken bir kalite, değil mi?

Primary education. The first  education someone receives.

İlköğretim. Birinin aldığı ilk eğitim.

In the US this refers to elementary school. Kids  can go to free public school when they're five. 

ABD'de bu, ilkokul anlamına gelir. Çocuklar beş yaşına geldiklerinde ücretsiz devlet okuluna gidebilirler.

Primary education is now free in the US.  It's a tremendously variable quality, right?

İlköğretim artık ABD'de ücretsiz. Muazzam derecede değişken bir kalite, değil mi?

Our next word is STRATEGIES.

Sıradaki kelimemiz STRATEJİLER.

Notice our second T is a flap T. Strategies.  

İkinci T'mizin bir kanat T olduğuna dikkat edin. Stratejiler.

A plural noun, careful plans or methods  for achieving a particular goal,  

Çoğul bir isim, belirli bir hedefe

usually over a long period of time. Rachel's  English Academy has a ton of awesome strategies  

genellikle uzun bir süre boyunca ulaşmak için dikkatli planlar veya yöntemler. Rachel's English Academy'de

to help you speak better English. Why not make  up a sample sentence about my academy? We have  

daha iyi İngilizce konuşmanıza yardımcı olacak bir sürü harika strateji   bulunur. Neden akademimle ilgili örnek bir cümle oluşturmuyorsunuz?

a method, steps to follow, in other words, a plan  for achieving the specific goal of understanding  

American English better, and communicating  more clearly and confidently in spoken English.  

Amerikan İngilizcesini daha iyi anlama ve konuşma İngilizcesinde daha net ve kendinden emin bir şekilde iletişim kurma özel hedefine ulaşmak için bir yöntemimiz, izlenecek adımlarımız, başka bir deyişle bir planımız var.

Let's look again up close and in slow motion.

Tekrar yakından ve ağır çekimde bakalım.

And now we'll go to Youglish for five examples. 

Ve şimdi beş örnek için Youglish'e geçeceğiz. Bu

So the best strategies are going  to vary between individuals.  

nedenle, en iyi stratejiler bireyler arasında değişiklik gösterecektir.

The best strategies, the best way to reach a  goal will be different for different people.  

En iyi stratejiler, bir hedefe ulaşmanın en iyi yolu, farklı insanlar için farklı olacaktır. Bu

So the best strategies are going  to vary between individuals. 

nedenle, en iyi stratejiler bireyler arasında değişiklik gösterecektir.

Here's another example. And these are absolutely  

İşte başka bir örnek. Ve bunlar kesinlikle

powerful marketing strategies. Marketing strategy. The plan a  

güçlü pazarlama stratejileridir. Pazarlama stratejisi. Bir

business makes to spread the word about who they  are, what they do, and why someone would want to  

işletmenin kim olduğu, ne yaptığı ve birinin neden

buy their products or services. And these are absolutely  

ürün veya hizmetlerini satın almak isteyebileceği hakkında bilgi yaymak için yaptığı plan. Ve bunlar kesinlikle

powerful marketing strategies. Here's another example. 

güçlü pazarlama stratejileridir. İşte başka bir örnek.

We're innovating around new  strategies that can help kids learn. 

Çocukların öğrenmesine yardımcı olabilecek yeni stratejiler etrafında yenilikler yapıyoruz.

New strategies. New methods and  ideas to help students learn. 

Yeni stratejiler. Öğrencilerin öğrenmesine yardımcı olacak yeni yöntemler ve fikirler.

We're innovating around new  strategies that can help kids learn. 

Çocukların öğrenmesine yardımcı olabilecek yeni stratejiler etrafında yenilikler yapıyoruz.

Another example. And then there are domestic groups, and I think  

Başka bir örnek. Ve sonra yerel gruplar var ve bence

so often the strategies that we employ to fight  poverty overseas have equal application here. 

denizaşırı ülkelerde yoksullukla mücadele etmek için uyguladığımız stratejiler burada da sıklıkla eşit şekilde uygulanıyor.

The ‘strategies that we employ’ this  means the plans we make and use,  

"Uyguladığımız stratejiler", yaptığımız ve kullandığımız planlar,

the different ways we try to do something. In  this case, the way we try to fight poverty. 

bir şeyi yapmaya çalıştığımız farklı yollar anlamına gelir. Bu durumda, yoksullukla mücadele etme şeklimiz.

And then there are domestic groups and I think  so often the strategies that we employ to fight  

Ve sonra yerel gruplar var ve bence

poverty overseas have equal application here. Our last example. 

denizaşırı ülkelerde yoksullukla mücadele etmek için uyguladığımız stratejiler burada da sıklıkla eşit şekilde uygulanıyor. Son örneğimiz. Kullandığınız işe yarayan

Ideas, tips, strategies that  you used that have worked. 

fikirler, ipuçları, stratejiler .

You may have tried various different  strategies for learning English. 

İngilizce öğrenmek için çeşitli farklı stratejiler denemiş olabilirsiniz.

Used different teachers, different programs,  some have worked well for you, and others not. 

Farklı öğretmenler, farklı programlar kullandınız. Bazıları işinize yaradı, bazıları yaramadı.

Ideas tips strategies that  you used that have worked. 

Fikirler, kullanmış olduğunuz işe yarayan stratejiler.

Our last word today is RESOURCES. Resources. This  is a plural noun. As a noun, it means something  

Bugünkü son sözümüz KAYNAKLAR. Kaynaklar. Bu çoğul bir isimdir. Bir isim olarak,

that a country has and can use to increase its  wealth. Oil is their only major resource. It  

bir ülkenin sahip olduğu ve zenginliğini artırmak için kullanabileceği bir şey anlamına gelir . Petrol onların tek ana kaynağı.

also means a supply of something, such as money,  that someone has and can use when it is needed.  

Aynı zamanda, birinin sahip olduğu ve ihtiyaç duyulduğunda kullanabileceği para gibi bir şeyin arzı anlamına da gelir.

I don't have the resources.  I need to start a business.  

Kaynaklarım yok. Bir iş kurmam gerekiyor.

This could mean you don't have the money you  need, or you don't have the time in your schedule,  

Bu, ihtiyacınız olan paraya sahip olmadığınız veya programınızda zaman olmadığı anlamına gelebilir

or maybe you have both of those things, but  you can't find the right people, you can't hire  

veya belki bu iki şeye birden sahipsiniz, ancak doğru kişileri bulamıyor, işe alamıyor

the employees that have the skills you need.  Let's look again up close and in slow motion. 

ihtiyacınız olan becerilere sahip çalışanlar. Tekrar yakından ve ağır çekimde bakalım.

And now we'll go to Youglish for five examples. And we will need to grow significantly more food  

Ve şimdi beş örnek için Youglish'e geçeceğiz. Ve önemli

using significantly less land and resources. Less land and resources, like water. How to  

ölçüde daha az arazi ve kaynak kullanarak önemli ölçüde daha fazla gıda yetiştirmemiz gerekecek. Su gibi daha az toprak ve kaynak.

grow more food with less resources. We'll have  to come up with some good strategies for that. 

Daha az kaynakla daha fazla gıda nasıl yetiştirilir? Bunun için bazı iyi stratejiler bulmamız gerekecek.

And we will need to grow significantly more food  using significantly less land and resources. 

Ve önemli ölçüde daha az arazi ve kaynak kullanarak önemli ölçüde daha fazla gıda yetiştirmemiz gerekecek.

Here's another example. So groups who have more middle  

İşte başka bir örnek. Bu nedenle, daha fazla orta

to upper class members tend to just simply have  more computers and skills and general resources. 

ve üst sınıf üyesi olan gruplar, yalnızca daha fazla bilgisayara, beceriye ve genel kaynaklara sahip olma eğilimindedir.

More general resources. In addition to computers  and skills, resources can be things like time,  

Daha genel kaynaklar. Bilgisayarlar ve becerilere ek olarak, kaynaklar zaman

and access to things. For example, let's say  you need to record a video for an online class,  

ve şeylere erişim gibi şeyler olabilir. Örneğin, çevrimiçi bir sınıf için bir video kaydetmeniz gerektiğini varsayalım,

well, lots of people have smartphones, so  that's very easy to do, but some students  

birçok kişinin akıllı telefonu vardır, yani bunu yapmak çok kolaydır, ancak bazı öğrencilerin

lack that resource. They don't have a smartphone,  or they lack the resource of reliable internet.  

bu kaynağı yoktur. Akıllı telefonları yoktur veya güvenilir internet kaynaklarına sahip değildirler.

Maybe they lack the resource of time, they're  working two jobs in addition to taking that class.  

Belki zaman kaynaklarına sahip değiller, o dersi almanın yanı sıra iki işte çalışıyorlar.

These are things that will make it harder to  get that video posted to the online classroom. 

Bunlar, videonun çevrimiçi sınıfta yayınlanmasını zorlaştıracak şeylerdir.

So groups who have more middle to upper class  members tended to just simply have more computers  

Bu nedenle, daha fazla orta ve üst sınıf üyesi olan gruplar, yalnızca daha fazla bilgisayara

and skills and general resources. Here's another example. 

, becerilere ve genel kaynaklara sahip olma eğilimindeydi. İşte başka bir örnek.

But that is money and resources that can  be reallocated to mental health services,  

Ancak bu, ruh sağlığı hizmetlerine,

to drug treatment programs, to  education money, and resources. 

uyuşturucu tedavi programlarına, eğitim parasına ve kaynaklara yeniden tahsis edilebilecek para ve kaynaklardır.

So money and something else that could  be used for mental health services.  

Yani para ve ruh sağlığı hizmetleri için kullanılabilecek başka bir şey.

What is another resource besides money? It could  mean staff, shifting some employees from other  

Para dışında başka bir kaynak nedir? Bu, personelin diğer departmanlardan bazı çalışanları

departments to mental health services, it could  mean a building, giving that department more space  

ruh sağlığı hizmetlerine kaydırması anlamına gelebilir, bu departmana

so they can help more people at once. But that is money and resources that  

aynı anda daha fazla kişiye yardım edebilmeleri için daha fazla alan sağlayan bir bina anlamına gelebilir. Ancak bu,

can be reallocated to mental health  services, to drug treatment programs,  

ruh sağlığı hizmetlerine, uyuşturucu tedavi programlarına,

to education money, and resources. Another example. 

eğitim parasına ve kaynaklara yeniden tahsis edilebilecek para ve kaynaklardır. Başka bir örnek.

Frankly, we're running out of  resources to continue to extract. 

Açıkçası, ayıklamaya devam etmek için kaynaklarımız tükeniyor.

She's talking about linear consumption. We extract  a resource, say we make something out of plastic,  

Doğrusal tüketimden bahsediyor. Bir kaynak çıkarırız, plastikten bir şey yaparız diyelim,

we use it, we throw it away, the world can't  handle using our resources that way forever.  

onu kullanırız, çöpe atarız, dünya kaynaklarımızı sonsuza kadar bu şekilde kullanmayı kaldıramaz. Bunun

She says we need a circular model instead. We  have a resource, a supply of something, we use it  

yerine dairesel bir modele ihtiyacımız olduğunu söylüyor. Bir kaynağımız var, bir şey tedarik ediyoruz, onu

again and again in various different ways. Frankly, we're running out of resources to  

çeşitli şekillerde tekrar tekrar kullanıyoruz. Açıkçası, ayıklamaya devam etmek için kaynaklarımız tükeniyor

continue to extract. Our last example. 

. Son örneğimiz.

Lots of great information and resources there. Lots of resources there. On a website,  

Orada bir sürü harika bilgi ve kaynak var. Orada çok fazla kaynak var. Bir web sitesinde

this can be information on this  topic, and links to other websites,  

bu, bu konuyla ilgili bilgiler olabilir ve diğer web sitelerine,

other resources with relevant information. Lots of great information and resources there. 

ilgili bilgileri içeren diğer kaynaklara bağlantılar olabilir. Orada bir sürü harika bilgi ve kaynak var.

Seeing their real-life examples can really help  you understand how to use these words, can't it?  

Gerçek hayattan örneklerini görmek, bu kelimeleri nasıl kullanacağınızı anlamanıza gerçekten yardımcı olabilir, değil mi?

I have a challenge for you now. Make  up a sentence with one of these words,  

Şimdi senin için bir meydan okumam var. Bu kelimelerden biriyle bir cümle oluşturun,

make a short video of your sentence

cümlenizin kısa bir videosunu yapın

and post it to social media, tag me, and use  the hashtag #rachelsenglish30daychallenge  

ve sosyal medyada yayınlayın, beni etiketleyin ve #rachelsenglish30daychallenge hashtag'ini kullanın

Don't be shy, you can do this. I love seeing what you've posted so far. Our next video comes out tomorrow  

Utanmayın, bunu yapabilirsiniz. Şimdiye kadar yazdıklarınızı görmek hoşuma gidiyor. Bir sonraki videomuz yarın

at 10AM Philadelphia time, come back to learn  four more vocabulary words. In the meantime,  

Philadelphia saatiyle 10:00'da yayında, dört kelime daha öğrenmek için geri gelin . Bu arada,

keep your studies going with this video, and check  out my online courses at Rachel's English Academy,

bu videoyla çalışmalarınıza devam edin ve Rachel's English Academy'deki çevrimiçi kurslarıma göz atın.

You'll become a more confident English  speaker. And please do remember to subscribe.  

Daha özgüvenli bir İngilizce konuşan kişi olacaksınız. Ve lütfen abone olmayı unutmayın.

I love being your English teacher. That's it  and thanks so much for using Rachel's English.

İngilizce öğretmenin olmayı seviyorum. Hepsi bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.