Lesson 118 👩‍🏫 Basic English with Jennifer - Quantifiers: How much? How many?

Hi everyone.

Herkese selam.

I'm Jennifer from English with Jennifer.

Ben Jennifer ile İngilizce'den Jennifer.

Do you know what chitchat is?

Sohbetin ne olduğunu biliyor musun?

It's relaxed conversation.

Bu rahat bir konuşma.

It's not serious.

Ciddi değil.

Chitchat is about everyday things, like the weather or sports.

Chitchat, hava durumu veya spor gibi günlük şeyler hakkındadır.

Listen to some chitchat between my students and me.

Öğrencilerimle benim aramda geçen bir sohbeti dinleyin .

What's the topic?

Konu nedir?

Do we have good habits or bad habits?

İyi alışkanlıklarımız mı yoksa kötü alışkanlıklarımız mı var?

How are you today?

Bugün nasılsın?

Okay?

Tamam aşkım?

So-so?

Şöyle böyle?

Yeah.

Evet.

That's all right.

Tamam.

Some days are so-so.

Bazı günler böyledir.

Some days are great.

Bazı günler harikadır.

Some days are so-so.

Bazı günler böyledir.

All right.

Elbette.

How are you?

Nasılsın?

Good.

İyi.

Yeah?

Evet?

Did you go to sleep late or early last night?

Dün gece geç mi yoksa erken mi yattın?

Late.

Geç.

As usual.

Her zaman olduğu gibi.

Me too.

Ben de.

I said, "I'm going to sleep tonight at 10 o'clock."

"Bu gece saat 10'da yatacağım " dedim.

No.

Hayır.

"Okay.

"Tamam. Saat

I'm going to sleep at 11 o'clock."

11'de uyuyacağım."

No.

Hayır.

It's so hard.

Çok zor.

Yes.

Evet.

Yeah.

Evet.

What time did you go to sleep?

Saat kaçta uyumaya gittin?

Uh, yesterday?

Dün mü?

Last night.

Dün gece.

Did you go to sleep late?

Geç mi yattın?

I don't know.

Bilmiyorum.

You don't remember?

Hatırlamıyor musun?

I think midnight.

Bence gece yarısı Gece

At midnight?

yarısında?

Yeah.

Evet.

That's not too bad.

Bu çok kötü değil.

It depends when you wake up.

Ne zaman uyandığına bağlı.

I had to wake up at 5:45.

5:45'te uyanmak zorunda kaldım.

I go to bed, but I couldn't sleep.

Yatağa gidiyorum ama uyuyamadım.

Ah.

Ah.

Yes.

Evet.

Yeah.

Evet.

Sometimes you go to bed, but you can't fall asleep right away.

Bazen yatağa gidersin ama hemen uyuyamazsın.

That's a problem.

Bu bir sorun.

I know.

Biliyorum.

Okay.

Tamam aşkım.

Flavia, Andreia, and I talked about going to sleep and falling asleep.

Flavia, Andreia ve ben uyumak ve uykuya dalmak hakkında konuştuk.

Do the ladies and I go to sleep early or late?

Hanımlar ve ben erken mi yoksa geç mi uyuruz?

Late.

Geç.

What time did Flavia go to sleep the night before?

Flavia önceki gece saat kaçta uyudu ?

At midnight.

Gece yarısında.

What problem did she have?

Ne sorunu vardı?

She couldn't fall asleep.

Uyuyamadı.

Do you ever have that problem?

Hiç böyle bir problemin var mı?

Do you usually get a lot of sleep or very little sleep?

Genellikle çok mu yoksa çok az mı uyursunuz?

I try to get about seven hours of sleep each night.

Her gece yaklaşık yedi saat uyumaya çalışıyorum . Sence

Do you think that's enough?

bu yeterli mi?

A LOT, LITTLE, and ENOUGH are important words to know.

ÇOK, KÜÇÜK ve YETER bilinmesi gereken önemli kelimelerdir .

Flavia and Andreia learned these words.

Flavia ve Andreia bu kelimeleri öğrendi.

They practiced using these words.

Bu kelimeleri kullanarak pratik yaptılar.

I'm proud of them.

Onlarla gurur duyuyorum.

At first, they didn't know much, but now they know a lot more.

İlk başta pek bir şey bilmiyorlardı ama şimdi çok daha fazlasını biliyorlar. Şimdi

They continue to study English at a language school now.

bir dil okulunda İngilizce eğitimine devam ediyorlar .

I'm happy because I was able to film some lessons with them.

Mutluyum çünkü onlarla bazı dersleri filme alabildim .

MUCH, MORE, and SOME are also important words.

ÇOK, DAHA FAZLA ve BAZI da önemli kelimelerdir.

All of these words answer the question, "How much?"

Bütün bu kelimeler "Ne kadar?" sorusunun cevabıdır.

Do you know other words like these?

Bunun gibi başka kelimeler biliyor musun?

How about MANY, A FEW?

ÇOK, BİRKAÇ ne dersiniz?

These words are called quantifiers.

Bu kelimelere niceleyici denir.

You can practice using quantifiers with Flavia and Andreia.

Flavia ve Andreia ile nicelik belirteçlerini kullanma alıştırması yapabilirsiniz .

Okay, ladies.

Tamam bayanlar.

We're going to cook.

Yemek pişireceğiz.

You're going to make something.

Bir şeyler yapacaksın.

What are you going to make?

Ne yapacaksın?

Cake.

Kek.

Oh!

Ah!

And what are you going to make?

Ve ne yapacaksın?

Soup.

Çorba.

Oh.

Ah.

I'm going to make salad.

Ben salata yapacağım.

Okay.

Tamam aşkım.

So, all of us are going to make something.

Yani hepimiz bir şeyler yapacağız.

Okay.

Tamam aşkım.

You're going to make the cake.

Pastayı yapacaksın.

I'm making a salad.

salata yapıyorum

You'll make the soup.

Çorbayı yapacaksın.

It will all be vegetarian.

Hepsi vejeteryan olacak.

No meat.

Et yok.

But these are all the ingredients.

Ama bunların hepsi malzemeler.

What are "ingredients"?

"İçindekiler" nedir?

Ingredients -- all the things we need to make a cake, to make a salad, to make the soup.

Malzemeler -- pasta yapmak, salata yapmak, çorba yapmak için ihtiyacımız olan her şey.

We need things.

şeylere ihtiyacımız var.

We go to the store, get all these things, and make our meal.

Markete gidiyoruz, tüm bunları alıyoruz ve yemeğimizi yapıyoruz.

Right?

Sağ?

But maybe I have some things that you need, and you have things that she needs, so we're

Ama belki bende senin ihtiyacın olan bazı şeyler var ve senin de onun ihtiyacı olan şeyler var, bu yüzden

going to help each other.

birbirimize yardım edeceğiz.

When we ask questions, we're going to use the word "any."

Soru sorduğumuzda "herhangi biri" kelimesini kullanacağız.

For example, I know when I make a salad, I need lettuce.

Örneğin, salata yaptığımda marula ihtiyacım olduğunu biliyorum.

So, I'll be saying, "Do you have any lettuce?"

O yüzden "Marul var mı?" diyeceğim.

No.

Hayır

Not yet.

henüz değil.

Oh! And then you could say, "No, I don't have any."

Ah! Ve sonra "Hayır, bende yok " diyebilirsiniz.

So, we use the word "any" when we're asking a question.

Bu yüzden soru sorarken "herhangi biri" kelimesini kullanırız .

"Do you have any?"

"Sende hiç var mı?"

And you say, "No, I don't have any lettuce."

Ve "Hayır, marulum yok" diyorsun.

All right?

Elbette?

Then I'll ask do you have any lettuce?

O zaman marul var mı diye soracağım.

Okay.

Tamam aşkım.

Maybe you do.

Belki yaparsın.

All right.

Elbette.

We ask questions with "any," and we use the negative with "any."

Soruları "any" ile sorarız ve "any" ile olumsuz kullanırız. Bende

I don't have any lettuce.

marul yok.

I don't have any food.

Hiç yiyeceğim yok.

I need to go to the store and buy some.

Mağazaya gidip biraz almam gerekiyor.

Okay.

Tamam aşkım.

Now we're going to see what we have.

Şimdi elimizde ne var göreceğiz.

I need to mix these up.

Bunları karıştırmam gerekiyor.

Another word besides "mix," especially with cards, is "shuffle."

"Karıştır"ın yanı sıra, özellikle kartlarla ilgili bir başka kelime de "karıştır"dır.

Have you heard that word?

Bu sözü duydun mu?

Shuffle.

Karıştır.

Like when you shuffle cards.

Kartları karıştırırken olduğu gibi.

You can play cards [games], like poker, for example.

Örneğin, poker gibi kağıt [oyunları] oynayabilirsiniz .

You shuffle them.

Onları karıştırıyorsun.

Okay.

Tamam aşkım.

Okay.

Tamam aşkım.

Oh, we have a lot.

Çok şeyimiz var.

Now we have food!

Şimdi yemeğimiz var!

These are all the things we have.

Bunların hepsi sahip olduğumuz şeyler.

Okay.

Tamam aşkım.

Oh, I have a tomato.

Oh, benim bir domatesim var.

I can use a tomato.

Domates kullanabilirim.

Right?

Sağ?

One tomato.

Bir domates.

A tomato.

Bir domates.

So, when we're counting, we can use "a" or "an" or "one."

Yani sayarken "a" veya "an" veya "one" kullanabiliriz.

I have a tomato.

domatesim var

I have one tomato.

Bir tane domatesim var.

I think that's enough.

Bence bu yeterli.

I think that's enough.

Bence bu yeterli.

Um, do you have something for your soup?

Çorbanız için bir şeyiniz var mı?

Do you need anything?

Bir şeye ihtiyacın var mı?

Water.

Su.

Yeah.

Evet.

I think you'll need some water.

Sanırım biraz suya ihtiyacın olacak.

I think you... you... so, you can say, "I'm going to need some water."

Bence sen... sen... " Biraz suya ihtiyacım olacak" diyebilirsin.

Some.

Bazı.

"Some" is like, oh, a little bit.

"Bazı", oh, biraz gibi.

Some water.

Biraz su.

So, I have some water.

Yani, biraz suyum var.

I have some water.

Biraz suyum var.

And I have a tomato.

Ve bir domatesim var.

That's good.

Bu iyi.

Do you have something for your cake?

Pastan için bir şeyin var mı?

I have two.

İki taneye sahibim.

See?

Görmek?

Ah!

Ah!

You have two cards with "oil" on it.

Üzerinde "petrol" yazan iki kartınız var.

So, let's say each one is like a bottle.

Yani, diyelim ki her biri birer şişe gibi.

There's oil.

Petrol var.

Can we count one oil, two oils, three oils.

Bir yağ, iki yağ, üç yağ sayabilir miyiz?

Not when we're cooking.

Yemek yaparken değil.

Right?

Sağ?

You have a tablespoon of oil, a bottle of oil, so it's better to say, "I have some oil."

Bir çorba kaşığı yağın var, bir şişe yağın var , bu yüzden "Biraz yağım var" demek daha iyi.

I have some oil, but do you need some oil?

Biraz yağım var ama biraz yağa ihtiyacın var mı?

Yes.

Evet.

Do you have any oil?

Yağın var mı?

Yeah, you do.

Evet, yapıyorsun.

No, you don't.

Hayır, bilmiyorsun.

Do you have any oil?

Yağın var mı?

No, I don't have any oil.

Hayır, hiç yağım yok.

Well, you need to ask for some.

Pekala, biraz istemelisin.

Can you...

Yapabilir misin...

You can start with, "Do you have...?"

"Senin... var mı?" diye başlayabilirsin.

Do you have any oil?

Yağın var mı?

Yes, I have...

Evet, bende...

Okay.

Tamam.

That's good.

Bu iyi.

You have some water.

Biraz suyunuz var.

You have some oil.

Biraz yağın var.

"Some" is a word we can use with things that we can count: some tomatoes.

"Bazı", sayabileceğimiz şeylerle kullanabileceğimiz bir kelimedir : bazı domatesler.

We can also use it with things we can't count: some oil, some water.

Sayamadığımız şeylerle de kullanabiliriz: biraz yağ, biraz su.

Do you have anything to make your cake?

Pastanı yapacak bir şeyin var mı?

Yes.

Evet.

What do you have?

Neye sahipsin?

I have eggs.

Yumurtalarım var.

That's only one egg.

Bu sadece bir yumurta.

One egg?

Bir yumurta?

Only one?

Sadece bir?

Do you think one egg is enough?

Sence bir yumurta yeterli mi?

Well, how many eggs do you have?

Pekala, kaç tane yumurtan var?

One egg.

Bir yumurta.

That's all.

Bu kadar.

No.

Hayýr. Baţka

Do you have any more eggs?

yumurtan var mý?

No.

Hayır. Sence bir pasta

How many eggs do you think are necessary for a cake?

için kaç yumurta gerekir ?

How many eggs does she need?

Kaç yumurtaya ihtiyacı var?

I think three.

Bence üç.

Yeah, two or three, at least.

Evet, en az iki ya da üç.

I have...Do you have any eggs?

Ben... Hiç yumurtan var mı?

Do you need the egg?

Yumurtaya ihtiyacın var mı?

I have one.

Bende bir tane var.

Do you need the egg?

Yumurtaya ihtiyacın var mı?

For soup?

Çorba için mi?

No.

Okay.

Hayır. Tamam.

So, you have one egg.

Yani, bir yumurtanız var.

Put your one egg down there.

Bir yumurtanı oraya koy.

And what's the question you're going to ask her?

Ve ona soracağın soru ne ?

Do you have do you have any egg?

Hiç yumurtan var mı?

Do you have any eggs?

Hiç yumurtan var mı?

Now, if it's something countable, you'll use the plural.

Şimdi, eğer sayılabilir bir şeyse, çoğul kullanacaksınız.

Oh, do you have any eggs?

Ah, hiç yumurtan var mı?

Yes, I have.

Evet bende var.

I have...

Bende...

I have any...

Bende var... Sende

How many do you have?

kaç tane var?

I have one egg.

Bir yumurtam var.

Okay.

Tamam aşkım.

You can give it to her.

Ona verebilirsin.

I have one.

Bende bir tane var.

All right.

Elbette.

Two eggs.

İki yumurta. Sence

Do you think that's enough?

bu yeterli mi?

Do you like to cook?

Yemek yapmayı sever misin?

Can you cook?

Yemek yapabilirmisin?

Anyone can cook.

Herkes yemek yapabilir.

You just need a recipe.

Sadece bir tarife ihtiyacın var.

A recipe tells you what to do.

Bir tarif size ne yapacağınızı söyler.

It tells you what food you need and how to cook it.

Hangi gıdaya ihtiyacınız olduğunu ve nasıl pişireceğinizi söyler.

When we talk about food, we need the help of quantifiers.

Yiyecek hakkında konuştuğumuzda niceleyicilerin yardımına ihtiyacımız var .

In our game, Andreia is going to make soup.

Oyunumuzda Andreia çorba yapacak.

What does she need?

Neye ihtiyacı var?

Some water, some oil, a little salt, one onion, and many vegetables.

Biraz su, biraz yağ, biraz tuz, bir soğan ve birçok sebze.

A LOT and SOME are for countable and uncountable nouns.

A LOT ve SOME sayılabilir ve sayılamayan isimler içindir.

A LOT is like MANY and MUCH, but we use "many" with countable nouns and "much" with uncountable

LOT, MANY ve MUCH gibidir, ancak sayılabilir isimlerle "many" ve sayılamayan isimlerle "much" kullanırız

nouns.

.

We use "any" in questions and in negative forms.

Sorularda ve olumsuz biçimlerde "any" kullanırız .

A LITTLE is for uncountable nouns.

A LITTLE sayılamayan isimler içindir.

So, ask me.

Bu yüzden bana sor.

Do you have any eggs?

Hiç yumurtan var mı?

Yes, I do.

Evet ediyorum.

I have one.

Bende bir tane var.

You can have it.

Alabilirsin.

Our salad won't have any eggs, but it's okay.

Salatamızda yumurta olmayacak ama olsun.

Our salad won't have any eggs.

Salatamızda yumurta olmayacak.

Won't have.

olmayacak.

I used "won't," which is the future, but it's negative.

Gelecek olan "olmayacak" kelimesini kullandım ama olumsuz.

Our salad won't have any eggs.

Salatamızda yumurta olmayacak.

Is that okay?

Uygun mu?

All right.

Elbette.

Just vegetables.

Sadece sebzeler.

Okay.

Tamam aşkım.

And I don't need it.

Ve buna ihtiyacım yok.

Do you need more water?

Daha fazla suya mı ihtiyacınız var?

You need it to wash the lettuce.

Salatayı yıkamak için buna ihtiyacın var.

Maybe.

Belki.

Okay, so I'll keep the water.

Tamam, suyu ben tutacağım.

I need some water to wash the vegetables.

Sebzeleri yıkamak için biraz suya ihtiyacım var.

It's true.

Bu doğru.

Okay.

Tamam aşkım.

Oh, look!

Oh bak!

I do have another egg.

Bir yumurtam daha var.

You can have your egg.

Yumurtanı alabilirsin.

Okay, so our salad is going to have, um, a hard-boiled egg, and I'll cut the egg up and

Tamam, salatamız haşlanmış yumurta olacak ve yumurtayı kesip

put it in our salad.

salatamıza koyacağım.

Okay?

Tamam aşkım?

Do you have anything else for your soup?

Çorbanız için başka bir şeyiniz var mı?

I think I'll need some salt.

Sanırım biraz tuza ihtiyacım olacak.

Do you think you'll need a lot of salt?

Çok fazla tuza ihtiyacınız olacağını düşünüyor musunuz?

Yeah.

Evet.

Do you need a lot of salt in your soup or just a little?

Çorbanızda çok mu yoksa biraz mı tuza ihtiyacınız var?

No.

Hayır.

A lot?

Çok mu?

A lot -- no.

Çok -- hayır.

No.

Hayır.

So, you don't need a lot.

Yani çok şeye ihtiyacın yok.

I don't need...I don't need a lot.

İhtiyacım yok... Çok fazla ihtiyacım yok.

I don't need a lot.

Çok ihtiyacım yok.

And when we say "a lot" in front of a noun: a lot of -- a lot of water, a lot of salt.

Ve bir ismin önünde "çok" dediğimizde: çok -- çok su, çok tuz.

Right?

Sağ?

A lot of eggs.

Bir sürü yumurta.

I don't need a lot of salt.

Çok fazla tuza ihtiyacım yok.

No, you don't need a lot of salt, and I don't think I need any salt.

Hayır, senin çok fazla tuza ihtiyacın yok ve benim de tuza ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum.

Do you need salt?

Tuza ihtiyacınız var mı?

Yeah.

Evet.

Do you need salt?

Tuza ihtiyacınız var mı?

Do you need any salt?

Tuza ihtiyacın var mı?

Do you need any salt?

Tuza ihtiyacın var mı?

Um, I don't think so.

Ben öyle düşünmüyorum. Sahip

All you have there are three eggs.

olduğun tek şey üç yumurta.

Do you need anything else?

Başka bir şeye ihtiyacın var mı?

Do you need anything else?

Başka bir şeye ihtiyacın var mı?

Uh-huh.

HI-hı.

What do you need?

Ne istiyorsun?

I need sugar.

Şekere ihtiyacım var.

Yes.

Evet.

Do you have any sugar?

Şekerin var mı?

I have...

Ben...

Okay.

Tamam.

I have some sugar.

Biraz şekerim var.

You have some sugar.

Biraz şekerin var.

Do you think you'll need a lot of sugar?

Çok fazla şekere ihtiyacınız olacağını düşünüyor musunuz? Hayır.

No.

Hayır.

No.

Okay.

Tamam.

That should be enough.

O kadarı yeterli olacaktır.

Okay.

Tamam aşkım.

Do you need any cucumbers?

Salatalığa ihtiyacın var mı?

Yes, I could use one.

Evet, bir tane kullanabilirim.

Thank you.

Teşekkür ederim.

You don't need a cucumber, do you?

Salatalığa ihtiyacın yok, değil mi?

No.

Okay.

Hayır. Tamam.

Okay.

Tamam aşkım.

I have four things.

Dört şeyim var.

You have four.

Dört tane var.

We have four.

Dört tane var.

Um...

Um...

Icing.

Buzlanma.

Icing or frosting.

Buzlanma veya buzlanma.

There are two different words.

İki farklı kelime var.

This is the nice stuff on [top].

Bu [üstte] güzel şeyler.

I don't need any icing on a salad.

Salatada kremaya ihtiyacım yok.

I don't think you need any icing for your soup.

Çorbanız için kremaya ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum .

What is...?

Nedir...?

It can be white, chocolate, pink...

Beyaz, çikolata, pembe olabilir...

Oh!

Oh!

And you spread it on your cake.

Ve kekinizin üzerine sürüyorsunuz.

I need it.

Ona ihtiyacım var.

I need...I need any...I need some.

İhtiyacım var... İhtiyacım var... Biraz ihtiyacım var.

Yeah.

Evet.

We use "any" for questions and negatives.

Sorular ve olumsuzlar için "any" kullanırız.

You can say, "I need some."

"Biraz ihtiyacım var" diyebilirsin.

I need some.

Biraz ihtiyacım var.

Oh, would you like some?

Ah, biraz ister misin?

Yes.

Evet.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Okay.

Tamam aşkım.

That's looking better...more like cake.

Bu daha iyi görünüyor... daha çok pasta gibi.

Can we say "a little cucumbers, a little tomatoes"?

"Biraz salatalık, biraz domates" diyebilir miyiz?

No.

Uh-uh.

Hayır.

What would we say?

Ne derdik?

This one?

Bu?

Some?

Bazı?

How about...Some, but I'm talking even less.

Peki ya... Biraz, ama ben daha da az konuşuyorum.

How about a few?

Birkaçına ne dersin?

So, with things that we can count, we can say "a few": a few cucumbers, a few tomatoes.

Yani sayabileceğimiz şeylerle "birkaç" diyebiliriz: birkaç salatalık, birkaç domates.

Right?

Sağ?

Um, you might need a few carrots, for example.

Örneğin, birkaç havuca ihtiyacın olabilir.

Yeah.

Evet.

Yeah.

Evet.

Um, but "a little" for things that we cannot count: I need a little vinegar, just a little.

Um, ama sayamadığımız şeyler için "biraz" : Biraz sirkeye ihtiyacım var, sadece biraz.

Right?

Sağ?

Yeah, I might like to have at least one or two carrots.

Evet, en az bir veya iki havuç yemek isteyebilirim.

One or two carrots.

Bir veya iki havuç.

One carrot.

bir havuç

We can also say "a couple of carrots."

"Birkaç havuç" da diyebiliriz.

I'd like to have a couple.

Bir çiftim olsun istiyorum.

How many is a couple?

Bir çift kaç kişidir?

Two.

İki.

A couple of carrots.

Birkaç havuç.

Can I say "a couple of water"?

"Bir iki su" diyebilir miyim?

No.

Right?

Doğru değil?

So, there are some words that are only for countable things and some words only for things

Yani, sadece sayılabilen şeyler için olan bazı kelimeler ve sadece sayamadığımız, sayılamayan şeyler için olan bazı kelimeler vardır

that we can't count, uncountable.

.

A couple of.

Bir çift.

Often in questions you'll hear, "How many do you need?

Sıklıkla sorularda "Kaç taneye ihtiyacın var

You need carrots?

? Havuca ihtiyacın var mı?

How many carrots?

You need tomatoes.

How many tomatoes?

You need oil?

How much oil?

How many?

How much?

Okay.

Does anyone need any milk?

süt var mı?

I don't need milk.

Süte ihtiyacım yok.

Yeah.

Evet.

I need...

İhtiyacım var... İhtiyacım var...

I need...I need some milk.

Biraz süte ihtiyacım var. Senin süte ihtiyacın var. En

You need some milk.

You have the longest list.

uzun liste sende.

Yeah.

Evet.

Are you set?

Hazır mısın?

Do you need anything else?

Başka bir şeye ihtiyacın var mı?

No.

Hayır,

I would like more.

daha fazlasını isterim.

Flavia is going to make a cake.

Flavia pasta yapacak.

What does she need?

Neye ihtiyacı var?

A couple of eggs, some flour, some sugar, a little baking powder, and some butter.

Birkaç yumurta, biraz un, biraz şeker, biraz kabartma tozu ve biraz tereyağı.

I'm going to make a salad.

Salata yapacağım.

What do I need?

Ne

A lot of lettuce, some oil and vinegar, and a few different vegetables: peppers, tomatoes,

Çok fazla marul, biraz yağ ve sirke ve birkaç farklı sebze: biber, domates

and cucumbers.

ve salatalık.

If I really love vegetables, I can add several different kinds: peppers, tomatoes, cucumbers,

Sebzeleri gerçekten seviyorsam, birkaç farklı tür ekleyebilirim: biber, domates, salatalık,

carrots, mushrooms, and onions.

havuç, mantar, ve soğan.

A few is for countable nouns.

Birkaç, sayılabilir isimler içindir.

Maybe two, three, or four.

Belki iki, üç veya dört. Birkaç,

Several is more than two, but not many.

ikiden fazladır, ancak çok değildir.

Maybe five or six.

Belki beş veya altı.

Let's practice using quantifiers with other nouns.

Diğer isimlerle nicelik belirteçleri kullanma alıştırması yapalım.

Not food.

Yemek değil.

Do we say "many socks" or "much socks"?

"Birçok çorap" mı deriz? " veya "çok çorap" mı?

Many socks.

Birçok çorap.

Um, I can have a pair of socks.

Bir çift çorap alabilirim.

What else can I have a pair of?

Bir çift başka ne alabilirim?

Pair means...two.

Çift, iki anlamına gelir.

A pair of socks.

Bir çift çorap.

What else?

Başka ne?

A pair of -- things that we can count in twos.

Bir çift -- ikişerli sayabileceğimiz şeyler.

They always go together.

Her zaman birlikte giderler.

A pair of socks.

Bir çift çorap.

You always have two socks because we have two feet.

Her zaman iki çorabın olur çünkü bizim iki ayağımız var.

A pair of socks.

Bir çift çorap.

What else do we have a pair of?

Bir çiftimiz var mı?

Oh.

Ah.

Pants.

Pantolon.

Pants?

Pantolon?

A pair of pants because we have two legs.

Bir çift pantolon çünkü iki bacağımız var.

Right?

Sağ?

Yeah.

Evet.

That's one more quantifier for things that we can count.

Bu, sayabileceğimiz şeyler için bir niceleyici daha .

A pair of glasses, and when the sun is bright, we wear a pair of sunglasses...because there

Bir çift gözlük ve güneş parladığında bir çift güneş gözlüğü takarız... çünkü

are two parts to it.

onun iki parçası vardır.

Okay.

Tamam aşkım.

"A pair of" means two.

"Bir çift" iki anlamına gelir.

Um, do we say "a few shoes" or "little shoes"?

"Birkaç ayakkabı" mı yoksa "küçük ayakkabılar" mı diyoruz?

A few shoes.

Birkaç ayakkabı.

A few shoes.

Birkaç ayakkabı.

I have a few shoes.

Birkaç ayakkabım var.

Do we say many dresses or much dresses?

Çok elbise mi diyoruz yoksa çok elbise mi?

Dresses?

Elbiseler?

Many dresses.

Birçok elbise.

Do I have many or much skirts?

Çok ya da çok eteğim var mı?

Skirts.

etekler

Uh.

Ah.

Skirts.

etekler

Many skirts.

Birçok etek.

Do I have many or a lot of makeup?

Çok mu yoksa çok mu makyaj yapıyorum?

Many?

Birçok?

A lot of.

Birçok.

Yes.

Evet.

A lot of makeup, but you might say, like, many...I don't know... containers, many tubes

Bir sürü makyaj, ama diyebilirsiniz ki, pek çok... bilmiyorum... kaplar, birçok tüp

of lipstick, but in general, it's just something...it's a category.

ruj, ama genel olarak, bu sadece bir şey... bu bir kategori.

We don't really count it.

Pek saymıyoruz.

A lot of makeup.

Çok fazla makyaj.

A little bit of makeup.

Biraz makyaj.

Okay.

Tamam aşkım. Hiç

Do you have any shorts?

şortun var mı?

Yes.

Evet.

Yes.

Evet.

I have some.

Bende biraz var.

I have some, or I have a few pairs of shorts.

Biraz var ya da birkaç çift şortum var.

I have a few pairs of shorts.

Birkaç şortum var.

Can you ask Andreia a question?

Andreia'ya bir soru sorabilir misin?

Do you have any dresses?

Hiç elbisen var mı?

Yes.

Evet.

I have.

Sahibim.

I have some.

Bende biraz var.

I have a few.

Biraz var.

I have a lot.

Bende çok var.

I have a few.

Biraz var.

I have a few dresses.

Birkaç elbisem var.

I have a few dresses.

Birkaç elbisem var.

I have a few.

Biraz var.

I have a few.

Biraz var.

You can ask me.

Bana sorabilirsin.

How many pairs of jeans do you have?

Kaç tane kot pantolonun var?

Um, I have one, two, at least three pairs.

Bir, iki, en az üç çiftim var.

At least three, like, two black and one blue.

En az üç, falan, iki siyah ve bir mavi.

I have blue jeans and black jeans.

Mavi kot pantolonum ve siyah kot pantolonum var.

I think I have three pairs.

Sanırım üç çiftim var.

Okay.

Tamam aşkım.

Um, do you have many shoes?

Um, çok ayakkabın var mı?

A lot!

Çok fazla!

I have a lot.

Bende çok var.

10 pairs?

10 çift mi?

50 pairs?

50 çift mi?

15.

15. On

Fifteen pairs of shoes.

beş çift ayakkabı.

I have 15 pairs of shoes or more.

15 çift veya daha fazla ayakkabım var.

I have 15 pairs of shoes or more.

15 çift veya daha fazla ayakkabım var. Sorun

That's okay.

yok.

I think that's fine.

Bence bu iyi.

Note how we use quantifiers before nouns, as in, "I have a lot of shoes.

Nicelik belirteçlerini isimlerden önce nasıl kullandığımıza dikkat edin, örneğin, "Bir sürü ayakkabım var. Çok

I have many shoes, but we can also use quantifiers alone, for example, "I have a lot.

sayıda ayakkabım var, ancak yalnızca nicelik belirticileri de kullanabiliriz , örneğin, "I have lot.

I have many."

Quantifiers can be pronouns.

Nicelik belirteçleri zamir olabilir.

Answer my questions.

Sorularıma cevap verin.

One.

Bir.

How many photos do you have on your phone?

Telefonunuzda kaç tane fotoğrafınız var?

Two.

İki.

How many close friends do you have?

Kaç tane yakın arkadaşınız var?

Three.

Üç.

How much free time do you have?

Ne kadar boş vaktiniz var?

Four.

Dört. Var

Do you have a lot of time to study?

mı? ders çalışmak için çok zamanın var mı?

Five. How much money do you need to be happy?

Beş. Mutlu olmak için ne kadar paraya ihtiyacın var?

Okay, so you're going to have some rice and beans.

Tamam, o zaman biraz pirinç ve fasulye yiyeceksin.

Anything else?

Başka bir şey var mı?

Pork.

Domuz eti.

Some pork.

Biraz domuz eti.

Are you going to eat any pork?

Domuz eti yiyecek misin?

No.

Hayır, hayır,

No.

I'm not going to eat...I'm not going to eat any.

yemeyeceğim... Hiç bir şey yemeyeceğim.

You can say, "I'm not going to eat any pork.

"Domuz eti yemeyeceğim.

I'm not going to eat any."

Ben herhangi bir şey yemeyeceğim."

So, with quantifiers, we can put them before a noun: some tomatoes, some oil.

Yani, nicelik belirteçleri ile onları bir ismin önüne koyabiliriz: biraz domates, biraz yağ.

Or we can just use them like a pronoun: I need some tomatoes.

Ya da onları bir zamir gibi kullanabiliriz: Biraz domatese

I need some.

I need a few carrots.

ihtiyacım var. birkaç havuç.

I need a few.

Birkaç taneye ihtiyacım var.

So, we can use it before a noun or just alone as a pronoun.

Yani onu bir isimden önce veya sadece zamir olarak kullanabiliriz.

Okay.

Tamam.

Some.

Bazıları.

So, the other way to think about it is how much and how many?

Yani, bunun hakkında düşünmenin diğer yolu, ne kadar ve kaç tane?

So, we have a lot of, some, several, a few.

Yani, elimizde bir çok, biraz, birkaç, birkaç. Bir

If you're counting things.

şeyleri sayıyorsanız,

Right?

değil mi?

If you love nuts and you love cranberries, you're going to have a lot of cranberries.

Fındıkları ve kızılcıkları seviyorsanız, çok fazla kızılcık yiyeceksiniz.

And she's, like, "No."

Ve o, "

She'll say, "It's too much."

Hayır" der. "Bu çok fazla" diyeceğim.

We just need some.

Sadece biraz ihtiyacımız var.

We need some cranberries and some [nuts].

Biraz kızılcık ve biraz [fındık] ihtiyacımız var.

And she's like, "Actually, I don't like nuts.

O da, "Aslında ben fındık sevmiyorum.

I just want a few nuts."

Sadece birkaç kuruyemiş istiyorum."

A few nuts.

Birkaç kuruyemiş.

So, think of a few, several, some, a lot.

Yani, birkaç, birkaç, biraz, çok düşünün.

And same thing if, um, you want to talk about things that you cannot count: a lot, some,

Ve sayamayacağınız şeyler hakkında konuşmak istiyorsanız aynı şey : çok, biraz,

a little.

bir Biraz.

Are you going to add oil or salad dressing?

Yağ veya salata sosu ekleyecek misiniz?

Some people like a lot of dressing.

Bazı insanlar çok fazla sos sever. Diğerleri

Other people say, "No, that's too much."

"Hayır, bu çok fazla" der.

So, a lot of salad dressing, some salad dressing, or just a little.

Yani, çok fazla salata sosu, biraz salata sosu veya biraz.

Just a little salad dressing, a little bit of salad dressing.

biraz salata sosu, biraz salata sosu.Tamam

Okay, so in your mind, when you think of quantifiers, think of what can you count, what can you

, öyleyse aklınızda niceleyicileri düşündüğünüzde, neyi sayabileceğinizi, neyi sayamayacağınızı düşünün

not count, and then think of how much and how many?

ve sonra ne kadar ve kaç tane düşünün?

From a lot to a little, a lot to a few.

çok az, çok az.

Okay?

Tamam mı?

Look around the room.

Odaya bakın. Ne

What do you see?

görüyorsun?

Can you make a list?

Bir liste yapabilir misin?

Use five different quantifiers.

Beş farklı nicelik belirteci kullan.

In my office, I have many books, several pens, a few notebooks, and I don't have any food,

Ofisimde birçok kitabım, birkaç kalemim, birkaç defterim var. ve bende yemek yok

just some water.

sadece biraz su.Şimdilik

That's all for now.

bu kadar.Dersi faydalı

Please like and share the video if you found the lesson useful.

bulduysanız lütfen videoyu beğenip paylaşın.Her

As always, thanks for watching and happy studies!

zaman olduğu gibi izlediğiniz için teşekkürler, iyi çalışmalar!

I'd like to say thank you to a Kind-Hearted Patron who pledged two dollars a month.

ayda iki dolar taahhüt eden İyi Kalpli Bir Patron.

Thank you, Ruslan.

Teşekkürler, Ruslan.

Follow me on Facebook, Twitter, and Instagram.

Beni Facebook, Twitter ve Instagram'da takip edin.

I invite intermediate and advanced students to join me on Patreon.

Orta ve ileri düzey öğrencileri Patreon'da bana katılmaya davet ediyorum.

And subscribe to me on YouTube.

Ve YouTube'da bana abone olun.