How to use SO & NEITHER in English: "So do I", "Neither am I"...

Hello.

Merhaba.

My name is Emma, and in today's video I'm going to teach you about something we use

Benim adım Emma, bugün sizlere birçok konuşmada kullandığımız şu kelimeleri öğreteceğim:

a lot in conversation, and that is the words: "So" and "Neither".

Kelimeler şunlar: "So" ve "Neither"

So, how do we use these in conversation?

Bu kelimeleri konuşma sırasında nasıl kullanıyoruz?

Well, I want you to think about a conversation you've recently had with somebody.

Şimdi sizden son günlerde yapmış olduğunuz bir konuşma hakkında düşünmenizi istiyorum.

A lot of the times when we talk to people, we want to contribute something to the conversation

Çoğu zaman insanlarla konuşurken, konuşmaya bir şeyler katmak isteriz.

and we want to show that we agree with someone.

Ve birisiyle aynı fikirde olduğumuzu göstermek isteriz.

Okay?

Tamam mı?

So, for example, maybe I'm talking about pizza.

Örneğin: Pizza hakkında konuşuyorumdur.

"I like pizza."

"Pizzayı severim"

If you want to tell me that you agree with me, you can use the word: "So do I." Okay?

Eğer siz de benimle aynı fikirde olduğunuzu söylemek isterseniz. Şu kelimeyi kullanabilirsiniz: "So do ı" [,Ben de (Olumlu)

So, you can use this expression; it starts with "So", then we have a verb, a helping

"So" ile başlayan bu ifadeyi kullanabilirsiniz. Bir de yardımcı fiilimiz var.

verb, and then we have the person; in this case, it's "I".

Bu durumda bir de zamirimiz var. O da "I" (Ben)

Okay, so: "So do I."

Peki, öyleyse "So do I."

Let me ask you another question.

Size başka bir soru sormama izin verin.

Well, not a question.

Aslında bir soru değil.

Let me say something that I believe.

İnandığım bir şeyi söyleyeyim size.

"I really like music."

"Müziği gerçekten severim"

Do you like music, too?

Siz de müziği sever misiniz?

If you do, when I say: "I like music", you can say: "So do I" because you agree with

Eğer seviyorsanız. Ben müziği severim dediğimde siz de " So do I" diyebilirsiniz. Çünkü benimle aynı fikirdesiniz.

me; you like music, too.

Siz de müziği seviyorsunuz.

Okay?

Tamam mı?

Now...

Şimdi...

So, that's when we use "So", and we'll have a lot more examples in a moment.

Bu, "So" ifadesini ne zaman kullandığımızdı. Çok geçmeden daha çok örnek vereceğiz.

Let's just talk a little bit about "Neither" for a moment.

Şimdi de biraz "Neither" hakkında konuşalım.

We use "Neither" when we're talking about something negative, so something that has

"Neither" ifadesini olumsuz bir şey hakkında konuşurken kullanırız.

the word "not" in it or...

Bir ifadede "not" varsa ya da

You know, for example: "I do not like pizza.

Örneğin: "Pizzayı sevmiyorum"

I don't like pizza."

"Pizzayı sevmiyorum"

If I say something like this in a conversation, you can agree with me, and you can say: "Neither

Eğer konuşma sırasında böyle bir şey dersem. Siz de bana katılıyorsanız. "Neither do I" ifadesini kullanabilirsiniz.

do I".

"I don't like pizza."

"Pizzayı sevmiyorum"

You say: "Neither do I", if you agree with me.

Eğer siz de benimle aynı fikirdeyseniz: "Neither do I" ifadesini kullanabilirsiniz.

So, let's do some examples together.

Hadi gelin! Bununla ilgili biraz örnek yapalım.

"I speak English."

"Ben İngilizce konuşuyorum"

If you wanted to add to the conversation and show you agree and you have the same experience,

Eğer siz de konuşmaya katılıp, aynı fikirde olduğunuzu göstermek isterseniz.

you can say: "So", then we can add: "do", and then you can say: "I".

Şunu diyebilirsiniz: "So" ardından "do", ondan sonra da "ı"

Okay, let me think about something else.

Tamam, şimdi başka bir şey hakkında düşünmeme izin verin.

"I don't speak Klingon."

"Klingon dilini konuşmam"

This is a language from Star Trek.

Bu dil, Star Trek adlı bir diziden.

"I don't speak Klingon."

"Klingon dilini konuşmam"

If you wanted to add to this conversation, you can say-so, we have here it's a negative;

Eğer siz de bu konuşmaya ekleme yapmak isterseniz. Bu ifadede olumsuz bir durum olduğu için şunu diyebilirsiniz:

it has the word "not"-"Neither do I."

"Neither do I"

So, we use "So" and "Neither" when we want to show agreement with what somebody's saying

"So" ve "Neither" ifadelerini, konuşma sırasında birisinin dediklerine katılmak için kullanırız.

in a conversation.

So, let's look at some more examples of that.

Peki, gelin daha fazla örneğe bakalım bununla ilgili.

So, so far we've talked about: "So do I" and "Neither do I".

Peki, "So do I" ve "Neither do I" hakkında şu ana kadar konuştuk.

Okay?

Tamam mı?

To show agreement with what somebody's saying.

Birisinin fikirleriyle uzlaştığımızı göstermek için.

What about if we want to talk about somebody else?

Peki, başka birisi hakkında konuşmak istersek nasıl olur?

Well, we have "So" here, but we can actually change the pronoun we use when we're talking

Burada "So" ifadesi yine var. Ama başka birisi hakkında konuşurken zamiri değiştiririz.

about someone else.

So, if you're talking to somebody, you can say: "So do you."

Eğer birisi ile konuşuyorsanız şunu diyebilirsiniz: "So do you"

Or maybe, you know, I say: "I love traveling."

Ya da belki, "Seyahat etmeyi severim" dersem.

And maybe you have a sister who loves traveling, you can say about your sister: "So does she."

Belki sizin kız kardeşiniz de seyahat etmeyi seviyordur. O zaman onun hakkında şunu diyebilirsiniz: "So does she."

Okay?

Tamam mı?

We can also do, if there's you and somebody else, you can use the pronoun "we"; or if

Ayrıca şunu da yapabiliriz. Eğer sizinle beraber başka birisi varsa. "Biz" zamirini kullanabilirsiniz.

you're talking about a group of other people, you can use the pronoun "they".

Ya da başka bir insan grubu hakkında konuşuyorsanız. Şu zamiri kullanabilirsiniz: "Onlar"

So, before I had "I", but you can actually use any of these or you can use somebody's

Yani, ben zamiri olmadan da bunlardan herhangi birini kullanabilirsiniz. Veya birisinin ismini.

name.

For example: Drake.

Örneğin: Drake

Okay?

So: "I live in Toronto.

Tamam mı?

"Ben Toronto'da yaşıyorum. Drake de toronto'da yaşıyor."

So does Drake."

We both live in Toronto.

İkimiz de Toronto'da yaşıyoruz.

I never see Drake, but we both live in Toronto, so I can say: "I live in Toronto, and so does

Drake'i hiç görmüyorum, fakat ikimiz de Toronto'da yaşıyoruz. Yani şunu diyebilirim: Ben toronto'da yaşıyorum ve Drake de Toronto'da yaşıyor.

Drake."

Now, did you notice I did something different with the verb?

Fark ettiniz mi? Fiil ile ilgili farklı bir şey yaptım.

Okay?

The verb has to be in agreement with the pronoun.

Fiilin zamir ile uyumlu olması gerekir.

So, when we use "you", this goes into "do": "I do", "you do".

Yani, "you" zamirini kullandığımızda yardımcı fiil "do" olur. "I do", "You do" gibi.

For "he" and "she", the verb, in this case we call this a helping verb - the helping

"he" ve "she" için de yardımcı fiil "does" olur.

verb goes into "does": "she does", "he does", so we invert it.

"she does", "he does" gibi. Yani biz bunu ters çevirdik.

"So does he.", "So does she.", "So do we.", "So do they."

Ve "So does he.", "So does she.", "So do we.", "So do they." gibi ifadeler oluştu

Drake is "he", so we would put: "So does Drake."

Drake, erkek olduğu için "he" zamirini alır. Ve biz de "So does Drake." ifadesini koyarız.

The point is: It needs to match.

Amaç şu ki: Fiil ile zamir doğru bir şekilde eşleşmeli.

The pronoun and the verb need to match.

Okay?

What about "Neither"?

Peki "Neither" için ne demeli?

Well, it's the same.

Aslında o da aynı.

Okay?

"I don't live in Australia.

"Avustralya'da yaşamıyorum."

Neither does Drake.", "neither do you", "neither does he", "neither does she", "neither do

"Drake de yaşamıyor.", "Sen de yaşamıyorsun.", "O da yaşamıyor."

we", "neither do they".

"Biz de yaşamıyoruz.", "Onlar da yaşamıyor."

Okay?

So, it's important that the verb matches the pronoun.

Yani, önemli olan fiil ile zamirin doğru bir şekilde eşleşmesi.

But notice that "So" and "Neither" are at the very beginning of the sentence.

Ama şuna dikkat edin ki: "So" ve "Neither" cümlenin başlangıcından beri var.

So, they always have the same place.

Yani, her zaman aynı yere sahipler.

Okay, so let's look at some other examples of ways we can use "So" and "Neither" in conversation.

Tamamdır! öyleyse gelin "So" ve "Neither ifadelerinin konuşmada kullandığımız başka örneklerini inceleyelim.

Okay, so we talked about that for the majority of verbs you hear, when somebody's saying

Peki, duyduğunuz fiillerin önemi hakkında konuştuk. Konuşma sırasında birisi "I like", "I don't like", "I hate", "I love", "I play sports" gibi ifadeleri kullandığında

in conversation: "I like", "I don't like", "I hate", "I love", "I play sports" - if you

Eğer aynı fikirdeyseniz genellikle "Do" kelimesini kullanırsınız. "So do I", "Neither do I"

agree, you usually use the word "do": "So do I", "Neither do I".

Okay?

Tamam?

Ama "do" kelimesini kullanmadığımız zamanlar da vardır. Durum böyleyken başka bir yardımcı eylem kullanırız.

But there are times where we don't use the word "do", and we'll use a different helping

verb or auxiliary.

Okay?

Tamam mı?

So, I'm going to give some examples of when we would use a different helping verb.

Şimdi sizlere farklı bir yardımcı eylemi ne zaman kullandığımız hakkında örnekler vereceğim.

If I tell you: "I can play the piano", "can" is considered a helping verb because it helps

Eğer size "Ben piyano çalabiliyorum" dersem "can" burada yardımcı fiil olarak göze alınmalı. Çünkü çalma eylemine yardım ediyor.

the word "play".

Okay?

Or we can call it an auxiliary; they mean the same thing.

Ya da buna "auxiliary" de diyebiliriz. İkisi de aynı anlama geliyor.

But notice there's two verbs: "I can play", so "can" is helping the word "play".

Ama şuna dikkat edin ki: "Çalabilirim" böylece "can", çalma eyleminin yardımcı fiili oluyor.

So, if I want to use...

Eğer kullanmak istersem...

If I want to show agreement: "I also play the piano", then I need to use the same helping

Eğer uzlaştığımı göstermek istiyorsam: "Ben de piyano çalabiliyorum", o zaman aynı yardımcı fiili kullanmam gerekir.

verb.

-"I can play the piano."

-"Piyano çalabilirim"

-"So can I."

-"So can I" (Görüldüğü gibi, aynı yardımcı fiil kullanıldı kısa cevap olarak. ç.n)

So, you don't need to use the verb "play".

Yani, "play" fiilini kullanmanız gerekmez.

Okay?

Tamam mı?

You just need to use the helping verb.

Sadece yardımcı fiili kullanmanız yeter.

Usually we use "do", but if you see a helping verb...

Genellikle "do" kelimesini kullanırız. Fakat yardımcı bir fiil görürseniz.

If somebody uses a helping verb, you use the same helping verb.

Eğer birisi yardımcı fiil kullanıyorsa, siz de aynı yardımcı fiili kullanın.

So, that might sound confusing, but if you look at some examples it will become clearer

Bu size kafa karıştırıcı gelmiş olabilir. Fakat örnekleri incelediğinizde biraz daha netleşecektir.

in a moment.

Let's think about something else you can do.

Hadi şimdi yapabileceğiniz başka bir şeyi düşünelim.

"I can snap my fingers."

"Parmaklarımı şıklatabilirim."

If you can snap your fingers, what can you say to the conversation?

Eğer sen de parmağını şıklatabiliyorsan, konuşma sırasında ne dersin?

You can add: "So can I." Okay?

"So can I" diyebilirsin. (Yani ben de şıklatabilirim.)

"I can play basketball."

"Ben basketbol oynayabilirim."

What can you say, if you want to add to the conversation?

Konuşmaya ekleme yapmak istiyorsan ne dersin?

You can say: "So can I."

Şunu diyebilirsin: "So can I" (Ben de oynayabilirim.)

So, we use "can" a lot with "So".

"can" yardımcı eylemini "so" ile çok sık kullanıyoruz.

We can also use it with "Neither".

"Neither" ile de kullanabiliriz.

For example: "I can't whistle."

Örneğin: "Islık çalamam."

You know whistling, like: "[Whistles]".

Islığı biliyorsunuz [ Islık çalıyor.]

I'm terrible at whistling.

Islık çalma işinde berbatım.

"I can't whistle", so what you can say is, if you can't, you can agree with me and you

"Islık çalamam", Eğer siz de ıslık çalamıyorsanız benimle aynı fikirdesinizdir ve şunu dersiniz: "Neither can I" ( Ben de çalamam.)

can say: "Neither can I".

"I can't scuba dive."

"Tüplü dalış yapamam."

If you can't scuba dive, you can say: "Neither can I."

Sen de tüplü dalış yapamıyorsan şunu diyebilirsin: "Neither can I"

So, those are when we use the word "can".

Bunlar, "can" yardımcı eylemini kullandığımız durumlar.

What are some other helping verbs you might see?

Görebileceğiniz diğer yardımcı fiiller hangileri?

Well, if we're using the present perfect, you might see "have": "have traveled".

Eğer "present perfect tense" kullanıyorsak. "have" yardımcı fiilini görebilirsiniz.

So, "traveled" is the verb, but we have the helping verb, which is "have".

Yani, seyahat etmek bir fiil fakat bizim "have" olarak bildiğimiz bir yardımcı eylem var.

"I have eaten a sandwich.", "I have watched many movies."

"Bir sandviç yedim.", "Bir sürü film izledim."

So, this is the present perfect.

İşte bu "present perfect" dediğimiz şeydir.

"I have traveled to France."

"Fransa'ya seyahat ettim."

If you have also traveled to France and you want to say this, you can say: "So have I."

Eğer sen de Fransa'ya seyahat ettiysen ve bunu söylemek istiyorsan. Şunu diyebilirsin: "So have I" ( Ben de Fransa'ya seyahat ettim.)

So, the verb here is the same as the helping verb here.

Yani buradaki fiil, yardımcı fiil ile aynı.

-"I have eaten spaghetti."

-"Spagetti yedim."

-"So have I."

-"Ben de yedim."

And it goes with the negative, too.

Bunu olumsuz bir duruma da uyarlayabiliriz.

"I have never been to Antarctica."

"Antarktika'da hiç bulunmadım."

You can say: "Neither have I." Okay?

Şöyle diyebilirsin: "Neither have I" Tamam mıdır?

If we're talking about the past, the past tense, we also need to change the verb.

Geçmiş zaman hakkında konuşuyorsak, fiili de değiştirmemiz gerekir.

So, before we talked a lot about "do".

"do" hakkında daha fazla konuşmadan önce:

If we're talking about the past, we need to change the verb to "did".

Geçmiş hakkında konuşuyorsak. Fiili, "do" fiilinin geçmiş zaman hâli olan "did" fiiline çevirmemiz gerekir.

So, for example: "Yesterday I washed my hair."

Örneğin: "Dün saçımı yıkadım."

If you did the same thing, you can say: "So did I." Okay?

Eğer sen de aynı şeyi yaptıysan, şöyle diyebilirsin: "So did I." Tamam mıdır?

"I ate a sandwich yesterday."

"Dün bir sandviç yedim."

If you ate a sandwich, you can say: "So did I."

Sen de sandviç yediysen, şunu diyebilirsin: "So did I." (Geçmiş zaman)

We can...

Yapabiliriz...

"is", "are" ve "isn't" fiili olduğunda da aynı şeyi yaparız.

You also do the same thing when we have the verb: "is" or "are", and "isn't".

So, for example, in this case: "John isn't happy."

Örneğin: Bu durumda "John mutlu değildir."

Maybe I want to talk about my friend Mark who also isn't happy, I can say: "Neither

Belki ben, mutlu olmayan arkadaşım mark hakkında konuşmak istiyorumdur. O zaman diyebilirim ki: "Neither is mark."

is Mark."

You know: -"Sammy is happy."

-"Sammy mutludur."

-"So is Peter."

-"Peter da mutludur."

So, the main thing here is you want to match this or the auxiliary in your response; it

Buradaki ana kısım şudur ki: Yardımcı fiil ile verdiğiniz cevaptaki fiil daima uyuşmalı.

always has to match.

Okay.

So, we've covered a lot today; we've covered: "So", "So do I", and "Neither" or "Neither

Bugün çok şey kavradık. "So", "So do I", ve "Neither" ve "Neither do I." gibi yapıları öğrendik.

do I".

What I would invite you and recommend that you do is come check out our website at www.engvid.com,

Size önerim şudur ki: www.engvid.com adlı sitemize girip incelemeniz.

and there you can actually take a quiz to practice a lot of the grammar concepts you've

Ve orada bugün öğrendiğiniz gramer konuları ile ilgili quiz yapabilir, öğrendiklerinizi tekrar edebilirsiniz.

learned today.

You can also check out my YouTube channel where you'll find a lot more resources on

Ayrıca benim YouTube kanalımda da gramer, telaffuz, yazma, kelime bilgisi ve diğer tüm konularla ilgli aradığınız her şeyi bulabileceksiniz.

pronunciation, grammar, writing, vocabulary, and all sorts of other things.

So, thank you for watching.

İzlediğiniz için teşekkür ederim.

I've really enjoyed this experience, and I hope you can say: "So did I."

Bu ders deneyiminden gerçekten keyif aldım! Umarım siz de "So did I." diyebilmişsinizdir (Ben de keyif aldım.)

So, until next time, take care.

Öyleyse bir dahaki zamana görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.