Don't Say 'VERY' - English Addict - 170 - LIVE CHAT / Sun 10th OCT 2021 - Mr Duncan in England

did you see mr steve in the garden? he was  there just did you see him so that was mr steve  

Bay Steve'i bahçede gördünüz mü? o oradaydı az önce onu gördünüz mü yani o Bay Steve'di

actually at this very moment outside doing  some work in the garden and in around about  

aslında tam şu anda dışarıda bahçede bazı işler yapıyor ve yaklaşık

25 minutes hopefully he will be with us here in  the studio live as live can be yes we are back  

25 dakika sonra umarım burada stüdyoda  canlı olarak canlı yayında bizimle olur evet geri döndük

together welcome everyone this is english  addict coming to you from the birthplace  

herkese birlikte hoşgeldiniz bu ingilizce bağımlısı size ingilizcenin doğum yerinden   geliyor ki

of the english language which just happens  to be oh my goodness i don't believe it

bu tesadüfen  aman tanrım bunun ingiltere olduğuna inanmıyorum merhaba

it's england

hi everybody this is mr duncan in england  how are you today are you okay i hope so  

millet ben ingiltere'den bay duncan bugün nasılsınız iyi misiniz umarım yani

are you happy i hope you are feeling happy i've  just been drinking some water because i forgot to  

mutlu musun, umarım mutlu hissediyorsundur biraz önce  biraz su içiyordum çünkü

bring some water into the studio so i now have  a huge bottle of water to keep you refreshed  

stüdyoya  biraz su getirmeyi unuttum, bu nedenle  bugünün canlı akışı sırasında sizi ferahlatmak için  büyük bir şişe suyum var

during today's live stream yes we are  back together again oh i can't believe it

evet yeniden birlikteyiz yine oh,

were you watching me last week i had a very  busy week i will be honest with you i'm sure you  

geçen hafta beni izlediğine inanamıyorum çok yoğun bir hafta geçirdim size karşı dürüst olacağım eminim siz

have had a busy week as well i've had a busy  week many of us have had busy weeks i'm sure  

de yoğun bir hafta geçirdiniz ben yoğun bir hafta geçirdim çoğumuz yoğun haftalar eminim

and i'm very busy this week because during this  month i am doing live streams every single day  

ve bu hafta çok meşgulüm çünkü bu ay boyunca her gün canlı yayın yapıyorum

well almost six days a week you have me and i  will be with you also from monday to friday so  

neredeyse haftanın altı günü ben varım ve pazartesiden cumaya da sizinle olacağım yani   pazar

besides my sunday live stream i'm also with you  from monday to friday from 2 p.m uk time as well  

günüm dışında canlı yayın ben de seninleyim pazartesiden cumaya uk saatiyle 14:

six days a week i will be with you during october  and of course i am celebrating my my anniversary  

00'den itibaren   haftanın altı günü ekim boyunca sizinle olacağım ve tabii ki yıldönümümü kutluyorum

here on youtube at the end of this month 15 years  

bu ayın sonunda burada youtube'da 15 yıl Size karşı dürüst olmak

i would have been doing this basically well to be  honest with you i've been doing my live streams  

gerekirse bunu temelde iyi yapardım canlı yayınlarımı

for five years but for 15 years i've been here  on youtube talking about english with my recorded  

beş yıldır yapıyorum ancak 15 yıldır burada kaydedilmiş derslerimle birlikte youtube'da İngilizce hakkında konuşuyorum, bu

lessons as well so i've been a very busy bee  over the past 15 years and that's the reason why  

yüzden bir arı son 15 yıldır çok meşgul ve bu yüzden   haftanın

i'm with you every day almost six days a week  live on youtube so i hope you will be able to  

altı günü her gün sizlerleyim youtube'da canlı yayında, umarım

join me then i had a busy day yesterday also  because i went to see my mother who is at the  

bana   katılabilirsiniz, o zaman dün de yoğun bir gün geçirdim çünkü şu

moment in care unfortunately she isn't doing  very well at the moment unfortunately so that's  

anda bakımda olan annemi görün ne yazık ki şu anda durumu pek iyi değil maalesef bu yüzden

all i'm saying but sadly at the moment she's  not doing very well but i was very pleased to  

tüm söyleyeceğim bu ama ne yazık ki şu anda durumu pek iyi değil ama

to go and see her yesterday and yes we we  were actually able to spend almost an hour  

gidip onu görmekten çok memnun oldum dün ve evet biz aslında

and a half next to my mother so normally they only  allow you to have about 20 minutes or 30 minutes  

annemin yanında neredeyse bir buçuk saat  geçirebildik bu nedenle normalde yalnızca 20 veya 30 dakikanızı ayırmanıza izin verirler

so yesterday we spent a very long time with my  mum and it was great yes and afterwards because  

bu nedenle dün annemle çok uzun bir zaman geçirdik ve harikaydı evet ve sonrasında

mr steve was hungry and i suppose i was as well  my stomach was making some very unusual sounds  

Bay Steve acıktığı için ve sanırım ben de öyleydim midem çok alışılmadık sesler çıkarıyordu

and we went yesterday would you like to see a  photograph of us yesterday we went to a lovely  

ve dün gittik bir fotoğrafımızı görmek ister misiniz dün güzel bir

place an italian chain of restaurants i'm not sure  do you have this particular restaurant in your  

yere gittik bir İtalyan restoran zinciriyim ülkenizde bu özel restoranın olduğundan emin değilim

country frankie and benny's so they do italian  food and we went there yesterday we went to a  

frankie ve benny's bu yüzden italyan yemeği yapıyorlar ve dün oraya gittik

lovely place called tamworth which is not very far  away from where my mother is being taken care of  

tamworth adında güzel bir yere gittik ve annemin bakıldığı yerden çok uzak değil

we had a we had a nice meal there not too bad  thank you very much in fact the only thing i  

orada güzel bir yemek yedik o kadar da kötü değildi  çok teşekkür ederim aslında

noticed and we did have a little laugh about  this now i'm not criticizing the restaurant but

fark ettiğim tek şey  ve buna biraz güldük şu anda restoranı eleştirmiyorum ama

we did notice outside there  were quite a few rat traps

dışarıda epeyce fare

traps right outside the restaurant  for catching rats and not only that  

kapanı olduğunu fark ettik  restoranın hemen dışında fareleri yakaladığım için ve sadece bu da değil   tam

just as we got in the car to drive away  i saw a rat running past the restaurant

arabayla uzaklaşmak için arabaya bindiğimiz sırada restoranın önünden koşan bir fare gördüm

fortunately we had already eaten the food i'm  not sure if that's a good thing or a bad thing  

neyse ki yemeği çoktan yemiştik bunun iyi mi kötü mü olduğundan emin değilim

but all i can say is if i had seen  the rats running around before  

ama tek söyleyebileceğim, daha önce farelerin koştuğunu görseydim,

we might not have gone in now i'm not criticizing  the restaurant because of course many areas have  

şimdi içeri girmeyebilirdik, restoranı eleştirmiyorum çünkü elbette birçok alanda

rats even around here sometimes i have in the  past seen rats in the garden at the back of the  

fareler var, buralarda bile bazen benim geçmişte bahçede fareler gördüm. evin arka tarafında,

house especially when sometimes the bird food  will fall to the ground and then the rats and  

özellikle de bazen kuş yemi yere düştüğünde ve ardından fareler ve

all the other animals will come and have a little  sniff around but yes it was rather strange to see  

diğer tüm hayvanlar gelip etrafı biraz  kokladıklarında, evet

some rats running around well at least one but  there were lots of traps lots of things that  

bazı farelerin en az bir kez etrafta koşuştuğunu görmek oldukça garipti. ama birçok tuzak vardı

we're trying to catch and also poison the rats  but i'm not sure if that's a good thing to see  

yakalamaya ve aynı zamanda fareleri zehirlemeye çalıştığımız pek çok şey ama bunun tam da bir restorana girerken veya restorandan çıkarken  görmenin iyi bir şey olup olmadığından emin değilim

just as you're going in or coming out of  a restaurant in fact it might be worse  

aslında daha kötü olabilir

if you just had a meal in a restaurant  and then you come out and you see a rat

bir restoranda yemek yemişseniz ve sonra dışarı çıkıp bir fare gördüğünüzde bu

it might make you feel a little sick even  anyway it was a lovely meal i had meatballs

sizi biraz hasta hissettirebilir hatta yine de çok güzel bir yemekti köfte yedim

and mr steve had a hamburger and it was  very nice very nice actually no they were  

ve Bay Steve hamburger yedi ve çok  güzel çok güzel aslında hayır onlar fareydi o

they were rats it was a rat i can tell  the difference between a mouse and a rat

fareydi fareyle fare arasındaki farkı anlayabilirim fare

a mouse is this big

bu kadar büyük faredir

a rat well rats can be really big

fareler gerçekten büyük olabilir

they can be quite large and they have very long  tails so it was definitely a rat trust me but it  

oldukça büyük olabilirler ve çok uzun kuyrukları vardır yani inan bana ama

was a nice time anyway it was a lovely time as  i said i got to see my mother yesterday as well  

güzel bir zamandı yine de dün annemi de görmem gerektiğini söylediğim için çok güzel bir zamandı

and here we are back together yes we have  made it to the end of another weekend oh  

ve işte tekrar birlikteyiz evet bir haftasonunun daha sonuna geldik oh

i hope your weekend has been fun and exciting and  guess what it hasn't even finished yet because

ben umarım hafta sonunuz eğlenceli ve heyecan verici geçmiştir ve tahmin edin daha ne bitmedi çünkü

it is still

hala

sunday

pazar

sunday is here oh and don't  forget of course i almost forgot

pazar burada oh ve unutmayın tabi ki

they are back yes we have live captions isn't  that great we have live captions everyone  

geri döndüklerini neredeyse unutuyordum evet canlı altyazılarımız var o kadar da iyi değil herkese canlı alt yazılarımız var

the return of the live captions the live subtitles  so right underneath me right now if you activate  

canlı altyazıların dönüşü canlı altyazılar yani tam şimdi altımda altyazıları etkinleştirirseniz

the captions you will have live  captions right underneath my lovely face  

shining at you and also also my lovely teeth  as well i went to the dentist last week  

size parlayan güzel yüzümün ve ayrıca sevimli dişlerimin altında canlı altyazılar olacak. dişçi geçen hafta

i did my live stream on friday after returning  from the dentist and i didn't feel very well  

canlı yayınımı dişçiden döndükten sonra cuma günü yaptım ve kendimi pek iyi hissetmiyordum

i don't normally do my live streams if i'm feeling  unwell but i did go to the dentist on friday  

normalde canlı yayınlarımı kendimi iyi hissetmiyorsam yapmıyorum ama cuma günü dişçiye gittim

and they gave me some very thorough very rough  treatment they even gave me some local anesthetic  

ve verdiler bana çok kapsamlı çok kaba bir tedavi hatta bana biraz lokal anestezi verdiler   bu

as well so so the whole of my mouth on this  side was completely numb i couldn't feel  

yüzden ağzımın bu tarafı tamamen uyuşmuştu

anything on this side of my mouth and then  i came back home i only had about 10 minutes  

ağzımın bu tarafında hiçbir şey hissedemedim ve sonra eve geri döndüm sadece

before my live stream was supposed to start and  guess what happened i came on and i could barely  

canlı yayınımın başlamasına yaklaşık 10 dakika kala ve tahmin edin ne oldu, zar zor

speak and i felt awful i felt a little dizzy i had  quite a lot of pain in my mouth because of course  

konuşabiliyordum ve kendimi çok kötü hissettim biraz başım dönüyordu ağzımda oldukça fazla ağrı vardı çünkü tabii ki

as the anesthetic was wearing off suddenly i could  feel what had really happened in my mouth and it  

anestezi etkisinden dolayı aniden ağzımda gerçekte ne olduğunu hissedebiliyordum ve

was very painful in fact it's still a little  bit sensitive now but my teeth are lovely and  

çok acı vericiydi aslında şu anda hala biraz hassas ama dişlerim çok güzel ve

clean again can you see them look at those teeth  you might have to put some sunglasses on whilst  

tekrar temiz onları görebilir misiniz şu dişlere bakın güneş gözlüğü takmanız gerekebilir

watching today because my teeth are so lovely look  at that they are amazing in fact i think my teeth  

bugün izlerken dişlerim o kadar güzel ki bakın gerçekten harikalar bence dişlerim ağzımın tarihinde hiç olmadığı kadar

might be the cleanest and the whitest that they've  ever been ever in the history of my mouth i think  

temiz ve beyaz olabilir bence bu yüzden

so we also have the live chat we are talking  about words today words within words and yes  

canlı sohbetimiz de var bugün kelimelerden bahsediyoruz kelime içinde kelimeler ve evet

it is possible to have words that are contained  within other words and sometimes you can put two  

başka kelimelerin içinde  bulunan kelimelere sahip olmak mümkündür ve bazen iki

words together and form another word we call  those compound words so we are looking at that  

kelimeyi bir araya getirip başka bir kelime oluşturabilirsiniz bu bileşik kelimeler olarak adlandırıyoruz, bu yüzden buna

also in everyday english when we are  speaking english every day we are using  

günlük İngilizcede de bakıyoruz her gün ingilizce konuşurken

english quite often if we want to express  something we will often use the word  

ingilizceyi oldukça sık kullanıyoruz bir şeyi ifade etmek istiyorsak kelimesini sıklıkla kullanırız

very because we want to stress we want to show  that something is very bad very good something  

çünkü bir şeyin çok kötü olduğunu göstermek isteriz çok iyi bir şey

that's very loud or maybe something that's very  colourful very bright very pleasant but you  

çok gürültülü veya belki de çok renkli çok parlak çok hoş ama

don't always have to use the word very in front of  other words in fact quite often you can substitute  

kelimeyi her zaman diğer  kelimelerin önünde kullanmak zorunda değilsiniz, aslında oldukça sık olarak

or change that word without having to use very  and we will look at that in a few moments as well  

bu kelimeyi çok  kullanmak zorunda kalmadan değiştirebilir   veya değiştirebilirsiniz ve buna birkaç dakika içinde şu şekilde bakacağız: peki

as i said we have mr steve here as well mr steve  as well is here today and as you can see behind me  

söylediğim gibi, Bay Steve de burada, Bay Steve de bugün burada ve arkamda gördüğünüz gibi   bu, stüdyo penceremden dışarı

that is now a live view behind me looking out of  my studio window and yes i think you can tell you  

bakan canlı bir görüntü ve evet, sanırım size

can guess from that that we are having a very  nice day the weather is lovely in fact i don't  

tahmin edebileceğinizi söyleyebilirsiniz. çok güzel bir gün geçiriyoruz hava güzel aslında

know why but we are having a very warm spell  if you say warm spell it means a warm period  

nedenini bilmiyorum ama çok sıcak bir dönem geçiriyoruz sıcak dönem derseniz bu sıcak bir dönem anlamına gelir

of time so we often use the word spell to mean  period of time something that happens during a  

bu nedenle genellikle büyü kelimesini şu anlama gelmek için kullanırız belirli bir süre boyunca olan bir şeyi

certain period we can describe it as a spell so at  the moment we are having a very bright and sunny  

büyü olarak tanımlayabiliriz yani şu anda çok parlak ve güneşli bir

spell of weather and also it's very warm as  well i can't believe how nice and warm it is  

hava yaşıyoruz ve aynı zamanda çok sıcak ne kadar güzel ve sıcak olduğuna inanamıyorum

hello to the live chat i haven't said hello  to you yet don't worry i haven't forgotten you

canlı sohbete merhaba sana henüz merhaba demedim merak etme seni unutmadım

i wonder who was first on today's live chat  let's have a look shall we who was first  

bugünün canlı sohbetinde ilk kimin olduğunu merak ediyorum hadi bir bakalım bugünün canlı sohbetinde ilk kim birinci oldu acaba

on today's live chat i wonder oh very  interesting a very interesting state  

ilginç çok ilginç bir durum

of affairs when we talk about state of affairs we  mean the way things are a very interesting state  

gidişattan bahsettiğimizde işlerin gidişatını kastediyoruz çok ilginç bir durum

of affairs an interesting situation an interesting  occurrence once again first on today's live chat  

ilginç bir durum bir kez daha ilginç bir olay bugünün canlı sohbetinde bir kez daha ilk

well done congratulations and a  big thumbs up once more to vitus  

tebrikler ve bir kez daha büyük bir başparmak vitus   bugünün canlı sohbetinde

guess what you are first once  again on today's live chat

bir kez daha  ilk  olduğunu tahmin et

yes i'm feeling rather excited today i  was able to see my mother yesterday and  

evet bugün oldukça heyecanlı hissediyorum dün annemi görebildim ve

i spent quite a long time with her so i  felt very lucky about that to be honest  

onunla oldukça uzun zaman geçirdim bu yüzden bu konuda kendimi çok şanslı hissettim dürüst olmak gerekirse

vitas what is your secret i see even i want to  know even i am interested to find out what your  

vitas ne sırrını görüyorum hatta bilmek istiyorum bile sırrının ne olduğunu öğrenmekle ilgileniyorum

secret is vitas please tell me i feel as if i need  to know what it is please tell me what your secret  

lütfen söyle bana bunun ne olduğunu bilmem gerekiyormuş gibi hissediyorum lütfen sırrının ne

is how do you manage to be first on the  live chat all the time what is your secret  

olduğunu söyle ilk olmayı nasıl başarıyorsun canlı sohbet her zaman sırrın nedir

because i want to know i will be honest with you i  have received some lovely photographs from claudia  

çünkü sana karşı dürüst olacağımı bilmek istiyorum claudia'dan bazı güzel fotoğraflar aldım

hello claudia now i know that you couldn't  join us on friday claudia but you did send  

merhaba claudia şimdi claudia'nın cuma günü bize katılamayacağını biliyorum ama

some lovely photographs to show me where you were  so claudia went to visit a very nice park i feel  

bazı güzel fotoğraflar gönderdin fotoğraflar bana nerede olduğunu gösterecek bu yüzden claudia çok güzel bir parkı ziyarete gitti hissediyorum

that maybe at this time of year the weather  is also very nice very pleasant where you  

belki   yılın bu zamanında hava da çok güzel çok hoş senin bulunduğun yerde

are oh look at that so this is where claudia  was on a friday walking around a beautiful park  

oh şuna bak, claudia cuma yürüyüşünde buradaydı güzel bir parkın etrafında   havanın

i'm not sure if it's warm i can see that  quite a few people are wearing coats  

sıcak olup olmadığından emin değilim epeyce insanın palto giydiğini görebiliyorum

so maybe maybe it's not warm but it does look  very pleasant as you are all walking besides  

yani belki sıcak değil ama çok hoş görünüyor  hepiniz yürüyorsunuz ayrıca

is that a lake is it a lake or a river  and there is a reason why i'm asking  

göl mü göl mü yoksa göl mü bir nehir ve bunu sormamın bir nedeni var

and i will explain in a moment why i'm  asking is it a river or is it a lake

ve neden  bu bir nehir mi yoksa bir göl mü diye sorduğumu birazdan açıklayacağım.

varian oh yes lots of lovely places to walk  around yes this looks like a very nice park palmia  

park palmia

i think you said the place is called the park  but it looks very nice very pleasant very nice  

sanırım bu yerin adı park dediniz ama çok güzel görünüyor çok hoş çok güzel   çok

very scenic sometimes it's nice to go somewhere  and find a place to walk around to relax yourself  

manzaralı bazen bir yere gitmek güzeldir ve kendinizi rahatlatmak için etrafta dolaşacak bir yer bulun

and also there were some oh very  interesting now they look like ducks  

ve ayrıca bazı şeyler de vardı oh çok şimdi görünüyorlar ördekler gibi

are they ducks they look like ducks they might  be geese it's very hard to tell how big they are  

ördek mi onlar ördek gibi görünüyorlar kaz olabilirler ne kadar büyük olduklarını söylemek çok zor

sometimes when you look at a photograph you can't  you can't actually see the scale but i think  

bazen bir fotoğrafa baktığınızda ölçeği göremiyorsunuz ama bence

they might be geese although they also look like  ducks now i i am going to say that they are geese  

kaz olabilirler ayrıca ördeklere benziyorlar şimdi onların kaz olduklarını söyleyeceğim

and the reason why i'm mentioning that is because  yesterday a few moments ago i mentioned yesterday  

ve bundan bahsetmemin nedeni dün birkaç dakika önce dünden bahsetmiştim

we actually went somewhere as well somewhere nice  and scenic we actually visited a park yesterday  

aslında güzel ve ​​manzaralı bir yere gittik dün bir parkı ziyaret ettik   dün gördüğümüz manzaralardan

can you believe it would you like to see some  of the sights that we saw yesterday well here  

bazılarını görmek ister misiniz?

is one of them anyway this is something very  nice very similar to what you saw claudia

can you see them lots of  geese and also a swan as well  

so we walked yesterday to a lovely place called  tamworth and there's a nice park in tamworth

dün tamworth adında güzel bir yere yürüdüm ve tamworth'ta güzel bir park var

and there you can see a swan pecking at the bread  because there were some people throwing bread to  

ve orada ekmeği gagalayan bir kuğu görebilirsiniz çünkü bazı insanlar kuşlara   ekmek fırlatıyordu

the birds and there are some geese and if you look  very closely you can see some ducks as well so the  

ve bazı kazlar vardı ve çok yakından bakarsanız görebilirsiniz  bazı ördekler de  bu

ducks with the green head they are called mallards  and then you have some large geese as well aren't  

yeşil kafalı ördeklere yaban ördeği denir ve sonra bazı büyük kazlarınız da olur   çok

they lovely i want to see more mr duncan we  want to see more okay then so these geese were  

güzel değiller mi   daha fazla görmek istiyorum Bay Duncan daha çok görmek istiyoruz o zaman tamam o zaman bu kazlar

on the river so so this particular park  that we visited yesterday has a river  

nehirdeydiler yani dün ziyaret ettiğimiz bu özel parkın ortasından geçen bir nehir var

going through the middle and on this river there  were lots of different types of foul or birds

ve bu nehirde çok sayıda farklı türde faul veya kuş vardı aman

oh my goodness can i just say i was here yesterday  

tanrım dün burada olduğumu söyleyebilir miyim

actually filming this i was there in the park  and even i can't believe how nice that looks  

aslında bunu çekiyordum orada parktaydım ve ben bile bunun ne kadar güzel göründüğüne inanamıyorum   şuna bakın, etrafta yüzen bir

look at that there are so many geese  swimming around aren't they lovely  

sürü kaz var, sevimli değiller mi   o kadar da harika değil mi?

isn't that amazing even even i am fascinated  by that and i was there i was actually there  

and even i can't take my eyes off those birds  aren't they lovely very nice yes they are geese  

gözlerimi o kuşlardan ayırmıyorum çok güzel değiller mi evet kazlar

i'm not sure what type of geese they are but  they are geese and quite often where we live  

ne tür kazlar olduklarından emin değilim ama kazlar ve yaşadığımız yerde sıklıkla

we also have lots of geese flying over during  the day aren't they lovely i can't stop watching

aynı zamanda üzerinde uçan çok sayıda kaz olur gün çok güzel değil mi izlemeden duramıyorum o

isn't that nice oh my goodness  there are so many of them  

kadar güzel değil mi aman tanrım  o kadar çok

ducks and geese and also there  were a couple of swans as well

ördekler ve kazlar var ve ayrıca birkaç kuğu da vardı bu

so that's what we saw yesterday we went  to see my mum then we went for a walk  

yüzden dün gördüklerimizi görmeye gittik  anne sonra yürüyüşe çıktık

and then we had something to  eat as well we even saw a rat

ve sonra yiyecek bir şeyler de  yedik fareyi bile gördük kazları

as well

i love geese says beatriz me  too i think geese are great  

severim beni de döv diyor bence kazlar harika

especially when they are flying  over your house because they fly  

özellikle evinizin üzerinde uçarken  çünkü

in a certain formation have you ever noticed  that when you see geese flying they always  

belirli bir düzende  uçarlar  hiç fark ettiniz mi uçan kazları gördüğünüzde gökyüzünden geçerken her zaman

fly in a certain formation as they go through  the sky and they make that lovely sound as well

belirli bir düzende uçarlar ve o güzel sesi de çıkarırlar.

i have to say uh do you know what  

i think i am quite good at making impressions  or sounds of different animals i do a very good  

farklı hayvanların sesleri çok iyi

dog by the way one day i will show you my dog  impression i do the most amazing sound of a dog i  

köpek yaparım bu arada bir gün sana köpeğimi göstereceğim izlenimi en harika köpek sesini yaparım

can't do it in here because it's too loud it's too  loud in here but one day i will show you my dog  

burada yapamam çünkü çok gürültülü burası çok gürültülü ama bir Bugün size köpeğimin

impression and it is amazing in fact whenever  i do it i normally get lots of dogs barking  

izlenimini göstereceğim ve bu harika aslında bunu ne zaman yapsam normalde bir sürü köpek havlıyor

in the distance back at mine my bark isn't  that amazing i'm almost like doctor doolittle  

benim arkamda uzaktan benim havlamam o kadar harika değil neredeyse doktor doolittle gibiyim

hello also to richard mayorie florence hello  matt lindell nice to see you here as well  

ayrıca richard mayorie'ye merhaba florence merhaba matt lindell sizi burada görmek de güzel   arkamda

you might actually notice behind me can you see  behind me you might see the tractors behind me  

gerçekten fark edebilirsiniz  arkamda arkamdan geçen traktörleri görebilirsiniz

going by because in the distance the farmers are  actually very busy at the moment they are busy  

çünkü çiftçiler aslında  şu anda çok meşguller

preparing their land for the next crop so some of  these farmers at the moment are preparing the land  

arazilerini hazırlamakla meşguller bir sonraki mahsul için yani bu çiftçilerden bazıları şu anda araziyi bir

for their next crop so over the next  couple of weeks they will be planting  

sonraki mahsulü için hazırlıyor, bu nedenle önümüzdeki birkaç hafta içinde ekecekler

they will be putting new seed on the ground and  they will be growing next year's harvest so during  

toprağa yeni tohum ekecekler ve gelecek yılın hasadı için yetiştirecekler.

today's live stream you might notice some tractors  some farm vehicles or machinery going by behind me  

bugünün canlı yayınında bazı traktörlerin arkamdan geçtiğini fark edebilirsiniz  bazı çiftlik araçları veya makineleri arkamdan geçiyor

yes that is live by the way a lot of people ask  mr duncan the background behind you is it live  

evet bu canlı, bu arada birçok kişi soruyor bay duncan arkanızdaki canlı mı canlı

yes it is 100 live just as we are as well don't  forget there are live captions you can have live  

evet 100 canlı, biz de öyleyiz don canlı altyazılar olduğunu unutmayın, bugün canlı altyazılara sahip olabilirsiniz

captions today and i will tell you how to do it  you can activate the captions or you can simply  

ve size bunu nasıl yapacağınızı anlatacağım altyazıları etkinleştirebilir veya

press c on your keyboard so just go on your  keyboard press c and guess what you will have live  

klavyenizde   c tuşuna basabilirsiniz, bu nedenle klavyenizde c'ye basın ve ne elde edeceğinizi tahmin edin canlı

captions i am very pleased to see that youtube has  allowed me once more to have live captions here

altyazılar youtube'un burada  canlı altyazılara sahip olmama bir kez daha izin verdiğini görmekten çok memnunum

thank you very much for all of your message  already a lot of people already joining in  

tüm mesajınız için çok teşekkür ederim şimdiden birçok kişi şimdiden katılıyor

very nice hello also to md ariefol hassan nice  to see you here where are you watching at the  

çok güzel md ariefol hassan'a da merhaba sizi burada görmek güzel şu anda nereyi izliyorsunuz

moment i'm always interested to find out mr  steve will be here in a few moments would  

her zaman merak ediyorum Bay Steve birkaç dakika içinde burada olacak

you like to see a cute animal now we just had a  look at some some water animals would you like  

sevimli bir hayvan görmek ister misiniz şimdi biraz önce bazı su hayvanlarına baktık

to see another animal that does not swim i have  a feeling this animal would not swim very well

başka bir hayvan görmek ister misiniz yüzme bilmeyen bu hayvanın pek iyi yüzemeyeceğini hissediyorum

isn't that lovely very close to where  i live in a small field there are some  

lovely cows now this particular type of cattle  is called a highland and as you can see it has  

very long hair and the reason why that is so  is because normally they are found in scotland  

çok uzun tüyleri vardır ve bunun nedeni normalde

where the weather especially during the winter  can become quite cold so this particular animal is  

özellikle kış aylarında havanın oldukça soğuk olabileceği İskoçya'da bulunmasıdır, bu nedenle bu özel hayvan

called a highland bull or a highland cow and this  particular one is a baby believe it or not this  

yayla boğası veya dağ ineği olarak adlandırılır ve bu özel bir bebeğim ister inan ister inanma bu

is just a little baby and it's very curious it  wanted to have a close look at myself and mr steve  

sadece küçük bir bebek ve çok ilginç kendime ve Bay Steve'e yakından bakmak istedi

very nice so that's something we saw last  weekend when we were walking around not yesterday  

çok hoş yani bu geçen hafta sonu etrafta dolaşırken gördüğümüz bir şeydi maalesef dün değil

unfortunately but it was last weekend and i love  that little animal i love i love it nose in fact

ama geçen hafta sonuydu ve seviyorum o küçük hayvanı seviyorum burnunu seviyorum aslında keşke yanına

i wish i could go up to it and give it a big hug  but maybe not maybe not not a good idea bye-bye  

gidip ona sımsıkı sarılabilsem ama belki de iyi bir fikir olmayabilir hoşçakal   güle güle

bye-bye mr hyland here we go then it's time to  take a look at one of my many lessons don't forget  

bay hyland işte başlıyoruz o zaman zamanı birçok dersimden birine göz atmak için unutmayın

there are lots and lots of lessons on my youtube  channel including full english there are many  

youtube  kanalımda tam İngilizce dahil pek çok ders var, farklı konulara

different types of full english lessons looking  at different topics mr steve will be here right  

bakan birçok farklı türde tam İngilizce dersi var, Bay Steve bundan hemen sonra burada olacak

after this and we will be talking about my crazy  trip to the dentist we will also be looking at  

ve dişçiye yaptığım çılgın geziden bahsedeceğiz ayrıca

words within words and we can also talk about  avoiding the use of very right after this

kelimeler içinde kelimelere bakacağız ve bundan hemen sonra "herkese merhaba" kullanımından kaçınmaktan da bahsedebiliriz

hi everybody and welcome to what can only  be described as a video language lesson  

ve yalnızca video dil dersi olarak tanımlanabilecek   yayına hoş geldiniz

posted on the internet coming to you from the  birthplace of the author a.a milne who wrote the  

internette size

stories of winnie the pooh and his various animal  friends plus his human companion christopher robin  

winnie the pooh ve çeşitli hayvan arkadaşlarının yanı sıra insan arkadaşı Christopher Robin'in   hikayelerini yazan yazar a.a

did you know that christopher robin was a real  person in fact he was a.a milne's son england is  

milne'nin doğum yerinden  geliyor. İngiltere

also the birthplace of the english language which  is why we are all here today so without any more  

aynı zamanda ingilizcenin doğum yeridir, bu yüzden bugün hepimiz buradayız, bu yüzden daha fazla   havadan sudan

small talk or jibber jabbering let's get on with  today's full english lesson which will start right

konuşmadan veya boşboğazlık yapmadan bugünün tam İngilizce dersine geçelim, hemen şimdi başlayacak,

now

your memory can play tricks on you you might be at  work doing something mundane when all of a sudden  

hafızan sana oyunlar oynayabilir belki de orada olabilirsin sıradan bir şey yaparken aniden

a memory pops into your head it might be a random  moment from your past something that has left an  

kafanıza bir anı canlanır bu geçmişinizden rastgele bir an olabilir sizde bir izlenim bırakmış bir şey

impression on you might simply pop up in your head  you might have a flashback a moment in the present  

kafanızda canlanabilir bir geçmişe dönüş olabilir şimdiki zamanda bir an

can send you back in time a certain sound or smell  from your childhood that occurs in the present  

olabilir sizi zamanda geri göndermek, çocukluğunuzdan şu anda ortaya çıkan belirli bir ses veya koku

can transport you back to your younger years  sometimes the memories consist of unhappy events  

sizi genç yıllarınıza geri götürebilir bazen anılar mutsuz olaylardan oluşur

and moments we would rather forget looking back  on your life experiences is normal you reminisce  

ve unutmayı tercih edeceğimiz anlar yaşam deneyimlerinize dönüp baktığınızda normaldir, sizi anmanız   daha önce yaşanmış olayları

you reflect you consider what occurred by  remembering the events that went before  

hatırlayarak neler olduğunu düşündüğünüzü yansıtır

as we get older our distant memories become more  precious your memories make you the person you are  

yaşlandıkça uzak hatıralarımız daha değerli hale gelir anılarınız sizi siz yapar onlar

they are your individual experiences  that are an irreplaceable part of you

bireysel deneyimlerinizdir sizin vazgeçilmez bir parçanız

here are two words that look similar but have  different meanings the words are frill and  

burada birbirine benzeyen iki kelime var ama farklı anlamlara sahip kelimeler fırfır ve

thrill firstly the word frill with an f means  an attractive addition or decoration you make  

ilk olarak heyecan, f ile fırfır kelimesi çekici bir ekleme veya dekorasyon anlamına gelir

something look more appealing by adding frills  you might see a frill on a woman's dress or skirt  

fırfırlar ekleyerek bir şeyi daha çekici hale getirirsiniz bir kadının elbisesinde veya eteğinde fırfır görebilirsiniz

you might add frills to a pair of curtains so  as to make them stand out more so something  

bir çift elbiseye fırfırlar ekleyebilirsiniz onları daha fazla öne çıkarmak için perdeler, böylece

that makes an item seem more appealing is a frill  in business you might see frills being added to a  

bir öğeyi daha çekici gösteren bir şey, iş dünyasındaki gösteriştir, belirli bir hizmet türüne gösterişlerin eklendiğini görebilirsiniz,

particular type of service this hotel is worth  staying at just for the frills the extravagant  

bu otel, sırf gösteriş için eklenen abartılı hizmetler için kalmaya değer.

services added to something can be described as  frills of course the opposite can also be true  

bir şey fırfır olarak tanımlanabilir elbette bunun tersi de geçerli olabilir

if a business wants to cut costs or make something  more affordable then they might take away the  

bir işletme maliyetleri azaltmak veya bir şeyi daha uygun hale getirmek istiyorsa, o zaman

frills a basic service without the unnecessary  comforts or luxury can be described as no frills  

fırfırları ortadan kaldırabilir gereksiz  konfor veya lüks olmadan temel bir hizmet gösterişsiz hava olarak tanımlanabilir

the air ticket to france is very cheap but  it comes with no frills you are getting the  

fransa'ya bilet çok ucuz ama gösterişsiz geliyor

basic flight with nothing added as a bonus a basic  service is a no-frills service then there is the  

bonus olarak hiçbir şey eklenmemiş temel uçuşu alıyorsunuz temel bir hizmet gösterişsiz bir hizmettir o zaman

word thrill which can be either a noun adjective  or verb something that makes you feel a sudden  

bir isim sıfat veya fiil olabilen heyecan kelimesi vardır. size ani bir

rush of excitement can be described as a thrill  it was a thrill to see bts in concert last night  

heyecan dalgası hissettiriyor heyecan olarak tanımlanabilir dün gece bts'i konserde görmek heyecan vericiydi

i was thrilled to be asked to speak at the  seminar the sudden rush of excitement is a thrill  

seminerde konuşmamın istenmesi beni çok heyecanlandırdı  ani heyecan akışı bir heyecandır

you feel the thrill your breathing becomes deeper  your heart might suddenly start racing you are  

nefesinizin verdiği heyecanı hissediyorsunuz derinleşir kalbiniz birdenbire hızla atmaya başlayabilir

feeling the thrill the thing that gives you the  thrill is thrilling such as a thrilling fairground  

heyecanı hissediyorsunuz  size heyecan  veren şey heyecan verici bir panayır alanı gibi heyecan vericidir

ride a thrilling movie or a thrilling expedition  the thrilling thing is the thrill the thrill is  

heyecan verici bir filme veya heyecan verici bir keşfe çıkın  heyecan verici şey heyecandır heyecan   o

what you get from the thing that is thrilling you  an excited looking person can appear thrilled the  

şeyden ne aldığınızdır bu sizi heyecanlandırıyor heyecanlı görünen bir kişi heyecanlı görünebilir

smile on his face told me that he was thrilled to  be there so as a noun thrill names the feeling as  

yüzündeki gülümseme bana orada olmaktan heyecan duyduğunu söyledi, bu nedenle bir isim olarak heyecan duyguyu

a verb you can cause a person to feel thrilled  and as an adjective a person can appear thrilled  

bir fiil olarak adlandırır, bir kişinin heyecan hissetmesine neden olabilirsiniz ve bir sıfat olarak bir kişi heyecanlı görünebilir

so there you have it frill and thrill two similar  looking words with very different meanings

bu yüzden çok farklı anlamlara sahip benzer görünümlü iki kelimeyi heyecanlandırıyorsunuz.

it's true that the english language can be  quite confusing especially when it comes to  

İngilizcenin özellikle telaffuz söz konusu olduğunda oldukça kafa karıştırıcı olabileceği doğrudur.

pronunciation good examples of this occurrence  are the words lose and loose chose and choose  

firstly the word lose means to mislay something  it describes the sudden loss of an item or person  

Lose kelimesi bir şeyi kaybetmek anlamına gelir bir öğenin veya kişinin ani kaybını tanımlar

the spelling of lose often causes confusion  for many when it comes to written english  

lost'un yazılışı çoğu kişi için İngilizce yazmaya gelince genellikle kafa karışıklığına neden olur   select kelimesi

the word chose is used in the past tense as  something that has been chosen you chose it  

geçmiş zamanda bir şey seçilmiş olan siz seçtiniz şeklinde kullanılır

i chose this dress yesterday whilst out  shopping so despite the similar spelling  

dün alışverişteyken bu elbiseyi seçtim bu yüzden benzer yazılışlarına rağmen

the word lose and chose are pronounced very  differently then we have loose and choose  

kaybetmek ve seçti kelimeleri çok  farklı telaffuz ediliyor, sonra we have lost ve seç

firstly the word loose means the state of  slackness or free movement i have a loose tooth  

ilk olarak Loose kelimesi gevşeklik veya serbest hareket anlamına gelir gevşek bir dişim var   i

i should go to the dentist i guess then there  is choose which describes the action of making  

gitmeliyim diş hekimi sanırım o zaman bir seçim yapma eylemini açıklayan seçim var   bir

a selection you select something you choose an  item i will choose my wedding dress tomorrow  

şey seçiyorsun bir öğe seçiyorsun yarın gelinliğimi seçeceğim

it's worth remembering that while chose  and choose are related lose and loose  

seçmek ve seçmek birbiriyle ilişkiliyken kaybetmek ve kaybetmek

are not thus proving that the english language  can sometimes be a very confusing thing indeed

dolayısıyla İngilizce'nin ne olduğunu kanıtlamadığını hatırlamakta fayda var bazen çok kafa karıştırıcı olabilir gerçekten de bu, youtube kanalımda bulabileceğiniz

there it was one of my many english lessons  that you can find on my youtube channel  

birçok ingilizce dersimden biriydi

if you haven't subscribed then now is the chance  subscribe right now and then you will never miss  

abone olmadıysanız, şimdi tam bir fırsat  hemen şimdi abone olun ve

another one of my recorded  lessons or any of my live streams

kaydettiğim bir diğer dersi asla kaçırmayacaksınız dersler veya canlı yayınlarımdan herhangi biri

here he comes

buraya geliyor

hello oh hello mr duncan okay hello lovely loyal  viewers from across the world it's lovely to be  

merhaba oh merhaba Mr.

here again good afternoon well it might be  good morning to some of you or good evening  

but it's good afternoon to us or christmas  it might be christmas where you are  

biz veya noel bulunduğunuz yerde noel olabilir

i don't think the time zones get that far ahead  mr duncan just in case merry christmas everyone  

saat dilimlerinin o kadar ileri gittiğini düşünmüyorum  bay duncan ne olur ne olmaz herkese mutlu noeller

talking of which christmas talking of which well  i'm going to mention christmas steve because  

hangi noelden bahsediyoruz hangisinden bahsediyorum noel steve'den bahsedeceğim çünkü

tv has already started talking  about christmas there are television  

tv zaten yılbaşı hakkında konuşmaya başladık yılbaşı reklamı yapan televizyon reklamları var

advertisements advertising christmas there is a  shopping channel that is already selling gifts  

cards and all sorts of things for christmas no no  no mr duncan we don't want it it's only the 10th  

yılbaşı için hediye kartları ve benzeri şeyler satan bir alışveriş kanalı var hayır hayır bay duncan istemiyoruz ekimin sadece 10'u

of october we are a very long way from christmas  of course they're telling us they're going to be  

çok uzunuz Noel'den beri tabii ki bize

shortages of all sorts of things this christmas  in the uk so people are presumably buying ahead  

bu yılbaşı  İngiltere'de her tür şeyde kıtlık olacağını söylüyorlar, bu yüzden insanlar muhtemelen önceden satın alıyor   görünüşe göre

apparently they're selling out of frozen  turkeys here in the uk i'm not surprised  

burada, Birleşik Krallık'ta donmuş hindi satıyorlar, ben değilim şaşırdım

because everyone has been told we haven't  got enough workers to pluck the turkeys  

çünkü herkese hindileri Noel'e hazırlamak için yolacak yeterli işçimiz olmadığı

to get them ready for christmas i'm glad  you said pluck i did starts with a p um  

söylendi.

because of course everyone's gone back to europe  haven't they and the pandemic and everything  

pandemi ve her şey

we won't get into the reasons but we haven't  got enough people to work in the abattoirs pig  

nedenlerine girmeyeceğiz ancak mezbahalarda çalışacak yeterli insanımız yok domuz

farming apparently there's another problem with  pig farms we're really going around we're there  

görünüşe göre domuz çiftlikleriyle ilgili başka bir sorun  var gerçekten dolaşıyoruz oradayız

with us steve let's just address the first problem  what's that well the first promise yes christmas  

bizimle Steve hadi şu sorunu ele alalım ilk sorun  o da ne ilk söz evet noel

turkeys so so the turkey situation i think  there are turkeys but the only problem is  

hindiler yani türkiye durumu bence hindiler var ama tek sorun

you have to catch them and also you have to  deliver them as well so we are talking about  

onları yakalamanız ve ayrıca onları  teslim etmeniz gerekiyor, bu yüzden

fresh turkeys so many people now are buying frozen  turkeys and putting them in their deep freeze  

taze hindilerden bahsediyoruz pek çok insan şimdi donmuş  hindi satın alıyor ve onları derin dondurucuya koyuyor   her

just in case just in case just in case then  there's a shortage of what pigs well there's  

ihtimale karşı tam da ne olur ne olmaz diye  o zaman  hangi domuzlarda bir kıtlık varsa

a shortage of people to work in in in pig  farms apparently i thought i thought you  

domuz  çiftliklerinde çalışacak insan kıtlığı var görünüşe göre

meant a shortage of actual pigs no uh there's not  a shortage of pigs there's a shortage of and i'm  

kıtlığı kastettiğinizi düşünmüştüm gerçek domuz sayısı hayır domuz kıtlığı yok domuz kıtlığı yok ve

not talking about the uh slang word for policemen  i mean actual pigs to eat that's good steve um  

polisler için kullanılan argo kelimeden bahsetmiyorum yani yenecek gerçek domuzlardan bahsediyorum bu iyi steve um

assuming you eat pigs which a lot of people don't  i know but we've got a shortage of people to work  

domuzları yediğinizi varsayarsak ki pek çok insan yemez biliyorum ama

in all sectors of the economy at the moment  because of combination of the pandemic and  

şu anda ekonominin tüm sektörlerinde çalışacak insan eksikliğimiz var, çünkü pandemi ve

brexit uh apparently we talked about this last  week didn't we about the uh delivery issues  

brexit kombinasyonu uh görünüşe göre geçen  hafta bunun hakkında konuştuk, uh teslimat sorunları

regarding fuel to the to the petrol stations  well that's over now that's over now but uh  

hakkında   yakıtla ilgili  benzin istasyonlarına bitti artık bitti ama uh

in a panic move the government asked if foreign  workers that we had told to go back to your own  

panik içinde hükümet sordu, Brexit'te kendi evinize ve kendi ülkenize geri dönmenizi söylediğimiz yabancı işçilere

home and your own country in brexit oh would  you like to come and deliver some fuel for us  

gelip biraz teslim etmek ister misiniz bizim için yakıt

they asked a hundred thousand and apparently  only ten thousand applied well ten thousand  

yüz bin istediler ve görünüşe göre sadece on bin başvurdu on

that ten thousand was even that it might have  been six thousand but it wasn't many i'm getting  

bin   bu on bin, hatta altı bin olabilirdi ama çok değildi

the feeling you don't actually basically stuck two  fingers up to us and i'm not surprised okay steve  

aslında temelde iki parmağınızı sıkıştırmadığınız hissine kapılıyorum bize bağlı ve şaşırmadım tamam steve

uh this has nothing to do with learning english i  don't know where you're going people are admiring  

bunun ingilizce öğrenmekle bir ilgisi yok nereye gittiğini bilmiyorum insanlar

my uh my shirt mr duncan yes well you've only worn  it six times if anyone is watching from turkey  

gömleğime hayran kalıyor bay duncan evet pekala onu yalnızca altı kez giydiniz eğer türkiye'den izleyen var mı

then this shirt comes from turkey and i don't  know if you can see when you say it comes from  

o zaman bu gömlek türkiye'den geliyor ve anlıyor musunuz bilmiyorum

when you say steve when you say it comes from  turkey do you mean it's made out of turkeys  

steve deyince türkiye'den geldiğini söylediğinizde türkiye'den yapıldığını mı kastediyorsunuz

oh mr duncan he's always sharp isn't he  sharp his mind is sharp quick brained  

ah bay duncan o her zaman keskin değil mi zihni keskin hızlı beyinli bay

mr duncan one of one of us has to be sharp no  but i i bought this purchased it when we were  

duncan birimiz keskin olmalı hayır ama bunu

on holiday in turkey many many years ago and i  don't know if this is a well-known brand in turkey  

yıllar önce türkiye'de tatildeyken satın almıştım ve bu olup olmadığını bilmiyorum türkiye'de tanınmış bir marka

nobody can see that it's tiny what does it say  then mr duncan it says blessed blessed is it a  

kimse küçücük olduğunu göremiyor ne diyor  o zaman bay duncan mübarek mübarek diyor   tanınmış mı yoksa

well-known or blast as i would pronounce it okay  steve um if anyone is watching from turkey is  

patlama mı diye söyleyeceğim tamam steve um türkiye'den izleyen varsa

this a well-known brand in turkey or is it just a  cheapo thing that i picked up from somewhere that  

bu bir türkiye'de iyi bilinen bir marka mı yoksa olmamam gereken bir yerden aldığım ucuz bir şey mi

i shouldn't have been i don't even know what that  means i'm excited today mr duncan you're going to  

bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyorum bugün heyecanlıyım bay duncan saltanatı siz sürmek zorunda kalacaksınız

have to reign me in you're going to have to calm  me down today after yesterday i was in the dump  

beni sakinleştirmen gerekecek dünden sonra bugün beni sakinleştir

down in the dumps yesterday yes well i did i did  mention yesterday we went to see my mum we spent a  

very long time with her more than we normally can  so that was nice and then we had something to eat  

normalde can  yani bu güzeldi ve sonra bir şeyler yedik

we had something to eat i mentioned earlier steve  we went to a place that that would appear to have  

yiyecek bir şeyler yedik daha önce Steve'den bahsetmiştim  hafif bir fare sorunu varmış gibi görünen bir yere gittik

a slight rat problem oh yes which we  noticed after we came out of the restaurant  

oh evet bunu restorandan çıktıktan sonra fark ettik

uh yes you saw like a giant rat didn't you i  saw a rat and also there were lots of wrap traps  

uh evet dev bir fare gibi gördün, değil mi bir fare gördüm ve ayrıca dışarıda çok sayıda sargılı tuzak   vardı

around the outside and all i can say is had we  seen the rat traps before we went in we probably  

ve tek söyleyebileceğim, fare kapanlarını içeri girmeden önce görmüş olsaydık muhtemelen

wouldn't have actually gone into the restaurant  well you had meatballs didn't you on spaghetti  

gerçekten gitmezdik restorana köfte yedin, spagetti üzerinde değil miydi

yes it was nice and i'm just wondering what those  meatballs were made of yes okay steve probably  

evet güzeldi ve ben sadece bu köftelerin neyden yapıldığını merak ediyorum evet tamam steve muhtemelen

best not to say that because we were there you  see that's where we went well known sort of fake  

bunu söylememek en iyisi çünkü biz oradaydık görüyorsunuz  orası iyi bilinen gittiğimiz yer bir tür sahte

pseudo-american what 19 americans sort of 50s  it's not american it's it's italian is it it's  

sözde amerikan, 19 amerikalı, 50'ler -- bu amerikan değil, italyan, o

italian food well it but it's sort of that is  sort of american sort of 1950s american italian  

italyan yemeği, ama bu bir tür  amerikan, 1950'lerin amerikan italyan

type thing isn't it well it's it's american  chain isn't it of restaurants i don't know  

tipi şey, iyi değil mi, bu amerikan zinciri restoranlardan değil mi bilmiyorum

only say things if you know it it is it  is it's a chain of american restaurants  

sadece biliyorsanız bir şeyler söyleyin o  bir amerikan restoranları zinciri

yes i think i think there's an italian theme the  style inside is like an american diner in from  

evet bence bir italyan teması var içerideki stil  1950'lerden kalma bir amerikan lokantası gibi değil

1950s isn't it sort of thing that's that's it  but but most of the food is italian and if you're  

' bu biraz o kadar ama yemeklerin çoğu italyan ve eğer

lucky you might see the occasional rat yes running  around outside you shouldn't be saying mr duncan  

şanslıysan ara sıra fareleri görebilirsin evet dışarıda koşuşturuyor Bay Duncan'a

you're slandering a well-known restaurant steve  slander is when you say something that isn't true

ünlü bir restorana iftira atıyorsun dememelisin steve iftira, doğru olmayan bir şey söylediğinizde

facts we did see rats that is true yes do  but then a lot of restaurants we must qualify  

gerçekler fare gördük bu doğrudur evet görür ama sonra birçok restoranı nitelendirmeliyiz

this we're saying a lot of restaurants have  rat problems yes and have rat traps outside  

bunu birçok restoranın fare sorunu olduğunu söylüyoruz evet ve dışarıda fare kapanları var

yes we ought to move on actually but not normally  by the entrance as you go in they were quite  

evet biz aslında devam etmeliyim ama normalde değil girişe girerken oldukça yakındılar, harikaydı

close it was great but anyway we had a lovely meal  didn't we yes it was it was nice it was very nice  

ama yine de güzel bir yemek yedik değil mi evet güzeldi güzeldi çok güzeldi

and uh consoling ourselves if you like if you like  italian food and rats it's a good place to go uh  

ve ah teselli etmek isterseniz italyan yemeklerini ve fareleri seviyorsanız gitmek için iyi bir yer uh

right yes interesting yes is it yes yes i want  to be very careful mr duncan um we have um

doğru evet ilginç evet öyle mi evet evet çok dikkatli olmak istiyorum bay duncan um

mori uh asks are you a fan of bts the bts  yes behind the scenes well-known k-pop  

mori bts bts hayranı mısınız diye soruyor evet perde arkası iyi -bilinen k-pop

band in fact i are you a fan though well yes  i just said that i just said yes that's that's  

grubu aslında ben senin hayranınım ama evet sadece evet dedim bu

affirmative never heard you listening to them  yes well you you don't know what i listen to  

olumlu onları dinlediğini hiç duymadım  evet pekala sen ne dinlediğimi bilmiyorsun

most of the time what i'm watching  you know i could be i could be bopping  

çoğu zaman ne izliyorum biliyorsun olabilirim   ve

and dancing around my studio to the latest  bts song yes i like a bit of k-pop are you  

stüdyomda en son bts şarkısı eşliğinde dans edebilirim

a bit old for that mr duncan no k-pop well i  i once auditioned to join k-pop k-pop group

k-pop k-pop grubuna katılmak için

but but they turned me down they said  i was just too handsome they said no  

ama beni geri çevirdiler çok yakışıklı olduğumu söylediler hayır

sorry duncan you would be too distracting  from all of those beautiful korean boys  

üzgünüm duncan tüm o güzel koreli erkeklerden çok fazla dikkati dağıtırdın onlar

they would all be looking at you instead so i  they rejected me because i was just too handsome  

yerine sana bakarlardı bu yüzden ben onlar çok yakışıklı olduğum için beni reddetti

we've had a dreadful shock this week haven't we  

bu hafta korkunç bir şok yaşadık değil mi

have we a dreadful shock i had a dreadful  shock concerning a certain local shop that  

korkunç bir şok yaşadık sonsuza dek kapanan belirli bir yerel dükkanla ilgili korkunç bir şok yaşadım

has closed forever yes we mentioned it last week  how could we have done it only shut this week oh

evet geçen hafta bundan bahsetmiştik nasıl yapabilirdik sadece bu hafta kapandı oh

oh i don't know i know when i mentioned it i  mentioned it during the week because i'm doing  

oh bilmiyorum biliyorum bundan bahsettiğimde hafta boyunca bundan bahsetmiştim çünkü

live streams every day from monday to friday  so i am i'm doing so many things at the moment  

pazartesiden cumaya her gün canlı yayın yapıyorum bu yüzden burada çok fazla şey yapıyorum an

my brain can't cope well yes so what's the  sad news well our bread shop our local bread  

beynim baş edemiyor evet öyleyse üzücü haber nedir peki ekmekçi dükkanımız yerel

shop catherine's bakery has closed for  good yes suddenly without any warning  

ekmekçimiz catherine'in fırını sonsuza dek kapandı evet aniden herhangi bir uyarı yapılmadan   ki bu

which is is interesting that you've mentioned  that because in my hand i have the last

ilginç, bundan bahsetmeniz çünkü elimde var son

tiger bread this is the last tiger bread  that we own from catherine's bakery  

kaplan ekmeği bu, catherine'in fırınından sahip olduğumuz son kaplan ekmeği  bunun

i wonder where that had gone it's the  last ever one so so once we've eaten  

nereye gittiğini merak ediyorum, şimdiye kadarki sonuncusu, yani bir kez yedik

this that's it there will be no more no  more of this oh delicious white healthy

bu kadar, artık bundan daha fazla olmayacak oh lezzetli beyaz sağlıklı

what high carbohydrate bread bread bread is  the word you were looking for we do like that  

ne yüksek karbonhidratlı ekmek ekmek ekmek aradığınız kelime, bu

particular style of bread so this is tiger this  is the last ever the final one this is this really  

belirli ekmek tarzını seviyoruz yani bu kaplan bu şimdiye kadarki sonuncusu bu gerçekten

should be in a museum there is a museum in much  where they're not i mean they have other shop  

bir müzede olmalı birçok  yerde bir müze var ' başka dükkânları olduğu anlamına gelmiyor

they have other shops in shropshire yes but so  we can still get that bread if we travel to their  

shropshire'da başka dükkânları var evet ama yani  diğer dükkânlarına gidersek yine de o ekmeği

other shops yes that are not closed why are you  talking like that well people say i don't speak  

alabiliriz   evet orası kapalı değil

clearly enough why are you i speak too quickly you  are talking like that so i'm going to pronounce  

yeter neden çok hızlı konuşuyorum sen böyle konuşuyorsun bu yüzden

every word extremely clearly unfortunately that  is very annoying okay so there it is the last one  

her kelimeyi son derece net bir şekilde telaffuz edeceğim ne yazık ki bu  çok sinir bozucu tamam yani işte sonuncusu   bu yüzden

so so everyone take a look because this is this  is historic you might say they're not interested  

herkes bir baksın çünkü bu  bu tarihi sen ilgilenmediklerini söyleyebilirler

this is the final the last ever tiger bread from  our local bakers shop people will be wondering  

bu son yerel fırınımızdan alınan son kaplan ekmeği insanlar

why it's cut in half because it's twice that size  yes we buy them on a saturday two loaves we cut  

neden ikiye bölündüğünü merak edecekler çünkü bunun iki katı büyüklüğünde evet onları bir cumartesi alırız iki somunu

them in half and freeze them and then um because  eating a whole loaf takes two or three days and  

ikiye böleriz ve onları dondurun ve sonra um çünkü bütün bir somunu yemek iki veya üç gün sürer ve

anyway cut a long story short we cut them in half  and freeze them i wish you would say that we've  

neyse uzun lafın kısası keselim onları ikiye böldük ve dondurun keşke bir

got enough to last the week please cut your story  short so it's sliced supermarket bread for us from  

hafta yetecek kadar ekmeğimiz olduğunu söyleseydiniz lütfen hikayenizi kısa kesin  yani bundan sonra bizim için dilimlenmiş süpermarket ekmeği

now on yes he does he doesn't seem very pleased  about that why has the bread shop shut down well  

evet öyle görünüyor  bu konuda pek memnun görünmüyor ekmek dükkanı neden iyi kapandı

saturino that's a very good question yes and it  all relates to the problems we've got in the uk  

saturino bu çok iyi bir soru evet ve  bunların hepsi sektördeki sorunlarımızla ilgili İngiltere

with a lack of people prepared to do certain jobs  they cannot find enough people to deliver the  

belirli işleri yapmaya hazır insan eksikliği nedeniyle ekmeği fabrikadan teslim edecek yeterli sayıda insan bulamıyorlar

bread from the factory they've got five shops  factory where they the the bakery they've got  

beş dükkânları fabrikaları var fırınları var

they've got a facility where they bake the bread  the bread factory then they've got several shops  

ekmeği pişirecekleri bir tesisleri var ekmek fabrikası o zaman shropshire civarında birkaç dükkanları var hepsi

around shropshire that's it but they cannot have  find enough delivery drivers to deliver to all the  

bu ama tüm dükkanlara teslimat yapacak yeterli teslimat şoförü bulamıyorlar

shops because nobody wants to do the job delivery  drivers again also they cannot find enough bakers  

çünkü kimse teslimat şoförü işini tekrar yapmak istemiyor ayrıca

to bake the bread because if you're a baker  you have to get up at three in the morning and  

ekmeği pişirmek için yeterli fırıncı da bulamıyorlar çünkü eğer sen bir fırıncısın sabahın üçte kalkıp

make the bread to be ready okay steve steve  uh so yes if anyone wants to deliver bread  

ekmeği hazır hale getirmelisin tamam steve steve uh yani evet biri ekmek teslim etmek isterse

who was it we were trying to get to come over last  week to try serena was it saturino i think it's  

kimdi geçen hafta gelip Serena'yı denemek için saturino muydu bence

saturino who drives a truck that's it so uh you  can drive the bread you gotta get up early though  

kamyon süren saturino o kadar uh ekmeği sürebilirsin yine de erken kalkmalısın

because it has to be in the shops by  about five in the morning and i think  

çünkü sabahın beşinde  dükkanlarda olması gerekir ve bence

truck drivers normally have very strange  hours because they drive during the night  

kamyon şoförlerinin normalde çok tuhaf saatleri vardır çünkü gece araba kullanıyorlar

so they can deliver things the next morning anyway  we seem to have talked a lot about that today  

böylece ertesi sabah bir şeyleri teslim edebiliyorlar görünüşe göre bugün bu konuda çok konuştuk  bu

on friday by the way i went to the dentist and  i did my live stream straight away afterwards  

arada cuma günü dişçiye gittim ve canlı yayınımı hemen ardından yaptım

and i wasn't very well so if you want to see one  of the strangest live streams ever watch friday  

ve pek iyi değildim Pekala, cuma gününün izlediği en tuhaf canlı yayınlardan birini görmek istiyorsanız,

watch my live stream for friday tell me what would  have been good is if you'd done the live stream  

cuma günü canlı yayınımı izleyin, söyle bana, canlı yayını dişçiden yapsaydın ne iyi olurdu,

from the dentist well they wouldn't let me  do that i think we could see all the horrific  

peki bunu yapmama izin vermezlerdi bence tüm korkunç

gory details yes of your teeth being scraped  it wasn't pleasant it was not pleasant at all  

kanlı ayrıntıları görebildik evet dişlerinizin kazınması hoş değildi hiç hoş değildi

but one funny thing happened though because  the the dentist was showing me one of these  

ama yine de komik bir şey oldu çünkü diş hekimi bana bunlardan birini

these new toothbrushes that's electric  and you press a little button and it goes

bu yeni elektrikli diş fırçalarını  gösteriyordu ve siz küçük bir düğmeye basın ve

like that and she said would you like to  try it so she gave it to me and immediately  

böyle gider ve denemek ister misiniz dedi ve bana verdi ve hemen

i pressed the button but what i didn't realize  because i wasn't wearing my glasses at the time  

düğmeye bastım ama fark etmemiştim çünkü o sırada gözlüklerimi takmamıştım   fırçanın

there was a big piece of toothpaste on the  end of the brush so i pressed the button and  

ucunda büyük bir diş macunu parçası vardı, bu yüzden düğmeye bastım ve

the toothpaste on the brush went everywhere  it went and then the the toothpaste went all  

fırçanın üzerindeki diş macunu gittiği her yere dağıldı ve ardından diş macunu her yere dağıldı

over the place and she says no no don't turn  it on you have to put it in your mouth first  

ve hayır hayır, açma  diyor. önce ağzına koy

at times i've heard that but of course without  your glasses you're as blind as a bat blind as a  

bazen  bunu  duydum ama tabii ki gözlükleriniz olmadan bir yarasa kadar körsünüz

bat there's a phrase we use as blind if you really  want to emphasize that someone can't see or that  

yarasa kadar körsünüz birinin göremediğini gerçekten vurgulamak istiyorsanız kör olarak kullandığımız bir deyim vardır ya da

you can't see you say i'm as blind as a bat which  is a strange thing to say because obviously bats  

bir yarasa kadar kör olduğumu söylediğinizi göremiyorsunuz, bu söylenmesi garip bir şey çünkü yarasaların

are they i don't know if they've got bad eyes or  not no clearly we presume they have because they  

gözlerinin kötü olup olmadığını bilmiyorum  hayır, açıkça sahip olduklarını varsayıyoruz çünkü onlar   bilirsiniz

use you know sonar i think their eyesight is poor  but they they use sonar they send out a signal and  

sonar kullanıyorlar bence görme güçleri zayıf ama sonar kullanıyorlar bir sinyal gönderiyorlar ve

then they're they're huge ears that's why bats  have big ears you see their ears are very large  

o zaman onlar çok büyük kulaklar bu yüzden  yarasaların büyük kulakları var, görüyorsunuz kulakları çok büyük

so they can hear their their reflecting sonar that  they make the sounds of that's how they know where  

böylece kulaklarını duyabiliyorlar sonar yansıtarak ses çıkarıyorlar ki duvara çarpmadan nereye uçacaklarını bu şekilde biliyorlar

to fly without without smashing into a wall tom  rock says hello friends that's a lovely lovely  

tom rock merhaba diyor arkadaşlar bu çok hoş bir teşekkür teşekkür ederim afedersiniz diyor

thing to say thank you says pardon we have a big  announcement hello hello donna mr duncan can you  

büyük bir duyurumuz merhaba merhaba donna bay duncan yapabilir misiniz

please say congratulations to me because i got  engaged last month and in december i'm going  

lütfen beni tebrik et çünkü geçen ay nişanlandım ve aralıkta

to get married donna congratulations  wedding bells are are coming your way  

evleneceğim donna tebrikler düğün çanları sana geliyor

and you are getting married we can also say you  are getting hitched yes you are tying the knot  

ve evleniyorsun ayrıca evleniyorsun da diyebiliriz evet evleniyorsun

strangely enough uh somebody at work in the same  team as me who is a lot younger than me half my  

yeterince garip uh işte benimle aynı ekipte çalışan biri benden çok daha genç

age in fact she's getting married uh and she's  saying that she feels under pressure because a  

aslında evleniyor uh ve baskı altında hissettiğini söylüyor çünkü

lot of her friends of the same age as her are all  having are all have all gotten married she's the  

onunla aynı yaştaki birçok arkadaşının hepsi sahip oluyor hepsi evlendi

last one in a group of five or six friends from  school or whatever and they're all having babies  

okuldan beş altı arkadaştan oluşan bir grubun sonuncusu o ve hepsinin bebekleri oluyor

they're all having babies they're all having  babies she's feeding under pressure what did  

hepsinin bebekleri oluyor  hepsinin bebekleri  baskı altında besleniyor ne

they say all her friends are having babies one  after the other not from the same man well let's  

dediler onu arkadaşlar aynı adamdan değil birbiri ardına bebekleri oluyor, hadi

hope not uh and as a result of that she's saying  well i'm feeling the pressure we've got to get  

umalım ki olmasın ve bunun sonucunda  iyi diyor,

married and have a baby because all my friends  are having a baby is this something that people  

evlenmek ve bebek sahibi olmak zorunda olduğumuz için üzerimizde baskı hissediyorum çünkü tüm arkadaşlarım yaşıyor bebek bu insanların

get uh well do people have babies yes do people  feel do married couples feel under pressure i  

iyi anladıkları bir şeydir?

think people have babies because their friends are  having them do you feel pressurized to have a baby

i can't imagine anyone doing that saying yeah  yeah you've got to have a baby i've had a baby  

evet  evet senin bir bebeğin olmalı, benim bir bebeğim oldu

and now you've got to have a baby  okay come on tell your husband tonight  

ve şimdi senin bir bebeğin var tamam hadi kocana bu gece söyle

put some soft music on and get him get your  husband drunk get him in the mood for love and  

hafif bir müzik aç ve onu sarhoş et kocanı sarhoş yap onu içeri al aşk ruh hali ve

and you've got to have a baby don't think the man  really is usually fairly willing oh i don't know  

ve bir bebeğiniz olmalı, erkeğin genellikle oldukça istekli olduğunu düşünmeyin ah

about that i think it doesn't always happen not  always but yeah sometimes the man does not want to  

bilmiyorum   bu her zaman olmaz her zaman olmaz ama evet bazen erkek istemez iyi olmak istiyor

to well maybe after a few years he gets  bored maybe the husband does not want  

belki birkaç yıl sonra sıkılıyor belki koca

to climb aboard but generally speaking  particularly if you've just got married  

gemiye binmek istemiyor ama genel olarak konuşursak, özellikle yeni evlendiyseniz,

don't think there's any problem in that department  no okay mr duncan yes greetings from canada says  

bu bölümde herhangi bir sorun olduğunu düşünmeyin, hayır tamam bay duncan evet kanada'dan selamlar diyor

mary congratulations i haven't finished my bit  congratulations congratulations donna but who  

mary tebrikler biraz daha bitirmedim tebrikler donna ama kim

who is the lucky man and how long have you been  seeing him were you going out together on dates  

şanslı adam kim ve onu ne zamandır görüyorsun randevularda birlikte çıkıyor muydunuz   bir

were you were you having lots of dates lots of  meetings and then one day you both decided that  

sürü randevunuz, bir sürü toplantınız ve sonra bir gün ikiniz de

you were in love we love each other let's get  married or is it a marriage of convenience  

aşık olduğunuza karar verdiniz, birbirimizi seviyoruz, hadi evlenelim yoksa bu bir çıkar evliliği mi   hayır çıkar evliliği demeyelim

no let's not say that a marriage of convenience  there's an interesting phrase we say a marriage  

ilginç bir deyim var evlilik diyoruz

is a marriage of convenience when two people  get married not necessarily because they love  

iki kişi evlenince mantık evliliğidir değil mutlaka birbirlerini sevdikleri için hayır belki

each other no maybe there is other reasons maybe  there is money involved could be money could be  

başka sebepler vardır belki para olabilir para olabilir

all sorts of reasons it's convenient for them  to get married because it pleases the families  

her türlü sebep olabilir çünkü aileleri memnun ettiği için evlenmeleri uygundur

or there's a dowry involved or something okay  marriage of convenience or a shotgun marriage  

veya işin içinde bir çeyiz veya başka bir şey vardır tamam uygun evlilik veya pompalı evlilik

okay steve uh let's hope yours is not a shotgun  marriage this sounds like a whole different lesson  

tamam steve, umalım ki sizinki av tüfeği evliliği değildir, bu kulağa tamamen farklı bir ders gibi geliyor   bu

that's a very quick marriage when somebody  discovers they're pregnant and they don't  

çok hızlı bir evliliktir, birisi hamile olduğunu öğrendiğinde ve

want to have that baby out of wedlock so  they get married very quickly we call it a  

o bebeği evlilik dışı doğurmak istemezler ve böylece evlenirler çok hızlı bir şekilde buna

shotgun marriage well we don't anymore i know we  don't say it anymore nobody nobody cares anymore  

av tüfeği evliliği diyoruz, artık yapmıyoruz biliyorum artık bunu söylemiyoruz artık kimsenin umurunda değil

but they might do in say you know catholics  or something yes okay steve you can literally  

ama onlar katolikleri bildiğinizi söyleyebilirler veya başka bir şey evet tamam steve kelimenin tam anlamıyla

have babies with five or six different men and  and have them all around you and no one cares  

beş veya altı çocuk sahibi olabilirsiniz farklı erkekler ve  ve etrafınızda onlar var ve kimsenin umurunda

no one even thinks anything about it anymore  in this country the older generations still do  

değil   artık kimse bu konuda bir şey düşünmüyor bu ülkede eski nesiller hala düşünüyor

but yes uh well i'm you know we're not going to  comment whether you know one way or the other  

ama evet, uh pekala, bir şekilde bilip bilmediğinizi yorum yapmayacağız ya da diğer

that's just the way things were i didn't uh  hmm yes so i went to the dentist i have a new  

işler böyleydi ben uh hmm evet bu yüzden dişçiye gittim yeni bir

toothbrush would you like to see my toothbrush so  this is what i bought on a very very special offer  

diş fırçam var diş fırçamı görmek ister misiniz yani bu çok çok özel bir teklifle satın aldığım şey   bu

this was so i couldn't resist buying it so  this is my new toothbrush that i'm going to  

yüzden ben satın almaktan kendimi alamadım bu yüzden

be using from now on to keep my teeth lovely  and clean i'm not advertising this by the way  

bundan sonra dişlerimi güzel ve temiz tutmak için kullanacağım yeni diş fırçam bu arada bunun reklamını yapmıyorum bu

so i'm not being paid to advertise this i wish  i was maybe if i just do that i'll do that there  

yüzden bunun reklamını yapmak için para almıyorum keşke öyle olsaydım belki bunu yaparsam bunu yaparım işte

you go so there is my new toothbrush  just pretend you didn't see the brand  

orada yeni diş fırçam var sadece markayı görmemiş gibi davranın

and i'm going to be using this from now on to  keep my teeth nice and shiny because i don't  

ve bundan sonra dişlerimi güzel tutmak için bunu kullanacağım ve parlak çünkü

want to lose my teeth if there was there's  one thing i've realized as i've got older  

dişlerimi kaybetmek istemiyorum yaşlandıkça fark ettiğim bir şey varsa

steve i don't want to lose my teeth i want to keep  them and what did they say to you you hadn't been  

steve dişlerimi kaybetmek istemiyorum onları tutmak istiyorum ve sana ne dediler

for how many years uh about two and a half two and  a half but i had a good excuse because of covid  

kaç yıldır yoktu uh yaklaşık iki buçuk iki buçuk ama covid   koronavirüs nedeniyle iyi bir mazeretim vardı

coronavirus kept most of the dentists closed  so there must be a lot of people i can only  

diş hekimlerinin çoğunu kapalı tuttu bu yüzden çok fazla insan olmalı sadece   olması gerektiğini varsayabilirim şu

assume that there must be a lot of people at  the moment going to the dentist who have bad  

anda diş hekimine giden pek çok kişi

teeth because during the coronavirus outbreak and  lots of people were in lockdown they also closed  

koronavirüs salgını sırasında dişleri kötü olan ve birçok kişi karantinada olduğu için

lots of businesses including dentists we we did  we did i wonder if belarus is on whether whether  

diş hekimleri dahil birçok işletmeyi kapattılar biz yaptık yaptık belarus'un işi olup olmadığını merak ediyorum

her business had to close during the pandemic  i haven't seen claudia are you here claudia i  

pandemi sırasında kapatmak zorunda kaldım claudia'yı görmedim burada mısın claudia

haven't seen her today she could give us all sorts  of tips on how to keep our teeth bright and clean  

bugün onu görmedim bize dişlerimizi nasıl parlak ve temiz tutacağımıza dair her türlü ipucu verebilirdi

uh but they had to really scrape away at your  teeth didn't they anyway have we got a theme  

ama gerçekten senin dişlerini kazımak zorunda kaldılar dişler zaten yok muydu

for today mister i've mentioned earlier the  theme before steve came because i never know  

bugün için bir temamız var bayım daha önce bahsetmiştim tema steve gelmeden önce çünkü hiç bilmiyorum

mr duncan just well i like sometimes i like to  surprise steve sometimes with this thing on my  

bay duncan çok iyi bazen steve sürpriz yapmayı seviyorum bazen

toes yes it keeps mr alert isn't he alert on my  toes mr steve should i say you say you're someone  

ayak parmaklarımda bu şey varken evet tutar Bay Alert, ayak parmaklarımda tetikte değil mi Bay Steve, birisi olduğunuzu söylemeli miyim? aynen

if you're kept on your toes it means you're  sort of kept in a heightened state of awareness

i think that's right isn't it just as i described  okay steve if you could just end that sentence  

tarif ettiğim gibi tamam steve şu cümleyi bitirebilirsen

when you're ready here we go with words within  words we are talking about later on but also  

hazır olduğunda burada kelimelerle daha sonra konuşacağız ama ayrıca

we are going to let me just find what i was going  to do because i'm trying to find it now i've lost  

ne yapacağımı bulmama izin vereceğiz çünkü ben şimdi onu bulmaya çalışıyorum, kaybettim,

it mr duncan's doing all the technical stuff you  don't know what's happening it's chaos well one of  

Bay Duncan tüm teknik şeyleri yapıyor, ne olduğunu bilmiyorsun, bu bir kaos,

the problems is is my computer is not working  properly so i used to have two screens but i  

sorunlardan biri de bilgisayarım düzgün çalışmıyor, bu yüzden eskiden iki ekranım vardı ama ben

don't know why my other screens no longer work my  computer is being very annoying talking of which  

diğer ekranlarımın neden artık çalışmadığını bilmiyorum bilgisayarım bundan bahsetmek çok sinir bozucu oluyor ki

here we go steve we've got to move on okay  i was going to say if anyone knows why  

işte başlıyoruz steve devam etmeliyiz tamam nedenini bilen biri varsa diyecektim

well i've got a computer expert on steve yeah  using words instead of very so quite often in  

peki bu konuda bir bilgisayar uzmanım var steve evet  genel konuşmada çok çok çok sık yerine kelimeleri kullanmak bir

general speaking we will use very in front of  another word when we are trying to show or stress  

how big something is or small or the smell or how  bright it is or how light something is so we often  

şeyin ne kadar büyük veya küçük olduğunu veya kokusunu veya ne kadar parlak veya bir şeyin ne kadar hafif olduğunu göstermeye veya vurgulamaya çalışırken başka bir kelimenin önünde çok kullanırız sık sık

use very so i thought it'd be interesting to have  a look at some alternatives so instead of saying  

çok kullanırız bu yüzden bazı alternatiflere bir göz atmanın ilginç olacağını düşündüm bu yüzden çok demek yerine

very you could you just use one word to actually  express that i will give you an example for those  

gerçekten ifade etmek için tek bir kelime kullanabilirsiniz ne yaptığımdan emin olmayanlar için size bir örnek vereceğim

who aren't sure what i mean for example something  that's very simple you can say it's very simple  

örneğin bir şey  bu çok basit, çok basit diyebilirsiniz   çok basit çok

very simple a very simple thing but  instead you don't have to say very simple  

basit bir şey ama bunun yerine çok basit demek zorunda değilsiniz

you can just say basic so basic is one word  that expresses very simple basic so when we say  

sadece temel diyebilirsiniz yani temel çok basit basit ifade eden tek bir kelimedir yani biz

for example basic english we know we  are talking about very simple english  

için söylediğimizde örnek temel ingilizce biliyoruz ki çok basit ingilizceden bahsediyoruz

and i thought it'd be interesting to have  a look at some and see if we can guess  

ve bazılarına bakıp

what the word is steve and also you as well so you  can join in with this it is a little bit of fun  

steve kelimesinin ne olduğunu tahmin edip edemeyeceğimize bakmanın ilginç olacağını düşündüm ve ayrıca siz de bu kelimeye katılabilirsiniz biraz eğlenceli

right i'm not sure if i get it just yet you  don't get it uh but yeah let's see another  

doğru benim anladığımdan emin değilim henüz siz anlamadınız ama evet başka bir   örneğe bakalım evet

example yes to help us there's no examples no more  examples we're going to play it now straight in  

bize yardımcı olacak örnek yok başka örnek yok şimdi düz oynayacağız bence

straight in no messing around well i think  most people will understand what i mean there  

çoğu kişi orada ne demek istediğimi anlayacaktır

so instead of saying something is very  simple you can replace it with basic  

bu nedenle bir şeyin çok  basit olduğunu söylemek yerine onu temel ile değiştirebilirsiniz

if it's not going to be very simple for all the  examples is it well no very something yes that's  

tüm örnekler için çok basit olmayacaksa iyi mi hayır çok şey evet işte bu

it as you will as you you are about to see right  now right very smooth one word that describes very  

istediğiniz gibi şu anda görmek üzeresiniz  şu anda çok pürüzsüz çok düzgün bir şeyi tanımlayan tek bir kelime

smooth so something that is very smooth we can  replace that phrase with one word right but what  

yani çok düzgün olan bir şeyi bu ifadeyi tek bir kelimeyle değiştirebiliriz doğru ama bu

is the word something that is very smooth  and this is for you out there in youtube land  

kelime nedir çok düzgün bir şey ve bu youtube diyarında tam size göre

you can join in with the live chat and give  us some answers so what if something is  

canlı sohbete katılabilir ve bize  bazı yanıtlar verebilirsiniz  peki ya bir şey

very smooth is there a word that we can use  to replace that actual word that phrase rather  

çok pürüzsüzse, bu gerçek kelimenin yerine  kullanabileceğimiz  bir kelime var mı?

very smooth becomes one word but what is  the word think of something that's smooth  

pürüzsüz bir şey düşünün

think of something that has a nice shape so  maybe also you are referring to the shape  

güzel bir şekle sahip bir şey düşünün, bu yüzden belki de şeyin şeklinden   bahsediyorsunuzdur, yani

of the thing as well so not just how it feels  but maybe also how it looks and how it moves very  

sadece nasıl hissettirdiğini değil  aynı zamanda nasıl göründüğünü ve nasıl hareket ettiğini de çok

smooth like a baby's bottom yes that's what we  say in this country but not necessarily something  

bir bebeğin poposu evet bu ülkede öyle diyoruz ama ille de dokunulacak bir şey değil

to touch but also maybe something that looks very  smooth we've got uh mahwah says mohammed says soft  

ama aynı zamanda çok  pürüzsüz görünen bir şeye sahibiz uh mahwah diyor mohammed yumuşak diyor

you can say very soft but we don't want to use the  word very do we that's it flat would be very flat  

çok yumuşak diyebilirsiniz ama bu kelimeyi kullanmak istemiyoruz peki biz bu düz çok düz olurdu

so those two words can actually be used with  very so we are replacing that with one single  

yani bu iki kelime aslında  çok ile kullanılabilir yani bunu tek bir

word well tomic suggests silk silk yes well yes  that's not actually too bad that's actually pretty  

kelimeyle değiştiriyoruz peki tomic ipek ipek anlamına gelir evet pekala evet bu aslında çok kötü değil bu aslında oldukça

good it's not the word i've got here but yeah  creamy creamy or silky is another word silky  

iyi bu kelime değil buradayım ama evet kremsi kremsi veya ipeksi başka bir kelime ipeksi

but in fact there is a better word than that  a much better word i will show you in a moment

ama aslında bundan daha iyi bir kelime var çok daha iyi bir kelime size birazdan göstereceğim

palmyra says i remember michael jackson's song  smooth criminal well there's no answer to that  

palmyra michael jackson'ın şarkısını hatırlıyorum pürüzsüz suçlu peki cevabı yok bu

really is there was there was another one by uh  sade smooth operator yes he's a smooth operator  

gerçekten var mı başka bir tane daha vardı uh sade düzgün operatör evet o sorunsuz bir operatör

smooth operator and she was very  smooth so smooth she almost melted away  

sorunsuz operatör ve çok pürüzsüz o kadar pürüzsüzdü ki neredeyse eridi   bu

that's nice uh flawless says tiksha flawless  yes if something is smooth it is flawless  

güzel uh kusursuz diyor tiksha kusursuz evet bir şey düzgünse kusursuzdur

yes isn't it it hasn't got any bumps in it  or lumps that's it um you're getting the idea  

evet değil' İçinde herhangi bir tümsek veya yumru yok, bu um, anladınız,

here we go sleep what about sleek says  helen person i thought it said prison then  

işte uyuyoruz, peki ya şık diyor helen kişi hapishane dediğini sanmıştım sonra bizzat

hell in person um yes but all  those words are what where would we  

cehennem um evet ama tüm bu kelimeler nerede

think why would we use this word in a sentence  well you would use it to mean to mean very smooth  

bu kelimeyi neden bir cümlede kullanacağımızı düşünür müydünüz peki siz bunu çok pürüzsüz anlamında kullanırdınız

so if you wanted to say that something is very  smooth you could also your skin is very smooth yes  

yani bir şeyin çok  pürüzsüz olduğunu söylemek istiyorsanız teninizin çok pürüzsüz olduğunu da söyleyebilirsiniz evet

so think of something that moves quickly or has  a certain shape as well so we are talking also  

yani hızlı hareket eden bir şey düşünün veya belirli bir şekli de var yani

visual so not just touching something because  smooth can also have other meanings as well  

görsel olarak da konuşuyoruz yani sadece bir şeye dokunmakla kalmıyor çünkü pürüzsüz başka anlamlara da sahip olabilir

that have been used definitely fit well i  can say now that hell in person is right ah  

kesinlikle iyi uyuyor

well what do you mean a person being smooth do  you no anything no not just a person something  

bir insanın pürüzsüz olması sen hiçbir şey hayır sadece bir insan değil

that that goes through the water easily is sleek  as well okay right i'm getting the feeling that  

sudan kolayca geçen bir şey aynı zamanda düzgündür  tamam doğru, öyle hissediyorum ki

but so sleek is something that's smooth  its appearance or maybe the way it feels  

ama çok şık olan bir şey pürüzsüz görünümü veya belki de hissettirdiği  şekilde

so you can use it as feeling as well you see  so you touch something it's sleek oh very  

bunu duygu olarak da kullanabilirsiniz gördüğünüz gibi  yani bir şeye dokunursunuz o şık oh çok

sleek very smooth so sleek can replace that  one word so how would we say that in a sentence  

şık çok pürüzsüz çok şık o  tek kelimenin yerini alabilir peki bunu bir cümlede nasıl söyleriz  az önce yaptım

well i just did i just said that thing feels  very sleek something that's sleek right so a  

o şeyin hissettirdiğini söyledim çok şık bir şey bu şık yani                                                                        .

sleek thing is something that feels smooth or it  looks smooth or maybe the shape of it will move  

very easily maybe through the air or through the  water so the boat the shape of the boat is sleek  

it has a sleek shape it means the shape of it will  move through the water very easily sleek i like  

şeklinin suda çok kolay hareket edeceği anlamına gelir şık ben

that word actually it's a nice one to say sleek  but if you were if you were saying for example um

bu kelimeyi seviyorum aslında şık söylemesi güzel ama eğer olsaydın örneğin

say you were talking about somebody's  skin yes then you would you could use  

birinin derisinden bahsettiğini söyleseydin evet o zaman kullanabilirdin

the words that other people have used that's  silky um oh yes silky would be a good one  

diğer insanların kullandığı kelimeler ipeksi um oh evet ipeksi iyi olurdu

sleek but oh sleek haven't your head in  prison's at the person said that flat soft yes  

şık ama ah şık kafanız hapishanede değil mi o kişi dedi ki düz yumuşak evet   şık

sleek soft so it is a good way of replacing very  with one word here's another one steve let's see  

yumuşak yani bu çok  bir ile değiştirmenin iyi bir yolu kelime işte bir tane daha steve bakalım

if we can get this one from russia says angulay  hello angulay from russia with love here he  

bunu rusya'dan alabilir miyiz diyor angulay rusya'dan sevgilerle merhaba angulay işte o

goes bond that's all the everyone's talking about  james bond at the moment aren't they well i'm not  

gidiyor bağ şu anda herkesin james bond hakkında konuştuğu  onlar iyi değil mi ben

russia from love that was a james bond film yeah  who who was in it sean connery i think was it  

aşktan rusya değilim o bir james bond filmiydi evet içinde kim vardı sean connery sanırım bu

sean connery was it was it was it uh the other  guy you know the guy with the uh the eyebrows  

sean connery miydi o diğer adamdı bilirsiniz kaşları olan adam

well mr bond my name is miss my name is bond  bond james bond i'm roger moore and this is all  

pekala bay bond benim adım bayan benim adım bond bond james bond ben roger moore ve oyunculuğumla yapabileceğim tek şey bu

i can do with my acting do you know roger moore  started out modeling cardigans in catalogues  

shopping catalogs i'm sure he looked very fetching  yes he did someone is fetching it means they're  

very attractive something attractive something  nice to look at oh you look very fetching in that  

çok çekici bir şey çekici bir şey bakması güzel bir şey oh çok çekici görünüyorsun

in that dress very fetching i have to say means  you want to you want to fetch them you want to  

bu elbisenin içinde çok çekici söylemek zorundayım demek istiyorsun onları getirmek istiyorsun onları

catch them and get them oh okay well maybe let's  not get too carried away here we go then another  

yakalamak ve elde etmek istiyorsun oh tamam pekala belki çok fazla almayalım kendimizi kaptırdık işte başlıyoruz sonra başka

one oh florence thank you florence for your  donation on the super chat thank you very much

bir oh florence süper sohbete bağışınız için teşekkürler florence çok teşekkür ederim

oh yes there we go uh artful hassan says  mr duncan is wearing a sleek white shirt  

oh evet işte başlıyoruz uh hünerli hassan diyor ki bay duncan şık beyaz bir gömlek giyiyor

yes it's very smooth smooth and sleek  you want to touch me come on touch me oh  

evet çok pürüzsüz pürüzsüz ve şık istediğiniz bana dokunmak için hadi bana dokun oh

very sleek yes my weekend has just become  much more exciting triple 07 here we go steve  

çok şık evet hafta sonum çok daha heyecanlı hale geldi üçlü 07 işte başlıyoruz steve

very sorry if you are very sorry  we can replace that with one word  

çok özür dilerim çok üzgünsen bunu tek bir kelimeyle değiştirebiliriz

i'm very sorry i was late for the meeting  is that a good sentence that you can use  

çok üzgünüm toplantıya geç kaldım bu iyi bir cümle mi

your alternative word in well no because  you're using very sorry we're looking for  

alternatif kelimenizi de kullanabilirsiniz hayır çünkü kullanıyorsunuz çok üzgünüm arıyoruz

i know but i'm just saying you know i'm very  sorry so to be very sorry is not just sorry but  

biliyorum ama sadece söylüyorum ki çok  üzgünüm üzgünüm ama

you you really feel it i'm very sorry you might  describe a person as what they are being what  

gerçekten çok üzgünüm bir kişiyi olduğu gibi tanımlayabilirsiniz

they are very sorry but they are also being what  give us an example of a sentence well i've just  

çok üzgün oldukları halde aynı zamanda bize bir cümle örneği verin pekala az önce

that that was a good one what you just came okay  that was good yes i'm very sorry he was very he  

bu iyi bir şeydi ne geldiysen tamam bu iyiydi evet çok üzgünüm o çok

was very sorry for being late he was very sorry  for his behaviour but we can use an alternative  

geç kaldığı için çok üzgündü davranışı için çok üzgündü ama alternatif bir

word yes just one word so you don't have to even  use very you can just say one word he was very  

kelime kullanabiliriz evet sadece bir kelime yani sen zorunda değilsin hatta çok kullanın sadece bir kelime söyleyebilirsiniz o çok

sorry raphael suggests apologetic that's a  very good answer yes it's a very very good  

üzgündü raphael özür dilemeyi öneriyor bu çok iyi bir cevap evet

that's a very very very very very that's a  lot of fairies did you like my verys ashamed  

bu çok çok iyi

you could be ashamed yes if you felt shame for  the action yeah that you are very sorry about  

evet çok üzgün olduğunuz eylem için utanç duyduysanız

it doesn't really describe being very  sorry because ashamed means embarrassed  

bu gerçekten çok üzgün olmayı tarif etmez çünkü utanmak utanmak anlamına gelir  yani

so you can say that you were very embarrassed  but that doesn't really describe very sorry  

çok utandığınızı söyleyebilirsiniz ama bu gerçekten çok üzgün olmayı tarif etmez

so there is a great word we will be using  using the the actual word in a moment  

yani harika bir şey var kullanacağımız kelime birazdan gerçek kelimeyi kullanarak

richard suggests sorrowful sorrowful yes  if you are sorrowful that's a good one  

richard kederli kederli evet kederli iseniz bu iyi bir kelime

sorrowful but there is a much better word a  much more concise word i always says regret  

kederli ama çok daha iyi bir kelime var çok daha özlü bir kelime var pişmanlığı göstermek için her zaman pişmanlık diyorum evet pekala

to show regret yeah well i suppose  to show regret is genuinely to show  

sanırım pişmanlık göstermek, gerçekten

that you you wish you hadn't done something  so it isn't quite the same as sorry  

bir şey yapmamış olmayı dilediğini göstermektir bu yüzden üzgün olmakla pek aynı şey değildir

but it's not far off no belarusia is here yes  oh oh hello hello claudia i i was showing your  

ama çok da uzak değil belarusia burada evet oh oh merhaba merhaba claudia

pictures today i showed them earlier on your  lovely pictures taken in the park and we went to  

bugün resimlerini gösteriyordum   gösterdim onları daha önce parkta çekilmiş güzel resimlerinizde ve biz

the park as well yesterday to have a nice walk  around we we watched the ducks and the geese  

de dün parka gittik güzel bir yürüyüş yaptık ördekleri, kazları

and the swans which i believe you've shown a video  of judging by the live comments that i read before  

ve kuğuları izledik canlı yayına göre değerlendirdiğiniz bir video gösterdiğinizi düşünüyorum daha önce okuduğum yorumlar geldi

coming on i did i did that earlier how about  orien's suggestion of afraid afraid once again  

yaptım bunu daha önce yaptım orien'in korkmak bir kez daha korkmak önerisine ne dersiniz

is not really sorry so afraid it can be fearful  to be scared so there is a much better word  

gerçekten üzgün değildir, bu yüzden korkmak korkmak korkusu olabilir bu nedenle çok daha iyi bir kelime   vardır

and it literally does mean very sorry you could  say oh i'm afraid uh i was late for work today  

ve kelimenin tam anlamıyla çok üzgün olduğunuz anlamına gelir diyebilir  ah, korkarım bugün işe geç kaldım

and not necessarily mean that you are afraid  couldn't you you could say so yes i think that  

ve ille de korktuğunuz anlamına gelmez  öyle diyebilirdiniz yani evet bence

would fit you you will like this word by the  way this word is great is if you just say oh i'm  

bu   size uyacaktır bu kelimeyi beğeneceksiniz bu arada bu kelime harika sadece oh

afraid i was late for work this word is brilliant  then that just means very sorry so i think you i  

korkarım işe geç kaldım dersen bu kelime harika o zaman bu çok üzgünüm anlamına gelir bu yüzden

think that is a very good suggestion ori mori  if i said that we've had the answer already  

bunun çok iyi bir öneri olduğunu düşünüyorum yoksa cevabı zaten aldığımızı söylersem mori

uh we've had the answer already right okay  you mean i think i know what you mean um

cevabı zaten doğru bulduk tamam  yani ne demek istediğinizi anladığımı düşünüyorum um

maybe we had i think tomic had it and also i  think there were there was someone else as well  

belki bizde vardı bence tomic aldı ve ayrıca başka birinin de olduğunu düşünüyorum   pekala

all right here it is you are very sorry you are

işte buradasınız çok üzgünsünüz

apologetic oh so that particular word really  does emphasize and show that you are not just  

Özür dileyen kelime gerçekten bir

sorry about something but you are saying i'm sorry  i'm very sorry i'm i'm really sorry you can say  

şey için yalnızca   üzgün olmadığınızı, aynı zamanda özür dilerim çok özür dilerim gerçekten özür dilerim

that that person was apologetic because they they  were stressing the fact that they are sorry i i'm  

o kişinin özür dilediğini çünkü onlar için özür dilediğini söylediğinizi vurgular ve gösterir üzgün olduklarını vurguluyorlardı ben ben

the person is being sorry they were very sorry  they were apologetic so i think i think maybe  

kişi üzgündü onlar çok üzgündü  özür dilediler bu yüzden sanırım

two or three people got that right um yes tomic  was uh very apologetic to his boss for being  

iki veya üç kişi bunu doğru anladı um evet tomic patronundan özür dilediği için çok özür diledi

late to work that's it that day yes you'd have  to say very though oh yes tommy was apologetic  

o gün işe geç kaldı evet çok  söylemen gerekirdi ama oh evet tommy

uh for being late to work and tuesday so  apologetic is a great way of just saying  

işe ve salıya geç kaldığı için özür diliyordu bu yüzden özür dilemek, olanlar için gerçekten üzgün

or expressing deep deep sorrow you are  really sorry about what happened here's  

olduğunuzu   demenin veya derin derin üzüntünüzü ifade etmenin harika bir yoludur işte

another one what about what about what about  remorseful well remorseful is also regret  

bir tane daha peki peki ya  ne hakkında pişmanlık iyi pişmanlık aynı zamanda

regret so you might say that a person regrets  deeply but you don't say very regret fine  

pişmanlık   pişmanlıktır yani bir kişinin derinden pişmanlık duyduğunu söyleyebilirsin ama çok pişmanlık iyi demiyorsun

so regret also already regret describes that  feeling so you you very rarely say very regret  

yani pişmanlık da zaten pişmanlık bu duyguyu tarif eder, bu yüzden siz çok nadiren çok pişmanlık dersiniz

but you might be regretful about something which  can also i suppose be used as a synonym of sorry  

ama bir şey için pişman olabilirsiniz ki bu aynı zamanda özür dilerim'in eşanlamlısı olarak da kullanılabilir bir şey

something oh i think this relates to us i think  whatever this is whatever the answer to this  

oh bence bu bizimle alakalı bence bu her neyse bunun cevabı her ne

is steve i think it describes us perfectly  annoyed well bitter very special regretful  

ise steve bence bizi mükemmel bir şekilde tanımlıyor sinirli iyi acı çok özel pişman

no again hateful no no steve very special  something very special one word one word  

yine nefret dolu hayır steve çok özel çok özel bir şey tek kelime tek kelime   bir

something is very special one word can replace  the two words very special that's it so instead  

şey çok özel bir kelime iki kelimenin yerini alabilir çok özel bu yüzden

of saying very special and this is a very good  way of increasing your your word power and your  

çok özel demek yerine bu kadar ve bu kelime gücünüzü artırmanın çok iyi bir yoludur ve

vocabulary as well it's a very good way of doing  it alexander sorry seems to be the hardest word  

kelime dağarcığınız da bunu yapmanın çok iyi bir yolu alexander özür dilerim en zor kelime gibi görünüyor

yes to say people often say that that is uh that  is true um very special unique we've got younique

evet insanlar genellikle bunun doğru olduğunu söylemek için um çok özel benzersiz younique

raphael anna maggie p who and harley quang  have suggested uh alessandra says awesome  

raphael anna maggie p kim ve harley var Quang önerdi uh alessandra harika diyor

yes is that us are you just saying that we  are awesome i hope so oh that has made my day  

evet, sadece biz harika olduğumuzu söylüyorsunuz

so nice exceptional says sandra very special  exceptional yeah those words all fit awesome

çok güzel istisnai diyor sandra çok özel olağanüstü evet bu kelimelerin hepsi uyuyor harika

something that's very special  so here is the one that i have  

çok özel bir şey işte burada sahip olduğum   işte

here's the word that i've got steve but oh yeah

kelime şu ki steve sahibim ama oh evet evet

yes exceptional something that  is very special is exceptional  

istisnai çok özel olan bir şey istisnai

so maybe you went for some food yesterday maybe  you went to a lovely restaurant to have some food

yani belki dün yemek yemeye gittiniz belki  yemek yemek için güzel bir restorana gittiniz

and you might have had some lovely food from  the menu or maybe there was a very good choice  

ve biraz yemiş olabilirsiniz menüden güzel yemekler veya belki çok iyi bir seçim vardı

or maybe a very special menu or maybe the  food that they served was very special  

veya belki çok özel bir menü veya belki sundukları yemek çok özeldi

well sandra gonzalez did get that right yes  but that's the word mr duncan was thinking of  

sandra gonzalez bunu doğru anladı evet ama Bay Duncan'ın düşündüğü kelime buydu   ama

but there are other answers and as you know  people that said awesome unique yes uh those words  

başkaları da var cevaplar ve bildiğiniz gibi harika benzersiz evet uh bu kelimeler

all fit so well done well that one seemed to be  people are getting into the swing of it now yes uh  

hepsi o kadar iyi uyuyordu ki, insanlar  şimdi onun hızına giriyor gibiydi evet uh

outstanding yes yes something very something very  special can be outstanding remarkable says richard  

olağanüstü evet evet çok özel bir şey olağanüstü olabilir olağanüstü olabilir diyor Richard

extraordinary unique says uh teacher extraordinary  yes um so i think i think we're starting to get  

olağanüstü benzersiz uh öğretmen olağanüstü diyor evet um yani sanırım

the hang of it now but yes particular hmm  could be particular normally is something  

şimdi anlamaya başlıyoruz ama evet belirli hmm özel olabilir normalde   tekil bir şeydir

singular or something that you are  focusing on your a particular thing  

veya belirli bir şeye odaklandığınız bir şeydir

here is yes you are always awesome says  artful oh thank you very much isn't that kind  

işte evet siz her zaman harika diyor ustalıklı oh çok teşekkür ederim o nazik değil mi   teşekkür ederim çok teşekkür ederim

thank you thank you very much using words instead  of very very tasty phenomenal there's a good one  

çok çok lezzetli yerine kelimeler kullanıyorsunuz olağanüstü iyi bir tane var   olağanüstü olağanüstü

phenomenal phenomenal yes phenomenal we'll say it  again just so that people know how to pronounce  

evet olağanüstü sadece insanlar nasıl yapılacağını bilsin diye tekrar söyleyeceğiz

the word phenomenal something is outstanding  amazing out of this world great phenomenal  

olağanüstü kelimesini telaffuz olağanüstü  bu dünyanın dışında harika

out of this world as well and says jimmy  eccentric says satorino not sure if eccentric  

bu dünyanın dışında da harika   ve jimmy eksantrik diyor satorino eksantrik olup olmadığından emin değil   bence

i think she's just saying that we are eccentric  no i see such as we're not we're not talking about  

sadece eksantrik olduğumuzu söylüyor  hayır anladığım kadarıyla biz biz değiliz'

words to describe us because there are many  and and a lot of them we can't even broadcast  

bizi tarif edecek kelimelerden bahsetmiyoruz çünkü çok fazla var ve birçoğunu yayınlayamıyoruz bile

to be honest delicious appetizing you are still  talking about us of course yes see you guys  

dürüst olmak gerekirse lezzetli iştah açıcı hala bizden bahsediyorsunuz tabii ki evet görüşürüz çocuklar   bence

i think you could still you could still describe  us as tasty mouth-watering says tomic i've never  

hala yapabilirsiniz hala tarif edebilirsiniz bize lezzetli ağız sulandıran tomic diyor

been described as mouth-watering before there's  no answer to that there's no answer to being  

daha önce hiç   ağız sulandıran olarak tanımlanmadım    ağız sulandıran olmanın bir cevabı yok diye bir cevap yok

mouth-watering i've never yummy says a marietta  oh yummy well i've been called yummy a few times  

asla nefis bir marietta der  ah nefis pekala bana nefis denildi birkaç kez

keep them coming keep them coming normally  followed by heavy breathing on the phone  

gelmelerini sağlayın  normal şekilde gelmelerini sağlayın ardından telefonda ağır nefes alma

so something that is very tasty what  are we talking about beef burgers

yani çok lezzetli bir şey  sığır eti burgerlerinden bahsediyoruz

not actual food so to replace  the two words very tasty

gerçek yemek değil bu nedenle çok lezzetli  iki kelimeyi değiştirmek için

what could you replace that  with if you only used one word

bunu sadece kullansaydınız ne ile değiştirebilirdiniz tek kelime

one word stephen duncan are or mr steve is i do  like mouth-watering i think that's good but well  

tek kelime stephen duncan ya da bay steve ağız sulandırmayı severim bence

we've got that uh artful hassan has suggested  that i like that one beatrice has suggested  

oh has that been up for a while am i using the  words how long has that been up ages oh i see  

bu iyi ama iyi ne kadar uzun zaman oldu kelimelerini kullanıyorum oh anlıyorum

i thought these were words for for the last one  right you know steve i am so glad that you are  

bunların sonuncusu için sözler olduğunu düşünmüştüm doğru biliyorsun steve olanlara konsantre olduğun için çok memnunum.

concentrating on what is happening i'm out i'm  out of it today there it is so we've got delicious  

bugün işte bu yüzden lezzetli

something very tasty luscious yes so we're talking  about the the taste you see the taste of something  

çok lezzetli tatlı bir şey var  çok lezzetli tatlı evet bu yüzden  tat hakkında konuşuyoruz  görüyorsunuz   nefis bir şeyin tadı  az önce

yummy we've just we've just read all those  out delectable there's a good one delectable  

hepsini okuduk nefis güzel bir tane var nefis

delectable you don't hear that word yes very often  delectable something that is very tempting you see  

nefis bu kelimeyi duymuyorsunuz evet çok sık  nefis çok cezbedici bir şey görüyorsunuz

is something that you see and you think yes the  appearance makes me want to have it are delectable  

gördüğünüz bir şey ve sizce evet görünüm bende buna sahip olmak istiyor nefis

very nice something into your design attractive  design yes desirable delectable here we go

çok güzel tasarımınızda bir şey var çekici tasarım evet arzu edilir nefis burada biz

palatable there's a good one

lezzetli git iyi bir tane var

varagat says palatable yes if something  is palatable it's very tasty yes zafiragat  

varagat lezzetli diyor evet bir şey lezzetliyse çok lezzetli evet zafiragat

the answer is and this there are other choices  of course so this is the one i have delicious  

cevap ve bu başka seçenekler de var yani bu benim lezzetli olanım   ah

ah you see maggie p said delicious  delicious so you are expressing very  

görüyorsunuz maggie p lezzetli lezzetli dedi yani ifade ediyorsunuz çok

tasty so you wouldn't say that something is  delicious unless it tasted very good unless  

lezzetli yani bir şeyin tadı  çok güzel olmadığı sürece lezzetli olduğunu söylemezsiniz

when you were eating it you were thinking oh  beatrice said delicious mmm see juicy juicy is um  

onu yerken ah beatrice dedi ki lezzetli mmm bak sulu sulu um

it could be something that's delicious but  uh doesn't necessarily describe what we want  

lezzetli bir şey olabilir ama uh mutlaka ne olduğunu açıklamaz

something if something is juicy it probably is  very tasty yes uh but that can also be used to  

bir şey istiyoruz   bir şey suluysa muhtemelen çok lezzetlidir evet uh ama bu aynı zamanda

describe something that's it's quite attractive  juicy something juicy really yes would you steak  

oldukça çekici  sulu bir şeyi tarif etmek için de kullanılabilir sulu bir şey gerçekten evet biftek

would yeah juicy steak yes for example or maybe  a big juicy reward yeah well yeah definitely  

ister miydiniz   evet sulu biftek evet örneğin veya belki büyük sulu bir ödül evet pekala evet kesinlikle

something that you might want appetizing  so something very tasty can be described  

iştah açıcı isteyebileceğiniz bir şey yani çok lezzetli bir şey tarif edilebilir

as delicious here's another one steve we'll  have a couple of more our vitas is going  

lezzetli olarak işte bir tane daha steve birkaç tane daha içeceğiz vitas gidiyor   vitas gidiyor

vitas is going see you later vitas  don't forget i'm back with you tomorrow  

sonra görüşürüz vitas unutma ben seninleyim yarın   yarın

i'm here tomorrow as well because i'm with you  from monday to friday during october thank you

da buradayım çünkü ekim boyunca pazartesiden cumaya  sizinleyim

for getting involved here's another one very  thirsty so imagine you're walking through the  

ilgilendiğiniz için teşekkürler işte bir tane daha çok susadık bu yüzden çölde yürüdüğünüzü hayal edin

desert there's no water and you're very thirsty so  there's none of that i'm not very thirsty because  

su yok ve çok susadınız bu yüzden var bunların hiçbiri çok susamış değilim çünkü

i have a glass of water so what about quench  my thirst what what about something that's  

bir bardak suyum var yani susuzluğumu gidermeye ne dersiniz   çok susamışların yerini alabilecekleri bir şeye ne dersiniz

that they can replace very thirsty so we are  looking for a replacement of very thirsty  

yani çok susamışların yerini alacak bir şey arıyoruz

there is one word we can use to  describe very very thirsty very  

kullanabileceğimiz tek bir kelime var çok çok susadığınızı tarif etmek için

you've been out for a a long walk on a hot  day you forgot to take water with you you feel

sıcak bir günde uzun bir yürüyüşe çıktınız yanınıza su almayı unuttunuz çok susadım bu

very thirsty i'm so imagine something that's dried  out imagine something that's very dry imagine  

yüzden kurumuş bir şey hayal edin çok kuru bir şey hayal edin

a desert or maybe something that's been in the sun  all day and you can use the same word to describe  

bir çöl veya belki başka bir şey tüm gün güneş altındaydı ve aynı kelimeyi

the feeling of being or feeling very thirsty  one word so a few people have suggested starving  

çok susamış olma veya hissetme hissini tarif etmek için kullanabilirsiniz tek kelimeyle birkaç kişi açlıktan ölmeyi önerdi

now that that's um that's to do with food if  you if you are hungry if you're very hungry  

şimdi bunun yemekle ilgisi var, eğer açsanız, 'çok açız

then we could say the word i'm hoping you  haven't got that one as an example but the  

o zaman kelimeyi söyleyebiliriz, umarım bunu örnek olarak almamışsınızdır, ancak

starving could be used to  replace the two words very hungry  

açlık, çok aç   iki kelimenin yerine kullanılabilir

uh which is to do with food this is we are  thirsty you want water or coca-cola or pepsi  

uh, yemekle ilgili olan bu, susadık sen su veya coca-cola veya pepsi

or something well we're being very specific about  the brands oh yes i think rose's rose has got it

veya iyi bir şey istiyoruz  markalar konusunda çok spesifik oluyoruz oh evet bence rose's rose'da çok

so has cloudy yes we have we have some very  interesting dehydrated is a good one though i like  

bulutlu var evet bizde çok ilginç susuz kalmış iyi bir şey olsa da beğendim

i like that one i suppose actually you could use  dehydrated if you were very thirsty and maybe if  

beğendim bunu sanırım çok susadıysanız susuz olarak kullanabilirsiniz ve belki de   kendinizi

you're if you were feeling unwell so if you are  dehydrated it means that you you don't have enough  

iyi hissetmiyorsanız, yani susuzsanız bu,

water in your body that can cause some sort of  serious illness if you if you are a little posh  

vücudunuzda bir tür hastalığa neden olabilecek yeterli su olmadığı anlamına gelir. ciddi bir hastalık eğer biraz gösterişliyseniz   çok  susadım

you might say um instead of saying i'm very  thirsty you might say well i feel dehydrated  

demek yerine um diyebilirsiniz iyiyim susuz kalmış hissediyorum

i'm dehydrated you wouldn't normally say that it  describes it but uh a doctor might say that the  

susuz kaldım diyebilirsiniz normalde bunun durumu tarif ettiğini söylemezsiniz ama bir doktor bunu söyleyebilir

person is dehydrated it's quite often used as  a medical term a medical term not normally used  

kişi susuz kalıyor bu oldukça sık tıbbi bir terim olarak kullanılıyor tıbbi bir terim normalde

in normal sentences to describe being very thirsty  you might say it people might think you were a bit

çok susamayı tanımlamak için normal cümlelerde kullanılmayan  diyebilirsiniz ki insanlar sizin biraz kibirli olduğunuzu düşünebilir

snooty no a bit uh intelligent maybe they would  think you were intelligent well like that that's a  

hayır biraz zeki belki zeki olduğunuzu düşünürler peki bu

bad thing oh i don't know about my neighbour he's  so intelligent oh oh no i'm i'm going to avoid him  

kötü bir şey oh komşumu bilmiyorum o çok zeki oh oh hayır ondan

i i only hang around stupid people quench means if  you quench that means to to relieve yes the thirst  

kaçınacağım susuzluk

yes so you drink something to quench your thirst  you are adding something to relieve that feeling  

evet yani susuzluğunuzu gidermek için bir şeyler içiyorsunuz bu duyguyu gidermek için bir şeyler ekliyorsunuz

here we go the answer very thirsty is and yes  we did have some correct answers patched patched  

işte cevap çok susamış ve evet bazı doğru cevaplarımız var yamalı yamalı

patched to be parched is to be dry or maybe  thirsty a person who feels very thirsty is  

yamalı kavrulmak kuru olmaktır veya belki susamış bir kişi çok susamış hissediyor

parched and sandra suggested the word dry now you  could say that i know some cultures do say i'm dry  

kavrulmuş ve sandra kuru kelimesini önerdi şimdi bazı kültürlerin kuru olduğumu söylediğini biliyorum

meaning i'm thirsty very thirsty parched  so parched nothing wrong with that um

yani susadım çok susadım kavrulmuş yani kavrulmuş bunda yanlış bir şey yok um

and uh somebody else suggested it whose name uh  is that cyrillic uh i can't actually i think it  

ve uh başka biri önerdi, adı uh o kiril alfabesi mi ah yapamam aslında bence

is yeah so well done to you earlier on as well  a lot of a lot of good suggestions evaporated  

evet daha önce sizin için de çok iyi yapılmış pek çok iyi öneri buharlaştı

evaporated does mean dry but you wouldn't normally  use that word to describe feeling very thirsty

buharlaştı kuru anlamına geliyor ama normalde çok susamış hissetmek için bu kelimeyi kullanmazsınız

evaporated you normally use that to  describe liquids where the water has  

buharlaştın bunu normalde sıvıları tarif etmek için kullanırsın suyun

evaporated has gone from it yes here  we go steve another one gotta move on

buharlaştığı yer ondan gitti evet işte gidiyoruz steve bir tane daha devam etmeliyim

i don't you say anything very tight don't  don't you say anything now when we're saying  

çok sıkı bir şey söyleme

very tight are we talking money are we  talking something that's restricted well  

çok sıkı paradan mı bahsediyoruz paradan mı bahsediyoruz iyi kısıtlanmış bir şeyden mi bahsediyoruz

that that that or thought that is a slang term  so we're talking about the the real use yes  

bu argo bir terimdir yani gerçek kullanımdan bahsediyoruz evet

so if if you describe someone as very  tight with money it means that they're  

yani birini parayla çok sıkı olarak tanımlarsanız bu onun anlamına gelir parayla kastınız bu bu

mean with money that's it that's not what  we want for this one no something that dress  

bizim istediğimiz bu değil bu elbise hiçbir şey

was very tight on me that's it my underpants are  very tight they are going right up my bum crack  

üzerimde çok dardı bu kadar iç çamaşırlarım çok dar popo çatlağımdan yukarı çıkıyorlar

oh mr duncan that's rude well my trousers feel  very tight it's not rude on me it happens all the  

oh bay duncan bu kaba pekala pantolonum çok dar geliyor bu benim için kabalık değil, her

time a lot of people at the moment you might not  realize this but there are people out there at the  

zaman oluyor, şu anda pek çok insan bunu fark etmeyebilirsiniz, ancak şu

moment suffering from tight underwear yes but they  don't have to have all the graphic details it's  

anda dışarıda dar iç çamaşırlarından şikayetçi olan insanlar var evet, ancak tüm grafik ayrıntılara sahip olmaları gerekmiyor, bu

really really it's like marina thank you it's  like dental floss going up there thank you marina  

gerçekten   gerçekten marina gibi teşekkür ederim oraya diş ipi gibi çıkıyor teşekkürler marina   marinanın

we know marina's name who got to got the word  correct thank you for telling us uh marina i must  

adını biliyoruz ki kelimeyi doğru bilen kişi  bize söylediğiniz için teşekkür ederim uh marina

try and remember that what a lovely name marina  yes it's a place where you keep boats sounds like  

denemeliyim ve hatırlamalıyım ki marina ne güzel bir isim evet orası bir yer tekneleri tutuyorsunuz gibi geliyor   evet

yes place where you keep boats but it also reminds  you that the name of maybe uh maybe um uh what do  

tekneleri tuttuğunuz yer ama aynı zamanda size belki adının uh belki um uh ne

you call what you call uh humans have got sort  of uh they look like fishes down below mermaids  

dediğini hatırlatıyor uh insanların bir çeşit uh altında balıklara benziyorlar deniz kızları   deniz

mermaids what marine they look like people but  they're fishes we have a mermaid sitting on a rock  

kızları ne denizciler insanlara benziyorlar ama  onlar balıklar kayanın üzerinde oturan bir denizkızımız var

what um i love it when i love it sometimes  when steve is trying to remember a word and  

ne um onu ​​sevdiğimde onu seviyorum bazen steve bir kelimeyi hatırlamaya çalıştığında ve

he goes through all of the possibilities he he  paints a beautiful picture i always remember  

tüm olasılıkları gözden geçirdiğinde  o güzel bir resim çiziyor ben her zaman hatırlayın

that time you were trying to say elvis presley and  instead you just said you know you know who i mean  

o zamanlar elvis presley demeye çalışıyordunuz ve bunun yerine sadece kimi kastettiğimi bildiğinizi bildiğinizi söylediniz.

the king from represent yeah marina there's a  song with marina in it is it from the puppet show  

in the 1960s um under the sea under the  thunderbirds because you know stingray  

şimşek kuşları çünkü bilirsiniz vatoz

stingray is elvis stingray there's um  there's uh if you ever if you google stingray  

vatoz elvis vatozdur um  var uh eğer google'da vatoz

british puppet show would you say from  1960s uh there is a character in there  

İngiliz kukla şovunu ararsanız  1960'lardan kalma diyebilir misiniz orada   marina adında bir karakter var

uh called marina and at the end of the show  there's a song all about her marina aqua marina

ve gösterinin sonunda hakkında bir şarkı var her marina aqua marina

it's a lovely song anyway look it up you have a  song dedicated to you um from saint petersburg i'd  

güzel bir şarkı zaten bak bak sana adanmış bir şarkın var aziz petersburg'dan

love to go to russia yeah you're always russian  spasiba i don't know what it means that's one  

rusya'ya gitmeyi çok isterim evet sen her zaman rusçasın spasiba bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum bu bir

russian word i know um right there we go so anyway  very tight we've got cramped we've got compact

rusça kelime biliyorum um hemen gidiyoruz yani her neyse çok sıkıyız sıkışık

foot we've got narrow hello samusama  who says stingy yes that's a person  

ayağımız dar ayağımız dar

who does not like spending money we  can describe them as tight or stingy  

but we are talking about something that that fits  very tight maybe you put your clothes on in the  

ama çok sıkı duran bir şeyden bahsediyoruz belki sabahları kıyafetlerinizi giyersiniz

morning and maybe instead of your your trousers  maybe you put your wife's tights on it instead  

ve belki pantolonunuzun yerine belki eşinizin taytını giyersiniz   tomic olmasaydı

you wouldn't be married for long if  you would not no tomic suggests stiff  

uzun süre evli kalmazdınız sert   rahat

snug sandra snug snug is quite  a good one that's a good one yes

sandra snug snug oldukça iyi bir tanesi bu iyi bir evet

thank you marina it's a great pleasure  chattering chatting with you too  

teşekkür ederim marina  gevezelik etmek seninle de sohbet etmek büyük bir zevk

if we're chattering yes that's all right isn't it  

biz gevezelik ediyorsak evet sorun değil değil mi

chatter yes you chatter you don't normally you  we don't always say chatter ring [ __ ] just

gevezelik evet sen gevezelik yapıyorsun normalde yapmıyorsun sen her zaman gevezelik halkası [ __ ] demiyoruz sadece

unless your teeth are very like this you're cold

dişlerin çok böyle değilse üşüyorsun

my teeth are shattering yes chatting  just chatting that's fine okay  

dişlerim kırılıyor evet gevezelik  sadece sohbet etmek sorun değil

um anyway let's have the answer to this  steve because we are running out of time

um her neyse hadi bu  steve'in cevabını alalım çünkü tükeniyoruz tam zamanında

right there we go yes taught says belarus yes  yes that's a good one taught yes yes something  

gidiyoruz evet öğretildi belarus diyor evet  evet bu iyi bir şey öğretildi evet evet bir şey

that's tight can also be taught did somebody say  tight especially if you were stretching something

sıkı olan da öğretilebilir biri sıkı dedi mi özellikle bir şeyi esnetiyorsanız

it won't it won't stretch very far  

olmaz çok uzağa esnemez

we can say that it is taut yes but we were using  very tight not to mean money hmm here we go

şunu söyleyebiliriz gergin evet ama parayı kastetmemek için  çok sıkı kullanıyorduk hmm işte

constricting ah yes something that is very tight  can be described as constricting constricting  

daraltmaya gidiyoruz ah evet çok sıkı olan bir şey daraltıcı daraltma olarak tanımlanabilir

think of the snake there is a snake called a boa  constrictor so it makes it crushes the victim  

yılanı düşünün boa  yılanı denen bir yılan var bu yüzden onu eziyor kurban

it crushes all of the bones so he can swallow  it easily so something tight something that fits  

tüm kemikleri ezer böylece kolayca yutabilir  bu nedenle sıkı bir şey

very tightly is constricting  constricted about girded says beatrice  

çok sıkı oturan bir şey daraltır etrafı kuşanmıştır der beatrice

yes something good yes yes you can you can  you can tell a person to gird their loins  

evet iyi bir şey evet evet yapabilirsin bir kişiye belini bağlamasını söyleyebilirsin

which means prepare for something you might have  to gird your loins you are clenching clenching i  

bu da hazır olmak anlamına gelir belinizi bağlamak zorunda kalabileceğiniz bir şey sıkıyorsunuz sıkıyor bence

think snug is good very tight these these tries  to feel while snug is uh not yes snug is just  

sıkı sıkı iyi çok sıkı bu bu hissetmeye çalışırken sıkı uh evet değil dar sadece

slightly tight isn't it that's it yes that they're  snug constricting means they are very tight maybe  

biraz sıkı değil mi bu evet bu onların sıkı sıkı oldukları anlamına gelir çok sıkısın belki

if you wear something you would say you would  for the word snug you would say a little tight  

bir şey giyersen giyersen dar kelimesi için yaparsın derdin biraz dar derdin

maybe if you're wearing something that cuts the  blood supply off to a certain part of your body

belki vücudunun belirli bir bölgesine giden kan akışını kesen bir şey giyiyorsan

i was just watching the pigeons then flying  by behind me something that's very tight is  

ben sadece güvercinleri izliyordum o zaman arkamdan uçmak çok dar bir şey

constricting yes yes yes if you i mean it's a  very good word snug but snug isn't very tight  

daraltmak demektir evet evet evet demek istediğin çok iyi bir kelime dar ama dar çok sıkı değil

snug is maybe a little tight you know just you  can feel your trousers a snug fit something that's  

dar belki biraz dardır bilirsin sadece pantolonunu hissedebiliyorsun tam oturan bir şey bu

it's almost comfortable but maybe not a  little uncomfortable but certainly not  

neredeyse rahat ama belki biraz rahatsız değil ama kesinlikle

very tight anyway let's move on there we go  so thank you people are really very noisy  

çok sıkı değil yine de devam edelim oraya gidiyoruz yani teşekkürler insanlar gerçekten çok gürültülü

very noisy like maybe our next door neighbour  with their dog in the morning yes it keeps  

çok gürültülü belki sabahları yan komşumuz köpeğiyle birlikte evet

barking well maybe somebody that has i don't know  a swimming pool in the back garden and there's a  

iyi havlıyor belki biri arka bahçede bir yüzme havuzu bilmiyorum ve

pump that's very noisy yes or maybe you have a  neighbour who keeps playing loud music all night  

çok gürültülü bir pompa var evet ya da belki bütün gece yüksek sesle müzik çalan bir komşunuz var

or maybe someone who keeps going out  into their garden with their lawn mower  

veya belki çim biçme makinesiyle   bahçeye sürekli çıkan biri var

on a sunday afternoon there's nothing worse than  that disturbing the piece very tight constricting  

pazar öğleden sonra bundan daha kötü bir şey yoktur, parçayı bozmak çok sıkı daraltmak

not constructing that's a different thing all  together something very noisy constricting very  

inşa etmemek bu tamamen farklı bir şey çok gürültülü bir şey daraltmak çok

noisy so imagine going into a room and the music  is so loud you might say it's very noisy the music  

gürültülü yani bir odaya girdiğinizi hayal edin ve müzik o kadar yüksek ki, çok gürültülü diyebilirsiniz müzik

is very noisy but there is another word we can  use besides that see we've got shirin says loud  

çok gürültülü ama bunun yanında kullanabileceğimiz başka bir kelime daha var, bakın şirin bizde yüksek sesle diyor

uh yes very noisy well loud can just mean above  a certain level not necessarily very noisy  

uh evet çok gürültülü iyi yüksek sadece belirli bir seviyenin üzerinde anlamına gelebilir  çok gürültülü olmayabilir   bir

something is loud you could say too loud  yes you would say that music is too loud  

şey yüksek seslidir çok yüksek sesle söyleyebilirsiniz evet müzik olduğunu söylersiniz çok yüksek

or very loud ah atomic says blasting yes  blasting yeah yes that's a good one deafening

veya çok yüksek ah atomik patlama diyor evet patlama evet evet bu iyi bir şey sağır edici Bay

like mr steve sneeze you see mr steve when  he sneezes it's very noisy thank you steve  

Steve'in hapşırması gibi Bay Steve'in hapşırdığını gördüğünüzde çok gürültülü teşekkürler

sheeran says deafening did i say deafening yes  just before you sneezed deafening rowdy yes  

rowdy is i would say rowdy is is probably not  quite very noisy but it's certainly getting there  

kabadayılık derdim kabadayılık muhtemelen çok gürültülü değil ama kesinlikle oraya geliyor

do you have to keep burping  in my face i'm not burping  

yüzüme geğirmeye devam etmek zorunda mısın geğirmiyorum

something happened then something came up from  your stomach i don't know you wouldn't you would  

bir şey oldu sonra midenden bir şey çıktı bilmiyorum yapmayacaksın yapardınız

i didn't mr duncan i don't remember that you did

ben yapmadım Bay Duncan

something definitely came up  though i don't remember that um  

bir şey yaptığınızı hatırlamıyorum kesinlikle ortaya çıktı gerçi bunu hatırlamıyorum um

loud yes you would have to say very loud  because noisy and loud are similar words  

yüksek sesle evet çok yüksek sesle söylemeniz gerekirdi çünkü gürültülü ve yüksek sesle benzer kelimelerdir

so you would have to say for loud you'd have  to say very loud so imagine something that's  

dolayısıyla söylemek zorunda kalırsınız yüksek sesle çok yüksek sesle söylemeniz gerekir bu yüzden

almost painful in your ears something that's so  loud annoying you know something stronger than  

kulaklarınızda neredeyse acı verici bir şey hayal edin çok yüksek rahatsız edici bir şey bilirsiniz sinir bozucudan daha güçlü bir şey neredeyse

annoying it's almost painful so we are referring  to i know i like blasting i like deafening  

acı vericidir bu yüzden patlamayı seviyorum biliyorum sağır edici

cloudy that's a good one these are  all good words itchy nose mr duncan  

bulutluyu seviyorum bu iyi bir şey bir tanesi bunların hepsi güzel sözler burun kaşınıyor bay duncan

please don't sneeze again rowdy rowdy yes but  i would say rowdy is more equivalent to just  

lütfen tekrar hapşırmayın kabadayı kabadayı evet ama kabadayının sadece   gürültülü ile eşdeğer olduğunu söyleyebilirim,

noisy you haven't got covered have you no we had  a test yesterday so i know we haven't got that  

kapsamadınız mı hayır dün bir test yaptık yani yapmadığımızı biliyorum' Anlamadım

we have to to go to see your mum in there  so we had to have a test yesterday before  

içerideki anneni görmeye gitmemiz gerekiyor bu yüzden dün     annemi görmeden önce bir test yapmak zorunda kaldık

we could see my mummy and we are both  free of code here's a password abstrapius

ve ikimiz de koddan muafız burada bir şifre abstrapius

obstreperous uh which i think means um can't  remember what that means i think i think it  

obstreperous uh, sanırım hatırlayamıyorum anlamına geliyor bunun ne anlama geldiğini düşünüyorum

is something that disturbs you disturbs  your peace boisterous says belarus here  

sizi rahatsız eden bir şey huzurunuzu bozuyor gürültücü belarus diyor   işte

here we go then i'm going to show you this is not  very loud but loud i'm going to show the ancients  

başlıyoruz o zaman size göstereceğim bu çok gürültülü değil ama gürültülü eskilere göstereceğim

there's a good one cacophonous cacophonous but the  these are not really words you would use every day  

iyi bir tane var ahenksiz kakofon ama bunlar gerçekten her gün kullanacağın kelimeler değil

so so that's still a good word where am i going  what a cacophony it's a posh word i like it what  

yani bu hala iyi bir kelime nereye gidiyorum

a cacophony of a noisy place a coffin i think that  works cacophonous um thank you i thought why are  

teşekkür ederim

people saying bless you mr steve but there's with  the delay yes he needs he needs lots of blessings  

insanlar neden sizi korusun diyorlar bay steve ama gecikme var evet onun pek çok kutsamaya ihtiyacı var

because he's such a is such a weak wicked  evil sinner booming so lurid no lurid means

çünkü o çok zayıf, kötü kötü bir günahkar gürlüyor çok korkunç hayır

yes rude yes buried something obscene so  we're going into a different area now i'll  

korkunç demek evet kaba evet müstehcen bir şeyi gömdü yani biz şimdi farklı bir alana geçiyorum sana

give you the answer quickly steve because we are  running rowdy yeah we've just said that's sort of  

cevabı hemen vereceğim steve çünkü kabadayılık yapıyoruz evet biraz önce bunun

not quite enough okay emphasis here it is in  fact we had about four correct answers oh right  

yeterince yeterli olmadığını söyledik tamam vurgu burada aslında yaklaşık dört doğru cevabımız vardı oh doğru

with this deafening there we go something that  is too too loud or very noisy it's deafening  

bu sağır edici işte başlıyoruz çok yüksek veya çok gürültülü bir şey sağır edici

probably a hundred decibels plus deafening i  would say so anything anything that is too loud  

muhtemelen yüz desibel artı sağır edici  yani çok yüksek olan herhangi bir şey söyleyebilirim

and maybe it is it is even maybe making your ears  hurt that music it is deafening it's very noisy  

ve belki de belki de o müzik kulaklarınızı incitiyor sağır edici çok gürültülü

yes yes what a racket yes very noisy i would say  racket what a racket but a racket is an unpleasant  

evet evet ne gürültü evet çok gürültülü raket derdim ne gürültü ama raket hoş olmayan   bir

sound um something it's a noise it's very noisy  but it's also very unpleasant some some noise  

ses um bir şey bu bir gürültü çok gürültülü ama aynı zamanda çok rahatsız edici biraz gürültü

some something that's very noisy or deafening can  be pleasant uh it's very noisy in this nightclub  

çok gürültülü veya sağır edici bir şey hoş olabilir ah bu gece kulübünde çok gürültülü

i think deafening is even beyond the very  noise i don't think very noisy is pleasant  

bence sağır edici gürültünün bile ötesinde çok  gürültülü hoş değil   gök gürültülü

thunderous yeah thunderous i like it thunderous

evet gök gürültülü gök gürültülü olmasını seviyorum ama

but but that might be in a positive way you see  so you could give a person thunderous applause  

ama bu olumlu bir şekilde görebilirsin böylece bir kişiye gök gürültüsü verebilirsin alkış   bu

well that means it's being used in a positive  way so deafening is never used in a positive way  

olumlu  bir şekilde kullanıldığı anlamına gelir, bu nedenle sağırlaştırma asla olumlu bir şekilde kullanılmaz

it's always used negatively very noisy is negative  deafening in here deafening is also negative  

her zaman olumsuz olarak kullanılır

so these are are actually virtually synonyms from  from very noisy to deafening they are both used  

ikisi de

in exactly the same way a couple of more steve i  like this one i know the answer is not mr steve

tamamen aynı şekilde birkaç tane daha steve kullandı bunu beğendim cevabın bay steve olmadığını biliyorum bu

it's very i saw a man walking down  the road he he looked mr steve

çok yolda yürüyen bir adam gördüm o baktı bay steve

i couldn't resist that

karşı koyamadım

are you still there yes i'm still here  very old there is a word we can use  

hala orada mısınız evet hala buradayım çok eskiyim   bunun yerine kullanabileceğimiz bir kelime var   bunun yerine

to replace this is almost like the sentence  game it is very similar it's very similar to  

neredeyse cümle oyunu gibi çok benzer

the sentence game which is why but not not is not  as boring atomic is is getting involved good uh  

cümle oyununa çok benziyor bu yüzden sıkıcı atomik olduğu kadar sıkıcı değil bu işe karışıyor iyi uh

ancient it says that's a good one very good i like  ancient ancient that's a very good one i think  

antik bunun iyi bir şey olduğunu söylüyor çok iyi hoşuma gidiyor antik antik bu çok iyi bir şey bence

uh leanne dirk you were  looking for the word antique  

uh liene dirk  antika kelimesini arıyordunuz

yes an antique an antique is a type of thing that  is is old something that that maybe is not made  

evet antika bir antika bir tür şey  eski eski bir şey belki de artık

or manufactured anymore an antique something  from the past an item from the past classical  

antika yapılmamış veya üretilmemiş bir şey geçmişten bir şey geçmişten bir öğe klasik

yeah classical music very old music is often  referred to as classical music yes so you could  

evet klasik müzik çok eski müzik genellikle klasik müzik olarak adlandırılır evet bu nedenle

use it in the context of maybe a painting  or art music a statue max says obsolete  

onu belki bir resim veya sanat müziği bağlamında kullanabilirsiniz, bir heykel max diyor modası geçmiş   evet pekala bu

yes well that can be used to describe  something very old but maybe also the  

çok eski bir şeyi tanımlamak için kullanılabilir ama belki de

word obsolete also means no longer around  or no longer used or no longer made so  

eskimiş kelimesi aynı zamanda artık ortalıkta olmayan veya artık kullanılmayan veya artık çok

old we are referring to age here the age of  something something is very old so how would  

eski olmayan anlamına da gelir burada yaştan bahsediyoruz  bir şeyin yaşı  bir şeyin yaşı çok eskidir yani nasıl olur?

we describe it so imagine mr steve comes into the  room and you say oh look over there that that man

bunu tarif ediyoruz, hayal edin, Bay Steve odaya geliyor ve siz şuraya bakın, klasik adam

classical would be a good word  to describe me so thank you

beni tarif etmek için iyi bir kelime olurdu diyorsunuz, bu yüzden teşekkür ederim

maybe obsolete maybe that i would agree with  maybe obsolete is a good one for you mr duncan's  

belki modası geçmiş belki de aynı fikirdeyim belki modası geçmiş sizin için iyi bir kelimedir bayım duncan'ın

computer is obsolete it is now um i need to  get my computer fixed you know i might have  

bilgisayarı artık eskidi um bilgisayarımı tamir ettirmem gerekiyor biliyorsunuz   bu bilgisayarı onarmak için

to start another indiegogo campaign to  get this computer repair you might have  

başka bir indiegogo kampanyası başlatmam gerekebilir gerekebilir

to because there is something critically wrong  with it there is i am afraid i am very afraid  

çünkü bilgisayarda kritik bir sorun var korkarım ben çok korkuyorum

i am scared very very i do  like i like ancient antique um

çok korkuyorum çok antik antikayı sevdiğim gibi um

i just want an e on the end of that instead  of an r everyone's giving words now for you  

sadece bunun sonunda  bir r yerine  bir e istiyorum şimdi herkes sizin için sözler veriyor

elderly elderly yes there's a good one richard  aged says tom rox yes somebody said dinosaur age

yaşlı yaşlı evet iyi bir tane var richard yaşlı tom rox diyor evet birisi dinozor dedi yaş

yes thank you tom yes updated so atomic thinks  that old people are outdated i'm only joking  

evet teşekkür ederim tom evet güncellendi bu yüzden atomik yaşlıların modası geçmiş olduğunu düşünüyor ben sadece şaka yapıyorum

um but are they are they joking  prehistoric yes well i mean yes

um ama onlar şaka mı yapıyorlar tarihöncesi evet peki yani evet

a dinosaur is prehistoric yes yes that's another  word for a dinosaur that's it but also you can  

dinozor tarihöncesi evet evet bu dinozor için başka bir kelime bu ama aynı zamanda sen

describe you can describe a person as a dinosaur  or something as a dinosaur maybe an old computer  

tarif edebilir   bir kişiyi dinozor olarak tanımlayabilirsiniz veya bir şeyi dinozor olarak tanımlayabilirsiniz   benimki gibi eski bir bilgisayar

like mine you might say mr duncan's computer  it's it's it's a dinosaur now because it's  

Bay Duncan'ın bilgisayarı diyebilirsiniz bu artık bir dinozor çünkü

nearly four years old olden  yes olden that's a good word  

neredeyse dört yaşında evet eski bu güzel bir kelime   size

i will give you the answer olden days  here comes the answer everyone one answer

vereceğim cevap eski günlerde işte cevap geliyor herkes bir cevap

so here old fart old fart yes an old fart now that  is not a very polite way of describing a person

yani işte ihtiyar osuruk ihtiyar osuruk evet ihtiyar osuruk şimdi bu  bir kişiyi tarif etmenin pek kibar bir yolu değil

you describe a person who's old usually a  man you would it's usually a man isn't it  

yaşlı bir kişiyi tarif edersiniz genellikle  bir erkek . t o   ah

oh look at that you silly old fart  

bak seni aptal yaşlı osuruğu

that's somebody who is just has not kept up  with the times yes is old is physically old and  

bu sadece zamana ayak uyduramayan biri, evet yaşlı, fiziksel olarak yaşlı ve

also mentally they have not kept up to date with  modern things what's going on around them at all

ayrıca   zihinsel olarak modern şeylere, etraflarında olup bitenlere ayak uyduramıyor, hiç de

antiquated says flower that's a good very good  one that's like antique antiquated here we go then  

modası geçmiş diyor çiçek bu iyi çok güzel antika antika gibi işte başlıyoruz o zaman

that person is antiquated please steve  you don't describe people as antiquated  

o kişi antika lütfen steve insanları antika olarak tanımlamayın

you you would describe objects as antiquated  anyway yes we've got to move on steve  

nesneleri eskimiş olarak tanımlayacaksınız  yine de evet devam etmeliyiz steve

ancient ancient something very old is ancient yes  my my raphael got it my parents my parents are  

antik antik bir şey çok eski eskidir evet benim raphael'im anladı ailem ailem   yaşlanıyorlar yaşlılar bu

getting older they're ancient that's often used as  an insult by the way but elderly is you know very  

arada bu genellikle bir hakaret olarak kullanılır ama yaşlılık bilirsiniz çok

good so whoever you know lots of people elderly  that uh that man is elderly so we can use this  

iyidir yani tanıdığınız birçok kişi yaşlı uh o adam yaşlı yani bunu

generally to describe anything that's very old  ancient ancient history ancient egypt ancient text  

genel olarak çok eski olan herhangi bir şeyi tanımlamak için kullanabiliriz eski antik tarih antik mısır antik metin

ancient beliefs so ancient something that's very  old something that dates from the distant past

eski inançlar çok eski bir şey çok eski bir şey uzak geçmişten kalma

something is kaput well that means it stopped  working it's broken mr steve is cena what  

bir şey kaput iyi yani çalışmayı durdurdu bozuk bay steve cena ne

thank you saturday you could have  put like a smiley face after it  

teşekkür ederim cumartesi, arkasından  gülen bir surat

or something to to make me think that you  weren't being serious and you were joking

veya ciddi olmadığınızı ve

normally we would use an emoji to indicate that  uh we're being humorous yes maybe you're not  

normal şekilde şaka yaptığınızı düşündürecek bir şey koyabilirdiniz. ak

grey beard yes old-fashioned  worn out anyway steve um  

sakallı değiliz evet eski kafalı yıpranmış nasılsa steve um   bildiğini

i'm beginning to feel you know yeah  we've got the answer let's move on steve  

hissetmeye başlıyorum evet cevabı bulduk hadi devam edelim steve

we don't have time for our words within words  so i'm going to look at that tomorrow because  

kelimelerin içinde sözlerimiz için zamanımız yok bu yüzden bakacağım o yarın çünkü

i'm back tomorrow so we don't have time for that  but we have time for this if you are very scared

yarın döneceğim yani bunun için vaktimiz yok ama çok korkuyorsanız bunun için zamanımız var ve

and of course this month halloween halloween  is coming if you heard that that was my stomach  

tabii ki bu ay cadılar bayramı cadılar bayramı geliyor midemin

rumbling there's mr steve i can smell that  bread normally normally it's it's my stomach  

bulandığını duyduysanız   işte bay steve o ekmeğin kokusunu alabiliyorum normalde bu benim midemdir

it's making a noise it's going to move off camera  a minute because i need to blow my nose oh lovely

bir ses çıkarıyor bir dakika sonra kameradan uzaklaşacak çünkü burnumu sümkürmem gerekiyor oh

oh yes that's nice we don't want any drips from  my nose that's what happens when you get elderly  

güzel oh evet bu çok güzel burnumdan  damla damlamasını istemiyoruz böyle olur yaşlanıyorsunuz

yeah you can't control your bodily fluids  so i'm just thinking now maybe all of your  

evet vücut sıvılarınızı kontrol edemiyorsunuz  bu yüzden şimdi düşünüyorum da belki de tüm

descriptions were actually right very scared  terrified that's a good one says max poe  

tanımlarınız aslında doğruydu çok korkmuş korkmuş bu iyi bir deyiş max poe

that's a very good one horrifying says  jimmy very good and anna says terrified  

bu çok iyi bir ürkütücü diyor jimmy çok iyi ve anna diyor korkmuş

petrified says tomic there's a good word i like  that one petrified petrified like as the tractor  

taşlaşmış tomic diyor sevdiğim güzel bir kelime var o taşlaşmış bir kişi tıpkı traktör   gibi taşlaşmış,

is you're trying to go by then oh yes live  if you're petrified that word derives from

geçmeye çalışıyorsun o zaman oh evet yaşa eğer taşlaşmışsan bu kelime

something turning to stone yes isn't it  petrified it literally means so scared  

taşa dönüşen bir şeyden türemiştir evet değil mi taşlaşmış kelimenin tam anlamıyla çok korkmuş demektir

you you become rigid like stone if you look  at medusa the medusa it's the woman with the  

taş gibi katılaşırsın  eğer medusa'ya  bakarsan medusa bu

snakes in her hair and apparently  if you look at her he will turn

saçında   yılanlar olan kadındır ve görünüşe göre  ona bakarsan taşa

to stone you were petrified yes that's a good  one i like that one but to be mixed up with  

dönüşecek taşlaşmışsın evet bu iyi  onu beğendim ama

putrify which means rotting flesh if  something rots and goes all smelly and bad  

çürüyen et anlamına gelen çürüyen et anlamına gelen kokuşmuş ve kötü kokan ve kötü giden bir şeyle karıştırılmamalıdır.

we can say it oh we're using a lot of big words  today mr duncan frightened terrified fearful uh

i yes addie aidy um i i know people are joking i  know i know people aren't being serious um afraid  

şaka yapıyor biliyorum, insanların ciddi olmadığını biliyorum, korkuyorum

very scared afraid adi mr duncan and mr steve  are masters of teaching english they are  

çok korkuyorum, adi Bay Duncan ve Bay Steve İngilizce öğretmenin ustaları onlar

not senile both are very worthwhile i but  i know i know everyone's joking we like to  

bunak değiller, ikisi de çok değerli i ama biliyorum, herkesin şaka yaptığını biliyorum, biz de

you know you've got to be able to make fun of  yourself yes um because because everyone else is  

hoşumuza gidiyor   kendinle  dalga geçebilmeliyiz evet um çünkü diğer herkes olduğu için

we have to make we have to criticize ourselves  because everyone else is doing the same thing  

kendimizi eleştirmek zorundayız çünkü diğer herkes aynı şeyi yapıyor   tüyler ürpertici evet

chilling yes very scared something is chilling  that film is chilling very i'm very scared as i  

çok korkuyorum bir şey ürpertici o film tüyler ürpertici çok ben çok cadılar bayramı dediğim kadar korkmuş korkunç

said halloween it's terrified we've had that  halloween is coming at the end of the month  

and that also can be very you know  it can make you very scared petrified  

uh yes very scared we've had that one already yes  panicky do you remember panicking two minutes ago

iki dakika önce paniğe kapıldığımı

i've got the attention span of a goldfish  yes you know what you know you know when a  

hatırlıyorsun, dikkatim bir akvaryum balığınınkine

fish goes round inside its little bowl around  around and then it goes around and it forgets  

that it's already been around the bowl and  it always thinks that it's visiting somewhere  

yakın ve her zaman yeni bir yeri ziyaret ettiğini düşünür   yeni bir yere

new it goes round and round that's mr steve's head  

gider, bu Bay Steve'in kafasıdır

panicky yes panicky well panicky is is is um  you might get very scared and then get panicky

panikli evet panikli pekala panikli yani um çok korkabilir ve sonra paniğe kapılabilirsiniz,

as a result i don't think necessarily panicky is  a replacement for the word very scared because  

sonuç olarak paniğin ille de paniğin yerine geçmesi gerektiğini düşünmüyorum kelimesi çok korkmuş çünkü

panic is a specific condition that's it well  panic can be scared but it can also be used  

panik belirli bir durumdur ki bu iyi panik korkabilir ama aynı zamanda

in many other ways yeah this particular word is  one specific actual word that means very scared  

birçok başka şekilde de kullanılabilir evet bu belirli kelime çok korkmuş anlamına gelen belirli bir gerçek kelimedir

which quite often means fearful yes uh  monica fearful very scared you're fearful  

bu da genellikle korkulu anlamına gelir evet uh monica korkak çok korkmuşsun korkmuşsun

yeah that's a good one so here here's the answer  we have one more and then we have to go we've  

evet bu iyi bir cevap yani işte cevap bir tane daha var ve sonra gitmek zorundayız

almost come to the end chilling thank you yes  oh beautiful well done to those who got it right  

neredeyse sona geldik ürpertici teşekkür ederim evet oh güzel doğru yapanlara aferin

petrified i think tomic was the first  person to get that one so when you think of  

taşlaşmış bence tomic bunu alan ilk kişiydi, bu yüzden

the action of being scared quite  often you will also be still like this

korkma eylemini oldukça sık düşündüğünüzde, şok olduğunuzda da hala böyle olacaksınız,

when you are shocked when you suddenly  feel very scared we might say that you are  

aniden çok korkmuş hissettiğinizde taşlaşmış olduğunuzu söyleyebiliriz

petrified because you can't move so quite  often fear or being scared by something  

çünkü yapamazsınız çok sık sık hareket edin   bir şeyden korkmak veya korkmak

might leave you unable to move because you  will be so scared and that is why we often  

hareket edememenize neden olabilir çünkü çok korkacaksınız ve bu nedenle

use the word petrified but terrified which a  lot of people have used is equivalent that's  

taşlaşmış ama korkmuş kelimesini sık sık kullanırız ki bu birçok       bu

it that's good no you can use terrified they're  on that day there are actually many choices  

iyi, hayır yapamazsınız korkmuş durumdalar o gün aslında pek çok

many choices that you can have many choices  and a lot of people have got them uh but the  

seçenek var   pek çok seçeneğiniz olabilir ve pek çok insanda bu seçenekler var ama

two that would most closely relate to that would  be petrified and terrified i would say um spooked  

bununla en yakından ilgili olan ikisi taşlaşmış ve korkmuş, yani um ürkmüş diyebilirim

spook just means if you so you just sort of oh  more surprise spooked spooked uh yes frightened  

spook sadece eğer öyleyse sen sadece bir nevi oh daha fazla şaşırmış ürkmüş ürkmüş uh evet korkmuş

frightened yeah that's just that would be  equivalent to scared yes frightened is not  

korkmuş evet bu sadece  korkmuş ile eşdeğerdir evet korkmuş

very scary it's not you you have to say i'm very  frightened that's it because frightened and scared  

çok korkutucu değil bu sen değilsin ben çok  korktuğumu söylemek zorundasın o kadar çünkü korkmuş ve korkmuş

are sim are very similar so you'd have to say i'm  very frightened steve guess who has just arrived  

sim çok benzer, bu yüzden şunu söylemelisiniz çok korkmuşum steve tahmin edin kim yeni geldi  o yeni

he's just arrived louis mendes right married  grandchildren married grandchildren blimey  

geldi louis mendes hemen evli torunlar evli torunlar kahretsin

okay why is that shocking well it's not shocking  it's just um you know when your grandchildren get  

tamam neden bu kadar şok edici peki bu şok edici değil sadece um bilirsiniz torunların

married that's quite an achievement um that  means have they got children are you a great  

evlendiğinde bu oldukça büyük bir başarı um bu onların çocukları olduğu anlamına gelir sen büyük

great grandfather louis i have seen if your  grandchildren are married and have children  

büyük büyükbaban louis torunlarının evli ve çocukları olup olmadığını gördüm

are you a great great grandfather i want to ask  you i have seen louis and some of his family  

büyük büyük büyükbaba mısın sana sormak istiyorum louis'i gördüm ve ailesinin bir kısmı

yes i have photographs and we can't wait to  visit france can we again i can't wait to  

evet fotoğraflarım var ve fransa'yı ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum tekrar gelebilir miyiz ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum

visit anyway we will visit you i can't wait to  visit anywhere i will be happy if i can go down  

yine de sizi ziyaret edeceğiz herhangi bir yeri ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum eğer gidebilirsem mutlu olacağım

to the end of my garden path to be honest i can't  wait to be able to to be able to just go out and  

Bahçe yolumun sonu, dürüst olmak gerekirse, dün

travel around although we did go to tamworth  yesterday and we had meatballs and burger  

Tamworth'a gitmemize ve bir restoranda köfte ve hamburger yememize rağmen, dışarı çıkıp etrafta dolaşabilmek için sabırsızlanıyorum.

in in a restaurant that obviously has some sort  of rat problem right yes i don't think we could  

fare sorununun doğru evet,

keep disparaging uh you know this uh  i'm not disparaging you if i was saying  

aşağılamaya devam edebileceğimizi sanmıyorum uh bunu biliyorsun uh  sana şunu söyleseydim seni

that you you would say we can't we might  get we might get thrown off youtube it's  

aşağılamıyordum yapamayız diyebilirdik youtube'dan atılabilirdik bu

slander zander no it's not slander it's  only slander if it's not true but then  

iftira zander hayır bu iftira değil sadece iftiradır eğer doğru değilse ama o zaman

you know we've got to be careful there are  definitely rat traps uh and we can go to india  

dikkatli olmamız gerektiğini biliyorsunuz kesinlikle fare kapanları var uh ve hindistan'a gidebiliriz

of course and rats because i saw one with  my eyes taj mahal i'd love to see that um

tabii ki ve fareler çünkü bir tanesini gözlerimle gördüm taj mahal i

have we got one more is that it mr  duncan uh we'll squeeze one more in and  

bir tane daha var mı onu görmek çok hoşuma gitti bay duncan uh bir tane daha sıkıştıracağız ve

what about another word just a joke just a joke  it was just very serious steve yes just like  

başka bir kelimeye ne dersiniz sadece bir şaka sadece bir şaka bu sadece çok ciddiydi steve evet tıpkı

us quite often we are very serious when  people watch us they know that we are  

bizim gibi oldukça sık biz çok ciddiyiz insanlar bizi izlediğinde bizim

is that sweden florence very serious even though  repeat even though at the moment we're having two  

isveç floransa'nın çok ciddi olduğunu biliyorlar yine de şu anda iki

separate conversations who are you talking to  steve i think that's the swedish flag there  

ayrı konuşma yapıyor olmamıza rağmen steve kiminle konuşuyorsun steve sanırım oradaki isveç bayrağı bu

i should know the number of times we've shown  flags of the world and i should know them all  

kaç kez bilmem gerekiyor dünyanın bayraklarını gösterdik ve hepsini bilmeliyim

is that florence yvonne is that sweden uh it's  very small on the screen here come to toulouse  

florence yvonne o isveç uh ekranda çok küçük burada toulouse'a gel

yeah to lose oi morim's in two moves have about  two people we can visit we've got so many places  

evet iki hamlede oi morim'leri kaybetmek için yaklaşık iki kişi var ziyaret edebiliriz çok yeri var   bunun

i don't think that's two loos i  think i think he's just saying that  

iki gevşek olduğunu sanmıyorum sanırım sadece

he has a toilet upstairs and downstairs he has  two loos a play on words no it's switzerland  

üst katta ve alt katta bir tuvaleti olduğunu iki kez kelime oyunu yaptığını söylüyor hayır orası isviçre

switzerland oh switzerland oh i've always  wanted do you know that's the one place that  

isviçre ah isviçre oh her zaman istedim biliyor musun orası

the world always wanted to go to switzerland  but it's very expensive when i was younger  

dünyanın her zaman isviçre'ye gitmek istediği tek yer ama ben gençken çok pahalıydı

we had a school trip in our this would be back in  the 1970s and they they have school trips don't  

okul gezimiz vardı bu 1970'lerde olacaktı ve onların okul gezileri var, değil

they to other parts of the world other countries  and we had one where they said oh um go back to  

onlar dünyanın diğer bölgelerine diğer dünya ülkeleri ve bizde ah um

your home to your parents and say we're going  to switzerland how many would like to go well of  

anne babanıza geri dönün ve isviçre'ye gideceğimizi söylediler, birçok kişi iyi gitmek ister

course being very switzerland's always been a very  expensive place to go and all i could think of was  

elbette çok İsviçre olmak her zaman gitmek için çok pahalı bir yer olmuştur ve hepsi düşünebildiğim

lint chocolate because all i know is that lint  chocolate is very expensive what it was still is  

tiftik çikolataydı çünkü tek bildiğim tiftik çikolatanın çok pahalı olduğu, yine de

lovely chocolate i wanted to go to switzerland i  wanted to go skiing i wanted to see the mountains  

güzel çikolataydı İsviçre'ye gitmek istedim kayağa gitmek istedim dağları görmek istedim

but unfortunately because my parents hadn't got  enough money we i couldn't go i thought you were  

ama ne yazık ki ailem gitmediği için yeterince param var gidemiyordum zengin olduğunu düşünmüştüm ailen

wealthy i thought your family was rolling in money  no no far from it uh i mean my father had a good  

para içinde dönüyor sanıyordum yani babamın iyi bir

job but he spent it all okay i to be honest  with you i'm more interested in this subject  

işi vardı ama hepsini harcadı tamam sana karşı dürüst olmak gerekirse ben' ben bu konuyla daha çok ilgileniyorum   bahse

i bet you are then i bet you are that this subject  this subject suddenly seems a bit dull i want to  

girerim öylesindir o zaman bahse girerim ki bu konu bu konu birdenbire biraz sıkıcı geldi

find out more about steve's poor family well we  weren't poor but just dad was never very good at  

steve'in fakir ailesi hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorum pekala biz fakir değildik ama sadece babam kurtarma konusunda hiçbir zaman pek iyi olmadı

saving money no he spent every penny and borrowed  even more i shouldn't disparage my family  

para hayır her kuruşunu harcadı ve borç aldı  daha da fazla ailemi küçük düşürmemeliyim

that's fine it's fine it's fine it's fine  it's fine what's the worst that can happen um  

sorun değil sorun değil sorun değil  sorun değil en kötü ne olabilir um   evet

yes so solemn very serious solemn there's a  good word no right nora hello nora um solemn  

çok ciddi çok ciddi ciddi güzel bir söz var hayır doğru nora merhaba nora um ciddi

is a very good word very serious very solemn okay  um somebody that's always very serious you could  

çok iyi bir kelime çok ciddi çok ciddi tamam um her zaman çok ciddi olan biri

say that the priest was very solemn yeah when  he was caught doing what he was doing mr duncan

rahip çok ciddiydi diyebilirsiniz evet yaptığı şeyi yaparken yakalandığında bay duncan kendimi

i am i feel very serious  there's another word referent  

çok ciddi hissediyorum gönderme yapan başka bir kelime var

oh reverent yes has anyone got the word  reverend here we go steve the answers can

aman hürmetli evet muhterem kimse söz aldı mı işte başlıyoruz steve cevaplar can mezar mezar

grave grave but we've got  sober we have that's very easy  

ama biz ayık olduk bu çok kolay   pekala steve mezar

all right steve we had quite a few answers of  grave we did yes solemn grave severe um yes grave  

hakkında pek çok yanıt aldık evet ciddi mezar şiddetli um evet ciddi

but um yes solemn but you got that what's that  what other word i used um i can't remember

ama um evet ciddi ama anladın ki o da neydi başka hangi kelimeyi kullandım um hatırlayamıyorum

wither no that one doesn't work deep yes if  someone is very serious that you can describe  

hayır bu derinden çalışmıyor evet  eğer biri çok ciddiyse,

them as very being very deep thinking a lot  deep he's got he's got hidden hidden things  

onları çok çok derin düşünmek çok derin düşünmek olarak tanımlayabilirsin gizli gizli şeyler

that you want to discover a deep person you  know they don't say very much they're always  

derin bir insanı keşfetmek istediğiniz bildiğiniz çok fazla söylemezler   her zaman

very serious and and you want to find out  more about them what are their hidden depths

çok ciddidirler ve onlar hakkında daha fazla öğrenmek  istediğiniz derinliklerinin neler olduğu

to go into a subject so instead  of just explaining the subject  

bir konuya girmek yerine  sadece konuyu anlatarak

briefly you will go into all of the details  you'll go in deep but here we have very serious  

kısaca tüm ayrıntılara gireceksiniz derinlere ineceksiniz ama burada çok ciddi

grave so maybe a situation that is  very serious can be described as  

mezarımız var yani belki çok  ciddi  bir durum   vahim olarak tanımlanabilir

grave or maybe if you are in very serious danger  we will say that you are in grave danger probably  

veya belki çok ciddi bir tehlikedeyseniz biz yaparız ciddi bir tehlike içinde olduğunuzu söyleyin,

so serious in in in fear of your life if you're in  grave well grave danger grave you're buried in a  

hayatınızdan endişe ettiğiniz için çok ciddisiniz, eğer ciddi bir kuyudaysanız

grave so if it's grave danger it means you're in  danger of going into a grave i.e being killed yes  

ciddi bir mezara gömülüyorsunuz, bu nedenle bu ciddi bir tehlikeyse bu, bir mezara girme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunuz anlamına gelir. mezar yani öldürülmek evet

or if you are in a grave then i would say that  you are already in a very difficult situation

veya bir mezardaysanız o zaman zaten çok zor bir durumdasınız derdim

maybe you used to say i'm deep deep you know yes  you are not deep stern yes there's a good one  

belki derin derinim derdiniz evet derin sert değilsiniz evet iyi

you are like an open book you are  saturino stern i'm deep steve is like a  

birisiniz açık bir kitap gibi sen saturino sertsin ben derinim steve

an open book i'm shallow i'm the opposite  of that i'm shallow i wouldn't say shallow  

açık bir kitap gibi ben sığım bunun tam tersi ben sığ demezdim çok evet

very yes i just mean you you reveal  yourself what about stern stern  

sadece kendini açığa vurduğunu kastediyorum sert hakkında sert   evet

yes very serious i wouldn't i wouldn't  say stern that just means sort of

çok ciddi ben sert demezdim bu sadece

very stern serious angry or unhappy  something stern you give someone a stern  

çok sert ciddi kızgın veya mutsuz  sert bir şey birine sert bir

warning you might even say that that  could replace very strict yeah stern  

uyarıda bulunursanız bunun çok katı evet sert

and strict are very similar anyways i'm  to have some of that last loaf of bread  

ve katı olanların yerini alabileceğini bile söyleyebilirsiniz çok benzer zaten kapanan fırınımızdan son somun ekmeğimizden biraz alacağım

from our bakery which is shut down it's very sad  that this this is the last time that you will ever  

bunun ekmeği son kez göreceğiniz olması çok üzücü

see bread yes tiger bread you will never see this  again well rosa says are we having tea cakes today  

evet kaplan ekmeği bunu bir daha asla görmeyeceksiniz pekala rosa diyor ki bugün çaylı kek mi yiyoruz

no because the bread shop has closed no forever  yes so now you can see the seriousness this is how  

hayır çünkü ekmekçi sonsuza kadar kapandı hayır  evet yani şimdi ciddiyeti görebilirsiniz bu ne kadar   bu

serious it is this is very serious this is grave  yes it's a grave situation it's a grave situation  

çok ciddi bu vahim  evet bu vahim bir durum bu vahim bir durum

so we not only do we not have this anymore we also  won't have tea cakes or hot cross buns no oh my  

bu yüzden sadece yapmakla kalmıyoruz artık buna sahip değiliz ayrıca çay keklerimiz veya sıcak çapraz çöreklerimiz olmayacak hayır aman

god i've just remembered oh that's our favourite  no more hot crust buns i mean we can get them but  

tanrım az önce hatırladım oh bu bizim favorimiz artık sıcak hamurlu çörekler yok yani onları alabiliriz ama

they won't be they'll be sort of you know factory  produced ones which are never as nice as the local  

olmayacaklar asla yerel kadar güzel olmayan fabrika yapımı olanları bilirsiniz

i'll have to make them they won't be fresh so  there it is take one last look this is the last  

onları yapmak zorunda kalacağım taze olmayacaklar bu yüzden işte son bir kez bakın bu son

catherine's bakery gone for good tiger  bread is no more so we're going to eat this  

catherine's fırını iyi kaplan ekmeği için gitti hayır dahası bunu yiyeceğiz

and this is the last one well i'll have it this  way mr duncan i'm going to tell you something  

ve bu sonuncusu bu şekilde alacağım bay duncan size mutfağa bir şey söyleyeceğim

into the kitchen's that way steve is taking it  into the kitchen so so but by the time i finish  

bu şekilde steve onu mutfağa götürüyor yani öyle ama

my livestream chomping on a piece of  that delicious bread for the last time  

canlı yayınımı bitirdiğimde o lezzetli ekmeğin bir parçasını son kez çiğniyorum

steve will be eating the bread anyway thank you  steve i know anna there isn't another bakery in  

steve ekmeği yiyor olacak yine de teşekkürler  steve anna pek çok yerde başka fırın yok biliyorum

much where not there isn't a neat one no it's  only one that's it i i we did think of getting  

düzgün bir fırın yok hayır sadece bir tanesi bu,

a bread maker but we'll go into that i don't  think we'll bother no lovely to be here as ever  

bir ekmek yapma makinesi almayı düşündük ama bu konuya değineceğiz, burada olmaktan hiç rahatsız olmayacağımızı düşünüyorum, dünyanın dört bir yanındaki

lovely to interact with all you wonderful people  around the world and all the many countries and  

siz harika insanlarla ve pek çok kişiyle etkileşimde bulunmak her zamanki kadar güzel ülkeler ve

i shall hopefully see you all next week  so steve will be back next sunday and i  

umarım önümüzdeki hafta görüşürüz  bu yüzden steve gelecek pazar geri dönecek ve ben

will be back tomorrow can you believe it  i'm doing another week of live streams  

yarın döneceğim inanabiliyor musunuz  bir hafta daha pazartesiden cumaya canlı yayın   yapıyorum

from monday to friday and then next sunday we are  back together thank you mr steve thank you have  

ve ardından gelecek pazar tekrar birlikteyiz teşekkürler bay steve teşekkür ederim

a lovely week everybody and uh see you again  and there he goes mr steve has left the studio  

herkese güzel bir hafta ve uh tekrar görüşürüz ve işte gidiyor bay steve stüdyodan ayrıldı

he's now going into the kitchen where he will  make himself i think he's going to have some toast  

şimdi mutfağa gidiyor ve orada kendine makyaj yapacak sanırım biraz kızarmış ekmek alacak

some toasted bread i think so thanks  steve see you next week and i will see you  

biraz kızarmış ekmek sanırım çok teşekkürler steve haftaya görüşürüz ve görüşürüz

tomorrow can you believe it i am back with you  tomorrow we will be looking at words within words  

yarın inanabiliyor musun, seninleyim yarın kelimeler içinde kelimelere bakacağız

tomorrow i don't have time today to do it but  we will do it tomorrow i hope you've enjoyed  

yarın bugün yapacak vaktim yok ama yarın yapacağız umarım sen'

this live stream it's been nice being with  you again and i will see you all tomorrow

bu canlı yayından keyif aldım sizinle tekrar birlikte olmak güzeldi ve yarın görüşürüz neredesiniz

where are you mr duncan oh there i am i thought i  pressed the button then but i didn't i'm back now  

bay duncan oh işte o zaman düğmeye bastığımı sanıyordum ama basmamışım şimdi geri döndüm

see you tomorrow 2 p.m uk time is when i'm with  you again and we will do this all over again  

yarın 14:00 görüşürüz Birleşik Krallık zamanı sizinle yeniden birlikte olduğum zamandır ve bunu her şeyi baştan yapacağız

from 2pm uk time tomorrow monday to friday i am  with you with my english addict quick fix see you  

yarın pazartesiden cumaya İngiltere saatiyle 14:00'ten İngilizce bağımlısı hızlı düzeltmemle yanınızdayım

tomorrow take care i hope you've enjoyed today's  live stream i hope you've had a good weekend and i  

görüşmek üzere yarın kendinize iyi bakın umarım bugünün canlı akışını beğenmişsinizdir umarım iyi bir hafta sonu geçirmişsindir ve

hope you will have a good week with me from monday  to friday 2 p.m uk time is when i'm here with you  

umarım benimle pazartesi cuma saat 14:00'e kadar iyi bir hafta geçirirsin uk zaman seninle burada olduğum zamandır

and of course until tomorrow you  know what's coming next yes you do

ve tabii ki yarına kadar sırada ne olacağını biliyorsun evet biliyorsun ta

ta ta for now

şimdilik

dustdinadia

tozdinadia