animal idioms / English Addict - 93 / Live Lesson / Sunday 5th July 2020 / with Mr Duncan in England

here we go again it's time to improve your English on a very windy day here in

yine başlıyoruz burada, Birleşik Krallık'ta çok rüzgarlı bir günde İngilizcenizi geliştirme

the UK it is time once again to improve your English English fact yes it is live

zamanı bir kez daha İngilizcenizi geliştirme zamanı İngilizce gerçeği evet

from the birthplace of the English which just happens to be England

İngilizcenin doğum yeri olan İngiltere'den canlı yayında

oh thank you for clicking on me today hi everybody this is mr. Duncan in England

oh teşekkürler bugün beni tıkladığınızda herkese merhaba ben mr. Duncan İngiltere'de

how are you today are you okay I hope so are you happy I really hope

bugün nasılsın iyi misin umarım mutlusundur

you are feeling happy today Here I am just getting ready just preparing myself

for today's English addict we are here together again yes I hope you are

umarım bugün gerçekten

feeling all right we are all here at the end of another very busy turbulent week

mutlusundur hepimiz dünya çapında çok yoğun çalkantılı bir haftanın daha sonunda buradayız

around the world and also here in the UK lots of things happening we will be

ve ayrıca burada Birleşik Krallık'ta da pek çok şey oluyor,

talking about those things later on it would be very difficult not

bunlar

to talk about certain things that are happening at the moment around the world

hakkında daha sonra konuşacağız. dünyanın her yerindeki an,

not least of all here in the UK where yesterday everyone went absolutely crazy

özellikle de burada, dün herkesin kesinlikle çıldırdığı,

as you may have heard many of the pubs bars restaurants cafes hair salons they

barların çoğunun barların restoranların kafelerin kuaför salonlarının

all opened their doors yesterday after the long break and it was chaotic around

hepsinin dün uzun bir aradan sonra kapılarını açtığı ve ülke çapında kaotik olduğu an dün

the country many places had people swarming literally swarming everywhere

birçok yerde insanlar üşüşüyordu,

yesterday because many places were opening their doors once more after over

çünkü birçok yer üç aydan uzun bir süre kapalı kaldıktan sonra kapılarını bir kez daha açıyordu, bu yüzden

three months of being closed so a lot of that going on here we are then we are

çoğu buradayız, sonra yine hep

all together again yes it is English addict episode 93 ooh very nice fancy

birlikteyiz evet bu İngiliz bağımlısı 93. bölüm ooh çok güzel fantazi,

that I think I do here we go again yes we've made it all the way not only to

sanırım burada tekrar başlıyoruz evet, sadece

the what to to the end of the week not over the end of the week but also the

hafta sonuna kadar değil, hafta sonu sonuna kadar da tüm yolu yaptık

end of the weekend as well because it's Sunday

çünkü hafta sonu da bitiyor. Pazar

what what happened there if you haven't already noticed I'm not feeling very

ne oldu orda daha önce farketmediysen bugün kendimi pek iyi hissetmiyorum

well today also on Friday if you were watching on Friday I was not feeling

cuma günü de izleseydin

very well at all I'm suffering with hay fever so badly at the moment this

hiç iyi hissetmiyordum saman nezlesi oldum bu aralar

morning all I've been doing this morning is sneezing and on Friday it was so bad

bu sabah tek yaptığım hapşırmak ve cuma günü o kadar kötüydü ki

I had to take some medicine but unfortunately the medicine makes me

biraz ilaç almak zorunda kaldım ama ne yazık ki ilaç beni

fall asleep so during last Friday's livestream you

uykuya daldırıyor, bu yüzden geçen cuma canlı yayınında pek kendimde

may or may not have noticed that I was not quite myself and today I don't feel

olmadığımı fark etmiş olabilirsiniz veya etmemişsinizdir ve bugün ben de kendimi hissetmiyorum

myself either I don't feel completely 100% because I

Tamamen %100 hissetmiyorum çünkü

don't know why I think I think actually it is connected to the weather because

neden bilmiyorum sanırım bunun havayla bağlantılı olduğunu düşünüyorum çünkü

if you look outside you can see it's very windy and it's being windy for the

dışarıya bakarsanız havanın çok rüzgarlı olduğunu ve rüzgarlı olduğunu görebilirsiniz

past 10 maybe 12 hours we've had very strong winds and what's happening is all

son 10 belki 12 saattir çok kuvvetli rüzgarlar yaşadık ve olan şey şu ki, tüm

of the pollen all of the dust is being blown around and that's what's happening

polenler, tüm tozlar etrafa savruluyor ve şu anda olan da bu

at the moment and it's really really making my hay fever quite unbearable so

ve gerçekten saman nezlemi oldukça dayanılmaz hale getiriyor, bu yüzden

if I seem a little strange today if I seem a little odd or maybe a little

eğer bugün biraz garip görünüyor eğer biraz tuhaf görünüyorsam veya belki biraz

tired or sleepy there is a reason for it it's because I'm really feeling under

yorgun veya uykulu görünüyorsam bunun bir nedeni var çünkü gerçekten

the weather once more with hay fever Oh

bir kez daha saman nezlesi ile havanın altında hissediyorum Ah

damn you hay fever damn you it literally it literally gets up my nose if

kahretsin saman nezlesi kahretsin tam anlamıyla burnumdan

something gets up your nose it means it is annoying so something is annoying you

bir şey burnundan kalkıyorsa, can sıkıcı olduğu anlamına gelir, yani bir şey seni rahatsız ediyor,

it is getting up your nose and that's what the hay fever is doing at the

burnunu kaldırıyor ve saman nezlesinin şu anda yaptığı tam anlamıyla tam anlamıyla

moment it is literally getting right up my nose we have mr. Steve coming today

burnuma kadar geliyor bayımız var. Steve bugün geliyor

we are also looking at some different unusual words to describe certain colors

ayrıca belirli renkleri tanımlamak için bazı farklı alışılmadık kelimelere bakıyoruz

now last weekend we did look at colors but this weekend we are going to look at

şimdi geçen hafta sonu renklere baktık ama bu hafta sonu

some words that describe certain colors some very unusual exotic words that are

belirli renkleri tanımlayan bazı kelimelere bakacağız renkleri tanımlamak için kullanılan çok sıra dışı egzotik kelimelere bakacağız

used to describe colors certain colors we are going to look at that also today

bazı renklere bakacağız buna bugün de

we are looking at some animal idioms all those lovely animals that we like all

bazı hayvan deyimlerine bakıyoruz sevdiğimiz tüm o sevimli hayvanlar tüm o

those wonderful animals cats bears tigers whales all sorts of little

harika hayvanlar kediler ayılar kaplanlar balinalar her türden küçük

beautiful birds and of course dogs as well I know many people out there I know

güzel kuşlar ve tabii ki köpekler de pek çok insan tanıyorum orada

you own dogs and I know you look after dogs there are many people who love dogs

köpeklerin olduğunu biliyorum ve köpeklere baktığını biliyorum köpekleri çok seven birçok insan var

so much there are actually people who love dogs more than other human beings I

aslında köpekleri diğer insanlardan daha çok seven insanlar var bunu

can understand that I can actually understand why you would think that but

anlayabiliyorum aslında neden böyle düşündüğünü anlayabiliyorum ama

there are people out there who think that dogs are more important than other

var köpeklerin diğer insanlardan daha önemli olduğunu düşünen insanlar var,

human beings it's true here we go then Oh shall we say hello to the live chat I

bu doğru, işte başlıyoruz o zaman Ah, canlı sohbete merhaba diyelim mi,

suppose I should also we have mr. Steve coming later he's been very busy in the

sanırım bende de olmalı mr. Steve daha sonra geliyor, bahçede çok meşguldü,

garden we are going to take a look in a few moments at what mr. Steve has

birkaç dakika içinde bayın ne yaptığına bir göz atacağız. Steve

actually been up to so here we go with the live chat thank

aslında bunu yaptı, işte canlı sohbete başlıyoruz,

you very much for joining me on this Sunday I am a little bit under the

bu Pazar günü bana katıldığınız için çok teşekkür ederim, havanın biraz altındayım, kendimi

weather not feeling great I'm not ill as such so I'm not unwell but I am

iyi hissetmiyorum, o kadar hasta değilim, bu yüzden hasta değilim ama ben

suffering from hay fever and hay fever is awful it is one of those things that

Saman nezlesinden muzdaripim ve saman nezlesi korkunç, bu

can make you feel quite unwell and that's what's happening at the moment

sizi oldukça rahatsız hissettirebilecek şeylerden biri ve şu anda olan da bu, hafta boyunca mesaj gönderen

can I say a big thank you to all those who have sent messages during the week I

herkese çok teşekkür ederim.

have some lovely messages some lovely photographs thank you very much for all

güzel mesajlar bazı güzel fotoğraflar

of your emails concerning Friday when I was talking about well first of all we

Cuma ile ilgili tüm e-postalarınız için çok teşekkür ederim, bahsettiğim zaman, her şeyden önce

started off looking at Pedro Belmont and his new hairstyle then we have a look at

Pedro Belmont'a ve onun yeni saç stiline bakmaya başladık, sonra yıllar önce benimkine bir göz attık.

mine from many many years ago when I had hair

saçın vardı

and then we talked about maybe perhaps you sending some pictures or information

ve sonra konuştuk belki bazı resimler veya

about yourself especially if you've been watching for a very long time

kendin hakkında bilgi gönderirsin özellikle çok uzun süredir izliyorsan

I know you don't have to do it if you are very shy you don't have to but I

biliyorum yapmak zorunda değilsin çok utangaçsan yapmak zorunda değilsin ama

think it is sometimes nice to put a face to the name so I I have lots of people

bazen isme bir yüz koymak güzel oluyor bu yüzden izleyen çok insan var

who watch and that includes you watching right now there hello there thanks for

ve buna şu anda izleyenler de dahil merhaba

joining me again and there are many people of course who have just joined

tekrar bana katıldığınız için teşekkürler ve tabii ki yeni katılan birçok insan var

for the first time as well and you might be feeling a little shy can I just say

ilk kez de olabilir ve biraz utangaç hissediyor olabilirsin sadece şunu söyleyebilirim ki

you don't have to feel shy don't be shy ever in this world sometimes you have to

utanmana gerek yok bu dünyada asla utangaç olma bazen

stick your neck out to be noticed that is quite often a good way of moving

fark edilmek için kendini dışarı atman gerekir ki bu çoğu zaman iyidir

forward with your life hello be tests all Vitesse after my challenge on Friday

Hayatında ilerlemenin bir yolu merhaba tüm Vitesse'yi test et Cuma günkü meydan okumamdan sonra Vitas'a meydan okudum

because I did challenge Vitas I said Vitas your finger seems to be a little

çünkü Vitas'a parmağın

slow at the moment because you haven't been first on the live chat for a very

şu anda biraz yavaş görünüyor çünkü çok uzun süredir canlı sohbette ilk değilsin

long time however today Vitas has proved me wrong I stand

uzun zaman oldu ancak bugün Vitas beni haksız çıkardı Düzeltildim

corrected because today Vitas is first on the live

çünkü bugün Vitas canlı sohbette ilk ben meydan okumayı

chat

I offered the challenge and Vitesse accepted it

teklif ettim ve Vitesse kabul etti o meydan okumayı

he took the challenge and you succeeded so congratulations for being first today

üstlendi ve sen başardın bu yüzden tebrikler bugün birinci olduğun için

no sin is here as well lolly lolly wasu we also have Luis

günah da yok çok şeker wasu ayrıca

Mendez here today as well parrot parrot party porpora Jap para

bugün burada Luis Mendez de var papağan papağan partisi porpora Jap para

Appetit I hope I pronounced your name right hello to you as well b-trees is

Appetit Umarım adını doğru telaffuz etmişimdir sana da merhaba b-trees

here grace chin or welcome back I feel as if it's been a long time since I've

burada lütuf chin ya da tekrar hoşgeldin Uzun zaman olmuş gibi hissediyorum

seen you here Parvathi also Anna peak hello Anna pica I also feel as if it's a

seni burada gördüm Parvathi ayrıca Anna zirve merhaba Anna pica Ben de seni görmeyeli uzun zaman olmuş gibi hissediyorum.

long time since I've seen you as well thank you for joining me welcome

back soo Jin is here can I say Thank You soo Jin for your lovely photographs that

you sent with the the wonderful temple that was built entirely of wood amazing

Tamamen ahşaptan yapılmış harika tapınakla birlikte gönderdiğiniz fotoğraflar harika

I might show those later if I have time Katarina hello from Belarus hello also

Vaktim olursa daha sonra gösterebilirim Katarina Belarus'tan merhaba merhaba ayrıca

now new in watching in Vietnam I think hello to you as well lots of people here

şimdi Vietnam'da yeni izliyorum Sanırım size de merhaba bugün burada birçok insan var

today we're looking at colors we are also looking at words and idioms

renklere bakıyoruz aynı zamanda hayvanlarla ilgili kelime ve deyimlere de bakıyoruz

connected with animals it is one that I've done before but I can't resist

bu daha önce yaptığım bir şey ama karşı koyamıyorum

because there are so many there might actually be more animal idioms in the

çünkü o kadar çok var ki aslında ingilizcede sandığınızdan daha fazla hayvan deyimi olabilir

English language than you realize so that's what we're doing today Steve

yani bugün yaptığımız şey bu Steve

will be with us however at the moment right now Steve is outside in the garden

bizimle olacak ama şu anda Steve dışarıda bahçede

he is busy doing something what are you doing mr. Steve what what are you up to

bir şeyler yapmakla meşgul siz ne yapıyorsunuz bayım. Steve ne yapıyorsun

I don't know what Steve is doing at the moment but he's been outside for the

Steve şu anda ne yapıyor bilmiyorum ama

past few days doing some work in the front garden

son birkaç gündür dışarıda ön bahçede çalışıyor

and mr. Steve what are you doing to that Bush that poor Bush that Bush has done

ve Mr. Steve o Bush'a ne yapıyorsun o zavallı Bush Bush'un

nothing to you what are you doing to it it looks as if

sana hiçbir şey yapmadığı sen ona ne yapıyorsun Görünüşe göre

Steve is actually chopping that Bush down is that what you're doing Steve

Steve aslında Bush'u yere seriyor senin yaptığın bu Steve

what do you why are you doing that I'm just trying to work out what Steve is up

ne yapıyorsun neden yapıyorsun Steve'in neyin peşinde olduğunu çözmeye çalışıyorum, size

to I tell you what we will ask Steve what he's actually doing out there a

biraz sonra Steve'e gerçekte ne yaptığını soracağımızı söyleyeceğim

little bit later on because we will have him with us right here on the livestream

çünkü yaklaşık on dakika sonra onu burada, canlı yayında yanımızda göreceğiz.

in around about ten minutes from now and hopefully he will tell us what exactly

şu andan itibaren ve umarım bize şu anda orada tam olarak ne yaptığını söyleyecektir,

he's doing out there at the moment it looks as if he's I think he's

sanırım o

chopping that Bush down that's what I think that's what I'm thinking at the

Bush'u yere indiriyor gibi görünüyor, sanırım şu

moment I think Steve is actually removing that Bush from the front garden

anda düşündüğüm şey bu, Steve'in aslında o Bush'u ortadan kaldırdığını düşünüyorum. ön bahçeden

we will find out later on what that is all about I'm very intrigued and maybe

bunun neyle ilgili olduğunu daha sonra öğreneceğiz, ben çok meraklıyım ve belki

you are intrigued to find out as well so we will have a look at that later on yes

siz de merak ediyorsunuz, bu yüzden buna daha sonra bir göz atacağız evet

Steve we are watching you we can see you we're not quite sure what you're doing

Steve sizi izliyoruz sizi görebiliyoruz ne yaptığınızdan tam olarak emin değiliz

but it looks it looks a little bit destructive yes I think he is I think

ama görünüşe göre biraz yıkıcı görünüyor evet bence öyle bence

Steve is actually cutting that Bush down I think so he's chopping it down hello

Steve aslında o Bush'u kesiyor bence bu yüzden onu kesiyor merhaba

Richard hello sunshine we could do with some sunshine today

Richard merhaba güneş ışığı ile biraz yapabiliriz bugün

here in England it's cloudy it's gray it's rather miserable the weather even

burada, İngiltere'de güneş ışığı, hava bulutlu, gri, hava oldukça içler acısı, şu anda

though it's supposed to be summer at the moment can you believe it it is right

yaz olması gerekmesine rağmen, inanabiliyor musunuz, şu

now supposed to be summer it doesn't feel like it it's windy it's cool we've

anda yaz olması gerekiyor, öyle hissettirmiyor, rüzgarlı, serin biz

had lots of rain and it's very gray there is no sunshine anywhere to be seen

çok yağmur yağdı ve hava çok gri en kısa zamanda görülecek hiçbir yer güneş ışığı yok

most soon hello also to Mary glow Arno's marry our noser I think I will

Mary'ye de merhaba Glow Arno'nun burnumuzla evlenmesi sanırım

call you that from now on is that okay I hope so hello also Irene Palmyra is

bundan sonra seni arayacağım tamamdır umarım çok merhaba ayrıca Irene Palmyra

here thank you very much Molly yeah Wilson

burada teşekkürler seni çok fazla Molly evet Wilson

oh hello Wilson I haven't seen you for a while either it's nice to see so many

oh merhaba Wilson Seni bir süredir görmedim ya canlı yayınlarımı izlemeye

people joining me after taking a break from watching my live streams

ara verdikten sonra bu kadar çok insanın bana katıldığını görmek güzel

interesting also we have Lille Helle hello Lille watching in India at the

ilginç ayrıca Lille Helle merhaba Lille Hindistan'da izliyoruz

moment can I say a big hello to you as well

an ben de sana kocaman bir merhaba diyebilir miyim

Irene is here hello rod rod VIP watching in Brazil

Irene burada merhaba çubuk çubuk Brezilya'da VIP izliyor

hello Brazil we have a lot of people watching in Brazil by the way also we

merhaba Brezilya Brezilya'da izleyen çok insan var bu arada ayrıca

have arts be mr. Bruno is here hello mr. Bruno once more it feels like a very

sanatlarımız da var be bay. Bruno burada merhaba bayım. Bruno bir kez daha

long time since I last saw you here on the live stream this is like this is

seni burada canlı yayında son gördüğümden bu yana çok uzun zaman geçmiş gibi hissediyorum bu sanki

like some sort of family reunion lots of people are joining me today who I

bir tür aile toplantısı gibi uzun zamandır görmediğim birçok insan bugün bana katılıyor

haven't seen for a long time I wish you all a sunny Sunday I am sunbathing in my

keşke hepiniz güneşli bir pazar bahçemde güneşleniyorum

garden oh I see mr. Bruno is topping his tan very nice all are all I can say now

ah görüyorum bay. Bruno bronzlaşıyor çok güzel hepsi şimdi söyleyebileceğim tek şey keşke şu anda

is I wish I was sitting in the garden now right now getting some Sun on my

bahçede oturmuş yüzüme biraz güneş alıyor olsaydım

face but unfortunately we're not getting any so well done mr. Bruno I hope you

ama ne yazık ki hiç bu kadar iyi yapmıyoruz bayım. Bruno umarım

have a lovely sunbathe in the garden make sure that you put plenty of suntan

bahçede güzel bir güneşlenirsiniz vücudunuza bol güneş losyonu sürdüğünüzden emin olun

lotion on your body and for goodness sake if you are going to sunbathe naked

ve Allah aşkına çıplak güneşlenecekseniz

please make sure you cover your little pieces your little bits so they don't

lütfen küçük parçalarınızı örttüğünüzden emin olun ki gelmesinler.

get sunburned and shrivel up hello Helena Oh Belarus Sierra's here

güneş yanığı ol ve buruş buruş merhaba Helena Oh Belarus Sierra burada

hello Belarusian nice to see you thanks by the way for your lovely photographs

merhaba Belaruslu seni görmek güzel bu arada güzel fotoğraflarınız için teşekkürler harikalar

they're great I love the one of you as a baby it's brilliant

birinizi bebekken seviyorum harika teşekkürler

thanks a lot I do appreciate that hello also Marcia and Beatriz do I have any

çok teşekkürler bunun için minnettarım ayrıca merhaba Marcia ve Beatriz'in

pictures of myself as a baby I think I do somewhere I'm sure I do I know I have

bebekliğime ait hiç fotoğrafım var mı Sanırım bir yerlerde var eminim var biliyorum

one of me and I'm pretty sure I have a photograph of mr. Steve as a baby I

bende bir tane var ve Bay Beatriz'in bir fotoğrafı olduğundan oldukça eminim . Steve bir bebek olarak

might try and find those later but yes I think I have I'm sure we've done this

onları daha sonra bulmaya çalışabilirim ama evet sanırım buldum bunu daha önce yaptığımıza eminim

before I think I've actually shown you a picture before with mr. Steve as a baby

sanırım size daha önce Mr. Bir bebek olarak Steve

and also me as well

ve ayrıca ben de

hello Abraham also we have tomorrow it is a pity you're suffering from hay

merhaba Abraham da yarınımız var, ne yazık ki çok

fever for so long it does normally last for maybe five or six weeks so normally

uzun süredir saman nezlesinden muzdaripsiniz, normalde beş veya altı hafta sürer, bu nedenle normalde

it starts in mid-june and then normally it starts to disappear during late July

haziran ortasında başlar ve sonra normal olarak Temmuz sonunda kaybolmaya başlar,

so normally around five or six weeks I suffer from hay fever as many of the

bu yüzden normalde yaklaşık beş veya altı hafta civarında,

plants many of the flowers release their pollen into the air so yes you are right

bitkilerin çoğu çiçeklerin polenlerini havaya saldığı için saman nezlesinden muzdaripim, bu yüzden evet haklısınız bu

it is a pain literally it is a pain in the nose it is also a pain in the head a

bir acıdır, kelimenin tam anlamıyla bir acıdır. burun aynı zamanda bir baş ağrısı

pain in the ears a pain in the throat everything everything is swollen and

kulaklarda bir ağrı boğazda bir ağrı her şey her şey şiş ve

painful so yes hay fever is not something I would like

ağrılı bu yüzden evet saman nezlesi kimsenin yaşamasını isteyeceğim bir şey değil

anyone to have to go through because it is rather uncomfortable to say the least

çünkü en hafif tabirle oldukça rahatsız edici burada

would you like to see something nice here is something very nice for us to

güzel bir şey görmek ister misin bakmamız için çok güzel bir şey aynı

look at it will also give me a chance to have a drink of water as well we are

zamanda bana su içme şansı verecek

talking about animal idioms so here is a lovely video clip of a sleeping animal

hayvan deyimlerinden bahsediyoruz bu yüzden burada uyuyan bir hayvanın güzel bir video klibi var

but which animal is it

ama hangi hayvan ah

oh isn't that lovely that was a sleeping bull filmed in my

o kadar güzel değil mi bu benim tarlamda ya da evimin arkasındaki tarlada çekilen bir uyuyan boğaydı

field or in the field at the back of my house a couple of years ago very nice I

birkaç yıl önce çok güzel

couldn't resist I actually watched that this morning and

dayanamadım bu sabah izledim ve çok hoşuma

it made me smile I had a lovely big smile on my face and it did cheer me up

gitti ben gülümsüyorum yüzümde çok güzel kocaman bir gülümseme vardı ve beni neşelendirdi bu

so I couldn't resist playing that today so that was one of the balls that was

yüzden bugün bunu oynamaya karşı koyamadım yani bu

actually in my field a couple of years ago now of course we have cows at the

aslında birkaç yıl önce benim alanıma giren toplardan biriydi şimdi tabii ki ineklerimiz var

back of the house we are talking about animal idioms today

evin arka tarafında bugün hayvan deyimlerinden bahsediyoruz

oh hello Palmyra we had a special guest my son with his eldest daughter and we

oh merhaba Palmyra oğlumun en büyük kızıyla özel bir konuğumuz vardı ve

we ate a very tasty cake called Napoleon I'm interested I want to see your

Napolyon adında çok lezzetli bir pasta yedik ilgileniyorum Napolyon pastanızı görmek istiyorum

Napoleon cake can I can I have a look at your Napoleon cake now we do have a type

yapabilir miyim Napolyon pastanıza bir bakabilir miyim, şimdi

of ice cream called Neapolitan ice cream so there is a type of ice cream and it

Napoliten dondurması denen bir dondurmamız var, yani bir dondurma türü var ve

is actually three different types of ice cream together in layers and they call

aslında katmanlar halinde üç farklı dondurma türü var ve

it Neapolitan ice cream so I'm wondering now if it's connected to that in some

buna Napoliten dondurması diyorlar bu yüzden şimdi bunun bir şekilde bununla bağlantılı olup olmadığını merak ediyorum,

way maybe it is I don't know so what is Napoleon cake I am intrigued to find out

belki de Napolyon pastasının ne olduğunu bilmiyorum,

what it is because well first of all it's related to food let's face it as

bunun ne olduğunu merak ediyorum çünkü her şeyden önce yemekle ilgili, hadi seninle yüzleşelim

you all know I love food very much Anna Rita says I am in the countryside

Herkes yemeği çok sevdiğimi bilir Anna Rita kırsalda

sitting on my balcony watching you and the beautiful green hill surrounded by

balkonumda oturmuş sizi ve kuş sesleriyle çevrili güzel yeşil tepeyi izlediğimi söylüyor Pazar öğleden sonranızı geçirmek

the sound of birds what a perfect way to spend your Sunday afternoon

için ne mükemmel bir yol

LAN foon says my daughter has hay fever I'm sorry to hear that

LAN aptalı kızımın saman nezlesi olduğunu söylüyor ben Çocukken özellikle kötü olduğunu duyduğuma üzüldüm, ben

it is especially bad if you are a child when I was a kid when I was a child I

çocukken ben çocukken

used to suffer with hay fever but much worse I used to actually collapse on the

saman nezlesi çekerdim ama çok daha kötüsü boğazım ve

floor unable to breathe because my throat and my nose and also my eyes

boğazımdan nefes alamayarak yere yığılırdım. burnum ve gözlerim

would swell so I couldn't actually see out of my eyes my eyes would swell up

şişerdi, bu yüzden gözlerimden göremezdim gözlerim şişer

and my I couldn't even open my eyes that's how bad it was as a child so

ve gözlerimi bile açamazdım, çocukken o kadar kötüydü ki, sık

quite often you will suffer hay fever more severely when you are a child and

sık saman nezlesi çekersiniz çocukken daha şiddetli ve

then as you get older that severity the Severinus eases off but yes I do I do

sonra yaşlandıkça bu ciddiyet hafifliyor ama evet,

sympathise with anyone especially a young person who suffers with hay fever

herkese sempati duyuyorum, özellikle saman nezlesi olan genç birine,

because it isn't a very nice thing at all it is not hello also - Oh Pedro

çünkü bu hiç de hoş bir şey değil. merhaba da değil - Oh Pedro

Pedro Belmont is field he has very long hair now very long flowing silky hair am

Pedro Belmont tarlada çok uzun saçları var şimdi çok uzun dalgalı ipeksi saçları

i jealous maybe a little bit maybe a little bit we also have a Sandra I've

kıskanıyor muyum belki biraz belki biraz bizim de bir Sandra'mız var Hiç

never seen a cow sleeping well that was a young bull sleeping at the back of the

iyi uyuyan bir inek görmedim gençti birkaç yıl önce evin arka tarafında uyuyan boğa

house a couple of years ago having some sweet dreams there in eyes talking of

orada tatlı rüyalar görüyor gözlerinde

sweet dreams we have a man coming soon in a few moments who is in many people's

tatlı rüyalardan bahsediyor birkaç dakika sonra pek çok insanın

dreams and maybe in quite a few of their nightmares as well mr. Steve is coming

rüyasında ve belki de pek çok kabusunda olan bir adam geliyor. peki bay Steve

soon but right now we are going to take a look at some excerpts from my full

yakında geliyor ama şu anda tam İngilizce derslerimden bazı alıntılara bakacağız

English lessons and then after that he is back definitely mr. Steve will be

ve ondan sonra kesinlikle geri döndü Mr. Steve

with us live if you are a regular viewer then

canlı olarak bizimle olacak, eğer düzenli bir izleyiciyseniz, o zaman

you will know that I love food can you guess what my most favorite snack is the

yemeği sevdiğimi bileceksiniz, en sevdiğim atıştırmalığın ne olduğunu tahmin edebilir misiniz, en çok atıştırmayı

thing I like to nibble on the most the one food I often get a craving for okay

sevdiğim şey, sık sık canımın çektiği tek yiyecek, tamam

I will tell you my most favorite snack is cheese yes it is true I love to

yapacağım size en sevdiğim atıştırmalığın peynir olduğunu söyleyeceğim evet doğru peynir

nibble on cheese there are many reasons why I love cheese firstly there are so

atıştırmayı seviyorum peyniri sevmemin birçok nedeni var öncelikle pek

many varieties so many flavors of cheese from mild to extra mature cheese's can

çok çeşit var pek çok peynir çeşidi hafif peynirden ekstra olgun peynire kadar

vary in shape and color too some are round and white while others

şekil ve renk olarak da değişebilir bazıları yuvarlak ve beyazken diğerleri

can be square and red some cheese's have a strong odor cheese is made from the

kare ve kırmızı olabilir bazı peynirler keskin bir kokuya sahiptir peynir

milk of a cow or goat each type of cheese has its own name this name

inek veya keçi sütünden yapılır her peynir türünün kendi adı vardır bu ad

normally relates to where it was originally produced for example cheddar

normalde orijinal olarak üretildiği yerle ilgilidir, örneğin kaşar peyniri

cheese was first made in cheddar Somerset which is in the UK red

peynir ilk olarak İngiltere'de bulunan cheddar Somerset'te yapılmıştır kırmızı

Leicester cheese was first made in Leicestershire and is red in color

Leicester peyniri ilk olarak Leicestershire'da yapılmıştır ve kırmızı renklidir.

one of the smelliest cheese's must be the variety known as stinking bishop

this cheese is also produced here in the UK in the county of Gloucestershire each

Gloucestershire her

country has its own famous cheese France has its camembert cheese Greece has its

ülkenin kendi ünlü peynirine sahiptir Fransa'nın camembert peynirine sahiptir Yunanistan'ın

feta cheese which is made from goat's milk Italy has its Parmesan cheese which

keçi sütünden yapılan beyaz peynirine sahiptir İtalya'nın

is normally grated and sprinkled onto pasta or you could try some mozzarella

normalde rendelenip makarna üzerine serpilen Parmesan peynirine sahiptir veya bizim

cheese we is used to make pizza topping there are

yapmaya alıştığımız mozzarella peynirini deneyebilirsiniz. pizza tepesi dünya çapında

many hundreds of varieties of cheese around the world all of which I would

yüzlerce peynir çeşidi var

love to try but sadly I cannot as I would put on weight and get very very

ve hepsini denemek isterim ama ne yazık ki yapamam çünkü insanlar arkadaşlarının ve ailelerinin fotoğraflarını çekerken kilo alır ve çok

fat when people take photographs of their friends and family they normally

şişmanlarım, normalde onlara

ask the subjects to say cheese as it encourages everyone being photographed

sorarlar. fotoğraflanan herkesi

to smile cheese I must say all this talk of cheese is making me feel quite hungry

gülümsemeye teşvik ettiği için peynir demek peynir Peynirle ilgili tüm bu konuşmaların beni oldukça acıktırdığını söylemeliyim hayır

no very nice very nice indeed I hope you enjoyed that that was an excerpt for one

çok hoş çok güzel aslında bunun tam İngilizce derslerimden biri için bir alıntı olduğunu umarım beğenmişsinizdir

of my full English lessons in fact that was from full English number three okay

bu tam İngilizce üç numaradandı tamam boğazımı rahatlatmak

I've just had a lovely menthol suite to ease my throat because I've got hay

için güzel bir mentol paketi içtim çünkü şu

fever at the moment I'm not feeling very well today so I will be looking for some

anda saman nezlem var bugün kendimi pek iyi hissetmiyorum bu yüzden biraz

sympathy here he is he's coming now for all the fans he is a man who exists well

sempati arayacağım şimdi tüm hayranlar için geliyor o iyi var olan bir adam

he exists in two places in reality the real world and also here on the Internet

gerçekte gerçek dünyada iki yerde var ve ayrıca burada internette de

as well ladies and gentlemen he's on his way

bayanlar ve baylar yolda bayım

it's mr. Steve he is coming up in a few moments

. Steve birkaç dakika sonra geliyor

hello mr. Duncan hello as usual as usual mr. Steeves shouts straight into my ear

merhaba bayım. Duncan merhaba her zamanki gibi her zamanki gibi bay . Steeves doğruca kulağıma bağırdı Bu

I'm glad you've had a suite by the way because your breath was a little you

arada bir süitin olmasına sevindim çünkü nefesin az

know earlier on I thought I hope mr. Duncan has a menthol suite because then

önce bilirsin diye düşündüm, umarım bayım. Duncan'ın bir mentol paketi var çünkü o zaman

I won't have to breathe in his acrid a halitosis

onun keskin ağız kokusunu solumak zorunda kalmayacağım bu

that's not even sarcastic that's just that's just cruel

alaycı bile değil sadece bu sadece zalim

you are quite a cruel you know I'm joking halitosis soot jokes about that

sen oldukça zalimsin biliyorsun şaka yapıyorum bunun hakkında ağız kokusu kurum şakaları

now breath no one jokes you don't go to your friend and say oh hi mate by the

şimdi nefes kimse sana şaka yapmıyor arkadaşına gidip ah dostum deme bu pis kokun için

way you stink don't you do it in a more gentle and

daha nazik ve

subtle away anyway I'm not feeling very well stop picking on me well I keep

ince bir tavırla yapma zaten kendimi pek iyi hissetmiyorum benimle dalga geçmeyi bırak

telling you mr. Duncan to take a tablet I have and oh okay okay next but I

sana hep söylüyorum bayım. Duncan'a sahip olduğum bir tableti alması için ve oh tamam tamam sıradaki ama

didn't know you'd taken it because I've been working hard in the garden we've

onu aldığını bilmiyordum çünkü bahçede çok çalışıyordum

been spying on you really we've been watching you with we were wondering leaf

seni gözetliyorduk gerçekten seni birlikte izliyorduk merak yaprağı aslında

we were wondering what you were doing actually because and I have a feeling

ne yaptığınızı merak ediyorduk çünkü ve bende bir his var

and now we all have the same feeling that maybe you are destroying I'm good

ve şimdi hepimizde aynı his var

see yes I think that might be a harsh word to use but destroying that lovely

bush in the garden what is wrong with that Bush

bahçede o çalının nesi var,

that is a beautiful bush green it is alive it's enjoying it's enjoying being

güzel bir çalı yeşili, canlı, zevk alıyor,

alive it's lovely it wakes up every morning and says oh what a lovely day

hayatta olmanın tadını çıkarıyor, çok güzel, her sabah uyanıyor ve ah, bu bahçede ne güzel bir gün

here in this garden I can grow and have a nice time and there you are shopping

büyüyebilirim ve güzel vakit geçirebilirim, diyor. ve işte

it to pieces well mr. Duncan the problem with that

onu parçalara ayırıyorsunuz bayım. Duncan, o

bush is it is very spiky and spiny yes it has lots of thorns it has lots of

çalının sorunu şu ki, çok dikenli ve dikenli, evet çok dikeni var, çok

thorns and it's if you saw it if you were to pull back from your shop there

dikeni var ve eğer onu görseydin, oradaki dükkânından geri çekilseydin,

you would see that it goes a lot further along and it's very high and every year

çok daha uzağa gittiğini görürdün. ve çok yüksek ve her yıl

I have to cut it twice and then he breaks my back and I get thorns stuck in

iki kez kesmek zorunda kalıyorum ve sonra sırtımı kırıyor ve ayakkabıların içindeki parmaklarıma dikenler batıyor,

the fingers in the shoes it goes straight through the soles of your shoe

ayakkabının tabanlarından dümdüz geçiyor, iten

that push I don't know what it's called but he did tell me hmm so what I'm doing

ne denir bilmiyorum ama bana hmm dedi, yani yaptığım şey,

is I'm reducing it in size yes by all the way I've cut all the way across from

onu küçültmek, evet, o ağacın tüm yolunu kestim,

that tree you can see on the right you've already taken away quite a lot of

sağda görebileceğiniz gibi, zaten oldukça fazla şey aldınız

it and not only that it's opened up a whole new section of the garden and it

ve sadece bahçenin yepyeni bir bölümünü açması değil ve bu,

means that I will no longer have to cut this bush because I'm going to let the

artık bu çalıyı kesmek zorunda kalmayacağım anlamına geliyor çünkü komşulardan

top bit to grow right up as screeners from the neighbors that it all planned

perdeler olarak üst kısmın büyümesine izin vereceğim. hepsi planlı

mr. Duncan so so I think Steve's plan is to make the bush narrower but taller

beyler Duncan, bu yüzden Steve'in planının çalıyı daha dar ama

exactly uh and then I don't have to cut it anymore apart from the front which is

tam olarak daha uzun yapmak olduğunu düşünüyorum ve sonra onu artık önden ayrı olarak kesmek zorunda değilim ki bu

fine but it's a horrible bush okay and as you can see I have been attempt it's

iyi ama bu korkunç bir çalı tamam ve gördüğünüz gibi denedim

a very hard work mr. Duncan I'm ripped I've got muscles that I didn't even know

çok zor iş hocam Duncan yırtıldım Kaslarım olduğunu bile bilmediğim kaslarım var

I'd got just keep saying that every week and I don't see I don't see any sign I

sadece bunu her hafta söyleyip duruyorum ve görmüyorum herhangi bir belirti görmüyorum

don't see any sign of any muscles developing to be honest Oh would you

herhangi bir kas belirtisi görmüyorum dürüst olmak gerekirse Oh,

call that miss Ida pose you know I'm getting very fit and I read another

buna Bayan Ida pozu diyebilir misiniz, biliyorsunuz çok formda oluyorum ve

article the other day and out the bones the bones your bones mr. don't ok there

geçen gün başka bir makale okudum ve kemikleriniz kemiklerinizden çıktı Bay. tamam orada

how many bones have we got sir do you know the answer to that how many bones

kaç kemiğimiz var efendim bunun cevabını biliyor musunuz kaç kemiğimiz var peki bu

well it's more than 20 that's true unless of course you have limbs missing

20'den fazla bu doğru tabii ki eksik uzuvlarınız olmadığı sürece

that apparently your bones release some kind of hormone that is responsible for

kemikleriniz anti'den sorumlu bir tür hormon salgılıyor

anti aging okay because if you stress your body in your bones it releases a

yaşlanma tamam çünkü vücudunuzu kemiklerinizde zorlarsanız,

hormone which keeps your muscles firm but and reduces aging so what are you

kaslarınızı sıkı tutan ve yaşlanmayı azaltan bir hormon salgılar, o zaman

supposed to do with the bones then no the bones are still there okay about

kemiklerle ne yapmanız gerekiyor o zaman kemikler hala orada değil tamam

your bones in your body release so everyone everyone has bones

vücudunuzdaki kemikler hakkında serbest bırakın öyleyse herkesin kemikleri var

everybody has bones okay and when you exercise yeah it causes apparently a bit

herkesin kemikleri var tamam ve egzersiz yaptığınızda evet, görünüşe göre

of stress on those bones which causes them to release something which is like

bu kemikler üzerinde biraz strese neden oluyor ve bu da onların

an anti-aging hormone so I think that might be the secret as to why if you

yaşlanma karşıtı bir hormon gibi bir şey salgılamalarına neden oluyor, bu yüzden bence neden egzersiz yaptığınızın sırrı bu olabilir.

exercise regularly you live longer and look

düzenli egzersiz yap daha uzun yaşarsın ve

later and help ya I've never seen anyone over the age of 60 who does lots of

sonra bakarsın ve sana yardım edersin 60 yaşın üzerinde çok fazla

exercise I've never seen any of them well they should do who look what

egzersiz yapan birini hiç görmedim Hiçbirini iyi görmedim yapmaları gerekir kim ne kadar

well because what's happened is that they have neglected themselves I think

iyi görünüyor çünkü olan şu ki onlar var kendilerini ihmal ettiler bence hayır hayır duymadınız az önce

no no you didn't hear you didn't even listen to what I just said I don't need

söylediklerimi dinlemediniz bile gerek yok

to I said doesn't make any sense go on mr. Duncan okay fine I'm high on

dedim hiçbir anlamı yok devam edin bayım Duncan tamam tamam

life I've been exercising Duncan hi I'm so excited today okay then let me just

hayatta havalıyım Egzersiz yapıyorum Duncan merhaba bugün çok heyecanlıyım tamam o zaman

get a word out there are people there are patient people out there watching

bir kelime edeyim dışarıda bunu izleyen sabırlı insanlar var

this and I can already hear the sound of mice being clicked as they all go and

ve şimdiden sesini duyabiliyorum fareler tıklanıyor ve hepsi gidip

watch something else so we all view that I don't know I wonder why I lost two and

başka bir şey izliyor, bu yüzden hepimiz şunu düşünüyoruz ki son iki günde neden iki

a half thousand subscribers over the past two days but that's just you know

buçuk bin abone kaybettiğimi merak ediyorum ama bu sadece bilirsiniz,

think about that how long you wonder you got

bunu ne kadar merak ettiğinizi düşünün

well fewer fewer now because I've lost two and a half thousand people I don't

şimdi çok daha azaldı çünkü iki buçuk bin kişiyi kaybettim

know where they've gone they've just vanished but they do these Corrections

Nereye gittiklerini bilmiyorum birden ortadan kayboldular ama ara sıra bu Düzeltmeleri yapıyorlar

every now and then YouTube Turner they get rid of old ones that aren't watching

YouTube Turner eskilerden kurtuluyorlar

you anymore all the world needs what you mean old yuge

artık seni izlemiyorum tüm dünyanın dediğin şeye ihtiyacı var eski yuge

youtubers yes anyone over 50 right one asked me 37 even funny

youtuberlar evet 50 yaşının üstündeki herkes doğru biri bana 37 diye sordu hatta komik

does mr. Steve smell like a beautiful Bush now no no all that weed I was gonna

mi bay. Steve güzel bir çalı gibi kokuyor şimdi hayır tüm o ot yok Nadir

say something rare but I'm not going to I'm trying to talk about the show that

bir şey söyleyecektim ama söylemeyeceğim Bugün yapmamız gereken şeyi şu anda yaptığımız şov hakkında konuşmaya çalışıyorum

we're doing right now what we're supposed to be doing today

go on I'm just beginning to realize why I am losing two and a half thousand

devam et neden iki buçuk bin

subscribers and really lost them I think it is his fault again let me just try to

aboneyi kaybettiğimi ve onları gerçekten kaybettiğimi yeni yeni

remember what the hell I was saying it's always I don't know I get myself into a

anlamaya başlıyorum sanırım bu yine onun suçu

certain frame of mind before Steve comes on and sometimes he's very he's very

Steve gelmeden önce kendimi belli bir ruh haline sokarım ve bazen çok

relaxed but today I don't know what's happened I think he's I think his bones

rahatlar ama bugün ne oldu bilmiyorum sanırım kemikleri

have been producing extra hormones or something but of course if you fall down

fazladan hormon falan üretiyor ama tabii ki düşersen

the stairs you might end up with extra bone

merdivenlerde fazladan kemiğe sahip olabilirsiniz

you see if they break in half you will let you will actually have more bones to

bakın ikiye ayrılırlarsa aslında daha fazla kemiğe sahip olacaksınız

get those juicy hormones from desire you saying that Pedro is growing his hair

arzudan gelen o sulu hormonları almak için Pedro'nun saçını uzattığını söylüyorsunuz

Pedro has grown his hair it's really long have we got a picture oh I was

Pedro'nun saçını uzatmış gerçekten çok uzun var mı bir resim oh bunu

hoping you wouldn't say that because I don't okay

söylemeyeceğini umuyordum çünkü ben iyi değilim pek

well not nearby wait let's just see if I can get Pedro's picture Steve can I just

yakında değil bekle bakalım Pedro'nun resmini çekebilecek miyim Steve sadece şunu

say that sometimes I just want to I just want to think you did growing mine

söyleyebilir miyim bazen sadece istiyorum sadece senin büyüdüğünü düşünmek istiyorum benimki

actually you know I've had it short for years people think I'm bald but I'm not

aslında biliyorsun yıllardır kısa kestirdim insanlar kel olduğumu sanıyorlar ama

really I just cut it very short so I'm thinking of growing mine I'm thinking

aslında değilim sadece çok kısa kestim o yüzden uzatmayı düşünüyorum benimkini omuz hizasına kadar düşünüyorum

shoulder-length what do you think do not grow your hair Steve please whatever you

sizce ne yapmalıyım saçlarını uzatma Steve lütfen ne yaparsan yap

do there's a few on top that would grow please don't I gave them some

tepede uzayacak birkaç tane var lütfen yapma onları biraz

encouragement please don't grow your hair maybe a bit of fertilizer so how's

cesaretlendirdim lütfen saçlarını uzatma belki biraz gübre o yüzden

the show been going so far well I know just Palmyra I've been told there's a

şov şimdiye kadar nasıl gidiyor iyi biliyorum sadece Palmyra Bana seni izlerken

lot of people that eat while they're watching you oh there's a lot of people

yemek yiyen birçok insan olduğu söylendi oh yemek yiyen birçok insan var

that eat and I've noticed this okay Palmeiras

ve bunu fark ettim tamam Palmeiras

I think is eating feta cheese okay and I repeat ever pker is is eating sweets I

sanırım beyaz peynir yiyor tamam ve tekrar ediyorum pker yemek yiyor şekerlemeler

think that's a compliment yes that people are eating while I would imagine

bence bu bir iltifat evet insanlar yemek yiyorken

Elst watch watching us you see it creates a lot of nervous energy and

Elst'in bizi izlediğini hayal ediyorum çok fazla sinir enerjisi yaratıyor ve

people have to have something to do he's Pedro's new hairstyle yeah well let's

insanların yapacak bir şeyleri olması gerekiyor o Pedro'nun yeni saç modeli evet bir bakalım

have a look good grief what that is long it's silky he looks like a rocker and

iyi keder ne o uzun ipeksi bir rock'çı gibi görünüyor ve

this is amazing a Brazilian rock star I'm jealous

bu harika bir Brezilyalı rock yıldızı

I'm jealous that I can't grow my hair that long yes me too so how long has it

Kıskanıyorum saçımı o kadar uzun uzatamadığım için kıskanıyorum evet ben de o yüzden

taken if Pedro is still on to grow your hair that long you know what I think I

Pedro hala devam ediyorsa ne kadar sürdü? saçını o kadar uzat bence ne

think he's done this in lockdown this is lockdown hair this is definitely

düşündüğümü bence bunu tecrit döneminde yaptı bu tecrit edilmiş saç bu kesinlikle bence bu

I think grande that long in only three months well it might have yes well three

kadar uzun sadece üç ayda pekala

months that the human hair does grow quite quickly

insan saçının oldukça hızlı uzaması için evet üç ay olabilir

I'm very impressed yes it's pretty good isn't it very impressed with everything

ben çok etkilendim evet çok güzel değil mi her şeyden çok etkilendim bu

Pedro is here by the way so you can congratulate him congratulations on his

arada Pedro burada bu yüzden onu tebrik edebilirsin

silky locks I wish I could grow mine yes

ipeksi bukleleri için tebrikler keşke benimkini uzatabilseydim evet

unfortunately genetics has seen to it that I will not be able to do that

maalesef genetik böyle olmayacağımı gördü

definitely you know what we're going to talk about today Steve there's an

kesinlikle bugün ne hakkında konuşacağımızı biliyorsun Steve

interesting word and it's one we've been hearing about quite a lot recently do

ilginç bir kelime var ve bu son zamanlarda oldukça fazla duyduğumuz bir kelime hakkında konuştuğumuz bir

you know what the word is a word that we've been talking about well a word

kelimenin ne olduğunu biliyor musun?

that everyone on the planet has been talking about not not not nothing to do

gezegendeki herkesin bahsettiği bir kelime hastalıkla hiçbir ilgisi yok

with illness by the way okay you mean recent events might have

bu arada tamam demek istiyorsun son olaylar

precipitated the use of this word shall I just move things I guess I guess we

bu kelimenin kullanımını hızlandırmış olabilir sadece bir şeyleri hareket ettireyim mi sanırım bizde

don't have enough band width Abby's worried that everyone is currently using

yok yeterli bant genişliği Abby herkesin şu anda kullandığından endişeleniyor

yes race well you know you're not far off actually you're near I mean the

evet yarış iyi biliyorsun çok uzakta değilsin aslında yakındasın demek istediğim

right ballpark you're near but also very far away okay

doğru basketbol sahası yakınındasın ama aynı zamanda çok da uzakta tamam

this is what the word is tolerance Oh tolerance what is tolerance so when we

hoşgörü kelimesi budur Ah tolerans hoşgörü nedir yani

think about tolerance when we think about being tolerant so as a person you

hoşgörü deyince hoşgörülü olmayı düşündüğümüzde yani bir kişi olarak

are tolerant but tolerance is the general state tolerance around you might

hoşgörülüsünüz ama hoşgörü genel devlettir hoşgörü çevrenizde

have tolerance in society tolerance amongst a group of people tolerance

hoşgörü olabilir toplumda hoşgörü bir grup insan arasında hoşgörü

between two groups of people maybe so when we talk about tolerance we are

iki grup insan arasında hoşgörü belki öyledir Hoşgörüden bahsettiğimizde

really talking about maybe respect is that the first word that comes into your

gerçekten belki saygıdan bahsediyoruzdur, aklınıza gelen ilk kelime saygıdır

mind I think so yes acceptance acceptance all I like that one

bence öyle evet kabul kabul hepsi hoşuma gitti bir

acceptance is a good one yes I'm here yes yes yes it means that you put up

kabul iyi bir kabul evet buradayım evet evet evet bu senin olduğun anlamına geliyor

with well if you say put up with that's different tolerance yes now you can be

iyi katlan diyorsan buna katlan farklı bir hoşgörü evet şimdi

taken to raise time that's the problem with the word tolerance because some

zamanı yükseltmek için alınabilirsin bu hoşgörü kelimesinin sorunu çünkü bazı

people take it one way and others take it another so to tolerate someone is

insanlar bunu bir şekilde, bazıları ise başka bir şekilde alıyor, bu yüzden birisine tahammül etmek aslında sadece

actually just to actually maybe understand or know how another person

aslında sadece belki başka bir kişinin nasıl

feels or how they want to be accepted in the world how

hissettiğini veya dünyada nasıl kabul edilmek istediğini anlayabilir veya bilebilirsiniz, eskiden nasıl katlandınız ki

you used put up with which is a little more negative yes so if you put up with

bu biraz daha olumsuz evet yani

something it means that you you are accepting it but you still don't like

bir şeye katlanıyorsanız, bu onu kabul ettiğiniz anlamına gelir ama yine de katlanmıyorsunuz '

the idea yes that thing you accept it but you don't really accept it you just

fikirden hoşlanıyorsun evet o şeyi kabul ediyorsun ama gerçekten kabul etmiyorsun sadece

say ok I will I will put up with it it's a bit imagine your neighbor maybe

tamam diyorsun buna katlanacağım biraz hayal et komşun belki

playing loud music you you you don't tolerate that loud music but after a

yüksek sesle müzik çalıyor sen sen o kadar yüksek sesle tolere etmiyorsun müzik ama bir

while you will put up with it so you're not accepting it but it is there so you

süre sonra buna katlanacaksınız yani kabul etmiyorsunuz ama orada o yüzden

put up with that thing you can tolerate somebody's bad behavior Luis Mendez says

o şeye katlanıyorsunuz birinin kötü davranışına tahammül edebiliyorsunuz Luis Mendez

to respect other people's beliefs and ways of thinking yes I think so

diğer insanların inançlarına ve düşünme biçimlerine saygı duymak diyor evet bence yani

so jeans more generally that is what we're going with I think so yes

kot pantolon daha genel olarak biz bununla gidiyoruz bence bu yüzden evet

tolerance and a tolerant society yes a society that is accepting of all

hoşgörü ve hoşgörülü bir toplum evet tüm

people's beliefs orientations political leanings whatever it is you tolerate it

insanların inanç yönelimlerini politik eğilimlerini kabul eden bir toplum ne olursa olsun buna tahammül edersiniz

because it's an open society and we live in a free society here we want everybody

çünkü bu açık bir toplum ve biz burada özgür bir toplum herkesin iyi

to just get along yeah I think also with tolerance you are you are looking at

geçinmesini istiyoruz evet bence aynı zamanda hoşgörüyle de

things that maybe cannot be changed a state of being that cannot be changed

değiştirilemeyecek şeylere bakıyorsunuz değiştirilemeyecek bir varoluş hali

that is unacceptable to other people so I think that is probably a better way of

diğer insanlar için kabul edilemez bu yüzden bence bu muhtemelen bir

putting it so tolerance is it is it is very very sort of difficult to talk

Bunu bu kadar hoşgörülü ifade etmenin daha iyi bir yolu,

about it without generalizing however where we tolerate something we are

genelleme yapmadan bunun hakkında konuşmak çok çok zor, ancak bir şeye müsamaha gösterdiğimizde onu

actually understanding it you approach something with an open mind and you try

gerçekten anlıyoruz, bir şeye açık fikirli bir şekilde yaklaşıyorsunuz ve

to learn from that other thing so tolerances well as I always say Steve

o diğer şeyden öğrenmeye çalışıyorsunuz. toleranslar iyi, her zaman söylediğim gibi Steve

tolerance is a two-way street so tolerance comes from us but it also

hoşgörü iki yönlü bir sokaktır, bu yüzden hoşgörü bizden geliyor ama aynı zamanda

comes from you it is a two-way street quite often these days people want

sizden geliyor, bu iki yönlü bir sokak bu günlerde oldukça sık insanlar hoşgörü istiyor

tolerant but they only want it to happen to

ama bunun yalnızca

happen one way you must be tolerant of me but I'm not going to be tolerant of

tek yönlü olmasını istiyorlar bana karşı hoşgörülü olmalısın ama ben sana karşı hoşgörülü olmayacağım

you well it doesn't really work like that

pek öyle olmuyor bence

I think in the real world tolerance is always two ways well a tolerant society

gerçek dünyada hoşgörü her zaman iki yönlüdür hoşgörülü bir toplum herkesin herkesinkine

it would be one where everybody respects everybody else's beliefs and as long as

saygı duyduğu bir toplum olur inançlarınızı ve inançlarınızı başka birine

you don't try to aggressively impart your beliefs onto somebody else

agresif bir şekilde aktarmaya çalışmadığınız sürece,

I think of conditions as to why they should do a particular thing then you

neden belirli bir şeyi yapmaları gerektiğine dair koşulları düşünüyorum, o zaman

can be tolerant to somebody yeah and and the other tolerance as well I think it

birine karşı hoşgörülü olabilirsiniz evet ve diğer hoşgörü de bence bu şu

means you're giving leeway aren't you you're you haven't got a narrow

anlama geliyor: hareket alanı bırakıyorsun değil mi dar bir

framework in the way that you're thinking that's you've got a broad

çerçeven yok öyle sanıyorsun geniş bir

framework it's a bit like I mean the other word to use tolerance is it is in

çerçeven var sanki diğer kelimeyi kastettim hoşgörü

the engineering world when you're manufacturing something hmm like a

mühendislik dünyasında hmm bir alet gibi bir şey ürettiğinizde

widget anything that you manufacture will not be made exactly to an exact

ürettiğiniz herhangi bir şey tam olarak kesin bir ölçüme göre yapılmayacak

measurement there will be an amount of tolerance there will be a little bit of

bir miktar tolerans olacak biraz

leeway yes there will be so that's where that word obviously comes from so if

boşluk olacak evet olacak yani orası bu kelime belli ki buradan geliyor yani

you've got like the piston in a car engine okay I mean it's not it's as

bir araba motorundaki piston gibiyse tamam yani

accurate as the car manufacturers can make it but there is it's within a

araba üreticilerinin yapabileceği kadar doğru değil ama var

certain you know so so many microns it's not exist when T and a hundred engines

belli ki bilirsiniz o kadar çok mikron var ki o zaman yok T ve yüz motor

and measured all the Pistons that will be slightly different because there's a

ve tüm Pistonları ölçtük, bu biraz farklı olacak çünkü

tolerance it would allow that thing to work yes but that really is a different

o şeyin çalışmasına izin verecek bir tolerans var evet ama bu gerçekten kelimenin farklı bir

definition of the word it is a different definition but in a way talking of

tanımı, farklı bir tanım ama bir bakıma

talking about the the margin of error so there is always a slight difference

hakkında konuşmaktan bahsediyor hata payı, bu yüzden şeyler arasında her zaman küçük bir fark vardır, hiçbir şey

between things things are never exactly the same although you could say that

tam olarak aynı değildir, ancak

about people well that's what I'm trying to that's the the leap I'm trying to

insanlar hakkında şunu söyleyebilirsiniz, benim yapmaya çalıştığım şey bu sıçrama,

make noises that you allow there's a leeway in the manufacturing process to

orada izin verdiğiniz sesler çıkarmaya çalışıyorum. üretim sürecinde bir

allow something to work and in society there is that

şeyin çalışmasına izin vermek için bir boşluk var ve toplumda

li-huei as well saying you keep saying leeway yes what does that mean oh why

li-huei de var, hareket alanı deyip duruyorsunuz evet bu ne anlama geliyor oh neden bunu iyi

don't you explain that well leeway is just again it's just a certain gap or a

açıklamıyorsunuz hareket alanı sadece yine bu sadece belirli bir boşluk veya

certain area where things can vary something can vary you have leeway so

belirli bir alan, bazı şeylerin değişebileceği bir şey değişebilir, hareket alanınız var, bu nedenle bir şeyin değişmesi

you give enough space or enough room for something to alter so it is I suppose

için yeterli alan veya yeterli alan veriyorsunuz, bu yüzden sanırım

another one is wiggle room I know yes I know it's very basic but wiggle room is

başka bir şey kıpırdatma odası, biliyorum evet, bunun çok basit olduğunu biliyorum ama kıpırdatma odası

very similar you are giving something the space in which to change or alter so

çok benzer bir şeye değişmesi veya değişmesi için alan veriyorsunuz, bu yüzden evet,

yes you might talk about society as being tolerant so when we talk about

toplumdan hoşgörülü olarak bahsedebilirsiniz, bu yüzden hoşgörü hakkında konuştuğumuzda,

tolerance it is really allowing for all of those

bu gerçekten

changes or differences that exist yes and of course we don't need to tell you

var olan tüm bu değişikliklere veya farklılıklara izin veriyor evet ve elbette ihtiyacımız yok size

what they are because we all know there are many differences between people even

ne olduklarını söylemek için çünkü hepimiz biliyoruz ki insanlar arasında birçok fark var hatta

characteristics so just your character not everyone is perfect and not everyone

özellikler bile bu yüzden sadece sizin karakteriniz herkes mükemmel değil ve herkes

is imperfect not everyone is good not everyone is bad so that's really how

kusurlu değil herkes iyi değil herkes kötü değil bu yüzden toplum gerçekten böyle

society works it is a mixture of people of all different types but the tolerant

işliyor bu onların bir karışımı her türden insan ama hoşgörülü

society is giving that space for all those variations and they exist they

toplum tüm bu varyasyonlar için o alanı veriyor ve bunlar

exist in nature you see it with animals you see it in the wild you see animals

doğada varlar, hayvanlarla birlikte görüyorsunuz, vahşi doğada görüyorsunuz,

with different characteristics different types of animal however for most of the

farklı özelliklere sahip hayvanları görüyorsunuz, farklı hayvan türleri ancak çoğu için

time when they're not eating each other or trying to find a mate most animals

birbirlerini yemedikleri veya bir eş bulmaya çalışmadıkları zamanlar çoğu hayvan

most wildlife will get along because they will just survive they need to

çoğu vahşi yaşam geçinirler çünkü sadece hayatta kalacaklar

survive they need to live and I suppose the same thing exists in society as well

hayatta kalmaya ihtiyaçları var yaşamaya ihtiyaçları var ve sanırım aynı şey toplumda da var

but tolerance is there because it is the space in which we all live and exist yes

ama hoşgörü var çünkü orası hepimizin yaşadığı ve var olduğu alandır evet

because without that then you have society breaks down and you have anarchy

çünkü o olmadan toplum çöker ve anarşi yaşarsınız

which is why we've got police forces to pay we all okay stay within a certain

bu yüzden polis güçlerine ödeme yapmamız gerekiyor hepimiz tamam belirli bir

level of behavior well law law so the police are just people agents of the law

davranış düzeyinde kalalım hukuk hukuku yani polis sadece kanunun vekili insanlar

they are they are making sure the law is observed so yes but that that is another

onlar kanuna uyulmasını sağlıyorlar yani evet ama bu

area altogether I'm not sure if we can talk about tolerance and intolerance

tamamen başka bir alandır orada hoşgörü ve hoşgörüsüzlükten bahsedebilir miyiz emin değilim

there because there it varies that's the opposite word yes the intolerant yes but

çünkü orada değişir bu tam tersi kelime evet hoşgörüsüz evet ama

you are unwilling to accept somebody's behavior

birisinin davranışını kabul etmek istemiyorsunuz peki

well intolerance really doesn't doesn't refer to somebody's behavior that's bad

hoşgörüsüzlük gerçekten birinin davranışının kötü olduğunu kastetmiyor

it refers to you not accepting somebody's way of life for example yes

sizin o kişinin yaşam tarzını kabul etmemenizi ifade ediyor örneğin evet

it's quite a deep subject you've gotten it into but it's not a deep subject

oldukça derin bir konu anlamışsınız içine giriyor ama bu derin bir konu değil

steve is it's a pretty simple subject actually it's just that we make it has

steve bu oldukça basit bir konu aslında sadece biz onu

been getting into you know you could get into sort of depths of all sorts of

içine çekiyoruz biliyorsun bu kuyu ile her türlü şeyin derinliklerine inebilirsin evet

things with this well yes okay I'm talking about just the

tamam bahsediyorum sadece

word that's what I'm talking about what I'm trying to say is tolerance is

bahsettiğim kelime bu, söylemeye çalıştığım şey hoşgörü

something that people take in ego there it is as a simple thing

insanların ego olarak aldıkları bir şeydir orada bu basit bir şey olarak

there it is tolerance but it isn't you see it's a lot harder to express and

hoşgörüdür ama görmüyor musunuz ifade etmesi çok daha zor ve

explain and it's even harder to to actually put into practice it is hard to

açıklayın ve gerçekten uygulamaya koymak daha da zor

do that because we all look at each other every day it happens all the time

bunu yapmak zor çünkü hepimiz her gün birbirimize bakıyoruz bu her zaman oluyor

we have neighbors that live around here who judge us so if there is anyone who

buralarda yaşayan komşularımız var bizi yargılıyor yani konuşabilecek biri varsa

can talk about intolerance and hatred from other people it is pretty much us

hoşgörüsüzlük ve diğer insanlardan nefret hakkında, hemen hemen biziz, size

we we can tell you some horrific stories of moments where people have really made

insanların

our lives very difficult however I don't share that opinion are I I try to be

hayatımızı gerçekten çok zorlaştırdığı anların bazı korkunç hikayelerini anlatabiliriz, ancak ben bu görüşü paylaşmıyorum,

tolerant of everyone good people bad people nice people horrible people

herkese hoşgörülü olmaya çalışıyorum iyi insanlar kötü insanlar iyi insanlar korkunç insanlar işte böyle böyle

that's the way it is that's the way it is

mm-hmm mr. Duncan I can't see the lifeguard you well I was I was trying to

mm-hmm bay. Duncan cankurtaran seni iyi göremiyorum

get Pedro Belmonts hairstyle you see there can you see it now that yes I can

Pedro Belmonts'un saç stilini yapmaya çalışıyordum orada görüyorsun şimdi görebiliyor musun evet

thank you very much because people are saying all must be saying all sorts of

sana çok teşekkür edebilirim çünkü insanlar her türlü şeyi söylüyor olmalı

things so this is a subject that people would latch on to and make comment about

yani bu insanların kavrayacağı ve hakkında yorum yapacağı bir konu, bu

well it's it's it's just a subject there we go Belarusian to teach a child is

sadece bir konu, bir çocuğa öğretmek için Belarusçaya gidiyoruz

very difficult should we tolerate their noisy way of playing should we give them

çok zor, onların gürültülü oynamalarına göz yummalı mıyız, onlara

what they want and tolerate their crying well of course that's it work where do

istediklerini vermeli ve ağlamalarına göz yummalı mıyız? ee tabi bu iş neredesin nerede

you where do you draw the line well with children's behave well that is the poor

çizgiyi çiziyorsun çocukların davranışları iyi o fakirlere

how much do you tolerate but children can't help that because by their nature

ne kadar tahammül ediyorsun ama çocuklar buna engel olamıyor çünkü doğaları gereği

when a child is growing up they are inquisitive they are interested in

çocuk büyürken meraklı oluyorlar

things they are boisterous they are noisy so again you can have intolerance

şamatacı şeylerle ilgilenirler gürültülüdürler bu yüzden yine

even towards children in their behavior however there is still a line even with

davranışlarında çocuklara karşı bile hoşgörüsüz olabilirsiniz ancak çocukluk davranışlarında bile bir sınır vardır

childhood behavior so if a child is making a noise outside your house you

yani eğer bir çocuk evinizin dışında gürültü yapıyorsa

might be annoyed but then you think that's what children do yes however if a

sinirlenebilirsiniz ama o zaman siz çocukların yaptığının bu olduğunu düşünüyorum evet ancak bir

child goes into your garden and throws a brick through your window well you know

çocuk bahçenize girip pencerenize bir tuğla fırlatırsa

that that line has been crossed you know what what level yes and of course it

o çizginin aşıldığını bilirsiniz hangi düzeyde olduğunu bilirsiniz evet ve tabii ki

would be different in different schools in different households in different

farklı okullarda farklı hanelerde farklı olurdu

societies that will be all sorts of different levels of tolerance yeah

her türden farklı hoşgörü seviyeleri olacak farklı toplumlar evet

exists that's well depending on the situation so with children you have to

var bu duruma göre değişir bu yüzden çocuklarla yapmak zorundasınız az önce

as you just said you have to give leeway to children yes I know how allow a

söylediğiniz gibi çocuklara hareket alanı tanımalısınız evet biraz ifadeye nasıl izin vereceğimi biliyorum

little bit of a bit of expression to take place yes because children don't

gerçekleşmesi evet çünkü çocuklar

know children are still learning they're still adjusting they're still working

bilmiyorlar çocuklar hala öğreniyorlar hala uyum sağlıyorlar hala

out the parameters of society so you would never expect a child to understand

toplumun parametreleri üzerinde çalışıyorlar yani bir çocuğun

everything around them you you say okay yes they're noisy they're playing but

etraflarındaki her şeyi anlamasını asla beklemezsiniz siz tamam dersiniz evet gürültücüler oynuyorlar ama

they are children but maybe you wouldn't put up with it for a long period of time

çocuk ama belki uzun süre dayanmazsınız

maybe you'd only put up with it for say half an hour

belki yarım saat dayanırsınız

and then you would say enough is enough I'm not tolerating this behavior any

sonra yeter diyeceksiniz ben değilim bu davranışa daha fazla tahammül ediyorum

longer yes I'm gonna complain and also you're dealing with another thing which

evet şikayet edeceğim ve ayrıca başka bir şeyle de uğraşıyorsunuz ki bu da

of course is parental control so how the parents treat their children and and

tabii ki ebeveyn kontrolü, yani ebeveynlerin çocuklarına nasıl davrandığı ve

what they tell them is what of what is acceptable and unacceptable so you see

onlara söyledikleri neyin kabul edilebilir neyin kabul edilemez olduğunu yani anlıyorsunuz

it this is why the word is so small but we we use this word a lot nowadays it is

işte bu yüzden kelime bu kadar küçük ama bu kelimeyi günümüzde çok kullanıyoruz

thrown around like a little ball however it is it is a very complex and big thing

küçük bir top gibi etrafa savruluyor ama çok karmaşık ve büyük bir şey

and I suppose the big problem isn't necessarily tolerance it is the opposite

ve sanırım büyük sorun ille de hoşgörü değil. zıt

intolerance but it does happen and there will always be someone and we know this

hoşgörüsüzlük ama oluyor ve her zaman birileri olacak ve

that we Steve there will always be someone who will for various reasons try

biz Steve'in her zaman çeşitli nedenlerle

to make your life as difficult as possible it will always happen that when

hayatınızı olabildiğince zorlaştırmaya çalışacak birileri olacağını biliyoruz, buna tahammül ettiğinizde her zaman böyle olacak

you tolerate it yes well will you fight back I used to tolerate it but not

evet pekala Karşı koyar mısın Eskiden buna tahammül ederdim ama artık değil,

anymore we've got good neighbors they're around here somewhere like um I don't

buralarda bir yerlerde iyi komşularımız var, um gibi bir yerde gerçekten

think we not really talk ascribed that we've got bad name no I wasn't talking

adımızın kötüye gittiğinden bahsetmediğimizi düşünmüyorum, hayır

about the neighbors I know but somebody's made a comment wide yeah but

hakkında konuşmuyordum komşuları biliyorum ama biri geniş bir yorum yaptı evet ama

you said earlier that we've had some bad you know examples but yeah not not

daha önce bazı kötü örneklerimiz olduğunu söyledin ama evet

recently so that was that was really living in Wolverhampton which I don't I

yakın zamanda değil yani bu gerçekten Wolverhampton'da yaşıyordu ki bunu

don't recommend to anyone please don't live in Wolverhampton if there was any

tavsiye etmiyorum lütfen kimse Wolverhampton'da yaşamasın, eğer

any other place on the planet gotta be careful mr. Duncan because that would

gezegende başka bir yer varsa dikkatli olun bayım. Duncan çünkü bu

Jack could be seen as intolerance no it isn't no what I'm saying is living in

Jack hoşgörüsüzlük olarak görülebilir hayır hayır değil Wolverhampton'da yaşıyorsun demek istediğim şey

Wolverhampton you you are faced with a lot of intolerance all the time from

sen her zaman

various people and that's well that's why we moved in your that's why we view

çeşitli insanlardan gelen pek çok hoşgörüsüzlükle karşı karşıyasın ve bu iyi bu yüzden sana taşındık seni neden birbirimize ait görüyoruz, bu

you as respective that's why we moved for God's sake that's why we left the

yüzden Tanrı aşkına taşındık, bu yüzden orayı terk etmemiz çok

place was awful and I had 30 quite happy years there I'm not going to just lay in

kötüydü ve orada oldukça mutlu 30 yıl geçirdim.

quite happy as swin says the ideas related to these words are really vast

gerçekten engin evet, işte bu

yes well that's the point where we're may get the reason why I'm mentioning

nokta, bundan bahsetmemin sebebini anlayabiliriz,

this is because the word is used in a very casual

çünkü kelime çok rahat bir

way we we almost play tennis with the word but in fact it's a lot more complex

şekilde kullanılıyor, kelimeyle neredeyse tenis oynuyoruz ama aslında çok daha karmaşık,

it's a lot more complicated than just saying someone is intolerant or they are

bu bir Birinin hoşgörüsüz olduğunu veya hoşgörülü olduğunu söylemekten çok daha fazla,

tolerant it's a lot it's not bigger than that we are all a little bit intolerant

hepimizin biraz hoşgörüsüz olmamızdan daha büyük değil

and we are all quite tolerant but those things that we are tolerant to Steve and

ve hepimiz oldukça hoşgörülüyüz ama Steve'e karşı hoşgörülü ve hoşgörüsüz olduğumuz şeyler kişiden

intolerant to vary from person to person it's a big subject which is what I said

kişiye değişir. kişi bu büyük bir konu,

earlier arts be said that's not what I found in London well there is a good

daha önce de söylediğim gibi, sanatlar, Londra'da bulduğum şey bu değildi, iyi bir

example well London is a place thirds I suppose you could call it cosmopolitan

örnek var, Londra üçte bir yer sanırım kozmopolit diyebilirsiniz,

it is a place where lots of people live together the the same point I was making

birçok insanın bir arada yaşadığı bir yer daha önce bahsettiğim aynı nokta,

earlier about if you look at animals generally don't fight and kill each

eğer hayvanlara bakarsanız, genellikle savaşmaz ve birbirlerini öldürmezler

other and human beings are the same we can actually all get along and for most

ve insanlar aynıdır, aslında hepimiz anlaşabiliriz ve çoğu

of the time we do we do so that's the point

zaman anlaşıyoruz, yani mesele bu

I was trying to make there but London yes London is very cosmopolitan there

oraya gitmeye çalışıyordum ama Londra evet Londra çok kozmopolit

are problems there just like every other place on the planet of course that's a

orada da sorunlar var tıpkı gezegendeki diğer her yerde olduğu gibi tabii ki bu büyük bir sorun

big one we're talking about animal idioms today okay now if there was ever

bugün hayvan deyimlerinden bahsediyoruz tamam şimdi eğer

a change of subject Steve if there was ever a change of

bir konu değişikliği olduysa Steve eğer

subject that has to be hear it from social issues to animal idioms oh do you

sosyal konulardan hayvan deyimlerine kadar duyulması gereken bir konu değişikliği oldu ah,

remember last week Steve we talked about words connected with colour colour we

hatırlıyor musun Steve geçen hafta renk renkle bağlantılı kelimeler hakkında konuştuk bugün

did now today I thought briefly we would have a look at some unusual words that

şimdi yaptık bazı olağandışı kelimelere bir göz atacağımızı kısaca düşündüm

actually describe colour they actually do describe certain colours by the

aslında rengi tanımlarlar aslında belirli renkleri ağırlıklarına göre tanımlarlar

weight it's just gone three o'clock in the UK

İngiltere'de saat üçte gitti

so there are many colors that exist however some colors have their own

yani var olan birçok renk var ancak bazı renklerin kendi

special name and I thought briefly we would go through these words here's our

özel adı var ve kısaca bu kelimelerin üzerinden geçeceğimizi düşündüm işte bizim

first one see how many you recognise Steve

ilk önce Steve kehribarını kaç tane tanıdığınıza bakın,

amber amber amber so some people might say that this is gold this color or

bazı insanlar bunun altın bu renk veya

yellow however you can also call this amber it is a very rich yellow color

sarı olduğunu söyleyebilir, ancak bu kehribar da diyebilirsiniz, çok zengin bir sarı renk,

almost like gold I would say yes orangey hmmm it's like in a traffic light yes so

neredeyse altın gibi, evet derdim turuncumsu hmmm bir trafik ışığı evet yani

when the traffic light is changing from green green amber to red sorry red amber

trafik ışığı yeşilden yeşil kehribara dönüştüğünde özür dilerim kırmızı kehribar

to green or the other way round then yes amber is a kind of orange orange Goldy

yeşile veya tam tersi o zaman evet kehribar bir tür turuncu turuncu Altın

color hmm yeah it's the color of a traffic light

rengi hmm evet trafik ışığının rengi o

he's from the UK and the middle the middle one I always find it interesting

İngiltere ve ortadaki bunların nereden geldiğini her zaman ilginç buluyorum yani

where these come from as well so of course there is a type of mineral or I

tabii ki bir çeşit mineral var ya da

think it's a type of rock formation that's caused by is it certain minerals

sanırım bir tür kaya oluşumundan kaynaklanıyor bunun nedeni bazı minerallerin

over heating called amber it's yes I think it's a stone isn't it Li you can

aşırı ısınması mı kehribar denen evet ben bence bu bir taş değil mi Li

put into jewel that's it and an animal's from millions of years ago get caught in

mücevherin içine koyabilirsin o kadar ve milyonlarca yıl öncesinden bir hayvan

the amber revolt that's resin then isn't it it could be

kehribar isyanına yakalanır bu reçine o zaman

tree resin that's it and it's very similar color it goes very hard and

ağaç reçinesi olabilir o ve rengi çok benzer çok zor gidiyor ve

telling you about it but you find matter if you've seen Jurassic Park Steve we

size bundan bahsediyor ama maddeyi buluyorsunuz Jurassic Park Steve'i gördüyseniz

will all know I have that's where they got the DNA for the dinosaurs from a

hepimiz bileceğiz ki dinozorlar için DNA'yı bir

piece of amber so maybe that's where it comes from then the color of the sap

parça kehribardan aldıkları yer orasıdır, bu yüzden belki de renk oradan gelir.

from a tree hmm that over millions of years turns a sort

bir ağacın özsuyu hmm milyonlarca yılda bir tür turuncuya döner

of an orangey Goldy color yes amber I love that word it's also a girl's name

Altın rengi evet kehribar Bu kelimeyi seviyorum aynı zamanda bir kız ismi de

as well right yes we have a politician called amber red they do indeed we do

doğru evet amber red diye bir politikacımız var gerçekten de yapıyoruz

indeed amber can also be a lady's name like her nieces Mercedes oh yes yeah yes

gerçekten amber can ayrıca yeğenleri Mercedes gibi bir bayan ismi de olabilir oh evet evet evet bu evet bu

it is it's yes it's golden e orange e sort of color here's another one

altın e turuncu e bir çeşit renk işte başka bir

aqua aqua now I don't think I need to explain this forth because when you look

aqua aqua şimdi bunu açıklamama gerek olduğunu düşünmüyorum çünkü

at this with the color so some people might say that this is a sort of green

buna baktığınızda renk, bu nedenle bazı insanlar bunun bir çeşit yeşil

color or maybe a blue color so aqua is quite often referred to as the color of

renk veya belki mavi bir renk olduğunu söyleyebilir, bu nedenle aqua genellikle kuyunun rengi olarak anılır,

what well it's this sort of deep sea yes so there we go

bu tür bir derin denizdir evet bu yüzden işte gidiyoruz

aqua it looks like the color amber is also the name of a room in the Kremlin

aqua kehribar rengine benziyor aynı zamanda Kremlin'deki bir odanın adı da

apparently oh okay just said it must be a golden e maybe it's a golden e room

görünüşe göre oh tamam sadece altın e olması gerektiğini söyledi belki altın e odası

hmm golden the orange room yes it says Andy star of course in Jurassic Park it

hmm altın turuncu oda evet Andy yıldızı diyor tabii ki Jurassic Park'ta

was actually a mosquito that they got the blood from and the blood inside the

aslında sahip oldukları bir sivrisinekti Sivrisinekten gelen kan ve içindeki kan

mosquito was actually what the mosquito took from the dinosaur his I can't

aslında sivrisineğin dinozordan aldığı şeydi onun

believe I'm having to stand here and explain the plot of Jurassic Park but

burada durup Jurassic Park'ın olay örgüsünü açıklamak zorunda kaldığıma inanamıyorum ama

there you go aqua I love that word aqua so we always

işte aqua aqua kelimesini seviyorum bu yüzden biz her zaman

think of water we think of beautiful water maybe a tropical beach with that

suyu düşünürüz güzel suyu düşünürüz belki o güzel denizin olduğu tropik bir

beautiful sea Oh Steve I really miss we can't go on holiday well maybe next year

kumsal Ah Steve gerçekten özledim tatile gidemeyiz belki seneye belki seneye belki

maybe next year and maybe never if anywhere I haven't got time to go on

seneye ve belki de asla eğer herhangi bir yere gidecek zamanım olmadı

holiday I've got too much to do in the garden mr. tank we've noticed here's

tatil bahçede yapacak çok işim var bay tank farkettik işte bir tane

another one mmm do you like my terrible handwriting

daha mmm korkunç el yazımı beğendin mi

I've found the colors and I decided to write on them myself so that is actually

renkleri buldum ve üzerlerine kendim yazmaya karar verdim bu yüzden aslında bu

my writing for which I apologize cerise cerise yes I sort of pinky color a dark

benim yazım için özür dilerim serçe kiraz evet ben bir çeşit pembemsi renk koyu

pink as I understand I think this is named after

pembe anladığım kadarıyla bunun adını

I'm sure it's named after somewhere a place cerise

bir yerden aldığından eminim ki adını bir yerden almıştır kiraz pembesi

it is a kind of pink but it's not exactly pink as in bright pink because

bir tür ama parlak pembedeki kadar pembe değil çünkü bu arada

we always think of pink as being a very bright color by the way this is not pink

pembeyi hep çok parlak bir renk olarak düşünürüz bu pembe değil bu

this is purple let's have that so we have that argument against these No

mor hadi bunu alalım o yüzden bunlara karşı argümanımız var Kiraz yok

cerise yes you see that under sort of posh paint hmm cerise but most paint

evet görüyorsunuz ki bir çeşit gösterişli boya altında hmm kiraz ama boya

colors use very poetic words because it makes them more attractive as we will

renklerinin çoğu çok şiirsel kelimeler kullanır çünkü bu onları bir resimde göreceğimiz gibi daha çekici kılar.

see in a few moments we have some amazing words coming up somebody said to

Birkaç dakika sonra bazı harika sözlerimiz geliyor, biri

you my my curtains are cerise then you know just say pink yes and somebody just

sana dedi ki perdelerim pembe, o zaman sadece pembe de, evet ve biri dene,

try it if somebody ever uses that term it's a bit you're trying to be a bit

eğer birisi bu terimi kullanırsa, biraz elitist olmaya çalışıyorsun

elitist maybe baby well unless you're in the sort of designing world you were

belki bebeğim Pekala, tasarım dünyasında değilseniz,

probably I mean you would never you would always just say pink yeah

muhtemelen öyleydiniz, yani asla yapmazdınız, her zaman sadece pembe derdiniz, evet,

as I understand it I'm sure this has something to do fruit may be the color

anladığım kadarıyla bunun bir ilgisi olduğundan eminim meyve

of a certain fruit in fact it might even be a fart a foreign word maybe I don't

belirli bir meyvenin rengi olabilir aslında osuruk bile olabilir yabancı bir kelime belki

know Italian or French cerise so I think it refers to the color

italyanca veya fransızca kiraz bilmiyorum yani sanırım

of a certain thing maybe a certain type of fruit cherry I want it sherry I want

belli bir şeyin rengine atıfta bulunuyor belki belli bir meyve türü kiraz şeri istiyorum

to say cherry I'm probably wrong deep pink says Mercedes yes okay deep pink is

kiraz demek istiyorum muhtemelen yanlış koyu pembe Mercedes diyor evet tamam koyu pembe sen

how would you I think is how you would describe it so it's it's it's it's more

nasıl düşünürsün onu nasıl tarif ederdin yani bu daha çok

towards red hmm but it's a very deep pink color oh it might it might be

kırmızıya doğru hmm ama çok koyu pembe bir renk oh

cherry then yes as I understand it this is related to a type of fruit but I

kiraz olabilir o zaman evet anladığım kadarıyla bu bir meyve türüyle ilgili ama

think it might be cherry any even the name looks looks French doesn't it yes

bence kiraz olabilir herhangi bir isim görünse bile Fransız görünüyor değil mi evet belki

maybe maybe it's named after a fruit hmm that we don't know about interest the

adını bir meyveden almıştır hmm ilgi hakkında bilmediğimiz

color the cherry trees as an d star okay so maybe that's where it comes from

kiraz ağaçlarının rengi ve d yıldız tamam yani belki de oradan gelir

oh okay yes Mary naki says it means cherry in French wow I can't believe I

oh tamam evet Mary naki Fransızca'da kiraz anlamına geldiğini söylüyor vay

just did that on my with my own brain yeah yes I I thought

bunu az önce kendi beynimle yaptığıma inanamıyorum evet evet

it had something to do with either a place or aura or a type of fruit and

ikisiyle de bir ilgisi olduğunu düşünmüştüm yer ya da aura ya da bir meyve türü ve

there it is he's one that well is a little bit dull

işte o biraz donuk

however it is a very popular color a lot of people like to paint the outside of

ama çok popüler bir renk, birçok insan evlerinin dışını boyamayı seviyor

their houses or maybe if they have a small outhouse or a Sun house

ya da belki küçük bir dış evleri varsa ya da bir Sun house

charcoal gray charcoal it's interesting this word again another one it looks

charcoal grey charcoal bu kelime ilginç yine başka bir kelime

gray doesn't it but I think it this is actually almost

gri görünüyor değil mi ama bence bu aslında neredeyse

almost black yes it's the color of burnt wood yes hence the name

siyah evet yanmış odunun rengi evet dolayısıyla adı dolayısıyla

hence the hence the name yes it's it's just a very it's almost black as you say

adı dolayısıyla evet bu sadece bir çok neredeyse siyah dediğin gibi

of course charcoal people use that for for drawing with sometimes in it when

tabii ki karakalem insanları bunu çizim yapmak için kullanıyor bazen onun karakalem

you see it being drawn as a charcoal person no you know you mean they use

olarak çizildiğini gördüğünde hayır biliyorsun

charcoal artists artists just to draw with and it has a sort of a dark the

karakalem sanatçılarını sadece çizim yapmak için kullanıyorlar demek istiyorsun ve bir çeşit özelliği var karanlık

most black gray look to it but yes charcoal itself is what you're laughing

en siyah gri ona bak ama evet kömürün kendisi güldüğün şeye karakalem dediğini

I was determining you said charcoal people did I yes okay yes it's a very

belirliyordum insanlar yaptı evet tamam evet çok

dark gray okay almost black or light black let's move on Zoe I mean these

koyu bir gri tamam neredeyse siyah veya açık siyah hadi devam edelim Zoe yani bu aralar

days as well cars these days come in lots and lots of different shades okay

ayrıca bugünlerde arabalar çok ama çok farklı tonlarda geliyor tamam

of of gray I don't know if you've noticed whenever you look at the the

grinin tonlarında

color options on a car okay any car these days there could be ten color

bir arabanın renk seçeneklerine baktığınızda fark ettiniz mi bilmiyorum tamam bu günlerde herhangi bir arabada on renk

options at least five of them will be various shades of grey and they'll all

seçeneği olabilir en az beş tanesi grinin çeşitli tonları olacak ve hepsine

give them certain names and I've seen charcoal use but yes it's it's it's

belirli isimler verecekler ve kömür kullanımını gördüm ama evet,

amazing how the choice of colors in car they'll always bring it back to cars

arabadaki renk seçiminin bu kadar şaşırtıcı olması, onu her zaman arabalara geri getirmeleri bay

mister don't I know one thing I do know is that is that Ford Mustang does not

don Bildiğim tek bir şey varsa o da Ford Mustang'in

look very good in gray that's all I can say

gri renkte pek iyi görünmediğidir diyebileceğim tek şey bu

okay that's good grace sounds like a blackboard

well charcoal is is coal that's been burnt but then it stays hot for longer

it's often you would it's often used in when it when you are melting certain

genellikle belirli

types of metal because it stays hot for a long time and it gets to a very high

metal türlerini eritirken kullanılır çünkü uzun süre sıcak kalır ve

temperature like iron smelting iron yes you'd need charcoal for that yes it's

demir eritme demiri gibi çok yüksek bir sıcaklığa ulaşır evet bunun için odun kömürüne ihtiyacınız olur evet

it's partially burn wood and it looks dark in fact the color is very similar

bu kısmen yanık odun ve koyu görünüyor aslında renk düşündüğünüzdekine çok benziyor

to that when you think about it but probably a bit darker okay then well you

ama muhtemelen biraz daha koyu tamam o zaman

said yourself it's nearer to black yes next one mr. Duncan

kendiniz siyaha yakın olduğunu söylediniz evet bir sonraki bay. Duncan

Oh Dan Neil never heard of that open to Neil

Oh Dan Neil, Neil'e açık olduğunu hiç duymadı, o

he's a confession I'm gonna make a confession there Steve we used to have

bir itiraf, orada bir itirafta bulunacağım Steve, eskiden evdeki

this color on the walls in our living room at home now imagine that for a

oturma odamızın duvarlarında bu rengi kullanırdık, şimdi bir saniyeliğine

second imagine all of your walls covered in that color I can see it in a bathroom

tüm duvarlarının kaplandığını hayal et o rengi banyoda görebiliyorum

but not not in a living room Roxanne I know what this means as well so this is

ama oturma odasında göremiyorum Roxanne bunun ne anlama geldiğini de biliyorum, bu yüzden

where my French comes in very handy I know that oh is water of something oh

Fransızcamın çok işe yaradığı yer burası biliyorum oh bir şeyin suyu oh

okay then if you talk at the same time

tamam o zaman konuşursan aynı zamanda bir

water of something okay it is it is apparently it's supposed to look like

şeyin suyu tamam, görünüşe göre Nil'e benzemesi gerekiyor, Nil'i

the Nile I write the Nile apparently the River

yazıyorum görünüşe göre Nil Nehri buna

Nile has a very similar color to that which I don't think is a good color it

çok benzer bir renge sahip, bence iyi bir renk değil,

isn't a good color by the way if your if your River looks that color I don't

iyi bir renk değil bu arada renk, eğer senin Nehrin o renkte görünüyorsa, dürüst olmak gerekirse

think it's particularly clean to be honest I've never seen a green river

özellikle temiz olduğunu düşünmüyorum.

that is is a good place to be maybe your the rocks underneath have got moss

growing on them yes what wouldn't be moss but it would be whatever is green

evet ne yosun olmazdı ama ne olursa olsun

weeds that grow under so maybe that's why it is maybe under the surface of

altında yetişen yeşil yabani otlar o yüzden belki bu yüzden belki kayaların yüzeyinin altında

rocks hmm and there's green plants growing on them gives it that color

hmm ve üzerlerinde büyüyen yeşil bitkiler var ona o rengi veriyor Nil'in rengi

color water of the Nile apparently it means

renk suyu görünüşe göre anlamı bu Nil'in

water of the Nile the River Nile because apparently looks like that so this color

suyu Nil Nehri çünkü görünüşe göre öyle görünüyor, yani bu renk

used to be all over our walls Lewis has got that thank you very much in in the

eskiden duvarlarımızın her yerindeydi Lewis'in evinde çok teşekkür ederim Oh

house Oh de cologne that's something quite different

de kolonya bu oldukça farklı bir şey

yes that's pee yes you know that's a scent of fragrance so from the River

evet bu çiş evet biliyorsun bu bir koku Görünüşe göre bu koku Nil Nehri'nden geliyor,

Nile apparently this gets its name because of

görünüşe göre bu, adını mavi olduğunu

the color the color you would imagine it being blue but it isn't it's a sort of

hayal edeceğiniz renkten alıyor ama bu bir tür

pale insipid oh I like that word something weak it probably looks very

soluk yavan değil mi oh bu kelimeyi seviyorum zayıf bir şey muhtemelen çok

nice when you're there yes I mean it must be it must look nice otherwise I

hoş görünüyor ' orada evet, demek istediğim, güzel görünmeli, aksi takdirde

wouldn't have given that the name to that particular color hmm because

o renge bu adı vermezdim hmm çünkü

otherwise you would never put it in yeah in your house or anywhere I would look

aksi takdirde onu asla evinize veya herhangi bir yere koymazsınız evet,

nice in our bathroom yeah well Oh de nil you see no one really knows what that

banyomuzda güzel görünürdüm evet peki Oh de nil görüyorsunuz, kimse bunun ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyor,

means they will just say we've got Oda nil without actually thinking what what

sadece Oda nil'e sahibiz diyecekler,

the real word is but we had this and it was actually called Eau de nil Steve the

gerçek kelimenin ne olduğunu gerçekten düşünmeden ama bizde buna sahiptik ve aslında adı Eau de nil Steve idi,

count that was the name of the color of the paint

adı konttu. boyanın renginden

I still remember doing it I actually painted the living room of our house in

hala yaptığımı hatırlıyorum aslında evimizin oturma odasını

this colour it wasn't my choice it was my parents but that's the color we had

bu renge boyamıştım aslında benim seçimim değildi annemle babamın rengiydi ama o bizim rengimizdi

Oh de nil all over the walls it was very green it was like living in a giant box

oh de nil tüm duvarlar çok yeşildi cips dolu dev bir kutunun içinde yaşamak gibiydi böyle bir

full of crisps something like that here's another one oh this is a nice one

şey işte bir tane daha oh bu güzel

this is one of my favourite Steve my favourites is lilac lilac I'm sure we

bu benim favorilerimden biri steve favorilerim leylak leylak eminim

don't have to explain this but it's a cat it's almost pink again isn't it it's

bunu açıklamamıza gerek yok ama bu bir kedi yine neredeyse pembe değil mi o

very close to cerise no it's just interesting I think it's it's more it's

kiraza çok yakın değil mi hayır sadece ilginç Bence bu daha çok

move I think I would describe that as lilac hmm and of course that comes from

hareket ediyor Sanırım bunu leylak olarak tanımlardım hmm ve tabii ki bu

the tree the lilac tree so cerise is a deep pink lilac pale his yes paler maybe

leylak ağacından geliyor yani kiraz derin pembe leylak soluk onun evet daha solgun belki

with a little bit of it's almost like a there's a hint of black in there gray in

birazı ile neredeyse orada siyahın bir tonu var içimde gri bende

the me we often say a color that has has a

genellikle daha koyu bir rengi olan bir renk deriz

darker color and it is dirty it's like a flat color that so you might say dirty

ve kirli düz bir renk gibi kirli

pink so or a dull pain yes and we don't need to explain lilac because it comes

pembe falan diyebilir ya da donuk bir acı evet ve leylak'ı açıklamamıza gerek yok çünkü o

from the tree the lovely flowers that grow the blooms the lovely beautiful I

ağaçtan geliyor güzel çiçekler açan güzel güzeller

suppose you might also almost describe his purple purpley pink yes flat Gower

described as a flat pink yes it's not bright at all hmm there are lots of

düz bir pembe olarak evet hiç parlak değil hmm bir sürü

different pink colors yes well all colors you wouldn't believe this Steve

farklı pembe renk var evet eh tüm renkler buna inanmazsın Steve

but there is actually I've actually seen there is a book that is full of almost

ama aslında orada gördüm aslında neredeyse her renkle dolu bir kitap var

every color that exists so not just the colors but also the shades of the colors

sadece renkler değil, renklerin tonları da var

so each color that exists has maybe it may be a hundred two hundred different

yani var olan her rengin belki de bir renge bağlı yüz iki yüz farklı tonu olabilir ki bunu

shades attached to one color which I find it amazing and incredible and they

harika ve inanılmaz buluyorum ve

all have their own serial numbers so these would be the technical the

hepsinin kendi seri numaraları var yani bunlar teknik

reference yes reference colors so you would know that number is that

referans olur evet referans renkler, böylece bu sayının o

particular color in fact you see it on computers if you use Photoshop you will

belirli renk olduğunu bilirsiniz, aslında bilgisayarlarda görürsünüz, eğer Photoshop kullanıyorsanız,

often see are on the area where you can decide what color is something is going

genellikle bir şeyin hangi renge karar verebileceğiniz alanda olduğunu görürsünüz.

to be you can see as you move around there is a number that changes as you

hareket ettikçe değişen bir sayı olduğunu görebilirsin

move around Helen says move is a French color named word sorry yes move that

helen hareketin fransızca bir kelime olduğunu söylüyor pardon evet hareket o

lilac is like nose almost and I would say now this next one I think this next

leylak neredeyse burun gibi ve şimdi bu sonraki sanırım bu sonraki bir

one looks a little bit like amber okay just look very similar to amber but

görünüyor biraz kehribar gibi tamam sadece kehribara çok benziyor ama

amber oh let's see that but amber is more I would say amber is more yellow

kehribar ah bir bakalım ama kehribar daha çok kehribar daha sarı derdim evet

yes whereas saffron is more orange yes it's

safran daha turuncu evet a

like a it's like a light orange again it's a flat sort of not a bright orange

gibi yine açık turuncu gibi düz bir tür değil parlak bir portakal

and of course that's from the would you describe Safran as a herb it's it's

ve tabii ki bu, Safran'ı bir bitki olarak tanımlar mısınız,

definitely used in Indian cooking used for coloring yes food I don't know

kesinlikle Hint yemeklerinde kullanılır, renklendirmek için kullanılır,

whether saffron has a flavor or a taste it's very expensive yes that's one thing

evet yemekleri renklendirmek için kullanılır.

that that's good good point Safran it's the flowers I think that that give the

iyi iyi bir nokta Safran çiçekler bence rengi veren bu

color hmm I seem to remember I don't think we've ever used it

hmm hatırlıyorum sanki hiç kullanmadık

no I think I think you buy it in in its in in sort of packets and their little

threads yes and they don't look very much their part parts of the flower I

evet ve çiçeğin kendi kısımlarına pek benzemiyorlar

think and then little dark threads but then you put them into hot water and

sanırım ve sonra küçük koyu renkli iplikler ama sonra onları sıcak suya koyuyorsunuz ve

this this amazing color comes out of them mmm but it's quite it's always

bu harika renk onlardan çıkıyor mmmm ama oldukça her zaman

quite expensive you can use it you can have saffron rice ooh

oldukça pahalı kullanabilirsiniz safran pirinci olabilir ooh

currently whether the saffron gives a color to the rice and there is a there

şu anda safranın pirince bir renk verip vermediği ve

is a flavor as well it's always expensive I've always thought it as a

bir aroması var mı, her zaman pahalıdır, her zaman bir

spice or maybe some sort of some sort of flavoring and colorant spice it's a

baharat veya belki bir çeşit tatlandırıcı ve renklendirici olarak düşünmüşümdür. baharat

spice as Jade okay yes that's nice here's another one

Jade gibi bir baharat tamam evet bu güzel işte bir tane daha

technically that's what you would call it here's another one Oh now we're going

teknik olarak buna diyeceğiniz şey işte bir tane daha Oh şimdi pembeden pembeye dönüyoruz

pink back to pink back to pink but this pink this is this is real pink this is

tekrar pembeye ama bu pembe bu gerçek pembe bu

this is what you call I blindingly pink a bright a very bright pink I would love

ne göz kamaştırıcı bir pembeye parlak bir çok parlak pembe diyebilirsin

to have clothes in this color maybe a t-shirt or maybe a jacket and a hat in

bu renkte kıyafetlerim olmasını çok isterdim belki bir t-shirt belki bir ceket ve

this actual color I would love that and then I would walk around much when look

bu gerçek renkte bir şapka

wearing my clothes that look this color you would certainly get noticed think so

bu renge bakan kıyafetlerim kesinlikle fark edilirdi öyle düşün

lil says that they use saffron in pirate paella paella in Spain Oh see which of

lil ispanya'da korsan paella paella'da safran kullandıklarını söylüyor ah bakın hangisi

course is a rice dish if I remember rightly magenta is

pirinç yemeği yanlış hatırlamıyorsam macenta italyan

I want to say Italian Italian I think it is an Italian I think it's actually a

italyanca demek istiyorum sanırım italyanca bir İtalyan bence aslında

place called magenta maybe that place is bright pink yes we ought to go there mr.

eflatun denen bir yer belki orası parlak pembe evet oraya gitmeliyiz bayım.

Tom Chris I'm sure those do absolute to some battle that took place in Italy and

Tom Chris Eminim ki, İtalya'da meydana gelen bir savaşa kesinlikle katılıyorlar ve

the battle was was they throw pink paint on it took place around the same time as

savaş, üzerine pembe boya atmaktı,

the color was developed as I remember I do I'm pretty sure of it I'm pretty sure

hatırladığım gibi, rengin geliştirildiği sıralarda gerçekleşti.

it's a place in in Italy maybe someone will tell Sonny would sellers here's

İtalya'da bir yer olduğundan oldukça eminim, belki birisi Sonny'ye satıcılara burada bir tane daha macenta olduğunu söyleyecektir,

another one magenta quite often when you buy printer ink ink ink for your printer

yazıcınız için mürekkep mürekkebi satın aldığınızda oldukça sık bir

one of the colors will be magenta so if you have your separate colors it's a

renklerden biri macenta olacaktır, bu nedenle ayrı renkleriniz varsa bu

very strong color how would you describe this bold it's just a very bright vivid

çok güçlü bir renk bunu nasıl tarif edersin bu sadece çok parlak canlı kalın canlı canlı

bold vivid vivid pink I think's right vivid pink colors Spanish according to

pembe bence doğru canlı pembe renkler Lille'e göre İspanyolca evet Oh

Lille yes Oh it's Spanish is it not Italian yes I

bu İspanyol İtalyan değil mi evet

think I could have sworn I was yeah maybe baby somebody can give us the

sanırım yemin edebilirdim evet öyleydim bebeğim birileri bize

correct interpretation and the word magenta I'm sure it's a place I want to

doğru yorumu ve eflatun kelimesini verebilir eminim orası bir

say a place in Italy I'm sticking with that here we go

yer İtalya'da bir yer demek istiyorum buna bağlı kalıyorum işte başlıyoruz

I sometimes like to put my neck on the line source well again this is another

bazen boynumu hat kaynağına koymak istiyorum yine bu

one that doesn't need much explanation given as a clue there is a little clue

çok fazla açıklama gerektirmeyen bir ipucu olarak verilen başka bir ipucu var küçük bir ipucu var

there luck see there is a clue spruce a popular color again green but like a

şans var bakın bir ipucu var ladin popüler bir renk yine yeşil ama

dirty green again muddy a muddy green black added there yes so you've got

kirli bir yeşil gibi yine çamurlu bir çamurlu yeşil siyah eklendi oraya evet yani anladınız

something that is into the mix it is toning down the green however there is

karışımın içinde olan bir şey yeşili yumuşatıyor ama

of course the tree that we put up at Christmas there is pretty much like that

tabii ki Noel'de diktiğimiz ağaç var, o renge çok benziyor

color a conifer yes the color of I don't know whether that would be the leaves or

bir kozalaklı ağaç evet rengi Yapraklar mı olur bilmiyorum

the bark mm-hmm probably the leaves a spruce tree okay

kabuk mm-hmm muhtemelen yapraklar bir ladin ağacı tamam

very commentary used for wood production around the

çok yorum dünya çapında ahşap üretimi için kullanılıyor

world yes and also you often see Christmas trees and they look virtually

evet ve ayrıca sık sık Noel ağaçları görüyorsunuz ve neredeyse

the same color is that yes very nice very nice indeed that's very

aynı renkte görünüyorlar ki evet çok güzel çok güzel gerçekten

popular in this country if you want your door on your the front of your house to

bu ülkede çok popüler evinizin ön tarafındaki kapınızın

look very very posh middle-class yes in the countryside color in the countryside

çok çok şık görünmesini istiyorsanız orta sınıf evet kır renginde kır renginde

many people paint their windows and doors in this color yes it's for some

birçok kişi pencerelerini ve kapılarını bu renge boyuyor evet

reason it it draws your eyes but but not in a harsh way so yes that's a muddy

nedense gözünüzü çekiyor ama ama sert bir şekilde değil yani evet bu çamurlu bir

color sighs describe that yes hmm almost like a dirty green but it's it yes it's

renk iç çekişler bunu tarif ediyor evet hmm neredeyse kirli bir yeşil gibi ama bu evet bu

a sort of country very country color I can imagine a kitchen if you had a

bir tür country çok country rengi Tüm mobilyalarda bir mutfağınız olsa bir mutfak hayal edebiliyorum

kitchen in all of all of the furniture in there mm-hmm have this color in it

orada mm-hmm içinde bu renk var

I'm sure we've talked about that before mr. doose having that color on the on

eminim daha önce konuşmuştuk bay. dolaplarda o rengin olması doose

the the cupboards hmm not sure green in a kitchen would look nice as long as the

hmm emin değilim mutfakta yeşil güzel dururdu tabi

work services were completely different maybe you'd have to have a work surface

iş hizmetleri tamamen farklı olduğu sürece belki hafif ahşaptan yapılmış bir çalışma yüzeyin olması gerekirdi

made of sort of light wood yes to that to go with wouldn't you so you will have

evet buna gitmek için ile

one more we've run the course of this and they will have a look at some words

bir tane daha olacak, bu süreci yürüttük ve bizi saat dörde ve ardından çaya götürmesi gereken

connected with animals mediums and expressions and phrases right that

hayvanlarla ilgili bazı kelimelere, ortamlara ve ifadelere ve ifadelere bir göz atacaklar.

should take us to a four o'clock and then tea cake and tea time oh I can't

pasta ve çay saati oh

wait for my tea cake I'm not feeling very well you see I've been suffering

çayımı bekleyemiyorum kek kendimi pek iyi hissetmiyorum görüyorsunuz

from hay fever here's another one ah interesting Terkel can I just admit

saman nezlesi çekiyorum işte bir tane daha ah ilginç terkel itiraf edeyim

I'm going to make a confession I did spell this incorrectly first of all it

itirafta bulunacağım ben bunu yanlış heceledi her şeyden önce

isn't it is a hard word to spell it's the first part you say I got right T u

hecelemesi zor bir kelime değil mi ilk kısım doğru yaptım diyorsun T u

RQ but then it's a little bit at the end you'd expect a you to come after the key

RQ ama sonra biraz sonunda anahtarın peşinden bir sen gelmesini beklersin

yes it's following the rules but but then I worked out Steve there is a rule

evet kurallara uyuyor ama sonra Steve'in tur q diye bir kuralı olduğunu anladım

tu r q and then it's it's almost like Louise at the end right because it does

ve sonra neredeyse sondaki Louise gibi, çünkü öyle çünkü

if you put an El in front of that it it spells Louise yes so that's a good way

önüne bir El koyarsan Louise'i heceliyor evet yani bu iyi

of remembering it tu r q Louise without the L that is unusual isn't it because

bunu hatırlamanın yolu tur q L harfi olmadan Louise olağandışı değil mi çünkü

normally you have a you following a q yes

normalde a q'yu izleyen bir sen var evet

however English however this is not an easy exception this is not an English

ancak İngilizce ancak bu kolay bir istisna değil bu İngilizce bir

word no this is a Turkish word ha ha it's Turkish

kelime değil hayır bu bir Türkçe kelime ha ha bu Türkçe

right okay mr. Duncan but I've never looked it up yes well we know from our

sağ tamam bay Duncan ama ben hiç bakmadım evet

time in Turkey the word turquoise actually originated in Turkey well there

turkuaz kelimesinin aslında türkiye kökenli olduğunu türkiye'de bulunduğumuz zamandan beri biliyoruz peki öyleyse

you go then can't be bad how's the live chat doing anything I'm

kötü olamazsın canlı sohbet nasıl bir şey yapıyor

keeping a good eye on it mr. Duncan

onu iyi takip ediyorum Bay. Duncan

nothing that stands out okay I'm so glad we have all this technology salmon

göze çarpan hiçbir şey tamam Tüm bu teknolojiye sahip olduğumuz için çok memnunum somon

Sandro says magenta is a tower in North Italy it was a bloody battle in 1800

Sandro eflatun Kuzey İtalya'da bir kule olduğunu söylüyor 1800'de kanlı bir savaştı

Wow am i right thing well you must have looked it up mr. Duncan well but when

Vay be haklı mıyım iyi bakmış olmalısınız Bay. Duncan peki ama ne zaman

when did I look it in you prepared this no I just I just wrote I just wrote the

baktım sen bunu hazırladın hayır sadece yazdım sadece isimleri yazdım

names down on that on the colors my name radiant French as well turquoise that

renklerin üzerine ismim parıldayan fransız ve turkuaz bu

that deserves a round of applause I got that right

bir alkışı hak ediyor anladım doğru

is it enough we can't have too much clapping there'll be enough of that

mu yeter fazla alkışlayamayız bu kadar yeter bu

tonight going on turquoise yes I've got bet Pedro Oh

gece turkuaz olacak evet bahse girerim Pedro Ah,

Thank You Pedro how kind Pedro says please can you leave your your like and

teşekkürler Pedro Pedro ne kadar nazik diyor lütfen beğeninizi ve aboneliğinizi bırakabilir misiniz?

your subscription I like the way it looks like Steve is being censored there

Steve orada sansürleniyor gibi görünüyor

I'll give a like to Pedro for he's a long hair please give a like give us a

Pedro'ya bir beğeni vereceğim çünkü o uzun bir saç, lütfen bir beğeni verin bize bir

thumbs up and then YouTube might stop deleting all my subscribers I don't know

onay verin ve ardından YouTube tüm abonelerimi silmeyi durdurabilir

what's going on there it is YouTube by the way I think they are they are doing

Orada neler olduğunu bilmiyorum YouTube bu arada sanırım

a purge but they do this every now and then don't they yes now and again they

tasfiye yapıyorlar ama bunu arada bir yapıyorlar değil mi evet ara sıra

they start taking all your subscribers away well I think it's just ones that

tüm abonelerinizi almaya başlıyorlar iyi bence sadece

don't haven't used your channel for a wildness I think because you're bound to

kullanmayanlar Kanalın bir çılgınlık için bence

get that idea banned again lots of people subscribing they're trying to

bu fikrin tekrar yasaklanması kaçınılmaz olduğu için birçok insan abone oluyor

silence me and then I mean you've been going for such a long time for two

beni susturmaya çalışıyorlar ve o zaman demek istediğim iki kişi için o kadar uzun süredir gidiyorsunuz ki

amount of people that don't watch you anymore from 10 years ago so maybe if

bunu yapmayanlar 10 yıl öncesinden seni artık izlemiyorum, belki

they don't watch you for a 2 years they get rid of them sure you explain that to

seni 2 yıl izlemezlerse onlardan kurtulurlar eminim bunu

me once before that doesn't cheer me up at all turquoise I love that and that

bana daha önce bir kez anlatırsın bu beni hiç neşelendirmez turkuaz bayılırım buna ve buna

color actually is quite nice again I've got a hat by the way a hat that's

rengi aslında yine çok güzel bir şapkam var bu arada turkuaz bir şapka

turquoise and I never wear it because everyone thinks it's a ladies hat but it

hiç takmadım çünkü herkes bayan şapkası zannediyor ama

isn't it's actually a man's hat but everyone thinks it's a ladies hat but it

erkek şapkası değil ama herkes bayan şapkası zannediyor ama

isn't it's a men's hat turquoise a lot of men wear turquoise it's alright yeah

erkek şapkası turkuaz değil mi bir çok erkek turkuaz giyer sorun değil evet yani

I mean if a man normally would not wear a hat with any color in it usually with

normalde bir erkek şapka giymeyecekse normalde içinde herhangi bir renk olan bir şapka giymezdi genellikle

wood they wasn't this it's not very tolerant well I'm not saying I mean oh

ahşap ile değillerdi bu değildi pek hoşgörülü değil peki ben değilim demek istediğim oh

no not you I'm not saying you're not tolerant I think the attitude of that

hayır sen hoşgörülü değilsin demiyorum tavrı

it's different if you have a peak you know you wear a redis it's unusual isn't

farklıdır eğer bir pik yaparsan bilirsin kırmızı giyersin alışılmadık değil

it normally there's sort of boring colors Anna Anna Portillo says cool cool

mi normalde biraz sıkıcı renkler var anna anna Portillo havalı havalı

man cool baby everything is cool thank you very much for your

adam havalı bebeğim her şeyin harika olduğunu söylüyor süper etiketiniz için çok teşekkür ederim

super sticker that's a super sticker oh I think somebody just said about a

bu bir süper çıkartma oh sanırım biri az önce turkuaz hakkında da dedi bakın buna ne diyor

turquoise see as well what say that's a blue isn't it that's that's a that's a

mavi değil mi bu bir bu bir bu bir

type of blue on there hmm well that all that almost that almost looks like

tür orada mavi hmm peki o neredeyse tüm bunlar neredeyse turkuaz gibi görünüyor

turquoise does it almost look like Turkish boys or two choirs as some

neredeyse türk erkek çocukları veya iki koro gibi mi

people pronounces no yep I've never heard anyone turquoise

görünüyor bazı insanlar hayır evet hiç kimseden turkuaz

turquoise yes I've heard that before but we wouldn't recommend that you

turkuaz duymadım evet bunu daha önce duymuştum ama yapmazdık

pronounce it that way I definitely wouldn't recommend it so I

bu şekilde telaffuz etmeni tavsiye ederim Kesinlikle tavsiye etmem bu yüzden bunun

thought that was interesting Steve so some interesting things to look at we're

ilginç olduğunu düşündüm Steve bu yüzden bakılacak bazı ilginç şeyler

gonna have a little break because I want to drink some water my throat is really

biraz ara vereceğiz çünkü biraz su içmek istiyorum boğazım gerçekten

painful I can't begin to tell you how much how much pain I'm going through

ağrıyor Yapabilirim Sırf saman nezlemle konuşmak için sana ne kadar acı çektiğimi anlatmaya başlıyorum,

just just to speak with my hay fever so we're gonna have a quick break Steve do

o yüzden kısa bir ara vereceğiz Steve

you like doing chores now I know you like doing the gardening but do you like

ev işleri yapmayı seviyor musun şimdi bahçeyle uğraşmayı sevdiğini biliyorum ama seviyor musun?

doing chores well I have to do them downtown mr. Duncan Steve is saying that

işleri iyi yapmak gibi, onları şehir merkezinde yapmalıyım bay. Duncan Steve, başka

he has no choice I do some of the chores as we will see in this excerpt as we

seçeneği olmadığını söylüyor, bu alıntıda göreceğimiz gibi,

will see in this excerpt from one of my full English lessons however I don't

tam İngilizce derslerimin birinden bu alıntıda göreceğimiz gibi, ev işlerinden bazılarını yapıyorum, ancak

really like doing chores very much

angarya işleri yapmaktan gerçekten pek hoşlanmıyorum,

can you see what I'm doing here I'm hanging out some washing this is one

anlıyor musunuz? burada ne yapıyorum çamaşır yıkamak için takılıyorum bu

of my weekly chores that I have to do it must be done regularly to be honest I do

benim haftalık işlerimden biri yapmak zorundayım dürüst olmak gerekirse düzenli olarak yapılmalı

not enjoy doing chores they are such a chore we often use the word chore to

describe an unpleasant or laborious task something we despise or dislike doing

nahoş veya zahmetli bir işi tanımlamak için hor gördüğümüz veya yapmaktan hoşlanmadığımız bir şey

can be described as a chore there are many different types of chore that must

angarya olarak tanımlanabilir yapılması gereken birçok farklı türde iş vardır

be done washing the dishes I hate having to wash the dishes mowing the lawn I

bulaşıkları yıkamak bulaşıkları yıkamak zorunda olmaktan nefret ederim çimleri biçmekten nefret ederim

hate having to mow the lawn putting out the rubbish I hate having to put out the

çimleri biçmek zorunda olmaktan nefret ederim çöpü dışarı atmaktan nefret ediyorum

rubbish

vacuuming the carpet I hate having to vacuum the carpet but for me the worst

halıyı süpürmekten nefret ediyorum halıyı süpürmekten nefret ediyorum ama benim için en kötü angarya kıyafetlerimi

chore of all has to be ironing my clothes I cannot begin to tell you just

ütülemek olmalı Ütü yapmaktan

how much I despise ironing especially when there are so many clothes that need

ne kadar nefret ettiğimi anlatamam özellikle ütülenmesi gereken çok fazla giysi var

ironing yes I'm pretty sure that my least favorite chore has got to be doing

evet eminim ki en az sevdiğim iş ütü

the ironing do you enjoy doing chores which chores do you hate doing the most

yapmaktır

so now you know there are some chores that I don't like doing even though mr.

Bay olsa bile yapmaktan hoşlanmıyorum.

Steve seems to think that I don't like doing any of those chores whatsoever

Steve, bu ev işlerinden hiçbirini yapmaktan hoşlanmadığımı düşünüyor gibi görünüyor,

oh dear I can't begin to tell you Steve how oh there you are I can't begin to

ah canım, sana söylemeye başlayamam Steve, nasılsın, sana

tell you everyone well I feel at the moment it

herkese iyi bir şey söylemeye başlayamıyorum, şu anda

feels like you know when you drink bleach and then you drink and then you

öyle hissediyorum Hani çamaşır suyu içersin sonra içersin ve sonra

drink sulfuric acid it feels a bit like that it feels like I

sülfürik asit içersin biraz öyle bir his olur ki sanki

might my throat my my whole voice has been dissolved away being very

boğazım düğümlenebilir bütün sesim eriyip gitti

misleading to your viewers I'm at video mr. Duncan suggesting that you iron your

izleyicilerinizi çok yanıltıcı olmak videodayım mr. Duncan kıyafetlerini ütülemeni öneriyor

clothes it is true I know for a fact that you never iron your clothes is this

bu doğru Kıyafetlerini asla ütülemediğini kesinlikle biliyorum bu

true I don't I don't like doing chores all of those chores are the ones I hate

doğru Ev işleri yapmaktan hoşlanmıyorum o ev işlerinin hepsi nefret ettiğim işler Onları

I don't do them either but the one I hate the most is ironing as regular

yapmıyorum her ikisi de ama en nefret ettiğim şey ütü yapmak, çünkü normal

viewers will know I don't do any ironing I never iron my clothes although it

izleyiciler bilecek ki ben hiç ütü yapmam, kıyafetlerimi asla ütülemem, ancak

always they always come out looking lovely you said that's because mr.

her zaman güzel görünmelerine rağmen, bunun nedeninin Mr.

Duncan that is a non iron shirt yes so this this particular type of material

Duncan bu demir olmayan bir gömlek evet, bu yüzden bu özel malzeme türü

you don't need to iron it so I use non iron shirts for work because I hate

onu ütülemenize gerek yok, bu yüzden iş için demir olmayan gömlekler kullanıyorum çünkü

ironing as well and they're brilliant non iron shirts stick him in the washing

ütü yapmaktan da nefret ediyorum ve onlar harika ütüsüz gömlekler onu yıkamaya sokuyor

machine put on a hanger and they look fine then you know when do you ever have

makine bir askı takar ve iyi görünürler, o zaman bilirsiniz, ne zaman

to have it absolutely looking pristine and if you're wearing a jacket over the

tamamen bozulmamış görünmesi gerekir ve üstte bir ceket giyiyorsanız o zaman

top then it doesn't matter yes well that's the lunacy a lot of people iron

fark etmez evet pekala bu birçok insanın demirlediği çılgınlık bir

things and then they they put it on but then they wear other things on top of it

şeyler ve sonra giyerler ama sonra üstüne başka şeyler giyerler

and not only that Steve after you've been wearing it for a few minutes it

ve sadece Steve değil, birkaç dakika giydikten sonra

starts to get creased anyway that's true what's the point I think you need to

kırışmaya başlar zaten bu doğru bence ihtiyacın olan nokta

iron I mean non iron shirts I've got to be one of the best in things ever

demir, yani demir olmayan gömlekler, şimdiye kadar icat edilen şeylerin en iyilerinden biri olmalıyım

invented because you just don't have to bother what is the name of that clothes

çünkü o çamaşır ipinin adı nedir diye uğraşmanıza gerek yok, bu

line that so the thing I was hanging the washing on that has an has a brilliant

yüzden çamaşırları astığım şeyin üzerinde bir harika bir

name by the way did you know that that a lot of people call that clothes line

isme sahip bu arada biliyor muydunuz ki birçok kişi dönen çamaşır ipine

that goes around when they call it a whirligig oh yes a

dönme deyince oh evet

lot of people refer to it as a whirligig I love that so it's one of those amazing

birçok insan buna dönme diyor bunu seviyorum yani o harikalardan biri

washing lines and I remember way back in the 70s when they first came out Steve

çamaşır ipleri ve 70'lerde ilk ortaya çıktıklarını hatırlıyorum, Steve

and and all of the people who wanted to be seen they had their clothes hangar

ve ve görülmek isteyen tüm insanlar, çamaşır

their dryer and it would slowly go round in the wind revolve a lot of people call

kurutma makinelerinde hangarları vardı ve rüzgarda yavaşça dönüyordu, birçok insan

it a whirligig but most people just call it a rotating washing nigh yes or rotary

onu çağırıyordu. bir dönme ama çoğu insan buna sadece dönen çamaşır diyor evet ya da döner

rotating washing line good that's that's what we call it really Platina says that

dönen çamaşır ipi iyi biz buna gerçekten öyle diyoruz Platina

oh no Andy star must be doing lots of lots of housework according to a protein

oh hayır Andy yıldızı bir proteine ​​​​göre bir sürü ev işi yapıyor olmalı

have witnessed that comment Diana says ironing is such a waste of time a tea is

bu yoruma tanık oldu Diana ütü yapmak çok zaman kaybı diyor bir çay

a complete waste of time it is a waste of time don't iron because if you I mean

tam bir zaman kaybı zaman kaybı ütü yapmayın çünkü demek istediğim kotta da

it's the same with jeans if you get jeans out of the wash the secret is it

aynı şey kotu yıkamadan çıkartırsanız işin sırrı ne

when you've I think the secret is once it's done it's spinning mmm on you in

zaman? Bence işin sırrı, bir kez bittiğinde çamaşır makinenizde üzerinizde dönüyor mmm

your washing machine get them out straightaway you don't

onları hemen çıkarın

leave them in there because that's when the crease is formed so if you get your

onları orada bırakmayın çünkü kırışıklar o zaman oluşur, bu nedenle

clothes out particularly particularly jeans

kıyafetlerinizi özellikle kot pantolonları çıkarırsanız

I never ironed jeans anymore give them a good shake and as long as you hang them

asla yapmam ütülü kot pantolonlar artık onlara iyi bir sallama sağlıyor ve onları astığınız sürece

up no you know from the legs so that the weight is down yeah

bacaklardan anlamazsınız, böylece ağırlık azalır evet o

then more or less because you don't need to put creases in jeans that they're

zaman aşağı yukarı çünkü kot pantolonlara tasarlandıkları şekilde kırışıklıklar koymanıza gerek yoktur

designed to look a bit scruffy yes and if you put softener in as well that will

biraz dağınık görünüyor evet ve yumuşatıcı da koyarsanız bu

help the creases to go out or if you don't if you don't put it on a very high

kırışıklıkların çıkmasına yardımcı olur veya yapmazsanız çok yüksek

spin but get them out straight away if you leave them in the washing machine

devirde koymazsanız ama içinde bırakırsanız hemen çıkarırsınız. çamaşır makinesinde

the creases are there and you had it you've got to get them out straight away

kırışıklıklar var ve sende var onları hemen çıkarmalısın

shake them put them on the line yes we don't hide anything the only thing I

salla ipe koy evet hiçbir şey saklamıyoruz tek ütülediğim şey

iron is if it's if it's a non-white shirt say it's a shirt that I'm going to

beyaz olmayan bir gömlekse Diyelim ki giyeceğim bir gömlek

wear and it's got a nice pattern on it that I'm going to wear in the evening as

ve üzerinde güzel bir desen var, akşamları gündelik olarak giyeceğim

casual wear a pair of trousers then I would iron

bir pantolon giy, sonra

that because the collars can look a bit just to look if it's smart casual I

onu ütülerim çünkü yakalar biraz gösterişli görünebilir. bak smart casual olsa

would eye on that and maybe trousers that weren't jeans iodine trousers that

buna bir bakardım ve belki kot olmayan pantolonlar iyotlu pantolonlar

weren't jeans they but apart from that just don't bother I feel like we're on a

kot değildi ama onun dışında hiç uğraşma Steve'in gardırobunda geziniyormuşuz gibi hissediyorum

tour of Steve's wardrobe well my mother and I'm sure a lot of people of that

peki anneciğim ve eminim o kuşaktan pek çok insan

generation know we mentioned your mother though well I'm sure well I'm just using

annenizden bahsettiğimizi biliyordur ama eminim ki

it as a passing comment a lot of people elderly older generations iron

bunu sadece geçip giden bir yorum olarak kullanıyorum birçok yaşlı yaşlı kuşak

everything my mother used to iron socks underwear bedsheets everything yes I

annemin kullandığı her şeyi ütüler çorap iç çamaşırı çarşaf her şeyi evet bunu

don't think we do that anymore were doing I don't think anyone irons bed

artık yaptığımızı sanmıyorum Almanya'da kimsenin çarşafları ütülediğini sanmıyorum

sheets apparently in Germany that particular clothes line is called a

o çamaşır ipine

spider right it does look like a spider's web it does it does that's

örümcek deniyor doğru örümcek ağı gibi görünüyor öyle yapıyor çok

pretty I love that I am going to call this has changed my whole life by the

güzel seviyorum bu diyeceğim bu tüm hayatımı değiştirdi bu

way in my way of looking at my clothes line I'm going to call that the spider

arada çamaşırlarıma bakış açımda bundan sonra ona örümcek diyeceğim

from now on because I love that because it does look like a spider's web I love

çünkü bunu seviyorum çünkü örümcek ağına benziyor seviyorum

that thank you very much yes Mercedes two people did use to put a crease

o çok teşekkür ederim evet mercedes iki kişi kırışık koymak için kullanmıştı siz

you're saying the stripe we would use the word crease in jeans but nowadays

şerit diyorsunuz biz kot pantolonlarda kırışık kelimesini kullanırdık ama bu aralar

that is seen as very old-fashioned unfashionable yes so you wouldn't these

çok eski moda modası geçmiş evet o yüzden bu

days put a crease in jeans but in anything smarter than that you would say

aralar koymazdınız kot pantolonda kırışık ama bundan daha akıllıca herhangi bir şeyde

in chinos in a light-colored why are you laughing I don't know what she knows are

açık renkli chinos içinde neden gülüyorsun derdin Ne bildiğini bilmiyorum

well they're they're they're cotton trousers that are sort of smart casual

iyi onlar onlar onlar pamuklu pantolonlar bu bir nevi şık rahat

normally a tan color I've got two pairs of chinos that's it they're sort of

normalde ten rengi iki çift chino pantolonum var o kadar

casual trousers but smart I didn't know what they were that's terrible isn't it

rahat pantolonlar ama akıllı ne olduklarını bilmiyordum bu korkunç değil mi

but a sad indictment on a 55 year old man she knows they're just a smart

ama 55 yaşında bir adam hakkında üzücü bir iddianame onların olduğunu biliyor sadece şık bir

casual clothes you wear smart child you wouldn't wear you wouldn't wear you

gündelik kıyafet giyersin akıllı çocuk giymezsin giymezsin

dress smart shoes with chinos okay so that's the style you see that's the

şık ayakkabıları chino pantolonla giyersin tamam yani gördüğün tarz bu tarz

style our tip today the big tip do

bugün bizim ipucumuz bu büyük bahşiş yap

but a crease in your jeans or as people will they will be quite intolerant until

ama kotunda bir kırışık ya da insanlar gibi, size gülene kadar oldukça hoşgörüsüz olacaklar, size

they laugh at you they will laugh at you and that's terrible by the way I think

gülecekler ve bu korkunç, bence bu

that is terrible that people will laugh at those who put

korkunç, insanların

creases in their Jean our point and laugh that is intolerant and you can say

Jean'lerini kırıştıranlara gülmeleri ve hoşgörüsüzce gülmeleri ve bu

stop being so intolerant it is intolerable to creases in my jeans I

kadar hoşgörüsüz olmayı bırak kot pantolonumdaki kırışıklara dayanılmaz diyebilirsin kot

will have them you can have a crease in your jeans if you want you can have them

pantolonumda kırışık olabilir istersen kot

all over your jeans maybe in some countries it's still fashionable to put

pantolonunun her yerinde olabilir belki bazı ülkelerde kırışık koymak hala moda

a crease in your jeans you know I'm waiting for what flares

Kot pantolonunu biliyorsun Hangi alevleri bekliyorum

I want they'll never come back now some people call them bell-bottoms they are

Artık asla geri dönmeyecekler bazı insanlar onlara dar paça diyorlar Onlar

jeans that come down but at the bottom they go really wide I want just before I

aşağı inen kot pantolonlar ama altları gerçekten genişliyor Ölmeden hemen önce istiyorum istiyorum

die I want to see flares come back pushing

bakın, işaret fişekleri geri gelip

me off mr. Duncan I want to see I'm getting excited that's why I want flares

beni itiyor bay. Duncan, heyecanlandığımı görmek istiyorum, bu yüzden

to come back bell-bottom trousers I used to have the most amazing pair of Flares

bol paçalı pantolonların geri gelmesini istiyorum. Eskiden en harika Flares

trousers that come out like that at the bottom and they were about they must

pantolonlarım vardı, altları bu şekilde çıkıyordu ve yaklaşık olarak giyilmiş

have been had 17 inches in the bottom they were so it was the fashion in there

olmalıydılar. Altları 17 inçti, bu yüzden orada modaydı

I think it was the seventies was in their late 60s 70s definitely the

sanırım yetmişler 60'ların sonlarındaydı 70'ler kesinlikle yedinci

seventh is definitely because you couldn't get jeans that weren't flared

çünkü kloş olmayan kot pantolon alamıyordunuz

but they were seven knowing because they used to flap about as she walked there

ama yedi olduklarını biliyorlardı çünkü onlar o orada yürürken ortalıkta kanat çırpardı sinir

made this annoying noise imagine jeans and all that material flapping at the

bozucu bir ses çıkarırdı kot pantolonun ve tüm o kumaşın

bottom and then if it rained and they got wet they were horrible

dipte sallandığını hayal edin ve sonra yağmur yağarsa ve ıslanırlarsa korkunçtu

yes I don't think there'll ever come back it was like wearing flag Sanyal on

evet bir daha geri geleceğini sanmıyorum onu giymek gibiydi bacaklarında Sanyal bayrağı var

your legs I think so matching the eye the extra ironing required to make them

bence göze çok yakışıyor

look good I think so shall we have a look at some words

güzel görünmeleri için fazladan ütü yapılması gerekiyor hayvanlarla ilgili bazı kelimelere bir göz atalım mı

connected to animals yes we've only got 20 minutes we've only

evet sadece 20 dakikamız var sadece

got 20 us plenty of time I think that is plenty of time to have a look at some

20 dakikamız var bol bol Bence bu, bazı hayvan deyimlerine bakmak için bolca zaman

animal idioms animali others have the echo

hayvani diğerlerinin yankısı var bakılacak

there are so many to look at pop pop goes the dark mu goes the cow meeow

çok şey var pop pop karanlığa gidiyor mu ineğe miyav miyav kediye

meeow goes the cat bad animal idioms that's what we're looking at did you

miyav kediye kötü hayvan deyimleri işte biz buyuz' bakıyorsun

enjoy my song no it's now available on LP do people do people still say LP

şarkımı beğendin mi hayır şu anda LP'de mevcut insanlar hala LP diyor mu

hurry up mr. Duncan we've only got 20 minutes 19 19 minutes oh dear here we go

acele edin bayım. Duncan sadece 20 dakikamız var 19 19 dakika oh canım işte başlıyorum

I'm trying to find them where are they oh here we go so here are some idioms

onları bulmaya çalışıyorum neredeler oh işte başlıyoruz işte bazı deyimler

and you can join in as well at home if you want you don't have to maybe you

ve istersen evde de katılabilirsin zorunda değilsin belki senin

have something better to do I get the feeling Steve Steve has

yapacak daha iyi bir işin vardır Steve Steve'in

something better to do okay no I'm with it mr. Duncan it's there it's on the

yapacak daha iyi bir işi olduğu hissine kapılıyorum tamam hayır ben katılıyorum bay. Duncan orada,

screen now normally sérgio be here telling her to get on with it stop them

şimdi ekranda, normalde sérgio burada ona devam etmesini söylüyor,

to mess around elephant's graveyard Alison's graveyard and this is an

fil mezarlığının etrafını karıştırmalarını durdur, Alison'ın mezarlığı ve bu

interesting idiom because you might look at a place where things that are no

ilginç bir deyim, çünkü

longer used or needed things that have been scrapped or things that are

artık kullanılmayan veya ihtiyaç duyulmayan şeylerin olduğu bir yere bakabilirsin. ıskartaya çıkarılan veya

considered junk they are all put in the same place so you might there is a

hurda sayılan şeyler hepsi aynı yere konuyor yani

there's an amazing place I don't know exactly where it is I'm I think it's in

orada harika bir yer var tam olarak nerede olduğunu bilmiyorum sanırım orası

the Middle East and it's in the middle of the desert and there are all these

Orta Doğu'da ve orası çölün ortasında ve tüm bu

planes aeroplanes they all just left there they are they are aeroplanes that

uçaklar var uçaklar hepsi orada öylece bıraktılar onlar

are no longer needed they they've run their course they've had their service

artık ihtiyaç duyulmayan uçaklar rotalarını koştular hizmetlerini aldılar

it's something that's quite sad and I just look at so there is a desert area

bu oldukça üzücü bir şey ve ben sadece bakıyorum yani bir çöl alanı var artık

all of these aeroplanes that are no longer needed

tüm bu uçaklara artık ihtiyaç duyulmuyor

and it's like an elephant's graveyard yes if you say something's like an

ve burası bir fil mezarlığı gibi evet, bir şeyin fil mezarlığı gibi olduğunu söylerseniz

elephant's graveyard you're describing something very sad

çok üzücü bir şeyi tanımlıyorsunuz

because if you see dead Oliver animals like particularly elephants because

çünkü ölü Oliver hayvanları özellikle filler gibi çünkü

they're big creatures so when you see lots of them if you were to see lots of

onlar Büyük yaratıklar, bu yüzden onlardan çok sayıda gördüğünüzde,

them in one place it would look very haunting very sad and so when he

tek bir yerde çok sayıda görürseniz, bu çok rahatsız edici, çok üzücü görünür ve bu nedenle, bir

describes something as resembling an elephant's graveyard you're describing

şeyi bir filin mezarlığına benzeterek tanımladığında,

something that visually is is is sad very sad to look at so a place where

görsel olarak olan bir şeyi tanımlıyorsunuz demektir. bakması çok üzücü,

things are dumped because they're no longer needed and of course elephants

artık ihtiyaç kalmadığı için eşyaların atıldığı bir yer ve tabii ki filler ne zaman

know when they are dying because apparently isn't that sad they know that

öleceklerini biliyorlar çünkü görünüşe göre o kadar üzücü değil mi,

that's it the end is coming and they go off to a certain place so they go off to

sonun geldiğini biliyorlar ve gidiyorlar belli bir yer bu yüzden

a place where they they want to actually die it's quite sad really the whole

gerçekten ölmek istedikleri bir yere gidiyorlar çok üzücü gerçekten her

thing is making me really sad and upset an elephant's graveyard I would love to

şey beni gerçekten üzüyor ve bir filin mezarlığını üzüyor

know where that place is where all of those aeroplanes are kept or put and

Tüm o uçakların tutulduğu yerin neresi olduğunu bilmek isterdim veya koy ve

they're just they're just dumped there they'll just leave them there and

onlar sadece oraya atılmışlar onları orada bırakacaklar ve

they're in the desert all of these aeroplanes it's probably

çöldeler tüm bu uçaklar muhtemelen

very quiet yeah yeah and yes there's a certain atmosphere it's describing an

çok sessiz evet evet ve evet belli bir atmosfer var

atmosphere how you would feel if he went into an area where you saw lots of dead

sizin nasıl olacağınız bir atmosferi anlatıyor Bir sürü ölü

elephants maybe a few skeletons and things like that people often describe a

fil, belki birkaç iskelet ve bunun gibi şeyler gördüğünüz bir alana girdiyse, insanlar genellikle bir

workplace sometimes or on office looks like an elephant's graveyard in there

işyerini bazen veya ofiste fil mezarlığı gibi tarif ederler

and if you say that about like an office environment then you're describing a

ve bunu bir ofis ortamı gibi söylerseniz, o zaman siz Çok hüzünlü bir yer tarif ediyorum, bu

very sort of sad sort of place that is not a nice place to be

hoş bir yer değil,

yes so something a place where things are put or kept something that is no

evet yani eşyaların konulduğu veya saklandığı bir yer

longer needed or lots of things that are put in the same place how can I send my

artık ihtiyaç duyulmayan bir şey veya birçok şeyin aynı yere konduğu bir yer nasıl yapabilirim benim

nameís fear how can I send a donation I've just heard on the chat there is the

adım korkuyu gönder nasıl bağış gönderebilirim sohbette yeni duydum

site name and address so if you want to send a donation you are more than

site adı ve adresi var bu yüzden bağış göndermek isterseniz memnuniyetle kabul ederiz, yapacaksanız

welcome to do so thank you very much if you are going to do that thank you in

çok teşekkür ederim Bunu şimdiden yapın,

advance Jimmy from Hong Kong has put an example

Hong Kong'dan Jimmy bir örnek verdi Bir dükkanda

I don't know whether you've got that one bullet

o tek kurşunun sizde olup olmadığını bilmiyorum, bu iyi bir kurşun, şu anda

in a shop that's a good one is is a way definitely not to behave in Hong Kong at

kesinlikle Hong Kong'da davranmamanın bir yolu,

the moment no you don't suggest Jimmy I know it's just I don't suggest anyone

hayır siz Jimmy'yi önerme Biliyorum, sadece kimsenin

behaves like a bull in a china shop although people are because they are

porselen dükkanında boğa gibi davranmasını önermiyorum, ancak insanlar

standing up for their right to protest and we won't get into that that is a

protesto haklarını savundukları için böyle davranıyorlar ve bu konuya girmeyeceğiz, bu

whole different kettle of fish on us you see what Steve a kettle of fish kettle

tamamen farklı bir su ısıtıcısı üzerimizde balık ne Steve bir çaydanlık balık

of fish a different kettle of fish a whole different subject for another time

bir çaydanlık balık farklı bir çaydanlık balık başka bir zaman için tamamen farklı bir konu

but bull in a china shop of course means somebody that just goes in and you

ama bir porselen dükkanındaki boğa elbette içeri giren biri anlamına gelir ve

imagine a bull getting into a china shop the damage that would be caused so if

bir boğanın porselene girdiğini hayal edersiniz Verilecek zararı araştırın, yani

you if a person behaves like a bull in a china shop it means they just go in do

eğer bir kişi porselen dükkanında boğa gibi davranırsa, içeri girip

what they want to do they don't care what the consequences are who they upset

ne yapmak istiyorsa onu yaptığı anlamına gelir, kimi üzdükleri sonuçların ne olduğu umurlarında değil, biz

we're not talking about physical damage and we're talking about somebody who's

bahsetmiyoruz. fiziksel hasar hakkında ve

very argumentative some voices just yes you just doesn't care who is intolerant

çok tartışan birinden bahsediyoruz bazı sesler sadece evet sadece kimin hoşgörüsüz olduğu umrunda değil

probably yes here we go so we've had elephant's

muhtemelen evet işte başlıyoruz bu yüzden fil

graveyard let's have another one we should move now there it is so looking

mezarlığımız oldu hadi bir tane daha yapalım şimdi oraya taşınmalıyız

like a dog's dinner huh looking like a dog's dinner if something

bir köpeğin yemeğine benziyor ha bir köpeğin yemeğine benziyorsa bir şey bir

looks like a dog's dinner what are we saying that it it looks a bit of a mess

köpeğin yemeğine benziyorsa ne diyoruz biraz dağınık görünüyor

hmm it's not neat and tidy that's the opposite of fact it's a bit like mr.

hmm temiz ve düzenli değil bu aslında tam tersi biraz mr.

Steve's bush that he's cutting at the moment if you were to make a bad job of

Steve'in şu anda kestiği çalı, eğer

something say you were to do some decorating in the house and it looked

bir şeyi kötü bir şekilde yapacaksanız, evde biraz dekorasyon yapacağınızı söyleyin ve

very bad somebody might say to you that looks like a dog's dinner Steve your

çok kötü görünüyordu, birisi size bu bir köpeğin yemeğine benziyor diyebilir Steve,

Bush what are you doing so that it's not finished yet it looks like a dog's

Bush nesiniz? öyle yapıyor ki, henüz bitmemiş, köpeğin yemeği gibi görünüyor,

dinner yeah it's just not finished yet but yes so if somebody does something

evet, henüz bitmedi ama evet, yani biri bir şey yaparsa, biri başkasınınki

somebody's dress somebody's the way somebody dresses if

gibi giyinir, biri öylece giyinirse, öyle bir şey giyerse

somebody just sort of put on clothes that didn't

hmm maybe they had an iron their collars and it all looked a mismatch and a bit

hmm belki de bir şeyleri olmuştur. tasmalarını ütüleyin ve her şey uyumsuz ve biraz

of a mess you might say who he looks like a bit of a dog's dinner so he

dağınık görünüyordu, kime biraz köpek yemeği gibi göründüğünü söyleyebilirsiniz, bu yüzden o

hasn't or she hasn't paid attention to their appearance maybe they've worn a

ya da o, görünüşlerine dikkat etmemiştir ya da vermemiştir, belki

red top with with them with some other green trousers or something like that it

kırmızı giymişlerdir üstlerine başka bir yeşil pantolon veya onun gibi bir şeyle

just looks uncoordinated messy there is a similar one as well something might

sadece koordinasyonsuz dağınık görünüyor benzer bir şey de var bir şey

look like a dog's hind leg and the word hind means back so a dog's back leg goes

bir köpeğin arka ayağı gibi görünebilir ve arka kelimesi geri anlamına gelir, bu yüzden bir köpeğin arka ayağı böyle gider

like that so if something looks like a dog's hind leg it means it looks unlevel

yani eğer bir şey bir köpeğin arka ayağına benziyor, düzensiz

or uneven it looks a mess it looks uneven it looks like a dog's hind leg we

veya engebeli göründüğü anlamına geliyor, dağınık görünüyor, düzensiz görünüyor, bir köpeğin arka ayağına benziyor,

didn't mention all that shot of me cutting back the bush that is a lilac

bir leylak ağacı olan çalıyı keserken çekilmiş tüm o çekimlerimden bahsetmedik

tree oh I see next to us on the right Jess but you don't have to go back to

oh, sonra görüyorum bize sağda Jess ama oraya geri dönmek zorunda değilsin

that there it is yes on the right there that is a lilac tree it's not in flower

orada evet sağda o bir leylak ağacı çiçekli değil

no and there's my t-shirt which I took off because I was too hot yes oh yes but

hayır ve işte çok sıcak olduğum için çıkardığım tişörtüm evet oh evet ama

like the wind is that what's hanging on the tree yes it's my t-shirt I've took

rüzgar gibi ağaçta asılı olan şey evet bu benim tişörtüm

it off because I was so hot I see are you saying that underneath your rugby

onu ​​çıkardım çünkü çok sıcaktım rugby

shirt your rugby shirt underneath there you are naked I was and how I took my

tişörtünün altında rugby tişörtünün altında çıplak olduğunu mu söylüyorsun öyleydi ve üstümü nasıl çıkardım

top off steady ladies you know steady layering

sabit hanımlar bilirsiniz,

on my chest steadily Ron so would you ever be tempted to take your shirt off

göğsümde sabit bir şekilde katman katman dururken Ron, gömleğinizi

completely and do do the gardening topless no because the one thing about

tamamen çıkarmaya ve bahçıvanlığı üstsüz yapmaya cazip gelir miydiniz hayır çünkü bahçıvanlıkla ilgili tek şey,

gardening is that you often get scratches and injuries so the last thing

sık sık sıyrılmanızdır. ve yaralanmalar yani bahçeye

you want to be covered up when you go in the garden because you don't want thorns

çıktığınızda üzerinizin örtülmesini isteyeceğiniz son şey çünkü dikenlerin

scratching you because if you're not up to date with your tetanus injections you

sizi tırmalamasını istemezsiniz çünkü tetanoz aşılarınız konusunda güncel değilseniz

might have to go off to the doctor and you might be very ill yes so right you

doktora gitmeniz gerekebilir ve çok hasta olabilirsiniz evet bu yüzden doğru

need to be very careful in the garden you need to make sure you've had all

bahçede çok dikkatli olmalısınız tüm

your vaccinations up to date or you could be seriously ill here's another

aşılarınızın güncel olduğundan emin olmalısınız veya ciddi şekilde hasta olabilirsiniz işte başka

one bird's eye view

bir kuş bakışı

you have a bird's eye view of something you have an overall for you you can see

kuş bakışı var bir şeyin genelini görebilirsin

something overall so you you you are not just looking at one part of something

yani sen bir şeyin sadece bir kısmına bakmıyorsun

you are looking at everything normally from a high point you have a bird's eye

her şeye normal bir şekilde yüksek bir noktadan bakıyorsun kuş bakışı görüyorsun

view perhaps if you're in a plane looking out you are flying over the sea

belki bir uçaktaysan bakıyor denizin

or over the landscape you look down you have a bird's eye view I like that

veya manzaranın üzerinden uçuyorsun aşağı bakıyorsun kuş bakışı bir

bird's-eye view of something it means you yes you can see it from above hmm

şeye sahipsin o bir şeyin kuşbakışı görüntüsünü beğendim bu senin anlamına geliyor evet yukarıdan görebiliyorsun hmm

it's a pretty good one I like that one a lot so I have another one go on lots of

oldukça iyi bir tanesi bunu beğendim çok bu yüzden bir tane daha var devam birçok

suggestions yes we'll have a look at the suggestions in a minute

öneriye devam evet bir dakika içinde önerilere bir göz atacağız

no problem Hey we will do that doo doo doo doo here's another one and then we

sorun değil Hey bunu yapacağız doo doo doo doo işte bir tane daha ve sonra

will have a look at some of these suggestions on Oh

bunlardan bazılarına göz atacağız Öneriler Oh

oh this is this is a good one people in their behavior

oh bu iyi bir şey insanların davranışlarında

Steve a leopard never changes its spots a leopard never changes its spots maybe

Steve bir leopar asla beneklerini değiştirmez bir leopar asla beneklerini değiştirmez belki

we are referring to a type of person yes you're saying that basically people

bir insan tipinden bahsediyoruz evet temelde insanların

don't change

whatever pers whatever somebody's sort of innate personality is it's unlikely

her ne olursa olsun değişmediğini söylüyorsunuz Pers, birinin doğuştan gelen kişiliği ne olursa olsun,

that that will ever change and so if somebody for example is a criminal a

bunun değişmesi pek olası değildir ve bu nedenle, örneğin biri bir suçlu, bir

thief maybe then you sometimes people fairly or unfairly may not trust that

hırsızsa, o zaman bazen insanlar adil veya haksız bir şekilde o kişiye güvenmeyebilir

person and you may say describe that person as somebody might be talking

ve o kişiyi olabilecek biri olarak tanımlayabilirsiniz.

about them and they might say oh no they're recovered they don't do that

onlar hakkında konuşurken, oh hayır, iyileştiler diyebilirler,

sort of thing anymore and you might say well a leopard never changes response

artık bu tür şeyler yapmazlar ve bir leoparın tepkisini asla değiştirmediğini söyleyebilirsiniz, bu

that so what you're referring to is that tendency is always there's there's

yüzden bahsettiğiniz şey, bu eğilim her zaman vardır

always early mmm there's always a chance that they'll go back to doing that thing

her zaman erken vardır mmm her zaman o şeyi yapmaya geri dönme şansları vardır

yes maybe they've thought about it maybe they didn't do it but maybe they've

evet belki bunu düşünmüşlerdir belki yapmamışlardır ama belki de

thought about it you might say a leopard never changes its you can say

düşünmüşlerdir bir leopar asla değişmez diyebilirsiniz onun

a zebra doesn't change its stripes hmm you can say a cat's always a cat well

a diyebilirsiniz zebra çizgilerini değiştirmez hmm bir kedinin her zaman bir kedi olduğunu söyleyebilirsin pekala

you know that you're saying that nobody people don't basically change their

kimsenin temelde davranışlarını değiştirmediğini söylediğini biliyorsun

behaviors and unless they're really pushed into doing it okay some

ve bunu yapmaya gerçekten zorlanmadıkça tamam bazı

suggestions and Steve okay go back a bit mr. Duncan pig-headed says Karam a

öneriler ve Steve tamam biraz geriye gidin bayım Duncan domuz kafalı, Karam'ın

person who is pigheaded pigheaded okay unfair on pigs very intolerant of

domuzlara karşı adaletsiz, domuzlara karşı çok hoşgörüsüz biri olduğunu söylüyor,

pigs but it's referring to the fact that people were somebody will will won't

ancak bu, insanların birilerinin

change their point of view hmm despite many sort of lots of evidences it such

bakış açılarını değiştirmeyecekleri gerçeğine atıfta bulunuyor.

as to suggest that they should do hmm that they remain fixed to whatever idea

hmm yapmaları gerektiğini önermek için sahip oldukları her fikre sabit kalmaları için onların

they have that I'm willing to change the way they think a stubborn purse stubborn

düşünme şeklini değiştirmeye istekliyim inatçı bir kese inatçı inatçı inatçı

pigheaded stubborn even though you might point out very eloquently that they're

inatçı

wrong about something they won't admit that they're wrong their ego won't let

Hatalı olduklarını kabul etmeyecekler, egoları pes etmelerine

them give in or apologize so they'll just be pigheaded and stick to their

veya özür dilemelerine izin vermeyecek, bu yüzden sadece inatçı olacaklar ve

original view we've had white elephant so we had elephant's graveyard and also

orijinal görüşlerine bağlı kalacaklar, beyaz filimiz vardı, bu yüzden fil mezarlığımız ve ayrıca

white elephant something that perhaps something that has had a lot of money

beyaz filimiz vardı. belki de çok para harcanan bir şey vardı, sanırım

spent on it there was a good example I suppose is the Millennium Dome in London

iyi bir örnek vardı, Londra'daki Millennium Dome

when that was built and then they spent millions and millions of pounds and then

inşa edildiğinde ve sonra milyonlarca ve milyonlarca pound harcadılar ve sonra

they realized that they didn't know what to do with it

ne yapacaklarını bilmediklerini anladılar. onunla o

so for a long time the Millennium Dome in London stayed or lay bare an empty

kadar uzun süre Londra'daki Millennium Dome kaldı ya da boş kaldı

for maybe five or six years that no one knew what to do with it it was classed

belki beş ya da altı yıl kimse onunla ne yapacağını bilemedi

as a white elephant very expensive something that was big extravagant but

beyaz fil olarak sınıflandırıldı çok pahalı bir şey büyük abartılı

had absolutely no use whatsoever it took many years before someone decided to use

ama kesinlikle hiçbir işe yaramadı, birisinin

it as an indoor concert hall which it is now it's called

burayı kapalı bir konser salonu olarak kullanmaya karar vermesi uzun yıllar aldı, şimdi adı

Oh - arena now but originally it was called the Millennium Dome and it was

Oh - arena ama başlangıçta Millennium Dome olarak adlandırılıyordu ve

everyone used to make jokes about the Millennium Dome for many years yes the

herkes Millennium Dome hakkında şakalar yapardı. uzun yıllar evet

what used to be the the tallest building in the world in America in New York

eskiden dünyanın en yüksek binası olan amerika'da new york'ta

can't look at the name of it now what's that

ismine bakamıyorum şimdi neymiş o

it was built in the forties you mean the Empire State Empire State Building which

kırklarda inşa edilmişti demek istediğin Empire State Empire State Binası o

was so many years - tallest building in the world that was actually a white

kadar çoktu ki yıl - dünyanın en yüksek binası, ilk yapıldığında aslında beyaz bir

elephant when it was first built because it was built and nobody wanted to move

fildi çünkü inşa edilmişti ve kimse oraya taşınmak ve kullanmak istemiyordu, bu yüzden o zamanlar

in there so to use to use it so it was that was described as a white elephant

beyaz bir fil olarak tanımlanıyordu

at the time because I don't know why but maybe it was too expensive but nobody

çünkü ben neden bilmiyorum ama belki de çok pahalıydı ama kimse

wanted to actually use the building hmm interesting anymore let's have a look

binayı gerçekten kullanmak istemedi hmm artık ilginç hadi

down and see if there's any more pink elephant a pink elephant is normally

aşağıya bir göz atalım ve başka pembe fil var mı bakalım pembe fil normalde gördüğünüz

what you see if you've been taking certain types of drugs almost a gentle

şeydir, eğer kesin alıyorsanız uyuşturucu türleri neredeyse nazik bir

elephant and magenta elephant all over the lion's share says lil Goodwin I like

fil ve eflatun fil aslan payının her yerinde lil Goodwin diyor lil Goodwin şunu seviyorum

that one one the lion's share so what does that mean that means you get the

aslan payından biri yani bu bir

largest portion of something or proportion of something say you won some

şeyin en büyük kısmını aldığınız anlamına gelir veya bir şeyin oranını bir miktar para kazandığınızı söyleyin

money and you know yes it just means you've got that you get the largest

ve biliyorsun evet bu sadece senin elinde olduğu anlamına gelir en büyük

amount of something it could be food it could be money normally when there's

miktarda bir şeyi alıyorsun yiyecek olabilir para olabilir normalde işin

other people involved he or she got the lion's share of the profits that means

içinde başka insanlar varken kardan aslan payını o alır, bu da

they got most of the profits but it could be most of the food yes

karın çoğunu aldıkları anlamına gelir ama yiyeceğin çoğu olabilir evet

could be anything yes that's interesting I like that one

herhangi bir şey olabilir evet bu ilginç Bunu beğendim

yes the lion's share literally taken from from the jungle so the lion would

evet aslan payı kelimenin tam anlamıyla ormandan alındı, bu nedenle

often have most of the food and then he would allow other animals to come in

yiyeceğin çoğunu aslan alır ve sonra diğer hayvanların gelmesine izin verirdi. daha

have it afterwards but he would always have the lion's share I like that one

sonra ama aslan payını her zaman o alırdı bunu sevdim

yes it's no one be describing somebody as a sort of a dominant person in that

evet kimse o grupta birini baskın bir kişi olarak tanımlamıyor

group another good one fish out of water a fish out of water I've even got a

başka bir iyi sudan çıkmış balık sudan çıkmış balık su bile aldım

water cymbal the jumpers of water from a

bir ekrandan su atlama tellerini zille çalın, bunun

screen so thanks for that yes a fish out of water well we've often felt like that

için teşekkürler evet sudan çıkmış bir balık kuyusu

we all relate to this a fish out of water it means you don't feel

Hepimizin bununla ilgili olduğunu hissettik sudan çıkmış bir balık bu,

comfortable in that particular situation that you're in you might be in a party I

o belirli durumda kendinizi rahat hissetmediğiniz anlamına gelir. İçindesin, oturduğum bir partide olabilirsin

sit and there's a lot of people you don't know and you feel as though you

ve tanımadığın bir sürü insan var ve

don't relate to those people in any way and you're finding it difficult to have

o insanlarla hiçbir şekilde bağın yokmuş gibi hissediyorsun ve onlarla sohbet etmekte zorlanıyorsun.

conversation with them you feel like a fish out of water

sudan çıkmış balık gibi hissediyorsun

obviously if a fish is not in water it's very uncomfortable something you're

belli ki balık suda değilse çok rahatsız edici bir şey

describing an uncomfortable feeling something you're not accustomed to yes

rahatsız edici bir duyguyu tarif ediyorsun alışık olmadığın bir şey evet bu yüzden

so maybe a thing that you're doing for the first time and and you feel nervous

belki de ilk kez yaptığın bir şey ve ve gergin hissediyorsun

you feel like a fish out of water which literally is a fish that isn't in the

sudan çıkmış balık gibi hissediyorsun ki bu kelimenin tam anlamıyla suda olmayan bir balık

water will get very distressed I just have that and upset mad as a hornet as

çok üzülür bende buna sahibim ve eşek arısı kadar deli üzgün eşek arısı kadar deli

mad as a Hornet but it's it's a very good it says count

ama bu çok iyi diyor

from Karen thank you for that yes if a Hornet gets angry you don't want to be

Karen'dan kont bunun için teşekkür ederim evet, eğer bir Hornet sinirlenirse, yakınlarda olmak istemezsiniz

nearby so that's describing somebody who's

yani bu gerçekten sinirlenen birini tanımlar,

getting really angry you might get dangerous and hurt you I would just I

tehlikeli olabilir ve sizi

would say also with Hornets you can also disturb a hornet's nest or stir up a

incitebilirsiniz. eşek arısı yuvası veya

hornet's nest yes that means to create a big Rao or a big outrage you you talk

eşekarısı yuvasını karıştır evet bu büyük bir Rao veya büyük bir öfke yaratmak anlamına gelir

about a subject it might be sensitive and then suddenly lots of people start

bir konu hakkında konuşursan hassas olabilir ve sonra birdenbire birçok insan

reacting you can say oh I think we've really stirred a hornet's nest here

tepki vermeye başlar diyebilirsin ah sanırım gerçekten ortalığı karıştırdık eşekarısı yuvasını burada

you've really disturbed we've we've pushed the hornet's nest we've disturbed

gerçekten rahatsız ettiniz eşekarısı yuvasını ittik

it one person says something and then that sets off lots of other people into

onu rahatsız ettik bir kişi bir şey söylüyor ve sonra bu birçok insanı

a similar reaction it's pretty good NASA says what's the topic well as it

benzer bir tepkiye sevk ediyor oldukça iyi NASA konunun ne olduğunu söylüyor

says up here animal idioms is what we're doing today amongst other things we've

Burada yukarıda hayvan deyimlerinin bugün yaptığımız şey olduğu yazıyor, diğer şeylerin yanı sıra hoşgörü

also talked about tolerance as well we had a very deep and

hakkında da konuştuk,

meaningful discussion about that colors very fancy or very poetic ways of

bu renkler hakkında çok derin ve anlamlı bir tartışma yaptık, renkleri çok süslü veya çok şiirsel bir şekilde

describing colors we had mr. Steve in the garden chopping up his bush kerim

betimledik bay. Steve bahçede çalısını kesiyor kerim

also says wouldn't hurt a fly oh yes describes somebody who's very gentle and

de bir sineği incitmeyeceğini söylüyor oh evet çok nazik ve hiç agresif olmadığını biliyorum birini tarif ediyor bir

I know not aggressive at all somebody who wouldn't hurt a fly people

sineği bile incitmeyecek birini insanlar

somebody might be saying something about mr. Duncan they might say well he was

birileri Bay hakkında bir şeyler söylüyor olabilir . Duncan

really nasty to me the other day probably and then you might say wait

geçen gün bana karşı çok kötü davrandığını söyleyebilirler ve sonra siz

that doesn't sound that mr. Duncan he wouldn't hurt a fly I would not somebody

Bay Duncan'ın kulağa pek öyle gelmediğini bekleyin diyebilirsiniz. Duncan o bir sineği bile incitmezdi Ben yapmazdım birisi

wouldn't say anything nasty wouldn't do anything nasty yes doesn't describe you

kötü bir şey söylemez kötü bir şey yapmaz evet seni tarif etmez

but I'm just using that as an example an easygoing calm level-headed person yes

ama ben bunu sadece örnek olarak kullanıyorum uysal sakin aklı başında biri evet

tolerant yes people that people often say this about you they say mr. Steve is

hoşgörülü evet insanlar, sizin hakkınızda bunu sık sık söyleyen insanlar, bay derler. Steve

harmless he wouldn't hurt a fly although I know I know that's not true

zararsızdır, bir sineği bile incitmez, bunun doğru olmadığını bildiğim halde

definitely it's four o'clock mr. Duncan yeah we've still got a couple of minutes

kesinlikle saat dört Bay. Duncan evet hala birkaç dakikamız var

because we were late starting we've actually got three three and a half

çünkü geç başladık çünkü aslında üç üç buçuk

minutes left so I think we can squeeze one more from my list would you like

dakikamız kaldı bu yüzden listemden bir tane daha çıkarabiliriz bir

another one go on okay here's an interesting one I like this one if we're

tane daha ister misin devam et tamam ilginç bir bunu beğendim, eğer

talking about politics we might as well what a way to end the show wag the dog

siyaset hakkında konuşuyorsak, gösteriyi bitirmenin ne yolu olabilir köpeği salla

wag the dog all right that familiar with this expression often used in politics

köpeği salla pekala siyasette sıklıkla kullanılan bu ifadeye aşina

quite often in American politics you'll hear wag the dog now when you think when

Amerikan siyasetinde oldukça sık sallama duyacaksınız köpek şimdi

you think of a dog what does a dog normally do is this still a call to win

bir köpeği düşündüğünüzde, bir köpeğin normalde yaptığı şey, bu hala birini kazanmak için yapılan bir çağrıdır,

somebody up it's actually about controlling a situation it's it's taking

aslında bir durumu kontrol etmekle ilgilidir,

control of the situation where you create the result to get a reaction from

durumun kontrolünü ele almaktır ve bir tepki almak için sonucu yaratırsınız.

those who appear to be causing it so you wank the dog instead of the dog wagging

buna neden oluyormuş gibi görünenler köpeğin kuyruğunu sallamak yerine siz köpeğe masturbasyon yaptırıyorsunuz

the tail something is being manipulated somehow is being controlled from another

bir şey manipüle ediliyor bir şekilde başka bir kaynaktan kontrol ediliyor

source however that source is normally hidden away

ancak bu kaynak normalde gizlidir

or maybe they are controlling something in secret so quite often we use this in

veya belki de bir şeyi gizlice kontrol ediyorlar bu yüzden oldukça sık kullanıyoruz bunu siyasette

politics you will hear this a lot in American politics so instead of the dog

Amerikan siyasetinde çok duyacaksınız yani köpeğin

wagging the tail you actually wag the dog so the dog is wagging being wagged

kuyruğunu sallaması yerine aslında köpeği sallıyorsunuz yani köpek sallanıyor

by the tail control then you're controlling yes manipulating that's it

kuyruk kontrolü tarafından sallanıyor o zaman kontrol ediyorsunuz evet manipüle ediyor bu

yes controlling and manipulating hmm and quite often used in politics certainly

evet kontrol ediyor ve manipüle ediyor hmm ve kesinlikle Amerika Birleşik Devletleri'nde siyasette oldukça sık kullanılır,

in the United States we often hear people say well they are just wagging

insanların sadece köpeği salladıklarını söylediğini sık sık duyarız,

the dog so instead of the other way around there is a certain amount of

bu yüzden tam tersi yerine belirli bir miktarda

control or manipulation taking place yes I like that when I say bring us a good

kontrol veya manipülasyon gerçekleşir evet, bizi getirin dediğimde bunu seviyorum iyi bir

one crocodile tears right yes crocodile whereabouts is that on the

timsah gözyaşları doğru evet timsah nerede,

live chat on the live chat oh yes that said in sincere tears mm

canlı sohbette canlı sohbette oh evet bu samimi gözyaşları içinde söylendi mm

somebody who's appears to be upset but it's just pretending to be crocodile

üzgün görünen biri ama bu sadece timsah gözyaşları gibi davranıyor, bu

tears so yes you might have somebody might have you might have upset somebody

yüzden evet birileri size sahip olabilir birisini üzmüş olabilir

and then you then they then they express that upset to you or somebody might have

ve sonra seni o zaman o zaman seni üzdüğünü ifade ederler ya da biri

died and and you start crying but really you don't really you're not really

ölmüş olabilir ve ve sen ağlamaya başlarsın ama gerçekten sen gerçekten

bothered about it at all yeah well that would be crocodile tears that's a

bunu gerçekten hiç umursamıyorsun evet bu timsah gözyaşları olurdu bu

horrible thing though isn't it yes oh my goodness you're pretending to be upset

korkunç bir şey ama öyle değil mi evet aman aman tanrım bir şeye üzülmüş gibi davranarak üzgün gibi davranıyorsun vay canına yapamam gerçekten

pretending to be upset over something wow I can't you're not really I can't

değilsin

believe that that's a horrible thing to do as ask win says what about chicken

Bunun korkunç bir şey olduğuna inanamıyorum win der ki peki ya tavuk

and egg situation that's a good one we'll end on this one I think okay

ve yumurta durumu bu iyi bir durum bunda bitireceğiz bence tamam bu

that's a good one isn't it your chicken and egg which came first what came first

iyi bir durum değil mi ilk gelen tavuk ve yumurta ilk gelen

the chicken or the egg we might describe this as a kind of paradox or maybe a

tavuk veya yumurta bunu şöyle tanımlayabiliriz bir tür paradoks ya da belki de

question that can't be answered most people of course say chicken because the

cevaplanamayan bir soru tabi ki çoğu insan tavuk der çünkü yumurtayı

chicken would have to come first to get the egg

almak için önce tavuğun gelmesi gerekirdi

maybe the chicken evolved from another creature and then eventually it began

belki tavuk başka bir canlıdan evrimleşmiştir ve sonunda

laying eggs so I would say that that's probably the scientific or technical

yumurtlamaya başlamıştır yani derim ki Bunun muhtemelen bilimsel veya teknik

answer but how would you use that you know in in everyday language it is when

cevap olduğunu, ancak günlük dilde bildiğiniz bir şeyi nasıl kullanırsınız,

you are trying to work out the order in which something came and you can't so

bir şeyin geliş sırasını çözmeye çalıştığınızda ve yapamadığınızda,

you're trying to work out what came first

neyin geldiğini çözmeye çalıştığınızda. ilki

was it YouTube or mr. Duncan being interested in making videos well

YouTube muydu yoksa mr. Duncan'ın iyi videolar yapmakla ilgilenmesi

actually I've always been interested in it so you might describe it as a chicken

aslında ben buna her zaman ilgi duymuşumdur, bu yüzden bunu bir tavuk

and egg situation because I've always been interested in making videos and

ve yumurta durumu olarak tanımlayabilirsiniz çünkü her zaman video yapmakla ilgilendim ve

YouTube came along and those two things seem to match up so it might be a little

YouTube ortaya çıktı ve bu iki şey eşleşiyor gibi görünüyor.

bit of a chicken and egg situation so you trying to describe a situation where

biraz tavuk ve yumurta durumu olabilir, bu yüzden

you're not sure you've got two things and you're not sure which one came first

iki şeye sahip olduğunuzdan emin olmadığınız ve hangisinin önce geldiğinden emin olmadığınız bir durumu tanımlamaya çalışıyorsunuz çözmüyorsunuz

you not work it out that's it we have been as busy as a bee today it's almost

işte bu kadar bugün bir arı kadar meşguldüm, neredeyse

time to say goodbye thanks for your company today thanks Steve I know it's

veda etme zamanı geldi, bugün arkadaşlığın için teşekkürler, teşekkürler Steve,

been a long one and you have been very busy outside in the garden

uzun bir zaman olduğunu biliyorum ve dürüst olmak gerekirse dışarıda bahçede çok meşguldün

to be honest I have and I'll have to go back out there afterwards there is not

ve geri dönmem gerekecek Orada daha sonra

get any help I know that well we will have a cup of tea and a tea cake in and

herhangi bir yardım alınamayacağını biliyorum, bir fincan çay ve çay keki içeceğiz ve çalı

I'll come outside with my my bush cutters no no no you see I'm the only

makaslarımla dışarı çıkacağım hayır hayır hayır görüyorsun,

one that must control how the bushes cut yeah Steve likes to be in control that's

kontrol etmesi gereken tek kişi benim çalılar nasıl biçiliyor evet Steve kontrolün elinde olmayı seviyor

the thing but you can no you can fill up the the bin with it with the waste that

mesele bu ama yapamazsın hayır çöp kutusunu onunla doldurabilirsin ki kulağa

doesn't sound like a job well it's nice to be here astir Duncan and see you all

iş gibi gelmiyor pekala burada olmak güzel Duncan'ı heyecanlandırıp hepinizi görmek

next week and hope you've enjoyed today's lesson yes and it's time to go

haftaya ve umarım bugünün dersini beğenmişsinizdir evet ve gitme zamanı

unfortunately it's time to say goodbye I'll go first

maalesef veda zamanı önce ben gideceğim

sorry that's mr. Steve I have a feeling he's quite relieved to leave today

üzgünüm bu bay. Steve bugün ayrıldığı için oldukça rahatlamış gibi hissediyorum

because he's had a long morning he's been in the garden doing all sorts of

çünkü uzun bir sabah geçirdi bahçede her türlü

things very busy day today it's almost time to go I hope you've been

şeyi yapıyor çok yoğun bir gün bugün neredeyse gitme vakti geldi umarım bugün

joined everything it's been a long day today for all of us so I hope you've

uzun bir gün oldu her şeye katılmışsındır hepimiz için bu yüzden umarım

enjoyed today's livestream I will see you on well actually i'm going to be

bugünün canlı yayınını beğenmişsinizdir iyi günlerde görüşürüz aslında

with you tomorrow

yarın saat

where i don't know when 2 p.m. UK time so i am actually with you tomorrow i'm

14:00'da bilmediğim bir yerde sizlerle olacağım. İngiltere saati yani yarın sizinleyim canlı yayınlarımın dördüncü yılını kutlamak

doing a short livestream tomorrow as a way of celebrating my fourth year of

için yarın kısa bir canlı yayın yapacağım bu yüzden

live streams so yes i will see you tomorrow 2 p.m. UK time

evet yarın 14:00'te görüşürüz. İngiltere saati,

this is mr. duncan in the birthplace of english saying thanks for watching today

bu bay. duncan, ingilizcenin doğum yerinde, bugün izlediğiniz için teşekkürler diyor,

i've really enjoyed my time with you you have made me feel a little bit better

sizinle geçirdiğim zamandan gerçekten keyif aldım, beni biraz daha iyi hissettirdiniz. Teşekkürler

Thank You Wilson thank you vs soo Jin lik leaked LSL thank you very much for

Wilson, soo Jin'e karşı teşekkürler. yarın

your company today I will see you tomorrow I'm going to pop up on the

görüşürüz

internet tomorrow at 2 p.m. UK time where will I be I have no idea you will

yarın saat 2'de internete gireceğim. Birleşik Krallık zamanı nerede olacağım Hiçbir fikrim yok

have to wait and see see you later Thank You Maria Thank You Diana thank

bekleyip sonra görüşürüz Teşekkürler Maria Teşekkürler Diana

you Bruce see you later this is mr. Duncan in the birthplace of

teşekkürler Bruce sonra görüşürüz bu bay. İngilizcenin doğum yerindeki Duncan izlediğiniz

English saying thanks for watching see you later and of course until the next

için teşekkür ediyor sonra görüşürüz ve tabii ki bir dahaki

time we meet here on YouTube...

sefere burada YouTube'da buluşana kadar...

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)