Superlative Adjective Examples - English Grammar Lesson & Quiz (Free PDF)

Üstün Sıfat Örnekleri - İngilizce Dilbilgisi Dersi ve Testi (Ücretsiz PDF)

You are the best.

Sen en iyisin.

You work the hardest.

En çok sen çalışıyorsun.

You have the brightest smile, and  you are my most dedicated student.

En parlak gülüşe sahipsin ve sen benim en sadık öğrencimsin.

No, I'm not trying to flatter you, I was  giving you some examples of superlatives.

Hayır, seni pohpohlamaya çalışmıyorum, sana bazı üstünlük örnekleri veriyordum.

‘Superlative’ means ‘of the  highest quality or degree’.

'Üstün', 'en yüksek kalite veya dereceden' anlamına gelir.

You cannot go any further than a superlative.

Üstünlükten öteye gidemezsin.

For example, you can't be taller than the tallest,  

Örneğin, en uzundan daha uzun,

or louder than the loudest  or better than the best.

en gürültülüden daha yüksek veya en iyiden daha iyi olamazsınız.

Here the superlative words our  ‘tallest’, ‘loudest’ and ‘best’.

Burada 'en uzun', 'en gürültülü' ve 'en iyi' en üstün sözcüklerimiz.

“You should pick me to be in your show. After  all, I am the best dancer in the world.”

"Şovuna katılmam için beni seçmelisin. Ne de olsa, ben dünyanın en iyi dansçısıyım.”

“Don't compare me to David. He is  the worst cook in the kitchen.”

"Beni David'le kıyaslama. O mutfaktaki en kötü aşçıdır.”

Hello, everyone. My name is Anna and  I'm here to provide you with lots of  

Herkese merhaba. Benim adım Anna ve

resources to help you achieve English fluency.

İngilizcede akıcılık kazanmanıza yardımcı olacak pek çok kaynak sağlamak için buradayım.

So be sure to subscribe and click the LIKE button  so that others like you can find my content.

Bu yüzden abone olmayı ve BEĞEN düğmesine basmayı unutmayın, böylece sizin gibi diğerleri içeriğimi bulabilir.

Now, we're going to go through some adjectives  and the superlative form of each adjective.  

Şimdi bazı sıfatları ve her bir sıfatın üstün halini inceleyeceğiz.

I'll say the adjective first, and I'll give you  a second to guess the superlative form before I  

Önce sıfatı söyleyeceğim ve

reveal the answer. Now these adjectives are  for describing shape, and size. Let's go!

cevabı açıklamadan önce en üstün biçimi tahmin etmeniz için size bir saniye vereceğim. Şimdi bu sıfatlar şekli ve boyutu tanımlamak içindir. Hadi gidelim!

Big.

Büyük.

The superlative form is ‘biggest’.

En üstün biçim 'en büyük' ​​dür.

Small.

Küçük.

Smallest.

En küçük.

Tall.

Uzun.

Tallest.

En uzun.

Short.

Kısa.

Shortest.

En kısa.

Fat.

Yağ.

Fattest.

En şişman.

Long.

Uzun.

Longest.

En uzun.

High.

Yüksek.

Highest.

En yüksek.

Low.

Düşük.

Lowest.

En düşük.

Round.

Yuvarlak.

The most round.

En yuvarlak.

Not the roundest.

En yuvarlak değil.

The most round.

En yuvarlak.

Now before I continue with some more  common superlatives. I want to touch on..

Şimdi bazı daha yaygın üstünlük ifadeleriyle devam etmeden önce. Dokunmak istiyorum..

Oh, ‘touch on’ means to briefly discuss. I  want to touch on “The Rule of THE”. Nouns with  

Oh, 'dokunmak' kısaca tartışmak demektir. “The Rule of THE”ya değinmek istiyorum. Üstün sıfatları olan isimler

superlative adjectives usually use ‘the’ because  there is just one of that thing, that noun.

genellikle 'the' kullanır çünkü o şeyden sadece bir tane vardır, o isim.

The thing. Okay?

Şey. Peki?

So, for example.

Yani mesela.

“This is the hottest day...”

“Bu en sıcak gün...” “Bu en sıcak gün...”

We wouldn't say “This is hottest day...”

demeyeceğiz “

“This is the hottest day of the year so far.”

Yılın şimdiye kadarki en sıcak günü.”

“I am the luckiest woman alive.”

“Yaşayan en şanslı kadın benim.”

“This is the best way to learn.”

"Öğrenmenin en iyi yolu bu."

“Julia and Benjamin are the most loyal students.”

"Julia ve Benjamin en sadık öğrenciler."

Of course, English isn't straightforward.

Tabii ki, İngilizce basit değildir.

‘Straightforward’ means simple.

'Dolaysız' basit anlamına gelir.

English isn't straightforward, and  there are exceptions to this rule.

İngilizce basit değildir ve bu kuralın istisnaları vardır.

Firstly, we don't use ‘the’ if there  is a possessive like ‘my’, ‘her’.

Birincisi, 'my', 'her' gibi bir iyelik eki varsa 'the' kullanmayız.

For example.

Örneğin.

“Mr. Smith is her favourite teacher.”

"Bay. Smith onun en sevdiği öğretmeni.”

“This is my eldest brother.”

"Bu benim en büyük ağabeyim."

“This is our most recent article.”

"Bu bizim en son makalemiz."

The next exception is when talking  informally, then you can drop ‘the’  

Bir sonraki istisna, resmi olmayan bir şekilde konuşurken, o zaman

if the superlative is used later in the  sentence and not directly before the noun.

üstünlük sıfatı isimden hemen önce değil de cümlede daha sonra kullanılıyorsa 'the'yi bırakabilirsiniz

Here's an example.

. İşte bir örnek.

“Mums gravy (there's the noun)  ... Mum’s gravy is most delicious.

“Annem sosu (isim var) ... Annemin sosu çok lezzetli.

So, you could say “Mum’s gravy is the  most delicious.” or drop it informally.

Yani “Annenin sosu en lezzetlisidir” diyebilirsiniz. veya gayri resmi olarak bırakın.

“Mom's gravy is most delicious.”

"Annemin yaptığı sos çok lezzetli."

“This house (now is your noun)  ... This house is the biggest.”

"Bu ev (şimdi senin ismin) ... Bu ev en büyüğü."

Could be, “This house is biggest.”

"Bu ev en büyük" olabilir.

For sure this house is biggest.

Elbette bu ev en büyüğü.

“Which song is longest?”

"En uzun şarkı hangisi?"

“Which song is the longest”  or “Which song is longest?”

"Hangi şarkı en uzun" veya "Hangi şarkı en uzun?"

Okay, let's go through some other commonly used  

Pekala, kelime dağarcığınızda olması gereken

superlatives that you should  have in your vocabulary bank.

yaygın olarak kullanılan diğer bazı üstünlük sıfatlarını gözden geçirelim

To describe the quality of  something you can use ‘fine’.

. Bir şeyin kalitesini tanımlamak için 'iyi' kullanabilirsiniz.

And what's the superlative of ‘fine’?

Ve 'iyi'nin üstünlüğü nedir?

Finest.

En iyi.

“Oh, the pillowcase was  made from the finest silk.”

"Ah, yastık kılıfı en iyi ipekten yapılmış."

How about ‘fun’?

Peki 'eğlence'?

‘The most fun’.

'En eğlenceli'.

“She is the most fun of anyone I know.”

"Tanıdıklarımdan en eğlencelisi o."

‘Funny’.

'Eğlenceli'.

‘Funniest’.

"En komik".

“This is the funniest show in 20 years.”

“Bu, 20 yılın en komik şovu.”

‘Sweet’.

'Tatlı'.

‘Sweetest’.

"En tatlı".

“He really is the sweetest boy.”

"Gerçekten dünyanın en tatlı çocuğu."

‘Rich’.

'Zengin'.

‘Richest’.

'En zengin'.

“Rishi Sunak is the richest  politician to take the top job.”

"Rishi Sunak, en üst işi alan en zengin politikacı."

‘Expensive’.

'Masraflı'.

‘The most expensive’.

'En pahalı'.

“Of all my books, this one  was the most expensive.”

"Bütün kitaplarım arasında bu en pahalısıydı."

‘Cheap’.

'Ucuz'.

‘Cheapest’.

'En ucuz'.

“Don't buy the cheapest car  it may not be reliable.”

"En ucuz arabayı almayın, güvenilir olmayabilir."

‘Simple’.

'Basit'.

‘Simplest’.

"En basit".

“We prefer using the simplest recipe.”

“En basit tarifi kullanmayı tercih ediyoruz.”

‘Cold’.

'Soğuk'.

‘Coldest’.

"En soğuk".

“It's the coldest night of the year.”

"Yılın en soğuk gecesi."

‘Warm’.

'Ilık'.

‘Warmest’.

"En sıcak".

“This hot water bottle is the warmest.”

"Bu sıcak su şişesi en sıcak olanıdır."

‘Hot’.

'Sıcak'.

‘Hottest’.

"En ateşli".

“My tea is hottest.”

"Benim çayım en sıcaktır."

“My tea is THE hottest,” but I’m being informal.

"Benim çayım en sıcaktır," ama gayri resmi konuşuyorum.

“My tea is hottest.”

"Benim çayım en sıcaktır."

‘Lovely’.

'Sevimli'.

‘Loveliest’.

'En güzel'.

“You are the loveliest student in my class.”

"Sınıfımın en sevimli öğrencisisin."

Okay, let's whip through some superlatives for  

Pekala, görünüşü tarif

describing appearance. Now there  are six adjectives coming up.

etmek için bazı üstünlük sıfatlarının üzerinden geçelim . Şimdi altı sıfat geliyor.

Can you correctly identify all  six superlatives? Here goes:

Altı üstünlüğün tümünü doğru bir şekilde tanımlayabilir misiniz? İşte:

‘pretty’,

'güzel',

‘prettiest’,

'en güzel',

‘cute’,

'şirin',

‘cutest’,

'en şirin',

‘ugly’,

'çirkin',

‘ugliest’,

'çirkin',

‘handsome’,

'yakışıklı',

‘the most handsome’,

'en yakışıklı',

‘attractive’,

'çekici',

‘the most attractive’,

'en çekici',

‘unattractive’

'çekici olmayan'

‘the most unattractive’.

"en çekici olmayan".

How did you do?

Nasıl yaptın?

Don't worry if you didn't get them  all right. Just keep up the hard work  

Hepsini doğru anlamadıysanız endişelenmeyin. Sadece sıkı çalışmaya devam edin

and you will be the fastest to get  the correct superlative in future.

ve gelecekte doğru üstünlüğü elde etmek için en hızlı siz olacaksınız.

Okay, let's have one final  go. Tell me the superlative  

Tamam, son bir kez deneyelim. Bana

for these adjectives describing nature:

doğayı tanımlayan şu sıfatların en üstünlüğünü söyle:

‘angry’,

"kızgın",

‘angriest’,

"en kızgın",

‘happy’,

"mutlu",

‘happiest’,

"en mutlu",

‘loud’,

"gürültülü",

‘loudest’,

"en gürültülü",

‘calm’,

"sakin",

‘calmest’,

"en sakin" ,

‘sad’,

"üzgün",

‘saddest’,

"en hüzünlü",

‘fast’,

'hızlı',

‘fastest’,

'en hızlı',

‘slow’,

'yavaş',

‘slowest,

'en yavaş',

‘bright’,

'parlak',

‘brightest’,

'en parlak',

‘dull’,

'donuk',

‘dullest’,

'en sıkıcı',

‘smart’,

'akıllı',

‘smartest’,

'en akıllı',

‘quick’,

'hızlı',

‘quickest’,

'en hızlı',

‘cool’,

'havalı' ,

‘coolest’.

"en havalı".

Nice and easy, right? Or should I say,  that was the easiest of all the lists.

Güzel ve kolay, değil mi? Ya da tüm listelerin en kolayıydı demeliyim.

Now before I go, here are four of the most  

Şimdi gitmeden önce, "en

common irregular forms we have  ‘good’ instead is ‘the best’.

iyi" yerine "iyi" sahip olduğumuz en yaygın düzensiz biçimlerden dördü burada.

So, something is ‘the most  good’ then it's the best.

Yani, bir şey 'en iyi' ise o zaman en iyisidir.

“I am the best mother in the world.”

"Ben dünyanın en iyi annesiyim."

According to my children.

çocuklarıma göre.

Then we have ‘bad’. ‘The most  bad’ would be ‘the worst’.

Sonra 'kötü' var. 'En kötü', 'en kötüsü' olacaktır.

“My partner is the worst  driver I have ever known.”

"Ortağım tanıdığım en kötü sürücü."

Then we have ‘little’. It would be ‘the least’.

O zaman elimizde 'az' var. "En az" olurdu.

“She spent the least amount of  time working on this project.”

"Bu proje üzerinde çalışmak için en az zamanı harcadı."

And finally, ‘far’ would be ‘furthest’.

Ve son olarak, 'uzak', 'en uzak' olacaktır.

“I have to travel the furthest.  I came here from Egypt.”

“En uzağa seyahat etmeliyim. Ben buraya Mısır'dan geldim."

And let me end with how we sometimes end a  sentence containing a superlative. And these words  

Ve bazen üstünlük eki içeren bir cümleyi nasıl bitirdiğimizle bitirmeme izin verin. Ve bu kelimeler

give the superlative more weight more emphasis,  because they can't be any more. They are the top.

üstünlük ifadesine daha fazla ağırlık verir, çünkü artık olamazlar. Onlar zirvede.

But if you want to emphasize it,  then informally, you can use ‘ever’.

Ancak bunu vurgulamak istiyorsanız gayri resmi olarak 'ever' kullanabilirsiniz.

“This is the best day ever.”

"Bu şimdiye kadarki en iyi gün."

You could also use ‘in the world’.

Ayrıca 'dünyada' da kullanabilirsiniz.

“You are the most helpful person in the world.”

"Sen dünyanın en yardımsever insanısın."

Or if you really want to add a lot of emphasis,  

Veya gerçekten çok fazla vurgu eklemek istiyorsanız

you can combine the two and  say, ‘in the world ever’.

, ikisini birleştirip 'dünyada hiç' diyebilirsiniz.

“You have made me the happiest  girl in the world ever.”

"Beni dünyanın gelmiş geçmiş en mutlu kızı yaptın."

Thank you for watching. Until  next time, take care and goodbye.

İzlediğiniz için teşekkürler. Bir dahaki sefere kadar kendinize iyi bakın ve hoşçakalın.