LEARN 105 ENGLISH VOCABULARY WORDS | DAY 24

It's day 24, friends! We're full steam ahead  on our 30-Day English Vocabulary Challenge!  

Bugün 24. gün arkadaşlar! 30 Günlük İngilizce Kelime Bilgisi Yarışmamızda tam gaz ilerliyoruz!

A video a day, every day for 30 days. We're  learning 105 words from the academic word list.  

30 gün boyunca her gün bir video. Akademik kelime listesinden 105 kelime öğreniyoruz.

Words that will help you have sophisticated  English conversations. Words you need to know  

Sofistike İngilizce konuşmalar yapmanıza yardımcı olacak kelimeler .

if you're preparing for an exam like IELTS or  TOEFL. I've been watching the posts you've been  

IELTS veya TOEFL gibi bir sınava hazırlanıyorsanız   bilmeniz gereken kelimeler .

making about this challenge, it's incredible,  inspiring. Make up a sentence to word you learn,  

Bu meydan okumayla ilgili   yaptığınız gönderileri izliyorum, inanılmaz, ilham verici. Öğrendiğiniz kelime için bir cümle oluşturun

and post it on social. Don't forget to like  and subscribe, and don't forget to download  

ve bunu sosyal medyada yayınlayın. Beğenmeyi ve abone olmayı unutmayın ve

the study guide that goes with this 30 day  challenge. You can do that by clicking here or  

bu 30 günlük yarışmayla birlikte gelen çalışma kılavuzunu indirmeyi unutmayın . Bunu, burayı veya

the link in the video description. Learn the  words, ace the quizzes, you've got this!

video açıklamasındaki bağlantıyı tıklayarak yapabilirsiniz. Kelimeleri öğrenin , kısa sınavlarda başarılı olun, işte bu!

Our first word today is  CONSEQUENCES.

Bugünkü ilk sözümüz SONUÇLAR.

First syllable stress, it's a plural noun, things  that happen as a result of a particular action or  

İlk hece vurgusu, çoğul bir isimdir, belirli bir eylemin veya koşullar dizisinin sonucu olarak meydana gelen şeylerdir

set of conditions. You should carefully consider  the consequences of making a career change.  

. Kariyer değişikliği yapmanın sonuçlarını dikkatlice düşünmelisiniz.

What will result from it? Will you have to  get more schooling? Will you have to start  

Bundan ne sonuç çıkacak? Daha fazla eğitim almanız gerekecek mi?

at a lower salary, for example. Let's  look again up close and in slow motion.

Örneğin,   daha düşük bir maaşla başlamanız gerekecek mi? Tekrar yakından ve ağır çekimde bakalım.

And now we'll go to Youglish for five examples.

Ve şimdi beş örnek için Youglish'e geçeceğiz.

Stress has physiological consequences.

Stresin fizyolojik sonuçları vardır.

Stress causes things to happen in  the body. The heart rate can go up,  

Stres vücutta bazı şeylerin gerçekleşmesine neden olur . Örneğin kalp atış hızı artabilir

for example. This is a result of stress.

. Bu stresin bir sonucudur.

Stress has physiological consequences.

Stresin fizyolojik sonuçları vardır.

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

Freedom of the press does exist in Afghanistan  and there's consequences if that's not followed.

Afganistan'da basın özgürlüğü vardır ve buna uyulmamasının sonuçları vardır.

Grammatically, that phrase should be ‘there  are consequences’ not ‘there’s consequences’,  

Dilbilgisi açısından, bu ifade "there re results" olmalıdır, "there's results" değil,   "

'There's' being used incorrectly instead  of 'there are' is something that's happening  

there are" yerine "there's" yanlış olarak kullanılır ,

more and more in English. Anyway, there are  consequences. She's talking about a journalist  

İngilizce'de giderek daha fazla olan bir şeydir. Her neyse, sonuçları vardır.

who is illegally exiled from Afghanistan, a  rule or law is broken here, and therefore,  

Afganistan'dan yasadışı bir şekilde sürgün edilen bir gazeteciden bahsediyor, burada bir kural veya yasa çiğneniyor ve bu nedenle,

there are some consequences. Things will  happen as a result of breaking the rule. In  

bazı sonuçları var. Kuralın çiğnenmesi sonucunda bazı şeyler olacaktır.

this case, she was able to get the Afghan  government to formally reverse the exile.

Bu durumda, Afgan hükümetinin sürgünü resmi olarak tersine çevirmesini sağlamayı başardı.

Freedom of the press does exist in Afghanistan  and there's consequences if that's not followed.

Afganistan'da basın özgürlüğü vardır ve buna uyulmamasının sonuçları vardır.

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

We, we haven't taken the time  to, to look at the consequences.

Sonuçlara bakmak için zaman ayırmadık. Bu özel eylemin sonucu olarak

Haven't taken the time to look and see what  happens as a result of this particular action.  

ne olduğuna bakmak ve görmek için zaman ayırmadınız .

Sometimes it does take some time, long term, to  understand the consequences of an action. For  

Bazen bir eylemin sonuçlarını anlamak biraz zaman alabilir, uzun vadeli olabilir .

example, right now, lots of health organizations  are trying to understand and learn about the  

Örneğin   şu anda birçok sağlık kuruluşu

long-term consequences of having Covid-19 but  it may take years to fully understand that.

Covid-19'a sahip olmanın uzun vadeli sonuçlarını anlamaya ve öğrenmeye çalışıyor ancak bunu tam olarak anlamak yıllar alabilir.

We, we haven't taken the time  to, to look at the consequences.

Sonuçlara bakmak için zaman ayırmadık.

Another example.

Başka bir örnek.

And we're now living with the  consequences of that decision process.

Ve şimdi bu karar sürecinin sonuçlarıyla yaşıyoruz.

Living with the consequences. This usually implies  something negative has happened. You can do  

Sonuçlarıyla yaşamak. Bu genellikle olumsuz bir şey olduğu anlamına gelir.

something without thinking it through, or without  knowing or caring about the long-term effects.

Bir şeyi derinlemesine düşünmeden veya uzun vadeli etkilerini bilmeden veya umursamadan yapabilirsiniz.

And we're now living with the  consequences of that decision process.

Ve şimdi bu karar sürecinin sonuçlarıyla yaşıyoruz. Son

Our last example.

örneğimiz.

There may be horrible consequences  for making different choices.

Farklı seçimler yapmanın korkunç sonuçları olabilir.

In any given situation, we make a  choice based in part on what we think  

Herhangi bir durumda, kısmen

the consequences will be. We  guess if they'll be good or bad,  

sonuçlarının ne olacağını düşündüğümüze dayalı olarak bir seçim yaparız. İyi veya kötü olup olmayacaklarını,

if they'll improve our lives or not, and we weigh  that with what we want to do now in this moment.

hayatımızı iyileştirip iyileştirmeyeceklerini tahmin ediyoruz ve bunu şu anda yapmak istediklerimizle değerlendiriyoruz.

There may be horrible consequences  for making different choices.

Farklı seçimler yapmanın korkunç sonuçları olabilir.

Our next word is PREVIOUS. 

Sıradaki kelimemiz ÖNCEKİ.

It's an adjective,  

Bu,

existing or happening before the present time.  

şimdiki zamandan önce var olan veya olan bir sıfattır.

She has a child from a previous marriage. Let's  see this again up close and in slow motion.

Önceki evliliğinden bir çocuğu var. Bunu tekrar yakından ve ağır çekimde görelim.

And now, we'll go to Youglish for five examples.

Ve şimdi beş örnek için Youglish'e geçeceğiz.

So let's talk a little bit about  previous career experience.

Öyleyse, önceki kariyer deneyimlerinden biraz bahsedelim.

Previous career experience.  Work you've done in the past,  

Önceki kariyer deneyimi. Geçmişte   yaptığınız,

in jobs where you no longer  work, relevant to this career.

artık çalışmadığınız işlerde bu kariyerle alakalı işler.

So let's talk a little bit about  previous career experience.

Öyleyse, önceki kariyer deneyimlerinden biraz bahsedelim.

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

And in both of your previous books talk  directly about the Italian-American experience.

Ve önceki kitaplarınızın her ikisinde de doğrudan İtalyan-Amerikan deneyiminden bahsediyorsunuz.

Previous books. Books he wrote  before the one we're discussing now.

Önceki kitaplar. Şu anda tartıştığımızdan önce yazdığı kitaplar.

And in both of your previous books talk  directly about the Italian-American experience.

Ve önceki kitaplarınızın her ikisinde de doğrudan İtalyan-Amerikan deneyiminden bahsediyorsunuz.

Here's another example.

İşte başka bir örnek. Önceki yıllara göre

It was a much more diverse  group than previous years.

çok daha çeşitli bir gruptu.

There was more diversity in this group, people  of different ages or races, or income level,  

Bu grupta daha fazla çeşitlilik vardı, farklı yaş veya ırktan insanlar veya

or experience level on a particular topic,  and so on. There are lots of different ways  

belirli bir konuda gelir düzeyi   veya deneyim düzeyi vb. Bir grubu farklı kılmanın pek çok farklı yolu vardır

a group can be diverse, and this year the  group was more diverse than in past years.

ve bu yıl grup, geçmiş yıllara göre daha çeşitliydi. Önceki yıllara göre

It was a much more diverse  group than previous years.

çok daha çeşitli bir gruptu.

Another example.

Başka bir örnek.

But I’ll tell you that the previous administration  had really cut the health department to the bone.

Ancak size, önceki yönetimin sağlık departmanını gerçekten kemiğe kadar indirdiğini söyleyeceğim.

Previous administration. This refers to the people  who ran the government before the present set of  

Önceki yönetim. Bu, mevcut insanlardan önce hükümeti yöneten insanları ifade eder

people. This guy is talking about New York City.  So that would be the mayor and all the people  

. Bu adam New York City'den bahsediyor. Yani bu, belediye başkanı ve

the mayor picked to help him run the city. Not the current mayor, but a previous mayor.

belediye başkanının şehri yönetmesine yardım etmesi için seçtiği tüm kişiler olacaktır. Şimdiki belediye başkanı değil, eski belediye başkanı.

But I’ll tell you that the previous administration  had really cut the health department to the bone.

Ancak size, önceki yönetimin sağlık departmanını gerçekten kemiğe kadar indirdiğini söyleyeceğim. Son

Our last example.

örneğimiz.

I went to his previous tech talk.

Önceki teknik konuşmasına gittim.

His talk that happened at another time, earlier.

Daha önce başka bir zamanda olan konuşması.

I went to his previous tech talk.

Önceki teknik konuşmasına gittim.

Our last word today is FINAL.

Bugünkü son sözümüz SON.

This is a dark L. Final. Uhl-- uhll-- you can make that  

Bu karanlık bir L. Finali. Uhl-- uhll-- o

dark sound by keeping your tongue tip down and  actually, you should. Lifting your tongue tip  

karanlık sesi dilinizin ucunu aşağıda tutarak yapabilirsiniz ve aslında yapmalısınız. Dilinizin ucunu kaldırmanız

will bring the sound more forward. The dark  sound is made here in the back. Final. Uhl.  

sesi daha fazla öne çıkarır. Koyu ses burada, arkada yapılır. Son. Uhl.

Final. It's an adjective, means happening or  coming at the end. They won their final four  

Son. Bu bir sıfattır, oluyor veya sonunda geliyor demektir. Son dört

games. It also means something will not be  changed or done again. All sales are final.  

maçlarını kazandılar. Aynı zamanda bir şeyin değiştirilemeyeceği veya bir daha yapılmayacağı anlamına da gelir. Tüm satışlar kesindir.

That is if you buy something, you can't return It. Let's look again up close and in slow motion.

Yani bir şey satın alırsanız iade edemezsiniz. Tekrar yakından ve ağır çekimde bakalım.

And now, we'll go to Youglish for five examples.

Ve şimdi beş örnek için Youglish'e geçeceğiz.

Their final book on leadership, which was is  their last book, their last word on leadership.

Liderlik konusundaki son kitapları, ki bu onların son kitabıydı, liderlik konusundaki son sözleri.

Final book on leadership. They  would not write on this topic again.

Liderlik üzerine son kitap. Bu konu hakkında bir daha yazmazlar.

Their final book on leadership, which was is  their last book, their last word on leadership.

Liderlik konusundaki son kitapları, ki bu onların son kitabıydı, liderlik konusundaki son sözleri.

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

First there's 64 teams, then  there's 32, then there's 16,  

Önce 64 takım var, sonra 32, ardından 16,

and 8 until there's one final team left.

ve son bir takım kalana kadar 8 takım var.

One final team left in the tournament. One last  

Turnuvada son bir takım kaldı. Son bir

team, the one team that's left after  all of the games have been played.

takım, tüm maçlar  oynandıktan sonra kalan tek takım .

First there's 64 teams, then there's 32,  

Önce 64 takım var, sonra 32,

then there's 16, and 8 until  there's one final team left.

sonra 16 ve son bir takım kalana kadar 8.

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

The final piece of the puzzle  came into place in in 2016.

Yapbozun son parçası 2016'da yerini aldı.

The final piece of the puzzle. This is a  phrase that means the last missing part  

Yapbozun son parçası. Bu, son eksik kısım anlamına gelen bir deyimdir   bir

as you're trying to learn something,  to figure it out, you do research,  

şeyi öğrenmeye, anlamaya,   araştırma yapmaya,

you gather evidence, but you don't quite  understand it until that final piece  

kanıt toplamaya çalışırken, ancak cevabı oluşturan son parça   gelene kadar tam olarak anlamazsınız.

comes in that makes the answer clear. The  part that you need to know, the very last clue.

temizlemek. Bilmeniz gereken kısım, en son ipucu.

The final piece of the puzzle  came into place in in 2016.

Yapbozun son parçası 2016'da yerine oturdu.

Another example.

Başka bir örnek.

And we had our final rehearsal, a dress  rehearsal preparing for Hong Kong.

Ve son provamızı yaptık, Hong Kong için hazırlanan bir kostümlü prova.

The last rehearsal, the one at the very end  of the rehearsal period before the show opens.

Gösteri açılmadan önceki prova süresinin en sonundaki son prova.

And we had our final rehearsal, a dress  rehearsal preparing for Hong Kong.

Ve son provamızı yaptık, Hong Kong için hazırlanan bir kostümlü prova. Son

Our last example.

örneğimiz.

My final recommendation may  be a little controversial.

Son tavsiyem biraz tartışmalı olabilir.

This person is listing recommendations to  marketers on how to get people to buy smart  

Bu kişi, pazarlamacılara, insanların evleri için akıllı cihazlar satın almalarını nasıl sağlayacaklarına ilişkin öneriler listeliyor

devices for their homes. She has a final  recommendation, the last one on her list.  

. Son bir tavsiyesi var, listesindeki son tavsiye.

Controversial means likely the  public, or at least some people,  

Tartışmalı, halkın veya en azından bazı kişilerin

will disagree with her recommendation.

onun tavsiyesine katılmayacağı anlamına gelir.

My final recommendation may  be a little controversial.

Son tavsiyem biraz tartışmalı olabilir.

Seeing all the real-life examples can really help  you understand how to use these words, can't it?   

Tüm gerçek hayattan örnekleri görmek, bu kelimeleri nasıl kullanacağınızı anlamanıza gerçekten yardımcı olabilir, değil mi?

I have a challenge for you now. Make up a sentence  with one of these words. Make a short video of  

Şimdi senin için bir meydan okumam var. Bu kelimelerden biriyle bir cümle oluşturun. Cümlenizin kısa bir videosunu çekin

your sentence, and post it to social media. Tag me  and use the hashtag #rachelsenglish30daychallenge

ve sosyal medyada yayınlayın. Beni etiketleyin ve #rachelsenglish30daychallenge hashtag'ini kullanın

Don't be shy. You can do this. I love seeing  what you've posted so far. Our next video comes  

. Bunu yapabilirsiniz. Şu ana kadar yayınladıklarınızı görmek hoşuma gidiyor. Bir sonraki videomuz

out tomorrow, at 10 AM Philadelphia time. Come  on back to learn three more vocabulary words.  

yarın Philadelphia saatiyle 10:00'da yayında. Üç kelime daha öğrenmek için geri gelin.

In the meantime, keep your  studies going with this video,  

Bu arada, çalışmalarınıza bu video ile devam edin

and check out my online courses  at Rachel's English Academy.  

ve Rachel's English Academy'deki çevrimiçi kurslarıma  göz atın.

You'll become a more confident English  speaker. And please do remember to subscribe.  

Daha özgüvenli bir İngilizce konuşan kişi olacaksınız. Ve lütfen abone olmayı unutmayın.

I love being your English teacher. That's it  and thanks so much for using Rachel's English.

İngilizce öğretmenin olmayı seviyorum. Hepsi bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.