Improve English Speaking Skills (Advanced words and phrases) English Conversation Practice

hello everyone and hello teacher I  hope you're fine welcome to tangerin

herkese merhaba ve merhaba öğretmenim umarım iyisinizdir mandalina

TV hello Sam it's a pleasure I  really like to participate in your

TV'ye hoş geldiniz merhaba Sam programınıza katılmayı gerçekten çok seviyorum

program and we are so happy you can help us  improve our English what do you have for us

ve İngilizcemizi geliştirmemize yardımcı olabileceğiniz için çok mutluyuz

today oh I want to teach you something very  important I know you guys are very interested in

bugün bizim için neyiniz var oh istiyorum size çok önemli bir şey öğretmek istiyorum, biliyorum siz

learning Advanced words and phrases  in English Advanced vocabulary in

İngilizce'de ileri düzey kelimeler ve ifadeler öğrenmeye çok meraklısınız

English that's why today I want to give you  some Advanced Expressions idioms related to

İngilizce'de ileri düzey kelimeler ve ifadeler bu yüzden bugün size parayla ilgili bazı İleri Düzey İfadeler deyimleri vermek istiyorum,

money it's very important you can learn these  phrases because we talk about money every

bu cümleleri öğrenebilmeniz çok önemli çünkü biz Her

day when we buy something in the street  at the bank at the supermarket in your

gün sokakta, bankada, evinizdeki süpermarkette bir şey satın aldığımızda para hakkında konuşmak

house plus understanding and using idioms is  one of the easiest ways to sound like a native  

, ayrıca deyimleri anlamak ve kullanmak, anadili İngilizce olan biri gibi görünmenin en kolay yollarından biridir.

English speaker most IDI about money deal with  one's financial status though they can also be  

Parayla ilgili çoğu IDI, kişinin mali durumuyla ilgilidir. aynı zamanda

used to to describe a person's appearance  or attitude and even to express thisd to

bir kişinin görünüşünü veya tavrını tanımlamak için de kullanılabilir ve hatta birine bunu ifade etmek için de kullanılabilir, örneğin

someone for example break the bank have  you ever heard this phrase well break the  

bankayı kırmak bu cümleyi hiç duydunuz mu bankayı kırmak

bank means to be extremely expensive  or spend all of one's money in one

son derece pahalı olmak veya kişinin tüm parasını tek

shot for example it only costs  $2 that's not going to break the

seferde harcamak anlamına gelir örneğin sadece 2$ maliyeti bankayı zorlamaz

bank come on one evening at the theater  won't break the bank I hope it's clear  

hadi bir akşam tiyatroda bankayı zorlamaz umarım

for you another common expression  is bring home the bacon what does it

sizin için açıktır başka bir yaygın ifade eve pastırma getirmek ne anlama gelir bu

mean it simply means earning a living  to earn the money that is needed to

sadece kazanmak için geçimini sağlamak anlamına gelir yaşamak için gereken para

live for example it's hard work  but someone has to bring home the

örneğin zor iş ama birisinin eve pastırmayı getirmesi gerekiyor

bacon or both Richard and Samantha got  jobs to bring home the bacon for their

ya da Richard ve Samantha'nın çocukları için eve pastırma getirecek işleri var

children time is money I am sure you  have heard this expression before am I

vakit paradır Eminim bu ifadeyi daha önce duymuşsunuzdur, haklı mıyım

right well it means time is a valuable resource  used to emphasize that time is not a free

? yani zaman değerli bir kaynaktır, zamanın bedava bir meta olmadığını vurgulamak için kullanılır zaman

commodity time is money you know  so why don't you better get back to

paradır biliyorsun o halde neden işe geri dönsen iyi olur

work another very common expression  is a penny saved is a penny

başka bir çok yaygın ifade, tasarruf edilen bir kuruş,

earned meant to encourage people to save  money specifically through a savings or  

insanları teşvik etmek amacıyla kazanılan bir kuruştur özellikle bir tasarruf veya yatırım hesabı aracılığıyla para biriktirmek

investment account may also be used to  describe m money saving practices in the

aynı zamanda işyerindeki para tasarrufu uygulamalarını tanımlamak için de kullanılabilir;

workplace for example you should invest in  a retirement plan after all a penny saved  

örneğin bir emeklilik planına yatırım yapmalısınız sonuçta tasarruf edilen

is a penny earned born with a silver spoon  in your mouth that's another common money

bir kuruş, ağzınızda gümüş kaşıkla doğan bir kuruştur.

idiom used to describe someone who comes  from a wealthy family and it's typically  

Zengin bir aileden gelen birini tanımlamak için kullanılan başka bir yaygın para

used to show resentment or disdain  for example they were born with a  

deyimi ve genellikle kızgınlık veya küçümseme göstermek için kullanılır, örneğin

silver spoon in their mouth so they only fly first

ağızlarında gümüş kaşıkla

class or she was born with a silver spoon  in her mouth so she won't come to my poor  

doğdukları için sadece birinci sınıfta uçarlar veya o kişi gümüş kaşıkla doğmuştur zavallı evime gelmesin diye ağzını birine

house pork over to give something like money  to someone especially when you don't want

para gibi bir şey vermek için getirin, özellikle de istemediğiniz zaman,

to for example we have to Fork  over 10 bucks to park near the

örneğin stadyumun yakınına park etmek için 10 dolardan fazla para harcamak zorundayız

stadium or every year I have  to Fork over more taxes to the

veya her yıl çatal atmak zorunda kalıyorum Devlete daha fazla vergi verilmesi

government looks or feels like a  million bucks that's another common

bir milyon dolar gibi görünüyor ya da hissettiriyor,

expression it is a phrase that means someone  either looks really good or is in a good

bu başka bir yaygın ifadedir, birisinin ya gerçekten iyi göründüğü ya da iyi bir ruh halinde olduğu anlamına gelen bir ifadedir

mood something extremely good or well  after that vacation I feel like a million

o tatilden sonra son derece iyi ya da iyi bir şey kendimi bir milyon dolar gibi hissediyorum

bucks or did you see her new  hairstyle she looks like a million

ya da yaptım yeni saç stilini görüyorsun o bir milyon

bucks I slept great I feel like a million  bucks you can make more examples on the  

dolar gibi görünüyor harika uyudum bir milyon dolar gibi hissediyorum yorumlarda daha fazla örnek yapabilirsin

comments go dutch I remember I heard  this expression in my first English  

git hollandaca bu ifadeyi yıllar önce ilk İngilizce dersimde duyduğumu hatırlıyorum

class many years ago it means to split a  cost evenly between two people for example

bu bir maliyeti paylaşmak anlamına geliyor iki kişi arasında eşit olarak

example if you're unsure who's paying  for the date you should just go dutch  

örneğin randevu için kimin para ödediğinden emin değilseniz Hollanda'ya gitmelisiniz

or nowadays girls don't want to  go dutch something like the famous

veya bugünlerde kızlar Hollanda'ya gitmek istemiyor ünlü

50/50 Gravy Train the meaning a job that pays a  lot of money for minimal effort I'm riding the  

50/50 Gravy Train gibi bir şey bu çok para kazandıran bir iş anlamına geliyor minimum çaba karşılığında para Bu işte sos trenine biniyorum

gravy train with this job all I do is sit at the  desk and watch movies and I'm making 40 an hour  

tek yaptığım masada oturup film izlemek ve saatte 40 kazanıyorum

privatization is not always the gravy train  that governments promise another expression  

özelleştirme her zaman hükümetlerin söz verdiği sos treni değildir başka bir ifade

Cash Cow it is a business venture that is easy  to operate and generates a lot of risk Revenue  

Nakit İnek bu bir işletilmesi kolay ve çok fazla risk oluşturan ticari girişim Gelir

Ticket Master knew that implementing  new fees could be a cash cow for their

Bileti Uzmanı, yeni ücretlerin uygulanmasının işleri için nakit ineği olabileceğini biliyordu

business or this product has  always been a cash cow for our

veya bu ürün, şirketimiz için her zaman nakit ineği olmuştur,

company money doesn't grow on trees used  to remind someone that money is limited and  

para eskiden ağaçlarda yetişmez birine paranın sınırlı olduğunu ve

shouldn't be spent carelessly for example we are  not going back to the mall money doesn't grow on

dikkatsizce harcanmaması gerektiğini hatırlatın, örneğin alışveriş merkezine geri gitmiyoruz para ağaçta yetişmiyor

trees Money Talks it describes how  money can be used to influence an  

Para Konuşmaları paranın yöneticinin olmadığı bir bireyi veya kurumu

individual or entity the executive wasn't  worried about their critics in Congress  

etkilemek için nasıl kullanılabileceğini anlatıyor Kongredeki eleştirmenlerinden endişeli

after all Money Talks another common  expression is balance the books very

Sonuçta Para Konuşmalarından sonra başka bir yaygın ifade de defterleri dengelemektir çok

famous it is used to ensure that money  spent expenses doesn't exceed the money  

ünlüdür, harcanan paranın, giderlerin getirdiği parayı aşmamasını sağlamak için kullanılır

brought in Revenue it can be used when  discussing personal or business finances  

Gelir, kişisel veya ticari finansmanı tartışırken kullanılabilir,

for example our accountant helps us balance  the books at the end of the fiscal year or  

örneğin muhasebecimiz defterleri dengelememize yardımcı olur mali yılın sonunda veya

if the business loses any more money we  won't be able to balance the books this

işletme daha fazla para kaybederse, bu

year pick up the tab it means  to pay for something for

yıl hesapları dengeleyemeyeceğiz, faturayı almak, bir şey için ödeme yapmak anlamına gelir, örneğin

example put your C the way I'll pick up the top  this time I'll pick up the top I got pet today  

C'nizi, benim alacağım şekilde koyun. üst bu sefer üstünü alacağım bugün evcil hayvan aldım

sa for a rainy day to put money aside in case of  an emergency such as losing your job or a major  

yağmurlu bir gün için işini kaybetmek veya büyük bir tıbbi masraf gibi acil bir durumda para biriktirmek için

medical expense they could have used their bonus  to buy a new motorcycle but they decided to save  

ikramiyelerini yeni bir motosiklet almak için kullanabilirlerdi ama onu yağmurlu bir gün için saklamaya karar verdiler,

it for a rainy day instead what quick Buck it  is money made in a short period of time for

bunun yerine ne çabuk Buck kısa sürede kazanılan paradır, örneğin

example you can make a quick Buck by selling  bottle water to people in line for the

gösteri için sıraya giren insanlara şişe suyu satarak hızlı bir Buck kazanabilirsiniz

show TI in your belt it means to spend less  money or to live frugally for example with no  

TI kemerinizde harcamak demektir daha az para veya tutumlu yaşamak, örneğin

signs of inflation slowing down the company is  going to have to tighten its belt to avoid any  

enflasyonun yavaşlayacağına dair hiçbir belirti olmadan şirket herhangi bir para sorununu önlemek için kemerini sıkmak zorunda kalacak

money problems oh look at the time I really  have to go now but if you want more advanced

ah, şu zamana bakın, gerçekten şimdi gitmem gerekiyor ama eğer daha gelişmiş

vocabulary just let me know or what kind of  vocabulary you would like to learn thank you  

kelime dağarcığı istiyorsanız sadece izin verin biliyorum ya da ne tür bir kelime öğrenmek istiyorsun

so much I hope you liked this conversation if you  could improve your English a little more please  

çok teşekkür ederim umarım bu sohbeti beğenmişsindir eğer ingilizceni biraz daha geliştirebilirsen lütfen

subscribe to the channel and share this video with  a friend and if you want to support this channel  

kanala abone ol ve bu videoyu bir arkadaşınla paylaş ve buna destek olmak istiyorsan kanalımıza

you can join us or click on the super thanks  button thank you very much for your support take

katılabilirsiniz veya süper teşekkür butonuna tıklayabilirsiniz desteğiniz için çok teşekkür ederiz kendinize iyi

care

bakın