Improve English Speaking Skills (Advanced English phrases and words) English Conversation Practice

good morning welcome to Tangerine  TV we're here with the teacher Peter

günaydın Mandalina TV'ye hoş geldiniz, öğretmen Peter Savala ile buradayız

Savala good morning Mike and the students  who are watching this video I'm happy to be

günaydın Mike ve bu videoyu izleyen öğrenciler Burada olduğum için mutluyum, size

here let me tell you teacher our subscribers are  so happy to learn Advanced English vocabulary  

söyleyeyim öğretmenim, abonelerimiz İleri Düzey İngilizce kelimeleri öğrendikleri için çok mutlular

I'm happy to hear that because that means  the students really want to improve their

I' Bunu duyduğuma sevindim çünkü bu, öğrencilerin İngilizcelerini gerçekten geliştirmek istedikleri anlamına geliyor,

English exactly they really want to  speak English as a native English

tam olarak ana dili İngilizce olan biri olarak gerçekten İngilizce konuşmak istiyorlar,

speaker that's why we're here one more  time so you can teach us more advanced

bu yüzden bir kez daha buradayız, böylece bize daha ileri düzey

phrases I am pleased to help you this time  I will teach you some expressions for daily  

ifadeler öğretebilirsiniz. Yardım etmekten memnuniyet duyarım. Bu sefer sana günlük kullanıma yönelik bazı ifadeler öğreteceğim,

use so you can use it every day in your  real life I want you to pay attention and  

böylece gerçek hayatında her gün kullanabilirsin. Dikkat etmeni ve

practice please for example take something  or someone for granted do you know what it

pratik yapmanı istiyorum, lütfen örneğin bir şeyi veya birini olduğu gibi kabul et bunun ne

means take some something or somebody for  granted I think it's the first time I hear that

anlama geldiğini biliyor musun bir şey al veya Birisi kesin olarak sanırım bu ifadeyi ilk kez duyuyorum, bu

expression it means to assume that something  or someone will always be there for example we  

bir şeyin veya birisinin her zaman orada olacağını varsaymak anlamına gelir, örneğin

shouldn't take it for granted that the government  will always be there to help us when there are

hükümetin sorunlar olduğunda bize yardım etmek için her zaman orada olacağını varsaymamalıyız

problems or a more simp simple example  it's easy to take your parents for

veya daha basit basit bir örnek, anne babanızı olduğu gibi kabul etmek kolaydır

granted oh now I get it that's a  very useful expression I want to know

ah şimdi anladım bu çok faydalı bir ifade

more another expression is having  said that it is also a very useful

daha fazlasını bilmek istiyorum başka bir ifade de bunun aynı zamanda çok faydalı bir ifade olduğunu söyledi

expression it means you are going to say something  which will disagree with what you said a moment

bu sizin bir şey söyleyeceğiniz anlamına geliyor biraz önce söylediklerinize katılmayacağım

ago I will give you an example I think we need  to get ready for a really difficult time over  

Size bir örnek vereceğim Bu yıldan bu yana satışların gerçekten iyi olduğunu söyleyerek önümüzdeki birkaç ay içinde gerçekten zor

the next few months having said that the sales in  this year to date have been really good another  

bir döneme hazırlanmamız gerektiğini düşünüyorum başka bir

example we might have to do some other time time  having said that I think you should cancel your

örnek verebiliriz başka bir zaman yapmalıyım, tatilinizi iptal etmeniz gerektiğini düşündüğümü söyledim,

holidays have something in mind it's a  suggestion that we want to make it's an  

aklınızda bir şey var, bunu yapmak istediğimiz bir öneri,

idea we want to raise or introduce for example do  you have something in mind do you have anything to

gündeme getirmek veya tanıtmak istiyoruz, örneğin, aklınızda bir şey var mı, bir şey var mı? önermek

suggest or a more real example that'll  be a great idea do you have something in

ya da daha gerçek bir örnek, bu harika bir fikir olacak, aklınızda bir şey var mı,

mind other expression on the point  of the meaning just about to do

anlam noktasındaki başka bir ifade, tam da

something for example well I was just on  the point of wrapping up for the day and

bir şeyler yapmak üzereyim, örneğin, tam da günü toparlayıp

living but if it's quick yes  certainly come in and we'll have a

yaşamak üzereydim ama eğer hızlıysa evet kesinlikle içeri gelin ve konuşalım

talk oh I was just on the point of calling  you you got to me first I'll be there in 10

ah ben de tam sizi aramak üzereydim ilk bana ulaşırsınız 10 dakika içinde orada olacağım

minutes keep an eye on it means to watch  someone or something I use this expression  

göz kulak olun birisini veya bir şeyi izlemek anlamına geliyor bazen bu ifadeyi kullanın

sometimes for example your mother says can  you keep an eye on the soup in case it boils

örneğin anneniz diyor ki çorba kaynarsa diye göz kulak olur musunuz

over other example can you keep an  eye on the kids they are out in the

diğer örnek çocuklara göz kulak olur musunuz onlar bahçedeler

garden other we should keep an eye on the  weather we might need to think of something

diğer hava durumuna dikkat etmeliyiz ihtiyacımız olabilir içeride bir şey düşünmek

indoors I'm sorry I gave you three examples  but as I told you I use this expression many

kusura bakmayın size üç örnek verdim ama dediğim gibi bu ifadeyi birçok

times I recommend you to use it to this  and the other ones of course another

kez kullandım buna ve diğerlerine de kullanmanızı tavsiye ederim elbette başka bir

expression by no means we normally  use it to emphasize a negative

ifadeyi asla normalde vurgulamak için kullanmayız olumsuz bir

statement for example it is by no means certain  that the team is going to survive VI this

ifade, örneğin takımın bu yıl VI'da hayatta kalacağı hiçbir şekilde kesin değil

year another one it is by no  means certain that I'll get that

başka bir terfinin belirli bir şekilde

promotion turn out to be something  it means to develop in a particular  

gelişmesi anlamına gelen bir şey olacağı hiçbir şekilde kesin değil

way in the end one example is things can  turn out to be a little different than we

son olarak bir örnek: işler beklediğimizden biraz farklı çıkabilir

expected or that meal has turned  out to be wonderful it was really

ya da yemek harika çıktı

tasty contrary to popular belief it  means going against what many people

popüler inanışın aksine gerçekten lezzetliydi bu birçok insanın

think for example contrary to popular belief  our president is actually a hard working

düşündüğünün tersi anlamına geliyor örneğin yaygın inanışın aksine başkanımız aslında yaygın inanışın aksine çok çalışan bir

individual contrary to popular belief the  manager of the football team has really made a

kişidir futbol takımının menajeri gerçekten bir

difference another good Advanced English  expression is keep in touch that's very famous  

fark yaratmıştır başka bir iyi İleri Düzey İngilizce ifadesi iletişimde kalmaktır bu çok ünlü bir

phrase it means to stay in contact with someone I  will give you a couple of examples with with this

ifadedir birisiyle iletişimde kalmak anlamına gelir size birkaç örnek vereceğim bu ifadeyle

expression M please keep in touch  and let me know how things are

M lütfen iletişimde kalın ve işlerin nasıl gittiğini bana bildirin

going another one I'll keep  in touch with you when things

başka bir şey işler geliştiğinde sizinle iletişim kuracağım

develop get pet under the table it simply  means to receive payment for something  

evcil hayvanı masanın altına alın bu sadece

being done illegally or unauthorized  in some places this is being done so  

bazı ülkelerde yasa dışı veya izinsiz yapılan bir şey için ödeme almak anlamına gelir vergi ödemekten kaçmak için bunun yapıldığı yerler,

as to escape the paying of taxes let me give you  some examples now the employee was ped under the

size birkaç örnek vereyim, çalışan masanın altına

table or Mike was ped under the table to ensure  that Daniel's Daughter graduated with honors

ya da Daniel'in Kızı'nın onur derecesiyle mezun olmasını sağlamak için Mike masanın altına götürüldü,

another one Eric was B under the table to  keep quiet about the company's accounts to  

diğeri Eric masanın altındaydı B şirketin hesapları hakkında sessiz kalmak

crash somewhere maybe you're thinking about a  car accident am I right well in this case the  

bir yere çarpmak belki bir araba kazasını düşünüyorsundur değil mi bu durumda

word crash is used in a completely different  way to crash somewhere means to find a place  

çarpışma kelimesi tamamen farklı bir şekilde kullanılır bir yere çarpmak uyuyacak bir yer bulmak anlamına gelir

to sleep this may not necessarily mean a nice  and CED it may be on the couch or the sofa of  

bu mutlaka güzel bir CED anlamına gelmeyebilir başka bir kişinin kanepesinde veya kanepesinde olabilir

another person basically you're just looking for  a place to spend the night so that you are not on  

temelde sadece oturacak bir yer arıyorsunuz geceyi geçir böylece sokakta kalmazsın

the street or sleeping in your car for example  I need a place to crash tonight or can I crash  

veya arabanda uyumazsın örneğin bu gece kalacak bir yere ihtiyacım var veya

at your place for a few days I am tired let's  crash here for tonight and leave early in the

birkaç günlüğüne senin evinde kalabilir miyim yoruldum hadi bu gece burada kalalım ve sabah erkenden yola

morning another good expression is you can't  go wrong we use this phrase when we know for  

çıkalım Başka bir iyi ifade de, yanlış gidemezsiniz, bu ifadeyi,

a fact that something especially a purchase  was a good choice or a good deal most of the

özellikle satın alınan bir şeyin iyi bir seçim veya iyi bir anlaşma olduğunu bildiğimizde kullanırız, çoğu zaman

time there is usually something  wrong or defective with the

üründe genellikle yanlış veya kusurlu bir şey vardır

product it means that you have nothing  to lose you have made a wise choice for  

, bu şu anlama gelir: kaybedecek hiçbir şeyin yok akıllıca bir seçim yaptın

example you paid a dollar for that shirt even  though it has a small hole on it you can't go  

örneğin üzerinde küçük bir delik olmasına rağmen o gömleğe bir dolar ödedin yanlış yapmış olamazsın

wrong or you bet $300 for a flat screen TV  with no remote control you can't go wrong  

ya da uzaktan kumandası olmayan bir düz ekran televizyon için 300 dolar bahse girdin 'yanlış gidemem

another expression oh no I can't I have to  leave maybe next time oh that's a p it was  

başka bir ifade oh hayır yapamam ayrılmam gerekiyor belki bir dahaki sefere ah işte bu

really interesting do you want another  video let us know I hope you liked this  

gerçekten ilginçti başka bir video ister misin bize bildirin umarım bu

conversation if you could improve your English  a little more please subscribe to the channel  

sohbeti beğenmişsinizdir eğer İngilizcenizi biraz daha geliştirebilirseniz lütfen kanala abone olun

and share this video with a friend and if you  want to support this channel you can join us  

ve bu videoyu bir arkadaşınızla paylaşın ve bu kanala destek olmak istiyorsanız bize katılabilir

or click on the super thanks button thank  you very much for your support take care

veya süper teşekkürler butonuna tıklayabilirsiniz desteğiniz için çok teşekkür ederim kendinize iyi bakın