How to Use BE, BEING and BEEN - Learn English Grammar

Want to speak real English from your first lesson?

İlk dersinizden itibaren gerçek İngilizce konuşmak ister misiniz ? EnglishClass101.com'da

Sign up for your free lifetime account at EnglishClass101.com.

ömür boyu ücretsiz hesabınız için kaydolun .

Hi, everybody. My name is Alisha.

Selam millet. Benim adım Alisha.

Today, I'm going to be talking about the verb, “to be.”

Bugün "olmak" fiilinden bahsedeceğim.

So, in this lesson I'm going to talk about the use of the word, “to be,” and I'm

O yüzden, bu derste "olmak" kelimesinin kullanımı hakkında konuşacağım ve

going to introduce a few example sentences, as well as, give some explanations about some

birkaç örnek cümle tanıtacağım ve sizlerin sorduğunuz bazı sorular hakkında bazı açıklamalar yapacağım.

questions that you guys have had about the different uses of the verb, “to be,” specifically

"olmak" fiilinin farklı kullanımları hakkında, özellikle

different conjugations of the verb, “to be.”

"olmak" fiilinin farklı çekimleri hakkında .

So, let's get started.

Öyleyse başlayalım.

Okay.

Tamam aşkım. “Olmak”

The first point I want to mention about the verb, “to be,” is that “be” expresses

fiili ile ilgili olarak değinmek istediğim ilk nokta, “olmak” fiilinin

a state or a condition.

bir durumu, bir durumu ifade ettiğidir.

This is some point about the way a person is or a characteristic, a feature of a person,

Bu, bir kişinin nasıl olduğu veya bir kişinin özelliği, bir özelliği,

an object, a situation.

bir nesne, bir durum hakkında bir noktadır.

So, we use “be” to talk about existence.

Yani, varoluştan bahsetmek için “be” kullanırız.

Existence is like the base level of the verb, the base meaning of the verb.

Varoluş, fiilin temel düzeyi, fiilin temel anlamı gibidir.

Maybe you've heard the very famous Shakespeare expression, the expression from the Shakespeare

Belki Shakespeare'in çok ünlü sözünü duymuşsunuzdur, Shakespeare'in

play “Hamlet,” “To be or not to be.”

“Hamlet” oyunundan bir ifade, “Olmak ya da olmamak”.

This is a very famous expression which uses the verb, “to be.”

Bu, "olmak" fiilini kullanan çok ünlü bir ifadedir .

But here, this famous speech comes from the characters kind of internal monologue or the

Ancak burada bu ünlü konuşma, karakterlerin bir tür iç monologundan veya

character's thoughts about whether “to be,” “to be alive,” “to exist,” or, “not

karakterin “olmak”, “ canlı olmak”, “var olmak” veya “yok

to be,” “to not exist,” “to be dead.”

olmak”, “var olmamak” hakkındaki düşüncelerinden gelir. "ölmek."

In this case, yes, we are using the verb or the verb is used to mean existence, to mean

Bu durumda evet fiili kullanıyoruz ya da fiil varlık anlamında,

alive or not alive.

diri ya da diri olmayan anlamında kullanılıyor.

However, in modern English today, we use the verb, “to be,” in many, many cases.

Bununla birlikte, günümüzün modern İngilizcesinde, pek çok durumda "olmak" fiilini kullanıyoruz.

Not referring to being alive or not alive but we use it as a linking verb.

Hayatta olmaktan ya da hayatta olmamaktan bahsetmiyoruz ama bunu bir bağlantı fiili olarak kullanıyoruz.

So, “to be,” and the negative form is used to connect the subject to its other information.

Yani, "olmak" ve olumsuz biçim, özneyi diğer bilgilerine bağlamak için kullanılır.

This is the purpose of a linking verb.

Bağlama fiilinin amacı budur.

We have a subject and some other information about the subject.

Elimizde bir konu ve konu ile ilgili bazı bilgiler var .

We use the verb, “to be,” to link those two things together.

Bu iki şeyi birbirine bağlamak için "olmak" fiilini kullanırız . Modern Amerikan İngilizcesinde olduğu gibi “to be” fiilini nasıl kullanabileceğimizi göstermemize yardımcı olacağını umduğum

I've prepared a lot of examples and some conjugation review points that I hope can help show some

pek çok örnek ve bazı konjugasyon gözden geçirme noktaları hazırladım

of these--the ways we can use the verb, “to be,” as in modern American English.

. Hadi

Let's take a look.

bir bakalım.

First, at the present tense.

Birincisi, şimdiki zamanda.

So, please remember that depending on the subject of the sentence, the conjugation of

Bu nedenle, cümlenin öznesine bağlı olarak

the verb, “to be,” is going to change.

"olmak" fiilinin çekiminin değişeceğini lütfen unutmayın.

So, if the subject of the present sentence is “I,” we’ll use “am.”

Dolayısıyla, mevcut cümlenin öznesi "ben" ise, "[ __ ]" kullanırız.

If the subject is “he,” “she,” or “it,” we’ll use “is.”

Özne "he", "she" veya " it" ise, "is" kullanırız.

If the subject is “you,” “we,” or “they,” we use “are.”

Konu "siz", "biz" veya " onlar" ise "are" kullanırız.

So, please keep these in mind.

O yüzden lütfen bunları aklınızda bulundurun.

Of course, the negative form, we add “not,” after this.

Tabii ki, olumsuz biçim, bundan sonra "değil" ekliyoruz .

So, “I am not,” “he is not,” “you are not,” for example.

Örneğin, "ben değilim", "o değil", "sen değilsin".

Let's look at a few simple examples here.

Burada birkaç basit örneğe bakalım.

The subject, “he,” for, “he,” I apply “is,” the conjugation “is.”

Özne "he" için, "he" diyorum "is", çekim "is".

“He is my brother.”

"O benim erkek kardeşim."

So, here is my subject, “He,” extra information, “my brother,” and, “is,” this is my

İşte benim öznem, "O", ek bilgi, "kardeşim" ve "işte" bu benim

linking verb.

bağlantı fiilim.

It connects the information together.

Bilgileri birbirine bağlar.

Another example, “The neighbors are noisy.”

Başka bir örnek, “Komşular gürültülü.”

Please be careful.

Lütfen dikkatli ol.

I've noticed that many people forget that they're actually using a plural when they

Pek çok insanın, örneğin

talk about “neighbors” or “parents,” for example.

"komşular" veya "ebeveynler" hakkında konuşurken aslında çoğul kullandıklarını unuttuklarını fark ettim .

This little “S” here, the “neighbors,” the people who live next to me, this is a

Buradaki küçük "S", "komşular", yanımda oturan insanlar, bu

plural subject.

çoğul bir özne.

So, we should apply the same rule we use for “they.”

Bu nedenle, "onlar" için kullandığımız kuralın aynısını uygulamalıyız .

“They are,” in this case.

Bu durumda "onlar".

“The neighbors are noisy.”

"Komşular gürültülü."

Here is another example, “the computers,” not people here but multiple objects, “the

İşte başka bir örnek, "bilgisayarlar", burada insanlar değil, birden çok nesne, "

computers,” that “S” sound, it marks the plural form.

bilgisayarlar", bu "S" sesi, çoğul halini işaret ediyor.

So, we have to use the same conjugation rules, “the computers,” “they are.”

Yani, aynı konjugasyon kurallarını kullanmalıyız, "bilgisayarlar", "onlar."

Essentially, “They are all broken,” here.

Esasen, “Hepsi kırıldı” burada.

One more, “You are not my friend.”

Bir kez daha “Sen benim arkadaşım değilsin.”

So, here, we have the subject, “You,” and the negative, “not my friend.”

Yani burada öznemiz "Sen" ve olumsuz olan "arkadaşım değil".

“You are not my friend.”

"Sen benim arkadaşım değilsin."

So, in each of these, we are connecting the subject with some other information using

Yani, bunların her birinde,

a conjugated form of the verb, “be.”

"olmak" fiilinin çekimli bir biçimini kullanarak konuyu başka bazı bilgilerle ilişkilendiriyoruz.

Okay.

Tamam aşkım.

I also want to mention the infinitive form, this “to” plus “be.”

Ayrıca mastar biçiminden de bahsetmek istiyorum, bu "to" artı "be". Burada

I talked about, “to be,” a little bit here.

biraz “olmak”tan bahsetmiştim .

“To be,” meaning existence.

"Olmak", varoluş anlamına gelir.

We can use “to be” in modern English, as well, meaning there's no change to the

"To be" kelimesini modern İngilizcede de kullanabiliriz, yani fiilde herhangi bir değişiklik yoktur

verb.

.

But, we use it in a few situations referring to existence, referring to a situation.

Ancak birkaç durumda varlığa atıfta bulunur , bir duruma atıfta bulunuruz.

So, let's take a look at a few examples.

Öyleyse, birkaç örneğe bir göz atalım.

So, here, I have, “I want her to be my boss.”

İşte burada, "Onun benim patronum olmasını istiyorum."

“I want her to be my boss,” meaning she is not my boss now but in the future, I want

"Onun benim patronum olmasını istiyorum", yani o şimdi benim patronum değil ama gelecekte

her to be.

onun patronum olmasını istiyorum.

I want her to be in the state of being my boss.

Onun benim patronum olma durumunda olmasını istiyorum .

I want her to become my boss.

Onun patronum olmasını istiyorum.

However, we don't say “become,” “I want her to be my boss.”

Ama ol demiyoruz, patronum olsun istiyorum.

So, this is maybe a desire I want for a future situation where a person, “her,” in this

Yani, bu belki de gelecekte bir kişinin, bu durumda "o"nun,

case, is desired “to be,” to exist in a condition as this person's boss.

bu kişinin patronu olarak var olması "olmasının" istendiği bir durum için istediğim bir arzudur.

Okay, let's try another example.

Tamam, başka bir örnek deneyelim.

This is a very, very common example.

Bu çok ama çok yaygın bir örnek.

“Please tell him to be on time.”

"Lütfen ona zamanında gelmesini söyle."

“To be” is used here before the expression, “on time.”

Burada "to be", "zamanında" ifadesinden önce kullanılır.

So, “on time” means the correct time.

Yani, “zamanında” doğru zaman anlamına gelir.

For example, if the meeting begins at 1 o'clock, he needs “to be” in the meeting room at

Örneğin toplantı saat 1'de başlıyorsa saat 1'de toplantı odasında “olması” gerekir

1 o'clock.

.

So, “to be,” in this case, means be in a condition, be in the state of on time, at

Yani “olmak” bu durumda bir durumda olmak, zamanında,

the correct time.

doğru zamanda durumda olmak demektir.

This is a very common one.

Bu çok yaygın bir tanesidir.

“Tell him to be on time.”

"Ona zamanında gelmesini söyle."

“Please be on time,” meaning you, in your condition, your status in the day, should

"Lütfen dakik olun", yani siz, durumunuzla, gün içindeki durumunuzla

be on time.

dakik olmalısınız.

So, this is a great one to remember.

Yani, bu hatırlamak için harika bir şey.

Here's one more example, again, about time.

İşte yine zamanla ilgili bir örnek daha.

It's very commonly used for time, for schedules.

Programlar için zaman için çok yaygın olarak kullanılır.

“Didn't they tell you to be here at 8 o'clock?”

"Sana saat 8'de burada olmanı söylemediler mi?"

So, again, “to be,” meaning exists here, to bring yourself here.

Yani, yine, "olmak" anlamı burada, kendini buraya getirmek için var.

“You need to exist here at 8 o'clock.

“Saat 8'de burada olmanız gerekiyor. Sana

Didn't they tell you that?”

bunu söylemediler mi?”

So, again, “to be,” refers to your body, your person here, existing.

Yani, yine, "olmak", sizin bedeninize, buradaki kişinize, var olana atıfta bulunur.

So, “I need to be here to make these videos,” or “I need to be in the studio to do a live

Yani, "Bu videoları yapmak için burada olmam gerekiyor" veya "Her hafta canlı yayın yapmak için stüdyoda olmam gerekiyor"

stream every week,” “I need to be somewhere.”

, "Bir yerde olmam gerekiyor."

So, we use “be,” to talk about our body's position or our body's location where we exist.

Bu nedenle, vücudumuzun konumu veya var olduğumuz konum hakkında konuşmak için “be” kullanırız .

We can use “to be,” with that.

Bununla "to be" kullanabiliriz.

Okay, so I've already started talking about a few different prepositions, actually.

Tamam, aslında birkaç farklı edattan bahsetmeye başladım bile. Örneğin

I mentioned, “I need to be at the studio,” or “I need to be in the office,” for example.

, "Stüdyoda olmam gerekiyor" veya "Ofiste olmam gerekiyor" dedim.

There are a few common prepositions that we can use with the verb, “to be.”

"Olmak" fiiliyle kullanabileceğimiz birkaç yaygın edat vardır.

Because “to be,” refers to our existence, refers to our location, for example.

Çünkü “olmak” varlığımızı ifade eder, örneğin konumumuzu ifade eder.

We can use it with a few prepositions like, “in” or “at.”

"in" veya "at" gibi birkaç edatla kullanabiliriz.

So, I can say, “I need to be in the office,” “I need to be at the office.”

Bu yüzden, "Ofiste olmam gerekiyor", "Ofiste olmam gerekiyor" diyebilirim. Her

Both are okay to use with the verb, “to be,” because they talk about or they help

ikisi de "olmak" fiiliyle birlikte kullanılabilir çünkü onlar hakkında konuşurlar veya

us express our existence, our condition, where we are located.

varlığımızı, durumumuzu, nerede bulunduğumuzu ifade etmemize yardımcı olurlar. İnsanlardan

We can also use “with,” to talk about people.

bahsederken “with” kelimesini de kullanabiliriz .

Like, “I want to be with my family this weekend,” or “I want to be with my husband

Örneğin, "Bu hafta sonu ailemle birlikte olmak istiyorum" veya "

or my wife later,” or “I want to be with my friends every day,” for example.

Daha sonra kocam veya karımla birlikte olmak istiyorum" veya " Her gün arkadaşlarımla birlikte olmak istiyorum" gibi.

So, we can use “with,” along with the verb, “to be.”

Yani, "ile" fiilini "olmak" fiiliyle birlikte kullanabiliriz.

So, these are a couple of common prepositions you'll see with the verb, “to be,” and

Bunlar, "olmak" fiili ve

its various forms.

çeşitli biçimleriyle göreceğiniz birkaç yaygın edat.

Okay, so, let's continue on to a couple different grammar points.

Pekala, birkaç farklı gramer noktasına geçelim.

Let's talk now about the past tense.

Şimdi geçmiş zamandan bahsedelim.

We can use “to be,” in past tense.

"To be" kelimesini geçmiş zamanda kullanabiliriz.

Just remember, again, the verb does conjugate here.

Unutma, yine, fiil burada eşleniktir.

It's, “I was,” if the subject of the sentence is, “I.”

Cümlenin öznesi "Ben" ise , "Ben" idim.

“He,” “she,” and “it,” “was.”

"O", "o" ve "o", "öyleydi."

“He was,” “she was,” “it was.”

"Öyleydi", "oydu", "oydu."

And, with “you,” “we,” and “they,” we use “were.”

Ve "siz", "biz" ve "onlar" ile "were" kullanırız.

“You were, “they were,” “We were.”

"Sen, "onlar", "biz" idik.

Here, I've used “it,” as an, “I was late to work,” past tense.

Burada “it”i “ işe geç kaldım” geçmiş zaman olarak kullandım.

“The neighbors were noisy.”

"Komşular gürültülüydü."

So, again, as I talked about with the present tense example, “neighbors” is plural,

Yani yine şimdiki zaman örneğinde bahsettiğim gibi “komşu” çoğul olduğundan

so the rule for “they” applies here.

burada “onlar” kuralı geçerlidir.

“They were noisy.”

"Gürültülüydüler."

Same thing here, I used the same sentence, just in past tense.

Burada da aynı şey, aynı cümleyi geçmiş zamanda kullandım.

“The computers were all broken.”

"Bilgisayarların hepsi bozuktu."

One more, “She wasn't very friendly.”

Bir tane daha, "Pek arkadaş canlısı değildi."

So, a negative form.

Yani, olumsuz bir biçim.

And, please, remember, that you can use the contracted form instead of “was not,”

Ve lütfen unutmayın, "was not" yerine sözleşmeli formu kullanabilirsiniz,

we can use “wasn't.”

"wasn't" kullanabiliriz.

It sounds a lot more natural.

Kulağa çok daha doğal geliyor.

“She wasn't very friendly.”

"Pek arkadaş canlısı değildi."

So, please, keep in mind the past tense forms as well, the past tense form and the negative

O yüzden lütfen geçmiş zaman kiplerini de unutmayın, geçmiş zaman kipini ve olumsuz

forms too.

halleri de unutmayın.

Alright.

Peki.

Let's continue on to a couple different points.

Birkaç farklı noktadan devam edelim.

I want to talk about the continuous or the progressive form.

Sürekli veya ilerleyen formdan bahsetmek istiyorum.

A couple patterns some of you have sent in questions about the use of the word, “being,”

Bazılarınızın "varlık" kelimesinin

in sentences like these.

bunun gibi cümlelerde kullanımına ilişkin sorularda gönderdiğiniz birkaç kalıp.

Like, what's the difference between including “being” and know “being” in an example

Mesela, örnek bir cümlede "olmak" ile bilmek "olmak" arasındaki fark nedir?

sentence.

So, let's take a look in a couple of examples.

Öyleyse, birkaç örneğe bakalım. Geçici bir durumu ifade etmek için

We use “being,” in this progressive form to express a temporary state.

bu ilerici formda "varlık" kullanırız .

So, if you've watched any videos about the continuous form or the progressive form, you

Dolayısıyla, sürekli form veya aşamalı form hakkında herhangi bir video izlediyseniz,

know we you use it, sometimes, to talk about a temporary state, something that's not always

bunu bazen geçici bir durumdan bahsetmek için kullandığımızı bilirsiniz, bu her zaman doğru olmayan bir şey

true, but for now, it is true.

, ama şimdilik bu doğru.

The same rule applies to “being.”

Aynı kural "varlık" için de geçerlidir.

So, if we can imagine the blue line here is a present tense statement.

Yani, buradaki mavi çizgiyi hayal edebilirsek, şimdiki zaman ifadesidir.

Present tense, remember, is something that's always true, it's a general fact.

Şimdiki zaman, hatırlayın, her zaman doğru olan bir şeydir, genel bir gerçektir.

The red line here is a temporary situation.

Buradaki kırmızı çizgi geçici bir durumdur.

So, here, I have past, present, now and the future.

Yani burada geçmişim, şimdim, şimdim ve geleceğim var.

So, let's look at these two example sentences.

Öyleyse, bu iki örnek cümleye bakalım.

“My brother is annoying.”

"Ağabeyim sinir bozucu."

My brother is not really annoying.

Kardeşim gerçekten rahatsız edici değil.

“My brother is annoying,” is a present tense sentence.

“Kardeşim sinir bozucu” geniş zaman cümlesidir.

So, this is a general fact, for an example.

Yani, bu bir örnek için genel bir gerçektir.

A general fact, always true.

Genel bir gerçek, her zaman doğrudur.

“My brother is annoying,” I have an adjective here, “My brother is annoying.”

“Kardeşim sinir bozucu” Burada bir sıfatım var , “Kardeşim sinir bozucu.”

However, in this sentence, “My brother is being annoying right now.”

Ancak bu cümlede “Kardeşim şu an sinir bozucu oluyor.”

“My brother is being annoying,” means, in this point in time only, for this short

"Kardeşim sinir bozucu" demek, sadece bu noktada, sadece bu kısa

period of time only, right now, my brother is “being,” he's in the condition, his

süre için, şu anda, kardeşim "oluyor", şu anda durumu,

status, his existence is annoying right now.

durumu, varlığı can sıkıcı.

If I said, “My brother is annoying right now.”

“Ağabeyim şu an sinir bozucu ” desem.

It's okay.

Sorun değil.

But, “being annoying,” it sounds a bit more natural to a native speaker.

Ancak, "sinir bozucu olmak", anadili İngilizce olan birine biraz daha doğal geliyor.

“My brother is being annoying right now.”

"Ağabeyim şu anda sinir bozucu."

Let's look at one more example, “My computer is not cooperative.”

Bir örneğe daha bakalım, "Bilgisayarım işbirliği yapmıyor."

I've used the negative, “not cooperative.”

Olumsuz kullandım, "işbirliği yapmıyorum."

So, this is a little bit of a funny sentence.

Yani, bu biraz komik bir cümle.

It suggests, maybe my computer can think for itself.

Belki de bilgisayarım kendi kendine düşünebilir .

So, “cooperative,” meaning my computer is not working very well, in other words.

Yani, "işbirlikçi", başka bir deyişle bilgisayarım çok iyi çalışmıyor anlamına gelir.

But, here, I've used the adjective.

Ama burada sıfatı kullandım.

“My computer is not cooperative.”

"Bilgisayarım işbirliği yapmıyor."

So, maybe, I have an old computer.

Yani, belki de eski bir bilgisayarım var.

So, “every day,” in this sentence, in a present tense sentence, “My computer is

Yani, "her gün", bu cümlede, şimdiki zaman cümlesinde, "Bilgisayarım

not cooperative,” it doesn't work very well.

işbirlikçi değil", pek iyi çalışmıyor.

However, if I want to use “being” here, I can say, “My computer wasn't,” in past

Ancak, burada “olmak” kelimesini kullanmak istersem, geçmiş zamanda “My computer was not,” diyebilirim

tense maybe, “My computer wasn't being cooperative today.”

, belki de “My computer was not were not assistant today.”

So, in this sentence, we see today only.

Yani bu cümlede sadece bugünü görüyoruz.

“My computer was not being,” my computer was not functioning, my computer was not existing

“Bilgisayarım çalışmıyordu”, bilgisayarım çalışmıyordu, bilgisayarım kooperatif halinde mevcut değildi

in a cooperative state, its condition was not cooperative for me in that day.

, durumu o gün benim için kooperatif değildi.

So, here, I've used “being.”

Yani burada "olmak"ı kullandım.

“My computer wasn't cooperative today,” is okay, as well.

"Bilgisayarım bugün işbirlikçi değildi" de tamam.

But, we can use “being,” it sounds--it kind of emphasizes the existence, it emphasizes

Ama "olmak" kullanabiliriz, kulağa öyle geliyor ki - bir nevi varlığı vurguluyor,

that temporary condition here.

burada o geçici durumu vurguluyor.

So, this sounds really nice, “My computer wasn't being cooperative today.”

Kulağa gerçekten hoş geliyor, "Bilgisayarım bugün işbirliği yapmıyordu."

Try to use this if you like.

İsterseniz bunu kullanmayı deneyin.

So, again, we use this for a temporary situation, keep that in mind, “being blah, blah, blah,”

Yani, yine, bunu geçici bir durum için kullanıyoruz, bunu aklınızda bulundurun, bu durumda sıfatınızdan önce "olmak falan, falan," "

“being” before your adjective, in this case.

olmak" .

So, that's one point I wanted to mention.

Yani, bahsetmek istediğim bir nokta buydu. Şimdi

Let's move on to a couple more may be difficult or advanced points I wanted to share and I

paylaşmak istediğim zor veya ileri düzeyde birkaç noktaya daha geçelim ve

want to introduce a few examples here, too.

burada da birkaç örnek tanıtmak istiyorum.

First, present perfect tense.

İlk olarak, şimdiki mükemmel zaman.

We've talked about the present perfect tense in some other videos before but let's review.

Present perfect tense'den daha önce başka videolarda bahsetmiştik ama bir gözden geçirelim.

When your subject is “I,” we use “have been.”

Konunuz "Ben" olduğunda, " olmuş" kullanırız.

When the subject is “he,” “she,” or “it.”

Özne "o", "o" veya "o" olduğunda.

It’s “has been.”

"Oldu".

“He has been,” “she has been,” “it has been.”

"O olmuştur", "o olmuştur", " olmuştur."

When we use “you,” “we,” and “they,” it’s “have been.”

"Sen", "biz" ve "onlar" kullandığımızda, " olmuş" olur.

“You have been,” “they have been,” “we have been.”

"Sen oldun", "onlar oldu", " biz olduk."

So, we can use this as we've looked at in the past, “I have been studying,” here's

Yani, bunu geçmişte baktığımız gibi kullanabiliriz , "çalışıyorum", işte

our present perfect form, the past participle form, “been.”

şimdiki mükemmel halimiz, geçmiş zaman ortacı şekli, "been".

“I have been,” “she has been working,” “they have been living.”

"Ben", "o çalışıyor", " onlar yaşıyor."

And then, some questions, “Have we been sleeping?” or “Where have you been living?”

Ve sonra, bazı sorular, " Uyuyor muyduk?" veya "Nerede yaşıyorsun?"

for example.

Örneğin.

Here, you'll see, we use “been,” the past participle form of the verb here in present

Burada fiilin geçmiş zaman kipi olan “been”i şimdiki

perfect tense.

mükemmel zamanda kullandığımızı göreceksiniz.

So, maybe many of you are familiar, maybe this kind of pattern is okay for you.

Yani, belki bir çoğunuz aşinadır, belki bu tarz bir kalıp sizin için uygundur.

But, let's kind of look at a few examples that are a bit more difficult or a bit more

Ancak, biraz daha zor veya biraz daha

advanced.

gelişmiş olan birkaç örneğe bakalım.

Like, the past perfect tense.

Geçmiş mükemmel zaman gibi.

So, here, in past perfect tense, we need to change from “have,” as we've done with

Yani, burada, geçmiş mükemmel zamanda, şimdiki mükemmel ile yaptığımız gibi "

present perfect, to “had,” the past tense.

sahip"ten geçmiş zamana "sahip"e geçmemiz gerekiyor.

So, here, all of these are going to be the same verb.

Yani burada bunların hepsi aynı fiil olacak.

“I had been,” “he had been,” “you had been.”

"Ben olmuştum", "o olmuştu", "sen olmuştun."

We keep the verb, “be,” with “been here.”

"Ol" fiilini "burada" ile birlikte tutuyoruz.

But, we can actually change all of these sentences I just talked about in past perfect, or sorry,

Ancak, az önce bahsettiğim tüm bu cümleleri geçmiş mükemmelde veya pardon, şimdiki mükemmelde

present perfect to the past perfect tense just by changing the verb, “have,” here.

geçmiş mükemmel zamanla değiştirebiliriz, sadece buradaki "sahip olmak" fiilini değiştirerek.

So, for example, “I had been studying,” “She had been working,” “They had been

Örneğin, "Ben okuyordum", "O çalışıyordu", "Onlar

living,” for example.

yaşıyordu" örneğin. Burada fiili

We can make past perfect sentences just by changing the verb here.

değiştirerek geçmiş mükemmel cümleler kurabiliriz .

So, please keep this in mind, the verb, “to be,” does not change in this case.

Bu nedenle, lütfen şunu unutmayın, " olmak" fiili bu durumda değişmez.

But, we can make some more complex sentences in this case, a past perfect sentence, quite

Ancak, bu durumda daha karmaşık cümleler , geçmiş mükemmel bir cümle,

easily, actually, with no change to the “be,” verb.

aslında "be" fiilinde hiçbir değişiklik yapmadan oldukça kolay bir şekilde kurabiliriz .

Alright.

Peki. Bugün bahsetmek istediğim

There's one more situation or one more kind of sentence I want to mention today.

bir durum ya da bir tür cümle daha var .

And, that sentences that use “if” clauses.

Ve "if" yan tümcelerini kullanan cümleler.

so, if something, then something else is.

yani, eğer bir şey varsa, o zaman başka bir şey vardır.

“If-then,” type statements.

"Eğer-o zaman" ifadeleri yazın.

So, here's one example.

İşte bir örnek.

“If more people had come, it would have been a better party.”

"Daha fazla kişi gelseydi daha iyi bir parti olabilirdi."

“It would have been,” so, here, we see, there's an “if” statement that introduces

"Öyle olurdu" yani burada bir noktayı tanıtan bir "eğer" ifadesi olduğunu görüyoruz

a point.

.

So, here's my “if” clause, “If more people had come, it would have been a better

Öyleyse, işte benim “eğer” cümlem, “Daha fazla insan gelseydi, daha iyi bir

party.”

parti olurdu.”

So, here, I'm talking about a past situation.

Yani burada geçmiş bir durumdan bahsediyorum.

So, at the party, maybe not a lot of people came to the party.

Yani, partide, belki de partiye çok fazla insan gelmemiştir.

But, if more people had come, in the past, it would have been a better party.

Ama geçmişte daha fazla insan gelseydi daha iyi bir parti olabilirdi.

So, I want to introduce this because a lot of people have no problem with the “if”

Pek çok insanın "eğer" yan tümcesiyle bir sorunu olmadığı için bunu tanıtmak istiyorum

clause.

.

Like, “if more people had come,” or “if more people had been at the party.”

"Keşke daha fazla insan gelseydi" veya " partide daha fazla insan olsaydı" gibi.

However, many people forget to conjugate the verb in the main clause, “it would have

Bununla birlikte, birçok kişi ana cümledeki fiili çekimlemeyi unutur, "it was have

been.”

be". Bu

So, please, don't forget this part, “it would have been.”

yüzden, lütfen bu kısmı unutmayın, “ olurdu”.

Don't forget your “would,” either here.

Burada da "yapacağını" unutma.

Let's look at one more.

Bir tanesine daha bakalım.

“If you had been here earlier,” so, here, we see the verb, “to be,” is in our “if”

"Daha önce burada olsaydınız", yani burada " olmak" fiilinin "eğer" cümlemizde olduğunu görüyoruz

clause.

. Bu durumda

“If you had been here earlier, you would have heard my good news,” in this case.

“Daha önce burada olsaydın, müjdemi duyardın” dedi.

So, here, the “to be” verb is in the “if” clause, in that “if” clause at the beginning

Yani burada "olmak" fiili, "if" yan tümcesinde, cümlenin başındaki "if" yan tümcesindedir

of the sentence.

.

“If you had been here,” if your body had existed in this place earlier, you would have

“Eğer burada olsaydın”, vücudun daha önce burada olsaydı,

heard my good news.

müjdemi duyardın.

So, here, we can see it in the “if” clause of the sentence.

Yani burada bunu cümlenin “if” yan tümcesinde görebiliriz .

This is a very useful one.

Bu çok kullanışlı bir tanesi.

“If you had been here earlier,” you can use this in a surprising number of situations,

"Daha önce burada olsaydın", bence bunu şaşırtıcı sayıda durumda kullanabilirsiniz

I think.

.

Let's look at one more.

Bir tanesine daha bakalım.

“If we hadn't been at the beach today,” so, here, I have a negative in the “if”

"Bugün sahilde olmasaydık" yani burada "if" yan tümcesinde olumsuzluk var

clause.

.

So, “hadn't been,” “If we hadn't been at the beach today, we wouldn't have seen

Yani “olmasaydı”, “ Bugün sahilde olmasaydık

whales,” for example.

balinaları göremeyecektik” mesela.

So, here, I've made a kind of complex sentence with a negative.

Yani, burada olumsuzluk içeren karmaşık bir cümle kurdum .

“If we hadn't been at the beach,” if our bodies had not been at the beach, if we had

“Kumsalda olmasaydık”, bedenimiz kumsalda olmasaydı,

not existed at the beach today, “we would not have seen whales,” it would not have

bugün kumsalda var olmasaydık “ balinaları görmezdik”,

been possible to see whales.

balinaları görmek mümkün olmayacaktı. .

So, you can use this in the positive and the negative to make some very complex sentences

Yani, bunu olumlu ve olumsuz olarak,

just about existence, about where you or where an object is, where your body is.

varoluş hakkında, nerede olduğunuz veya bir nesnenin nerede olduğu, bedeninizin nerede olduğu hakkında çok karmaşık cümleler kurmak için kullanabilirsiniz.

I know that “to be” can be a difficult verb to use.

"Olmanın" kullanımının zor bir fiil olabileceğini biliyorum .

But, think about the various ways we've talked about in this lesson to use the verb, “to

Ancak, bu derste "

be,” and try to make some interesting sentences.

olmak" fiilini kullanmanın çeşitli yollarını bir düşünün ve bazı ilginç cümleler kurmaya çalışın.

So, there are a lot of different ways to use this verb.

Yani, bu fiili kullanmanın birçok farklı yolu var .

But, keep in mind, it's so useful as a linking verb.

Ancak unutmayın, bir bağlantı fiili olarak çok kullanışlıdır .

So, we're connecting a subject to some key information about the subject and we're talking

Yani bir konuyu o konu ile ilgili bazı temel bilgilere bağlıyoruz ve

about our existence with this verb.

bu fiil ile varlığımızdan bahsediyoruz.

So, give it a try.

Yani, bir deneyin.

If you have any questions or if you want to try just an example sentence, leave it in

Herhangi bir sorunuz varsa veya sadece örnek bir cümle denemek istiyorsanız, yoruma bırakın,

the comment and we can check it out.

kontrol edelim.

If you like this lesson, please make sure to give it a thumbs up and subscribe to the

Bu dersi beğendiyseniz, lütfen beğeni vermeyi ve kanala abone olmayı unutmayın

channel too.

.

Thanks very much for watching.

İzlediğiniz için çok teşekkürler.

Check us out at EnglishClass101.com and we’ll see you again soon for more good stuff. Bye!

EnglishClass101.com'da bize göz atın ve yakında daha iyi şeyler için tekrar görüşürüz. Hoşçakal!