“Do” Questions & Negatives – DO, DOES, DON’T, DOESN’T

Hi there. My name's Ronnie, and I have a question for you. Do you like traveling? I do. And

Merhaba. Benim adım Ronnie ve sana bir sorum var . Seyahat etmeyi sever misin? Evet. Ve

let's play a fun little game. I'm going to spin the globe - this thing's called a globe

eğlenceli küçük bir oyun oynayalım. Küreyi döndüreceğim - buna küre denir

- and wherever my finger lands, I shall go there next. I can close my eyes, too, to make

- ve parmağım nereye dokunursa oraya gideceğim. Daha dramatik hale getirmek için gözlerimi de kapatabilirim

it also more dramatic. Oh, it looks like I'm going to South America. Wow. Looks like I'm

. Oh, görünüşe göre Güney Amerika'ya gidiyorum. Vay. Görünüşe göre

going to Brazil again. Thank you, spin the globe. I'm going to Belém, Brazil. So, all

tekrar Brezilya'ya gideceğim. Teşekkürler, dünyayı döndür . Brezilya, Belém'e gidiyorum.

of you people watching in Belém, Brazil, I'll be seeing you soon. You kind of live

Brezilya, Belém'de izleyenler, yakında görüşürüz. Bir nevi

on the equator. But let's get down to this lesson. The basic English of "do". We talk

ekvatorda yaşıyorsunuz. Ama hadi bu derse geçelim. "do"nun temel İngilizcesi.

about everyday actions, and we also talk about opinions. So, my first question to you was

Günlük eylemler hakkında konuşuyoruz ve aynı zamanda görüşler hakkında da konuşuyoruz . Size ilk sorum

do you like traveling? Or I can say, do you like to travel? Now, the thing that you have

seyahat etmeyi sever misiniz? Ya da şunu söyleyebilirim, seyahat etmeyi sever misin? Şimdi,

to remember about this verb is, even though we're talking about everyday actions or opinions,

bu fiil hakkında hatırlamanız gereken şey, günlük eylemlerden veya fikirlerden bahsediyor olmamıza rağmen,

we have to be careful with your subject. So, if it is "I", "you", "we" - meaning "we's

konunuzla ilgili dikkatli olmamız gerektiğidir. Yani, "ben", "sen", "biz" - yani "

going to include myself and more people", or "they" - now, "they" means other people

kendimi ve daha fazla insanı dahil edeceğiz" veya "onlar" ise - şimdi "onlar" oradaki diğer insanlar anlamına gelir

over there. Those - they, they, they, they. Okay? We have to use - for the question form

. Bunlar - onlar, onlar, onlar, onlar. Tamam aşkım? "do" soru formu için - kullanmalıyız

"do". So, I have to say, for example, "Do you like traveling?" Okay? "Do I want a beer?"

. Yani örneğin " Seyahat etmeyi sever misin?" Tamam aşkım? "Bira ister miyim?"

Yes. Now, you're thinking, "Ronnie, why are you talking to yourself?" Oh, sorry. Oops.

Evet. Şimdi, "Ronnie, neden kendi kendine konuşuyorsun?" diye düşünüyorsun. Ah özür dilerim. Hata.

Because everyone talks to themselves, and it's natural, it's normal, and you have to

Çünkü herkes kendi kendine konuşur ve bu doğaldır, normaldir ve

have an inner dialogue. One really cool thing about learning English or learning another

bir iç diyaloğunuz olması gerekir. İngilizce öğrenmenin veya başka bir

language is, if your internal dialogue - that means the one voice in your head, just the

dil öğrenmenin gerçekten harika bir yanı, eğer iç diyaloğunuz - bu, kafanızın içindeki tek ses anlamına gelir

one - if it speaks to you in another language, or the language you're trying to learn, that's

- sizinle başka bir dilde veya öğrenmeye çalıştığınız dilde konuşuyorsa, bu

a really good thing. If you can think in English, that means that you're on your way to becoming

gerçekten iyi bir şey. İngilizce düşünebiliyorsanız, bu,

bilingual or fluent in the language. Congratulations. That's amazing. So, of course, you're going

iki dilli olma veya dilde akıcı olma yolunda olduğunuz anlamına gelir. Tebrikler. Bu harika. Yani, tabii ki,

to have your native language in your head, but if you can get yourself to even think

kafanızda anadiliniz olacak, ancak kendinizi İngilizce düşünmeye bile ikna edebilirseniz,

in English, like, "Oh, do I want to go to the store now? Do I want to ride my bike?"

"Oh, şimdi markete gitmek ister miyim ? Ata binmek ister miyim? bisikletim?" Kendi

If you can think to yourself in English, that's going to be really cool, and it'll help you.

kendinize İngilizce düşünebilirseniz, bu gerçekten harika olacak ve size yardımcı olacaktır.

We and they, okay? Well, I've said that already. Look at me repeating myself. Do we, do I,

Biz ve onlar, tamam mı? Bunu zaten söyledim. Bak kendimi tekrar ediyorum. Biz mi, ben mi

do you, and do they, and then we're going to put a verb, okay? These are everyday actions,

, sen mi ve onlar mı, sonra bir fiil koyacağız, tamam mı? Bunlar günlük eylemler

and it's in the present tense because they're things that we do and all that stuff. It's

ve şimdiki zamanda çünkü bunlar bizim yaptığımız şeyler ve tüm bu şeyler.

not the past yet, but we have to be careful if we have "he", "she", and "it". Now, I like

Henüz geçmiş değil, ama "o", "o" ve "o" varsa dikkatli olmalıyız. Şimdi,

to say, "He shit", so we have to say "does". So, you can remember this, "Does he shit?"

"O kahretsin" demeyi seviyorum, bu yüzden "yapar" demek zorundayız. Yani, bunu hatırlayabilirsin, "Sıçıyor mu?"

Yes, he does. He's a human. So, "does he" plus the base verb, "does she" plus the base

Evet o yapar. O bir insan. Yani, "o" artı temel fiil, "o" artı temel

verb, "does it" plus the base verb, and "it". Hmm. You could talk about something like an

fiil, "does it" artı temel fiil ve "o". Hmm. Cansız bir nesne gibi bir şeyden bahsedebilirsin,

inanimate object, like, "Oh, this globe, does it spin?" Spin means turn around. Yes, it

"Ah, bu küre, dönüyor mu?" Döndürmek, dönmek demektir. Evet,

does spin, or if you talk about an animal, you say, "Oh, no. Does it bite?" Yes, it does.

dönüyor ya da bir hayvandan söz ettiğinizde, "Ah, hayır, ısırıyor mu?" Evet öyle.

Watch out. So, be careful in the question form. You have to say "do" plus the subject

Dikkat. Bu nedenle, soru formunda dikkatli olun . "Yap" artı

"I", "you", "we", and "they" plus the verb. If the subject is "he", "she", or "it", you

özne "ben", "sen", "biz" ve "onlar" artı fiil demelisin. Konu "o", "o" veya "o" ise, "

need to say "does". So, let's look at some example questions. As I said before, "Do I

yapar" demeniz gerekir. Öyleyse, bazı örnek sorulara bakalım. Daha önce de söylediğim gibi, "

want a beer?" Beer, beer, beer. Okay. "Do you like traveling?" "Do we have fun?" You

Bira ister miyim?" Bira, bira, bira. Tamam aşkım. " Seyahat etmeyi sever misin?" "Eğleniyor muyuz?"

better say yes. If you don't, I'll come over there and kick your ass. "Do they smell good?"

Evet desen iyi olur. Eğer yapmazsan, oraya gelip kıçını tekmeleyeceğim. "Güzel kokuyorlar mı?"

Yeah, maybe. I don't know. Now, when we use "he", "she", and "it", we have to replace

Evet belki. Bilmiyorum. Şimdi, "he", "she" ve "it" kullandığımızda,

"do" with "does". So, we have to say, "Does he want a beer?" "Oh, that guy over there,

"do" yerine "does" yazmalıyız. O halde, " Bira ister mi?" demeliyiz. "Oh, şuradaki adam,

does he want a beer?" "Hey, buddy, you want a beer?" That's how we say it really fast

bira ister mi?" "Hey dostum, bira ister misin ?" İngilizce'de gerçekten hızlı bir şekilde böyle söylüyoruz

in English. "Do you want a beer?" But, duh, that's terrible grammar. "Does she like traveling?"

. "Bira ister misin?" Ama, ah, bu korkunç bir gramer. "Seyahat etmeyi sever mi?"

So, if it was "you", "I", or "we", we'd say "do you", but because it's a singular human,

Yani, "sen", "ben" veya "biz" olsaydı, " siz" derdik ama tekil bir insan olduğu için

we'd say "does she like traveling?" And if there's only one dog, we would say "Does it

"seyahat etmeyi sever mi?" Ve eğer sadece bir köpek varsa, "

smell good?" Or if there's one thing, if it's singular. So, "they" can mean one or more

Güzel kokuyor mu?" Ya da tek bir şey varsa, tekilse. Dolayısıyla, "onlar" bir veya daha fazla

people or one or more things. "It" is going to be a singular thing or person that we don't

kişi veya bir veya daha fazla şey anlamına gelebilir. "O", erkek mi kadın mı olduğunu bilmediğimiz tekil bir şey veya kişi olacak

know if it's a man or a female. That's cool. But, "Does it smell good?" That's the important

. Çok havalı. Ama "Güzel kokuyor mu?"

thing we want to know.

Bilmek istediğimiz önemli şey bu.

So, asking these questions are very important in starting even small conversations with

Bu nedenle, tanıştığınız insanlarla küçük sohbetler başlatmak için bu soruları sormak çok önemlidir

the people that you meet. Because you're practicing and learning English, you really don't know

. İngilizce pratik yaptığın ve öğrendiğin için,

what to say to people when you meet them, right? You say, "Hi, nice to meet you. What's

insanlarla tanıştığında onlara ne söyleyeceğini gerçekten bilmiyorsun, değil mi? "Merhaba, tanıştığımıza memnun oldum.

your name? Ronnie, okay, yeah, good. God, what can I say? Oh, no, I got one. Do you

Adın ne? Ronnie, tamam, evet, güzel. Tanrım, ne diyebilirim ki? Oh, hayır, bende var.

like..." So, if you ask people about their opinions, it's going to start a conversation.

Beğenir misin..." dersin insanların görüşleri hakkında , bir konuşma başlatacak.

Or if you ask people about everyday actions or activities, it's going to help you. "Oh,

Ya da insanlara günlük eylemleri veya etkinlikleri sorarsanız, bu size yardımcı olacaktır. "Oh,

hey, oh, I like swimming. Do you like swimming? Yes, you do? Cool." And then you can find

hey, ben yüzmeyi severim. Yüzmeyi sever misin? Evet, seversin? Harika." Ve sonra

something in common with people. Or maybe the person doesn't like what you like, and

insanlarla ortak bir şey bulabilirsiniz. Ya da belki kişi senin beğendiğini beğenmez ve

that's fine too, but with the positive comes the negative. And I must teach you the negative

bu da sorun değil, ama olumluyla birlikte olumsuz da gelir. Ve sana olumsuz

form because sometimes, "I just do not want a beer." So, very formal grammar, we would

biçimi öğretmeliyim çünkü bazen, "Ben sadece bira istemiyorum." Yani, çok resmi gramer,

have to write "do not". "I do not want a beer." But we don't say that, we usually

"yapma" yazmamız gerekirdi. " Bira istemiyorum." Ama biz bunu söylemiyoruz, genellikle

always use the contraction. Contraction means it goes from two words to one with an apostrophe.

hep kısaltmayı kullanıyoruz. Büzülme, kesme işaretiyle iki kelimeden bir kelimeye geçmesi anlamına gelir.

This guy has an apostrophe. We would say, "I don't want a beer." And in really fast

Bu adamda kesme işareti var. "Bira istemiyorum" derdik. Ve çok hızlı bir

English, we'd say, "I don't wanna beer." Wanna, wanna. Do you wanna beer? I don't wanna beer.

İngilizcede "Bira istemiyorum" derdik. İstiyorum, istiyorum. bira ister misin bira istemiyorum

But don't worry about that right now because that's a little bit up there. "I don't want

Ama şu anda bunun için endişelenme çünkü orası biraz yukarıda. "

a beer." Hey, do you like traveling? And if you answered, "No, Ronnie, no." I would say,

Bira istemiyorum." Hey, seyahat etmeyi sever misin? Ve "Hayır, Ronnie, hayır" diye cevap verdiyseniz.

"Wow, you don't like traveling?" This is the answer to a question, but I'm surprised. Do

"Vay canına, seyahat etmeyi sevmiyor musun?" derdim. Bu bir sorunun cevabı ama şaşırdım.

we have fun? Do you know what? No, we don't have fun. And do they smell good? Mmm, guess

Eğleniyor muyuz? Ne var biliyor musun? Hayır, eğlenmiyoruz. Ve güzel kokuyorlar mı? Bil bakalım

what? Yep, yep. They don't smell good. So, maybe they should take a shower. Yeah, a shower.

ne oldu? Evet evet. Güzel kokmuyorlar. Yani, belki de duş almaları gerekir. Evet, duş.

That'd be a good thing, wouldn't it? Mm-hmm.

Bu iyi bir şey olurdu, değil mi? Mm-hmm.

So, the negative of "do" is "don't". When we use "I", "you", "we", and "they", the negative

Yani "yap"ın olumsuzu "yapma"dır. "Ben", "sen", "biz" ve "onlar" kelimelerini kullandığımızda, olumsuzluk

is always going to be "don't". And very formally, "do not". But we usually never say that, especially

her zaman "yapma" olacaktır. Ve çok resmi olarak "yapma". Ama genellikle bunu asla söylemeyiz, özellikle de

when we're talking normally to our friends, or casually, or even at a job interview in

arkadaşlarımızla normal bir şekilde veya gelişigüzel konuştuğumuzda, hatta resmi bir durumdaki bir iş görüşmesinde bile

a formal situation, we wouldn't say "do not", usually, unless you're super formal, and that's

, aşırı resmi olmadığınız sürece genellikle "yapma" demeyiz. ve bu

weird. But do what you want to do, that's fine.

garip. Ama ne yapmak istiyorsan onu yap, sorun değil.

Now, remember when I told you that "he", "she", and "it", "he shit", we have to be careful

Şimdi, sana "o", "o" ve "o", "[ __ ]" konusunda dikkatli olmamız gerektiğini söylediğimi hatırlıyor musun

with? Well, the negative is no exception, okay? If I say, "Does he want a beer?" and

? Negatif bir istisna değil, tamam mı? "Bira ister mi?" dersem, ve

the answer's no, we would say, "He doesn't want a beer." Maybe he's had too many beers,

cevap hayır, " Bira istemiyor" derdik. Belki çok fazla bira içmiştir

and he says, "No, he doesn't want a beer." And "doesn't" is just the short or the natural

ve "Hayır, bira istemiyor" diyor. Ve "yapmaz", "yapmaz"ın sadece kısa veya doğal

form of "does not". Very formally, "He does not want a beer, Ronnie. Stop offering him."

şeklidir. Çok resmi bir şekilde, " Bira istemiyor, Ronnie. Ona teklif etmeyi bırak."

I'll drink it, that's fine. It's okay. "She doesn't". Question, "Does she like traveling?"

Ben içeceğim, sorun değil. Sorun değil. " Yapmaz". Soru, "Seyahat etmeyi sever mi?"

No. "She doesn't like traveling." So, again, you have to be very careful. "He", "she",

Hayır. "Seyahat etmeyi sevmiyor." Yani, yine, çok dikkatli olmalısın. "O", "o"

and "it", so many times I hear people say, "Oh, she don't like traveling." It hurts my

ve "o", o kadar çok kez insanların "Ah, o seyahat etmeyi sevmiyor" dediğini duyuyorum. Beynimi acıtıyor

brain. Even native English speakers say, "Oh, she don't like traveling." Ronnie gets a little

. Anadili İngilizce olan kişiler bile "Ah, o seyahat etmeyi sevmiyor" der.

bit itchy when people use bad grammar like that. But that's fine. Just don't make me

İnsanlar böyle kötü gramer kullandığında Ronnie biraz kaşınıyor . Ama sorun değil. Sadece beni

itchy, okay? Just use it properly. And sometimes you're going to make a mistake. You're going

kaşındırma, tamam mı? Sadece düzgün kullan. Ve bazen bir hata yapacaksın.

to say, "She don't", and Ronnie will go, "No, don't say that. She doesn't." Okay? And "it",

"Söylemiyor" diyeceksiniz ve Ronnie "Hayır, öyle söyleme. O söylemiyor" diyecek. Tamam aşkım? Ve "o",

like I said, it is a singular thing. It could be a dog, a cat, but there's only one of them.

dediğim gibi, tekil bir şey. Bir köpek ya da kedi olabilir ama sadece bir tane var.

And we can say, "It doesn't smell good." Does it smell good? It doesn't smell good. So,

Ve "Güzel kokmuyor" diyebiliriz. Güzel kokuyor mu? Güzel kokmuyor. Yani,

the negative form of "does" when we use "he", "she", or "it" is going to be "doesn't". Remember,

"he", "she" veya "it"i kullandığımızda "does"ın olumsuz biçimi "doesn't" olacaktır. Unutmayın,

very formally, "does not", but we don't say that. So, here's your challenge. I want you

çok resmi olarak "yapmaz" ama biz bunu söylemiyoruz. İşte meydan okumanız.

to talk to people in English. You can talk to me. Yeah. I have online private English

İnsanlarla İngilizce konuşmanı istiyorum. Benimle konuşabilirsin. Evet. englishwithronnie.com'da çevrimiçi özel İngilizce

classes at englishwithronnie.com. You can talk to me. You can practice with me and ask

derslerim var. Benimle konuşabilirsin. Benimle pratik yaparak

me these questions, or you can ask the people around you, and you can practice using "does",

bu soruları bana sorabilir veya çevrenizdeki insanlara sorabilir ve "does",

"doesn't", "do", and "don't". Till next time. I'll see you later. Bye-bye.

"dont", "do" ve "don't" kullanarak pratik yapabilirsiniz. Bir dahaki sefere kadar. Sonra görüşürüz. Güle güle.