ENGLISH ADDICT - 64 / Live from England / 'Able' & 'Unable' words & phrases / Learn with Mr Duncan

oh look at the weather outside where has that beautiful sunshine gone please

oh dışarıdaki havaya bakın o güzel güneş ışığı nereye gitti lütfen lütfen

please sunshine can you come back as soon as possible

güneş ışığı mümkün olan en kısa sürede geri gelebilir misiniz

here we go again yes it is English addict and we are live from the

işte tekrar başlıyoruz evet bu bir İngiliz bağımlısı ve

birthplace of English which just happens to be England

İngilizcenin doğum yeri olan İngiltere'den canlı yayındayız

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you ok I

herkese merhaba bu bey Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

hope so are you happy things are slowly beginning to go back to normal very very

umarım mutlusundur işler yavaş yavaş normale dönmeye başlıyor çok çok

slowly and just to prove it here we are once again with English addict live for

yavaş ve sırf bunu kanıtlamak için bir kez daha buradayız kim olduğunu bilmeyenler için canlı İngilizce bağımlısı

those who don't know who I am maybe you are wondering who is that strange man on

Belki de merak ediyorsunuzdur ekrandaki o garip adam kim

the screen who is it I don't know who he is

Kim o kim bilmiyorum

I don't recognise his face my name is Duncan I teach English on YouTube I've

Yüzünü tanımıyorum adım Duncan YouTube'da İngilizce öğretiyorum

been doing this forever such a long time and a such a long time many many years

Bunu hep yapıyorum böyle bir uzun zaman ve çok uzun bir zaman çok uzun yıllar

in fact I won't tell you how many because you might accuse me of showing

aslında size kaç yıl olduğunu söylemeyeceğim çünkü beni gösteriş yapmakla suçlayabilirsiniz bayım

off you might say mr. Duncan you are always blowing your own trumpet if a

diyebilirsiniz. Duncan, eğer bir kişi kendi trompetini çalarsa, her zaman

person blows their own trumpet what you are saying is they are always showing

kendi trompetini çalıyorsun demektir, senin söylediğin şey, o kişinin her zaman

off about their achievements and the things they are able to do talking of

başarıları ve yapabilecekleri şeyler hakkında gösteriş

which we will be taking a look at words and phrases connected to that subject

yaptıklarıdır. o konuda

the things you are able to do and the things you are unable to do they are

yapabildiğin şeylerle yapamadığın şeyler

opposites and there are many phrases many words that we can use when we are

birbirinin zıttıdır ve

talking about ability and things you are not able to do of course as I always

yetenekten ve yapamadığın şeylerden bahsederken kullanabileceğimiz pek çok deyim ve pek çok kelime var tabi ki benim gibi. her zaman

believed from my own personal point of view we are all capable we are all able

kendi kişisel bakış açıma göre inandım hepimiz yetenekliyiz hepimiz bir

to do something I think so we all have some talent we all have some

şeyler yapabiliriz bence bu yüzden hepimizin biraz yeteneği var hepimizin bir

sort of ability we all have something that we are able to do you me everybody

çeşit yeteneği var hepimizin yapabileceğimiz bir şey var siz ben millet yani

so it's a rain day to day just like the carpenters

bu tıpkı marangozlar gibi günden güne yağmur,

except today it is rainy days and Wednesdays always always get Mead so yes

ancak bugün yağmurlu günler ve çarşamba günleri her zaman Mead oluyor, evet,

the weather unfortunately is not looking good and that is one of the reasons why

ne yazık ki hava iyi görünmüyor ve

I am back in the studio also don't forget I am here every day I have been

stüdyoya geri dönmemin sebeplerinden biri de bu, ayrıca unutma ben her gün buradayım

here every day since the start of this crazy time also shall we have a look in

bu çılgın zamanın başlangıcından beri her gün buradayım ayrıca bahçeye bir göz atalım mı

the garden okay and there you can see the vert the bird feeder now the bird

tamam ve orada kuş yemliğinin tepesini görebilirsiniz şimdi kuş

feeder this morning was very busy there were birds all over this bird feeder but

yemliği bu sabah çok meşguldü hepsinde kuşlar vardı bu kuş besleyicinin üzerinden ama

of course now I have activated my camera the birds have all vanished

tabii ki şimdi kameramı etkinleştirdim, kuşların hepsi

either that or mr. Steve has gone outside and now he's disturbing the

ya o ya da bay kayboldu. Steve dışarı çıktı ve şimdi kuşları rahatsız ediyor,

birds maybe that's the reason why yes if in doubt what I always say is if in

belki de bu yüzden evet, eğer şüphedeysem, her zaman söylediğim şey, eğer

doubt blame mr. Steve you are now welcome to blame Steve for anything that

şüphedeysem Bay'ı suçlamaktır. Steve şimdi ters giden herhangi bir şey için Steve'i suçlayabilirsin

goes wrong so you can see it is raining oh hello we have a little bird there

böylece yağmur yağdığını görebilirsin oh merhaba orada küçük bir kuşumuz var

thank you very much that bird came and then went very quickly it didn't want to

çok teşekkür ederim o kuş geldi ve sonra çok hızlı gitti

hang around I think I wasn't sure what that was actually I think it may have

ortalıkta dolanmak istemedi sanırım Bunun gerçekte ne olduğundan emin değildim,

been it may have been a marsh tit I'm not sure because it came so quickly and

bir bataklık baştankarası olabileceğini düşünüyorum, emin değilim çünkü çok hızlı geldi ve

then disappeared so there were birds all over this bird feeder and now they've

sonra kayboldu, bu yüzden bu kuş besleyicinin her yerinde kuşlar vardı ve şimdi

all disappeared typical isn't that just typical

hepsi kaybolan tipik o kadar da tipik değil o kadar

it's so typical I've waited all morning to show you that bird feeder and then

tipik ki sana o kuş yemliğini göstermek için bütün sabah bekledim ve sonra

the moment I turn the camera on they all vanish can you believe it I hope you are

kamerayı açtığım an hepsi kayboluyor buna inanabiliyor musun umarım ortadan kaybolmazsın

not going to vanish I hope you are not going to disappear into thin air because

gözden kaybolup gitmeyecekler çünkü size

well to be honest with you I'm here and I hope you will stay with me as well

karşı dürüst olmak gerekirse ben buradayım ve umarım siz de benimle kalırsınız işte yine

here we go again lots of people already on the live

başlıyoruz zaten canlı yayında olan birçok insan

stream watching and hopefully getting involved as well you are more than

izliyor ve umarım siz de dahil oluyorsunuz

welcome to get in touch on the live chat and it's very nice to see you here once

Canlı sohbette iletişime geçmekten memnuniyet duyarız ve bu Çarşamba günü görev nedeniyle sizi bir kez daha burada görmek çok güzel

again on this Wednesday

due to duty Papa Papa Papa Papa Papa Papa Papa thank you ever such a lot for

Papa Papa Papa Papa Papa Papa Papa bugün bana tıkladığınız için çok teşekkür ederim

clicking on me today I really do appreciate it thank you very much

gerçekten minnettarım çok teşekkür ederim

Oh can I say hello to the live chat yes today we have a very special person who

Ah canlı sohbete merhaba diyebilir miyim evet bugün çok hızlı bir parmağı olan çok özel bir insanımız var

has a very fast finger their finger is so fast you can't even see it it is

parmakları o kadar hızlı ki göremezsiniz bile

invisible the finger is moving so fast you can't even see it

görünmez parmak o kadar hızlı hareket ediyor ki anlayabilirsiniz Bayan

what are you talking about miss mr. Duncan I'm talking about the live chat

Mr. Duncan canlı sohbetten bahsediyorum

and the fact that Zahran Alesi hello Zoran nice to see you here today

ve Zahran Alesi merhaba Zoran bugün seni burada görmek güzel tahmin

guess what you are first on today's live chat

et bugünün canlı sohbetinde ilk kimsin

Thank You Sauron also Vitesse is here you weren't first today there is someone

Teşekkürler Sauron da Vitesse burada bugün ilk değildin

now who has a faster finger than you Lali Lali

şimdi biri var senden daha hızlı parmağı var Lali Lali

moe-san also never give up never give up I like that never give up never say no

moe-san da asla pes etme asla pes etme Bunu seviyorum asla pes etme asla deme hayır

never back down never say never say die never say I can't do this

asla geri çekilme asla deme asla deme öl asla deme Bunu yapamam

never quit never give up thank you very much also - lemon son hello lemon son

asla vazgeçme asla pes etme teşekkür ederim çok ayrıca - limon oğul merhaba limon oğul

nice to see you here as well Konstantin Anna also Lali Lali

sizi de burada görmek güzel Konstantin Anna ayrıca Lali Lali

Zab Marsh is here as well hello mister danke I can't wait to see you well here

Zab Marsh da burada merhaba bay danke Sizi burada iyi görmek için sabırsızlanıyorum,

I am I hope I wasn't a big disappointment

umarım büyük biri değildim

when you first saw me maybe you thought yeah yeah what's that what is that I can

beni ilk gördüğünde hayal kırıklığı belki evet evet

see on my screen unfortunately there is nothing I can do about this I was born

ekranımda görebildiğim şey ne yazık ki bu konuda yapabileceğim bir şey yok ben

this way talking of which boris has another baby have you heard the news

bu şekilde doğdum hangi boris'in bir bebeği daha olduğundan bahsetmek boris'in sahip olduğu haberini duydun mu diye düşündün mü?

boris has a little baby son I don't know how this is possible because I only

küçük bir bebek oğlum Bunun nasıl mümkün olduğunu bilmiyorum çünkü sadece

heard the news that Boris Johnson's

Boris Johnson'ın

girlfriend wife I'm not quite sure was pregnant so it only seems like five or

kız arkadaşı eşinin hamile olduğundan pek emin olmadığım haberini duydum, bu yüzden Boris Johnson'ın karısının hamile olduğunu öğreneli daha beş altı hafta olmuş gibi görünüyor.

six weeks ago since we found out that Boris Johnson's wife girlfriend was

kız arkadaşım

pregnant so either she kept it a secret for a very long time

hamileydi, bu yüzden ya bunu çok uzun süre bir sır olarak sakladı

or this is some sort of new very fast development of a little baby that we

ya da bu, daha önce duymadığımız küçük bir bebeğin çok hızlı bir şekilde yeni gelişimi

haven't heard it before mr. Duncan you shouldn't say things like that it's okay

. Duncan böyle şeyler söylemene gerek yok

I'm not being personal I'm not being rude I'm just curious so maybe maybe she

kişisel konuşmuyorum kabalık etmiyorum sadece merak ediyorum yani belki

knew that she was pregnant a long time ago however they only announced the news

hamile olduğunu uzun zaman önce biliyordu ama haberi sadece

a few weeks ago so that's all I'm saying I'm not saying anything else please

birkaç hafta önce duyurdular önce bu kadar söylüyorum başka bir şey söylemiyorum lütfen

don't attack me you have to be so careful what you say nowadays you really

bana saldırma ne söylediğine çok dikkat etmelisin bugünlerde gerçekten

do hello also - chin Tam hello chin tan I

merhaba da yapıyorsun - chin Tam merhaba chin tan bu arada

like your name by the way chin tan did I pronounce your name

ismini beğendim chin tan ismini doğru telaffuz ettim mi

correctly I always worry at night when I'm in bed I am dreaming and sometimes I

geceleri yataktayken hep endişeleniyorum rüya görüyorum ve bazen

have nightmares as well and not quite often I'm thinking did I pronounce those

kabuslar da görüyorum ve pek sık değil bu isimleri doğru mu telaffuz ettim diye düşünüyorum

names right did I pronounce them correctly on the live chat so sometimes

canlı yayında doğru mu telaffuz ettim sohbet bu yüzden bazen

I do worry a lot about these things maybe too much flower s boy is here

bu şeyler hakkında çok endişeleniyorum belki çok fazla çiçeğin oğlu

today I like my echo I've missed my little echo hello - flower s Wow

bugün burada yankımı seviyorum küçük yankımı özledim merhaba - çiçekler Vay canına

it is so nice to see you

seni görmek çok güzel

hello Noemi hello also Aniyah partridges here also

merhaba Noemi merhaba ayrıca Aniyah keklikler burada ayrıca

we have Cristina hello Cristina sorry mr. Duncan but today is the 29th of

bizde Cristina var merhaba Cristina üzgünüm bayım. Duncan ama bugün 29

April did I say the 28th is it the 29th today where did yesterday go is it

Nisan mı dedim 28 mi bugün 29 mu dün nereye gitti

really the 29th oh my goodness I've got the day wrong I've got the day right but

gerçekten 29 mu aman tanrım günü yanlış anladım günü doğru anladım ama

not the date it is the 28th or 29th or who knows it might be Christmas Day for

tarihi değil ayın 28'i veya 29'u veya kim bilir Noel Günü olabilir, bu

all I know so now you can see the confusion that

yüzden şimdi

everything is causing at the moment sometimes I can't remember what day of

her şeyin şu anda neden olduğu kafa karışıklığını görebilirsiniz, bazen haftanın hangi günü

the week it is and sometimes I can't remember what the date is

olduğunu hatırlayamıyorum ve bazen hatırlayamıyorum tarih ne peki

so it is that it is the 29th for those who were worried maybe you thought you

29 udur diyenler belki geçmişe gittiğinizi düşündünüz 29

had gone back in time to the previous day it is the 29th can I just say it is

the 29th of April tomorrow is the last day of April and then on Friday it is

nisanın 29u diyeyim yarın son gün Nisan ve ardından Cuma günü

the 1st of May a brand new month although to be honest with you every day

1 Mayıs yepyeni bir ay olmasına rağmen size karşı dürüst olmak gerekirse Nisan boyunca her gün

during April has felt exactly the same hmm so that is my excuse it is the 29th

tam olarak aynı hissettirdi hmm yani benim mazeretim bu 29'u

everyone is saying mr. Duncan you stupid man mr. Duncan you idiot it is the 29th

herkes söylüyor bay. Duncan seni aptal adam Bay. Duncan seni salak

today ok ok I've got it I've got it I was wrong I got the date wrong it's

bugün ayın 29'u tamam tamam tamam anladım anladım anladım yanılmışım tarihi yanlış anladım ayın

the 29th I don't know why I said the 28th I'm sorry about that

29'u neden 28'i dedim bilmiyorum bunun için üzgünüm

but to be up to be honest with you I'm surprised that I'm here at all standing

ama olmak sana karşı dürüst olmak gerekirse,

in front of the camera during this you know because everything is so confusing

bu sırada burada kamera önünde durmama şaşırdım biliyorsun çünkü şu anda her şey çok kafa karıştırıcı

at the moment I think you know why things are confusing right now Platina

Bence şu anda işlerin neden kafa karıştırıcı olduğunu biliyorsun Platina

you are not the type who shows off mr. Duncan Thank You Platini

sen değilsin Bay gösteren tip. Duncan Teşekkür ederim Platini Düşünmeyi seviyorum Oldukça

I like to think I like to think I'm quite a modest person sometimes of

mütevazi bir insan olduğumu düşünmeyi seviyorum bazen tabii ki

course you have to talk about your abilities the things you are able to do

yeteneklerinizden, yapabildiğiniz şeylerden bahsetmeniz gerekir

sometimes you have to talk about them for example if you are going for a job

bazen onlar hakkında konuşmanız gerekir, örneğin gidecekseniz bir iş

interview quite often you will have to sell yourself you'll have to sell your

görüşmesi oldukça sık kendini satmak zorunda kalacaksın yeteneklerini başka birine satmak zorunda kalacaksın bu

abilities to another person so maybe if you went for a job interview

yüzden belki bir iş görüşmesine gittiysen

sometimes you have to show yourself you have to be willing to talk about your

bazen kendini göstermelisin yeteneklerin hakkında konuşmaya istekli olmalısın belki de

abilities even though maybe some people might say it's a little arrogant it's a

bazı insanlar bunun biraz kibirli olduğunu, biraz büyük olduğunu söyleyebilir,

it's a little big hated a person who is big-headed is a person who always talks

büyük kafalı bir kişiden nefret edilir, her zaman

about the things they have or maybe the things they have achieved a person who

sahip olduklarından veya belki de başardıklarından bahseden bir kişidir,

is always talking about themselves and the things they can do we might describe

her zaman kendisinden ve gelecekten bahseden bir kişidir. Yapabilecekleri şeyler

them as big-headed they are a big head thank you also to

onları koca kafalı olarak tanımlayabiliriz onlar koca kafa Reshma'ya da teşekkür ederim

Reshma hello to you as well nice to see so many people already on the live chat

sana da merhaba canlı sohbette bu kadar çok insanı görmek güzel

very nice indeed hello also to Marina I'm saying to

gerçekten Marina'ya da merhaba diyorum

Marina marina do you

Marina marina sizde

also we have Ana Ana Rita Moreno regain also josei from Spain also Luis Mendez

de var Ana Ana Rita Moreno tekrar İspanya'dan josei de Luis Mendez de

it's Luis Mendez is here today watching me on the livestream it's raining by the

Luis Mendez bugün burada beni canlı yayında izliyor bu arada yağmur yağıyor

way outside it is absolutely throwing it down if you remember late yesterday I

kesinlikle yere atıyor dün geç hatırlarsanız ben

was actually outside yesterday trying my best to do my livestream from in the

aslında dün dışarıda bahçeden canlı yayınımı yapmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım

garden unfortunately I wasn't having a very good day yesterday because it was

ne yazık ki dün pek iyi bir gün geçirmiyordum çünkü hava

cold it was freezing cold and everything was quite unpleasant to say the least

soğuktu, dondurucu soğuktu ve en hafif tabirle her şey oldukça tatsızdı

but there you can see the view right now outside my window it is a very dull damp

ama şu anda oradaki manzarayı görebilirsiniz penceremin dışında çok sıkıcı ve nemli bir

day definitely I'm pretty sure of it

gün kesinlikle bundan oldukça eminim

today we are talking about words connected to having ability having a

bugün yeteneğe sahip olmakla bağlantılı kelimelerden bahsediyoruz

certain ability something you can do something you are good at a certain gift

or talent that you might have hello marina I have a bird feeder but

merhaba marina Bir kuş yemliğim var ama

unfortunately no birds are coming this year I don't know why I wonder what type

ne yazık ki bu yıl hiç kuş gelmiyor Neden kuşlar için ne tür bir yem koyduğunuzu merak ettiğimi bilmiyorum, bu yüzden

of food you are putting out for the birds

so maybe it depends on what type of food you are actually putting out for the

belki de gerçekte ne tür bir yem koyduğunuza bağlıdır.

birds so what food are you are you actually

kuşlar, yani siz gerçekte hangi yiyeceği

putting outside certain types of food will only be eaten at certain times of

dışarıya koyuyorsunuz belirli türde yiyecekler yalnızca yılın belirli zamanlarında yenecektir,

year so you might find during the winter the birds will feed on certain types of

bu nedenle kış aylarında kuşların belirli türde

food and then during the springtime or the summer the birds will eat another

yiyeceklerle beslendiğini ve ardından ilkbahar veya yaz aylarında kuşların beslendiğini görebilirsiniz. başka bir

type of food so it really does depend on what time of year it is

tür yemek yiyeceğim, bu gerçekten yılın hangi zamanında olduğuna bağlı

hello Connell hello also Irene nice to see you here as well

merhaba Connell merhaba ayrıca Irene de seni burada görmek güzel

hello also - grace grace chin is here also we will be having a look at a

merhaba ayrıca - Grace Grace chin burada da benim birkaç tanesine bir göz atacağız.

couple of my full English lessons just to let you know I have a YouTube channel

tam İngilizce dersleri sadece bilmen için,

with lots and lots of video lessons and full English is something that I was

çok sayıda video dersi olan bir YouTube kanalım var ve tam İngilizce,

doing for a number of years there are around 40 episodes of my full English

birkaç yıldır yaptığım bir şey, tam İngilizce derslerimin yaklaşık 40 bölümü var,

lessons lots of subjects lots of fun lots of vivid explanations as well so I

pek çok konu, çok eğlenceli pek çok canlı açıklama da var, bu yüzden tam İngilizce derslerimde

will explain things to you normally in my full English lessons so we will be

size her şeyi normal bir şekilde açıklayacağım, bu yüzden

taking a look at those in a little while

kısa bir süre sonra bunlara bir göz atacağız

Andy hello Andy oh yes Andy is talking about

Andy merhaba Andy oh evet Andy yoğun bir şekilde

his experience during isolation I have been through thick and thin with my wife

geçirdiğim tecrit sırasındaki deneyiminden bahsediyor ve ince karımla

with my lovely wife if you have been through thick and thin it means you've

güzel karımla ince ince şeyler yaşadıysan

been through all sorts of things thick thin the times when things were not so

her türlü şeyi yaşamışsın demektir işlerin o kadar iyi olmadığı zamanlar kalın

good thick and thin the things when you I suppose the time when you have lots of

ince şeyler sanırım sen o zamanlar çok

things and the time when you don't have lots of things thick and thin good times

şeyiniz var ve çok şeyin olmadığı zamanlar kalın ve ince iyi zamanlar

and bad times ups and downs the ups and downs of life yes a very interesting

ve kötü zamanlar inişler ve çıkışlar hayatın inişleri ve çıkışları evet yoğun ve ince içinden geçeceğiniz çok ilginç bir

phrase that you will go through thick and thin thick and thin the good good

cümle iyi iyi

times and the bad times hello to sujin sujin says tomorrow here in South Korea

zamanlar ve kötü zamanlar sujin'e merhaba sujin der ki yarın burada Güney Kore'de

it is buddha's day and the next day i am also having a holiday so i am happy are

Buda'nın günü ve ertesi gün ben de tatil yapıyorum bu yüzden mutluyum

you still are you actually having your holiday so have you actually returned to

hala tatilini yapıyor musun yani gerçekten döndün mü

work because i know in certain parts of south korea many people now have gone

çalışmak çünkü biliyorum ki güney kore'nin bazı bölgelerinde birçok insan artık

back to work many things are starting to return to normal so i hope you have a

işine geri döndü birçok şey normale dönmeye başlıyor bu yüzden umarım

nice holiday tomorrow and also the day after as well i hope you have a nice day

yarın güzel bir tatil geçirirsin ve ondan sonraki gün de umarım güzel bir gün geçirirsin

we have had a very long holiday almost too long can you believe that people are

çok uzun bir tatil geçirdik, neredeyse çok uzun, inanabiliyor musunuz, insanlar

actually complaining about all of this strange situation some people are

aslında tüm bu garip durumdan şikayet ediyor, bazı insanlar

talking about feeling bored some people are even wishing they could go back to

sıkılmaktan bahsediyor, hatta bazı insanlar işe geri dönebilmeyi diliyor,

work although i would imagine the reason for that is so they can start earning a

halbuki bunun sebebini tahmin edebiliyorum.

wage or earning money again so i can i can understand why

yeniden maaş almaya veya para kazanmaya başlayabilmeleri için neden

you would need to get back to work Christina says never say never you are

işe geri dönmen gerektiğini anlayabileyim diye Christina asla asla deme

right you should never say never if there is something you want to do maybe

haklısın asla asla dememelisin eğer yapmak istediğin bir şey varsa belki

a certain profession maybe you can start off with a hobby like this so actually

bir belli bir mesleğe belki böyle bir hobi ile başlayabilirsiniz yani aslında

this this thing I'm doing now started off as a hobby many many years ago I'm

şu anda yaptığım bu şey bir hobi olarak uzun yıllar önce başladı

not saying how long because people will say I'm showing off but many years ago I

ne kadar uzun olduğunu söylemiyorum çünkü insanlar gösteriş yapıyorum diyecek ama uzun yıllar

started doing this and originally it was a hobby it was something I enjoy doing

Bunu yapmaya başlamadan önce ve aslında bu bir hobiydi,

besides my normal job I was also doing this on YouTube because it was the early

normal işimin yanı sıra yapmaktan zevk aldığım bir şeydi Bunu YouTube'da da yapıyordum çünkü

days of YouTube YouTube was just a little baby

YouTube'un ilk günleriydi YouTube sadece küçük bir bebekti

hello also to Andy again mr. Duncan I think your lessons are a labor of life

Andy'ye de tekrar merhaba bayım. Duncan bence derslerin hayatın emeği

we often say labor of love so if something is a labor of love it means it

is something you are doing with passion it comes from your heart

something you can't stop doing so yeah you might be right there you might be

tam orada

right I would describe this as some sort of labor of love over the past few days

haklı olabilirsin bunu son birkaç gündür bir tür aşk emeği olarak tanımlardım

I have been doing this a lot so I would I would definitely say that this is some

bunu çok yapıyorum bu yüzden kesinlikle bunun bir

sort of labor of love I think so mr. Duncan you are lost in the time counting

tür aşk emeği olduğunu söyleyebilirim bence bu yüzden bayım . Duncan zaman sayarken kayboldun

so you are very happy I think so although I I can't make any excuses I

yani çok mutlusun bence öyle düşünüyorum mazeret uyduramasam da

have no excuse forgetting today's date wrong I have absolutely no excuse it is

bugünün tarihini yanlış unutmak için hiçbir mazeretim yok kesinlikle mazeretim yok

not the 28th it is definitely the 29th of April so for those who are worried

28 değil kesinlikle 29 nisan Endişelenenler için

maybe you are looking at your calendar and you can't understand why the

belki takviminize bakıyorsunuz ve ayın neden

month has to 28th no don't worry it's my fault

28'i olması gerektiğini anlayamıyorsunuz hayır merak etmeyin bu benim hatam

me I will take the blame for that thank you also to Adrienne floorman hi

bunun için suçu üstleneceğim Adrienne'e de teşekkür ederim kat görevlisi merhaba

Adrienne nice to see you again hello mr. Duncan and and excuse me I

Adrienne hoşçakalın tekrar görüşmek üzere merhaba bay Duncan ve ve afedersiniz, bugünün canlı yayınında yanlış tarih

think I disturb you when I say that you wrote the wrong date on today's

yazdığınızı söylediğimde sizi rahatsız ettiğimi düşünüyorum

livestream because we are it is not Wednesday the 28th of April it is

çünkü biz 28 Nisan Çarşamba değil

Wednesday the 29th of April yes I've got it now I've got it

29 Nisan Çarşamba evet şimdi anladım

look at the rain now outside oh my goodness the rain is really coming down

anladım yağmura bak şimdi dışarıda aman tanrım yağmur gerçekten

quite heavily and the poor birds also oh look at the poor birds they are really

çok şiddetli yağıyor ve zavallı kuşlar da ah zavallı kuşlara bak

struggling out there they've all disappeared they've gone to hide from

orada gerçekten mücadele ediyorlar hepsi ortadan kayboldu yağmurdan saklanmaya gittiler

the rain oh my goodness I can actually hear the rain coming down on the roof of

aman allahım stüdyomun çatısından yağan yağmuru gerçekten duyabiliyorum

my studio it is raining quite a lot at the moment

şu anda çok yağmur yağıyor aman

oh my goodness you can't actually see the rain on the camera but trust me it

allahım kamerada yağmuru gerçekten göremiyorsun ama inanın bana

is raining very heavily outside that's the reason why the birds aren't there

dışarıda çok şiddetli yağmur yağıyor bu kuşların orada olmamasının sebebi

you see the birds aren't there because the rain is coming down so much dear I

kuşların orada olmadığını görüyorsun çünkü yağmur çok yağıyor canım

feel very sorry for the birds at the moment because

şu an kuşlara çok acıyorum çünkü şu

I feel sorry for the birds at the moment because many of them are raising their

an kuşlara acıyorum çünkü çoğu yavrularını büyütüyorlar

young they are raising their little chicks so out there at the moment the

küçük civcivlerini büyütüyorlar yani dışarıda şu anda

rain is coming down torrential rain at the moment can you hear it

yağmur yağıyor sağanak yağmur şu anda duyabiliyor musunuz

that noise is actually the rain falling on my house

bu ses aslında evimin üzerine yağan yağmur

well at least I'm here even though I got the date wrong at least I'm here and

en azından ben buradayım buna rağmen tarihi yanlış anladım en azından buradayım ve

that's the important thing Reza says I love to feed the birds thank

önemli olan Reza'nın söylediği şey kuşları beslemeyi seviyorum

you very much

çok teşekkür ederim

hello also to Salman hello Salman thank you very much as well

Salman'a da merhaba merhaba Salman dilekleriniz için çok teşekkür ederim

for your wishes and also to Jason Jason Lee thank you very much for joining me

ve ayrıca Jason Jason Lee'ye teşekkür ederim bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim

today as well lots of people are here we will take a break for a few moments we

birçok insan burada birkaç dakika ara vereceğiz ingilizceye ilgi

are going to take a look at one of my full English lessons for those who are

duyanlar için tam ingilizce derslerimden birine göz atacağız

interested in the English language this is an excerpt from one of my full

bu dersten bir alıntıdır tam

English lessons lots of information lots of interesting things concerning the

İngilizce derslerimden biri İngilizce diliyle ilgili pek çok bilgi birçok ilginç şey popüler

English language do you know what a buzz word is do you ever use buzz words a

bir kelimenin ne olduğunu biliyor musunuz hiç buzz kelimeleri kullandınız mı bir

buzz word is a word or phrase that is seen as being common and contemporary a

vızıltı kelimesi yaygın ve çağdaş olarak görülen bir kelime veya deyimdir modaya uygun bir ifade

fashionable phrase or word is a buzz word for example right now the word

veya kelimesi çok konuşulan bir kelimedir, örneğin şu anda

empower or empowerment is used a lot to empower is to give someone the strength

güçlendirme veya güçlendirme kelimesi, birisine kendisi

or motivation to do something for themselves or to give someone a sense of

için bir şeyler yapması için güç veya motivasyon vermek veya gençleri

independence and self-worth to empower the young or the poor to empower women

güçlendirmek için birine bağımsızlık ve kendine değer verme duygusu vermek için çokça kullanılıyor. ya da yoksulları güçlendirmek için kadınları güçlendirmek için yardıma muhtaç

to offer empowerment to those who are in need of help it would be safe to say

olanlara güç vermek için

that empower is indeed a buzz word for this period of time

güçlendirmenin gerçekten de bu dönem için moda bir kelime olduğunu söylemek güvenli olacaktır

can you see what I'm doing here I appear to be running but I'm not moving

burada ne yaptığımı görebiliyor musunuz kaçıyor gibiyim ama Hiçbir yerde hareket etmiyorum

anywhere I'm running on the spot to run on the spot means that you are actively

yerinde koşuyorum yerinde koşmak aktif olarak

doing it while staying in one place you can walk on the spot you can jump on the

yaptığınız anlamına gelir bir yerde kalırken yerinde yürüyebilirsiniz yerinde zıplayabilirsiniz

spot in these cases the spot is the place we are doing these things on the

bu durumlarda nokta yer biz bunları kelime üzerinde yapıyoruz

word spot can be used in other ways too you can be put on the spot this means

nokta başka şekillerde de kullanılabilir yerinde konulabilirsiniz bu, herhangi bir

that you have been placed in an awkward situation with no warning for example if

uyarı olmaksızın garip bir duruma düştüğünüz anlamına gelir, örneğin

a person asks you a question you were not expecting we can say that they have

bir kişi size beklemediğiniz bir soru sorarsa

put you on the spot to find yourself in a situation that is hard to deal with we

başa çıkılması zor bir durumda kendinizi bulmanız için sizi

can say that you are on the spot then there is in the spotlight to be in the

olay yerine koyduklarını söyleyebiliriz

spotlight means to be the center of attention something is being watched

bir şey

carefully to scrutinize something or someone is to put it under the spotlight

dikkatlice izleniyor bir şeyi incelemek için veya birisi onu spot ışığının altına koymaktır

we can also spot something this means to notice or see something to spot someone

biz de bir şeyi tespit edebiliriz bu bir şeyi fark etmek veya görmek anlamına gelir

in the street means that you notice them you have spotted them I spotted a

sokakta birini fark etmek onu fark ettiğiniz anlamına gelir onu gördünüz demektir

woodpecker in my garden yesterday you can also go spotting for example

dün bahçeye ayrıca gözleme yapabilirsiniz, örneğin

Trainspotting or bird spotting this means that you are looking out for one

Trainspotting veya kuş gözlemi bu,

particular type of thing perhaps an unusual design of train or a rare bird

belirli bir tür şey aradığınız anlamına gelir, belki alışılmadık bir tren tasarımı veya nadir bir kuş

of course a spot can also be a mark on your skin a circular blemish or unusual

elbette bir nokta cildinizde bir işaret de olabilir dairesel bir cildinizdeki leke veya olağandışı

bump on your skin can be called a spot teenagers tend to get spots

şişlik bir nokta olarak adlandırılabilir gençler lekelenme eğilimindedir

some animals have spots in fact if you look carefully you will find that there

bazı hayvanlarda lekeler vardır aslında dikkatli bakarsanız her

are spots everywhere

yerde lekeler olduğunu görürsünüz

do you ever renege are you a person who sometimes reneged on a deal the word

hiç vazgeçer misiniz ? Sözden

renege is a verb that means to go back on your word or to change your mind

dönmek, sözünüzden dönmek veya bir

after agreeing to do something you say yes to something then later you change

şeyi yapmayı kabul ettikten sonra fikrinizi değiştirmek anlamına gelen bir fiildir.

your mind so you renege on your promise to renege

is to break your word and go back on your promise you have had a change of

Sözün üzerine

heart so the thing you said you would do has changed we thought the deal was on

fikrini değiştirdin, bu yüzden yapacağını söylediğin şey değişti, anlaşmanın geçerli olduğunu düşündük

but then he came in this morning and renamed on it the word renege originated

ama sonra bu sabah geldi ve üzerine

in Latin and in its original form meant forcibly deny

Latince kökenli ve orijinal biçiminde zorla anlamına gelen renege kelimesini yeniden adlandırdı. inkar aman tanrım, yağmurun pencerenin önünde

oh my goodness I can't believe how fast and heavy the rain is coming down

ne kadar hızlı ve şiddetli yağdığına inanamıyorum

outside by window but it is it is absolutely throwing it down right now

ama şu anda kesinlikle yağmur yağıyor, öyle mi,

did it I hope you enjoyed that there are many English lessons on my youtube

umarım beğenmişsinizdir, youtube kanalımda birçok İngilizce dersi vardır

channel and sometimes I like to show them in my livestream it is amazing how

ve bazen Onları canlı yayınımda göstermeyi seviyorum, bu kadar

many people don't realize that I also have lots of video lessons they are all

çok insanın benim de çok sayıda video dersim olduğunu fark etmemesi inanılmaz, hepsi

stored on my channel and if you want to subscribe you are more than welcome to

kanalımda kayıtlı ve abone olmak istiyorsanız, memnuniyetle karşılarsınız, lütfen eğer

do so please if you want to like and subscribe there you go

beğenmek ve abone olmak istiyorsanız buyrun beğenebilirsiniz istiyorsanız

you can like if you want and if you really like you can subscribe so there

beğenebilirsiniz ve gerçekten beğendiyseniz abone olabilirsiniz yani

are your choices and now they've gone thank you very much for your company

seçenekleriniz var ve şimdi gittiler şirketiniz için çok teşekkür ederim

today I was asked something I was asked a question a few days ago and it's

bugün bana bir şey soruldu bana bir soru soruldu birkaç gün önce ve

something that I've almost forgotten about however I have remembered today

neredeyse unutmuş olduğum bir şeydi ancak bugünü hatırladım yıllar önce

I've remembered to show you some of my drawings many years ago I used to love

size bazı çizimlerimi göstermeyi hatırladım.

drawing I used to love sketching and also drawing pictures and quite often

these pictures would be wildlife pictures would you like to have a look

bu resimler vahşi yaşam resimleri olurdu

at one or two of my wildlife pictures okay here we go so here is the first one

benim vahşi yaşam resimlerimden bir iki tanesine bakmak ister misiniz tamam işte başlıyoruz işte ilki yani

so this is one of my pictures this is a beautiful stag deer that I drew many

bu benim resimlerimden biri bu yıllar önce çizdiğim güzel bir geyik

years ago

that was interesting I don't know what happened then I think

bu ilginçti ne olduğunu bilmiyorum o zaman

I think the rain has got into my computer so that is one of my rare

sanırım yağmur bilgisayarıma girdi yani bu

paintings many drawings many sketches so that particular drawing is actually it

actually is a sketch that I did with ink so that is an ink drawing that I did of

benim ender tablolarımdan biri yani bu mürekkeple yaptığım bir

a stag deer and I drew that I think I must have been around 18 or around 19

geyik resmi ve çizdim ki okul

years old when I drew that jewelry by school years I was very interested in

yıllarında o takıyı çizdiğimde sanırım 18 ya da 19 yaşlarında olmalıyım.

drawing and also very interested in nature as well so there you can see one

ayrıca orada benim çizimlerimden birini görebilirsiniz, size

of my drawings I did promise that I would show you the drawings he was

çizimlerimi göstereceğime söz verdim, o

another one this is a barn owl so there it is another one of my drawings now

başka bir çizimdi, bu bir peçeli baykuş, yani işte başka bir çizimim, şimdi çizimlerimden

that one was in a very bad condition when I first found it so these drawings

biri çok kötü durumdaydı. ilk bulduğum için bu çizimlere

had been touched or should I say stored away and unfortunately some of them

dokunulmuş mu yoksa bir yere mi demeliydim ve ne yazık ki bazıları

became damaged so that is one of my drawings of a barn owl and that was also

zarar gördü yani bu benim peçeli baykuş çizimlerimden biri ve o da

done in ink are used actual ink there are very interesting pens very useful

mürekkeple yapılmıştı gerçek mürekkep kullanılmış çok ilginç kalemler çok çizim

and unusual pens that you can buy for drawing with and some of them have very

için satın alabileceğiniz kullanışlı ve sıra dışı kalemler ve bazılarının çok

fine nibs so the ends of the pens are very

ince uçları var, bu nedenle kalemlerin uçları çok

fine and you can use ink to draw with something that people enjoy doing it

ince ve insanların yapmaktan zevk aldığı bir şeyle mürekkeple çizim yapabilirsiniz, bunu

does take a lot of time to do it however ink drawings so that is one of

yapmak çok zaman alıyor ancak mürekkep çizimleri yani bu

the mediums that I worked in I used to draw with

benim çalıştığım ortamlardan biriydi Inc ile çizerdim

Inc here's another one oh this is a very familiar bird I'm sure you recognize

işte bir tane daha oh bu çok tanıdık bir kuş eminim

this particular bird this is one of my drawings I did of a little Robin once

bu kuşu tanımışsınızdır bu benim yaptığım çizimlerden biri küçük robin bir kez daha

again many years ago I did this I was around maybe eighteen or nineteen years

yıllar önce bunu yaptım belki on sekiz ya da on dokuz

old I used to spend many hours drawing pictures and most of them were of birds

yaşlarındaydım resim çizmek için uzun saatler harcardım ve çoğu kuşa aitti

I'm going to see if I can find another one I'm going through my files as I

bakacağım başka bir tane bulabilecek miyim gidiyorum

talked to you so please excuse me I'm trying to find another one of the

seninle konuşurken dosyalarımı karıştırdım lütfen kusura bakma resimlerden bir tane daha bulmaya çalışıyorum

pictures I think actually that is it I think I've only got three of them I will

aslında o kadar sanırım bende sadece üç tane var

try to find some more at another time but for those who were interested mr.

başka bir zaman daha fazlasını bulmaya çalışırım ama ilgilenenler için mr.

Duncan please show us your drawings

Duncan lütfen bize çizimlerinizi gösterin

consider it done there I've done it I might show some more if I

orada yapıldığını düşünün Ben yaptım onları bulabilirsem biraz daha gösterebilirim bu

can find them

what why does that keep happening I didn't press anything then I'm sure

neden devam ediyor hiçbir şeye basmadım o zaman eminim

there is something going wrong here I didn't press that but I didn't press the

burada ters giden bir şeyler var yapmadım Buna basmadım ama

button honestly I didn't press that button it was supposed to be me coming

dürüstçe düğmeye basmadım O düğmeye basmadım Gelen benim olmam gerekiyordu

on not that Thank You Konstantin I am NOT

öyle değil Teşekkürler Konstantin Biri beni Oh bay demekle suçlamadan

here to get your compliments before anyone accuses me of saying Oh mr.

önce iltifatlarınızı almak için burada DEĞİLİM .

Duncan you always like to hear people's compliments it isn't just that but

Duncan, her zaman insanların iltifatlarını duymaktan hoşlanırsın, sadece bu değil,

sometimes it is nice to share your abilities so I'm sure you also have

bazen yeteneklerini paylaşmak güzeldir, bu yüzden eminim ki

something that you are good at I'm sure there is something that you have an

iyi olduğun bir şey de vardır, eminim bir yeteneğin olan bir şey vardır.

ability something that you are able to do I'm pretty sure of it we will be

Yapabileceğinizden oldukça eminim, çok yakında yetenekle

looking at words and phrases connected with ability very soon the live chat is

ilgili kelime ve deyimlere bakacağız, canlı sohbet

also quite busy at the moment have you ever thought about exhibiting your

de şu anda oldukça meşgul Çizimlerinizi sergilemeyi hiç düşündünüz mü

drawings Thank You Kristina I used to be very crazy about Star Wars and I used to

Teşekkürler Kristina Eskiden yapardım Star Wars için çok deli oluyorum ve Star Wars'taki

do lots of drawings of the characters from Star Wars and I remember many years

karakterlerin birçok çizimini yapardım ve yıllar

ago when when the Empire Strikes Back was was showing it a local cinema in

önce Empire Strikes Back'in Stafford'da yerel bir sinema gösterdiği zamanı hatırlıyorum.

Stafford I went along and it was something that I did I can't quite

believe I did it because I was quite a shy person when I was very young and we

Bunu yaptığıma tam olarak inanamıyorum çünkü çok gençken oldukça utangaç bir insandım ve

are talking around 1980 so I would have been around 15 years old maybe even 14

1980'lerden bahsediyoruz yani 15 yaşlarında olurdum, hatta 14 o

so I was 14 years old and I went to the local cinema and I asked them I asked if

yüzden 14 yaşındaydım ve gittim. yerel sinema ve onlara Star Wars karakterlerinden

I could display my paintings and my little drawings that I'd done of some of

bazılarından yaptığım resimlerimi ve küçük çizimlerimi sergileyip sergileyemeyeceğimi sordum

the Star Wars characters and they said yes I couldn't believe it so that's what

ve evet dediler, inanamadım, bu yüzden

actually happened I did ask and they said yes I really thought they were

gerçekten olan buydu, sordum ve evet dediler gerçekten

going to say no I thought they were going to just

hayır diyeceklerini sandım

laugh at me and tell me to get out but they didn't they said okay come on bring

bana sadece gülüp dışarı çıkmamı söyleyeceklerini sandım ama olmadı dediler tamam hadi

your paintings put them up so that's what happened and that was way back in

resimlerini getir as onları öyle oldu ve bu 1980'de çok gerilerdeydim,

1980 I was just a young lad I must have been around 14 maybe

ben sadece genç bir delikanlıydım, 14 yaşlarında olmalıydım, belki

maybe almost 15 years old and that is what I used to do to pass the time away

neredeyse 15 yaşındaydım ve yatak odamda dünyadan uzaklaşırken zaman geçirmek için yaptığım şey buydu.

when I was hiding away from the world in my bedroom I used to love drawing very

much hello to Lewis Lewis mr. Duncan you have all kinds of talents some people

Lewis Lewis Bay'a çok merhaba çizmeyi seviyorum. Duncan, sen her tür yeteneğe sahipsin, bazı insanlar

say that I am a jack-of-all-trades but a master of none have you ever heard

benim her işte usta olduğumu söylüyorlar ama hiçbirinin ustasıyım, bu

that expression we can say that a person is a jack-of-all-trades that means they

ifadeyi hiç duymadın mı, bir kişinin her konuda uzman olduğunu söyleyebiliriz, bu da onlar anlamına gelir.

can do lots of different things however they are not very good at any of them so

pek çok farklı şey yapabilirler ancak hiçbirinde çok iyi değiller bu yüzden onları

they can do them to a certain degree they are they can do them however they

belli bir dereceye kadar yapabilirler yapabilirler ancak

they are not a master of any of them so perhaps that's me maybe I don't know

hiçbirinin ustası değiller bu yüzden belki bu benim belki ben değilim' t biliyorum

hello - ash hello ash rush I am watching you from Iraq very nice to see you here

merhaba - ash merhaba ash rush sizi Irak'tan izliyorum sizi burada görmek çok güzel ne istiyorsun

what is the difference between what do you want - something what do you want -

arasındaki fark nedir - bir şey ne istiyorsun -

something to eat or what do you want to get something to eat or do you want to

yiyecek bir şeyler veya ne yemek için bir şeyler almak istersin veya

get something to eat they are just different ways of saying the same thing

yiyecek bir şeyler almak ister misin, bunlar aynı şeyi söylemenin farklı yollarıdır,

do you want to eat something so you are saying do you want to eat something so

bir şeyler yemek ister misin yani bir şeyler yemek ister misin diyorsun,

that question is asking are you hungry are you hungry do you want to eat

bu soru aç mısın aç mısın yemek ister misin diye soruyor.

something do you want to eat something it could be anything maybe a small snack

bir şey bir şey yemek ister misin herhangi bir şey olabilir küçük bir atıştırmalık

or a big meal do you want to get some to eat that is asking do you want to

veya büyük bir yemek yemek ister misin diye soruyor

actually go out to get something do you want to get something to eat so quite

often that means do you want to leave the house do you want to go somewhere

bu genellikle şu anlama gelir: evden çıkmak mı istiyorsun, başka bir yere gitmek

else and get something to eat so do you want to get something to eat it can also

ve yiyecek bir şeyler almak ister misin, yani yiyecek bir şeyler almak ister misin, ayrıca

say do you want to go into the kitchen and get some food do you want to get

mutfağa gidip yemek yemek ister misin diyebilir.

something to eat so in that route that sense we are saying do you want to go

yiyecek bir şeyler almak için yani o rotada o anlamda

somewhere to get some food Platina mr. Duncan your drawings and pictures are

Platina bey yiyecek bir şeyler almak için bir yere gitmek ister misiniz diyoruz. Duncan çizimlerin ve resimlerin

very good I had an owl baby in my flat at night

çok iyi Geceleri dairemde bir baykuş bebeğim oldu

and his mother was calling to get him back I would imagine so sometimes when

ve annesi onu geri almak için arıyordu, bu yüzden bazen

animals are separated from their young they do become quite angry sometimes

hayvanlar yavrularından ayrıldıklarında oldukça kızıyorlar,

even violent there have been many situations where people have walked

hatta bazen şiddetli oluyorlar. İnsanların

through fields here in the UK and in the field there were some cows

burada Birleşik Krallık'ta tarlalarda yürüdüğü ve tarlada bazı ineklerin olduğu birçok durum,

however the cows also had some little baby calves with them as well

ancak ineklerin yanlarında küçük yavru buzağıları da vardı

and during that time you should never ever go near the cows at all because the

ve bu süre zarfında ineklerin yanına asla yaklaşmamalısınız çünkü

cows will attack they will actually attack you and there have been certain

inekler saldıracaklar, aslında size saldıracaklar ve

situations where people have died they've actually been attacked by a cow

insanların öldüğü bazı durumlar oldu, aslında bir ineğin saldırısına uğradılar,

the cow has actually chased them and trampled over them and killed them

inek onları gerçekten kovaladı, üzerlerine bastı ve onları öldürdü,

so cows stay away from the cows if they have any babies nearby because they will

bu nedenle inekler ineklerden uzak dururlar. Yakındaki bebekler

act quite aggressively they will be aggressive they will do anything to

oldukça saldırgan davranacakları için saldırgan olacaklar yavrularını korumak için her şeyi yapacaklar

protect their young

you are a master of teaching English Thank You alil that is very kind of you

İngilizce öğretmede ustasınız Teşekkürler hepiniz çok naziksiniz

hello um hi everyone hello um trum nice to see you here today

merhaba um merhaba herkese merhaba um trum bugün sizi burada görmek

would you like to see a very common item oh how strange I think the Sun has just

güzel çok sıradan bir eşyayı görmeyi seviyorsun ah ne garip sanırım güneş yeni

come out can you see that it's very strange a few moments ago it was

çıktı görüyor musun çok garip birkaç dakika önce

throwing it down the rain was coming down in buckets and now the Sun has come

onu aşağı atıyordu yağmur kovalar halinde yağıyordu ve şimdi güneş

out interesting very interesting oh yes look the birds are here the birds have

ilginç çıktı çok ilginç oh evet bak kuşlar burada kuşlar

come yes they are coming back the birds have decided that they are hungry I

geldi evet geri geliyorlar kuşlar aç olduklarına karar verdiler

think I just saw a Robin did I see a Robin did you see the Robin did anyone

sanırım az önce bir Robin gördüm Robin gördüm Robin gördünüz mü

see the Robin on the bird feeder so the birds are slowly coming back after

Robin'i gören var mı kuş besleyici yani kuşlar yavaş yavaş geri geliyorlar bu

that's huge downpour of rain we did have quite a lot of rainfall just now the

şiddetli sağanak yağmurdan sonra oldukça fazla yağmur yağdı az önce

birds have gone again okay the birds have gone again they've all

kuşlar tekrar gitti tamam kuşlar tekrar gitti hepsi

disappeared it is almost as if they know that they are on camera it's almost as

kayboldu sanki neredeyse biliyorlar ki onlar kamera önündeler sanki

if they can sense that someone is watching them mm-hmm maybe would you

birinin onları izlediğini hissedebiliyorlar mm-hmm belki

like to see an everyday item this is something I've been doing for the past

günlük bir şey görmek ister misin bu son

few days except yesterday because I forgot here is something that's very

birkaç gündür dün dışında yaptığım bir şey çünkü unuttum burada çok önemli bir şey var

common and something that I love very much it is something that it might be

yaygın ve çok sevdiğim bir şey bu olabilecek bir şey

might be one of the best inventions ever is there something that you love using

şimdiye kadarki en iyi icatlardan biri olabilir hayatında kullanmayı sevdiğin bir şey var mı hayatında kullanmayı

in your life is there something you love using in your life oh look a green Finch

sevdiğin bir şey var mı oh bak yeşil bir ispinoz

we have a green Finch it's a green Finch of

bizde var yeşil ispinoz herkesin yeşil ispinozu

everyone it's a green Finch there is now a little green Finch eating from the

o yeşil ispinoz şimdi küçük bir yeşil ispinoz var kuş besleyiciden yemek o kadar da

birdfeeder

isn't that nice how lovely is there a certain thing you love using maybe there

güzel değil ne kadar güzel kullanmayı sevdiğiniz belli bir şey var belki

is a little piece of technology or maybe something you like using everyday here

küçük bir teknoloji parçası veya belki de sevdiğiniz bir şey burada her gün kullanmak gibi, hayatımda

is something that is very useful to me in my life can you see it it also makes

benim için çok yararlı olan bir şey, görebiliyor musunuz, aynı zamanda

a very horrible noise so I will turn my microphone down a little bit so you can

çok korkunç bir ses çıkarıyor, bu yüzden gürültüyü duyabilmeniz için mikrofonumu biraz kısacağım,

hear the noise this particular thing is velcro and I think this is one of the

bu özel şey cırt cırtlı ve sanırım Bu şimdiye kadar

most useful things ever invented maybe the best thing to come along since the

icat edilen en faydalı şeylerden biri, belki de tekerlekten bu yana ortaya çıkan en iyi şey,

wheel so this is Velcro velcro and it is something you use for fixing two things

yani bu Velcro cırt cırt ve iki şeyi birbirine sabitlemek için kullandığınız bir şey

together or maybe if you want to secure something and keep it firm and locked

veya belki bir şeyi sağlam ve kilitli tutmak istiyorsanız

you can use this material velcro so I love velcro very much in my studio I

bu malzemeyi cırt cırtlı kullanabilirsiniz o yüzden cırt cırtlıyı stüdyomda çok severim

often use velcro to secure my cables so this is something that I use quite a lot

kablolarımı sabitlemek için cırt cırt kullanırım yani bu

velcro is today's common object and it is something you see everywhere quite

oldukça

often you will see this on clothing or maybe on shoes as well especially

sık kullandığım bir şey bu, giysilerde veya belki ayakkabılarda da, özellikle

children's shoes so quite often children's shoes will have velcro on

çocuk ayakkabılarında, bu nedenle, çocukların ayakkabılarını bağlamasını kolaylaştırmak için sıklıkla çocuk ayakkabılarında cırt cırt bulunur, cırt cırt,

them to make it easy for the child to fasten their shoes velcro that was

today's common object

bugünün yaygın nesnesiydi,

some people describe me as a common object I don't know what you mean by

bazı insanlar beni sıradan bir nesne olarak tanımlıyor, ben yapmıyorum' Bununla ne demek istediğini anlamıyorum

that I really don't know what you mean there are many words that we can use

Gerçekten ne demek istediğini anlamıyorum Bir şeyi yapabileceğimizi göstermek için kullanabileceğimiz pek çok ifadeyi kullanabileceğimiz pek çok kelime var.

many expressions that we can use to show that we can do something you are able

you have an ability you have the know-how so there are many many words

bu nedenle, yapabileceğinizi göstermek için kullanabileceğimiz pek çok kelime

and phrases that we can use to show that you are able and there is the first one

ve deyim var ve ilki var,

so this particular phrase you are able it is showing that you can do something

yani bu özel deyim you can, bir şeyi yapabileceğinizi gösteriyor,

you are able you have an ability you are able to do something maybe something

yapabileceğinizi, yeteneğiniz olduğunu, yapabildiğinizi gösteriyor. bir şey yap belki

that is simple something that you see people doing everyday but you can you

basit bir şey insanların her gün yaptığını gördüğün bir şey ama yapabilirsin

can still do it and that is the important part so you

yine de yapabilirsin ve önemli olan da bu yani

are able you can do it something you are able to do is something you are able to

yapabilmen için yapabileceğin bir şey yapabileceğin bir şey

achieve maybe something you can do maybe a type of skill so for example people

başarabileceğin bir şey belki yapabileceğiniz bir şey belki bir tür beceridir, örneğin insanlar

say mr. Duncan you are very good with your live stream I'm not sure about that

mr. Duncan canlı yayınında çok iyisin bundan emin değilim

but it would appear that I have some ability I can do it you can tell

ama görünüşe göre biraz yeteneğim var bunu yapabilirim sen

yourself as well you can sometimes say I can do it if you want to encourage

kendine de söyleyebilirsin bazen bunu yapabilirim diyebilirsin eğer kendini cesaretlendirmek istersen

yourself if you want to encourage yourself to do something maybe something

kendini bir şey yapmaya teşvik etmek istiyorsun belki

you want to try maybe something you want to do or achieve you can tell yourself I

denemek istediğin bir şey belki yapmak istediğin bir şey ya da başarmak istediğin bir şey kendine diyebilirsin ben yapabilirim bunu

can do it I can do it I can do it like that you can do it I can do it we can

yapabilirim ben bunu senin yapabileceğin gibi yapabilirim

all do it we can say that a person who has

hepsini yap

a certain ability we can say you have the know-how the know-how if you have

belli bir yeteneğe sahip bir kişinin bilgi birikimine sahip olduğunu söyleyebiliriz eğer bilgi birikimine sahipsen bu

the know-how it means you have a certain ability you are able to do something you

belli bir yeteneğe sahip olduğun anlamına gelir yapabileceğin bir şeyi yapabilecek durumdasın demektir

can do it well so maybe a certain skill that you have learned maybe something

peki belki öğrendiğin belli bir beceri belki hakkında

that you can talk about maybe a certain subject that you know a lot about you

konuşabileceğin bir şey belki hakkında çok şey bildiğin belli bir konu

have the know-how you have the know-how that means you are able to do something

bilgi birikimine sahipsin bilgi birikimine sahipsin bu da sahip olduğun bir şeyi yapabileceğin anlamına gelir

you have the ability or you have the knowledge we can say that you have the

Yeteneğine veya bilgisine sahipsin boyuna sahip olduğunu söyleyebiliriz

neck oh I like that one you have the neck if you have the Mac to do something

oh bunu sevdim boyuna sahipsen Mac'in varsa bir şeyler yapacaksın

if you have the neck it means you have the ability you are able to do something

eğer boynun varsa bu yeteneğine sahip olduğun anlamına gelir bir şeyler yapabilirsin

oh yes you are very good at that you you definitely have the knack yes you have

oh evet bu konuda çok iyisin kesinlikle hünerin var evet hünerin var

the knack you have the ability you have for know how you can do it you have the

yeteneğin var nasıl yapabileceğini bilmek yeteneğin var bu yüzden

skill so maybe a person who can do something you might say that you have

belki bir şeyi yapabilen bir kişi sende

the skill skill ability something you are able to do maybe in your work maybe

bu yeteneğe sahipsin diyebilirsin beceri beceri yetenek yapabileceğiniz bir şey belki işinizde belki

a certain type of work maybe you are a person who creates things maybe you

belirli bir iş türü belki siz bir şeyler yaratan bir insansınız belki

create art maybe you create something that people can look at and admire such

sanat yaratıyorsunuz belki insanların bakıp hayranlık duyacağı

as a sculpture perhaps you are good with computers you have good computer skills

bir heykel gibi bir şey yaratıyorsunuz belki de iyisiniz bilgisayarlarla iyi bilgisayar becerilerine sahipsiniz,

so skill is a word we often use to show ability you are accomplished now this is

bu nedenle beceri, yeteneğinizi göstermek için sıklıkla kullandığımız bir kelimedir, şimdi bu

a very interesting phrase because accomplished means something you have

çok ilginç bir ifadedir çünkü başarılı, yapmayı başardığınız bir şey anlamına gelir,

succeeded in doing so a person who is accomplished is a person who has

bu nedenle başarılı bir kişi, başarmış bir kişidir.

succeeded in learning some thing or maybe mastering something so if

bir şey öğrenmek veya belki bir konuda ustalaşmak, yani bir şeyde

you master something it means you are an expert or a professional you are very

ustalaşırsanız, bu, bir uzman veya profesyonel olduğunuz anlamına gelir, onu

good at doing it I suppose a good example is accomplished pianist so a

yapmakta çok iyisiniz demektir.

person who is very good at playing the piano is an accomplished pianist a

piyanist

person who is accomplished they are a person who has a great deal of success

başarılı bir kişidir, çok başarılı bir kişidir

or they can do something very well accomplished and of course if you

veya çok iyi başarılmış bir şey yapabilirler ve elbette bir

accomplish something it means you gain a certain skill or maybe you've done

şeyi başarırsanız, bu belirli bir beceri kazandığınız anlamına gelir veya belki de

something that a lot of people have noticed you accomplish your goal you get

çok fazla şey yapmışsınızdır. insanlar senin amacına ulaştığını fark ettiler, olmak

to the place that you want to be quite often when we are trying to learn

istediğin yere geldin, bir şeyler öğrenmeye çalışırken, yapmaya çalıştığımız şeyi

something we hope that we will accomplish the thing that we are trying

başaracağımızı umuyoruz,

to do an accomplished person

başarılı bir insan,

accomplished person you are accomplished you are competent now this is an

başarılı bir insansın, sen başardın. yetkin şimdi bu

interesting word competent a person who is competent is able they are able to do

ilginç bir kelime yetkin yetkin kişi yetkin kişi bir

something you are competent maybe a person who has learnt to drive a car

şeyi yapabilir beceriklidir siz yetkinsiniz belki araba kullanmayı öğrenmiş bir kişi araba kullanmayı

they spend many many months learning to drive a car and then one day they

öğrenmek için aylarca harcarlar ve sonra bir gün

realize that they can do it very well they no longer feel nervous or afraid of

fark ederler bunu çok iyi yapabildiklerini artık yapmaktan çekinmiyorlar ya da

doing it we can say that that person is now competent they are a competent

yapmaktan korkmuyorlar o kişinin artık yetkin olduğunu söyleyebiliriz onlar yetkin bir

driver competent you have the ability you are able to do something you are

sürücü yetkin bir yeteneğe sahipsiniz bir şeyi yapabileceksiniz

competent I like that one another one we can say that you are capable of doing

yetkinsiniz birbirinizden hoşlanıyorum bir şeyi yapabilecek kapasitedesin diyebiliriz yeteneklisin bir

something you are capable you can do something

şeyi

very well you are able to do it you are capable so if you have a certain skill

çok iyi yapabilirsin bunu yapabiliyorsun yeteneklisin yani belli bir becerin varsa

for example we can say that you are very capable

mesela çok yeteneklisin diyebiliriz

a person can be capable a person can be suitable for a certain job because they

bir insan olabilir yetenekli bir kişi belirli bir iş için uygun olabilir çünkü

are capable if you are able to do something then quite often we can say

yeteneklidirler eğer bir şeyi yapabiliyorsanız o zaman sıklıkla

that you are capable for that job you are suitable for doing it because you

o iş için yetenekli olduğunuzu söyleyebiliriz onu yapmaya uygunsunuz çünkü

are capable you are capable another one now oh here's another one you are

yeteneklisiniz şimdi başka bir iş için yeteneklisiniz ah işte bir tane daha

talented a person who has a certain talent is a person who has a certain

yeteneklisin belli bir yeteneğe sahip insan belli bir yeteneğe sahip insan yeteneklidir

ability they are talented a person who is talented is very good at

yetenekli insan

a certain thing maybe they are very artistic maybe they can draw maybe a

belli bir konuda çok iyidir belki çok artistiktirler belki çizebilirler belki bir

person can sing very well we would describe them as talented they have

insan çizebilir çok iyi şarkı söylüyorlar onları yetenekli olarak tanımlarız onların

talent so the talent is the thing that you have you are describing the thing

yetenekleri var bu yüzden yetenek sende olan şey

that they are doing and it can be anything so maybe they are good at

onların yaptıklarını tarif ediyorsun ve bu her şey olabilir bu yüzden belki şarkı

singing good at dancing maybe they are very good at painting maybe a person has

söylemede iyiler dansta iyi belki de çok iyiler resim yaparken belki bir insanın

a very good memory for words or names they have some sort of ability that they

kelimeler veya isimler için çok iyi bir hafızası vardır beyninde sakladığı bir tür yeteneği vardır

keep in their brain there is a thing that they can do very well so it's not

çok iyi yapabildikleri bir şey vardır bu yüzden bu

just an action you can also be talented if you have a certain natural ability a

sadece bir eylem değil, eğer varsa yetenekli de olabilirsin belli bir doğal yetenek

talented person some people say that talent is natural some people have a

yetenekli bir kişi bazı insanlar yeteneğin doğal olduğunu söyler bazı insanlar

natural talent something they didn't learn however they can do it you can say

doğal bir yeteneğe sahiptir öğrenmedikleri bir şey ancak yapabilirler

that you have a natural talent you are talented you have a natural talent

doğal bir yeteneğiniz olduğunu söyleyebilirsiniz yeteneklisiniz doğal bir yeteneğiniz var

the live chat is suddenly very busy oh hello everyone you are talented like you

yaşamak sohbet birdenbire çok meşgul oldu oh herkese merhaba siz de sizin gibi yeteneklisiniz

mr. Duncan thank you very very much I am going to bathe later in the warm glow of

bayım. Duncan çok çok teşekkür ederim Daha sonra güzel iltifatlarının sıcak ışığında banyo yapacağım

your lovely compliments I will be lying on the floor and I will be just so

Yerde yatacağım ve

ecstatic at the thought of all of those lovely compliments thank you very much

tüm bu güzel iltifatların düşüncesi beni çok mutlu edecek çok teşekkür ederim

hello blue thunder hello blue thunder nice to see you back again haven't seen

merhaba mavi gök gürültüsü merhaba mavi şimşek seni tekrar görmek güzel

you for a while can you open your Gmail there is something interesting on your

seni bir süredir görmedim gmail'ini açar mısın telefonunda ilginç bir şey var

phone unfortunately I can't at the moment

ne yazık ki şu anda yapamam

because I'm slightly busy doing a live stream I would love to but I can't at

çünkü canlı yayın yapmakla biraz meşgulüm çok isterim için ama

this very moment unfortunately I will look at it later whatever it is I don't

şu anda yapamam ne yazık ki daha sonra bakacağım her neyse Ne olduğunu

know what it is but I will look at it later Thank You blue thunder

bilmiyorum ama daha sonra bakacağım Teşekkürler mavi şimşek

hello Anna hello I believe because we have the real conversation other chats

merhaba Anna merhaba inanıyorum çünkü gerçek sohbetimiz var diğer sohbetler

other other chats have a lot of strange messages sometimes without any sense is

diğer diğer sohbetlerde çok fazla garip mesaj var bazen anlamsız,

that the live chat well to be honest with you if you want to talk about

canlı sohbette size karşı dürüst olmak gerekirse,

something on the live chat you can however as I always say try to show some

canlı sohbette bir şey hakkında konuşmak istiyorsanız yapabilirsiniz, ancak her zaman dediğim gibi biraz saygı göstermeye çalışın

respect to the other people on here as well that is all I ask William

buradaki diğer insanlar da tek istediğim bu William

Shakespeare was very talented I suppose so yes he is a person who was

Shakespeare çok yetenekliydi sanırım yani evet o gerçekten bir insandı sanırım

really I suppose you could say he was at the top of that profession if you are at

o mesleğin zirvesindeydi diyebilirsin eğer bir şeyin zirvesindeysen bazı

the top of something it means you have reached the point where you can't go any

further when we learned things sometimes we have to learn things slowly over a

şeyleri öğrendiğimizde daha fazla ilerleyemeyeceğin bir noktaya ulaştığın anlamına gelir bazen bazı şeyleri uzun bir süre boyunca yavaş yavaş öğrenmemiz gerekir

long period of time and then eventually you will be very good at something you

ve sonunda bir şeyde çok iyi

will be so good you can't learn anything else

olursun o kadar iyi olursun ki öğrenemezsin başka bir şey öğrenin,

so there are certain things that a person can do well and we can say that

böylece bir kişinin iyi yapabileceği bazı şeyler vardır ve

they are at the top at the top of their profession they can't really go any

mesleklerinin zirvesinde olduklarını söyleyebiliriz, gerçekten

higher because now they are so good at it they can't exceed what they have

daha yükseğe çıkamazlar çünkü artık o kadar iyiler ki yapamazlar başardıklarının ötesine geçemezler,

achieved they can't go ahead or beat their level

ileri gidemezler veya uzmanlık seviyelerini geçemezler

of expertise oh look I've just noticed something wait there a moment there's

oh bak az önce bir şey fark ettim orada bekle bir an

the view outside and there oh yes there are more birds coming now you can see

dışarıda manzara var ve orada oh evet daha fazla kuş geliyor şimdi görebilirsin

there are some green finches the green finches are quite busy at the moment

biraz yeşil var ispinozlar yeşil ispinozlar şu anda oldukça meşgul

because they have lots of chicks that they are having to feed and they're also

çünkü beslemeleri gereken çok sayıda civcivleri var ve onlar da resminizin sol üst tarafında

you can see a black bird as well on the top left of your picture there is a

siyah bir kuş görebilirsiniz,

black bird and I'm hoping the black bird is going to try and eat some food no

siyah bir kuş var ve ben' kara kuşun biraz yiyecek yemeyi deneyeceğini umuyorum

he's gone bye-bye blackbird I was a little bit distracted then by the birds

hayır o gitti güle güle karatavuk biraz dikkatim dağıldı sonra kuşlar dikkatimi

I'm sorry about that I got slightly distracted there mr.

biraz dağıttı bunun için üzgünüm orada biraz dikkatim dağıldı bayım.

Duncan is very talented at giving classes thank you Peter

Duncan ders vermede çok yetenekli, teşekkür ederim Peter, bu

I'm not looking for compliments today by the way uni Kareena says oh hello

arada bugün iltifat aramıyorum uni Kareena oh merhaba

what a nice bookcase yes I am inside my tiny library I'm in my little library

ne güzel bir kitaplık evet diyor küçücük kitaplığımın içindeyim

surrounded by all sorts of books the only problem is that this isn't real I

Her türden kitapla çevrili küçük kitaplığımdayım tek sorun şu ki bu gerçek değil

created this myself hello to Lois again hello b-trees it is so hot in this

bunu kendim yarattım tekrar Lois'e merhaba merhaba b-ağaçlar bu stüdyoda çok sıcak

studio I forgot how hot this studio gets

bu stüdyonun bazen ne kadar sıcak olduğunu unuttum

sometimes and it really does if you have an ability we can say that we can say

ve gerçekten öyle, eğer bir yeteneğiniz varsa şunu söyleyebiliriz

that you have expertise you have expertise so if you

uzmanlığınız olduğunu söyleyebiliriz uzmanlığınız var yani

are good at one particular thing we can say that you have expertise you have

belirli bir şeyde iyiyseniz uzmanlığınız var diyebiliriz yeteneğiniz var yeteneğiniz var yeteneğiniz var yeterliliğiniz var yetkinliğiniz var beceriniz var beceriniz var

ability ability you have talent you have proficiency oh I like that word

proficiency you have talent you have proficiency you are good at doing

yeteneklisiniz diyebilirz

something so proficiency shows that you have an ability you are very good at

bir şeyi yapmakta iyi o kadar ustalık bir yeteneğiniz olduğunu gösterir

doing a certain thing you have aptitude aptitude is a very interesting word

belli bir şeyi yapmakta çok iyisiniz yeteneğiniz var yetenek çok ilginç bir kelime

because it means also you can do things and also think so

çünkü aynı zamanda bir şeyler yapabileceğinizi ve öyle düşündüğünüzü de ifade ediyor yetenek

aptitude quite often refers to to logic or the ability to do something very well

sıklıkla mantığa veya mantığa atıfta bulunur veya bir şeyi belirli bir şekilde çok iyi yapma yeteneği, bu

in a certain way so we often see aptitude as an ability but also quite

yüzden yeteneği genellikle bir yetenek olarak görürüz, ama aynı zamanda oldukça

often something you have knowledge of as well you have aptitude you are able to

sık olarak bilginiz olan bir şey de yeteneğiniz de vardır, bir

do something very well capability you have capability you have something you

şeyi çok iyi yapabilirsiniz, yeteneğiniz vardır, yeteneğiniz vardır, yapabileceğiniz bir şeye sahipsinizdir.

can do some people have many things they are good at some people have many

bazı insanlar birçok şeye sahip mi, bazı insanlar iyiler, birçok

abilities your capability is how well you can do something your capability you

yeteneğe sahipler, sizin yeteneğiniz, bir şeyi ne kadar iyi yapabildiğiniz, yetkinliğiniz, yeterlilik

have competence the word competence is quite interesting because I always think

kelimesi oldukça ilginç çünkü bence her zaman

competence comes from the confidence that you have in yourself to do

yeterlilik, kendinize olan güveninizden gelir.

something so if you are competent quite often it means you have the ability and

bir şeyler yapın, eğer sık ​​sık yetkinseniz, bu,

also the confidence to do something well oh look the black bird is now feeding

bir şeyi iyi yapmak için yeteneğiniz ve aynı zamanda kendinize güveniniz olduğu anlamına gelir oh bakın, kara kuş şimdi

from the bird feeder this is what I wanted to show you so the bird is now

kuş yemliğinden besleniyor, size göstermek istediğim şey buydu, bu yüzden kuş şimdi

feeding from the bird feeder and this particular blackbird is

besleniyor kuş besleyici ve bu özel karatavuk

actually feeding its chicks as well you might notice oh he's gone the

aslında civcivlerini de besliyor fark edebilirsiniz oh o gitti

Blackbird has gone I'm sure he will come back later so that is what is going on

Karatavuk gitti Eminim daha sonra geri gelecektir, bu yüzden göstermek

in my garden at the moment I wanted to show you the bird feeder I hope you're

istediğim anda bahçemde olan şey bu. sen kuş besleyicisin umarım

not too bored looking at it but at least it makes me feel excited to see the

buna bakarken çok sıkılmamışsındır ama en azından kuşların beslendiğini görmek beni heyecanlandırıyor

birds feeding how to know what you can do how to know your abilities I think

nasıl yapabileceğini nasıl bilebilirsin yeteneklerini nasıl bilebilirsin bu

that's a great question by the way that's a brilliant question as you grow

arada bu harika bir soru Büyürken harika bir soru, neyde

up how do you know what you are good at quite often your your natural skills or

iyi olduğunuzu nasıl bileceksiniz, doğal becerileriniz veya

your natural talent come from the things you are interested in so as I grew up in

doğal yeteneğiniz, ilgilendiğiniz şeylerden geliyor, bu yüzden ben

my younger years I was interested in certain things and those things became

genç yaşlarımda büyüdükçe, bazı şeylere ilgi duyuyordum ve bu şeyler

more and more important to me and then over time I realized that my interest

benim için giderek daha önemli hale geldi ve sonra zamanla ilgimin

became a passion some sort of thing that I wanted to do something I wanted to try

bir tutkuya dönüştüğünü fark ettim bir tür şey yapmak istediğim bir şey yapmak istediğim

to do some sort of skill some sort of ability that you want to do in your life

bir tür beceri yapmayı denemek istediğim senin yapmak istediğin bir tür yetenek Hayatınızda

so quite often finding out what your skills are can sometimes be accidental

çok sık olarak becerilerinizin ne olduğunu öğrenmek bazen tesadüfi olabilir,

something you are interested in so for many years I was interested in taking

ilgilendiğiniz bir şey olabilir, bu yüzden yıllarca fotoğraf çekmekle ilgilendim, her

photographs I was always interested in scenery I was always interested in how a

zaman manzarayla ilgilendim, her zaman bir

photographer or a person who was using a film camera was capturing the world

fotoğrafçının veya bir kişinin nasıl olduğuyla ilgilendim. bir film kamerası kullanmak çevrelerindeki dünyayı yakalamaktı

around them it always fascinated me from a very early age I used to love watching

beni çok erken yaşlardan beri büyüledi

movies and TV shows and I was always interested in how they created that

Filmleri ve TV şovlarını izlemeyi severdim ve bu etkiyi nasıl yarattıklarıyla her zaman ilgilenirdim.

effect how did they make that look the way it does how do they do it

öyle mi yapıyorlar ki

so my natural interest became something else

doğal ilgim başka bir şey oldu bu bir

it became something I wanted to try myself I wanted to do it myself so I

şey oldu kendim denemek istedim kendim yapmak istedim bu yüzden

think sometimes your ability or your skill is something you discover by

bazen yeteneğin ya da becerin tesadüfen keşfettiğin bir şey

accident or maybe it is something that you have always had an interest in

ya da belki de her zaman sahip olduğun bir şey diye düşünüyorum

something that is interested you from an early age and then as you get older you

küçük yaşlardan itibaren ilginizi çeken bir şeye ilgi duyuyorsunuz ve yaşlandıkça

realize that you really do like doing that you like doing it a lot you really

gerçekten yapmaktan hoşlandığınızı anlıyorsunuz bunu yapmayı gerçekten çok seviyorsunuz

do

adrián floorman says you are also accomplished I am now interested to find

adrián floorman sizin de başarılı olduğunuzu söylüyor şimdi öğrenmekle ilgileniyorum

out what Adrienne does oh now Adrienne has an interest in languages

Adrienne ne yapıyor şimdi Adrienne dillere ilgi duyuyor

I love languages I am able to talk Swedish French and also English so yes

dilleri seviyorum İsveççe Fransızca ve ayrıca İngilizce konuşabiliyorum bu yüzden evet

you definitely have a skill you may have a natural skill or a natural talent

kesinlikle bir becerin var doğal bir becerin veya doğal bir yeteneğin olabilir

some people can learn things very quickly

bazı insanlar bazı şeyleri çok çabuk öğrenebilir bazı

certain things some people can absorb knowledge and information very quickly

şeyleri bazı insanlar bilgiyi çok hızlı bir şekilde özümseyebilirken,

whilst other people find it very hard to get the information to stay in their

diğer insanlar bilginin beyinlerinde kalmasını sağlamakta çok zorlanırlar, bu

brains so maybe Adrienne maybe you have a

yüzden belki Adrienne, belki senin bir

talent maybe you have a natural ability at learning languages which is fantastic

yeteneğin var, belki de dil öğrenme konusunda doğal bir yeteneğin var, bu harika,

you are very lucky

çok şanslısın

Andi says Mr Duncan do you remember the song imagine and also the line imagine

Andi diyor Bay Duncan, şarkıyı hatırlıyor musun hayal et ve aynı zamanda mısrayı hayal et

there's no heaven it's easy if you try a very famous song by John Lennon whoa

cennet yok hayal et John Lennon'ın çok ünlü bir şarkısını denersen kolay olur

wait a moment we have a woodpecker there is a woodpecker feeding from the bird

vay bir dakika bizde bir ağaçkakan var kuş besleyiciden beslenen bir ağaçkakan var

feeder can you see it in the middle it is a male so that is a male woodpecker

görebiliyor musun ortada bir erkek yani bu bir erkek ağaçkakan

it has decided to come into the garden and feed

bahçeye gelip

from one of my bird feeders oh look at that

kuş yemliklerimden birinden beslenmeye karar verdi oh şuna bakın

hello mr. woodpecker nice to see you here today

merhaba bayım. ağaçkakan bugün sizi burada görmek güzel gerçekten

he looks like he's really hungry I think that woodpecker is very hungry ooh

aç gibi görünüyor ağaçkakan çok aç ooh oh

oh yes the woodpecker is getting very excited he's thinking oh there is lots

evet ağaçkakan çok heyecanlanıyor

of lovely seed in this feeder and now I want to fill my little stump my little

bu besleyicide bir sürü güzel tohum var ve şimdi küçük kütüğümü doldurmak istiyorum diye düşünüyor

tummy with the with the seed isn't that nice so there is something surprising

tohumlu küçük karnım o kadar güzel değil bu yüzden şaşırtıcı bir şey var

something I wasn't expecting to see a male woodpecker gathering food oh yes

bir erkek ağaçkakanın yiyecek topladığını görmeyi beklemiyordum oh evet

he's moved over now to the other side there he is and you can see that is a

şimdi diğer tarafa geçti işte orada ve bunu görebilirsiniz bir

male great spotted woodpecker you can see at the back of his head there is a

erkek büyük benekli ağaçkakan başının arkasında görebileceğiniz

red mark and that means it is a male I think actually that is a young male a

kırmızı bir işaret var ve bu bir erkek olduğu anlamına geliyor bence aslında bu genç bir erkek

very young woodpecker so the red at the back of his head is

çok genç bir ağaçkakan bu yüzden kafasının arkasındaki kırmızılık

slowly starting to come and it is slowly starting to become visible so that

yavaş yavaş başlıyor geliyor ve yavaş yavaş görünür olmaya başlıyor yani

woodpecker is male and I would say that it's not very old

ağaçkakanın erkek olduğunu ve çok eski olmadığını söyleyebilirim

isn't that nice a nice little bit of live nature taking place in the garden

o kadar da güzel değil mi bahçede biraz güzel canlı doğa yer alıyor

Thank You mr. woodpecker it's nice to see you here we must say goodbye now to

Teşekkürler bey. ağaçkakan sizi burada görmek güzel ağaçkakana şimdi veda etmeliyiz daha

the woodpecker we will see you later maybe bye mr. woodpecker bye I have a

sonra görüşürüz belki hoşçakal bayım. ağaçkakan güle güle içimde

feeling that actually is a young baby woodpecker it is a male woodpecker I

aslında genç bir bebek ağaçkakan olduğuna dair bir his var, bu bir erkek ağaçkakan bence

think it is not a very old one isn't it exciting I got very excited then sorry

çok eski değil heyecan verici değil mi

about that I easily become distracted whenever I see something interesting on

my bird feeder I always become very distracted by it

kuş yemliğim her zaman dikkatimi dağıtıyor, bu

so I hope you don't mind that I did that let's have a look at one of my full

yüzden umarım yaptığım için sakıncası yoktur, tam İngilizce derslerimden birine bir göz atalım,

English lessons this is another full English lesson this is an excerpt taken

bu başka bir tam İngilizce dersi, bu

from full English number nine and in this video you will see and hear lots of

tam İngilizce dokuz numaradan alınmış bir alıntı ve bu videoda pek çok ilginç şey görecek ve duyacaksınız

interesting things come on Lady Liberty give us a nice smile say cheese

hadi Lady Liberty bize güzel bir gülümseme verin peynir deyin

there can be no doubt about the popularity of photography as a hobby so

fotoğrafçılığın bir hobi olarak popülaritesine hiç şüphe yok, bu yüzden

many people are taking it up now to take up something means to begin doing it as

birçok insan şimdi onu alıyor ve bir şeyler edinmek anlamına geliyor. bunu

a hobby activity or interest a serious hobbyist can be described as an amateur

bir hobi faaliyeti veya ilgi alanı olarak yapmaya başlayın ciddi bir hobisi amatör olarak tanımlanabilir

so a person who takes photographs as a serious hobby can be described as an

yani ciddi bir hobi olarak fotoğraf çeken bir kişi amatör fotoğrafçı olarak tanımlanabilir

amateur photographer it's amazing where a hobby can take you for example

bir hobinin sizi nereye götürebileceği inanılmaz, örneğin

my interest in video cameras and video photography led me to making these video

video kameralara olan ilgim ve video fotoğrafçılığı, bu video derslerini uzun yıllardır yaptığım bir şey haline getirmeme yol açtı,

lessons something I have now been doing for many years so who knows where that

bu yüzden bu hobinin sizi nereye götüreceğini kim bilebilir,

hobby will take you there is nothing stopping you from taking an enjoyable

sizi keyifli bir

pastime and turning it into a business to do something you enjoy can lead you

zaman geçirmekten ve zevk aldığınız bir şeyi yapmak için bir işe dönüştürmekten alıkoyan hiçbir şey yok. sizi

from being a keen amateur to a successful professional that is of

hevesli bir amatör olmaktan başarılı bir profesyonel olmaya yönlendirir, bu

course as long as you keep at it and never give up do you have any

elbette devam ettiğiniz ve asla vazgeçmediğiniz sürece herhangi bir

hobbies what interests do you have

hobiniz var mı, ilgi alanlarınız neler,

isn't it funny how some words have different meanings for example the word

komik değil mi, bazı kelimelerin farklı anlamları var, örneğin

nursery this noun has many meanings it can be a room in a house for the use of

kreş kelimesinin birçok anlamı vardır, çok küçük bir çocuğun kullanımı için bir evde bir oda olabilir,

a very young child a child's playroom can be a nursery a nursery can be a

bir çocuğun oyun odası, bir çocuk odası olabilir, bir çocuk odası,

place where children are taken care of during the Working Day a nursery school

Çalışma Günü boyunca çocukların bakıldığı bir yer olabilir bir anaokulu

a place or natural habitat which breeds or supports animals this lake provides a

bir hayvanları besleyen veya besleyen yer veya doğal yaşam alanı bu göl

vast nursery for fish a nursery is also a place where young plants are grown for

balıklar için geniş bir fidanlık sağlar fidanlık aynı zamanda satılık veya başka bir yere dikilmek üzere genç bitkilerin yetiştirildiği bir yerdir

sale or for planting elsewhere I bought this rosebush from the local

Bu gül fidanını yerel fidanlıktan satın aldım

nursery the word nursery derived from the old french word for nurse which

fidanlık kelimesi eski Fransızcadan türemiştir hemşire kelimesinin

itself is derived from the Latin word for nourish

kendisi latince beslemek,

halfway down the stairs is a step where I sit there isn't any other step quite

merdivenlerin yarısından aşağı inmek kelimesinden türetilmiştir, oturduğum bir basamaktır buna benzer başka bir basamak yoktur ben en altta

like it I'm not at the bottom I'm not at the top so this is the stair where I

değilim en üstte değilim yani bu

always step halfway up the stairs isn't up and isn't down it isn't in the

her zaman merdivenlerin yarısında çıktığım merdiven yukarı ve aşağı değil

nursery it isn't in the town and all sorts of funny thoughts run round my

çocuk odasında değil kasabada değil ve kafamda bir sürü komik düşünce dönüyor aslında hiçbir

head it isn't really anywhere it's somewhere else instead halfway down the

yerde değil bunun yerine başka bir yerde merdivenlerin yarısında

stairs is a stair where I sit there isn't any other stair quite like it I'm

oturduğum bir merdiven var buna benzer başka bir merdiven yok

not at the bottom I'm not at the top so this is the stair where I always stop

Altta değilim üstte değilim bu yüzden hep durduğum merdiven burası

ah I hope you enjoyed that one of my full English lessons one of many on my

ah umarım sen tam İngilizce derslerimden birinin keyfini çıkardım youtube kanalımdaki pek çok dersten biri o kadar da

youtube channel

well isn't that nice the Sun has come out we've had all sorts of weather today

güzel değil mi güneş çıktı bugün her türlü havayı yaşadık

the Sun is now out it's very bright and cheerful outside my studio window right

güneş şimdi çıktı stüdyo penceremin dışında çok parlak ve neşeli değil mi

now and I hope it is where you are as well I will be back with you tomorrow by

şimdi ve umarım siz de öylesinizdir yarın tekrar sizlerleyim bu

the way for those who are wondering yes I am back with you tomorrow normally I

arada merak edenler için evet yarın tekrar sizlerleyim normalde

am here on certain days of the week so normally I am here with you on Sunday

haftanın belirli günleri buradayım o yüzden normalde buradayım Pazar,

Wednesday and Friday from 2:00 p.m. UK time however at the moment I have been

Çarşamba ve Cuma günleri saat 14:00'ten itibaren. İngiltere zamanı ancak şu anda

with you every single day for the past 35 maybe 36 days I've been here every

son 35 belki 36 gündür her gün sizinleyim, her

day doing this so there is a slow return to normal we are slowly going back to

gün buradayım bunu yapıyorum bu yüzden yavaş bir normale dönüş var yavaş yavaş

normality however I think it will take many weeks perhaps even many months to

normale dönüyoruz ama bence olacak

get completely back to normal so I am trying my best to do a few things that

tamamen normale dönmem haftalar hatta aylar alabilir bu yüzden normal derslerim gibi birkaç şey yapmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum

are like my normal lessons and maybe also some things that are different and

ve belki aynı zamanda farklı ve

maybe a little bit of fun at the same time so I am trying to do both things

belki biraz da eğlenceli bazı şeyler yapıyorum. Her ikisini birlikte yapmaya çalışıyorum

together hello Helena oh my goodness I must say in this strange time we have

merhaba Helena aman tanrım, bu garip zamanda

renovated much in our house and I'm rather tired but I won't be missing the

evimizin çoğunu yeniledik ve oldukça yorgunum ama

live stream says Helena Thank You Helena so even though you are very busy at the

canlı yayını kaçırmayacağım diyor Helena Teşekkürler Helena çok bile şu anda evinizde tadilatla çok meşgul olmanıza rağmen canlı

moment with renovation in your house you are still finding time to join me on my

yayınıma katılmak için hala zaman buluyorsunuz

live stream thank you very much that is so kind of you thanks a lot thank you

çok teşekkür ederim çok naziksiniz çok teşekkürler Carla'ya

also to Carla hello Carla Carla gamal ski hello to you so earlier we talked

da çok teşekkür ederim merhaba Carla Carla gamal ski merhaba daha önce

about things we are able to do but what about the opposite what

yapabildiğimiz şeylerden bahsetmiştik ama peki ya tam tersi

about being unable so the opposite of Abel is unable if you are unable to do

yapamamak yani Abel'in zıttı yapamıyorsanız bir

something it means you can't do it maybe it is something that you try to do

şeyi yapamıyorsanız yapamazsınız demektir belki de denediğiniz bir şeydir yapmak

unfortunately it is too difficult sometimes the feeling of being unable to

ne yazık ki çok zor bazen bir

do something can be frustrating so not only does this word relate to a certain

şeyi yapamama duygusu sinir bozucu olabiliyor bu yüzden bu kelime sadece belirli bir beceri ile ilgili değil

skill but also maybe something you want to do as well maybe a thing that you

aynı zamanda belki yapmak istediğiniz bir şey de olabilir belki

want to do or a place you want to go to something you want to do so you are able

yapmak istediğiniz bir şey ya da bir şey. gitmek istediğin bir yere gitmek istediğin bir şeye gitmek istediğin için dünyayı dolaşabiliyorsun dünyayı

to travel around the world you are unable to travel around the world in

dolaşamıyorsun

that case we are talking about opportunity or maybe the chance that

bu durumda fırsattan bahsediyoruz ya da belki

comes your way so if you are able to do something sometimes it means you have

önünüze çıkan şanstan bahsediyoruz yani eğer yapabiliyorsanız bazen bir şey yapmak,

the opportunity or maybe you always have the ability to do it and there are many

fırsatınız olduğu anlamına gelir veya belki her zaman bunu yapma yeteneğiniz vardır ve

reasons for that some people might say if you are wealthy you have more

bazı insanların, eğer zenginseniz, daha fazla

abilities you have more things that you are able to do than if you are not rich

yeteneğiniz olduğunu, yapabileceğinizden daha fazla şeyiniz olduğunu söylemesinin birçok nedeni vardır. zengin değilsin

sometimes that's true and sometimes it isn't hello English for to carry hello

bazen bu doğru ve bazen merhaba değil

English for to carry nice to see you here as well something you can do and

something you can't do something you are unable to do you can't do it so maybe we

yapma ki belki sende

can refer to an ability that you don't have or maybe a skill that you've tried

olmayan bir yeteneğe atıfta bulunabiliriz ya da belki denediğin bir beceri

unfortunately you can't do it also may be an opportunity that comes your way

maalesef yapamazsın ayrıca eline bir fırsat da geçebilir

however unfortunately you have to say no I'm sorry I can't do it I can't do it

ama ne yazık ki hayır demek zorundasın ben Üzgünüm bunu yapamam Maalesef bunu yapamam bu yüzden

unfortunately I am unable to do that so sometimes we can be talking about our

bazen becerilerimiz hakkında konuşuyor olabiliriz

skills sometimes we can be talking about our availability if you are able to do

bazen uygunluğumuz hakkında konuşuyor olabiliriz eğer

something it means you are available you can do it if you can't do it

bir şeyi yapabiliyorsan, bu sensin demektir. mevcut, eğer yapamıyorsanız,

then it means you don't have the skill or maybe you are not available so able

o zaman beceriye sahip olmadığınız veya müsait olmadığınız anlamına gelir, bu nedenle çok yetenekli

and unable actually have many different uses in the english language hello

ve yetenekli değilsiniz, aslında İngilizce'de pek çok farklı kullanım var merhaba

Reshma thank you so much mr. Duncan we love you you are awesome thank you very

Reshma, çok teşekkür ederim bay. Duncan sizi seviyoruz harikasınız çok teşekkür ederim çok

much isn't that kind of you thanks a lot thank you very much it is very

naziksiniz değil mi çok teşekkür ederim çok teşekkür ederim çok

interesting mr. Duncan that most of the painters were also talented in poetry

ilginç bay Duncan'a, ressamların çoğunun diğer sanatların yanı sıra şiir konusunda da yetenekli olduğunu söylemesi ilginçtir,

among other arts that is interesting actually you might find sometimes if you

aslında bazen

have a certain ability it will mean that you will be able to do something else

belli bir yeteneğe sahipseniz bunun başka bir şey yapabileceğiniz anlamına geleceğini,

so if you have an artistic talent quite often you will find that you are able to

bu nedenle sanatsal bir yeteneğiniz varsa oldukça sık görürsünüz. aynı becerileri

do other things as well that may require the same skills

gerektirebilecek başka şeyler de yapabildiğinizi göreceksiniz,

so maybe poetry and art might be related in the fact that you see the world in a

bu yüzden belki şiir ve sanat, dünyayı

certain way maybe the way you see the world around you the way you see other

belirli bir şekilde görmenizle, belki de etrafınızdaki dünyayı görme şeklinizle bağlantılı olabilir.

people behaving maybe you can see things around you that other people can't see

başkalarının davrandığını görmek belki çevrenizde başkalarının göremediği şeyleri görebilirsiniz

you have a way of looking at life you have a way of transmitting your thoughts

hayata bir bakış tarzınız var düşüncelerinizi resimlere aktarmanın bir yolu var

into paintings poetry or anything for that matter songwriting is another one a

şiir ya da herhangi bir şey bu konuda şarkı yazmak başka bir

person who can write songs quite often is very

kişidir bunu yapabilen şarkı yazmak genellikle

good at poetry because when you think about it songwriting is very similar to

şiirde çok iyidir çünkü bunu düşündüğünüzde şarkı yazmak

poetry or writing poetry hello Carla hello Andy hello also franceska people

şiire veya şiir yazmaya çok benzer merhaba Carla merhaba Andy merhaba ayrıca franceska

who are very good at maths generally are good at learning languages I've heard

matematikte çok iyi olan insanlar genellikle dil öğrenmede iyidir

this before there is a certain type of brain that

Bunu daha önce duymuştum belirli şeyleri öğrenme yeteneğine sahip belirli bir beyin türü vardır,

has the ability to learn certain things a person can have a natural ability

bir insan doğal bir yeteneğe sahip olabilir,

natural talent something they are able to do naturally so they still have to

doğal bir yeteneğe sahip olabilir, doğal olarak yapabilecekleri bir şey, bu yüzden yine de

learn how to do it however the talent comes naturally it is very strange so

nasıl yapılacağını öğrenmeleri gerekir, ancak yetenek doğal olarak gelir, çok garip yani

some people have very unusual brains they have different brains their brains

bazı insanların çok sıra dışı beyinleri var farklı beyinleri var beyinleri

work in very different ways

çok farklı şekillerde çalışıyor

hello also on drum hello pamel hello Pamela nice to see you back on the live

merhaba ayrıca davulda merhaba pamel merhaba pamela seni tekrar canlı sohbette görmek güzel

chat we are talking about ability and things you are unable to do we've

yetenek ve yapamadığın şeylerden bahsediyoruz

already talked about ability so now we are talking about things we are unable

zaten yetenekten bahsetmiştik, şimdi yapamadığımız şeylerden bahsediyoruz,

to do things we can't do maybe because we don't have the skill or the ability

yapamayacağımız şeylerden bahsediyoruz, belki de becerimiz veya yeteneğimiz olmadığı için

so you'd have no ability I always believe that everyone has a skill we are

sizin yeteneğiniz olmaz, her zaman herkesin bir becerisi olduğuna inanırım.

all good at something sometimes we have to discover it sometimes it takes a long

hepimiz bir şeyde iyiyiz bazen onu keşfetmemiz gerekiyor bazen neyin

time to find out what it is we are good at very similar to the question we had

iyi olduğunu bulmak uzun zaman alıyor daha önce sorduğumuz soruya çok benziyor

earlier how do you know what you can do quite often you will explore different

ne yapabileceğini nasıl biliyorsun oldukça sık sık farklı

types of skill or different types of ability or maybe things that you are

türleri keşfedeceksin beceri veya farklı yetenek türleri veya belki

just interested in so sometimes the brain will actually lead you in a

sadece ilgilendiğiniz şeyler, bu yüzden bazen beyin aslında sizi

certain direction because of the things you are naturally interested in

belirli bir yöne yönlendirir, çünkü doğal olarak ilgilendiğiniz şeyler,

it is a very fascinating part of learning hello Anna sorry I have to go

bu, merhaba öğrenmenin çok büyüleyici bir parçasıdır. işe gitmek

to work see you later Anna bye Anna I hope you

sonra görüşürüz Anna bye Anna Umarım

have a good day and stay safe and happy as well thank you very much Anna for

iyi bir gün geçirirsin ve aynı zamanda güvende ve mutlu kalırsın Anna bana katıldığın için çok teşekkür ederim

joining me Kristina says I am not good at

Kristina edebiyatta iyi olmadığımı

literature and I am NOT good at mathematics so maybe those two things

ve matematikte iyi OLMADIĞIMI söylüyor bu yüzden belki onlar sana göre iki şey

are connected as far as you're concerned you don't have the skill skill it is a

birbirine bağlı beceriye sahip değilsin beceri bu

word that is used quite often if we talk about a person with a certain ability

çok sık kullanılan bir kelime belli bir yeteneğe sahip bir insandan bahsediyorsak

something you can do you have a skill maybe a sports personality maybe you are

yapabileceğin bir şey yapabilirsin bir becerin var belki sporcu bir kişiliğin var belki

very good at football maybe you are good at playing tennis it is a skill so

futbolda çok iyisin belki tenis oynamakta iyisin bu bir beceri yani

skills cover all sorts of things skills something you are good at is your skill

beceriler her şeyi kapsar beceriler iyi olduğun bir şey senin yeteneğindir

something you are able to do it can be natural or learned

yapabileceğin bir şey doğal olabilir veya öğrenilmiş olabilir

hello Zeb Marsh my son has achieved greater depth in maths and he is really

merhaba Zeb Marsh benim oğlum matematikte daha fazla derinliğe ulaştı ve

good at learning French so there may be some sort of connection between people

Fransızca öğrenmede gerçekten çok iyi, bu yüzden dil öğrenen insanlar arasında bir tür bağlantı olabilir,

who learn languages if they have a natural ability to learn languages and

eğer dil öğrenmek için doğal bir yetenekleri varsa ve

also mathematics again it might relate to how their brain works there might be

yine matematik, beyinlerinin orada nasıl çalıştığıyla ilgili olabilir.

a connection between those two things here are the opposite words now you are

bu iki şey arasında bir bağlantı olabilir burada zıt kelimeler şimdi sen

incompetent a person who is incompetent is a person who is not very good at what

beceriksizsin beceriksiz insan yaptığı işte pek iyi olmayan insandır

they do so maybe they have a job but they are

yani belki bir işi vardır ama

not very good at doing it they are incompetent they are not very good at

bunu yapmakta pek iyi değildirler beceriksizler yaptıkları işte pek iyi değiller

what they do oh look the black bird is back I I keep

oh bak kara kuş geri döndü ben sürekli

getting distracted by the by the birds oh yes we have a goldfinch in the middle

kuşlar tarafından dikkatim dağılıyor oh evet ortada bir saka kuşu var

so in the middle of the screen you can see a goldfinch a little Goldfinch and

bu yüzden ekranın ortasında biraz saka kuşu görebilirsiniz Saka kuşu ve

on the right there is a black bird and I think it is feeding its chicks so I

sağda siyah bir kuş var ve sanırım civcivlerini besliyor, bu yüzden

would imagine somewhere in my garden there are some baby black birds being

bahçemde bir yerlerde beslenen bazı siyah yavru kuşlar olduğunu hayal ediyorum, bu

fed I think so I know I keep being distracted mr. Duncan you are you are so

yüzden dikkatimin dağıldığını biliyorum Bay. Duncan sen

easily distracted by the birds I agree with you I was unable to fight mm-hmm

kuşlar tarafından çok kolay dikkatin dağılıyor sana katılıyorum kavga edemedim mm-hmm

soo Jin says I was unable to light the lighter whereas when I was a child do

soo Jin diyor ki ben çakmağı yakamadım oysa ben çocukken

you mean the thing that you put in your hand to produce a flame lighter quite

eline aldığın şeyi mi kastediyorsun Bir alev çakmağı üretmek için

often we use a lighter to light a cigarette or maybe to start a fire

sıklıkla bir sigara yakmak için veya belki ateş yakmak için bir çakmak kullanırız

there's one thing I'm not very good at I can't click my fingers Steve is very

good at it mr. Steve is very good at clicking his fingers but I can't I can't

. Steve parmaklarını şaklatmakta çok iyidir ama ben

do it I don't know how Steve can do it so some people can click their fingers

yapamam Steve'in bunu nasıl yapabildiğini bilmiyorum, böylece bazı insanlar parmaklarını

like that except I'm cheating I am cheating

bu şekilde şaklatabilir ama ben hile yapıyorum Hile yapıyorum

I can't do this I can't click my fingers mr. Steve is very good at it but I can't

yapamam bunu yapın parmaklarımı şaklatamıyorum bay Steve bu konuda çok iyi ama

you see so there are things I can't do I can't do this I am unable to click my

göremiyorum bu yüzden yapamayacağım şeyler var bunu yapamam parmaklarımı şaklatamıyorum yapamam

fingers I can't do it some people can and some people can't

bazı insanlar yapabilir ve bazı insanlar yapamaz

I cannot click my fingers I am unable to click my fingers however I can move my

Parmaklarımı şaklatamıyorum Parmaklarımı şaklatamıyorum ancak kaşlarımı bu şekilde yukarı aşağı hareket ettirebiliyorum

eyebrows up and down like this I can move my eyebrows

Kaşlarımı

independently from each other hmm hello tomorrow I speak German but my English I

birbirinden bağımsız hareket ettirebiliyorum hmm merhaba yarın Almanca konuşuyorum ama İngilizcem

wish it could be better well over time your English will get better it will all

keşke zamanla daha iyi olabilse İngilizcen daha iyi olacak tek yapman

you have to do is keep at it don't give up don't quit please hello

gereken devam etmek pes etme pes etme lütfen merhaba

Karen Karen Gutierrez from Spain watching in Spain at the moment nice to

İspanya'dan Karen Karen Gutierrez şu anda İspanya'da izliyor

see you here Belarusian hello Belarusian nice to see you here I didn't notice you

seni burada görmek güzel Belarusça merhaba Belarusça seni görmek güzel burada seni canlı sohbette fark etmedim

on the live chat thank you very much for joining me again Belarusian says I can't

tekrar bana katıldığın için çok teşekkür ederim Belaruslu ıslık çalamam diyor

whistle I can whistle but sometimes I can't I think it depends on the the

ıslık çalamam ama bazen

conditions of the air it's strange isn't it so sometimes I can whistle very well

ıslık çalamam sanırım havanın şartlarına bağlı bu garip değil öyle ki bazen çok iyi ıslık çalabiliyorum

and other times I can't I will try it now I will see if I can whistle now

ve diğer zamanlarda yapamıyorum şimdi deneyeceğim şimdi ıslık çalıp çalamayacağımı göreceğim

is that okay so I can whistle but sometimes I can't I don't know why but I

o kadar tamam yani ıslık çalabiliyorum ama bazen ıslık çalamıyorum neden bilmiyorum ama

think sometimes if your lips are very dry or sometimes if your lips are very

düşün bazen dudakların çok kuruysa ya da bazen dudakların çok

wet sometimes it is hard to whistle but no I can't do this with my fingers I

ıslaksa bazen ıslık çalmak zor ama hayır bunu parmaklarımla

can't click click my fingers I can't do it

yapamam parmaklarımı tıklatamam

apparently in China you should never whistle if you whistle

anlaşılan Çin'de yapamam Çin'de ıslık çalarsan asla ıslık çalmamalısın

in China apparently it will attract ghosts I always used to be told off I

görünüşe göre bu hayaletleri cezbedecek Bana hep azarlanırdım

used to like having little whistle when I was in China and people would say mr.

Çin'deyken küçük bir ıslık çalmayı severdim ve insanlar bayım derdi.

Duncan you should not whistle it will attract ghosts so we all have whistle we

Duncan ıslık çalmamalısın hayaletleri çeker bu yüzden hepimiz ıslık çalıyoruz özür dileriz hepimizin

sorry we all we all have abilities things we can do things we cannot do we

yetenekleri var yapabileceğimiz şeyler yapamayacağımız şeyler

all have certain types of ability so we can't do everything I can't do

hepimizin belirli yetenekleri var bu yüzden her şeyi yapamam ben

everything I wouldn't say that I have lots and lots of talents there are many

her şeyi yapamam Çok ama çok yeteneğim olduğunu söyleyemem

things I can't do for example I can't drive a car I am useless at driving a

yapamayacağım çok şey var örneğin araba kullanamam araba kullanmakta işe yaramazım

car I'm very good at crashing a car but I'm not very good at driving a car so

araba çarpmada çok iyiyim ama ben ' araba kullanmakta pek iyi değilim bu yüzden

that is one of the things I can't do I don't drive I don't have a car I don't

yapamayacağım şeylerden

drive a car so that is one of the things I don't do one of the one of the things

biri yapamayacağım şeylerden birini yap

I can't do hello to Kadare Qaddafi Qaddafi Asaro it's not okay did I

Kadare Kaddafi Kaddafi Asaro'ya merhaba tamam değil

pronounce your name alright hello I am from Benin which is in West

ismini telaffuz ettim tamam mı merhaba ben Batı Afrika'da bulunan Benin'den

Africa hello Africa nice to see you here as well and also Kadare is it your first

merhaba Afrika sizi burada ve ayrıca Kadare'de görmek güzel

time here is it I hope so Joe Fran your video and audio are very

buraya ilk gelişiniz mi öyle umarım öyledir Joe Fran videonuz ve sesiniz çok

good what kind of camera and microphone do you use well I have lots of equipment

iyi ne tür kamera ve mikrofon kullanıyorsunuz iyi bir sürü ekipmanım var

so all of the equipment that I use for my videos and here in the studio I have

bu yüzden videolarım için kullandığım tüm ekipmanlar ve burada stüdyoda bir

lots of equipment so I am surrounded by things and those things allow my sound

sürü ekipmanım var, bu yüzden etrafım bir şeylerle çevrili ve bu şeyler sesimin

to sound very nice indeed that's how I do it so I have lots of different

çok güzel çıkmasına izin veriyor, gerçekten ben böyle yapıyorum, bu yüzden bir sürü farklı

cameras lots of different microphones if I'm outside sometimes you have to be

kameram var, bir sürü farklı mikrofon, eğer dışarıdaysam bazen

careful if you are recording outside because of the wind so I have special

dikkatli olmalısın rüzgar nedeniyle dışarıda kayıt yapıyorsanız, bu yüzden

microphones that allow me to record outside even if it's windy so there are

rüzgarlı olsa bile dışarıda kayıt yapmama izin veren özel mikrofonlarım var, bu nedenle

many different types of equipment

birçok farklı türde ekipman var

Adrian Oh Adrian says I would not be able to make a public speech some people

Adrian Ah Adrian topluluk önünde konuşma yapamayacağımı söylüyor bazı insanlar

can some people can't I remember many years ago I used to stand up in front of

yapabilir insanlar hatırlayamıyorum yıllar önce yüzlerce kişinin önünde ayağa kalkardım

hundreds of people and I would give lessons to hundreds sometimes I always

ve yüzlerce kişiye ders verirdim bazen

remember visiting a school and I had to stand in front of half of the school and

bir okula gittiğimi hatırlıyorum ve okulun yarısının önünde durup

give a lesson sometimes public speaking is difficult it is doing anything in

ders vermem gerekiyordu bazen topluluk önünde konuşmak zordur, toplum içinde herhangi bir şey yapmaktır,

public doing anything doing anything where people are watching you can be

insanların izlediği yerde herhangi bir şey yapmak,

very very difficult to do hello Francesca mr. Duncan if you if you are

yapmak çok çok zor olabilir, merhaba Francesca Bay. Duncan eğer araba

driving and you looked out the window at a bird it would be a mess yes I think so

kullanıyorsan ve pencereden bir kuşa baksaydın bu bir karmaşa olurdu

I think sometimes I am very easily distracted by things so maybe that's the

reason why I don't drive a car at least I'm being honest about it so I don't

Bu konuda dürüst davranıyorum, bu yüzden

drive a car because I don't think I'm I would be very good at it

araba kullanmıyorum çünkü bunda çok iyi olacağımı düşünmüyorum, bu bir

it's sort of concentration you have to sort of drive and also concentrate on

tür konsantrasyon, bir şekilde araba sürmeniz ve ayrıca

the road ahead I don't think I could do that I do like being a passenger I like

önünüzdeki yola konsantre olmanız gerekiyor. Yapabileceğimi düşünüyorum Yolcu olmayı seviyorum

sitting in the car where mr. Steve is driving I love sitting in the car and I

Arabada oturmayı seviyorum Mr. Steve araba kullanıyor Arabada oturmayı ve

love looking out the window I like looking out of the window of the car as

pencereden dışarı bakmayı seviyorum Biz hareket ederken arabanın penceresinden dışarı bakmayı seviyorum

we move along and all of the countryside and the landscape is going by I always

ve tüm kırlar ve manzara geçiyor Her zaman

find that amazingly interesting I am always fascinated by the

bunu inanılmaz derecede ilginç buluyorum Ben her zaman

countryside or the landscape if I'm moving in a car I love it hello from

kırlardan veya manzaradan büyüleniyorum arabada hareket ediyorsam onu ​​seviyorum Azerbaycan'dan merhaba

Azerbaijan hello to you Zor hello to you nice to see you here

sana merhaba Zor merhaba bugün seni burada görmek güzel

today Carla ride a bicycle I can ride a

Carla bisiklete bin Ben

bicycle I started riding a bicycle when I was very young

bisiklete binebiliyorum Bisiklete binmeye başladığımda çok gençtim

and that led me to become very interested in motorbikes so I had a

ve bu beni motosikletlere çok ilgi duymaya yöneltti, bu yüzden

motorbike for many years I used to love riding my motorbike however I don't

uzun yıllar motosikletim vardı, motosiklet sürmeyi severdim ama

drive a car but I love motorbikes there are some very interesting photographs of

araba kullanmam ama motosikletleri severim, üzerinde otururken çekilmiş çok ilginç bazı fotoğraflarım var.

me sitting on my motorbike maybe you've seen them maybe you haven't

motosikletim belki görmüşsünüzdür belki görmemişsinizdir

hello Francisco hello Anna hello also Andy star mr. Duncan it's

merhaba Francisco merhaba Anna merhaba ayrıca Andy yıldız bay. Duncan,

time to enjoy the fruits of your labor I think so sometimes when you do

emeğinin meyvelerinin tadını çıkarma zamanı bence bu yüzden bazen bir

something it is quite satisfying to sit back and enjoy the fruits of your labor

şey yaptığında arkana yaslanıp emeğinin meyvelerinin tadını çıkarmak oldukça tatmin edicidir

maybe if you are a farmer you can literally enjoy the fruits of

belki bir çiftçiysen emeğinin meyvelerinin tadını tam anlamıyla çıkarabilirsin

your labor because you are busy growing things

çünkü sen şeyler yetiştirmekle meşgul olabilirsiniz,

maybe you grow apples or oranges so all of the work that you do to create those

belki elma veya portakal yetiştiriyorsunuz, bu yüzden o güzel meyveleri yaratmak için yaptığınız tüm iş

beautiful fruits those beautiful types of fruit such as oranges apples pears

o güzel meyve türleri, örneğin portakal, elma, armut,

you can look and you can enjoy the fruits of your labor and of course we

bakabilir ve emeğinizin meyvelerinin tadını çıkarabilirsiniz ve elbette biz de

can use the word fruit to show something that has occurred it is the outcome of

kullanabiliriz. meyve kelimesi meydana gelen bir şeyi göstermek için

something you have done quite often something you have worked hard to

oldukça sık yaptığınız bir şeyin sonucudur emeğinizin meyvelerini elde etmek için çok çalıştığınız bir şey

achieve the fruits of your labor hello if you are able to do something is it

merhaba eğer bir şeyi yapabiliyorsanız, bu

the same as can do something again the words can be used in different ways so

bir şeyi tekrar yapabilmekle aynı şey midir kelimeler farklı şekillerde kullanılabilir, yani bir

to be able to do something means you can do it so actually they are pretty much

şeyi yapabilmek, onu yapabileceğiniz anlamına gelir, bu yüzden aslında

synonymous with each other they are synonymous so they can be used

birbirleriyle hemen hemen eşanlamlıdırlar, eşanlamlıdırlar, yani kelimenin tam anlamıyla

literally as the same word you can do it you are able to do it I allow you to do

aynı kelime olarak kullanılabilirler, yapabilirsin, yapabilirsin, yapabilirsin yap bunu tekrar yapmana izin veriyorum

it so again if you are able to do something maybe you have to get

eğer bir şeyi yapabiliyorsan belki

permission to do it maybe you have to ask a person if you can do something am

yapmak için izin almalısın belki bir kişiye sormalısın bir şey yapabilir misin yapabilir miyim yapabilir miyim

I able can I is it possible so the words can and able quite often can be used as

mümkün mü yani kelimeler yapabilir ve mümkün oldukça sık birbirinin alternatifi olarak kullanılabilir

alternatives for each other hello Belarusian my friend asked her to

merhaba Belarusça arkadaşım

teach her to drive when her husband was ill she said I have to take him I have

kocası hastayken ona araba kullanmayı öğretmesini istedi onu götürmem gerektiğini söyledi

to take him to the doctor and I don't know how to drive I can see that being a

onu doktora götürmem gerekiyor ve nasıl olduğunu bilmiyorum araba sürmenin

very big problem yes so that is another reason why being able

çok büyük bir sorun olduğunu görebiliyorum evet bu yüzden araba

to drive is a good thing because maybe one day you will have to use that skill

kullanabilmenin iyi bir şey olmasının bir başka nedeni de bu çünkü belki bir gün bu beceriyi

to help another person I never thought of that before you have made me think of

başka birine yardım etmek için kullanmak zorunda kalacaksın bunu daha önce hiç düşünmemiştim aklıma

something so if something happened to mr. Steve and maybe he had to get to the

bir şey geldiyse mr. Steve ve belki de çok hızlı bir şekilde hastaneye gitmeleri gerekiyordu

hospital very quickly I wouldn't be able to take them take him to the hospital

onu hastaneye götüremezdim

because I can't drive so yes that is that is interesting the rain was falling

çünkü araba kullanamıyorum bu yüzden evet bu ilginç dün yağmur yağıyordu

yesterday and today I was upset and disappointed however there was one

ve bugün üzgündüm ve hayal kırıklığına uğradım, ancak

person who was very pleased about the rain mr. Steve was really happy he was

yağmurdan çok memnun olan bir kişi vardı Mr. Steve gerçekten mutluydu

excited yesterday when the rain was falling he was at the window watching

dün yağmur yağarken heyecanlıydı pencerede

the rain and he was he was so excited about it he was saying yes good good

yağmuru izliyordu ve o kadar heyecanlıydı ki evet güzel güzel yağmur

it's raining my lovely grass seed will start to grow my lovely grass will begin

yağıyor benim güzel çimen tohumum büyümeye başlayacak benim güzel çimim olacak

to grow so at the weekend mr. Steve planted some new grass in the garden

hafta sonu mr böylece büyümeye başlar. Steve bahçeye biraz yeni çim dikti,

some seeds that he put on the ground even though many of the black birds have

bazı tohumları yere koydu, kara kuşların çoğu

been eating them don't tell mr. Steve but a lot of his lawn seed or grass seed

onları yiyor olmasına rağmen, söylemeyin bay. Steve ama çim tohumlarının veya çim tohumlarının çoğu

has actually been eaten by the birds so Steve was very excited yesterday very

aslında kuşlar tarafından yendi, bu yüzden Steve dün çok

excited because it was raining and now he knows that his new grass will begin

heyecanlıydı çünkü yağmur yağıyordu ve şimdi yeni çimlerinin büyümeye başlayacağını biliyor.

to grow I can't say that I was pleased I was not pleased at all Adrian if I

memnun oldum Adrian hiç memnun olmadım

remember you had an accident on your motorbike and therefore you decided to

motorsikletinde bir kaza geçirdiğini ve bu yüzden

sell it is that true I didn't have an accident fortunately however I nearly

satmaya karar verdiğini hatırladığıma göre bu doğru, neyse ki kaza yapmadım ama

had an accident when I came back from China I started riding my motorcycle

Çin'den döndüğümde az kalsın kaza yapıyordum başladım maça giderken motosikletimi sürüyordum

on the road to game but I realized that during those years that I wasn't in the

ama İngiltere'de olmadığım o yıllarda

UK people on the road started driving like crazy people so I decided that I

yollardaki insanların deliler gibi araba kullanmaya başladığını fark ettim ve artık

didn't want to ride my motorbike on the UK roads anymore because I thought it

motosikletimi İngiltere yollarında sürmek istemediğime karar verdim.

was very unsafe I didn't feel safe when I was riding my motorbike however over

çok güvensiz olduğunu düşündüğüm için motosikletimi sürerken kendimi güvende hissetmedim ancak

the years many of my friends have had accidents on their motorbikes one of my

yıllar içinde birçok arkadaşım motosikletlerinde kaza yaptı

friends from school my best friend from school was actually killed on his

okuldan bir arkadaşım okuldan en iyi arkadaşım motosikletinde öldü

motorbike he had a terrible accident way back in when was it I think it was 1992

o korkunç bir kaza geçirdi ne zamandı sanırım 1992 idi

I want to say 1992 I think you had a terrible accident and unfortunately he

1992 demek istiyorum sanırım korkunç bir kaza geçirdin ve ne yazık ki

did not survive Canole I have a feeling you are skipping my messages on purpose

hayatta kalamadı Canole Mesajlarımı kasten atladığınızı hissediyorum bayım

mr. Duncan hello Connell I'm not you know me better than that you know that I

. Duncan merhaba Connell ben değilim, beni benden daha iyi tanıyorsun,

would never ignore you Connell Connell what is your message please tell me the

seni asla görmezden gelmeyeceğimi biliyorsun Connell Connell mesajın nedir lütfen bana mesajını söyle lütfen

message please send your message to me and I will read it so don't worry I'm

mesajını bana gönder, okuyacağım, merak etme ben'

not ignoring you sometimes the messages move very quickly

Seni görmezden gelmiyorum bazen mesajlar çok hızlı hareket ediyor bu

so Connell what is your what is your message send your message to me now and

yüzden Connell senin mesajın nedir şimdi bana mesajını gönder ben

I will read it Beatrice was also happy for the rain

de okuyacağım Beatrice de yağmur için mutluydu

because my plants needed the water a lot I think so that is the reason why mr.

çünkü bitkilerimin suya çok ihtiyacı vardı sanırım öyle bunun nedeni Sn.

Steve was excited yesterday because he knows now his grass will start growing

Steve dün heyecanlandı çünkü artık çimlerinin renklenmeye başlayacağını biliyor

color and also Susie car is here sorry about your friend it's okay don't worry

ve ayrıca Susie arabası burada arkadaşın için üzgünüm sorun değil merak etme sorun yok

it's okay I am over it now but it was a shock at the time many years ago I think

it was 1992 it happened and yes it was quite awful quite awful

1992 yılıydı ve evet oldukça berbattı oldukça berbattı

but it didn't stop me from riding a motorbike for many years afterwards I

ama bu beni motosiklet kullanmaktan alıkoymadı uzun yıllar sonra

was still interested in motorbikes and eventually I had my own motorbike and

hala motosikletlere ilgim vardı ve sonunda kendi motosikletim oldu ve

thinking now I can still I can still see myself riding the motorbike in some of

şimdi hala yapabilirim diye düşünüyorum. Kendimi

the most terrible weather conditions I used to go out on my motorbike when

en kötü hava koşullarında motosiklet sürerken görüyorum Eskiden

there was snow on the ground and I would still go on the road I'm on my motorbike

yerde kar varken motosikletimle dışarı çıkardım ve yine de yola çıkardım Motosikletimdeyim

I don't know why I always found it very exciting

neden bilmiyorum her zaman çok heyecan verici buldum motorsiklet sürme hissi

I always felt quite excited by the feeling of riding a motorbike however

beni her zaman çok heyecanlandırdı ama

not anymore I am now older I am an older person I

artık değilim artık daha yaşlıyım daha yaşlı bir insanım

have learned my lesson and now I prefer to be safe it is better to be safe than

dersimi aldım ve artık güvende olmayı tercih ediyorum güvende olmak

sorry that's what they say mr. Steve has a lot of skills says franceska that is

üzgün olmaktan iyidir bey diyorlar franceska Steve'in çok yetenekli olduğunu söylüyor bu

true however there is one thing he can't do

doğru ancak yapamadığı bir şey var

he is not very good at painting yes do you remember the story I told you about

resim yapmakta pek iyi değil evet size Steve hakkında anlattığım hikayeyi hatırlıyor musunuz

Steve when he was painting a garage door he made such a terrible mess I can't

garaj kapısını boyarken şöyle bir şey yapmıştı: korkunç bir karmaşa

begin to tell you how bad he did he's not very good at painting I think

sana ne kadar kötü yaptığını anlatamam o resim yapmakta pek iyi değil bence

sometimes Steve rushes what he's doing sometimes Steve will rush and quite

bazen Steve yaptığı şeyi aceleye getiriyor bazen Steve acele edecek ve

often if you rush your job if you rush something you start making mistakes so I

çoğu zaman işini aceleye getirirsen bir şeyi aceleye getirirsen hatalar yapmaya başlarsın bu yüzden ben

think that's what happened with Steve I think he was rushing he was doing things

Sanırım Steve'in başına gelen de buydu Sanırım acele ediyordu işleri

too quickly and he made lots of mistakes Oh Christina says I was driving or

çok hızlı yapıyordu ve birçok hata yapıyordu Oh Christina,

riding a motorbike years ago it was a Yamaha Yamaha mine was as

yıllar önce motosiklet kullandığımı veya kullandığımı söylüyor bu bir Yamaha'ydı Yamaha madeni çok güzeldi

looky I had a lovely Suzuki trial bike or trail bike and it's oh I used to lift

Güzel bir Suzuki denemesi yaptım bisiklet ya da patika bisikleti ve bu ah eskiden

my motorbike so much I bought it brand new

motosikletimi o kadar çok kaldırırdım ki yepyeni aldım yepyeni

it was brand new sparkling new and

pırıl pırıldı ve yepyeni bisikletimi aldıktan hemen sonra

something very embarrassing happened just after I bought my brand new bike my

çok utanç verici bir şey oldu benim

new motorbike it was all shiny and new I hadn't even gone on the road yet

yeni motosikletim her şey pırıl pırıl ve yeniydi Yola bile çıktım bindim

riding it I hadn't ridden it and I took it out of

binmemiştim ve

the garage and as I was moving it it slipped out of my hand and my my poor

garajdan çıkardım ve hareket ettirirken elimden kaydı ve zavallı

motorbike fell on the ground and part of the brake lever so the brakes you you

motosikletim yere düştü ve freninin bir kısmı koptu. kaldıraç yani frenler sen kollara

you have to press levers levers or levers if you are American one of the

basmalısın kollara veya amerikalıysan kaldıraçlara kollardan biri

levers broke off so don't ask me how I managed to break and damaged my

kırıldı bu yüzden bana daha sürmeden motosikletimi nasıl kırıp hasar verdiğimi sormayın

motorbike before I even rode it only I could do that very embarrassing even

sadece bunu çok iyi yapabildim

more embarrassing I had to phone up the place

daha da utanç verici yeri aramak zorunda kaldım motosikleti

I had to phone the shop where I bought the motorcycle from and tell them that

aldığım mağazayı arayıp

I've just broken my motorbike even though I only just brought it I would I

motosikletimi az önce bozduğumu söylemek zorunda kaldım motosikleti daha yeni getirmiş olmama rağmen daha yeni

I'd only just bought at home I only had it for like two or three days and I

satın alırdım evde sadece iki ya da üç gün geçirdim ve onu

managed to break it damaged it without even riding it only I could do that

kırmayı başardım, onu sürmeden bile zarar verdi, sadece o

crazy Jeff ran what is the key point of speaking English confidently I always I

çılgınlığı yapabildim Jeff koştu, kendinden emin bir şekilde İngilizce konuşmanın püf noktası nedir Ben her zaman

am always confident in writing but not in speaking can I just say it is the

yazarken kendime güvenirim ama konuşmada değil,

most difficult part of learning any language whatever the language it

herhangi bir dili öğrenmenin en zor kısmı olduğunu söyleyebilirim, hangi dil

doesn't matter what the language is French

olursa olsun, hangi dil olduğu önemli değil, Fransızca

Spanish English speaking the language is the hardest part because it is like

İspanyolca İngilizce, dili konuşmak en zor kısım çünkü icra etmek gibi,

performing it is like giving a performance so when you speak when you

performans sergilemek gibi yani konuştuğunuzda

use a language you are actually performing it is a little bit like

bir dili kullandığınızda aslında performans sergiliyorsunuz, bu biraz performans sergilemek gibi bir şey,

performing that is one of the reasons why people don't like standing up in

insanların başkalarının önünde ayakta durmaktan hoşlanmamalarının nedenlerinden biri de bu ve onların

front of others and they have to give a speech so talking in front of many

önünde konuşmak için bir konuşma yapmak zorundalar. birçok

people is also a very hard thing to do

insan da yapması çok zor bir şeydir

hello Connell we love you mr. Duncan all of my family my daughter asset and also

merhaba Connell, sizi seviyoruz bayım. Duncan tüm ailem, kızım varlığım ve ayrıca

Fatima and also my nieces and nephews love you very much thank you Connell

Fatima ve ayrıca yeğenlerim ve yeğenlerim sizi çok seviyorum teşekkür ederim Connell

thank you very much for your lovely message sorry I didn't see it earlier

güzel mesajınız için çok teşekkür ederim üzgünüm daha önce görmedim

but the live chat was moving very quickly we love you all of my family can

ama canlı sohbet çok hızlı ilerliyordu seviyoruz seviyoruz tüm ailem

I say hello to Connell and your daughter both of your daughters is that and also

Connell'e ve kızına merhaba diyebilir miyim iki kızınız da o ve ayrıca

Fatima hello to you and I'm glad to see you enjoy my live English streams I'm

Fatima size merhaba ve canlı İngilizce yayınlarımdan keyif aldığınızı gördüğüme sevindim

back tomorrow by the way I will be back with you tomorrow

bu arada yarın döneceğim yarın tekrar sizlerle

uni karena says at least mr. Steve tried to do the painting he did try

uni karena en azından bay diyor. Steve denediği tabloyu yapmaya çalıştı

unfortunately he also failed and I will never let him forget it I will never let

ne yazık ki o da başarısız oldu ve bunu unutmasına asla izin vermeyeceğim,

him forget about it because it was me who had to repair all of the mess that

çünkü onun yaptığı tüm pisliği onarmak zorunda kalan bendim.

he'd made I had to put it right if you put it right

doğru yaparsan

it means you correct the thing that was done badly so if something was done

kötü yapılmış bir şeyi düzeltirsin demektir yani bir şey

badly you put it right you correct all of the mistakes you put it right

kötü yapılırsa düzeltirsin tüm hataları düzeltirsin düzeltirsin

Ernesto says I have a Vespa yeah I love Vespers you used to see Vespers

Ernesto benim bir Vespa'm olduğunu söyler evet eskiden kullandığın Vespers'ı severim Vespers

Vespa scooters around in the UK during the lates

Vespa scooter'ları Birleşik Krallık'ta son zamanlarda,

maybe the late 50s during the 1960's you would see lots of people riding around

belki 50'lerin sonunda, 1960'larda, birçok insanın

on Vespa scooters vespers you see them a lot in Italy hello Anna hello also to

Vespa scooter'larla gezdiğini görürsünüz vespers onları İtalya'da çokça görürsünüz merhaba Anna merhaba Zab'a da merhaba

Zab I am struggling to form mixed tenses in English when you are

Karışık zamanlar oluşturmak için mücadele ediyorum İngilizce'de

using tense it really depends on what you are expressing the basic form of any

zaman kipini kullandığınızda, gerçekten neyi ifade ettiğinize bağlıdır herhangi bir zamanın temel biçimi

tense is future present and past so those are the basic tenses so each tense

gelecek şimdiki zaman ve geçmiştir, yani bunlar temel zamanlardır, bu nedenle her bir zaman

is showing when something has happened is happening or will happen so in that

bir şeyin ne zaman olduğunu veya olacağını gösterir bu

sense that particular type of tense is showing time time

anlamda o özel zaman türü,

hello ts in Southeast Asia almost everybody has a motorbike or scooter and

Güneydoğu Asya'da zaman zaman merhaba t'leri gösteriyor, neredeyse herkesin bir motosikleti veya scooter'ı var ve

also the driving license oh the driving licence from one country

aynı zamanda ehliyeti var oh bir ülkeden alınan ehliyet

can be used everywhere in Southeast Asia I like that that's pretty cool I like

Güneydoğu Asya'nın her yerinde kullanılabilir Bunu beğendim, bu oldukça havalı,

that very much so here we have the British past that the British driving

bunu çok beğendim o kadar ki burada İngiliz geçmişi var ki İngiliz

licence which has nothing to do with the passport nothing to do with that they

ehliyetinin pasaportla alakası yok

are separate things

ayrı şeyler bunlar

hello also to Platina you have to exercise your drawers in order to relax

ayrıca Platina'ya merhaba çekmecelerinizi rahatlatmak

them and to be able to produce the English sounds I make exercises and then

ve rahat edebilmek için egzersiz yapmalısınız. İngilizce sesleri üretirim Alıştırmalar yaparım ve sonra

make pronunciation exercises Platina that is a very good point many years ago

telaffuz alıştırmaları yaparım Platina bu çok iyi bir nokta uzun yıllar önce

that was a strange sound I can't do it now many years ago I used

garip bir sesti Şimdi yapamıyorum yıllar önce hissetmeye çalışırken

to do exercises certain exercises when I was trying to feel confident about

belirli egzersizler yapardım

something I was about to say something I was about to talk about so there are

bir şey hakkında kendime güveniyorum, birazdan konuşacağım bir şeyi söylemek üzereydim, bu yüzden konuşmaya başlamadan önce ağzınızı gevşetmek

certain exercises that you can do to relax your mouth before you start

için yapabileceğiniz bazı egzersizler var, bu yüzden

talking so yes I think that's a very good thing very good thing indeed

evet bence bu çok iyi bir şey çok iyi bir şey gerçekten

hello mr. Duncan my teacher used to say that through listening we would collect

merhaba bayım. Duncan öğretmenim, İngilizce

passive vocabulary when we start to talk in English then it will become active

konuşmaya başladığımızda dinleyerek pasif kelime dağarcığı toplayacağımızı ve daha sonra pasif öğrenmenin aktif hale geleceğini söylerdi.

learning passively is something that we do anyway every day in our lives if you

receive information from around you whatever it is you are receiving it

passively so we passively learn all the time even if we don't even realize it we

pasif olarak alıyoruz bu yüzden her zaman pasif olarak öğreniyoruz farkında olmasak bile bunu

might not even realize that we are doing it so sometimes we can learn passively

yaptığımızın farkında bile olmayabiliriz bu yüzden bazen

without realising that we are doing it and this is one of the reasons why I

bunu yaptığımızı fark etmeden pasif olarak öğrenebiliyoruz ve bunun sebeplerinden biri de bu. neden

like making these lessons I like doing my live streams because it gives you a

bu dersleri yapmayı seviyorum Canlı yayınlarımı yapmayı seviyorum çünkü size

chance to listen to English being spoken and of course it is live as well so you

konuşulan İngilizceyi dinleme şansı veriyor ve tabii ki canlı da oluyor, bu yüzden

have the extra excitement of knowing everything I do and say is live and

yaptığım ve söylediğim her şeyin canlı ve

spontaneous so anything could happen anything trying and fail failing is

spontane olduğunu bilmenin ekstra heyecanını yaşıyorsunuz. her şey olabilir, denemek ve başarısız olmak,

normal but not trying at all is the worst thing of all you are right as I

normaldir ama hiç denememek en kötüsüdür, haklısın

said at the start of today's lesson never never say give up never give up

bugünün dersinin başında dediğim gibi asla asla pes etme asla pes etme

never say never always try try something maybe you want

asla deme her zaman dene bir şeyler dene belki sen

to draw a picture try give it a try you might be very good at it

bir resim çizmek istersen dene dene bu işte çok iyi olabilirsin farkında olmadığın

you might have some hidden talent that you are not aware of imagine that

bazı gizli yeteneklerin olabilir hayal et

imagine having some sort of talent or ability that you didn't realize you had

bir tür yetenek ya da yeteneğe sahip olduğunu hayal et ama farkına varmadığın

some people discover that they can sing very well some people discover that they

bazı insanlar keşfettiğini fark ettin çok iyi şarkı söyleyebildiklerini bazı insanlar

enjoy writing so you can sometimes discover new abilities never be afraid

yazmaktan keyif aldıklarını keşfederler böylece bazen yeni yetenekler keşfedebilirsin

to try something that can change your life in a positive way a positive way

hayatını olumlu yönde değiştirebilecek bir şey denemekten asla korkma

your voice sounds tired please drink some water I will be drinking lots of

sesin yorgun geliyor lütfen biraz su iç ben içeceğim

water in a moment because it's almost time for me to go I have two more

bir anda bol su çünkü neredeyse gitme vaktim geldi iki

minutes and I will see you tomorrow yes I am back tomorrow it is the last day of

dakikam daha var yarın görüşürüz evet yarın dönüyorum nisanın son günü

April tomorrow we have reached the 30th of April tomorrow

yarın 30 nisana ulaştık yarın

I'm pretty sure tomorrow is the 30th I will have to check and make sure so

güzelim yarın ayın 30'u kesin kontrol edip emin olmalıyım bu yüzden

tomorrow I will get the date right even though I got it wrong today and I will

yarın bugün yanlış yapmış olsam da tarihi doğru alacağım ve

correct it later I will put it right I made a little mistake I unfortunately

sonra düzelteceğim düzelteceğim küçük bir hata yaptım maalesef

put the wrong date on today's livestream so yes it is the 29th today which means

yanlış tarih koydum bugünün canlı yayınında yani evet bugün ayın 29'u, yani

tomorrow is the 30th and I will be back with you tomorrow you have to discover

yarın ayın 30'u ve ben yarın sizinle birlikte olacağım,

your talent so you have to try yes some people think about doing it but they

yeteneğinizi keşfetmeniz gerekiyor, bu yüzden denemelisiniz evet, bazı insanlar yapmayı düşünür ama

never do it you never know you never know what you can do until you try to do

asla yapmazlar, asla bilemezsiniz yapmaya çalışana kadar ne yapabileceğini asla bilemezsin

it thank you very much to re if we don't make mistakes we learn

çok çok teşekkür ederim hata yapmazsak

nothing that is true that is very very true Thank You Mohsen

doğru olan hiçbir şey öğrenemeyiz çok çok doğru Teşekkürler Mohsen

thank you very much for your lovely company it is great to see you here

güzel arkadaşlığın için çok teşekkür ederim seni burada görmek harika

every day is a new adventure and I will be back with you tomorrow oh we have

her gün yeni bir macera ve yarın tekrar seninle olacağım oh

some birds joining us oh yes so we have a black bird and also we have a baby

bize katılan bazı kuşlarımız var oh evet bu yüzden siyah bir kuşumuz var ve ayrıca yavru yeşil bir

green Finch can you see the baby green Finch the bird in the middle is actually

ispinozumuz var yavru yeşili görebiliyor musun ispinoz ortadaki kuş aslında

a young green Finch that is actually a chick can you see the chick so that bird

genç bir yeşil ispinoz aslında bir civcivdir civcivi görebilir misiniz yani o kuş

is actually a baby bird and it's trying to eat some seed and you can also see

aslında bir yavru kuş ve biraz tohum yemeye çalışıyor ve

the black bird as well so there is a little baby bird Wow I can't believe it

ayrıca siyah kuşu da görebilirsiniz yani biraz var yavru kuş Vay canına inanamıyorum

I can't believe we are actually watching a little baby bird although it seems to

aslında küçük bir yavru kuşu izlediğimize inanamıyorum

be having difficulty eating the seeds it is learning how to do it so even that

tohumları yemekte zorluk çekiyor gibi görünse de bunu yapmayı öğreniyor yani

little bird there a little bird we are watching now on the screen it has to

oradaki o küçük kuş bile biz küçük bir kuşuz şimdi ekranda izlerken

learn how to eat and that's what it's doing right now it is slowly learning

yemek yemeyi öğrenmesi gerekiyor ve şu anda yaptığı da bu yavaş yavaş öğreniyor

Wow incredible even though it doesn't seem to be enjoying it it seems to be

Vay be inanılmaz keyif alıyor gibi görünmese de

struggling don't worry little bird just keep trying don't give up you will get

mücadele ediyor gibi görünüyor merak etme küçük kuş sadece denemeye devam et pes etme

it right one day oh what a lovely way to end today's live stream a little baby

bir gün doğru olanı yapacaksın oh bugünün canlı yayınını bitirmek için ne güzel bir yol küçük bir yavru

greenfinch a little baby that was a little baby fresh from the nest can you

yeşil ispinoz küçük bir bebek yuvadan yeni çıkmış küçük bir bebek inanabiliyor musun

believe it thank you very much Ernesto Thank You

buna çok teşekkür ederim çok teşekkür ederim Ernesto teşekkür ederim

Sergio Thank You javi thank you also to Francesca I've enjoyed today's live

Sergio Teşekkür ederim javi, Francesca'ya da teşekkür ederim Bugünkü canlı sohbetten keyif aldım

chat I've enjoyed this livestream and I hope

Bu canlı yayından keyif aldım ve umarım

you have as well thank you SAP your method of teaching is amazing and I know

siz de teşekkür etmişsinizdir teşekkür ederim SAP, öğretme yönteminiz harika ve

others have copied it as well I wouldn't be surprised but don't forget I was here

başkalarının da onu kopyaladığını biliyorum ben yapmazdım şaşır ama unutma ilk ben buradaydım

first it was a very long time ago catch you tomorrow

çok uzun zaman önceydi yarın

yes I am back with you tomorrow don't forget to p.m. UK time back with you

görüşürüz evet yarın yine sizlerleyim pm atmayı unutmayın İngiltere zamanı

tomorrow have a good afternoon mr. Duncan I will try my best I am going to

yarın sizlerle iyi günler dilerim bayım. Duncan elimden gelenin en iyisini yapacağım,

have a drink of water I am going to soothe my throat I am

bir bardak su içeceğim, boğazımı rahatlatacağım, onu

giving it some lovely relaxation I will rest my voice for the rest of the day

biraz rahatlatacağım, günün geri kalanında sesimi dinlendireceğim

and of course thank you very much for your lovely company today we've talked

ve tabii ki güzel dileklerin için çok teşekkür ederim. şirket bugün bir

about lots of things ability things you are able to do things that you are

çok şeyden konuştuk yetenek şeylerden yapabildiğin şeyler yapamadığın şeyler

unable to do lots of lovely subjects I will see you tomorrow and of course

çok güzel konulardan yarın görüşürüz ve tabii ki

until tomorrow you know what's coming next

yarına kadar bundan sonra ne olacağını biliyorsun

until we meet each other again here on YouTube this is mr. Duncan in England

burada tekrar buluşana kadar YouTube'da bu Mr. Duncan, İngiltere'de

saying thanks for watching thanks for joining me see you tomorrow

izlediğiniz için teşekkürler, bana katıldığınız için teşekkürler, yarın

2 p.m. UK time and of course you know what's coming next yes you do...

14:00'te görüşürüz diyor. İngiltere zamanı ve tabii ki sırada ne olduğunu biliyorsunuz evet biliyorsunuz...

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)