31 Days of Learning English - DAY 17 - improve your English - EXTREMES / HYPERBOLE - 17th October

we are on baby

gidiyoruz bebeğim

oh what a lovely day it is today it really does feel quite nice in fact

oh ne güzel bir gün bugün gerçekten çok güzel hissettiriyor aslında

welcome today 17 of 31 days of October in 2019 yes it's time to improve your English

hoşgeldiniz bugün 2019 Ekim ayının 31 gününün 17'si evet İngilizcenizi geliştirme zamanı

hmm are you going to 'stan' mr. Duncan?

hmm ' stan' yapacak mısınız bay. Duncan?

apparently this is the trendiest word at the moment if you 'stan' someone

görünüşe göre bu şu anda en moda kelime, eğer birisini 'tanlıyorsanız'

it means you are a loyal fan of someone so apparently all the young people on

bu, birinin sadık bir hayranı olduğunuz anlamına gelir, bu nedenle görünüşe göre bugünlerde internetteki tüm gençler

the internet nowadays say 'stan' and that means they are a steady fan or they

'stan' diyor ve bu, onların sabit bir hayran oldukları veya bir şeyi

support a certain person so please stan mr. Duncan I want to turn this into a

destekledikleri anlamına geliyor. belirli bir kişi bu yüzden lütfen stan bay. Duncan Bunu bir hashtage dönüştürmek istiyorum Bugünün sonuna kadar

hashtag I want to see this trending all over the Internet by the end of today

bunun tüm İnternet'te trend olduğunu görmek istiyorum

okay stan mr. Duncan that's me by the way

tamam stan bay. Duncan, bu arada,

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today?

herkese merhaba, ben Mr. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın?

are you okay? I hope so are you happy? I hope so

iyi misin? umarım mutlusundur umarım

here we go then what day is it today what day is it

işte başlıyoruz o zaman bugün hangi gün bugün hangi gün

it's Thursday

perşembe

thank you bbbbb out the way go on move out the way hello everybody it's nice to

teşekkür ederim bbbbb yoldan çekilin hadi yoldan çekilin merhaba millet

see you it's Thursday and can I just say the weather is absolutely glorious today

sizi görmek güzel bugün perşembe ve bugün havanın kesinlikle harika olduğunu söyleyebilir miyim

I suppose I should have gone outside however it would have taken too much

Sanırım dışarı çıkmalıydım, ancak bunu

time to arrange and sometimes I am a very busy man so let's have a look

ayarlamak çok zaman alırdı ve bazen çok meşgul bir adamım, bu yüzden

outside oh my goodness look at that so that is a live view out of the window

dışarı bir bakalım aman tanrım şuna bak, şu anda pencereden canlı bir görüntü

right now and as you can see it is looking very nice the Sun is out and

ve Gördüğünüz gibi çok güzel görünüyor Güneş çıktı ve

already you can see many of the leaves on the trees have started to turn we are

şimdiden ağaçların üzerindeki yaprakların birçoğunun dönmeye başladığını görebilirsiniz,

now into autumn and there is an actual view right now so that isn't recorded

artık sonbahara girdik ve şu anda gerçek bir manzara var yani

that is the actual view out of the window right now looking across the

bu kaydedilmedi pencereden dışarıdaki asıl manzara şu an yaşadığım

beautiful landscape in the area in which I live I am in England for those

bölgedeki güzel manzaraya bakıyorum merak edenler için

wondering yes I am actually in England there is another live view oh isn't it

İngiltere'deyim evet aslında İngiltere'deyim başka bir canlı görüntü daha var oh ne

nice a little bit of cloud in the sky now during the night I actually woke up

güzel değil mi biraz bulut gökyüzünde şimdi gece boyunca gerçekten uyandım

I felt very Restless last night I don't know why please don't ask me why I felt

dün gece kendimi çok huzursuz hissettim neden bilmiyorum lütfen bana neden huzursuz hissettiğimi sorma

Restless but I did so I got up I got out of bed and I wondered around the house

ama hissettim bu yüzden kalktım yataktan kalktım ve etrafı merak ettim Ev

and I looked out the window in the moon was out twinkling in the sky and there

ve ben pencereden dışarı baktık, ay gökyüzünde parıldıyordu ve

were lots of stars as well in the sky because there was very little cloud last

gökyüzünde de bir sürü yıldız vardı çünkü dün gece çok az bulut vardı,

night which might explain the reason why it was so cold so as I was walking

bu da ben yürürken havanın neden bu kadar soğuk olduğunu açıklayabilirdi. Bu sabah saat

around the house at around about 4 o'clock this morning I realized that the

4 civarında evin etrafında

temperature at night has really dropped so I think last night it was around 3

gece sıcaklığının gerçekten düştüğünü fark ettim, bu yüzden dün gece 3 derece civarındaydı ki bu

degrees which is quite cold for nighttime because normally at night

gece için oldukça soğuk çünkü normalde geceleri

you have no heating in the house so everything was very chilly so I stayed

evde ısıtma yok. her şey çok soğuktu bu yüzden

up for a while however I did come up with some very good ideas for today's

bir süre ayakta kaldım ancak bugünkü canlı yayın için çok iyi fikirler buldum bu yüzden

livestream so as I was sitting in a semi sleepy states I wrote some ideas for

yarı uykulu bir halde otururken bugünkü canlı yayın için bazı fikirler yazdım

today's livestream for example today we will be talking about this word

örneğin bugün bunun hakkında konuşacağız

hyperbole a great word it is a word that describes the behavior of many people

Abartma kelimesi harika bir kelime, günümüzde birçok insanın davranışını tanımlayan bir kelimedir, bu

nowadays so when we look at this word hyperbole what does it mean to you so

yüzden bu kelimeye baktığımızda abartma sizin için ne anlama geliyor, bu yüzden bugün

that is one of the words we'll be looking at today also I have received a

bakacağımız kelimelerden biri de aldım.

question which I am more than willing to answer mr. Duncan can you tell us what

cevaplamaya fazlasıyla istekli olduğum soru bay. Duncan bize

this phrase means the phrase is miss the boat what does it mean if you miss the

bu ifadenin ne anlama geldiğini söyleyebilir misiniz tekneyi kaçırırsanız tekneyi kaçırırsanız ne anlama gelir

boat well this is a very interesting phrase the meaning of this phrase is to

bu çok ilginç bir ifade bu ifadenin anlamı

miss an opportunity or perhaps your chance to do something has passed

bir fırsatı kaçırmak veya belki de bir şey yapma şansınız geçmiştir

unfortunately you have missed your opportunity you have missed your chance

ne yazık ki fırsatı kaçırdınız bir

to do something sadly you have missed the boat or we might say that someone

şey yapma şansınızı kaçırdınız ne yazık ki tekneyi kaçırdınız ya da birisi

has missed the boat so if you miss the boat it means you have lost your

tekneyi kaçırdı diyebiliriz yani tekneyi kaçırırsanız bu fırsatı kaybetmişsiniz demektir

opportunity your chance has sailed away just like Titanic I do do do do do do do

Titanik Yaparım yaparım yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap yap

do do do do do do do

I'll never let you go I'll never let you go oops I've let you go bye-bye

hello to the live chat Oh a lot of people on the live chat I always get

Canlı sohbette çok

very excited when there are lots of people on the live chat we had grace

fazla insan olduğunda her zaman çok heyecanlanırım, Grace

Julie and Cho all of you appeared at the same time so can I say hello to all

Julie ve Cho'ya aynı anda katıldınız, bu yüzden üçünüze de merhaba diyebilir miyim

three of you and congratulations for being first on today's live chat

ve bugünün birincisi olduğunuz için tebrikler. canlı sohbet

you see all the emotions all of the emotions that were going across my face

tüm duyguları görüyorsunuz

during those applause I was really excited so this is a word we're going to

o alkışlar sırasında yüzümden geçen tüm duygular gerçekten heyecanlandım bu yüzden bugün bakacağımız bir kelime

look at today hyperbole also we are going to look at

abartı ayrıca

types of words that show the most and the least of something extremes is the

gösteren kelime türlerine de bakacağız bir şeyin en çok ve en küçüğü aşırılık

word so today we will look at extremes so things that are the most and the

kelimesidir, bu yüzden bugün aşırılıklara bakacağız yani en çok ve

least so when we talk about extremes we are talking about the furthest you can

en az olan şeylere bakacağız, bu yüzden aşırılıklardan bahsettiğimizde gidebileceğin en ileri noktadan bahsediyoruz

go or maybe you go further than you should perhaps you go less or you do

veya belki de gitmen gerekenden daha ileri gidiyorsun belki daha az gidiyorsun ya da yapman

less than you should or the very least so when we talk about extremes we are

gerekenden daha azını yapıyorsun ya da en azından bu yüzden aşırılıklardan bahsettiğimizde

talking about the most and the least and there are many words that describe

en çok ve en azdan bahsediyoruz ve çeşitli şeyleri tanımlayan pek çok kelime var

various types of things and we can use extremes to describe them so that is

ve onları tanımlamak için aşırı uçları kullanabiliriz. bu

something we are going to look at today and that is the idea that I came up with

bugün inceleyeceğimiz bir şey ve

at four o'clock this morning when I was staggering around the house in a

bu sabah saat dörtte yarı uykulu bir şekilde evin içinde sendelerken aklıma gelen fikir

semi-sleep in fact I think I was sleepwalking so this might be the first

aslında uyurgezer olduğumu düşünüyorum bu yüzden bu olabilir uyurgezerken uykumda

ever lesson that I've actually created in my sleep whilst sleepwalking can you

gerçekten yarattığım ilk ders buna inanabiliyor musun, daha

believe it so that coming up later here's an

sonra gelecek

interesting question this is something I thought of last night as well you never

ilginç bir soru bu dün gece de düşündüğüm bir şey

see blue food how come why don't you ever see blue food have

mavi gıdayı hiç görmüyorsun neden neden olmasın Hiç mavi yiyecek gördünüz mü hiç

you ever wondered why you never see blue food it's a very interesting question I

merak ettiniz mi neden mavi yiyecek göremiyorsunuz bu çok ilginç bir soru Bunu

might answer that later on why do you never see blue food of course lots of

daha sonra cevaplayabilirim neden mavi yiyecek görmüyorsunuz tabii ki

things to look at out of the window at this time of year Oh shall we have a

yılın bu zamanında pencereden bakacak çok şey var Oh

look at something nice so first of all here are some of the flowers that are

güzel bir şeye bakalım mı, öncelikle burada bahçemde hala büyümekte olan çiçeklerden bazıları var,

still growing in my garden you can see some lovely fuchsias so that particular

bazı güzel fuşyalar görebilirsiniz, bu özel

flower is called a fuchsia very nice also the sheep are still at the back of

çiçeğe fuşya denir çok güzel ayrıca koyunlar hala arka tarafta

the house and there so that is something that I filmed around about 10 minutes

ev ve orada bu,

before starting today's livestream so you can see the sheep are still at the

bugünkü canlı yayına başlamadan yaklaşık 10 dakika önce çektiğim bir şey, böylece koyunların hala evin arkasında olduğunu görebilirsiniz,

back of the house they look very comfortable now

even though one or two of them have injured themselves it looks as if

bir veya iki tanesi kendilerini yaralamış olsalar bile şimdi çok rahat görünüyorlar. sanki

they've fallen over some of the sheep are having difficulty walking but you

bazı koyunlar üzerine düşmüş gibi yürümekte zorlanıyorlar ama

can see the sheep look very comfortable very confident and even though I was

koyunların çok rahat ve özgüvenli olduklarını görebiliyorsunuz ve bahçemin

standing very close to them at the back of my garden they they really didn't

arkasında onlara çok yakın durmama rağmen gerçekten

care they took no notice of me and oh hello you can see my socks that I'm

umursamadılar. Beni hiç dikkate almadı ve merhaba bugün giydiğim çoraplarımı görebilirsiniz

wearing today I was in the garden a few minutes before starting today's

Bugünkü canlı yayına başlamadan birkaç dakika önce bahçedeydim

livestream and you can see I have my colorful socks

ve görebilirsiniz rengarenk çoraplarım var

but something even more colorful of course are the autumn leaves you can see

ama daha da renklisi var tabii ki sonbahar çimlerde zaten görebileceğiniz

already on the grass there are many leaves that have fallen from the trees

yapraklar var ağaçlardan düşen birçok yaprak var

lots of different shades of yellow brown red one or two gold leaves as well so

sarı kahverengi kırmızının birçok farklı tonu da bir veya iki altın yaprak yani şu

you can see at the moment everything is looking rather nice outside at the

anda görebilirsiniz her şey dışarıda oldukça güzel görünüyor

moment isn't it nice it really is it definitely feels as if autumn has

şu anda 'çok güzel gerçekten kesinlikle sonbahar gelmiş gibi hissettiriyor gerçekten öyle öyleyse

arrived it really does so why don't you ever see blue food have you noticed that

neden hiç mavi yiyecek görmüyorsunuz fark ettiniz mi

when you go into a shop to buy some food you never see blue food apparently blue

yiyecek almak için bir dükkana gittiğinizde asla mavi yiyecek göremiyorsunuz, görünüşe göre mavi

is one of the most enticing colors so that is the reason why you never see

En cezbedici renklerden biridir, bu yüzden mavi gıdayı hiç görmemenizin nedeni, biraz maviye

blue food even certain cheese that has a little bit of blue can be quite

sahip bazı peynirlerin bile

off-putting and the reason why people don't like to eat blue food is because

itici olabilmesidir ve insanların mavi gıdayı sevmemesinin nedeni,

it all goes back to our early ancestors so if something was blue quite often it

hepsi bu. eski atalarımıza kadar uzanır, bu yüzden bir şey sıklıkla maviyse, bu

meant that it was inedible something that had gone rotten or maybe something

onun yenmez olduğu anlamına gelir, çürümüş bir şey veya belki de zehirli bir şey,

that is poisonous so the reason why you never see blue food is because most

bu nedenle mavi yiyecekleri hiç görmemenizin nedeni, çoğu

people find it repulsive to look at and they certainly don't want to put it in

insanın bakmayı itici bulması ve kesinlikle ağızlarına götürmek istemiyorlar,

their mouths so that is the reason why you never see blue food blue food is

bu yüzden mavi gıdayı asla göremiyorsunuz mavi gıda

something that is an appetizing so that is why you often see food that is golden

iştah açıcı bir şey, bu yüzden sıklıkla altın renkli

or colorful or of course green so we often see green food as being fresh and

veya renkli veya tabii ki yeşil gıdaları görüyorsunuz. genellikle yeşil yiyecekleri taze ve güzel olarak görürler

lovely and when we think of blue food we think of something that has gone rotten

ve mavi yiyecekleri düşündüğümüzde çürümüş veya bozulmuş bir şeyi düşünürüz, bu

or something that spoiled so that's the reason why did you

yüzden

know that probably I think so because you are also smart well you must be

muhtemelen böyle düşündüğümü çünkü sen de akıllısın, iyi olmalısın

because you're joining me today on the live chat yes it is 31 days of October

çünkü bugün canlı sohbette bana katılıyorsunuz evet Ekim ayının 31 günü

and I am here with you every day during October the month of October 2019 Monday

ve Ekim 2019'un Ekim ayı boyunca her gün Pazartesi'den

to Friday 2 p.m. Saturday 12 p.m. just after midday sunday 2 p.m. UK time of

Cuma'ya saat 14:00'e kadar buradayım. Cumartesi 12:00 öğleden hemen sonra pazar saat 14:00 Birleşik Krallık zamanı

course soon there are going to be some changes with the time so my times will

elbette yakında zamanla bazı değişiklikler olacak, bu yüzden benim saatlerim

change well they won't change at all however the clocks towards the end of

iyi değişecek, hiç değişmeyecekler ancak Ekim ayının sonuna doğru saatler

October will actually go back is it back is it fall is it fall into water spring

aslında geri mi dönecek, geri mi, sonbahar mı, sonbahar mı? su pınarı yaza giriyor

into summer spring forward and fall back yes so we go back one hour in a few

bahar ileri ve geri düşüyor evet bu yüzden birkaç hafta içinde bir saat geri gidiyoruz

weeks is it a few weeks or a few days oh no I

birkaç hafta mı yoksa birkaç gün mü oh hayır

think it's I think it's is it next week or the week after so I think it's two

sanırım önümüzdeki hafta ya da sonraki hafta bu yüzden sanırım iki bundan

weeks from now the clocks here in the UK will change and also many countries will

haftalar sonra Birleşik Krallık'ta saatler değişecek ve ayrıca birçok ülke de

also change their times and that's when it gets very confusing so as we

saatlerini değiştirecek ve işte o zaman işler çok kafa karıştırıcı hale geliyor, bu yüzden

officially say goodbye to British Summer Time what a shame what a pity hello to

İngiliz Yaz Saatine resmen veda ediyoruz, ne yazık, ne yazık,

the live chatters lots of people want to say hello hello to Anna hello Anna

çok canlı sohbet edenlere merhaba insanlar Anna'ya merhaba demek istiyor merhaba Anna

Anna likes the Sheep as you know I love looking at the countryside and also the

Anna Koyunları sever bilirsiniz, kırlara ve doğaya bakmayı severim

nature Green is a lovely color also if you see something that is green you will

assume that you can eat it however blue things

if you see something blue you don't want to eat it isn't it strange

mavi bir şey görürsen yemek istemezsin garip değil mi

Anna asks a very interesting question when you are in your garden can you

Anna bahçendeyken çok ilginç bir soru soruyor

smell the odor from the Sheep do the sheep smell now it is true that the

Koyunların kokusunu alıyor musun Koyun kokuyor mu şimdi koyunların olduğu doğru evimin arka tarafındaki bahçemin arkasındaki tarlada

sheep will do their wee wees and poo poos at the back of my house on the

çişlerini ve kakalarını yapacaklar

field that is behind my garden however it is very strange that you can never

ancak çok garip ki

smell the animals so whatever animals are at the back of the house you can

hayvanların kokusunu asla alamıyorsunuz, bu nedenle evin arka tarafındaki hangi hayvanlar olursa olsun

never smell them isn't that strange now you would think that we would be able to

onların kokusunu asla alamıyorsunuz. Şimdi o kadar tuhaf değil, onların

smell their poop but you can't it's very strange

kakalarını koklayabileceğimizi düşünürdün ama alamıyorsun bu çok garip belki

maybe I have become accustomed to the smell perhaps maybe maybe not I don't

kokuya alıştım belki belki belki değil

know really Shahryar says here in sweden it is very gloomy oh well I will try to

Bilmiyorum gerçekten Shahryar burada isveçte öyle diyor çok kasvetli oh pekala

send you some of our beautiful sunshine because here it is absolutely marvelous

size güzel güneş ışığımızın bir kısmını göndermeye çalışacağım çünkü burası kesinlikle harika

Patrick says maybe because when something is dead it will turn blue yes

Patrick diyor ki belki bir şey öldüğünde maviye dönecek evet

if something goes rotten or if something goes bad quite often it will turn blue

bir şey çürürse veya bir şeyler kötüye giderse oldukça sık maviye dönecek

as as the thing becomes moldy so lots of bacteria will grow on the fruit and

şey küflendikçe meyve üzerinde çok sayıda bakteri ürer ve

quite often it will turn blue and that's the reason why we always avoid food that

sıklıkla maviye döner ve bu nedenle mavi renkli yiyeceklerden her zaman kaçınmamızın nedeni

is blue in color you never see blue food in fact the only

mavi yiyecekleri asla görmezsiniz aslında

food I can think of that's blue is certain cheese so certain types of

aklıma gelen tek yiyecek bu mavi belirli bir peynirdir, bu nedenle bazı

cheese can have blue in them but it is true we never eat blue food Christina

peynir türlerinin içinde mavi olabilir, ancak mavi yiyecekleri asla yemediğimiz doğru,

says mr. Duncan did you have an inspirational moment during the night

diyor Christina Bay. Duncan gece boyunca ilham verici bir an yaşadın

yes I did I don't know what happened but I was wandering around the house in the

mı evet yaşadım ne olduğunu bilmiyorum ama karanlıkta evin içinde dolaşıyordum

dark and then suddenly my mind I started to wonder so I was moving

ve sonra birden aklımı merak etmeye başladım yani hareket

around I was wandering around the house and also I was wandering in my mind

ediyordum evin içinde dolaşıyordum ve ayrıca aklımda geziniyordum

and I came up with some really good ideas today so today we are talking

ve bugün bazı gerçekten iyi fikirler buldum, bu yüzden bugün

about extremes how to express extremes in English hyperbole is a word that many

aşırı uçlardan bahsediyoruz, aşırı uçları İngilizcede nasıl ifade edeceğimizden bahsediyoruz.

people are using at the moment and the reason is because we seem to live in an

age where people are overstating things or exaggerating or maybe they say

insanların bir şeyleri abarttığı veya abarttığı bir çağda yaşamak ya da belki

something that is overblown so maybe a small subject or a small thing is made

abartılı bir şey söylüyorlar, bu yüzden belki küçük bir konu veya küçük bir şey

to seem more serious so hyperbole is something that is used a lot people seem

daha ciddi görünmek için yapılıyor, bu yüzden abartma çok kullanılan bir şey, insanlar

to enjoy exaggerating or making things seem worse than they are something that

abartmaktan hoşlanıyor gibi görünüyor veya şeyleri olduğundan daha kötü göstermek,

is overblown or exaggerated or a statement that is too forceful so maybe

abartılı veya abartılı bir şey veya çok güçlü bir ifadedir, bu nedenle

something that is normal or something you should treat as being casual is made

normal olan bir şey veya sıradan olarak ele almanız gereken bir şey,

to seem much more serious than it is so hyperbole is often used in politics I

olduğundan çok daha ciddi görünmek için yapılır, bu nedenle abartma sıklıkla kullanılır siyaset Bana

have been told that I am NOT allowed to say to say this word so today apparently

bu kelimeyi söylememe izin verilmediği söylendi, bu yüzden bugün görünüşe göre yasaklandım

I am banned I have been censored from saying this so I am not allowed to say

Bunu söylemem sansürlendi, bu yüzden

this today but there is a lot of news taking place here in the UK about this

bugün bunu söylememe izin verilmiyor ama burada çok fazla haber yapılıyor. İngiltere bu konuda ve

and apparently Europe has said yes unfortunately the Democratic Union Party

görünüşe göre Avrupa evet dedi ne yazık ki Demokratik Birlik Partisi

the unionists have said no don't worry I will not mean

sendikacılar hayır dediler merak etmeyin

this word I promise it's gone it's gone apparently one or two people seem to

bu kelimeyi kastetmeyeceğim söz gitti gitti görünüşe göre bir iki kişi

think that I have become a cult at least I think that's what they said apparently

tarikat oldum zannediyor en azından öyle dediklerini düşünüyorum, görünüşe göre

one or two people have said mr. Duncan do you realize that you have a cult

bir veya iki kişi söyledi bay. Duncan, takip eden bir tarikatın olduğunun farkında mısın,

following what does this mean what does it mean if you have a cult following

bu ne anlama geliyor, iyi takip eden bir tarikatın varsa ne anlama geliyor,

well if you have a cult following it means that people like watching you and

eğer onu takip eden bir tarikatın varsa, insanların seni izlemekten hoşlandığı ve

maybe in some cases they want to be with you all the time so maybe they want to

belki bazı durumlarda seninle birlikte olmak istedikleri anlamına geliyor. zaman, belki

watch your lessons all the time however it doesn't necessarily mean that you

derslerinizi her zaman izlemek istiyorlar, ancak bu,

have a large audience so maybe maybe this is correct

geniş bir izleyici kitleniz olduğu anlamına gelmez, bu yüzden belki bu doğru,

so maybe my audience is a small group but they are very keen they are very

belki benim izleyicim küçük bir grup ama çok meraklılar, çok

interested in what I do so apparently some people think that I I have a cult

ilgileniyorlar ne yapıyorum, görünüşe göre bazı insanlar benim bir tarikatımın olduğunu düşünüyor, bundan

following I'm not sure about that I'm really not sure about that oh hello -

emin değilim, bundan gerçekten emin değilim oh merhaba -

salad hello salad have you had fresh camel

salata merhaba salata taze deve

milk I can safely say that I've never eaten or drunk camel milk no never I've

sütü içtiniz mi güvenle söyleyebilirim ki hiç yemedim deve sütü yedim ya da içtim hayır asla

never tried that ever in my life hello - Maria yes apparently it is the 26th of

hayatımda bunu hiç denemedim merhaba - Maria evet görünüşe göre bugün 26

October so on day 26 of my 31 days of English the clocks will go back one hour

Ekim yani 31 günlük İngilizce eğitimimin 26. gününde saatler bir saat geri alınacak

and that of course will cause lots of confusion for many people and of course

ve o da tabii ki olacak birçok insan için çok fazla kafa karışıklığına neden olur ve elbette

it makes some people late for my lessons however I will not be changing the times

bazılarının derslerime geç kalmasına neden olur, ancak saatleri değiştirmeyeceğim, bu nedenle derslerimin saatleri

so the times for my lessons will be the same for the

program için aynı olacak,

schedule however your clocks might actually be different because we will be

ancak saatleriniz aslında farklı olabilir çünkü biz farklı olacağız.

putting our clocks back here in the UK by one hour on the 26th of October hello

26 Ekim'de Birleşik Krallık'ta saatlerimizi bir saat geri alıyoruz merhaba

vinamra thank you very much all the efforts and

vinamra içimizdeki en iyiyi ortaya çıkarmak için harcadığınız tüm çabalar ve sıkı çalışma için çok teşekkür ederim,

hard work you invested to bring out the best in us can never be repaid in mere

asla sadece kelimelerle geri ödenemez,

words well that's very kind of you to say we can only feel grateful for having

bu çok naziksiniz sadece

a teacher like you good evening from India hello to you as well did you see

sizin gibi bir öğretmenimiz olduğu için minnettar olabiliriz Hindistan'dan iyi akşamlar size de merhaba

my live lesson yesterday I was in the kitchen and I was talking about Indian

canlı dersimi gördünüz mü dün mutfaktaydım ve Hint

food so one of the things I mentioned was Indian food because I liked it very

yemeklerinden bahsediyordum bu yüzden bahsettiğim şeylerden biri Hint yiyecek çünkü ben çok beğendim

much Giovani likes my t-shirt this is rather

Giovani tişörtümü beğendi bu oldukça

nice isn't it in fact I bought this from mr. Steve's colleague so one of mr.

güzel değil mi aslında bunu Bay Giovanni'den aldım. Steve'in meslektaşı yani Mr.

Steve's colleagues was selling some t-shirts that he had bought from someone

Steve'in iş arkadaşları onun başka birinden aldığı bazı tişörtleri satıyorlardı

else I hope they weren't stolen I hope I'm not wearing something that's been

umarım çalınmamışlardır umarım çalıntı bir şey giymiyorumdur zaten

stolen I really do anyway to cut a long story short this is

gerçekten giyiyorum uzun lafın kısası bu

a t-shirt that I bought from one of mr. Steve's colleagues so now you know it

bir tişört beyden birinden aldım Steve'in meslektaşları yani artık

was very cheap as well hello - sorry cat hello winter is coming

çok ucuz olduğunu da biliyorsunuz merhaba - üzgünüm kedi merhaba kış geliyor

it certainly is it definitely felt like summer last night it definitely did

kesinlikle dün gece kesinlikle yaz gibi hissettirdi mi

politicians talk with hyperbole nowadays says Anna yes everything is always

politikacılar bugünlerde kesinlikle abartı ile konuştular Anna diyor ki evet her şey her zaman

exaggerated everything is always overstated so if

abartılı her şey her zaman abartılı yani eğer

you overstate something if you exaggerate if you are trying to make a

bir şeyi abartıyorsanız, abartıyorsanız, bir noktaya değinmeye çalışıyorsanız

point and maybe you are trying to scare people or to make people more worried

ve belki de insanları korkutmaya veya insanları olması gerekenden daha fazla endişelendirmeye çalışıyorsanız,

than they need to be quite often people will use hyperbole

insanlar

especially in politics if we leave Europe everything will be a disaster if

özellikle siyasette abartı kullanacaklar, eğer Avrupa'yı terk edersek, her şey yoluna girecek. bir felaket

we stay in Europe everything will be a disaster so sometimes on both sides of

Avrupa'da kalırsak her şey bir felaket olacak bu yüzden bazen tartışmanın her iki tarafında da insanları endişelendirmek veya üzmek

the argument you might find there is a lot of hyperbole a lot of exaggeration a

lot of overstating of things to get people worried or upset I think so

için pek çok şeyin abartıldığını görebilirsiniz.

hyperbole something you will see quite often hello Tamiko thank you once again

oldukça sık göreceksiniz merhaba Tamiko, Japonya'da yaptığınız gezinin güzel fotoğrafları için bir kez daha teşekkür ederim

for your lovely photographs of your trip that you had in Japan you can eat shaved

ice cream with blue colored syrup apparently this particular syrup is

mavi renkli şuruplu traşlı dondurma yiyebilirsiniz görünüşe göre bu özel şurubun

called blue Hawaii yes that is very interesting now I remember

adı mavi Hawaii evet bu çok ilginç şimdi hatırlıyorum ne

when I was little and we used to be able to get something called an ice lolly so

zaman Küçüktüm ve buzlu şeker denen bir şey alırdık, bu yüzden

it was like a lollipop but it was made of ice and I remember there was one

lolipop gibiydi ama buzdan yapılmıştı ve mavi

particular type of ice lollipop that was blue and when you ate it it would make

olan belirli bir tür buzlu lolipop olduğunu hatırlıyorum ve onu yediğinizde

your mouth in your tongue turn blue and sometimes around the edge of your mouth

ağzınız dilinizde maviye döner ve bazen ağzınızın kenarı da

would also turn blue so yes sometimes you might see things that are colored

maviye döner bu yüzden evet bazen mavi renkli şeyler görebilirsiniz,

blue especially dessert or ice cream but generally in life you won't see blue

özellikle tatlı veya dondurma ama genellikle hayatta mavi

food very strange

yiyecekler görmezsiniz çok garip

Luis makes a very interesting point people think that pigs are the dirtiest

Luis yapar çok ilginç bir nokta insanlar domuzların en kirli

animals but it is not true sheep are much dirtier yes a lot of people think

hayvanlar olduğunu düşünüyor ama koyunların çok daha kirli olduğu doğru değil

that pigs are actually quite dirty but in fact I think well I've never seen a

dirty pig I'll be honest with you although sometimes they do like

sana karşı dürüst ol ama bazen

roll around in their own muck something I don't recommend

kendi pisliklerinde yuvarlanmayı seviyorlar bir şey

hello also to Patrick again yes this t-shirt was not secondhand so it wasn't

Patrick'e de tekrar merhaba önermiyorum evet bu tişört ikinci el değildi yani

owned by another person so they were new but they were being sold off very

başka birine ait değildi bu yüzden yeniydi ama eskiydi

cheaply by a shop so one of Steve's friends actually bought a lot of them

bir dükkan tarafından çok ucuza satılıyor, bu yüzden Steve'in arkadaşlarından biri aslında bir sürü alıp

and sold them but this wasn't very expensive it was very cheap I never buy

sattı ama bu çok pahalı değildi, çok ucuzdu.

new clothing as you know I never buy new clothes unless I have to

Bildiğiniz gibi, mecbur kalmadıkça asla yeni kıyafet almam.

even my socks many of my socks now have holes in them unfortunately but I never

çoraplarımda bile çorabımın çoğu artık ne yazık ki delikler var ama mecbur

change my clothing as if I unless I have to

kalmadıkça kıyafetlerimi asla değiştirmem

so as soon as my clothing starts to dissolve on my body I will normally I

kıyafetlerim vücudumda çözülmeye başlar başlamaz normalde değiştiririm normalde

will normally buy a new thing maybe underwear or socks but nothing

yeni bir şey alırım belki iç çamaşırı veya çorap ama

else so I don't really spend much money on clothing to be honest it is now 231

başka bir şey değil, bu yüzden dürüst olmak gerekirse giyime çok fazla para harcamıyorum, şimdi saat 231,

it is just after half past two here in the UK we are going to have a look at an

burada, Birleşik Krallık'ta saat iki buçuktan biraz sonra,

excerpt from one of my lessons because yesterday I was asked if I could give

derslerimden birinden bir alıntıya bakacağız çünkü dün bana

some advice about giving a speech so if you are about to give a speech or make a

bir konuşma yapmayla ilgili tavsiye verip veremeyeceğim soruldu, bu yüzden bir konuşma yapmak veya

speech in front of a group of people here is some very useful advice from one

bir grup insanın önünde konuşma yapmak üzereyseniz işte

of my very old lessons going back 11 years

11 yıl öncesine giden çok eski derslerimden birinden bazı çok yararlı tavsiyeler. yıl

is mr. Duncan

Mr. Duncan

this is on ladies and gentlemen horrible judges

bu, bayanlar ve baylar, korkunç yargıçlar hakkında,

I mean honorable judges the title of my speech is I'm sorry I'm very nervous I'm

yani saygıdeğer yargıçlar hakkında, konuşmamın başlığı şu: Üzgünüm, çok gerginim,

sorry I can't do this

üzgünüm, bunu yapamam,

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today

herkese merhaba, ben bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın

are you okay I hope so are you happy I hope so

iyi misin umarım mutlusundur umarım

in this lesson we will examine the skin healing process of preparing and giving

bu derste hazırlanma ve topluluk önünde konuşma yapmanın cilt iyileştirme sürecini inceleyeceğiz

a public speech apparently the two things that people are most afraid of

görünüşe göre insanların en çok korktuğu iki şey

are death and public speaking sadly there is not much we can do about the

ölüm ve topluluk önünde ne yazık ki ilki hakkında yapabileceğimiz pek bir şey yok

first one however there are ways to improve your confidence when it comes to

ancak iş

making a speech to a crowd of people the first thing you need to learn and

bir insan kalabalığına konuşma yapmaya geldiğinde özgüveninizi artırmanın yolları var öğrenmeniz ve geliştirmeniz gereken ilk şey insanların

improve is your confidence speaking in front of people can be very scary so

önünde konuşurken kendinize olan güveninizdir. çok korkutucu olabilir bu yüzden

first of all you need to get used to the idea of doing it especially if it's your

öncelikle bunu yapma fikrine alışmalısın özellikle de

first time

ilk kez

who's the fairest of them all not you it's not very nice

yapıyorsan en güzeli sen değilsin bu pek

it may seem like a strange thing to do but practicing in front of a mirror is a

hoş değil garip gelebilir ama önünde pratik yapmak Bir aynanın görüntüsü,

great way to build some of that initial confidence get used to your own

ilk baştaki özgüveninizi oluşturmanın harika bir yoludur, kendi

mannerisms and ways of showing what you are saying facial expressions and body

tavırlarınıza alışın ve ne söylediğinizi göstermenin yolları, yüz ifadeleri ve vücut

language are just as important as the words you are saying if you happen

dili, eğer bunlardan birine sahipseniz, söylediğiniz kelimeler kadar önemlidir.

to have one of these wonderful devices then you are well on your way to

Bu harika cihazlar, o zaman

improving your vocal technique using a tape recorder can help you to get

ses tekniğinizi geliştirme yolundasınız. Bir teyp kullanmak kendi sesinize

accustomed or used to the sound of your own voice it may feel a little strange

alışmanıza veya alışmanıza yardımcı olabilir,

hearing yourself at first but after a while you will begin to enjoy it and

ilk başta kendinizi duymak biraz garip gelebilir ama bir süre sonra tadını çıkarmaya başlayın ve

your confidence will slowly build isn't that right yes mr. Duncan I suggest you

güveniniz yavaş yavaş artacaktır, öyle değil mi, evet bayım. Duncan,

start off with some simple words and sentences and as you listen to the sound

bazı basit kelimeler ve cümlelerle başlamanızı öneririm ve

of your own voice you will be able to hear where there may be some problems

kendi sesinizi dinlerken bazı sorunların olduğu yerleri duyabileceksiniz.

one common problem which arises is the speed of speaking there is no need to

Ortaya çıkan yaygın bir sorun, konuşma hızıdır, buna gerek yoktur.

rush what you are saying give the audience a chance to hear your words of

Söylediklerinizi aceleye getirin İzleyicilerin sözlerinizi duymasına fırsat verin

course you must also speak clearly so don't rush it and don't mumble once you

tabii ki anlaşılır bir şekilde de konuşmalısınız bu yüzden acele etmeyin ve

are confident enough then you can move on to speaking in front of a small

kendinize yeterince güvendikten sonra mırıldanmayın, ardından küçük bir

audience get a few of your friends together or members of your family or

dinleyici kitlesi önünde konuşmaya geçebilirsiniz. birkaç arkadaşınızı veya ailenizin üyelerini ve

even your classmates to listen this will allow you to get used to speaking in

hatta sınıf arkadaşlarınızı dinlemeye davet edin, bu,

front of a crowd once you have built up your confidence and you feel ready to

güveninizi oluşturduktan ve

face the audience you must then prepare your main speech it is good if you can

yapmanız gereken izleyicilerle yüzleşmeye hazır hissettiğinizde, bir kalabalığın önünde konuşmaya alışmanızı sağlayacaktır. ana konuşmanı hazırla

talk about something you are interested in if the topic is free and open then

ilgi duyduğun bir şey hakkında konuşabilirsen iyi olur konu özgür ve açıksa o zaman

you can talk about your hobbies or your favorite story or share an experience

hobilerin veya en sevdiğin hikaye hakkında konuşabilirsin ya da hayatından bir deneyim paylaşabilirsin

from your life wow that judges will love this write the speech down clearly on

vay canına jüri çok sevecek bunu yaz Kağıda net bir şekilde konuşun

paper or type it out using a computer and slowly learn it paragraph by

veya bir bilgisayar kullanarak yazın ve yavaş yavaş paragraf paragraf öğrenin

paragraph do not try to learn it all at once if you feel tired then take a rest

hepsini bir kerede öğrenmeye çalışmayın yorgun hissediyorsanız dinlenin

finally here are some useful tips I would like to share with you when

son olarak burada sizinle paylaşmak istediğim bazı yararlı ipuçları var.

speaking to a crowd try to use your body as a way of making the speech more vivid

Bir kalabalığa konuşurken, konuşmayı daha canlı ve net hale getirmenin bir yolu olarak vücudunuzu kullanmaya çalışın.

and clear hand gestures are very useful and remember to always keep your eyes on

the audience if you forget a part of the speech do not panic just carry on from

the part you remember it's so hot in here

burası çok sıcak hatırladığın kısım

I hope this advice has been useful speaking in public is not easy but with

umarım bu tavsiye faydalı olmuştur topluluk önünde konuşmak kolay değildir ama

regular practice and steady confidence-building you will be alright

düzenli çalışma ve sürekli güven inşa etme ile iyi olacaksın Bilmem

I should know I follow this advice myself

gerekir ki ben bu tavsiyeye kendim uyuyorum

Wow look at that going way back in time to 2008 I can't believe it I feel so old

Vay canına, şu geri gidişe bak 2008'e kadar olan zamanda inanamıyorum şimdi kendimi çok yaşlı hissediyorum bu

now that was a lesson from 11 years ago can you believe it and that is the

11 yıl öncesinden bir dersti buna inanabiliyor musunuz ve

reason why I look so young in that video now of course I look old and gray it's

bu videoda bu kadar genç görünmemin nedeni bu şimdi tabii ki yaşlı ve gri görünüyorum

not fair now yesterday I was showing you some

değil adil şimdi dün size

food in the kitchen and I don't want you to think that I have an unhealthy

mutfakta biraz yiyecek gösteriyordum ve sağlıksız bir

lifestyle now I'm going to prove now that not all of the food I eat is

yaşam tarzım olduğunu düşünmenizi istemiyorum şimdi yediğim tüm yiyeceklerin sağlıksız olmadığını kanıtlayacağım

unhealthy quite often I eat healthy food as well so for example can you see there

oldukça sık sık sağlıklı beslenirim yemek de var, örneğin

there are some some lovely lentils so lentils are something that I eat a lot

orada bazı güzel mercimekler olduğunu görebiliyor musunuz, bu yüzden mercimek çok yediğim bir şey, bu yüzden

of so quite often I will have lentils when I'm eating curry or maybe in soup

sık sık köri yerken veya belki çorbada mercimek yiyeceğim, bu

so there are many ways to eat this particular thing so yes I like eating

yüzden yemenin birçok yolu var bu özel şey yani evet mercimek yemeyi severim

lentils I eat lentils a lot so not all of my

çok fazla mercimek yerim bu yüzden

diet is unhealthy it would appear if you were watching

diyetimin tamamı sağlıksız değil

yesterday it would appear that I'm always eating junk food it isn't true

dün izliyor olsaydınız her zaman abur cubur yiyormuşum gibi görünürdü

even though last night we had pizza and I think I put too much garlic on the

dün gece olmasına rağmen doğru değil pizza yedik ve sanırım pizzaya çok fazla sarımsak koydum

pizza and that's the reason why I was awake early this morning walking around

ve bu sabah erkenden uyanmamın nedeni bu

the house like a zombie because I couldn't get to sleep I think I put too

evde bir zombi gibi dolaştım çünkü uyuyamadım çünkü

much garlic in my curry sorry in my pizza we're having curry tomorrow night

körime çok fazla sarımsak koyduğumu düşünüyorum pardon yarın gece pizzamda köri yiyeceğiz

Mangala says I watched that lesson that you just showed two years ago oh my

Mangala az önce iki yıl önce gösterdiğin dersi izlediğimi söylüyor aman

goodness even two years is a long time so imagine going back in time 11 years

tanrım iki yıl bile uzun bir zaman yani zamanda 11 yıl

or even 13 years can you believe it so I've been making these you

hatta 13 yıl geriye gitmeyi hayal et buna inanabiliyor musun bu yüzden neredeyse 13 yıldır bunları sizi kutsamak için yapıyorum

to blessin's now for almost 13 years at the end of this month I will be

bu ayın sonunda

celebrating my 13th anniversary on YouTube Maria you know mr. Duncan we

YouTube'da 13. yılımı kutlayacağım Maria biliyorsunuz bayım. Duncan

have a food stall or we have a food like the samosa that I showed yesterday I

bir yemek tezgahımız var veya dün gösterdiğim samosa gibi bir yemeğimiz var bir

will send you the recipe next time if you want to try to cook it at home I

dahaki sefere evde pişirmek isterseniz tarifini göndereceğim size

know that you are a good cook well mr. Steve is a good cook I'm not sure about

iyi bir aşçı olduğunuzu biliyorum. Steve iyi bir aşçı,

me apparently mr. Duncan your your voice has changed over the years well I

görünüşe göre kendimden emin değilim Bay. Duncan, sesin yıllar içinde değişti,

suppose the reason why my voice sounds different on my old videos is because

sanırım sesimin eski videolarımda farklı çıkmasının nedeni,

way back in 2008 I didn't have professional equipment so the the

2008'de profesyonel ekipmanım olmadığı için

equipment that I used in 2008 was very basic so I didn't have a professional

2008'de kullandığım ekipmanın çok basit olmasıydı. Profesyonel bir mikrofonum yoktu

microphone I didn't have anything that was professional I just used the camera

Profesyonel olan hiçbir şeyim yoktu Sadece kamerayı kullandım

and that was it so that's all I used so it was very

ve hepsi bu kadardı yani bunca yıldır İngilizce derslerime

basic equipment that I used when I first started my my English lessons all those

ilk başladığımda kullandığım çok basit bir ekipmandı.

years ago wow it's incredible today we are talking about extremes where we talk

önce vay canına, bugün inanılmaz aşırılıklardan bahsediyoruz burada

about extremes we talk about the most that something can go to and of course

aşırılıklardan bahsediyoruz en çok bir şeyin gidebileceğinden ve tabii ki

the least that something can go to so we are talking high and low but we are

bir şeyin gidebileceği en az şeyden bahsediyoruz bu yüzden yüksekten ve alçaktan bahsediyoruz ama

actually talking about the highest point and the lowest point so we are going to

aslında en yüksekten bahsediyoruz nokta ve en alt nokta, bu yüzden

talk about ways of using extremes in English and I will take you through some

İngilizce'de uç noktaları kullanmanın yolları hakkında konuşacağız ve şu anda size bazı kelimeleri anlatacağım,

words right now also what I will do I will also have a

ayrıca ne yapacağım,

look at the live chat now and again so don't worry I I am NOT ignoring you I am

ara sıra canlı sohbete de bakacağım, bu yüzden yapmayın Endişeleniyorum, seni görmezden gelmiyorum Aslında

doing a lot today in fact I will try to fit in as much as I can in the

bugün çok şey yapıyorum aslında önümüzdeki 20 dakika içinde elimden geldiği kadar uyum sağlamaya çalışacağım bu yüzden

next 20 minutes so we are talking about extremes now here is a good example of

şimdi aşırılıklardan bahsediyoruz burada

extremes we have biggest and smallest so this often is used when we are talking

en büyüğü ve en küçüğüne sahip olduğumuz aşırılıklara güzel bir örnek yani bu genellikle

about size so when we describe size the the most extreme is biggest and also

boyuttan bahsederken kullanılır, bu nedenle boyutu tanımladığımızda en uç nokta en büyük ve aynı zamanda en

smallest so when we go to the very large thing it is the biggest when we go to

küçüktür yani çok büyük şeye gittiğimizde en büyüğüdür

the very small thing it is the smallest so these are good examples of extremes

çok küçük şeye gittiğimizde en küçüğüdür yani bunlar en

from the biggest to the smallest so there is a good way of looking at one

büyüğünden en küçüğüne uçlara iyi örnekler, bu yüzden belirli bir aşırılık türüne bakmanın iyi bir yolu var,

particular type of extreme another one now largest and tiniest now I suppose in

şimdi en büyük ve en küçük olana, şimdi sanırım

this sense you can also use smallest as well so you can actually say largest and

bu anlamda en küçüğü de kullanabilirsiniz, böylece gerçekten diyebilirsiniz en büyük ve en

smallest but also you can say largest and tiniest so the largest thing is the

küçük ama aynı zamanda en büyük ve en küçük diyebilirsiniz yani en büyük şey en büyüğüdür en

one that is the biggest the tiniest is the smallest excuse me while I have a

küçüğüdür kusura bakmayın

little drink of water hmm this water is the wettest this is the wettest and if

biraz su içerken hmm bu su en ıslak bu en ıslak ve eğer

you go into the desert you will say that that is the driest they are two extremes

siz çöle gir, bunun en kurak olduğunu söyleyeceksin, onlar iki uç nokta,

another one now tallest and shortest so when we talk about the tallest we are

diğeri şimdi en uzun ve en kısa, bu yüzden en uzundan

talking about height so the tallest thing and the shortest thing

bahsettiğimizde yükseklikten bahsediyoruz, yani en uzun ve en kısa şey, bu

so maybe we are talking about a building the tallest building in the in the world

yüzden belki bir binadan bahsediyoruz dünyanın en yüksek binası dünyanın

the shortest person in the world tall short tallest shortest again they are

en kısa insanı uzun kısa en kısa en kısa yine

extremes here's a good one happiest and saddest happiest and

aşırı uçlar işte iyi biri en mutlu ve en hüzünlü en mutlu ve

saddest so when we talk about the happiest it is the thing that gave you

en mutsuz yani en mutludan bahsettiğimizde size

the most joy or maybe the feeling that you have that can't be surpassed you are

en çok neşe veren şey ya da belki de içinde bulunduğun aşılamaz duygu,

the happiest you have ever been or maybe if something bad has happened maybe you

şimdiye kadarki en mutlusundur ya da belki başına kötü bir şey geldiyse, belki de en çok

are the saddest you've ever been so you can have for example you can have the

üzüldüğün kişisindir, mesela hayatının en

happiest day of your life this has been the happiest day of my life perhaps it

mutlu gününü yaşayabilirsin. senin hayatın bu benim hayatımın en mutlu günüydü belki

was the day of your wedding or maybe you had a special birthday celebration this

senin düğünündü ya da özel bir doğum günü kutlaman vardı bu

was the happiest day of my life however if something bad happens

benim hayatımın en mutlu günüydü ama kötü bir şey olursa

something that makes you feel unhappy an event that is not nice maybe the worst

seni mutsuz eden bir olay hoş değil belki de başıma gelen en kötü

thing that has ever happened you can say it was the saddest day when my dog died

şey, köpeğimin öldüğü en üzücü gündü,

it was the saddest day of my life it was the saddest that I've ever felt happiest

hayatımın en üzücü günüydü, şimdiye kadarki en mutlu, en üzgün hissettiğim en üzücü gündü,

saddest they are both extremes Erik says Russia

ikisi de aşırı uçlar Erik diyor ki Rusya

is the largest country in the world and the smallest country does anyone know

dünyanın en büyük ülkesi ve en küçük ülkesi bilen var mı dünyanın

I'm not sure what the smallest country in the world is I want to say I want to

en küçük ülkesinin ne olduğundan emin değilim söylemek istiyorum

say a country in Africa maybe I'm probably

afrika'da bir ülke demek istiyorum belki

wrong I'm sure someone will know but off the top of my head I don't know the

yanılıyorum muhtemelen birileri söyleyecektir biliyorum ama kafamın üstünden

answer for that question so what is the smallest country in the world the

bu sorunun cevabını bilmiyorum öyleyse dünyanın en küçük ülkesi nedir en küçük

smallest country the brightest and the dullest so when we talk about the

ülke en parlak ve en sıkıcı yani en parlaktan bahsettiğimizde

brightest it is the one that is the clearest or the most obvious something

en net olanıdır ya da kolayca görülebilen en bariz bir şey en

that can easily be seen the brightest colors the brightest light and then of

parlak renkler en parlak ışık ve sonra

course we have dullest so the opposite of bright is dull bright dull we could

tabii ki en sönük var yani parlakın zıttı donuk parlak donuk

also use the word dim as well so dim can also be the opposite of bright so the

dim kelimesini de kullanabiliriz yani dim parlakın zıddı da olabilir yani

brightest or the dullest the brightest color the dullest color so

en parlak veya en donuk en parlak renk en donuk renk yani en

the brightest color is yellow the dullest color is black or maybe grey so

parlak renk sarıdır en donuk renk siyah veya belki gridir yani

there you can see two extremes also it's probably worth mentioning that brightest

orada iki uç nokta görebilirsiniz ayrıca muhtemelen en parlakın

can also mean a person who is the most clever so if a person is very

aynı zamanda en zeki kişi anlamına da gelebileceğini belirtmekte fayda var bu nedenle, bir kişi çok

intelligent or clever we might say they are the brightest he is the brightest

zeki veya zekiyse, onun sınıftaki en parlak

student in the class so bright and dull something that's interesting might be

öğrenci olduğunu söyleyebiliriz, o kadar parlak ve sıkıcı bir şey ilginç olabilir ki,

bright so the brightest thing that you saw

today something that made you feel cheerful or happy and then we have the

bugün gördüğünüz en parlak şey, sizi neşeli veya mutlu hissettiren bir şey olabilir. ve sonra ilginç

dullest the thing that wasn't interesting or the thing that was boring

olmayan en sıkıcı şeye ya da sıkıcı olan şeye sahibiz

oh here's one here's one that I really do know about the fattest and the

oh işte bir tane var, işte en şişman ve en

thinnest fattest thinnest these are both extremes so when

şişman en şişman en ince hakkında gerçekten bildiğim bir şey, bunların ikisi de aşırı uçlar, bu yüzden

we talk about the fattest we are talking about the person who has the most weight

en şişman hakkında konuştuğumuzda biz en fazla kiloya sahip olan kişiden bahsederken çok kilolular vücutlarında

they are very heavy they have a lot of fat on their body they are the fattest

çok fazla yağ var

maybe the fattest man in the world or of course the opposite is thinnest so

dünyanın en şişmanı belki de en şişman adamı ya da tabii ki tam tersi en ince yani

maybe the thinnest person in the world or maybe the thinnest person in the

belki de dünyanın en ince insanı ya da belki sınıftaki en zayıf kişi,

classroom so the fattest thinnest and I know that some people will not like the

yani en şişman en zayıf ve biliyorum ki bazı insanlar

use of the word fact however it is still a word that's used even though sometimes

gerçek kelimesinin kullanılmasından hoşlanmayacak, ancak yine de kullanılan bir kelime, bazen kaba

it is used unkindly so the fattest and the thinnest these are both extremes

bir şekilde kullanılsa da, bu yüzden en şişman ve en zayıf bunların ikisi de uç noktalar

fattest thinnest oh here's another one here's another one by the way I met the

en şişman en ince oh işte bir tane daha işte bir tane daha bu arada

smallest man in the world when he was still alive did you know that I actually

dünyanın en küçük adamıyla o daha hayattayken tanıştım, aslında dünyanın en

met the smallest man in the world he was actually living near to where I lived in

küçük adamıyla tanıştığımı biliyor muydunuz o aslında yaşadığım yerin yakınında yaşıyordu

China and I actually saw him one day it was quite a thrill sadly he's no longer

çin'de ve Aslında onu bir gün gördüm çok heyecan vericiydi ne yazık ki artık

with us here is warned that I really do understand very well can you guess which

aramızda değil burada gerçekten çok iyi anladığım konusunda uyarılıyor tahmin edebilir misiniz

one I am am i this one or am i this one am i number one or am i number two which

ben hangisiyim ben bu muyum bu muyum buyum bir numara mıyım yoksa ben miyim iki numara hangisi

one is mr. Duncan attitude 210 did it I might be the

bay Duncan tavrı 210 yaptı

poorest person on YouTube maybe I am definitely not the richest person on

YouTube'daki en fakir insan olabilirim belki de kesinlikle YouTube'daki en zengin insan değilim bu

YouTube so the poorest has the least money the richest

yüzden en fakirin en az parası var en zenginin en

has the most so the poorest person is the one who has no money and if we are

çok parası var yani en fakir insan parası olmayandır ve eğer biz

talking about a group of people we might decide to compare between each person so

bir grup insandan bahsediyoruz her bir kişi arasında karşılaştırmaya karar verebiliriz yani

maybe the poorest person has the least money the richest person has the most

belki de en fakir insan en az paraya sahip en zengin insan en çok

money here is another one Oh most people say number two trust me

paraya sahip burada bir tane daha Oh çoğu insan iki numara diyor bana güven

I'm I'm not this I am definitely not this a lot of people think I'm rich but

ben bu değilim Ben kesinlikle bu kadar çok insan zengin olduğumu düşünmüyor ama

I'm not trust me if I was rich why would I buy a t-shirt for five

zengin olsaydım bana güvenmiyorum Steve'in tanıdığı birinden neden beş pound'a bir tişört alayım yani ben

pounds of someone who Steve knows I mean would I do that if I was rich

olsam bunu yapar mıydım? zengin

definitely not oh oh this is a good one which one is mr. Duncan oh this this

kesinlikle hayır oh oh bu iyi bir tanesi hangisi bay. Duncan oh bu

could be a new game by the way I think this might be a new game so which one is

yeni bir oyun olabilir bu arada bence bu yeni bir oyun olabilir yani hangisi

mr. Duncan is it one or two the cleverest are you sure the stupidest oh

mr. Duncan bir mi yoksa iki mi en zekisi en aptal olduğundan emin misin oh

thank you very much that's very kind of you to say so just to explain the

çok teşekkür ederim bunu söylemen çok nazik hiçbir

cleverest is the person who might be the most intelligent or appears to be the

most intelligent and the stupidest is the person who seems to have no

knowledge whatsoever the cleverest person in the class and the stupidest

bilgisi yokmuş gibi görünen kişi sınıftaki en zeki kişi ve

person in the class even though that is not a very kind thing to say about

sınıftaki en aptal kişidir, bu biri hakkında söylenecek pek kibar bir şey olmasa da

someone it really isn't

gerçekten öyle değildir

Pedro says number two Thank You Pedro for your support I do appreciate it

Pedro iki numara diyor Pedro senin için teşekkürler destek takdir ediyorum

another one now o the highest the lowest high so the

şimdi bir tane daha o en yüksek en düşük en yüksek yani

highest is the point that cannot be exceeded it is the highest point there

en yüksek aşılamaz noktadır en yüksek noktadır

is nothing higher than the highest and then the lowest is the one that can't be

en yüksekten daha yüksek bir şey yoktur ve sonra en düşük aşılamaz olandır

exceeded going down so the highest voice the lowest voice so we can use this in

aşağı yani en yüksek ses en alçak ses yani bunu

many ways so the highest can mean maybe something that is above you and the

birçok şekilde kullanabiliriz yani en yüksek belki sizin üstünüzde olan bir şey anlamına gelebilir ve en alçak ses sizin

lowest is something that might be below you so the highest mountain all the

altınızda olabilecek bir şeydir yani en yüksek dağın tümü en alçak

lowest Valley the highest mountain the lowest Valley so there are many ways of

Vadi en yüksek dağ en alçak Valley yani bunu kullanmanın birçok yolu var

using this also if you are paying money for something the highest price the

ayrıca eğer bir şey için para ödüyorsanız en yüksek fiyat en

lowest price so I paid the lowest price for this t-shirt it only cost me five

düşük fiyat bu yüzden bu tişört için en düşük fiyatı ödedim, bana sadece beş

quid highest lowest maybe if we are talking about the score in an exam so

sterline mal oldu en yüksek en düşük belki puandan bahsediyorsak bir sınavda belki

maybe the person who came top in the class got the highest score and the

sınıfın birincisi en yüksek puanı aldı ve en kötüyü

person who did the worst got the lowest score highest lowest another example of

yapan kişi en düşük puanı en düşük puanı aldı.

extremes

now when we are talking about extremes generally we will use best and worst so

that was the best day I've ever had mr. Duncan this was the best lesson you've

geçirdiğim en güzel gündü bay Duncan, bu

ever made and then the worst is the thing that was terrible something that

şimdiye kadar verdiğin en iyi dersti ve en kötüsü, korkunç olan şey,

has never been so bad it's the worst it is the worst thing I have ever seen mr.

hiç bu kadar kötü olmayan bir şey, şimdiye kadar gördüğüm en kötü şey, Bay.

Duncan today's lesson was the worst lesson I've ever seen or maybe you say

Duncan'ın bugünkü dersi şimdiye kadar gördüğüm en kötü dersti ya da belki de

it is the best lesson that you've ever seen so you can have the worst oh dear

bunun şimdiye kadar gördüğünüz en iyi ders olduğunu söylüyorsunuz, böylece en kötüsünü yiyebilirsiniz ah canım

the best so generally speaking we can say that was the best meal I've ever

en iyisi yani genel olarak konuşursak bunun yediğim en iyi yemek olduğunu söyleyebiliriz' şimdiye kadar

eaten that was the worst meal I've ever eaten that is the best song I've ever

yedim bu şimdiye kadar yediğim en kötü yemekti bu şimdiye kadar duyduğum en iyi şarkı bu

heard that is the worst song I've ever heard in my life another way of

hayatımda duyduğum en kötü şarkı aşırılıkları ifade etmenin başka bir yolu da

expressing extremes is of course most and least so the most and the least so

elbette çoğu ve en azı ve en azından,

when we say you give me the most joy I've ever felt or something gives you

bana şimdiye kadar hissettiğim en büyük neşeyi verdiğinizi veya bir şeyin size şimdiye

the least joy that you've ever felt so we are talking once again about extremes

kadar hissettiğiniz en az neşeyi verdiğini söylediğimizde, bu yüzden bir kez daha aşırılıklardan bahsediyoruz.

the most is quite often good the least is quite often bad however it also

kötü ama aynı zamanda

depends on the thing you are expressing so maybe you are expressing something

ifade ettiğin şeye de bağlı, bu yüzden belki olumsuz bir şey ifade ediyorsun

negative but you don't have much of it so maybe the least sad so this is the

ama sende pek bir şey yok, bu yüzden belki de en az üzücü, bu

least sad that I've ever felt so because the word is negative we can

şimdiye kadar hissettiğim en az üzücü çünkü kelime olumsuz

still say the least so basically you are saying that you are happy so I hope that

hala en azını söyleyebiliriz, bu yüzden temelde mutlu olduğunu söylüyorsun, umarım bu

helps you we've talked about quite a few things today and we have been talking

sana yardımcı olur, bugün epeyce şey hakkında konuştuk ve

about things called extremes so from the worst to the best the extremes the

aşırı uçlar denen şeylerden bahsediyoruz, yani en kötüsünden en iyisine aşırılar

extreme cold it is the coldest it is the hottest the hottest day the coldest day

aşırı soğuk hava en soğuk en sıcak en sıcak gün en soğuk gün

I have a feeling that we are going to have one of the coldest days this winter

içimde bu kışın en soğuk günlerinden birini geçireceğimize dair bir his var

apparently apparently it's going to be very cold during the next few weeks here

görünüşe göre önümüzdeki birkaç hafta burada Birleşik Krallık'ta çok soğuk olacak

in the UK thank you very much for your company today it's gone very quickly it

şirketiniz için çok teşekkür ederim bugün çok hızlı gitti

always goes fast I don't know how I don't know why but it always goes very

her zaman hızlı gidiyor Nasıl bilmiyorum neden bilmiyorum ama her zaman çok

quickly what is the difference between the least and the lowest well they

hızlı gidiyor en düşük kuyu ile en düşük kuyu arasındaki fark nedir

basically mean the same thing the least is often used in quantity the lowest is

temelde aynı anlama geliyorlar şey en az genellikle nicelikte kullanılır, en düşük genellikle

often used in position so when we talk about the lowest it is often position

konum içinde kullanılır, bu nedenle en düşük hakkında konuştuğumuzda genellikle konumdur, en

when we talk about the least the least we are expressing quantity so I hope

az hakkında konuştuğumuzda, niceliği ifade ediyoruz, bu yüzden umarım

that helps Mika says you are the best English teacher

bu yardımcı olur Mika, sen en iyisin diyor İngilizce hocam

thank you very much don't forget if you want to if you want to stand me they

çok teşekkür ederim unutmayın isterseniz bana katlanmak istiyorsanız

can't find it there where's it gone there I can't find my Stan where is my

bulamıyorlar orda nereye gitti orda ben bulamıyorum benim Stan'im nerede benim

Stan there we go if you want to Stan mr. Duncan apparently this is the word that

Stan'im isterseniz gideriz Stan bey . Duncan görünüşe göre bu,

all the teenagers are using now apparently it is very trendy so please

tüm gençlerin şu anda kullandığı kelime, görünüşe göre çok moda, bu yüzden lütfen

can you stand mr. Duncan can you stand by me and be a very loyal fan I would

Bay Duncan'a katılabilir misiniz? Duncan yanımda durabilir ve çok sadık bir hayran olabilir misin

appreciate it also if you want to make a donation you can also make a donation to

Ayrıca bağış yapmak istersen Pay Pal'a da bağışta bulunabilirsin

Pay Pal and there is the address right now don't

ve şu anda adres var

forget everything I do I do for free it costs you nothing not a single penny

yaptığım her şeyi unutma ücretsiz size hiçbir maliyeti yok tek kuruş değil

thank you very much to ty thank you very much to pat you Louie Oh apparently the

çok teşekkür ederim sizi okşadığınız için çok teşekkür ederim Louie Oh görünüşe göre

smallest city the smallest country sorry country is Vatican the Vatican so yes I

en küçük şehir en küçük ülke üzgünüm ülke Vatikan, Vatikan yani evet

suppose Vatican City is actually blessed as a separate place so yes maybe that is

sanırım Vatikan Şehri aslında ayrı bir yer olarak kutsanmıştır yani evet belki de bu

right in fact that does sound right say I thought I thought it was somewhere in

doğru aslında kulağa doğru geliyor deyin Afrika'da bir yer olduğunu düşündüm

Africa because there are lots of small countries in Africa Thank You Louie

çünkü Afrika'da çok sayıda küçük ülke var Daha önce sorduğum

Louie for that answer to the question that I asked earlier can you say the

sorunun cevabı için teşekkürler Louie Louie

most stupid yes you can so you can say that that is the most stupid thing I've

en çok ne söyleyebilirsiniz? aptalca evet yapabilirsin, böylece bunun şimdiye kadar duyduğum en aptalca şey olduğunu söyleyebilirsin, şimdiye

ever heard the most stupid thing I've ever heard although to be honest with

kadar duyduğum en aptalca şey olsa da sana karşı dürüst olmak gerekirse, bunun en aptalca şey olduğunu söylemek

you it would be more normal and more acceptable to say that is the stupidest

daha normal ve daha kabul edilebilir olurdu. en

thing the stupidest thing so the stupidest thing is the worst thing

aptalca şey yani en aptalca şey şimdiye kadar duyduğun en kötü şey

you've ever heard it is the thing that makes no sense that is the stupidest

anlamsız şey bu şimdiye

thing I've ever heard it is the fastest hour of the day because your lessons are

kadar duyduğum en aptalca şey bu günün en hızlı saati çünkü derslerin

interesting Thank You Noemi that's very kind of you thank you also to our med

ilginç teşekkürler noemi çok naziksiniz tıpımıza da teşekkür ederim

can you please show me how to pronounce ball ball and Bowl I will say them again

lütfen bana ball ball ve Bowl'un nasıl telaffuz edildiğini gösterir misiniz onları tekrar söyleyeceğim

ball Bowl so one is Oh ball ball Oh ball and the other one is bold Oh Bowl

ball Bowl yani biri Oh ball ball Oh ball ve diğeri cesur Oh Bowl

I hope that helps just before I say goodbye Thank You Maria thank you rich

Umarım bu yardımcı olur vedalaşmadan hemen önce Teşekkür ederim Maria teşekkür ederim zengin

Rashid thank you very much to Palmyra thank you

Rashid Palmyra'ya çok teşekkür ederim

very much to Louie Louie thank you also to Bayern dave says please answer I'm

Louie Louie'ye çok teşekkür ederim ayrıca Bayern'e teşekkür ederim dave lütfen cevap verin

here right now what is the longest English word mr. Duncan well there are

şu anda buradayım en uzun İngilizce kelime nedir mr. Duncan

many long English words some people actually debate which word is the

pek çok uzun İngilizce kelime var, bazı insanlar aslında hangi kelimenin

longest because one of the longest words in the English language relates to a

en uzun olduğunu tartışıyor çünkü İngilizcedeki en uzun kelimelerden biri bir

lung disease so there are many long words in the English language some

akciğer hastalığıyla ilgili, bu yüzden İngilizcede birçok uzun kelime var, bazı

people disagree some people say oh this is the longest word whilst other people

insanlar aynı fikirde değil, bazı insanlar oh bu diyor diğer insanlar hayır derken en uzun kelime

say no this is the longest word so quite often it is open for debate

bu en uzun kelime bu yüzden sıklıkla tartışmaya açık

Thank You Louis Thank You Pat choo I am going in a moment

Teşekkürler Louis Teşekkürler Pat choo birazdan gidiyorum

see you tomorrow it's beautiful outside I might actually go for a walk look so

yarın görüşürüz dışarısı çok güzel Aslında yürüyüşe çıkabilirim bak öyleyse

that is the view out of my window right now it is so nice out there I might go

orası şu an penceremden görünen manzara o kadar güzel ki

for a walk into the forest and there is another view right now looking out of

ormanda yürüyüşe çıkabilirim ve şu anda pencereden dışarı bakan başka bir manzara var

the window and as you can see the sun is shining and I am feeling very jolly

ve gördüğünüz gibi güneş parlıyor ve ben hissediyorum bugün

thank you very much for your company today I am going this is mr. Duncan

eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim, ben gidiyorum bu bay. Duncan

saying see you tomorrow don't forget to p.m. UK time and of course tomorrow it's

yarın görüşürüz diyor, pm atmayı unutma. Birleşik Krallık saati ve tabii ki yarın

Friday Wow the weekend is just around the

Cuma Vay canına hafta sonu yaklaşıyor

corner ooh are you excited I hope so thank you very much Anna Thank You Maria

ooh heyecanlı mısın Umarım çok teşekkür ederim Anna Teşekkürler Maria

see you tomorrow and of course you know what's coming next

yarın görüşürüz ve tabii ki bundan sonra ne olacağını biliyorsun

yes you do from your favorite English teacher I hope mr. Duncan in England

evet en sevdiğin İngilizce öğretmeninden biliyorsun umarım bay Duncan İngiltere'de

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)