What is an Imitative Word? - Live from England - English Addict eXtra - Wednesday 5th May 2021

Don't worry the house is not on fire that smoke you can see now is coming from one of

merak etmeyin ev yanmıyor şu an gördüğünüz duman komşumun bir evinden geliyor

my neighbour's houses i think one of my neighbours is burning something in their garden so don't

sanırım komşularımdan biri bahçesinde bir şeyler yakıyor o yüzden merak

worry i'm not on fire for those wondering oh here we are again oh it's nice to see you

etmeyin yanmıyorum merak edenler için oh işte yine buradayız oh seni tekrar görmek güzel

back also here we go it is midweek and it is another english addict but of course this

ayrıca işte başlıyoruz hafta ortası ve başka bir ingilizce bağımlısı ama tabii ki bu

is something extra special because it is english addict extra coming to you from the birthplace

çok özel bir şey çünkü ekstra ingilizcenin doğduğu yerden sana gelen ingilizce bağımlısı ekstra bir şey oluyor ingiltere

of english which just happens to be

olmak

england

hi everybody this is mr duncan in england how are you today are you okay i hope so are

herkese merhaba ben ingiltere'de bay duncan bugün nasılsınız iyi misiniz umarım mutlusunuzdur umarım

you feeling happy i hope you are feeling happy today because i am feeling quite good yes

bugün mutlusunuzdur çünkü kendimi oldukça iyi hissediyorum evet

it is another english addict live from the birthplace of english which is england a lot

başka bir ingilizce bağımlısı canlı ingilizcenin doğum yerinden canlı İngiltere olan birçok

of people ask mr duncan what do you mean the birthplace of english well this is where it

insan Bay Duncan'a ingilizcenin doğum yeri ne demek istiyorsun diye soruyor, burası

all started you see england and english are very much connected you see because this is

her şeyin başladığı yer, görüyorsunuz İngiltere ve İngilizce birbirine çok bağlı, çünkü

where it all started the things that are coming out of my mouth right now are the things that

her şeyin başladığı yer burası. ağzım şu an tam

were born right here in this country a thousand years ago that's where it all started and

burada bu memlekette bin yıl önce doğmuş şeyler orası her şeyin başladığı yer ve

when it started for those wondering who is this strange man staring at me from my computer

başladığı zaman bilgisayar ekranımdan bana bakan bu garip adam kim diye merak edenler için adım

monitor my name is duncan i talk about english i've been doing this forever such a long time

duncan'dan bahsediyorum ingilizce bunu çok uzun zamandır yapıyorum

mr duncan please tell us how long you have been doing this for thank you for asking i

bay duncan lütfen bize bunu ne kadar süredir yaptığınızı söyleyin sorduğunuz için teşekkür ederim

have been doing this for nearly 15 years i am the best kept secret on youtube thank you

bunu yaklaşık 15 yıldır yapıyorum ben youtube'da en iyi saklanan sır benim

once again to the youtube algorithms for making sure that no one finds any of this anywhere

bir kez daha teşekkür ederim kimsenin bunlardan hiçbir yerde bulamamasını sağlamak için youtube algoritmalarına

thank you once again it is a very strange day by the way the weather is really weird

bir kez daha teşekkür ederim bu arada bugün çok tuhaf bir gün bu arada hava gerçekten tuhaf

in fact it's been strange over the past couple of days we've had some crazy weather strong

aslında son birkaç gündür tuhaftı biraz çılgınlık yaşadık hava kuvvetli

winds and i'm not talking about mr steve's digestive system we've had a lot of rain as

rüzgarlar ve ben bay steve'in sindirim sisteminden bahsetmiyorum çok yağmur yağdık

well and then we've had lots of sunshine this morning you might not believe it but this

ve sonra bu sabah çok güneş ışığı gördük buna inanmayabilirsiniz ama bu

morning we had snow it was snowing i'm not joking we actually had some snow for around

sabah kar yağıyordu kar yağıyordu ben Şaka yapmıyorum, aslında

about 10 minutes this morning so the weather is crazy it it's a little damp outside and

bu sabah yaklaşık 10 dakika kadar biraz kar yağdı, bu yüzden hava çılgınca, dışarısı biraz nemli ve

that is one of the one of the reasons why i am not outside today you may have noticed

bugün dışarıda olmamamın sebeplerinden biri de bu, fark etmiş olabilirsiniz

that i'm not in the garden i'm in the studio once more and there it is the view looking

ki ben' Bahçede değilim, bir kez daha stüdyodayım ve işte mesafeye bakan manzara var,

out into the distance you might notice that there is some some yellow in the distance

uzakta biraz sarılık olduğunu fark edebilirsiniz evet,

yes the farmers are feeling very happy at the moment because they they are outside enjoying

çiftçiler şu anda çok mutlu hissediyorlar çünkü onlar dışarıda yağmurun tadını çıkarıyorlar,

the rain they have been waiting for the past four weeks for some rain to arrive and that

son dört haftadır biraz yağmur yağmasını bekliyorlar ve bu,

means that the farmers are now happy because their crops will continue to grow isn't that

çiftçilerin artık mutlu olduğu anlamına geliyor çünkü mahsulleri büyümeye devam edecek, o kadar da güzel değil,

lovely

yes we have made it all the way to the middle of another week and also it is a new month

evet, ortalara kadar geldik bir hafta daha ve ayrıca yeni bir ay

as well yes today it's

evet bugün

wednesday

çarşamba bunun için

sorry about that if you are wearing headphones i do apologize a little bit

üzgünüm kulaklık takıyorsan biraz özür dilerim

oh what a day what a day it has been we've had wind rain we've had snow we've had sunshine

oh ne gündü ne gündü rüzgar yağmuru yaşadık kar, güneş ışığımız vardı,

with that we we've actually had everything today in one day a lot of people do say that

aslında bugün her şeye bir günde sahip olduk, birçok insan

english weather is very strange because you can have all four seasons in one day and i

ingilizce havanın çok garip olduğunu söylüyor çünkü bir günde dört mevsimi birden yaşayabilirsiniz ve bence

think today is one of those days very strange indeed in fact hello also to the live chat

bugün o günlerden biri çok garip aslında canlı sohbete de merhaba

nice to see you here as well i wonder who was first on today's live chat um we will

sizi burada görmek güzel ben de bugünün canlı sohbetinde ilk kimin olduğunu merak ediyorum um

find out in a moment today we are looking at imitative words imitative words what is

bugün birazdan öğreneceğiz taklit kelimelere bakıyoruz taklit kelimeler

an imitative word find out later on we'll also have a look at some strange english words

taklit kelimeler nedir bul daha sonra bazı garip ingilizce kelimelere de göz atacağız

as well and we will have the mystery idiom in fact i'm going to show you the mystery

ve gizemli deyimi öğreneceğiz aslında

idiom first is that is that okay okay then let's have the mystery idiom right now so

ilk önce size gizemli deyimi göstereceğim, bu o kadar tamam tamam o zaman hadi gizemli deyimi alalım doğru şimdi işte

here it is today's mystery idiom all you have to do is tell me what you see on your screen

bugünün gizemli deyimi burada tek yapman gereken ekranda ne gördüğünü bana söylemen

there it is it is a well-known phrase in the english language i will give you the answer

ingilizcede çok iyi bilinen bir deyim sana daha sonra cevap vereceğim

later on so there it is the mystery idiom for all those waiting for the mystery idiom

böylece gizem burada gizemli deyimi bekleyen herkes için deyim

maybe you are thinking mr duncan where is the mystery idiom well there it is right now

belki bay duncan gizemli deyim nerede diye düşünüyorsunuz, işte şu anda

on your screen i will give you the answer later on we also have well besides strange

ekranınızda size cevabı daha sonra vereceğim bizde ayrıca garip

english words we also have the imitative words we also have the live chat and that is you

ingilizce kelimelerin yanı sıra taklit de var kelimeler ayrıca canlı sohbete sahibiz ve bu sizsiniz

thank you very much for joining me today on the live stream very nice to see you here

bugün canlı yayında bana katıldığınız için çok teşekkür ederim bugün sizi burada görmek çok güzel

today but who was first i wonder who was first on today's live chat

ama ilk kimdi merak ediyorum bugünkü canlı sohbette ilk kimdi

ah i see i think someone has been resting their finger over the past few days they have

ah görüyorum ki birinin sahip olduğunu düşünüyorum son birkaç gündür parmaklarını dinlendiriyorlar

been allowing their finger to rest and relax because today vitas is first on the live chat

çünkü bugün vitas canlı sohbette ilk sırada

congratulations you are back at number one

tebrikler bir numaraya geri döndün

those applause were for vitas because you are first today we also have beatrice monica

o alkışlar vitas içindi çünkü sen birincisin bugün bizde de beatrice monica var

hello monica i don't recognize your name is it your first time here i wonder also we have

merhaba monica adını tanımıyorum buraya ilk kez mi geliyorsun merak ediyorum

belarusia we also have sora also we have nasrin we also have sandra gonzalez nice to see you

belarusia'mız da var sora'mız da nasrin'imiz de var sandra gonzalez de var seni

here as well we also have alessandra nice to see you back where you belong also ricardo

burada görmek güzel alessandra da var seni tekrar görmek güzel Ait olduğun yer de ricardo

hello ricardo thank you very much by the way for your message that i received on one of

merhaba ricardo bu arada videolarımdan birinde aldığım mesajın için çok teşekkür ederim tabi ki

my videos of course i love reading your messages a lot of people say mr duncan we don't think

mesajlarını okumayı seviyorum bir çok kişi mr duncan diyor bizim

that you read our comments but i do i look at everything so if you do write a comment

yorumlarımızı okuduğunu düşünmüyoruz ama her şeye bakarım bu yüzden

on my youtube channel or on facebook i always always read every single one please don't

youtube kanalıma veya facebook'a bir yorum yazarsanız her zaman her birini okurum lütfen

think otherwise hello also to mohsen nice to see you back as well wow so many people

aksini düşünme mohsen'e de merhaba sizi tekrar görmek güzel vay canına şimdiden birçok kişi

already joining me today very nice to see you there are still people who don't actually

katılıyor ben bugün sizi gördüğüme çok sevindim

know that i'm doing wednesday live streams again so if you do know one of your friends

çarşamba günleri tekrar canlı yayın yapacağımı bilmeyenler var bu yüzden

on the internet who doesn't know about this please tell them mr duncan is on once twice

internette bu konuda bilgisi olmayan arkadaşlarınız varsa lütfen onlara anlatın bay duncan

twice a week wednesday sunday 2 p.m uk time hello also i'm getting some very interesting

haftada bir iki kez çarşamba pazar 14:00 İngiltere saatiyle merhaba ayrıca

names on today's live stream hello six yam hello six yam is your name corresponding or

bugünkü canlı yayında bazı çok ilginç isimler alıyorum merhaba altı yam merhaba altı yam adınız

relating to something in particular i wonder hello also to oh can i say rosacealia is here

belirli bir şeye karşılık geliyor mu acaba merak ediyorum oh can rosacealia da burada

as well very nice we have a very busy live chat already maria diaz is here as well also

çok güzel çok yoğun bir canlı sohbetimiz var zaten maria diaz da burada

intelligent is here on the live chat we also have oh louis mendes is here today hello love

akıllı da burada canlı sohbette bizde de var oh louis mendes bugün burada merhaba aşk

learning love learning do you really love learning well i i must be honest with you

öğrenme aşk öğrenme öğrenmeyi gerçekten seviyor musun peki sana karşı dürüst olmalıyım

i love teaching so if you love learning and i love teaching then i suppose we are both

öğretmeyi seviyorum bu yüzden eğer sen öğrenmeyi seviyorsan ve ben öğretmeyi seviyorum o zaman sanırım ikimiz de

in the right place aren't we hello partridge yes

doğru yerdeyiz değil mi merhaba keklik evet

to give you your full name thank you very much mr duncan do you have twitter i do but

size tam adınızı vermek istiyorum çok teşekkür ederim çok teşekkür ederim bay duncan twitter'ım var ama

i don't really post on twitter very often i go on there sometimes but between you and

twitter'da çok sık gönderi paylaşmıyorum ara sıra oraya giriyorum ama aramızda kalsın ama ne zaman twitter'a girsem

me can i just tell you something whenever i go on twitter to read all of the comments

sana bir şey söyleyebilir miyim

and things that people write generally about what is going on in the world i sometimes

insanların genel olarak ne hakkında yazdıkları tüm yorumları ve şeyleri okumak için dünyada oluyor bazen

get very angry there isn't much that makes me angry but i don't know why whenever i go

çok sinirleniyorum beni kızdıran pek bir şey yok ama neden

on twitter especially in the morning never look at twitter first thing in the morning

özellikle sabahları twitter'a girdiğimde sabah ilk iş twitter'a bakmıyorum

because everyone is on there shouting and screaming at each other about various things

çünkü herkes orada birbirlerine çeşitli şeyler hakkında bağırıp çağırıyorlar

lots of different topics and subjects and they are all arguing and fighting over these

birçok farklı konu ve konu ve hepsi klavyelerinin arkasında bu şeyler için tartışıyor ve kavga ediyorlar.

things behind their keyboards have you ever noticed how powerful and strong people tend

to be when they are behind their keyboards hidden away anonymous unknown to the world

dünyaya

people become very brave don't know we call those people keyboard warriors because when

insanlar çok cesur oluyorlar, bilmiyorum biz onlara klavye savaşçıları diyoruz çünkü

they are behind their keyboard or i suppose in front of the keyboard typing they become

onlar klavyelerinin arkasındayken veya sanırım klavyenin önündeyken

very strong and powerful and brave because it's the internet and no one can see you however

çok güçlü, güçlü ve cesur oluyorlar çünkü burası internet ve kimse göremiyor ancak

imagine in real life if you did the same things or said the same things then you did on twitter

gerçek hayatta aynı şeyleri twitter'da yaptığınızı veya söylediğinizi hayal edin, sokakta çok çabuk

i can imagine that you would be beaten up very quickly in the street i think so so you

dövüleceğinizi hayal edebiliyorum bence bu yüzden

have to be careful i suppose sometimes in the morning especially in the morning if you

dikkatli olmalısınız sanırım bazen sabahları özellikle sabahları

look at something that is too sad or maybe something that is very depressing or perhaps

çok üzücü veya belki çok iç karartıcı veya belki de

something that makes you feel angry in the morning it can make your whole day unpleasant

sizi öfkelendiren bir şeye bakarsanız tüm gününüzü tatsız hale getirebilir

i think so so to answer your question yes i do have twitter but i don't really put anything

sorunuzu cevaplamak için öyle düşünüyorum evet yaparım Twitter'ım var ama

on there very often however sometimes i do read what other people are writing about many

oraya çok sık bir şey koymuyorum ancak bazen diğer insanların birçok farklı konu hakkında yazdıklarını okuyorum

different subjects and quite often it does make me a little angry and bad tempered

ve çoğu zaman bu beni biraz kızdırıyor ve huysuzlaştırıyor

i remember a few years ago someone saying that there are certain people who should not

birkaç yıl önce birinin şunu söylediğini hatırlıyorum bilgisayarın yanına yaklaşmasına izin verilmemesi gereken bazı insanlar var, ben

be allowed near a computer it wasn't me i didn't say that but someone else did some

demedim ama başkası yaptı bazı

people should never be allowed near a computer not me i didn't say that it wasn't me i'm

insanların bilgisayarın yanına yaklaşmasına asla izin verilmemeli, ben değilim demedim ben

just quoting someone quoting you see can you see the quote marks and quoting that's not

sadece birinden alıntı yapıyorum alıntı işaretlerini görüyor musun ve alıntı yapmak

my opinion

benim fikrim değil

hello rosa who says i am addicted to twitter as well i think a lot of people like to go

merhaba rosa ben de twitter bağımlısıyım diyen bence pek çok insan

on there they like to go on to twitter just to read the comments in fact there are many

oraya gitmeyi seviyor twitter'a gitmeyi seviyor sadece yorumları okumak için aslında

people who use youtube and they watch videos but quite often they will just leave comments

youtube'u kullanan ve video izleyen birçok insan var ama çoğu zaman sadece yorum bırakacaklar

or they will read the comments under the videos um hello christina oh hello christina thank

veya videoların altındaki yorumları okuyacaklar um merhaba christina oh merhaba christina

you very much for your kind message i have to admit that after some years of following

nazik mesajınız için çok teşekkür ederim. derslerinizi takip ettikten birkaç yıl sonra ingilizcemi iyi geliştirdiğimi itiraf etmek

your lessons i have improved my english well i'm very pleased to hear that that is the

reason why i am here the reason why i've been here for nearly 15 years

i can't believe it hello anna rita nice to see you here as well i can see you really

merhaba anna rita seni de burada görmek güzel

love teaching it's because your live streams and lessons are so useful thank you anna that's

öğretmeyi gerçekten sevdiğini görebiliyorum çünkü canlı yayınların ve derslerin çok faydalı çünkü teşekkür ederim anna

very kind of you to say well if you are going to do something in life i suppose you should

hayatta bir şeyler yapacaksan iyi söylemen çok ince tadını çıkarmalıyım bu

enjoy it

that is all i have to say on that palmyra has a new job i am very interested to find

konuda söyleyeceklerim bu kadar palmyra'nın yeni bir işi var ne olduğunu öğrenmekle çok ilgileniyorum

out what it is hello palmyra congratulations on your new job i have a temporary second

merhaba palmyra yeni işiniz için tebrikler

job because one of the teachers has refused to be vaccinated or tested for coronavirus

öğretmenlerden biri aşı olmayı reddettiği için geçici olarak ikinci bir işim var veya koronavirüs için test edildi,

so she has left her job for these reasons so palmyra you have two jobs

bu nedenle işinden bu nedenlerle ayrıldı, yani palmyra'da iki işiniz var

all i can say is well done some people have one job two jobs some people have three jobs

tüm söyleyebileceğim aferin bazı insanların bir işi iki işi var bazılarının üç işi var

and there are there are many reasons why a person might have more than one job maybe

ve bir kişinin sahip olabilmesinin birçok nedeni var birden fazla işte belki

they need to earn extra money perhaps they they enjoy doing those particular jobs so

fazladan para kazanmaları gerekiyor belki de bu belirli işleri yapmaktan zevk alıyorlar bu yüzden

it is possible to have more than one job or more than one career i suppose so i think

birden fazla işe veya birden fazla kariyere sahip olmak mümkün sanırım bu yüzden bence öyle evet bence bu

so yes i think that's fair enough to say hello shubs shoops 99 says i love learning english

merhaba demek için yeterince adil shoops 99 senin sayende ingilizce öğrenmeyi seviyorum diyor

because of you oh thank you very much this is very kind of you my head my head is starting

oh çok teşekkür ederim bu çok naziksiniz kafam

to get larger and larger because of all of these lovely compliments thank you that's

tüm bu güzel iltifatlar yüzünden kafam gitgide büyümeye başlıyor teşekkür ederim

very kind of you to say very kind of you to say hello falguni hello to falguni nice to

çok naziksiniz çok naziksiniz merhaba falguni falguni'ye merhaba demek için falguni'ye merhaba

see you here falguni patel where are you watching at the moment please let me know it would

sizi burada görmek güzel falguni patel şu anda nerede izliyorsunuz lütfen bana bildirin

be ever so nice partridge hello partridge are you sitting are you sitting in a pear

çok güzel olur keklik merhaba keklik oturuyor musunuz şu anda bir armut ağacında mı oturuyorsunuz bayım

tree at the moment mr duncan what is a thesaurus would you advise me to buy a thesaurus i already

duncan eş anlamlılar sözlüğü nedir bana bir eş anlamlılar sözlüğü almamı tavsiye eder misiniz benim zaten

have an oxford dictionary there is a difference between a thesaurus and also a dictionary

bir oxford sözlüğüm var eş anlamlılar sözlüğü ile sözlük arasında fark vardır sözlükler

dictionaries give you definitions a thesaurus is a type of dictionary or reference book

size tanımlar verir eş anlamlılar eş anlamlısı size başka anlamlar veren bir tür sözlük veya referans kitabıdır

that gives you other meanings or alternative words so if you have a word listed in a thesaurus

veya alternatif kelimeler yani bir eşanlamlılar sözlüğünde listelenen bir kelimeniz varsa,

you will also have other words listed next to that word that relate or mean the same

o kelimenin yanında aynı şeyi ifade eden veya aynı şeyi ifade eden başka kelimeler de listelenir,

thing so in other words a list of synonyms if you will but i think yes i think a thesaurus

yani başka bir deyişle eşanlamlıların bir listesi ama bence evet bence bir eş anlamlılar sözlüğü

is a very useful thing because it is a good way of expanding your word power to to learn

çok faydalı bir şey çünkü kelime gücünüzü genişletmenin iyi bir yolu

new words to expand your vocabulary to make it bigger larger more vast

yeni kelimeler öğrenmek için kelime dağarcığınızı genişletmek için kelime dağarcığınızı genişletmek için daha geniş daha geniş

see that's the sort of thing you will find in a thesaurus you will find alternative words

bakın bu eş anlamlılar sözlüğünde bulacağınız türden bir şey.

that you can use instead of one word hello to alessandra de filo nice to see you here

alessandra de filo'ya merhaba demek yerine alessandra de filo kullanabilirim seni burada görmek güzel

as well don't worry if you're late please never apologize for being late the reason

geç kaldıysan merak etme lütfen geç kaldığın için asla özür dileme sebebi

is i know you have other things to do in your life your life is busy my life is busy everyone's

hayatında yapacak başka şeylerin olduğunu biliyorum meşgul hayatım meşgul herkesin

life is busy

hayatı meşgul

or ran

veya koştu bay

says mr duncan it is nice to watch your live broadcast during this pandemic thank you very

duncan diyor ki bu pandemi sırasında canlı yayınınızı izlemek güzel

much well of course i've been here live for many years in fact this year

is it really five years i can't believe it i've just realized is it really five years

inanamıyorum şimdi farkettim

since i started doing my live streams yes july i think it's july this july it will be

canlı yayın yapmaya başlayalı gerçekten beş yıl mı oldu evet temmuz sanırım temmuz bu temmuz

five years since i started doing my live streams and of course 15 years in october since i

canlı yayın yapmaya başlayalı beş yıl olacak ve tabii ki ekimde 15 yıl olacak

started doing all of this i can't believe it wow falguni asks mr duncan do you know

tüm bunları yapmaya başladığımdan beri buna inanamıyorum vay canına falguni bay duncan'a

which country or what country i belong falguni patel it's very hard to tell because you could

hangi ülkeye veya hangi ülkeye ait olduğumu biliyor musunuz diye soruyor falguni patel söylemek çok zor çünkü

be anywhere in the world when you think about it you could be anywhere so i think you are

düşündüğünüzde dünyanın herhangi bir yerinde olabilirsiniz herhangi bir yerde olabilirim, bu yüzden sanırım

asking me to guess where you are from your name so please forgive me if i get it wrong

adınızdan nerede olduğunuzu tahmin etmemi istiyorsunuz, bu yüzden lütfen yanlış anlarsam beni bağışlayın,

but from your name i would say that maybe you are in

ancak adınızdan şunu söyleyebilirim, belki de Hindistan'dasınız,

india

am i it's just a guess i'm just guessing if i'm wrong please correct me

bu sadece bir tahmin, sadece tahmin ediyorum yanılıyorsam lütfen beni düzeltin

hello also i'm lucky to see your live show thanks a million thank you very much as well

merhaba ayrıca canlı şovunuzu izlediğim için şanslıyım milyonlarca teşekkürler ayrıca çok teşekkür ederim marawi marwa mohammed'e Irak'ta izleyenlere

it's very kind of you to say wow hello also to marawi marwa mohammed watching in iraq

de merhaba demeniz çok naziksiniz

yes a lot of people watch in places where you might not think that people would be watching

evet birçok insan insanların izleyeceğini düşünmeyeceğiniz yerlerde izleyin

but i know i have a lot of comments and also personal messages from people watching in

ama Irak'ta izleyen insanlardan çok fazla yorum ve kişisel mesaj aldığımı biliyorum, bu

iraq so yes wherever you are in the world wherever you happen to be you are always welcome

yüzden evet dünyanın neresinde olursanız olun, nerede olursanız olun her zaman

to join my live streams florence i'm really happy today because i can follow you thank

katılabilirsiniz canlı yayınlarım floransa bugün gerçekten çok mutluyum çünkü sizi takip edebiliyorum

you very much a big special hello to you as well here's a question now the other day

çok teşekkür ederim size de büyük bir özel merhaba geçen gün

i'm going to tell you this now the other day mr steve and myself we had we had a little

size bunu şimdi söyleyeceğim geçen gün bay steve ve ben biraz

argument a little argument nothing too bad it wasn't violent but we did have an argument

tartıştık biraz tartıştık çok kötü bir şey değil şiddetli değildi ama tartıştık

you won't believe what we were arguing about we were arguing we were having a little row

neyi tartıştığımıza inanmayacaksın tartışıyorduk

about bread mr duncan what do you mean who on earth has a has an argument about bread

ekmek konusunda biraz tartışıyorduk bay duncan ne yaparsın demek ki dünyada kimin ekmek hakkında tartışması var

okay i will tell you quite often at the weekend we buy some bread from from the town and then

tamam size sık sık söyleyeceğim hafta sonları kasabadan biraz ekmek alırız ve sonra

we bring it home we put it in the freezer and we freeze the bread however mr steve likes

eve getiririz dondurucuya koyarız ve ekmeği Bay steve nasıl isterse öyle dondururuz

to take the bread out of the freezer and then thaw the bread and then eat the bread on the

ekmeği dondurucudan çıkarıp eritip

same day however the next day he he often throws the bread away he throws it away he

aynı gün ekmeği yemek ama ertesi gün sık sık ekmeği atıyor çöpe atıyor

doesn't want to eat it he says oh no no that's old bread it's old and i say how can it be

yemek istemiyor oh hayır hayır diyor bu eski ekmek eski ve nasıl eski olabilir diyorum

old we only took it out of the freezer yesterday so how can it be old so i think today a good

daha dün dondurucudan çıkardık nasıl eskimiş o yüzden bence bugün başlamak için güzel bir

question to start off with oh dear for how long do you keep or use a loaf of bread now

soru aman canım ne kadar süre saklarsın veya kullanırsın somun ekmek şimdi

personally i think you can keep bread for maybe three days or perhaps four days as long

kişisel olarak yeşile dönmediği veya küflenmediği sürece ekmeği belki üç gün veya belki dört gün saklayabileceğinizi düşünüyorum bence

as it hasn't gone green or moldy i think it's okay so for how long do you use a loaf of

sorun değil yani bir somun ekmeği ne kadar süre kullanırsınız

bread how long do you keep it for because steve said to me that you can't keep it you

ne kadar süre saklarsınız çünkü Steve bana onu tutamazsın, tutamazsın, dediği buydu,

can't keep it that's what what he says he says you can't keep it duncan you've got to

tutamazsın duncan,

throw it away the next day because it it doesn't taste the same so what about you how long

ertesi gün atmalısın çünkü öyle değil' tadı aynı değil peki ya siz

do you keep or use a loaf of bread before you throw it away see i think you can use

bir somun ekmeği atmadan önce ne kadar süre saklar veya kullanırsınız bakın bence güzel bir yerde saklarsanız

it for maybe three days or even four days if you keep it in a nice place where it is

belki üç gün hatta dört gün kullanabilirsiniz.

cool i think you can keep bread for maybe four days before you have to throw it away

harika bence ekmeği atmak zorunda kalmadan önce belki dört gün saklayabilirsin

however mr steve says no no after the first day it it doesn't taste the same it's already

ancak bay steve hayır diyor ilk günden sonra tadı aynı değil zaten

gone stale so i disagree although there is some good news because the birds are very

bayatladı bu yüzden bazı iyi haberler olmasına rağmen katılmıyorum kuşlar çok

happy because quite often when mr steve throws the bread away i will actually put it outside

mutlu çünkü çoğu zaman Bay Steve ekmeği çöpe attığında, onu

for the birds so at least the bread is not going to waste i am not wasting the bread

kuşlar için dışarıya koyacağım, böylece en azından ekmek ziyan olmayacak, ben ekmeği ziyan etmiyorum,

at least the birds have a good chance to actually eat the bread as well but yes i think i think

en azından kuşların gerçekten ekmek için iyi bir şansı var. ekmeği de ye ama evet bence

it's very strange i i can keep food for many days sometimes i will put food in the fridge

çok garip ben yiyecekleri günlerce saklayabiliyorum bazen yiyecekleri buzdolabına koyacağım

in the refrigerator and then that will keep the food fresh for a little bit longer however

ve sonra bu yiyecekleri biraz daha uzun süre taze tutacak ama

apparently they say that you are not supposed to put bread in the fridge so never chill

görünüşe göre diyorlar ki Ekmeği buzdolabına koymamanız gerekiyor, bu yüzden ekmeğinizi asla soğutmayın,

your bread never chill the bread very strange but steve seems to think that once you open

ekmeği asla soğutmayın çok garip ama Steve

the bread the next day it has already gone stale i don't know what you think but that's

ertesi gün ekmeği açtığınızda çoktan bayatladığını düşünüyor, ne düşündüğünüzü bilmiyorum ama bu

what mr steve thinks anyway a little bit later on we are looking at some unusual english

Bay steve ne düşünüyor zaten biraz sonra alışılmadık bazı ingilizce

words alessandra says the bread the freshness of the bread will depend on what time what

kelimelere bakıyoruz alessandra ekmeğin tazeliğinin ekmeğin ne

kind of flour the bread is made from you might have a very good point there yes that is a

tür undan yapıldığına bağlı olacağını söylüyor orada çok iyi bir noktaya sahip olabilirsiniz evet bu

very good point so maybe it depends on the type of flour or the type of bread we are

çok iyi bir nokta, bu yüzden belki unun türüne veya ekmeğin türüne bağlıdır,

going to take a break i need a drink of water but we are going to take a look at one of

ara vereceğiz, bir bardak suya ihtiyacım var ama

my many english lessons that exists right here on youtube this is an excerpt from one

var olan birçok İngilizce dersimden birine bir göz atacağız. tam burada youtube'da bu,

of my full english lessons and i hope you enjoy it

tam ingilizce derslerimden birinden bir alıntı ve umarım beğenirsiniz,

as you can see right now it is very windy here there is a gale blowing across england

gördüğünüz gibi şu anda burası çok rüzgarlı, İngiltere genelinde esen bir fırtına var, şu

what you are seeing now is the effect of what is left of a tropical hurricane this is all

anda gördüğünüz şey, olan şeyin etkisi. tropikal bir kasırganın solu bu

that remains of the storm

fırtınadan geriye kalan tek şey

we can describe this as the remnants or all the remains of the hurricane

bunu kasırganın kalıntıları veya tüm kalıntıları olarak tanımlayabiliriz

a few days ago this storm was very powerful it caused damage in places such as bermuda

birkaç gün önce bu fırtına çok güçlüydü bermuda gibi yerlerde hasara neden oldu

now it is not as powerful having said that the storm is still strong enough to bring

şimdi o kadar güçlü değil Fırtınanın hala

down trees and loosen one or two roof tiles some might say that i'm taking a risk coming

ağaçları devirecek ve bir veya iki kiremit gevşetecek kadar güçlü olduğunu söyledikten sonra, bazıları

out here on such a stormy day let's hope that i don't get struck by a piece of flying debris

böyle fırtınalı bir günde buraya gelmeyi riske attığımı söyleyebilir. uçan enkaz

or a falling tree

veya düşen bir ağaç

oh no my watch has stopped again i had better wind it up the word wind has more than one

oh hayır saatim tekrar durdu onu kursam iyi olur rüzgar kelimesinin birden fazla

meaning you can wind something up by turning and tightening it at the same time such as

anlamı vardır bir şeyi aynı anda döndürerek ve sıkarak kurabilirsiniz, örneğin

the spring on a watch or clock you wind the spring up to gather something onto a round

bir saatin yayı saat bir şeyi yuvarlak bir makaraya toplamak için yayı döndürerek sararsınız bir şeyi başka bir şeye sarmanız

spool by turning it can be described as winding you wind something on to something else you

olarak tarif edilebilir

can wind a hose pipe you can wind wool into a ball you can wind a person up in this sense

bir hortumu boruya sarabilirsiniz yünü top haline getirebilirsiniz bu anlamda bir insanı sarabilirsiniz

you are doing something to annoy them then there is wind up this noun describes a practical

onları kızdıracak bir şey yapıyorsun o zaman rüzgar var bu isim

joke or prank designed to annoy someone another verbal use of wind is slowly end something

birini kızdırmak için tasarlanmış pratik bir şakayı veya şakayı tanımlar

to close down a company or cease trading over a period of time is to wind up to relax yourself

by doing something pleasurable is to wind down the past tense of wind is wound

zevkli bir şey yaparak kendinizi rahatlatmak, rüzgarın yara olduğu geçmiş zaman kipini sarmaktır,

look at that the writing on the wall this figurative expression is used to state that

bakın duvardaki yazı bu mecazi ifade,

something bad might happen soon the fate of something is likely to happen it is very apparent

yakında kötü bir şey olabileceğini belirtmek için kullanılır, bir şeyin kaderi büyük ihtimalle olur, çok

that this thing could occur there is an indication that things could go wrong the fall in profits

bu şeyin olabileceği açık, işlerin ters gidebileceğine dair bir işaret var, kardaki düşüş, bu cümlede

is the writing on the wall for that company in this sentence we are saying that the company

o şirketin duvarındaki yazıdır,

will go out of business if things do not get better it may close there is a chance that

işler düzelmezse şirketin iflas edeceğini söylüyoruz.

things might go wrong it may be seen as foolish when told by all to ignore the hint and warning

İşlerin ters gitme olasılığı çok yüksek, herkes tarafından

of the writing on the wall

duvardaki yazının ipucunu ve uyarısını görmezden gelmeniz söylendiğinde aptalca görünebilir dil bilgisi, yazılı olarak kendinizi ifade ederken noktalama işaretleri de dahil olmak üzere

grammar covers many aspects of language use including punctuation when expressing yourself

dil kullanımının birçok yönünü kapsar.

in writing it is important to know where to punctuate and when to use the symbols that

nerede noktalama yapılacağını ve onu tanımlayan sembollerin ne zaman kullanılacağını bilin

define it one of the most confusing punctuation marks must be the inverted commas otherwise

en kafa karıştırıcı noktalama işaretlerinden biri ters virgül olmalıdır, aksi halde

known as quotation marks there are two types of inverted comma the single and the double

tırnak işaretleri olarak bilinir iki tür ters virgül vardır, İngiliz İngilizcesinde tek ve çift,

in british english the single quotation mark is often used while in american english the

tek tırnak işareti genellikle amerikan ingilizcesinde kullanılırken

double quotation mark is preferred when quoting a well-known phrase or direct speech in a

çift tırnak işareti, iyi bilinen bir cümleyi veya doğrudan konuşmayı

sentence in british english we will normally use the single quotation however if the direct

ingiliz ingilizcesinde bir cümlede alıntılarken tercih edilir, normalde tek tırnak kullanırız ancak doğrudan

speech also includes a quote then you will use the other quotation marks to define it

konuşmada bir alıntı da varsa o zaman diğerini kullanırsın tırnak işaretleri, söylenenleri tanımlamak için,

from what is being said if the direct speech uses single quotes then the double ones will

eğer doğrudan konuşma tek tırnak kullanıyorsa, o zaman çift olanlar, İngiliz İngilizcesindeki

be used to show the quotes within an example in british english would be around here we

bir örnek içindeki alıntıları göstermek için

always use the phrase no pain no gain as our motto you will see that the direct speech

kullanılacaktır. amerikan ingilizcesinde doğrudan konuşmanın

has single quotes and the phrase disgust has double ones in american english this is reversed

tek tırnaklı olduğunu ve iğrenme ifadesinin çift tırnaklı olduğunu göreceksiniz bu terstir

you will notice in my subtitles that i use single inverted commas when i'm highlighting

altyazılarımda bir kelimeyi vurgularken tek ters virgül

a word and double quotes when demonstrating direct speech it is worth noting that you

ve doğrudan konuşmayı gösterirken çift tırnak kullandığımı fark edeceksiniz Yazdığınız parça boyunca bunlara bağlı kaldığınız sürece

are free to use either of the quotation marks as long as you stick with them all the way

tırnak işaretlerinden herhangi birini kullanmakta özgürsünüz.

through the piece you are writing the examples used here today are only a guide double quotes

Bugün burada kullanılan örnekler sadece bir kılavuzdur.

are fine for direct speech or single ones as long as you remain clear as to how they

nasıl kullanıldıklarına dair net olduğun sürece

are being used happy writing everyone here are my lovely walking boots do you like

mutlu yazarsın buradaki herkes benim güzel yürüyüş botlarım onları beğendin mi

them these boots have taken me all over the place up hills and down into valleys through

bu botlar beni her yere götürdü tepelere ve vadilere

woods and over dales and dells by the way a dell is a small dip in the ground a small

ormanların içinden vadilere ve bu arada derelere çukur, yerdeki küçük bir çukurdur, küçük bir

valley or hollow did you know that the word boot has many meanings as a verb boot means

vadi veya çukurdur, bot kelimesinin birçok anlamı olduğunu biliyor muydunuz, çünkü bir fiil çizme bir

to kick something hard it can also mean to throw someone out of a place or eject a person

şeyi sert bir şekilde tekmelemek anlamına gelir, aynı zamanda birini bir yerden atmak veya bir kişiyi

from a group he was booted out of the chess club if you put the boot in then this means

bir yerden çıkarmak anlamına da gelebilir. grup o satranç kulübünden atıldı eğer botu takarsanız bu,

that you are kicking someone normally while they are on the ground to be given the boot

birisini yerdeyken normal bir şekilde tekmelediğiniz anlamına gelir, botun size verilmesi

means that you have lost your job in computer terms the word boot means to start up a computer

bilgisayar açısından işinizi kaybettiğiniz anlamına gelir boot kelimesinin anlamı

on a car the boot is the opening at the back where items can be placed securely in american

bir arabada bilgisayar başlatmak bagaj, amerikan ingilizcesinde eşyaların güvenli bir şekilde yerleştirilebildiği arkadaki açıklıktır,

english the boot of a car is called the trunk

bir arabanın bagajına bagaj denir

oh there it was an excerpt from one of my many english lessons that was an excerpt from

oh orada, birçok ingilizce dersimden birinden bir alıntıydı, bu bir alıntıydı

one of my full english lessons and they are all available for you to watch as many times

tam ingilizce derslerimden birinden ve hepsi youtube kanalımda istediğiniz kadar izlemeniz için hazır,

as you want on my youtube

channel

it is english addict live with myself mr duncan on a wednesday afternoon yes it is the fifth

ingilizce bağımlısı kendimle yaşıyorum bay duncan bir çarşamba öğleden sonra evet bugün mayısın beşi

of may a new month a lot of people here in england and across the uk i suppose are becoming

yeni bir ay Burada, İngiltere'de ve Birleşik Krallık genelinde pek çok insan sanırım

very excited because apparently next month it is not official but next month we might

çok heyecanlanıyor çünkü görünüşe göre gelecek ay resmi değil ama gelecek ay

start to relax all of the lockdown rules so they may start to be eased off people will

tüm kilitleme kurallarını gevşetmeye başlayabiliriz, böylece hafifletilmeye başlayabilirler.

be able to meet in fact i know that mr steve is already planning to see his mother in two

tanışın aslında biliyorum ki bay steve zaten iki hafta içinde annesini görmeyi planlıyor

weeks time so i think steve will actually be going to see his mum in person because

bu yüzden steve'in aslında annesini şahsen göreceğini düşünüyorum çünkü

over the past few months he has only been able to talk to his mother through the computer

son birkaç aydır annesiyle yalnızca telefon aracılığıyla konuşabiliyor bilgisayar

or through his tablet device so yes it looks like things are going to change for the better

veya tablet cihazı aracılığıyla evet, işler daha iyiye doğru değişecek gibi görünüyor,

letters of course keep our fingers crossed that everyone will soon be out of this

elbette parmaklarımızı çapraz tutalım, yakında herkes bu

hello partridge why don't you bring your join button on your channel i'm not sure what you

merhaba keklikten çıkacak, neden kanalınıza katıl butonunu getirmiyorsunuz? Bununla ne demek istediğinden emin değilim

mean by that but maybe you you mean subscribe is that what you mean well if you go to my

ama belki de abone ol demek istiyorsun,

youtube channel you can see there is the live stream playing on there as well i think that's

youtube kanalıma gidersen orada da canlı yayın olduğunu görebilirsin, sanırım

what you mean hello to everyone we were talking about bread because mr steve says that you

demek istediğin bu herkese merhaba ekmekten bahsediyorduk çünkü bay steve

should not keep bread until the next day because it starts to go stale and it doesn't taste

ekmeği ertesi güne kadar saklamayın çünkü bayatlamaya başlıyor ve tadı

very nice however i think that you can keep bread for maybe three or four days and quite

pek güzel değil diyor ama bence ekmeği üç veya dört gün saklayabilirsiniz ve oldukça

a few people on here today think that maybe you can keep bread for maybe three days or

uzun bugün burada çok az insan ekmeği belki üç gün veya

four days but it does depend on the type of bread one of the things i have noticed if

dört gün saklayabileceğinizi düşünüyor, ancak bu ekmeğin türüne bağlı, fark ettiğim şeylerden biri,

you buy certain types of cake such as tea cakes so if you buy tea cakes i find that

çay kekleri gibi belirli kek türleri satın alırsanız, yani satın alırsanız çay kekleri

they will go stale very quickly they will go stale they will go hard very quickly so

çok çabuk bayatlayacaklarını biliyorum bayatlayacaklar çok çabuk sertleşecekler bu yüzden

i suppose things like cakes certain types of pastry if you keep them out they will go

sanırım kekler gibi bazı hamur işleri dışarıda tutarsanız

stale very quickly so maybe after a day or maybe two days you will have to throw them

çok çabuk bayatlayacaklar bu yüzden belki bir veya belki iki gün sonra günler sonra onları atmak zorunda kalacaksın

away or in my case throw them outside for the birds however i think you can keep a loaf

ya da benim durumumda kuşlar için dışarı atmalısın ama bence bir somun

of bread for quite a while maybe three days maybe four days as long as you keep it in

ekmeği serin ve kuru karanlık bir yerde sakladığın sürece uzun bir süre belki üç gün belki dört gün saklayabilirsin.

a cool dry dark place and there are many different types of container that you can buy to put

ve ekmeğinizi hello vitas içine koymak için satın alabileceğiniz pek çok farklı türde kap var

your bread inside hello vitas today in france they s they are celebrating the 200th anniversary

bugün fransa'da napoleon'un 200. ölüm yıldönümünü kutluyorlar

of the death of napoleon apparently

görünüşe göre ben

even i didn't know that i did not know that thank you for telling me luis mendes says

bile bilmiyordum bunu bilmiyordum teşekkürler bana luis mendes'in söylediği için,

i like to go to the shop to buy something some pastry although i do not have a sweet

tatlıya düşkün olmama rağmen dükkana biraz hamur işi almak istediğimi söylediği için sanırım

tooth i think is it a boulangerie is that right?

bu bir boulangerie değil mi ?

i remember from my french lessons at school i think a boulangerie is a place where you

okuldaki fransızca derslerimden hatırlıyorum, bir fırıncının ekmek aldığın bir yer olduğunu düşünüyorum,

get bread

am i right someone is going to say mr duncan you are wrong but i'm sure it's a boulangerie

haklı mıyım, birileri bay duncan, yanılıyorsun diyecek ama eminim bu bir fırıncıdır

mrs lewis my french teacher from primary school may or may not be turning in her grave hello

bayan lewis ilkokuldan fransızca öğretmenim may veya mezarında dönmeyebilir merhaba

also alessandra hello also to cookie hello cookie cookie potato please i have no idea

ayrıca alessandra merhaba ayrıca kurabiyeye merhaba kurabiye kurabiye patates lütfen adınızın ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrim yok

what your name means but please let me know if there is a hidden meaning to your name

ama adınızın gizli bir anlamı varsa lütfen bana bildirin

oh my goodness look at the weather it's raining again can you believe it look at that it is

aman tanrım havaya bakın yağmur yağıyor yine inanabiliyor musun bak hava

windy and stormy we've had a lot of wind a lot of rain over the past few days it's been

rüzgarlı ve fırtınalı son birkaç gündür çok rüzgar aldık çok yağmur yağdı

really quite crazy crazy oh by the way hello to pedro belmont he's here today i think i

gerçekten çok çılgıncaydı oh bu arada pedro belmont'a merhaba o bugün burada sanırım ben

saw pedro i think so did i see pedro belmont earlier i think so i think i did i'm pretty

Pedro Belmont'u daha önce gördüm sanırım öyle mi? Daha önce Pedro Belmont'u gördüm mü düşündüm yani sanırım gördüm.

sure i did if you are a person like me who likes to watch the news read the newspapers

Benim gibi haberleri izlemeyi, gazeteleri okumayı

or look at the internet here are three phrases that you might hear or see used from time

veya internete bakmayı seven biriyseniz, işte üç cümle zaman zaman kullanıldığını duyabileceğiniz veya görebileceğiniz

to time

that's strange oh

bu garip ah

my monitor on my computer keeps switching off well that's that's annoying what is going

bilgisayarımdaki monitörüm sürekli kapanıyor

on

i can't see what's going on on my screen it's gone completely blank very strange this happened

earlier in fact it's very weird i don't know what is going on maybe there is a problem

aslında çok garip ne olduğunu bilmiyorum belki grafik kartımda bir sorun vardır

with my graphics card i don't know but until this comes back on i have no idea what i'm

bilmiyorum ama bu geri gelene kadar

actually doing how strange if there is someone out there who knows about computers why would

aslında ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok birisi varsa ne kadar garip bilgisayarları bilen var mı,

your monitor keep going off and then coming back on again is it something to do with your

monitörünüz neden sürekli kapanıp sonra tekrar açılıyor, bu sizin

graphics card it might be it might have something to do with my graphics card but i know one

grafik kartınızla ilgili bir şey olabilir, benim grafik kartımla da ilgili olabilir ama bir

thing it is very annoying because i'm trying to present a program oh it's gone again how

şeyi biliyorum ki bu çok sinir bozucu çünkü bir program sunmaya çalışıyorum oh yine gitti ne kadar

strange wow that is really weird i have a monitor in front of me and what is happening

garip vay bu gerçekten garip önümde bir monitör var ve olan şey şu ki

is it keeps going off and then it comes back on again it flickers like that which is rather

sürekli kapanıyor ve sonra tekrar açılıyor böyle titriyor ki bu canlı yayın

difficult when you are trying to present a live stream

sunmaya çalışırken oldukça zor,

you know what i might have to take a break here and try and sort this out

ne yapmam gerekebileceğini biliyorsunuz burada bir ara verip bunu çözmeye çalışıyorum

oh i think it stopped now it looks like it stopped oh no it's doing it again i have a

oh sanırım şimdi durdu durmuş gibi görünüyor oh hayır yine yapıyor içimde

feeling this might have something to do with my graphics card

böyle bir his var ekran kartımla ilgili olabilir bence

i think it might be overheating or something if there is anyone there who is an expert

aşırı ısınma falan olabilir

on computers why would my monitor keep going off and then coming back on again it is flickering

bilgisayar konusunda uzman biri varsa monitörüm neden sürekli kapanıyor sonra tekrar açılıyor titriyor

and it is rather annoying okay it seems to have calmed down now as i was saying if you

ve oldukça sinir bozucu tamam mı şimdi dediğim gibi sakinleşmişe benziyor eğer internette

like looking at the news or reading stories on the internet you may have heard or seen

haberlere bakmayı veya hikayeleri okumayı seviyorsanız

these three words mentioned the first world the second world and the third world now can

bu üç kelimeyi duymuş veya görmüş olabilirsiniz birinci dünya ikinci dünya ve üçüncü dünya şimdi

i just say that some people disagree with these phrases being used however i am going

diyebilir miyim bazı insanlar bu ifadelerin kullanılmasına katılmıyor, ancak size

to give you the definitions so please don't shoot the messenger and by that i mean me

tanımları vereceğim, bu yüzden lütfen haberciyi vurmayın ve bununla beni kastediyorum,

so please don't criticize me for using these phrases i am just explaining them to you because

lütfen bu ifadeleri kullandığım için beni eleştirmeyin, sadece size açıklıyorum çünkü

quite often they are used we often say the first world the second world or the third

oldukça sık kullanılırlar biz genellikle birinci dünya ikinci dünya veya üçüncü

world however these days we tend to use first and third world more often we very rarely

dünya deriz ancak bu günlerde birinci ve üçüncü dünyayı daha sık kullanma eğilimindeyiz

talk about second world things or events so here we go let's have a look at

ikinci dünya olayları veya olayları hakkında çok nadiren konuşuyoruz bu yüzden işte başlıyoruz bir göz atalım

it's very strange today it's very weird i don't know what was happening then so we have

bugün çok garip o zamanlar ne olduğunu bilmiyorum bu yüzden

first world well when we talk about first world countries we often talk about industrialized

birinci dünyamız var birinci dünya ülkelerinden bahsettiğimizde genellikle

capitalist nations of western europe north america japan australia and new zealand so

batı avrupa kuzey amerika japonya avustralya ve yeni zelanda'nın sanayileşmiş kapitalist uluslarından bahsediyoruz yani

the first world often describes these particular places these particular parts of the world

birinci dünya genellikle bu belirli yerleri dünyanın bu belirli bölgelerini tanımlar

so we often talk about first world problems or first world situations so things that occur

bu nedenle genellikle birinci dünya sorunlarından veya birinci dünya durumlarından bahsederiz bu nedenle meydana gelen şeyler

although quite often they are not very serious things and i will come back to that in a moment

çoğu zaman çok ciddi şeyler olmasalar da buna birazdan geri döneceğiz

and then we have second world well this is something that people don't use very often

ve sonra ikinci dünya iyi bu insanların çok sık kullanmadıkları bir şey

but i will mention it anyway the former communist bloc consisting of the soviet union and some

ama yine de söyleyeceğim sovyetler birliği ve doğu avrupa'daki bazı ülkelerden oluşan eski komünist blok

countries in eastern europe were referred to as the second world by the way these phrases

bu ibarelerin kullanılmaya başlanmasıyla ikinci dünya olarak anılırdı.

began being used in the 1950s so they do seem a little old-fashioned however these days

1950'lerde bu yüzden biraz eski moda görünüyorlar, ancak bu günlerde

we still often use the word third world we often refer to the third world again some

hala üçüncü dünya kelimesini kullanıyoruz, yine sık sık üçüncü dünyaya atıfta bulunuyoruz, bazı

people feel that this is a very unfair word to use however you will often hear hear of

insanlar bunun haksız bir kelime olduğunu düşünüyor, ancak sık sık duyacaksınız.

third world countries or third world problems maybe certain types of shortage of water or

üçüncü dünya ülkeleri veya üçüncü dünya sorunları belki belirli su veya yiyecek kıtlığı türleri, bu tür ülkeleri

food we will often use third world to describe those types of countries so this often refers

tanımlamak için genellikle üçüncü dünyayı kullanacağız, bu nedenle bu genellikle

to the developing countries of asia africa and also latin america again this is not my

gelişmekte olan Asya Afrika ve ayrıca Latin Amerika ülkelerine atıfta bulunur yine bu benim

opinion this is merely the definition of these words so quite often you will hear the third

görüşüm değil bu sadece bu kelimelerin tanımıdır, bu yüzden bu ülkelerdeki ekonomiden veya yaşam standardından bahsederken sıklıkla üçüncü

world and also the first world mentioned when talking about the economics or the standard

dünyadan ve ayrıca birinci dünyadan bahsedildiğini duyacaksınız

of living in these countries however and i think this is very interesting when we look

ve bence bu

at first world well we often think of developed countries also we often use this when people

birinci dünyaya iyi baktığımızda çok ilginç. genellikle gelişmiş ülkeleri düşünürüz ayrıca insanlar hayatlarından şikayet ederken bunu sıklıkla kullanırız

are complaining about their lives people who live in say the united kingdom or maybe parts

örneğin birleşik krallık'ta veya belki

of europe or maybe in the united states they will often complain about things in their

avrupa'nın bazı bölgelerinde veya belki amerika birleşik devletleri'nde yaşayan insanlar sıklıkla hayatlarında zor olan şeylerden bile şikayet ederler.

life that are difficult even though they are not really serious they are not serious things

çok ciddi olmasalar da ciddi şeyler değiller

maybe your internet speed isn't fast enough and you complain about it so we often use

belki internet hızınız yeterince hızlı değil ve bundan şikayet ediyorsunuz bu yüzden

the phrase first world sarcastically because we are saying that you should not complain

birinci dünya tabirini sık sık alaycı bir şekilde kullanıyoruz çünkü

about these things you should not complain about having slow internet because in certain

bu tür şeylerden şikayet etmeyin şikayet etmeyin diyoruz yavaş internete sahip olmakla ilgili çünkü

parts of the world there are many people living with far more serious problems than slow internet

dünyanın belirli yerlerinde yavaş internetten çok daha ciddi sorunlarla yaşayan birçok insan var, bu nedenle

so first world problems quite often are are trivial things small things things that we

birinci dünya sorunları genellikle önemsiz şeylerdir, şikayet ettiğimiz küçük şeylerdir

complain about but really they are not that bad because in other parts of the world there

ama gerçekte o kadar da kötü değildirler çünkü dünyanın başka yerlerinde sizden

are people living with far more serious problems than than you

çok daha ciddi sorunlarla yaşayan insanlar var

but quite often these days we do use first world and also third world however there are

ama bu günlerde oldukça sık olarak birinci dünyayı ve üçüncü dünyayı kullanıyoruz ancak

people who disagree with that once again don't shoot the messenger please i'm just telling

buna katılmayan insanlar var bir kez daha haberciyi vurmayın lütfen i' ben sadece

you the meanings and giving you the meanings

anlamlarını anlatıyorum ve anlamlarını veriyorum

hello to the live chat nice to see you here as well

canlı sohbete merhaba sizi de burada görmek güzel

hello hang do hang do says you you should restart your system yes i think the problem

merhaba durun bekleyin sisteminizi yeniden başlatmanız gerektiğini söylüyor evet

with my computer at the moment i think it might be the graphics card so the graphics

şu anda bilgisayarımda sorun olduğunu düşünüyorum grafik kartı olun, bu nedenle

card in your computer is the thing that controls the things you can see on your screen and

bilgisayarınızdaki grafik kartı, ekranınızda görebileceğiniz şeyleri kontrol eden şeydir ve kameralar ve monitörler

the more things that you have connected like cameras and monitors then the more that graphics

gibi ne kadar çok şey bağladıysanız, grafik

card has to work so i think maybe it has something to do with that perhaps my graphics card is

kartının o kadar çok çalışması gerekir, bu yüzden belki de düşünüyorum bununla bir ilgisi olabilir, belki grafik kartım

actually overheating or maybe it is struggling because the monitor has stopped going off

gerçekten aşırı ısınıyor veya belki de monitör kapanmayı bıraktığı için zorlanıyor,

it seems okay now however when i open the cameras it does start having problems so yes

şimdi sorun yok ancak kameraları açtığımda sorun yaşamaya başlıyor, bu yüzden evet

i will investigate this problem thank you very much for your advice on my my little

bu sorunu araştıracağım çok teşekkür ederim Bilgisayarımla ilgili küçük sorunumla ilgili tavsiyen için çok fazla

problem with my computer i don't know what was going on there very strange

orada neler olup bittiğini bilmiyorum çok garip

alessandra says i don't know which world we belong to you mean you well i'm not here to

alessandra hangi dünyaya ait olduğumuzu bilmiyorum seni kastettiğini söylüyor ülkeni yargılamak için burada değilim

to judge your country i'm not here to say whether a country is first world or third

Bir ülkenin birinci dünya mı yoksa üçüncü

world i'm not here to say that i'm just giving you the definitions a lot of people say that

dünya mı olduğunu söylemek için burada değilim, size sadece tanımları verdiğimi söylemek için burada değilim, pek çok insan bunu söylüyor, sanırım

well i suppose in the west western culture western countries industrialized countries

batı batı kültüründe batı ülkeleri sanayileşmiş ülkeler

countries that are i suppose capitalist you see i'm using my quotation marks again capitalist

kapitalist olduğunu düşündüğüm ülkeler görüyorsunuz, yine tırnak işaretlerimi kullanıyorum kapitalist

societies are often seen as first world countries

toplumlar genellikle birinci dünya ülkeleri olarak görülüyor evet

yes it seems to be working okay now my computer is working all right it's very strange i i'm

çalışıyor gibi görünüyor tamam şimdi bilgisayarım çalışıyor tamam çok garip

not sure what happened there it was working then it wasn't working and now it seems to

ne olduğundan emin değilim işte çalışıyordu sonra çalışmıyordu ve şimdi

be working okay again yeah thank goodness for that i will show you the mystery idiom

yine çalışıyor gibi görünüyor evet çok şükür bunun için size gizemli deyimi

again very briefly for those who are interested and also for those who are not interested

tekrar çok kısaca göstereceğim ilgilenenler için ve ayrıca ilgilenmeyenler için

it's going to be on your screen anyway there it is the mystery idiom it is a well-known

gidiyor neyse ekranınızda olun işte bu gizemli deyim ingilizcede iyi bilinen bir deyimdir

phrase in the english language

cevabı daha

i will give you the answer later on thank you very much for your company today by the

sonra size vereceğim

way it's very nice for you to join me during the week i know a lot of people have a busy

Bu hafta birçok insanın yoğun bir programa sahip olduğunu biliyorum,

schedule let's have a look at some words now that have a particular use and also a particular

şimdi belirli bir kullanımı olan ve aynı zamanda belirli bir

way of being defined we are going to have a look at imitative words imitative i love

tanımlanma biçimi olan bazı kelimelere bir göz atalım taklit eden kelimelere bir göz atacağız taklit edici

that word it isn't easy to say however it is a very nice word to spell if you get it

bu kelimeyi seviyorum 'söylemesi kolay ama hecelemesi çok güzel bir kelime eğer

right imitative words well first of all we have the word imitate so imitative is based

doğru anlarsan taklit kelimeler iyi her şeyden önce bizde taklit kelimesi var yani taklit kelimesi

on the word imitate and the meaning of imitate is to copy or reproduce the characteristics

taklit etmek kelimesinden gelir ve taklit kelimesinin anlamı özellikleri kopyalamak veya çoğaltmaktır.

of a person object or sound so to imitate someone is to reproduce that thing maybe a

bir kişinin nesnesini veya sesini taklit etmek, o şeyi yeniden üretmektir, belki bir

painting you might imitate the style of a painter or artist you might imitate a person's

tabloyu taklit edebilirsiniz, bir ressamın veya ressamın üslubunu taklit edebilirsiniz, bir kişinin

voice maybe you listen to a person speaking and maybe you imitate their style of speaking

sesini taklit edebilirsiniz, belki bir kişinin konuşmasını dinlersiniz ve belki de onun konuşma üslubunu taklit edersiniz.

so there are many ways of using the word imitate to imitate to copy to reproduce something

taklit kelimesini kullanmanın birçok yolu vardır taklit etmek kopyalamak

that is very similar and then of course we have imitative word an imitative word is a

çok benzer bir şeyi çoğaltmak ve sonra elbette taklit kelimemiz var taklit kelime atıfta bulunduğu

word that mimics or reproduces the sound it refers to and there are many interesting words

sesi taklit eden veya yeniden üreten bir kelimedir ve birçok ilginç kelime vardır.

in the english language that are actually derived from the sound of the thing it describes

aslında tarif ettiği şeyin sesinden türetilen ingilizce dili

and i will give you some examples would you like to have some examples of imitative words

ve size bazı örnekler vereceğim taklit kelimelere örnekler vermek ister misiniz

okay then let's do it shall we here are some words they are imitative words they have been

tamam o zaman yapalım mı burada bazı kelimeler onlar taklit kelimeler onlar oldular burada

created from the sound that they describe here is the first word and i might even try

tarif ettikleri sesten yaratılmış ilk kelime ve hatta

to make the sounds as well so here's the first one coming up now

sesleri de yapmaya çalışabilirim bu yüzden işte ilk gelen şimdi

perhaps when you open

belki

a bottle of fizzy water so sometimes if you go to a very posh restaurant they might give

bir şişe gazlı su açtığınızda, yani bazen çok lüks bir restorana giderseniz size

you fizzy water water that has bubbles and when you open the bottle

kabarcıkları olan gazlı su verebilirler ve şişeyi açtığınızda

it will fizz the word fizz actually derives from the sound itself because the sound is

köpürecek kelime fizz aslında sesin kendisinden türemiştir çünkü ses

it sounds like fizz so this particular word that you can see now on your screen there

fizz gibi geliyor yani şu anda ekranınızda görebileceğiniz bu özel kelime

it is fizz is an imitative word it actually imitates the sound that it describes and i

o fizz taklit bir kelimedir, aslında tarif ettiği sesi taklit eder ve

always find this a very interesting subject it is always interesting to find out where

bunu her zaman çok ilginç bir konu olarak bulurum,

certain words come from or how they became used how they were created in the first place

belirli kelimelerin nereden geldiğini veya nasıl kullanıldıklarını, ilk etapta nasıl yaratıldıklarını öğrenmek her zaman ilginçtir.

so i like that i like that fizz here is another word

işte bu fışkırmayı seviyorum işte

you might want to close your ears for this one

bunun için kulaklarınızı tıkamak isteyebileceğiniz başka bir kelime

bang bang bang again a word that describes the sound of an explosion something that is

bang bang bang tekrar patlamanın sesini anlatan bir kelime patlayan bir şey patlıyor patlıyor

exploding goes bang it is an imitative word because it sounds like the thing that it is

taklit bir kelime çünkü kulağa o şey gibi geliyor

describing it names the sound of an explosion bang and that's how we get that word here's

tanımlıyor bir patlamanın sesini adlandırıyor bang ve işte bu kelimeyi böyle alıyoruz işte

another one another imitative word for your wednesday morning afternoon evening

başka bir taklit kelime çarşamba sabahı öğleden sonra akşamınız için başka bir taklit kelime şut şut bir

smash

smash you smash something you smash the window you smash your friends

şey kırarsınız camı kırarsınız arkadaşlarınızı kırarsınız

i was gonna say face no please please don't smash your friend's face it's not very nice

yüzünüze hayır diyecektim lütfen lütfen arkadaşının yüzünü parçalama çok hoş değil

it's very unfriendly smash you might smash your friend's toy you might smash your next-door

çok düşmanca bir parça arkadaşının oyuncağını parçalayabilirsin yan

neighbour's windows i don't know why you would do that but you might you might smash to break

komşunun camını kırabilirsin bunu neden yaparsın bilmiyorum ama kırmak için kırabilirsin

something normally something that is fragile or brittle such as a window or something made

normalde kırılgan veya kırılgan olan bir şey örneğin pencere veya çanak çömlek gibi bir şey

of pottery something made of glass you shh smash and once again that is an imitative

camdan yapılmış bir şey kırarsınız ve bir kez daha bu taklit bir

word it imitates the sound of the thing it is describing or naming here is another one

kelimedir, tarif ettiği veya adlandırdığı şeyin sesini taklit eder burada başka bir

oh i like this one this is a simple one

oh ben bunun gibi bu basit bir dokunuş bir şeye

tap you tap something tap you put your finger heavily onto a surface maybe a table

dokunuyorsun bir şeye dokunuyorsun parmağını ağır bir şekilde bir yüzeye koyuyorsun belki bir masaya

maybe the window maybe the wall or maybe the person next to you you might tap their head

belki pencereye belki duvara ya da belki yanındaki kişinin kafasına dokunabilirsin

tap another word that is imitative however this word can also be used in other ways it

başka bir kelimeye dokunuyorsun ama bu kelime aynı zamanda başka şekillerde de kullanılabilir amerikan ingilizcesinde bir tür manivela musluğunu çevirerek

can also mean a thing where water can be accessed normally by turning a sort of lever tap in

suya normal olarak erişilebilen bir şey anlamına da gelebilir buna

american english it is also called a force it however in this particular situation we

force it de denir ancak bu özel durumda

are using this to describe the sound made when you tap something nice here's another

sesi tanımlamak için bunu kullanıyoruz güzel bir şeye dokunduğunuzda yapılır işte bir tane daha

one

oh i like this one when i wake up first thing in the morning quite often my back and my

oh bunu severim sabah ilk iş uyandığımda oldukça sık sırtım ve

legs will do this

bacaklarım yapar bu dere dere

creek creek this is a word that describes the sound of something that is opening or

bu açılan bir şeyin sesini falan anlatan bir kelimedir

something that is moving but at the same time there is a noise or a sound that is created

hareket ediyor ama aynı zamanda bir ses var ya da

because of things that are pushing or rubbing together maybe when you wake up in the morning

nesnelerin birbirine sürtünmesi ya da sürtünmesi sonucu oluşan bir ses belki sabah uyandığınızda belki de yataktan kalktığınızda

perhaps the bones in your body are all creaking as you get out of bed it does happen to me

vücudunuzdaki tüm kemikler gıcırdıyor. bazen başıma geliyor

sometimes so the sound of something creaking the word creak is an imitative word it is

bu yüzden bir şeyin gıcırdayan sesi gıcırtı kelimesi taklit bir kelimedir

actually derived from the sound that it describes

aslında zuzika'yı tarif ettiği sesten türetilmiştir

zuzika says my knees are creaking i know the feeling i really do i know the feeling sometimes

dizlerimin gıcırdadığını söylüyor bu duyguyu gerçekten biliyorum bazen sabahları duyguyu anlıyorum

in the morning when you get out of bed you can feel your bones they are

yataktan kalktığınızda kemiklerinizin

creaking normally because you are getting old here is another one i like this one

normal bir şekilde gıcırdadığını hissedebilirsiniz çünkü yaşlanıyorsunuz bu da bir tane daha hoşuma gitti bu ne lan

what here it is again has anyone ever slapped your face have you

yine yüzünüze tokat yediniz mi hiç

ever received a slap from someone maybe a lady maybe a woman maybe you are saying something

birinden tokat aldınız mı belki bayan belki bir kadın belki ona bir şey söylüyorsun

to her and she doesn't like it she might slap your face you see slap so the sound slap is

ve o bundan hoşlanmayabilir yüzüne tokat atabilir tokat görüyorsun yani tokat sesi

imitative it can be imitated by this word slap slap

taklittir bu kelime ile taklit edilebilir tokat tokat

i always remember being slapped many years ago when i was a i think i must have been

yıllar önce tokat yediğimi hep hatırlıyorum sanırım

around 17 or 18 and i was slapped by a lesbian

17 veya 18 yaşlarındaydım ve bir lezbiyen tarafından

i'm not joking here's another one oh crash

tokatlandım şaka yapmıyorum işte bir tane daha

crush you crush things you crush something you use pressure to compress an object crush

crush and as you can hear the sound and the word sound very similar they actually sound

ses ve kelime kulağa çok benziyor aslında kulağa

very similar crash crush so the word crush is imitative it actually sounds like the word

çok benziyor crash crash yani ezilme kelimesi taklittir aslında

or the sound that it is describing here's another one

tarif ettiği kelimeye veya sese benziyor işte başka bir kelime

i like this word because it can be used in many different ways

bu kelimeyi seviyorum çünkü birçok farklı şekilde kullanılabilir

rattle rattle it is a type of sound maybe something that is loose maybe the key in your

çıngırak çıngırak bu bir ses türüdür belki gevşek bir şey belki kapınızdaki anahtar

door might rattle maybe something that is loose on your roof and when the wind blows

takırdayabilir belki çatınızdaki gevşek bir şey ve rüzgar estiğinde

you can hear that thing it rattles rattle rattle and the word itself is imitative rattle

o şeyi duyabilirsiniz çıngırak çıngırak ve kelimenin kendisi taklit çıngıraktır

is actually based on the sound that it describes something that rattles something that is loose

Aslında, sallanan bir şeyi tanımlayan sese dayanarak, gevşek olan

and is moving that produces a sound something rattles we can also use this particular word

ve hareket eden bir şeyin sallandığı bir ses üreten bir şeyi tarif eder, bu belirli kelimeyi,

to describe a person who talks too much if a person keeps talking all the time and they

bir kişi sürekli konuşmaya devam ederse çok konuşan bir kişiyi tanımlamak için de kullanabiliriz ve

talk about nothing

konuşurlar. hiçbir şey hakkında

and i'm not talking about me before you say anything i know what you're thinking here

ve siz bir şey söylemeden benim hakkımda konuşmuyorum burada ne düşündüğünüzü biliyorum

mr duncan mr duncan sometimes you like to rattle you rattle about nothing rattle it

Bay Duncan Bay Duncan bazen çıngırdatmaktan hoşlanırsınız hiçbir şey hakkında tıngırdat tıngırdat bu

is a sound that is made when something loose is moving rattle it also happens to be an

gevşek bir şey hareket ederken çıkan bir sestir tıngırdat aynı zamanda

imitative word wow we have quite a few here here is another one for those who like mice

taklit bir kelime oluyor vay burada epeyce var burada fare sevenler için bir tane daha fare hayranıysanız o zaman

if you are a fan of mice then you are going to love this word

bu kelimeyi seveceksiniz

squeak squeak squeak squeak the word squeak means something that is maybe making a sound

squeak squeak squeak squeak squeak kelimesinin belki bir anlamı var hareket ettikçe bir ses çıkarıyor

as it moves maybe a wheel maybe the wheel on your bicycle as it goes around it makes

belki bir tekerlek belki bisikletinizin tekerleği dönerken gıcır gıcır gıcırdıyor bu aynı zamanda

a squeak

squeak it is also the sound that

it is also the sound that a mouse makes as well when a mouse is feeling hungry it will

bir farenin çıkardığı sestir ve bir fare acıktığında

often squeak squeak give me some cheese please squeak this word is imitative it sounds like

sık sık çıkar gıcık gıcık bana biraz peynir ver lütfen gıcırdat bu kelime taklitçi bu

the word that or sounds like the thing it is describing squeak

kelimeye benziyor ya da tarif ettiği şeye benziyor gıcırtı

here's another one so earlier we had slap and here is another one that is also an imitative

işte bir tane daha çok önce tokat yedik ve işte başka bir tane daha taklit

word oh stop it oh my god please oh

kelime oh kes şunu oh aman tanrım lütfen gümbür gümbür bir

thump you thump something you use your fist and you force your fist against something

şeye vurursun yumruğunu kullanırsın ve yumruğunu bir şeye zorlarsın bir

you thump something maybe you thump a person maybe you thump your television because it

şeye vurursun belki birine vurursun belki

isn't working properly maybe you punch your computer because sometimes it goes wrong so

düzgün çalışmadığı için televizyonuna vurursun belki bazen ters gittiği için bilgisayarına yumruk atarsın

thump you thump something you take your fist and you thump another word you can use is

gümbür gümbür bir şeye vurursun yumruğunu alırsın ve yumruk atarsın başka bir kelime kullanabilirsin yumruk

punch but we are talking about the word thump and the reason why i'm mentioning this word

ama biz güm kelimesinden bahsediyoruz ve bu kelimeden bahsetmemin nedeni

is because it is imitative it sounds like the thing it is actually naming thump you

taklit olduğu için aslında adlandırdığı şey gibi geliyor gümbür gümbür

thump someone you thump them in the face maybe you get into a fight and maybe your friend

birinin suratına yumruk atarsın belki kavga çıkarsın ve belki arkadaşın

thumps you on the nose you thump something thump another imitative word here's another

burnunun üstüne tekme atar bir şey güm güm başka bir taklit kelime işte başka

one

bir

snap snap you snap something the word once again imitates the sound that it is naming

çıt çıt çıt çıt bir şey çıtırdatır kelime bir kez daha olduğu sesi taklit eder

you might snap a piece of wood you might snap your pencil you might snap your arm in an

bir tahta parçasını kırabilirsiniz kaleminizi kırabilirsiniz bir kazada kolunuzu kırabilirsiniz

accident so the word snap can be used in many ways normally when you break something normally

yani çıt çıt kelimesi birçok şekilde kullanılabilir normalde bir şeyi kırdığınızda normal olarak

when you break something in half quite often the sound snap snap this is another good example

bir şeyi ikiye böldüğünüzde oldukça sık ses çıt çıt bu taklit kelimeye başka bir güzel örnek

of an imitative word here's another one and this is something that i think you have done

işte bir tane daha ve bu sanırım bugün zaten yaptığınız bir şey

already today maybe this is a word that you've already carried out something you've done

belki bu zaten yaptığınız bir şeyi yaptığınız bir kelimedir belki

maybe before you watched my video perhaps you did this

videomu izlemeden önce belki de bunu yapmışsınızdır

click you click click the word click

tıklayın tıklayın kelimeye tıklayın tıklayın tıklayın

click you turn something on you turn something off click so the sound is very short very

bir şeyi açın bir şeyi kapatın tıklayın yani ses çok kısa çok

brief and that sound is described as a click click something you click

kısa ve bu ses bir tıklama olarak tanımlanır bir şeye tıklayın

hello live chat i'm glad to see you're still here click of course can also mean when you

merhaba canlı sohbet hala olduğunuzu gördüğüme sevindim burada tıklama tabii ki

are selecting something on the internet or on your computer you use your mouse to choose

internette veya bilgisayarınızda bir şey seçerken farenizi kullanarak bir şey seçip seçiyorsunuz

or select something and then you will click click on that thing the word click is a word

ve ardından o şeyin üzerine tıklayacaksınız anlamına da gelebilir tıklama kelimesi

that can be described as imitative here's another one

taklit olarak nitelendirilebilecek bir kelimedir. bir başkası

now this particular word really does sound like the thing it is naming

şimdi bu belirli kelime gerçekten adlandırdığı şeye benziyor,

so the word ting describes

bu yüzden ting kelimesi

that same word that same sound

aynı kelimeyi anlatıyor, aynı ses

interesting interesting everyone everyone wants to leave

ilginç, herkes

me and go and set up their own website that's nice that's good i like that i like that happening

beni bırakıp gidip kendi web sitesini kurmak istiyor, bu güzel, iyi, hoşuma gitti ben

on my own live stream that's that oh here's another one wrestle

kendi canlı yayınımda böyle oluyor işte bu o oh işte başka bir güreş güreş

wrestle you wrestle if you wrestle it means you move something maybe something that is

güreşirsen güreşirsen bu, bir şeyi hareket ettirdiğin anlamına gelir belki

light such as a piece of paper you can wrestle a piece of paper

bir kağıt parçası gibi hafif bir şeyi hareket ettirebilirsin bir kağıt parçasıyla güreşebilirsin o

that sound is rustle the sound of something moving maybe if you are walking in a field

ses hışırdıyor ses hareket eden bir şey belki bir tarlada yürüyorsanız

and the grass is very dry you might hear the rustle as you move through the grass

ve çimenler çok kuruysa çimlerin arasından geçerken hışırtıyı duyabilirsiniz hışırtı hışırtı

rustle rustle here's another one

işte bir tane daha işte bir tane

here's another so earlier we had slap and then we had thump so here is another one that

daha yani daha önce tokat yedik sonra gümbürtü duyduk işte bir tane daha bu

is very similar whack whack you hit something so if you hit something you whack that thing

çok benzer vur vur bir şeye vurursun yani bir şeye vurursan o şeye vurursun

whack so it actually does sound very much like the sound you make when you hit something

yani aslında bir şeye çarptığında çıkardığın sese çok benzer yani belki

so maybe you whack your neighbour maybe you whack the tree in your garden because you

komşuna vurursun belki bahçendeki ağaca vurursun çünkü

are feeling angry so sometimes you might whack something because you are angry you are feeling

kızgın hissediyorsun bu yüzden bazen bir şeye vurabilirsin çünkü kızgınsın bir şey

frustrated about something whack you hit something you strike something quite often you might

hakkında hüsrana uğramış hissediyorsun bir şeye vuruyorsun bir şeye vuruyorsun oldukça sık

use a tool or a weapon to whack a person with maybe a stick or cane

bir alet ya da silah kullanarak birine vurabilirsin belki bir sopayla ya da bastonla

or hammer

ya da çekiçle bugün

it's turning out to be a very violent live stream today i don't know if you've noticed

çok şiddetli bir canlı yayına dönüştü bilmiyorum fark ettiniz mi bir

you whack whack something and once again you can tell that the word is actually describing

şeye vurun vurun ve bir kez daha bu kelimenin aslında sesi tarif ettiğini söyleyebilirsiniz

the sound because it sounds just like it this word is imitative it imitates

çünkü kulağa tıpkı bu kelime taklittir taklit ediyor gibi geliyor

it imitates the word oh dear oh here we go here's another one this word imitates a certain

oh canım kelimesini taklit ediyor işte başlıyoruz işte bir tane daha bu kelime belirli bir sesi taklit ediyor

sound

so if you hit something and the thing vibrates as you hit it so if you strike something and

yani bir şeye vurursanız ve vurduğunuzda şey titrer, yani bir şeye vurursanız ve

it vibrates quite often you will hear

o çok sık titrerse duyarsınız

and the word is bonk

ve kelime çıtır çıtır Bay

i know you're thinking out there mr duncan that word also means something very rude maybe

Duncan, orada düşündüğünüzü biliyorum, bu kelime aynı zamanda çok kaba bir şey anlamına da geliyor, belki

maybe it does maybe it does mean something rude but i'm not going to mention that here

öyledir, belki de kaba bir şey anlamına geliyor ama bundan burada bahsetmeyeceğim,

bonk bonk bonk so if you hit something that is that is loose or vibrating

bonk bonk bonk, bu yüzden bir şeye vurursanız, bu gevşektir. ya da titreşmek

it is an imitative word okay here is another word now and i know once again that you are

taklit bir kelime tamam işte şimdi başka bir kelime ve biliyorum ki

going to love this word so much

bu kelimeyi çok seveceksin gitmeden

wake me up before you go go i'm not planning on going solo

beni uyandır gitmeden önce tek başıma gitmeyi düşünmüyorum

yes i know you are thinking mr duncan that was a pop group from the 1980s with george

evet biliyorum bay düşünüyorsun 1980'lerde george michael ve diğer adamdan oluşan bir pop grubu olan duncan,

michael and the other guy wham wham again this word is describing one thing hitting

bu kelime bir şeyin diğerine çarpmasını anlatıyor,

another so maybe if you drive your car into a photo developing shop like george michael

bu yüzden belki de arabanızı george michael'ın yaptığı gibi bir fotoğraf geliştirme mağazasına sürerseniz,

did once the sound will be wham wham one thing is striking another thing and the sound that

ses güm güm olacak bir şey başka bir şeye çarpıyor ve

is produced is wham wham so this particular word is not only the name of a pop group from

çıkan ses wham wham yani bu özel kelime sadece 1980'lerden kalma bir pop grubunun adı değil,

the 1980s it is also an imitative word that means one thing hitting another the sound

aynı zamanda

of one thing hitting another thing

bir şeyin diğerine çarpması anlamına gelen taklit bir kelimedir.

it would appear that there are many words related to hitting things i never realized

Görünüşe göre bir şeylere vurmakla ilgili pek çok kelime var

that the english language was so violent here is another one and this is related to my favourite

ingilizce dilinin bu kadar şiddetli olduğunu hiç fark etmemiştim burada başka bir şey var ve bu benim en sevdiğim

thing something i love doing all the time

şeyle ilgili her zaman yapmayı sevdiğim bir şey

chomp you jump

chomp you jump

chump is an imitative word it means to bite into something if you are biting into a piece

chump taklit bir kelimedir bir şeyi ısırmak anlamına gelir, eğer bir yiyecek parçasını ısırıyorsanız,

of food you chomp into that food quite often when you eat something the sound of the food

o yiyeceği sık sık çiğnersiniz, bir şey yediğinizde ısırılan yiyeceğin sesini duyarsınız, çiğnemek için çiğnemek için

being bitten

you will hear that sound chomp to chew to bite normally with sound so if you eat something

ses duyarsınız, normal olarak sesle yani yerseniz

very noisily we quite often say chomp you chump

çok gürültülü bir şey sık sık söyleriz chomp you chump

jump

jump

here's another one another imitative word i feel hungry now i really do want something

işte başka bir taklit kelime şimdi acıktım gerçekten atlayacak bir şey istiyorum

to jump i want to get my teeth into something here's another one clank clan

dişlerimi bir şeye sokmak istiyorum işte başka bir clank klanı

maybe a bell when a bell is ringing or if you strike the bell you will hear the sound

belki bir zil çaldığında bir zil veya zile vurursanız, sesi duyacaksınız

clang clang is an imitative word to hit something normally metallic so maybe a thing made of

çıngırak çıngı normalde metalik bir şeye vurmak için kullanılan taklit bir kelimedir, yani belki

metal such as a bell or maybe a tube clang the sound that is produced is clang clang

bir zil veya bir tüp gibi metalden yapılmış bir şeye vurmak için üretilen ses çıngıraktır, hoşuma gitti

i like that

here's another one when you eat something after or after you have finished chewing you

işte başka birincisi çiğnemeyi bitirdikten sonra veya sonra bir şey yediğinizde

will often

genellikle

gulp so the sound that you make when you swallow something

yutkunursunuz yani bir şeyi yuttuğunuzda çıkardığınız ses yutkunursunuz yutkunursunuz bir

gulp you gulp you swallow you make the sound as you swallow something maybe you swallow

şey yutarken ses çıkarırsınız belki yutarsınız

maybe you swallow a piece of food maybe you swallow some water

belki bir parça yiyecek yutarsınız belki biraz su yutuyorsun

gulp gulp it's a great word

gulp bu harika bir kelime

gulp oh dear

gulp oh canım

we have just one more

sadece bir tane daha var

these are all words that sound like the thing they name the final one

bunların hepsi adlandırdıkları şeye benzeyen kelimeler sonuncusu

twang you pull something that stretches and then you let go of it

tıngırdayan bir şey çekiyorsun ve sonra onu bırakıyorsun

twang twang

tın twang

oh i tell you one thing this has been very exhausting i feel like i've i feel like i've

oh ben söylüyorum bir şey bu çok yorucu oldu sanki

been on stage in a theatre doing a one-man show something like that anyway so there is

bir tiyatroda sahnedeymişim gibi hissediyorum tek kişilik bir gösteri yapıyormuşum gibi bir şey zaten bu yüzden

a very long list and there it was a long list of words that describe the sounds of things

çok uzun bir liste var ve işte uzun bir liste nesnelerin seslerini taklit ederek anlatan kelimelere taklit kelimeler denir

by imitating them and they are called imitative words i hope you enjoyed that ladies and gentlemen

ve bunlara taklit kelimeler denir umarım beğenmişsinizdir bayanlar

boys and girls that was hard work

baylar erkekler ve kızlar bu zor iş

hello to snow earth hello snoo earth i don't recognize your name yes it would appear that

kar dünyasına merhaba merhaba snoo dünya isminizi tanıyamadım evet görünürdü

the live chat is very busy a lot of people wanting to chat today very nice to see you

canlı sohbet çok meşgul bugün sohbet etmek isteyen birçok insan seni burada görmek çok güzel

here

here is the answer to today's mystery idiom i showed you this earlier on and i'm going

bugünün gizemli deyiminin cevabı sana bunu daha önce gösterdim ve

to give you the answer right now there it is the mystery idiom it is a well-known phrase

sana cevabı hemen şimdi vereceğim gizemli deyim,

we often use in english when a person puts their priorities in the wrong order so maybe

bir kişi önceliklerini yanlış sıraya koyduğunda İngilizce'de sıklıkla kullandığımız iyi bilinen bir ifadedir, bu nedenle belki de

your priorities are in the wrong order the answer is

öncelikleriniz yanlış sıradadır, cevap

oh the answer is put the cart before the horse it is a well-known expression in english and

oh, cevap arabayı atın önüne koymaktır. İngilizce'de iyi bilinen bir ifade ve

it means to get your priorities wrong to address the wrong thing first if you put things in

önceliklerinizi yanlış yapmak anlamına gelir, yanlış şeyi ilk önce ele almak, eğer şeyleri

the wrong order we can say that you have put the cart before the horse so what this means

yanlış sıraya koyarsanız, arabayı atın önüne koydunuz diyebiliriz, bu ne anlama geliyor

is maybe the important things have been placed in the wrong position and the things that

belki de önemli şeyler var yanlış yere konulmuştur ve

are not so important have been given priority so you might try to put something that is

çok da önemli olmayan şeylere öncelik verilmiştir bu yüzden önemsiz bir şeyi önemli olan bir şeyin önüne koymaya çalışabilirsiniz

unimportant in front of something that is important in other words you put the cart

yani arabayı

before the horse you get your priorities wrong and there it was today's mystery idiot the

atın önüne koyarsınız önceliklerinizi yanlış alırsınız ve işte bugünün gizemli aptalıydı jimmy'nin

mystery idiom every wednesday

her çarşamba

jimmy says is zonk an imitative word i don't think it is that is interesting i don't think

söylediği gizemli deyim zonk taklit edici bir kelimedir bunun ilginç olduğunu düşünmüyorum

zonk is imitative and the reason why it it might be used when a person is hitting something

zonk'un taklitçi olduğunu ve bir kişi bir şeye vurmak

but also it is often used to describe sleep as well so to be zonked zonk z-o-n-k zonk

ama aynı zamanda genellikle uykuyu tanımlamak için de kullanılır, bu yüzden zonk olmak z-o-n-k zonk

means sleep you are feeling zonked but it could also be used to mean hit i'm not sure

uyku anlamına gelir zonklanmış hissediyorsunuz ama vurmak için de kullanılabilir

if it is imitative though it might not it might derive from something else and there

taklit olduğundan emin değilim ama olmayabilir de başka bir şeyden türemiş ve

are many words in the english language that appear to be imitative but they are actually

ingilizcede taklit gibi görünen pek çok kelime var ama aslında öyle değiller

not they are not

that's some very interesting messages coming through

intelligence says i really loved doohickey from our last lesson doohickey it is a thing

zeka yoluyla gelen bazı çok ilginç mesajlar son dersimizden doohickey'i gerçekten sevdiğimi söylüyor doohickey bu olabilecek bir şey baktığınız

that can't be specifically named so something that you are looking at but you you can't

bir şey için özel olarak adlandırılmıştır, ancak onu

name it you can't name that thing so instead you just say oh can you pass me that doohickey

adlandıramazsınız, o şeyi adlandıramazsınız, bunun yerine sadece ah, oradaki zımbırtıyı bana uzatabilir misiniz,

over there another way of describing that is doodad as well you can say do dad a doodad

bunu açıklamanın başka bir yolu da doodad diyebilirsiniz. do baba a doodad diyebilirsin,

is a thing that you can't remember the name of so instead you will just say do dad can

adını hatırlayamadığın bir şey bu yüzden onun yerine sadece do baba diyeceksin,

you pass me the um doodad over there

bana oradaki um doodad'ı iletir misin

we have more there is still more to come oh my goodness this is turning out to be a very

daha çok var daha gelecek daha çok var aman tanrım bu çok yoğun bir ders olduğu ortaya çıkıyor

busy lesson would you like to have a look at some strange english words and then i promise

bazı garip ingilizce kelimelere bir göz atmak ister misin ve sonra söz veriyorum

i will leave you alone

seni rahat bırakacağım söz

i promise i will i will not bother you again

veriyorum seni bir daha rahatsız etmeyeceğim

so here we go we have some strange english words coming up now would you like to have

o yüzden işte başlıyoruz bazı garip ingilizce kelimeler geliyor şimdi

a look at some strange english words because lilia just mentioned the strange words from

bazı garip ingilizce kelimelere bakmak ister misin çünkü lilia az önce önceki ingilizce bağımlımdan gelen garip kelimelerden bahsetti, işte

my previous english addict so here are some strange english words before we go before

gitmeden önce bazı garip ingilizce kelimeler

we say goodbye we have some strange english words the first one is i like this word by

veda etmeden önce bazı garip ingilizce kelimelerimiz var ilki bu arada bu kelimeyi seviyorum

the way clod c-l-o-d clod it is a noun and it describes a large solid piece of mud or

clod c-l-o-d clod bir isimdir ve büyük katı bir çamur parçasını veya

maybe a piece of mud that has dried or is damp cloth a large solid piece of mud so maybe

belki kurumuş veya nemli bir bez olan bir çamur parçasını tanımlar büyük bir katı çamur parçası bu yüzden belki

if you go into a field and you can see that the field has just been ploughed and all of

bir tarlaya giderseniz ve tarlanın henüz sürülmüş olduğunu ve tüm

the soil all of the dirt all of the land has been turned over you will often find there

toprağın tüm kirin tüm arazinin alt üst edildiğini görebilirsiniz, genellikle

are large clods of dirt soil or maybe mud clod it's a great word by the way and also

büyük toprak parçalarının veya belki de çamur toprağının olduğunu göreceksiniz bu arada bu harika bir kelime ve ayrıca

there is another word that we can use as well to describe a very heavy pair of shoes the

çok ağır bir çift ayakkabıyı tarif etmek için kullanabileceğimiz başka bir kelime daha var, bu

word is clodhopper clodhopper a clodhopper is a very large heavy boot quite often you

kelime clodhopper'dır.

will see people walking with very large boots quite often across a muddy field and this

ve bu

actually is not a proper word it is actually informal so this particular word is actually

aslında uygun bir kelime değil, aslında gayri resmi, yani bu özel kelime aslında

an informal word claude hopper hopper a large heavy boot so a person who is wearing a large

resmi olmayan bir kelimedir claude hopper hopper, büyük bir ağır çizme, bu nedenle büyük bir çift çizme giyen bir kişi

pair of boots maybe they are walking through a field maybe a muddy field they are wearing

belki bir tarlada yürüyordur belki çamurlu bir tarlada

a pair of clod hoppers it is an informal word for large heavy boots here's another one oh

bir çift pabuç giyiyorlar bu büyük ağır çizmeler için resmi olmayan bir kelime işte bir tane daha oh oh

oh this is this is a serious one this is wretch wretch

bu ciddi

if you are feeling unwell maybe you have a stomach problem maybe you have food poisoning

you might wretch the action or the sound of vomiting wretch so you know the feeling i

eylemi veya kusmanın sesini berbat edebilir sefil yani duyguyu bilirsiniz duyguyu biliyorum

know the feeling we've all done it wretch it means the action or the sound of being

hepimizin yaptığı sefil bu eylem veya hasta olmanın sesi anlamına gelir kusarsınız

sick you throw up you vomit wretch so this of course is a verb it describes the action

kusarsınız sefil yani bu elbette bir fiildir o eylemi

and also the sound the thing that is happening

ve aynı zamanda sesi, olan şeyi anlatıyor en

i'm trying to think when was the last time that i was sick when was the last time that

son ne zaman hasta olduğumu düşünmeye çalışıyorum en son ne zaman

i vomited trying to think um i can't remember i actually can't remember the last time i

düşünmeye çalışırken kustum um hatırlayamıyorum aslında hatırlayamıyorum en son kustuğum zaman

vomited

who would remember that anyway i mean who would write that down in that diary dear diary

kim hatırlar bunu zaten yani bunu kim yazardı o günlüğe bugün kustum sevgili günlük kustum

today i vomited it's not the sort of thing that you would keep a record of to be honest

dürüst olmak gerekirse kayıt tutulacak türden bir şey değil

here's a nice word a lovely word a pretty word a soothing word wobble warble to sing

işte güzel bir söz güzel bir söz güzel bir güzel kelime yatıştırıcı bir kelime wobble uğultu

softly with changing notes

değişen notalarla yumuşak bir şekilde şarkı söylemek için şakır şakır

warble you wobble a bird might warble when it is singing in the tree to sing softly with

şakırdatırsınız

changing notes is warble warble

here's another one

oh here is a word that can be used in more than one way as both a verb and noun clutter

tek yönlü hem fiil hem de isim dağınıklık dağınıklık

clutter clutter as a verb means to leave items in an untidy way so maybe you put things in

fiil olarak dağınıklık eşyaları dağınık bir şekilde bırakmak anlamına gelir, bu yüzden belki odanıza bir şeyler koyarsınız

your room and you fill your room with all sorts of junk and rubbish or maybe you just

ve odanızı her türlü ıvır zıvır ve çöple doldurursunuz ya da belki

leave everything in an untidy way everything is messy all of the things that you've put

her şeyi bir yere bırakırsınız. dağınık bir şekilde her şey darmadağın odaya koyduğunuz her şey darmadağın

in the room are just in a mess perhaps a person who hoards we've all seen them on the television

belki de istifleyen bir insan bunları hepimiz televizyonda gördük

people who keep things in their house and then they just keep putting things in their

evlerinde bir şeyler saklayan ve sonra bir şeyler koymaya devam eden insanlar

room and eventually it becomes a giant mess clutter so it can be used as a verb if you

ve sonunda dev bir dağınıklık haline gelir, bu yüzden bir fiil olarak kullanılabilir, eğer

are doing that thing the action of doing it is clutter you can clutter the room clutter

o şeyi yapıyorsanız, bunu yapma eylemi dağınıklıktır, odayı karıştırabilirsiniz, içine bir

you make something very messy by putting lots of things inside it and then as a noun of

sürü şey koyarak çok dağınık bir şey yaparsınız ve sonra bir isim olarak

course the collection of things can be described as clutter so this particular word can be

elbette bir şeyler topluluğu dağınıklık olarak tanımlanabilir, bu nedenle bu belirli kelime

used as both a verb and noun a collection of items left in an untidy way is clutter

hem fiil hem de isim olarak kullanılabilir dağınık bir şekilde bırakılan bir öğeler topluluğu dağınıklık

two more and then we're going oh you might describe me as this person some people say

iki tane daha ve sonra gidiyoruz oh sen beni bu kişi olarak tanımlayabilir bazı insanlar

i am some people say mr duncan you are a shutterbug you are a shutterbug you are very keen you

ben diyor bazı insanlar bay duncan diyor siz bir fotoğraf böceğisiniz

are a person who enjoys taking photographs or maybe filming things with a video camera

or a mobile phone you enjoy or you are very passionate about photography so we can describe

ya da fotoğrafçılık konusunda çok tutkulusunuz yani

a person who likes taking photographs maybe they are very keen and excited when they take

fotoğraf çekmeyi seven bir insanı tarif edebiliriz belki fotoğraf çekerken çok hevesli ve heyecanlıdır

photos they are a shutterbug shutterbug i like that word one more this is our final

onlar bir fotoğraf böceğidir bu kelimeyi bir kez daha beğendim bu

strange word today and maybe this describes you maybe you are the person that i'm going

bugünkü son garip kelimemiz ve belki de bu tarif ediyor belki de

to describe right now oh vivacious vivacious i like this word it is an adjective it describes

şu anda tarif edeceğim kişi sensin oh capcanlı capcanlı bu kelimeyi seviyorum bu bir sıfattır

the appearance of a person an attractive lively person so if you are attractive

bir kişinin görünüşünü anlatan çekici canlı bir insan yani eğer çekici ve

lively and you are a person we might describe you as vivacious vivacious quite often we

canlıysan ve bir insansan biz olabiliriz sizi hayat dolu hayat dolu olarak tanımlayın

will use this to describe a female so you don't often describe a male or a man as vivacious

bunu sıklıkla bir dişiyi tarif etmek için kullanacağız bu nedenle bir erkeği veya bir erkeği hayat dolu olarak tanımlamazsınız

however quite often you will describe a woman as vivacious attractive lively marilyn monroe

ancak çoğu zaman bir kadını hayat dolu çekici canlı olarak tanımlarsınız marilyn monroe

that be fair would it be fair to say that marilyn monroe was vivacious attractive lively

bu adil olur mu adil olur mu marilyn monroe'nun capcanlı çekici canlı

a woman yes maybe and that is it oh my goodness have we really come to the end of today's

bir kadın olduğunu söylemek evet belki ve bu kadar mı aman tanrım gerçekten bugünkü

live stream already i can't believe it i know what you are thinking mr duncan we want more

canlı yayının sonuna mı geldik inanamıyorum ne düşündüğünüzü biliyorum bay duncan daha fazlasını istiyoruz

please give us some more more or maybe less thank you very much for your company today

lütfen bize biraz daha fazlasını veya belki daha azını verin, bugün şirketiniz için çok teşekkür ederim,

oh we have quite a lot of people on the live chat thank you very much for joining me very

canlı sohbette oldukça fazla insan var, bana katıldığınız için çok teşekkür ederim,

nice to see you here i really can't wait i can't wait to have a look at all of your messages

sizi burada görmek çok güzel, gerçekten sabırsızlanıyorum, yapabilirim' bugün tüm mesajlarınıza bakmak için sabırsızlanıyorum

today because i've noticed that quite a lot of you have been getting involved with the

çünkü birçoğunuzun

live chat very good

canlı sohbete dahil olduğunu fark ettim

thank you very much alessandra also palmyra and also we have belarusia thank you very

çok iyi çok teşekkür ederim alessandra ayrıca palmyra ve ayrıca belarusya'mız var çok teşekkür ederim

much for joining us today jimmy jimmy says hiccup hiccup yes hiccup i think hiccup is

bugün bize katılıyor jimmy jimmy hıçkırık hıçkır diyor evet hıçkırık bence hıçkırık

imitative yes i think it is i think imitative words such as hiccup hiccup hiccup like that

taklittir evet bence hıçkırık hıçkırık hıçkırık gibi taklit kelimeler olduğunu düşünüyorum

do you ever get the hiccups is there a way of stopping your hiccups

hiç böyle hıçkırık olur musun hıçkırıklarını durdurmanın bir yolu var mı

some people say if you hold your breath for 20 seconds or maybe if you drink a glass of

bazı insanlar eğer hıçkırıklarını durdurursan nefesinizi 20 saniye tutun ya da belki

water whilst standing on your head which doesn't sound easy i think i would prefer to have

başınızın üzerinde dururken bir bardak su içerseniz, ki bu kulağa kolay gelmiyor, dürüst olmak gerekirse hıçkırmayı tercih ederim,

hiccups to be honest

thanks for your company it's been lovely to see you all here today i hope you've enjoyed

şirketiniz için teşekkürler, bugün hepinizi burada görmek çok güzeldi umarım

this wednesday live stream if you like it please give me a thumbs up i want to see lots

bu çarşamba canlı yayınını beğenmişsinizdir eğer beğendiyseniz lütfen bana bir başparmak verin bugün bunlardan çokça görmek istiyorum

and lots of these today can i please have lots of thumbs up so if you are watching at

lütfen bol bol beğeni alabilir miyim bu yüzden şu anda izliyorsanız öyle mi

the moment

am i i thought i was about to cry then

sanıyordum ağlamak üzereydi sonra

i felt a tear come to my eye i think it's my hay fever if you want to give me a thumbs

gözüme bir damla yaş geldi sanırım bu benim saman nezlem

up please feel free to do so give me a lovely thumbs up

have you done it have you done it have you given me a thumbs up have you given me a like

bana bir başparmak verdin mi bana bir beğeni verdin mi evet

yes okay then good i can go now thank you anna thank you luis thank you very much for

tamam o zaman iyi şimdi gidebilirim teşekkür ederim anna teşekkür ederim luis şirketin için çok teşekkür ederim

your company i hope you've enjoyed this it is time to go you can watch this later if

umarım bundan keyif almışsındır gitme zamanı geldi bunu daha sonra izleyebilirsin

you really want to do you want to you can watch this again later on with subtitles there

gerçekten yapmak istiyorsun bunu daha sonra tekrar altyazılı olarak izleyebilirsin daha

will be captions later so you can watch this again later on and i will put captions on

sonra altyazılı olacak daha sonra tekrar izleyebilirsin ve ben ekrana altyazı koyacağım

the screen ah did you know that did you know that you can watch this again later with subtitles

ah bunu biliyor muydun izleyebileceğini biliyor muydun bunu daha sonra altyazılı olarak, bunun

you know what that deserves that deserves a fancy pants

neyi hak ettiğini biliyorsunuz, müziksiz süslü bir pantolonu hak ediyor,

without the music thank you very much sergio for your mischievous comments today very interesting

çok teşekkür ederim sergio bugünkü yaramaz yorumlarınız için çok ilginç,

thank you also to zuzika thank you beatrice thank you palmyra thank you very much for

zuzika'ya da teşekkür ederim, teşekkür ederim beatrice, teşekkür ederim palmyra, bugünkü şirketiniz için çok teşekkür ederim,

your company today thank you also

teşekkür ederim. sen de

anna anarita wow i'm very interested to have a look later at all of your lovely messages

anna anarita vay, canlı sohbetteki tüm güzel mesajlarına daha sonra bir göz atmakla çok ilgileniyorum

on the live chat because it looks as if you've been very busy today i am going now i'm going

çünkü görünüşe göre bugün çok meşgulsün, şimdi gidiyorum şimdi

to make a cup of tea for mr steve because he has been busy working in the office all

bir fincan yapacağım Bay Steve'e çay çünkü bugün bütün gün ofiste çalışmakla meşgul o

day today so i'm going now thank you very much for your company i hope you've enjoyed

yüzden şimdi gidiyorum arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim umarım beğenmişsinizdir

this thanks a lot for watching don't forget i am back with you when i am back with you

izlediğiniz için çok teşekkürler unutmayın tekrar aranızdayım pazar günü tekrar seninle olduğumda

on sunday so you can watch me next sunday from 2 p.m uk time that is when i will be

gelecek pazar saat 14:00'ten itibaren beni izleyebilmen için o zaman

with you again i will also go upstairs and tell mr steve that he is wasting the bread

tekrar seninle olacağım ben de yukarı çıkıp Bay Steve'e ekmeği ziyan ettiğini

i will tell him and i will say that you told me to tell him mr steve stop wasting brett

söyleyeceğim ona ve ben bana Bay Steve'e Brett'i boşa harcamayı bırakmasını söylememi söylediğinizi söyleyeceğim ona

i will tell him later on thank you very much i hope you've enjoyed all of this back on

daha sonra söyleyeceğim çok teşekkür ederim umarım tüm bunlardan zevk almışsınızdır

sunday from 2pm uk time this is mr duncan in the birthplace of english saying thank

pazar günü İngiltere saatiyle 14.00'den itibaren burası ingilizcenin doğum yeri olan Bay Duncan'dır atasözü

you for watching i hope you've enjoyed this has it been okay did you like it okay some

izlediğiniz için teşekkür ederim umarım beğenmişsinizdir sorun değil beğendiniz mi tamam

of you did that's good

bazılarınız beğendi

see you next week thank you for your company the messages are still coming through i will

haftaya görüşürüz şirketiniz için teşekkür ederim mesajlar hala geliyor

give you a few moments to say goodbye to each other see you on sunday and of course until

size söylemeniz için birkaç dakika vereceğim Pazar günü görüşürüz ve tabii ki

the next time we meet here which will be sunday and of course mr steve will be here as well

bir dahaki sefere burada buluşana kadar, ki bu pazar olacak ve tabii ki Bay Steve de burada olacak,

you know what's coming next yes you do

bundan sonra ne olacağını biliyorsunuz evet, uuuu

phew it was a busy one a very busy one indeed

yoğun bir gündü çok yoğun bir gündü. gerçekten

ta ta for now

ta ta şimdilik