31 Days of Learning English - 4th October - Road, Street, Using 'would' - improve your English

everybody take a deep breath because it's Friday welcome to another day

herkes derin bir nefes alsın çünkü bugün cuma başka bir güne hoşgeldiniz

another day of October day four of 31 days of English

ekimin başka bir günü 31 günlük ingilizcenin dördüncü gününe merhaba

hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you ok

millet ben bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

I hope so are you happy I hope you are happy because today is world smile day

umarım mutlusundur umarım mutlusundur çünkü bugün dünya gülümseme günü

did you know that so I want to see you all giving me your best smiles I want to

bunu biliyor muydun yani hepinizin bana en güzel gülümsemelerinizi verdiğinizi görmek istiyorum

see your smiles go for miles so today is world smile day so there is no excuse

gülümsemelerinizin gittiğini görmek istiyorum kilometrelerce yani bugün dünya gülümseme günü yani

for being sad or unhappy because we are all here today sharing our smiles

üzgün ya da mutsuz olmak için bir mazeret yok çünkü hepimiz bugün buradayız ve gülümsemelerimizi

together so here we go then oh my goodness it's day 4 already we've made

birlikte paylaşıyoruz işte başlıyoruz o zaman aman tanrım bugün 4. gün şimdiden

it all the way to day 4 of 31 days of English in October can you believe it I

bugüne kadar geldik Ekim ayında 31 günlük İngilizce dersinin 4'ü buna inanabiliyor musun Daha

have another 27 days to go the big question is will I make it all the way

27 günüm daha var, asıl soru şu:

to the end of October I don't know I have no idea so here we go Friday is

Ekim'in sonuna kadar yetişebilecek miyim Bilmiyorum hiçbir fikrim yok, işte başlıyoruz Cuma

here of course I'm sure many of you are feeling very excited because the weekend

burada elbette ki çoğunuz çok heyecanlı hissediyorsunuz çünkü hafta sonu

is just around the corner but for some people there is no weekend because I

yaklaşıyor ama bazı insanlar için hafta sonu yok çünkü

have to appear here again tomorrow because I'm here every day during

yarın tekrar burada görünmem gerekiyor çünkü ben ekim boyunca her gün buradayım

October and there you can see now on the screen all of the day's 31 days of live

ve siz de oradasınız. Ekim 2019 Pazartesiden Cumaya 14:00 boyunca 31 günlük canlı İngilizce gününün tamamını şimdi ekranda görebilir.

English during October 2019 Monday to Friday 2 p.m. UK time and tomorrow I

İngiltere saati ile yarın

will be with you at 12 p.m. so it is always a different time on Saturday

saat 12:00'de sizlerle olacağım. bu yüzden Cumartesi günleri her zaman farklı bir zamandır

because mr. Steve and myself we always like to go into town to have our lunch

çünkü Mr. Steve ve ben her zaman öğle yemeğimizi yemek için şehre gitmeyi severiz,

so Saturday tomorrow 12 p.m. midday UK time and then on Sunday 2 p.m.

bu yüzden yarın Cumartesi 12:00. İngiltere saatiyle öğlen ve ardından Pazar 14:00

UK time and then back into the week Monday

Birleşik Krallık saatiyle ve ardından haftaya geri dönün Pazartesiden

to Friday 2 p.m. UK time I am with you every single day

Cumaya 14:00 Birleşik Krallık zamanı

during October and the reason why I'm doing this is something quite simple

Ekim ayı boyunca her gün sizinleyim ve bunu yapmamın nedeni oldukça basit bir şey

really I am celebrating my 13th year on YouTube

gerçekten YouTube'daki 13. yılımı

making English lessons yes it only seems like yesterday when I was first on

İngilizce dersleri alarak kutluyorum evet YouTube'da ilk kez

YouTube teaching English and did you know did you know this do you know that

İngilizce öğretirken daha dün gibi görünüyor ve biliyor muydunuz bunu biliyor muydunuz biliyor muydunuz YouTube'da İngilizce

I was the first English English man to teach English on YouTube in fact there

öğreten ilk İngiliz erkek olduğumu biliyor muydunuz aslında

was only me and there was a lady who had very large hmm that's all I'm saying

sadece ben vardım ve çok büyük hmm'si olan bir bayan vardı tüm

and she used to teach English as well who remembers hotforwords so there was

söylediğim bu ve o hotforwords'ü hatırlayanlar İngilizce de öğretin, bu yüzden

me and there was a lady who was very sexy called hotforwords and we were the

ben vardım ve hotforwords adında çok seksi bir bayan vardı ve

first people on YouTube to teach English so you had a choice between me and the

YouTube'da İngilizce öğreten ilk kişilerdik, bu yüzden ben ve yarı çıplak bayan arasında bir seçim yapma şansınız vardı,

semi naked lady some things haven't changed here on YouTube have you noticed

bazı şeyler olmadı. YouTube'da değişti fark ettiniz mi işte

so here we go again it is Friday what is it it's the fourth

yine başlıyoruz bugün Cuma nedir

of October day 4 of 31 days of English in October so let's have a look I wonder

Ekim ayının 31 gününün 4'ü Ekim ayının 4'ü yani bir bakalım

who is on the live chat are you on the live chat at the moment if it is your

canlı sohbette kim var merak ediyorum canlı sohbette siz var mısınız? şu anda sohbet

first time here don't forget to say hello say mr. Duncan it is my first time

burada ilk kez iseniz merhaba demeyi unutmayın bay deyin. Duncan, canlı sohbete ilk kez giriyorum

on the live chat and I might give you something special

ve bugün canlı sohbette

talking of special things who is first on the live chat today oh hello - Andrew

ilk kim var, size özel şeylerden bahseden özel bir şey verebilirim, oh merhaba - Andrew

and drew Malloy chick off who says hello again on this sunny Friday well

ve bu güneşli Cuma günü yine merhaba diyen Malloy'u çekti,

unfortunately outside at the moment look there is a live view outside it isn't

ne yazık ki dışarıda an bak canlı görüntü var

sunny here unfortunately it is overcast it is gloomy it has been

dışarda hava güneşli değil ne yazık ki burası bulutlu kasvetli

raining all morning so it isn't a very cheerful day even though it is world

sabahtan beri yağmur yağıyor bu yüzden dünya gülümseme günü olmasına rağmen pek neşeli bir gün değil

smile day so I'm still smiling even though the weather outside is a little

bu yüzden hala gülümsüyorum Dışarıda hava

bit grim but here in the studio everything is fun and exciting so

biraz kasvetli olsa da burada stüdyoda her şey eğlenceli ve heyecan verici bu yüzden

congratulations to Andrew you are first on today's live chat

tebrikler Andrew'u bugünün canlı sohbetinde birincisiniz

congratulations to Andrew you are first also to Alamgir hello Alamgir nice to

Tebrikler Andrew'u da Alamgir'de birincisiniz merhaba Alamgir

see you back here today Alamgir says hi Yoga is here as well hello Yoga welcome

bugün sizi tekrar burada görmek güzel Alamgir merhaba diyor Yoga da burada merhaba Yoga

to Friday's live English stream at 8 minutes past two o'clock I am with you

Cuma günkü canlı İngilizce akışına saat ikiyi 8 geçe hoş geldiniz

for one hour between Monday and Friday also I am with you on Saturday and

Pazartesi ve Cuma günleri arasında bir saatliğine sizinleyim Ayrıca Cumartesi ve Pazar günleri de sizinleyim

Sunday as well incredible Connell is here

inanılmaz Connell burada

hello Connell nice to see you back here again Alamgir says hello

merhaba Connell seni tekrar burada görmek güzel Alamgir merhaba diyor

also pappi watching in Honduras Louie Louie

ayrıca Honduras'ta pappi Louie Louie

mr. Duncan I like the melody do you mean the piece of music that I play at the

Mr. Duncan melodiyi beğendim canlı yayının başında çaldığım müzik parçasını mı kastediyorsun

start of the live stream a lot of people seem to like this piece of music

birçok insan bu müzik parçasını beğenmiş görünüyor

the name of the music is elevator that's what it's called and it is actually

müziğin adı asansör

available on YouTube so that piece of music is the music I play at the start

YouTube, bu müzik parçası

of all of my live streams and I'm glad to hear that you like listening to it

tüm canlı yayınlarımın başında çaldığım müziktir ve onu dinlemeyi sevdiğinizi duyduğuma sevindim

very nice hello from Egypt as well hello Tamika

Mısır'dan da merhaba merhaba Tamika

hello Mika watching in Japan of course Mika is one of the moderators on the

merhaba Mika Japonya'da izliyorum tabii ki Mika

live chat so behave yourself if you are saying something if you are writing on

canlı sohbetin moderatörlerinden biridir, bu nedenle bir şey söylüyorsanız kendinize dikkat edin,

the live chat keep it nice we try to be friendly on this channel Alexandra is

canlı sohbette yazıyorsanız, hoşça kalın, bu kanalda arkadaşça olmaya çalışıyoruz Alexandra burada

here amra Wadi also kim hee-jung hello Kim I

amra Wadi ayrıca kim hee-jung merhaba Kim I

don't recognize your name is it your first time here on the live chat is it

don Adını tanımıyorum, canlı sohbete ilk kez mi geliyorsun,

your first time if so please tell me can I say a big thank you to a couple of

eğer öyleyse, lütfen bana söyle, şu anda birkaç kişiye büyük bir teşekkür edebilir miyim,

people right now I received a couple of nice donations hello to Petros and also

birkaç güzel bağış aldım, Petros'a merhaba ve Ayrıca

to Francoise as well so thank you very much for your lovely kind donations that

Françoise'a da bu yüzden bana PayPal aracılığıyla gönderilen güzel bağışlarınız için çok teşekkür ederim

were sent to me through PayPal thank you very much and if you want to send a

çok teşekkür ederim ve bağış göndermek isterseniz

donation you are more than welcome to do so here is the address on the screen

memnuniyetle karşılarız işte ekrandaki adres

right now if you want to make a donation to my PayPal account to help my work

sağda şimdi eğer benim PayPal hesabıma bağışta bulunmak istersen, işimin

continue forever and ever because well first of all I don't charge anything so

sonsuza dek devam etmesine yardımcı olmak için çünkü her şeyden önce hiçbir ücret almıyorum, bu yüzden

you don't have to pay for my lessons I give my time completely free of charge

derslerim için ödeme yapmak zorunda değilsin, zamanımı tamamen ücretsiz olarak veriyorum

it doesn't cost you anything but of course I give a lot of my time for free

size hiçbir maliyeti yok ama tabii ki zamanımın çoğunu bedavaya veriyorum

so if you would like to make a donation to help my work continue there it is on

bu yüzden işimin orada devam etmesine yardımcı olmak için bağış yapmak isterseniz

the screen and thank you once again to Petros and also Francois for your lovely

ekranda ve Petros'a ve ayrıca Francois'e bir kez daha teşekkür ederim. paypal üzerinden yaptığınız güzel

donations through paypal now the other day if you

bağışlar geçen gün

remember the other day I was in the kitchen and by the way I will be in the

hatırlarsanız geçen gün mutfaktaydım ve bu arada gelecek

kitchen next Wednesday again I did talk about words relating to

çarşamba yine mutfakta olacağım yemekle ilgili kelimelerden

food and also the feeling of needing food for example being hungry and there

ve ayrıca yiyeceğe ihtiyaç duyma duygusundan bahsetmiştim örneğin aç olmak ve size

is one word that I forgot to show you so I'm going to show the word to you now

göstermeyi unuttuğum bir kelime var bu yüzden şimdi size kelimeyi göstereceğim

the word is parched parched the word parched is very interesting we often use

kavrulmuş kavrulmuş kelime çok ilginç

the word parched when we want to express feeling thirsty parched so if you feel

kavrulmuş kelimesini genellikle susamış kavrulmuş duyguyu ifade etmek istediğimizde kullanırız yani susadıysanız eğer su içmeniz gerekiyorsa

thirsty if you feel is if you need to drink some water for example we can say

örneğin biraz su içmeniz gerektiğini hissediyorsanız

that you feel parched parched so there is an interesting word used quite often

kavrulmuş hissediyorsunuz diyebiliriz yani İngilizcede oldukça sık kullanılan ilginç bir kelime vardır

in English to feel parched to feel thirsty

kavrulmuş hissetmek susamış hissetmek

also we can use this to describe land or the ground when it is very dry we can

toprak ya da yer çok kuru olduğunda

say that the land or the ground is parched but a person can also say they

toprağın ya da yerin kavrulduğunu söyleyebiliriz ama bir kişi de

feel parched when they are thirsty so if you have thirst you can say that you

susadığında kavrulmuş hissettiğini söyleyebilir, bu yüzden susadıysanız

feel parched I am so thirsty I am parched I hope that helps you

kavrulmuş hissettiğinizi söyleyebilirsiniz Ben çok susadım I kavruldum umarım bu size yardımcı olur

hello to mate mathroom Mathurin hello Mathurin watching but where where are

matmatiğe merhaba Mathurin merhaba Mathurin izliyor ama nerede

you watching Alamgir says hello to everyone else Silvio

izliyorsunuz Alamgir herkese merhaba diyor Silvio

hello Silvio is it your first time please let me know Mika is also saying

merhaba Silvio ilk seferiniz mi lütfen bana bildirin Mika da

hello to everyone what a friendly group of people have you noticed a lot of the

herkese merhaba diyor ne kadar arkadaş canlısı bir grup İnsanların çoğu, burada kanalımdaki insanların çoğunu fark ettiniz mi,

people here on my channel when you are all talking together you want

hepiniz birlikte konuşurken çok

so friendly just proving that not everyone in the world is mean and

arkadaş canlısı olmak istiyorsunuz, sadece dünyadaki herkesin kötü ve

horrible some people are quite nice in fact I would go as far as to say that

korkunç olmadığını kanıtlamak istiyorsunuz, bazı insanlar oldukça iyi aslında, bu kadar ileri giderdim

most people are nice but unfortunately nice things don't sell newspapers

çoğu insanın iyi olduğunu söylüyor ama ne yazık ki güzel şeyler gazete satmıyor

Alexandra says where is mr. Duncan I'm here I'm on the screen right now can you

Alexandra Bay nerede diyor. Duncan ben buradayım şu an ekrandayım

see me Patrick hello mr. Duncan how are you today I am French but I am now

beni görebilir misiniz Patrick merhaba bay. Duncan bugün nasılsın ben Fransızım ama artık

living in Thailand hello to Patrick Patrick originally from France but now

Tayland'da yaşıyorum aslen Fransa'dan olan ama şimdi Tayland'da

living in Thailand Louis is here hello Luis thank you once again for your

yaşayan Patrick Patrick'e merhaba merhaba Louis burada merhaba Luis dün gösterdiğim güzel fotoğraflarınız için bir kez daha teşekkür ederim

lovely photographs that I showed yesterday nasiha

nasiha

hello mr. Duncan how are you I'm okay today I had a nice sleep

merhaba bay. Duncan nasılsın bugün iyiyim yine de güzel bir uyku çektim

even though can I share something with you you know I love sharing these little

seninle bir şey paylaşabilir miyim biliyorsun dün gece hayatımın bu küçük anlarını seninle paylaşmayı seviyorum

moments of my life with you last night I had a terrible nightmare I might tell

korkunç bir kabus gördüm

you about it later but I woke up feeling very upset very emotional that's the

sana sonra anlatabilirim ama çok üzgün uyandım çok duygusal

word I'm looking for emotional I felt very emotional after waking up from my

duygusal aradığım kelime bu dün geceki kabusumdan uyandıktan sonra çok duygusal hissettim

nightmare last night I might tell you about it later but it really did upset

bunu size daha sonra anlatabilirim ama beni gerçekten üzdü

me hello Rosa who says hello mr. Duncan and everyone else Sylvio is here I think

merhaba merhaba merhaba diyen rosa bay. Duncan ve diğer herkes Sylvio burada sanırım size

I've already said hello to you Belarus see ya hello Belarusian can i

zaten merhaba dedim Belarusça görüşürüz merhaba Belarusça

first of all say something about yesterday now yesterday I was talking

öncelikle dün hakkında bir şeyler söyleyebilir miyim şimdi dün

about dentist day because Belarusian was actually celebrating dentist day

dişçiler gününden bahsediyordum çünkü Belarusian aslında dün dişçiler gününü kutluyordu

yesterday because that's her job now I don't want to seem as if I was was being

çünkü bu onun iş şimdi dişçilere karşı kaba davranıyormuşum gibi görünmek istemiyorum

unkind to dentists you see because I was quite surprised that there was a dentist

çünkü dişçi günü olmasına çok şaşırdım

day but I wasn't being fair or cruel but I was surprised that

ama adil ya da acımasız değildim ama

there is a dentist day because a lot of people don't like going to the dentist

dişçi günü olmasına şaşırdım çünkü ben de dahil birçok insan dişçiye gitmeyi sevmiyor bu

including me so I really I don't like going to the dentist in fact for the

yüzden ben gerçekten dişçiye gitmeyi sevmiyorum aslında

past two years I have been going to the dentist on a regular basis so I've been

son iki yıldır düzenli olarak dişçiye gidiyorum bu yüzden

going to the dentist around every four or five months however this year I've

dişçiye yaklaşık dört beş ayda bir gidiyorum ama bu yıl

only been to the dentist one time so I don't know why but for some strange

dişçiye sadece bir kez gittim, bu yüzden nedenini bilmiyorum ama garip bir

reason suddenly I have become very nervous about going to the dentist very

nedenden dolayı birdenbire dişçiye gitme konusunda çok gerildim

nervous indeed I don't know why so a lot of people don't really like they don't

gerçekten çok gerginim neden bilmiyorum bu kadar çok insan

really like going to the dentist now I don't hate dentists

dişçiye gitmeyi pek sevmiyor artık dişçilerden nefret etmiyorum

I think dentists are fantastic they save so many smiles every day Zeus Zeus

bence diş hekimleri harikalar her gün o kadar çok gülümseme biriktiriyorlar ki zeus zeus

escazu seeker I might get your name right one day hi

escazu arayıcı ben olabilirim adını bir gün doğru bul selam

mr. Duncan how do you do I'm doing okay thanks a lot I'm not too bad

bay. Duncan nasılsın iyiyim çok teşekkürler çok kötü değilim

it's a pleasure to be here learning English every day with such a good

burada her gün böylesine iyi bir

teacher thank you very much it's kind of you to say

öğretmenle İngilizce öğrenmek bir zevk çok teşekkür ederim

Alan Gere says if we have a smile we might have to have mr. Duncan day as

söylemen büyük incelik Alan Gere eğer varsa diyor sahip olmamız gerekebilecek bir gülümseme bay. Duncan günü

well I don't think that's ever going to happen to be honest I don't think there

de dürüst olmak gerekirse bunun olacağını hiç sanmıyorum,

will ever be a mr. Duncan day I mean why why would you have it why indeed palmira

bir bay olacağını hiç sanmıyorum. Duncan günü Demek istediğim, neden buna sahipsin ki, neden gerçekten de palmira

says mr. Duncan as always you look very stylish oh thank you very much that's

mr diyor. Duncan her zamanki gibi çok şık görünüyorsun oh çok teşekkür ederim bu çok

very kind of you it's just something I threw on just some clothing lying in my

naziksiniz gardırobumda duran bazı kıyafetlerin üzerine attığım bir şey

wardrobe it's nothing special Svetlana is here

özel bir şey değil Svetlana

nice to see you again on smiling day yes it is world smile day today so I want to

gülümseme gününde seni tekrar görmek güzel evet bugün dünya gülümseme günü bugün

see everyone on the live chat smiling with your best biggest smile

canlı sohbetteki herkesin en büyük gülümsemenizle gülümsediğini görmek istiyorum hadi

go on show us your teeth it is my first time to be live with you says Mungo

bize dişlerinizi gösterin bu sizinle ilk kez canlı yayında olacağım Mungo

hello Mungo I remember many years ago there was a TV show in fact it was made

merhaba diyor Mungo Hatırlıyorum yıllar önce bir TV programı vardı aslında o

a long time ago originally it was shown in the movies in the cinemas but it was

uzun zaman önce yapılmıştı aslen sinemalarda filmlerde gösteriliyordu ama

a TV show called Flash Gordon and it was made I think in the 1930s or 1940s a

Flash Gordon diye bir tv programıydı ve sanırım 1930'larda ya da 1940'larda yapılmıştı

long time ago and there was a planet that they would always go to called

ve hep gidecekleri bir gezegen vardı.

Mongo and that's what happened then you see what my brain was started working

Mongo'yu aradım ve olan buydu, sonra beynimin ne çalışmaya başladığını gördünüz

then you made me think of something else so hello to Mongo 9 2 3 it is my first

ve bana başka bir şey düşündürttünüz, bu yüzden Mongo 9 2 3'e merhaba,

time to be live with you well guess what I am now going to give you a round of

sizinle ilk kez yaşıyorum, tahmin edin şimdi ne vereceğim hoşgeldin demek için bir alkış hoş geldin

applause to say welcome

welcome Mongo where are you watching I'm curious to

mongo nerede izliyorsun

find out where you are in the world here in Rome it is an amazing sunny day hi my

dünyanın neresinde olduğunu merak ediyorum burada roma'da harika bir güneşli gün merhaba

best teacher says far doh far Doh so nice to see you here as well hello to

en iyi öğretmenim far doh far doh diyor seni görmek çok güzel burada da

you an O UN Zhao hello you ang ow watching in China a big knee how to you

sana merhaba bir O UN Zhao merhaba sen ve Çin'de izliyorsun a big knee nasılsın

now of course my youtube channel started almost 13 years ago in China I was

şimdi tabii ki youtube kanalım neredeyse 13 yıl önce Çin'de başladı 2006'da youtube kanalımı

actually living in China when I started my youtube channel in 2006 so yes I you

kurduğumda aslında Çin'de yaşıyordum yani evet ben

still live I used to work and live in China ts hello TS it is fascinating it

hala yaşıyorum Çin'de çalışıp yaşıyordum ts merhaba TS büyüleyici,

is a fascinating 8 p.m. for me because of you oh thank you very much that's

büyüleyici bir akşam 8. benim için senin yüzünden oh çok teşekkür ederim çok

very kind of you thanks a lot I read something in the

naziksiniz çok teşekkür ederim

news papers the other day that really did shock me in fact it was not in the

geçen gün gazetelerde beni gerçekten şok eden bir şey okudum aslında gazetede yoktu

newspaper because I don't buy newspapers anymore it was actually on the internet

çünkü artık gazete almıyorum aslında internetteydi

and this is a story that I saw on the internet and on television but not in

ve bu internette ve televizyonda gördüğüm bir hikaye ama gazetede değil

the newspaper because I don't buy newspapers anymore

çünkü artık gazete almıyorum

I refuse to read the newspapers so apparently the latest scare and there

gazeteleri okumayı reddediyorum bu yüzden görünüşe göre en son korku ve

are always new scares when we say scare we mean something that causes people to

her zaman yeni korkular oluyor korkutmak diyoruz, insanların korkmasına veya endişelenmesine neden olan bir şeyi kastediyoruz

become afraid or worried and the latest scare concerns this particular thing it

ve en son korku bu belirli şeyle ilgili

looks very innocent it looks very harmless so simple and yet

çok masum görünüyor çok zararsız çok basit görünüyor ama

apparently this is the latest thing that is causing a

görünüşe göre bu büyük bir korkuya neden olan en son şey

big scare apparently some tea bags contain particles of plastic so

görünüşe göre bazı çay poşetleri plastik parçacıkları içerdiğinden,

apparently that's the latest thing during the manufacturing process

görünüşe göre üretim sürecindeki en son şey bu,

apparently lots of tiny tiny particles of plastic are actually making their way

görünüşe göre pek çok küçük küçük plastik parçacığı aslında

into the tea bags so I don't know how it's happening

çay poşetlerinin içine giriyor, bu yüzden nasıl olduğunu

I haven't discovered that but apparently the latest thing that is contaminated

bilmiyorum Bunu keşfetmedim ama görünüşe göre en son Görünüşe göre plastikle kirlenmiş olan şey

with plastic apparently is tea bags is anything safe nowadays is anything safe

çay poşetleri, günümüzde güvenli olan her şey,

to eat or drink maybe everything is bad for you maybe everything in the world is

yemek veya içmek için güvenli olan her şey, belki sizin için her şey kötü, belki dünyadaki her şey

now bad for you who knows mr. Duncan you are really good at

artık sizin için kötü, kim bilir bayım. Duncan,

hip-hop dancing Thank You Alan here I'm not sure about that even though during

hip-hop dansında gerçekten iyisin Teşekkürler Alan,

my teenage years I used to enjoy having a little dance to the music princess

ergenlik yıllarımda müzik eşliğinde biraz dans etmeyi sevmeme rağmen bundan emin değilim prenses

says hello from London oh hello princess nice to see you here watching in the

Londra'dan merhaba diyor oh merhaba prenses seni görmek güzel burada

capital of the UK from London in London voilá says hello to mr. Duncan that's me

Londra'dan Birleşik Krallık'ın başkentinde Londra'yı seyrederken, Bay'a merhaba diyor. Duncan bu

by the way hello - Vladislav hello mr. Duncan what do you mean

arada benim merhaba - Vladislav merhaba mr. Duncan plastik ne demek

plastic what do you mean for the plastic thank you well when I say plastic it's

plastik için ne demek istiyorsun teşekkür ederim plastik dediğimde bu

things that are made from well most plastic is actually derived from oil and

şeyler iyiden yapılır çoğu plastik aslında petrolden elde edilir ve

nowadays people are becoming more and more concerned about the use of plastic

günümüzde insanlar plastiğin kullanımı konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor

because many things now use plastic as as a means of being contained bottles

çünkü çoğu artık şeyler plastikleri muhafaza etme aracı olarak kullanıyor şişeler

containers so plastic has become a big issue in the world and apparently they

kaplar bu yüzden plastik dünyada büyük bir sorun haline geldi ve görünüşe göre her yerde

are finding very small particles very small

çok küçük parçacıklar çok küçük

fragments of plastic all over the place

plastik parçaları buluyorlar

hello to Anna hello Anna also to cooker sauce

Anna'ya merhaba merhaba Anna ayrıca sos tenceresine

hello curse us watching in Brazil we are now up to date with the live chat oh my

merhaba Brezilya'da izlediğimize lanet olsun artık canlı sohbette güncel durumdayız aman

goodness I drink tea because it's supposed to be healthy now can I first

tanrım çay içiyorum çünkü artık sağlıklı olması gerekiyor öncelikle

of all say that it isn't all tea so it is only some tea

bunun tamamen çay olmadığını söyleyebilir miyim yani sadece biraz çay

apparently some tea bags contain tiny pieces of plastic now I'm not actually

görünüşe göre biraz çay poşetler artık küçük plastik parçaları içeriyor

sure even if if they are harmful because if they are in the tea bag then that

Zararlı olup olmadığından bile emin değilim çünkü çay poşetinin içindeyseler o zaman

means they stay inside the tea bag but apparently some people are worried about

çay poşetinin içinde kalıyorlar demektir ama görünüşe göre bazı insanlar

plastic being in all sorts of things so organic tea bags and that's actually

plastiğin her türlü şeyde olmasından endişe ediyor. yani organik çay poşetleri ve aslında

what this is so this particular tea bag is actually organic and even on the box

bu da bu yani bu özel çay poşeti aslında organik ve hatta kutunun üzerinde

it says guaranteed no plastic so you can actually buy safety bags but we live in

plastik olmadığı garanti ediliyor yazıyor, bu yüzden gerçekten güvenlik poşetleri satın alabilirsiniz ama görünüşe göre

very strange times where many things apparently are considered dangerous or

pek çok şeyin tehlikeli olarak kabul edildiği çok garip zamanlarda yaşıyoruz veya

unsafe call us hello mr. Duncan from Chile in South

güvensiz bizi arayın merhaba bayım. Güney Amerika'da Şili'den Duncan,

America I started to speak English with you thank you very much you are welcome

sizinle İngilizce konuşmaya başladım, çok teşekkür ederim, rica ederim,

it's very kind of you to say apparently today also it is World Animal

görünüşe göre bugün de Dünya Hayvanları Koruma

Day and if you are a regular viewer you will know that I love animals very much

Günü ve düzenli bir izleyiciyseniz, hayvanları çok sevdiğimi bileceksiniz.

so I thought it would be nice to have a little clip a video clip just to show

o yüzden hayvanları ne kadar sevdiğimi göstermek için küçük bir klip ve video klip çekmenin iyi olacağını düşündüm bu

how much I love animals so this is a short video filmed in my garden and what

yüzden bu benim bahçemde çekilmiş kısa bir video ve

you will see you will actually see a lot of young

göreceğiniz şey aslında bir sürü genç

hungry animals as a way of celebrating World Animal Day

aç hayvan göreceksiniz. Dünya Hayvanları Koruma Günü'nü kutlamanın bir yolu

yes I know what you're going to say you are going to say mr. Duncan they're so

evet, ne söyleyeceğinizi biliyorum bayım. Duncan çok

cute and I would agree with you I hope you enjoyed that something that I filmed

tatlılar ve ben de sana katılıyorum, geçen yıl bahçemde çektiğim bir şeyi beğenmişsindir,

in my garden last year some animals feeding in one particular area and there

belirli bir bölgede beslenen bazı hayvanlar ve

were all sorts of animals did you see the mouse there was also a Robin one of

her türden hayvan vardı, fareyi gördün mü, ayrıca bir Robin de vardı. en

my favorite birds there was also a vole vole which looks very similar to a mouse

sevdiğim kuşlardan biri de vardı,

except it has a very long nose and a short tail hello to the live chat thank

çok uzun bir burnu ve kısa kuyruğu olması dışında fareye çok benzeyen bir tarla faresi vardı canlı sohbete merhaba

you for joining me today on this Friday as we we is it really four days wow I

bugün bu Cuma günü bana katıldığınız için teşekkür ederim çünkü biz gerçekten dört kişiyiz günler vay canına

can't believe it so four days into 31 days of learning English

inanamıyorum bu yüzden 31 günlük İngilizce öğrenmenin dört günü

Aleksandra mr. Duncan you really work very hard to have such a nice garden

Aleksandra mr. Duncan gerçekten çok güzel bir bahçeye sahip olmak için çok çalışıyorsun

congratulations you deserve your own applause thank you very much

tebrikler kendi alkışını hak ediyorsun çok teşekkür ederim gerçekten

it would appear that I've really stirred up a discussion about plastic I have

plastik hakkında bir tartışma başlatmış gibiyim

heard about plastic rice and also eggs but I have not seen it yet so are you

henüz

saying that there is plastic inside eggs I haven't I haven't heard of that one I

yumurtaların içinde plastik olduğunu mu söylüyorsunuz Ben bunu duymadım

must be honest Louie Mendez says well mr. Duncan I have

Dürüst olmalıyım Louie Mendez iyi diyor Bay. Duncan

to tell my wife about the tea bags fortunately I don't drink tea so Louis

Poşet çayları karıma söylemeliyim neyse ki ben çay içmiyorum bu yüzden Louis

doesn't drink tea however his wife does so I will have to tell my wife not say

çay içmiyor ama karısı içiyor bu yüzden karıma söylemem gerekecek karım deme benim

my wife I will have to tell my wife so if you tell something it means you pass

karıma söylemem gerekecek yani eğer bir şey söylüyorsun bu,

information on to someone else so you tell them about it you tell them

bir başkasına bilgi ilettiğin anlamına geliyor ve onlara bundan bahsediyorsun onlara bir

something you give them some information or something that you

şey anlatıyorsun onlara bir bilgi veriyorsun ya da

feel that they need to know hello to Palmyra I do not know how to call

bilmeleri gerektiğini hissettiğin bir şey Palmyra'ya merhaba

someone in my native I don't know what that means I'm not sure what you mean

yerli bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum ne demek istediğinden emin değilim

there do you mean your native language nice video mr. Duncan did you film it

ana dilinden mi bahsediyorsun güzel video bay. Duncan sen mi çektin

yes I did I do all of the filming so everything you see on my youtube channel

evet ben yaptım tüm çekimleri ben yaptım bu yüzden youtube kanalımda gördüğünüz her şey benim

was created by myself I don't have any help from anyone else

tarafımdan oluşturuldu kimseden yardım almıyorum

I do everything 100% by myself some people think that there are lots of

herşeyi %100 kendim yapıyorum bazı insanlar çok şey olduğunu düşünüyor

people behind the scenes helping me there isn't there's there's no one just

perde arkasındaki insanların bana yardım etmesi yok değil mi kimse yok sadece

me I love to learn in this cute way excellent teacher

ben böyle sevimli bir şekilde öğrenmeyi seviyorum mükemmel öğretmen teşekkür ederim

thank you quite a loop it's very kind of you to say the magpie is very greedy

tam bir döngü saksağanın çok açgözlü olduğunu söylemeniz çok naziksiniz peki

well they are I must be honest one of my least favourite birds is the magpie for

onlar ben olmalıyım Dürüst olmak gerekirse, en az sevdiğim kuşlardan biri saksağandır,

many reasons they are quite greedy and also Magpies have a horrible habit they

birçok nedenden dolayı oldukça açgözlüdürler ve ayrıca Saksağanların korkunç bir alışkanlığı vardır,

will often raid the nest of some small chicks so there might be some chicks or

sık sık bazı küçük civcivlerin yuvasına baskın yaparlar, böylece

some eggs in a nest and the magpie will often raid the nest so they will take

bir yuvada civciv veya yumurta olabilir ve saksağan sık sık yuvaya baskın yaparlar, böylece

the eggs or they will eat the chicks so yes one of my least favourite birds is

yumurtaları alırlar veya civcivleri yerler, bu yüzden evet en az sevdiğim kuşlardan biri saksağandır

the magpie hello also to Cesar hello Cesar

Cesar'a da merhaba merhaba Cesar

where is mr. Lomax I miss him very much well mr. Lomax is still alive and well

nerede bay. Lomax onu çok özlüyorum bayım. Lomax hala hayatta ve

he's not here though at the moment I would love to have him here maybe next

burada değil ama şu anda burada olmasını çok isterim belki

week he might make a surprise appearance who knows oh don't forget I'm back

haftaya sürpriz bir şekilde ortaya çıkabilir kim bilir ah unutma

tomorrow and also on Sunday as well 12 p.m. tomorrow and Sunday 2 p.m. how

yarın ve ayrıca Pazar günü saat 12 :00'de döneceğim. yarın ve Pazar 14:00 nasıl

- Korey I think the music is very poetic so the animals eating and also the

- Korey bence müzik çok şiirsel bu yüzden yemek yiyen hayvanlar ve

beautiful music is very poetic thank you very much that's very kind of you to say

güzel müzik de çok şiirsel teşekkür ederim çok naziksiniz

here are two words that I'm going to show you now on the screen and they are

burada şimdi size ekranda göstereceğim iki kelime ve

spilt and split you will notice that they look very similar in appearance

dökülmüş ve parçalanmışlar, görünüş olarak çok benzer göründüklerini fark edeceksiniz

however they are completely different when it comes to their definition so you

ancak tanımlarına gelince tamamen farklılar, bu yüzden her şeyden

have first of all spilt split I will say it again

önce dökülen bölünmüş, tekrar söyleyeceğim,

spilt split so first of all the word spilt is actually the past tense of

dökülen bölünmüş yani ilk önce dökülen kelime aslında dökülmenin geçmiş zamanı

spill so if you spill something maybe you spill some water or maybe you spill

yani bir şey dökerseniz belki biraz su dökersiniz ya da belki

some milk you spill the past tense is spilt so you spilt your milk you spilt

biraz süt dökersiniz dökersiniz geçmiş zaman dökülür yani sütünüzü döktünüz

your water and then we have split you can see that there is a slight

suyunuzu döktünüz ve sonra ayrıldık görebilirsiniz hafif bir fark var

difference only a slight difference between these two words

fark sadece bu iki kelime arasında çok az bir fark

so the word split means to cut in half to divide something exactly so you split

yani split kelimesi bir şeyi tam olarak bölmek için ikiye bölmek anlamına gelir, böylece

something you might have fifty pounds and you want to share it with your

bir şeyi bölersiniz elli poundunuz olabilir ve bunu arkadaşınızla paylaşmak istersiniz

friend so you will split the money you split you divide it 50/50 so each person

böylece bölüyorsunuz parayı bölersiniz bölersiniz 50/50 yani her kişi

will get 25 pounds so spilt is the past tense of spill and split is the action

25 pound alacak yani dökülen dökülmenin geçmiş zamanıdır ve bölünme bir şeyi bölme eylemidir bir şeyi bölersiniz bir şeyi bölersiniz bir şeyi

of dividing something you divide something you split

something you open up something you split it split hello to Palmyra split is

açarsınız bir şeyi bölersiniz onu bölersiniz Palmyra'ya merhaba bölmek

a very ancient and stunning city in Croatia oh yes I have heard of it yes

çok eski ve hırvatistan'da büyüleyici bir şehir oh evet bunu duymuştum evet

you're right split it's a very unusual name for a place hello Anna don't cry

haklısın split bir yer için çok sıra dışı bir isim merhaba anna

over spilt milk ah I like that one that is a very good

dökülen süt için ağlama ah bunu beğendim çok güzel bir

proverb in fact the proverb itself means don't regret something or don't get

atasözü aslında atasözü kendisi bir şeyden pişman olma ya da zaten olan bir şey için üzülme demek

upset over something that has already happened so if something has occurred if

yani bir şey olduysa,

something has happened and maybe there is nothing you can do about it maybe you

bir şey olduysa ve belki bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok belki

can't change it maybe the thing that has happened can not be altered we might say

değiştiremezsin belki de olmuş olan şey değiştirilemez

there is no use crying over spilled milk

dökülen süt için ağlamanın bir faydası yok diyebiliriz

very good I like that one quite a loop when people have deep

çok iyi bunu çok beğendim insanlar derin

meditation they will feed themselves from the universe well some people do go

meditasyon yaptıklarında kendilerini evrenden beslerler pekala bazı insanlar

into meditation quite quite deeply so they have a lot of beliefs that surround

oldukça derin meditasyona girerler bu yüzden bir Silvio meditasyon eylemini çevreleyen pek çok inanç

the action of meditating Silvio hello I'm Silvio from Argentina nice to

merhaba ben Arjantin'den Silvio,

see you here today you can actually see at the moment that winter is on the way

bugün sizi burada görmek güzel aslında şu anda kışın yolda olduğunu görebilirsiniz bu arada

it is autumn now by the way but I think it really does feel as if what winter is

şimdi sonbahar ama bence gerçekten hissettiriyor sanki şimdi hangi kış kapıdaymış gibi

on the way now I looked at my window this morning and this is what I saw look

bu sabah pencereme baktım ve bunu gördüm bak şuna bakın

at that already you can see condensation on the window so the glass is covered

zaten pencerede yoğuşma görebiliyorsunuz bu yüzden cam

with condensation and that means that the temperature

yoğuşmayla kaplanmış ve bu sıcaklık

side is starting to drop so inside the house it is nice and warm however

tarafının ısınmaya başladığı anlamına geliyor öyle ki evin içi güzel ve sıcak ama

outside the house it is not so warm so we might say that

dışarısı çok sıcak değil yani

the signs of winter approaching are very evident so you can see there that there

kışın yaklaştığının alametlerinin çok belirgin olduğunu söyleyebiliriz yani

is a lot of steam on the window there is a lot of condensation on the window

orada pencerede çok fazla buhar olduğunu görebilirsiniz. pencerede çok fazla buğu var

mm-hmm so I think now it is safe to say that winter is definitely on the way in

mm-hmm bu yüzden bence artık kışın kesinlikle yolda olduğunu söylemek güvenlidir

fact last night it was freezing I was freezing cold in bed not only that

aslında dün gece donuyordum yatakta donuyordum sadece bu değil

I also had a bad dream as well mica says I think it is possible to have plastic

aynı zamanda kötü bir rüya da görmüştüm mika Vücudumuzun içinde plastik olmasının mümkün olduğunu düşünüyorum bu

inside the body so we often eat plastic without noticing it or without realizing

yüzden fark etmeden ya da ne yaptığımızın farkına varmadan sıklıkla plastik yiyoruz.

that we're doing it I think this is the thing that many people are worried about

now so people are actually concerned by the fact that a lot of the plastic is

plastiğin büyük bir kısmının

very small so it is a big problem and I don't think my personal opinion I don't

çok küçük olması büyük bir sorun ve kişisel fikrimi düşünmüyorum

think that the problem is going to go away I think it's going to take many

Sorunun ortadan kalkacağını düşünmüyorum

years to solve that problem Jolla Hal Jolla from Corey hello Corey nice to see

Bu sorunu çözmenin uzun yıllar alacağını düşünüyorum Jolla Corey'den Hal Jolla merhaba Corey

you here mica is very lucky you are lucky because apparently in Japan it is

seni burada görmek güzel mika çok şanslısın şanslısın çünkü görünüşe göre Japonya'da hava

still 30 degrees 30 that's it I've just decided I'm going to get a

hala 30 derece 30 işte bu

plane ticket to Japan I think so I'm going to stay there because apparently

Japonya'ya uçak bileti almaya karar verdim Orada kalacağım çünkü görünüşe göre hava

it's nice and warm still here in the UK it is becoming very cold shall we have a

güzel ve sıcak Birleşik Krallık'ta hala burası çok soğumaya başladı mı

look outside because we haven't had a look in the garden let's see what the

dışarıya bir bakalım mı çünkü bahçeye bakmadık bakalım

birds are doing shall we oh yes there are some birds so this is a

kuşlar ne yapıyor görelim mi ah evet bazı kuşlar var, yani bu

live view outside you can see there are lots of birds flying around oh I can see

canlı bir görüntü, dışarıda görebilirsiniz, etrafta uçan çok sayıda kuş var oh,

a goldfinch so in the middle you can see a goldfinch with a red face also blue

bir saka kuşu görebiliyorum, yani ortada kırmızı yüzlü, mavi

tits and maybe great tips as well but there you can see in the middle there is

[ __ ] ve belki de harika ipuçları olan bir saka kuşu görebilirsiniz ama orada ortada

a goldfinch I think gold finches are lovely and they

bir saka kuşu var Bence saka kuşları çok güzel ve

make the most gorgeous sound it's like a little sweet whistle so there is a live

en muhteşem sesi çıkarıyorlar bu biraz tatlı bir ıslık gibi yani canlı bir

view yes that is actually live some people think that it isn't but all of my

görüntü var evet bu aslında canlı bazı insanlar öyle olmadığını düşünüyor ama tüm

shots are live and happening right now we will have another look in a little

çekimlerim canlı ve şu anda yapılıyor, biraz sonra tekrar bakacağız,

while outside what's up mr. Duncan it's nice to see you and your lessons thank

neler var? Duncan, sizi ve derslerinizi görmek güzel,

you very much and a big greeting to Vietnam hello to you

çok teşekkür ederim ve Vietnam'a büyük bir selam size merhaba

Alexandra asks mr. Duncan do you like winter now I like the

Alexandra, Bay Duncan'a sorar. Duncan şimdi kışı seviyor musun

appearance of winter however I don't like cold weather I'm not a big fan of

Kışın görünüşünü seviyorum ama soğuk havayı sevmiyorum Soğuk havaların büyük bir hayranı değilim bu yüzden

cold weather so with me my emotions are very mixed when it comes to winter so

kışa gelince duygularım çok karışık bu

because of winter being quite nice to look at I love watching the snow fall I

yüzden kış oldukça güzel olduğu için bakmak kar yağışını izlemeyi seviyorum

love being out in the snow however I don't like the cold weather hello

karda dışarıda olmayı seviyorum ama soğuk havayı sevmiyorum merhaba

Cristina oh hello Cristina nice to see you here

Cristina oh merhaba Cristina seni burada görmek güzel

and welcome back it's nice to see you here today

ve tekrar hoşgeldin bugün seni burada görmek güzel

don't forget I am with you every day during October so everything everything

unutma ben Ekim boyunca her gün seninleyim, bu yüzden

that happens during October you will see because I will be here every day and I'm

Ekim boyunca olan her şeyi göreceksin çünkü her gün burada olacağım ve

back tomorrow as well Connell says I have been teaching since 2001 and today

yarın da döneceğim Connell, 2001'den beri öğretmenlik yapıyorum ve bugün

is teachers day don't I deserve a round of applause mr. Duncan okay Connell to

öğretmenler günü hak etmiyorum mu? bir alkış mr. Duncan tamam Connell,

celebrate Connells special day because it's

Connell'in özel gününü kutlamak için çünkü bu

teachers day where Connell is how about a round of applause

Connell'in öğretmenler günü olduğu yerde bir alkışa ne dersin

well-deserved well-deserved RHS says if I were a bird your house would be a

hak edilmiş hak edilmiş RHS diyor ki ben bir kuş olsaydım senin evin bir cennet olurdu pekala

paradise well I always welcome the animals

however big they are or however small they are

Ne kadar büyük olurlarsa olsunlar hayvanları her zaman hoş karşılarım ya da ne kadar küçük olurlarsa olsunlar

except flies I don't like flies unfortunately I find flies very annoying

sinekler dışında sinekleri sevmiyorum ne yazık ki sinekleri çok sinir bozucu buluyorum

because they they do you know what flies do when they land on your food they

çünkü onlar sineklerin yemeğinizin üzerine konduklarında ne yaptıklarını bilirsiniz

actually take some of the food and then they spit the food out again

aslında yiyeceğin bir kısmını alırlar ve sonra tekrar

they actually vomit on your food so that's the reason why I don't like flies

tükürürler aslında yemeğinizin üzerine kusuyorum, bu yüzden sinekleri sevmiyorum sinekleri

I find flies very annoying in fact out of all the animals that exist on the

çok sinir bozucu buluyorum aslında gezegendeki tüm hayvanlar arasında

planet I think flies are my least favorite to

bence sinekler en az sevdiğim

be honest Colonel says thank you for your applause you are welcome no problem

dürüst olmak gerekirse Albay alkışlarınız için teşekkür ediyor rica ederim sorun değil

it's time now to take a look at a couple of English words well in fact we're

şimdi birkaç İngilizce kelimeye bakmanın zamanı geldi aslında aslında

going to look at a word and also some descriptions of things that you will see

bir kelimeye ve ayrıca

around you every day so first of all we are going to take a look at the word

her gün çevrenizde göreceğiniz şeylerin bazı açıklamalarına bakacağız bu yüzden her şeyden önce ahşap kelimesine bir göz atacağız

wood wood and you will notice straightaway there is some information

ve hemen ekranda bazı bilgiler olduğunu fark edeceksiniz,

on the screen so the word wood is a modal verb what is a modal verb mr.

bu nedenle ahşap kelimesi kipli bir fiildir, kipli fiil nedir mr.

Duncan a mobile Vord verb expresses necessity so a modal verb expresses

Duncan hareketli bir Vord fiili gerekliliği ifade eder, bu nedenle kipli bir fiil

necessity or possibility and there are many modal verbs for example must shall

gerekliliği veya olasılığı ifade eder ve pek çok kipsel fiil vardır, örneğin must,

will should can could may might and of course would

will, can, olabilir, olabilir ve elbette,

we can also say the pest of will is would he would it would not so the past

iradenin zararlısı is, olur mu, olmaz mıydı? bu nedenle,

tense of will used as a modal verb is would and don't forget will is also a

will'in yardımcı fiil olarak kullanılan geçmiş zamanı, will'dir ve unutmayın, will aynı zamanda

modal verb conditional mood something that is imagined or something that might

kipsel bir fiildir koşullu kip, hayal edilen bir şey veya bir

be imagined as a consequence so the outcome of something when we talk about

sonuç olarak hayal edilebilecek bir şeydir, bu nedenle sonuçtan bahsettiğimizde bir şeyin sonucu

consequence we actually refer to the outcome how something ends he would lose

biz aslında sonuca atıfta bulunun bir şeyin nasıl bittiğini

his job if they found out so you can see there we are imagining the consequence

öğrenirlerse işini kaybeder, böylece orada bir şeyin sonucunu hayal ediyoruz,

of something happening he would lose his job if they found out to give advice I

tavsiye vermeyi öğrenirlerse işini kaybederdi Ben

would I would not so we might say I would or I would not and of course as a

yapardım yapmazdım yani biz olabiliriz yapardım ya da yapmazdım ve tabii ki bir

contraction we can say wouldn't I wouldn't go in there if I were you

kısaltma olarak şunu söyleyebiliriz, olmaz mıydı, senin yerinde olsaydım oraya gitmezdim, yapmak istediğin bir şeyi

to express desire or inclination something you would like to do I would

arzu ya da eğilimini ifade etmek için

love to work in England I would love to work in England in that sentence you are

İngiltere'de çalışmayı çok isterdim. İngiltere'de çalışmayı seviyorum o cümlede bir şey yapma

expressing desire or for need to do something you feel like doing something

isteğini veya ihtiyacını ifade ediyorsun bir şey yapmak istediğini hissediyorsun eğilimin var kibar bir talebi ifade etmek için

you have inclination inclination I like that word to express a polite request

bu kelimeyi seviyorum

would you pour the tea please would you pour the tea please to express

çayı koyar mısın lütfen çayı koyar mısın lütfen ifade etmek için

willingness so something you want to do something that you would like to do who

isteklilik yani bir şey yapmak istediğiniz bir şey yapmak isteyeceğiniz bir şey burada kim

would live here who would live here you are asking that as a question so in

yaşar kim burada yaşar bunu bir soru olarak soruyorsunuz yani

that question you are asking who would be willing to live here who would live

o soruda kimin burada yaşamak isteyeceğini soruyorsunuz burada kim yaşayacak

here so we can use it to express willingness to express conjecture oh so

böylece biz de yapabiliriz varsayımı ifade etme isteğini ifade etmek için kullanın oh yani

if you consider something if you think about something maybe you come to some

eğer bir şeyi düşünürseniz bir şey hakkında düşünürseniz belki

sort of conclusion through thinking conjecture opinion or hope we can use

düşünerek varsayım yoluyla bir tür sonuca varırsınız veya umut kelimesini kullanabilir miyiz

the word would I would imagine that they are home now I would imagine that they

şimdi evde olduklarını hayal ederdim hayal ederdim

are home now so I am thinking that that thing has happened I guess some people

şu anda evdeler, bu yüzden o şeyin olduğunu düşünüyorum, sanırım bazı insanlar bunun

would consider it mean so again would means to think or to have

anlamı olduğunu düşünür, bu yüzden tekrar düşünmek veya

an opinion or to express an opinion

bir fikir sahibi olmak veya bu listede nihayet bir fikir beyan etmek anlamına gelir.

finally on this list I would have to agree so again if you have to agree you

are making a conjecture you are concluding that you would have to agree

bir varsayımda bulunduğunuzu kabul etmelisiniz, kabul etmeniz gerektiği sonucuna varıyorsunuz, bu

so I hope they are useful and finally to use would ironically as a way of making

yüzden umarım faydalıdırlar ve sonunda ironik bir şekilde, tipik veya beklenen davranış hakkında bir yorum yapmanın bir yolu olarak kullanmaları,

a comment about behavior that is typical or expected they would say that wouldn't

bunun olmayacağını söylerlerdi' t hmm

they hmm they would say that wouldn't they so it is something that is expected

derlerdi öyle değil mi yani beklenen bir şey ama

however you are using the actual sentence in an ironic way in literature

asıl cümleyi edebiyatta ironik bir şekilde

to express a wish or regret now this is an old-fashioned way of expressing the

bir dilek veya pişmanlık ifade etmek için kullanıyorsunuz şimdi bu ahşap kelimesini eski moda bir ifade şeklidir.

word wood wood that he had lived to finish it so in that sense we are using

odunu bitirmek için yaşadığını, yani bu anlamda

it in a way that might appear in a story or in any type of literature so I hope

onu bir hikayede veya herhangi bir literatürde görünebilecek bir şekilde kullanıyoruz, umarım bu

that helps you there I have been asked to explain the uses of the word wood and

size yardımcı olur. benden odun kelimesinin kullanımlarını açıklamam istendi. ve onlardan

there are some of them so I hope that has helped you the live chat is very

bazıları var, umarım bu size yardımcı olmuştur, canlı sohbet

busy today Wow so many people are here thank you

bugün çok meşgul Vay be o kadar çok insan burada

for joining me Palmyra I am from Lithuania and it is a

bana katıldığınız için teşekkür ederim Palmyra Litvanyalıyım ve burası bir

Baltic state my granddaughter is a musician and she plays the oboe

Baltık devleti, torunum bir müzisyen ve o çalıyor obua

now the oboe is very similar it is something you blow is that right

şimdi obua çok benzer üflediğin bir şey doğru mu

the oboe isn't it like a big thing you blow or is it that big thing that looks

obua üflediğin büyük bir şey gibi değil mi yoksa çelloya benzeyen o büyük şey mi

like a cello the oboe it's a very strange word by the way

obua çok garip bir kelime bu arada

oboe I'm only joking Kristina do you use wood when you look

obua Şaka yapıyorum Kristina

back on the past remembering things that often happen yes I suppose if you are

geçmişe baktığında sık sık olan şeyleri hatırladığında tahta kullanıyor musun evet sanırım ben

talking about things you used to do when I was a child I would walk for miles and

çocukken yaptığın şeylerden bahsediyorsan kilometrelerce yürürdüm

miles so yes you are reflecting on the past

yani evet sen geçmişi yansıtıyorsun katıldığın bir

you are talking about something that you participated in or Soren activity from

şeyden bahsediyorsun ya da geçmişindeki Soren aktivitesinden bahsediyorsun

your past you would do it so I would walk for miles and miles when I was a

bunu yapardın ben çocukken kilometrelerce yürürdüm

child arts be can I answer you I'm not sure what that means so I will move on

sanat olabilir mi sana cevap verebilirim ne olduğundan emin değilim şu anlama geliyor: Palmyra'ya geçeceğim

Palmyra and Rahul is here thank you very much also I would like to speak like you

ve Rahul burada çok teşekkür ederim ben de senin dediğin gibi konuşmak istiyorum

says michurin well you've come to the right place because my English is very

michurin peki doğru yere geldiniz çünkü İngilizcem çok

clear I hope you can understand me and of

açık umarım beni anlayabilirsiniz ve tabii

course don't forget if you want to see the captions you can actually see them

ki don Altyazıları görmek istiyorsanız onları

live so if you want to watch the captions press that button on your

canlı olarak görebileceğinizi unutmayın, yani altyazıları izlemek istiyorsanız klavyenizdeki o düğmeye basın

keyboard and you will get captions as if by magic so when I say captions

ve sanki sihirle altyazıları alacaksınız, bu yüzden altyazı dediğimde altyazıları

I mean subtitles Alamgir is now talking to Connell your job is great what if my

kastediyorum Alamgir şimdi Connell ile konuşmak işin harika ya en

favorite habits is to learn new languages I would say that these lessons

sevdiğim alışkanlık yeni diller öğrenmekse bu derslerin

help you a lot you are right Alamgir yes one of the

sana çok yardımcı olduğunu söyleyebilirim haklısın Alamgir evet

things about teaching and this is something I used to talk about to

öğretmenlikle ilgili şeylerden biri ve bu

parents when I was in China they used to send me to visit schools and quite often

eskiden ebeveynlerle konuştuğum bir şeydi Çin'deydim, beni okulları ziyarete gönderirlerdi ve sık sık

I would give speeches to the parents and also to teachers as well so not only

velilere ve öğretmenlere de konuşmalar yapardım, bu yüzden sadece öğrenciler değil,

students but also people who were teaching English and the parents of

İngilizce öğreten insanlar ve

those who were learning English but I would often tell the parents that one of

İngilizce öğrenenlerin aileleri de vardı ama ben Ebeveynlere sık sık,

the greatest things about teaching is that you learn as you do the job so as

öğretmenliğin en güzel yanlarından birinin, işi yaparken öğrenmeniz olduğunu, yani

you do it you also learn things as well so one of the great joys of teaching as

yaptığınız gibi bir şeyler de öğrendiğinizi, bu yüzden bana göre öğretmenliğin en büyük zevklerinden birinin öğretmenlik yapmak olduğunu söylerdim.

far as I'm concerned is the fact that I can learn things as well a teacher

benim de bir şeyler öğrenebileceğim gerçeği, bir öğretmen

doesn't know everything so quite often teaching is a good way of expanding your

her şeyi bilmez, bu yüzden çoğu zaman öğretmek kendi bilginizi genişletmenin iyi bir yoludur

own knowledge and I'm sure many teachers would agree with that

ve eminim birçok öğretmen

hello to F Fred ox hello to you where are you watching at the moment I

F'ye merhaba Fred öküz size merhaba, neredesiniz? şu anda izliyorum

will be going soon but first of all I have something else to show you before I

yakında gideceğim ama her şeyden önce sizden ayrılmadan önce size gösterecek başka bir şeyim var

leave you and this is something I wanted to quickly show you before I go I've

ve bu gitmeden önce size hızlıca göstermek istediğim bir şey

been asked to explain the different is between Street Road and Avenue so

Sokak Yolu arasındaki farkı açıklamam istendi ve Avenue

very quickly before I leave you here are the exclamations right now the

çok hızlı bir şekilde sizi burada bırakmadan önce şu anki ünlemler şu anda

explanations are as follows first of all Street the word Street can refer to a

açıklamalar aşağıdaki gibidir her şeyden önce Sokak Sokak kelimesi

public road in a town city or village typically with houses or buildings on

bir kasaba şehir veya köyde tipik olarak

one or both sides a street will often have access for people both on foot and

bir veya iki tarafında evler veya binalar bulunan halka açık bir yolu ifade edebilir. cadde genellikle hem yürüyerek hem de araçla insanlar için erişime sahip olacaktır, bu

in vehicles so normally you can walk up the street or down the street and you

nedenle normalde caddede yukarı veya caddede yürüyebilir ve caddede

can drive up the street and down the street there are phrases as well

yukarı ve caddede araba kullanabilirsiniz, bu kelimeyle iyi bağlantılı ifadeler de var

connected to this word streets ahead if you are streets ahead it means you have

caddeler ileride, eğer iseniz caddeler ileride,

an advantage over someone you are ahead of everyone else you are streets ahead

birine göre bir avantajınız olduğu anlamına gelir, siz herkesten öndesiniz, bu yüzden

so that is a phrase that you can use and also on the streets when we talk about

kullanabileceğiniz bir ifadedir ve ayrıca sokaklarda da

being on the streets normally we refer to a person being

sokakta olmaktan bahsederken normalde evsiz bir insanı kastederiz.

homeless a person who has nowhere to live

Yaşayacak yeri olmayan bir kişi

Road a wide way leading from one place to another especially one with a

Yol, bir yerden başka bir yere giden geniş bir yol, özellikle araçların kullanabileceği

specially prepared surface which vehicles can use so Road there is a

özel olarak hazırlanmış bir yüzeye sahip bir yol, bu nedenle Yol,

difference between streets and Road so Road is more specific there are some

sokaklar ile Yol arasında bir fark vardır, bu nedenle Yol daha spesifiktir,

phrases connected to Road you can have one for the road

Yol ile ilgili bazı ifadeler vardır yol için bir tane alabilirsin,

which means the final thing that you do maybe you are in the bar and you are

yani yaptığın son şey belki bardasındır ve

having a drink and you have one final drink you can say this is one for the

bir içki içiyorsun ve son bir içki içiyorsun bu bir

road one for the road so the thing that you do before

yol için bir tane yol için diyebilirsin yani daha önce yaparsın

or leaving or departing hit the road if you hit the road

veya yola çıkarsan veya yola çıkarsan yola çıkarsan yola çıkarsın

it means you start your journey you start to leave you hit the road you

demektir yola çıkarsın ayrılmaya başlarsın yola çıkarsın yola çıkarsın ayrılırsın yola

depart you leave you hit the road and if you come to a crossroads now here is a

çıkarsın ve şimdi bir yol ayrımına gelirsen burası

very interesting phrase come to a crossroads means that you have come to a

çok ilginç kavşağa gelmek, hayatınızda bir karar vermek zorunda olduğunuz bir noktaya geldiğiniz anlamına gelir,

point in your life where you have to make a decision you have to decide on

which choice you are going to make which direction you are going to go in your

hangi seçimi yapacağınıza karar vermeniz gerekir, hayatınızda hangi yöne gideceksiniz,

life so if you come to a crossroads it means you come to a place where you

yani eğer gelirseniz bir kavşak, birden fazla seçeneğiniz olan bir yere geldiğiniz anlamına gelir,

have more than one choice you have to make a choice then there is Avenue

bir seçim yapmanız gerekir, o zaman Avenue vardır.

Avenue I will pronounce that again Avenue a broad Road in a town or city

typically having trees at regular intervals along its sides a tree-lined

approach to a large property can also be an avenue in North America the name

büyük bir mülke ağaçlıklı bir yaklaşım, Kuzey Amerika'da

given to a thoroughfare that intersects with a street that is laid out in a grid

ızgara şeklinde düzenlenmiş bir caddeyle kesişen bir caddeye verilen bir ad da olabilir

pattern and I can show you what an Avenue looks like using this map and

ve size bu haritayı kullanarak bir Caddenin nasıl göründüğünü gösterebilirim ve

there you can see two avenues so the streets are all going off from the Main

orada iki cadde görebilirsiniz, bu nedenle caddelerin tümü Ana Caddeden ayrılmaktadır, bu nedenle

Avenue so the avenues are the main roads and all of the smaller streets will

caddeler ana caddelerdir ve tüm küçük caddeler

divide off in their own direction so the word Avenue has a lot of lot of uses you

kendi yönlerinde ayrılacaktır, bu nedenle Avenue kelimesinin pek çok kullanımı vardır.

can say 7th Avenue or 6th Avenue or 3rd Avenue quite often you will hear these

7. Cadde veya 6. Cadde veya 3. Cadde deyin, bunların

used in North America especially the United

Kuzey Amerika'da, özellikle Amerika Birleşik

States we can also use Avenue to say explore explore so maybe if you pursue

Devletleri'nde sıklıkla kullanıldığını duyacaksınız, Avenue'yu keşfet keşfet demek için de kullanabiliriz, bu nedenle belki bir şeyin peşinden gidiyorsanız

something or follow something you might pursue an avenue it is the thing that

veya bir şeyi takip ediyorsanız, bir caddeyi takip edebilirsiniz. bakacaksın

you are going to look at you are exploring something you are going into

bir şeyi keşfediyorsun bir

deeper detail about something and finally here is one especially for those

şey hakkında daha derin ayrıntılara giriyorsun ve son olarak burada özellikle

living in France this is a real word that we use in English cul de sac cul de

Fransa'da yaşayanlar için bu İngilizce'de kullandığımız gerçek bir kelime cul de sac cul de

sac a street or passage that is closed at one end a road that cannot be passed

sac bir sokak veya geçit bir ucu kapalı olan yol, geçilemeyen

through a road or street with a dead end so it means you can't drive through it

bir yol veya çıkmaz sokağı olan bir sokaktan araçla geçilemez

so when we say cul-de-sac it means a road that you can't pass through and the

yani cul-de-sac dediğimizde geçilemeyen yol demektir. içinden ve

word itself comes from French and originally was used in anatomy which is

kelimenin kendisi Fransızca'dan geliyor ve orijinal olarak

the study of the body the translation literally means bottom of the sack so

vücudun incelenmesi olan anatomide kullanılıyordu çeviri kelimenin tam anlamıyla çuvalın dibi anlamına geliyor bu yüzden

for those watching in France yes we do use a lot we use a lot of your phrases

Fransa'da izleyenler için evet çokça kullanıyoruz sizin ifadelerinizi çokça kullanıyoruz

I'm not joking we do oh no it's almost time to go I can't believe it already

I' Şaka yapmıyorum yapıyoruz oh hayır neredeyse gitme zamanı geldi Buna inanamıyorum zaten

bottom of the sack yes it's very unusual that isn't it and also the phrase or the

çuvalın dibi evet çok sıra dışı değil mi ve aynı zamanda cümle veya

word itself originally was used in anatomy so Anatomy is the study of the

kelimenin kendisi orijinal olarak anatomide kullanıldı, bu yüzden Anatomi çalışmadır

workings of the human body thank you very much for your company I will be

insan vücudunun işleyişine eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ederim

going in a moment because now we are coming up to three o'clock I will be

birazdan gideceğim çünkü şimdi saat üçe geliyoruz

back tomorrow here are the live times you can catch me

yarın döneceğim işte beni canlı yakalayabileceğiniz saatler

Monday to Friday 2 p.m. Saturday 12 p.m. tomorrow I'm with you from 12 p.m.

Pazartesiden Cumaya 2 öğleden sonra. Cumartesi 12:00 yarın 12:00'den itibaren sizlerleyim.

midday UK time and on Sunday I am back with you at 2 p.m. and then next week

İngiltere saatiyle öğlen ve Pazar günü saat 2'de sizinle birlikteyim. ve sonra gelecek hafta

yes Monday to Friday we will do it all over

evet Pazartesiden Cumaya tekrar yapacağız

again can you believe it but it is true and for those who want to make a

inanabiliyor musunuz ama bu doğru ve bağış yapmak isteyenler için

donation I will put that on the screen now thank you very much to those who

bunu şimdi ekrana koyacağım bağış yapanlara çok teşekkür ederim

have made donations that's lovely it will allow my work to continue

bu çok güzel, işimin

forever and ever thank you to pachu thank you - yes organs the things in

sonsuza dek devam etmesine izin verecek pachu'ya teşekkür ederim teşekkür ederim - evet organlar

your body the study of the human body all of the parts all of the organs and

vücudunuzdaki şeyler insan vücudunun incelenmesi tüm organlar ve

the things that you use to live and survive for example your heart your

yaşamak ve hayatta kalmak için kullandığınız şeyler örneğin kalbin

lungs your stomach and other things

ciğerlerin miden ve diğer şeyler

maybe a brain maybe thank you Christina Thank You

belki beyin belki teşekkür ederim Christina Teşekkürler lütuf

grace see you tomorrow yes I am back tomorrow

yarın görüşürüz evet yarın dönüyorum deli miyim deli miyim

am I crazy am I crazy I don't know but I'm doing

bilmiyorum ama

this every day during October I will see you tomorrow

bunu ekim boyunca her gün yapıyorum Yarın görüşürüz

Thank You Mika Thank You Louis for being today's moderators very kind of you and

Teşekkürler Mika Bugünün moderatörleri olduğun için teşekkürler Louis çok naziksin ve

also Belarusian as well thank you for keeping order on my live chat Frederika

aynı zamanda Belaruslu canlı sohbetimde düzeni sağladığın için teşekkürler Frederika

also arts be see you tomorrow don't forget I'm on tomorrow earlier so

ayrıca yarın görüşürüz unutma yarın erkendeyim yani

tomorrow is Saturday I'm with you from 12 p.m. so earlier tomorrow and then on

yarın cumartesi saat 12'den itibaren sizlerleyim. yani yarın daha erken ve sonra

Sunday it's 2 p.m. so I will see you tomorrow on Saturday no rest for me not

Pazar günü saat 14.00. bu yüzden yarın cumartesi görüşürüz benim için dinlenme yok hiç de değil

at all this is mr. Duncan saying thanks for watching today I hope this has been

bu bay. Duncan bugün izlediğiniz için teşekkür ediyor, umarım bu

useful and of course until tomorrow 12:00 p.m. that

faydalı olmuştur ve tabii ki yarın 12:00'ye kadar.

is just after lunchtime UK time this is mr. Duncan in England saying

İngiltere saatiyle öğle yemeğinden hemen sonra, bu Mr. Duncan, İngiltere'de

thanks a lot for watching me today I really do appreciate it

bugün beni izlediğiniz için çok teşekkür ediyor, bunu gerçekten takdir ediyorum

and of course you know what's coming next yes you do where's the music

ve tabii ki sırada ne olduğunu biliyorsunuz evet, müzik nerede

where's the music where is it?

müzik nerede?

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)