Top 10 Must-Know English Verbs When Cooking

hi everyone my name is Bridget and

herkese merhaba, ben Bridget ve

welcome to today's lesson the topic for this lesson is top 10 must know verbs

bugünün dersine hoş geldiniz, bu dersin konusu, yemek pişirirken bilinmesi gereken ilk 10 fiil hadi yemek yapmaya

when cooking let's get started to cook to cook I'm going to cook dinner

başlayalım

tonight to cook is to prepare a meal using heat tonight I'm going to cook

bu akşam yemek pişireceğim yemek pişirmek bu gece ısı kullanarak yemek hazırlamaktır ben

chicken marsala I'm going to cook beef stew to fry two fry I don't want to fry

tavuk marsala pişireceğim iki kızartmak için dana güveç pişireceğim tavuğu kızartmak istemiyorum

the chicken because it's too unhealthy to fry something is to cook something in

çünkü çok sağlıksız bir şeyi kızartmak bir şeyi

hot fat or oil french fries are fried and fried things are unhealthy so when

kızgın yağda pişirmektir patates kızartması kızartılır ve kızartılır her şey sağlıksız yani

you eat fried foods you want to eat in moderation I don't because fried stuff

kızarmış yiyecekler yediğinizde ölçülü yemek istersiniz diyemiyorum çünkü kızartılmış şeyler

is delicious but you should to add to add before you eat you should taste the

lezzetlidir ama yemeden önce eklemeli,

food and add salt if necessary to add in this context means to add something else

yemeğin tadına bakmalı ve gerekirse tuz eklemelisiniz bu bağlamda bir tabağa başka bir şey eklemek için bir tabağa

onto a dish to put more of something onto a dish so you might add salt to a

daha fazla bir şey koymak için bir tabağa tuz ekleyebilir

dish or add some paprika to the chicken to cut to cut could you please cut up

veya tavuğa biraz kırmızı biber ekleyebilirsin

that beef to cut is to use a knife to cut food to make it into smaller pieces

kesmek için o sığır eti kesebilir misin lütfen kesmek için bıçak kullanmaktır yiyeceği daha küçük parçalara ayırmanız için

usually so you can bite it or so you can mix it more easily I cut my steak so I

genellikle ısırabilmeniz veya daha kolay karıştırmanız için bifteğimi yiyebilmek için kesiyorum

can eat it you make food smaller into more bite-sized pieces by cutting to mix

to mix mix all of the spices in a bowl before putting them in your dish to mix

karıştırmak için yemeğinize koymadan önce bir kapta baharatları birleştirmek,

is to combine so you might combine or mix all of your ingredients together

böylece pişirmeden önce tüm malzemelerinizi bir araya getirmek veya karıştırmak

before cooking or doing something else with them you might mix

veya onlarla başka bir şey yapmak

ingredients together to create a dish to season to season to season is to add

için malzemeleri bir araya getirerek mevsimden mevsime, mevsimden mevsime bir yemek oluşturmaktır.

spices to a food to make it taste better usually you season every dish with salt

bir yiyeceğe daha lezzetli olması için baharat eklemek, genellikle her yemeği tuz

and pepper to mash to mash four great mashed

ve karabiberle baharatlamak, dört büyük

potatoes you should add garlic to the potatoes to mash is to crush food so

patates püresini ezmek için ezmek için patateslere sarımsak eklemelisiniz, yemeği ezmektir, böylece ezilmiş

that it becomes almost paste like so mashed potatoes is a very common example

gibi neredeyse macun haline gelir patatesler bunun çok yaygın bir örneğidir,

of this also in the UK you might find mushy peas which are sort of mashed to

Birleşik Krallık'ta da sote etmek için püre haline getirilmiş bir çeşit lapa gibi bezelye bulabilirsiniz.

saute to saute I sometimes like to saute asparagus instead of boiling it to saute

Bazen kuşkonmazı kaynatmak yerine sote etmeyi severim.

is to quickly fry something in hot fat to put to put put cold water into the

karışıma soğuk su koyun

mixture or you'll get lumps in the stew to put in this context means to add to

yoksa güveçte topaklanma olur bu bağlamda

something or to move into place I put salt in the stew and I put the dish in

bir şey eklemek veya yerine taşımak anlamına gelir güvece tuz koyarım ve tabağı dilimlemek için

the oven to slice - slice if you want them to cook evenly

fırına koyarım - dilimlerseniz dilimleyin eşit şekilde pişmelerini istiyorsanız

you should slice the carrots to be the same size - slice means to cut I sliced

havuçları aynı boyutta dilimlemelisiniz - dilim kesmek anlamına gelir

the Apple I sliced the pizza I sliced the cake and that brings us to the end

Elmayı dilimledim Pizzayı dilimledim Pastayı dilimledim ve bu bizi bugünün dersinin sonuna getiriyor

of today's lesson if you guys enjoyed this lesson please don't forget to give

bu dersi beğendiyseniz lütfen don

us a thumbs up and subscribe to our channel if you have any questions or

Bize bir başparmak vermeyi ve herhangi bir sorunuz veya

comments at all leave them below and don't forget to go to English class

yorumunuz varsa kanalımıza abone olmayı unutmayın, aşağıda bırakın ve

101.com to learn more English

daha fazla İngilizce öğrenmek için English class 101.com'a gitmeyi unutmayın.