ENGLISH ADDICT - LIVE LESSON 4 - FAST/SLOW words - WEDNESDAY 13th November 2019 - JOIN THE LIVE CHAT

hmm everybody take a deep breath breathe in and breathe out here we go again

hmm millet derin bir nefes alın nefes alın ve nefes verin işte tekrar başlıyoruz

everyone what day is it I will tell you in a moment for those who aren't very

herkes bugün günlerden pek emin olmayanlar için birazdan anlatacağım

sure yes it is another English addict live

evet bu başka bir İngiliz bağımlısı canlı

oh hi everybody this is mr. Duncan in England how are you today are you okay

oh merhaba millet ben bay. Duncan İngiltere'de bugün nasılsın iyi misin

I hope so are you happy I really hope so here we are then we are all here

umarım mutlusundur gerçekten umarım işte buradayız o zaman

together again and yes for all those English addicts out there who can't get

tekrar buradayız ve evet

enough of this beautiful language hello to you guess what

bu güzel dile doyamayan tüm o İngiliz bağımlıları için merhaba

it isn't Monday and it isn't Friday I'm very sorry about that

Pazartesi değil Cuma değil ne olduğunu tahmin edersiniz bunun için çok üzgünüm ama

however we are halfway there it's Wednesday

yarıladık bugün Çarşamba

welcome one welcome for those who have no idea what is happening at the moment

hoşgeldiniz hoşgeldiniz şu anda ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmayanlar için

don't worry nor do I so here we go it is live

endişelenmeyin ve yapmayın İşte başlıyoruz

streaming across YouTube and yes I am here three times a week oh my goodness

YouTube'da canlı yayın yapıyor ve evet haftada üç kez buradayım aman tanrım işte

there it is on the screen right now you can catch me on Sunday Wednesday and

şu anda ekranda beni pazar çarşamba ve

Friday live on all of those days nothing is recorded unless I mention that it is

cuma günleri canlı yakalayabilirsiniz tüm o günlerde hiçbir şey kaydedilmez Kaydedildiğinden bahsetmiştim

recorded however most of what you see is live right now in fact we are live so

ama gördüğünüz şeylerin çoğu şu anda canlı, aslında biz canlı yayındayız, bu arada bugün Pazar Çarşamba ve ayrıca Cuma günleri

you can catch me on YouTube quite often on Sunday Wednesday that's today by the

beni YouTube'da oldukça sık yakalayabilirsiniz,

way and also Friday as well so I hope you are doing well I've had

umarım iyisinizdir E-postada

some lovely messages come through on the email if you want to get in touch with

bazı güzel mesajlar aldım, bu arada benimle iletişime geçmek istersen,

me by the way if you feel like getting in touch here is how you do it

burada temasa geçmek istersen, bunu nasıl yapıyorsun

mm-hmm yes that is how you get in touch with us and if you want to get in touch

mm-hmm evet, bizimle bu şekilde iletişime geçebilirsin ve eğer temasa geçmek isterseniz,

you are more than welcome to do so it isn't a problem

memnuniyetle karşılarız, bu bir sorun değil,

honestly the reason why I am here is for you so you can improve your English

dürüst olmak gerekirse, burada olmamın nedeni sizin için, İngilizcenizi geliştirebilmeniz için,

especially if you are like me an English addict so sometimes being addicted to

özellikle benim gibi bir İngiliz bağımlısıysanız, yani bazen

something can be a good thing especially if it helps you to learn a new skill

Bir şeye bağımlı olmak iyi bir şey olabilir, özellikle de benimle YouTube'da İngilizce öğrenmek gibi yeni bir beceri öğrenmenize yardımcı oluyorsa, bu

such as learning English with me on YouTube so we've had some lovely emails

nedenle bazı güzel e-postalar

come through can I say hello to Saahil Osman who lives in Somalia who asks what

aldık. Somali'de yaşayan Saahil Osman'a merhaba diyebilir miyim?

is the difference between never and ever well when we say never it means

asla ve asla arasındaki fark iyi asla dediğimizde bu

something that you do not do it has never happened so something that you

senin yapmadığın bir şey anlamına gelir asla olmamıştır yani senin

have not taken part in it has never happened it has not occurred so the word

içinde yer almadığın bir şey asla olmamıştır bu yüzden

never is very hard not to use when we're talking about something that you did not

asla kelimesi yapmamak çok zordur yapmadığınız bir şeyden

do or something that until this date you have not tried so I have never smoked a

veya bu tarihe kadar denemediğiniz bir şeyden bahsederken kullanın, bu yüzden

cigarette in my life so during my life I personally have never smoked a cigarette

hayatımda hiç sigara içmedim, yani hayatım boyunca kişisel olarak hiç sigara içmedim,

so that is something you haven't have not taken part in never ever can also

yani bu sizin sahip olduğunuz bir şey 'hiç katılmadım asla

refer to an occurrence did you ever go to France yes I did and we will be

bir olaya da atıfta bulunabilir hiç Fransa'ya gittiniz mi evet gittim ve biraz sonra güzel Paris şehrinin

taking a look at some of the sights of the beautiful city of Paris a little bit

bazı manzaralarına bir göz atacağız, bu

later on so yes I have been to France I have been to Paris in fact so ever it is

yüzden evet ben Fransa'da bulundum Paris'te bulundum aslında yani hiç

asking about an occurrence do you ever listen to jazz have you ever been to

bir olay hakkında soru soruyor hiç caz dinliyor musun hiç Londra'da bulundun mu

London so it is talking about an occurrence something that has happened

yani bir olaydan bahsediyor yaşanmış bir olaydan bahsediyor

you are asking if something has happened if a person has done something ever has

bir şey olup olmadığını soruyorsun eğer bir kişi bir şey yaptı hiç böyle bir

that thing happened have you taken part in that certain

şey oldu mu o belirli

thing so have you ever done it thank you sir howl hello to Irene now

şeye katıldınız mı yani hiç yaptınız mı teşekkürler efendim uluma Irene'e merhaba şimdi

Irene is a performer last Sunday we were talking all about performing on the

Irene bir performansçı geçen Pazar hepimiz sahnede performans sergilemekten bahsediyorduk

stage and apparently Irene is a bit of a performer and Irene plays the piano now

ve görünüşe göre Irene biraz icracı ve Irene şimdi piyano çalıyor

I would love to see you play the piano Irene so if you could send me a link or

Seni piyano çalarken görmek isterim Irene bu yüzden bana bir bağlantı gönderirsen veya piyano

some way of having a look at you playing the piano because I think you tried to

çalarken sana bir göz atmanın bir yolunu bulabilirsen çünkü sanırım

send me a link but I didn't receive it I didn't receive the actual link so if you

beni göndermeye çalıştın. bir bağlantı ama ben almadım Gerçek bağlantıyı almadım, bu yüzden

could send that to me Irene I would be very fascinated to have a look at you

onu bana gönderebilirsen Irene Johanna dediğimizde piyanoyu kastediyoruz eski Johanna'yı çıngırdatan seni görmek beni çok büyülerdi.

tinkling on the old Johanna when we say Johanna we mean piano it is actually

aslında

cockney rhyming slang so Irene I must admit of all the things that

cockney kafiyeli bir argo yani Irene

impresses me of all the things that a person is capable of doing I think

Bir insanın yapabileceği tüm şeyler arasında beni etkileyen her şeyi itiraf etmeliyim.

playing the piano is one of the most impressive things there is so I must

Piyano çalmanın var olan en etkileyici şeylerden biri olduğunu düşünüyorum bu yüzden

admit I am highly impressed with anyone who can play the piano so if you can

çok etkilendiğimi itiraf etmeliyim piyano çalabilen herkesle yani eğer

play the piano can I just say you have my undying admiration

piyano çalabiliyorsan sana sonsuz hayranlığım olduğunu söyleyebilirim bu

so Irene I would very much like to have a look at you

yüzden Irene sana bir göz atmayı çok isterim

play the piano or playing if you are doing it you are playing the piano hello

piyano çalıyorsan veya çalıyorsan çalıyorsun piyano merhaba

Arby hello RB I have never been on your live chat

Arby merhaba RB Canlı sohbetinize hiç katılmadım

but I have seen some of your October lessons you are the best English teacher

ama Ekim derslerinden bazılarını gördüm sen en iyi İngilizce öğretmenisin

if someone wants to use your videos to learn English he will need a certain

eğer biri İngilizce öğrenmek için senin videolarını kullanmak istiyorsa belli bir

English level well I always think that my English lessons are suitable for

İngilizce seviyesine ihtiyacı olacak iyi bence her zaman İngilizce derslerim herkes için uygundur,

anyone so if you have an interest in English then I always feel as if my

bu nedenle İngilizce ile ilgileniyorsanız, o zaman her zaman

video lessons will be helpful in some way or some sort of help can actually be

video derslerimin bir şekilde yardımcı olacağını veya onları izleyen kişiye gerçekten bir tür yardım

given to the person watching them so I always like to think that my videos are

verilebileceğini hissediyorum, bu yüzden her zaman düşünmek isterim videolarımın

useful to everyone but I do agree with you I'm sure many of the people who

herkes için yararlı olduğunu ama sana katılıyorum

watch my video lessons are actually intermediate they are at the level of

video derslerimi izleyen insanların çoğu aslında orta düzeyde

intermediate understanding of English so I do know where you're coming from

İngilizce anlıyorlar, bu yüzden nereden geldiğini biliyorum. Orada

I do understand what you are saying there thank you very much and I hope you

ne dediğinizi anlıyorum çok teşekkür ederim ve umarım

have managed to join the live chat today hello mr. Duncan I've never been on your

bugün canlı sohbete katılmayı başarmışsınızdır merhaba bayım. Duncan

live chat oh I think I've just read that one I've printed that one twice for some

canlı sohbetine hiç katılmadım oh sanırım onu ​​az önce okudum Onu iki kez yazdırdım

reason I do apologize hello - in ego in ego gallo now I remember your name from

nedense özür dilerim merhaba - in ego in ego gallo şimdi adını

the early days of doing live streams so I don't know why but I feel that your

ilk günlerinden hatırlıyorum canlı yayın yapıyorum neden bilmiyorum ama

name is very familiar hello Inigo I've been watching your YouTube videos for

isminin çok tanıdık geldiğini hissediyorum merhaba Inigo

almost 3 years I haven't watched all of them because my time is very limited

yaklaşık 3 yıldır youtube videolarını izliyorum hepsini izleyemedim çünkü zamanım çok kısıtlı ama

however after watching today's video I finally taken my laptop and have

izledikten sonra bugünün videosu nihayet dizüstü bilgisayarımı aldım ve

started doing it so it is always nice to hear from you so thank you Inigo and I

yapmaya başladım, bu yüzden sizden haber almak her zaman güzel, bu yüzden teşekkür ederim Inigo ve bende

have a feeling that I've actually said hello to you in the distant past many

size çok

many years ago if you want to email me well you saw the email address earlier

uzun yıllar önce uzak geçmişte gerçekten merhaba dediğimi hissediyorum eğer isterseniz bana e-posta göndermek için e-posta adresini daha önce gördünüz

and I will repeat it later on we have the mystery idiom today because last

ve daha sonra tekrar edeceğim bugün gizemli deyimimiz var çünkü geçen

Sunday I forgot to do it so yes I will do the the mister

Pazar bunu yapmayı unuttum bu yüzden evet

idiom coming a little bit later on also in excerpt from one of my full English

biraz sonra gelen bay deyimi de alıntıda yapacağım tam ingilizce

lessons we can not forget the live chat hello to the live chatters right now

derslerimden biri canlı sohbeti unutamayız canlı sohbet edenlere hemen merhaba merhaba

hello to not one thing hello to you I'm very fascinated by your name hello to

not onething merhaba size isminizden çok etkilendim size merhaba

you and you are first on today's live chat congratulations

ve bugünün canlı sohbetinde birincisiniz tebrikler

Wow you are first hello also to Maggie LAN

vay canına Maggie LAN'a da ilk merhaba

Maggie Lau and also to business nous win hello to you watching in Vietnam I know

Maggie Lau ve aynı zamanda business nous kazanmak için Vietnam'da izleyenlere merhaba

I have a lot of people watching in Vietnam Palmyra

Vietnam'da izleyen birçok insan olduğunu biliyorum Palmyra

Eric Martha Louie Louie hello mr. Duncan and everyone thank you

Eric Martha Louie Louie merhaba bay. Duncan ve herkes,

for your company on this Wednesday we are halfway through the week and we are

bu Çarşamba günü bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ediyor, haftanın yarısına geldik ve

almost halfway through November just a few weeks to go before you know what now

Kasım ayının neredeyse yarısına geldik, sadece birkaç hafta kaldı. Daha

one of the questions I want to ask today and here is the question I am going to

ask first of all before we go any further is is it too early for Christmas

ileri gitmeden önce soracağım, Noel için çok erken mi

is it too early for Christmas now here in the UK we have already started

Noel için çok erken mi şimdi burada Birleşik Krallık'ta şimdiden

showing our television commercials so lots of stores lots of products being

televizyon reklamlarımızı göstermeye başladık, bu nedenle birçok mağazada birçok ürünün reklamı yapılıyor.

advertised on television at the moment to get people in the buying mood because

insanları satın alma havasına sokma zamanı çünkü

a lot of people are thinking of Christmas time I know I'm sorry for

birçok insan Noel zamanını düşünüyor Biliyorum

mentioning this I know it's too early I know from my point of view I think it's

bundan bahsettiğim için üzgünüm Biliyorum çok erken Kendi açımdan biliyorum Bence

a little bit too early but what do you think is it too early to start talking

biraz erken ama ne Sence Noel hakkında konuşmaya başlamak için çok mu erken

about Christmas so what do you think is it too early should we wait until maybe

peki ne düşünüyorsun

the first or second week of December however I suppose if you are selling

Aralık ayının ilk veya ikinci haftasına kadar beklemeliyiz ama sanırım bir

things and if you have a business I suppose you have to make sure that you

şeyler satıyorsan ve bir işin varsa sanırım

get plenty of customers so that might be the reason why however there are lots of

Bol miktarda müşteri aldığınızdan emin olmanız gerekir, bu nedenle,

TV commercials already advertising toys for the kids and also gifts for the

zaten çocuklar için oyuncakların ve

adults as well so what makes a good Christmas gift for

ayrıca yetişkinler için hediyelerin reklamını yapan birçok TV reklamının olmasının nedeni bu olabilir, bu nedenle bir yetişkin için iyi bir Noel hediyesi yapan şey nedir?

an adult because when you buy a gift for a child it's easy isn't it it's so easy

Çocuğa hediye alırsın kolay değil mi

to buy a gift for a child however when you buy a gift for an adult it can be

Çocuğa hediye almak çok kolay ama bir yetişkine hediye aldığında

very difficult whether it's their birthday or whether it's Christmas time

doğum günü ya da Noel zamanı çok zor olabilir peki

so what do you think is it too early and do you think it's hard to buy a gift for

ne yapmalısın? sizce çok mu erken ve aramızda bir yetişkine hediye almak zor mu

an adult between you and me I always find it very difficult when I have to

sizce

buy a gift for mr. Steve I can never think of what to get sometimes it's very

beye hediye almak zorunda kaldığımda hep çok zorlanırım. Steve Ne alacağımı asla düşünemiyorum bazen

hard to come up with a Christmas gift idea hello also to Luis Mendez

bir Noel hediyesi fikri bulmak çok zor Luis Mendez'e de merhaba

guess what Luis we are going to France soon on the live chat and also the live

tahmin edin Luis yakında canlı sohbette ve ayrıca canlı

stream yes it's English addict and this is the

yayında Fransa'ya gidiyoruz evet bu bir İngiliz bağımlısı ve bu

new format this is the new look of my live streams so I hope you will join me

yeni format bu canlı yayınlarımın yeni görünümü bu yüzden umarım

every Sunday Wednesday and Friday as well three times a week hello to be

her pazar çarşamba ve cuma haftada üç kez bana katılırsınız

trees hello to zoo seeker also David hello David Enrico nice to see you here

ağaçlara merhaba hayvanat bahçesi arayanlara merhaba da david merhaba david enrico sizi burada görmek güzel

as well so the big question is hello Ferris Chen as well the big question is

Pekala, büyük soru merhaba Ferris Chen de büyük soru şu ki, Noel hakkında konuşmaya

is it too early is it too early to start talking about Christmas I think it might

başlamak için çok erken mi, Noel

be too early to start talking about Christmas Eric says Christmas is never

hakkında konuşmaya başlamak için çok erken olabilir Eric, Noel'in

too early for businesses yes I suppose so so if you are running a business if

işletmeler için asla çok erken olmadığını söylüyor evet Sanırım öyle, eğer bir iş yürütüyorsanız, yılın

you have to make your money at this time of year

bu zamanında para kazanmanız gerekiyorsa,

are met hello mr. Duncan what is the common word for a person who spends

merhaba bayım. Duncan, parayı dikkatsizce harcayan bir kişi için kullanılan ortak kelime nedir, yani

money carelessly well a spendthrift so a person who can't stop spending money

müsrif, yani para harcamaktan vazgeçemeyen bir kişi paralarını

they they throw their money away they they seem to be made of money they waste

çöpe atarlar, paradan yapılmış gibi görünürler, paralarını boşa harcarlar,

their money they just fritter their money away so some people can't resist

paralarını çarçur ederler. yani bazı insanlar

spending money I think so some people really can't resist spending their cash

para harcamaya karşı koyamıyor bence bu yüzden bazı insanlar gerçekten paralarını harcamaya karşı koyamıyor

hello Elsa - Palmira mr. Duncan do not mention Christmas I am

merhaba Elsa - Palmira bay. Duncan Noel'den bahsetmeyin,

sick of it I'm very sorry I have a feeling that your feeling might not be

bundan bıktım, çok üzgünüm, hislerinizin size karşı dürüst olmak gerekirse haddini aşmayacağını hissediyorum, bu yüzden

out of line to be honest with you so thank you pal Mira

teşekkür ederim dostum Mira,

yes it's the time of the year again it is this time or that certain time of

evet, yine yılın zamanı, bu sefer ya da yılın belirli bir zamanında

year when everyone starts thinking about what to buy for their friends and

herkesin Noel'de arkadaşlarına ve akrabalarına Noel'i kutlayanlar için ne alacağını düşünmeye başladığı o zaman Sen bana

relatives for Christmas for those who celebrate Christmas I know not everyone

celebrates Christmas before you tell me I do know the years are going by too

söylemeden herkesin Noel'i kutlamadığını biliyorum Yılların çok hızlı geçtiğini biliyorum

fast I agree with you this is something I've mentioned before

Sana katılıyorum bu daha önce bahsettiğim bir şey

as you get older you do notice that time goes by much faster at least it feels as

yaşlandıkça zamanın çok daha hızlı geçtiğini fark ediyorsun en azından öyleymiş gibi geliyor

if it does whether it really does or not I'm not sure but yes it does feel

gerçekten öyle mi değil mi emin değilim ama evet

sometimes as if time goes by too quickly Louie Louie says yes it is too early for

bazen sanki zaman geçiyormuş gibi geliyor Louie Louie çok hızlı bir şekilde evet Noel için çok erken diyor,

Christmas especially when you think that it is also to prepare for the 2021 or

özellikle de 2021 veya

2020 Christmas that goes too far well a lot of people are already already

2020 Noel'ine hazırlanmanın çok iyi gittiğini düşündüğünüzde, pek çok insan zaten

talking about next year so many people are

gelecek yıldan bahsediyor, pek çok insan zaten

already talking about 2020 because next year it's the Olympic Games that's

2020'den bahsediyoruz çünkü gelecek yıl Olimpiyat Oyunları,

another thing that seems to come around so quickly

even though it happens every four years so already we have another Olympic Games

her dört yılda bir olmasına rağmen çok hızlı bir şekilde ortaya çıkan başka bir şey, bu yüzden zaten yolda başka bir Olimpiyat Oyunumuz var, bu yüzden

on the way so next year the Olympic Games will be held in Tokyo Japan so

gelecek yıl Olimpiyat Oyunları Tokyo Japonya'da yapılacak.

next year the Olympic Games will be in Tokyo next year

gelecek yıl olimpiyat oyunları gelecek yıl tokyo'da olacak

Irene Oh Thank You Irene Irene if you like classical music you may click my

irene oh teşekkür ederim irene irene klasik müzikten hoşlanıyorsan

name and you will see me at the piano oh I see so you have some videos on your

adımı tıklayabilirsin ve beni piyanonun başında göreceksin oh görüyorum ki youtube kanalında bazı videolar var

YouTube channel okay I will do that Thank You Greta loop also in the place

tamam yapacağım bunu yap Teşekkürler Greta döngüsü yaşadığım yerde de hediye

where I live like a present we can give an envelope

gibi para zarfı verebiliriz

with money or a card from a shopping mall Thank You Greta loop I think they

veya bir alışveriş merkezinden kart verebiliriz Teşekkürler Greta döngüsü

have a similar thing in China as well they call it anger Powell where they put

Çin'de de benzer bir şey var sanırım ona öfke diyorlar Powell

money in a red envelope now that normally happens at the Chinese New Year

şimdi normalde Çin Yeni Yılı'nda olduğu gibi parayı kırmızı bir zarfın içine koyuyorlar,

during the Chinese New Year money is often exchanged I think it happens in

para genellikle Çin Yeni Yılı'nda değiş tokuş ediliyor. Bence bu

many countries in fact so when you are an adult I think quite often you will

aslında birçok ülkede oluyor, bu yüzden bir yetişkin olduğunuzda oldukça sık

receive money or a gift voucher so something that you can use to buy

para alacağınızı düşünüyorum veya daha sonra bir şey satın almak için kullanabileceğiniz bir hediye çeki

something later at a later date b-trees mr. Duncan I love Christmas but maybe

b-trees mr. Duncan Noel'i seviyorum ama belki de yerel kasabamda bundan iyi bir şekilde

it's a little too early to speak about it well in my local town Much Wenlock

bahsetmek için biraz erken.

the Christmas tree has been put up and last week many towns and cities around

the UK turned on their Christmas lights so if you go to many cities and many

şehirler ve birçok

towns now you will see that many of them are now displaying their Christmas

kasaba şimdi birçoğunun şimdi Noel

lights they have actually switched them on

ışıklarını sergilediğini göreceksiniz, aslında onları yaktılar,

so yes it is a strange thing isn't it it is very strange

yani evet bu garip bir şey, değil mi, çok garip

Belarusian says my nephew moved to Madrid it will be a very sad Christmas

Belaruslu, yeğenimin Madrid'e taşındığını söylüyor, bir olacak onsuz çok üzücü Noel

without him he is only 22 Wow such a young age to go travelling around

o sadece 22 Vay canına dünyayı dolaşmak için çok genç bir yaş

the world and he didn't find a job here in Buenos Aires so now so your nephew

ve burada Buenos Aires'te bir iş bulamadı, bu yüzden şimdi yeğeninin

has actually got a job in Madrid well I want to say congratulations for him

Madrid'de bir işi var peki tebrikler demek istiyorum onun

getting a job but also maybe the the sensation or the emotion is a little

bir iş bulması için ama aynı zamanda bu his ya da duygu biraz

bittersweet so you feel happy for him because he has a job but also sad

buruk, bu yüzden bir işi olduğu için onun adına mutlu hissediyorsunuz ama aynı zamanda

because he's moving away so I can understand your feelings there

taşındığı için de üzgünsünüz, bu yüzden oradaki duygularınızı anlayabiliyorum

Belarusian hello to Florence I think it's too early to speak about Christmas

Belarusça Floransa'ya merhaba sanırım bu Noel hakkında konuşmak için çok erken

but it is that time it is that time of year as Christmas approaches so some of

ama o zaman Noel yaklaşırken yılın o zamanı bu yüzden

you think that it's too early whilst others think that it isn't earlier this

bazılarınız bunun çok erken olduğunu düşünürken bazılarınız bu yılın başlarında olmadığını düşünüyor

year I took a trip I took a trip to France with mr. Steve because mr. Steve

Bir geziye çıktım Fransa'ya bir geziye çıktım bay ile Steve çünkü bay. Steve, şirketinden Fransa'da

was lucky enough to actually win a holiday in France from his company not

bir tatil kazanacak kadar şanslıydı,

only that but also I was allowed to join him so I felt very honored very pleased

sadece bu değil, aynı zamanda ona katılmama izin verildi, bu yıl biraz seyahat edebildiğim için çok onur duydum, çok memnun oldum

that I could do some travelling this year because I hadn't planned to go

çünkü hiçbir yere gitmeyi planlamamıştım. bey

anywhere so because of mr. Steve and his lovely company and also because mr.

yüzünden Steve ve sevimli şirketi ve ayrıca çünkü bay.

Steve was working hard we were able to go to France and you can't have a trip

Steve çok çalışıyordu Fransa'ya gidebildik ve dünyanın

to France without visiting the most romantic city in the world Paris

en romantik şehri Paris'i ziyaret etmeden Fransa'ya seyahat edemezsiniz

hmm so there it was my trip to Paris early this year and I hope you enjoyed

hmm yani bu yılın başlarında Paris'e yaptığım gezi oradaydı ve umarım

that another clip from my trip to Paris coming a little bit later on I thought

bunu beğenmişsinizdir. Paris gezimden kısa bir süre sonra geliyor

it was nice to relive those moments because I had a great time I had never

o anları yeniden yaşamanın güzel olduğunu düşündüm çünkü harika vakit geçirdim

been to Paris before so I was very lucky very fortunate that mr. Steve had won a

daha önce hiç Paris'e gitmemiştim bu yüzden çok şanslıydım çok şanslıyım ki o Mr. Steve

holiday too apparently a lot of people say that Paris is the

de bir tatil kazanmıştı görünüşe göre pek çok insan Paris'in

most romantic city in the world however some people also think that Rome is

dünyadaki en romantik şehir olduğunu söylüyor ancak bazı insanlar da Roma'nın

rather romantic as well and maybe maybe you have your own romantic place maybe

da oldukça romantik olduğunu düşünüyor ve belki sizin kendi romantik yeriniz var belki de

there is a special place that you've been to maybe with your husband or wife

özel bir yer var. belki kocanız veya karınız

or lover mmm so Palmyra says thank you mr. Duncan for

veya sevgiliniz ile gittiniz mmm bu yüzden Palmyra teşekkür ederim bay diyor. Duncan,

sharing those views you are very welcome and if you get a chance to go to Paris

bu görüşleri paylaştığınız için çok hoş geldiniz ve eğer Paris'e gitme şansınız olursa, harika yemeklerin tadını

can I just say you are going to enjoy some wonderful food I ate a lot of food

çıkaracağınızı söyleyebilir miyim, çok yemek yedim

Helen Oh mr. Duncan are you going to Paris again or will you visit another

Helen Oh bay. Duncan yine Paris'e mi gidiyorsun yoksa başka bir kasabayı ziyaret edecek misin

town well I'm not sure if I'm going to France again maybe well not this year I

Yine Fransa'ya gidip gitmeyeceğimden emin değilim belki pekala bu yıl değil

know it isn't this year but maybe next year who knows who knows today we are

Biliyorum bu yıl değil ama belki gelecek yıl kim bilir kim bilir bugün biz

talking about this particular subject we are talking about speed when we talk

bu özel konudan bahsediyoruz hızdan bahsediyoruz hız hakkında konuştuğumuzda

about speed it is a generic term for the distance travelled and how fast that

katedilen mesafe ve bu mesafenin ne kadar hızlı

distance is travelled so speed generally refers to distance and time how fast you

katedildiği için genel bir terimdir bu nedenle hız genellikle mesafe ve zamanı ifade eder ne kadar hızlı bir

can do something how fast you can travel and also how fast you can carry out a

şey yapabilirsin ne kadar hızlı yapabilirsin seyahat ve ayrıca belirli bir

certain sure or job speed so that is what we are

kesin veya iş hızını ne kadar hızlı gerçekleştirebileceğiniz yani

talking about today and no no I'm not referring to the drug before anyone says

bugün bahsettiğimiz şey bu ve hayır hayır kimse anzonic demeden uyuşturucudan bahsetmiyorum

anzonic hello anzonic I haven't seen you for a long time nice to see you back

merhaba anzonic sizi uzun zamandır görmedim seni tekrar burada görmek güzel

here anzonic I was in Rome one month ago I've never been to Rome I will be

anzonic bir ay önce Roma'daydım Roma'ya hiç gitmedim

honest with you I've never been there however I would like to go to Rome and

Sana karşı dürüst olacağım oraya hiç gitmedim ancak Roma'ya gidip biraz

have a roam around uh-huh so if you roam around Rome

dolaşmak istiyorum uh-huh bu yüzden Roma'da dolaşıyorsanız

it means you walk around you walk about so you roam around Rome guadaloop I

bu, Roma'da dolaşmak anlamına gelir, yani Roma'da dolaşırsınız guadaloop

love the music that you choose for your videos I spend a lot of time and a lot

Videolarınız için seçtiğiniz müziği seviyorum ve çok fazla zaman harcıyorum ve

of my life listening to whole libraries of music and sometimes I will choose

hayatımın büyük bir kısmını tüm müzik kitaplıklarını dinleyerek ve bazen

certain types of music something that catches my ear something that makes me

Belirli müzik türlerini seçeceğim, kulağıma hitap eden bir şey, beni

feel a little happy or maybe a little sad so I always choose the music very

biraz mutlu ya da belki biraz hüzünlü hissettiren bir şey, bu yüzden müziği her zaman çok

carefully and I'm a big fan of music as you know if you are regular you will

dikkatli seçerim ve büyük bir müzik hayranıyım, bildiğiniz gibi eğer düzenliyseniz

know that I am a very big fan of music we have a mystery idiom would you like

benim çok büyük bir müzik hayranı olduğumu bilecek gizemli bir deyimimiz var

to see today's mystery idiom okay here it is so this is today's mystery idiom

bugünün gizemli deyimini görmek ister misin tamam işte bu bugünün gizemli deyimi

it is something for you to look at and all you have to do is say what you see

bakman gereken bir şey ve tek yapman gereken söylemek ne görüyorsan

so take a look at the screen right now and say what you see

hemen şimdi ekrana bak ve orada ne gördüğünü söyle

there it is today's mystery idiom but what is it if you know what that mystery

bu günümüzün gizemli deyimi ama nedir o gizemli

idiom is it is a well-known phrase in the English language and if you are

deyimin ne olduğunu biliyorsan bu İngilizcede iyi bilinen bir deyimdir ve eğer kendini

feeling lucky then you can have a guess at what it is so the mystery idiom that

şanslı hissediyorsan ne olduğunu tahmin edebilirsin o yüzden

is today's mystery phrase hmm so what is it it is now about to go off the screen

bugünün gizemli cümlesi olan gizemli deyim hmm peki şimdi ekrandan çıkmak üzere

but don't worry if you missed it I will repeat it later on

ama kaçırırsan merak etme daha sonra tekrar edeceğim

hello also to Mary yeah I want to see England the most beautiful country in

Mary'ye de merhaba evet, İngiltere'yi dünyanın en güzel ülkesi olarak görmek istiyorum, bugün dışarıda

the world well it is looking rather nice today outside there it is right now so

oldukça güzel görünüyor, şu anda orada, bu

that isn't a recording that is the view right now out of my window so you can

bir kayıt değil, şu anda penceremden görünen manzara bu, böylece

see the Sun is out many of the leaves on the trees have turned because autumn is

güneş çıktı ağaçlardaki yaprakların çoğu döndü çünkü sonbahar

definitely here now and also another view again you can see the wonderful

kesinlikle burada ve ayrıca başka bir manzara yine

vivid colors of the leaves on the trees and also looking into the distance as

ağaçlardaki yaprakların harika canlı renklerini görebilir ve ayrıca mesafeye

well across the Shropshire landscape now here in the UK things have been a little

ve Shropshire manzarasının karşısından bakabilirsiniz. şimdi burada Birleşik Krallık'ta işler biraz

chaotic things have been a little treacherous as far as the weather is

kaotik, işler biraz tehlikeli,

concerned in the north of England many small villages and towns are suffering

İngiltere'nin kuzeyindeki birçok küçük köy ve kasaba selden muzdarip,

from flooding they have been flooded because we've had a lot of rain over the

onlar sular altında kaldı çünkü çok şey yaşadık.

past few days here in the UK so some of the northern towns and cities are

Birleşik Krallık'ta son birkaç gündür yağmur yağdı, bu nedenle bazı kuzey kasaba ve şehirler şu anda sel felaketinden

actually suffering flooding at the moment lots of floods taking place

muzdarip

fortunately for me I'm very high up on a hill so fortunately my my house will

never be flooded never some people asked about my house and

hiç su basmadı bazı insanlar evimi sordu ve

some people say mr. Duncan can you show us your house we want to see all of your

bazıları bay diyor. Duncan bize evini gösterebilir misin, evinizin tamamını görmek istiyoruz,

house well my answer to that is no it's private however a lot of people ask mr.

buna cevabım hayır, bu özel, ancak birçok insan Bay Duncan'a soruyor.

Duncan is your house big or is your house small I will tell you now that my

Duncan senin evin büyük mü senin evin küçük mü şimdi benim

house is not very big the house I live in isn't a big house it's not huge it

evimin çok büyük olmadığını söyleyeceğim yaşadığım ev büyük bir ev değil büyük değil

isn't a mansion it isn't big however there is a lot of land around the side

malikane değil büyük değil ama var evin yan tarafında çok fazla arazi var,

of the house so the house itself is quite small but it has quite a lot of

bu yüzden evin kendisi oldukça küçük ama çevresinde oldukça fazla

land around it I would never have a big house never and the reason is because

arazi var Asla büyük bir evim olmaz ve bunun nedeni,

it's very high maintenance so when we say high maintenance we mean that it

çok yüksek bakım gerektirmesidir, bu yüzden yüksek bakım dediğimizde ilgilenmek için

takes a lot of work a lot of energy and a lot of effort to take care of so when

çok iş, çok fazla enerji ve çok çaba gerektirdiğini kastediyoruz, bu nedenle

we say high maintenance we mean something takes a lot of energy and a

yüksek bakım dediğimizde, bir şeyin bakımının çok fazla enerji ve çok

lot of time and effort to take care of something so a high maintenance house is

fazla zaman ve çaba gerektirdiğini kastediyoruz. yüksek bakımlı ev,

one that you have to constantly look after you always have to make repairs

sürekli bakmanız gereken bir evdir, her zaman onarım yapmanız gerekir,

there are always things that you have to look at and fix so the reason why I

her zaman bakmanız ve düzeltmeniz gereken şeyler vardır, bu yüzden

would never have a big house and this is something I've never dreamt of many

asla büyük bir evim olmayacaktı ve bu hiç hayal etmediğim bir şeydi. Birçok

people like to think that they will live in a really big house however I don't

insan gerçekten büyük bir evde yaşayacaklarını düşünmek istiyor ama ben

want to I love this house it's not very big

bu evi seviyorum çok büyük değil

but it's very cozy especially in the winter because a big house is high

ama özellikle kış aylarında çok rahat çünkü büyük bir ev yüksek

maintenance it takes too much work to look after so that's the reason why we

bakım gerektiriyor çok fazla çalışma gerektiriyor ilgilenmek için

are now going to take a look at one of my full English lessons this is an

şimdi tam İngilizce derslerimden birine göz atmamızın nedeni bu, bu

excerpt from a full English lesson and on my youtube-channel there are many

tam bir İngilizce dersinden bir alıntıdır ve youtube kanalımda burada

english lessons that i've been making here on youtube for the past 13 years

yaptığım birçok İngilizce dersi var. son 13 yıldır youtube'da

and here is an excerpt of one of them

ve işte bunlardan birinden bir alıntı,

as you can see right now it is very windy here there is a gale blowing

gördüğünüz gibi şu anda çok rüzgarlı, burada İngiltere'de esen bir fırtına var,

across England what you are seeing now is the effect of what is left of a

şu anda gördüğünüz şey tropikal bir kasırganın geriye kalan etkisi.

tropical hurricane this is all that remains of the storm we can describe

fırtınadan geriye kalan tek şey bu,

this as the remnants or all that remains of the hurricane a few days ago this

bunu kasırganın kalıntıları veya geriye kalan her şey olarak tanımlayabiliriz birkaç gün önce bu

storm was very powerful it caused damage in places such as Bermuda now it is not

fırtına çok güçlüydü Bermuda gibi yerlerde hasara neden oldu şimdi

as powerful having said that the storm is still strong enough to bring down

fırtınanın söylediği kadar güçlü değil hala

trees and loosen one or two roof tiles some might say that I'm taking a risk

ağaçları devirecek ve bir veya iki kiremit gevşetecek kadar güçlü, bazıları

coming out here on such a stormy day let's hope that I don't get stripped by

böyle fırtınalı bir günde buraya gelmeyi riske attığımı söyleyebilir

a piece of flying debris or a falling tree

düşen ağaç

Oh No my watch has stopped again I had better

Oh Hayır, saatim yine durdu,

wind it up the word wind has more than more meaning you can whine something up

onu kursam iyi olur rüzgar kelimesi,

by turning and tightening it at the same time such as the spring on a watch or

bir saatin ya da saatin yayı gibi aynı anda çevirip sıkarak bir şeyi sızlayabileceğinizden daha fazla anlama sahiptir.

clock you wind the spring up to gather something onto a round spool by turning

yuvarlak bir makaraya bir şeyi çevirerek toplamaya kadar sarmak olarak

it can be described as winding you wind something on to something else

tanımlanabilir bir şeyi başka bir şeyin üzerine sarmak olarak tarif edilebilir

you can wind a hose pipe you can wind wool into a ball you can wind a person

bir hortumu boruya sarabilirsiniz yünü bir yumak haline getirebilirsiniz bir insanı

up in this sense you are doing something to annoy them then there is wind up this

bu anlamda sarabilirsiniz onları kızdırmak o zaman rüzgar var bu

noun describes a practical joke or prank designed to annoy someone another verbal

isim, birini kızdırmak için tasarlanmış pratik bir şakayı veya şakayı tanımlar başka bir sözlü

use of wind is slowly n something to close down a company or cease trading

rüzgar kullanımı yavaş yavaş n bir şirketi kapatmak veya ticareti durdurmak için

over a period of time is to wind up to relax yourself by doing something

bir süre boyunca bir şey yaparak kendini rahatlatmaktır. zevkli bir şey rüzgarın

pleasurable is to wind down the past tense of wind is wound

geçmiş zaman kipini sarmak yaradır şuna

look at that the writing on the wall this figurative expression is used to

bakın duvardaki yazıya bakın bu mecazi ifade

state at it something bad might happen soon

ona kötü bir şey olabilir yakında bir

the fate of something is likely to happen it is very apparent that this

şeyin kaderi büyük ihtimalle olacak bunu belirtmek için kullanılır

thing could occur there is an indication that things could go wrong the fall in

meydana gelebilir, işlerin ters gidebileceğine dair bir işaret var, kardaki düşüş,

profits is the writing on the wall for that company in this sentence we are

bu cümlede o şirket için duvarda yazan yazıdır, eğer işler düzelmezse

saying that the company will go out of business if things do not get better it

şirket iflas edecek diyoruz,

may close there is a chance that things might go wrong it may be seen as foolish

kapanabilir. İşlerin ters gitme olasılığı,

when told by all to ignore the hint and warning of the writing on the wall

herkes tarafından duvardaki yazının ipucunu ve uyarısını görmezden gelmeniz söylendiğinde aptalca görülebilir.

grammar covers many aspects of language use including punctuation when

expressing yourself in writing it is important to know where to punctuate and

ve

when to use the symbols that define it one of the most confusing punctuation

onu tanımlayan sembollerin ne zaman kullanılacağı en kafa karıştırıcı noktalama

marks must be the inverted commas otherwise known as quotation marks there

işaretlerinden biri tırnak işareti olarak bilinen ters virgül olmalıdır İngiliz İngilizcesinde tek ve çift olmak üzere

are two types of inverted comma the single and the double in British English

iki tür ters virgül vardır,

the single quotation mark is often used while in American English the double

tek tırnak işareti genellikle tırnak içindeyken kullanılır. Amerikan İngilizcesi, İngiliz İngilizcesindeki bir

quotation mark is preferred when quoting a well-known phrase or direct speech in

cümlede iyi bilinen bir ifadeden veya doğrudan bir konuşmadan alıntı yaparken çift tırnak işareti tercih edilir,

a sentence in British English we will normally use the single quotation

normalde tek tırnak kullanırız,

however if the direct speech also includes a quote then you will use the

ancak doğrudan konuşma aynı zamanda bir alıntı içeriyorsa,

other quotation marks to define it from what is being said if the direct speech

diğer tırnak işaretlerini tanımlamak için kullanırsınız. doğrudan konuşma

uses single quotes then the Dibble ones will be used to show the quotes within

tek tırnak kullanıyorsa, o zaman Dibble olanlar İngiliz İngilizcesindeki bir örnek içindeki alıntıları göstermek için kullanılacaktır

an example in British English would be around here we always use the phrase no

buralarda olacaktır sloganımız olarak her zaman no

pain no gain as our motto you will see that the

pain no gain ifadesini kullanırız göreceksiniz ki

direct speech has single quotes and the phrase discussed has double ones in

doğrudan konuşmada tek tırnak vardır ve tartışılan ifadede Amerikan İngilizcesinde çift tırnak vardır

American English this is reversed you will notice in my subtitles that I use

bu terstir altyazılarımda

single inverted commas when I'm highlighting a word and double quotes

bir kelimeyi vurgularken tek tırnak işareti kullandığımı ve

when demonstrating direct speech it is worth noting that you are free to use

doğrudan konuşmayı gösterirken çift tırnak kullandığımı fark edeceksiniz. Yazdığınız parça boyunca onlara bağlı kaldığınız

either of the quotation marks as long as you stick with them all the way through

sürece tırnak işaretlerinden herhangi birini kullanmakta özgürsünüz.

the piece you are writing the examples used here today are only a guide double

Bugün burada kullanılan örnekler yalnızca bir kılavuzdur.

quotes are fine for direct speech or single ones as long as you remain clear

as to how they are being used happy writing everyone here are my lovely

nasıl kullanıldıklarına dair açık mutlu yazarken herkes burada benim sevimli

walking boots do you like them these boots have taken me all over the place

yürüyüş botlarım, onları sevdiniz mi, bu botlar beni her yere götürdü tepelerden vadilere,

up hills and down into valleys through woods and over dales and Del's by the

ormanlardan ve vadilerden ve bu

way adele is a small dip in the ground a small valley or Hollow did you know that

arada Del'inki adele küçük yere küçük bir vadi veya Hollow daldırın,

the word boot has many meanings as a verb boot means to kick something hard

bot kelimesinin birçok anlamı olduğunu biliyor muydunuz, çünkü bir fiil bir şeyi sert bir şekilde tekmelemek anlamına gelir,

it can also mean to throw someone out of a place or eject a person from a group

aynı zamanda birini bir yerden atmak veya bir kişiyi atıldığı bir gruptan

he was booted out of the Chess Club if you put the boot in then this means that

çıkarmak anlamına da gelebilir. Satranç Kulübünün çizmesini koyarsanız, o zaman bu,

you are kicking someone normally while they are on the ground to be given the

birisini yerdeyken normal bir şekilde tekmelediğiniz anlamına gelir, çizmenin verilmesi

boot means that you have lost your job in computer terms the word boot means to

işinizi bilgisayar terimleriyle kaybettiğiniz anlamına gelir, önyükleme kelimesi

start up a computer on a car the boot is the opening at the back where items can

bir bilgisayarı başlatmak anlamına gelir. a car the boot arkadaki, eşyaların

be placed securely in American English the boot of a car is

Amerikan İngilizcesinde güvenli bir şekilde yerleştirilebildiği açıklıktır a car bagajına

called the trunk there it was one of my full English lessons many lessons on my

bagaj denir orada tam İngilizce derslerimden biriydi youtube kanalımda birçok ders

youtube channel yes there are we are now back live on a Wednesday English addict

evet işte şimdi geri döndük Çarşamba günü bir İngiliz bağımlısı olarak yaşayın, İngilizce'deki

for all those out there who need their fix of all those lovely words and

tüm o güzel kelimeleri ve cümleleri düzeltmeye ihtiyacı olan herkes için,

phrases in the English language talking of which we have the mystery idiom

everyone so there it is the mystery idiom what is it it is a mystery idiom

herkesin gizemli bir deyimi var, bu yüzden işte gizemli deyim nedir, bu gizemli bir deyim

we've had a couple of incorrect guesses but no one has come up with the right

birkaç yanlış tahminimiz oldu ama

answer at the moment so what is it just say what you see if you see it say it

şu anda kimse doğru cevabı bulamadı, o yüzden ne görüyorsanız onu söyleyin, gördüğünüzü söyleyin,

that's what I say definitely so it's live and everyone is very busy

kesinlikle öyle söylüyorum, bu yüzden canlı ve herkes çok meşgul

is it too early for Christmas because already I noticed last week I was

Noel için çok mu erken çünkü geçen hafta fark ettim ki

watching television and then suddenly all of those annoying Christmas

televizyon izliyordum ve sonra aniden tüm o sinir bozucu Noel

commercials came on and I don't know why but this year most of the Christmas

reklamları başladı ve neden bilmiyorum ama bu yıl

commercials for the big stores are not very good it's almost as if they've put

büyük mağazalardaki Noel reklamlarının çoğu pek iyi değil sanki

very little effort into them so I must be honest with you sometimes I find

çok az çaba harcamışlar gibi, bu yüzden size karşı dürüst olmalıyım bazen

Christmas commercials on television quite amusing sometimes they are very

televizyondaki Noel reklamlarını oldukça eğlenceli buluyorum bazen çok

moving they have a nice story but this year they don't seem to be putting as

dokunaklı güzel bir hikayeleri var ama bu yıl pek de koyacak gibi görünmüyorlar.

much effort as they they normally do hello Christina

normalde yaptıkları kadar çabayla merhaba Christina

hello also to Luis my son Luke my son lives in Paris but he has a house in

oğlum Luis'e de merhaba Luke oğlum Paris'te yaşıyor ama Britannia'da bir evi var, Britannia

Britannia where is Britannia

nerede,

I'm quite intrigued to find out where that is

bunun nerede olduğunu merak ediyorum

hello the Mystery idiom please hurry up mr. Duncan Oh No

merhaba Mystery deyimi lütfen acele edin Bay. Duncan Oh Hayır,

is it hurry up no it isn't no it isn't because the word hurry up is actually in

acele mi, hayır değil, hayır değil çünkü acele et kelimesi aslında

the picture so I wouldn't make it that easy would I I was not going to make it

resimde olduğu için bu kadar kolay yapmazdım değil mi,

that easy really we are talking about speed today how much speed do you have

o kadar kolaylaştırmayacaktım gerçekten konuşuyoruz bugün hız hakkında İngilizce öğrenmenizde ne kadar hıza sahipsiniz

with your English learning are you learning English fast or quickly

İngilizceyi hızlı mı yoksa çabuk mu öğreniyorsunuz

or is it taking too long to learn English so when we talk about speed we

yoksa İngilizce öğrenmek çok mu uzun sürüyor yani hız hakkında

are talking about the rate or the time and distance how fast you can move from

konuştuğumuzda hızdan veya ne kadar hızlı öğrenebileceğiniz süreden ve mesafeden bahsediyoruz

one place to another and also the speed at which you are traveling so let's have

bir yerden başka bir yere hareket etmek ve aynı zamanda seyahat ettiğiniz hız, bu yüzden hız ile

a look at some words that are related to speed shall we ok so another word that

ilgili bazı kelimelere bir göz atalım, tamam mı, hız yerine kullanabileceğimiz başka bir kelime hızdır

we can use instead of speed is velocity velocity so when we talk about velocity

hız yani hız hakkında konuşurken

it is the force that's pushing you along it is your movement so quite often when

sizi iten kuvvettir o sizin hareketinizdir o kadar sık ​​sık

we talk about velocity we are talking about the speed at which something moves

hız hakkında konuştuğumuzda bir şeyin hareket ettiği hızdan bahsediyoruz

all the force that is put behind something it's velocity so maybe a

tüm kuvvet bir şeyin arkasına konur o hız yani belki

rocket taking off to orbit the Earth needs high velocity it has to have a lot

Dünya yörüngesine kalkan bir roket yüksek hıza ihtiyaç duyar,

of push to get it off the ground and in to the sky so when we talk about

onu yerden kaldırıp gökyüzüne çıkarmak için çok fazla itme gücüne sahip olmalıdır, bu nedenle

velocity we are talking about speed we are talking about the force that is

hızdan bahsettiğimizde hızdan bahsediyoruz,

needed to make something move its velocity its speed so how to get

bir şeyin hızını kendi hızında hareket ettirmesi için gereken kuvvetten bahsediyoruz. yani bir

something from one place to another sometimes it isn't easy you need a lot

şeyi bir yerden başka bir yere nasıl götürebiliriz bazen kolay değil çok fazla hıza ihtiyaç duyarsın bu arada

of velocity another word that has a lot of meanings

bir çok anlamı olan başka bir kelime

by the way rate rate so when we talk about rate it can mean speed it can mean

oran oranı yani oran hakkında konuştuğumuzda bu hız anlamına gelebilir hız anlamına gelebilir

the speed of increase or decrease so when we talk about rate it can refer to

yani oran hakkında konuştuğumuzda

speed it can refer to time so maybe how fast you do something the rate at which

hıza atıfta bulunabilir zamana atıfta bulunabilir yani belki bir şeyi ne kadar hızlı

you do something so maybe you work in a factory and you have to produce

yaptığınız bir şeyi yapma hızı yani belki bir fabrikada çalışıyorsunuz ve

something on a machine so we talk about a person's work rate so how fast they do

bir makinede bir şeyler üretmeniz gerekiyor yani bir kişinin iş hızından bahsediyoruz yani o işi ne kadar hızlı yapıyorlar

that job so they might do it very slowly so their rate will be low or they work

yani çok yavaş yapabilirler yani hızları düşük olabilir veya

at a slow pace but if they do the job very quickly they work at a fast rate a

yavaş çalışıyorlar ama işi çok hızlı yaparlarsa hızlı çalışıyorlar a

fast rate so rate often refers to speed how fast something occurs or of course

hızlı oran bu nedenle oran genellikle bir şeyin ne kadar hızlı gerçekleştiğini ifade eder veya tabii ki

quite often with the markets when we are talking about shares we often talk about

piyasalarda oldukça sık olarak hisse senetlerinden bahsederken genellikle bir

the value of something so the rate might be the value of a certain type of stock

şeyin değerinden bahsederiz, bu nedenle oran belirli bir hisse senedi türünün değeri olabilir

or may be the rate of a certain currency maybe you will compare the rates of

veya olabilir belirli bir para biriminin kuru belki

different currencies so rate can be used in more than one way here's another one

farklı para birimlerinin oranlarını karşılaştırırsınız, bu nedenle oran birden fazla şekilde kullanılabilir işte başka bir kelime

maybe this is a new word I don't know haste haste when we talk about haste it

belki bu yeni bir kelime bilmiyorum acele acele hakkında konuşurken acele

means to do something fast do something quickly you do something with a lot of

etmek anlamına gelir hızlı bir şey hızlı bir şey yap çok fazla enerji ile bir şey yapıyorsun

energy a lot of haste a lot of speed you do something fast-paced I like this I

çok fazla acele çok hızlı bir şey yapıyorsun hızlı tempolu bir şey bunu beğendim Bunu beğendim

like this so you might hasten or hasten to do something

böylece bir şeyi yapmak için acele edebilirsin veya acele edebilirsin

you want to do something quickly here's another one rapid oh yes I like this one

hızlı bir şekilde yapmak istediğin bir şey daha var bir hızlı oh evet bunu beğendim hızlı

rapid when we talk about rapid we are talking about something happening or

hızlı hakkında konuştuğumuzda bir şeyin

something occurring quickly something happens very quickly we are saying that

hızlı bir şekilde meydana gelmesinden bahsediyoruz bir şeyin çok hızlı bir şekilde gerçekleşmesinden bahsediyoruz bunun

it is rapid quite often with movement so something is traveling or moving we can

genellikle hareketle birlikte hızlı olduğunu söylüyoruz bu nedenle bir şey hareket ediyor veya hareket ediyor diyebiliriz ki

say that it is rapid maybe a river is flowing very quickly we can describe the

bu hızlı belki bir nehir çok hızlı akıyor biz

river as being very rapid it is a rapid River and also when you get a very

nehri çok hızlı olarak tanımlayabiliriz o hızlı bir nehirdir ve ayrıca

strong current on a river we will often call it rapid or rapid so this can

bir nehirde çok güçlü bir akıntı olduğunda ona genellikle hızlı veya hızlı deriz, yani bu

actually describe the appearance of something as an adjective but also it

aslında görünüşünü tanımlayabilir bir şeyin sıfat olarak ama aynı zamanda

can also be used as a noun so the rapids refer to a stream or river that is

bir isim olarak da kullanılabilir, bu nedenle akıntılar, hızlı hareket etmek için hızlı olan çok fazla enerji ile kükreyen bir dere veya nehri ifade eder

roaring with lots of energy rapid to move fast

here's another one may be you are appearing on a game show or a quiz show

işte bir diğeri, bir yarışma programında veya bir sınavda görünüyor olabilirsiniz. göster

or maybe you are having to answer lots of questions very quickly we will often

ya da belki çok sayıda soruyu çok hızlı bir şekilde yanıtlamak zorundasın, sık sık

say that the questions are being given to you quick fire quick fire so where we

soruların sana verildiğini söyleyeceğiz hızlı ateş hızlı ateş bu yüzden

talk about quick fire we are saying in short succession so maybe a person is

hızlı ateş hakkında konuştuğumuz yerde kısa aralıklarla söylüyoruz, bu yüzden belki bir kişi

asking you questions very quickly without any pause or any hesitation so

size sorular soruyor hiç duraksamadan veya tereddüt etmeden çok hızlı bir şekilde,

maybe a person is asking you questions where are you from or do you do for a

belki biri size sorular soruyordur, nerelisiniz veya geçiminizi sağlıyor musunuz,

living how old are you what is your mother's name these are quick fire

annenizin adı nedir, bunlar hızlı ateş eden

questions so maybe in a contest if you are being asked

sorular, bu yüzden belki bir yarışmada bulunuyorsanız

lots of general knowledge questions questions about your life or questions

çok sayıda genel bilgi sorusu sorduk hayatınızla ilgili sorular veya

about any subject and if they are being asked quickly we can say that those

herhangi bir konu hakkında sorular ve eğer bunlar hızlı bir şekilde soruluyorsa, bu

questions are being asked quick-fire or we can say quickfire questions so you

soruların hızlı sorulduğunu söyleyebiliriz veya hızlı sorular diyebiliriz, bu nedenle

have to answer the questions very quickly hello to Guadalupe again hello

soruları çok hızlı yanıtlamalısınız merhaba Guadalupe'ye tekrar merhaba

also sweetness hello sweetness mitra nice to see you back again

tatlım merhaba tatlım mitra seni tekrar görmek güzel

theo is here here in greece we have a proverb about speed act quickly think

theo burada yunanistan'da hız hakkında bir atasözümüz var hızlı hareket et yavaş düşün evet

slowly yes I think there is a similar one in English that we have as well

sanırım bizde de buna benzer bir atasözü var ve

which I will mention a little bit later on Maria hello to Maria nice to see you

bundan bahsedeceğim biraz sonra Maria'da Maria'ya merhaba seni burada görmek güzel

here Maria hmm daniela is here also eric says

Maria hmm daniela da burada eric

what about swift yes you can do something swiftly so maybe you might see

peki ya hızlı evet hızlı bir şeyler yapabilirsin bu yüzden belki

a bird that moves very quickly you can say that it flies very swiftly

çok hızlı hareket eden bir kuş görebilirsin çok hızlı uçtuğunu söyleyebilirsin

it has swift flight and of course there is actually a bird called a swift

hızlı uçuşu var ve tabi ki aslında hızlı uçan bir kuş var

because it flies very quickly it has a very fast speed of flight Irene is here

çünkü çok hızlı uçuyor çok hızlı uçuyor Irene de burada

also Guadalupe LOUIE LOUIE Britannia is in

Guadalupe LOUIE LOUIE Britannia

the west of friends you can see it like the nose in the Atlantic sea oh I see I

arkadaşların batısında burun gibi görebilirsiniz Atlantik denizi oh görüyorum

know brittany.brittany is it the same as brittany i wonder

brittany.brittany'yi biliyorum brittany ile aynı mı merak ediyorum

because my family comes from vit brittany many years ago so my distant

çünkü ailem yıllar önce vit brittany'den geliyor bu yüzden

relatives on my father's side actually came to England from Brittany so

baba tarafımdaki uzak akrabalarım aslında brittany'den ingiltere'ye geldi bu yüzden

actually I'm part French hmm oh la la yes definitely

aslında kısmen fransızım hmm oh la la evet kesinlikle bu

so I am actually part French on my father's side and my family originally

yüzden aslında babamın tarafında kısmen Fransızım ve ailem aslen

came from Brittany hello also to Ana and Pedro is here

Brittany'den geldi Ana'ya da merhaba ve Pedro burada

oh hello Pedro I wonder what is the fastest animal in the wildlife or in the

oh merhaba Pedro Vahşi yaşamdaki veya dünyadaki en hızlı hayvanın ne olduğunu merak ediyorum bence bu

world I think it's I think it's a cheetah is it is it the cheetah I think

bir çita bu sanırım bu bir çita mı

it is or is it a leopard I know they're both pretty fast animals when they run

yoksa bir leopar mı koşarken oldukça hızlı hayvanlar olduklarını biliyorum

so I think it might be I'm it might be I want to say a cheetah

bu yüzden bence olabilir ben olabilirim demek istiyorum çita

I'm sure someone is going to correct me mr. Duncan you're wrong you're wrong

eminim birisi beni düzeltecektir bay. Duncan yanılıyorsun yanılıyorsun bu

it's not a cheater

bir dolandırıcı değil

naveen I have an idea everyone tell us the meaning of his or her name in

naveen Herkesin bize adının anlamını İngilizce söyleyeceğine dair bir fikrim var.

English well I know the meaning of my name the meaning of my name is brave

warrior so my name duncan is actually a Scottish name is the mystery idiom bus

aslında bir İskoç adı gizemli deyim otobüs

slow slow bus as a way to describe a stupid person oh I see now in the United

yavaş yavaş otobüs aptal bir insanı tanımlamanın bir yolu olarak oh şimdi görüyorum Amerika Birleşik Devletleri'nde çocukları okula götüren

States they have yellow school buses that take the children to school but

sarı okul otobüsleri var ama

also apparently there is also another type of bus which isn't very long it's

görünüşe göre başka bir otobüs türü de var ki bu çok uzun değil

actually very short and apparently that's normally used to to take people

aslında çok kısa ve görünüşe göre bu normalde

with learning difficulties or people who have to have special education around so

öğrenme güçlüğü çeken veya özel eğitim alması gereken insanları almak için kullanılıyor bu yüzden

yes I think sometimes it can be used in a very cruel way so I'm not sure if

evet bence bazen çok acımasız bir şekilde kullanılabiliyor bu yüzden değilim tabi

that's a very nice expression but some people in the United States will

bu çok güzel bir ifade ama Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı insanlar

describe a person who they think is not very clever or smart of using the short

kısa otobüsü kullanmanın çok zeki veya akıllı olmadığını düşündükleri bir kişiyi tanımlayacaklar

bus but I don't think that's very nice to be honest it isn't very kind and a

ama dürüst olmak gerekirse bunun pek hoş olduğunu düşünmüyorum, pek kibar değil ve bir

kobe what is the difference between quick quickly and fast well you do

kobe hızlı hızlı ve hızlı arasındaki fark nedir peki hızlı

something quick you do something quickly you do something fast so be fast be

bir şey yaparsın hızlı bir şey yaparsın hızlı bir şey yaparsın o yüzden hızlı ol hızlı ol

quick do it quickly so they all basically describe the same thing which

hızlı yap yani hepsi temelde aynı şeyi tarif eder, bu da bir

is doing something with haste you do something with some speed

şeyi aceleyle yapmaktır, bir şeyi aceleyle yaparsın biraz hızdan

talking of which here are two words now that we can use as opposites and once

bahsediyoruz, şimdi burada karşıt olarak kullanabileceğimiz iki kelime var ve bir kez

again we are talking about speed so something that is slow when a person is

daha hızdan bahsediyoruz, yani bir kişi hareket ederken yavaş olan bir şey

moving we can say they walk and the opposite is run so you can walk along

onların yürüdüğünü söyleyebiliriz ve tersi koşarak yürüyebilmenizi sağlar

the street you can run along the street you can

cadde cadde boyunca koşabilirsin

walk to the shops you can run to the shops you can go slow or you can go fast

dükkanlara yürüyebilirsin dükkanlara koşabilirsin yavaş gidebilirsin hızlı gidebilirsin

you can go slowly or you can go quickly you can have a slow pace or you can have

yavaş gidebilirsin hızlı gidebilirsin yavaş gidebilirsin

a fast pace you can move slowly move quickly so these two things can be

hızlı gidebilirsin tempo, yavaş hareket edebilirsin, hızlı hareket et, yani bu iki şey

expressed in many different ways of course when we talk about walk we can

birçok farklı şekilde ifade edilebilir elbette yürüyüşten bahsederken hayatın

also say as in an expression the walk of life or the people you meet in all walks

yürüyüşü veya hayatın her alanında tanıştığın insanlar gibi bir ifade de diyebiliriz,

of life so all areas of society we will often described as walks of life so

yani tüm alanlarda Toplumun sık sık yaşam yürüyüşleri olarak tanımlayacağız, bu nedenle

people have different jobs different lifestyles different means different

insanlar farklı mesleklere sahiptir, farklı yaşam tarzları, farklı, farklı

amounts of money so we all exist in different walks of life and run now run

miktarlarda para anlamına gelir, bu nedenle hepimiz hayatın farklı kesimlerinde var oluruz ve koş şimdi koş,

is something that can be used in many ways

birçok şekilde kullanılabilecek bir şeydir,

for example you can run by moving quickly using your legs you can run

örneğin koşabilirsin bacaklarınızı kullanarak hızlı hareket ederek

across the field you can run to the shops you can run after mr. Duncan I

tarlada koşabilir dükkanlara koşabilir bayın peşinden koşabilirsiniz. Duncan,

don't know why run also means to start something so if you run something it

koşmanın neden bir şeyi başlatmak anlamına geldiğini de bilmiyorum, bu yüzden bir şeyi çalıştırırsanız,

means you started or you operate something like a computer so you can run

başladığınız anlamına gelir veya bir bilgisayar gibi bir şeyi çalıştırırsınız, böylece bir bilgisayarı çalıştırabilirsiniz,

a computer you can run a computer program it means you are making the

bir bilgisayar programını çalıştırabilirsiniz, bu, o

thing work you are making it operate you are making it function run you rent

şeyi çalıştırdığınız anlamına gelir. çalıştırıyorsunuz çalıştırıyorsunuz çalıştırıyorsunuz çalıştırıyorsunuz kiralıyorsunuz

something also run can mean something that is moving slowly normally liquid

bir şey de çalıştır anlamına gelebilir yavaş hareket eden bir şey normal olarak sıvı

paint something that is liquid if it is slowly moving down a surface maybe you

boya sıvı olan bir şey eğer bir yüzeyden aşağı doğru yavaşça hareket ediyorsa belki

paint your door but unfortunately you put too much paint on the door so the

kapınızı boyarsınız ama ne yazık ki çok fazla boya sürersiniz kapı

paint will start to run unfortunately you have put too much paint on the door

boya akmaya başlayacak ne yazık ki kapıya çok fazla boya sürdünüz bu

so the paint will start to run oh dear

yüzden boya akmaya başlayacak canım

you can also run out of something as well if you run out of something it

sizde de bir şeyler bitebilir bir şey biterse

means you have exhausted a certain supply you run out of water you run out

belli bir süreyi tüketmişsiniz demektir. suyunuz biterse

of money you run out of energy so if you run out of something it means the thing

paranız biter enerjiniz biter yani bir şey biterse

in question is no more you have used it all up

söz konusu şey artık bitmiştir demektir artık hepsini kullanmışsınızdır

something can run down maybe you have a radio and you are listening to the radio

bir şey bitebilir belki bir radyonuz vardır ve siz radyo dinliyorum

but unfortunately the batteries run out they stopped working because the power

ama ne yazık ki piller bitti elektrikler bittiği için çalışmayı durdurdular elektrikler bitti

has gone the power has run out

hello to Maria again hello also - oh hello - toe bag eager or toe bag again

Maria'ya tekrar merhaba merhaba ayrıca - oh merhaba - toe bag istekli veya toe bag tekrar

hello do you remember me at blondie I'm not sure is that message for me are you

merhaba merhaba beni sarışında hatırladın mı ben bu mesajın bana mı olduğundan emin değilim

talking to me or someone else I'm not sure

benimle mi başka biriyle mi konuşuyorsun emin değilim evet

yes Pedro Duncan means brave warrior I'm not sure if I am a brave warrior I

Pedro Duncan cesur savaşçı demek

haven't worked out yet whether that's true or not

hello also - Rolfie again for me as a native speaker the word walk sounds like

ayrıca - Rolfie yine anadili olarak benim için yürüyüş kelimesi

Luke without the letter L when you pronounce it so walk walk well you don't

Luke gibi geliyor, telaffuz ettiğinizde L harfi yok, bu yüzden yürüyün iyi yürüyün,

actually pronounce the letter L so the L is silent so you don't say walk you say

aslında L harfini telaffuz etmiyorsunuz, bu nedenle L sessizdir, bu nedenle siz de yürümeyin demeyin

walk so it sounds like war so if you are fighting you have a war so walk walk so

yürü deyin, kulağa savaş gibi geliyor, yani savaşıyorsanız bir savaşınız var, bu yüzden yürüyün,

you have K at the end walk you walk to the shops I was in Paris a few months

sonunda K'niz olsun, yürüyün, mağazalara yürüyün, birkaç ay

ago I had a lovely time and I think it would be nice to have a look at some

önce Paris'teydim, çok güzel zaman geçirdim ve bence olur Paris'in biraz daha manzaralarına bir göz atmak güzel olur

more views of Paris and then I will be back with some more words and

ve ardından daha

connections to speed going fast and travelling at a certain speed and then

hızlı gitmek ve belirli bir hızda seyahat etmek için daha fazla kelime ve bağlantılarla geri döneceğim ve ardından

of course we will have more chat on the live stream as well however right now

elbette canlı yayında daha fazla sohbet edeceğiz. şu anda Seine

we are going for a sail down the River Seine

Nehri'nde yelken açmaya gidiyoruz

oh I hope you enjoyed that some clips some views from my trip to Paris earlier

oh umarım

this year courtesy of mr. Steve's company Oh

bu yılın başlarında Mr. Steve'in şirketi Ah,

how about that can't be bad not only that but also Steve win another contest

bu kötü olamaz, sadece bu değil, aynı zamanda Steve kendi şirketinde başka bir yarışma daha kazandı

as well in his company and then we went to Portugal so I can't believe how many

ve sonra Portekiz'e gittik, bu yüzden

trips I've had this year and I didn't pay for either of them they were both

bu yıl kaç tane seyahat ettiğime inanamıyorum ve yapmadım' ikisinden biri için ödeme yapmadılar ikisi de

free so that's quite nice really hello to Anna

bedavaydı yani bu çok güzel gerçekten Anna'ya merhaba

hello also - Rakesh it is a beautiful place yes I enjoyed Paris even though

da merhaba - Rakesh güzel bir yer evet Paris'ten keyif aldım

there were quite a lot of people there because when we went to Paris to visit

orada oldukça fazla insan olmasına rağmen çünkü ziyaret için Paris'e gittiğimizde

unfortunately it was during the big public holiday when everyone is actually

ne yazık ki herkesin

off from work so unfortunately Paris was very busy as you may have seen in those

işten izin aldığı büyük resmi tatildeydi bu yüzden ne yazık ki daha önce izlediğimiz kliplerde görmüş olabileceğiniz gibi Paris çok meşguldü

clips that we watched earlier there were a lot of people around

etrafta bir sürü insan vardı

hello also - sweetness thank you very much we are talking about speed and also

merhaba ayrıca - tatlım çok teşekkür ederim konuşuyoruz hız ve ayrıca

how fast things can go there are some very interesting words that we use we

işlerin ne kadar hızlı gidebileceği hakkında kullandığımız bazı çok ilginç kelimeler var

can use these words so this one is for for describing something it goes first

bu kelimeleri kullanabiliriz bu yüzden bu ilk giden bir şeyi anlatmak için

and this one is for something that goes slow so maybe something that moves

ve bu yavaş giden bir şey için yani belki hızlı hareket eden bir şey için uzun

quickly we can say that it will zoom a long zoom I love that word zoom to go at

bir zum yapacağını söyleyebiliriz zum kelimesini

high speed something that moves quickly we can say that it zooms so something

yüksek hızda gitmek için seviyorum hızlı hareket eden bir şey zum yapar diyebiliriz yani zum yapacak bir şey

that will zoom will go very fast and the opposite we can use this word dawdle

çok hızlı gider ve tam tersi bu kelimeyi kullanabiliriz ahmak

dawdle I love this word you will hear this quite often in

dawdle seviyorum Bu kelimeyi İngiliz İngilizcesinde oldukça sık duyacaksınız

British English and it means to move too slowly or maybe you keep stopping and

ve çok yavaş hareket etmek anlamına geliyor veya belki durmaya devam ediyorsunuz ve

you are holding people up so maybe you are with a group of people and they want

insanları tutuyorsunuz, bu yüzden belki bir grup insanla birliktesiniz ve

to walk fast unfortunately you don't want to walk quickly you want to walk

hızlı yürümek istiyorlar maalesef istemiyorsunuz hızlı yürümek için

slowly and look at all the sites so we can see that that person will dawdle

yavaş yürümek ve tüm alanlara bakmak istersiniz, böylece o kişinin oyalayacağını görebiliriz ahbap,

dawdle it's a great word zoom means to go quickly go very fast so you might say

bu harika bir kelimedir yakınlaştırma hızlı gitmek anlamına gelir çok hızlı gitmek, bu nedenle

that a jet plane will zoom across the sky zoom and something that goes slowly

bir jet uçağının gökyüzünde yakınlaşacağını söyleyebilirsiniz ve yavaş giden bir şey

will keep stopping and holding things up we can say that they dawdle dawdle mr.

durmaya ve bir şeyleri tutmaya devam edecek, onların oyalandığını söyleyebiliriz bay bay.

Steve quite often dawdles he really does two more words that can be used as

Steve sık sık oyalıyor, gerçekten zıt olarak kullanılabilecek iki kelime daha yapıyor,

opposites we have fly now fly to go through the

şimdi uçuyoruz,

air at great speed like a bird so a bird will fly through the sky and drag which

bir kuş gibi havada büyük bir hızla uçmak için uçuyoruz, böylece bir kuş gökyüzünde uçacak ve sürüklenecek, bu da

means to go slowly so if something goes slowly we can say that it drags time

yavaş gitmek anlamına geliyor, yani eğer bir şey varsa yavaş ilerliyor

flies during my live lesson when mr. Duncan's lesson finishes time drags fly

canlı dersimde zamanın akıp gittiğini söyleyebiliriz Mr. Duncan'ın dersi bitiyor zaman sürükler uçar

go quickly dragged go slowly fly go fast drag go slowly go slow

hızla sürüklenir yavaş yavaş uçar hızlı sürükler gider yavaş yavaş gider

something is going too slow something is going very quickly this lesson has flown

bir şey çok yavaş gidiyor bir şey çok hızlı gidiyor bu ders uçup gitti

by the next lesson will fly by the next lesson will not drag it will seem very

sonraki ders uçacak sıradaki ders sürüklenmeyecek çok görünecek

interesting hopefully you can catch my next lesson on Friday I

ilginç umarım cuma günü bir sonraki dersimi yakalayabilirsin

will be with you on Friday yes Friday is when I'm back 2 p.m. UK time we will

cuma günü seninle olacağım evet cuma saat 14:00'e döndüğümde. Birleşik Krallık zamanı,

give the answer to the mystery idiom in a moment if you want somebody to hurry

gizemli deyimin cevabını birazdan vereceğiz, eğer birisinin acele etmesini istiyorsanız,

up if we want a person to hurry up maybe

bir kişinin acele etmesini istiyorsak, belki

you are walking with your friend unfortunately they are not walking very

arkadaşınızla birlikte yürüyorsunuz maalesef çok

quickly and you want them to go faster you can say get a move on hurry up get a

hızlı yürümüyorlar ve siz onun daha hızlı gitmesini istiyorsunuz. harekete geç diyebilirsin acele et

move on mr. Duncan quickly we are waiting get a move on you want to do

harekete geç bayım Duncan hemen bekliyoruz harekete geç bir

something quicker you want something to happen faster you will tell someone to

şeyi daha hızlı yapmak istiyorsun bir şeyin daha hızlı olmasını istiyorsun birine

get a move on hurry up here's an interesting

harekete geçmesini söyleyeceksin acele et işte

expression that we use in English where we want someone to do something slowly

İngilizcede birinin bir şeyi yavaşça yapmasını istediğimiz yerde kullandığımız ilginç bir ifade

and carefully we might say more haste less speed more haste less speed and

ve dikkatli bir şekilde daha fazla acele daha az hız daha acele daha az hız diyebiliriz ve

this expression means to do something well you have to take your time if you

bu ifade bir şeyi iyi yapmak anlamına gelir bir

do something too quickly or if you rush quite often you will make mistakes more

şeyi çok hızlı yaparsanız zaman ayırmanız gerekir veya çok sık acele ederseniz hata yaparsınız daha çok

haste less speed I love that expression hello to Miriam Miriam

acele daha az hız Bu ifadeyi seviyorum Miriam'a merhaba Miriam

is watching in Egypt hello to you thanks for joining me today I will be back with

Mısır'da izliyor merhaba bugün bana katıldığınız için teşekkür ederim

you on Friday don't forget and if you want to get in touch here are the

Cuma günü sizinle tekrar geleceğim unutmayın ve eğer iletişime geçmek isterseniz işte detaylar

details

doot-doot-doot so there we go there is no excuse for not knowing where you can

doot-doot-doot yani işte oraya gidiyoruz beni nerede bulabileceğinizi bilmemek için bir mazeret değil

find me I'm on Facebook I have email and if you want to make a donation as well

Facebook'tayım e-postam var ve siz de bağış yapmak istiyorsanız

to allow my work to continue forever and ever because we do this all for free for

işimin sonsuza kadar devam etmesine izin verin çünkü bunu

13 years I've been providing free English lessons for a very long time

13 yıldır ücretsiz yapıyoruz ben' çok uzun zamandır ücretsiz İngilizce dersleri veriyorum

hello Ismael sir I am asking something please give me attention okay then so

merhaba Ismael bey bir şey soruyorum lütfen dikkatinizi verin tamam o zaman

what are you asking what are you asking Ismael before I go here we go then here

ne soruyorsunuz Ismael'e ne soruyorsunuz ben gitmeden önce başlıyoruz sonra işte

is the live mystery idiom so first of all I will show you the picture there it

canlı gizemli deyim bu yüzden ilk sana sadece resmi göstereceğim o

is so all I asked you to do was to say what you see say what you see now you

yüzden senden tek istediğim ne gördüğünü söylemekti şimdi

can see that the person inside that vehicle wants the vehicle to go faster

o aracın içindeki kişinin aracın daha hızlı gitmesini istediğini görebilirsin

and the answer to today's mystery idiom is I hope you enjoy this slowcoach ah

ve günümüzün gizemli deyiminin cevabı umarım bu yavaş arabayı beğenirsin ah

you see so the mystery idiom is slow coach slow

görüyorsun yani gizemli deyim is yavaş koç yavaş

coach is a phrase that is used to describe a person who is not moving fast

koç, tembel veya verimsiz bir şekilde bir şeyler yapmak için yeterince hızlı hareket etmeyen bir kişiyi tanımlamak için kullanılan bir ifadedir.

enough to do something in a lazy or unproductive way might cause you to be

described as a slow coach

yavaş bir koç olarak

hmm very interesting so a slowcoach is a person who moves too quickly or too

hmm çok ilginç yani bir yavaş koç çok hızlı veya çok yavaş hareket eden bir kişidir,

slowly you want them to move faster but unfortunately they are going too slow

daha hızlı hareket etmelerini istersiniz ama ne yazık ki çok yavaş gidiyorlar

you describe them as a slowcoach hurry up slow coach we haven't got all day so

onları yavaş koç olarak tanımlıyorsunuz acele edin yavaş koç bütün gün elimizde yok yani Cuma günü

there it was another mystery idiom coming on Friday if you want someone to

başka bir gizemli deyim geliyordu, eğer birinin

go faster we can also say hurry up hurry up

daha hızlı gitmesini istiyorsanız, acele edin acele edin bay da diyebiliriz

mr. Duncan hurry up hurry up I need to go out I have something else to do hurry

. Duncan acele et acele et dışarı çıkmam gerekiyor Yapacak başka bir işim var acele

up and end your lesson or maybe you want my lesson to continue for a very long

et ve dersini bitir ya da belki dersimin çok uzun

time in which case you might say mr. Duncan slow down slow down mr. Duncan we

süre devam etmesini istiyorsun ki bu durumda bayım diyebilirsin. Duncan yavaşlayın yavaşlayın bayım. Duncan,

want your lesson to last for ever hurry up mr. Duncan

dersinizin sonsuza kadar sürmesini istiyoruz, acele edin Bay. Duncan

I want to go slow down mr. Duncan I'm enjoying this hello to valentín slow bus

yavaş gitmek istiyorum Bay. Duncan, valentín'e bu merhabadan keyif alıyorum yavaş otobüs

was a very good approximation yes you were very close very close Valentin slow

çok iyi bir yaklaşımdı evet çok yakındın Valentin

bus so when we call someone a slow coach we will actually say to that person that

they are a slow coach they are going too slowly you want them to hurry up if you

yavaş otobüs çok yavaş acele etmelerini istiyorsun, eğer

are in a car maybe you are with mr. Steve and mr. Steve is driving along the

bir arabadaysan, belki de bayla birliktesindir. Steve ve bay. Steve

road too slowly he's driving like an old pensioner so I will say mr. Steve put

yolda çok yavaş sürüyor, yaşlı bir emekli gibi sürüyor, bu yüzden bay diyeceğim. Steve

your foot down put your foot down if you put your foot down it means you go

ayağını yere koy ayağını yere koy eğer ayağını yere koyarsan

faster in the car so you put your foot on the accelerator you put your

arabada daha hızlı gidersin demektir bu yüzden ayağını gaza basarsın

down you press your foot on the accelerator of the car and then you will

arabanın gaz pedalına ayağını basarsın sonra

go cricket the car will speed up so we will often say put your foot down come

gidersin kriket araba hızlanacak, bu yüzden sık sık ayağınızı yere koyun, hadi

on go faster mr. Steve put your foot down we're late if you want mr. Steve to

daha hızlı gidin deriz bay. Steve ayağını indir, istersen geç kaldık bayım. Steve'in

stop maybe you think he's going too quickly

durması için belki çok hızlı gittiğini düşünüyorsun

or maybe you see something in the road that the car might hit you might say hit

ya da yolda arabanın çarpabileceği bir şey görüyorsun frene bas diyebilirsin bayım

the brakes mr. Steve hit the brakes there is a

. Steve frene bastı

rabbit crossing the road hit the brakes so if you hit the brakes

yoldan geçen tavşan var frene bas yani frene basarsan

it means you put your foot on the brakes you stop the car

ayağını frene basıyorsun demektir arabayı durdurursun

suddenly you hit the brakes hit the brakes hello - tebah giga a game

aniden frene basarsın frene bas merhaba - tebah giga a game

I mean hurry up is a text passage of a blondie song oh I see so hurry up hurry

yani acele et yukarı bir sarışın şarkısının metin pasajı oh görüyorum çok acele et acele et acele et evet

up hurry up yes I think so yes blondie I like blondie my name is tow an from

sanırım öyle evet sarışın ben sarışını seviyorum adım tow an

Vietnam hello to Anne in Vietnam nice to see you here today thank you also to

Vietnam'dan Anne'ye merhaba Vietnam'da seni bugün burada görmek güzel ayrıca teşekkür ederim

Cristina says mr. Steve is a very careful person not always not always mr.

Cristina bay diyor. Steve çok dikkatli bir insandır, her zaman değil her zaman bay.

Steve sometimes drives like a crazy thing he really does hello mister don't

Steve bazen çılgın bir şey gibi araba kullanıyor, gerçekten yapıyor merhaba bayım gitmeyin

go and greetings from Peru here in Peru the people say the driver must put the

ve Peru'dan selamlar burada Peru'da insanlar sürücünün ayağını indirmesi gerektiğini söylüyorlar

foot down they just foot down oh I see so don't put your foot down so here in

sadece ayağını yere basıyorlar oh anlıyorum yani ayağınızı yere basmayın

the UK we say put your foot down put your foot down on the accelerator

Birleşik Krallık'ta ayağınızı yere koyun gaz pedalına basın

speed up and the opposite is hit the brakes hit the brakes

hızı artırın ve bunun tersi frene basın frene basın

we might ask how fast something will happen or how slow it will occur so how

diyoruz bir şeyin ne kadar hızlı olacağını veya ne kadar yavaş gerçekleşeceğini yani ne kadar

fast how fast how slow how fast was mr. Steve going how slow was he walking so

hızlı ne kadar hızlı ne kadar yavaş nasıl olacağını sorabiliriz hızlı bay oldu Steve ne kadar yavaş yürüyordu yani

how fast and these are both questions that you will ask about the speed in

ne kadar hızlı ve bunların her ikisi de bir

which something or someone is moving so how fast was he driving how fast was he

şeyin veya birinin hareket ettiği hız hakkında soracağınız sorular yani ne kadar hızlı sürüyordu ne kadar hızlı

walking how quickly how slowly how fast how slow so those would be asked as

yürüyordu ne kadar hızlı ne kadar yavaş ne kadar hızlı ne kadar yavaş yani bunlar Guadeloupe,

questions if you want to know the speed at which a person or a thing was moving

bir kişinin veya bir şeyin hareket ettiği hızı bilmek isteyip istemediğiniz soru olarak sorulacağını

guadeloupe says mr. Duncan's channel has hundreds of videos and topics of

söylüyor mr. Duncan'ın kanalında yüzlerce video ve

recorded videos of live streams where we talked about everything yes well I think

her şey hakkında konuştuğumuz canlı yayınların kaydedilmiş videolarının konuları var evet iyi bence

I think now I have done maybe 900 maybe a thousand live streams so I've done

şimdi belki 900 belki bin canlı yayın yaptım bu yüzden

many live streams however what you are watching now is my new series of live

birçok canlı yayın yaptım ama şimdi ne izliyorsun

streams called English addict so this is now the new name for my videos my

İngilizce bağımlısı adlı yeni canlı yayın serim, bu yüzden artık videolarımın yeni adı bu,

channel and also my live streams as well I am from Pakistan mr. Duncan I am a big

kanalım ve ayrıca canlı yayınlarım da Pakistanlıyım bay. Duncan ben büyük bir

fan and I want to impress my friends at college so what can I do for this well

hayranınım ve üniversitedeki arkadaşlarımı etkilemek istiyorum bu yüzden bunun için ne yapabilirim arkadaşlarını

how do you want to impress your friends do you mean with your English do you

nasıl etkilemek istiyorsun İngilizcenle demek istediğin

want to show your friends how good your English is

İngilizcenin ne kadar iyi olduğunu arkadaşlarına göstermek mi istiyorsun

well how good it is now depends on how good it will be to your friends so what

şimdi ne kadar iyi olduğu arkadaşların için ne kadar iyi olacağına bağlı yani

about your English now do you think your English is good or not so good hello

şimdi İngilizcen ne durumda sence İngilizcen iyi mi kötü mü merhaba

Christina thank you for the lesson unfortunately I have to go don't worry I

Christina ders için teşekkür ederim ne yazık ki gitmem gerek merak etme

will be going soon as well in a few moments I will be leaving when we talk

geleceğim ben de birazdan gideceğim

about something that is going slowly or moving slowly we can say that something

yavaş giden veya yavaş hareket eden bir şeyden bahsederken bir şeyin

is as slow as a snail slug so maybe if a person is walking slowly we might say

bir salyangoz kadar yavaş olduğunu söyleyebiliriz yani belki bir kişi yavaş yürüyorsa şunu söyleyebiliriz

that that person is walking as slow as a snail they are moving so slowly it's

kişi bir salyangoz kadar yavaş yürüyor o kadar yavaş hareket ediyorlar ki

almost like walking with a snail and the opposite faster than a speeding bullet I

neredeyse bir salyangozla yürümek gibi ve tam tersi hızlanan bir mermiden daha hızlı

like that one like Superman Superman can fly through

Süpermen gibi birinin

the sky faster than a speeding bullet so when we say that something is moving

gökyüzünde hızlanan bir mermiden daha hızlı uçabilmesi hoşuma gidiyor bu yüzden bunu söylediğimizde bir şey hızlı hareket ediyor

quickly we can say that it's faster than a speeding bullet faster than light

bunun ışıktan daha hızlı giden bir mermiden daha hızlı olduğunu söyleyebiliriz

although not many things are faster than light

ama dürüst olmak gerekirse pek çok şey ışıktan hızlı değildir

to be honest Thank You Ismail Thank You Pedro thank you yuu-chan hello yuu-chan

Teşekkürler İsmail Teşekkürler Pedro teşekkürler yuu-chan merhaba yuu-chan

way hello I am Davey in the USA I have a question

yol merhaba ben Davey in the ABD

slow and slowly well something is slow something moves slowly so you are

yavaş ve yavaş bir sorum var iyi bir şey yavaş bir şey yavaş hareket ediyor yani

describing the action as it happens something is slow maybe your internet

eylemi olduğu gibi tanımlıyorsunuz bir şey yavaş olabilir internet

speed is slow if you are trying to access something we can say that the

hızınız yavaş bir şeye erişmeye çalışıyorsanız web

website is opening slowly so that is the actual

sitesinin yavaş açıldığını söyleyebiliriz yani gerçek

action so as the action takes place it is happening slowly

eylem budur, bu nedenle eylem gerçekleştiği için yavaş gerçekleşir,

however in American English you will often hear slow used to describe all of

ancak Amerikan İngilizcesinde tüm bu farklı olayları tanımlamak için yavaşın kullanıldığını sık sık duyarsınız, bu

those different events so in the UK in British English we often say slow all

nedenle Birleşik Krallık'ta İngiliz İngilizcesinde genellikle yavaş deriz, tüm

the action is happening slowly slowly so I hope that helps

eylem yavaş yavaş gerçekleşir umarım bu

I really do hi so I am in Pakistan and I just speak Urdu not English so I want to

gerçekten yardımcı olur merhaba bu yüzden Pakistan'dayım ve İngilizce değil sadece Urduca konuşuyorum bu yüzden

learn English to speak like you well you have come to the right place if you love

sizin gibi iyi konuşmak için İngilizce öğrenmek istiyorum İngilizceyi seviyorsanız doğru yere geldiniz

English if you want to learn English if you are hungry are you hungry for

İngilizce öğrenmek istiyorsanız açsın

English you are in the right place because everyone here is an English

ingilizceye açsın doğru yerdesin çünkü ben dahil buradaki herkes bir ingilizce

addict including me I'm crazy about English I really am hello also to

bağımlısı ingilizceye deli oluyorum güzel hocaya güle güle diyen palmeroya da gerçekten merhaba evet

Palmero who says bye-bye to the nice teacher yes I'm going now I hope you've

gidiyorum şimdi umarım

enjoyed today's livestream I want to leave you with something nice because I

bugünün canlı yayınını beğenmişsinizdir size güzel bir şey bırakmak istiyorum çünkü

don't often show you nature anymore I used to show you a lot of nature so

artık size doğayı pek sık göstermiyorum eskiden size çok fazla doğa gösterirdim bu yüzden

here is a lovely bit of nature that I want to show you before I leave isn't

işte size göstermek istediğim güzel bir doğa parçası ayrılmadan önce o

that lovely it is a friendly highland cow so this particular field is actually

kadar sevimli değil mi, dost canlısı bir yayla ineği bu yüzden bu özel tarla aslında

in Much Wenlock and there are some lovely cattle in that particular field

Much Wenlock'ta ve o belirli tarlada bazı sevimli sığırlar var

and this particular type of cattle is called the highland cattle and normally

ve bu özel sığır türüne yayla sığırı denir ve normalde

they live in Scotland however there are some walking around in the fields here

İskoçya'da yaşarlar. ancak burada,

in Much Wenlock so I couldn't resist showing that because I don't know about

Much Wenlock'ta tarlalarda dolaşanlar var, bu yüzden bunu göstermeye karşı koyamadım çünkü

you but I love watching nature I really do

sizi bilmem ama ben doğayı izlemeyi seviyorum, gerçekten

I like it a lot in fact so that's what we'll end on today before we disappear

seviyorum, aslında çok hoşuma gidiyor, bu yüzden yapacağımız şey bu bugün sona ermeden biz kaybolmadan önce

thank you very much hello Beatrice Thank You mr. Duncan for this interesting

çok teşekkür ederim merhaba Beatrice Teşekkür ederim bay. Duncan bu ilginç

lesson have a good day I hope it's been interesting I will be

ders için iyi günler Umarım ilginç olmuştur

back on Friday here are the times I'm with you on Sunday

Cuma günü döneceğim işte Pazar

Wednesday and Friday which means I will be back with you on Friday from 2 p.m.

Çarşamba ve Cuma günleri sizinle olduğum zamanlar, yani Cuma günü saat 14:00'ten sonra sizinle birlikte olacağım.

UK time that is when I will be on next for those who are wondering Thank You

İngiltere saati, merak edenler için sıradaki zamanım olacak Teşekkürler

Louie Louie thank you hi Thank You Ismail I am going now I will

Louie Louie teşekkürler merhaba Teşekkürler İsmail şimdi gidiyorum

see you on Friday don't forget the same time 2:00 p.m. UK

Cuma günü görüşürüz aynı saati unutma 14:00 p.m. İngiltere

time thank you - Maria what a cute animal I think so

zamanı teşekkür ederim - Maria ne kadar sevimli bir hayvan olduğunu düşünüyorum, bu yüzden

I love nature if you have any pictures of nature if you have any photographs of

doğayı seviyorum, eğer herhangi bir doğa fotoğrafınız varsa,

animals or maybe your own pet that you have you could always send the picture

hayvanların veya belki de sahip olduğunuz kendi evcil hayvanınızın fotoğraflarınız varsa, her zaman resmi gönderebilirsiniz,

you can always send something to me and say this is my pet cat this is my pet

her zaman bir şeyler gönderebilirsiniz. bana ve bu benim evcil kedim bu benim evcil

dog this is my pet chicken RH s says goodbye

köpeğim bu benim evcil tavuğum deyin

Hiroko Ismail thank you very much I'm a big fan and you remember me for more

because there are many poor people watching Thank You Ismail for that thank

Bunun için

you also to Eric thank you to Anna and yep I am going now I hope you've enjoyed

Eric'e de teşekkür ederim Anna'ya da teşekkür ederim ve evet şimdi gidiyorum umarım

the show I will see you on Friday don't forget cuz a lot of people keep asking

gösteriyi beğenmişsinizdir Cuma günü görüşürüz unutmayın çünkü birçok insan ne

when are you want mr. Duncan I can tell you again I am on this Friday 2 p.m. UK

zaman istersiniz diye sorup duruyor Bay. Duncan sana tekrar söyleyebilirim, bu Cuma 14:00'dayım. İngiltere

time this is mr. Duncan in the birthplace of

saati, bu bay. İngilizcenin doğum yerindeki Duncan, bugün

English saying thanks for following me today thank you very much for joining in

beni takip ettiğiniz için teşekkürler, katıldığınız için çok teşekkür ederim,

thank you very much for your lovely messages still lots of people sending

güzel mesajlarınız için çok teşekkür ederim, şu anda hala birçok insan

messages right now and I will see you on Friday

mesaj gönderiyor ve Cuma günü

once again I will mention the time because many people forget 2 p.m. UK

tekrar görüşürüz, zamandan bahsedeceğim çünkü birçok insan öğleden sonra 2'yi unutur. İngiltere

time on Friday and of course you know what's coming next

saatiyle Cuma günü ve tabii ki sırada ne olduğunu biliyorsunuz

yes you do...

evet yaparsınız...

ta ta for now 8-)

şimdilik ta ta 8-)